Alerji ve iltihaplanma etkileriyle ortaya çıkan göz nezlesi, yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Anlık görme kaybına bile yol açan göz nezlesi bahar aylarında artan polen ve tozlarla beraber daha yaygın görülüm sağlar. Göz nezlesi bulaşıcı bir hastalıktır. Peki Göz nezlesi neden olur? Göz nezlesi belirtileri nelerdir? Göz nezlesi nasıl tedavi edilir?

Korneanın çeşitli nedenlerden ötürü iltihaplanması ve bu iltihaplanmanın akabinde gözde hasarlar meydana getirmesiyle ortaya çıkan hastalığa göz nezlesi denir. Kronik bir rahatsızlık olan göz nezlesinin kalıcı bir tedavisi mevcut değildir. Her mevsim geçişinde yaşanma riski artan göz nezlesinin ayrıca çevresel uyarıcıları da vardır. Toz, gözden bulaşan virüsler, kirli elin göze değmesi, yaşanılan ortamın çok havalandırılmaması gibi durumlar göz nezlesine zemin hazırlayabilir. Bulaşıcı bir hastalık olan göz nezlesi, İlkbaharla beraber yaşanma ihtimali artar. Nedeni ise artan polen ve değişen hava koşullarıdır. Bakteriyel, viral ve alerjik olmak üzere üç şekilde medyana gelebilir. 

  • Bakteriyel konjonkivit buna genellikle göz gribi denir. Lens kullanan insanlarda görülen göz nezlesidir.
  • Bulaşıcı olan ve en yaygın türü ise viral göz nezlesidir. Ortalama 6 hafta sürer.
  • Alerji sorunlarıyla beraber görülen göz nezlesine ise alerjik konjonkviti denir. Alerjinin başlamasıyla başlar. Bitmesiyle biter. 
  • Gözlerde yanma kızarma kaşınma sulanma ve bulanık görme gibi belirtilerle görülür.

GÖZ NEZLESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bakteriyel olarak görülen göz nezlesinde göz kabağını kapatırken iç yanma hissi, ışığa karşı duyarlı, sulu ya da iltihaplı akıntılarla kendini gösterir.

Viral olarak ortaya çıkan göz nezlesinde ise tek gözde yaşanmaya başlar. Tek gözden sıcak sulu bir akıntı gelir. Bir kaç gün devam eden bu durum ikinci göze geçtiğinde yanma ve göz kapağından göz bir cisim batıyormuş gibi bir his bırakır. Ayrıca tahriş olmuş gibi bir kızarma belirir. Göz adeta darbe almış gibi kızarır. Göz kapağı ve göz yaşı borusunda ödem benzeri şişlik oluşur. Işıklı ortamlarda görme ihtimali azalır.

Alerjiye bağlı gelişen göz nezlesinde burun akıntısı, hapşırma, baş ağrısı hafif ateşlenme genellikle akşamları daha çok yoğunlaşan ağrı ve akıntılarla beraber kaşınma hissi çoğalır.

GÖZ NEZLESİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hafif geçen göz nezlesi evde müdahale edilebilir. Yeşil ya da siyah poşet çayı gözlerin üzerine koyarak. Sirkeli limonlu kaynatılmış ve ılıklaştırılmış suya ped pamuk koyup göz ver çevresi temizlenir. Daha sonra küçük bir havlu bu suya batırılarak gözlerin üzerine konulabilir. Eller sürekli yıkanmalı, bulunan ortam havalandırılmalı, dışarıya güneş gözlüğüyle çıkmak göz nezlesine hafifletir. Ayrıca göz asla kaşınmamalı. Bunun aynı sıra geçmediğinde ise bir uzmana mutlaka danışılmalı. Hastanın doktor kontrolünde damla ya da ilaç alması en sağlıklı olandır. Aksi halde gözde kalıcı hasar oluşturan durumlar medyana gelebilir. 

Göz nezlesi olan hasta alerjiye neden olan ortamlardan uzak durması gerekir 

Bakteriyel göz nezlesinde iltihaplanma olduğundan merhemle tedavi edilir. 

Kontak lens kullanan kişilerin göz nezlesine yakalandıklarında gözlerinde mevcut lens varsa bunları çöpe atmalı yenisi göz nezlesi geçmeyene kadar takılmamalı. 

İlaçlarla beraber soğuk ya da ılık kompresler yapılarak mevcut virüs ya da alerjik durumun etkisi azaltılmalı. 

