Son yıllarda uluslararası tariflere olan erişimimiz arttıkça Türkiye’de de sık gündeme gelmeye başlayan Worcestershire sosu, büyük marketlerin raflarında da bulunuyor. Bütün dünyada İngiliz sosu olarak bilinen Worcestershire sosunu siz de evde kolaylıkla yapabilirsiniz. İşte sizlere Worcestershire evde yapımı…

Bu sosu, Worcester asıllı Marcus Sandysilk kez Hindistan ziyaretinde tatmış. Marcus ülkesine döndüğünde, İngiliz baharatçılar Lea ve Perrins’den Hindistan’da tanıyıp beğendiği bu baharatlı sosa benzer bir sos hazırlamalarını istemiş. Adından da belli olduğu üzere İngiltere’den dünyaya yayılan Worcestershire sosunun geçmişi 19’uncu yüzyılın başına kadar gidiyor. Sosu ülkeye ilk kez Lord Sandys isimli bir İngiliz’in Bengal’e yaptığı seyahatlerin birinden getirdiği biliniyor. Bu sosun yemeklere kattığı tada hayran olan Lord Sandys, memleketi Worcester’a döndükten sonra 1835’te John Lea ve William Perrins isimli iki kimyageri sosun formülünü tespit etmekle görevlendiriyor. Ancak Lea ve Perrins, uzun çalışmalar sonucunda bir türlü istedikleri lezzeti yakalayamıyorlar. Ardından da sos kavanozlarını bir dolaba kaldırıp uzun süre unutuyorlar. Yıllar sonra kavanozu yeniden açıp tadına baktıklarında, bu süre içinde yaşanan fermantasyonun sosun lezzetini zenginleştirdiğini ve günümüzde umami adı verilen lezzeti kazandırdığını fark ediyorlar. Ardından sosun daha fazlasını üretip şişeleyerek Avrupa’ya, ABD’ye ve tüm dünyaya satmaya başlıyorlar. Lea ve Perrins’in kurduğu ortaklık günümüzde de devam ediyor ve Worcestershire sosu üretimini sürdürüyor.

  • Günümüzde hala iki kişinin imzasını taşıyan Worcestershire sosunun ana malzemesi; sirke, sarımsak, karanfil, ançuez ve et suyundan oluşuyor.
     
  • Worcestershire sosu, et yemeklerini, çorbaları, dolmaları, egzotik yemeklerini lezzetlendirmek için kullanılır. Ayrıca domates suyuna da katılır.
     
  • Salata ve sandviç soslarınızda da Worcestershire sosu kullanabilirsiniz.

WORCESTERSHİRE SOSU TARİFİ:

MAZEMELER

Bir adet doğranmış soğan
Bir çay kaşığı karanfil
İki adet ezilmiş sarımsak
İki ölçek sirke
Bir parça kıyılmış zencefil
Yarım ölçek pekmez
Üç kaşık hardal yaprağı
Yarım ölçek soya sosu
Bir çay kaşığı tane karabiber
Dörtte bir ölçek demirhindi
Yarım kaşık toz kırmızı biber
Yarım kaşık köri
Bir adet çubuk tarçın
Bir ölçek ançuez ezmesi
Yarım çay kaşığı kardamon tohumu
Üç çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

Soğanı, sarımsağı, hardalı, kırmızı biberi, karabiberleri, zencefili, tarçını, karanfili ve kakuleyi genişçe bir tülbendin içine koyup ağzını sıkıca bağlayın. 

Geniş bir kaba sirke, soya sosu, pekmez ve demirhindiyi koyup, baharat bohçanızı da içine atın ve kısık ateşte kırk beş dakika pişirin. Ardından tuz, köri, ançüez ve suyu ekleyin. Ocağın altını kapatın. Kaynattığınız malzemeyi cam bir kavanoza koyun.

Ağzını sıkıca kapatıp, iki hafta buzdolabında bekletin. Ara sıra kavanozu sallayın. İki hafta sonra kavanozun içindeki baharat bohçasını çıkarın ve sosunuzu şişeye aktarın. Kullanmadan önce iyice çalkalayın. 

Afiyet olsun…

Ev hanımlarının mutfakta olmazsa olmaz ürünlerinden bir tanesi olan pudra şekeri tüm tatlı tariflerinde kullanılıyor. Uzun yıllardan beri mutfaklarda olan ‘pudra şekeri aslında neyden yapılıyor’ başlığıyla yeniden gündeme geldi. Bugünkü yazımızda Pudra şekeri nedir ve pudra şekeri ne maddesidir? Pudra şekerinin kullanım alanları hakkında bir araştırma yaptık.

Pudra şekeri günün hakkında en çok arama yapılan konu başlıklarından biri durumunda. Yurt genelindeki binlerce vatandaş, pudra şekeri ile ilgili aramalar yapıyor. Pudra şekeri, şekerin ufalanarak bir miktar mısır nişastasıyla toz kıvamına getirilmiş halidir. Türk mutfağında tatlı ve böreklerde yaygın olarak kullanılan bir besin maddesidir. Pudra şekeri içindekiler; şeker, nişasta, topaklanma önleyici (trikalsiyum fosfat),aroma verici maddeler vardır. Kurabiye, tatlı, sos ve daha pek çok tarifte kullanılan pudra şekerleri mutfakta olmazsa olmazlardandır. Kilitli ambalajı sayesinde uzun süre saklama şansınız vardır. 

Pudra şekeri, vücuda alındığı andan itibaren şekerin en temel formu olan glikoza dönüştürülmektedir. Glikoz vücut hücreleri tarafından yönlendirilerek enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Düşük tansiyon problemi olanlar, doktora danışarak pudra şekeri tüketebilir. Pudra şekerinin faydaları şu şekilde sayılabilir:

  • Enerji vericidir.
  • Kan basıncının yükselmesini sağlar.
  • Cilt sağlığını korumaya yardımcıdır.
  • Mineral ve besleyici maddeler içerir.
  • Beyin fonksiyonlarının çalışmasına yardımcı olur.
  • Doğal şekerin yapısında bulunan fosfor, kalsiyum, demir, magnezyum ve potasyum gibi önemli mineraller rafine edilmiş şekerde doğal şekere kıyasla çok daha az miktarda bulunur.

