Lezzetli kahvaltı pratik ve hızlı olur mu demeyin, yazacağımız pesto soslu tost tarifiyle bu isteğinize çok rahat ulaşacaksınız. Sadece birkaç adımda hazırlayabileceğiniz pesto soslu tostla, sabahları sizi mutlu edebilecek tarif ile karşınızdayız. Pesto soslu tostun malzemeleri nelerdir? Pesto soslu tost nasıl hazırlanır? Haberimizde soruların cevaplarını bulabilirsiniz.

Günün en önemli öğünü kahvaltıyı atlamamak gerekir. Bazen insanlar hayat telaşesi veya o gün kahvaltı hazırlamak istemedikleri gibi nedenlerle pratik çözümler arıyor. Sabahları çoğunlukla herkesin aklına tost gelir. Biz tosta pesto sosu ekleyerek daha alışagelmişin dışında bir tat elde ettik. Tattığınızda dilinizdeki tat resöptörleri heyecanla çalışacaktır. Lezzetli pesto soslu tostun malzemeleri ve yapılışı haberimizde.

Pesto Soslu Tost

PESTO SOSLU TOST TARİFİ: 

MALZEMELER

6 dilim tost ekmeği
6 dilim domates
6 dilim kaşar peyniri
6 silim jambon

Pesto sos için:

1 demet fesleğen
1 çay bardağı toz haline getirilmiş ceviz
1 diş sarmısak
1 çorba kaşığı zeytinyağı

Üzerine:
Kekik

Pesto Soslu Tost

YAPILIŞI:

  1.  Önce pesto sosunu hazırlamak için bütün malzemeleri blenderdan geçirin.
  2.  Üç tost ekmeğinin üzerine ekmeklerini bolca hazırladığınız pesto sosundan dökün ve eşit derecede yayın.
  3.  Sırasıyla üzerine dilim domates, kaşar peyniri ve jambon koyun.
  4.  Hazırladığınız lezzetli ekmeklerin üzerini diğer yarılarıyla kapatın.
  5.  Sandviçleri tost makinasına koyun.
  6.  Üzeri kızarana ve kaşarlar eriyene kadar tost makinesine basın.
  7. Tost makinesinden alıp üzerine kekikleri dökerek servis edebilirsiniz.

 

İçerisinde bir çok vitamin bulunan biberlerle hazırlanan çorba görünmez zırh gibi sizi hastalıklardan koruyor. Sağlık açısından çok yararlı olan biber çorbası aynı zamanda çok lezzetiyle de en çok sevilen çorbalardan birisidir. Özellikle kış aylarında çokça tercih edilmesi gereken biber çorbası nasıl yapılır? İşte en kolay biber çorbası tarifini sizlerle paylaşıyoruz.

Kış aylarında ilk sıralarda pişirilmesi gereken çorba tarifi ile karşınızdayız. Biberin içerdiği onca vitamin ve lezzet buluşunca vazgeçilmesi zor olan bir lezzet meydana geliyor. Biber çorbası ana malzemesi biber sayesinde doğal antioksidandır. Biberin içerdiği A ve C vitaminleri sayesinde vücudun direncini artırır. Kış mevsiminde soğuk algınlıklarından daha çabuk kurtulmasını sağlayan bu çorba aynı zamanda sindirimi de kolaylaştırıyor. Biberin bu kadar çok faydasından bahsettiğimize göre en pratik kırmızı biber çorbası nasıl yapılır? Gelin hep birlikte bakalım: 

Biber Çorbası

BİBER ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

6 diş sarımsak
4 tane kırmızı kapya biber
2 tane chili biber
5 su bardağı su
2 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı un
Tuz
Karabiber
1 tutam toz kimyon
1 tutam toz zencefil
1 tutam toz şeker
1 su bardağı tavuk suyu

Biber Çorbası

YAPILIŞI

Önceden ısıttığınız tencerenin içine ezdiğiniz sarımsakları, iri iri kestiğiniz biberleri ve suyu koyun.

