Yaptığı her hareketle gündemde kalmayı başaran Bülent Ersoy, önceki gün bir güzellik merkezinin açılışına katıldı. Açılışta ünlü ismin kıyafeti ve takıları dikkat çekerken özel tasarım çantası fiyatıyla şoke etti.

Ünlü şarkıcı Bülent Ersoy, daha önce yaptığı Anıtkabir ziyaretinde bir subaya şemsiyesini tutturmasıyla gündemde büyük yankı uyandırmıştı. Lüks yaşamıyla tanınan Ersoy, kıyafet ve makyaj tercihleriyle çok konuşuluyor. Ünlü isim önceki gün açılışına gittiği bir güzellik merkezinde pırlantaları ve Katar’dan gelen sınırlı sayıdaki büyük çantasıyla göz aldı.

Bülent Ersoy

TAM 1 MİLYON LİRA

Ersoy, bileklerindeki ve parmaklarındaki dev taşlı takılarla dikkat çekerken ayrıca kıyafet ve aksesuar tercihiyle de moda dünyasında çok konuşuldu. Ünlü isim kombinini oluşturmak için yine servet harcadı. Ersoy’un, Katar’dan özel olarak getirttiği, sınırlı sayıda üretilen Fendi marka ‘Peekaboo Iconic Satchel’ koleksiyonundan olan çantasının 1 milyon lira olduğu öğrenildi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK VİDEO;

Gelinim Mutfakta yarışmasında gelin baygınlık geçirdi!

Yaza doğru girerken bebeklerde oluşan alerjik reaksiyonlar ebeveynlerin dikkat çekmektedir. Bahar alerjilerinin temel sebebi çiçekler ve polenleridir. Bu duruma maruz kalan çocuklar için uyaran uzmanlar, bebeklerin üzerinde kalabilecek hastalıklar için uyardı. Bebeklerde bahar alerjisi olur mu? Bahar alerjisi olan bebeğe ne yapmalı?

Kıştan yaza doğru geçtiğimiz bu aylarda bitkiler kendi devamlılığını sağlayabilmek adına polen salgılamaya başlarlar. Bu polenler uçuşarak tohum görevi görürken, insanlığa da bahar alerjisi adın verilen sıkıntıya sokabilmektedir. Şimdilerde yetişkinlerde görülen alerji ve astım hastalığıyla doktor sırası beklenirken, polenler aynı şekilde bebeklerde görülen alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilmektedir. Bebekler için ileride oluşabilecek tedavisi mümkün olmayan kalıcı hastalıklara davetiye çıkarabildiğini bildiren uzmanlar uyardı. Alerjik bünyeye sahip bebeklerde, hırıltı, burun akıntısı, göz akması, öksürük, kaşıntı, nefes darlığı gibi belirtileri görür görmez doktora gidilmesi önerildi.

bebeklerde bahar alerjisi

BEBEKLERDE BAHAR ALERJİSİ OLUR MU?

Alerjik reaksiyon gösteren bebeklerde özellikle dikkat edilmesini öneren uzman doktorlar, bahar aylarında üst solunum yolu hastalıklarına karşı bebeklerin ciddi seviyeleri görmemeleri ve ileri yaşlarda astım hastalığına yakalanmamaları için ebeveynleri uyardı. Bebeklerin bu havalarda dikkatli dışarı çıkartılması ve yaz aylarına girmekle birlikte rutubetli ve nemli ortamlardan uzak tutulması gerektiğini belirtti. Bununla birlikte genetik bir aktarım yoluyla da geçebilecek olan üst solunum yolları hastalıklarına karşı çocuklarda oluşabilecek herhangi bir belirti de hemen doktora gösterilmesi gerektiği açıklandı.

bebeklerde bahar alerjisi

BEBEKLERDE BAHAR ALERJİSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Ailede alerji tanısı konulmuş birey
  • Hapşırma nöbetleri
  • Burun akıntısı ve göz yaşlanması
  • Gözlerde kaşıntı
  • Sürekli olan huysuzluk ve halsizlik
  • Uyku bozukluğu
  • Bebeğin sürekli burnunu kaşıma hareketi
  • Gözaltlarının şişmesi ve mavimsi bir renk alması
  • Burun tıkanıklığı

bebeklerde bahar alerjisi

BAHAR ALERJİSİ OLAN BEBEĞE NE YAPMALI?

İlk olarak çocuk göğüs hastalıkları uzmanına bir randevu alınmalı ve vakit kaybettirmeden alerji testleri yapılıp göğsü dinlenmelidir. Bununla birlikte evin coğrafyasına göre değişkenlik gösterirken sabah ve öğle saatleri polenlerin çok fazla olduğu aralıklardır, bu saat diliminde dışarıda olmamaya gayret göstermelisiniz. Kuru ve rüzgarlı günlerde de keza dışarı çıkmak için daha geç bir saati bekleyebilirsiniz. Dışarı çıkmanız gerekirse de bebek arabasının koruyucu şeffaf örtüsünü serin. Bebeği yeni biçilmiş çimlerden uzak tutun. Çocuğa polenin çok olduğu yerlerde tahmininize göre uzun kollu giydirmeye çalışın. Ev ve dışarı arasında giydiğiniz kıyafetleri değiştirin. Yatmadan duş aldırabiliyorsanız aldırın yoksa her tarafını silip polen olma sirkine karşı temizleyin. Dengeli ve iyi beslenin ki bebeğin ihtiyacı olan tüm vitamin ve mineralleri, bağışıklık sistemi için gerekli olan tüm ihtiyaçlarını anne sütünden karşılayabilsin. Doktorun verdiği ilaçları düzenli kullanıma sokun.