EVDE PUDRA ŞEKERİ YAPIMI:

MALZEMELER

1 su bardağı beyaz toz şeker
1 çorba kaşığı nişasta

YAPILIŞI

Toz şeker ve nişastayı mutfak robotuna alın ve iyice toz haline gelene kadar 1-1,5 dakika boyunca robottan geçirin. Katkısız, doğal pudra şekeriniz hazır.

Pudra şekeri için buğday nişastası da mısır nişastası da kullanılabilir. Mısır nişastası kullandığında biraz daha tatlı bir pudra şekeri elde edersiniz.

Ev yapımı pudra şekerinizi marketten aldığınız pudra şekeri gibi kullanabilirsiniz.

PUDRA ŞEKERİNİN ZARARLARI NELER?

Fazla miktarda tüketilen şeker, beyin fonksiyonlarını desteklemenin aksine beyni olumsuz yönde etkiler. Fazla şeker tüketimi enerji değil, ağırlık ve uyuşukluk hissi verir.

Pudra şekerinin fazla tüketimi sonucunda kan şekerini çok çabuk artırmaya etki eder.

Diş çürümesi başta olmak üzere kilo alma, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, kanser, böbrek taşları, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesi gibi hastalıklara karşı direnci düşürür.

Vücudun mineral dengesini bozmaya etki eder.

Pudra şekeri fazla tüketimi sonucu kadınlarda kolon kanserine bile neden olabilir.

Emziren annelerin, hamilelerin, kilo vermek isteyenlerin, kronik, alerjik ya da önemli rahatsızlığı olan kişilerin pudra şekeri tüketimine dikkat etmeleri gerekir.

Detoks vücudun temizlenmesine yardımcı olurken farklı alanlarda da kullanıldığında derinlemesine bakım ve sağlıklı görünüme yol açar. Son yıllarda saç bakımında kullanılan detoks yöntemi adeta cansız, bakımsız ve kabarık saçların muhteşem görünmesine yardımcı oluyor. Siz de saçlarınızın kolay şekil alması ve hızlı uzamasını istiyorsanız detoks yapabilirsiniz. Peki saç detoksu nasıl yapılır?

Uzun süre ısılı işlem, sık sık boyamada ya da şampuanların içerisinde bulunan sülfat nedeniyle saçlarınız yıpranmış, güçsüz ve cansız görünebilir. Gün içinde ya da haftada bir kez yapılan saç bakımı bir süre yeterli gibi görünse de saçlarınız hemen eski halini geri alır. Stres, hava kirliliği gibi nedenlerden dolayı oluşan saç toksinlerini bir an önce yok etmek, parlak, canlı ve güçlü saçlara sahip olmak istiyorsanız saç detoksunu mutlaka tercih etmelisiniz. Saç derisinden uçlara kadar etki sağlayan aynı zamanda kolayca uzamasına neden olan saç detoksu dökülme, kepek yada egzama gibi sorunlarında önüne geçiyor. Kuaförlerin 100-200 TL arasında bir fiyata yaptıkları saç detoksu işlemini evinizde yapmaya ne dersiniz? Üstelik tamamen doğal içerikli önerilerle yapılan bu işlem kesinlikle saça zarar vermiyor.  Uzman kuaförlerin önerdiği saç detoksu adım adım hazırladığımız yazıda bulabilirsiniz.

SAÇ DERİSİNİ TEMİZLEYİN

Kepeksiz ve temiz bir saç derisi, saçlarınızın daha hızlı uzamasını sağlar. Aynı zamanda temizli ve bakımlı bir görünüme kavuşturur. Bu nedenle saç derinizdeki ölü derileri ve saç derisine sinmiş yağları temizlemek için selenyüm sülfür, salisilik asit ve pritiyon çinko içeren bir şampuanla yıkayın. Bu adımı genellikle kuaförler kullanır, sizler de kozmetik marketlerden bu şampuanı bulabilirsiniz.

SAÇ KURUTMA MAKİNESİ KULLANMAYIN

Saçlarınızı yıkadıktan sonra kurutma makinesi ile saçları kurutmak, saç uçlarınızın kırılmasına veya cansız görünmesine sebep olabilir. Bu yüzden havlu yardımıyla kurumasını sağlayın. Bu adımı yaparken sabırlı olmaya çalışın. Çünkü saçlara en büyük zararı kurutma veya ısılı işlemler veriyor.

ZEYTİNYAĞI MASAJI YAPIN

Yıpranan saçlarınızı kısa sürede sağlıklı hale getirmek için zeytinyağı ile masaj yapabilirsiniz. Has zeytinyağı saça bakım yaparken aynı zamanda arındırıcı özellikte taşıyor.1 çorba kaşığı zeytinyağını mikrodalga fırında 10 saniye ısıtın. Daha sonra kuru saçlarınıza masaj yaparak uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayın.

ÇAY AĞACI YAĞI MUCİZESİ

Doğal antifungal içeren çay ağacı yağı saç derilerilerindeki kepeklerin giderilmesine birebir yardımcı oluyor. Uzman dermatologların önerdiği çay ağacı yağları saç köklerinde bulunan sivilcelerinde yok olmasında büyük rol oynuyor. Bu yüzden 5 damla çay ağacı yağı ile kafa derinize masaj yapın ve 5 dakika bekletin. Ilık su ile durulayabilirsiniz.

Halk arasında kansızlık olarak bilinen demir eksikliği çeşitli sağlık problemlerine yol açmakla birlikte çocukların okul başarısını da olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle 2 yaş altındaki çocuklarda, uzun süre demir eksikliği görülmesinin IQ’yu yaklaşık 10 puan düşürdüğü belirtiliyor.