Sonrasında tencerenin kapağını kapatın ve kaynamaya bırakın.

Pişen biberleri süzün ve el blenderiyle geçirin.

Ocağa aldığınız tencerenizin içine tereyağı ve unu ekleyin ve kavurun.

Önceden hazırladığınız biber püresinin süzgeçten geçirip tencerenizde koyun.

Tuz, karabiber, toz kimyon, toz zencefil ve toz şekeri ilave edin ve karıştırın.

Biberlerden çıkan suyu ve tavuk suyunu tencereye ekleyin daha sonra karıştırın.

Son olarak tencerenizin kapağını kapatın ve kaynamaya bırakın.

 

Kreatinin kan ve idrar testi sonuçlarında sıklıkla görülen bir değerdir. Kreatinin düşmesi ve yükselmesi sonucunda ise bazı durumlar ortaya çıkar. Peki Kreatinin nedir? Düşüklüğü ve Yüksekliği ne anlama gelir? Kreatinin neye yarar?

İnsan vücudunun sağlıklı şekilde çalışması için tüm değerlerinin stabil seviyede olması önemlidir. Değerler normalin altına düştüğü zaman bazı sağlık sorunları ile karşılaşılabilir. İnsan sağlığı açısından kreatin değerleri ise önemlidir. Kreatin değeri normalin altında bir düşüş gösterirse birçok sağlık sorunlarına sebep olabilir. 

kreatinin nedir

KREATİNİN NEDİR?

Kreatinin, kas metabolizmasının ürettiği kimyasal bir atık molekülüdür. Kaslarda oluşacak enerji üretimi için kreatinin molekülü büyük öneme sahiptir. Hem kadınlarda hem de erkeklerde normal seviyelerde görünmesi büyük önem taşır. 

KREATİNİN NEYE YARAR?

En çok merak edilenler arasında ise kreatinin neye yaradığıdır. İşte kreatinin yararları:

  • Kreatinin öncelikle yaşa bağlı olan kas kaybının önüne geçmektedir.
  • Böbreklerin daha sağlıklı çalışmasını sağlar
  • Miyozinin artmasını sağlar
  • Kas hacminin artmasında büyük rol oynar
  • Kasların daha güçlü olmasını sağlar

kreatinin yüksekliği ne anlama gelir

KREATİNİN YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR?

Kreatinin değerleri yaşa, cinsiyete göre değişiklik göstermektedir. Kanda oluşabilecek kreatinin yüksekliği, böbrek hastalığını işaret eder. Kadın ve erkeklerde kreatinin değeri farklılık gösterebilir. Böbrek fonksiyonlarının normal çalışmadığı zamanlarda, böbrekte hasar gibi durumlar meydana gelir buda böbreklerin sağlıklı çalışmasına engel olur. Atıkları yeteri şekilde filtreleyemeyen böbrek, kreatinin değerinde yükselmeye sebep olur. Yükselen kreatinin değeri ile karşılaşan kişilerde böbrek sorunları ortaya çıkabilir.

Böbrek yetmezliğine sebep olur mu?

Vücutta oluşacak bazı semptomlar ise şu şekilde sıralanabilir:

  • İştahsızlık
  • Kusma
  • Kaşıntı
  • Halsizlik
  • Grip gibi belirtiler görüle bilir. Böbreklerin gerekli işlevini yerine getirmediği takdirde suyu atamaz vücutta su birikir ve buda bacaklarda şişme ve nefes darlığı gibi nedenlere sebep olabilir

Aynı zamanda Kreatinin yüksekliği bir hastalığın göstergesi de olabilir. Bu hastalıklar şöyle sıralanabilir: 

  • Böbrek Enfeksiyonu 
  • Diyabet
  • Yüksek Tansiyon
  • Kalp Hastalıkları
  • İdrar Yolları Tıkanması
  • Böbrek Yetmezliği
  • İlaç Toksititesi

Kreatinin düşüklüğü ne anlama gelir

KREATİNİN DÜŞÜKLÜĞÜ NE ANLAMA GELİR?

