Kısaca “standart tıbbi tedavi ile kontrol edilemeyen, tedavi edilmesi ve yönetilmesi zor ağrı” olarak tanımlanan inatçı ağrıların, hastaları hayattan bezdirdiğini, depresyona, iş kaybına ve hatta intihara kadar sürüklediğini açıklandı.

Hepimiz hayat şartlarının monotonluğunda ağrılar geçiririz. Fakat bazı ağrılar vücutta inatçılık yaparlar. Ve bu süreçte insanların yaşam kalitesi düşürür. Önemsenmeyen ve tedavi edilmeyen bu inatçı ağrılar, kişinin yaşamını alt üst etmekle kalmamaktadır. Bu süreçte tam donanımlı doktorlardan yardım almak gereklidir. Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayda Türköz, klasik yöntemlerle tedaviye cevap vermeyen inatçı ağrıların, hastaları intihara kadar sürükleyebildiğini söyledi. Türköz, ABD’de bu grup hastalar içinde, intihar edenlerin oranının 2003’te yüzde 7,4 iken 2014’te yüzde 10,2’ye yükseldiğini kaydetti. “Standart tıbbi tedavi ile kontrol edilemeyen, tedavi edilmesi ve yönetilmesi zor ağrı” olarak tanımlanan inatçı ağrıların, İnsanlar üzerinde ciddi hasarlar bıraktığı hatta hatta intihara kadar sürüklediğini açıkladı.

İnatçı ağrılar

DEPRESYON, İŞ KAYBI VE İNTİHAR!

İnatçı ağrının, genellikle insanların yaşam kalitesi üzerinde fazlaca olumsuz etkiye sahip olduğunu ifade eden Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dragos Hastanesi Algoloji (Ağrı Bilimi) Bölümü’nden Prof. Dr. Ayda Türköz, araştırmaların, “inatçı ağrısı olan kişilerin yüzde 25’inin depresyona girdiğini ve yüzde 25’inin işini kaybettiğini, işine devam edenlerin yüzde 50’sinin ise işe eskisi kadar konsantre olamadıkları ve sonunda işten ayrıldıklarını saptadığını” belirtti. Türköz, “Amerika da yapılan bir araştırma inatçı ağrı nedeniyle intihar edenlerin oranı 2003’te yüzde 7,4’ten 2014’te yüzde 10,2’ye yükseldiğini belirtmiştir. Bu çalışmaya göre; sırt ağrısı, kanser ağrısı ve eklem ağrısı, intihar eden kişilerde inatçı ağrı durumlarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca, bu hastalarda inatçı ağrı yanında anksiyete ve depresyonun daha fazla gözlendiği bildirilmiştir” diye konuştu. Türköz, “İnatçı ağrılar, multidisipliner, yani farklı branşlardan oluşan ekipler tarafından değerlendirilmesi gereken çok özellikli bir durumdur. Öncelikle hastanın kendi hekimi ile algolog, fizyoterapistler ve psikologlar da dahil olmak üzere uzman bir profesyonel ekip tarafından izlenmesi gerekir” açıklamalarında bulundu.

bel ağrısı

HANGİ HASTALIKLAR İNATÇI AĞRIYA NEDEN OLUYOR?

Ağrıların akut, kronik ve inatçı ağrı olmak üzere üç kısımda incelendiğini söyleyen Türköz, “Bizim ‘inatçı ağrı’ dediğimiz tür, geleneksel yöntemlerle kontrol altına alınıp tedavi edilmesi sağlanamayan, hafif bir rahatlama sağlamak için bile geleneksel olmayan diğer tedavi seçeneklerine gereksinim duyulan ağrı türüdür” dedi. İnatçı ağrılara neden olan sağlık problemlerinin genelde migren ya da gerilim tipi baş ağrıları, kanser ağrıları, romatizmal eklem iltihabı, dejeneratif (bozulmuş) omurga hastalığı ve felç sonrası omurilik lezyonları olduğunu belirten Türköz, “İnatçı ağrının her zaman bariz bir nedeni olmaması ve kişiden kişiye farklılık göstermesi tedaviyi de zorlaştıran önemli faktörlerdir. Her şeyden önce hastanın artık kronikleşen bir ağrı sorunu var ise muhakkak bir algoloji doktoruna görünmesi gerekir. Bu aşamada hastanın semptomlarını doktora doğru ve ayrıntılı bir şekilde tanımlaması çok önemlidir. Çünkü inatçı ağrı teşhisi nispeten zor bir olaydır” dedi. 

Hangi hastalıklar inatçı ağrılara neden oluyor

NELERE SEBEP OLABİLİR?

İnatçı ağrıların vücuttaki bazı hormonları da etkileyebileceğini kaydeden Türköz, “İnatçı ağrı, vücuttaki stres ve enfeksiyon seviyesini yükseltebilir. Bu durum yüksek tansiyon ve yüksek nabız gibi sorunlara katkıda bulunabilir. Uykuyu engelleyerek hastanın kendisini yorgun hissetmesine, konsantrasyon bozukluklarına neden olabilir. Düşünme ve karar verme yeteneğine müdahale eder, fiziksel performansı etkiler. Hatta cinsel işlev bozukluklarına bile yol açabilir” açıklamalarına bulundu. 

Yüksek tansiyon

“İNATÇI AĞRI ZOR TEŞHİS EDİLEN BİR SORUNDU”

Türköz, şöyle devam etti: “Örneğin hasta günlük kronik baş ağrıları yaşıyorsa, migren veya gerilim tipi baş ağrıları yaşıyor olabilir. Ancak migrenin neden olduğu inatçı ağrının semptomları, diğer baş ağrısı türlerine benzer. Bu da teşhisi zorlaştırır ve tedaviyi sorunlu hale getirir. Genellikle, zaman içinde çeşitli tedaviler ağrıyı hafifletemediğinde, inatçı ağrı teşhisi konur. Örneğin, basit ağrı kesicilerle tedavilerinden sonra azalmayan ağrılar için daha farklı tedavi yöntemleri gerekebilir. Ancak ağrı, bu tedavilere rağmen hafiflemiyor ise örneğin nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar, (steroid dışı yangı önleyici ilaçlar) kas gevşeticiler, zayıf opioidler, (morfin tipi uyuşturucu ilaç) nöbet önleyici ilaçlar ve antidepresanlar, ameliyat, egzersiz ve fizik tedavi gibi yöntemler ağrının azalmasına katkı sağlayamaz ise doktorunuz ‘inatçı ağrı’ teşhisi koyabilir” dedi.

inatçı baş ağrısı

 

İNATÇI AĞRILAR NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Türköz, inatçı ağrının kesin bir tedavisinin olmamakla birlikte, tedavinin, ağrının şiddetinin azaltılarak günlük yaşam kalitesini geri kazanma odaklı olduğunu belirterek, “İnatçı ağrı, hastanın yatalak olmasını veya bakım için hastaneye yatmasını gerektirecek kadar sürekli ve şiddetli olabilir. Tedaviye bu kadar dirençli olmasının en önemli nedeni, beynin inatçı ağrı sinyallerini diğer ağrı sinyallerinden farklı şekilde algılamasıdır. Bu nedenle standart tedavi yöntemleri inatçı ağrılara fazla etki etmez” ifadelerini kullandı.

inatçı ağrılar tedavi edilebilir mi?