2 yaş altındaki çocuklarda, uzun süre demir eksikliği görülmesinin IQ’yu yaklaşık 10 puan düşürdüğü belirtiliyor. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklarında iştahsızlık, halsizlik gibi belirtileri dikkatle değerlendirmesi ve bir uzmana başvurması öneriliyor. Memorial Şişli/Ataşehir Hastanesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Betül Tavil, çocuklarda demir eksikliği anemisi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Kemik iliği vücutta kan yapımından sorumludur. Alyuvarlar, akyuvarlar, trombositler kemik iliği tarafından üretilmektedir. Kemik iliğinde bir sorun olduğunda, alyuvarların üretimi için gereken besinler alınmadığında ya da çocuğun demir ihtiyacı artığında anemi gelişebilir. Alyuvarların içindeki hemoglobin yaşa ve cinsiyete göre düşükse bu duruma anemi adı verilmektedir. Alyuvarların içinde bulunan hemoglobin dokulara oksijen taşımakla görevli bir moleküldür.

Hemoglobin düşük olduğunda vücuttaki dokulara yeterince oksijen taşınamaz. Bu durum çocuklarda şu belirtilerle kendisini gösterebilir:

Çocuğun diğer arkadaşlarının yanında aktif hareket etmemesi

– Oyun oynarken ya da koşarken, merdiven çıkarken çabuk yorulması

– Cildinde solukluk

– Cilt renginin sarı ya da toprağa dönük bir renk olması 

– İştahsızlık

– Fiziksel aktivitede kalp hızında artış

– Ciltte kuruluk

– Konsantrasyon eksikliği

– Ruh durumunda olumsuzluk

– El ve ayaklarda uyuşma

– Gelişme geriliği

Demirden zengin besinlerin yeterince alınmaması çocuklarda demir eksikliği anemisine neden olabilmektedir. Çocuk; kırmızı et, mercimek, kuru fasulye, kara üzüm pekmezi gibi besinleri yeteri kadar tüketmiyorsa anemi gelişebilir. Anemisi olan çocukta iştahsızlık artar.

Bebeklerde ilk iki senede demir eksikliği anemisi görülebilmektedir. Bebeklik ve küçük çocukluk döneminde demir eksikliği anemisi psikomotor ve bilişsel gelişimi geciktirip zeka düzeyini olumsuz yönde etkilemektedir. Demir eksikliği olan 2 yaşından küçük çocuklarda uyum ve denge sorunları görülmekte bu çocuklar daha içe kapanık ve çekingen davranmaktadırlar.

Bebeklerin annelerinden aldığı depo demiri doğumdan itibaren 4-6 ay için yeterli olmaktadır. Ancak bu süreden sonra yeterli demir alamayan bebeklerde demir eksikliği gelişebilmektedir. Bu nedenle anne sütü alan bebeklerde 5-6 aylıkken; anne sütü almayanlarda 4 aylıkken demir takviyesi başlanmalıdır. Aksi takdirde yeteri kadar demir alamayan bebeklerde bir yaşında demir eksikliği anemisi gelişebilir.

Bu durumun önüne geçmek için demir takviyesi önerilmektedir. Zamanında doğan bebeklere 4-6 aydan sonra, 1 mg/kg/gün dozunda; prematüre ve 2500 gr altında doğan bebeklere 2 aydan sonra 2 mg/kg/gün dozunda elementer demir içeren damlalar başlanmalıdır. 

Periferik yayma kan hastalıklarının tanısında yararlı bilgiler veren güvenilir bir laboratuvar yöntemidir. Anemi ve türünün saptanmasında da kullanılabilen en ucuz ve klasik yöntemlerden birisidir. Alınan bir damla kan lam adı verilen özel bir cama yayılıp yine özel boyalarla boyanarak hematoloji uzmanı tarafından mikroskopta incelenir. Böylece aneminin türü kolaylıkla saptanabilir.

Doya Doya Moda, ekranların yeni moda programı olarak son dönemde en çok beğenilen programlar arasında yer alıyor. Doya Doya Moda’da kilolu ve büyük bedene sahip 7 kadın, en uygun ve şık kıyafetleri seçerek moda alanında kendilerini ifade etmeye çalışıyor. Doya doya moda 26 mart puan durumu nedir? 28 mart Pazartesi Doya Doya Moda’da kim birinci oldu? Puan durumu nasıl? Doya Doya Moda 11. bölüm yeni fragmanı…

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

TV8 ekranlarında gündüz kuşağında yer alan ve çok sevilen Doya doya yarışması tüm hızıyla bu dönemde fenomen olmaya devam ediyor. Televizyon ekranlarının ilgiyle izlenen fenomen yarışması Doya Doya Moda’da heyecan üst seviyede. Seray Sever, Uğurkan Erez ve Gülşah Saraçoğlu’nun jüri koltuğunda oturduğu Doya Doya Moda’nın her bölümüne televizyon dünyasından bir isim konuk jüri olarak katılıyor.  Doya Doya Moda gün birincisi kim oldu? Doya Doya Moda 26 Mart 2021 puan durumu nasıl? Doya doya moda yeni bölüm fragmanı yayınlandı mı gibi soruların yanıtları tüm izleyiciler tarafından merak konusu oldu. 

Doya doya Moda’da Günün Konsepti :“ALL STAR” Yarışmacılarımız en şık olabilmek için ter dökecekler! 

DOYA DOYA MODA YENİ BÖLÜM FRAGMANI YAYINLANDI!

26 MART DOYA DOYA MODA PUAN DURUMU?

Su: 36

Birben: 40

Ferdanur: 30

Betül: 35

Emel: 35

Rumeysa: 30

Özde:35

DOYA DOYA  26 MART CUMA GÜNÜ KİM ELENDİ?

Bu hafta Doya Doya Moda evine veda eden olmadı. 

