Vücuttan kilo vermek isterken yüzün zayıflayarak çökmesine neden olan durumu engelleyecek önerileri sizler için bir araya getirdik. İşte diyette yapılan o hatalar…

Bazı kadınlar vücutlarının genel hatlarıyla zayıflamasını isterken yüzlerinin çökmesinden şikayetçi olur. Zayıflamak için diyet yaparken yüzün çökmesinin asıl nedeni uygulanan yanlış diyetten kaynaklanır. Hızlı ama sağlıksız yollardan zayıflamaya yönelik yapılan şok diyetler bunun başlıca sebeplerindendir. İstediğiniz fit bedeni korumak ya da bölgesel zayıflamak için kendi kafanıza göre yanlış beslenme şekli ile belirlerseniz, istenmediğiniz sonuçlar elde edebilirsiniz. Düzenli egzersiz hareketleri ve sağlıklı kilo verme yöntemlerini uygulayarak sağlıklı, doğal ve kalıcı kilolar verebilirsiniz. Peki yüz bölgesinden kilo almamak için uygulanması tavsiye edilen öneriler nelerdir? Bedeninizi zayıflatırken yüzünüzü inceltmemek için dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar:

ZAYIFLARKEN YÜZ ÇÖKMESİ NEDEN OLUR? KAS DOKUSUNDAN KİLO VERMEK

Kilo verme sürecine baktığımızda gene olarak vücutta zayıflama görüldüğü gibi yüzde de zayıflama görülür. Yüzdeki yağ dokusunda giden kilolar, yüzü ne kadar hoş ve ince gösterse de kayıp yüzün yağ dokusunda gerçekleştiği için çökmeler oluşur. Bu çökmelerin en temel sebebi çok az kalorili ve yanlış beslenme sonucu ortaya çıkar. Bir anda verilen kiloların neden olduğu en ciddi etkenlerden birisinin de yüz çökmesinden kaynaklandığı bilinmektedir.

Kilo verirken yağdan kaybettiğimiz gibi ne yazık ki kas dokusundan da kaybederiz. Yağa göre kas dokusundan kaybedilen yağlar daha fazla olursa yüz çökmesi meydana gelir. Kas kaybetmenin vücuttaki bir diğer etkisi de yüzde çöküntüsü, deri sarkması, deride döküntü, saç dökülmesi, tırnak çatlaması ve kırılması ile gerçekleşebilmektedir.

KİLO VERİRKEN YÜZÜN ÇÖKMEMESİ İÇİN NE YAPILMALI?

– Yüz çökme durumlarının önüne geçmek için diyetinizi vücudunuza uygun olanları tercih etmelisiniz. Ne kadar sağlıklı ve kaliteli beslenirseniz vücudunuz o kadar dinç görünür.

– Birden bire kilo vermek yerine yavaş adımlarla zayıflamak en doğrusudur.

– Sağlıklı beslenme ve bakım kürleriyle cilt sağlığınızı koruyabilirsiniz.

– Yüzünüzün çökmemesi için sporu kesinlikle bırakmamalısınız. Yüzde yağ kaybı olurken kas kaybının da olması çökmeye neden olabilir.

– Güneş ışınlarına fazla miktarda maruz kalan kişilerde çökme daha sık olur.

– Sigara tüketimine son vermelisiniz.

– Sebze ağırlıklı yemeklere öncelik vermelisiniz.

Süper meyve olarak bilinen ve C vitamini bakımından zengin olan goji berry, tat olarak yaban mersini ve kiraza benzer. İçeriğinde yüksek miktarda antioksidan barındıran goji berry, vücudu bakteri ve virüslerden arındırmada etkilidir. Uzak doğu ülkelerinden ihraç edilerek elde edilir. Bu yüzden aktardan alınır. Hem kuru hem yaş hem de suyu çıkartılarak tüketilebilir. Peki Goji Berry (Kurt üzümü) faydaları nelerdir?