Dışarı çıkmadan önce bebeğin göz çevresine ve alnına ya da çenesine vazelin sürerseniz, gelen polenler vazeline yapışacak ve vücuda girişi durdurulmuş olacaktır. 

Dünyaca ünlü şarkıcı Britney Spears önceki gün nişanlısı Sam Asghari ile dünyaevine girdi. Yıldız ismin düğünü sosyal medya gündemini sallarken Spears’ın tercih ettiği gelinliğinin değeri herkesi şoke etti. Britney Spears için özel hazrılanan gelinliğin yapımı 700 saatten fazla sürdü.

Dünyaca ünlü Amerikalı dansçı, oyuncu ve şarkıcı olan Britney Spears, yakın dostlarının katılım sağladığı renkli bir düğünle nişanlısı Sam Asghari ile hayatını birleştirdi. Ünlü çiftin düğünü dünya magazin gündeminde konu olurken özel tasarım olan damatlığın ve gelinliğin moda devi Versace üretimi olması dikkatlerden kaçmadı.

Britney Spears ve eşi Sam Asghari

YAPIMI 700 SAATTEN FAZLA SÜRDÜ

Uzun V yaka ve dekolte detayıyla ön planda olan gelinlik 40 yaşındaki yıldız için özel olarak hazırlandı. Spears’ın omuzları düşük gelinliğinin kuyruğu 3 metre uzunluğunda tutulmuş. Ürünün vücuda oturan kısmı pileli, etek kısmı da yırtmaçlı verilmiş. Gelinlik, incilerle süslenmiş beyaz tül eldiven ve uzun tül duvakla tamamlanmış. Ünlü ismin 28 yaşındaki eşi Asghari de tercihini siyah, kenarları saten geçişli düz bir smokinden yana kullanmış.

Öte yandan yapımı 700 saatten fazla sürdüğü ve ünlü şarkıcının kolyesi, bilekliği ve küpesinin de 62 karat değerinde olduğu belirtildi.

Britney Spearsın gelinliğinin kuyruğu 3 metre uzunluğunda

“KALBİMDE ÇOK ÖZEL BİR YERİ VAR”

Lüks moda devi Versace’nin baş kreatif sorumlusu Donatella Versace, hem Spears’ın gelinliğini hem de Asghari’nin smokinini tasarladığını belirterek şöyle açıklama yapmıştı:

“Britney ve Sam’in evlendiğini görmek en mutlu gün. İkisini de bu özel günlerinde Versace’de görmek beni çok gururlandırıyor. Britney’nin gelinliğini tasarlamak bir rüyaydı. Gelinliği zarif beyaz ipekten yapıldı. Her ayrıntıya muazzam sevgi döküldü. Birlikte muhteşem görünüyorlar.”

Sosyal medya hesabından çiftin fotoğraflarını paylaşan İtalyan tasarımcı, Spears’in kalbinde çok özel bir yeri olduğunu söyledi.

Ünlü şarkıcının gelinliğinin değeri dudak uçuklattı

GECEYE MİNİ BİR ELBİSEYLE DEVAM ETTİ

Şarkıcı düğün sonrası geceye yine Versace’den kırmızı ve siyah olmak üzere iki ayrı mini elbiseyle devam etti.

Versace Spears gelinlik modeli

Versace markasının Britney Spears için özel tasarım gelinliği

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK VİDEO;

Yüz felci geçiren Justin Bieber’dan sevindiren haber!

Tüm insanlığın hayatında belirli geçiş dönemleri ve sendrom atlattıkları zaman dilimleri vardır. Yetişkinlerde olduğu gibi bebek ve çocuklarda da görülmektedir. En yaygın olarak bilinen 2 yaş sendromu bebeklikten çocukluk çağına geçiş evresinde tıpkı ergenlikten yetişkinliğe geçiş gibi bazı belirtiler görülmektedir. 2 yaş sendromu nedir? 2 yaş sendromu belirtileri nelerdir? 2 yaş sendromu ne kadar sürüyor?

Bebeklikten çocukluk evresine geçiş olarak adlandırılan 2 yaş sendromu, çocuklarda belirli reaksiyon ve davranış farklılıkları ortaya çıkarmaktadır. Kendini tanımaya başlayan çocuğun bu yolculuğunda bireyselliğini kazanma yarışı başlamış bulunmaktadır. Bebek emeklemesi dışında kontrol edilemez bir hızla koşma isteği, konuşma ve anne babaya olan bağlılığın azalması görülen bu dönemde uzmanlar, çeşitli psiko motor becerilerinin bu dönemde çok daha fazla geliştiğini çocukların her şeyi sorgulayıp, meraklı bakışlarla etrafı izledikleri bir dönem olarak adlandırmışlardır. Çoğu çocuğun küçükken evde kaybolma, çıkma, kaçma gibi olaylarının olduğu 2 yaş sendromunu uzmanlar açıkladı…

2 yaş sendromu

2 YAŞ SENDROMU NEDİR?

Özgürce etrafındaki dünyayı keşfetmek için yola koyulan çocuklar, enerjik ve meraklı yapısıyla gördüğü her nesneye tutmak, tatmak ve fırlatmak istemektedir. Uzmanlar bu süreçte anne ve babanın çocuğun üzerinde uyguladığı ve söylediği her söz ve davranışın kalıtsal özellik taşıdığını belirtirken; sabırsız, öfkeli, katı bir ebeveyn çocukta çekimser, başarılarından emin olamayan, özgüvensiz, becerilerinden şüphe duyan bir karaktere dönüştürdüğünü öne sürdü. Anne baba figürleriyle zıtlaşma ve çatışmaların başladığı bu dönemde uzmanlar, ebeveynlerin mutlaka 2 yaş sendromu konusuna hakim olması gerektiğini belirtti.