26 MART DOYA DOYA MODA KİM BİRİNCİ OLDU?

26 Mart Cuma, All star konsepti en güzel şekilde oluşturmak ve jürilere beğendirmek için kıyasıya mücadele etti. Kızlarda günün birincisi 100 puanla Özde oldu.

DOYA DOYA MODA JÜRİ ÜYELERİ

Gülşah Saraçoğlu

Uğurkan Erez

Seray Sever

Hande Demir Acar (Konuk jüri)

KEMAL DOĞULU DOYA DOYA MODA’DAN NEDEN AYRILIYOR?

Kemal Doğulu, Acun Ilıcalı’nın duyurduğu Exxen platformunda yeni bir projeye geçeceği için Doya Doya Moda programından ayrılıyor. Doğulu ayrılık haberini şu sözlerle duyurdu: “Üzülerek bu koltuktan feragat ediyorum. Buradan ayrılmak üzüyor beni elbette ama daha iyi bir şey yapmak için ayrılıyorum. Güzel projelerle çıkacağım tekrar karşınıza.” Yeni projesini sosyal medya hesabından duyuran Kemal Doğulu 1 Ocak’ta başlayacak olan Exxen’e geçecek.

Kemal Doğulu’nun yeni projesinin adı “Kemal Doğulu ile Büyük Değişim” olduğu düşünülüyor. İnstagram hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde: “Kemal Doğulu ile Büyük Değişim Size “Bu ben miyim” dedirtecek büyük değişimler için hazır mısınız?Hikayelerinizle birlikte başvurularınızı bekliyoruz!”

Muzun faydalı olduğunu hemen herkes bilir ancak muzun olgunlaşmadan önceki çiçeklerinin faydası hakkında kimsenin bilgisi yoktur. Asya ülkelerinin sıklıkla tükettikleri muz çiçeğinin faydalarını sizler için araştırdık. Doğada bulunan güçlü bir protein kaynağıdır. Yoğurtla beraber tüketildiğinde adet sancılarını azaltır. Muz çiçeğinin faydaları nelerdir? Muz çiçeği nasıl tüketilir?

Asya insanının sağlığını ve güzelliğini borçlu oldukları muz çiçeği aynı zamanda diyet ürünü olarak da tüketilir. Hemen hemen herkes muzun oldukça faydalı bir besin kaynağı olduğunu bilir. Ancak muz çiçeğinin faydaları halen tüm dünyaya yayılmamıştır. İçeriğinde yüksek oranda protein ve lif barındıran bu besin aynı zamanda potasyum, kalsiyum, bakır, fosfor, demir ve magnezyum minerallerinin yanı sıra A, C, E ve K vitaminlerini barındırmaktadır. Asya ülkelerinde özellikle ana yemeklerin yanında servis edilir. Ayrıca muz çiçeği içerdiği mineral ve vitaminler insan vücudunun ihtiyacı olanından kat ve katını içerir.

  • Makarna sosları ve sebzeli yemeklerde kullanılır.
  • İçeriğinde yüksek oranda potasyum barındırdığından hücreleri hızla yeniler. 
  • Güçlü bir antidepresan etki gösterir.
  • Karın şişkinliği hazımsızlık ve adet ağrılarına birebir fayda sağlar
  • Vücutta parazit yerleşmesini önler. 

MUZ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? HER DERDE DEVA!

–  Fenolik asitler, tanenler ve flavonoidler gibi maddeler bakımından zengin olan muz çiçeği çok güçlü bir antioksidan etkisi göstererek vücudu kısa sürede temizler. Özellikle damar tıkanıklığını önleyen muz çiçeği bu sayede kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yüksek miktarda lif içerdiğinden sindirimi kontrol ederek kilo vermeye yardımcı olur. Bağırsakların sağlığını olumlu etkilediğinden ishal ve kabızlık gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.  Özellikle şişkinlik tedavisinde kullanılır.

Hamilelik sürecinde bebeğin gelişimini etkiler. Doğum sonrası ise anne sütünü artırmada yardımcı olur. 

İçeriği magnezyum doğal antidepresan etkisi gösterir. Ruhsal hastalıkların yaşanma ihtimalini düşürür. Aynı zamanda kaygı bozukluğunun tedavisinde kullanılarak iyileşmesi sürecini hızlandırır. Beyindeki sinir sinyallerinin deformasyona uğramasını önler.

Aşırı adet kanaması ve sancısı sırasında yoğurtla beraber iki yemek kaşığı pişirilmiş muz çiçeği tüketildiğinde vücuttaki progesteron oranını artırarak bu şiddeti azaltabilirsiniz. 

Muz çiçeğinin içerdiği etanole maddesi parazitlerin oluşumunu önler. Aynı zamanda enfeksiyonu azaltır. Eski çağlarda Asya ülkelerinde muz çiçeği yaraları çabuk iyileştirdiği için savaş esnalarında götürülen tıbbi malzemeler arasında yer alırmış.

Antioksidan etkisi sayesinde ciltte meydana gelen hasarları da onarır. Cildin daha parlak ve genç görünümünü desteklerken yaşlanma ve kırışmayı önler. 

– En önemli özelliği ise bağışıklığı güçlendirerek kanserli hücrelerin oluşumunu önler. Oluşmuş olan hücrelerin ise kısa sürede yok olmasını sağlar. 

Kandaki şeker ve hemoglobin seviyelerini dengeler.

NOT: Muz çiçeği ilaçlarla reaksiyona girebildiğinden ilaç kullanan kişilerin bir uzmana danışması gerekir.

Aşırı derecede artan saç dökülmesiyle beraber saç derisinde yağlı bir tabakanın oluşması saç nezlesine işaret olabilir. Ciddiye alınmadığında farklı hastalıkları da beraberinde getiren saç nezlesi bir deri hastalığıdır. Sadece ıslak saç ya da soğuk havalarda görülmez. Saç nezlesi neden olur? Saç nezlesinin belirtileri nelerdir ? Saç nezlesi kimlerde görülür?

