Bursa’nın en meşhur lezzetlerinden biri olan pideli köfte, adeta ağızları sulandıran muhteşem bir tarif. Hem doyurucu hem de gönüllerde taht kuracak olan pideli köftenin tarifini sizlere sunuyoruz. Evde pideli köfte pişirmek istiyorsanız mutlaka tarifimizi denemelisiniz.

Canınız köfte çektiğinde kalkıp Bursa’ya kadar gitmek zor olacaktır. Ancak hazırladığımız bu tarif Bursa’nın meşhur köftesini evine taşıyor. Yapımı pratik olan enfes pideli köfte, sunumu ile misafirlerinizi şaşırtacak. İskender kebap’tan esinlenerek yapıldığı iddia edilen enfes pideli köfte, pide üzerindeki küçük köftelerin üzerine kızgın tereyağı ve domates sosu dökülerek yapılıyor, yanında yoğurt ile servis ediliyor. İskenderden tek farkı pide üzerinde döner yerine köfte olması. Bursa’ya özgü olan leziz pideli köfte tarifine haberimizin detaylarından ulaşabilirsiniz.

PİDELİ KÖFTE TARİFİ:

MALZEMELER

400 gram kıyma
1 adet büyük soğan rendelenmiş
Çay kaşığının ucuyla karbonat
2 yemek kaşığı galeta unu
1 çay kaşığı karabiber ve kimyon
Tuz

Taban için;

2 adet tırnak pide

Sosu için;

2 yemek kaşığı domates salçası
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 çay kaşığı kimyon, karabiber, pulbiber
1 çay kaşığı tuz
yeteri kadar sıcak su

Üzeri için;

3 yemek kaşığı tereyağı

Servis ve süslemek için;

1 adet domates
2 adet sivri biber
1 kase katı yoğurt

YAPILIŞI

Tarife öncelikle köfteleri yaparak başlayın. Soğanları rendeleyerek, kalan malzemeleri üzerine ekleyerek güzelce yoğurun.

Köfteleri ellerinizle şekil verip dinlenmesi için buzdolabına koyun. 

Dinlenen köfteleri arkalı önlü güzelce kızartın. Köfteler kızarken pideleri küp küp doğrayarak, tavada birkaç kez çevirin.

Servis tabağına pideleri üzerine ise köfteleri koyun.

Sosu hazırlama işlemine geçebilirsiniz. Tavaya sıvı yağ ve salçayı ekleyerek kavurun. Üzerine baharatlarını ve tuz koyarak sıcak su ilave edin. Ketçaptan hafif sıvı olacak şekilde sosu ayarladıktan sonra 3-4 dakika kadar kaynatın.

Pişen sosu köftelerin üzerine koyup, tereyağını kızdırıp, köftelerimizin üzerine gezdiriyoruz.

Servis yaparken yoğurt közlenmiş veya kızarmış domates ile süsleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Doğada C vitamini bakımından hem en zengin hem en etkili olan besinlerin başında gelen limon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Tüketimi çağlar öncesine dayanan limon, tüm vücudu yenilemede oldukça etkilidir. Suyu, eti ve kabuğu her yerinde fayda olan limona dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki limonun faydaları nelerdir? Limon hangi hastalıklara iyi gelir? Limon kabuğu yerseniz ne olur?

Turunçgiller ailesine ait olan limona antik çağlarda ekşi portakal denilirdi. Bazı yörelerde ise ağaç kavunu olarak geçen limon ilk olarak Güney Hindistan ve Myanmar’da yetiştirildi. M.S 1. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu döneminde kullanılmaya başlayan limon, İpek yoluyla tüm dünyaya yayıldı. 1797 yılında ise bilim insanı James Lind denizcilerin hastalıklarını gidermek için çorbalarına limon suyu sıkmalarını önerdi. Kısa zamanda hastalığın şiddeti azalınca limona mucize besin oldu. C vitamini bakımından oldukça zengin olan limon, yemeklere, salatalara katıldı. Bunun dışında da çiğ ve tek başında tüketildi. Özellikle enfeksiyonla savaşmada etkili olduğu fark edilen limonun suyuyla çeşitli doğal ilaçlar üretildi. Ekşi bir tadı olan limon ağzı içinden başlayıp ayak tabanına kadar fayda sağlar. Uzmanlar son olarak limonun yüzeyini iyice yıkayıp limonları çöpe atılmadan tüketilmesinin iki kat daha faydalı olduğunu vurguluyor. Limonun özünde bulunan yağı esans olarak güzellik ve kozmetik sanayinde kullanılır. İçeriğinde 5 sitrik asit, B6 vitamin, P vitamini ve protein bulunur.