Evde farklı lezzetler denemeyi sevenler için muhteşem bir haberimiz var. Tam kıvamında lezzeti yerinde soğanlı ekmek son zamanların en çok arananları arasında yer alıyor. Peki soğanlı ekmek nasıl yapılır ve püf noktaları nelerdir? İşte tarifi:

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Ekmek sofralarımızın vazgeçilmezidir. Evde kendi ekmeğini yapmak, tüm evi o mis gibi ekmek kokusu ile doldurmak gibisi yok. Bugün sizlere vereceğimiz tarif soğanlı ekmek. Soğanın başrol oynadığı bu tarife bayılacaksınız. Soğanlı ekmeğin tarifi karantina günlerinde merak ediliyor. Soğanlı ekmeğin püf noktası unun elenmesi, hamurun dinlenmesi ve pişirirken fırına başka bir tepsiyle su koyulmasıdır. Ekmek yapımının tüm detayları ve adımlarını sizler için hazırladık. 

Nermin’in Enfes Mutfağı’nda bugünün menüsünde soğanlı ekmek, cennet çorbası, soğan soslu tavuk ve kalburabastıya yer verildi. Bu günün konuğu Gülay Kamaz oldu.

SOĞANLI EKMEK TARİFİ:

MALZEMELER

Hamuru için;

2 yemek kaşığı kuru maya
6 su bardağı un
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvıyağ
3 adet yumurta
1 su bardağı ılık süt
1 çay kaşığı tuz

İç harcı için;

3 adet kurutulmuş kırmızı biber
6 dal taze soğan
2 adet haşlanmış patates
Yarım demet dereotu
Yarım su bardağı siyah zeytin
Yarım su bardağı beyaz peynir

YAPILIŞI

Kuru biberi ılık suda bekletin. Bir kabın içinde ılık sütle mayayı eritin.

Süt, yumurta, yoğurt, sıvıyağ, tuz ve un koyun. Yoğurup yumuşak bir hamur tutun. Hamuru üstü kapalı olarak en az 30 dakika dinlendirin.

İyice yıkadığınız yeşil soğanları ayıklayıp, ince ince kıyın.

Beyaz peyniri rendeleyin. Kırmızı biberi doğrayın.

Haşlanmış patatesi küp küp doğrayın. Zeytinlerin çekirdeklerini çıkarın. Bütün bu malzemeleri hafifçe karıştırın.

Bu harcı mayalanan hamurla birlikte de yoğurun.

Yuvarlak bir kek kalıbını yağlayın, hamuru yerleştirip 35 dakika bekletin. 200 derecede fırında 30 dakika pişirin.

Afiyet olsun…

Kadınların olmazsa olmaz aksesuarlarından biri takılardır. Özellikle son dönemde çeşitliliğin artmasıyla birlikte birçok kişinin sıklıkla kullandığı tamamlayıcı parçalar arasında, zincir kolyeler en üst sıralarda yer alıyor. Peki 2021 en güzel altın kolye zincir modelleri nelerdir? İşte altın kolye zincir modelleri ve fiyatlarını sizler için derledik.

Geçmişten günümüze modası hiç geçmeyen altın çeşitlerinden biri zincir modelleridir. Annelerimizin, anneannelerimizin zamanında da evlenirken tercih ettikleri 22 ayar altın zincir modelleri popülerliğini korumaya devam ediyor. Modası hiç geçmeyen altın çeşitlerinden biri olan bu zincir modeller yeni ve zarif tasarımlarıyla da kadınlar tarafından tercih edilmeye devam ediyor. Günlük hayatında da bakımlı görünmek isteyen kadınların sıklıkla kullandığı zincir kolyeler, en sade kıyafet kombinlerini bile zarif ve şık gösteriyor. Zincir modelleri son günlerde birçok farklı modeli yapılan çoklu zincir kolyelerde eşlik ediyor. En güzel altın zincir modelleri ve fiyatlarını sizler için derledik. Gelin hep birlikte bakalım:

EN GÜZEL ALTIN ZİNCİR KOLYE MODELLERİ VE FİYATLARI

Şık, spor, alternatif kombin fark etmeksizin her kombinle kullanılabilen, geniş kullanım alanına sahip zincir kolyeler, tarzınızı özgürce oluşturmanızı sağlıyor.

Maraş Pullu 14 Ayar Altın Zincir 60 cm. Bilezikci
Fiyat 2.595,90 TL

60 Cm Uzun Halat Model Gemici Kilitli Altın Zincir ALTINPLAZA
Fiyat 2,466.46 TL

Genellikle büyük kolye uçlarına sahip olmayan zincir kolyeler hissedilmeyecek kadar hafif olduklarından rahatsızlık hissi vermiyor. Muhteşem tasarımlarıyla ortaya çıkan zincir kolyeler tarzınıza renk katmanızı sağlıyor.