Saç kökünün kaşınması ve kızarmasına bağlı gelişen saç nezlesi hastalığı şiddetli baş ağrısı ile seyretmektedir. Genellikle duş, havuz ve soğuk algınlığı sonrası yaşanan bu durum erkeklere oranla kadınlarda daha sık yaşanır. Saç derisinin kurutulmaması noktasında da gelişen bu rahatsızlık saç dökülmesine neden olur. Ayrıca saç nezlesine kozmetik ürünler ve saç kökünü deforme edecek kurutma makineleri de sebebiyet verebilir. Ciddi bir sorun olarak başlamayan ancak daha ileri ki dönemlerde tedavi edilmediğinde baş hastalıklarına zemin hazırlar. Tıp dilinde hastalık olarak algılanmazsa da hastalıklara sebep olabilecek bir durum olduğundan kişilerin bu konuda daha dikkatli olmaları konusunda uzmanlar uyarıda bulunurlar. 

  • Saç nezlesi soğuk algınlığına bağlı gelişen bir hastalıktır. 
  • Saç derisinde kabuklanma ve yağ tabakası oluşur.
  • Aşırı saç dökülmesinin yanı sıra düzenli yıkanmasına rağmen çabuk yağlanma görülür.
  • Saç nezlesi saç derisinin soğuk havadan dolayı ya da uzun süreli ıslak kalmasının yanı sıra saç köklerinin zayıflaması ve enfeksiyon kapmasıyla da yaşanır. 

SAÇ NEZLESİ NEDEN OLUR?

Saçların çok sık bağlanması saç diplerinin hava almasını engeller.

Duş sonrası ya da yağmur sonrası kurulanmayan ve soğuk rüzgara maruz kalan saçların kökleri zamanla gücünü kaybeder ve bu durumda hem saç nezlesine hem de saçın dökülmeye neden olur.

Islak saça birden sıcak fön tutulması saçın kökünü yakar. Aynı zamanda saç derisinin ani sıcak hava ile karşılaşması hastalığa davetiye çıkarır.

Sürekli şampuan değiştirmek ve saça kozmetik ürünler uygulamakta, saç nezlesinin nedenlerindendir. 

Sert şekilde taranan saç deriye zarar verir, böylece hasar almış saç derisi hastalığa yakalanmayı kolaylaştırır.

SAÇ NEZLESİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kafa derisinde kaşınma ile beraber kabuklanma ortaya çıkar. Saçlarda normalinden faza dökülme yaşanır. Sağlıklı gibi görünen anca taranma ya da banyo sırasında avuç içini dolduracak kadar saç dökülmesi görülür. Alın bölgesine kadar inen kızarıklık ve yaralar. Saç derisinde soğukluk ve geçmeyen baş ağrısı. Yıkanmaya ve iyi durulanmaya rağmen saçların hemen yağlanması saç nezlesi belirtilerindendir. 

SAÇ NEZLESİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Tıp dilinde hastalık olarak adlandırılmayan saç nezlesinin tedavisi bulunmamaktadır. Bu rahatsızlığı engellemek için öncelikle sorunun ne olduğu öğrenilir. Hastalığa neden olan durumlar tespit edilip ortadan kaldırılmasına rağmen, sorun devam ediyorsa bir uzmana görünmekte fayda vardır.

SAÇ NEZLESİNE YAKALANMAMAK İÇİN TAVSİYELER…

Saç nezlesi hastalığına yakalanmamak için ıslak saçla dışarı çıkılmamalıdır. Saç bakımı için doğal yöntemler kullanılmalıdır. Saçların sıkı bağlanılmasından kaçınılmalıdır. Saç şekillendirici jöle ve spreylerin kullanımı azaltılmalıdır.

İçeriğinde güçlü asidik olan ayı üzümü alternatif tıpta yüzyıllardır kullanılan besinlerden biridir. Amerika kökenli bir besin olan ayı üzümü kadınlara özellikle daha sık yaşanan idrar yolu hastalıklarında doğal şifa olarak görülür. Genel olarak çayı yapım tüketilir. Ayı üzümü çayı nasıl yapılır? Ayı üzümü çayının faydaları nelerdir?

Amerika yerlileri olan Kızılderililerin sıklıkla kullandığı ayı üzümünün bilimsel adı Cranberrydir. Ayı üzümü denilmesinin nedeni ise ayıların çokça sevdiği bir yemiştir. Mayhoş bir tada sahip olan ayı üzümü, görüntü olarak murt ve yaban mersini gibi besinlerle karıştırılır. Ancak ayı üzümü oldukça açık bir kırmızı renktedir. Bu yüzden bazı yerlerden kırmızı ayı üzümü olarak da bilinir. Hydroquines, ayı üzümü içindeki en etken maddedir. Bu madde asit yapıya sahiptir. Yakıcı değil iyileştirici madde olan hydroquines, özellikle enfeksiyonu bitiren bir şifadır. Kitaplarda yer alan bilgilere göre Kızılderililer hastalıklara yakalanmamak için her gün bir bardak ayı üzümü çayı içerlermiş. Hydroquines maddesinin yanı sıra gallik, ursolik ve tannik yani flavonoidler bakımından da zengindir.

  • Ayı üzümü mesane ve böbrekte taş kum oluşumunu önler.
  • Kadınlarda sıklıkla görülen idrar yolu enfeksiyonuna fayda sağlar.
  • Hücreleri hızla yenilediğinden yaşlanmayı yavaşlatır.
  • Kanserli hücrelerin oluşumunu engeller.
  • Adet sancılarını dindirir. 
  • Aşırı tüketimi zararlıdır.

