Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan kemik erimesi hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Kırıkların uzun süre iyileşememesi ya da kemiklerin hemen kırılması gibi durumlarla kendini belli eden kemik erimesi bilimde osteoporoz olarak geçer. Peki kemik erimesi ( Osteoporoz) nedir? Kemik erimesi belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Haberin detayında kemik erimesine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Sinsice ilerleyen kemik erimesi, osteopeni yani düşük kemik yoğunluğu ile başlar. Halk arasında genellikle bu iki rahatsızlık karıştırılır. Ancak osteopeni osteoporozun başlangıcıdır. Osteopeni tedavi edilir ancak kemik erimesi tedavisi zordur. Kemik erimesinde kişi aynı anda birden fazla kemik kaybeder. İleri yaş hastalıklarından biri olan kemik erimesi nadiren olsa genç yaşlarda da görülür. Erkeklere oranla kadınların daha fazla yaşama olasılığı vardır. Hasatlık ortaya çıktığından itibaren kemiklerdeki dokularda kayıplar yaşanır. herhangi bir harekette yada travma da kemiğin geri dönüşü olmayan hasar almasına neden olur. Genellikle diz ve dirseklerde başlar. Kemik erimesinin yaşanmasındaki en büyük nedenler kalsiyum ve kollajen azalmasıdır. Bu maddeler kemik oluşumunun temelidir. Çocukluktan 20’li yaşlara kadar hızla gelişir. 40 yaşından itibaren kemik yapısında bazı değişimler meydana gelir. Kemiklerin erimesindeki en büyük etken ise toksin ve asit oranlarında ise artış olmasıdır. Kişinin sağlıksız beslenmesi ve hareketsiz yaşamı da bunu tetikler.

KEMİK ERİMESİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

– Genetiksel faktörlerden ötürü 

– Kortizonlu ilaçları uzun süre tüketme

– Kadınların 45 yaşından sonra yaşadıkları menopoz dönemi

– Hormon üretiminin yetersiz olması

– Romatizmal hastalıklara neden olan vücuttaki fazla asit miktarı

– Kronik hastalığı olan kişilerin bağışıklığının bakteri ve virüslere karşı zayıflaması

– Sağlıksı beslenme 

– D ve C vitaminlerinde eksiklik

– Aşırı derece de nikotin ya da kafein tüketimi

– Kemiklerin çok sık hasar alması gibi durumlar kemik erimesine zemin hazırlar.

KEMİK ERİMESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kesin bir belirtisi yoktur.Ancak kemiklerde artan ağrılar, yürüme hareket etme gibi aktivitelerde zorluk çekme. Hasar alan kemiklerin hızla iyileşmemesi, duruş bozukluğun da artış. Özellikle diz, dirsek ve kalça kemiklerindeki ağrılar yaşam kalitesini düşürür. Kemik erimesi belirti vermediğinden uzmanlar yukarıdaki nedenlerden ötürü kişilerin kemik yoğunluklarını ölçtürmelerini tavsiye eder.

KEMİK ERİMESİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Kemik erimesinin tedavisi ileri boyutta olduğundan zordur. Bu yüzden uzmanlar kemik yerine platin gibi aletler, cerrahi operasyonla yerleştirir. Ancak başlarda fark edildiğinde kemiklerin yapısını güçlendirici ilaç tedavisi uygulanır. Bu noktada en etkilisi ise kemik suyudur. Özellikle ilikle yapılan kemik suyu yoğunluğu artırır. Ayrıca hastanın kalsiyum ve D vitamini alması için özel yemek menüleri hazırlanır. Ayrıca fizik tedavisiyle beraber kemiklerin yapısı güçlendirilir. 

Son yıllarda hem kadınların hem de erkeklerin en çok sıkıntı yaşadıkları alan saçlar olduğun açıklandı. Kepeklenme, dökülme, kırılma gibi çeşit çeşit sorunlarla karşımıza gelen saç problemlerine adeta doğal ilaç olacak bir öneri ile karşınızdayız. Geçmiş yıllarda kullanılan hardal yağı saç problemlerini ortadan kaldırarak saçların gür, sağlıklı ve parlak olmasına yardımcı oluyor. Hardal yağı hakkında merak edilen tüm detayları hazırladığımız haberde bulabilirsiniz.

Hardal bitkisinin tohum kısımlarından elde edilen hardal yağı, vücut ve cilt sağlığına birçok faydası bulunuyor. Antik Yunan döneminden bu güne kadar çeşitli hastalıkların tedavisi edilmesi için kullanılan hardal yağı son yıllarda saç bakımı ve saç uzatmak için de adeta mucize doğal yöntem olarak kullanılmaya başlandı. Saçlarınızdaki problemleri gidermek ya da daha güzel görünmesi için kimyasal yöntemlere başvuranlara alternatif olabilecek hardal yağı mucizesi, yemeklere katılabildiği gibi terapötik amaçlar için de kullanılabiliyor. Peki hardal yapının saç bakımına etkisi nedir ve nasıl kullanılır? Cevabı haberimizin detayları…

Uzmanların yaptığı araştırmalara göre hardal yağı, içeriğinde linoleik asit sayesinde vücutta Omega-3 yağına dönüşüyor. Bu da hem cilt kanseri riskini ortadan kaldırarak saçların uzamasına yardımcı oluyor.