2 yaş sendromu

2 YAŞ SENDROMUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Çok sorular sorması
  • İştahın azalması ve yemek seçiminin başlaması
  • Ani ruh hali değişimleri
  • Anne ve babaya, çevredekilere saldırmak
  • Huysuzluk
  • Aşırı inatlaşmak
  • İstediğini elde etmek için uğraşmak ve inat etmek
  • Uyku düzeninde değişiklikler
  • Elindeki eşyaları fırlatmak
  • Kendine zarar veren davranışların görülmesi
  • Sebepsiz ağlama krizleri

2 yaş sendromu

2 YAŞ SENDROMU NE KADAR SÜRÜYOR?

2 yaş sendromunun bebeklikten çocukluğa geçiş evresindeki ortalama süresini açıklarken 1.5 yaşında başlayabildiğini ve 3.5 yaşına kadar sürebildiğini belirten uzmanlar, 4 yaşında artık sakinleşip, toplumsallaşmaya başlamasıyla daha bir birey haline geldiği araştırmalar sonucu ortaya konuldu. Ancak çocuk, bu sendromdan geçerken aileyi nasıl manipüle edeceğini öğrenmişse, bu dönemdeki bazı alışkanlıklarını ileri yaşlara da taşıyabileceğinin uyarısını yapan uzmanlar bu konuda ebeveynleri uyardı. 

2 yaş sendromu

2 YAŞ SENDROMUNDA ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALIDIR?

İnsan gelişiminin bir parçası olan bu dönemde aileden aileye sabra göre değişirken, sabırsız ve zor olan çabuk sinirlenen ailelerin uzmanlardan yardım almasını öneren psikologlar, kesinlikle bu dönemin çocuğun üzerinde çok kalıcı etkisi olmasından kaynaklı dikkat edilmesi gerektiğini savundu. Bu dönemde çocuğun olabildiğince enerjisini boşaltması için olanak sağlanması gerektiğine değinen psikologlar, engellenmemesi gerektiğini ve öfkesini ifade etmesi olanak sağlanması gerektiğinin de altını çizdi. Hiç bir şeyi yapması için zorlamayın ve sınır koyduğunuz meseleler hakkında tartışmasına izin vermeyin.

2 yaş sendromu

Sınırsız büyütülen çocukların iç ve dış dünyaya bakışı değiştiğinden dolayı doyumsuzluk ve tükenmişlik sendromlarıyla erken yaşta tanışmaması için, kurallar çerçevesinde yaşayan bir aile olduğunu belirtmeli ve vurgulamalısınız. Hayır kelimesini gereksiz ve sürekli kullanmaktan çekinilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, net bir hayır duyduklarında gerçekten dokunmaması ya da yapmaması gereken bir şey olduğunu anlaması için şart olduğunu açıkladı. Anne ve babaların çocuğun etrafından fır dönememeleri gerektiğini kendilerine de zaman ayırarak aslında her birey kendine bir zaman ayırması gerektiği algısının da oluşmasına olanak sağlaması gerektiğini ifade etti. 

Ebeveynlerin iyi ve gaza getirici olarak gördükleri ödül ve ceza sistemi aslında çocuk üzerinde kalıcı etkiler oluşturabildiğini belirten uzmanlar, çocukta oluşan tramvatik yaraların bir çoğunun bu sayede açıldığını öne sürdü. Uygulanan ödül sistemi doyumsuzluk oluştururken ceza sistemi ise çocuğun şiddete meyil etmesini sağladığı ortaya çıktı. İşte ödül ve ceza sisteminin ile ilgili merak edilenler

Aileler çocuklarını en iyi şekilde büyütmeye çalışır ve en sağlıklı şekilde görevlerini yerine getirmesini bekler. Uzmanlar kendilerine masum gibi görünen ödül ve ceza sisteminin çocuğu şiddete ittiğini agresifleştirdiğini ve travmatik sonuçlar doğurduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar uygulanan sistemde ödül doyumsuzluğunu peşinden getirirken cezalandırma sistemi de agresifleştirip çocukların sinirli bir yapıda saldırganlaşmasına alt yapı hazırlıyor.

ödül sistemini kullanan anne

 

Bir çocuğa verilebilecek en kötü şeyin onun ihtiyacı olan bir durum için karşılığında ailesinden aldığı ödül olduğunu vurgulayan psikologlar bu durumda “Sınıfı geçersen sana bilgisayar alacağım.” gibi cümlelerin çocuğu dahasına ittiği için, belirli bir süre sonra tatminliği kalmadığı ve sınırların daha ilerlediği vakitlerde çocuğun, bunu hem görev olarak kabul etmeyeceğini hem de sorumluluk bilincini geliştirmeyeceğini açıkladı. Bu tarz durumlarda tepkisel olarak “Matematikten 2 almışsın, bu halde arkadaşlarınla bulaşamazsın” gibi cümleler ise onu hayatından mahrum etmekle tehdit ettiğiniz için hem size karşı bir öfke duygusu yaşayacaktır, hem de dış dünyaya karşı anlaşılmadı duygusu ile saldırganlaşmaya ve sataşmaya başlayacaktır.