LİMONUN FAYDALARI NELERDİR?

Limonun bilinen en yaygın faydası böbrekleredir. Böbreklerde taş oluşumunu azaltığı gibi taş dökümüne de yardımcı olur. Mesane ve böbreklerin pH değerlerini yükselterek çalışma işlevlerini artırır. 

En güçlü C vitamini olduğundan antioksidan etkisi vardır. Bu etki sayesinde vücuttaki tüm toksinleri temizler. Deforme olmuş hücrelerin eski sağlıklarına kavuşmalarını sağlar. Yapılan araştırmalarda pankreas, mide, cilt ve akciğer kanser türlerinin önlemede etkilidir. Ayrıca düzenli tüketildiğinde vücutta hareketlenen stres hormonunu azaltarak ruhsal hastalıkların önüne geçer. 

Kan içindeki maddeler azalınca kanın pıhtılaşması azalır. Bu da erkeklere oranla kadınlarda da sık rastlanan yüksek tansiyon ve inme gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini artırır. Ancak limon kanı temizleyip basıncı dengelediği gibi kanın pıhtılaşmasını da sağlayan maddeler içerir.

Bağışıklığı serbest radikallerden temizlediği gibi alerjik reaskiyonlara neden olan durumları da azaltır. Vücuttaki iltihabı azaltan limon, özellikle astım alerjisini önlemede etkilidir.

Demir vücuttaki oksijeni dağıtmada ve kırmızı kan hücrelerini artırmada etkilidir. Demir genellikle azaldığında kansızlık gibi sağlık sorunlarına yol açar. Ancak limon vücutta hem demir maddesini artırır hem de emilimini sağlar.

Pektin maddesi bağışıklık sisteminin direncini artırmada oldukça etkilidir. Bu madde bakımından doğada en zengin madde ise limondur. Limon bağışıklık sistemini güçlendirerek özellikle kronik hastalıklarını önler.Aynı zamanda hesperidin bileşiği sayesinde sinir sistemini de yeniler. 

Limondaki beyaz kabuklar lif bakımından zengindir. Beyaz zardaki bu lif, bağırsakların çalışmasını destekler. Geceden bir sürahinin içene iki limon dilim ve 4 tane nane yaprağı ekleyin ertesi gün kahvaltıdan önce bir bardak tüketin. Bu karışım metabolizmayı hızlandırır.

Kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını destekler. Damarların sertleşmesinin önüne geçer. 

LİMON KABUĞU YERSENİZ NE OLUR?

Çoğu kişi soyup attığı limonun kabuklarının inanılmaz faydaları olduğunu uzmanlar açıkladı. Yapılan araştırmalarda limon kabuğunun özellikle ağız ve diş sağlığına katkısı vardır. Kabuk diş arasında kalan besin atıklarını temizler. Diş yüzeyinde enfeksiyon birikmesini önler. Sararmasının önüne geçerek diş hastalıklarını engeller. Tükürük bezlerindeki bakterileri azaltarak ağız kokusunu enler. İçerdiği asit boğazda balgam etkisi ile virüs ve bakteriyi atar. 

Dünya’da en çok ölümlere neden olan hastalık sıralamasında ilk beşte olan akciğer kanserini en fazla tetikleyen durum sigara kullanımıdır. Aşırı nikotini temizleyemeyen akciğer odacıklarındaki hücrelerin deforme olmasıyla yaşanır. Peki akciğer kanserinin belirtileri nelerdir? Akciğer kanseri tedavisi var mıdır? Akciğer kanserini önlemek için neler yapılmalıdır. Sizler için artan akciğer kanserine dair merak edilen her şeyi haberin detayına ekledik.

