Türkiye Gazetesi Yazarı İsa Karataş, hem çalışıp evini geçindirmek durumunda olan hem de anne olan kadınların süt iznini işverenlerin uygulamamaları halinde ceza ödemeleri gerektiğini söyledi.

”Annelik, olağanüstü karşılıksız-şartsız sevgi ve fedakârlık timsalidir. Çalışan annelerin ise fedakârlığı fevkaladenin fevkindedir. İş Kanunumuzda çalışan anneleri rahatlatmak daha da önemlisi bebeğin sağlıklı büyümesi için süt izni düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilmesi zorunlu bulunmaktadır.

İZNİN KULLANIMINI KADIN İŞÇİ BELİRLER 

Yasa koyucu süt iznine ait sürelerin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını bizzat kadın işçinin inisiyatifine bırakmıştır. Bu nedenle kadın işçinin süt iznini ne zaman nasıl kullanacağını işverene bildirmesi gerekmektedir. Süt izninin bebeğin bir yaşını doldurmasına kadar verilmesi gerekmektedir. Bir yaşından sonra bu hak kendiliğinden sona erecektir. Kadın işçinin süt izninde bulunduğu esnada geçirdiği süreler aynen çalışılmış gibi sayılmaktadır. Diğer yandan işçilerin süt iznini toplamak suretiyle toplu kullanma talebinde bulunması bu uygulamanın özüne aykırıdır. Süt izini toplu olarak kullandırılması mümkün değildir.
 
YARIM ÇALIŞMA HALİNDE SÜT İZNİ VERİLMEZ

Doğum sonrası analık hâli izninin bitiminden itibaren çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla ve çocuğun hayatta olması kaydıyla kadın işçi ile 3 yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın veya erkek işçilere istekleri hâlinde; birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün, üçüncü ve sonraki doğumlarda ise 180 gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilmektedir.
Çoğul doğum hâlinde ise bu sürelere ayrıca otuzar gün eklenmektedir. Çocuğun engelli doğması hâlinde ise bu süre 360 gün olarak uygulanmaktadır. Belirtilen bu sürelerde işveren kadın işçilere süt izni vermek zorunda değildir. Bu sürelerde süt izni kullanılamamaktadır.
 
SÜT İZNİ YASAL HAKTIR 

Süt izni yasadan kaynaklanan bir mazeret iznidir ve yasal haktır. Kural olarak da ücrete tabidir. Ancak ertelenmeme özelliği vardır ve sonradan kullanılamaz. Bu nedenle de doğduğu an kullanılması için işçi tarafından talep edilmesi gerekir.
Her ne kadar süt izni karşılığı ücret öngörülmemiş ise de işçiye verilmemesi hâlinde bağlanan cezai yaptırım gibi hukuki bir yaptırım da bağlanmalıdır. Bu minvalde Yargıtay kararlarında işçi süt izni olan günlük 1,5 saatlik zamanda çalışmış ise bunun karşılığı mesai yaptığından, fazla mesai olarak değerlendirilmeli ve fazla mesainin karşılığı ücret hesaplanıp hüküm altına alınması gerekti yönünde hüküm konulmuştur.

Süt izni ile ilgili olarak yine Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin 13.06.2016 tarih 2015/12878 Esas 2016/17527 Karar sayılı kararıyla, 4857 sayılı İş Kanunu’nun yer alan “İşçilerin gece çalışmaları yedi buçuk saati geçemez” hükmüne göre gece çalışmasının zamlı ücret üzerinden ödeneceği hususunda bir kanuni düzenleme bulunmamakla birlikte, anılan dairenin yerleşik içtihatları ile bu durum açıklığa kavuşturulmuş ve gece yapılan fazla çalışmaların zamlı ücret üzerinden ödenmesi gerektiği kabul olunmuştur. Süt izni konusunda da benzer yorum yapılmasının hakkaniyete ve Anayasa ve Kanun koyucunun amacına daha uygun olduğu değerlendirilmiştir.

Zikredilen kararda, aynen; “Yasa uyarınca kadın işçilere çocuklarını emzirmeleri için günde bir buçuk saat (aksi yönde ve fakat işçi lehine olmak üzere taraflar arasında süre düzenlemesi yapılabileceği gibi) süt izni verilmesi hususu işverenin inisiyatifinde olan bir durum olmayıp, İş Kanunu uyarınca da bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağının işçi tarafından belirleneceği hüküm altına alınmış olup, işçinin süt izni kullanması gerektiği hâlde bu iznin kullandırılmaması durumunda, kullandırılmayan sürenin tespiti ile %50 zamlı ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinin kabulünün Anayasanın 50/2. maddesine ve amaçsal yorum benimsemek suretiyle 4857 sayılı kanunun ruhuna daha uygun düşeceği ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Netice itibarıyla istikrar kazanan yargı içtihatlarına göre süt izninin kullandırılmadığı hâllerde bu süreler tespit edilip %50 zamlı ücret üzerinden hesaplama yapılarak ödenmesi gerekmektedir.
 
