Ramazan sofralarınızda yemeklerinizin yanında keyifle içebileceğiniz ramazana özel içecek tarifleri, ev yapımı ve doğal malzemelerle hazırlanmış sağlıklı içecekler, limonata, şerbet, ayran, meyve suyu gibi serinleten çeşitleriyle Yasemin.com’da. Geleneksel Ramazan klasiği şerbetlerden modern içeceklere kadar hem ferahlatan hem de enerjimizi destekleyen Ramazan’a özel ev yapımı içecekler vücudumuza iyi gelir.

Oruç tutulan süre boyunca kaybedilen sıvı ve enerji kaybını karşılamak için, iftarda ve sahurda yiyeceklerimizin yanında sağlıklı içeceklerden destek almak gereklidir. Sahurda Ramazan’a özel ev yapımı içecekler tüketmek,  tüm gün tutacağımız oruç için vücudumuza yardımcı olmaktadır. Özellikle ev yapımı lezzetlerin doğal olması bu içecekleri daha da özel kılıyor. Bundan dolayı günümüzde bilinçli olan pek çok ev kadını içeceklerini evde yapıyor. Dışarıdan hazır alınan katkılı içecekler yerine evinizde kolaylıkla hazırlayabileceğiniz sağlıklı ramazan içecekleri, limonata tarifleri, doğal meyve suları, geleneksel şerbet çeşitleri, ayran gibi serinleten içecekler, az malzemeyle litre litre hazırlayabileceğiniz değişik ramazan içecek önerileri ve detaylı anlatımları bu kategoride sizler için hazırlandı. 

  • Özellikle A, B kompleks, C, E vitaminleri, sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi mineraller bakımından zengin mevsim meyveleri ile besleyiciliği artırılan soğuk içecekler, Ramazan ayında 30 gün boyunca sofranızdan eksik olmamalı.

İşte damak zevkinize uygun birbirinden lezzetli içecek önerileri…

ŞİFALI ERİK KOMPOSTOSU:

Sağlık deposu kırmızı erik, A ve C vitaminleri bakımından zengin tam bir iftar meyvesi. Gün boyu yaşadığınız susuzluğu giderecek ve kaybettiğiniz enerjiyi geri kazanmanızı sağlayacak sağlıklı soğuk bir içecek olarak erik kompostosunu mutlaka denemenizi öneririz.

Mürdüm eriği hem lezzeti hem de faydalarıyla damaklarda iz bırakıyor. Vücudun demir emilimine yardımcı olan C vitamini açısından zengin ve iyi bir A vitamini, B2 vitamini ve potasyum kaynağı olan mürdüm eriğinden şifalı bir erik  kompostosu nasıl yapılır sorusunun yanıtını sizlerle paylaşıyoruz.

VİŞNE KOMPOSTO:

Geçen yaz mevsiminde derin dondurucunuza taze vişne depoladıysanız şanslısınız. Bu tarifte kendi ellerinizle paketlediğiniz vişneleri kullanabilirsiniz ama buna vaktiniz kalmadıysa üzülmeyin. Dondurulmuş vişne ile vişne kompostosu hazırlayabilirsiniz.

Yaz günlerde buz gibi servis edilen komposto, hem şifalı hem de damaklarda iz bırakıyor. Tam da mevsimi olan vişneden muhteşem bir komposto yapmak isterseniz bugünkü yazımızı inceleyebilirsiniz. Yapımı oldukça kolay olan vişne kompostosu, soğuk soğuk içildiği taktirde içinizi ferahlatan bir lezzete sahip. 

RAMAZAN ŞERBETİ:

Osmanlı döneminde Ramazan ayına özel birbirinden enfes şerbetler hem iftarda hem de sahurda sofralarda yerini alırdı. Eski zamanlarda şu anki soğuk içeceklerin yerini şerbetler doldururmuş. Birçok hastalığa iyi gelen şerbetler, özellikle Ramazan ayında sindirme yardımcı olması ve vücuttaki sıvı/şeker dengesini sağlamasıyla bilinir.

Uzun süren günlerde açlığınızı ve susuzluğunuzu gidecek aynı zamanda da sağlıklı bir şerbet hazırlamaya ne dersiniz? Osmanlı döneminden kalma enfes içinizi ferahlatacak Ramazan şerbetinin tarifi haberimizin detaylarında ulaşabilirsiniz.

KARAGÖZ ŞERBETİ:

Karışık meyve şerbeti de diyebileceğiniz bu şerbet, Ramazanda susuzluğunuzu giderecek ve içinizi ferahlatacak harika bir içecek.