Çin’de bulunan bir meyve olan goji berry ya da wolfberrye kurt üzümü denir. Yüzyıllardır Çin, Kore ve Japonya’da geleneksel tıpta doğal ilaç olarak kullanılır. Latince ismi lycii fructus olan goji berry, son 10 yıldır kullanımı tüm dünyaya yayılmıştır. Ekşi bir tadı olan goji berry, vişneye benzetilir. Suyu sıkılarak içildiği gibi, çiğ ya da kurutularak da tüketilebilir. Günümüzde sıklıkla çayı yapılır. Arama motorunda zayıflamak için aratılan goji berry, yapılan araştırmalarla faydaları kanıtlanmış besinler arasında yer alır. Yüksek antioksidan içeren goji berry, hücre yenilemede etkili olduğundan yaşlanmayı geciktirir. Aynı zamanda sinir hücrelerini yatıştırarak ruhsal hastalıklara fayda sağlar. En az 2000 yıllık bir geçmişe sahip olan goji berry, kalpten kısırlığa kadar birçok hastalığa  fayda sağlar. Süper meyve olarak bilinen goji berry güçlü bir kan yapıcıdır. Salatanın içine eklenerek tüketilebilir. Ayrıca kuruyemiş olarak da yenilen goji beryyi özellikle diyet yapmak isteyenler için yoğurdun içine eklenebilir. Genellikle de suyu çıkartılır ya da çayı yapılır.

GOJİ BERRY SUYU NE İŞE YARAR?

Goji berry meyvesi Çin’den tüm dünyaya yayıldıktan sonra özellikle Avrupa ülkeleri meyvenin suyunun çıkartarak tüketmeyi tercih etti. Alternatif tıpta güçlü toksin atıcı ilaç olarak görülen goji berinin ağız diş sağlığından sindirim sorunlarına kadar fayda sağladığı tespit edildi. Kalsiyum, selenyum ve çinko bakımından zengin olan goji berry, kemik gelişimine destek olur. Aynı zamanda diyet yapmak isteyenler içinde ideal bir besindir. Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırırken vücudun enerjisini yükseltir. Aynı zamanda vücutta yağ birikmesini önler.

GOJİ BERRY (KURU ÜZÜMÜN) FAYDALARI NELERDİR? 

– Yüksek miktarda A vitamini içeren goji berry, özellikle göz hastalıklarına fayda sağlar. İleri yaşlarda daha sık görülme ihtimali olan katarak hastalığını engellemek için uzmanlar gıji berry tüketimini önerir. 

Günümüzde de artış gösteren diyabet hastalığı içinde mucize bir besin olan goji berry, kandaki insilün direncini düşürür. 

Yağ yakımını hızlandıran goji berry böylece kilo vermede de etkilidir. Hızla ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyenler için ideal bir besin olan goji berry, bölgesel zayıflama için tüketilebilir. Sindirimi kolaylaştıran goji berry, bağırsak florasını da korur. Kabızlık rahatsızlığının önüne geçer.

İçeriğinde portakaldan daha fazla C vitamini içeren goji berry, bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı vücut direncini artıran goji berry, özellikle kış aylarında tüketilerek üst solunum yolları hastalıklarını önlemede etkilidir. Ancak uzmanlar goji berry tüketiminden sonra bol bol su içilmesini tavsiye ediyor. 

Doğurganlık oranını artırır. Rahim duvarını güçlendirir. Kısırlık tedavisinde etkili olan goji berry, aynı zamanda vücudun enerji oranını da artırır.

GOJİ BERRYNİN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Kronik ilaç alan kişilerin uzak durması gereken bir meyvedir. Çok aşırısı yüksek tansiyon hastalığına neden olabilir. Bu yüzden uzmanlar goji berrry gibi besinler tüketmeden kan testi yapılması tavsiye edilir. Polen alerjisi olan kişilerin de bu tarz besinler tüketilmesi önerilmez. Aynı zamanda likopene yani besinlere kırmızı olma özelliğini veren maddeye karşı alerjisi olanların da tüketmesi sakıncalıdır.

