Hamilelik sonucu pozitif çıksa bile anne adaylarının hiç farkında olmadan yaşayabileceği kimyasal gebelik durumu, sağlıklı embriyonun oluşamaması ve bu nedenle de bebeğin çok erken dönemde düşmesi ile kendini göstermesidir. Peki kimyasal gebelik dış gebelikle aynı mı? Kimyasal gebelik nedir, nasıl anlaşılır? İşte Kimyasal gebelik sebepleri…

Hamilelik testi yapıldığı zaman pozitif sonuç verse bile pek çok anne adayının farkında olmadan erken dönemde düşürdüğü bebeğinin sebebi kimyasal gebelikten kaynaklanıyor olabilir. Laboratuvar testi ya da hamilelik testi yapmadan tespit edilemeyen kimyasal gebelik, ne yazık ki her zaman için sağlıklı bir hamileliğin göstergesi olmayabiliyor. Halk arasında ‘Sessiz düşük’ olarak da nitelendirilen kimyasal gebelik, çoğu zaman dış gebelik ile karıştırılsa da aslında birbirinden tamamen bağımsız iki ayrı durumdur. Dış gebelik olarak nitelendirdiğimiz durum embriyonun rahim dışında bir yere yerleşmesi iken, kimyasal gebelik yumurtanın döllenmesi ancak sağlıklı embriyoya dönemeyip rahme yerleşmeden atılması ile oluşur. Ayrıca kimyasal gebelikte ultrason kontrolünde plasenta, kalp atışı ve embriyo gibi belirtilerde görülmez. Günümüzde meydana gelen hamileliklerin hemen hemen yüzde 70 kadarının kimyasal gebelik ile son bulduğu öne sürülüyor. Ancak yine de ümitsizliğe kapılmayıp bunun doğal bir işleyişin parçası olduğunu düşünmeli, vücuttaki güçsüz yumurtanın dışarı atılarak ilerleyen dönemlerde daha sağlıklı ve yeni yumurtaların oluşumuna zemin hazırlayabilmektedir.

KİMYASAL GEBELİK NEDİR? KİMYASAL GEBELİK NASIL ANLAŞILIR?

Kimyasal gebelik, çiftlerin birleşmelerinden sonra döllenen yumurtanın sağlıklı embriyoya dönüşememesi ve bunun beraberinde de regl dönemindeki kanamaya benzer bir halde dışarı atılmasıyla oluşur. Birçok anne adayı bu durumu hiç farkında olmadan yaşar ve bebeğini çok erken bir dönemde düşürerek kimyasal gebeliği gerçekleştirmiş olur. Hamilelik 5. haftayı bulmadan ve bebeğin ultrasonda görünebilecek haftalarına gelmesine rağmen ortaya çıkan erken düşüklük durumu, vücudun HCG isimli kimyasal üretmesi nedeni ile bu şekilde adlandırılır.

Hamilelik öncesinde adet dönemi düzensiz olmayan kadınların regl dönemini 3-5 gün gecikmesiyle idrar ya da kan testleri ile belirleyebileceği hamilelik sonucunda doktor bebeğin kesesini ya da plasentasını ultrasonda göremezse kimyasal gebelik gerçekleşiyor olabilir.  Bu duruma ayrıyeten anne adayının çok sancılı bir şekilde regl dönemindekine benzer kanaması da eşlik edebilir.

Hamilelik testi yapıldığı zaman sonuç olumlu görünse bile hafif lekelenme ya da kanamanın görülmesi en belirgin kimyasal gebelik belirtisidir. Bebek çok erken dönemde düştüğünden dolayı parça düşürme görülmez, kandaki B-HCG hormonunun çok yükselmesi ile kesin tanı koyulur. 3-4 gün sonrada kanama tamamen kesilir.

KİMYASAL GEBELİK NEDEN OLUR?

Kesin bir cevabı olmamakla beraber bilinen en yaygın nedeninin kromozomal sebeplerden olduğu öne sürülmektedir. Eşlerin kendi taraflarından gelen genetik hastalık ya da kist oluşumları kimyasal gebeliğe sebep olabilir. Annenin diyabeti, tiroidi varsa veya tüplerde anormal bir durum söz konusu olduğunda kimyasal gebelik görülebilir.

 DIŞ GEBELİKLE KİMYASAL GEBELİK AYNI MI?

Sessiz düşük olarak da tanımlanan kimyasal gebeliğin önüne geçmenin herhangi bir yolu yoktur. Tamamen kontrol dışı gelişen bu durum genellikle embriyodaki sorundan dolayı meydana gelmektedir. Ancak doktor kimyasal gebeliğin sebebini enfeksiyona bağlamışsa bunun için antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Kimyasal gebelik ile dış gebelik her ne kadar karıştırılsa da birbirinden farklı durumlardır.

Kimyasal gebelik görüldüğü zaman kandaki hamilelik hormonları az çıkar, ancak dış gebelikte yumurta sadece rahim dışı bir yere yerleşir kandaki hormonlarda artış ya da azalma görülmez. Anne adayının sağlığı için dış gebelik daha risklidir, fark edilmezse ve önlem alınmazsa ölüm bile olabilir. Kimyasal gebelikte böyle bir şey olmaz.

KİMYASAL GEBELİKTEN SONRA HAMİLE KALINIR MI?

Herhangi bir tedavi aşamasından geçmeden ya da tıbbi işlem gerektirmeden kendiliğinden sonlanan kimyasal gebeliğin ilerleyen dönemlerde meydana gelebilecek ya da gelme ihtimali olan hamilelikte olumsuz bir etkisi yoktur. Ancak yinede en az bir defa bile olsa kimyasal gebeliği yaşamışsanız doktora gidip bilgilenmeniz gerekir.

Osmanlı Devleti döneminde başlayan bu gelenek günümüze kadar sürmektedir. Osmanlı macunu birçok faydalı besinden elde edilen bir ilaçtır. Özellikle hastalıklara karşı inanılmaz faydalar sağlayan bu doğal ilaç hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Osmanlı macunun faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara şifa olur?