MALZEMELER

1 adet portakal
1 adet ananas
1 adet kivi
1 adet ayva
8-10 adet çilek
5-6 adet kuru kayısı
Taze nane yaprakları
Buz

YAPILIŞI

Ön hazırlık olarak taze meyveleri yıkayın ve kaselere ayırın. Ananas, kivi ve portakalın suyunu sıkın. Meyve suyunu buzdolabında dinlenmeye bırakın. Kabuklarını soyduğunuz ve çekirdeklerini çıkardığınız ayvayı dörde bölün. Çilek, ayva ve kuru kayısıları nane yaprakları ile birlikte blenderdan geçirin. Elde ettiğiniz pürenin üzerine buzdolabında beklettiğiniz meyve suyunu ekleyin. İyice karıştırdıktan sonra buz küpleri ile servis yapın.

1 LİMONDAN 3 LİTRE LİMONATA:

Limonata konsantresi ile sürahiler dolusu limonatalar hazırlayabilirsiniz. Eğer sizde limonatayı seviyor ve farklı limonata tarifleri denemek istiyorsanız bu haber tam size göre. Evde pratik bir şekilde limonata yapmanın püf noktalarını sizlerle paylaşıyoruz.

Afiyet olsun…

Yazın en çok tercih edilen ve sevilen içeceklerden biri limonatadır. Eğer sizde limonatayı seviyor ve farklı limonata tarifleri denemek istiyorsanız bu haber tam size göre. Evde pratik bir şekilde limonata yapmanın püf noktalarını sizlerle paylaşıyoruz.

Limonata, hem asitli içeceklere göre daha sağlıklıdır hem de diyet yaparken de rahatlıkla tüketilebilecek bir içecektir. Limon suyu, şeker ve sudan yapılan bir içecektir. Limonata dünyanın hemen hemen her ülkesinde yapılır ve içilir. Limonun her tarafıyla yapıldığı da olur, özellikle dışarıda büfe ve lokantalarda böyledir. Bununla birlikte limonatanın içinde bulunan C vitamini de yaz aylarının rehavetine karşılık vücuda dinçlik vererek halsizliği oradan kaldırır. Bu nedenle limonata, yaz aylarında hemen hemen her gün tüketilmelidir. Ancak dışarıda sarılan limonatalar gibi evde de nasıl yapılır? Evde limonata yapmanın püf noktaları nelerdir? 

1 LİMONDAN 3 LİTRE LİMONATA TARİFİ:

MALZEMELER

1 adet limon
1 adet portakal
1 su bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı limon tuzu
3 litre su

YAPILIŞI

Öncelikle portakal ve limonu buzluğa koyup bir gece boyunca dondurun.

Daha sonra buzluktan çıkan portakal ve limonu 10 dakika kadar bekletin.

Mutfak robotunun içerisine limon ve portakalı 4’e bölerek koyun.

İyice ezilene kadar robottan geçirdikten sonra şekerle ovalayabilirsiniz.

3 litre suyun içerisine şekerle ovduğunuz karışımı ilave ederek, limon tuzu da ekleyin.

Güzelce karıştırın. Ardından bir kaba temiz bir tülbent geçirin. İçeceği tülbentten geçirin.

Posa kalınca çamaşır sıkar gibi sıkın. Renk vermeyi bırakana kadar sıkma işlemine devam edin.

Dolapta yarım saat beklettikten sonra servis edebilirsiniz. 

Afiyet olsun…

Gelinliğinizi parlak ve ışıltılı bir görünüm ile tamamlamanın en kolay yolu, kombininize en güzel aksesuarlar olan gelin takıları kombinlemek olacaktır. Bu yıl çok sevilen ve gösterişli gelin takı setlerini sizlerle paylaşıyoruz. Peki bu sene gelin adaylarının en sevdiği takı setleri neler? İşte 2021 gelin takı seti modelleri ve fiyatları…

En görkemli düğünlerde muhteşem güzellikleriyle herkesi büyüleyen gelin takı setleri çoğu gelinlik modeline uyum sağlamaktadır. Fransız dantelli balık gelinliklerden düz prenses kesimlere; otel düğünlerinden kır düğünlerine kadar her kategoride, mükemmel duruşlarıyla gelin adayları tarafından çok tercih edilmektedir. Ünlü isimlerinde düğünlerinde takmayı seçtikleri bu zarif takı setlerinin; inci, pırlanta gibi birçok seçenekleri bulunuyor. Altın setler özel geceler, nişan ve düğün takısı olarak özellikle tercih edilmektedir.

2021 EN GÜZEL GELİN TAKI SETLERİ VE FİYATLARI 

AY IŞIĞI KOLEKSİYONU DÜĞÜN SETİ ATASAY 14 Ayar | 23,2 Gr. Beyaz Altın 15.040 TL

Düğün takı setleri gerdanlık, bileklik ve küpeden oluşmaktadır. Altın 3’lü setler gündelik ve özel günlerde tercih edilmekte olup, zincirli kolye, yüzük ve küpeden oluşmaktadır.