Masajla cilde uygulandığında uyarı etkisi sayesinde ter bezlerini çalıştırır bu sayede vücudun sıkılaşmasını sağlar.

Saç tellerinizin daha kalın ve parlak olması için kullanabileceğiniz hardal yağı, aynı zamanda saçlarınızın hızlı uzamasını yardımcı oluyor.

HARDAL YAĞI NASIL KULLANILIR?

Her banyodan önce 10 dakika saç köklerinize masaj yaparak uygulayacağınız hardal yağı, kan akışını hızlandırarak kökleri besler. Protein bakımın bakımından oldukça zengin olan hardal yağı, saçların sağlıklı olmasını sağlar.

Günümüzün en popüler etkinliklerinden olan bekarlığa veda partileri, evlenecek olan genç hanımların en yakın dostlarıyla kendi aralarında eğlendikleri minik bir kına gecesidir. Bu gece için özel dekorasyonlar yapılmakla birlikte özel kıyafetler de tercih edilir. Peki bir bekarlığa veda partisinde, hangi tarz kıyafetler tercih edilir? En ideal kıyafet modelleri nelerdir? Gelinin en yakın arkadaşı olan nedimeler, nasıl modelleri tercih etmeli? En trend renkler neler? İşte bekarlığa veda partileri için birbirinden şık abiye elbise önerileri!

Genç hanımlar evlenmeden önce, kına gecesi dışında bekarlığa veda partisi adı altında kutlamalar da düzenlerler. Bu gecede hem eğlenirler hem de arkadaşlarıyla birlikte kına yakarlar. Bu davete gelen kişilere de bilindiği üzere nedime denir. Gelinlerin kendilerine özel hazırlanmış elbise ve aksesuarları bulunurken, nedimeler de bekarlığa veda geceleri için özel kıyafetler tercih ederler. Peki sezonun en şık elbise ve abiye modelleri nasıldır? Bekarlığa veda partilerine hangi tarz elbiseler yakışır? Sizler için; birbirinden şık bekarlığa veda gecesi kıyafetlerini listeledik. Ancak öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; bu tarz konseptler, genellikle kapalı alanlarda yapıldıkları için; askılı ya da kısa kollu abiye ve elbise modellerini seçmeniz de sıkıntı olmayacaktır. Bununla birlikte; yazın renkleri olarak bilinen pembe, fuşya, beyaz ve kırmızı da, 2019 sonbahar abiye elbise modellerinde kendisine yer bulmaya devam ediyor.

2019 NEDİME ELBİSELERİ MODELLERİ

OLEG CASSINI: 695 TL – 995 TL

OLEG CASSINI: 1.895 TL – 895 TL

OLEG CASSINI: 895 TL

İRONİ TEKSTİL: 170 TL – 200 TL

TRENDYOL: 120 TL – 100 TL

TRENDYOL: 100 TL – 120 TL

‘İslam’ın Amentüsü – Meraklı Çocuk İle Annesi’ animasyonunda çocuklar İslamın esaslarını büyük bir keyifle öğrenecek…

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Mahmut Kaya tarafından kaleme alınan, Amentü duasının açılımından gelen ‘İslam’ın Amentüsü – Meraklı Çocuk İle Annesi’ kitabı animasyon olarak hazırlandı. Animasyonlar şiirsel bir dille çocukların ilgisini çekecek basit bir anlatımla yapıldı.
İslam’ın esasları olan Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine olan inancın anlatıldığı, ‘İslam’ın Amentüsü’ kitabında 14 şiirsel anlatım yer alıyor. Prof. Dr. Mahmut Kaya tarafından yazılan kitabın animasyon uyarlaması ise Kanal 7 Dijital Medya birimi tarafından gerçekleştirildi. Animasyonların tamamı Youtube’da yer alan Kanal7 Çocuk sayfalarında ve www.izle7.com’dan izlenebilecek.

TABLOYU BOYAYAN KİM?

İslam’ın Amentüsü – Meraklı Çocuk İle Annesi kitabının ‘Tabloyu Boyayan Kim?’ hikayesinin animasyon filminde, doğanın muhteşem yaratılışı anlatılıyor.
Çocuklara faydalı olabilmenin koşullarını kavratan animasyon film; “Doğayı kim yarattı? Doğa’yı Allah mı yarattı? Allah doğayı nasıl yarattı? Doğadaki her şey nasıl farklı yaratıldı?” sorularına yanıt veriyor.
Tabloyu Boyayan Kim?’ hikayesinin animasyon filminde, Allah’ın doğadaki her şeyi rengiyle, şekliyle birbirinden farklı olarak en güzel şekilde yarattığı vurgulanıyor. 

