Uşak Ticaret ve Sanayi Odası UTSO’nun başvurusu üzerine “Uşak Baklavası” ismi, Uşak’a özgü coğrafi ürün olarak tescil aldı.

Her katına ceviz içi eklenerek en az 60-70 katlı olarak yapılan “Uşak Baklavası” ismi, UTSO’nun başvurusu üzerine, tıpkı ‘gelin helvası, kırmızı helva’ gibi Uşak’a özgü coğrafi tescil aldı. UTSO’nun başvurusu üzerine daha önce; Uşak tarhanası, Eşme kilimi, Uşak halısı, gelin tatlısı, helva ve haşhaş ezmesi Uşak’ın coğrafi ürünleri olarak tescillenmişti.

Bunun yanı sıra UTSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kandemir, yöresel ürünlerin coğrafi işaretle tescil edilerek koruma altına alınması ve ekonomik değerinin artması için çalıştıklarını belirtti.

Uşak’a özgü ürünlerin coğrafi işaret alarak üretilmesi ve pazarlanmasını sağlamak için UTSO olarak çalışmalarına devam edeceklerini belirten Kandemir, “İlimizin kültürel değerlerini koruma altına almak için çalışmalar yaptık. Artık Uşak helvası ve Uşak gelin tatlısı (Gelin helvası, kırmızı helva) tescillenmiş ürünler arasında yer alıyor. Uşak tarhanası, Eşme kilimi ve daha önce tescili odamız tarafından alınmış Uşak halısından sonra geçtiğimiz yıl, gelin tatlısı, helva, haşhaş ezmesi ve ev baklavasının da korunması ve markalaşması için gerekli girişimleri başlatmıştık. Bu girişimlerimiz olumlu sonuçlandığı için çok mutluyuz” dedi.

Soğuk algınlığı, üst solunun yolunda gerçekleşen viral bir enfeksiyon olarak tanımlanıyor. Ani hava değişimine bağlı, sıcakların düşmesi soğuk algınlığına da davetiye çıkartıyor. Soğuk algınlığın da sıklıkla tercih edilen bitki çayları soğuk algınlığına iyi geliyor.

Eylül ayının gelmesiyle birlikte yaz mevsimine de veda etmeye başladık. Sonbaharın getirdiği ani hava değişimleri de viral enfeksiyonda artışa sebep oldu. Soğuk algınlığı, karın ağrısı, şiddetli ishal, sinüzit, farenjit gibi hastalıklara da beraberinde getiren enfeksiyonlar sık görülmeye başlandı. 

Hava sıcaklığının düşmesi ile birlikte kapalı alanda vakit geçirilmesi, kapalı ortamların seçilmesi de hastalıktan kaçınılmaz bir duruma sebebiyet veriyor. Bu sebepten ötürü hastanenin yolunu tutanda çok oluyor. Peki hangi bitki çayı soğuk algınlığına iyi gelir?

 

ZENCEFİL, BAL VE LİMON KARIŞIMI

  • Süzme bal
  • 1 adet taze zencefil
  • 1 adet limon 

1 Adet taze zencefili kabuklarından ayırın ve ince ince keserek bir kavonoza koyun.

Daha sonra limonu da dilimleyip aynı kavonoza ilave edin.

Son olarak zencefil ve limonun üstünü geçecek şekilde balı da ilave edin.

Kavanozun ağzını kapatıp 6 saat buzdolabında bekletin eğer zamanınız varsa tam kıvamını almak adına 2 gün beklete bilirsiniz.

Zencefil bal limon karışımını sıcak su ile de tükete bilirsiniz ama su çok sıcak olmamalıdır. 

Tüketimi Şekli: 

Zencefil bal limon karışımını her gün sabah akşam tok karnına bir yemek kaşığı olacak şekilde tüketebilirsiniz. Çocuklarda ise bu oran bir tatlı kaşığı şeklinde olmalıdır. Günlük tüketimde aşırıya kaçılmaması gereklidir. Etkilerini 2 gün içinde görmeye başlayacaksınız. 

DİKKAT: Hamilelik ve loğusalık döneminde olanlar, ilaç kullanan veya alerjik bünyeye sahip olan kişiler, bu karışımı tüketmeden önce bir uzmana danışması tavsiye edilir.