Kreatinin düzeyinin düşük çıkması, kreatinin yüksekliği gibi kan ve idrar testlerinde tespit edilir. Kreatinin düşüklüğünün hiç bir klinik önlemi yoktur. Belirtileri ise şunlardır:

  • Düşük Kas Kütlesi
  • Aşırı Kilo Kaybı
  • Karaciğer Hastalıkları
  • Hamilelik

Modanın geçmişi yüzyıllar öncesine dayanırken özellikle ayakkabıların günümüze kadar olan değişimi moda severlerin dikkatini çekiyor. İşte geçmişten günümüze ayakkabı modelleri…

Geçmişi M.Ö 3500’lere kadar dayanan ayakkabıların icadının Amerikalı yerlilere ait olduğu söylense de bu konuda en üretici toplum olarak Mısırlılar kabul ediliyor. Ortaya çıkışını, ilk insanlardan bu yana ele alırsak; yeryüzünün sert koşullarına, keskin kenarlı taş veya kaya parçalarına, kızgın ya da dondurucu soğuklara karşı korunmak için ağaç kabuklarından, yapraklardan ve daha sonraki dönemlerde de hayvan derilerinden ayakkabılar yapıldı. İlk çağlardan bu yana vazgeçilmez bir giysi olan ayakkabılar aynı zaman bir statü göstergesi olarak da hayatımızda varlığını sürdürmüştür.

Ayakkabılar dünyada çok farklı iklimlerde yaşayan insanların yaşam standartlarına göre değişiklik gösterdiği gibi tarih boyunca moda da bu parçalar üzerinde etkisini sürdürdü. Araştırmalara göre bilinen ilk ayakkabı türünün sandalet olduğu biliniyor.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYAKKABI MODELLERİ

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Mısır’ın 18. hanedanından Tutankamun’un hazineleri arasında yer alıyor. Tarihin ilk ayakkabı/terliklerinden olan bu sandalet şu anda Kahire’deki Kahire Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu sandalet de Mısır’dan ve bitki kökleriyle boyanmış. Şu anda İsviçre’de Bally Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu sandaletlerin de İsrail’de bir ormanda bulunduğu iddia ediliyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

M. Ö. 800’lü yıllara ait bu demir ayakkabı, İsviçre’deki Bally Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu gümüş sandal Bizans Dönemi’ne ait. Sadece bu ayakkabının malzemesine ve işlemesine bakarak Bizanslıların zengin insanlar olduğu anlaşılabiliyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

 Bu 15 – 16 yüzyıl civarında Perslilerin kullandığı bir ayakkabı. Şu anda Roma International Ayakkabı Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Fransa’da III. Henry zamanına ait bu ayakkabı, kenar süsleriyle dikkat çekiyor. Bu deri kadın ayakkabısı Roma İnternational Ayakkabı Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Mavi deri üzerine gümüş ipliklerle işlenmiş bu kadın ayakkabısı 17. yüzyıla ait.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Deri ve işlemeli kumaştan yapılmış bu bot, daha çok at biniciler için yapılmıştı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Antik Yunan’ın efsanevi kralı Agamemon, bacaklarını ve ayaklarını, gördüğünüz bu gümüş zırhlı ayakkabının benzerleriyle koruyordu. 4.5 kilo olan bu bot şimdi Roma İnternational Ayakkabı Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu zarif kadın ayakkabısı ise efsanevi Fransız Kraliçe Marie -Antionette’e ait. 10 Ağustos 1792’de bulunan bu ayakkabı Paris’te Carnavalet Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Özenle işlendiği her halinden belli olan bu topuklu terlikler 18. yüzyılın başlarında Fransa’da keşfedildi.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu tür terlikler 18. yüzyılda sevgililer tarafında birbirlerine hediye edilirdi. Terliğin ucu ne kadar yüksekse, sevginin de o kadar büyük olduğu anlamına geliyordu…18. yy’a ait bu terlikle rural, popüler sanat müzesinde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