SÜT İZNİ VERMEYEN İŞYERİNE CEZA KESİLİR 

İş Kanununda işverenin işin düzenlenmesine ilişkin madde hükmüne aykırı hareket etmesi durumunda para cezası uygulanacağı düzenlemesi de getirilerek süt izni kullandırılması idari yaptırıma bağlanarak güvenceye alınmıştır.
Buna göre süt izni verilmeyen her bir kadın işçi için 2021 yılında işverene 3064 TL idari para cezası kesilecektir. Bu cezalar sabit olmayıp her sene yeniden değerleme oranı tutarında artırılmaktadır.

30 günlük İftar menüsü serüvenimizin 3. günü. Günün iftar menüsünde daha klasik ve birçok kişinin bildiği tariflere yer verdik. İftara ne hazırlayacağınızı bilmiyorsanız bu tarifler size yardımcı olacaktır. Çeşit çeşit tatlar hazırlayıp, sofralar kurmaya, dostlarımızı, ailemizi, sevdiklerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Gelin birlikte iftar menüsünü hazırlayalım…

Ramazan’ın en güzel yanlarından biri de sevdiklerinizle dolu olan bir iftar sofrası. Corona virüs salgını yüzünden buruk geçen bu Ramazan da yemek yapma telaşı aynı şekilde devam ediyor. Bugün ne pişirsem? diye düşünenler için harika bir iftar menüsü hazırladık. Paylaşmanın, huzurun tadını çıkarıyoruz. B eğenilen ramazan yemekleri fırında en kolayından Arap tava ardından iftar pilavları kuşağında doyurucu müceddere pilavı ile devam ediyor. Günün iftar tatlısı kapanışı ise kıvamıyla hayran bırakan cam tepside yaş pasta tatlısı. Geleneksel lezzetlerden esinlendiğimiz ramazan menüsü, tüm takipçilerimize ilham olsun!

TARHANA ÇORBASI

Yurdumuzun klasikleşmiş lezzetleri arasında yer alan tarhana çorbasının çeşitli tarifleri bulunuyor. Sarımsaklı tarhana çorbası, toz ya da kuru tarhana çorbası gibi çeşitleri olan tarhana çorbasının en lezzetlilerinden…

ARAP TAVA TARİFİ:

Ramazanda ve davet sofralarında ikram edeceğiniz, şahane bir fırın yemeği. Hem lezzetli, hem çok pratik, hem de çok bereketli bir yemek. Yanında pirinç pilavı ile harika gidiyor. Evinizdeki mevcut sebzelerinizle de hazırlayabileceğiniz şahane Arap tava iftara değişik ana yemekler hazırlamak için çok uygun. Tek tabakta çok çeşit lezzet için tarife buyurun.

MALZEMELER

700 gram kıyma
6 adet patates (orta boy)
5 adet yeşil biber
3 adet kırmızı biber
3 adet domates
2 adet kuru soğan
1 baş sarımsak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı pul biber
1 tatlı kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kimyon
2 tatlı kaşığı tuz
1/2 (yarım) çay bardağı zeytinyağı
1 su bardağı su

YAPILIŞI

Arap tavası için ilk önce sebzeleri temizleyip yıkayın. Patatesleri minik küpler halinde doğrayıp bir kenara koyun.

Soğanı ve biberleri küçük küçük doğrayın. Domatesleri de yine küçük küpler halinde doğrayın.

Bütün doğradığımız sebzeleri tepsiye koyun. Kıymayı ilave edin.

Üzerine salçaları, tuzu, baharatları, yağı ve suyu koyup iyice karıştırın.

Tepsiye yayıp elinizle bastırın. Üzerine tereyağından küçük küçük parçalar koyun.

200 derece önceden ısıtılmış fırında, yaklaşık 45 dakika pişirin. 

Eğer suyu az gelirse, su ilavesi yapın. Üzeri iyice kızarınca fırından alın.

Dilimlere keserek servis yapabilirsiniz.

MÜCEDDERE PİLAVI TARİFİ:

Yeşil mercimek, bulgur ve soğan gibi besleyici ve ekonomik malzemelerle hazırlayabileceğiniz müceddere pilavı iftar için enfes seçim! 

MALZEMELER

1 su bardağından 2 parmak eksik yeşil mercimek
1 su bardağı bulgur
1 kuru soğan
1, 5 yemek kaşığı salça
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yemek kaşığı tereyağ
3, 5 su bardağı sıcak su
Karabiber
Tuz

YAPILIŞI

Mercimeği ezilmeyecek şekilde haşlayıp süzün. Tencereye sıvı yağı alın.

Yemeklik doğradığınız soğanı ekleyip sararana kadar kavurun.

Salçayı ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun.

Yıkayıp süzdüğünüz bulguru ve tereyağı ekleyip 3-4 dakika karıştırarak kavurun.

Sıcak suyunu tuzunu ve karabiberini ekleyip kaynamaya başladıktan sonra mercimeği ekleyip kısık ateşte pişirin.

10 dakika demlendirip servis yapabilirsiniz.

CAM TEPSİDE YAŞ PASTA TARİFİ:

Misafirleriniz için baş tacınız olacak bol çikolatalı bir tepsi pastası! On sekiz bin kez deftere eklenen ayın yıldızı bu tarif, kıvamı ve lezzetiyle ikram ettiğiniz herkesi hayran bırakacak!