 

SARIMSAK KÜRÜ

  • 1-2 diş sarımsak
  • 2-3 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 bardak su

Tüketim Şekli: 

Soyduğumuz sarımsakları ezdikten sonra bir köşede 25-30 dk boyunca hava ile temas etmesini bekliyoruz. Daha sonra kaynatmak üzere bir kaba koyuyoruz. Beklettiğimiz sarımsakları suyun içine atıyoruz ve kısık ateşte kaynamasını bekliyoruz. Kaynamaya başlayan suyumuzu alıyoruz ve biraz ılıdıktan sonra 2-3 yemek kaşığı limon suyunu bardağa koyuyoruz. Ilımaya bıraktığımız sarımsak suyunu koyduğumuz limon suyunun üstüne ilave ediyoruz. Karışımı her sabah yemek yedikten en az yarım saat sonra tüketebilirsiniz.

DİKKAT: Düşük tansiyona sahip olanlar, kan sulandırıcı ve tansiyon ilacı kullanan kişilerin bu kürleri uygulamadan önce mutlaka doktorlarına danışmaları gerekir. Kürü uygularken midenizde yanma ya da ağrı hissederseniz uygulamayı bırakabilirsiniz.

Bilgi: Sarımsak nezlenin giderilmesinde etkili olan bir doğal yiyecektir ve iyileşme sürecinde fayda sağlar. 

NANE ÇAYI

Aktarlarda nane yaprağı şeklinde ya da marketlerde poşet çay şeklinde alabilirsiniz.  

  • Nane çayını hazırlamak için 6 ile 8 bardak arası sıcak suyun olduğu demliğe poşet çayını veya nane yapraklarını ilave edip 4 ya da 6 dakika arasında bekliyorsunuz.  
  • İsteğe bağlı bir şekilde limon ya da tatlandırmak için biraz bal ilave edebilirsiniz 

Bilgi: Her gün 2 defa tüketmek vücuda faydalıdır. 

Okulların açılmasıyla çocukların ağız ve diş bakımlarında değişiklikler olduğunu açıklayan uzmanlar, ağız ve diş bakımının aksatıldığını ve çocukların çoğunda çürüklerin baş gösterdiğini belirtti. Ailelere uyarıda bulunurken, çocukların bakımlarının kontrol edilmesinin sağlıkları için önemli olduğu belirtildi.

Yeni eğitim ve öğretim yılıyla çocuklar okula başladı. Bu dönemde geç uyanmaya ve geç yatmaya alışık öğrenciler, okula geç kalıyor, ya da ödev telaşından kişisel bakımını yapmaktan kaçınıyor. Uzmanlar, çocukların ağız ve diş sağlığının önemine değinirken, çocukların bu ödev ve okul telaşında bakımlarına özen göstermediğini belirtti. Oldukça fazla çürük problemiyle karşılaşan dişçiler, diş fırçalama alışkanlığının sekteye uğramasının sonuçlarının can acıtıcı olduğunun da altını çizdi.

OKUL TELAŞI DİŞ ÇÜRÜTÜYOR

Ailelerin henüz daha eğitim ve öğretim yılının başında tedbir alması gerektiğini açıklayan uzmanlar, bu bir alışkanlık haline gelene kadar ağız bakımlarının kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Bu süreçte oldukça hassas olan süt dişleri, daha çıkmaya başlamadan, çürümesinde dolgu işlemlerinin uygulandığını, sür dişi çıkmış çocuklarda ise yoğunluklu kanal tedavisi kullanıldığını ifade etti.

ÖĞRETMEN VE OKULLARDA UYARMALI!

Uzmanlar, özellikle sabah geceden kalma bakterilerin ortadan kalkması için fırçalanması gerektiğini, yatmadan önce gün boyu ağızda kalan bakterilerden kurtulmak için fırçalanmasının zorunlu olduğunu ifade ederken, eğer okulda hijyen problemi yoksa okulda da fırçalanmasını önerdi. Eğer ki hijyen olarak sıkıntı bulunmaktaysa muhakkak gargara yapmasını öneren uzmanlar, öğretmenlerin de bu konuda bilgilendirici olmasını talep ettiğini belirtti.

DİŞ ÖMÜRLÜKTÜR

Ayrıca Diş Hekimleri Birliği, dişlerin daha sağlıklı ve bakımlı olmasının vücuda giren her yiyeceği etkilediğini dile getirirken, rutin kontrollerinin aksatılmaması gerektiğinin de altını çizdi. Pandemi sonrası rutin kontrollerin azaldığını belirten uzmanlar, diş problemlerinin artışta olduğunu ve hemen hemen her gelen çocuğun son raddede geldiğini ifade etti. Dişlerin bir ömür boyu vücutta kaldığı açıklanırken, en önemli ve dikkat edilmesi gereken yerlerden biri olduğunu açıklandı.