Yavuz Sultan Selim’in eşi Ayşe Hafsa Sultan’ın hastalanması üzerine Kanuni Sultan Süleyman Han annesi için hekimlerin başı olan Merkez Efendi’den ilaç ister. Merkez Efendi, dar-ı fülfül, çöpçün, çörekotu, hardal tohumu, havlıcan, kokonat, beş base, hindistan çiçeği, kakule, kalbarda, karanfil, kebabiye, karabiber, anason, kimyon, kişniş, limon tuzu, iksir, ma-i leziz, çivit, meyan balı, portakal kabuğu, revan kökü, safran, sakız, sarı halile, sinameki, şamlı, şaşlı, resene, tarçın, tarçın çiçeği, kırım tartar, teke mersini, tiryak, ud-ül kahar, vanilya, yeni bahar, zencefil, zerde çöp, zulumba ve hıyarşenbe gibi baharat bitkielri su karıştırarak kaynatır. Elde edilen karışım ilaç olarak Hafsa Sultan’a verilir. Şifa olan karışımdan sonra Kanuni Sultan Süleyman, bu karışımın halka dağıtılmasını istedi. Ardından kadım gelenek haline gelen karışıma Osmanlı macunu denildi. Ramazan ayında, bahar gelişinde ve şenliklerde yapılıp dağıtılan Osmanlı macunu içerdiği çeşitli baharat ve bitki sayesinde birçok hastalığa iyi gelir. Mesir macunu olarak da geçen Osmanlı macunu Uzak Asya, Mısır ve Mezopotamya’da tıbbi tedavilerde ilaç olarak kullanılmıştır. Kırk çeşit baharat ve bitki karışımından yapılan Osmanlı macunu Evliya Çelebi’nin aktardığı bilgilere göre İstanbul başta olmak üzere her yerde satılıyordu.

  • Birden fazla besinden yapılan Osmanlı macunu bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlar.
  • Vücut direncini artırır.
  • Bağışıklığın ihtiyacı olan mineral ve vitaminleri sağlar. 
  • Kandaki insülin direncine doğal şeker verir.
  • Boğazdaki enfeksiyon ve virüslerin etkisini azaltır.
  • Hormonları düzenler.
  • Sinir hücrelerini güçlendirerek stres ve depresyon riskini azaltır.

OSMANLI MACUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sindirim sorunlarının başında hazımsızlık ve mide yanması gelir. Bu durumlar genellikle yemek sonrası yaşanır. Özellikle Ramazan aylarında açılan oruçla beraber aniden besin yüklenen mide de çıkan bu sorunları yatıştırmak için Osmanlı macunu birebir fayda sağlar.

Midenin yanı sıra bağırsaklara da fayda sağlayan Osmanlı macunu bağırsak florasını düzenleyerek burada toksin birikmesini önler. Besinlerden kaynaklı oluşan gazı bağırsakta tutmaz sökülmesinde yardımcı olur. Ayrıca bağırsakları yumuşatarak müsil etkisi göstererek kabızlığın yaşanmasını engeller.

Vücut ısısını dengeler. Mevsim geçişlerinde tüketildiğinde vücutta aniden ortaya çıkan ısı ve oksijeni dengeler. Bu sayede vücuttaki sinir hücreleri daha sağlıklı çalışır. Sinirler vücut koordinasyonunun yanı sıra beyin içinde önemlidir. Özellikle stres, depresyon ve yorgunluk gibi hastalıklara iyi gelir. 

Antiseptik özelliği sayesinde solunum ve idrar yolundaki enfeksiyonlu hücrelerin yok olmasını sağlar. Böylece oluşma ihtimali olan hastalıkları önler. Vücuttaki tüm toksinleri idrar yolu ile atar. 

Vücudu temizlemede etkili olduğu için bağışıklık sistemi de güçlenir. Hastalıklara karşı vücutta kalkan oluşturur.

Gelişim çağı, adet zamanı ve hamilelerin tüketmesinde de fayda var. Hormon düzenlemede yardımcı olur. 

Prof. Dr. Bülent TIRAŞ, doğum kontrol haplarının ne zaman korumaya başladığı konusunda bilgi verdi.

Doğum Kontrol Hapı Ne Zaman Korumaya Başlar?

Doğum kontrol hapları, içerisinde hormon bulunan ve gebeliği engellemek veya bazı hastalıklarının tedavisini gerçekleştirmek için kullanılan haplardır. Doğum kontrol hapları, düzenli olarak kullanıldığında gebeliğe karşı yüksek koruma sağlayan doğum kontrol yöntemlerinden bir tanesidir.

Doğum kontrol haplarının farklı çeşitleri olduğu için hapların ne zaman korumaya başlayacağını anlamak adına öncelikle haplar arasındaki farklılıklara göz atmak gerekir.

Doğum Kontrol Hapı Çeşitleri

Doğum kontrol hapları, doğum kontrol yöntemleri arasında en sık kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Doğum kontrol hapları, içerdikleri hormonlara göre farklı şekilde koruma sağladıkları için sizin için uygun olanını bulmak için doktorunuza danışmanız önemlidir.

Doğum kontrol haplarının temelde iki tür olduğu söylenebilir:

Kombine doğum kontrol hapları: Bu haplarda östrojen ve progesteron hormonları bir arada bulunur. Piyasada farklı markalar altında bulabileceğiniz kombine haplarından sizin için uygun olanını ne sıklıkta adet görmek istediğinize ve içerdikleri hormonlara göre doktorunuzla birlikte seçebilirsiniz.

Mini haplar: Mini haplar, yalnızca progesteron içeren haplardır. Bu hapların tüm paketinde aynı miktarda progesteron vardır ve kombine hapların aksine inaktif ya da plasebo haplar bulunmamaktadır.

Kombine doğum kontrol haplarında hem inaktif hem de aktif haplar bulunur. Kullandığınız paketteki inaktif ve aktif hapların sayısı, ne sıklıkta adet göreceğinize bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Ülkemizde bulunan kombine doğum kontrol hapı paketlerinde genelde 21 aktif ve 7 inaktif ya da 24 aktif ve 4 inaktif hap bulunmaktadır. Adet kanaması her ay inaktif hapların alındığı dönemde gerçekleşecektir.