AYI ÜZÜMÜ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kurutulan ayı üzümü ve yaprakları yıl boyu tüketime hazırlanır. Toplanılan ayı üzümü ve yaprakları 40 derecelik ateşte kurutulur. Kuru ve nemli olmayan bir yerde muhafaza edilmelidir. Kurutulan bu yaprak ve ayı üzümü havanda toz hale getirilir. Bir buçuk su bardağına bir yemek kaşığı bu tozdan eklenerek kaynatılır. 10 dakika kaynatıldıktan sonra ocaktan alınıp süzülerek bardağa boşaltılır. Günde bir bardak tüketilebilir. İki haftadan uzun bir süre tüketimi tavsiye edilmez. Nedeni ise çok güçlü bir toksin atıcı olduğundan vücuttaki sıvı oranını azaltabilir.

AYI ÜZÜMÜ ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?

– İçerdiği asitler mesane ve böbreklerde oluşan kristalleşmiş taşları kuma dönüştürerek idrar yoluyla atılmasını sağlar. Bu faydayı sağlarken vücutta su fazla kullanılır. Bu yüzden uzmanlar ayı üzümü tüketen kişilerin çokça su tüketilmesini önerir. 

– Mevsim geçişlerinde artan virüs ve enfeksiyonlu hastalıkların neden olduğu belirtileri azaltmak için de ayı üzümü çayı önerilir.  Boğaz ağrısı ya da balgam birikmesinde tüketilir. 

– Vücutta biriken mikrop ve toksinleri atarak yağ birikimini engeller. Bu yüzden kilo vermek isteyenler için de ideal bir çaydır. Yağları hızla yakan ve bağırsak işlevselliğini artıran ayı üzümü çayı besinlerden kalan atıkların birikmesinin de önüne geçer.

– Sindirim sorunlarından biri olan kabızlığın önüne geçer. Ancak aşırı tüketilmemesi gerekir. Aksi halde ishale neden olur. 

– Vücuttaki dezenfeksiyon etkisi olan ayı üzümü çayı, kadınlarda daha sık görülen idrar yolu enfeksiyonun yaşanma riskini azaltır. 

– Aşırı nikotin ve kafein tüketen kişilerde kan katılaşır. Bu maddeleri bırakan kişilerde kolesterol artar ve ani kalp hastalıkları ortaya çıkar. Uzmanlar bu maddeleri kullanmayan bırakan kişilerin ayı üzümü gibi kan seviyesini incelten ve kan hücrelerini artıran besinler tüketilmesini önerir.

– Hücreleri yenileyen ayı üzümü çayı sinir sistemini de sakinleştirerek gün içinde yoğun iş temposunda görülen stres ve depresyonun önüne geçer. 

Diyete mola verip ufak kaçamaklar yaptıysanız, uygulamaya çalıştığınız diyeti toparlamanın yollarını düşünmeniz çok normal! Diyet sırasında yapılan ufak kaçamakları telafi etmek için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler mevcut. Diyeti bozunca telafi etmenin püf noktaları! Diyette kaçamakları telafi ettiren örnek diyet listeleri…

Etkili bir incelme için uygulamaya çalıştığınız diyet programında her şey yolunda gidiyor iken nefse yenik düşülerek yapılan bir anlık hatalar, diyette büyük pişmanlıkları beraberinde getirebiliyor. Günlük alınması gereken kalori miktarı bilinçli ya da bilinçsiz birkaç gün boyunca aşılmışsa diyette telafi etme yöntemleri araştırılabilmektedir. Özellikle de uzun vadeli diyet listelerinde en az 1 gün bile olsa kaçamakların yapıldığı düşünüldüğünde bu durumu en iyi şekilde toparlamak için etkili bir telafi yöntemlerine ihtiyaç duyabilirsiniz. Bunun haricinde diyeti bozduğu için o günden sonra diyete devam etmeyenlerin sayısı da bir hayli fazla olabiliyor.

DİYETTE KAÇAMAKLAR NASIL TELAFİ EDİLİR?

Diyette telafi dediğimiz şey, diyet programı listesinde olmayan ya da aykırı ölçülerde bir kalori alımı ile karşı karşıya kalmanın sonucu diyeti toparlamaya çalışma durumudur. Buradaki kaçamakların kebap, baklava, pasta, hamur işi gibi yüksek kalorili gıdalar değil anlık ve küçük besinlerin tüketimi ile gerçekleştiği bilinmelidir. Diyet listesi içerisinde 1 güne uymamak ya da 1 gün sınırları aşmak sabırla ve özenle uymaya çalıştığınız diyetin en az 1 haftasını yitirmenize sebep olur.

Diyeti bozduktan sonra ertesi gün ne yapmalıyım diyecek olursanız, telafi diyetini yani bir diğer adıyla ertesi gün diyetini deneyebilirsiniz…

DİYETTE ERTESİ GÜN DİYETİ:

SABAH 

İki tane ceviz
Yarım muz
Bir fincan süt
Üç kaşık müsli
Müsliyi sütle beraber yiyebilirsiniz. Muzun orta veya küçük boyutta olmasına dikkat edin.

ÖĞLE 

Bir tabak zayıflatan çorba
Bir tabak yağsız yoğurt
Bir tabak yeşil salata

AKŞAMÜSTÜ ARA ÖĞÜN

Bir orta boy portakal
Bir tane tost ekmeğinden yapılan beyaz peynirli yağsız tost
Bir su bardağı yağsız ayran

AKŞAM 

Bir tabak zayıflatan çorba
Bir tabak yağsız yoğurt
Bir tabak yeşil salata (yağsız ve sossuz)

METABOLİZMAYI HIZLI ÇALIŞTIRMAK İÇİN 5 ALTIN TAVSİYE:

– Gün içerisinde 3 saatten daha fazla aç kalmamaya dikkat göstermek

– Uyandıktan sonraki ilk 1 saat içinde güzel bir kahvaltı yapmak

– Ara öğünlerde yeşil çay ve kahve tüketimine önem vermek

– Öğün aralarında az da olsa et, tavuk gibi proteinlere ağırlık vermek

– Süt ürünleri tüketmek

‘DİYETİ BOZDUM ERTESİ GÜN NE YAPMALIYIM?’ DİYORSANIZ…

Diyeti bozduktan sonra telafi edip toparlanma sürecine girmek istiyorsanız diyette telafinin ilk ve en önemli adımı günlük su tüketim miktarını arttırmaktır. Sıradan günlerde günlük 10 bardak su içiyorsanız, kaçamak yapıldığında bu sayıyı 2 ya da 3 bardak daha arttırmalısınız.

