Her Anne ve babanın korkulu rüyası olan ‘Ergenlik dönemi’, kız ve erkek çocuklarının adım adım erişkinliğe geçtiği bir dönemdir. Fiziksel ve ruhsal değişimlerin belirgin olarak görüldüğü ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde oluşan özellikleri sizler için araştırdık. Ergenlik döneminde neler olur? Kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri neler? Erkeklerin ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır? Ergenliğin aşamaları neler? İşte cevapları…

İster erken olsun ister geç herkesin eninde sonunda başına geleceği ergenlik dönemi, sağlıklı büyüme ve gelişimin doğal bir parçasıdır. Çocukluktan erişkinliğe geçiş evresi olarak tanımlayabileceğimiz Ergenlik dönemi cinsiyete özgü bedensel ve ruhsal değişimlerin belirgin olarak görüldüğü ve üreme fonksiyonlarının kazanıldığı bir evredir. Kız ve erkeklerde farklı yaş aralıklarına göre girilen ergenlikte günümüzde ‘Ergenlik yaşı’ algısını oluştursa da aslında çocuğun yaşı ile değil kemik yaşı ile bağlantılıdır. Kız çocuklarında kemik yaşı 10 yaşını bulurken erkek çocuklarında daha geç 11 yaş civarında oluşmaktadır. Her çocukta kendine özel ergenlik değişimleri görülürken kimi anne ve babalar çocuklarında ergenliğe geçiş dönemini çok zor atlatırken kimileri daha hafif düzeyde atlatabiliyor. Sadece bedensel farklılıkların görülmediği bu ergenlik dönemi aileleri en çokta ruhsal değişimlerden dolayı yoruyor. Çünkü bu dönemdeki kişilerde kendi özgürlüklerini ilan etme, arkadaş gruplarını ailelerine tercih etme, ani öfke ve isyanlar gibi durumlar gözetilebiliyor. Peki ergenlik döneminde ne yapılmalı? Ergenlik dönemi özellikleri neler? Kız çocuklarında ergenlik belirtileri neler? Erkeğin ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır? Ergenlik döneminde görülen değişimler ve çözümleri neler? Kız ve erkeklerde ergenliğe geçiş evresi…

ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Çocukluk evresinin bitip artık erişkinliğe geçmeye başlandığının göstergelerini kolaylıkla fark edebileceğiniz ergenlik döneminde aileleri sıkıntılı günler beklemektedir. Bu konuyla ilgili uzmanlar ergenlik döneminin başında biyolojik sonunda ise sosyal değişimlerin olduğunu söylüyor. 10-12’li yaşındaki kızlarda başlayan ergenlik dönemi 20’li yaşlara kadar sürerken erkeklerde daha geç yaşlarda başlayıp daha geç sonlandırabiliyor. Dönemin başındaki hızlı değişimlerden dolayı erkekler kız arkadaşlarından daha ufak tefek görünüp daha çocuksu hareketler sergileyebiliyor.

Peki kızlarda ve erkeklerde ergenlik nasıl işliyor? Gelin birlikte inceleyelim. İşte kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri ve özellikleri…

KIZLARDA ERGENLİK BELİRTİLERİ NELER?

ERGENLİKTE GÖRÜLEN FİZİKSEL DEĞİŞİMLER

Günümüzdeki pek çok anne, kız çocuklarının ergenliğe girme yolundaki sürecin adet görmeleriyle başladığını zanneder. Ancak, kızlardaki adet olma durumu ergenliğin başlangıcı değil tamamlanmasıdır. Kız çocuklarında yaklaşık 10-11 yaş civarında görülen ergenlik dönemi, vücutta tüylenme görülmesi ve göğüslerinin büyümesiyle başlar. Kız çocuğu vücudunun gerek bedensel gerekse ruhsal anlamda ‘kadın’ kimliğine bürünmesinin ön adımı olan ergenlikte kız çocuklarındaki diğer belirtileri ise şu şekilde:

GÖĞÜSLERİN BÜYÜMESİ

Kızlarda ergenlik dönemi belirtilerinde ilk olarak memede tomurcuklanma başlar. Bazen tek bazen de eşit büyüme olarak görülen memelerde birden bire büyüme olmaz. Başlangıçta düz olan göğüsler, hafif çıkıntılarla kendini belli eder ve zamanla büyümeye başlar. Göğüslerin büyük olması genetik özelliklere bağlı olduğundan dolayı her genç kızın göğüs büyüklüğü de aynı olmaz. 3-5 yıl arasında büyümeye devam eden memeler kilo alma durumu ile bağlantılıdır. Kişi kilo alında yağ dokusu artacağı için meme de büyür.

TÜY ÇIKMASI

Koltuk altı bölgesinde başlayan tüylenmeler, daha sonra bacaklarda ve Genital bölgede de kendini gösterecektir. Kızlarda tüylenme şekli ters üçgen görünümünde hafif bacak aralarına yayılacak şekilde gelişir. Koltuk altı kıllarının Genital bölgedeki kıllanmadan önce başlaması ise daha seyrek rastlanan bir durumdur.