MALZEMELER

4 yumurta
1 su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı süt
1, 5 su bardağı un
1 kabartma tozu
1 vanilya

Kekini ıslatmak için;

1, 5 su bardağı süt

Muhallebi için;

1 litre süt
1 yumurta sarısı
3 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 su bardağı şeker
1 yemek kaşığı tereyağ
2 vanilya

Üzerine;

Hazır çikolata sosu

YAPILIŞI

Oda sıcaklığındaki yumurtaları şekerle beraber çırpın. Köpük köpük bir kıvam alınca diğer sıvı malzemeleri çırpın.

En son un vanilya ve kabartma tozu ekleyin ve yağlanan büyük dikdörtgen cam tepsiye dökün.

180 derece fırında pişirin. Krema malzemeleri de tencereye alın.

Muhallebi kıvam alana denk pişirin. Pişen kek süt ile ıslatın.

Krema soğuyunca en son kat olarak hazır çikolata sos tarife göre uygulayın.

3-4 saat dinlendikten sonra servise hazırlayabilirsiniz.

HAYIRLI İFTARLAR…

Mercimek, bulgur ve pirinçten yapılan ezogelin çorbası tarifi ile çok kısa bir sürede akşam yemeği için güzel bir lezzeti sofranızla buluşturabilirsiniz. Lokanta usulü nefis ve kolay ezogelin çorbası yapımı için kollarınızı sıvayıp harekete geçebilirsiniz. Bugün sizlere yoğurtlu ezogelin çorbasının püf noktalarını sizlerle paylaşıyoruz.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Ezogelin çorbası, Türk mutfağına has; domates, pirinç ve kırmızı mercimek ile yapılan bir çorba. Adı, Barak Türkmenlerinden Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Uruş köyünden Ezo Gelin’in adından gelir. Özellikle soğuk havalarda içimizi ısıtacak şifa kaynağı ezogelin çorbası, sofraların vazgeçilmezi arasında yer alır. En çok tüketilen çorbalar arasında da yer alan ezogelin çorbası yapımı oldukça kolay olduğu gibi malzemeleri maliyeti de uygundur. Türk mutfağının gözde lezzetlerinden birisi olan ezogelin çorbası tarifi için doğru yerdesiniz. Ana yemeklere yakışan ezogelin çorbası tarifi vereceğiz. Evde kolay bir şekilde kalorisi düşük ezogelin çorbası yapabileceksiniz. Ezogelin çorbası nasıl yapılıyor? Yoğurtlu ezogelin çorbasının püf noktaları nelerdir? Tarifi yazımızda.

  • Lokanta mutfaklarında kullanılan en olmazsa olmaz püf noktası pirinç ve bulgurları önceden haşlamak. Zira önceden haşlanan pirinç ve bulgur ezogelin çorbasının tam kıvamında olmasının en önemli koşulu.
     
  • Soğanı asla rendelemiyorlar. Soğanları bıçakla küçük küçük doğrayıp sıvı yağ ve salçayla birlikte kavuruyorlar.
     
  • Soğanları kavurduktan sonra sadece normal su değil ayrıca tavuk suyu ekliyorlar. Tavuk bulyon yerine ev yapımı tavuk suyu kullanmak ezogelin çorbasının daha lezzetli olmasını sağlıyor.
     

YOĞURTLU EZOGELİN ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

1 çay bardağı ince bulgur
1 çay bardağı kırmızı mercimek
5 su bardağı et suyu
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı yoğurt
30 gr margarin
Tuz
Karabiber

Süsleme için;

1’er çay kaşığı nane
Pul biber

YAPILIŞI

Margarini tencerede eritip 1 kaşık suyla ezilmiş salçayı ilave edin.

Bulgur, mercimek, et suyu, tuz ve karabiber ekleyin. Su kaynayınca ateşi kısın.

Mercimek ve bulgurlar yumuşayıncaya kadar pişirip tencereyi ateşten alın.

Yoğurtla unu bir kâsede iyice çırpıp çorbaya ekleyin ve karıştırın.

Çorba kâselerine paylaştırıp üzerine nane ve pul biber serpin. Sıcak olarak servis yapın. 

Afiyet olsun…

Yeryüzünün en eski besin kaynağı olan üzümden elde edilen sirke alternatif tıpta birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Yeşil, kırmızı ve siyah renklerde olan üzüm içeriğinde yüksek oranda antioksidan maddeler barındırır. Bunun yanı sıra faydalı asitler bakımından zengin olan üzümden yapılan sirke, bağışıklığı güçlendirir. Üzüm sirkesinin faydaları nelerdir? Üzüm sirkesi nasıl kullanılır?

Anavatanı Anadolu toprakları olan üzümün tarihi milattan önceki yıllara dayanır. Dünyada en fazla çeşidi olan besin olarak kabul edilen üzüm meyve olarak tüketimin yanı sıra tatlı yapımında, reçel ya da içeriğindeki su sıkılarak elde edilen meyve suyu şeklinde de tüketilmiştir. Çekirdekli ve çekirdeksiz çeşitlerinin yanı sıra renklerine göre de sınıflandırılır. Tüm bunların yanı sıra yüzyıllardır alternatif tıpta sağlıklı ilaç olarak da kullanılmıştır. Özellikle sirke şekli ilaç olarak tercih edilmiştir. Elma sirkesi gibi vücudun ihtiyaç duyduğu bir besin olan üzüm sirkesi, alternatif tıp uzmanlarının yanı sıra bilim insanları tarafından da önerilir. Fermantasyon usulü elde edilen üzüm sirkesi özellikle Rumeli yemeklerinde sıklıkla kullanılır. Güçlü bir antibakteriyel olduğu için bazıları evlerini üzüm sirkesiyle de temizler.