çocuklarda şiddet

CEZA ALAN ÇOCUĞUN ŞİDDET EĞİLİMİ DAHA FAZLA

Ceza verildiğinde kaygı seviyesinin çok arttığını belirten uzmanlar, bu duruma bağlı şiddet eğilimi olan çocuk da ileride ebeveyn olduğunda aynı durumları gözeterek kendi çocuğunu büyütecek ve hiçbir çocuk bu tarz anılarını kolay kolay zihinlerinden silmez. Ceza alan çocuk öfke nöbetleri, sinir krizleri geçirebilir. Kendisine ya da dışarıda birine zarar veren çocuğu gören ebeveynlere anlatılan bu durum karşısında “Keşke yapmasaydım” dediklerini belirten uzmanlar, çok geç olmadan ailelerin bu konuda kesinlikle bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti.

düşünceli çocuk

BEYİNLERİNİN MUHAKEME YETENEĞİ KAYBOLUYOR

Uzmanlar, çocuğu anne ve babaya itaati gerçekleştiğinde muhakeme yeteneğinin ortadan kalktığını ifade eden uzmanlar beynin frontal bölge olarak adlandırılan (düşünme, karar verme, muhakeme etmesini sağlayan bölgenin) işlev dışı kaldığını ve küçüldüğünü açıkladı. Bu çocuğun gelişimini etkilerken, ileriki yaşlarında ciddi sıkıntılarla baş başa kalmasını ve özgüven yoksunu olmasına olanak sağlıyor.

düşünen baba ve çocuğu

SORUMLULUK SAHİBİ OLMALI

Uzmanlar bu konuda ödül ceza yerine sorumluluk bilincinin aşılanması gerektiğini ve sonuçlarına katlanarak hayatını idame ederken, açıklamalar yaparak neden yapması gerektiğinin anlatımının sağlanması gerekmektedir. Bu sistematik şekilde oturduğunda ödül ya da ceza sisteminin otomatik olarak devre dışı kaldığını belirten uzmanlar, küçük yaşta sorumluluk sahibi olan çocuğun ileri yaşlarında da kendi çocuklarına aynı aşılamayı yapacağını açıkladı. Çocuklar ailelerinin yansımasıdır sözünden yola çıkarak, ileride nasıl davranmalarını istiyorsanız o şekilde davranmanızı öneririz.

Ebeveynlerin iyi ve gaza getirici olarak gördükleri ödül ve ceza sistemi aslında çocuk üzerinde kalıcı etkiler oluşturabildiğini belirten uzmanlar, çocukta oluşan tramvatik yaraların bir çoğunun bu sayede açıldığını öne sürdü. Uygulanan ödül sistemi doyumsuzluk oluştururken ceza sistemi ise çocuğun şiddete meyil etmesini sağladığı ortaya çıktı. İşte ödül ve ceza sisteminin ile ilgili merak edilenler

Aileler çocuklarını en iyi şekilde büyütmeye çalışır ve en sağlıklı şekilde görevlerini yerine getirmesini bekler. Uzmanlar kendilerine masum gibi görünen ödül ve ceza sisteminin çocuğu şiddete ittiğini agresifleştirdiğini ve travmatik sonuçlar doğurduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar uygulanan sistemde ödül doyumsuzluğunu peşinden getirirken cezalandırma sistemi de agresifleştirip çocukların sinirli bir yapıda saldırganlaşmasına alt yapı hazırlıyor.

ödül sistemini kullanan anne

Bir çocuğa verilebilecek en kötü şeyin onun ihtiyacı olan bir durum için karşılığında ailesinden aldığı ödül olduğunu vurgulayan psikologlar bu durumda “Sınıfı geçersen sana bilgisayar alacağım.” gibi cümlelerin çocuğu dahasına ittiği için, belirli bir süre sonra tatminliği kalmadığı ve sınırların daha ilerlediği vakitlerde çocuğun, bunu hem görev olarak kabul etmeyeceğini hem de sorumluluk bilincini geliştirmeyeceğini açıkladı. Bu tarz durumlarda tepkisel olarak “Matematikten 2 almışsın, bu halde arkadaşlarınla bulaşamazsın” gibi cümleler ise onu hayatından mahrum etmekle tehdit ettiğiniz için hem size karşı bir öfke duygusu yaşayacaktır, hem de dış dünyaya karşı anlaşılmadı duygusu ile saldırganlaşmaya ve sataşmaya başlayacaktır.