Pırlanta setler görüntüsünde olan suyolu taşlı altın setler gelinlerin kombin oluşturmada vazgeçilmez aksesuarlar arasında yer almaktadır.

Altın takı setleri modelleri tarza, altın ayarına, kullanım amacına göre çok fazla çeşit barındırmaktadır. Altın takı setleri fiyatları ürünün gramına ve altın ayarına, üzerindeki taşın değerine göre farklılık göstermektedir.

Bilezikci Tuğralı 22 Ayar Altın Gerdanlık Kolye TRENDYOL 13.350,90 TL

Bilezikci Taşlı 11 Sıralı Trabzon Hasır Altın Set TRENDYOL 28.664,90 TL

7 Sıralı 14 Ayar Altın Trabzon Hasır Set Bilezikci FİYAT 21.689,90 TL

Kebapçılarda yemeğin, çorbanın yanında sıcacık gelen ve yemeye doyum olmayan tırnaklı pideyi evinizde de kolayca yapıp et yemeklerinin yanında servis edebilirsiniz. Eğer siz de sevdiklerinize hazırlamak için tırnak pide tarifi arıyor ya da tırnak pide nasıl yapılır merak ediyorsanız “Evde tırnak pide tarifi, evde tırnak pide nasıl yapılır?” haberimize bir göz atın.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Özellikle Güneydoğu yöresinde çok fazla tercih edilen tırnak pidesi ismini üstündeki çentiklerden alıyor, çünkü o çentikler parmak uçlarıyla yapılıyor. Her yemeğin yanına da yakışıyor, isterseniz kahvaltıda bile yapabilirsiniz. Muhteşem lezzeti ile iştah açan kebapçı pidesini artık ev ortamında istediğiniz zaman yapabilir, sevdiklerinize ve konuklarınıza özellikle et yemekleri ile birlikte ikram edebilirsiniz. Mayalı hamurdan yapılan tırnaklı pidenin malzemeleri ve yapılış aşamaları aşağıda. 

  • Hamuru hazırladıktan sonra mayalanması için sıcak bir yere koymanız, mayalanma sürecini hızlandıracaktır.

     

  • Eğer mevsimlerden yazsa, güneş gören bir pencere kenarını kullanabilirsiniz, eğer kışsa fırınınızı 100 derecede 10 dakika çalıştırıp, kapattıktan sonra içerisinde bekletebilirsiniz.

 

TIRNAK PİDE TARİFİ:

MALZEMELER

6 su bardağı un
1 paket kuru maya
1 tatlı kaşığı şeker
2 tatlı kaşığı sıvı yağ
2 su bardağı kadar ılık su
Tuz

YAPILIŞI

Mayayı ılık suda eritin.

Unu yoğurma kabına alıp ortasını açın.

Mayayı, sıvı yağı ve tuzu una ilave edin.

Azar azar su ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edene kadar yoğurun.

Hamuru 1 saat kadar mayalandırın.

Dört bezeye ayırdığınız hamuru merdaneyle biraz açın.

Parmak uçlarınızla her yerine bastırarak pideye şekil verin.

Bu esnada fırını 250 dereceye ayarlayıp ısıtmaya başlayın.

Şekil verdiğiniz hamurları pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye yerleştirin.

Tepsiyi fırına verip pideleri üstü kızarana kadar pişirin.

Pişen pideleri sıcak servis edin.

Afiyet olsun…

Deri altında kanın çekilmesiyle yapılan hacamat yöntemi, hem sünnet hem de sağlık açısından çok faydalı bir uygulamadır. Anne baba olmak isteyen çiftlere umut ışığı olabilecek bir diğer yöntemlerden birisi de hacamat olduğu öne sürülüyor. Peki hamilelik için hacamat yapılır mı? Hamilelikte hacamatın faydaları:

Son zamanların popüler çocuk sahibi olma yöntemlerinden biri olan hacamat uygulaması hormonların dengelenmesinde oldukça etkilidir. Hamilelik için karın ve rahim bölgesine yapılan hacamat hamileliğin oluşumu için en önemli organda bebek sahibi olma şansını arttırır. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin öncelikli olarak bilmeleri gereken şey hamile kalamamanın altında yatan asıl etkendir. Bu etken tespit edildikten sonra doktor onayı alarak hacamat uygulanabilir. Rahat bir hamilelik imkanı için öncesinde, anne sütünün bol olması için de doğum sonrasında bir hayli etkili olan hacamat; sperm sayısı azlığında, üreme sorunlarında ve yumurtalık tembelliğinde kendisini olumlu anlamda göstermektedir. 

BEBEKLİK VE ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE HACAMAT YAPILIR MI?