60 Cm 4 Numara Halat Altın Zincir ALTINPLAZA
Fiyat 847.14 TL

Büyük Yıldızlı 60 Cm Zincirli Altın Kolye ALTINPLAZA
Fiyat 2,512.49 TL

50 CM ALTIN ZİNCİR KOLYE 14 Ayar | 3 Gr. Sarı Altın ATASAY
FİYAT 2.235 TL

Semiz Kuyumculuk Çift Sıra Burgu Altın Zincir (Uçsuz)
3.803,11 TL

Kars’ın yöresel yemeklerinden haşıl, bugün de vazgeçilmez damak tatlarından biri olarak sofralarda yer alıyor. Haşıl eskiden tarlalarda işçilerin karınlarını hem ucuz hem de besleyici bir yemekle doyurmak istediklerinde pişirdikleri bir yemekmiş. Peki Haşıl nedir ve Haşıl nasıl yapılır? Haşıl hangi yörenin? En kolay haşır tarifi bugünkü yazımızda.

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde buğday ya da bulgurla yapılan yöresel yemek haşıl, üzerine sarımsaklı yoğurt ve eritilmiş tereyağı dökülerek yeniliyor. Yöreye göre hazırlanışı değişen haşıl, Kars’ta tercihe göre sarımsaksız da yapılıyor. Öğütme taşıyla kırılan aşurelik bulgur, un halini alınca kaynar suya yavaş yavaş bırakılıyor. Yaklaşık 5 dakika demlenen yemek, kalınlaşmaya başladığında tepsiye konulup, ortası yuvarlak şekilde açılarak, içine yoğurt üzerine de tereyağı dökülerek yeniliyor.

  • Kars Kafkas Atlı Spor Kulübü binasında davetlilere haşıl hazırlayan Menice Başkaya, bulguru öğütmek için önce taşları hazırladı. Başkaya, ardından da bulgurları azar azar taşın içine atarak, bilek gücüyle çevirdi. Haşılın ana malzemesini hazırlayan Başkaya, daha sonra yemeğini pişirip, misafirlere sunuma hazır hale getirdi.

 

‘ESKİDEN MAKARNA VE PİLAV DEĞİL BUNLARI YERDİK’

Çocuklarına yöresel yemek yaparak, organik beslenmelerini sağladığını söyleyen Menice Başkaya, “Bu yemeklerimiz çok lezzetli oluyor. Dedelerimiz, babalarımız tarla sürmeye giderken annelerimiz hep bundan pişirirdi. Hangel, kesme aşı ve daha birçok yemek çeşidimiz vardı. Ben gençken yün dokumaya giderdim, bize haşıl ya da hangel pişiriyorlardı.

Biz de onlarla karnımızı doyuruyorduk. Makarna ve pilav o zamanlar fazla yoktu. Bize hep yöresel yemek yaparlardı. Eskiden hep bu yemekleri yerdik. Bundan 3 yıl önce haşıl yemiştik, bir de bugün yiyeceğiz. Bundan sonra da devamlı bu yemekten yapacağım. Ben de haşıl yemeyince çok özlüyorum. Çocuklarım bu yemekleri bilmedikleri için zaman zaman yapıyorum, öğrensinler ve unutmasınlar; onlar da kendi çocuklarına öğretsinler, diye” dedi.

HAŞIL TARİFİ:

MALZEMELER

2 su bardağı buğday
2 yemek kaşığı un
Yarım tatlı kaşığı tuz
Yoğurt
Sarımsak
3 yemek kaşığı tereyağı

YAPILIŞI

Buğdayları tencereye alıp üzerini geçecek kadar sıcak su ve tuz ilave edin. Kısık ateşte buğdayların suyu bir miktar çekmesini sağlayın.

Sulu buğdayın üzerine unu da ilave edip kıvam alana kadar karıştırarak pişirin.

Ateşten aldığınız tencerenin kapağını kapatıp buğdayları 5 dakika demlenmeye bırakın.

Sarımsakları dövüp yoğurtla karıştırın. Tereyağını küçük bir tavada eritin.

Dinlenen haşılı tabaklara bölüştürüp erittiğiniz tereyağını üzerine sürün. Yağın üzerine sarımsaklı yoğurdu gezdirin.

Son olarak tabağın ortasını havuz gibi açıp buraya da erimiş tereyağı dökün.