Cerrahi müdahale olmadan, anestezi gerektirmemesi ve vücuttan kendi kendine atılmasıyla ünlenen yutulabilir mide balonu, günümüzün en çok merak edilenleri arasında yer alıyor. Acısız ve ağrısız kilo verdirten obeziteye karşı geliştirilen tedaviyi sizler için araştırdık.

Daha önceleri mide ameliyatlarıyla kilo vermenin popüleritesi yaygınlaşmıştı. Ameliyat acısı ve kesiklerinden kurtulmak amacıyla geliştirilen yutulabilir mide balonu teknolojisi ise, diğer zayıflama ameliyatlarına meydan okur cinsten bir buluş. Yutulabilir mide balonu, anestezi, ameliyat ya da operasyona gerek kalmadan ağızdan alınarak kullanılan bir mide balonudur. Midede yer kaplayarak yemeği önlerken tokluk hissiyatı verir. Özellikle obezite hastalarda kullanılan bu yöntem günümüzde oldukça yaygınlaşmaya başladı. 

YUTULABİLİR MİDE BALONU NEDİR?

Yutulabilir mide balonu, obezite hastalarında zayıflama tedavisinde kullanılır. Günlük hayatta kullanılan vitamin hapları boyutunda yapısıyla ağızdan alınır. Bol su eşliğinde kullanılır ve bu yapısı itibariyle de bağırsaklardan rahatlıkla geçer ve boşaltım sisteminde dışkı yoluyla atılır. 

Daha çok kullanılmasına yönelik artışın olması ise endoskopi veya benzeri anestezi gerekliliği istemiyor oluşu. Yutulabilir mide balonundan sonra tekrar tekrar hastaneye gelmeye gerek kalmıyor ve gündelik hayatınıza acısız bir şekilde devam edebiliyorsunuz. Yaklaşık 4 ay kalan yutabilir mide balonu, başlangıcından itibaren kişiye %7 ile %15 kilo kaybettirir. Mide balonu operasyonunda ise kilo kaybı 12 haftada gerçekleşirken, yutulabilir mide balonunun toplam kilo kaybettirdiği süresi 6 ay kadardır.

Yutabilir mide balonunu kullanan ve tercih eden insanlar için uyarıda bulunan uzmanlar ise, kişilerin balon varken nasıl besleniyorsa o şekilde devam etmesi gerektiğidir. Eğer bu dönemde stresten ve üzüntü ya da mutluluktan yemek yiyorsanız, bir psikolojik destekle tedavi görmeniz de fayda olacaktır. 

YUTULABİLİR MİDE BALONUNU KİMLER KULLANABİLİR?

Yutulabilir mide balonundan en fazla fayda gören grup beden kitle endeksi 17 ile 35 arasında olan kişilerin olduğunu belirten uzmanlar, 18 – 65 yaş arasında herkeste uygulanabileceğini belirtti. Daha çok 27 ile 35 yaş aralığındaki bireylerde daha işlev görüldüğü ortaya konsa da, buna yönelik çalışmaların devam ettiğini belirtti. Uzmanlar  henüz kesin bir grubun alamaz denilmediğine, herhangi bir kişide aksi bir durum olmadığını da açıkladı.

YUTULABİLİR MİDE BALONUYLA KAÇ KİLO VERİLİYOR?

Yutulabilir mide balonuyla kilo vermenin hızlı ve acısız olduğunu dile getiren uzmanlar, 4 ile 4,5 ayda kaldığını ve bu süreçte vücudun %7 ile %15’in arasında kilo kaybının görüldüğünü belirtti. Ayrıca balonun amacının tamamen sağlıklı beslenme düzenine geçme ve kilo verirken bu düzene alışmak olduğunun altını çizen uzmanlar, istikrarsız kalan her işlemin sonradan eski haline dönebileceğinin uyarısında da bulundu.

YUTULABİLİR MİDE BALONU TEHLİKELİ Mİ?

İlk üç günde vücuda yabancı bir şeyin girmesine karşı tepki görüldüğünü belirten uzmanlar, kramp ve bulantının olmasının normal olduğunu belirtti. Bu bulantı ve kramp yutulabilir mide balonunun en belirgin yan etkilerinden olmasıyla birlikte ilaç destekleriyle mide balonu vücut tarafından benimseniyor. Yüzde 3 oranında ise her şeye rağmen şikâyetleri gerilemeyen kişilerde balonun çıkartılması gerekebiliyor. Çok düşük ihtimallerde de, gastrit, ülser ve reflü gibi yan etkiler görülebiliyor.  