Kombine doğum kontrol haplar, aktif haplarda bulunan dozların aynı ya da farklı olmasına göre iki alt gruba ayrılmaktadır:

Monofazik: Monofazik haplarda her bir aktif hap, aynı miktarda östrojen ve progesteron içerir.

Multifazik: Mutlifazik haplarda her bir aktif hap, farklı miktarlarda hormon içerir.

Doğum Kontrol Hapları Nasıl Korur?

Gebeliğin gerçekleşmesi için yumurtalıklardan birinin yumurta bırakması ve sonrasında yumurtanın sperm tarafından döllenmesi gerekir. Döllenen yumurta, rahim içine tutunduğu zaman gebelik başlamış olur. Kadının vücudundaki hormonlar yumurtlamayı gerçekleştirmekte ve vücudu döllenmiş yumurtanın tutunması için hazır hale getirmektedir.

Doğum kontrol hapları, vücuda sentetik östrojen ve progesteron hormonlarını vererek gebeliği çeşitli şekillerde engeller. Bu haplar genelde yumurtlamayı engelleyerek çalışır. Ancak servikal mukusun yapısını değiştirerek spermin rahim ağzına ve yumurtaya ulaşmasını zorlaştırarak çalışan haplar da bulunmaktadır. Bu haplar aynı zamanda rahim içi tabakayı değiştirerek döllenmiş yumurtanın tutunmasını da zorlaştırarak gebeliğe karşı koruma sağlayabilmektedir.

Doğum Kontrol Hapının Koruyuculuğu Ne Zaman Başlar?

Doğum kontrol hapının ne zaman korumaya başlayacağı, kullandığınız hapın türüne göre farklılık gösterecektir. Doğum kontrol hapı kullanmaya adet döngünüzün herhangi bir döneminde başlayabilirsiniz. Bununla birlikte gebeliğe karşı korunmanın ne zaman başlayacağı, kullandığınız hapın türüne göre farklılık gösterecektir.

Kombine doğum kontrol hapları

Kombine doğum kontrol hapları, östrojen ve progesteron içerir ve yumurtlamayı engelleyerek etkinlik gösterir. Kombine haplar kullanıyorsanız, ilk dozu adetiniz başladıktan sonra 5 gün içinde alırsanız, hemen etki görmeye başlarsanız. Ancak hapları adet döngünüzün farklı bir döneminde kullanmaya başlarsanız, etki göstermesi için yaklaşık 7 gün beklemeniz gerekebilir.

Bebek sahibi olduktan sonra genelde çoğu kadın doğum kontrol hapını kullanmaya doğumdan sonraki 21. gün başlar. Haplar bu şekilde kullanılmaya başlandığı zaman hemen etki göstermeye başlamaktadır.

Doğum kontrol hapı, gebelik kaybından ya da gebelik sonlandırıldıktan sonra 5 gün içinde alınmaya başlanırsa etkinliğini hemen gösterecektir. Bu süre içerisinde doğum kontrol hapı kullanmaya başlamazsanız, hapın işe yaramaya başlaması için 7 gün bekleniz gerekebilir. Bununla birlikte gebeliği hangi aşamada sonlandığı, hapın etkinliğinde farklılıklara neden olabileceği için doktorunuza danışmanız en iyisi olacaktır.

Mini haplar

Yalnızca progesteron içeren mini haplar kullanıyorsanız, bu hapları adet döngünüzün 1. ila 5. günleri arasında almaya başladığınızda hemen işe yaradıklarını görebilirsiniz. Yani gebeliğe karşı korunmaya başlamak için adetiniz başladıktan sonra beş gün içinde mini hapları almaya başlamalısınız.

Bununla birlikte adet döngüleriniz kısaysa ya da hapları adet döngünüzün ilk 5 günü geçtikten sonra almaya başlarsanız, hapların işe yaraması için 2 gün beklemeniz gerekebilir.

Bebek sahibi olduktan sonra gebeliğe karşı korunmak için doğum kontrol hapı kullanılacaksa doğumun üstünden 21 gün geçtikten sonra mini hap alınarak korunma sağlanabilir.

Mini haplar, gebelik kaybı ya da gebeliğin sonlandırılmasından sonra kullanılacaksa ilk 5 gün içinde hemen korumaya başlayacaklardır. Aksi takdirde hapların korumaya başlaması 2 günü bulacaktır.

Doğum Kontrol Yöntemleri Ne Zaman Korumaya Başlar?

Doğum kontrol hapı dışındaki korunma yöntemlerinin ne zaman korumaya başlayacağını merak ediyorsanız, bu yöntemlerin koruyuculuk sürelerini aşağıda kısaca okuyabilirsiniz:

Deri altı çubuk

Adetiniz başladıktan sonra ilk 5 gün içerisinde taktıracağınız deri altı çubuk, gebeliğe karşı anında koruma sağlar. Adet döngüsünün başka dönemlerinde yerleştirilmesi halinde etkili olması için bir hafta beklemek gerekebilir.

Doğum kontrol iğnesi

Doğum kontrol iğnesini, adet başladıktan sonra bir hafta içinde yaptırırsanız, gebeliğe karşı anında korunmaya başlarsınız. Düşük ya da kürtaj gibi durumlarda ise iğne ilk yedi gün içinde yapılırsa anında etki göstermeye başlar. Diğer zamanlarda yapılacak iğnenin korumaya başlaması bir haftayı bulabilir.

Spiraller

Bakır spiraller, gebeliğe karşı anında korumaya başlar. Hormonlu spiraller ise adet başladıktan sonra ilk 7 gün içinde takılırsa hemen etki gösterecektir. Diğer zamanlarda takılması durumunda ise koruyuculuğun başlaması bir haftayı bulabilir.

Doğum kontrol bandı

Adet başladıktan sonra ilk 5 gün içinde kullanılan doğum kontrol bandı, gebeliğe karşı anında koruma sağlayacaktır. Bant, adet döngüsünde başka bir zamanda takılacaksa bandın koruyuculuğun başlaması bir haftayı bulabilir.