Özellikle de sezaryen doğum yöntemi ile dünyaya gelen bebekler narkozu atamadıkları için bu evrede hacamat çok önemli bir işlev görüyor. Damar yapısına müdahale edildiği için kanın oksijenlenmesi artıyor ve bebeğe daha çok oksijen gidiyor. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, yeni doğan bebeklerin kuyruk sokumunda görülen hafif mor bir lekenin oraya hacamat yapıldığı zaman çocuklarda görülen huzursuzlukların geçtiği görülmüş.

Beyin omurilik sıvısının sağlıksız olmasını gösteren bu mor lekeler için de hacamat idealdir. Kırk günlük olan bebeklere hacamat uygulanabilir.

Hacamatın çocuklar üzerindeki etkisini gösteren bilimsel bir çalışma:

Peygamber efendimiz (SAV)’in yaptırdığı ve birçok kişiye de tavsiye ettiği hacamat, çeşitli hastalıkların şifa kaynağı. Peki bu tedavi yöntemi yalnızca yetişkinler için mi geçerli? İşte yanıtı…

İran’da yapılan araştırmalara göre, 1-10 yaş grubundaki 3 bin çocuğun üzerinde hacamat uygulanmış, geri kalan bin çocuğa hacamat yapılmamış. Hacamat yapılan çocukların diğerlerine nazaran bedensel gelişmelerinde, iştahlarında, konsantrasyon bozukluklarında, alt ıslatma problemlerinde azalma gibi olumlu etkiler görülmüştür.

Ancak, her çocuğun yapısı buna müsait olmayabilir. Bu nedenle çocukta gerek görülürse, işin ehli bir insana yaptırmaları önerilir. Doktor onayı almayı ihmal etmeyin.

Kahvaltıların vazgeçilmezi olacak, tadı damaklarda kalacak üstelik yumuşacık bazlama, Anadolu’da günün her saatinde tüketiliyor. Çay saatlerinde tüketebileceğiniz enfes bazlamanın pratik tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Bazlamanın püf noktaları ve nasıl yapıldığını öğrenmek için yazımıza göz atabilirsiniz.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Türk mutfağından bir ekmek türü olan bazlama, Marketlerde veya kafelerde satın aldığınız bazlamayı evde kolayca yapabilirsiniz. Farklı malzemeler kullanarak birçok farklı türü yapılabilir; kıymalı ve peynirli gibi. Özellikle Çukurova yöresinde çok meşhurdur. Sade türüne Samsun yöresinde pıtpıt da denilmektedir. Kahvaltı sofralarınıza yepyeni bir lezzet katacak olan bazlama, yumuşacık dokusuyla dillere destan.  Geleneksel olarak sac üzerinde pişirilen bazlamayı evde döküm tavada da pişirebilirsiniz. Adım adım bazlamanın yapımı ve püf noktaları için haberimizde göz atabilirsiniz.

  • Bazlamanın pişirmesi kısa sürer ama fırın gibi sabit bir ısıda tutulamadığı için birazcık da risklidir. Riski içinin iyi pişmemesidir. Bu riski azaltmak için birkaç şeye dikkat etmelisiniz.
     
  • Öncelikle tavayı önceden mutlaka ısıtın ve ilk bazlamayı dahi kızdın tavaya koyun. Isıyı asla sabit tutmayın, tutmaya çalışmayın.
     
  • Bazlamaların verdikleri tepkiye göre değiştirin. Çok kısa sürede kızarıyorsa altını biraz kısın, çok beklemenize rağmen pişmiyorsa altını açın mesela.
     
  • Kullandığınız tava kaliteli, tabanı kalın bir tava olsun.
     
  • İnce tabanlı tavalar ısıyı çok çabuk ilettiği için bazlamanın dışı hemen pişer ve hatta yanmaya doğru yollanır ama bu kadar kısa sürede ısı içine ulaşamadığı için içi çiğ kalır.
     

BAZLAMA TARİFİ:

MALZEMELER

4 su bardağı un
1 çay bardağı ılık su
1 çay bardağı ılık süt
1 çay bardağı yağ
1 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket küçük kurumaya

YAPILIŞI

Tarife başlarken öncelikle bir kabın içerisine ılık su, ılık süt, şeker ve mayayı koyun, iyice karıştırın.

Daha sonra maya çözününce içerisinde sıvı yağ ve tuzu ilave edin. 

Unu da yavaş yavaş ekleyerek yoğurduktan sonra 1 saat kadar dinlendirin.

Dinlenen hamurdan bezeler yapıp oklava ile kalın olacak şekilde açın.

Açılan hamurdan istediğiniz büyüklükte yuvarlaklar kesip döküm tavada kısık ateşte pişirin. 

Afiyet olsun…

PÜF NOKTALARI:

Bazlamanın hamuru kulak memesi kıvamından daha cıvık olması gerekir.

Bazlamaları pişirirken tavanın önceden ısıtılmış olması gerekir.