çocuklarda şiddet

CEZA ALAN ÇOCUĞUN ŞİDDET EĞİLİMİ DAHA FAZLA

Ceza verildiğinde kaygı seviyesinin çok arttığını belirten uzmanlar, bu duruma bağlı şiddet eğilimi olan çocuk da ileride ebeveyn olduğunda aynı durumları gözeterek kendi çocuğunu büyütecek ve hiçbir çocuk bu tarz anılarını kolay kolay zihinlerinden silmez. Ceza alan çocuk öfke nöbetleri, sinir krizleri geçirebilir. Kendisine ya da dışarıda birine zarar veren çocuğu gören ebeveynlere anlatılan bu durum karşısında “Keşke yapmasaydım” dediklerini belirten uzmanlar, çok geç olmadan ailelerin bu konuda kesinlikle bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti.

düşünceli çocuk

BEYİNLERİNİN MUHAKEME YETENEĞİ KAYBOLUYOR

Uzmanlar, çocuğu anne ve babaya itaati gerçekleştiğinde muhakeme yeteneğinin ortadan kalktığını ifade eden uzmanlar beynin frontal bölge olarak adlandırılan (düşünme, karar verme, muhakeme etmesini sağlayan bölgenin) işlev dışı kaldığını ve küçüldüğünü açıkladı. Bu çocuğun gelişimini etkilerken, ileriki yaşlarında ciddi sıkıntılarla baş başa kalmasını ve özgüven yoksunu olmasına olanak sağlıyor.

düşünen baba ve çocuğu

SORUMLULUK SAHİBİ OLMALI

Uzmanlar bu konuda ödül ceza yerine sorumluluk bilincinin aşılanması gerektiğini ve sonuçlarına katlanarak hayatını idame ederken, açıklamalar yaparak neden yapması gerektiğinin anlatımının sağlanması gerekmektedir. Bu sistematik şekilde oturduğunda ödül ya da ceza sisteminin otomatik olarak devre dışı kaldığını belirten uzmanlar, küçük yaşta sorumluluk sahibi olan çocuğun ileri yaşlarında da kendi çocuklarına aynı aşılamayı yapacağını açıkladı. Çocuklar ailelerinin yansımasıdır sözünden yola çıkarak, ileride nasıl davranmalarını istiyorsanız o şekilde davranmanızı öneririz.

Dünyaca ünlü ayakkabı ve aksesuar markası Divarese, Davet Çok Elbisem Yok (DCEY) ile stilini üçüncü kez birleştirdi. Markalar bu birleşimle 2022 yaz sezonu için ‘Day & Nigh’ adlı konsept ile kapsül koleksiyonunu tanıttı. İşte DCEY ve Divarese markalarının yeni sezon koleksiyon parçaları…

Ayakkabı ve aksesuar markaları arasında dünya listelerinde ilk sıralarda olan Divarese, bu yıl üçüncü kez DCEY ile güçlerini birleştirdi. 2022 yaz sezonu konseptiyle yalnızca özel geceler için değil, günlük stile de kolayca uyum sağlayabilecek ürünler ortaya çıkardı. Taş süslemeleriyle dikkatleri üzerine çeken tasarımlar, bu yılın trendlerinde zirveyi zorlayacak gibi duruyor. İki dev markanın moda severler için ortaya çıkardıkları koleksiyonda bilekten bağlanan 5 farklı model bulunuyor. Klasik renklerin parlak taşlarla bir araya geldiği tasarımlar, günün her saatinde gündüzden geceye iddialı ve şık bir görünüm vadediyor. Öte yandan feminen bir duruşa ulaştıran tasarımlar, siyah ve gümüş gibi her tona hitap eden zamanların renklere korkusuzca eşlik ediyor. Koleksiyonda bulunan turuncu ve lila tonları da saten dokular ile birleşerek yazın enerjisini patlatıyor. Divarase ve Davet Çok Elbisem Yok (DCEY) markalarının birleşimiyle ortaya çıkarılan koleksiyondaki parçalar sınırlı sayıdaki tasarımlardan oluşuyor. İşte 2022 yaz sezonuna damgasına vuracak Divarese ve DCEY markalarının ‘Day & Nigh’ adlı koleksiyonu…

Divare ve DCEY koleksiyonu

DIVARESE VE DCEY 2022 YAZ SEZONU KOLEKSİYONU

Geceden gündüze günün her saatinde giyilebilmesi için tasarlanan parıltılı ayakkabı modelleriyle modaya düşkün kadınlar, şimdiden kombinlerini tamamlamak için kolları sıvamaya başlamışken dünyaca ünlü ayakkabı ve aksesuar markası Divarese’nin birleştiği DCEY’in kurucu ortaklarından olan Eda Franci, yapılan anlaşma hakkında şunları kaydetti:

Day & Night koleksiyonu

“Bu sezon koleksiyonu hazırlarken aklımızda bir yaz günü sabahtan akşama, günün her anı feminen ve iddialı görünümünü koruyan kadınlar ve onların canlı enerjisini yansıtan birbirinden şık stilleri vardı. DCEYxDivarese ‘Day & Niht’ koleksiyonu her zaman şık olmayı ve ışığını yansıtmayı seçenlere ithaf edildi diyebilirim.”

Gündüzden geceye Divarese ve DCEY modelleri

Öte yandan zarif ve zamansız bir tasarım stilini yansıtan DCEY kurucusu ortaklarından Seda Aksoy da, “Koleksiyonu hazırlarken, tasarımların her kadının dolabında olması gereken zamansız parçalardan oluşmasına çok önem verdik. Hem gündüz bir denimle hem de gece iddialı bir elbise ile kolaylıkla kombinlenebilen bu koleksiyonu en iyi anlatan konsept ‘Day & Night’ oldu. Stiline biraz ışıltı renk katmayı seven kadınlar bu yaz DCEYxDivarese tasarımlarından vazgeçemeyecek” ifadeleriyle kadınları günün her saatinde ışıldamaya davet ediyor. 