Moda dünyası, 2021 İlkbahar/Yaz sezonuyla beraber kasvetli günleri geride bırakıyor. Her telden çalan neşeli desenler, hem giyenleri hem de bakanları mutlu edecek. Sezonun trendlerini incelerken pandeminin moda tasarımcıların zekalarında nasıl şekil aldığını gelin hep birlikte bakalım:

Daha önceki sezonlardan farklı olarak bu kez karantina sırasında koleksiyon hazırlayan moda evleri ve tasarımcılar beklendiği üzere karamsar olmak yerine iyimser bir sezon geçeceğinin işaretini şimdiden verdiler. 2021 ilkbahar/yaz modasında evde kalma süreleri artınca  buluşmalar ve özel günler ertelendi. Böylelikle giyinme ve alışveriş alışkanlıklarının değişti ve bu dönemde moda da tıpkı ruh halimiz gibi iki uç arasında gidip geliyor. Daha çok evde kalan ve konforu ile dışarının davetkar çağrısı arasında kalan insan, 2021 İlkbahar/Yaz sezonunda bir yandan evde giyilebilen daha rahat kıyafetlere, korunaklı siluetlere, güven veren teknik veya ekolojik kumaşlara, sportif giysilere yönelirken, diğer yandan umudunu kaybetmeyen, özgürlüğü çağıran, yaşamı ve güzel giyinmeyi kutlayan özel tercihler yapacak.  

2021 ilkbahar/yaz modasında podyumları, çiçekler, çizgiler, puantiyeler, soyut çizimler ve hatta hepsini tek parçada buluşturan yama desenleriyle dolu. 

Pek çok markanın yeni sezon koleksiyonlarına baktığımızda elbise alternatiflerinin oldukça çeşitli olduğunu görüyoruz.

Koleksiyonlarda çeşit bol

Uzun süredir podyumlarda yalnızca lacivert ya da siyah beyaz eşleşmeleriyle gördüğümüz çizgiler bu sezon rengârenk capcanlı olacak. En iyi örnekleri ise Alice+Olivia, Gabriela Hearst, Miu Miu ve Versace podyumlarında. Dolce&Gabbana, yine İtalyan şaşasından ödün vermiyor, öne çıkan tüm desenleri yamalarla bir araya getirip bir de üzerine çılgın aksesuar takıyor.

Chanel ve Louis Vuitton, bu akımı yorumlarken grafik baskılardan faydalanmış. Pozitif hissetmeye her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde moda olabilir.

Evde durduğunuz süre boyunca çocuğunuzun gelişimine katkı sağlayabilecek farklı oyun seçeneklerini sizler için bir araya derledik. Evde oynanabilen ve el beecerisini geliştiren oyun çeşitleri…

Yaklaşık 1 buçuk senedir koronavirüs salgını ile mücadele ettiğimiz şu zorlu süreçte hepimiz geçici bir süreliğine dahi olsa evlerde durmaktan sıkılmış olabiliriz. Salgın nedeniyle evde daha çok zaman geçirmek durumunda kalan anne-babalar, çocukları ile keyifli bir vakit geçirme olanağını de kazanmış olur. Evde durulduğu sürece akıp giden zamanı boş ve verimsiz geçirmek yerine çocuklar için kazançlı ve keyifli hale getirebilirsiniz. Evde uygulayabileceğiniz değişik oyun fikirlerine ihtiyaç duyuyorsanız sizlere fikir olacağını düşündüğümüz bazı oyun alternatiflerini bir araya getirdik. Sosyal medya hesabında @ogretmen.baba kullanıcı hesabıyla ev yapımı oyunları paylaşan Mehmet Gönen ile  ‘Evde 99 oyun’ isimli kitabın yazarı Mehmet Çamlıbel’den tavsiye oyunlar…

ÜFLEMELİ BASKET:

OYUNCU SAYISI: 2 yada +2

MALZEMELER: Soda şişesi, minik kase, pinpon topu

Karşılıklı yerleştirilen şişelerin üstüne pinpon toplarını koyun ve şişelerin ortasına kaseyi yerleştirin. Oyuncular pinpon topuna üfleyip zeminden kaseye basket atmaya çalışmalıdır. Hedeflenen sayıya ulaşan kişi oyunu kazanır. Bu oyun ile çocuğun nefes kontrolünün güçlenmesi ve sayı sayma becerisi kuvvetlenir.

EN HIZLI KİM? 