Yapılan araştırmalarda 3 zararlı besinden biri olarak kabul edilen şeker, insan vücuduna inanılmaz etkilere neden olur. Hemen hemen bütün uzmanların şiddetle azaltılması gerektiğinin altını çizer. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da en sağlıksız besin kabul edilen şekeri ortalama her gün 10 kişiden 8’i tüketmektedir. Şekerin zararları nelerdir? Şeker vücudumuza ne yapıyor?

Çoğu bitkinin bünyesinde şeker vardır. Ancak günümüzde çayda ya da yiyeceklerde tüketilen şeker, şeker kamışı ya da şeker pancarından elde edilir. Dünyanın genelinde şeker kamışından elde edilirken ülkemizde şeker, şeker pancarından yapılır. Şeker doğadaki bütün besinlere oranla kullanıldığında yüksek oranda enerji ortaya çıkartır. Sofralara gelen şeker, fabrikasyondur. Bu da şekerin işlendiği anlamına geliyor. Yüksek ısında üretilen bu şekerler işlem gördüklerinde içeriğinde fazla enerji barındırır. Belirli bir işlemden geçtiğinden kalorisi de artar. Şeker vücudun ihtiyaç duyduğu besinlerden biridir. Fakat aşırı tüketildiğinde ortaya ciddi sağlık sorunları çıkartır. Dünya Sağlık Örgütü’nün en zararlı besinler listesinde ilk üçte yer alan şeker, aşırıya kaçıldığında ortaya farklı hastalıklar çıkartır. 

  • Aşırı şeker tüketimi vücudun yalancı enerji almasına yol açar.
  • Şeker, yaşlanmayı hızlandırır ve saç dökülmesini artırır.
  • Hücre yapısını bozarak kanser hastalıklarına zemin hazırlar.
  • Dengesiz kilo alımına neden olur.
  • Sinirlerin işlevselliğini bozarak beynin gerilemesine sebep olur.

ŞEKERİN ZARARLARI NELERDİR?

– Aşırı tüketilen şeker öncelikle ağzı ve diş sağlığını olumsuz etkiler. Ağız içinde atık olarak kalan şeker, enfeksiyonun hızla büyümesine yol açar. Ayrıca içeriğinde asidik bir yapısı olan şeker dişin yüzeyindeki maddenin sararmasına yol açar. Uzmanlar diş rahatsızlıklarının bazılarını aşırı şeker tüketimine yorar. Şeker diş kaybına bile yol açabilir. 

– Vücuttaki asidik seviyeyi yükselterek gut hastalığı riskini de artırır. Eklem ve kemik aralarında artan ödem nedeniyle vücut hareketlerinde kısıtlama ve ağrılara neden olur. 

– Sinir sistemine yapılan şeker beyne giden sinyalleri etkiler. Çocukluk çağdan beri aşırı tüketilen şeker, ileri yaşlarda unutkanlık ya da konsantre eksikliğine sebep olur. 

– Karaciğerin tuzdan sonra sevmediği besinlerden biri de şekerdir. Şeker, vücuttaki toksin sayısını artırarak karaciğer ve safra kesesinin çalışma işlevselliğini olumsuz etkiler.

– Böbreklerdeki sıvıyı hızla emen şeker, taş ve kum oluşumuna zemin hazırlar. Böbrek üstü bezlerinin fonksiyonlarını azaltır. 

– Kana yalancı enerji vererek insilün direnciyle oynar. Bu da kan yapıcı hücrelerin azalmasına zemin hazırlayabilir. 

– Vücutta yağ yakımını azaltan şeker bölgesel yağlanmaya neden olur. Özellikle göbeğin üst bölgesinde oluşan yağlanmayı uzmanlar genellikle aşırı şeker tüketimine bağlar.

– Vücuda yalancı bir enerji direnci sağlar. Bu da gün içinde sağlıklı besinlerin tüketimini azaltabilir. 

– Şekerde bulunan fruktoz, stres hormonun artmasına neden olur. Gün içinde yoğun iş temposunda tüketilen aşırı şeker ya da şekerli çay stres riskini çoğaltır. 

AŞIRI TÜKETİLEN ŞEKER VÜCUDUMUZA NE YAPIYOR?

– Karaciğeri olumsuz etkilediğinden hücrelerin yenilenmesini azaltarak yaşlanmayı hızlandırır.

– Yapılan araştırmalarda şekerin hafızayı gerilettiği tespit edilmiştir. Kanda uzun süre devam eden normal ancak yalancı şeker seyrinin beyne giden sinyalleri zayıflattığı bilim insanları tarafından ortaya konulmuştur.

– Şeker ile benzer yapıya sahip olan bağışıklık sistemindeki hücrelerin sayısını azaltır. Bağışıklık sistemi vücuttaki şekeri o hücre yapısına benzettiğinden bu koruyucu hücreleri üretmez. Bu da virüsün vücuda girdiğinde ortada güçlü bir antikorun olmamasına yol açar. 