AKINTI GELMESİ

Ergenliğe giren kız çocuklarının iç çamaşırında beyaz veya sarımsı lekeler görülebilir. Bu lekelerin görülmesiyle birlikte 6-12 ay içinde regl dönemi başlar. 28 günde bir gerçekleşen, 3 ile 7 gün arasında devam eden adet döneminde çok şiddetli karın ağrıları meydana gelebilir.

CİLT PROBLEMLERİ

Vücuttaki hormonal sıvılar artacağı için yüz bölgesinde yağlanma, sivilce ve siyah nokta gibi sıkıntılarla karşılaşılabilir.

KIZ ÇOCUKLARI ERGENLİĞE KAÇ YAŞINDA GİRER?

Ergenlik dönemi kız ve erkeklerde farklı yaş gruplarında görülür. Kızlarda 9 ile 13 yaşları arasında başlayıp 21 yaşına kadar devam eder. (Herkeste aynı yaşlarda olacak diye bir kaide yoktur, kişiye göre değişir)Bu sayının değişken bir sayı olduğu unutulmamalıdır.

ERKEKLERDE ERGENLİK DÖNEMİ BELİRTİLERİ NELER? ERKEKLERİN ERGENLİĞE GİRDİĞİ NASIL ANLAŞILIR?

Tıpkı kızlarda olduğu gibi yine kişiye özel değişken olabilen ergenlik yaşı erkeklerde genel itibariyle 10-15 yaş grubunu kapsamaktadır. Kız çocuklarına göre daha baskın ve net görülen bedensel değişimlerin en önemli nedeni hipofizden kaynaklanmaktadır. Hormonlar üzerindeki denge için çok önemli olan bu durum ergenlik dönemi öncesinde erkeklerde kemiklerin büyümesine neden olur.

Peki ergenlik dönemi erkeklerde hangi değişiklikleri beraberinde getirir? Erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri ve değişimleri…

ERKEKLERDE ERGENLİK BELİRTİLERİ:

Erkek çocuklarında görülen ilk ergenlik belirtisi testislerdeki büyüme ile sağlanır. Beraberinde tiz çıkan ses kalınlaşır, boyu hızlı bir şekilde uzar. Testi büyümesi çoğunlukla 11-12 yaş civarında oluşurken 1 sene sonra penis bölgesindeki kıllanmayı da beraberinde getirir.

Bıyık bölgesinde başta olmak üzere yüzün belirli bölgelerinde kıllanma artar. Saçlar daha hızlı yağlanır, yüzde sivilce ve siyah noktalar artar.

ERKEKLER KAÇ YAŞINDA ERGENLİĞE GİRER?

Kızlara göre daha geç vakitte ergenliğe giren erkekler 10-15 yaşları arasında ergen olabilir. Erkeklerde ergenlik döneminin 25 yaşına kadar uzayabileceği bilinmelidir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE NASIL BESLENİLMELİ?

Ergenlik dönemindeki erkeklerin ve kızların vücutlarındaki yağ oranları birbirinden farklıdır ve bu dönemdeki kişiler enerjik olmaya daha fazla ihtiyaç duyarlar. Genç kızlarda menstrual döngünün oluşmasıyla beraber demir eksikliği görülebilir. Bu ve bunun gibi beslenme sorunlarının görülmemesi için bazı noktalara dikkat etmek gerekir.

1- Demir bakımından zengin olan yumurta, et grubu, kura baklagiller ve tam tahıllar tüketilmelidir.

2- Her gün düzenli olarak 4 porsiyon süt ve süt ürünleri vücuda alınmalıdır.

3- Kahvaltısız dışarı çıkılmamalıdır.

4- Ara öğünlerde iştahın artmaması için, metabolizmanın hızlanması ve insülin dengesi sağlanmalıdır.

5- Fast-food tarzı yemekler tüketilmemeye özen gösterilmelidir.

6- Her gün en az 2 litre su içilmelidir.

Ergenlik dönemi öncesindeki bazı kriterler özellikle de kız çocuklarında erken ergenliği tetiklemektedir. Kız ve erkek çocuklarının normalden daha erken yaşlarda ergenliğe girmesini önlemek için dikkat etmeniz gerekenleri sizlere derledik. Erken ergenlik nedir, erken ergenlik belirtileri neler? Kız çocuklarında erken ergenlik çözümü nedir? Erken ergenlik neden olur? Kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri…