Kahvaltı sofralarımızın vazgeçilmez besini olan zeytin, yağından çekirdeğine yaprağına dalına kadar insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlar. Peygamber Efendimiz (sav)’in de tüketilmesini tavsiye ettiği zeytin hakkında tüm merak edilenleri sizler için derledik. Peki zeytinin faydaları nelerdir? Zeytin çekirdeği yutmak ne işe yarar? Zeytin yaprağı nasıl tüketilir? Haberin detayında zeytine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Hem yeşil hem de siyah olmak üzere iki çeşidinin bulunduğu zeytin, kalsiyum bakımından zengin besinlerden biridir. Aynı zamanda içeriğinde bol miktarda A, D, E ve K vitaminleri bulunur. Bu bakımdan uzmanlar günde beş zeytin yemenin vücudun ihtiyacı olan demirin yüzde 55’ini karşıladığını vurguluyor. Kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılan zeytin sarılıktan kansere kadar birçok hastalığın gelişmesini önlüyor. 2000 yıl boyunca yaşayabilen zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinin yanı sıra ağacın kabukları ve yaprakları da oldukça faydalıdır. Olgunlaşmamış hali yeşil, güneşte kaldıkça rengi siyah olur. yüzyıllardır kadınlar hem cilt güzellikleri için hemde sağlıkları için zeytini tüketir. Enerji verdiğinden zeytin eski yıllardaki insanlar için oldukça önemli bir besindi. Nedeni ise o yıllarda ilaç ya da teknolojik bakımlar olmadığından insanlar doğada bulunan en güçlü antioksidan olan besinleri tüketerek hastalıklardan korunurmuş. Zeytin bu besinlerin başında gelir.

ZEYTİNİN FAYDALARI NELERDİR? GÜNDE 5 TANE ZEYTİN YERSENİZ NE OLUR?

İçerdiği polifenoller sayesinde beyindeki oksidatif stres oranını azaltarak, sinir hücrelerini korur. Böylece günde 5 tane tüketilen zeytin hafızanın güçlenmesine yardımcı olur.

İçerdiği yüksek demir oranı sayesinde anemi hastalığına yakalanmayı önler. Kolesterolü azaltan zeytin damar tıkanıklığı ve kalp hastalıklarını yaşanmamasını sağlar. 

Yemeklerden sonra ortaya çıkan şişlik ve gaz sıkışması gibi durumların azalmasında yardımcı olur.

Bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelerin sayısını artırarak vücudun kanserli hücrelere karşı direncini artırır.

Besinlerden dolayı azalan trombosit hücrelerin oranlarını dengeleyerek kanın pıhtılaşmasına yardımcı olur. 

Antioksidan bakımından da zengin olan zeytin, karaciğerde oluşan yağ bezlerinin oluşumunu önler. Ayrıca E vitamini yönünden de zengin olan bu besin cildin daha parlak ve ışıl ışıl görünmesini sağlar. Osmanlı dönemi sultanlarının dillere destan güzelliklerini zeytine borçlu oldukları rivayet edilir. Sadece cilde değil aynı zamanda saç sağlığını da destekler. Özellikle kepeklenme ve matlaşma gibi durumların azalmasını sağlar. 

Yemeklerden önce 5 tane zeytin yiyerek iştahınızın oranını azaltabilirsiniz. Zeytinde bulunan doyamamış yağlar beyne doyma hissini aktarır. Böylece vücut doyduğunu hissettiğinden fazla besin tüketme ihtiyacı duymaz. Zayıflamak isteyen kişiler bu yöntemi deneyebilir.

Basur tedavisinde etkili olan zeytin basur memelerinin yumuşamasını ve ağrıya veya kanamaya neden olmasını önler. İyi bir ağrı kesici özelliği olduğundan aynı zamanda kemik ve eklem ağrılarının yaşanma riskini de azaltır.

ZEYTİN YAPRAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Yapraklar kurutularak tüketilir. Genellikle çayı yapılır. Bazı yerlerde ise yapraklardan hazırlanan su yemeklere eklenir. Kurutulmuş 10 zeytin yaprağını 2 su bardağı suda kaynatın. Demlendikten sonra tüketebilirsiniz. Eski çağlarda iyileştirici özelliği olduğundan yaraları dezenfekte etmede bu sudan kullanılırmış. Antibakteriyel özelliği olan zeytin yaprağından hazırlanan suyu cilt temizliğinde tonik olarak da değerlendirebilirsiniz. Kış aylarında ise bu yapraklardan hazırlanan su ile üst solunum yolları hastalıklarının riski azaltılabilir. 

ZEYTİN ÇEKİRDEĞİ YUTMAK NE İŞE YARAR?

Yapılan araştırmalarda zeytinin olduğu kadar zeytin çekirdeğinin de faydalı olduğu gözlemlenmiştir. Bir bütün olarak yutulabilen zeytin çekirdeğinin insan sağlığına birçok katkısı vardır.