Türköz, inatçı ağrının tedavi yöntemlerini şöyle açıkladı: “Öncelikle teşhis amacıyla lokal anestezi yapılır. Teşhis doğrulandıktan sonra ‘nörolitik sinir blokları’ dediğimiz, özellikle kanser hastalarında uygulanan ve sempatik sinirler adı verilen bir grup sinire alkol, fenol veya radyofrekans yöntemleriyle hissizleştirme işlemi yapılır. Bundan başka nörostimülasyon (omurilik uyarıcı cihazlar) yani omurilik pilleri yönteminde hastanın ağrıyı algılama şeklini değiştirilir. Bu cihazlarla, omuriliğin çok sayıda duyusal sinir dokusu içeren dorsal kolon ve dorsal kök ganglion alanları elektriksel olarak uyarılır ve ağrı sinyalleri azaltılır veya silinir. Ayrıca cilt altına yerleştirilen özel bir pompa aracılığı ile omurilik kanalına morfin verilerek ağrı tedavi edilebilir. ‘Omurilik ilaç pompaları’ denen bu işlem, çoğunlukla kanser ve damar tıkanıklarına bağlı ağrılarda uygulanır. Ağrıyı etkin bir şekilde tedavi etmesinin yanı sıra bu yöntemin önemli bir avantajı düşük doz ilaç kullanımıdır. Bu yöntemlerin hiçbiri fayda etmezse, omuriliğin ağrı iletimini alan üst sinir hücrelerine hasar verilmesine dayanan ‘sekonder nöronların harap edilmesi’ yöntemi uygulanır” dedi.  Ayrıca yardımcı tedavi yöntemlerinin kullanılması, uzun dönem ilaç tedavisi alan hastalardaki ilaç bağımlılığını önlemek için oldukça önemlidir” diyerek sözlerini tamamladı.

İnatçı ağrılar

Günümüze kadar gelişerek gelen teknoloji aletlerinin kullanımı suistimal edildiğinde faydasından çok zararlarıyla karşılaşılabilir. Özellikle ebeveynlerin çocuklarını sakinleştirmek için ellerine telefon vermesi ve bu durumu alışkanlık haline getirmesi olası risklere de sebep olabilir. Peki çocukları sakinleştirmenin başka yöntemleri var mı? İşte tüm detaylar…

İnsanların hayatını kolaylaştırmak için üretilen ve geliştirilen teknolojinin faydalarının olduğu çoğu kişiye göre doğru bir tezken, bazı standartlar aşıldığında zararlarıyla karşılaşmak çok mümkün. Bu durum, anne-babaların çocukları üzerinde kullandıkları sakinleştirme yöntemiyle görülebilir. Gelişme çağında olan çocuklardaki telefon merakı son zamanlarda çokça arttı. Telefonla oynayan çocuklar etrafında olup biteni duymaz ve görmezken, herhangi bir müdahalede agresif tavırlar sergileyebiliyor. Anne-babalar da çocukların sinirli halleriyle mücadele etmek yerine genellikle -en sevdikleri- telefonları ellerini verip çocuğun sosyal dünyayla iletişimini kesmeyi tercih ediyor. Eğer siz de çocuklarınızı sakinleştirmek için bu yöntemi kullanıyorsanız, onları çok büyük bir riskle baş başa bırakıyorsunuz demektir. Peki çocukları sakinleştirmenin başka bir yolu var mı?

Çocukları sakinleştirmenin yöntemleri

UZUN SÜRE TELEFON KULLANIMI OLUMSUZ SONUÇLARI DOĞURUYOR

Çocuklarınızı sakinleştirmek için ilk akla gelen telefon yöntemiyle bu durum sizi başarıya ulaştırabilir. Ancak sonucunda büyük risklerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Çocuklarınızın üzüntülü, coşkulu ya da sinirli hallerinde uygulamanız gereken ilk taktik, onları dinlemek ve sorunlarına çözüm aramak olmalıdır. Aksi takdirde çocuklarınızın sinirli ya da üzüntülü olduğu durumlarda onlarla empati yapmayıp telefonla sakinleştirmeye çalışırsanız çocuklarınızda zamanla, hem fiziksel hem de psikolojik olarak gerileme görebilirsiniz.

Telefonla sakinleştirilen çocuklar risk altında

DUYGUSAL TEPKİSELLİK GÖSTERME OLASILIĞI ÇOK YÜKSEK

Araştırmacılar tarafından, 3 ila 5 yaş çocukların ekranları ne sıklıkla kullandıklarına yönelik bir analiz çalışması yaptı. 422 çocuğun ve 422 ebeveynin incelendiği analizde, sakinleşmek için sık sık eline cihaz verilen çocukların duygusal tepkisellik belirtileri gösterme olasılığının daha yüksek olduğu ortaya çıktı.

Çocuklarınızla daha çok vakit geçirin

EMPATİ YAPIN VE SORUNA ÇÖZÜM ARAYIN

Anne ve babasından yetersiz ilgi gören çocuklar içine kapanık, özgüvensiz hatta agresif olurlar. Dolayısıyla çocuklar kendine en yakın arkadaş olarak elektronik cihazları seçerler. Üzüntülü ya da mutlu hallerini paylaşacak birilerini bulamadığında parlak ve renkli ekrana sahip olan telefonlarla vakit geçirirler. Özellikle gelişim çağında olan çocuklar telefonlarla çok fazla vakit harcadıklarında ileriki yaşlarda, hem psikolojik hem de fiziksel olarak büyük risklerle karşılaşabilir. Bu durumda da anne babalara düşen görev göz ardı edilemez.

NOT!

Siz de eğer telefonlarınızı çocuklarınız üzerinde adeta bir bakıcı olarak kullanıyorsanız, onlara büyük bir kötülük yapıyorsunuz demektir. Çocuklarınızın çalışkan, sosyal ve sağlıklı olmasını istiyorsanız, onlarla daha çok sohbet etmeli; eğlendirici ve öğretici aktivitelerde bulunmalısınız.