  • Ciltte oluşan selülitleri giderir.
  • Vücuttan toksinleri atar.
  • Kabızlığı önler.
  • Kan hücre sayısını artırır.
  • Saçları güçlendirir ve cildi yeniler.
  • Bağırsakları temizler.
  • Güçlü bir ağrı kesicidir.

ÜZÜM SİRKESİ NASIL YAPILIR?

Üzüm sirkesi için taze üzüm şarttır. İyice yıkanan üzümler hafif sıkılıp çatlatılarak daha önce hiç kullanılmamış temiz kavanozlara atılır. Ancak bundan önce sirkede dengeli bir asit oluşması için kavanozun dibine ortalama 7-8 tane nohut atılabilir. Orta boylu bir kavanozun ağzına yaklaşmadan 4 parmak boşluk bırakılacak kadar üzümle doldurulur. Daha sonra üzerine su konulur. Su da kavanozun ağız kısmından bir parmak eksik olacak kadar doldurulmalı. Kavanozlara beyaz tülbent örtüp kapakları öyle kapatılmalı. Serin ve kuru bir yerde 20-25 gün bekletilir. Daha sonra kullanıma hazır hale gelir.

ÜZÜM SİRKESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– Gün içinde tüketilen bir bardak suyun içine 3 damla üzüm sirkesi koyarak tükettiğinizde oluşan kas ve kemik ağrılarını anında dindirir. Bunun yanı sıra baş ağrısı içinde güçlü bir doğal yöntemdir. Uzmanlar özellikle salatalara eklenerek tüketilmesini önerir. Her gün salatayla tüketildiğinde gün içinde yaşanan yoğun iş temposuna rağmen vücudun ağrı eşiğini güçlendirir. 

– Antibakteriyel etkisi olan üzüm sirkesi ağzı için enfeksiyonlarını önler. Diş yapısının sararmasının önüne geçer. Ağız içindeki atıkların atılmasını sağlayarak iltihaplanma ve diş kaybının önüne geçer.

– Ağız ve diş sağlığının aynı sıra vücut içindeki asit oranını dengeleyerek toksinlerden hızla kurtulmasını sağlar. Vücudun toksinler nedeniyle ödem ya da yağ bağlamasını engeller.

– Yemek borusunu temizler. Mide asidini dengeler. Besinlerin enzimlenmesinde yardımcı olur. Bağırsaklarda besin atıklarının birikmesini engeller. Probiyotik etkisi olan üzüm sirkesi kabızlık gibi sindirim sorunlarını engeller.

– Böbreklerde kum ve taşlara neden olan kristalleşmeyi önler. İdrar yoluyla vücuttan tüm iltihapların atılmasını sağlar.

– Cilt yüzeyinde meydana gelen tahriş ve kızarıklığı azaltır. Antioksidan özelliği sayesinde ped pamuk yardımıyla cilde sürüldüğünde cilt yüzeyinde oluşan yağ tabakasını temizler.

– Tokluk hissi verdiğinden diyet yapan ya da sağlıklı beslenenler için idealdir. Salatalarla beraber tüketilebilir ya da bir bardak suya damlatarak içilebilir.

– Daha sağlıklı kan değerleri için kara üzümden yapılan sirkeyi, bir su dolu su bardağına koyup içiniz. İçeriğinde B 12 ve folik asit barındıran üzüm sirkesi kan hücrelerinin sayısını artırır.

– Duş esnasında son kullanılan suya eklenene bir bardak su kadar üzüm sirkesi saç köklerini güçlendirir. Saçların parlaklık oranını artırır. Ayrıca cildin yağlanmasını önler. Kepeği engeller.

– Güçlü vitaminler barındıran üzüm sirkesi bağışıklığı güçlendirir.

– Üzüm sirkesini selülit olan bölgeye her gün düzenli olarak masaj yaparak sürerseniz. Bu sorunun zamanla çözüldüğünü göreceksiniz. Ayrıca cildin nem oranını dengeler. 

Genellikle dirsek, diz, ayak bileği ve el bileğinde görülen ağrılarla ortaya çıkan romatizma bir eklem sistemi hastalığıdır. Kemik ve kasları birbirine bağlayan noktada görülen romatizma yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra hareket sistemini yavaşlatan romatizmanın çeşitleri vardır. Romatizma hastalığı neden olur? Romatizma belirtileri nelerdir? Romatizmaya ne iyi gelir?