1855 yılına ait bu ayakkabı deri ve kumaş karışımı. Şimdilerde Roma Ayakkanı Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Siyah deri ve satenden yapılan bu ayakkabı yürümek için oldukça rahatsız. Süslemek için de küçük bir porselen düğme kullanılmış. Ayakkabının topuk yüksekliği 20 santimetre. 1900 yılında Vienna, Avusturya’da keşfedilmiş.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

19. yüzyıla ait bu ayakkabı Çin saraylarında giyiliyordu. Bu beyaz porselen ayakkabı Roma International Ayakkabı Müzesi’nde sergileniyor.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu bot 19. yüzyıl Çin’ine ait. Sateni korumak ve bozulmasını önlemek için metal zımbalarla süslenmiş. Ayrıca üzerinde altın rengi ve siyah dragon işlemeleri var.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu ayakkabı, A. Gillet isimli bir ayakkabıcının 1928 – 1930 yılları arasında tasarlayıp hayata geçirdiği bir model.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

 1942 yapımı bir savaş ayakkabısı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

1947 yılında Sarkis Der Balian isimli tasarımcı tarafından yaratılmış kırmızı saten ayakkabı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Uzun, pembe botlar 1950 yılının Paris’ine ait. Giyip çıkarması daha kolay olsun diye ön kısmına 17’şer adet düğme eklenmiş.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Cindrella’dan esinlenen 1950 yapımı bir Sarkis Der Balian ayakkabısı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

,

Bu pembe, deri ayakkabıya tarihin ilk babeti diyebiliriz. 1955 yılında plajda giyilmek için tasarlanmış.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Salvatore Ferragamo tasarımı 1956 tarihli ayakkabı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Bu ayakkabı Marilyn Monroe için 1960 yılında Let’s Make Love filminin çekimleri sırasında tasarlandı. Ayakkabıyı Salvatore Ferragamo tasarladı.

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

François Villon tasarımı renkli süet bot. (Paris 1980 -1981)

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Dama tahtası modelli Louis Vuitton ayakkabı. (1998)

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

Roger Vivier’in ‘Havuç’ sandaleti. (2002)

geçmişten günümüze ayakkabı modelleri

2003 yılında İngiltere Kraliçe’si 2. Elizabeth için tasarlanan Vivier ayakkabısı.

Dünyaya gelen bebek, doğumla birlikte dünyayı ve her nesneyi, cismi, sesi ve dokuyu anlamlandırmaya çalışır. Dil gelişiminin de bu süreçte göz temasıyla başladığını ifade eden uzmanlar, ebeveynlerini takip ederek bebeklerin konuşmayı taklit etmesiyle öğrendiğini belirtti. Eğer çocuk 1 yaş civarında ilk kelimelerini söyleyemediyse bir problem olabileceğinin altı çizildi.

Pandemi döneminde insanların etkilendiği gibi bebeklerin gelişim süreçlerinin de etkilenildiğini aktaran uzmanlar, sosyal çevreden uzak kalmasıyla birlikte, sıklıkla ekrana maruz kalmalarının sonucunda dil gelişiminin olumsuz etkilendiğini açıkladı. Özellikle 3 yaşına kadar çocukların ekrandan uzak tutulması ve kullandırılmaması gerektiğini belirten uzmanlar, dil gelişimi ve sosyal gelişimin eksik kaldığını ifade etti.