Son dönemlerde neredeyse her markada karşımıza çıkan ev giyim kategorisi, evde konfor ve şıklığı bir arada yaşamak isteyenler için harika ürünleri gözler önüne seriyor. Onlarca tarz, renk, doku ve kumaştan üretilen pijama takımlarını seçerken zorlanıyorsanız bu yazı tam da size göre! Peki 2023 kış sezonu en iyi pijama takımı modelleri nelerdir? Kışlık pijama takımı modelleri nelerdir? İşte detaylar…

Ev giyiminin önemli bir parçası olan pijama takımlarını satın alırken birçok faktörü göz önünde bulunduruyoruz. Vücut ölçülerimize uygun, kaliteli kumaştan üretilen pijama takımlarında en dikkat ettiğimiz unsur ise mevsime uygunluğu oluyor. Kış günlerinin soğuk etkisini hissettiğimiz şu günlerde uzun kollu, kalın pamuklu ve sıkı dokunmuş pijama takımları hem rahatlığı hem de sıcaklığı vadediyor. Hava geçirgenliği yüksek ve esnemelere karşı kumaştan üretilen pijama takımları arasından zevkinize en uygun seçenekleri bugünlerde değerlendirebilirsiniz. Gelin birçok markanın ev giyim kategorisinde yer alan pijama takımı modellerine birlikte göz atalım. 

2023 KIŞ SEZONUNUN EN İYİ PİJAMA TAKIMLARI

LC WAIKIKI BİSİKLET YAKA UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI

LC WAIKIKI BİSİKLET YAKA UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI
386,99 TL

Kadife kumaşıyla rahatlığı odak noktası haline getiren LC Waıkıkı markasına ait bu pijama takımı, lacivert ve kırmızı renkleriyle göz kamaştırıyor. %93 Polyester %7 Elastan’dan üretilen ürün kış mevsiminde mutlaka gardırobunuzda olması gereken parçalardan biri. 

TCHİBO UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI

TCHİBO UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI
599,00 TL

Lezzetli kahveleriyle mutfakların baş tacı haline gelen Tchibo markası yalnızca kahve konusunda değil ev, bahçe ve yaşam gibi alanlardaki ürünleriyle de oldukça iddialı. Her zevk ve bedene hitap eden pijama takımlarıyla ev giyimine yeni bir soluk getiren markanın organik pamuklu pijama takımı ise büyük beğeni topluyor. Yumuşak pamuklu viskoz karışımı bir kumaştan üretilen pijama takımı, yıkamaya dirençli olduğu için uzun ömürlü bir kullanım olanağı tanıyor. Kayısı renginde olması ise sevimli bir görüntü sunuyor. 

H&M UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI 1104682001

H&M UZUN KOLLU PİJAMA TAKIMI 1104682001
204,00 TL

Pamuklu yumuşak jarseden üretilen H&M markasına ait pijama takımı, kolay giyilmeyi sağlayan kaplı lastikli beli ve geniş paçalı alt pijamasıyla konforu simgeliyor. Bulut desenleriyle bir araya gelen açık mavinin özgür ruhunu yansıtan bu pijama takımıyla hem kaliteli bir uyku süreci geçirebilir hem de evde gündelik işlerinizi rahat bir şekilde yapabilirsiniz.

TRENDYOLMİLLA UZUN KOLLU POLAR PİJAMA TAKIMI THMAW22PT0359

TRENDYOLMİLLA UZUN KOLLU POLAR PİJAMA TAKIMI THMAW22PT0359
201,99 TL

Soğuk kış günlerinde sıcacık hissetmek isterseniz polar pijama takımları bu noktada iyi bir seçim olacaktır. Zengin bir ev giyim koleksiyonuna sahip olan Trendyollamilla’nın en favori pijama takımlarından biri olarak karşımıza çıkan bu 2’li takım pembe rengi ve panda desenleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Maksimum 30 derecede yıkanması tavsiye edilen bu ürün mutlaka ev giyim alışverişlerinize dahil olmalı. 

PENTİ RED HEART GİNGHAM PİJAMA TAKIMI PN27HDBX22SK-ALM

PENTİ RED HEART GİNGHAM PİJAMA TAKIMI PN27HDBX22SK-ALM
599,95 TL

Viskon oranı yüksek kumaşı sayesinde rahatlık ve konfor sağlayan Penti markasının Red Heart Gingham adlı pijama takımı, kırmızının parlak tonuyla dikkatleri üzerine çekiyor. Ekose ve kalp desenlerinin iç içe kullanıldığı ürün hem sıcak tutmayı hem de şık olmayı birlikte sunuyor. 

SUWEN LULUSU PİJAMA TAKIMI SH23345660A95
259,99 TL

Özel çizgi karakterli tasarımıyla dikkatleri üzerine çeken Suwen markasına ait Lulusu pijama takımı, ev giyiminde şıklıktan vazgeçemeyenler tarafından büyük beğeni topluyor. 30 derecede yıkama yapılması önerilen takım XS ve XXL arası geniş bir beden skalasına sahip. Pek çok farklı rengi de bulunan bu ürünü mutlaka listenize eklemenizi tavsiye ederiz. 

Dış giyim denildiğinde akla ilk gelen parça elbette “kaban” oluyor. Neredeyse tüm kıyafetlerle kolaylıkla uyum sağlayan kabanları nasıl kombinleyeceğinizi bilmiyorsanız bu yazı tam da size göre! Peki kaban kombini nasıl yapılır? Kaban ne ile giyilir? İşte tüm detaylar haberimizde…

Kış mevsiminde gardırobumuzun vazgeçilmez parçalarından biri haline gelen kabanlar, soğuk kış günlerinde sıcacık hissetmek isteyenler için koruyucu bir rol üstlenmektedir. Pek çok tarz, renk ve dokuda tasarlanan kabanları satın alırken uzun ömürlü kullanım imkanı sunmasına ve konforlu olmasına özen gösteriyoruz. Bunların yanı sıra kaban satın alırken kıyafetlerimizle uyumlu olup olmayacağını da dikkatli bir şekilde değerlendirmeyi ihmal etmiyoruz. Soğuk havalara rağmen şıklığınızdan ödün vermek istemiyorsanız sizler için hazırladığımız 4 farklı kombin önerisine göz atmaya ne dersiniz? İşte 4 farklı kaban ve 4 farklı tarz…

KABAN KOMBİNİ NASIL YAPILIR? KIŞ MEVSİMİ KOMBİNLERİ

  • KAHVE VE KREM RÜYASI!