Doğum kontrol halkası

Adet başladıktan sonra 5 gün içinde yerleştirilen halka anında koruma sağlayacaktır. Diğer zamanlarda ise koruyuculuğun başlaması içim bir hafta geçmesi gerekebilir.

Kondom, diyafram ve spermisit

Kondomlar, doğru bir şekilde kullanıldıklarında gebeliğe ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı anında koruma sağlamaktadır. Diyafram da aynı şekilde gebeliğe karşı anında korur. Spermisit ise hemen etki göstermeyebileceği için ilişkiden 10-15 dakika önce uygulanmalıdır. Bazı spermisitlerin ise bir saat önceden kullanılmaları gerekebilir.

Tüplerin bağlanması ve vazektomi

Tüpler bağlandıktan hemen sonra gebeliğe karşı korunma başlar. Vazektominin etkili olması ise 12 haftayı bulabilmektedir. Bu nedenle doktorunuz, ejakülasyonda sperm olmadığını onaylayana kadar kondom gibi bariyer yöntemler kullanmaya devam etmeniz gerekir.

Kaynak: https://www.bulenttiras.com/dogum-kontrol-hapi-ne-zaman-korumaya-baslar

Prof. Dr. Bülent TIRAŞ, doğum kontrol haplarının ne zaman korumaya başladığı konusunda bilgi verdi.

Doğum Kontrol Hapı Ne Zaman Korumaya Başlar?

Doğum kontrol hapları, içerisinde hormon bulunan ve gebeliği engellemek veya bazı hastalıklarının tedavisini gerçekleştirmek için kullanılan haplardır. Doğum kontrol hapları, düzenli olarak kullanıldığında gebeliğe karşı yüksek koruma sağlayan doğum kontrol yöntemlerinden bir tanesidir.

Doğum kontrol haplarının farklı çeşitleri olduğu için hapların ne zaman korumaya başlayacağını anlamak adına öncelikle haplar arasındaki farklılıklara göz atmak gerekir.

Doğum Kontrol Hapı Çeşitleri

Doğum kontrol hapları, doğum kontrol yöntemleri arasında en sık kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Doğum kontrol hapları, içerdikleri hormonlara göre farklı şekilde koruma sağladıkları için sizin için uygun olanını bulmak için doktorunuza danışmanız önemlidir.

Doğum kontrol haplarının temelde iki tür olduğu söylenebilir:

Kombine doğum kontrol hapları: Bu haplarda östrojen ve progesteron hormonları bir arada bulunur. Piyasada farklı markalar altında bulabileceğiniz kombine haplarından sizin için uygun olanını ne sıklıkta adet görmek istediğinize ve içerdikleri hormonlara göre doktorunuzla birlikte seçebilirsiniz.

Mini haplar: Mini haplar, yalnızca progesteron içeren haplardır. Bu hapların tüm paketinde aynı miktarda progesteron vardır ve kombine hapların aksine inaktif ya da plasebo haplar bulunmamaktadır.

Kombine doğum kontrol haplarında hem inaktif hem de aktif haplar bulunur. Kullandığınız paketteki inaktif ve aktif hapların sayısı, ne sıklıkta adet göreceğinize bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Ülkemizde bulunan kombine doğum kontrol hapı paketlerinde genelde 21 aktif ve 7 inaktif ya da 24 aktif ve 4 inaktif hap bulunmaktadır. Adet kanaması her ay inaktif hapların alındığı dönemde gerçekleşecektir.

Kombine doğum kontrol haplar, aktif haplarda bulunan dozların aynı ya da farklı olmasına göre iki alt gruba ayrılmaktadır:

Monofazik: Monofazik haplarda her bir aktif hap, aynı miktarda östrojen ve progesteron içerir.

Multifazik: Mutlifazik haplarda her bir aktif hap, farklı miktarlarda hormon içerir.

Doğum Kontrol Hapları Nasıl Korur?

Gebeliğin gerçekleşmesi için yumurtalıklardan birinin yumurta bırakması ve sonrasında yumurtanın sperm tarafından döllenmesi gerekir. Döllenen yumurta, rahim içine tutunduğu zaman gebelik başlamış olur. Kadının vücudundaki hormonlar yumurtlamayı gerçekleştirmekte ve vücudu döllenmiş yumurtanın tutunması için hazır hale getirmektedir.

Doğum kontrol hapları, vücuda sentetik östrojen ve progesteron hormonlarını vererek gebeliği çeşitli şekillerde engeller. Bu haplar genelde yumurtlamayı engelleyerek çalışır. Ancak servikal mukusun yapısını değiştirerek spermin rahim ağzına ve yumurtaya ulaşmasını zorlaştırarak çalışan haplar da bulunmaktadır. Bu haplar aynı zamanda rahim içi tabakayı değiştirerek döllenmiş yumurtanın tutunmasını da zorlaştırarak gebeliğe karşı koruma sağlayabilmektedir.

Doğum Kontrol Hapının Koruyuculuğu Ne Zaman Başlar?

Doğum kontrol hapının ne zaman korumaya başlayacağı, kullandığınız hapın türüne göre farklılık gösterecektir. Doğum kontrol hapı kullanmaya adet döngünüzün herhangi bir döneminde başlayabilirsiniz. Bununla birlikte gebeliğe karşı korunmanın ne zaman başlayacağı, kullandığınız hapın türüne göre farklılık gösterecektir.

Kombine doğum kontrol hapları

Kombine doğum kontrol hapları, östrojen ve progesteron içerir ve yumurtlamayı engelleyerek etkinlik gösterir. Kombine haplar kullanıyorsanız, ilk dozu adetiniz başladıktan sonra 5 gün içinde alırsanız, hemen etki görmeye başlarsanız. Ancak hapları adet döngünüzün farklı bir döneminde kullanmaya başlarsanız, etki göstermesi için yaklaşık 7 gün beklemeniz gerekebilir.