Sıklıkla gördüğümüz, halk arasında felç olarak adlandırılan tıp literatüründe “inme” olarak bilinen hastalığın beyinde oluşan bir takım kan akışının kesintiye uğraması sonucu, beynin oksijen almasına engel olan bir tür olarak bilini

Günümüzde yaşam standartlarının değişmesi, sağlıksız yaşam tarzının benimsenmesi, ile gençlerde görünme olasılığının da artmasına sebep oldu. 45-50 yaşları arasında sıklıkla görünen inme tedavisi ve önlemleri alınamadığı taktirde ölüme kadar götürebiliyor.

              ÜLKEMİZDE ÜÇÜNCÜ SIRADA

Dünyada risk yaratan hastalıklar arasında bulunan inme, Ülkemiz de ölüm nedeni sıralamasında 3. sırada yer alıyor. Ölüme yol açan ve sağlık sorunu olarak belirtilen hastalık ülkemizde 200 bin kişinin inme geçirdiği ve 40 bin kişinin de hayatını kaybettiği istatistikler arasında yer alıyor. İnme atağının geçirilmesi sonucu hayatınızı etkileyecek etkiler bırakabiliyor. Hastalığının teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyor.

 BU BELİRTİLER İNMENİN GÖSTERGESİ

İnme vücutta geniş belirtiler vererek kendini belli edebilir. İnmenin en belirgin özellikleri ise şunlardır:

El, bacak gibi vücudun yarısında ya da bir bölümünde güçsüzlük

Görme kaybı, baş dönmesi ve dengesizlik

Konuşmada bozulma, peltek konuşma

Ani hafıza kaybı

Konuşulan dili anlamakta güçlük yaşamak

gibi etkenler inmenin en sık görülen belirtileridir. ve ine geçirdiğinizin göstergesidir. Bu belirtiler varsa 112’yi aramak ve yardım almak gerekebilir.

İNMEDEN KORUNMANIN YOLLARI

İnme ve getirdiği sorunların başında şüphesiz en önlenebilen etken sigaradır. İnme ve inme gibi diğer damar hastalıklarından korunmak isteyen kişinin ilk yapması gereken durum, sigara kullanımını bırakmasıdır. İnmenin önüne geçmek için diğer yapılması gereken etkenler ise şunlardır:

Sağlıklı beslenmek

Fiziksel aktiviteleri ihmal etmemek

Sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek oldukça önemli etkenler arasında yer alıyor.

 

Show TV ekranlarında yayınlanan Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisi, her hafta yayınlanan bölümüyle dikkatleri üzerine çekiyor. Genç ve dinamik oyuncu kadrosuyla ilgi çeken dizideki kıyafetler ve fiyatları da oldukça merak ediliyor. Biz de Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisinde Songül karakterinin kombinlerini araştırdık. İşte Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisi Songül’ün kıyafetleri ve fiyatları…

Show TV, Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisiyle yeni sezona iddialı bir giriş yaptı. Her hafta izleyici ekranları başına kilitleyen Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisi, hem hikayesiyle hem de genç, dinamik ve tecrübeli oyuncu kadrosuyla tüm ilgiyi üzerine çekiyor. Bunun yanı sıra hemen her karakterin farklı hayat hikayelerine yer veren dizide, Sadi Payaslı’nın kağıt üzerinde evli olduğu Songül komiserin kıyafetleri de meraklıları tarafından araştırılmaya başlandı. Biz de Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisinin hayranları için Songül’ün kıyafetlerini bulduk. İşte Songül’ün kombinleri ve fiyatları…

‘GELSİN HAYAT BİLDİĞİ GİBİ’ DİZİSİ SONGÜL’ÜN KIYAFETLERİ VE FİYATLARI

zara siyah elbise fiyat

ZARA / Elastik askılı dantel şeritli elbise (7803/616): 549,95 TL

zara elbise fiyat

ZARA / Puantiye desenli midi korse elbise (8350/173): 549,95 TL

zara ceket ve mavi pantolon fiyat

ZARA / Kruvaze oversize blazer (2753/032): 749,95 TL

MAVİ / Serenay X mavi icon siyah pantolon (100462-80834): 499,99 TL

mango ceket ve mavi pantolon fiyat

MANGO / Dökümlü blazer ceket (37064765-ELEONOR-LM): 999,99 TL

MAVİ / Mona mavi gold jean pantolon (1049734745): 449,99 TL

 

Zengin mutfağımızdan bir tarifle daha karşınızdayız. Çayın yanında veya açlığı bastırmak için bire bir olan Çankırı ilimizin Atkaracalar ilçesinde oldukça meşhur enfes cevizli çörek tarifi haberimizde. Isırınca ağızda dağılan cevizli çörek yediden yetmişe herkesin favorisi olmaya aday. Peki cevizli çörek nasıl yapılır?