OYUNCU SAYISI: 2

MALZEMELER: Koli bandı, ip, kağıt rulo, plastik top, ip

Koli bandının iki tarafı karılıklı bağlanmış iplerle oyuncular tarafından makaralara sarılır. Sarma eylemi bitince sarma biterek kendine ilk çeken kazanır. Günlük yaşam ve el becerilerinin kazanması hedeflenir.

HARİTACILIK OYUNU

OYUNCU SAYISI: 2 YA DA +2

MALZEMELER: Harita ve kum saati

Verilen süre boyunca oyunculara haritadaki yerleri bulmaları istenir. İllerin yerini en çok bilen kazanır. +7 yaş çocuklar için coğrafya bilgisinin gelişimine katkı sağlanır.

İZLERİ EŞLEŞTİR OYUNU

OYUNCU SAYISI: 1 YA DA +1

MALZEMELER: Plastik çatal, oyun hamuru

Çatalların bazıları dişler tarafından kırılır, çatalların aynı durmamasına özen gösterilir. Kırılan çatallar oyun hamuruna tek tek bastırılarak çatalların oyun hamurundaki izleri bulması istenir.

Doğum kaygısı ve endişesiyle karşı karşıya olan anne adaylarının içini rahatlatan epidural, son zamanların oldukça popüler doğum yöntemidir. Anen adaylarının doğuma karşı ön yargısını kıran epidural (normal) doğum nedir? Epidural doğum yöntemi nasıl gerçekleşir? Epidural doğumun avantajları ve riskleri neler? İşte epidural doğum hakkında bilinmesi gerekenler…

Doğum vakti yaklaştıkça kaygısı artan anne adayların bazıları her ne kadar bebekleri için en sağlıklı yöntemi uygulamak istese de çevresindekilerin acı tecrübelerini duyup onlardan etkilenebiliyor. Kaygı ve korkuları nedeniyle normal doğumdan vazgeçip sezaryen isteyen anne adayları, sezaryen sonrası çekecekleri dikiş ağrılarını bilseler normal doğuma karşı bu kadar ön yargılı olmazlar. Eğer anne adayında ya da bebekte bir sağlık problemi yoksa uzmanların üstüne basa basa tavsiye ettiği en sağlıklı ve doğal yöntem normal doğumdur. Bu önerilere rağmen normal doğum kaygısı devam eden anne adayları için popüler bir yöntem daha var! Normal doğum ile sezaryen doğumun birleşiminden oluşan epidural yöntemin uygulanmasıyla pek çok anne adayı kaygısı daha az bir şekilde doğuma giriyor. Peki ağrısız doğum (Epidural) nasıl olur?

Epidural yöntemin sezaryen doğum yönteminden farkı sezaryende uygulanan genel anestezi yerine bölge anestezisi tercih edilir. Tıpkı normal doğumda olduğu gibi yine bebek normal bir şekilde yani karındaki kesiden çıkartılmadan dünyaya getirilir. Epidural yöntemin tercih edilmesiyle anne adayı dokunmayı ve baskıyı hisseder ancak ağrıyı yaşamaz.

EPİDURAL (NORMAL) DOĞUM YÖNTEMİ NEDİR? EPİDURAL DOĞUMUN FAYDALARI NELER?

Doğum yapacak olan anne adayının ağrı eşiği düşükse ya da kendisini doğuma hazır hissetmiyorsa epidural yöntemin tercih edilmesiyle doğum gerçekleştirilebilir. Epidural tercih edilse bile hiçbir şey olmamış gibi doğumhaneden çıkması beklenilemez. Elbette biraz hissedecek, hissedecek ki ıkınmayla beraber bebek daha kolay çıksın. Anne adayının belinden özel bir iğne yapılır ve omuriliğe yerleştirilen kateterden anestezik madde verilir. Bu sayede belden aşağısı uyuşacak ve ağrı hissedilemeyecek hale gelecektir.

EPİDURAL DOĞUM NASIL YAPILIR?