Kronik bir hastalık olan romatizma hemen hemen her yaşta görülebilir. Eklem aralarında biriken iltihaplı sıvılar sonucu ortaya çıkan bu hastalık zamanında müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Halk arasında bu hastalık arasında doğru bilinen yanlış ise havalardan dolayı bu hastalığın ortaya çıktığı bilgisidir. Ancak havalardan dolayı ortaya çıkmasa da ağrılı dönemlerinin ısı değişiminden kaynaklandığı biliniyor. Romatizma bağışıklık sisteminde ortaya çıkan bozulma sonucu görülür. Bozulma sonucu vücut içinde ürik asit birikir. Bu asit genellikle eklem aralarında artar. Bu da eklemlerdeki sağlıklı yapının bozulmasına yol açar. El ve ayak bilek aralarında biriken bu asit ağrı ve sızılarla ortaya çıkar. Bunun yanı sıra boyun, sırt ve kuyruk sokumlarında da görülür. Bu ağrılar zamanla tüm kemik ve eklemlerde yaşanmaya başlar. 

  • Diz, dirsek, el ve ayak bileklerinde ağrılarla görülür.
  • Bağışıklık bozukluğu ile ortaya çıkar. Az su tüketimiyle vücutta ürik asit hızla artar.
  • Eklemlerde ağrılar görülür.
  • Tedavi edilmediğinde beyne pıhtı atma ihtimali var.
  • Kemik yapısını güçlendirmek için kemik suyu çorbası ya da ürik asidi vücuttan atan zencefil çayı, kiraz çayı ve lahana suyu tüketilebilir. 

ROMATİZMA BELİRTİLERİ NELERDİR?

Eklemlerde ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareketlerde kısıtlama

Ani his kayıpları

– Baş ağrıları ve azalan kan dolaşımına bağlı beyne pıhtı oluşması

– Nabızda düşüklük

Uyku düzensizliği 

Kalp ritminde dengesizlik

Sindirim şikayetleri

El parmaklarında sarama ve şişme

– Eklem bölgelerinde şekil bozulması

Günlük hareketler esnasında şiddetli ağrılar yaşanması

– Böbreklerin işlevselliğinde bozukluk

Düzensiz hareketlenmeye bağlı kalp ve dolaşım sisteminin bozulması

Vücut ısısındaki değişimlere bağlı ağız ve göz kuruluğu gibi belirtilerle kendini gösterir. 

ROMATİZMA TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Vücudun temeli işlevselliğin kazandırmak için belirli ilaç tedavileri uygulanır. Ancak öncelikle romatizmanın seviyesi için kan testi ve gözle görülür şişliklere bakılır. Genetiksel ve çevresel faktörlere bağlı gelişen sıvı birikiminin önüne geçilerek romatizmanın şiddeti azaltılır. Yaygın olan ilaç yöntemi son zamanlarda gelişmişlik gösterdiğinden tedavi süreçleri hızlandırıldı. Bunun yanı sıra uzmanlar vücuttaki sıvı birikimini önlemek için belirli doğal karışımlar ve besinler önerir.

ROMATİZMA TEDAVİSİNDE DOĞAL YÖNTEMLER

Romatizma hastalığının en yaygın doğal tedavisi kelle paça çorbasıdır. İçerdiği hayvansal ilik ve maddeler insan iskeletinin ihtiyacı olan vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengindir. Bir demlik çaydanlığın içerisine 200 millilitre kaynar su koyun. Ardından bir çay kaşığı ısırgan yaprağı, bir yemek kaşığı kuşburnu, bir tatlı kaşığı karabiber, bir çay kaşığı papatya ve bir çay kaşığı da zencefil ekleyin. 7 dakika bekledikten sonra süzüp içerisine bir yemek kaşığı bal ekleyerek günde bir bardak tüketiniz. Ayrıca bamya tohumu da eklem ve kemikleri güçlendirir. Sabahları aç karna 4 tane bamya tohumunu suyla beraber yutunuz. 

Mutfakta kullanılan yöntemler arasında benmari de yer alıyor. Dünyaca ünlü şeflerin sık sık kullandıkları bu yöntem adeta bizim mutfağımıza da yerleşti. Çikolatanın ısıyla direkt olarak temas etmemesinden dolayı lezzetin değişmeden eritilmesine verilen benmari yöntemine dair tüm detayları bugünkü içeriğimizde yer verdik.

Benmari, Bain Marie Fransızca’dan dilimize geçmiş bir kelimedir.  Fransızca’da Marie’nin banyosu anlamına gelen bu kavram bir pişirme yöntemine verilen isimdir. Isıyla doğrudan temas etmesi istenmeyen besinler için kullanılan benmari yöntemi, en çok da çikolatayı eritmek için kullanılıyor. Çikolatalı pasta ve tatlı yapımında kullanabileceğiniz gibi kristallenmiş yani şekerlenmiş balı çözdürmek için de kullanabileceğiniz bu yöntemin püf noktası kullanılacak kap çok önemlidir. Uygun ve doğru bir tencereyle daha kısa sürede sonuç alabilirsiniz. Diğer bir püf noktası ise üst üste gelen iki kabın birbiriyle temas etmemesidir. Dıştaki kabın içine konulan, yani eritmek istediğiniz malzemenin bulunduğu kabın içine su girmemelidir. Buna özen göstermelisiniz. Aksi durumda erittiğiniz malzemeye su karışır. 

BENMARİ USULÜ ÇİKOLATA ERİTME YÖNTEMİ

İlk olarak tencerenin içerisine yarıya kadar su koyun. Kaynayan suyun üzerine ısıya dayanıklı bir cam kase koyun. Cam kasenin üzerine çikolataları koyup eriyene kadar karıştırın. Eriyince kullanabilirsiniz.