İç Anadolu Bölgesi il sınırları içerisinde olan ve son yıllarda ülkemizin çok değerli turistik alanlarından biri haline gelen Çankırı’mızın Atkaracalar ilçesinden asırlık bir tarifi beğeninize sunuyoruz. Yağ, yumurta ve un üçlüsüyle olabilecek en güzel lezzetler annelerimizin sayesinde bizlere ulaştı. Çörek tarifinin ana üç malzemesine bir de ceviz ekleyerek mutfağımızı biraz daha zenginleştirdik. Beş çayında hızlıca hazırlayabileceğiniz cevizli bu çörek tarifi kolay kolay da bozulmayacak türden. Bir kaç tepsi yaparak buzluğunuzda ya da kavanozda saklayabilirsiniz. Daha önce denemediğiniz cevizli çörek, cevizli tarifleri sevenlerin de dikkatini çekiyor. Yapımı oldukça basit olan cevizli çörek tarifini püf noktalarıyla haberimizin detaylarında bulabilirsiniz. Gelin birlikte cevizli çörek tarifini yapalım…

CEVİZLİ ÇÖREK TARİFİ:

MALZEMELER

250 gr. margarin veya tereyağı (eritilmiş)
1 su bardağı sıvı yağ (tercihen zeytinyağı)
1 su bardağı yoğurt
1 dolu çay kaşığı karbonat (limon suyuyla kabartılmış)
1 çorba kaşığı sirke (elma veya üzüm sirkesi)
1 tatlı kaşığı tuz
Alabildiği kadar un

Arasına sürülecek harç için malzemeler;

1,5 su bardağı ceviz (orta büyüklükte dövülmüş cevizler)
2 yumurta akı (sarıları çöreklerin üstüne sürülecek)
 

YAPILIŞI

Hamur için bütün malzemeler derin bir kapta karıştırın ve yoğurun.

Bu işlem hamur kulak memesi kıvamına gelene kadar yapılır.

Hamurunuzun çok sert olmamasına özen gösterin.

Elde ettiğiniz hamuru dört eşit parçaya bölün.

Daha sonrasında hamuru 10 cm eninde, 30-35 cm boyunda el ile açın. Hamurun kalınlığı en fazla 3-4 mm olmalıdır.

Açılan hamurun içine uzunlamasına ortasına veya her tarafına ceviz harcını dökün.

Hamurun alt ve üst kısmı üst üste gelecek şekilde katlayın ve rulo şeklini verin ve üzerine hafifçe bastırın.

Daha sonra iki parmak kalınlığında dilimlere ayırın.

Kesilen parçaların katlı yerleri altta kalacak şekilde tepsiye dizin. Çatalla üzerine minik delikler açın.

Önceden ısıtılmış 180 derece olan fırına tepsinizi koyun. Alt-üst pişirme ayarını tercih etmeliyiz. Üstleri ve altları kızaran kadar pişirin.

Fırından çıkardıktan 5-6 dakika sonra hazır olan çöreklerinizi servis edebilirsiniz.

Doğumdan sonra genellikle kadınlarda saç dökülme problemleri görülmektedir. Bu annelerin çok üzüldüğü ve stres yaptığı bir durum olsa da tüm annelerin bu durumdan geçtiğini ve kel kalmadığını görürsünüz. Doğumdan sonra saçların dökülmesi normal bir durumdur ve bazı yöntemlerle ortadan kaldırılabilir. Doğum sonrası saç dökülmesi ne kadar sürer? Doğumdan sonra dökülen saçlar geri gelir mi?

Doğum sonrası saçların hızla dökülmesi endişelenecek bir durum değildir. Uzmanlara göre doğum sonrasında saçlarınızın dökülmesi gayet doğal olmasıyla birlikte, hormonların normale döndüğünün de kanıtıdır. Hamilelik süresince östrojen hormonu yükseldiği için saçlar ağırlıklı olarak büyüme evresinde kalmaktadır. Doğumdan sonraki 2-6 ay arasında saç doğal olan dökülme evresini yaşayarak yenilenir. 

hamilelikte saç dökülmesi

DOĞUM SONRASI SAÇ DÖKÜLMESİ NE KADAR SÜRER?