Doğum anı şiddeti kasılmalarla beraber bebeğin kanalda ilerleyip dışarı çıkar. 3 aşamada gerçekleşen doğumdaki evreler; açılma, bebeğin çıkışı ve halas yeni plasentanın çıkışıdır. Hipnoz, akupunktur, aromaterapi, nefes alıştırmaları gibi çeşitli yöntemler doğum sancısını azaltmak için tercih edilebilse de en etkilisi epiduraldir.

EPİDURAL (PRENSES DOĞUM)’UN FAYDALARI VE RİSKLERİ NELER?

– Anne adayı şuuru yerindeyken bebeğinin dünyaya geliş mucizesine an ve an tanık olabilecek.

– Bazı nedenlerden dolayı normal doğum yapamayan anne adayları sezaryen yapsa bile bebeğini doğar doğmaz görebilecek.

– Ağrısız bir şekilde doğum yapma imkanı sunar.

– Kilosu aşırı olan kadınlar için zor bir şekilde gerçekleştirilir.

– İhtimali az da olsa cilt enfeksiyonu görülebilir.

– Epidurali tercih eden kadınların en yaygın karşılaştıkları sorun tansiyon düşüklüğüdür.

Ünlü oyuncu Nebahat Çehre, önceki gün Nişantaşı’nda objektiflere takıldı. Muhabirlerle ayaküstü sohbet eden Çehre, “Üzerinizdeki gerçek kürk mü? sorusuna şaşırtan bir yanıt verdi.

Habertürk’ten Onur Aydın’ın haberine göre; Nebahat Çehre, geçtiğimiz gün Nişantaşı’ndaydı. Çehre, giydiği kürk hakkındaki soruları yanıtladı. 75 yaşındaki oyuncu, “Bilmiyorum. Zannediyorsam etini kesip yiyorlar ya büyük hayvanlardan sonra da derilerini satıyorlar. Öyle bir şey zannediyorum” dedi.

“ARTIK KÜRK ALMIYORUM”

Artık kürk olmadığını açıklayan Nebahat Çehre, “Zaten satarsam yardım cemiyetine göndereceğim. Artık kürk almıyorum” ifadelerini kullandı.

Çehre, geçtiğimiz haftalarda giydiği kürkle gündem olan Bülent Ersoy ile ilgili de konuştu. Ünlü oyuncu, “Bülent Ersoy’un kendi düşüncesi. Daha fazla sıkıştırmak doğru değil” dedi.

Ersoy için hazırlanan paltoda, 55 tilkinin kürkünün kullanıldığı öne sürülmüştü.

 

Kadınlar saçlarındaki beyazları kapatmak ya da bazı dönemlerde saç rengi ile oynamak için belirli aralıklarla saçlarını boyatırlar. Ancak bazen seçtiğiniz boya rengi saçlarınızda istediğiniz etkiyi vermeyerek, görünüm olarak da çirkin olabilir. Oluşan bu görüntüyü kısa sürede yok etmek hem de saçlarınızdaki kimyasal boyayı akıtmak için hazırladığımız bitkisel yöntemleri kullanabilirsiniz.

Her kadın kuaföre giderken hayal ettiği ve beğendiği saçlara kavuşmayı ister. Fakat bu istediğiniz saç renkleri ya da modeller bazen teknik hatalar bazen de kişinin saç yapısından dolayı hayal kırıklığı yaşanacak sonuçlara neden olabilir. Bu durumu kurtarmak için yeniden saçı boyamak saçların yıpranmasına neden olurken aynı zamanda dökülerek azalmasını da sağlar. Beğenmediğini saç renginden kısa sürede kurtulmak istiyorsanız mutlaka kimyasalların dışında doğal yöntemleri denemelisiniz. Çünkü saç boyası saçı çok yıpratır. Üzerine yeniden kimyasal bir işlem yapmak saçlarınızın parlaklığının gitmesine aşırı dökülmesine neden olacaktır. Saç uzmanlarından aldığımız bilgilere göre saç boyasını akıtan yöntemleri sizlerle paylaşıyoruz.

BULAŞIK DETERJANI İLE SAÇ BOYASI AKITMA

MALZEMELER

3 yemek kaşığı karbonat
4 yemek kaşığı kepek önleyici içerikli şampuan
1 yemek kaşığı sıvı bulaşık deterjanı
Duş bonesi

YAPILIŞI

Bir kasenin içerisinde tüm malzemeleri güzelce karıştırın. Daha sonra saçlarınıza sürün. Ardından duş bonesi ya da streç filmle kapatın. 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayın.