bebeklerde konuşma

BEBEĞİN DİL GELİŞİMİ

1 yaşında bir bebeğin ilk anlamlı kelimelerinin duyulması gerektiği ve 2 yaşında en az 50 kelime ile 2 kelimelik cümleleri oluşturması beklenmektedir. (Anne gel, baba gitti vb.) 3 yaşındaki bir çocuğun ise 350 kelime ile derdini anlatabiliyor olması, bir eylem üzerinden talepte bulunması, rica etme, anı anlatma gibi kelimelerle anlatım yapabiliyor olması gerekmektedir. 4 yaşında ise bir olayı özetleme, hikaye anlatma gibi konuşmalarda, fikir beyan etme ve kendini ifade edebiliyor halde olması beklenmektedir. 

bebeklerde konuşma

DİKKAT! EĞER ÇOCUĞUNUZ 1 YAŞINDA İLK KELİMELERİNİ SÖYLEMEDİYSE…

Eğer normal izleyen yukarıda anlatan olayları gerçekleştiremiyor, 1 yaşında kelime söyleyemiyor, 2 yaşında iki kelimelik cümle kuramıyorsa, çocuğu takip etmeyi asla bırakmayın. Hareket taklit etme yetisinde, yada söylediklerinizi yerine getirme konusunda sıkıntı yaşıyorsa gelişim sürecinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Çevrede genellikle bu duruma “Babası da geç konuştu” yada “Abisi, kuzeni de böyleydi” gibi söylenenlere aldırış etmeyin. Çocuklar için vakit oldukça önemlidir. Çocukluk çağının gelişiminde bir sıkıntı yada aksaklık yaşanırsa, bu çocuğun ömür içerisinde yaşayacağı olayları da tetiklemektedir. Gelişimsel olarak basamaklarda eğer bir eksiklik görürseniz bir destek almaktan çekinmeyin.

bebeklerde konuşma

ÇOCUĞA ZAMAN AYIRIN

Konuşamayan çocukla oyunlar oynamaya çalışın. Özellikle aile içi oynan oyunları çocuk için çok önemli olduğunu açıklayan uzmanlar, dil ve sosyal gelişimi açısın da oldukça verimli aktiviteler olduğunu belirtti. Oyunlarda çocukların oyuncaklarıyla nasıl oynaması gerektiği ve oyun amacı gibi, sesler, kelimeleri nasıl telaffuz edeceğini öğretin. 

Tesettür giyimin en önemli parçalarından biri olan şallar, şıklığı ve zarafetiyle kombinlerinizi tamamlıyor. Trend renk ve desen çeşitleri ile göz kamaştıran ve her giyim tarzına uyum sağladığı için rahatlıkla kombinlenebilen piliseli şalları sizler için derledik. İşte 2022 yılına damgasını vuracak piliseli şal modelleri…

Her sezon şal bağlama stilleri ve şal trendleri tesettür modasını hareketlendiriyor. Modanın öncüleri birkaç adım ileride tesettür giyimin en önemli parçası olan şallarla ilgili etkili çalışmalar yürütüyor. Kolay kullanımı ve estetik görünümleri ile tarz sahibi kadınların günlük kombinlerinde çok önemli bir yere sahip olan şallar, yüksek kaliteli kumaşlardan üretilerek farklı tasarımlarıyla ön plana çıkıyor. Özellikle de özel gün ve gecelerde abiye kıyafetlerle rahatlıkla kombinlenebilen abiye şal modelleri; davet, nişan ve düğünler için kadınlara kolaylık sağlıyor. Bunun yanı sıra hemen her yıl tercih edilen ancak özellikle 2022 yılına damgasını vuran piliseli şallar tesettür modasında çok arananlar arasında yer alıyor.

Mavi, siyah, koyu gri ve siyah şallar daha çok ağır ve estetik bir görünüm sağlarken; bordo, yeşil, pembe ve kırmızı gibi renklerle de daha dikkat çekici bir tarza sahip olabilirsiniz. Şal seçiminizi yaparken kıyafet kombinlerinizdeki renklerle kontrast oluşturacak olan model ve rengi tercih ederek, tarzınızla mükemmel bir uyum yakalayabilirsiniz.