Günümüzdeki ailelerin genelinde yaşanan ve kaygı veren durumlardan biri olan erken ergenlik için uzmanlar, kız çocuklarının 8 yaşından önce (Meme tomurcuklanması ve tüylenmeyi) erkeklerde ise 9 yaşından önce (Yumurtalık hacminde artış) gibi cinsiyet belirtilerinin ortaya çıkmasını ‘Erken ergenlik’ olarak nitelendiriyor. Erkeklere nazaran kızlarda daha sık karşılaşılan erken ergenlik durumunun ortaya çıkmasındaki fazlalık kilolar, genetik ya da hormonal durumlar, endokrin bozucular, anne- babanın boşanması gibi başlıca bazı etkenler çocuklarda erken ergenlik durumunu tetikleyebilir. Anne ve babaların çocuklarında şüphelendikleri erken ergenliğin olup olmadığını anlayabilmenin en etkili yolu tahminlerle yürümek değil güvenilir bir klinikte gerçekleştirilen fizik muayenesidir. Eğer doktor erken ergenlik sebepleri arasında organik bir rahatsızlık tespit etmişse ilk önce bu hastalığın tedavisine yönelik uygulamalar yapılır. Erken ergenlik tedavi yöntemleri arasında geçen ergenlik iğnesi veya aşı tedavisi şeklinde duyduğumuz etkili ilaçlar sayesinde Hipofiz bezinin ergenlik hormonlarını salması engellenir. Kalçaya ya da bacağa uygulanabilen bu aşılar deri altına veya kasın içine de yapılabilmektedir.

ERKEN ERGENLİK NEDİR? ERKEKLERDE VE KIZLARDA ERKEN ERGENLİK BELİRTİLERİ

Kızlarda meme büyümesi erkeklerde ise testis yani yumurta büyümesi ile beraber ilk ergenlik işaretlerinin temelleri atılmış olur. Devamında cinsiyete yönelik organların gelişmesi, boyun hızlıca uzaması ve tüylenmelerle beraber ergenliğe geçiş başlanır. Herkeste farklı olması ile beraber genel anlamda bakacaksak normalde kız çocuğu 10 yaş civarında ergenliğe erkek çocuğu ise 11 yaşında girerken, her iki cinsiyetin de ergenlik belirtilerini bu yaşlardan daha önce görülmesi ile ‘Erken ergenlik’ kavramı ortaya çıkar.

KIZLARDA ERGENLİK DÖNEMİ BELİRTİLERİ

– İlk adetin görülmesi
– Meme tomurcuklanması
– Koltuk altı ve vajinada kıllanma
– Akıntı gelmesi
– Göğüslerde hassaslık
– Cilt problemleri

ERKEKLERDE ERGENLİK DÖNEMİ BELİRTİLERİ

– Testislerin büyümesi
– Penis boyutunda artış
– Sivilce ve siyah nokta artışı
– Boy uzaması
– Kıllanma

ERKEN ERGENLİĞE NEDEN OLAN YİYECEKLER NELER?

Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, son zamanlarda artış görülen erken ergenliğin ana kaynağının endokrin problemlerinden kaynaklandığını söyledi. Endokrin bozucu maddelerin erken ergenliği tetiklediğini belirtmesinin yanı sıra bu maddelerin neler olduğuna da şu şekilde değindi:

İçerisinde soya maddesi olan bisküviler, sucuk, salam, sosis, mayonez, ketçap, cips gibi gıdalar erken ergenliğe yol açmaktadır. Ayrıca içerisinde lavanta bulunan ürünlerden duş jeli ya da kozmetik ürünler de erken ergenliğe yol açıyor. 

KIZ ÇOCUKLARINDA ERKEN ERGENLİK DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR!

Kız çocuklarının kullandıkları şampuan, deodorant ve parfümlerdeki bazı kimyasal maddelerden dolayı ergenliğe daha erken vakitte girdikleri tespit edildi.

Yaşları 9 -13 civarı olan toplam 179 kız çocuğu ile 159 erkek çocuğunun vücudundaki kimyasalları her 9 ayda bir test eden araştırmacılar, ortaya çıkan değerleri, annelerinin hamilelik sürecindeki kimyasal değerleriyle karşılaştırdı.

HAMİLELİKTE KİMYASALA MARUZ KALMAK ERKEN ERGENLİĞİ TETİKLİYOR!

Araştırmanın sonuçlarına göre, hamilelikte kimyasalların etkisinde kalmış olan hamilelerin çocuklarının diğerlerine göre daha erken yaşta ergen olduğu ortaya çıktı.

Araştırma ekibinin başındaki Kim Harley, “Aynı zamanda, 9 yaşında vücudunda yüksek seviyede paraben bulunan kızların daha erken ergenliğe girdiklerini tespit ettik. Bulgularımız, ortamdaki kimyasalların erken ergenlikte rol oynayabileceğine ilişkin hipotezi destekliyor” ifadesini kullandı.

ÇOCUKLARI ERKEN ERGENLİKTEN KORUYACAK TEDBİRLER

Annelerin kızlarıyla ilgili en çok korktukları durumlardan biri de erken dönemde ergenliğe girmeleridir. Günümüzde gençler arasında sıklıkla tüketilen fastfood yiyecekler, kişide uykusuzluk ve obezite gibi bir çok sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Uzmanlar tüm bu sağlık sorunlarının çocuklarda erken ergenliğe neden olabileceğini vurguluyor. Bu nedenle özellikle de anneler, erken ergenlikle mücadele konusunda bilgi sahibi olmalılardır. Peki alınabilecek önlemler nelerdir?