2-3 gün bu yöntemi deneyin.

KARBONAT VE SİRKEYLE SAÇ BOYASI AKITMA

Bir kasenin içerisinde 2 yemek kaşığı karbonatı duru su ile karıştırın. Karışımı ıslak saçlarınıza güzelce sürün.

10 dakika kadar beklettikten sonra ılık su ile durulayın. Ardından sirke, su ve kokusunu sevdiğiniz bir esans yağ ile karıştırıp saçlarınıza dökün.

Bu karışımı sürdükten sonra saçlarınızı yıkamanıza gerek yok.

4 gün üst üste bu karışımı uygulayın.

EPSOM TUZU İLE SAÇ BOYASI AKITMA

Bir yemek kaşığı kadar karbonatı yine 1 yemek kaşığı epsom tuzunu 1 bardak suyun içerisinde karıştırın. Ardından saçlarınızın tamamına sürüp 20 dakika bekletin.

Beklettikten sonra saçlarınızı doğal içerikli bir şampuan ile yıkayıp, güzelce nemlendirin.

3 gün üst üste uyguladığınızda değişimi siz de fark edeceksiniz.

Kadınların ciltlerine gösterdikleri bakım, her daim genç ve güzel görünmek için yaptıkları bazen uzun saatler bazense kısa sürede tamamladıkları birbirinden farklı yöntemler oluşur. Osmanlı dönemindeki kadınlar da güzellikleri için birbirinden ilginç yöntemleri deniyorlarmış. Peki bu yöntemler neler? Osmanlı Sultanlarının güzellik sırlarında neler var?

Osmanlı dönemindeki tıbbi bilgiler binlerce yıllık Hint, Roma, İslam ve Arap kültürlerinin birikimiyle oluşturulan çok zengin ve çok değerlidir. Bu değerli bilgiler arasında Osmanlı dönemindeki kadınların güzellikleri için neler yaptığı, hangi bitkisel karışımları kullandıkları ve hangi yöntemleri tercih ettikleri bilgisi de bulunuyor. Kadınlar her dönemde güzelliklerine çok önem vermişler ve döneme uygun doğa mucizeleriyle her yaşta genç ve güzel olabilmişlerdir. O dönemde de geçerli olan “bakımlı kadın her zaman güzeldir” sözü adeta günümüze kadar gelmiştir. 

O dönemlerde de güzellik için cilt bakımında temizliğe önem veriliyormuş. Özellikle ciltlerini derinlemesine temizlemek için sık sık hamama giden Osmanlı kadınlarının keselenmek en ideal yöntemlerinden biridir. Hamama giderek keselenmek çok sık yaptıkları bakım yöntemi olduğu için sabun sektörü de o yıllarda böylece gelişmiş.

Osmanlı dönemindeki sabunlar da kişilerin istediği gibi yapılır, beğendiği kokuya göre çeşitlenmiştir. Saçlarda ise sabun sertleşme yaptığı için mutlaka hatmi çiçeği ve ebegümeci kaynatılarak elde edilen kıvamlı su yumuşatıcı kullanılırmış. Saraya sürekli kurutulmuş hatmi çiçeği ve ebegümeci gönderilmesi de o yıllarda oldukça fazla olurmuş.  Hamam ciltteki tüm ölü derileri gönderip, bakım yapsa da cildin kısa sürede kırışmasını sağladığı için banyodan sonra esans yağlar kullanılırdı. 

Sarayın en çok kullanılan ürünü gül sularıymış. Gül suyu ile ciltlerini temizleyen Osmanlı kadınları hem nemlenmesini hem de kırışıkların azalmasına yardımcı olduğunu söylerlermiş. Ciltteki yaralarını ve cilt hastalıklarını iyileştirmede kullanılmış. Bunun dışında Osmanlı tıbbında gül yağı ruh hastalıkları tedavisinde de kullanılmış. İbn-i Sina’nın da bakım yöntemlerinde sık sık kullandığı söylenir. 