Yemek sonrası yaşanan mide yanması ve ülser gibi hastalıklara iyi geldiği söylenen zeytin çekirdeği içerdiği omega 3 yaş asitleri ve çözücü asitler sayesinde bilenin temizlenmesini hızlandırır.

Kabızlık sorunu için zeytin çekirdeği birebir fayda sağlar. Ancak zeytin çekirdeğini toz haline getirip tüketildiğinde daha etkili olduğu uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. 

Sindirim sisteminin hızlandırılması da zeytin çekirdeğinin faydaları arasındadır. Özellikle sindirim sisteminde bulunan ağız, boğaz, yemek borusu, mide ve bağırsakların daha sağlıklı çalışmasını destekler.

Uzmanlar zeytin çekirdeğini yutan kişilerde basur gibi makat hastalıklarının riskinin azaldığını vurguluyor.

Zeytinin içerdiği anti-bakteriyel etkinin iki katı zeytin çekirdeğinde mevcuttur. Uzmanlar özellikle tümörlere neden olan virüslerin etkisinin zeytin çekirdekleri sayesinde azaltılabileceği belirtiyor. Ancak kesin bir çalışma sonucu olmadığından bir uzmana danışmakta fayda var.

NOT: Uygulamadan önce mutlaka bir uzmana başvurun.

Yeni doğan döneminde sıklıkla karşılaşılan durumlardan birisi de bebeklerdeki sarılıklardır. Genellikle anne sütü sarılığı ile karıştırılan bu durum kandaki Bilirubin maddesinin deride birikmesi ile meydana gelir. Peki Bilirubin maddesi bebeklerde ne kadar olmalı? Yeni doğan sarılığı nedir? Bebeklerde sarılık nedenleri neler? Bebeklerde sarılık dereceleri nedir, hangi durumlarda sarılık tehlikeli? Bebeklerde sarılığın geçmesi için ne yapılmalı? Sarılık çeşitleri neler, sarılığa ne iyi gelir? Bebeklerde sarılık belirtileri ve sarılıkla ilgili hurafeler… Yenidoğan sarılığı nasıl fark edilir? İşte yenidoğan sarılığı hakkında bilinmesi gereken tüm bilgiler ve tedavileri…

0-28 günü kapsayan yeni doğan dönemindeki bebeklerin %60’ında; erken doğan bebeklerin ise %80’inde görülen yeni doğan sarılığı günümüzde adını sıklıkla duyduğumuz hastalıklardan biridir. Yeni doğan sarılığı genelde fizyolojik olarak kendini seyredip tehlike sınırına ulaşmaz ve 1-2 haftada kendiliğinden kaybolur iken yine de derecelerine dikkat etmekte fayda var. Bebeğin vücudundaki kanda fazla miktarda Bilirubin maddesinin birikmesi sonucu ortaya çıkan sarılık hastalığında erken teşhis ve takip oldukça önemlidir. Genelde kendiliğinden geçse de bilirubin seviyesinin zirveye çıkması ile bebekte kernikterus olarak ifade edilen beyin hasarı meydana gelebilmektedir. Yeni doğan bebekler arasında sık sık karşılaşılan sarılık durumunda anne ve babalar hemen endişeye kapılmamalı, sakin ve bilinçli bir şekilde sağlık kontrollerini sağlamalıdır. Çünkü bebeklerde görülen her sarılık tehlikeli bir durumun habercisi olmayıp normal beklenen bir durumun sonucundan da görülebilir. Peki yeni doğan sarılığı nedir? Bebekler neden sarılık olur? Bebeklerde sarılık derecesi kaç olmalı, sarılık ne zaman tehlikeli? Evde bebeklerde sarılık nasıl geçer? Sarılık olan bebeğe ne yapılmalı?

YENİ DOĞAN SARILIĞI NEDİR? BEBEKLERDE SARILIK NASIL OLUŞUR?

Özellikle de yeni doğan döneminde pek çok bebekte rastlanan sarılık durumu bebeğin anne karnında iken plasenta ile gerçekleşen bilirubin maddesinin vücut dışına atılması, buna bağlı olarak da ciğerlerin yeteri kadar gelişememesiyle ilgilidir. Vücutta fazlaca biriken Bilirubin maddesi kan ve dokularda kendini götermeye başlar iken cilt bölgesinde ve göz altlarında sarılaşma ile belirginleşir. Bebeklerdeki ‘Sarılık’ kelimesi ise buradan gelir. Yeni doğan sarılığı ya da bebek sarılığı şeklinde duyduğumuz bu durumda Bilirubin maddesi her bebeğin kanında az ya da çok dereceli bulunmaktadır.

Bu Bilirubin maddesi normal bir insan vücudunda iken karaciğer üzerinde işlenip vücuttan dışarı çıkabilecek hale gelir iken bebekler normal olarak hemen bu maddeyi atamaz ve kanda birikme oluşur. Kırmızı kan hücrelerinin parçalanması ile ortaya Biliubin anne karnındaki iken annenin karaciğeri ile temizlenirken bebek dünyaya geldikten sonra bu görev bebeğin karaciğerine ait olur. Bebeğin karaciğeri de direkt olarak bu maddeyi vücut dışına atamadığı için birikme olur. Sarı renkli pigment özelliğine sahip olan Bilirubin maddesi direkt olarak deriye nüfuz ederken fiziksel anlamda sarımsı rengin oluştuğu fark edilir.