Altın günlerinde, doğum günlerinde ya da misafirliklerde nefsinize hakim olamayıp hamur işi gıdalar tüketmişseniz derhal spora başlayıp yediklerinizi eritmeye gayret gösterebilirsiniz. Bu anlamda özellikle de yarım saat yürüyüş çok önemlidir.

Kaçamak yapıldığı öğünün ardından gelecek olan öğünü atlamayıp zeytinyağlı sebze, mercimek çorbası, yoğurt, salata gibi hafif ve sağlıklı yiyeceklerle denge kurmaya çalışabilirsiniz.

Diyette sık sık tercih edilen ve kolaylıkla hazırlanabilen yağ yakıcı yoğurt kürlerini akşam yemeğinden 2 saat sonra tercih edebilirsiniz. Üstelik üzerine ekleyebileceğiniz tarçın, zerdeçal ve zencefil gibi baharatlar zayıflamanızı kolaylaştıracaktır.

ERTESİ GÜN DİYET LİSTESİNE ALTERNATİF BESLENME LİSTESİ

Sabah uyanınca:

1 büyük bardak limon dilimli
1 kibrit kutusu taze zencefil veya 1 çay kaşığı toz zencefilli sıcak su

10 dakika geçtikten sonra:

1 büyük bardak sıcak suya
1 poşet tarçınlı elma çayı, 2 adet karanfil beraber demleyip ılık için.

Kahvaltı:

1 adet sade probiyotik yoğurt (1 silme tatlı kaşığı keten tohumu)
1 adet kivi + 2 yemek kaşığı nar
2 yemek kaşığı sade yulaf

Ara öğün:

1 bardak detox çayı
2 adet sade light bisküvi

Öğle:

Doyana kadar haşlanmış brokoli
200 gram light yoğurt (içine 1 adet kırmızıbiber doğrayın, az pul biber, dereotu, maydanoz ilave edin)

Ara öğün:

1 su bardağı light kefir

Akşam:

160 gram light konserve ton balıklı Roka Salatası
(sos: 1 yemek kaşığı zeytinyağı+limon)

2 saat geçtikten sonra:

1 orta boy kabuklu yeşil elma + 1 tam ceviz içi

DİYETTE TELAFİ DİYET LİSTESİ! DİYET BOZDUKTAN SONRA TOPARLAMA…

Sabah:

1 küçük su bardağı light süt ve 3 çorba kaşığı yulafı 6-7 dakika karıştırıp pişirin. Katılaşınca ocaktan çekip içine, 4 kuru kayısı ve tarçın koyun.

Öğle:

1 küçük light tonlu yeşil salata. (1 tatlı kaşığı yağ ve dilediğiniz kadar limon eklenebilir)
1 dilim çavdar ekmeği

İkindi:

1 elma
1 bardak light kefir
Akşam
Limitsiz sütlü sebze çorbası
1 dilim çavdar ekmeği

Gece:

2 mandalina
1 avuç leblebi

DİYETSİZ KİLO VERMENİN PÜF NOKTALARI:

Oruç tutmanızı zorlamayacak en doyurucu ve susatmayan sahur menüsü ile oruç ibadetinizi kolaylıkla gerçekleştirebilirsiniz. Sahurda ne yapsam diye düşünüyorsanız tok tutan çorbanın tarifine mutlaka bakmalısınız! Peki sahurda ne yemeli, ne yememeli? Sahurda hangi yemekler tok tutar? Sahur için pratik ve tok tutan tarifler neler? Sahurda susatan yiyecekler! Susamamak için sahurda ne yemeli? Sahurda yapılan hata..

Sağlıklı ve buluğ çağına ermiş her Müslümanın 30 gün boyunca tutması gereken oruç ibadeti, sıcak yaz mevsimlerine isabet ettiği zaman biraz daha zorlayıcı olabilmektedir. Uzayan günler ile beraber aç durma süresi de artacağı için doğru bir sahur menüsü tercih etmek uygulanabilecek en ideal davranıştır. Uykudan uyanarak yenen sahur yemeğinde tüketilecek olan besinlerin gün içerisinde uzun soluklu tok tutucu olması ve susuzluk hissettirmemesi önemlidir. Aksi takdirde zorlanacağınız oruç ibadeti için sahurda tüketilmesi ve tüketilmemesi gerekenleri bilmek gerekir. İftar menüsünden arta kalan bazı yiyeceklerin bozulmaması ya da ekstra bir menü hazırlamamak için sahur vaktine bırakılabilir. Masum zannedilen ama tüketildiği zaman midede yanma gibi bazı rahatsızlıklara sebep olabilecek besinlerden uzak durmak için sahur ile iftar arasındaki zaman diliminin daha kolay geçmesine yardımcı olacak önerileri uzmanların açıklamalarına göre sizler için sıraladık. Oruç tutacak Müslüman kimselerin mutlaka sahur yapmasını ve doğru yiyecekleri tercih etmeleri gerektiğini altını çizen uzmanlar, sahurda tüketilmesi ve uzak durulması gereken yiyecekleri açıklıyor. 

SAHURDA NE YENİR? ACIKMAMAK İÇİN TOK TUTAN SAHUR YİYECEKLERİ

Uzmanlar, sağlıklı ve doyurucu bir sahur menüsünde olmazsa olmaz besinleri; yumurta, kuru baklagil, süt ve muz olarak açıklıyor. Gündelik yaşantı içerisinde sahurda hazırlanan ama aslında beslenme hatası olan hamur işi ve tatlıların kan şekerinin hızlıca yükselip inmesine sebep olacağı için bu tür yiyeceklerden uzak durmalarını öneriyor. Sahurda yemek yapmak istemiyorum derseniz, aperatif olarak kahvaltılık tercih edebilirsiniz. Ancak yapabiliyorsanız, yumurta haşlayın ya da lif bakımından zengin olan kuru baklagilleri tercih etmenizde fayda var. Böylelikle doyurucu bir menü gerçekleştirmiş olacaksınız.