Afiyet olsun…

Buğday ve sudan yapılan Uğut, şekersiz bir tatlı türüdür. Hiçbir tatlandırıcı kullanılmadan yapılır, tadını ve lezzetini kendi kıvamından alır. Yapılması uzun sürdüğü ve yorucu olduğu için sadece özel günlerde yapılır. Peki uğut tatlısı evde nasıl yapılır ve püf noktaları nelerdir? İşte sorunun yanıtı:

Uğut, 1-2 cm boyundaki çimlerin öğütülmesi ile elde edilir ve tatlısı yapılır. Kanser gibi pek çok zor hastalığa iyi geldiği söylenen uğut tatlısının yapımı ise oldukça zordur. Uğut, üretiminden sonra cam kavanozlarda ambalajlı şekilde satışa sunulur.Sakarya Taraklı bölgesinde üretimi sağlanan Uğut tatlısının kökenleri Orta Asya’ya kadar uzanır. Şeker ilave edilmeden yapılan Uğut tatlısı, zahmetli yöntemlerle üretilir. Ispanaktan daha çok demire sahip olduğu için anemi (demir eksikliğine bağlı kansızlık) hastalarının kullanması tavsiye ediliyor. Başta magnezyum olmak üzere çok çeşitli mineraller içeriyor.

  • A, B, C, E vitaminleri içerir, B17 ile kanser hücrelerine karşı savaşır.
  • Topraktan bitkiye geçebilen 102 elementten 92′sine sahiptir.
  • Kalsiyum, demir, fosfor, magnezyum kaynağıdır.
  • Gaz, şişkinlik gibi sorunları rahatlatmaya destek verir.
  • Enerji verir, daha az uykuya ihtiyaç duyarsınız.
  • Sindirime yardımcı olur.  Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kandan ve hücrelerden toksinleri temizler. 
  • Kanın oksijen taşıma kapasitesini artırır.

Kan şekerini dengeler.  Kırımızı kan hücrelerini artırır. Antibakteriyel etkiye sahiptir.
Antioksidandan zengindir, anti-aging etkisi vardır. Kilo vermeye yardımcı olur.

UĞUT TATLISI TARİFİ:

Buğday tohumlarını ıslattıktan sonra bir bezin üstüne yayılarak üzeri örtülür. Karanlık bir odada bir süre filizlenmesi beklenir.

Çimlenen buğday tohumları, 1-2 cm uzunluğa eriştiğinde bir tokmak veya yuvarlak bir taş ile dövülerek ezilir ve suyu çıkarılır.

Ortaya çıkan su unla kıvamlandırılır ve kazanlara koyularak 15-20 saat boyunca sürekli karıştırılarak kaynatılır. Eğer sürekli karıştırılmazsa dibi tutar.

İstenilen kıvama geldiği zaman ise cam kavanozlarda ambalajlanır.

Afiyet olsun…

Osmanlı döneminden günümüze uzanan meşhur içecek olan Lohusa şerbeti, yeni doğum yapan annelerin misafirlerine ikram ettiği enfes lezzetlerden biridir. Sayısız faydaları arasında en önemli özelliği süt yapıcı olması ile bebek içinde tüketilmesi gereken Lohusa şerbetinin nasıl yapıldığını ve faydalarını sizler için derledik. Lohusa şerbeti ile ilgili bilinmesi gereken tüm detaylar için haberimizi okuyabilirsiniz…

Bilinen en eski adetlerimizden biri olan Lohusa şerbeti, 7 çeşit baharatın bir araya gelip buluşması ile özel olarak hazırlanan içecektir. Ortaya çıkan muhteşem rengi ve lezzetli mi lezzetli aromasıyla gönülleri fetheden lohusa şerbeti, yeni doğan bebeği ilk defa görmeye gelenler için hazırlanan ikramlıklardandır. Genelde doğum için hazırlanan lohusa şerbeti, misafirlerin ağızlarını tatlandırmak için idealdir. Sıcak ya da soğuk olmak üzere iki ayrı şekilde sunulabilen Lohusa şerbetinin faydaları arasında emzirme dönemindeki annelerde sütü olumlu yönde arttırdığı bilinmektedir. ‘Kızılcık şekeri veyahut kızamık’ şeklinde de ifade edilebilen lohusa şerbetinde kırmızı şeker kullanılır. Aktarlarda kolaylıkla bulabileceğiniz bu kırmızı şekere ilaveten karanfil gibi daha nice faydalı baharatlar da kullanılabilir. Hastanede lohusa şerbeti sunumları için binbir çeşit takımlar hazır halde bulunur iken geriye sadece pratik ve kolay yapımlı şerbet tarifleri aranıyor. Sizde misafirlerinizi en güzel şekilde ağırlamak istiyorsanız, lezzetli lohusa şerbeti tariflerini inceleyebilirsiniz! 

OSMANLI’DA LOHUSA ŞERBETİ ADETİ NEREDEN GELİYOR?

Kökünün Osmanlı dönemine dayandığı lohusa şerbeti, sarayda doğum yapan kadınların misafirlerine ikram ettiği özel karışımlardan biridir. Anne sütünü arttırma etkisi bulunan şerbet, Helvahane olarak ifade edilen mutfaklarda yapılırdı. En az lezzetinde olduğu kadar sunumuna da ayrı önem verilen Lohusa şerbetinde kristal veya işlemeli sürahilere konularak özel tepsilerle ikram sağlanırdı. Tazeliğinin gitmemesi için dolapta en çok 3 gün tutulması tavsiye edilebilir.