Kış mevsiminin sıcak ve samimi dokusunu yansıtan bej, krem ve kahve tonlarını harmanlayabileceğiniz güzel bir kombin yapmak isterseniz ilk olarak H&M markasına ait balıkçı yaka, krem rengi kazak ve Pull&Bear markasına ait fitilli kadife salopet satın alarak işe başlayabilirsiniz. Hem rahatlığı vurgulayan hem de sevimli bir görünüm sunan bu kombinde kaban olarak ise Mango markasının kıvırcık yün paltosu harika bir seçim olacaktır. Arkadaşlarınızla kahve içtikten sonra doğanın içinde keyifli bir yürüyüş yapmaya çok uygun olan bu kombinde, uzun yürüyüşlerinize eşlik edecek Desa markasının krem rengi çoraplı postal botlarını tercih edebilirsiniz.

Kaban kombinleri

Çanta olarak da Berlesi markasının peluş shopper çantası enfes görünecektir. Kış aksesuarları denildiğinde akla ilk olarak şapka ve atkı geliyor. Soğuk havalara karşı koruyucu bir görev üstlenen Addax markasının peluş bucket şapkası ve Koton markasının püskül detaylı atkısı tam da aradığınız parçalar olabilir. 

  • PULL&BEAR UZUN FİTİLLİ KADİFE SALOPET: 799,95 TL
  • H&M BALIKÇI YAKA OVERSİZE KAZAK: 349,99 TL
  • MANGO KIVIRCIK YÜN PALTO: 1.999,99 TL
  • BERLESİ SHOPPER PELUŞ ÇANTA: 389,90 TL
  • ADDAX SÜTLÜ KAHVE BUCKET ŞAPKA: 119,50 TL
  • KOTON PÜSKÜL DETAYLI ATKI: 179,99 TL
  • BENİTA ÇORAPLI POSTAL BOT: 1.540 TL

 

  • YEŞİLİN HUZURUNU STİLİNİZE TAŞIYIN!

Kaban satın alırken genellikle daha sade renkleri tercih ediyoruz. Alışılmışın dışında daha özgün bir kombinle kışın tadını çıkarmak isterseniz Zara markasının göz alıcı yeşil tonlarındaki kruvaze kabanını tercih edebilirsiniz. Peki ama yeşil kaban ne ile kombinlenir, derseniz de Zara markasına ait siyah bir tayt ve H&M markasına ait yeşil renkli, balıkçı yaka kazağı satın alarak bu soruya yanıt verebilirsiniz. Ayakkabı olarak ise taytlarla çok yakışan Divasere markasının yeşil tabanlı siyah deri çizmesini kullanabilirsiniz. Nothing markasının mini yeşil renkli çantası ve UD markasının siyah püsküllü atkısıyla da kombininizi tamamlayabilirsiniz. Bu güzel kombinde güzel bir kokuyla son noktayı koymak içinse Zara markasının Apple Juice isimli parfümünü önerebiliriz. 

Kaban kombin önerileri

  • ZARA BASIC TAYT: 249,95 TL
  • H&M BALIK.ÇI YAKA OVERSİZE KAZAK: 529,99 TL
  • ZARA YÜN KARIŞIMLI KRUVAZE KABAN: 1.799,00 TL
  • DİVASERE SİYAH DERİ ÇİZME: 4.249 TL
  • NOTHING YEŞİL MİNİ URBAN ÇANTA D-mniOMZ-146: 89,90 TL
  • UD PÜSKÜLLÜ ATKI: 75,00 TL
  • ZARA APPLE JUICE PARFÜM: 266,86 TL

 

  • AYRILMAZ İKİLİ: SİYAH VE KIRMIZI

Daha önce de belirttiğimiz gibi kaban satın alırken genellikle sade renkler tercih ediyoruz. Ancak bazı detaylara ağırlık vererek sıradan bir görünümü özgün ve göz alıcı bir hale getirebiliriz. Bunun için Soydan Güner markasının siyah kabanını satın alarak işe başlayın. Mılogron markasına ait Mulan isimli siyah renkli takım ile siyah çizgisini koruyun. Ayakkabı ve çanta seçiminde ise kırmızının parlak enerjisini stilinize yansıtarak enfes bir görünüme imza atabilirsiniz. Bershka markasının kırmızı renkli streç botu ve Arton markasının kırmızı renkli mini çantasıyla bu görünümü kolay bir şekilde yakalayabilirsiniz. Siyah asaletine vurgu yapmak için Twist markasının siyah renkli peluş kulaklığı ve Defacto markasının suni kürk detaylı eldivenleriyle son noktayı koyabilirsiniz.

Kaban kombin önerisi

  • MILAGRON MULAN SİYAH TAKIM: 1.400,00 TL
  • SOYDAN GÜNER OVERSİZE YÜN İÇERİKLİ KABAN 1200 23221200: 975,69 TL 
  • BERSHKA TOPUKLU STREÇ BOT: 699,95 TL
  • ARTON KIRMIZI DÜĞÜMLÜ MİNİ ÇANTA: 120,20 TL
  • TWİST PELUŞ KULAKLIK: 259,00 TL
  • DEFACTO POLAR KÜRK DETAYLI ELDİVEN: 149,99 TL

 

  • MAVİNİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GÖZLER ÖNÜNE SERİN!

Sıra geldi son kombinimize! Kış mevsimine renk katmak isterseniz bu kez önerimiz mavinin huzurlu dokunuşundan yana olacaktır. Pull&Bear markasının gökyüzünün mavisini anımsatan sentetik yün kabanı uzaklardan dahi fark edilmenizi sağlayacak. Bu kabanı kombinlemenin en güzel yolu ise Dilvin markasına ait bebe mavisi kazak ve Pull&Bear markasının gri renkli klasik kesim pantolonu olacaktır. Detaylarda şıklığı yakalamayı seviyorsanız Elle markasının yalnızca topuğu ve tabanında maviye yer verdiği siyah topuklu botunu tercih edebilirsiniz. Ardından İnci markasının gri kol çantasıyla enfes bir görünüme sahip olabilirsiniz. Bu kombinde atkı ya da şapka kullanmak yerine gümüş renkli aksesuarlar kullanmanızı tavsiye ederiz. Söğütlü Silver markasının zirkon taşlı halka küpeleri ve Bershka markasının 4’lü zincirli kolye seti bu noktada iyi bir seçim olabilir. 