Osmanlı döneminde güzellik şimdiki olduğu gibi değil, o dönemde sadelik ve temizlik bakımlılık anlamına geliyordu. Kadınlar yüz hatlarını değiştirecek bakımlar yapmıyor, hafif kokular tercih ediyorlardı. Bu bakım malzemesi olmadığından değil, sadelik ve özgünlük en ideal yöntemlerden biriydi.

PEKİ İBN-İ SİNA’NIN GÜZELLİK ÖNERİLERİ NELER?

Bugün kişisel bakım formülleri ve önerilerini nasıl bazı kitaplar, dergiler ve internette rastladığımız yazılardan takip ediyorsak, 16. yüzyıl İtalyası’nda da kadınların başvurduğu bir kaynak vardı. Bu kaynak, Trotula adlı bir kitap idi. Kitabın yazarları arasında Ortaçağ İslam dünyasının ünlü âlimi, tıp biliminin kurucularından İbni Sina olduğu düşünülüyor. 

RÖNESANS DÖNEMİNDEN EV YAPIMI DEODORANT TARİFİ:

MALZEMELER

1/3 bardak mısır nişastası
1/3 bardak kabartma tozu
10 damla lavanta, okaliptüs veya çay çiçeği esansiyel yağı
10 damla nane veya sandal ağacı esansiyel yağı
3 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
İsteğe bağlı olarak 2 yemek kaşığı E vitamini yağ

YAPILIŞI

Bütün malzemeleri yoğun bir macun elde edene kadar bir kase içinde karıştırın.
Boş bir krem kutusuna koyun ve günlük olarak kullanın.

İBN-İ SİNA’DAN OĞUL OTU YÖNTEMİ

Tonik yapmak için bir su bardağı kaynar suya, bir çorba kaşığı melisa konur. Üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika tutulur, ateşten alınır, 20 dakika demlenir sonra süzülür. Yüzünüze süreceğiniz tonik hazırdır artık. Bu formül her türlü cilt için uygun ve etkilidir. Kırışıklıkları giderdiği gibi yaşlanmayı da önler.

Çalışan kadınların yaşadığı zorluklardan biri olan akşam yemeğidir. Her akşam pratik bir şekilde ne yemeği yapsam diye düşünüyorsanız mutlaka bir araya getirdiğimiz yemek tariflerine göz atmalısınız. Hem pratik bir şekilde sofra kurabileceğiniz hem de çeşit çeşit yemeklerle sevdiklerinizi mutlu edebileceğiniz muhteşem yemekler haberimizin detaylarında.

Yemek yapmak kimileri için büyük bir zevk, kimileri için vazgeçilemeyen bir aşk, kimileri içinse bir mesleğin lezzet bulmuş halidir. Ancak çalışan kadınlar için bu saydıklarımızdan hiç biri hafta sonu hariç maalesef olmuyor. Her akşam işten eve gelen kadınlar pratik bir şekilde çocuklarına ve eşine hazırlayabileceği muhteşem yemekleri arıyor. Çeşit çeşit yemekler yaparak sofraları donatmak isteyen kadınlar için çözüm olmaya geldik. Kadınların hayatlarını kolaylaştırmaya ve lezzetleri tarifleri sofralarınıza getirmeye devam ediyoruz. Şimdi de sizlere çalışan kadınlar için pratik ve kolay akşam yemeği menüsü olabilecek tarifleri bir araya getirdik.

TAVUK SOTE TARİFİ

Sebzelerin tavukla buluştuğu ve kısa sürede hazırlanabilen lezzetli tavuk sote tarifini siz de akşam yemeğinde pratik bir şekilde yapabilirsiniz.