YENİ DOĞAN SARILIĞI NASIL ANLAŞILIR? İLK ÖNCE BAŞ VE BOYUNDA…

Kandaki bilirubin maddesinin artması ile bebeklerde sarılık ilk önce baş ve boyun tarafında daha sonra gövdenin üst ve alt tarafında olmak üzere kol ve bacaklara doğru ilerler. En sonda el ve ayakları kaplayan bu sarılık normal şartlar altında doğumdan 2 ya da 3 gün fark edilmekle beraber ilk 10 gün içerisinde geçmesi beklenir. Vaktinden erken doğan ya da kilo ağırlığı az olan bebeklerde 4. ila 6. günler arasında ilk defa sarılık belirtileri görülüyor olabilir. Yeni doğan bir bebeğin kanında 1-2 mg/dl kadar Bilirubin bulunmaktadır. Bu değer 5 mg/dl’yi aştığında sarılık anlaşılması kolay hale gelir. Bilirubinin  maddesinin vücudu kaplama miktarı yer yer farklıdır.

YENİ DOĞAN SARILIK DERECELERİ:

– Bilirubin oranı 5 ile 8 mg/dl arasında ise baş ve boyun bölgesi,
– Bilirubin oranı 8 ile 10 mg/dl arasında ise gövdenin üst bölümü,
– Bilirubin oranı 10 ile 13 mg/dl arasında ise gövdenin alt kısmı,
– Bilirubin oranı 13 ile 16 mg/dl arasında ise kol ve bacaklar,
– Bilirubin oranı  yaklaşık 20 mg/dl ise eller ve ayaklar sararır.

Sarılığı daha iyi anlayabilmek için alın ya da buruna bastırılarak fark edilebilir. Eğer cilt sarı rengini alıyorsa muhtemelen hafif dereceli bir sarılık vardır. Gün ışığında bu incelemeyi çok rahat bir şekilde yapabilirsiniz.

YENİ DOĞAN SARILIĞI BEBEKLERDE NEDEN OLUR?

– Bebeklerdeki alyuvarlar çok hızlı parçalanmışsa, 

– Tedavide kullanılan bazı ilaçlar yüksek dozda verilmişse,

– Annenin kendisinde şeker hastalığı tespit edilmişse,

– Kalıtsal rahatsızlıklar görülmüşse,

– Bebeğin anne karnında geçirdiği rahatsızlıklar belirlenmişse yeni doğan sarılığı görülebilir.

YENİ DOĞAN SARILIĞI KAÇ ÇEŞİT VARDIR?

Normal (Fizyolojik) sarılık: Karaciğer gelişimi tamamlanmayan yeni doğan bebeklerde doğum sonrası 2-4 günde kendini gösterir ve 1-2 hafta geçtikten sonra kaybolur.

Emzirme sarılığı: Anne sütünü yetersiz alan bebeklerde görülen bir sarılık türüdür ve bebeğin emzirilmesi gerekir.

Anne sütü sarılığı: Bağırsak yoluyla kandaki biluribinin atılamamasıdır. Bebek dünyaya geldikten 3-5 gün sonra başlar ve  3-12 haftalık süreçte yavaşça kendiliğinden geçer.

YENİ DOĞAN SARILIĞINDA HANGİ TEDAVİLER UYGULANIR?

Yeni doğan sarılığının tedavisi için doktorlar 3 tedavi yöntemini uygulayabilir;

Fototerapi: Kandaki biriken bilirubin maddesini eritmek için fototerapi uygulanır. Böbreklerin vasıtasıyla idrar olarak vücuttan atılır. Tedavi esnasında bez hariç, tüm kıyafetler çıkartılır ve ışık tedavisi uygulanır.

Kan değişimi: Bilirubin maddesi arttığında bebeğin kanının tümünün değiştirilmesidir.

Hiperbilirubinemi: Bilirubin oluşmasını engelleyici ilaç tedavisidir.

BEBEKLERDE EVDE SARILIK NASIL GEÇER? EVDE FOTOTERAPİ

Hafif dereceli sarılık durumlarında doktor eğer bebek için tedavi önermeyebilir. Bunun için sadece birkaç adımın uygulanmasının sarılığa iyi gelebileceğini vurgulayarak anne ve babaların sarılık olan bebekler için evde yapabileceklerini şöyle sıralıyor:

Gün içerisinde en az 4 defa 15 dakika boyunca bebek güneş alan yerde tutulmalı. Direkt güneş altında bırakmadan sadece ısısında yararlanabileceği alanları seçmekte yarar var. Bunun dışında devamlı olarak emzirmeye gayret edin. Sık anne sütü alması vücudundaki Bilirubin maddesinin atılımını kolaylaştırır.