Bolluğun ve bereketin arttığı Ramazan ayında vazgeçilmezlerin arasında iftar sofraları gelir. Sevdiklerine lezzetli yemek yapmak isteyenler, lezzetli iftar menüleri araştırıyor. İşinizi kolaylaştıracak menüleri sizinle paylaşmaya devam ediyoruz. İşte 2. gün iftar menüsü lezzetleri ve tarifleri…

Ramazan ayı her sene çok hızlı geçer. Başladı başlayacak derken birden 2. 5. 30. güne geliveririz. 30 günlük iftar menüsü serüvenimizin 2. günündeyiz! Bugünün iftar çorbası için aşçı tarifi domates biber çorbasını başlangıç olarak sunuyoruz. Lokum kıvamında bütün tavuk yanına şık sunumlu garnitürlü pilav ile menüyü taçlandıracağımız iftar sofrası, muhallebili kadayıf ile tatlıya bağlanacak. Nefis ramazan yemek tarifleri için tüm ay boyunca yanınızdayız!

DOMETES ÇORBASI:

Sebzelerin çok sevilen aroması bu kez aşçı tarifinde! Vitamin zengini, midenizi yormayacak dumanı tüten tarifin tüm yapılış aşamaları bu linkte.

FIRIN POŞETİNDE TAVUK:

Ağızda dağılan tavuk etinin fırında nar gibi kızardığı bu sunum, iftara değişik tarifler arayanlardan tam not alacak.

GARNİTÜRLÜ PİLAV:

İftar yaklaşırken kolayca hazırlayabileceğiniz garnitürlü nefis pirinç pilavı doyurucu ve çok sevilen bir tarif. Tavuk ile uyumlu lezzeti siz de bugün denemeye ne dersiniz?

MUHALLEBİLİ KADAYIF:

Ramazan akşamlarında yemek sonrası muhabbetinizi şenlendirecek hem yapması kolay hem de lezzeti hafif sütlü tatlı! Muhallebili kadayıf tüm detaylarıyla videolu tarifte!

HAYIRLI İFTARLAR…

11 Ayın sultanı Ramazan geldi. Gönüllerimiz şenlendi. İyilik, hoşgörü, sabır, inanç ayı. Aile ve dostlarla sofralara oturmak, topun patlamasını beklemek ve ağıza atılan ilk hurma tanesi.. Bereketli sofralarınız için hazırlayabileceğiniz harika bir iftar menüsü hazırladık.

11 ayın sultanı ramazan tüm bereketiyle geldi, hoş geldi! Sabır, empati, huzur ve lezzet dolu bu bir ay boyunca biz her sene olduğu gibi yine sizlerle birlikte nefis iftar sofraları kurmak için sabırsızlanıyoruz. İftara ne yapsam telaşına son veren Yasemin.com 30 günlük iftar menüsü seçenekleri ile karşınızda! Mutfaklarımızda sık sık pişirilen çok besleyici sıcacık sebzeli tavuk çorbası ile başlangıç yaptığımız ramazan yemekleri tarifleri, tamamen ev yapımı tutma garantili ramazan pidesi ve kıymalı rulo patates ile menüyü taçlandırıyoruz. İftar tatlıları içinde çok beğenilen trileçe ise ilk günün en tatlı hediyesi. Şimdiden afiyet olsun!

1. GÜN İFTAR SOFRASI

TAVUK ÇORBASI

İlk güne enfes lezzette sebzeli tel şehriyeli tavuk çorbası bol vitaminli çok besleyici!

KIYMALI RULO PATATES TARİFİ:

Patates ve kıymanın iştah açan uyumu, misafirleri için iftar yemeği arayanlara birebir! Resimli aşamaları ve lezzet garantili malzemeleriyle şahane bir rulo patates tarifi.

MALZEMELER

3 adet patates
1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
1 tutam maydanoz
2 adet yumurta
1 çay kaşığı tuz
Karabiber

Kıymalı harç için;

2 yemek kaşığı sıvı yağ
350 -400 g kıyma
1 adet soğan
1 adet yeşil biber
2 adet kırmızı biber
1 yemek kaşığı domates salçası (tepeleme)
1 su bardağı sıcak su
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
Karabiber

Üzeri için;

Kaşar peyniri rendesi

Süslemek için;

Tercihe bağlı maydanoz, kırmızı biber

YAPILIŞI

İlk olarak patateslerimizi soyup, yıkayın. Rendenin büyük kısmı ile rendeleyin.

Daha sonra patateslerin suyunu sıkın ve kaba alın.

Üzerine rendelediğiniz kaşar peynirini, doğradığınız maydanozu, yumurtaları, tuzu ve karabiberi ekleyerek güzelce karıştırın.

Sonrasında patatesli harcı pişirme kağıdı serdiğiniz fırın tepsisine boşaltın.

Patatesleri 1 cm kalınlığında, dikdörtgen olacak şekilde yayın.

Tepsiyi fırının alt raflarına yerleştirin ve 180°C fırında üzerleri kızarmaya başlayana kadar pişirin.