1- Hamilelik döneminde kesinlikle sigara tüketilmemeli ve aşırı kilo alımına gidilmemeli.

2- İlk altı ay yalnızca anne sütü tüketilmeli, ek besine geçiş döneminde yoğurt, meyve püreleri, çorbalar ve 7 aydan sonra köfte şeklinde verilecek kırmızı etle beslenmeli.

3- Çocukluk döneminde durağan bir yaşam yerine hareketli bir yaşam teşvik edilmeli.

4- Düzenli ve dengeli uyku miktarıyla fazla kilo alımı engellenmeli.

5- 8 yaşından önce tüylenme sorunu görülüyorsa mutlaka uzmana gidilmeli.

6- Aile arasında erken dönemde ergenliğe giren birileri varsa genetik tarama yapılmalı.

7- Okul dönemindeki çocukların hareketsiz geçen hayatları, kilo alımıyla beraber erkenden ergenlik dönemine girilmesini sağlayacaktır. Bu nedenle çocukların hareket etmesi sağlanmalı.

Doyurucu bir o kadar da hafif bir tarif denemek ister misiniz? Türk mutfağında birçok lezzeti olan ve yedikçe yediren patatesle hazırlanan tam da kahvaltı sofralarına yakışır bir patatesli pankek tarifini hazırladık. Çay saatlerinde de hazırlayabileceğiniz patatesli pankek çocuklar için de adeta doyurucu bir tarif olacak.

Hafta sonu uzun uzun kahvaltı yapmayı sevenler için muhteşem bir tarifimiz var. Patatesli pankek, ister kahvaltıda ister çay keyfinizin yanına yapabileceğiniz süper bir tariftir. Yüzyıllardır pankek tatlı olarak bilinir. Ancak bu tarif tuzlu ve üstelik çok lezzetli. Soğuk ya da sıcak bir şekilde damak zevkinize göre sofralara getirebileceğiniz tarif, sunumu da şık olacağı için özel davetlerinizde de hazırlayabilirsiniz. Haşlanan patateslerle buluşan iç harç sayesinde kıvamı oldukça börek gibi olan patatesli pankek bu sayede doyurucu özellik taşıyor. Peki bu lezzetli tarif nasıl yapılır? 

PATATESLİ PANKEK TARİFİ:

MALZEMELER

3 adet patates
2 yemek kaşığı zeytinyağı
2 adet yumurta
4 yemek kaşığı yoğurt
1/2 su bardağı un
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1/4 demet dereotu (ince kıyılmış)
1/2 adet soğan

YAPILIŞI

Patateslerin kabuğunu soyup kaynayan suyun içerisinde haşlayın. Daha sonra rendeleyin.

Fırını 170 dereceye ayarlayıp, soğanları rendeleyin. Suyunu süzdükten sonra un hariç tüm malzemeleri karıştırın.

Ardından unu da yavaş yavaş ekleyerek elle şekil verilebilir kıvama getirin.

Daha sonra yağlı kağıt serili fırın tepsisine yassı bir şekilde dizin. 15 dakika kadar pişirdikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Her Anne ve babanın korkulu rüyası olan ‘Ergenlik dönemi’, kız ve erkek çocuklarının adım adım erişkinliğe geçtiği bir dönemdir. Fiziksel ve ruhsal değişimlerin belirgin olarak görüldüğü ergenlik döneminde kızlarda ve erkeklerde oluşan özellikleri sizler için araştırdık. Ergenlik döneminde neler olur? Kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri neler? Erkeklerin ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır? Ergenliğin aşamaları neler? İşte cevapları…

İster erken olsun ister geç herkesin eninde sonunda başına geleceği ergenlik dönemi, sağlıklı büyüme ve gelişimin doğal bir parçasıdır. Çocukluktan erişkinliğe geçiş evresi olarak tanımlayabileceğimiz Ergenlik dönemi cinsiyete özgü bedensel ve ruhsal değişimlerin belirgin olarak görüldüğü ve üreme fonksiyonlarının kazanıldığı bir evredir. Kız ve erkeklerde farklı yaş aralıklarına göre girilen ergenlikte günümüzde ‘Ergenlik yaşı’ algısını oluştursa da aslında çocuğun yaşı ile değil kemik yaşı ile bağlantılıdır. Kız çocuklarında kemik yaşı 10 yaşını bulurken erkek çocuklarında daha geç 11 yaş civarında oluşmaktadır. Her çocukta kendine özel ergenlik değişimleri görülürken kimi anne ve babalar çocuklarında ergenliğe geçiş dönemini çok zor atlatırken kimileri daha hafif düzeyde atlatabiliyor. Sadece bedensel farklılıkların görülmediği bu ergenlik dönemi aileleri en çokta ruhsal değişimlerden dolayı yoruyor. Çünkü bu dönemdeki kişilerde kendi özgürlüklerini ilan etme, arkadaş gruplarını ailelerine tercih etme, ani öfke ve isyanlar gibi durumlar gözetilebiliyor. Peki ergenlik döneminde ne yapılmalı? Ergenlik dönemi özellikleri neler? Kız çocuklarında ergenlik belirtileri neler? Erkeğin ergenliğe girdiği nasıl anlaşılır? Ergenlik döneminde görülen değişimler ve çözümleri neler? Kız ve erkeklerde ergenliğe geçiş evresi…

ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Çocukluk evresinin bitip artık erişkinliğe geçmeye başlandığının göstergelerini kolaylıkla fark edebileceğiniz ergenlik döneminde aileleri sıkıntılı günler beklemektedir. Bu konuyla ilgili uzmanlar ergenlik döneminin başında biyolojik sonunda ise sosyal değişimlerin olduğunu söylüyor. 10-12’li yaşındaki kızlarda başlayan ergenlik dönemi 20’li yaşlara kadar sürerken erkeklerde daha geç yaşlarda başlayıp daha geç sonlandırabiliyor. Dönemin başındaki hızlı değişimlerden dolayı erkekler kız arkadaşlarından daha ufak tefek görünüp daha çocuksu hareketler sergileyebiliyor.

Peki kızlarda ve erkeklerde ergenlik nasıl işliyor? Gelin birlikte inceleyelim. İşte kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri ve özellikleri…

KIZLARDA ERGENLİK BELİRTİLERİ NELER?

ERGENLİKTE GÖRÜLEN FİZİKSEL DEĞİŞİMLER

Günümüzdeki pek çok anne, kız çocuklarının ergenliğe girme yolundaki sürecin adet görmeleriyle başladığını zanneder. Ancak, kızlardaki adet olma durumu ergenliğin başlangıcı değil tamamlanmasıdır. Kız çocuklarında yaklaşık 10-11 yaş civarında görülen ergenlik dönemi, vücutta tüylenme görülmesi ve göğüslerinin büyümesiyle başlar. Kız çocuğu vücudunun gerek bedensel gerekse ruhsal anlamda ‘kadın’ kimliğine bürünmesinin ön adımı olan ergenlikte kız çocuklarındaki diğer belirtileri ise şu şekilde:

GÖĞÜSLERİN BÜYÜMESİ

Kızlarda ergenlik dönemi belirtilerinde ilk olarak memede tomurcuklanma başlar. Bazen tek bazen de eşit büyüme olarak görülen memelerde birden bire büyüme olmaz. Başlangıçta düz olan göğüsler, hafif çıkıntılarla kendini belli eder ve zamanla büyümeye başlar. Göğüslerin büyük olması genetik özelliklere bağlı olduğundan dolayı her genç kızın göğüs büyüklüğü de aynı olmaz. 3-5 yıl arasında büyümeye devam eden memeler kilo alma durumu ile bağlantılıdır. Kişi kilo alında yağ dokusu artacağı için meme de büyür.

TÜY ÇIKMASI

Koltuk altı bölgesinde başlayan tüylenmeler, daha sonra bacaklarda ve Genital bölgede de kendini gösterecektir. Kızlarda tüylenme şekli ters üçgen görünümünde hafif bacak aralarına yayılacak şekilde gelişir. Koltuk altı kıllarının Genital bölgedeki kıllanmadan önce başlaması ise daha seyrek rastlanan bir durumdur.

AKINTI GELMESİ

Ergenliğe giren kız çocuklarının iç çamaşırında beyaz veya sarımsı lekeler görülebilir. Bu lekelerin görülmesiyle birlikte 6-12 ay içinde regl dönemi başlar. 28 günde bir gerçekleşen, 3 ile 7 gün arasında devam eden adet döneminde çok şiddetli karın ağrıları meydana gelebilir.

CİLT PROBLEMLERİ

Vücuttaki hormonal sıvılar artacağı için yüz bölgesinde yağlanma, sivilce ve siyah nokta gibi sıkıntılarla karşılaşılabilir.

KIZ ÇOCUKLARI ERGENLİĞE KAÇ YAŞINDA GİRER?

Ergenlik dönemi kız ve erkeklerde farklı yaş gruplarında görülür. Kızlarda 9 ile 13 yaşları arasında başlayıp 21 yaşına kadar devam eder. (Herkeste aynı yaşlarda olacak diye bir kaide yoktur, kişiye göre değişir)Bu sayının değişken bir sayı olduğu unutulmamalıdır.

ERKEKLERDE ERGENLİK DÖNEMİ BELİRTİLERİ NELER? ERKEKLERİN ERGENLİĞE GİRDİĞİ NASIL ANLAŞILIR?

Tıpkı kızlarda olduğu gibi yine kişiye özel değişken olabilen ergenlik yaşı erkeklerde genel itibariyle 10-15 yaş grubunu kapsamaktadır. Kız çocuklarına göre daha baskın ve net görülen bedensel değişimlerin en önemli nedeni hipofizden kaynaklanmaktadır. Hormonlar üzerindeki denge için çok önemli olan bu durum ergenlik dönemi öncesinde erkeklerde kemiklerin büyümesine neden olur.