BEBEKLERDE SARILIK İÇİN EVDE BİTKİSEL YÖNTEMLER:

Bebeğin vücudundaki toksinleri dışarı atması için etkili olabilecek olan buğdayın suyunu anneler tüketebilir.

YENİ DOĞAN SARILIĞINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR!

BEBEKLERDE SARILIK HURAFELERİ…

Halk arasında yaygın olan ancak ne yazık ki yanlış olan bilgilerden birisi de sarılık olan bebeğin üzerine sarı tülbent örtmek ya da sarı renkli kıyafet giydirmenin sarılığın derecesini azaltabileceğine yönelik olmasıdır. Tam tersi bebeğin olası artan sarılığın kontrolünü zorlaştırır ve tedavi süresini uzatır.

Yeni doğan sarılığına yakalanmış olan bebeklere şekerli su içirmenin sarılığı önlediği yoktur. İlk altı aylık dönemde bebeklere kesinlikle anne sütünün haricinde şekerli su ya da başka bir şey verilmemelidir.

Yenidoğan sarılığı olan bebeklerde bu durumun geçmesi için anne ve babalar evde bebeklerini floresan ışığın altına yatırabiliyor. Tedavi amaçlı yapılan bu uygulama kısmen etkili olsa da meydana gelebilecek risklerden dolayı önerilmez.

Tropik meyveler arasında yer alan avokadonun insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? Yapılan araştırmalarda kanserli hücreleri yok ettiği tespit edilen avokado aynı zaman kandaki kötü kolesterol seviyesini de düşüren maddeler bakımından zengindir. Peki avokadonun faydaları nelerdir? Avokado nasıl tüketilir? Avokado hangi hastalıklara iyi gelir? Tüm soruların yanıt haberimiz detayında bulabilirsiniz.

Ana vatanı Orta Meksika olan avokado, kapalı tohumlar sınıfında yer alan tarçın ve kafur ağaçlarını da içine alan defne ailesine aittir. İçine büyük bir tohum olan meyvenin dış kabuğu soyularak tüketilir. Yeşil ve siyah renkleri olan avokadonun içi sarı yeşil tonlarındadır. Çiğ ve taze tüketilebildiği gibi yemek ya da salatalara da eklenebilir. Akdeniz iklimine uyumlu olan avokado, bütün sıcak iklimlerde rahatlıkla yetişir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde üretimi yapıla avokado ayrıca Rize’de yetişen bir meyvedir. Avokadonun tarihçesi çok eski yıllara dayanır. M.Ö 10.000 yılında mağaralara resmi çizilen avokadoyla ilgili eski yazıtlarda da bilgiler bulunur. 1970’li yıllarda Amerika’dan deneme amaçlı getirilen avokado fidanlarından sonra beğeni ve talep artında üretim hız kazandı. Halk arasında o zamanlar meyveye Amerikan armudu da denirdi. 

AVOKADONUN FAYDALARI NELERDİR?

Muzdan daha fazla potasyum içerir. Bu sayede kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve felç geçirme risklerini düşürür. Uzmanlar bir avokadonun vücudun ihtiyacı olan potasyumu kolayca karşıladığını vurguluyor.

Yüzde 30’u liften oluşan avokado, diyet listelerinde ilk sırada yer alır. Sindirim sistemini rahatlatan avokado, metabolizmayı hızlandırır. Kilo vermeyi kolaylaştırmanın yanı sıra hem vücudun yağ yakımını hızlandırır hem de enerjisini yükseltir. 

İçerdiği oleik asit yağ ile zeytin yağının içindeki doymamış yağ asidi ile aynıdır. Bu sayede içerdiği yağ vücuda oldukça fayda sağlar. Hücrelerin dokularındaki fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını destekler. 

Yapılan bir araştırmada belli bir kısım kişiye avokado verilirken diğer kişilere avokado verilmemiş. Bir ay sonra kişilere kan testi yapılmış düzenli avokado tüketen kişilerin kolesterol seviyesi düşükken tüketmeyen diğer kısmın kötü kolesterol seviyesinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. 

Güçlü bir antioksidan olan avokado, vücut içindeki toksin ve asit oranını azaltır. Hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. Özellikle kemoterapi gören hastaların tüketmesi gerektiğini belirten uzmanlar, hücrelerin radyasyondan hasar almasını engellediğini söylüyor.

Göz sağlığında etkili olan lutein ve zeaksantin maddeleri bakımından da zengin olan avokado, katarak gibi hastalıkların oluşmasını engeller. Göz içindeki sıvı ve vitamin oranını artırarak görme kaybını azaltır.

İçeriğinde yağ oranı yüksek olmasına rağmen faydalıdır. Bu yağ tiroidlerin çalışmasını destekleyerek hormonları dengeler. Sinir sisteminin işlevselliğini artırarak da ruhsal hastalıkların oluşumunun önüne geçer. Özellikle günümüzde yaygın olan depresyon ve stres gibi hastalıkları engeller. 