Bebek sahibi olduktan sonra genelde çoğu kadın doğum kontrol hapını kullanmaya doğumdan sonraki 21. gün başlar. Haplar bu şekilde kullanılmaya başlandığı zaman hemen etki göstermeye başlamaktadır.

Doğum kontrol hapı, gebelik kaybından ya da gebelik sonlandırıldıktan sonra 5 gün içinde alınmaya başlanırsa etkinliğini hemen gösterecektir. Bu süre içerisinde doğum kontrol hapı kullanmaya başlamazsanız, hapın işe yaramaya başlaması için 7 gün bekleniz gerekebilir. Bununla birlikte gebeliği hangi aşamada sonlandığı, hapın etkinliğinde farklılıklara neden olabileceği için doktorunuza danışmanız en iyisi olacaktır.

Mini haplar

Yalnızca progesteron içeren mini haplar kullanıyorsanız, bu hapları adet döngünüzün 1. ila 5. günleri arasında almaya başladığınızda hemen işe yaradıklarını görebilirsiniz. Yani gebeliğe karşı korunmaya başlamak için adetiniz başladıktan sonra beş gün içinde mini hapları almaya başlamalısınız.

Bununla birlikte adet döngüleriniz kısaysa ya da hapları adet döngünüzün ilk 5 günü geçtikten sonra almaya başlarsanız, hapların işe yaraması için 2 gün beklemeniz gerekebilir.

Bebek sahibi olduktan sonra gebeliğe karşı korunmak için doğum kontrol hapı kullanılacaksa doğumun üstünden 21 gün geçtikten sonra mini hap alınarak korunma sağlanabilir.

Mini haplar, gebelik kaybı ya da gebeliğin sonlandırılmasından sonra kullanılacaksa ilk 5 gün içinde hemen korumaya başlayacaklardır. Aksi takdirde hapların korumaya başlaması 2 günü bulacaktır.

Doğum Kontrol Yöntemleri Ne Zaman Korumaya Başlar?

Doğum kontrol hapı dışındaki korunma yöntemlerinin ne zaman korumaya başlayacağını merak ediyorsanız, bu yöntemlerin koruyuculuk sürelerini aşağıda kısaca okuyabilirsiniz:

Deri altı çubuk

Adetiniz başladıktan sonra ilk 5 gün içerisinde taktıracağınız deri altı çubuk, gebeliğe karşı anında koruma sağlar. Adet döngüsünün başka dönemlerinde yerleştirilmesi halinde etkili olması için bir hafta beklemek gerekebilir.

Doğum kontrol iğnesi

Doğum kontrol iğnesini, adet başladıktan sonra bir hafta içinde yaptırırsanız, gebeliğe karşı anında korunmaya başlarsınız. Düşük ya da kürtaj gibi durumlarda ise iğne ilk yedi gün içinde yapılırsa anında etki göstermeye başlar. Diğer zamanlarda yapılacak iğnenin korumaya başlaması bir haftayı bulabilir.

Spiraller

Bakır spiraller, gebeliğe karşı anında korumaya başlar. Hormonlu spiraller ise adet başladıktan sonra ilk 7 gün içinde takılırsa hemen etki gösterecektir. Diğer zamanlarda takılması durumunda ise koruyuculuğun başlaması bir haftayı bulabilir.

Doğum kontrol bandı

Adet başladıktan sonra ilk 5 gün içinde kullanılan doğum kontrol bandı, gebeliğe karşı anında koruma sağlayacaktır. Bant, adet döngüsünde başka bir zamanda takılacaksa bandın koruyuculuğun başlaması bir haftayı bulabilir.

Doğum kontrol halkası

Adet başladıktan sonra 5 gün içinde yerleştirilen halka anında koruma sağlayacaktır. Diğer zamanlarda ise koruyuculuğun başlaması içim bir hafta geçmesi gerekebilir.

Kondom, diyafram ve spermisit

Kondomlar, doğru bir şekilde kullanıldıklarında gebeliğe ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı anında koruma sağlamaktadır. Diyafram da aynı şekilde gebeliğe karşı anında korur. Spermisit ise hemen etki göstermeyebileceği için ilişkiden 10-15 dakika önce uygulanmalıdır. Bazı spermisitlerin ise bir saat önceden kullanılmaları gerekebilir.

Tüplerin bağlanması ve vazektomi

Tüpler bağlandıktan hemen sonra gebeliğe karşı korunma başlar. Vazektominin etkili olması ise 12 haftayı bulabilmektedir. Bu nedenle doktorunuz, ejakülasyonda sperm olmadığını onaylayana kadar kondom gibi bariyer yöntemler kullanmaya devam etmeniz gerekir.

Kaynak: https://www.bulenttiras.com/dogum-kontrol-hapi-ne-zaman-korumaya-baslar

Pastanelerde, fırınlarda veya kafelerde mis gibi kokan, tam kıvamında, puf puf ağızda dağılan enfes poğaçanın püf noktasını tüm kadınlar merak eder. Evde özenle yapılan poğaçanın yumuşacık ve puf puf olmasını istiyorsanız mutlaka püf noktalarına dikkat etmelisiniz. Peki puf gibi yumuşacık poğaça yapmanın püf noktaları neler? Poğaça yaparken nelere dikkat etmek gerekir? Öğrenmek için detayları inceleyebilirsiniz.

Hamur işi lezzetlerinin arasında günün her saatinde; isterseniz kahvaltı isterseniz çay saatlerinde isterseniz de kadın günlerinde tüketebileceğiniz poğaçayı yapmak biraz özen ister. Poğaça yaparken bazen doğru kıvamı tutturamıyor, bazense doğru tarifi bulamadığımız için istediğimiz sonuca ulaşamıyoruz. Tam kıvamında üstelik soğuduğunda bile kurumayan enfes bir poğaça hazırlamak isteyenlere muhteşem önerimiz var. Yumuşaklığı, ağızda dağılan kıvamıyla adeta misafirlerinizi hayran bırakacak bir poğaça yapmanın püf noktalarını bugünkü yazımızdan öğrenebilirsiniz.