2022 YILINA DAMGASINI VURACAK PİLİSELİ ŞAL MODELLERİ

inci eşarp piliseli şallar

İNCİ EŞARP / Trendyol (PLS0001): 229,90 TL

losyana ve avelieer şal modelleri

LOSYANA / Hepsi Burada Piliseli Bambu Şap Bordo: 89,90 TL

AVELİEER / Piliseli Bambu Şal: 108,00 TL

belifanti ve endam butik şal modelleri

BELİFANTİ / Trendyol Piliseli Siyah Şal: 74,99 TL

ENDAM BUTİK / Trendyol Piliseli Petrol Şal: 79,90 TL

mooncorn şal modelleri

MOONCORN / Trendyol Acı Kahve Piliseli Bambu Şal (PLSLMNC0001): 87,92 TL

MOONCORN / Trendyol Benetton Yeşili Piliseli Bambu Şal (PLSLMNC0001): 87,92 TL

Üç tarafı denizlerle kaplı vatanımız balık açısından çok zengin bir ülkedir. Envai çeşit balıklar arasında lezzetli olan bir balık bir minekop balığıdır. Yağlı bir balık türü olduğundan lezzeti çok fazladır. Zengin mutfağımızda, hünerli ellerin dokunuşuyla bir lokmasıyla yiyenlerin çok seveceği minekop balığı nasıl yapılır? Sizler için minekop balığı pişirirken dikkat etmeniz gerekenleri sıraladık.

Ülkemizin denizlerinde yetişen Minekop balığı kumlu ve kayalıklı ortamlarda yaşamaktan zevk alır. İri pullara sağlık minekop yağlı bir balık türü olduğu için çok lezzetlidir. Sağlığa faydası da çok fazla olan balığın kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiği bilinir. Bunun yanı sıra bir çok rahatsızlığı önler. Olta balıkçılığı da yapılan minekop balığı en lezzetli şekilde nasıl pişer sizler için araştırdık. Beyaz etli balık türü minekop balığını pişirmek için malzemeler nelerdir, adım adım minekop balığı tarifi nedir? Haberimizde bu sorulara cevap bulabilirsiniz.

FIRINDA PATATES VE SOĞANLI MİNEKOP TARİFİ:

MALZEMELER

6 minekop balığı
2-3 kaşık zeytinyağı
4 orta boy patates
2 kuru soğan
1 yemek kaşığı çeşnili tuzot

Fırında Minekop

YAPILIŞI

Balıkları yıkayın ve süzün.

Balıkları zeytinyağı ve tuzla iyice ovarak dinlendirmeye alın.

Patatesleri soyun ve halka halka doğrayın.

Sonrasında doğradığınız patatesleri yarıya bölün.

Derin bir kaba aldığınız patatesleri zeytinyağı ve tuzotla ovun.

Soğanları soyun ve dörde bölün.

Yağlı fırın tepsisine sırasıyla önce patatesleri, minekoplarınızı, kenarlara da soğanları koyun. (Püf Noktası: Balıklarınızı fırınlamadan önce üzerine bıçak darbeleriyle 2-3 çizik atabilirsiniz)

Tepsiyi fırına koyabilirsiniz. Balıkları 30-40 dakika pişirin.

Sonrasında dışarı çıkarın.

Tatlı krizi tutanlar için harika bir tarifle karşınızdayız. Yapımı çok kolay olan efsane tat tereyağlı Alman kekinin nasıl yapıldığını sizler için yazdık. Alman kekine aynı zamanda Butterkuchen denir. Evde kolaylıkla hazırlayabileceğiniz bu tarifin sonunda sağlıklı bir tatlı elde etmiş olursunuz. Abartmadan tüketildiğinde mutluluk hormonu salgılayan kekin ayrıntılarına haberimizde yer verdik.