BAHARATLI NEFİS İÇECEK: LOHUSA ŞERBETİNİN FAYDALARI NELER?

  • İçerisindeki faydalı baharatlar sayesinde yeni doğum yapan annelerin süt üretimini arttırır.
  • Anne sütündeki besin değerlerini arttırarak kaliteli bir süt emme imkanı gerçekleşir.
  • Güzel kokması nedeniyle bebeğin sütten tiksinerek değil severek içmesine yardımcı olur.
  • Annenin yaşayabileceği mide rahatsızlıklarını ve bebekte meydana gelebilecek gaz sorunlarının oluşumunu engeller.
  • Annenin fizyolojik ve pskolojik olarak rahatlamasını sağlar.
  • Sıvı tüketiminin arttırılması gereken lohusalık döneminde sıvı desteği sağlar.
  • Eski dönemlerde grip, soğuk algınlığı ve zatürre gibi hastalıklara şifa için kullanılırdı.

 

LOHUSA ŞERBETİNİN YAN ETKİSİ VAR MI? LOHUSA ŞERBETİ ZARARI

Göze batacak bir sakıncası olmayan Lohusa şerbetinde dikkat edilmesi gereken bir husus, içerisine şeker katılacağı için şeker hastalığından muzdarip olan anneler ölçüyü kaçırmamalıdır. İçerisine katılan baharatlara karşı alerjik reaksiyonların olunmamasına dikkat edilmelidir.

EVDE LOHUSA ŞERBETİ NASIL HAZIRLANIR? LOHUSA ŞERBETİ TARİFİ:

5 litrelik lohusa şerbeti tarifi:

MALZEMELER:

  • – 1 tane kare Lohusa şekeri
  • – 3 su bardağı toz şeker
  • – 20 su bardağı su
  • – 4 adet çubuk tarçın
  • – 20-25 adet karanfil
  • – 1 kök havlucan
  • – 1 kök zencefil
  • – 2 kök zerdeçal
  • – 1 adet muskat
  • -Isırgan yaprağı

YAPILIŞI:

Toz şekeri ve lohusa şekerini, 15 bardaklık su ile kaynatın. Fokurdadıktan sonra 25 dakika daha altı kısık olacak şekilde kaynatmaya devam edin. Dışarıda kalan malzemeleri ilave edip 25-30 dakika daha kaynatın. Sütün artmasına yardımcı olacak ısırgan otundan birkaç tane ekleyin ve uzun süreli kaynatmayın.

Şerbet soğuduktan sonra suyunu süzerek ağzını kapatıp isteğinize göre sıcak ya da soğuk iken servis edin.

Besin değeri yüksek olan arılar sadece bal değil aynı zamanda sütte verirler. Bağışıklık sistemi için inanılmaz faydası olan bu besinde tıpkı bal gibi zor süreçlerle elde edilir. İşçi arılar tarafından salgılanan bu besin Kraliçe arının beslenmesi içindir. Arı sütü polenle elde edilmez. Keşfi sonrası yüzyıllar boyunca sağlık amaçlı tüketilmiştir. Arı sütünün faydaları nelerdir? Arı sütü nasıl tüketilir?

Arı sütü, arıların yutak bezlerinde salgıladıkları bir maddedir. Bu süt, bal arılarının; enzimleri, bal özleri ve taşıdıkları milyonlarca çiçek özünden oluşur. Kıvamı koyu sarı ve beyazdır. Tadı ekşidir ve kesin bir kokuya sahiptir. Ancak arı sütünün polenleme ile bir ilgisi yoktur. İşçi arıların bu salgılamayı yapıp kovanlara koymasının tek amacı Kraliçe arıyı beslemektir. Arı sütünün ürüme organları üzerinde olumlu etkisi vardır. Çünkü içerisinde üremeyi artıran enzim ve hormonlar bulunmaktadır. İçerisinde doğada bulunan bütün vitamin, mineral ve maddeleri barındırır. Bu süt vücudu tüm hastalıkların yanı sıra kanserli hücrelere karşı da korur. Arı sütü üzerinde halen araştırmalar devam etmektedir. İçerisinde bulunan değerli diğer maddeleri keşfedilmektedir. Yüzyıllar boyunca Çin’de tüketilen bu besinin birçok hastalığın tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılmıştır. Özellikle son yıllarda artan şeker hastalığı için fayda sağlayan arı sütü kandaki şeker indeksini dengeler. 