  • PULL&BEAR RENKLİ SENTETİK YÜN KABAN: 1.099,00 TL
  • DİLVİN 2882 YARIM BALIKÇI GENİŞ KOL KAZAK: 499,99 TL
  • PULL&BEAR KLASİK BOL KESİM PANTOLON: 559,95 TL
  • ELLE SİYAH DERİ BOT BROKS-01: 1.799,90 TL
  • İNCİ APRİL 2PR GRİ KOL ÇANTASI: 324,99 TL
  • BERSHKA 4’LÜ ZİNCİRLİ KOLYE SETİ: 179,95 TL
  • SÖĞÜTLÜ SİLVER GÜMÜŞ RODYUMLU ZİRKON TAŞLI KÜPE: 74,90 TL

Alerji, vücudun zararlı olmayan bazı maddelere karşı etkilenmesi ya da psikolojik olarak aşırı reaksiyon göstermesi durumuna denir. Bunlardan en sık görülen besin alerjisidir. İnsanların bir çoğu bazı etlere karşı alerjik reaksiyona sahiptir. Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte en çok aratılan hindi eti alerjisi ise bunlardan biridir. Peki hindi eti alerjisinin belirtileri nelerdir?

Besin alerjisi oldukça sık görülen bir durumdur. Çocukların %8’lik bir dilimini kapsarken yetişkinlerde bu durum %2’dir. İnsanlar sığır, kuzu, av hayvanları ya da kümes hayvanlarına karşı alerjik reaksiyonlar göstermektedir. Yeni yılın yaklaşması ile birlikte bir gelenek haline gelen hindi eti de sıkça araştırılmaya başlandı. Kolesterol açısından düşük ama protein açısından yüksek olan hindi eti, bazı insanlarda farklı reaksiyona neden olmaktadır. Peki yeni yıla girerken bu kadar popüler olmayı başaran hindi etinin alerjik belirtileri nelerdir?

Hindi etinin alerjik belirtileri

HİNDİ ETİNİN ALERJİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Alerjik reaksiyonlar vücudun bağışıklık sisteminde hindi etinde bulunan bazı maddelere karşı tepki gösterebilirler. Zararlı olarak gördüğü maddelerle bağışıklık sisteminde savaşmak için tepki bir antikor üretir. Vücudun bir sonraki hindi eti ile karşılaşma durumunda bu antikorları salar ve reaksiyon belirtileri kısa bir süre sonra ortaya çıkmaktadır.

Hindi eti

Reaksiyonlar kişiden kişiye değişmektedir. Hafif ya da şiddetli bir şekilde gözüken belirtiler şunlardır:

  • Baş ağrısı
  • Vücutta meydana gelen döküntü
  • Genelleştirilmiş doku şişmesi
  • Hazımsızlık ve mide bulantılarının yaşanması
  • Karnında gerçekleşen şiddetli ya da hafif kramplar
  • Kusma 
  • Burun akıntısı
  • Kalp artışlarında hızlanma
  • Atım krizleri geçirme ve vücutta sıcaklık hissetme
  • Hapşırma 

Geçirilen bu semptomlar, anafilaksi anında acil müdahale edilmezse bayılma, şok ya da solunum yetmezliğinden ölüme kadar götürmektedir.

hindi eti alerjisi belirtileri

2023’e sayılı günler kala kış aylarının favori rengi kırmızıyı stilinize yansıtarak göz kamaştıran bir görünüm oluşturabilirsiniz. Kombinlenmesi diğer renklere oranla zor olan kırmızıyı kullanabileceğiniz 4 farklı kombini sizler için bir araya getirdik. Peki kırmızı nasıl kombinlenir? Kırmızıyla kombin nasıl yapılır? İşte tüm detaylar haberimizde…

Canlı ve parlak yapısıyla ön plana çıkan kırmızı rengi, her sezon trend parçalarda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Cesur ve dinamik yapısıyla dikkatleri üzerine çeken kırmızıyı kombinlerken çoğu zaman zorlanabiliyoruz. Ölçülü ve doğru bir şekilde kullanılan kırmızı, muhteşem bir stil oluşturabileceği gibi abartıya kaçmak rüküş bir görüntüye yol açabilir. Eğer siz de kırmızının göz alıcı etkisiyle tüm spot ışıkları üzerinizde olsun isterseniz ufak detaylarla bunu kolay bir şekilde yapabilirsiniz. Gelin imza stilinizi oluşturabileceğiniz 4 farklı kırmızı kombin önerilerine birlikte göz atalım. 

YENİ YILA ÖZEL 4 FARKLI KIRMIZI KOMBİN ÖNERİSİ

  • ANA TEMA: KIRMIZI BİR ELBİSE!

Kırmızının hakim olduğu bir stil denildiğinde akla ilk gelen şey elbette kırmızı şık bir elbise oluyor. Odak noktasını elbise olarak belirlemek isterseniz ilk olarak By Sedat Design markasına ait kırmızı drape detaylı midi boy elbiseyi satın alarak işe başlayabilirsiniz. Tek başına adeta star parça olan bu elbiseyi Jabotter markasının Letter isimli bakır renkli ince topuklu ayakkabısıyla bir araya getirebilirsiniz. Detaylarda ise incinin asaletini vurgulamak için Uborse markasının incilerle kaplı fildişi rengi çantasını tercih edebilirsiniz. Omuzların ön plana çıktığı bu elbisede boynum boş kalmasın, derseniz de Mon Reve markasının Romantik Girl Mika adlı incili kolyesiyle enfes bir görünüm oluşturabilirsiniz. Son olarak Bayemeyc markasının Pieno adlı inci küpeleriyle son dokunuşu yapabilirsiniz. 

Kırmızı elbise kombini

  • BY SEDAT DESİGN KIRMIZI DRAPELİ ELBİSE: 149,00 TL
  • JOBETTER LESLEY BAKIR MAT DERİ İNCE TOPUKLU AYAKKABI: 3,899,99 TL
  • UBORSE BONCUKLU EL ÇANTASI: 484,20 TL
  • MON REVE ROMANTİC GİRL MİKA İNCİ KOLYE: 4.595,00 TL
  • BAYEMEYC PİENO İNCİ KÜPE: 1.090,00 TL

 

  • KIRMIZI ÇORAPLA FARKINIZI ORTAYA KOYUN!

Klasiğin dışına çıkarak kırmızıyı daha farklı bir şekilde vurgulamak isterseniz kırmızı çoraplar tam da aradığınız şey olabilir. Penti markasının Tango isimli kırmızı külotlu çorabı hem canlı tonu hem de kullanışlı olmasıyla rahatlıkla tercih edilebilir. Bacak boyunuzu kesmemesi ve güzel bir geçiş oluşturması için Bershka markasına ait kırmızı renkli yüksek platformlu topuklu ayakkabıyı satın alabilirsiniz. Kırmızının bu kadar ön planda olduğu bir kombinde diğer detayları daha sade tutmanız daha dengeli bir stil çizmenize yardımcı olacaktır. Bundan dolayı Trendyolmilla markasının siyah mini eteği ve yaka detaylı bodysi iyi bir seçim olabilir. Çanta olarak ise Stradivarius markasına ait mini bowling çantayı kullanmanızı tavsiye ederiz. 