Sahurda tok tutan yemek önerilerine baktığımızda protein ağırlıklı gıdaların daha fazla tok tuttuğu biliniyor. Probiyotik değeri zengin olan yoğurt besini rahat uyumayı sağlar iken kalorisi düşük olduğu için de kilo aldırmaz. Kahvaltı sevmeyen ya da kahvaltı yerine yemek yemek isteyenler için önerilebilecek beslenme şekli de sebzeli et yemeği olabilir. Uzmanlar sahurda tok tutan yemekler arasında bulgur pilavına dikkat çeker iken mercimekli bulgur pilavının yanında ayran içilebileceğini söylüyor.

CANAN KARATAY’DAN SAĞLIKLI VE DOYURUCU SAHUR ÖNERİLERİ

Gün boyu aç kalmanın vereceği hissiyatla iftarda çok fazla yemek yemenin doğru olmadığını ifade eden Prof. Dr. Canan Karatay, “Orucumuzu paça çorbasıyla açabiliriz. Mercimek, tarhana veya yayla çorbası da olabilir. Yanında tabii ki su tüketmeliyiz. Sağlıklı yerseniz, aç kalmazsınız. Vücudun ihtiyacı olmayan miktarda gıdalar vücuda girdiği zaman gaz, şişkinlik, kabızlık yapar. Bir de iftarda, bağırsakların iyi çalışması için mutlaka zeytinyağı ve kahve içmek çok önemli. Çorbadan sonra bir süre yemeyelim. Daha sonra o akşam ne yapıldıysa yenebilir. Sahura kadar bol bol su içelim.” önerilerinde bulundu.

PRATİK VE TOK TUTAN SAHUR YEMEĞİ TARİFİ! TOK TUTAN ÇORBA TARİFİ

Ramazan ayında uzun süren açlık sizi zorluyorsa, iftar ve sahur sofralarınıza tok tutan tarifler ekleyebilirsiniz. Bu sayede hem gün içerisinde açlık hissetmemiş hem de fazla yiyerek vücudun yakabileceğinden çok kalori almamış olursunuz. Sizler için iftarda ve sahurda tüketebileceğiniz, tok tutan çorba tarifi hazırladık.

İşte Ramazan ayına özel sahurda tok tutan çorba tarifi:

MALZEMELER:

– 1 adet havuç, 1 adet kabak, 1 adet domates, 3 diş sarımsak, 1 tatlı kaşığı salça, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay bardağı kırmızı mercimek, 1 bardak az yağlı süt,2 yemek kaşığı zeytinyağı, Maydanoz ve taze nane, Kimyon, karabiber, kuru nane ve pul biber

HAZIRLANIŞI:

Tüm malzemeleri bir tencereye koyun ve 2 dakika ısıtın. Daha sonra tüm malzemelerin ezilmesi için blenderdan geçirin. Son olarak çorbayı kısık ateşte, kaynayana kadar pişirin. Afiyet olsun…

GÜN BOYU SUSAMAMAK İÇİN SUSUZLUĞU ÖNLEYEN SAHUR YİYECEKLERİ

Vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarı yeteri kadar alınmazsa oruçlu iken susuzluk çekebilirsiniz. Bu nedenle sahur yaparken vücudun gerekli göreceği su miktarının artışına sebep olabilecek besinleri tüketmemelisiniz. İçerisindeki tuz ya da baharatı fazla olan besinlerin başında bol baharatlı sucuk ve tuzlu zeytinler geliyor. Karnınız her ne kadar doysa da ezan okunmadan önce 1 litre suyu mutlaka tüketmelisiniz.

Çaysız ya da kahvesiz yapamam diyorsanız sahurda bu alışkanlığınızı derhal terk etmelisiniz. Sahur yemeğini yerken bu içecekleri içerseniz, vücudun su dengesi bozulacaktır ve gün içerisinde hararetlenme olacaktır. Susamamak için çay ve kahve ikilisinden uzak durun. Aç kalma korkusuyla sahurda çok fazla yemek yiyeyim derseniz bu da sindirim sisteminizi yoracak ve su ihtiyacını arttıracaktır.

Tuz oranı yüksek olan yiyecekler ve asitli içecekler gün içerisinde susuzluğunuzu arttıracaktır. Sahurda kızartmış ya da yağlı besinler yerine peynir, ekmek, yulaf gibi daha rahat sindirilen tipte yiyecekler tüketmek susuzluğu önler.

SAHURDA BÖREK YENİR Mİ? SAHURDA BÖREK VE POĞAÇA TÜKETİMİ

Özellikle sahurda tüketilen doğru besinler, gün içerisindeki açlığı önler ve yorgunluğu azaltır. Sahurda yenilen börek ve poğaça gibi yüksek karbonhidrat içeren yiyecekler, fazla kalori içerir. Ramazan ayında metabolizma yavaşladığı için de alınan fazla kalori vücutta yağ olarak birikir. Bu nedenle sahurda yulaf ezmesi, yumurta ve yoğurt gibi besin değeri yüksek gıdalar tüketmelisiniz.

SAĞLIKLI VE DOYURUCU SAHUR MENÜSÜ! SAHUR BESLENME LİSTESİ

1-2 adet haşlanmış yumurta
1 dilim beyaz peynir ya da 2 kaşık lor peyniri
2 adet kuru kayısı ya da 1 adet kuru hurma
2 tam ceviz içi ya da 5 adet badem/fındık
Domates, salatalık, mevsim yeşillikleri
2-3 dilim tam buğday, kepek ya da çavdar ekmeği
1 bardak yarım yağlı süt ya da 1 kase yoğurt