  • Arı sütü vücudun temel sistemi olan bağışıklık üzerinde olumlu etkileri vardır.
  • Çin’de yapılan bir araştırmada arı sütünün gençlik iksiri olduğu ortaya çıkarılmıştır. 
  • Gece yatmadan tüketildiğinde özellikle cilt yapısında bulunan hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. 
  •  Vücudun genel fonksiyonlarını güçlendirerek dayanıklılığını artırır. 
  • Bal ya da normal süt ile karıştırılıp tüketilebilir.

ARI SÜTÜ NASIL TÜKETİLİR?

Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde vücudun performansını artırmanın yanı sıra yaşlanmaya meyilli hücreleri de yeniler. Özellikle hormon üretiminde sıkıntı yaşanılan bazı dönemler vardır. Hamilelik ve ergenlik gibi dönemlerdeki hormon gelişimlerini destekleyerek daha sağlıklı çoğalmalarını sağlar. 

ARI SÜTÜNÜN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği antioksidan sayesinde bağışıklık sistemini kanserli hücrelere karşı güçlendirir.

Sporcuların kemik yapısını güçlendirerek yaşanma ihtimali olan eklem ve kas ağrılarını önler. Ayrıca ciltlerinde tahriş sonrası enfeksiyon kapma olasılığını da sıfırlar.

Kan basıncını dengeleyerek, damar sertleşmesi ve kalp hastalıklarını önler.

Gece yatmadan önce bir kaşık tüketildiğinde uyku problemini ortadan kaldırır. Aynı zamanda uyurken vücut hücrelerinin daha sağlıklı yenilenmesini destekler.

Ciltteki yaşlanmaya neden olan hücrelerin oluşumunu engelleyerek, genç hücrelerin sayısını artırır. Aynı zamanda yara, darbe ve çiziklerin iyileşmesini hızlandırır.

Vücudun hareket direncini arttırır.

Kanda bulunan zararlı toksinlerin sayısını azaltarak eklemlerde oluşma ihtimali olan ödemleri engeller.

Anne karnındaki bebeğin bedensel ve zihinsel  gelişimini destekler.

Hafızayı güçlendirdiği için alzheimer hastalığı riski olan kişilerin sürekli tüketmesi gereken bir besindir.

Mide ve bağırsak faaliyetlerini düzenler, sindirimi kolaylaştırır. Kabızlık ve şişkinlik rahatsızlıkların risklerini azaltır. 

Kullandığınız şampuanın içerisine iki çay kaşığı eklerseniz. Saç dökülmesini engelleyerek, saçın hacmini artırır.

Arı sütünü normal süt ile karıştırarak cildinize losyon olarak da kullanabilirsiniz.

ARI SÜTÜNÜN ZARARI VAR MI?

Arı ve bala alerjisi olan kişilerin tüketmesi sakıncalıdır. Aksi halde ölümcül sonuçlar bile doğurabilir. Bunun yanı sıra polen alerjisi olanlarında mutlaka bir uzmana danışması gerekir.  Kronik rahatsızlığı nedeniyle ilaç kullananlarda da bazı olumsuz sonuçlara neden olabilir. Çünkü arı sütü doğa da bulunan en güçlü vitamin ve mineral takviyesidir. Bu da kullanılan ilaçların içeriğindeki maddelerle tepkimeye neden olabilir. Ayrıca hamile kadınlarında tüketmeden uzmanlarına danışması şarttır. 

Anne baba olmaya henüz kendinizi hazır hissetmiyorsanız, eşlerin uygulayabilecekleri bazı korunma yöntemleri vardır. Kadın Doğum ve Hastalıkları Uzmanı Dr Öğr.Üyesi Emine Zeynep Yılmaz, hamilelikten korunmak için en güvenilir ve risksiz korunma yollarından bahsetti.

Halk arasında ayıplanabilir konulardan biri olan ama aslında kadın erkek demeden herkesin bilmesi gereken korunma yöntemleri, eksik ya da yanlış bilindiğinde toplum içerisinde bazı sosyolojik sıkıntılara yol açabiliyor. Plansız oluşan hamilelik sonucunda çiftlerden bazıları anne ve baba olacak olmanın verdiği heyecan ve mutluluğu yakınlarıyla paylaşmaya başlarken, bazıları daha öncesinde böyle bir durum planlamadıkları için şaşkınlığa uğrayabiliyor. Şaşkınlığa uğratmasının yanı sıra oldukça ciddi bir mesele de olan hamilelik durumu, yalnızca bebeğin değil anne ve babanın hayatı içerisinde de birincil konumda olacağı için istenilerek çocuk sahibi olmak oldukça önemlidir. Eşlerin çocuk yapmaya karar verme aşamasında göz önünde bulundurabileceği kriterler ise az çok bellidir. Bunlardan bazıları; ekonomik problemler, işsizlik, çiftlerin birlikte olabilmesi için kendilerini hazır hissetmemesi gibi etkenlerdir. Eşlerin çocuk yapmakta acele etmemeye yönelik aldıkları kararlar doğrultusunda alınması gereken önemli tedbirler vardır. Peki hamile kalmamak için en risksiz ve etkili korunma yöntemleri nedir?