Kırmızı kombinlenmesi

  • PENTİ TANGO KIRMIZI MİKRO 40 KÜLOTLU ÇORAP PCLPP16K15SK-194: 64,90 TL
  • BERSHKA YÜKSEK TOPUKLU PLATFORM AYAKKABI: 599,95 TL
  • TRENDYOLMİLLA SİYAH YIRTMAÇLI MİNİ ETEK TWOAW21ET0660: 107,99 TL
  • TRENDYOLMİLLA SİYAH YAKA DETAYLI BODY TPRAW23BD00048: 242,99 TL
  • STRADİVARİUS MİNİ BOWLİNG ÇANTA: 299,95 TL

 

  • DETAYLARDA KIRMIZI ETKİSİ

Kırmızıyı gündelik bir kombinde kullanmak isterseniz ilk olarak klasik seçimlerle işe başlamanızı öneririz. Bunun için günün her saatinde ve her yerde rahatlıkla kullanılabilen kot pantolon ve beyaz gömlek ikilisini öneriyoruz. LTB markasının Vıonne isimli yüksel bel kot pantolonuyla Zara markasının dökümlü saten gömleği burada tam bir nokta atışı olacaktır. Ayakkabı olarak da Nike Air Force 1’07 SE isimli bordo detaylı beyaz spor ayakkabısını tercih edebilirsiniz. Ardından EcoRight markasının bez çantası ve H&M markasının 3’lü altın kaplama yüzükleri kullanılabilir. Sıra geldi kırmızı detaylara! Galiga markasına ait kırmızı ipek fular ve Depomarka’nın kırmızı kadın güneş gözlüğü etkileyici bir görünüm yakalamanızı sağlayacak. 

Kırmızı kombin önerisi

  • LTB VIONNE X YÜKSEK BEL GENİŞ PAÇA PANTOLON: 449,99 TL
  • ZARA DÖKÜMLÜ SATEN GÖMLEK: 429,95 TL
  • NİKE AİR FORCE 1 ’07 SE: 2.799,90 TL
  • GALİGA VAN GOGH ALMOND RED İPEK FULAR: 289,00 TL
  • DEPOMARKA KIRMIZI GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ MP9007R006: 120,00 TL
  • ECORİGHT ORGANİK PAMUK TOTE ÇANTA: 166,52 TL
  • H&M 3’LÜ ALTIN KAPLAMA YÜZÜK: 379,99 TL

 

  • GÜMÜŞ VE KIRMIZI UYUMUNA KİM HAYIR DİYEBİLİR Kİ!

Ve geldik son kombin önerimize! Kırmızıyı tek bir yerde kullanarak diğer parçaları aynı renkte seçmek isterseniz bu iddialı görünüme bayılacaksınız demektir. Mach&Mach markasının gümüş toka detaylı kırmızı çantasını temel parça olarak belirleyerek işe başlayabilirsiniz. Ardından Zara markasının uzun payetli elbisesi ve Nine West markasının Usoni 2FX isimli gümüş renkteki topuklu ayakkabısını bir araya getirin. Bu kombinde aksesuar kullanmak yerine Pastel markasına ait 99 numaralı kırmızı ojeyle ellerinizi ön plana çıkarabilirsiniz. 

Kırmızı kombin önerisi

  • MACH&MACH KIRMIZI TAŞLI TOKA DETAYLI ÇANTA: 23.450,00 TL
  • ZARA UZUN PAYETLİ ELBİSE: 999,95 TL
  • NİNE WEST USONI 2FX GÜMÜŞ TOPUKLU AYAKKABI: 699,00 TL
  • PULL&BEAR METALİK KOL ÇANTASI: 199,95 TL
  • PASTEL 99 NUMARALI OJE: 22,00 TL

Yoğun stres, kişinin uzun vadede sağlık problemleri yaşamasına sebep olabilir. Öyle ki anne-baba olmak isteyen çiftler tüp bebek tedavisi kararı aldığında, vücut ve beyin uzun süreli yoğun strese maruz kalırsa sonucun başarısız olması yüksek bir ihtimaldir. Bu nedenle uzmanlar anne olmak isteyen kadınlara, hamile kalmadan önce bazı önerilerde bulunuyor. Peki tüp bebek tedavisinde stresin etkileri nelerdir?

Tüp bebek tedavi sürecinde çiftlerin hem biyolojik hem de psikolojik olarak dikkat etmesi gerektiği bazı kurallar vardır. Hamilelikte anne adayı fiziksel bir takım problemlerle karşılaşılsa da psikolojik sorunlar süreci sarsabilir. Dolayısıyla stres ve kaygı, normal hamileliği de olumsuz etkilediği gibi tüp bebek tedavisinin başarıya ulaşmasını da engelleyebilir. Kısırlıkla mücadele eden kadınların, kanser teşhisi konan kadınlarla aynı düzeyde anksiyete ve depresyon belirtileri yüksek düzeyde seyrettiği için uzmanlar, tüp bebek tedavisi sürecinde çiftlerin daha dikkatli olmalarını hatta tedavi öncesi psikolojik destek almaları gerektiğini söylüyor. Nitekim her koşulda stresi yönetebilmek kişiyi, aldığı kararlarda veya hedeflerinde başarıya ulaştırırken, anneliğe adım atarken de strese karşı sistemli ilerlemesi gerekiyor.

Stres tüp bebek tedavisini olumsuz etkiliyor

STRESİ YÖNETEBİLMENİN EN ÖNEMLİ YOLU:

  • Çiftler birbirlerine anlayışlı olmalı

Stres, belirli bir biyolojik tepkiyi tetikler ve yoğun olması durumunda vücuttaki bazı hormonlarda dalgalanmaya sebep olur. Aynı zamanda beraberinde getirdiği düzensiz beslenmeye bağlı fazla kilo kadınlarda adet düzensizliklerine ve yumurtlama problemine de yol açar. Böyle vahim bir durumla karşılaşmayan kadın yoktur.