Peki ergenlik dönemi erkeklerde hangi değişiklikleri beraberinde getirir? Erkeklerde ergenlik dönemi belirtileri ve değişimleri…

ERKEKLERDE ERGENLİK BELİRTİLERİ:

Erkek çocuklarında görülen ilk ergenlik belirtisi testislerdeki büyüme ile sağlanır. Beraberinde tiz çıkan ses kalınlaşır, boyu hızlı bir şekilde uzar. Testi büyümesi çoğunlukla 11-12 yaş civarında oluşurken 1 sene sonra penis bölgesindeki kıllanmayı da beraberinde getirir.

Bıyık bölgesinde başta olmak üzere yüzün belirli bölgelerinde kıllanma artar. Saçlar daha hızlı yağlanır, yüzde sivilce ve siyah noktalar artar.

ERKEKLER KAÇ YAŞINDA ERGENLİĞE GİRER?

Kızlara göre daha geç vakitte ergenliğe giren erkekler 10-15 yaşları arasında ergen olabilir. Erkeklerde ergenlik döneminin 25 yaşına kadar uzayabileceği bilinmelidir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE NASIL BESLENİLMELİ?

Ergenlik dönemindeki erkeklerin ve kızların vücutlarındaki yağ oranları birbirinden farklıdır ve bu dönemdeki kişiler enerjik olmaya daha fazla ihtiyaç duyarlar. Genç kızlarda menstrual döngünün oluşmasıyla beraber demir eksikliği görülebilir. Bu ve bunun gibi beslenme sorunlarının görülmemesi için bazı noktalara dikkat etmek gerekir.

1- Demir bakımından zengin olan yumurta, et grubu, kura baklagiller ve tam tahıllar tüketilmelidir.

2- Her gün düzenli olarak 4 porsiyon süt ve süt ürünleri vücuda alınmalıdır.

3- Kahvaltısız dışarı çıkılmamalıdır.

4- Ara öğünlerde iştahın artmaması için, metabolizmanın hızlanması ve insülin dengesi sağlanmalıdır.

5- Fast-food tarzı yemekler tüketilmemeye özen gösterilmelidir.

6- Her gün en az 2 litre su içilmelidir.

Osmanlı Dönemi günümüzde Türk mutfağının en temelini oluşturan bazı yörelerde hala devam eden bir gelenektir. Özellikle sağlıklı yemekleriyle dillere destan olan enfes bir tatlı tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Soğuk algınlığına birebir olan muhteşem paluze yani Osmanlı jölesi nasıl yapılır? Gelin birlikte inceleyelim…

Paluze, nişasta ve şekerle yapılan ve üzerine dövülmüş ceviz serpilerek servis edilen bir tür Osmanlı tatlısıdır. Şimdilerde  başta Batı Trakya olmak üzere Balkanlar’ın Türk varlığı olan birçok kesiminde rastlanan bu tatlı, oldukça hafiftir. İsteğe göre meyve sularının nişasta ile kıvamlandırılmasıyla hazırlanan bu lezzet, Osmanlı jölesi olarak da bilinmektedir. Meyve suyu ile hazırlanacaksa vişne suyu, erik suyu, limon suyu, çilek suyu ile güvem suyu, kızılcık suyu, böğürtlen gibi mayhoş tatlarla buluşturulması gerekir. Hem renk veren hem de aromasını veren paluze, Osmanlı döneminde gelincik veya gül şurupları kullanılarak hazırlanıyor. Boğaz ağrısı, grip durumlarında sıcak olarak tüketilmesinde fayda olan bu lezzet, tarihte yapılan en basit tatlıların başında yer alıyor. Sizler de evde hazırlamak isterseniz yazımızı inceleyebilirsiniz.

PALUZE TARİFİ:

MALZEMELER

1 litre sıcak su
2 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı gül suyu
1 su bardağı mısır nişastası
1 su bardağı soğuk su
Şam fıstığı ve file badem

YAPILIŞI

Tencereye suyu alıp güzelce kaynatın. Daha sonra kaynayan suyun içerisine şeker ve gül suyunu ilave ederek karıştırın.

Bir kasenin içerisinde nişastayı suyla açın. Bu karışımı kaynayan suyun içerisine yavaş yavaş ilave edin.

Koyulaşınca kaselere alıp üzerine şam fıstığı ve tarçınla süsleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Anadolu topraklarında sıkça yapılan yoğurt çorbası, genellikle tarlada çalıştıktan sonra tüm yorgunluğu, açlığı bastıran muhteşem bir lezzet. Yapımı basit olan yoğurt çorbasının tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Bu akşam yemekte hangi çorbayı pişirsem diye düşünenlere özel enfes yoğurt çorbasının tarifi haberimizin detaylarında bulabilirsiniz.

Yoğurt,  besin değeri yüksek, laktik asit fermantasyonu sonucunda elde edilen ve canlı laktik asit bakterileri içeren fermente bir süt ürünüdür. Yoğurtla hazırlanan tarifler de bir o kadar faydalıdır. Bol besleyici ve sağlıklı bir çorba tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Yaz kış fark etmeden her sofrada kendisine yer bulan bu çorba hastalara şifa olsun diye de sık sık yapılmaktadır. Püf noktalarına dikkat edildiği zaman yakalanan kıvamı ve lezzeti sayesinde herkesi kendine hayran bırakan yoğurt çorbasının tarifi bugünkü yazımızda.