HAMİLELİKTEN KORUNMA YÖNTEMLERİ NELER? EN ETKİLİ KORUNMA…

TAKVİM YÖNTEMİ:

Geçmiş dönemlerden günümüze kadar ulaşan hamilelikten korunma yöntemlerinden biri olan takvimde yumurtlama regl döngülerinin tarihleri belirtilir. Her ay başında adet gören kadınların yumurtlama yani ovulasyon dönemlerinde eşleriyle yakın temas halinde olmaları hamilelik şansını arttırır. Dolayısıyla hamile kalmak istemiyorsanız o aralıkta eşinizle yakın fiziksel temas halinde olmamalısınız.

TÜP LİGASYONU (TÜP BAĞLAMA):

Hamile kalmamak için uygulanabilecek korunma yöntemlerinden birisi de cerrahi müdahale gerektiren tüp ligasyonudur. Tüp bağlatma olarak geçen bu yöntemde kadının neredeyse hamile kalma ihtimali sıfır denecek kadar azdır. Hamilelikten korunmak için tercih edilebilir en kalıcı yöntemdir!

FİTİL YÖNTEMİ:

Kadının vajina bölgesine koyulan fitil ile hamilelikten korunabilirsiniz. Eğer fitil yoksa, köpük veya tablet şeklinde olanlarda korunma yöntemi tercih edilebilir. Vajinaya koyulduğu zaman erkeğin sperm hücresi rahme girmeden ölür ve hamilelik riski kaybolur. Yakın temas halinden 1 saat önce uygulanmalıdır.

ERTESİ GÜN HAPI:

Hamilelikten korunma yollarının tersine diğerlerinde olduğu gibi ilişki öncesinde uygulanmayıp daha sonrasında kullanılan ertesi gün hapı, korunması yöntemlerle gerçekleşen yakınmadan sonra olabilecek hamilelik riskini ortadan kaldırmaktadır.

DERİ ALTI İMPLANT:

Progesteron hormonun etkili olması ile tercih edilen deri altı implant, ortalama 4 cm kadar bir uzunluğa sahiptir. 3 yıl etkili olan deri altı implant yalnızca uzman doktorlar tarafından deri altını koyulur ve çıkartılır.

DOĞUM KONTROL HAPI:

Hamile kalmamak için adet kanamasının görüldüğü ilk gün alınması gereken doğum kontrol hapı, düzenli bir şekilde 21 gün arka arkaya alınır. 21. günün sonunda 1 hafta mola verilerek yeniden tüketilmeye başlanır. Doğum kontrol hapı bırakıldığı zaman hamilelik oluşma ihtimali eskisine döner.

NOT: Yukarıda bahsedilen korunma yöntemlerini mutlaka doktor kontrolünde uygulayın!

  • Kadınlar için korunma yöntemleri: 
  • Geçici korunma: Doğum kontrol hapları, hamilelik engelleyici iğneler, deri altı işlemler, kadın kondomu.
  • Kalıcı korunma: Tüp ligasyon (Tüp bağlatma)
  • Erkekler için korunma yöntemleri:
  • Geçici korunma: Kondom
  • Kalıcı korunma: Sperm kanallarının bağlanması (vazektomi)

Baharat olarak kullanılan kimyonun cilde faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Tadı muhteşem olan kimyon akne tedavilerinden kırışıklara, kızarıklıklardan lekelere kadar bir çok cilt sorununa adeta şifa olan kimyonun bilinmeyen faydalarını mercek altına aldık. Uzmanların yaptığı araştırmalardan derlediğimiz kimyon baharatının cilde faydaları bugünkü yazımızda bulabilirsiniz.

Akdeniz Bölgesi’nin gelir kapısı haline gelen kimyon, yemeklere lezzet vermek için kullanılır. bazı yemeklerde özellikle etli ve köfteli yemeklerde oldukça enfes tat veren kimyon baharatı uzmanların radarına takıldı. Özelikle dermologların son yıllarda dikkatini çeken kimyonun üzerinde uzun uğraşlarla yaptıkları deneyler sonucunda hem vücuda hem de cilde bir çok faydası ortaya çıkmıştır. İçerisinde yaklaşık olarak 100’e yakın kimyasal bileşen bulunan kimyon, Roma ve eski Mısır da çeşitli hastalıkların tedavisinde tercih edilmekteydi. Şimdi de uzmanların özellikle cilt bakımında kullanılmasını önerdiği kimyon, yaşlılık izlerinden sivilcelere kadar bir çok soruna çare olacak.