2022 yaz sezonu için Divarese ve DCEY ayakkabı modelleri

Günümüzde yanlış beslenme alışkanlıklarımız çevrenin bozulmasındaki en temel nedenlerden biri olarak görülüyor. Gelişen diyetler hem aşırı hem de yetersiz beslenmeden kaynaklanan birçok küresel sağlık krizini de beraberinde getiriyor. Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan’a göre uygulayacağımız 7 adımla karbon ayak izimizi azaltabilir; hem çevreyi hem de sağlığımızı koruyabiliriz.

Dünya çok hızlı bir değişim ve gelişim sürecinden geçerken küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin etkisi tüm dünyada hissediliyor. Araç kullanım tercihlerimizden evimizde kullandığımız enerji kaynaklarına, beslenme şeklimizden tükettiğimiz gıdaların üretim şekillerine kadar pek çok faktör karbon salınımına sebep olurken, onlara dair seçimlerimiz de bizlerin karbon ayak izini oluşturuyor.

kasrbon ayak izi

Doğru yemek seçiminin dahi iklim ve çevre üzerinde oldukça olumlu bir etkiye sahip olduğunu belirten Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan karbon ayak izimizi azaltmak için beslenmemizde yapabileceğimiz değişiklikleri şöyle sıralıyor:

Mevsiminde ve lokal gıdaları tercih edin

Yerel olarak yetiştirilen meyve ve sebzeler, sadece nakliye için kullanılan yakıtlardan tasarruf etmekle kalmaz, aynı zamanda yiyecekler daha tazedir ve daha lezzetlidir. Ayrıca daha ucuza mal olur ve besin değeri de daha yüksektir. Bu sayede lokal çiftçileri de desteklemiş oluruz.

Bitki bazlı gıdaları daha fazla tercih edin

Hayvansal proteinli gıdalar yerine fasulye, nohut, bezelye ve mercimek gibi daha fazla bitki bazlı protein gıdaları seçmek, karbon ayak izinizi azaltmanın en önemli yollarından biridir. Bitki bazlı beslenme daha az doğal kaynak kullanımını sağlar ve çevreye daha az zarar verir.

beslenme önerilerileri

Ambalaj kullanımını azaltın

Gıdaları toplu olarak satın almak, ambalajın üretimine giden plastik, kağıt, metal ve enerji miktarını azaltır. Toplu satış mümkün değilse bile, daha büyük paketler halinde satın almak da ambalaj kullanımını azaltarak karbon ayak izini azaltacaktır. Mümkünse, bölgenizde geri dönüştürülebilecek öğelere bağlı olarak yeniden kullanılabilir, geri dönüşümü olan malzemeleri seçin.

Alışverişe kendi çantanızla gidin

  • Alışveriş sırasında kendi çantanızı kullanmak ekstra poşet kullanımının önüne geçer ve çevreyi kirleten petrol bazlı plastik poşetlerin etkisini azaltabilir.

Mutfakta enerji tasarrufu yapın

  • Mümkün olduğunda enerji tasarruflu cihazlar satın alın.
  • Kapıların ne kadar süre açık kalacağını sınırlamak için buzdolabını veya dondurucuyu açmadan önce neye ihtiyacınız olduğunu düşünün.
  • Yiyecekleri daha hızlı ısıtmak için tencereyi kapatın veya düdüklü tencere kullanın.
  • Yaz aylarında, gaz ve ısıyı mutfağınızdan uzak tutmak için davlumbaz fanını çalıştırın; böylece evi soğutmak için daha az klimaya ihtiyaç duyarsınız.
  • Daha büyük miktarlarda pişirip ve tek öğün porsiyon boyutlarında dondurabilirsiniz. Bu sadece enerji tasarrufu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda diğer günler için hazır yemek sağlamış olursunuz.

Suyu koruyun

  • Çok uzak olmayan bir gelecekte yakıtın değil suyun en kıt metamız olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle, suyu boşa harcamamak oldukça önemli.
  • Bulaşık makinesi kullanıyorsanız, bulaşıkları durulamakla suyu boşa harcamayın ve bulaşık makinesini yalnızca doluyken çalıştırın.
  • Sızıntıları ve damlamaları onarın.
  • Daha az suyu daha verimli hale getirmek için musluklara havalandırıcılar takın.

Çöpü azaltın

  • Eve getirdiğiniz ambalajı azaltmanın yanı sıra, yiyecek atıklarınızı da minimuma düşürün. Atıkların bir kısmını kompost yapabilirsiniz. Ayrıca mutfakta tekrar tekrar kullanabileceğiniz tabaklar ve bardaklar kullanın. Tek kullanımlık ürünler kullanmaktan kaçının. Tek kullanımlık malzemeler kullanmanız gerekiyorsa, geri dönüşümü olan materyaller seçin.

Yaz aylarında artan sıcaklardan dolayı ayaklar çok sık terliyor. Haliyle mantar, kabuklanma vs. problemleri de kaçınılmaz hale geliyor. Kışın havasız kalan ayaklarınızın yazın muhteşem bir görüntüye kavuşmasını sağlamak için en kolayından bir bakım rehberini sizlerin beğenisine sunuyoruz.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte botlar, çizmeler çıkarılır, terliklere ve açık ayakkabılara geçeriz.  Deniz, havuz kenarlarında çıplak ayak ile yürüyeceğiniz için kusursuz bir görüntüye kavuşmak isterseniz bakım önerileri bugünkü yazımızda. Özellikle vücudumuzda en çok terleyen ayaklar, havasız ve karanlık ortamlarda üremeyi seven mantarların en sevdiği alanlar olduğunu söyleyen uzmanlar “Dermatofit mantar enfeksiyonu tırnak altında ya da derimize yerleşerek istenmeyen koku ve kaşıntılara sebep olmaktadır. Bununla birlikte tırnak yapısının bozulması ve görüntüsünden ötürü yaz aylarında kullanacağımız sandalet ve açık terliklerimizi giymemizi engel olacaktır” diyerek ayak bakımını vurguluyor.

-Yaz aylarında bol su teması ile hızlı uzayan tırnaklarımız için 3 haftada bir ayak bakımlarınız düzenli olarak yapılmalı

Güzel ve sağlıklı görünen ayaklar ile yaza başlamak için dikkat etmeniz gerekenler;

– Güneş kremi sürerken ayaklar da ihmal edilmemeli.

– Çıplak ayak ile havuz kenarlarında, soyunma odalarında dolaşırken mantar, siğil enfeksiyonu kapma riski artar, mutlaka terlik giyilmeli. Özellikle diyabeti olan kişiler çıplak ayak ile dolaşmamaya özen göstermeli, ayaktaki en ufak bir kesi ya da enfeksiyon ciddi vakalar ile sonuçlanabilir.

– Yazla gelen sıcaklık artışı ile ayakta terleme artar, mantarın en sevdiği ortam oluşur.

Ayaklarımızın ve tırnaklarımızın temiz ve bakımlı görünmesini isteriz.

– Yaza girerken ayakların hava alabileceği ayakkabılar seçilmeli, pamuklu çoraplar giyilmeli. Aynı ayakkabı üst üstte her gün giyilmemeli, havalandırılıp sonraki günler giyilmeli.

– Sıcak havalar ile belki dışarda daha fazla vakit geçirilmekte, daha çok yürünmekte, hatta çorapsız yürünmekte. Böylece ayaklarda deri sertleşmesi, çatlaklar ve nasırlar oluşabilmekte. Özellikle yaşla birlikte ayaktaki yağ tabakası da azaldığı için sertleşme ve nasır riski oluşmaktadır. Nasır bakımı yapılmalı, düzenli nemlendirici kullanılmalı.

– Yazla beraber ayak bakımı daha sık yaptırıldığı için, ayak bakımını yapan merkezin her uygulamadan sonra kullandığı ekipmanları steril ettiğinden (yalnızca dezenfekte etmediğinden) emin olunmalı. 

PEKİ YAZIN AYAK BAKIMI NASIL YAPILIR?

Muhteşem ayak bakımı

  • İLK ADIM AYAK BANYOSU

Herhangi bir ayak bakımı ürünü veya gereci kullanmadan önce ayaklarınızı, 10-15 dakikalık (ideal olarak 37 derece sıcaklıktaki suda) ayak banyosu ile yumuşatın.

  • KURU VE SERTLEŞEN DERİLERİNİZİ TEMİZLEYİN

Tüm yıl boyunca cildinize iyi bakarak ağrılı ve çatlamış deri ile topuklardan uzak kalabilirsiniz. Sertleşmiş deri, kimileri için sürekli tekrarlanan bir sorundur; ancak herkes yaz aylarında kuru ve çatlamış deriyle karşı karşıya kalma riskini taşır.

  • SON ADIM NEMLENDİRİN

Ayak bakım kremleri, her yerde bulunabilen normal vücut losyonları ve günlük kremlere göre ayaklarınızı güzelleştirecek ölçüde çok daha zengin içeriğe sahiptir. Bu nedenle ayak bakımınız için, ayağınız için özel olarak geliştirilen kremleri kullanmaya özen gösterin.

Günlük hayatı olumsuz etkileyen ve çevremizde gün geçtikçe daha çok rastladığımız idrar kaçırma vakaları kadınlarda erklere oranla yaygındır. Bu rahatsızlığın genel olarak çocuklarda ve ileri yaşta bireylerde görüldüğü düşünülse de her yaştan kadının rastlayabilir. Dr. Seçil Günay Avcı, idrar kaçırma problemi erken evrede ortadan kaldıracak yöntemlerden bahseden bir köşe yazısı hazırladı.

İdrar kaçırma, idrar yapmayı düşünmediğiniz veya planlamadığınız bir anda idrarın kontrol dışı kaçmasıdır.  Öksürünce, hapşırınca, spor yaparken gibi basınç artışları ile olduğu gibi, ani bir idrar hissi ile gelen kaçırmalar şeklinde de görülür. İdrar kaçırma idrarı depolayan mesane-idrar torbasının bir çeşit fonksiyon bozukluğudur. Ülkemizde yapılan bir çalışmada üniversitede okuyan genç kızlar arasında idrar kaçırmanın görülme sıklığı neredeyse %20 olarak belirlenmiştir. Bu durum yaklaşık her 5 üniversite öğrencisinden birinde idrar kaçırma olduğunu ortaya çıkarmıştır. Henüz doğum yapmamış, menopoza girmemiş, 18-28 yaş grubunda idrar kaçırmanın varlığını ortaya koyan bu çalışma bize erken yaşta tedbir almak gerektiğini göstermiştir.