YOĞURT ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

6 su bardağı su
3 çorba kaşığı pirinç
2 çorba kaşığı un
1 adet yumurta sarısı
2 su bardağı yoğurt
2 çay kaşığı tuz ve kuru nane

YAPILIŞI

Öncelikle tencerenin içerisine suyu koyun ve kaynayana kadar bekleyin. Kaynayan suyun içerisine pirinç koyup, yumuşayana kadar bekletin. 

Ayrı bir kabın içerisinde yumurta, un ve yoğurdu karıştırın. 

Pişen pirinçlerin üzerine karışımı ekleyerek güzelce karıştırın. 10 dakikaya yakın pişirdikten sonra altını kapatarak, tuzu ilave edin.

Ilık hale geldikten sonra kuru naneyi ekleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Çay saatlerinin vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan poğaça tariflerine bir yenisini daha eklemek ister misiniz? Daha önce duymadığınız yumuşacık tadı ve mis gibi kokusu ile enfes mısır unlu poğaçanın tarifini sizlerle paylaşıyoruz.

Mısır unu, mısır tanelerinin değirmende öğütülerek elde edilmesine verilen isimdir. Karadeniz mutfağında çok fazla kullanılan mısır unu, eklendiği tarife farklı lezzet ve kıvam katıyor. Bugünkü tarifimizde mısır unlu poğaçanın tarifini veriyoruz. Çay saatlerinde ya da kadın günlerinde ikram edebileceğiniz kıyır kıyır lezzetiyle adeta bir kez tadına bakanların hayran kaldığı mısır unlu poğaçayı çok beğeneceksiniz. Adeta pastanelerden alınmış gibi görünen üstelik lezzeti damaklarda iz bırakan mısır unlu poğaçayı sizlerde denemelisiniz. Fırından çıktığında kokusu tüm mutfağı saracak, dumanı üstünde mis gibi poğaçanın tarifi yazımızda.

MISIR UNLU KIYIR POĞAÇA TARİFİ:

MALZEMELER

3 su bardağı un
1,5 su bardağı mısır unu
2 adet yumurta
150 gram oda sıcaklığında tereyağ
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1,5 çay kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat

İç malzeme için;

Bir miktar peynir
Bir tutam maydanoz

YAPILIŞI

Öncelikle un ve mısır unu hariç tüm malzemeleri bir kabın içerisinde güzelce karıştırın.

Daha sonra unu ve mısır ununu karıştırıp, yavaş yavaş sıvı karışımın içerisine ilave ederek yoğurmaya başlayın.

15 dakika bekletip, istediğiniz büyüklükte parçalar alıp yağlı kağıt serili tepsiye dizin.

Yumurta sarısı sürüp, 180 derecede pişirin. Poğaçaları sıcak sıcak isterseniz ılık hale geldikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Osmanlı döneminden bu günlere kadar gelen, tam 4 asırlık tarifiyle damaklarda iz bırakan pideli ayak paçanın tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Manisa’nın Kırkağaç ilçesine özgü yapılan pideli ayak paça, ilk kez tadanlar, müdavimi oluyor. Peki evde pideli ayak paça nasıl yapılır?

4 asırlık geçmişe sahip Kırkağaç’a özgü ‘Pideli ayak paça’ yemeği, parmak ısırtıyor.Damakta bıraktığı leziz tadıyla pideyi ayak paça, Manisa’nın ilçelerden birçok kişinin yıllardır bir araya gelmesiyle ilk kez yapılmıştır. Yöreye özgü pide, paça ve paça eti suyundan yapılan ve porsiyonu 10 lira olan lezzet, ilk kez tadanların adeta hayran kalıyor. Sağlığa faydalarıyla yıllardır severek yenilen bu yemek için uzmanlar,  “Zengin vitamin ve mineral içeriği nedeniyle doğal antibiyotik. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kış aylarında soğuk algınlığı ve gripten korur” diyor. Evde yapmak isteyeler hazırladığımız tarifi deneyebilir.

PİDELİ AYAK PAÇA TARİFİ:

MALZEMELER

Dana kellesi
Kaval kemiği
Dana ayağı
Su
Tırnak pide
Tuz
Kırmızı biber 

YAPILIŞI

Öncelikle dana kellesi, kaval kemiği ve dana ayağı düdüklü tencerede kaynatın.

Ardından kemiklerden etleri ayırıp güzelce didikleyin.

Daha sonra haşlanan su ile dilimlenen pideleri ıslatın.

Üzerine etleri koyarak tekrar suyla ıslatın. En son üzerine pul biber ve tereyapı kızdırıp güzelce gezdirin.

Sıcak sıcak servis edebilirsiniz. 