Bunun yanı sıra erkek kısırlığı ve stres arasında da bir bağlantı bulunmaktadır. Erkeklerin yaşadığı uzun süreli stres, testosteron üzerinde güçlü olumsuz etkileri olan kortizol seviyesini yükseltir. Kortizol yükseldiğinde ise testosteron seviyesinin düşüşüne yol açar. Dolayısıyla stresin bedeni ve beyni ele geçirmemesi için öncelikle çiftlerin, bu ortak mücadelede birbirlerine anlayışlı olmaları gerekir. Bunun yanında egzersiz yapmak ve ruhu dinlendirmek adına bir uzman tavsiyesiyle yapılan aktiviteler stresi hafifletmeye yardımcı olacak seçenekler arasındadır.

stresi yönetmenin yolları nelerdir

  • Başarısızlık korkusuyla yüzleşmeli

Tüp bebek tedavisi çoğu çiftte yüksek başarı oranına sahip olsa da bazen hayal kırıklığı yaşatabilir. Bu durumda stresi yönetebilmek için her adımda sakin kalmak gerekir. Tüp bebek tedavisi gören her çift için “Ya başarılı olmazsa” düşüncesi, sürecin olumsuz sonuçlanmasına sebep olan en büyük etmenler arasındadır.

Tedaviye başlayan çiftlerin başarısızlık korkusuyla da yüzleşmeleri gerekir. Başarısızlık ihtimaline odaklanıp psikolojik olarak etkilenmek yerine anne-baba olma yolunda verilen mücadeleyle hayali kurulan aileye bir adım daha yaklaşılabilir. Buna destek olarak çiftlerin birbirlerine gösterdikleri anlayışın yanında ailelere ve yakın çevreye de büyük görevler düşüyor.

tüp bebek tedavisi gören çiftlerin birbirlerine destek olması gerekiyor

  • Aile büyükleri baskı kurmak yerine çocuklarına destek olmalı

Aile tarafından çiftlere yapılan çocuk baskısı ne yazık ki toplumsal sorun olma seviyesine ulaştı. Oysaki aile büyüklerine bu süreçte çocuklarına destek olmak ve süreci anlayış ve sabırla beklemeleri yönünde en önemli görevler düşmektedir.

Nitekim, moral ve motivasyonun en önemli faktörlerden biri olduğu bu süreçte ailelerin, kıyaslayıcı ve eleştirel bir yaklaşımda olmamaktan uzak durmaları gerekir.

Gebelik okulunda anne ve baba adaylarına birlikte eğitim veren Dr. Nuray Aydın, “Nasıl ki bir hamile anne olmaya hazırlanıyorsa; baba adayları da babalığa hazırlanmalı” dedi. Eşinin yanında olmasının annenin doğum yapmasını kolaylaştırdığını belirten Uz. Dr. Nuray Aydın, hamilelik sürecinde, doğum anında ve loğusalık döneminde babaya düşen görevler olduğunu kaydetti.

Doğum konusu hakkında açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nuray Aydın, Günümüz babalarının doğum anlarında nelere dikkat etmesi gerektiği ve üzerine düşen görevleri hakkında bilgi verdi. Günümüz babalarının daha bilinçli olduğunu ve babalık sorumluluğunu daha fazla hissettiklerini, Hamilelik sürecinde, doğum anında ve doğum sonrası loğusalık döneminde babaya düşen görevler olduğunu kaydeden Uz. Dr. Nuray Aydın, gebelik okullarına katılan baba adaylarının anneyi daha iyi anladığını ve sorumluluklarını daha iyi yerine getirdiğini ifade etti.

doğum eğitimi

“PSİKOLOJİK VE FİZİKSEL OLARAK DOĞUMA HAZIR OLUYORLAR”

Baba figürünün doğum esnasında ve sonrasında rolünün çok büyük olduğu üzerinde duran Dr. Aydın şunları söyledi:  “Anne baba yolculuğu annenin hamile kalmasıyla başlıyor. Babanın hem hamilelik sürecinde hem de doğum esnasında ve doğum sonrasında rolü çok önemli. Nasıl bir hamile anne olmaya hazırlanıyorsa bir baba adayı da baba olmaya hazırlanmalı. Evlenmekle karı koca oluyorsak, gebelikle birlikte bir aile olmanın ilk adımını atıyoruz.  Bu nedenle gebelik okullarında verilen eğitimler çok kıymetli. Babalar bu eğitimlerde hem eşini daha iyi tanıyor hem de sürece hakim oluyorlar. Bu süreçte kendi rollerini öğreniyorlar. Doğumun televizyonlarda görüldüğü gibi bağırıp çağırılan, birkaç dakikada olup biten bir eylem olmadığını, 8-10 saatlik sürece yayıldığını öğreniyorlar. Gebelik okuluna katılan çiftler doğum öncesinde panik olmuyorlar. Hastaneye geldiklerinde kendilerini neyin beklediğini çok iyi biliyorlar. Psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazır oluyorlar.”

hamilelik sürecinde babaların nasıl davranması gerektiği hakkında eğitim

“BABALAR EŞLERİYLE DOĞUMA GİRMELİ”

“Doğum sırasında annenin elini tutan, nefes alıp vermesini sağlayan, masaj yapan, saçını okşayan, anneye pozitif telkinlerde bulunan baba, annenin güvende hissetmesini sağlıyor. Onu sakinleştiriyor.  Kadınlarda doğumun kolaylaşmasını sağlayan oksitosin gibi  hormonlar var. Bu hormonlar sevgiyle salınıyor. Eşinin yanında olması, ona dokunması anneyi rahatlatıyor, doğumun daha rahat gerçekleşmesini sağlıyor. Doğum ekibinin de işini kolaylaştırıyor.
 Bu nedenle babaların doğum eylemi boyunca mutlaka eşlerinin yanında olmalarını istiyoruz. Doğum odasının kapısının dışında bekleyip de ağlama sesini duyunca baba olduğunu düşünen baba figürü istemiyoruz. Babanın doğum anında eşinin çektiği zahmeti görmesi çok değerli. Bir dünyadan başka bir dünyaya geçiş var. Bebeği karşılama anında babanın da orada olması gerektiğini düşünüyoruz.”

GEBELİK OKULUNDA BABALARA NELER ÖĞRETİLİYOR?

Baba adaylarını psikolojik olarak doğuma hazırlandığı belirtilen gebelik okulunda, Uz. Dr. Nuray Aydın ile birlikte anne ve baba adaylarına eğitim veren 35 yıllık ebe, doğum koçu ve emzirme danışmanı Hayriye Kaplan ise, toplam 2,5 gün süren gebelik okulunda anne ve baba adaylarını gerek fiziksel gerekse psikolojik olarak doğuma hazırladıklarını söyledi.  Babaların gebelik okulunda öncelikle anneye nasıl davranması, nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bilgilendirildiğini anlatan Hayriye Kaplan, ayrıca hamilelik sürecinde doğumu kolaylaştırıcı egzersizleri yaparken eşlerine nasıl yardımcı olabileceklerini öğrettiklerini söyledi. Kaplan ayrıca, baba adaylarının bebeğin banyosunu yaptırırken anneye yardım etme, alt değiştirme, bebeğin gazını çıkarma gibi konuları da uygulamalı olarak öğrendiklerini dile getirdi.