Bu sırada kıymalı harcı hazırlayın. Tavaya zeytinyağı ve kıymayı alın ve kavurun.

Sonrasında doğradığımız soğanı, yeşil ve kırmızı biberleri ekleyerek kavurmaya devam edin.

Domates salçasını da ilave edin. Ardından sıcak suyu da ilave edip karıştırın.

Tuz, kırmızı toz biber ve karabiberi de ekleyerek kavurun. Kıymalar suyunu çekinceye kadar pişmeye bırakın.

Patatesimizi fırından alın ve üzerine kıymalı harcı dökerek her tarafı eşit olacak şekilde yayın.

Pişirme kağıdı yardımı ile patatesin uzun kenarından başlayarak rulo şeklinde sarın.

Son olarak hazırladığınız rulonun üzerine kaşar peyniri rendesi serperek 180°C fırında üzeri kızarana kadar pişmeye bırakın.

Fırından çıkardığınız kıymalı rulo patatesi servis tabağına alın.

Kıymalı Patates Rulo Tarifi Püf Noktaları Nelerdir?

  • Patateslerinizi rendeledikten sonra suyunu sıkmayı unutmamalısınız.
     
  • Patateslerinizi pişirirken altının da güzel bir şekilde kızarması için fırınınızın alt raflarına yerleştirmelisiniz.
     
  • Dilerseniz patatesli rulo köftenizin üzerine az miktarda beşamel sos yapıp kaşar peynirinden önce rulonun üzerine gezdirebilirsiniz.

RAMAZAN PİDESİ:

Ramazan pidenizi kendi fırınınızda pişirmeye ne dersiniz? Ekşi maya ve yoğurtla hazırlanan doyurucu ramazan pidesi için ihtiyacınız olan tüm detaylar bu linkte!

TRİLEÇE:

Günün özlemle beklenen anı! Yumuşacık sütlü keki ve karamel sosu ile çok beğenilen ramazan tatlıları arasında trileçe yerini aldı, denemeye ne dersiniz?

HAYIRLI İFTARLAR…

Yüzyıllardır alternatif tıpta gribal enfeksiyonlarda tercih edilen doğal bitkilerden biri de aspir çayıdır. Sağlıklı olan bu bitki salata ve yemeklerde de kullanılır. Yapılan araştırmalarda metabolizmayı hızlandırdığı için obezite tedavisinde kullanılmıştır. Aspir çiçeğinin faydaları nelerdir? Aspir çiçeği çayı nasıl yapılır?

Papatyagiller ailesine ait olan aspir çiçeğinin anavatanı Arabistan Yarımadasıdır. İran Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde alternatif tıbbın baş tacıdır. Haziran sonunda çiçek açmaya başlayan aspir çiçeği; sarı, krem, beyaz ve turuncu gibi renkleri vardır. Safrana benzerliğinden dolayı sık sık karıştırılır. Bu yüzden bazı yörelerde “yalancı safran” olarak geçer. İçeriğinde yüzde 80 doymamış yağ bulunur. Bitkisinden çok yağı kullanılır. Dikenli ve dikensiz olmak üzere iki türü vardır. Dikenlileri, dikensizlere göre daha fazla yağ içerir. Aspir çiçeği, gıda ve kumaş sanayisinde renk olarak kullanılır. Tohumlarında bulunan yağ aynı zamanda yemeklik yağ olarak tüketilir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise pilavlara tat vermek için kullanılır. Yağı, sabun, boya, vernik, cila yapımlarının hammaddesidir. Küsmesi yüksek oranda protein içerir. Ülkemizde Burdur, Eskişehir, Konya ve Isparta gibi şehirlerde yetiştirilir. Tarım Bakanlığı dikimi için öncü projelerde bulunuyor.

  • Gribal enfeksiyonlarda sıcakken tüketilen aspir çayı terleme yapar. Bu terleme ile vücuttan hızla toksin atılır.
  • Güçlü bir ter dökme etkisi olduğundan spor yapanlarda kullanabilir.
  • Sindirimi düzenler kabızlığın önüne geçer.
  • Kandaki kötü kolesterol seviyesini azaltır. 
  • Güçlü bir antibakteriyeldir.

ASPİR ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? 

Güçlü bir E vitamini olan aspir çiçeği cilt için vazgeçilmez bir kaynak oluyor. Hücreleri yenilemede ve cilt dermis tabakasındaki deformeleri engellemede etkili olan aspir çiçeğinden çıkartılan yağ cilde sürülerek bu faydasından yararlanılabilir. Mantar ve egzama hastalıklarında birebir etkilidir. 

Omega-3 yağ asidi gibi etkili olan aspir çiçeğinin yağı bu özelliği sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle alerjik reaksiyonları önler. Vücutta serbest radikal hücrelerinin artmasının önüne geçer. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.

Serotonin seviyesi iş temposundan, sağlıksız beslenmede ve düzensiz spor sırasında düşer. Bu da vücudun enerjisini düşürerek stres ve depresyona sebep olur. Ancak aspir çiçeği serotonin seviyesini yükseltmekte oldukça etkilidir.  

Aspir yağı kötü kolesterol seviyesini düşürerek damarların tıkanmasını önler. Böylece kalp hastalıklarını engellemiş olur. Ayrıca kan basıncını dengelediğinden felç ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarının yaşanma olasılığını azaltır.