Yaşanan tatlı krizlerini dindirmenin en lezzetli yolu olan o gıdayı tüketmek için harika bir seçenek ile karşınızdayız. Tereyağlı Alman keki namı diğer Butterkuchen lezzetini yakalamak için uygulayabileceğiniz adımları yazdık. EN önemlisi mayalamaya dikkat etmenizdir. Aşağıda vereceğimiz adımları özenle ve dikkatle uygularsınız eşsiz bir lezzete ulaşacaksınız. Un, tereyağı ve şekerin buluşmasından oluşan Alman kekinin malzemeleri ve hazırlanışını araştırdık. Haberimizde bulabilirsiniz.

Alman Keki – Butterkuchen

TEREYAĞLI ALMAN KEKİ (BUTTERKUCHEN) TARİFİ:

MALZEMELER

1,5 su bardağı ılık süt
3 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında)
1 paket yaş maya
4 yemek kaşığı (tepeleme) toz şeker
1 paket vanilya
4,5 – 5 su bardağı un
2 adet yumurta (oda ısısında bekletilmiş)

Üzeri için: 

1,5 su bardağı badem
9 yemek kaşığı soğuk tereyağı
4 yemek kaşığı toz şeker – Keki ıslatmak için (İsteğe bağlı)
1 çay bardağı krema
1 su bardağı süt

YAPILIŞI

Sütü, şekeri ve mayayı bir kabın içerisinde karıştırın.

Elde ettiğiniz mayayı elinizle küçük parçalara ayırın ve kabın üzerini kapatın.

Mayayı 10 dakika dinlendirin.

Dinlenen ve aktif hale gelen mayayı kalan malzemeleri yavaş yavaş ekleyin.

Unu da  yavaşca ekledikten sonra yoğurmaya başlayın.

Hamur ele yapışacak kıvama gelmesi gerekir.

Sonrasında hamurun üzerini örtün ve 20 dakika mayalandırın.

Sonrasında tezgahın üzerine aldığınız mayayı tekrar yoğun ve merdane yardımıyla tepsi büyüklüğünde açın.

Pişirme kağıdı serdiğiniz tepsinin içine hamuru aktarın.

Tepsideki hamurun üzerini örtün ve 20 dakika daha bekletin.

Mayalan hamurun üzerine parmaklarınızla içine doğru bastırın.

Çukurların içine doğranmış tereyağlarını koyun.

Sonrasında bademleri de hamurun üzerine yerleştirin.

Toz şekeri serpiştirip 15 dakikda daha bekletin.

Tepsiyi önceden 180 derece ısıttığınız fırına koyun.

30-40 dakika kontrol ederek pişirin.

Fırından çıkardıktan sonra isterseniz sade tüketin, isterseniz üzerine süt ve kremayı çırparak koyabilirsiniz.

Moda dünyası şıklığına düşkün herkesi daha iyi tercihlere yönlendirirken, yapılan en ufak hata bunu gölgeleyebilir. Hem renk hem kesim hem de vücut yapısına göre yapılan seçimler sizi moda konusunda ikon yapmaya devam eder. Bu yüzden biz de doğru tercihleriniz için şıklığa gölge düşürebilecek hatalara göz gezdirdi. İşte şıklığınıza gölge düşürecek 3 moda hatası…

Yalnızca iş ortamında ya da arkadaşlarımızla yapacağınız bir kahve muhabbeti için bile şık olmaya özen gösteririz. Hatta yalnızca kendimizi şımartacağımız bir aktivitede temiz, tonlarıyla birbirine uyum sağlayabilecek kıyafetler seçerken tek bir hata tüm şıklığa ket vurabilir. Ne yazık ki moda bunu kabul emiyor. Bazen giyilen bir tişörtteki desen, bazen elbiseler veya pantolonlar altına tercih edilen ayakkabı bazen de boyunuza uygun giydiniz pantolon ya da eteklerin yanlış kullanımı tüm emeği harcayabilir. Bu sebeple modada yapılan hataları en aza indirgemek için bir derleme yaptık. İşte şıklığınıza gölge düşürecek 3 hata…

modada yapılmaması gereken hatalar

ŞIKLIĞINIZA GÖLGE DÜŞÜRECEK 3 HATA!