Cep dostu olan patatesin yemeği, patates oturtma Türkiye’de neredeyse her mutfakta tercih edilir. Vitamin açısından da çok zengin olan kış sebzesinin kıyma ile hazırlanan yemeği bütün damaklara hitap ediyor. Ülkemizin her yerinde yetişen patatesin birçok yemeği yapılabilirken haberimizde patates oturtma malzemeleri nelerdir, patates oturtma nasıl yapılır sorularının cevaplarına yer verdik.

Patates Türkiye’de her mutfakta tercih edilen bir sebzedir. Ülkemizin her yerinde yetişir ama en çok İç Anadolu’da Niğde ve Nevşehir’de bulunur. C vitamini açısından oldukça zengin bir sebze olan patatesin yaklaşık %70-%80’ini su oluşturduğu için çok sağlıklıdır. Diyet yapılırken patates kullanmaktan çekinilir ama içine eklenilen yağ gibi diğer ürünler yüzünden çok tercih edilmez. Ancak önyargı ile yapılan tercihler sonucu bazı insanlar patatesleri diyet yaparken kullanmaz. Bu önyargıyı bugün yıkıyoruz ve sağlıklı pişirerek patates oturmayı diyet yemekleri arasına ekliyoruz. Fiyatı uygun olan sebzenin yemeği de bir o kadar lezzetlidir. Kıyma ile yapılan patates oturtma malzemeleriyle birlikte tarifini aşağıda okuyabilirsiniz. 

Kıyma ve patates

PATATES OTURTMA TARİFİ:

MALZEMELER

5-6 tane patates

Kıymalı Harç İçin;

Yarım kg. kıyma
5 yemek kaşığı sıvı yağ
1 ince kıyılmış soğan
1 yemek kaşığı salça
2-3 tane domates (küçük küp şeklinde doğranmış)
1 tutam maydanoz (ince ince doğranmış)
2 diş sarımsak
1 su bardağı sıcak su
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber

YAPILIŞI

Kıymayı bir tavada rengi dönene kadar kavurun.

Soğanın ince ince doğrayın ve rendelediğiniz sarımsağı kıymanın üzerine ekleyin ve pembeleşene kadar kavurun.

Daha sonra salça ilave edin ve karıştırın. 

Küçük küçük doğradığınız domates ve maydanozları ve bütün baharatları ekleyin. Karıştırmaya devam edin.

Suyu ekleyin ve kıstığınız ateşte yavaş yavaş iyice pişirin.

Kıymanın pişmesini beklerken patatesleri soyun ve yıkayın.

Bütün patatesleri ince yuvarlak şekilde dilimleyin.

Bir borcama patatesleri dizin.

Kıyma harcının yarısını patatesin üzerine yayın ve üzerine tekrar patatesleri dizin.

Kalan kıymayı da patateslerin üzerine koyduktan sonra üçüncü kata kalan patatesleri dizin.

Patateslerin üzerine fırça yardımıyla yağ sürün.

Borcamın üzerine folyo ile kapatın ve önceden 200 derece ısıttığınız fırına yerleştirin.

20 dakika pişirdikten sonra fırından alın.

Patatesler yumuşayınca üzerine açın ve tekrar fırına koyun.

10 dakika daha patateslerin üstü kızarana kadar pişirin.

Borcamı fırından alın ve 1-2 dakika dinlendirdikten sonra servis edin.

Apendiks, yapılan araştırmalar sonucunda insanların yaklaşık %10’unun hayatının belli bir döneminde apandisite yakalandığı gösterilmiştir. 2 yaşından sonra görülme sıklığının arttığı ve en çok gençlerde görülen apandisitin, adından sıkça söz ettiriyor. Peki, apandisitin patlaması nasıl belli olur? Apandisitin belirtileri nelerdir?

Sıklıkla konuşulan ve birden sancılı bir şekilde gerçekleşen Apandisit, insan vücudunda bulunmaktadır. Kalın bağırsağa bağlı, karnın sağ alt kadranında yer alan ince 4 inçlik bir tüptür. Birçok insanın apandisitin vücudun hangi bölgesinde olduğunu bilmese de halk arasında kör bağırsak diye bilinen bölgede yer almaktadır. Apandisit ilk olarak karnın sağ alt bölgesinde ağrıya neden olur. Ancak çoğu insanda ağrı semptomu göbek çevresinde başlar ve hareket ederek diğer bölgelere şiddetli bir şekilde yayılmaktadır. Her yaşta görülün apandisit sorunu 2 yaşından sonra görülmeye başlanmaktadır. Erkekler, apandisite, kadınlara oranla daha fazla yakalanmaktandır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre bir yıl içinde 10.000’den fazla kişinin apandisit nedeniyle ölmesi göz ardı edilemeyecek kadar ciddi bir durumdur. Peki, Apandisit nasıl belli olur? Apandisit belirtileri nelerdir?

APANDİSİT OLUP OLMADIĞINIZI ANLAMANIN 5 BELİRTİSİ ?

Apandisit belirti göstermeye başladığı zaman sancılı bir süreç olabilir. Tedavisi edilebilen bir durum olmasına rağmen günlük yaşam sürecini aksatabilmekte ve acil tıbbi müdahale gerekmektedir. Apandisit, ilk olarak şiddetli ve sancıların eşlik ettiği karın ağrısı ile ilk semptomlarını verir. Ağrı ilk olarak göbek çevresinde başlayarak sağ alt tarafta lokalize olarak değişmektedir. Sancının olduğu bölgeler, derin nefes alma, öksürme veya hapşırma gibi durumlarda kötüleşebilir. Diğer semptomlar ise mide bulantısı, kusma, ateş, kabızlık ve ishal olarak kendini göstermektedir. Bazı istisna durumlarda semptomatoloji bulanık olabilir. Özellikle yetişkinlerde görülen bu durum bazen tanıyı zorlaştırmakta ve tipik olmayan bulgular ortaya çıkarmaktadır.

APANDİSİT TEDAVİSİ NASIL OLUR?

Apandisit tedavisi, apandisin cerrahi olarak çıkarılmasından oluşur. Tek başına tıbbi bir müdahale uygulanmamaktadır. Ameliyattan önce hasta antibiyotik tedavisi verilir. Antibiyotikler işe yararsa ameliyat gerekmemektedir. Apendektomi olarak bilinen apendiksin çıkarılması en yaygın olarak bilinen cerrahi operasyondur. Yapılan yöntemler de anestezi kullanılmaktadır.

apandisit