– Hücrelerin yapısını bozan şeker kanserli hastalıkların yaşanma riskini azaltır. Örneğin sigara içen bir kişi normal olarak akciğere zarar verirken beraberinde aşırı şeker tüketimi ciğerlerdeki hücrelerin DNA yapısını bozar. Bu da kolayca akciğerlerde mutasyonlu hücrelere yani tümörün oluşmasına zemin hazırlar. 

– Bazı cilt uzmanları aşırı tüketilen şekerin saç dökülmesine ve yıpranmasına yol açtığını da belirtiyor. 

Pandemi dönemiyle artan hareketsizliğin neden olduğu hastalıkların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle masa başı çalışan kişilerin ev ortamında çalışmaya başlamasıyla artan eklem rahatsızlıkları hakkında uzmanlar uyarılarda bulundu. Hareketsizliğin beraberinde fiziksel sorunların ortaya çıktığının altı çizildi. Hareketsizliğin vücudumuza etkileri nelerdir? Pandemi sürecinde artan eklem ağrıları…

Koronavirüsle beraber geleneksel yaşam tarzda ciddi değişimler yaşandı. Virüse karşı korunmalardan biri olan mesafe dolayısıyla evlerde daha fazla zaman geçirme arttı. Bununla beraber iş yerlerinde de vaka sayılarının önüne geçmek için yapılan yeni düzenlemede ev ortamında çalışmaya müsait şirketler Homeoficce adı altında evden çalışmaya başladı. Ancak koronavirüsten korunmak için alınan bu önlem beraberinde hareketsiz yaşamı da getirdi. Çoğunlukla evde kalan kişilerde fiziksel rahatsızlıklar arttı. Hareketsiz yaşamla beraber kas ve kemik sistemindeki işlevsellik azalınca vücutta ciddi deformasyonlar görülmeye başladı. Solunumdan sinir, bağışıklık ve bilişsel sisteme kadar olumsuz durumlar ortaya çıktı. Pademiyle beraber artan eklem ağrıları fıtık ve kireçlenme hastalıklarına zemin hazırladı.

HAREKETSİZLİĞİN VÜCUDUMUZA ETKİLERİ NELERDİR?

– Hareketsiz bir vücutta yağ yakımı azalır. Bu da dengesiz kilo alınıma yol açar.

– Kilo alındıkça ağırlık merkezleri belden dizlere ve ayak bileklerine indikçe iskelet ağırları ortaya çıkar.

– Uzun süre aynı pozisyonda kalan kemik sisteminde aniden açılma meydana gelince kan dolaşımı birden hızlanır. Bu da beyne ani kan sıçramasına neden olunur.

– Hareketsizlik kemiklerin sertleşmesine yol açar. Bununla beraber sağlıksız beslenmede yaşandığında fıtık, eklem ağrıları ve vitaminsizliğe bağlı kireçlenme görülür.

– En sık görülen sorun ise boyun ve sırt ağrısıdır. Çünkü uzun süreli hareketsizlik omurganın sisteminde hasra meydana getirebilir. 

– Az bilinen bilgilerden biri de hormonal dengedir. Hormonal sistemde harekete bağlı işlevselliği düzenlenir. Ancak artan hareketsiz yaşam hormonların daha az çalışmasına neden olur.

– Vücutta hareket azaldıkça solunum yolunda da gerileme oluşur. Solunum borusundaki mukus azalır. Mukus azaldıkça virüslerin akciğerlere yapışma olasılığı artar.

– Hareketsizlik ve az su içimi idrar yolu tıkanmalarına yol açar. 

– Kan dolaşımı azalır. Kan içindeki şeker direnci düşer.

EVDE YAPILACAK BASİT HAREKETLER NELERDİR?

Evde yaşamın artığı bu zamanlarda basit hareketler yapılabilir. Her gün 30 dakika olacak şekilde dans ya da evin bir noktasından diğer bir noktasına yürüme yapılabilir. sırt üstü uzanıp bisiklet sürer gibi bacaklar hareket ettirilebilir. Sürekli olarak gerilme hareketi yapılmalı. Ayrıca 5 litrelik su şişeleri doldurulup kol hareketleri yapılabilir. Uzmanlar bu konuya ek olarak temizlik yapmanın da hareketten sayıldığı ve vücuda fayda sağladığını belirtir. Ancak tüm bunlar kas ve kemik sistemini zorlamadan yapılması gerekir.

Klasik çorbaları unutturacak damaklarda iz bırakacak enfes bir çorba tarifimiz var. Kilo aldırmayan ve uzun süre tok tutan buğday ile leziz bir çorba hazırlıyoruz. Yoğurtlu buğday çorbası hangi mevsimde olursa olsun ağız tadıyla tüketebileceğiniz türden. Siz de farklı bir çorba tarifi arıyorsanız mutlaka yoğurtlu buğday çorbasını deneyebilirsiniz.