  • Fazla logo kullanmayın;

Özellikle sahte olmayan orijinal kıyafetler giymeyi tercih ettiğinizde logosunu göstermek isteyebilirsiniz. Ancak çok fazla logo kullanımı hem göz yoruyor hem de kalitesiz bir imaj sergileyebiliyor. Bazı modacıların tabiriyle hiçbirimiz “Yürüyen bir reklam olmak” istemez.

açık renkli kıyafetin altına siyah giymeyin

  • Açık renk altına siyah ayakkabı tercih etmeyin;

Genellikle kurtarıcı ve hemen her renkle kullanılabilecek parçalar olarak bilinse de bazen şıklığınızı bozabilir. Giyimde her ihtimali düşünen moda tasarımcılar özellikle açık renkli kıyafetlerin altına siyah ayakkabıyı önermiyor. Bunun yerine beyaz, nötr veya açık renkli ayakkabıların tercih edilmesi kombinin rahat bir şekilde ön plana çıkmasını sağlar.

kısa paça pantolonlardan kaçının

  • Kısa paça pantolondan kaçının;

Bacak boyunun kesilmemesi için kısa paça pantolonlardan uzak durun. Bunun nedeni de; bilek pantolonlar boyun kısa görünmesine sebep oluyor.

Vejetaryenlerin rahatlıkla tercih edebileceği çıtır patates mantısı sağlık açısından da çok faydalıdır. Fırında pişirilen yemek üzerine hazırlanan yoğurt sosuyla birlikte tüketildiğinde çok lezzetli oluyor. Hem göze, hem mideye hitap eden patates mantısı içerisinde bulunan malzemeleriyle sağlık içinde çok faydalıdır. Peki patates mantısı nasıl yapılır? İşte vitamin deposu olan patatesli mantının tarifi:

Yapılışı çok pratik olan çıtır patates mantısı aynı zamanda vitamin deposudur. İçerisinde bulundurduğu B6 vitamini ile doğal bir antidepresandır. Patateste bulunan B9 vitamini kanser riskini azaltır çünkü tüketildiğinde vücut yeni ve sağlıklı hücreler oluşturur. Bağırsaklarda yaşanan kabızlık gibi rahatsızlıklarda tercih edilebilir. Yemek yedikten sonra hazımsızlık veya şişkinlik gibi rahatsızlıklarında patates önüne geçer. Özellikle yeni doğum yapmış annelerin sütünü arttıran folat patatesle bolca bulunur. Bu yüzden muhteşem çıtır patates mantısı tarifini sizde deneyebilirsiniz. Çıtır patates mantısı malzemeleri nelerdir? İşte sağlığa faydalarını bitmeyen çıtır mantı patates yapılışı ve dikkat etmeniz gereken püf noktaları

Patates Mantısı

ÇITIR PATATES MANTISI TARİFİ:

MALZEMELER

6 küçük boy patates
1 tane yumurta
3 yemek kaşığı yumurta
1 silme yemek kaşığı un
Tuz ve karabiber

YAPILIŞI

Patatesleri soyun ve bir tencerede tuz serperek haşlayın.

Haşlama aşamasından sonra suyu süzün ve patatesleri çatalla ezin.

Patatesler soğuduktan sonra içine yumurta kırın.

Tuz ve karabiberi ekledikten sonra karıştırın.

İyice karışan harçtan küçük parçalar alıp avucunuzda yuvarlayın.

Küçük toplar haline getirdiğiniz harcı teker teker yağlı tepsiye dizin.

Tepsiyi önceden 180 derece ısıttığınız fırına koyun.

Daha sonra mantılar kızardıktan sonra fırından çıkartın.

Son olarak üzerine sarımsaklı yoğurt ve salçalı tereyağı dökmenizi tavsiye ederiz.