Doğum yapan annelerin en çok rahatsızlık duyduğu saç dökülmesi, şikayetlerle doğum sonrası ilk 6 ayda gerçekleştiği belirtilir. Buradan durumun geçici olduğunun anlaşılması gerektiğini belirten uzmanlar, bu durumun hızlanması ya da saç dökülmesinin azalmasını sağlamak için bir kaç öneriyi haberimize bulabilir. Annelerin severek kullandığı taktiklerle saçlarınızın dökülmesini daha hızlı durdurabilirsiniz.

saç dökülmesi

DOĞUMDAN SONRA DÖKÜLEN SAÇLAR GERİ GELİR Mİ?

Doğum sırasında ve hamilelik sürecinde vücutta ciddi değişiklikler meydana gelir. Bunlardan birisi de kadınlık hormonunun düşmesine bağlı olarak gelişen saç dökülmesidir. Doğumdan sonra kadınlık hormonu yavaş yavaş artış gösterdiğinden, saç dökülmesi durur ve yenisi çıkar. Doğumdan sonraki 1 yıl içerisinde eski saçlar yerine gelmektedir. Kimi annenin belirttiğine göre daha da gür geldiği görülmüştür. Bazı kadınların eski saç hacmine kavuşması ise doğumdan altı ay sonra başlayabilmektedir.

saç dökülmesi

DOĞUM SONRASI SAÇ DÖKÜLMESİ NASIL DURDURULUR?

Doğum sonrası saç dökülmesini azaltmak için bazı önlemler bulunmaktadır. Yapacağınız herhangi yanlış bir hareket saçlarınızın daha fazla dökülmesine sebebiyet verebilir. Bu neden bu süreci en az zararla atlatmanızı sağlayacak, uzmanlardan ve annelerden öğrenilen önerilerimize göz atmalısınız…

  • Saçlarınızda sizin gibi hassas bir dönemde olduğunu unutmayın. Kimyasal maddelerden uzak durmaya çalışın ve şekillendirici, sprey, krem gibi maddeleri kullanmaktan çekinin. Ayrıca bu dönemde hassas saçlarınıza çok fazla müdahale de bulunmayın. Maşa ya da düzleştiriciyle zaten kurumuş ve güçsüz saçlarınıza daha da fazla zarar verebilirsiniz.
  • Banyodan sonra saçlarınızı ıslakken taramak istiyorsanız, geniş ağızlı taraklar tercih edin. Bu süreçte saçlarınızı tararken nazik davranın. 
  • Eğer saçlarınızı kuru taramaya alışıksanız, saçınıza organik yağlar sürerek, geniş tarakla tarayabilirsiniz. Kupkuru bir saçın taranması kırılmasına yol açar.
  • Bol bol meyve ve Omega-3 destekli yiyecekler tüketmeye çalışın. Bu süreçte saçlarınızın ihtiyacı olan E vitaminin ise meyvelerden almaya çalışın. Sağlıklı saçlara kavuşmasını daha hızlandıracaktır.
  • Bu dönemde şampuan seçimi oldukça çok önemlidir. Kimyasal içermeyen (paraben, sülfat, renklendirici vs) seçmeye çalışın. Özellikle biyotin içeren şampuanlarla saç köklerinizi güçlendirebilir, yenilenme sürecinde daha parlak, kalın ve güçlü çıkmasını sağlayabilirsiniz.

Zengin mutfağımızdan bir tarifle daha karşınızdayız. Çayın yanında veya açlığı bastırmak için bire bir olan Çankırı ilimizin Atkaracalar ilçesinde oldukça meşhur enfes cevizli çörek tarifi haberimizde. Isırınca ağızda dağılan cevizli çörek yediden yetmişe herkesin favorisi olmaya aday. Peki cevizli çörek nasıl yapılır?

İç Anadolu Bölgesi il sınırları içerisinde olan ve son yıllarda ülkemizin çok değerli turistik alanlarından biri haline gelen Çankırı’mızın Atkaracalar ilçesinden asırlık bir tarifi beğeninize sunuyoruz. Yağ, yumurta ve un üçlüsüyle olabilecek en güzel lezzetler annelerimizin sayesinde bizlere ulaştı. Çörek tarifinin ana üç malzemesine bir de ceviz ekleyerek mutfağımızı biraz daha zenginleştirdik. Beş çayında hızlıca hazırlayabileceğiniz cevizli bu çörek tarifi kolay kolay da bozulmayacak türden. Bir kaç tepsi yaparak buzluğunuzda ya da kavanozda saklayabilirsiniz. Daha önce denemediğiniz cevizli çörek, cevizli tarifleri sevenlerin de dikkatini çekiyor. Yapımı oldukça basit olan cevizli çörek tarifini püf noktalarıyla haberimizin detaylarında bulabilirsiniz. Gelin birlikte cevizli çörek tarifini yapalım…

