Şiddetli geçimsizlik boşanma davası açma! Hangi durumlar şiddetli geçimsizlik sayılıyor?

Boşanma davası açarken genellikle şiddetli geçimsizlik sebebine dayanarak dava açarız. Peki bu şiddetli geçimsizlik ile anlatılmak istenilen nedir? Hangi durumlar şiddetli geçimsizlik sayılıyor? Av. Ezgi Esnik Günay tüm merak edilen soruları sizler için yanıtladı.

Boşanma nedeni olarak şiddetli geçimsizliği göstermek istiyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Boşanma Hukuku sistemi ve mevzuatı içerisinde eşler ancak kanunda sayılı sebepleri gerekçe göstererek boşanabilirler. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanma nedenlerinin genel ve özel nedenler olmak üzere ikiye ayrılır. Türk Hukuk Sisteminde genel boşanma nedeni “Evlilik birliğinin temelinden sarsılması”dır. Kanunun 166. maddesinde belirtilen bu neden, halk arasında “şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma” olarak adlandırılır. Özel boşanma nedenlerinin tamamı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanmaktadır. Örneğin haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma isteyen eş, karşı tarafın bu yaşamı nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispatlamalıdır. Ancak bu halde boşanma gerçekleşebilir. Av. Ezgi Esnik Günay genel boşanma nedeni olan şiddetli geçimsizlik hakkında önemli bilgiler verdi.

Şiddetli geçimsizlik ile kastedilen aslında en basit hali ile bir evliliğin her iki taraf içinde artık bitmiş olması, sürdürülemeyecek hale gelmiş olması, tarafların bir arada kalarak evliliği devam ettirmelerinin artık taraflardan beklenememesi halidir. Ama mahkemelerce kabul edilen ise bir evliliğin objektif olarak değerlendirildiğinde bitmiş olmasıdır. Yani bir tarafından sudan sebeplerle bitmiş olduğu iddiasını mahkemeler kabul etmemektedir.

Taraflardan biri boşanmak ister iken diğeri boşanmak istemeyebilir ki bu çok karşılaşılan bir durumdur. Taraflar birçok sebep ile boşanmak ister iken birçok sebeple de boşanmak istemeyebilecektir. Zira aile birliği kavramı yalnızca duygusal bağdan ibaret değildir, tarafların evliliği sürdürmek için maddi çıkarları da söz konusu olabilir. Mahkemelerde bu sebeplerle olaylara objektif açıdan bakmakta ve toplumun temel taşı olan aile birliğini dağıtma değil de koruma anlayışı ile hareket etmektedirler. Ama aile birliği içerisinde yaşanan olumsuz olaylar sebebi ile artık o evliliğin bitmiş olduğu kabulü de artık zorunlu hale gelmiş olabilir. Burada bu kabulü sağlayacak olan ise yaşanan olumsuz olayların derecesi, şiddetidir. Örneğin aldatmanın mahkemede ispat edilmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu kabul edilecektir. Veya şiddet uygulanması, hakaret edilmesi, onur kırıcı söz söylenmesi durumlarında yine evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, taraflar arasında şiddetli geçimsizlik olduğunun kabulü gerekecektir.

Tüm bu hallerde ortak hayatın taraflar açısından sürdürülemez hale gelmiş olduğu kabul edilecektir, tüm bu durumlarda taraflardan birisinin boşanmayı istemesi bir tarafın ise istememesinin bir önemi kalmayacaktır ama en önemli olan yaşanan olayın ispat edilmesidir. Eğer siz mahkemede yaşanan bir olayı, iddiayı ispat edemez iseniz yalnızca anlatılan bir olay üzerinden mahkemenin sizi haklı görmesini de isteyemezsiniz.

Şiddetli geçimsizlik nedeni ile açılan bir boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için taraflar açısından ortak hayatın sürdürülemez hale gelmiş olmasının mahkemece kabul edilmiş olması gerekmektedir. Lakin ortak hayatın sürdürülemez hale gelmiş olması her iki taraf içinde olması gereken bir durum değildir. Ortak hayat sürdürülemez hale gelmiş iken her iki taraf da bu durumu aynı anda kabul edememiş olabilir. Burada önemli olan olaylar objektif olarak değerlendirildiğinde, evliliğinin devamının taraflara yarardan çok zarar getireceği kabul ediliyorsa o evliliğin temelinden sarsılmış olduğu kabul edilerek boşanma kararı verilmesi gerekecektir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir