Geleneksel lezzetlerimizden biri olan kestane şekeri Bursa ilimizin en meşhur tatlılarından biridir. Dışarıdan aldığınız kestane şekerlerinden daha lezzetli bir tarif arıyorsanız evde yapılışını da deneyebilirsiniz. Peki evde kestane şekeri nasıl yapılır? Kestane şekeri yapmanın püf noktaları nelerdir? Gelin birlikte öğrenelim…

Soğuk havaların gelmesiyle birlikte çay saatlerimize eşlik eden kestane sofralarda yerini almaya başladı.Kestane şekeri Bursa ili sınırları içindeki Uludağ’da yetişen kestanelerden yapılmaktadır. Kestane şekeri haşlanmış kestane soyulduktan sonra tülbentlere bağlanarak kaynayan şerbet içine batırılarak yapılır. Uludağ’da yetişen kestanelerden yapılan kestane şekeri Bursa’nın marka ürünlerinden biri olmuştur. Kestanenin en lezzetli halini tüketmek isterseniz mutlaka şekerlemesini denemelisiniz. 

KESTANE ŞEKERİ TARİFİ:

MALZEMELER

750 gram kestane
1 kilogram toz şeker
2 damla limon suyu
1 adet kabuk vanilya

YAPILIŞI

Kestaneleri tencerenin içerisine koyun ve 10 dakika suyun içerisinde haşlayın.

Daha sonra kestanenin kabuklarını soyun.

Kabukları hazırlanan kestanelerin şerbetini hazırlamak için şeker ve suyu ocağa alın. Şekerlenme olmasın diye limon suyunu da ilave edin.

Ardından kestanelerin üzerine şerbeti dökün. Yarım saat beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Kış aylarında tüm caddeleri saran mis kokusuyla 7’den 70’e herkesin severek yediği aynı zamanda mevsiminin sağlıklı besinleri arasında yer alan kestanenin cilde birçok faydası olduğu ortaya çıktı. Uzmanların araştırmaları sonrasında cildi beslediği ortaya çıkan kestanenin bilinmeyen faydalarını bugünkü haberimizde bulabilirsiniz.

Sokak lezzetlerinin başında gelen kestane, tam bir lif, mineral, iyi yağ asitleri, vitamin, besleyici ve antioksidan deposudur. Kışın en çok tercih edilen besinler arasında listenin başında yer alan kestane, vücut sağlığı açısından birçok faydası bilinse de cildi güzelleştirdiğini ve kusursuz hale getirdiğini de biliyor muydunuz? Son yapılan araştırmalara göre her gün tüketilen 1 tane kestane ya da düzenli olarak yapılan kestane maskesi birçok cilt problemini ortadan kaldırıyor. Kokusu ve hafif lezzetiyle küçük büyük demeden herkesi akşam çay saatinde bir araya toplayan kestane, kozmetik dünyasının da dikkatini çekmeyi başardı.

Kestane içerisinde bulunan mineraller sayesinde ciltteki ödemi veya şişkinlikleri kolayca indirir. Kestaneyi püre haline getirip şiş bölgeye uyguladığınızda kısa sürede değişimi fark edeceksiniz.

Yeterli miktarda tüketilen kestane, vücuttan toksinleri atarak cildin genç ve parlak görünmesine yardımcı olur. Özellikle detoks etkisi sayesinde serbest radikallerle savaşarak ciltteki yorgun görünümü ortadan kaldırır.

Güzellik uzmanlarından alınan bilgilere göre; cildin alt tabakasında bulunan elastik özelliğin güçlenmesini sağlayan kestane, cildin yaşlanmasını geciktiriyor.

İltihap önleyici bir besin kaynağı olan kestaneden cilt bakı maskesi yaparak sivilcelerin kolayca kurumasını sağlayabilirsiniz.

Uzman doktorların kızamık sonrasında kalan lekelerin giderilmesi için kullanılmasını uygun gördüğü de alınan bilgiler arasında.

CİLDİ NEMLENDİREN KESTANE MASKESİ TARİFİ

MALZEMELER

1 cezve kadar su
3 adet çiğ kestane
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı badem yağı
1 çay kaşığı kadar süt

YAPILIŞI VE UYGULANIŞI

Kestaneleri cezvede kaynayan suyun içerisinde haşlayın. Daha sonra kestaneleri püre haline getirin. Diğer malzemeleri de ilave ederek güzelce karıştırın.

Parmak uçlarınızla cildinize masaj yaparak 15 dakika boyunca uygulayın.

Ilık su ile durulayabilirsiniz.

Kış aylarının sevilen yiyecekleri arasında yer alan kestane, mis gibi kokusu ve damaklarda iz bırakan lezzetiyle adeta akıllara durgun veriyor. Sonbahar ve kış aylarında her köşe başında bir seyyar satıcı tarafından satılan kestaneyle yapabileceğiniz birbirinden enfes tarifini bu içeriğimizde bir araya getirdik.

Kestane, çok eski yıllarda evlerde soba olduğunda üzerinde kızartılarak tüketilirdi. Şimdilerde pazar tezgahlarında yer alan kestane, kalorisinin düşük olması sebebiyle zayıflamak isteyenler güvenle tüketebilir.Vücuda inanılmaz etkileri olan kestane içerisinde lif, düşük oranda yağ, çeşitli minareller, B1, B2 ve C vitaminleri yer almaktadır. Marketlerde büyük hacimli olanlar daha yüksek fiyatlarda satışa sunulan kestaneyle birbirinden farklı lezzetler yapılabilir. Nişastalı yapısından dolayı yemeklerde de lezzet verici ve kıvam arttırıcı olarak kullanılan kestane ile yapabileceğiniz en nefis ve pratik tarifleri bir araya getirdik.

KESTANE ÇORBASI TARİFİ

MALZEMELER

12 adet kestane
1 küçük kuru soğan
1 yemek kaşığı tereyağ
1 su bardağı süt
3 su bardağı su
1 yemek kaşığı un
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber

YAPILIŞI

Kestaneleri çizerek ateşte pişirin. Ardından kabuklarını soyun. 5 kestaneyi kenara ayırın kalanları küçük küçük doğrayın. Derin bir tencerenin içerisinde tereyağını eritin ardından soğanları koyarak güzelce kavurun.

Kestaneleri ve sarımsakları da karışıma ilave ederek kavurma işlemine devam edin. 2 dakika kadar pişirdikten sonra tavuk suyunu içerisine ilave edip 20 dakika kaynatın. Blender ile pürüzsüz hale getirin. Kalan malzemeleri de ekledikten sonra ocaktan alabilirsiniz. Ayırdığınız 5 kestaneyi üzerine kıyarak servis edebilirsiniz.

KESTANELİ KEK TARİFİ

MALZEMELER

3 adet yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1 küçük paket kakao
1 paket kabartma tuzu
1 paket vanilya
2-3 su bardağı un
1 kase haşlanmış kestane

YAPILIŞI

Kestaneleri suyun içerisinde pişene kadar güzelce haşlayın. Ardından kabukları soyup, çatalla ezin.

Tüm malzemeleri derin bir kabın içerisinde karıştırın. Yağlanmış kalıbın içerisine ekleyerek 180 derece fırında pişirin.

KESTANELİ PİLAV TARİFİ

MALZEMELER

3 su bardağı baldo pirinç
500 gram haşlanmış kestane
3 yemek kaşığı tereyağı
1 çay bardağı ayçiçek yağı
1 yemek kaşığı çam fıstığı
2 adet tavuk bulyon
2 adet soğan
4,5 su bardağı sıcak su
100 gram bardağı tavuk ciğeri
1 çay kaşığı yenibahar
1 çay kaşığı karabiber
2 yemek kaşığı kuş üzümü
1 tatlı kaşığı tuz

YAPILIŞI

Geniş bir tencerenin içerisine fıstıkları ekleyerek pembeleşene kadar kavurun. Ardından küp küp doğranmış soğanları ilave ederek, kabukları soyulmuş kestaneleri içerisine ekleyin. Doğranmış tavuk ciğerini ilave edip birkaç dakika kavurun. Kuş üzümlerini suyun içerisine koyun. Daha sonra pirinç, tuz ve kuş üzümünü soğanlı karışımın içerisine aktarın. 4,5 su bardağı sıcak suyun içinde bulyonu eritip tencereye ekleyin ve kısık ateşte pişirin. Ocağı kapattıktan sonra yenibahar ve karabiberi ilave edip harmanlayın. 10 dakika demlendirip servis yapın. 

KESTANELİ BÖREK

Sinop ilimizin muhteşem ve leziz tarifi ile karşınızdayız. Tadı damaklarda kalacak yapımı çok pratik olan kestaneli börek adeta Sinop dükkanlarında kapış kapış gidiyor. Siz de evinizde kestaneli böreği pişirmek istiyorsanız mutlaka hazırladığımız tarife göz atın.

KESTANE ŞEKERİ TARİFİ

Geleneksel lezzetlerimizden biri olan kestane şekerini ev kendiniz yapmak istiyorsanız, işte sizlere pratik yollarla yapılan kestane şekeri tarifine ulaşmak için linke tıklayabilirsiniz.

AFİYET OLSUN…

Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Bilge Atalay’ın önerilerine göre fast food tüketiminde dikkat edilmesi gereken en önemli noktaları sizler için bir araya getirdik. Fast food yemek kilo aldırır mı? Fast Food tüketimi ile ilgili bilinmesi gerekenler neler? İşte hamburger menülerin kalorileri…

Büyük küçük demeden hemen hemen herkesin bayıla bayıla tükettiği Fast Food, günümüzde sıklıkla tercih edilen yiyeceklerden biridir. Obezitenin yaygınlaşmasında rol oynayan bu tarz beslenme biçimleri, fazla kilo alımına neden olarak sağlığı ciddi anlamda riske atıyor. Peki Fast Food tüketirken nelere dikkat edilmeli? İşte Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Bilge Atalay’dan çok önemli o bilgiler…

Dışarıda satılan hamburgerlerin sakıncalı olduğunu düşünerek, evde çocuğuna ya da kendisine hamburger yapmak isteyen kişiler, büyük bir yanlışa düşmektedir. İki dilim ekmekten oluşan hamburger hangi tür ekmekten yapılırsa yapılsın boyutuna göre kalorisini ve karbonhidrat ağırlığını değiştiriyor.

Dışarıdan satın alacağınız çocuk menüsündeki küçük boy hamburgerin kalorisi ise 280 civarındadır. Doyurucu olmayan ve yüksek oranda kalori almanıza neden olan bu hamburgerler için günlük kalori alımı miktarından oldukça fazladır.

PEKİ BUNUN İÇİN NE YAPILABİLİR?

Tam buğdaylı ve daha az acıktıran ekmeğin içine doğal bir köfte yanına da bol yeşillikli bir salata ve ayranla güzel bir öğün oluşturabilirsiniz.

HAMBURGER Mİ YOKSA CHİCKEN BURGER Mİ DAHA KALORİLİ?

Chicken burger menüsü tüketen kişiler diğer türlü menüyü tüketenlere göre daha büyük bir yanlış yapmaktadır. Çünkü chicken burgerın içindeki kızartılmış tavuk, normal tavuklara göre iki kat daha fazla zararlıdır. Bunun sebebi ise yağda kızartılması. Bu yüzden kalorisi neredeyse 500’e tekabül eden kızartılmış tavuklu menüleri kesinlikle tercih etmeyin. Bunun yerine haşlanmış veya fırınlanmış olarak tüketebilirsiniz.

PATATES KIZARTMASI KAÇ KALORİ?

Orta büyüklükteki bir patates kızartmasının yaklaşık olarak kalori miktarı 200-300 civarıdır. Çabuk acıktırma özelliği olan patatesler, tek başına doyurucu olmadığından dolayı yanına ekstra tüketilecek olan hamburger, asitli içecek ve soslarla birlikte yaklaşık 1000 kalori alarak 1 günde almanız gereken kaloriyi sadece 1 öğünde almış oluyorsunuz.

Sağlıklı doğal tatlandırıcılar arasında popüler olan Agave bitkisinden elde edilen şurup, şeker yemek istemeyenlerin kullanabileceği diyet şuruplardan biridir. Meksika’da ve Avrupa ülkelerinde yetişen kaktüse benzer bitkiden yapılan Agave şurubunun faydaları neler, ne işe yarar? Agave şurubu nedir? Agave şurubu ile ilgili bilinmesi gereken önemli detaylar…

Günümüzde şeker yerine geçebilen doğal tatlandırıcılardan biri olarak karşımıza çıkan Agave şurubu, Meksika’da yetişen Agave bitkisinden elde edilerek yapılmaktadır. Bir diğer adıyla Agave nektarisi olarak bilinen bu tatlandırıcı, şekerden uzak durmak isteyen herkes için umut ışığı oldu. Şeker kullanmak istemediği için doğal ya da yapay tatlandırıcılara doğru yönelenler tarafından merak edilen ve sağlıklı olup olmadığıyla iligli gündemde pek çok kez tartışma konusu olan Agave şurubu, Dr. Mehmet Öz tarafından diyet destekleyici bir karışımdır. Peki gerçekten Agave şurubu faydalı mı? Agave şurubu ne işe yarar? Agave şurubu kilo vermeye yardımcı olur mu? Evde Agave şurubu nasıl yapılır? Agave şurubu ile sağlıklı tatlı tarifleri…

AGAVE BİTKİSİ NEDİR? AGAVE BİTKİSİNDEN ŞURUP…

Görünümü itibariyle tıpkı bir kaktüse benzeyen Agave bitkisi, Meksika’nın kıymetli bitkilerinden biridir. İçerisindeki öz suyunun kaynatılması ile ortaya çıkan Agave şurubu, diyetteki kimselerin evlerinde tatlı yaparken kullanabileceği doğal tatlandırıcılardandır. Baldan daha ağır bir aromaya sahip olmasına rağmen daha az kalorili olduğu bilinen Agave şurubunun elde edilmeden öncesinde bitki hali yeşilden maviye çalan bir tona hakimdir.

Yaklaşık 50 çeşidi olan Agave bitkisinin ‘Mavi Agave’ türünden elde edilen şurubunda yarısından fazla miktarda Fruktoz bulunur. Öne sürülen bilgilere göre beyaz şekere göre daha yoğun şeker bulundurduğu için bu şurubun yalnızca yemeklerde ya da tatlılarda kullanılması öneriliyor.

AGAVE ŞURUBU ŞEKER YERİNE GEÇER Mİ?

Geçmiş dönemlerde birçok hastalığın tedavisi için ezilerek kullanılan Agave, şeker kamışı gibi işlenmesine rağmen doğal bir tatlandırıcı olarak bilinmektedir. Her şeyde olduğu gibi bunun da fazlasının zararlı olabileceği bilinmelidir. İçerisindeki yüksek miktardaki fruktoz, kan şekerini çay şekerine göre çabuk bir şekilde yükseltmediğinden şeker hastalarına önerilmektedir. Eğer fazla tüketilirse karaciğer olumsuz etkilenerek yağlanmayı arttırabilir, karın yağları artabilir, pankreas çalışmada güçlük çekebilir.

AGAVE ŞURUBUNUN VÜCUDA FAYDALARI VE BESİN DEĞERLERİ:

– Lifli bir özellikte olan Agave şurubu bağırsakların rahatlamasına yardımcı olur.

– Kabızlık tedavisine iyileştirici etki gösterir.

– İçeceklerin içerisine 1 damla kadar Agave şurubu eklendiği takdirde boşaltım problemi çözülecektir.

– İçerisindeki vitamin ve mineraller kolesterolü düzenler.

0.5 gram Yağ
0 mg Kolesterol
4 mg Sodyum
4 mg Potasyum
76 gram Karbonhidrat
0.2 gram Diyet Lifi
68 gram Şeker
0.1 gram Protein
1 mg Kalsiyum
0.1 mg Demir
1 mg Magnezyum

AGAVE ŞURUBU NASIL KULLANILIR?

Gündelik yaşantı içerisinde tükettiğimiz beyaz şekere göre daha tatlı bir aromaya sahip olan şurubu evde tatlı ya da pankek gibi tariflerde kullanabilirsiniz. Hafif, karamelimsi ve yoğun aroması olan koyu agave şurubu mineral bakımından en zengin şuruplardandır. Evde yapacağınız tariflerde Agave şurubu kullanacaksanız; her su bardağı için 1/3 agave şurubu kullanmak işinizi görecektir.

Agave şurubu sıvı olduğundan dolayı tarifte belirtilen sıvı malzeme miktarını üçte bir kadar azaltın. Fırın sıcaklığını 25 derece azaltmayı da unutmayınız.

NOT: AGAVE ŞURUBUNUN FAZLASININ FAYDADAN ÇOK ZARAR SAĞLAYABİLECEĞİNİ UNUTMAYIN, DOKTORUNUZA DANIŞMADAN TÜKETMEYİN!

Bebeklerde baş çevresi ölçümü, her ne kadar basit bir kontrolmüş gibi görünse de aslında bizlere bebeklerin beyin fonksiyonları yani gelişimiyle ilgili çok önemli ipuçları veriyor. Gelişim dönemine göre olması gereken değerden daha küçük ya da büyük çıktığı tespit edilirse iki önemli hastalık bebeğinizi bekliyor olabilir! Peki bu iki hastalık nedir? Bebeklerde baş ölçümü doğru nasıl yapılır? Bebeklerde baş çevresi ölçümü neden önemli? Bebeklerde baş çevresi kaç cm olmalı? İşte tablosu…

Bebeklerde en az boy ve kilo takibi kadar baş çevresinin ölçümü de önemlidir. Bebeğin fiziksel sağlığının yerinde olup olmadığını boy ve kilo ölçümüne bakarak anladığımız gibi, beyin gelişiminini de baş çevresinin uzunluğuna bakarak anlayabiliriz. Beyin gelişiminde birtakım problemlerin görüldüğünü ele veren baş çevresi büyüklüğü, olması gereken ölçünün daha dışında bir rakam sonucunda ortaya çıkar. Bunun için illa doktora gitmek şart mı derseniz de, elbette değil. Sizde gayet kolay bir şekilde bebeğinizin başını evinizde kendiniz ölçebilirsiniz. Bunun için yapmanız gerekenler; bebeğin baş arka çıkıntısı ile kaşların hemen üzerinden bir ölçüm almak olacaktır. Bebeklerin ilk altı aylık evrelerinden 18. aylarına kadar düzenli olarak baş çevresi ölçülmelidir. Bebeklerin kafalarının üst kısmında bulunan bıngıldağın erkenden kapanması baş büyüklüğünü olumsuz etkileyebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ideal ölçünün aşağısında ya da yukarısında bir büyüklük elde edilmemesidir.

BEBEKLERİN BEYİN GELİŞİMİNİ DESTEKLEYEN BESİNLER NELER?

Beslenme sırasında tüketilen yiyecekler fiziksel gelişimi olumlu yönde etkilediği gibi zeka gelişimini de pozitif etkileyecektir. 6. ayını doldurduktan sonra bebeğinize verebileceğini bu besinlerle beyin gelişimi sağlığını koruyabilirsiniz…

ANNE SÜTÜ: Omega-3 bakımından zengin olan anne sütü mucizesi bebeğin zekasında önemli bir rol oynar. Emzirme döneminin olabildiğince uzatılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar ilk altı ayda yalnızca anne sütü içmelerini öneriyor.

YUMURTA: Vitamin, mineral ve protein değerleri bakımından yararlı olan tavuk yumurtası bebeklerde hafıza gelişiminde önemli rol oynar. Ek gıda evresinde bebeğin alerji durumu yoksa kahvaltı için yumurta sarısından yapılan besinler verilebilir.

YOĞURT: Sindirim sistemi üzerinde etkisi büyük olan yoğurt, bunun dışında beyin dokusunu olumlu etkiler. Sinir sisteminin daha da kuvvetlenmesini sağlayan yoğurt beyin kabiliyetlerini geliştirir.

BEBEKLERİN BAŞ ÖLÇÜM TAKİBİ NEDEN YAPILMALI?

Bebeklerde baş çevresi ölçüm yöntemi beyin gelişiminin yolunda gidip gitmediğini anlamak amacıyla yapılan dolaylı ve pratik bir ölçümdür. Normal yani olması gereken ölçüden fazla ya da az çıkması her ne kadar kesin bir tanıyı ortaya koymasa da beyin gelişiminde bir problem olup olmadığını anlayabilmek açısından önemlidir. Bebeklerin beyin baş çevresinin ölçümü sık sık yapılmalı ya da persentil tabloları ile kıyaslanmalıdır. İşte erkek ve kız çocukları için baş çevresi gelişim değerleri…

BAŞ ÇEVRESİ ÖLÇÜM PERSENTİL TABLOSU

BEBEĞİNİZİN BAŞI BÜYÜK ÇIKTIYSA…

Başı büyük olan bebeklerin bu durumu tıp dilinde Makrosefali olarak geçmektedir. Nedeni ise baş bölgesinde sıvı (ödem) birikmesi yani hidrosefali ya da genetik bozukluklar olabilir.

BEBEĞİNİZİN BAŞI KÜÇÜK ÇIKTIYSA…

Bebeğinizin aylık gelişimine baktığınızda baş ölçümü olması gereken değerden daha az ise ‘Mikrosefali‘ ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu durumdan şüphelenildiği zaman derhal bebeğinizi doktora götürmelisiniz.

MİKROSEFALİ NEDENLERİ

– Bebeklerde kafatasının erken kapanması,

– Kemiklerin beyne basınç uygulaması,

– Beyne yeterli oksijen gitmemesi

– Hamilelikte geçirilen enfeksiyonlar (su çiçeği, kızamık, toksoplazma, kızamıkçık)

– Anne adayının yetersiz beslenmesi

Hamilelik dönemiyle ilgili en çok merak edilenlerden bir tanesi de karın sertleşmesidir. Anne adaylarında görülen karın sertleşmesi durumunun bebek için herhangi bir riskin olup olmadığını merak ediyorsanız bu haber tam size göre! Hamilelikte karın sertleşmesi nedenleri neler? Hamilelikte karın neden bir tarafa toplanır? hamilelikte karın sertleşmesi nasıl geçer?

Hamilelik döneminde anne adaylarından en çok duyulan şikayetlerden birisi de karın sertleşmesidir. Rahim içerisinde büyüyen bebeğin anne adayına uyguladığı baskı özellikle de hamileliğin sonlarına doğru sertleşen karın ile kendini belli eder. Bunun dışında gereğinden fazla yemek yemek, kabızlık olması gibi durumlarda hamilelikte karın sertleşmesi dediğimiz durumu tetikler. Bebeğin hareketli olduğu vakitler içerisinde elin karna koyulmasıyla hissedilen sertlik aslında sizin bebeğinizdir. Sertleşmenin farkına varıldığı ilk aylarda pek çok anne adayı telaşa kapılabiliyor iken ilerleyen dönemlerde şiddetini arttırarak bazı sıkıntılara neden olabiliyor. Hemen hemen tüm hamileliklerde görülen karın sertleşmesinin nedenlerini beraber inceleyelim…

HAMİLELİKTE KARIN SERTLEŞMESİ NEDENLERİ

Hamileliğin 2. Trimesterında başlıca görülen mide problemleri, gerginlikler ve karın sertleşmesi durumları pek çok kişi tarafından korkulacak bir şeymiş gibi görünse de aslında hamileliğin doğal bir sürecidir. Hamilelikte karın sertleşmesinin ortaya çıkışını genel itibariyle şöyle sıralayabiliriz.

1- RAHMİN BÜYÜMESİ

Karın sertleşmesinin en doğal semptomlarından birisi de büyüyen rahmin karına baskı uygulaması ve bununla beraber daha da genişlemeye çalışmasıdır. Rahmin büyümeye başladığı ilk üç aylık Trimesterda bu durum hafiften hissedilebilir.

2- İSKELETİN GELİŞİMİ

Hamileliğin 2. Trimesterında iskelet gelişimi kendini göstererek yavaşça genişlemeye başlar. Kemikler şekillendikçe, karın hizası sertleşmeye başlar, en şiddetlisi ise hamileliğin son dönemlerinde hissedilir.

3- KİLO DURUMU

Kilosu düşük olan kadınların ilk zamanlarında midelerinde yaşadıkları rahatsızlık karında aşırı sertleşmenin sonucudur. Zayıf kimseler karın sertleşmesini genelde ilk üç ayda yaşarken kilolu kadınların son üç ayda bu durumu daha sık yaşadığı bilinmektedir.

4- BRAXTON HİCKS KASILMASI

Gündelik yaşantı içerisinde ‘Yalancı kasılma’ olarak nitelendirdiğimiz Braxton Hicks kasılmaları, vücudun asıl gerçekleşecek olan doğum sancısına hazırlanma sürecidir.

HAMİLELİKTE KARIN SERTLEŞMESİ NASIL ANLAŞILIR?

KARIN SERTLEŞMESİ BELİRTİLERİ

Hamileliğin ilk dönemlerinde görülen sertleşmelerin belirtileri başlangıçta oldukça hafiftir ve rahatsızlık hissi uyandırmaz. Sadece karında ufak bir gerilme ile beliren sertleşmede kaslarda görülen ağrılarda sertleşmeyi beraberinde getirir. Birden bire ayağa kalkma, ağır hareketler uygulama gibi durumlarla sertleşme şiddeti artabilir. Böyle oluşan ağrılarda görülen ağrılar daha çok kasıkların sağ tarafında görülür. Gaz, şişkinlik ve kabızlık gibi belirtilerden karın sertleşmesi anlaşılabilir.

HAMİLELİKTE KARIN SERTLEŞMESİ NASIL GEÇER?

Hamilelikte sıklıkla görülebilen karın sertleşmesi durumları anne adayının duruş ve yatış şekliyle tercih edilmeli, hareketsiz kalınmamalı ve bu esnada bol bol su içilmelidir. Kasların rahatlaması ve gevşemesi için ılık suyla duş alınabilir. Kas kasılmalarına iyi gelen magnezyum tabletler doktor onayıyla tüketilebilir.

Kasılmalar geçmiyorsa oturup beklemek yerine kadın doğum uzmanına görünmek en doğrusu olacaktır. Çünkü bazı durumlarda bu rahatsızlık, erken doğumun ilk sinyalleri olabilir.

İçeriğinde sıfır yağ barındıran kekreyemiş meyvesi karaciğer yağlanmasını önler. Vücuttaki yağ oranını azaltan kekreyemiş hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki kekreyemişin faydaları nelerdir? Kekreyemiş hangi hastalıklara iyi gelir? Yaban mersini türünden biri olan kekreyemişe dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Kuzey Yarımküredeki ormanlarda sıklıkla rastlanan kekreyemişin bilim literatüründeki adı vaccinium vitis-idaeadır. Funda ailesine ait çalılıklarda bulunan kekreyemiş yüksek antioksidan içerir. İsveç bilim insanlarının dikkatini çeken kekreyemiş, doğada sıfır yağ içeren nadir besinler arasında yer alır. Çiğ olarak tüketilebildiği gibi reçel ve tatlı tüketiminde de kullanılır. Olgunluğuna göre tadı değişen kekyremiş kırmızı renktedir. Diyetisyenler besinin güçlü bir zayıflama etkisinin olduğunu ve ayrıca vücuttaki yağı da yaktığını vurguluyor. İçeriğinde flavoinid içerdiğinden kan dolaşımını artırır. Bu sayede vücudun eşit bir şekilde oksijen almasını sağlar. Yüzyıllar önce keşfedilip ilaç yapımda bile kullanılan besinin günümüzde popülerliği düşüktür. Yapılan araştırmalarda kekreyemişin şeker hastalığını önlediği tespit edilmiştir. 

KEKREYEMİŞİN FAYDALARI NELERDİR?

Kan basıncını düşürür. Kan oranını artırır ve kanı inceltir. Ayrıca virüs ve bakterileri vücuttan arındırır. 

Yüksek antioksidan içerdiğinden karaciğerin fonksiyonunu artırır.

– Kaynatılarak tüketildiğinde mide asidini dengeleyerek gastirt oluşumun önüne geçer. 

– Güçlü bir idrar söktürücü olmanın yanı sıra mesane de kum ve taş oluşumunu önler. Olan kum taşı dökmede de yardımcı olur.

– Üst solunum yolları hastalıkları için yapraklarıyla beraber süzülüp tüketilebilir.

Sıfır yağ içerdiğinden diyet yapanlar için etkili bir besindir. Ayrıca vücutta olan yağında hızla enerjiye dönüşmesini sağlar.

İçeriğinde %2,3 organik asitler, %8 oranında şeker, pektin, selüloz, A provitamini ve C vitamini bulunur. 

Hücrelerin yapısını koruyarak mutasyona uğramalarını engeller. Böylece kanser riskini azaltır.

Kandaki şeker oranını etkileyen insüin direncini dengeleyerek şeker hastalığının önüne geçer. 

Vücuttaki yağ kitlesini azaltır. Özellikle bölgesel yağlanmaları engeller. 

KEKREYEMİŞİ KİMLER TÜKETEMEZ?

Uzmanlar çok güçlü antioksidan olduğundan kronik ilaç kullananların, hamilelerin ve böbrek hastalarının tüketmeden uzmana başvurmaları gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Aksi halde beklenenin tersine olumsuz sonuçlara yola açabilir. 

Ruhsal bunalımlar yaşayan kişilerin daha fazla ihtiyaç duyduğu sarılma toplumda evrensel şefkatin sembolüdur. Yapılan araştırmalarda 20 saniyelik samimi bir sarılmanın insanı birden mutlu ettiği ortaya çıkarılmıştır. Duyguları irdeleyen sarılmanın insan sağlığına faydaları olduğunu vurgulayan uzmanların araştırmalarıyla beraber sarılmaya dair merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki sarılmanın faydaları nelerdir? Sarılmak insan psikolojini nasıl etkiler? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Neredeyse insanlık başlangıcıyla aynı geçmişe bağlı olan sarılma aktivite bilim insnaları tarafından araştırılmıştı. Özellikle psikoterapi yöntemlerinde kişiyi sakinleştirmek için uygulanır. Toplumsal kurallarda şefkati temsil eden sarılma, fiziksel bir olgu olarak başlayıp kimyasal tepkimelere davetiye çıkaran etkili bir ilaca döner. Bilimsel araştırmalar, sarılmanın insan sağlığına pek çok faydası olduğunu ortaya çıkardı. Uzmanlar, birbirine sarılan kişilerin kendilerini güvende hissettiklerini, bu durumunda insan sağlığına pozitif etkileri olduğunu vurguluyor. Özellikle mutluluk hormonunu etkileyen maddelerin salgılanmasında etkili olan sarılma, kan basıncını dengeleyerek riskli hastalıkların önünü kesmiş olur. Ancak uzmanlar sarılmanın iki kişinin karşılıklı samimi ve içtenlikle yapması sonucunda bu kadar fayda sağlayabileceğini belirtiyor. 

SARILMANIN FAYDALARI NELERDİR?

Oksitosin hormonu vücutta, sarılma anında salgılanmaya başlar. Hormon salgılandığında kişi mutlu hisseder ve sarıldığı kişiye bağlanmaya başlar. Bu durumun yanı sıra salgılanan oksitosin hormonu bağışıklık sistemini güçlendirir. Böylece güçlenen bağışıklık sistemi vücuttaki zararlı bakterilere karşı savaşır.

Sarılma, acıyı azaltır ve güçlenen bağışıklık sisteminin acı eşiğini arttırır. Örneğin; yakınını kaybeden bir kişi hissettiği acıyı sarılarak atlatabilir. Uzmanlar, özellikle ruhen yıpranan insanlara sarılmanın onları daha çabuk iyileştirilebileceğini belirtiyor.

Vücuttaki kan basıncını dengeleyen sarılma eylemi aynı zamanda sinirleri harekete geçirerek beyindeki kan oranını düşürür. Bu durum vücudun sakin bir hal almasını sağlarken, stres, depresyon ve sinirlilik gibi psikolojik rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır.

2009 yılında ABD’li psikologların yaptığı araştırmada; eşlerin stresli konuşmalar yapmadan önce, 20 saniye birbirlerine sımsıkı sarılmaları istenmiştir. Bu durum sonucunda; sarılan çiftlerin kan basıncı ve kalp atışlarının normalleştiği tespit edilmiştir. Sarılma sonrası vücutta salgılanan oksitosin hormonu, kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğü ortaya çıkmıştır.

SARILMAK İNSAN PSİKOLOJİSİNİ NASIL ETKİLER?

Günde en fazla dört defa samimi ve içten sarılma kişinin stresini azaltır. Bu durumun yirmi dakika sürmesi bile kişinin kendisini iyi hissetmesine sağlar. Uzmanlar özellikle bu durumun çocuk ve ergenlik dönemlerinde kendine güven duygusunun artığını vurguluyor. Bunun kanıtı olarak da doğan çocuğun annesinin sıcaklığını hissettiği anda susması olduğu gösteriliyor. Ayrıca uzmanlar güçlü bağların sarılmayla başladığını söylüyor. Psikolojideki temel durum güvendir. Kişi kendini ne kadar güvende hissederse o kadar ruhsal olarak da iyi olduğu görülmüştür. 