CEVİZLİ ÇÖREK TARİFİ:

MALZEMELER

250 gr. margarin veya tereyağı (eritilmiş)
1 su bardağı sıvı yağ (tercihen zeytinyağı)
1 su bardağı yoğurt
1 dolu çay kaşığı karbonat (limon suyuyla kabartılmış)
1 çorba kaşığı sirke (elma veya üzüm sirkesi)
1 tatlı kaşığı tuz
Alabildiği kadar un

Arasına sürülecek harç için malzemeler;

1,5 su bardağı ceviz (orta büyüklükte dövülmüş cevizler)
2 yumurta akı (sarıları çöreklerin üstüne sürülecek)
 

YAPILIŞI

Hamur için bütün malzemeler derin bir kapta karıştırın ve yoğurun.

Bu işlem hamur kulak memesi kıvamına gelene kadar yapılır.

Hamurunuzun çok sert olmamasına özen gösterin.

Elde ettiğiniz hamuru dört eşit parçaya bölün.

Daha sonrasında hamuru 10 cm eninde, 30-35 cm boyunda el ile açın. Hamurun kalınlığı en fazla 3-4 mm olmalıdır.

Açılan hamurun içine uzunlamasına ortasına veya her tarafına ceviz harcını dökün.

Hamurun alt ve üst kısmı üst üste gelecek şekilde katlayın ve rulo şeklini verin ve üzerine hafifçe bastırın.

Daha sonra iki parmak kalınlığında dilimlere ayırın.

Kesilen parçaların katlı yerleri altta kalacak şekilde tepsiye dizin. Çatalla üzerine minik delikler açın.

Önceden ısıtılmış 180 derece olan fırına tepsinizi koyun. Alt-üst pişirme ayarını tercih etmeliyiz. Üstleri ve altları kızaran kadar pişirin.

Fırından çıkardıktan 5-6 dakika sonra hazır olan çöreklerinizi servis edebilirsiniz.

Anne sütü tek başına bile o kadar faydalı ki boşuna mucizevi denmiyor. Düşünün ki tek bir üstelik anneden doğal olarak elde edilen gıda bir bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ve aynı zamanda da bazı hastalıklardan korunmasına da yardımcı oluyor. Avrasya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ersin Sarı, anne sütünün öneminden bahsederken annelere süt arttırıcı önemli bilgiler veriyor.

Anne sütü, bebeğin besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak gidermek ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı korumak için sunulmuş eşsiz bir karışımdır. Anne sütündeki besin maddelerinin dengesi en ideal ölçülerdedir ve gelişimini henüz tamamlamamış bebeklerin vücut sistemleri için en uygun formdadır. İçeriğindeki besin değerlerinin bebek için ideal ölçülerde olması nedeniyle mucize olarak adlandırabileceğimiz anne sütü, bebeğin beyin hücrelerinin büyümesini sağlayan ve sinir sistemi gelişimini hızlandıran besinler açısından da oldukça zengindir. Ayrıca anne sütünde inek sütünde bulunmayan ve hiçbir laboratuvarda üretilmesi mümkün olmayan 100’den fazla bileşen bulunmaktadır. Üstelik formül mamalardan farklı olarak, anne sütünün içeriği, bebeğin sürekli değişen ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli değişmekte ve yenilemektedir. Örneğin; prematüre bir bebek için olan anne sütü bileşimi, zamanında doğan bir bebek için olandan farklılıklar gösterir.

emziren anne

ANNELER NASIL BESLENMELİ?

Emziren annelerin beslenme alışkanlıklarına yönelik önerilerde bulunan Dr. Ersin Sarı şu şekilde sıraladı;

  • Bol miktarda meyve ve sebze tüketilmeli,
  • Süt üretmek için enerji olukça önemlidir. Enerji vermesi açısından bol miktarda pirinç ve patates gibi nişastalı yiyecekler tüketmeli,
  • Lif yönünden zengin; makarna, pirinç, bakliyat ve sebze, meyveler tüketilmeli,
  • Kalsiyum yönünden zengin besinler besin listesine dahil edilmeli (Süt, peynir, yoğurt gibi…)
  • Bol bol su tüketilmeli( en az 2 litre)
  • Kuru meyve ve kuruyemişler yoğun enerji içermelerinin yanında demir ve kalsiyum minerallerini de içerirler. Bu gıdalar ara öğünlerde tüketilebilir.
  • Et, balık, fasulye, nohut gibi protein yönünden zengin besinler yemeye özen gösterilmeli,
  • Günde 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil ile birlikte, vücudun demir emilimini artıran C vitamini kaynağı olan sebzeler ve meyveler yer almalıdır.
  • Mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Çünkü iyotlu tuz bebek gelişimi açısından oldukça önemlidir.
  • Annenin beslenmesinde balık tüketimi oldukça önemlidir. Balıkta bulunan ve anne sütü ile bebeğe geçecek olan omega-3, DHA, EPA bebeğin gelişimi için olmazsa olmazlardan biridir.