Poğaçanın hamurunu hazırlamaya başlamadan önce mutlaka tüm malzemelerin oda sıcaklığında olmasına özen gösterin. Puf gibi kabaran bir poğaça yapmak emek ve sabır isteyen bir tariftir.

Süt ile yapılan hamur işi tarifleri mutlaka daha yumuşak olur. Bu yüzden poğaça tarifinde su ilave edin diyorsa, süt ile yer değişikliği yapabilirsiniz.

Pofuduk poğaça yapmanın bir diğer sırrı ise, sütün ılıkken eklenmesidir. Poğaçaların yumuşacık olmasını sağlamak istiyorsanız tüm malzemelerin oda sıcaklığına gelmesini beklemeniz yetmiyor, sütü cezvede el yakmayacak şekilde ısıtarak tarife eklemelisiniz.

Yumuşak bir poğaça yapmak için toz ürünleri özellikle de un gibi; eleyerek tarife ilave etmelisiniz. 

Poğaçanın hamurunu ele yapışmayacak kıvamda olmalı ve elinizle yoğurmalısınız.

Hamurun tam kıvamında olup olmadığını öğrenmek için ise, parmağınızı batırarak da test edebilirsiniz. Eğer hamurda bir çukur açılıyor ve hemen eski haline geri dönüyorsa hamurunuz olmuş demektir.

Hamurunuzun mayalanması için bekletirken üzerine nemli bir bez örtün. Bu adım hamurun daha düzgün ve hızlı bir şekilde mayalanmasını sağlayacaktır.

Eğer böyle bir bez bulamıyorsanız hamurun bulunduğu kabın üzerini streç filmle kapatmayı da bir alternatif olarak değerlendirebilirsiniz.

Poğaçanın pişerken kabarıklığının gitmemesi için beklettikten sonra yeniden yoğurmalısınız.

2021 yılı içerisinde arama motoru Google’da en çok aranan yemekler listesine girmeyi başaran pizza, lezzeti ve doyuruculuğu nedeniyle birçok kişinin tercih sebebidir. İçerisine konulan malzemelerle damak tadına göre ayarlanabiliyor. Peki, evde pizza nasıl yapılır ve pizza yapmak için gereken malzemeler neler? Anne usulü muhteşem bir pizza tarifini sizlerin beğenisine sunuyoruz.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Piyasada gerek zincir gerek butik pek çok pizza dükkanı bulunuyor. Peki ya evde pizza yapmaya ne dersiniz? Malzemelerini gönlünüzde seçebileceğiniz, daha fırından çıkar çıkmaz sıcak sıcak bir pizzaya hayır diyebilir misiniz? Pratik ve lezzetli bir pizza tarifi ile bu enfes tadı evlerimizde yapmak mümkün. Üzerine ve içine birçok malzemenin konulduğu pizzanın ana malzemeleri mozzarella peyniri, sosis, domates, salam, biber, zeytin, mısır sayılabilir. Pizzanın bulunuşu hikayesi ise savaş dönemine dayanır. Söylenilenlere göre İtalyan kadınların yokluk yüzünden açtıkları hamur üzerine ellerinde malzemeleri koymaları ile pizza ortaya çıkmış. Başta İtalya olmak üzere ABD’de birçok farklı çeşitleri yapılmıştır. 

Pizzanın içinde olabilecek malzemeler örnek vermek gerekirse en popülerleri olarak şunlar sayılabilir:

  • Mozzarella peyniri, Beyaz peynir, Acı biber, Mısır, Yeşil biber, Soğan,
     
  • Siyah zeytin, Yeşil zeytin, Mantar, Baharatlı kıyma, Kuru fesleğen, Ispanak,
     
  • Enginar, Brokoli, Küp Tavuk, Küp Hindi, Domates, Pastırma, Sosis,
     
  • Pepperoni (İtalyan salamı), Salam, Küp Sucuk, Dana Jambon, Sucuk,
     
  • Ton Balığı, Köz Kırmızı, Biber, Kekik, Sarımsak, Jalapeno.
     

ANNE USULÜ PİZZA TARİFİ:

MALZEMELER

4 su bardağı un
1 tatlı kaşığı zeytinyağ
1 su bardağı su
1 fincan ılık su
10 gr maya
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı pekmez
göz kararı domates püresi
göz kararı rendelenmiş kaşar
göz kararı kekik

YAPILIŞI

İlk olarak unu eleyin. Unun ortasında bir havuz açarak içine su, şeker, zeytinyağı, pekmez, mayalı su ekleyerek hamur haline getirin.

Tuzu sonradan eklemelisiniz çünkü maya ile tuzun temas etmemesi lazım.

Bu şekilde hamuru 8-10 dakika yoğurduktan sonra üzerini streç film ile kapatarak 2 saat dinlenmeye bırakın.

Dinlendirdiğiniz ve kabaran hamurdan arzuladığınız büyüklükte parçalar alarak hamuru açmaya başlayın.

Tepsinin üzerine koyduğunuz pizza hamuru üzerine önce domates sosunu yayın.

Sonrasında ise hangi malzemeleri koymak istiyorsanız yerleştirin.

Önceden 200 dereceye ısıtılmış fırında peynirler eriyene kenarları kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun…

Kadınların seçtiği kombinin altına tercih ettikleri ince topuklu ayakkabılar her zaman zarif ve şık bir görünüm sağlayarak kombini tamamlar. Sezonun trendlerine yönelik yapılan bir ayakkabı seçimi, daha ön plana çıkan bir stil oluşturulmasını sağlar. Peki 2021 en şık topuklu ayakkabı modelleri neler? İşte 2021 ilkbahar-yaz ayakkabı trendlerinde öne çıkanlar..

2021 ilkbahar- yaz sezonu için ayakkabılarda günlük modeller hakim oluyor. İlkbahar yaz aylarında giyebileceğiniz günlük ayakkabılar şık, farklı ve yeni tasarım modelleriyle vitrinlerde yerini almaya başladı. Kendi tarzınızı en iddialı ve şık şekilde yansıtmanızı sağlayacak olan günlük ayakkabılar, kombinlerinizde de istenilen şıklığı oluşturmanızı sağlayacaktır. 2021 ilkbaharda kadınlar için modern stil ayakkabılar ön planda tutuluyor. Her türlü kombinin altına uyum sağlayabilen ince topuklu ayakkabılar burnu açık, bantlı, tül detaylı, stiletto gibi modellerin yanı sıra, hem alçak hem de yüksek topuklu ayakkabılar için de tasarlanmaktadır. Her kadının zevkine ve kullanışına hitap edecek modelde tasarlanan kadın ince topuklu ayakkabı modelleri her renkte ve her desende bulunabilmektedir.