Artrit aslında vücut sağlığında kronik hastalıklara sebep olur. Ancak avokadonun içerdiği artrit kemik sağlığı için fayda sağlar. Bunun yanı sıra kemik erimesi gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların riskini düşürür. 

İçeriğinde demir, çinko, fosfor, magnezyum, potasyum, manganez, bakır, C, E, K ve B kompleksi vitaminleri bulunur.

Spor yapanlara özellikle önerilen avokado, yüksek enerjisi sayesinde kişinin çabuk yorulmasını engeller. 

AVOKADO NASIL YENİR?

Dış kabuğu soyulup içindeki tohum çıkartılarak tüketilebilen avokadonun aynı zamanda çayı da yapılır. Yapraklarıyla beraber bir bütün avokado kesilerek 3 su bardağı su ilave edilerek kaynatılır. Elde edilen çay hem tüketilebilir. Hem de içine pamuk batırılarak cilde sürülerek tonik etkisi verebilir. Ancak hamile kadınlar tüketmemeli.

AVOKADONUN ZARARI VAR MIDIR?

Hamile ve emziren annelerin kesinlikle tüketmeden bir uzmana danışmaları gerekir. Ayrıca latekse karşı alerjisi olan, hassas ciltli kişiler, kronik ilaç kullananlar ve üst solunum yolları hastalıklarıyla mücadele eden kişilerin tüketilmesi önerilmez. Aşırı tüketildiğinde ise kaşıntı, kızarıklık, ağız içi yaralara neden olabilir. 

Uzun yıllardır kadınların makyaj yaparken kullandıkları ürünlerden biri olan pudralar yeniden gündeme geldi. Birbirinden farklı formülasyonlarıyla dikkat çeken pudralar yağlı cilde sahip olanların hayatının vazgeçilmez bir parçası. Peki pudra nedir? En iyi pudra hangisi? Yağlı cilde sahip olanlar hangi pudraları kullanmalı? Bu soruların yanıtını merak edenler için yazımızda ele aldık.

Pudra, yıllardan beri kadınların makyaj çantasında olan bir üründür. Genellikle cildi pürüzsüz göstermek için kullanılan pudra, ciltteki kusurları gizleme konusunda oldukça başarılıdır. Fondötenin toz formundaki haline verilen pudra teni matlaştırmak, makyajı sabitlemek, aynı zamanda makyajın kalıcılığını arttırmaya yarayan bir malzemedir. Profesyonel makyaj uzmanlarının her makyajda mutlaka kullandığı pudra, ten makyajının kilit ürünlerinden biridir. İlerleyen yaştaki kişilerin yüzünde beliren çizgilere makyajın dolup, kötü bir görüntüye sebebiyet vermemesi için de kullanılan pudralar, günümüzde binbir çeşidiyle kozmetik mağazaların raflarında yer almaktadır. Özellikle yağlı cilde sahip olan kişilerin vazgeçilmez bir parçası olan pudra, daha mat gösterdiği için tercih ediliyor. Eğer siz de makyajınızı pürüzsüz yapmak isterseniz mutlaka pudra kullanmalısınız. 

Pudralar günümüzde birbirinden farklı şekillerde satılmaktadır. Bu pudra çeşitlerinin arasında en başarılı sonuçlar sergileyen ise toz pudralardır. Daha canlı bir sonuç bırakan toz pudra, yapısı sayesinde göz çevresi gibi hassas bölgelere daha kolay uygulanıyor. Baking uygulamasını kolayca yapabileceğiniz bu ürün, cildinizi daha pürüzsüz ve genç görünmesini sağlayacak. 

PEKİ YAĞLI CİLTLERE SAHİP OLANLAR HANGİ PUDRAYI KULLANMALIDIR?

 

– Clinique Anti- Blemish Pudra / 129 TL

– Loreal True Match Pudra / 38 TL

– Estee Lauder Double Wear Pudra / 240 TL

– Flormar Deluxe Multi Effect Powder Pudra / 30 TL

– Golden Rose 5 Pudra / 18 TL

– Max Factor Cream Puff Pudra / 34 TL

Salatalarda, köftelerin içerisinde veya smoothielerde kullanılan maydanoz hem cilde hem vücuda olumlu yönde etkileri bulunuyor. Tam bir antioksidan kaynağı olan maydanozu cildinize uygulamak için daha fazla gecikmeyin. Peki maydanoz maskesi nasıl yapılır ve maydanozun cilde faydaları nelerdir? Detayları haberimizde…

Yoğun aroma sayesinde gerek yemeklere lezzet vermesi açısından ilave ettiğimiz gerekse çiğ olarak tükettiğimiz maydanoz, güzellik uzmanlarının yaptığı açıklamalara göre cilt sağlığını olumlu yönde etkileyen yeşillikler arasında yer alıyor. C vitamini sayesinde ciltteki ince çizgiler ve kırışıklarla izleri yok etme, azaltmada oldukça etkili olan maydanoz, hücrelerin yenilenmesini sağlayarak cildi kusursuz ve canlı görünmesine yardımcı oluyor.Aşırı uykusuzluk ve yorgunluk nedeniyle bazen de genetik olarak görülen göz altı morluklarını gidermek için maydanoz kürünü deneyebilirsiniz.