PEKİ KİMYON SUYUNUN CİLDE FAYDALARI NELERDİR?

Kimyonun içerisinde bolca bulunan E vitamini sayesinde Anti Aging oluşturarak, erken yaşlanmanın önlenmesinde büyük rol oynar.

 Kusursuz cilt elde  etmeye ve  cildin sağlıklı ve problemsiz kalmasına yardımcı olan kimyon, enfeksiyonlardan ve diğer cilt bozukluklarından koruyarak anti-mantar ve antibakteriyel özelliklere sahiptir.

– Ciltte oluşan sivilce, akne ve cilt döküntüsü gibi problemlerin giderilmesinde kullanılabilir. İçerisinde bol miktarda yer alan fosfor cilt sorunun iyileşmesinde etkilidir.

– Cilde zarar veren serbest radikaller ve toksinlerin verdiği zararı azaltan kimyon, cilt maskelerine dahil edilip kullanılabilir.

KİMYON CİLDE NASIL UYGULANIR?

KIRIŞIKLIKLARA İYİ GELEN KİMYON MASKESİ

MALZEMELER

Yarım çay kaşığı hafif ısıtılmış kimyon
Bir çay kaşığı süzme bal
Limon dilimi
Bir tutam nane, reyhan ya da fesleğen

YAPILIŞI VE UYGULANIŞI

Havanda reyhanı güzelce ezin. Balı ve ıslatılmış kimyonu da içerisine ekleyin.

Bir dilim limonu da eklendikten sonra tekrar ezmeye devam edin.

Daha sonra bu karışımın içine maden suyu ve ceviz büyüklüğünde bir buz parçacığı ekleyin.

Maden suyundaki gazların arınması için 5-10 dakika bekleyin. Hazır hale gelen karışımı kırışıklık olan tüm yüzünüze sürüp 15 dakika beklettikten sonra suyla temizleyebilirsiniz.

Yağmur suyunun cilde iyi geldiğini aynı zamanda saçların sağlıklı bir şekilde uzamasını sağladığını biliyor muydunuz? Uzmanların yaptığı bir araştırmalara göre yağmur suyu hem saç uzatıyor hem de cildin nemlenmesini sağlıyor. Peki bu fayda nasıl sağlanıyor? Gelin birlikte inceleyelim…

Yağmur, özellikle Mart ve Nisan ayında ülkemizde en çok etkisini gösteren ve bereketiyle gelen bir hava koşuludur. Yağmurlu havalarda pek çok kadın hem makyajı hem de saçları bozulacağı için zorluk çeker. Farklı farklı yöntemlerle saçlarının kabartmaması için yağmurdan gizleyen kadınlar, aslında yağmur suyunun saçlara ve cilde birbirinden olumlu etkileri olduğunu bilmemektedir. Önümüzdeki günlerde yağmurun bol bol olacağını hatırlatmak hem de cilde ve saçlara bilinmeyen faydalarını detaylı bir şekilde araştırdık.

Yağmur suyu, içerisinde bulunan zengin mineral sayesinde saçları besleyerek yumuşacık olmasını sağlar. Aynı zamanda saçlara parlaklık vererek canlı görünmesine de yardımcı olur.

Tam bir doğal mucize olan yağmur suyunu normal sudan ayıran özellik klor, ağır metaller ve kimyasallar içermemesidir. Bir çok uzman tarafından yapılan araştırmalar sonucunda özellikle Nisan yağmurunun suyu, saçları besleyerek, hızlı uzamasına da olanak sağlar. Ancak yağmur suyu yeryüzündeki suların buharlaşıp gökyüzüne ulaştıktan sonra gökyüzünden tekrar yoğunlaşarak yeryüzüne inmesiyle oluşması nedeniyle banyo şeklinde saçlara uygulamak yarardan çok saçlara zarar verebilir.

Bu adımda mutlaka abartmadan sadece yeterli miktarda yağmur suyunun saçlara temas etmesini sağlamalısınız.

Yağmur suyunun saçlara kadar cilde de faydaları vardır. Peki bu faydalar nelerdir?

Yağmur suyu, cilt gözeneklerini açarak, nemli ve parlak bir hale gelmesini sağlar. Aynı zamanda cildi temizleyen yağmur suyu, rahatlatıcı etkisi sayesinde tıkalı gözeneklerin hatta siyah noktaların temizlenmesine de olanak sağlar.

Elinizle yağmur suyunu cildinize masaj yaparak uyguladığınızda adeta bir maske görevi taşıyan yağmur suyunun kesinlikle cilde faydalı olduğu söylenmektedir.