2021 EN ŞIK TOPUKLU AYAKKABI MODELLERİ

Elsa Bayan Fiyonklu Babet Selin Shoes Fiyat 139,99  TL

Loop Bayan Zincirli Topuklu Ayakkabı Selin Shoes Fiyat 179,99 TL

Kadın ince topuklu ayakkabı modelleri her kombinin altına uyumlu olabilecek renklerde tasarlanmış olup isteğe göre tek renk ya da karışık desenlerde bulunabilmektedir. 

Gaits Bayan Pimli Topuklu Sandalet Selin Shoes Fiyat 179,99 TL

İnce topuklu ayakkabı modelleri arasında her çeşit topuk boyutunda ve modelinde ayakkabı bulunabilmektedir.

Laura Bayan Triko Babet Selin Shoes Fiyat 139,99 TL

Kullanım rahatlığına ve tarza göre seçilebilecek modeller arasında stiletto ve iskarpin gibi ince ve yüksek topuklu modellerin yanı sıra makara ve kedi topuklu ince ve alçak topuklu modeller de bulunmaktadır.

April Bayan Topuklu Ayakkabı Selin Shoes Fiyat 129,99 TL

Her kombin ile kolayca uyum sağlaması ve her tarza hitap etmesinden dolayı önü açık ayakkabılar çok tercih edilmektedir.

Penelope Bayan Sandalet Selin Shoes Fiyat 129,99 TL

Ramazan ayında sahura kalkacağınız vakitte şip şak hazırlayabileceğiniz, aynı zamanda açlık hissetmeyeceğiniz en pratik tarifleri sizler için sıraladık. Yanlış bir sahur tüketimi açlığınızı tetikleyecek iken doğru bir sahur menüsü ile çok daha kolay bir şekilde oruç tutabilirsiniz! Peki, sahurda ne yemeli, ne yememeli? Ramazanda metabolizma nasıl hızlandırılır? Sahur için doyurucu ve pratik örnek menü tarifleri…

Mübarek Ramazan-ı Şerif ayında oruç ibadetini daha kolay yerine getirebilmek için sahur menüsünü doyurucu öğünlerden seçmeniz oldukça önemlidir. Ağır, yağlı ve gaz yapıcı yiyecekleri tüketmeyerek kendinizi daha tok ve zinde hissedebileceğiniz alternatif yiyeceklere özen gösterebilirsiniz. Aksi takdirde susatacak veya daha çok acıkmanıza neden olacak besin tercihleri oruç tutmanızı daha da zorlaştırabilir. Öğün sayısı azalmasına rağmen kilo alınan dönemlerden biri olarak görülen Ramazan ayında, istemsizce alınan kilolar tam bir baş belası olabiliyor. Ramazan ayında kilo alma gibi durumların görülmemesi için beslenme programında yapılan hataları Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci Arpacı sıraladı. Ramazan’da metabolizma hızını ikiye katlayacak önerilerle beraber etkili bir sahur menüsü için haberin detaylarını inceleyebilirsiniz.-

RAMAZANDA METABOLİZMA NASIL HIZLANDIRILIR? –

Gün içerisinde iftara kadar sahur zamanı hariç bir şey yenmeyeceği için mide ve bağırsakta uzun duran lif ağırlıklı gıdalara yer verin. Bunun için en ideal örnek yulaftır. Yulaf, elma rendesi ve süt ile yulaf lapası yapabilir içine sağlıklı atıştırmalıkları ilave edebilirsiniz. Zararlı toksinleri vücuttan sınır dışı etmek için iftar ile sahur arası 10 bardak su tüketimine özen gösterin. Sahurdan sonra 1 bardak soda veya yeşil çay içebilirsiniz. Başta pirinç, makarna ve şeker, bal gibi rafine ürünlerinden uzak durun. İllaki tüketilecekse esmer pirinç veya kepekli makarna tüketin.

 ‘Sahura kadar uyumayacağım’ diyerek uyku düzeninizi bozmayın. Uyku programının bozulması metabolizma hızını düşürür. 7-8 saat uyumaya dikkat edin. Sahur için ideal içeceklerden birisi de çay yerine süt içmektir. Çünkü, çay hararetinizi arttıracak ve uyanır uyanmaz su içme isteği uyandıracaktır. Tok tutması için eğer alerjiniz yoksa 2 adet haşlanmış yumurta yiyebilirsiniz. 1 kase yoğurt tüketmeyi de ihmal etmeyin.

SAHURDA NE YENİR? TOK TUTAN SAHUR MENÜLERİ LİSTESİ

ACIKTIRMAYAN DOYURUCU SAHUR MENÜSÜ

1- CACIK TARİFİ

Malzemeler: Salatalık, dereotu, zeytinyağı, tuz, pul biber, sarımsaklı yoğurt 

HAZIRLANIŞI:

Dereotunu ve salatalıkları güzelce doğrayıp, azıcık sulandırdığınız yoğurda ekleyin. Tuzunu serpip karıştırdıktan sonra üzerine zeytinyağı gezdirip afiyetle tüketin.

2- YUMURTA SALATASI TARİFİ

Malzemeler: 4 tane haşlanmış yumurta, 1 tane taze soğan (ince kıyılmış), yarım demet maydanoz, tuz, kimyon, sumak ve pul biberden 1’er tutam, zeytinyağı

HAZIRLANIŞI:

Taze soğanları ve maydanozları ince ince kıyın. Haşlanmış yumurtaları dilimledikten sonra yeşillikleri katın ve son baharatlarla beraber zeytinyağını karışımda gezdirin.