Buğdaygiller familyasından olan buğday, tüm dünyada ıslahı yapılmış, tek yıllık bir bitkidir. Ülkemizde Çukurova, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde yetişmektedir. Buğday un ve yem üretiminde yer alan ana besin maddelerinden bir tanesidir.  Buğday gerek çorbalarda, gerek aşurede, gerekse yemeklerde çokça tercih edilen bir ürün türüdür. Haliyle her çeşitte de farklı bir şekilde haşlama şekli mevcuttur. İçerisinde hem nohut, hem bulgur hem de yoğurt olan, alışılmışın aksine nane yerine bolca kekik içeren yoğurtlu buğday çorbası, küçük, büyük herkesin çok seveceği de garanti. Bol malzemeli ve taneli çorbaları sevenlerin bayılacağı yoğurtlu buğday çorbasının tarifini haberimizin detaylarında bulabilirsiniz.

  • Buğdayın haşlanma süresi tencereden pencereye göre değişebilir. Yani bir düdüklü tencerede ile normal bir tencerenin haşlama süresi, tabii ki de aynı olmayacaktır.
     
  • Örnek olarak gerekirse, düdüklü tencerede buğday 20 dakikada hoşlanıyorsa, normal tencerede ise bu durum 40 ile 45 derece arasında değişebiliyor. 
     

YOĞURTLU BUĞDAY ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

1 su bardağı nohut
2 yemek kaşığı tereyağ
2 adet yeşil biber
1 adet kuru soğan
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı domates salçası
2 yemek kaşığı bulgur
1 silme tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1 tatlı kaşığı kekik
6 su bardağı et suyu
2 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber

Terbiyesi için;

Yarım su bardağı yoğurt
1 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı un

YAPILIŞI

Bir gece öncesinden ıslatılmış nohudu süzün ve bir tencereye alın. Ardından üstünü geçecek su ekleyerek yumuşayana kadar haşlayın.

Nohutlar pişerken o sırada ayrı bir tencereye uzun uzun doğranmış soğanları tereyağda kavurun. Kavrulan soğanlara biberleri ekleyerek karıştırın. Birkaç dakika daha kavurduktan sonra ununu ekleyin ve unun kokusu çıkana dek kavurmaya devam edin.

Salçayı ekleyin, yaklaşık 2-3 dakika da salça ile birlikte kavurun ve ardından et suyunu ilave edin.

Baharatlarını ve yıkayıp süzdüğünüz bulguru da ekleyip, güzelce karıştırın. Orta ateşte yaklaşık 15 dakika pişmeye bırakın.

Çorba pişerken ayrı bir kasede terbiyesini hazırlayabilirsiniz.  Bunun için gerekli olan yoğurt, yumurta sarısı ve unu güzelce çırpın.

Hazırladığınız terbiyeyi bir çırpıcı yardımı ile durmadan ve hızlıca karıştırarak yavaş yavaş çorbanıza ilave edin.

Kaynayana kadar karıştırdıktan sonra haşlanmış olan nohutların suyunu süzün ve çorbanıza ekleyin.

Bir taşım daha kaynattıktan sonra sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Genellikle çay ve kahve saatlerinin vazgeçilmezi yüzyıllardır yapılan kek, hem pratik hem de evde bulunan malzemelerle pişirildiğinden dolayı neredeyse haftanın her günü yapılan kekin kabarması için dikkat edilmesi gereken bazı püf noktalar var. Peki kek nasıl kabarır? Kekin içi hamur kalırsa ne yapılır? Kabaran kekin sönmemesi için ne yapılır? sorularının yanıtını haberimizin detaylarından öğrenebilirsiniz.

Kek, yapımı kolay gibi görünse de mutlaka püf noktalarına dikkat edilmesi gereken bir lezzettir. Hamuru hazırlanırken yapılan tek bir hata kekin hamur kalmasına neden olabilir. Kek yaparken en çok karşılaşılan durum kekin içerisinin hamur kalması, kek hamurunun kabarmaması ve kek piştikten sonra ortasının sönmesi veya çökmesidir. Büyük bir hevesle pişmesini beklediğimiz kekin içi kimi zaman hamur kıvamında kalabiliyor. Harika bir kek yapmak için adımları dikkatlice yaptığınızı düşünseniz de kek pişirmek biraz marifet ister. Peki, kekin içi neden çiğ kalır ve kek nasıl kurtarılır? İşte, içi hamur kalan keki kurtarma yöntemleri:

KEKİN İÇİN HEMEN HAMUR KALIR?

Kekin hamur kıvamında kalmasının ilk nedeni, tarif ölçüleri doğru uygulamaktır. Veya tarif yeterince güvenilir değilse, ölçüleri tutturmak konusunda sorun yaşayabilirsiniz. Kek harcının cıvık bir kıvamda olması, kekin tam kıvamlı olmasını engeller. Bu yüzden mutlaka güvenilir tarifler uygulanmalıdır.