Yapılan bir araştırmada maydanoz suyunda bulunan çinko oranı oldukça yüksek olduğundan cildin kan akışını hızlandırarak hem göz altı morluklarını gidermede hem de sivilceleri yok etmede rahatça kullanabileceği öneriliyor.

Cildinizin PH değerini ve yağlı ciltlerdeki yağ oranını dengeleyen maydanoz, cilt enfeksiyonlarında da kullanılabilir.

CİLTTEKİ KIRIŞIKLAR İÇİN MAYDANOZ SUYU MASKESİ

MALZEMELER

1su bardağı maydanoz suyu
1 çay kaşığı yulaf ezmesi
4 çay kaşığı bal
3 yemek kaşığı yoğurt

YAPILIŞI

Tüm malzemeleri blenderdan geçirin. Ardından yüzünüze uygulayıp 15 dakika boyunca hiç hareket ettirmeden bekletin. Soğuk su ile temizleyebilirsiniz. 

Yüzünüzde oluşan ölü cilt hücrelerini ve birikmiş kir tabakasını temizlemek için de haftada 3 kez, en az 1 er gün ara vererek bu maskeyi deneyebilirsiniz.

CİLT LEKELERİNİ GİDEREN MAYDANOZ MASKESİ

MALZEMELER

1 bağ orta boy maydanoz
1 çay kaşığı taze limon suyu
2 çay kaşığı bal

YAPILIŞI

Bol suyun içerisinde beklettiğiniz maydanozları saplarını çıkartın ve yapraklarını bir bıçak ile ince ince dilimleyin.

Ardından kıvam alana kadar havanda ezin. İçerisine bal ve limon suyunu ekleyerek iyice karıştırın.

Temiz olan cildinize uygulayıp, 10-15 dakika boyunca bekletin.

Ilık suyla durulayabilirsiniz.

Yaz kış denemeden sık sık burnunuz yağlanıyor ve burun bölgenizde sivilceler çıkıyorsa sakın dert etmeyin. Evde uygulayacağınız birkaç yöntem ile burun yağlanması cilt problemini ortadan kaldırabilir, aynı zamanda cildinizin güzel görünmesini sağlayabilirsiniz. Peki burun yağlanması neden olur ve burun yağlanmasına hangi kürler iyi gelir? İşte soruların yanıtı haberimizde…

Burun yağlanması, beslenme tarzı, yaşam alışkanlıkları, kullanılan ilaçlar gibi nedenler dolayı ortaya çıkabilir. Uzmanlar en sık karşılaşılan bu cilt problemine T bölgesi ismini veriyor. T bölgesinde bulunan burun da aktif yağ bezelerinin daha fazla olması ve büyük gözenekler nedeniyle diğer bölgelere nazaran daha fazla görülür. Oluşan bu yağlanmayı gidermek için evde bazı maskeler ya da kürler hazırlayabilirsiniz. Genellikle pudralı veya mat ürünler kullanan kişilerin muzdarip olduğu bu durumu gideren birbirinden pratik ve etkili maskeler bulunuyor. Hazırladığımız bu yazıda burun yağlanmasına iyi gelen kürleri mercek altına aldık. Gelin birlikte inceleyelim…

BURUN YAĞLANMASINA YUMURTA AKI

İçerisinde oldukça fazla bulunan 4 vitamini sayesinde cilt lekelerinden kurtulmanıza aynı zamanda cildin yağ dengesinin eşitlenmesini sağlayan yumurta akı ile kolay bir maske hazırlayabilirsiniz. Çatal ile yumurta akını hızlıca köpük köpük olana kadar çırpın. Daha sonra burnunuza sürüp kurumaya bırakın. Kuruduktan sonra yüzünüzü yıkayın. Bu maskeyi haftada 2 defa uygulamak yeterli olacaktır.

BURUN YAĞLANMASI İÇİN SALATALIK MASKESİ

Salatalık gözenek sıkılaştırma etkisi sayesinde burun yağlanmasını kısa sürede ortadan kaldıracaktır. Salatalığı rendeleyip süzgeçten geçirin. Salatalığın çıkan suyu ile limon suyunu karıştırıp burnunuza sürün. Ardından suyla yıkayın. Her gün bu işlemi uygulayabilirsiniz.

BURUN YAĞLANMASINA YUMURTA AKI MASKESİ

Kahvaltıların vazgeçilmezi olan yumurta akı, cildin yağ dengesini eşitliyor. Küçük bir kaseye yumurtanın akını alın. Köpürtene kadar karıştırıp, sorunlu bölgeye uygulayın. Kuruyan yumurta akını ılık suyla temizleyebilirsiniz.