3- PEYNİRLİ TOST TARİFİ

Malzemeler: Diyet ekmeği, beyaz peynir, kekik, salatalık, domates

YAPILIŞI:

Tercih edeceğiniz ekmeğin üstüne beyaz peyniri ufalayın ve kekik ilave edin. Mikrodalgada 1 dakika ısıttıktan sonra tek ekmekle ya da tost şeklinde tüketebilirsiniz. Afiyet olsun…

Son zamanların meşhur tarifleri arasında yer alan ve tadı damaklarda iz bırakan un köftesi Kanal 7 ekranlarında yapıldı. Un köftesi, yemeği ertesi güne kalırsa lezzeti kat ve kat artacaktır. Ayrıca servis tabağına aldıktan sonra üzerine 1 tatlı kaşığı Kayseri çemeninden koyarak lezzetini attırabilirsiniz. Peki evde un köftesi nasıl yapılır ve püf noktaları nelerdir?

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Köfte, kıymaların yuvarlanarak küçük bir top şeklini almasıyla yapılan bir yemektir. Bazen köfteye, ekmek kırıntıları, kıyılmış soğan, yumurta, tereyağı ve baharat gibi malzemeler de eklenir. Köfte, kızartma, pişirme veya buğulama yoluyla yapılabilir. Türk mutfağının önde gelen lezzetlerinden birisi olan köfteyi daha önce denemediğiniz şekilde yapmaya ne dersiniz? Un köftesi, genellikle zahmetsiz ve lezzetli yemekler yapmaya çalışırız. Fakat arada damak tadımıza uygun ve zahmetli yemekler yapmadan geçmek olmaz. Bilindiği gibi en zahmetli yemekler en lezzetli yemeklerdir. Bu sebeple sizlere yöresel ve biraz zahmetli bir köfte tarifi vereceğiz. Un köftesi yapılışı gözünüzü korkutmasın. Ortaya çıkan yemeğe ve damak tadınıza hitap eden nefis lezzetine bayılacaksınız.

  • Un köftesi, servisini pirinç pilavı ve yoğurt eşliğinde servis edebilirsiniz. 

 

UN KÖFTESİ TARİFİ:

MAZLEMELER

100 gram kıyma
1 su bardağı haşlanmış nohut
2 adet kuru soğan
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çay kaşığı toz kırmızı biber

Hamuru İçin;

Yarım kahve fincanı köftelik ince bulgur
2 kahve fincanı un
1 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

Un köftesi, hazırlama aşamasında ilk olarak hamurunu yapmaya başlayın.

Geniş bir kaba elenmiş unu, bulguru ve tuzu ekleyip, az su ile kulak memesi kıvamında hamur elde etmek için yoğurun.

Elde edilen hamurdan parçalar kopartıp, kalem görümünü verin. Bu kalemlerden nohut büyüklüğünde parçalar kopartıp, avuç içlerinizle yuvarlayarak toplar hazırlayın.

Un köftesi pişirmek için 1 yemek kaşığı tereyağı ile birlikte tencerede kıymayı kavurun.

Ardından yemeklik doğradığınız kuru soğanları ilave edin.

Domates ve biber salçasını ekleyip biraz karıştırdıktan sonra suyunu aktarın.

Su kaynamaya başlayınca hamur toplarını tencerenin içerisine atın.

Bu toplar biraz piştikten sonra haşlanmış nohutları ilave edin.

Ardından 10 dakika kadar pişirin ve en az 1 saat dinlenmeye bırakın.

Afiyet olsun…

Vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaşmasını sağlayıp yağ yakımını kolaylaştırdığı bilinen limonlu ile hızlıca yağ yakabilirsiniz. Kabızlığı engelleyici bir içecek olan limonlu su ile kilo vermenizi kolaylaştırabilirsiniz. Kilo vermek için limonlu su tüketimi:

Kilo vermek adına uygulanan detoks içecekler, çoğunlukla yeşil sebzelerin mikserden geçirilmesi ile yapılır. Ortaya çıkan aroma ve tattan hoşlanmayanlara alternatif olabilecek en kolay ve lezzetli detoks tarifi olarak sizlere önerebileceğimiz bir tarif var. Eğer kilo vermek istiyorsanız elbette ki limonlu sudan yardım alabilirsiniz. Tek başına kilo verdirmeye yaramayan ancak zayıflamayı kolaylaştıran limonlu su kürü ile sizde formunuzu koruyabilirsiniz. Vücudun günlük alması gereken C vitamininin erkekte 1/5’ini; kadında ise 1/4’ünü karşılayabilen limon suyu yalnızca 11 kalori içerdiği için formunu korumak isteyen kadınların ilk tercihidir. İçerisindeki C vitamini vücuttaki hücrelerin yağı yakarak enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur. Ayrıca yapılan çalışmalar, C vitamininin vücut direncini artırarak spor yaparken de daha güç yorulmanızı sağlar. 

  • Bağırsakların hızlı bir şekilde çalışmasını kolaylaştırır.
  • Sindirim sisteminin düzenli bir şekilde çalışmasında etkilidir.
  • Uzun zamandır hareketsiz kalan ve sindirim zorluğu yaşayanlarda limonlu su etkisini gözle görülür derecede gösterecektir.
  • Ödemlerin gitmesine yardımcı olur.
  • Açlık hissini yatıştıracağından dolayı limonlu su ile kilo vermeyi kolaylaştırabilirsiniz.

ZAYIFLAMAK İÇİN LİMONLU SU NE ZAMAN İÇİLİR?

Özellikle de sabah aç karnına tüketildiğinde etkili olan limonlu suyu kahvaltıdan yarım saat önce içmek faydalıdır. Aç karna tüketildiğinde metabolizmayı hızlandıran limonlu su kilo vermeyi destekler. Günün her vaktinde tüketilebilen limonlu suyu gün içerisinde 2,5 bardağı aşmamak kaydıyla içebilirsiniz.

NOT: Ilık su ile içilmesi tavsiye edilen limonlu su, asidik özelliği ile mide problemlerinin görülmemesi için limon ve suyu yarı yarıya karıştırmalısınız.