bebek gazı çıkartmak

UZAK DURMANIZ GEREKENLER

  1. Emziren annelerin en büyük korkusu olan gaz oluşumunu önlemek çok önemlidir. Bu açıdan yavaş yemek yeme ve çok iyi çiğneme alışkanlığı kazanılmalı,
  2. Aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Anne sütüyle beraber çocuğa geçen baharatlar bebeğin rahatsız olmasına sebep olur. Hatta mide ağrısı, kusma gibi etkiler bile gösterebilir.
  3. Portakal ve mandalina C vitamini yönünden hayli zengin olsa da fazla tüketilmemelidir. İçinde bulunan asit miktarı nedeniyle sindirim sistemini etkileyebilir ve gaz, şişkinlik gibi yan etkiler gösterebilir.
  4. Gazlı ve kafeinli içeceklerden uzak durulmalı, alkol kesinlikle tüketilmemelidir.
  5. Bazı besinler gaz yapma özelliğine sahiptir. Bu nedenle lahana, brokoli, karnabahardan olabildiğince uzak durulmalıdır.
  6. Sucuk, sosis, salam gibi şarküteri ürünleri çok fazla tüketilmemeli.
  7. Bebeğin beyin gelişimi için hayli önemli olan omega 3, bazı besinler tarafından azalabilir. Bu sebeple doymuş ve trans yağlardan uzak durulmalıdır.
  8. Katkı maddesi bulunan hazır gıdalardan uzak durulmalıdır.
  9. Hazır dondurulmuş ve soğuk yiyecekler tercih edilmemelidir.

emziren anne

STRESTEN ENDİŞEDEN UZAK DURUN!

Doktor Sarı konuyla alakalı yapılması gerekenlerin yanında yapılmaması gerekenleri de belirterek açıkladı. Sarı  “Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Her annenin sütü bebeğine yeter. Bu sebeple anne endişe ve kaygıları bir kenara bırakmalı ve sütünün yeteceğine inanmalıdır. Annenin sütünün yeteceğine inanması tıbbi anlamda da çok önemlidir. Çünkü anne sütünün kanallardan bebeğe ulaşmasını sağlayan oksitosin hormonu oldukça çekingendir. En küçük bir stres ve kaygı durumunda salınım yavaşlar ve süt bebeğe ulaşamaz. Tam da bu yüzden emzirme döneminde tüm evhamlar rafa kalkmalıdır. Bunun dışında yapılabilecek küçük uygulamalarla süt miktarı arttırılabilir.” açıklamasında bulundu. Ardından yapılması gerekenleri sıralayan Sarı, şu notları kaydetti;

 

  • Bol bol sıvı tüketilmelidir. Zira anne sütünü arttırmada en etkili etken, annenin tükettiği sıvı miktarıdır. Özellikle su, çorba, şekersiz meyve suyu ve komposto tüketerek günlük alınan sıvı miktarı arttırılmalıdır.
  • Kaliteli karbonhidrat kaynakları olan tam tahıllı besinler tercih edilmelidir.
  • Fesleğen bitkisinin düzenli kullanımlarda anne sütünü arttırdığı bilinir. Bu sebeple yemeklerinizde fesleğene daha çok yer verin.
  • Koyu yeşil yapraklı sebzeler sütü arttırmada oldukça etkilidir. Bu sebeple daha çok roka, maydanoz gibi yeşillikler tüketilmeli.
  • Turuncu renkli besinlere sofralarda daha çok yer açılmalı. Çünkü havuç, bal kabağı kavun gibi besinler süt oluşumunda oldukça yardımcı bir rol oynarlar.
  • En önemlisi de süt emzirdikçe artar. Bu sebeple anne çocuğunu sık sık emzirmeli ve gerekirse sütünü sağmalıdır. Çünkü oldukça zeki bir sisteme sahip olan meme, deposundaki süt boşaldıkça daha fazla süt üretmeye başlar.