Kuruyemiş olarak tüketilen Antep fıstığının insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? İçindeki yağ oranı oldukça düşük olan Antep fıstığı B6 vitamini bakımından oldukça zengin bir meyvedir. Bu sayede vücut organlarının işlevselliğini artırmaya yardımcı olur. Peki Antep fıstığının faydaları nelerdir? Düzenli 10 tane Antep fıstığı yerseniz ne olur? Sizler için bu soruların yanıtlarını araştırdık.

Sakız ağaç ailesine bağlı ağaç türünde yetişen kabuklu meyveye fıstık denir. Ülkemizde  ilk kez üretim merkezi olarak Gaziantep’te kurulduğundan Antep fıstığı olarak geçmiştir. Ancak üretim olarak yüzde 40 Şanlıurfa’dır. Ağaçta yetişen bu meyve iç kabuğu yağlı dış kabuğu ise serttir. Ana vatanı Türkiye, İran ve Türkmenistan olan Antep fıstığı yaygın olarak tatlıcılık ve ilaç yapımında kullanılır. Sıcak havaları çok seven fıstık ağacının dört çeşidi vardır. Diyabetten kansızlığa kadar birçok hastalığa iyi gelen Antep fıstığı, aynı zamanda kilo vermede de yardımcı olan kabuklu bir meyvedir. Uzmanlar, özellikle kanser riski taşıyan hastaların tüketmeleri gerektiği vurguluyor. Her gün 10 tane tüketilen Antep fıstığı vücudun yağ ihtiyacını karşılar. Ayrıca vücudun ihtiyacı olan B1, fosfor, vitamin ve protein eksikliği içinde günde 100 gram tüketilmesinde fayda var. Kabuklarıyla beraber tuz da yüksek ateşte kavrulan Antep fıstığı kuruyemiş olarak da tüketilir.

ANTEP FISTIĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Damarları genişleterek kanın vücutta daha rahat dolaşmasını sağlarken, kolesterol seviyesini düşürür ve kalp sağlığını korur. İçerdiği faydalı yağ sayesinde vücudun kilo almasını önler beraberinde ise enerji oranını artırır. 

Kandaki şeker miktarını dengeler. Uzmanlar şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. İnsülin direncini düşüren Antep fıstığı beraberinde basıncı da düşürerek inme, felç ve yüksek tansiyon risklerini de azaltır.

Posa açısından pirinç, buğday ve patates gibi besinlerden daha zengindir. Posası kaynatıldığında çıkan karşım kuru cilde iyi gelir. Cildin yüzeysel yapısını yeniler. E vitamini desteği sağlayarak yaşlanma belirtilerini düşürür. 

Yüksek enerjisi sayesinde beyin sağlığına da iyi gelir. B6 vitamini sinir sistemindeki hücreleri yeniler. Bu sayede beyinin hafıza bölümü güçlenir. Ayrıca B6 vitamin sadece beyne değil aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirir. 

Kabuğundaki lif sayesinde mide zarını korur ve midede oluşan asit oranını dengeler. Bağırsaklardaki florasayı koruyarak sindirimi rahatlatır. Hazımsızlık ve şişkinlik gibi sağlık sorunlarının riskini azaltır. 

İçerdiği E, C ve B vitaminleri böbrek ve meshane bölgesinde oluşan kumların daha rahat dökülmesini sağlar. 

Antep fıstığı kaynatılıp suyu içildiğinde ise sürekli öksürüğü keser. Aynı zamanda akciğerde; sigara ve kafein oranı yüksek olan içeceklerden kaynaklanan iltihaplanmayı hafifletir.

İnsan vücudunun ihtiyacı olan fosforun yüzde 60’ını rahatlıkla karşılar. Günlük bir fincan bile tüketildiğinde fosfor seviyesini artırır.

İleri yaşlarda artan göz hastalıklarını engellemede bile etkisi vardır. Lutein ve zeaksantin maddeleri sayesinde göz içindeki sıvı oranını artırarak katarak oluşumunu önlerken görme oranını çoğaltır. 

ANTEP FISTIĞININ ZARARLARI NELERDİR?

Çok fazla tüketildiğinde kilo almaya neden olur. Yağ oranı yüksek olduğundan karaciğer yağlanmasını artırarak cilt yüzeyinde sivilce oluşur. Aynı zamanda kolesterol seviyesinin yükselmesini sağlar. Ayrıca içerdiği protein bağışıklık sistemindeki maddelere karşı savaş açarak alerjik reaksiyona sebep olabilir.