Dr. Seçil Günay Avcı, idrar kaçırmamak için dikkat etmemiz gereken 10 durumu özetleyen Yasemin.com okurlarına özel bir yazı hazırladı:

Dr. Seçil Günay Avcı

– Çocukluktan itibaren düzenli spor alışkanlığı ile vücut duruşuna dikkat etmek ve önemsemek.  Bilgisayar kullanımı, masa başı işler omurga hasarını boyun düzeyinden başlayarak arttırmaktadır. Düzenli spor yapanlarda omurga kaslarının güçlü olması, duruş sorunlarının olmaması mesaneye giden sinirlerin erken dönemde omurga basısında kalmasını engeller. Çocuklarımızın oturma ve dinlenme pozisyonlarındaki hatalı duruşlarının farkında olup doğru duruş alışkanlığı kazandırmaya çalışalım. 

– Anne karnından obezite ile mücadele etmek. Gebeliklerinde aşırı kilo almış annelerin çocuklarında şeker, tansiyon, dolaşım bozukluğu, varis, kollajen hasarı daha fazladır. Bu çocuklar anne karnından başlayan hasarlarla yaş alırlar. 15 yaşında dizleri çatlamış kızlar veya 12 yaşında memesi çıkmış erkek çocuklar gibi çocuklar için pelvik taban hasarı da değerlendirilmelidir. Gebelikte sorun yaşamamak için gebe kalmadan tedbir almak şarttır.  

– Şeker hastalığı belirtilerini bilmek. Kan şekeri takibi yapmak. Çok zayıf olup kas erimesiyle giden ketoasidozlar da şeker hastalığının bir göstergesi olabilir. Karın bölgesi yağlanması ile mücadele etmek, insülin direncini kırmak önemlidir. Şeker hastalığı başlamadan çok yıllar önce belirtiler verir. Çok su içmek,  çok yemek yemek, çok idrar yapmak şekerin belirtilerinin başlıcalarıdır. İdrar yolu iltihapları ve bozulmuş mesane fonksiyonları ile sıklıkla beraber olup, şeker hastalarında idrar kaçırma sık dile getirilen bir şikayettir.

İdrar kaçırma kişinin yaşam konforunu bozar, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

-Sürekli oturulan mesailerde 45 dakikada bir 5 dakika hareket etmek veya yürümek pelvik tabanın gün içinde dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Sarkmalar başlamadan önce yürüyüş yapmak sarkma, fıtık gibi sorunlar varsa direnç egzersizleri ile desteklemek. 

– Mesane eğitimi yapmak. Her idrar hissinde tuvalete gitmemek, ertelemeyi denemek işe yarar.  İdrar alışkanlıkları mesane eğitimi le düzeltilebilir.  İlk idrar hissi 100-150cc’lik idrarla gelir ancak mesane kapasitesi neredeyse bu miktarın 10 katıdır. Bilinenin aksine idrar biriktirmek veya tutmak kötü bir alışkanlık değildir. İdrar tutulduğu için böbreklerinize idrar geri kaçışı olmaz. 

Fazla doğum yapmış kadınlarda, menopozdan ya da zor doğumlardan sonra kadınlarda idrar kaçırma sorunu yaşanabilir.

– Dar pantolonlar, sıkı kıyafetler, gün içinde evde taytlarla dolaşmak pelvik taban dolaşımını bozar. İşeme, barsak faaliyetleri olan dışkı ve gaz çıkarma ve üreme organlarının taşınması pelvik tabana bağlıdır. Pelvik taban hasar gördüğünde sadece kadında değil erkekte de prostat sorunları, işeme güçlükleri ile ortaya çıkabilir. 

 Sigara içmek sarkmayı ve idrar kaçırmayı arttırır.  Sigara damar yapısını bozarak, varislere katkı sağlar. Dolaşımı bozarak sarkmaları hızlandırır. 

–  Kabız olmak idrar kaçırmaya zemin hazırlar.  Dışkılama sabah ve akşam olmak kaydıyla düzenli olmalıdır. Dışkılama güçlükleri, ıkınmak pelvik tabanı bozar. 

İdrar kaçırma probleminiz varsa bir üroloji hekimi ile görüşmeniz çok önemlidir.

 Kollajen yapı bozuklukları idrar kaçırmaya zemin hazırlar. Ailesinde varis, fıtık gibi kollajen yapı bozukluğu olanlarda vücudun taşıyıcı elemanlarının ana proteini olan kollajenin yapımında genetik taşınan bir sorun olabilir. Bu kadınlarda henüz gebe kalmadan rahim, vajina sarkmaları görülebilir. 

 Bacak bacak üstüne atmak pelvik tabana zarar verir. Özellikle öğrenciler arasında yaygın görülen ders saatleri boyunca bacak bacak üstüne atma alışkanlığı pelvik tabanın dolaşımını bozarak, kanlanmayı azaltır ve sarkmaları hızlandırır. Ev içinde veya ders aralarında yer minderi tarzında dinlenme alanlarında bağdaş kurma tarzında bacakları birbirinden ayırarak oturmaya çalışmak pelvik taban için bacak bacak üstüne atmaktan daha sağlıklıdır. 

Hastada aşırı kilo varsa uygun diyet ve egzersiz programı ile zayıflaması sağlanır.

– İdrar kaçırmak, yaşam kalitesini bozarak ruh sağlığını etkileyebilen, sosyal yaşamı kısıtlayabilen bir durumdur. Tedbir alarak oluşmasını engellemek, koruyucu hekimliğe gönül veren bir hekim olarak en temel sorumluluğumuzdur.

 Dr. Seçil Günay Avcı
Haliç Üniversitesi Öğr. Üyesi