Afiyet olsun…

Tropik meyveler arasında yer alan avokadonun insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? Yapılan araştırmalarda kanserli hücreleri yok ettiği tespit edilen avokado aynı zaman kandaki kötü kolesterol seviyesini de düşüren maddeler bakımından zengindir. Peki avokadonun faydaları nelerdir? Avokado nasıl tüketilir? Avokado hangi hastalıklara iyi gelir? Tüm soruların yanıt haberimiz detayında bulabilirsiniz.

Ana vatanı Orta Meksika olan avokado, kapalı tohumlar sınıfında yer alan tarçın ve kafur ağaçlarını da içine alan defne ailesine aittir. İçine büyük bir tohum olan meyvenin dış kabuğu soyularak tüketilir. Yeşil ve siyah renkleri olan avokadonun içi sarı yeşil tonlarındadır. Çiğ ve taze tüketilebildiği gibi yemek ya da salatalara da eklenebilir. Akdeniz iklimine uyumlu olan avokado, bütün sıcak iklimlerde rahatlıkla yetişir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde üretimi yapıla avokado ayrıca Rize’de yetişen bir meyvedir. Avokadonun tarihçesi çok eski yıllara dayanır. M.Ö 10.000 yılında mağaralara resmi çizilen avokadoyla ilgili eski yazıtlarda da bilgiler bulunur. 1970’li yıllarda Amerika’dan deneme amaçlı getirilen avokado fidanlarından sonra beğeni ve talep artında üretim hız kazandı. Halk arasında o zamanlar meyveye Amerikan armudu da denirdi. 

AVOKADONUN FAYDALARI NELERDİR?

Muzdan daha fazla potasyum içerir. Bu sayede kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve felç geçirme risklerini düşürür. Uzmanlar bir avokadonun vücudun ihtiyacı olan potasyumu kolayca karşıladığını vurguluyor.

Yüzde 30’u liften oluşan avokado, diyet listelerinde ilk sırada yer alır. Sindirim sistemini rahatlatan avokado, metabolizmayı hızlandırır. Kilo vermeyi kolaylaştırmanın yanı sıra hem vücudun yağ yakımını hızlandırır hem de enerjisini yükseltir. 

İçerdiği oleik asit yağ ile zeytin yağının içindeki doymamış yağ asidi ile aynıdır. Bu sayede içerdiği yağ vücuda oldukça fayda sağlar. Hücrelerin dokularındaki fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını destekler. 

Yapılan bir araştırmada belli bir kısım kişiye avokado verilirken diğer kişilere avokado verilmemiş. Bir ay sonra kişilere kan testi yapılmış düzenli avokado tüketen kişilerin kolesterol seviyesi düşükken tüketmeyen diğer kısmın kötü kolesterol seviyesinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. 

Güçlü bir antioksidan olan avokado, vücut içindeki toksin ve asit oranını azaltır. Hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. Özellikle kemoterapi gören hastaların tüketmesi gerektiğini belirten uzmanlar, hücrelerin radyasyondan hasar almasını engellediğini söylüyor.

Göz sağlığında etkili olan lutein ve zeaksantin maddeleri bakımından da zengin olan avokado, katarak gibi hastalıkların oluşmasını engeller. Göz içindeki sıvı ve vitamin oranını artırarak görme kaybını azaltır.

İçeriğinde yağ oranı yüksek olmasına rağmen faydalıdır. Bu yağ tiroidlerin çalışmasını destekleyerek hormonları dengeler. Sinir sisteminin işlevselliğini artırarak da ruhsal hastalıkların oluşumunun önüne geçer. Özellikle günümüzde yaygın olan depresyon ve stres gibi hastalıkları engeller. 

Artrit aslında vücut sağlığında kronik hastalıklara sebep olur. Ancak avokadonun içerdiği artrit kemik sağlığı için fayda sağlar. Bunun yanı sıra kemik erimesi gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların riskini düşürür. 

İçeriğinde demir, çinko, fosfor, magnezyum, potasyum, manganez, bakır, C, E, K ve B kompleksi vitaminleri bulunur.

Spor yapanlara özellikle önerilen avokado, yüksek enerjisi sayesinde kişinin çabuk yorulmasını engeller. 

AVOKADO NASIL YENİR?

Dış kabuğu soyulup içindeki tohum çıkartılarak tüketilebilen avokadonun aynı zamanda çayı da yapılır. Yapraklarıyla beraber bir bütün avokado kesilerek 3 su bardağı su ilave edilerek kaynatılır. Elde edilen çay hem tüketilebilir. Hem de içine pamuk batırılarak cilde sürülerek tonik etkisi verebilir. Ancak hamile kadınlar tüketmemeli.

AVOKADONUN ZARARI VAR MIDIR?

Hamile ve emziren annelerin kesinlikle tüketmeden bir uzmana danışmaları gerekir. Ayrıca latekse karşı alerjisi olan, hassas ciltli kişiler, kronik ilaç kullananlar ve üst solunum yolları hastalıklarıyla mücadele eden kişilerin tüketilmesi önerilmez. Aşırı tüketildiğinde ise kaşıntı, kızarıklık, ağız içi yaralara neden olabilir.