DOMATESLİ TART

Bir kaç malzeme ile evde kolayca yapabileceğiniz tart tarifini sizler için hazırladık. Tarife

MANTI MAKARNA

Akşam yemeği için pratik ve lezzetli bir tarif arayanlara müjde! Mantı makarna ile hem sofralarınız hemde mideniz bayram edecek. Tarife ulaşmak

PATATESLİ PANKEK

Yanına salata ya da cacık ile servis ettiğinizde muhteşem doyurucu olan patatesli pankek tarifine

KARNABAHAR KIZARTMASI

Kış sebzelerinin arasında yer alan karnabaharı farklı bir şekilde sofralarınıza taşımak ister misiniz? Tarife ulaşmak için

5 DAKİKADA LAVAŞTAN GÖZLEME

Aniden gelen misafirlerinize pratik ve muhteşem bir sofra hazırlamak isteyenlere müjde! 5 dakikada kolayca yapabileceğiniz enfes lavaştan gözleme tarifini sizlerin beğenisine sunuyoruz. Sevdiklerinizi mutlu edecek kahvaltı, öğle günün tüm saatlerine yakışan enfes lavaştan kolay gözleme tarifi sadece yasemin.com’da!

LEZİZ PATATES SALATASI

Haşlanmış patatesin en güzel halini sizlerle paylaşıyoruz. Soğan, sirke ve daha birçok şifalı besinlerin sos olarak hazırlandığı ve küp küp doğranmış patateslerle buluşması sonucu oluşan lezzet adeta doyumsuz olacak. Arkadaşlarınızla beraber muhteşem bir gün geçirmek istediğinizde hazırlayabileceğiniz patates salatası vazgeçilmeziniz olacak türden.

SULU KÖFTE

Akşam yemeğinde pratik ve lezzetli bir ana yemek hazırlamak isteyenler için sulu köfte tarifi ideal bir tarif olabilir. Kolay bir şekilde yapabileceğiniz sulu köftenin tarifi için

Türkiye’nin coğrafi işaretlerle patentlenerek uluslararası koruma altına alınan ve tescillenen yerel değerlerinin tanıtımına ve ulusal birliğine katkı sağlayan Değerlerin Daveti programında son bölümde Tavşanlı’nın coğrafi işaretli ürünü Tavşanlı leblebisi tanıtıldı.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Nohutun günlerce uğraşı sonucu terbiyesi ile, özel fırınlarda kavrulmasıyla elde edilir. Bu işlem şu aşamalardan geçer: Nohut 3 ayrı günde 3 kez tavlama işlemine yani ısıtılma işlemine tabi tutulur. 3. tavlamadan sonra bir alana serilerek dinlenmeye bırakılır. Bu yaklaşık 15 günlük bir süreyi kapsar. Leblebi yapılacağı günün akşamı ıslatılarak kabarması sağlanır. Ertesi gün leblebi yapılacağı tavada önce ısıtılır, sonra “mafrak” denilen aletle hafifçe bastırılarak kabuklarının çıkarılması sağlanır. Bu işlem sırasında nohutların bir kısmı ikiye bölünür. Bu ikiye ayrılanlar elekle bütünlerden ayrılır. Bölünenlere “kırık leblebi” de denir. Bunlardan daha çok leblebi unu yapmak için yararlanılır. Bütün olan leblebiler değişik şekillerde satışa sunulur. Bir kez daha kavrulma işlemine tabi tutulmaları sonrasında sarı üstüne siyah benekli görünüm kazanır. Buna “çifte kavrulmuş leblebi” denir. Taze leblebinin iki parmak arasında sıkıldığında un gibi ufalanması gerekir. Tavşanlı isminin bir rivayete göre; “Tavı şanlı” olarak nitelendirildiği, leblebinin yapımında kullanılan tavlamak yani kavurmak anlamına geldiğinden dolayı isminin bu şekilde oluştuğuna inanılmaktadır. Bundan dolayı bu ilçeye Leblebi diyarı denilmektedir. 

Baharat, şeker ve çikolata ile tatlandırarak karamellisinden karanfillisine, sakızlısından, kahvelisine, tarçınlı, limonlu ve acılısına kadar leblebinin 43 çeşidini yapan Tavşanlılı üreticiler, “yarım çeşit” olarak nitelendirdikleri kırık leblebiyle birlikte 43,5 çeşit leblebi ürettiklerini söylüyor. 

Programda ayrıca, “Tavşanlı leblebisi nasıl yapılır? Tavşanlı leblebisinin üretim aşamaları nelerdir? Tavşanlı leblebisi nasıl üretilir?” soruları yanıtlandı.