Yapılan araştırmalarda kabızlık sorununu çözen aspir çiçeği sindirimi yenileyerek diğer hastalıkların önüne geçer. Midenin fonksiyonlarını düzenleyerek bulantı ve kusma durumlarını engeller. Bir litre suyun içerisine yarım gram aspir yağı damlatıp dolapta bekletin. Sindirim sorunları yaşayan biriyseniz yemeklerden sonra bir bardak tüketiniz. 

Kurutulan aspir çiçeğinden elde edilen çay kuru öksürüğü önlerken akciğerlerinde iltihap kapmasının önüne geçer. Vücut ısısını düzenleyerek, komplikasyonları önler. bir avuç kurutulmuş aspir çiçeğini bir bardak sıcak suya ekleyin. İki dakika bekledikten sonra süzüp tatlansın diye içene limon ya da bal ekleyip tüketebilirsiniz. 

ASPİR ÇAYI NASIL YAPILIR?

Bir su bardağı suyu bir cezvenin içine ekleyiniz. Daha sonra içine kurutulmuş bir çay kaşığı aspir atınız. 10 dakika kaynatıp ocaktan alınız. Süzüp sıcakken tüketiniz. Özellikle üst solunum yolu hastalığı sırasında sıcakken tüketilen çayın üzerine yatağa girin hızla terleme yapar. Bu terleme ardından alınan ılık su sonrası daha dinç hissedersiniz. 

İftar sofralarınızda ana yemeklerinizi şenlendirebilecek, gün boyu susuz kalan vücudunuzu serinletebilecek mis gibi çeşit çeşit karışık komposto tariflerini sizlerle paylaşıyoruz. Tamamı denenmiş, ev yapımı hoşaflar, damak tadınıza uyabilecek farklı malzemelerle gelin birlikte en kolay komposto tariflerini birlikte inceleyelim…

Ramazan’da iftar ve sahur sofrasında sağlıklı beslenmek, oruç açıldıktan sonraki süre boyunca da sağlıklı beslenmeye özen gösterilmesi gerekir. Ramazan süresince canınız her ne kadar doya doya tatlı yemek istese de tatlı yemenin yanında vücudunuzun günlük alması gereken miktarda su ihtiyacını en iyi şekilde karşılamalısınız. Bu bakımdan kompostolar hem su ihtiyacınızın giderilmesinde hem de tatlı isteğinizin bastırılmasında oldukça faydalı içeceklerdir. Ramazan’da elma, çilek veya kayısı gibi mevsim meyveleriyle hazırlayacağınız kompostoları iftardan iki saat sonra ve sahurda tüketebilirsiniz. Komposto; şeker, lif ihtiyacınızı karşılar ve daha az tatlı yeme isteği duymanızı sağlar.

İşte size Ramazan’da hazırlayabileceğiniz 3 nefis komposto tarifi:

ELMA KOMPOSTO TARİFİ:

MALZEMELER

4 elma
6 su bardağı su
1,5 çay bardağı toz şeker
3 diş karanfil
1 çubuk tarçın

YAPILIŞI

Elmaları yıkadıktan sonra soyun ve küp küp doğrayın. Bir tencereye toz şeker hariç tüm malzemeleri alın ve elmalar yumuşayana kadar kaynatın. Elmalar yumuşadıktan sonra şeker ilavesini yapın ve şeker eridiğinde tencereyi ocaktan alın. Buzdolabına girebilecek ısıya geldiğinde tarçın ve karanfil tanelerini çıkarın. İyice soğuduktan sonra servis yapın.

KURU KAYISI KOMPOSTO TARİFİ:

MALZEMELER

250 gram kuru kayısı
1,5 su bardağı toz şeker
1litre içme suyu
2 diş karanfil
1 çubuk tarçın

YAPILIŞI

Kayısılar kuru olduğu için önce 5 dakika kadar sıcak suda bekletilerek yumuşamaları gerek. Yumuşayan kayısıları süzdükten sonra toz şeker, su, karanfil ve tarçın ile birlikte kaynatın. Kayısılar dağılmaya başladıysa kompostonuz hazır demektir. Önce oda ısısında daha sonra buzdolabında soğutun ve servis yapın. Soğuturken tarçın ve karanfil tanelerini çıkarın.

ÇİLEK KOMPOSTO TARİFİ:

MALZEMELER

500 gr çilek
1 su bardağı şeker
4 su bardağı su

YAPILIŞI

Yumuşak çilekler pişerken çabucak dağılacağı için çilek kompostosu hazırlarken küçük ve sert çilekleri kullanın. Çileklerin üzerindeki kumdan arınmaları için yaprakları temizlendikten sonra suda bekletilmesi gerekir. Yıkanmış çilekleri süzgece aldıktan sonra bir tencerede su ve şekeri karıştırın. 3 dakika kadar kaynattığınız şerbete çilekleri ilave edin ve yüksek ateşte kaynatın. Çilekler dağılmadan ocağı kapatın ve kompostonuzu soğumaya bırakın. Oda ısısına geldiğinde buzdolabında soğutun ve nane yaprakları ile süsleyerek servis yapın.

Afiyet olsun…