  • Tarifi hazırlarken malzemeleri göz kararıyla eklemek yerine, ölçüleri doğru bir şekilde kullanmaya özen gösterin. Kekin içerisinde çok fazla sıvı malzeme kullanırsanız, kek harcı cıvıklaşır ve pişirme esnasında iç kısım çiğ kalabilir. Bu yüzden tarif ölçülerinden fazla sıvı eklemesi yaptıysanız, aynı miktarda un veya kakao ekleyerek dengeleyebilirsiniz.
     
  • Bir diğer neden ise, gereğinden fazla kabartma tozu kullanmaktır. Eğer kekiniz daha çok kabarsın diye kabartma tozunu fazla kullandıysanız, bu durum kekin kısa sürede kabarmasına ve içinin çiğ kalmasına yol açar.
     
  • Keki orantılı bir şekilde pişirmek için, mutlaka fırını önceden ısıtın. Pişirme işlemi sırasında fırının kapağını açmayın.
     
  • Kek piştikten sonra, hemen dilimlemeyin. Bunun yerine oda sıcaklığında en az 10 dakika dinlendirin. Bu sayede pişirme işleminden sonra da sıcaklığını koruyacak ve içinin çiğ kalma ihtimali düşecektir.
     
  • Kullandığınız fırının performansı ve kullandığınız kek kalıpları da, kekin ıslak kalmasına yol açabilir. 
     

İÇİ ÇİĞ OLAN KEK NASIL KURTARILIR?

Keki fırına atıp pişirdikten sonra mutlaka kürdan testi yapın. Eğer kürdan testinde kekin içinin pişmediğini fark ettiyseniz, kek kalıbının (tepsi, borcam) üzerine başka bir kek kalıbı ile kapatın veya kek kalıbını tencerenin içerisine yerleştirin ve kapağını kapatın. Keki tekrar fırına alın ve fırın derecesini 120’ye kadar düşürün. Fırının üst kısmını kapatın, sadece alt kısmını çalıştırın. Kekinizi düşük ısıda 15 dakika daha pişirin. Bu sayede üzeri yanmayacak ve içi pişecektir. İçi hamur kalan kekinizi bu yöntemle kurtarabilirsiniz.

Peki tüm aşamalarını olması gerektiği gibi yaptığınız bu kek neden söndü? 

KEK NEDEN SÖNER?

Kekinizin aniden sönmesinin ve asla kabarmamasının birçok nedeni olabilir. Bunun başlıca sebeplerinden biri elbette ki ısı değişimleri. Siz kekinizi her ne kadar doğru adımlarla yapmış olursanız olun eğer fırınınızı uygun sıcaklıkta ısıtmamışsanız ya da pişme aşamasında sürekli fırının kapağını açıp kapatıyorsanız o kekin sönme ihtimali yüksektir. 

Tariflerde özellikle fırınınızı önden belli bir sıcaklıkta ısıtmanız gerektiği ve belli bir sıcaklıkta pişirmeniz gerektiği yazar. İlk 20-25 dakika bu ısıyla asla oynamadan, fırının kapağını açıp ısı değişimleri yaşatmadan kekinizi pişirin.

Daha sonraki aşamalarda da içinin pişip pişmediğini kontrol etmek amacıyla sert bir cismi (bıçak, çatal gibi) aniden kekin içerisine batırmayın. Maksimum birkaç kez kürdanla test edin. Keke dokunduracağınız sert ve keskin cisimler kıvamının bozulmasına neden olabilir. Bu şekilde pişirmeye ve test etmeye özen gösterin.

Kekin kabarmamasının ya da sönmesinin bir başka nedeni ise fırınınızın ta kendisi. Fırının pişirme performansı, her yere eşit miktarda ısıyı dağıtamıyor olması, kapağında yaşanan tam kapanmama ve ısıyı içinde tutama problemleri kekinizin sönmesine neden olabilir.

Özellikle daha hızlı olması bir şekilde pişmesi için fanlı programlarda pişirdiğiniz keklerde bu sorunu yaşamanız olası. Bu nedenle ısıyı doğru yayan bir fırın kullandığınızdan emin olun.

Bir diğer sorun da tarifte kullanılan malzemelerin bayat olması. Özellikle yumurtanın bayat olması kekin iyice kabarmamasına neden oluyor. Kabartma tozunun kullanım tarihinin geçmiş olması ya da uygun şekillerde saklanmamış olması da kekin sönmesine neden olur.

Yapılan bir diğer hata ise kek pişince hemen dışarıya çıkarmak. Bu şekilde kekinizde aniden sönmeler görebilirsiniz. Sönmeyi bırakın kekiniz çökebilir.

Afiyet olsun…