Akciğerlerde bulunan hücrelerin çeşitli sebeplerden ötürü hızla çoğalması ve tümöre neden olmasıyla akciğer kanseri ortaya çıkar. Bu kanser türü diğer kanserler gibi belirleyici belirtileri olmadığından ilerlemesi ve hasar verme oranı artar. Çoğu hasta son evrede hastalığı fark eder. Akciğer kanserinde bir diğer tehlike ise uzak olmasına rağmen dolaşım sistemi aracılığıyla deforme hücrelerin beyne, kemiklere ve karaciğere sıçramasına neden olur. Dünya genelinde en yaygın kanser türü olan akciğer, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Erken teşhis edilmediğinde ölümle sonuçlanır. İlk aşamasındaki belirtiler ağır astım ve bronşitle aynı seyirde ilerlediğinden çoğu hasta kanser olabileceğini düşünmediğinden bir uzmana başvurmada gecikir. Akciğer kanserindeki en belirgin özellik ise öksürük sonucu kan gelmesidir. Kanın gelme nedeni ise hasara uğramış damarların burada kan biriktirmesi bu da hava boşluklarından ağızdan çıkmasına neden olur. 

AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gülerken, ağlarken, hızlı konuşurken ya da yürürken göğüs kafesinde şiddetli ağrılar hissetmek

Genç yaşta sık sık nefes darlığı çekmek

Vücutta dolaşan nikotin nedeniyle açlık hissi ve kilo da kayıp yaşanması

Ses tellerinde sürekli ağrılı kısılma, yutkunurken ya da esnerken güçlük çekme

El ve ayaklarda nedensiz şişlik ve ağrılar özellikle sabah uyanırken yaşanması

Motor becerilerinde yavaşlama ve hızlı hareket edememe

Tekrarlayan enfeksiyonlu hastalıklar halsizlik

Göz bebeğinde küçülme, göz kapağında düşüklük ve yüz bölgesinin eşit bir şekilde terlememesi

Hiç geçmeyen öksürük ve öksürükle beraber gelen kan akciğer kanseri belirtilerinin en yaygın olanlarıdır.

AKCİĞER KANSERİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Şikayetler üzerine bir uzmana başvuran kişinin akciğerleri röntgenle çekilir. Taramada tespit edilen kitlenin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olup olmadığına bakılmak için biyopsi yapılır. Patolojik inceleme ile kanserin ileri boyutta mı tedavi boyutunda olup olmadığı kontrol edilir. Kanser bunun sonucunda onaylandığında tedavi bu yönde geliştirilir. Radyolojik inceleme, bornş kontrolü, göğüs duvarından örnek alma ve akciğerdeki lenf bezleri incelenir. En yaygın tedavi kemoterpidir. Bununla beraber günümüzde bir takım çalışmalar yapılmıştır. Ancak tedavisi zor olan bir kanser türüdür. Bu yüzden uzmanlar kişilerin yılda en az iki defa tüm vücut kontrolleri yapılması gerektiğini vurguluyor. 

AKCİĞER KANSERİNİ ÖNLEMEK İÇİN…

Nikotin ve kafein gibi maddeleri fazla tüketmekten kaçınılmalı

Ruhsal sağlığı korumak 

Sürekli olarak asit oranı fazla maddeler koklamamak

Aynı hava ortamında en fazla bir saat durmak

Düzenli spor yapıp sağlıklı beslenerek akciğer kanseri önlenebilir.

Mevsim geçişleri ve kış denince akla ilk gelen ıhlamur çayı, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. İçeriğinde lif ve bolca vitamin içerdiğinden hem boğazları hem de sindirimi temizlemede oldukça etkilidir. Uzmanların da sıklıkla tüketilmesini tavsiye ettiği ıhlamura dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki ıhlamurun faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Ihlamur çayı nasıl yapılır?

Ebegümeci ailesine ait olan ıhlamur, ağaç be çalı şeklinde bulunur. Kış aylarında yaprak döken bu ağaçlarda açan ıhlamur yaprağı ve çiçeği dilimli görünüşü ile dikkat çeker. Ağaçtaki çiçeklerin sayısı 35’i bulduğu söyleniyor. Verimli ve kireçli topraklarda yetişen ağaçlar tabansuyu yüksek olan yerleri sever. Sürüngelerin yaşamayı sevdiği ağaç Orta Avrupa’da özellikle köylerinde yüzyıllar boyu kullanıldı. Özellikle genç kızlar ıhlamurla hem cilt bakımlarını yaparlar hem de taç yapar. Bazı topraklarda ıhlamur ağaçlarına aşırı önem verdiklerinden kimsenin zarar vermesini istemezler. Güzel kokusu sayesinde kozmetik sanayisinde de ham maddedir. Ağacının odunları kaliteli olduğundan özellikle müzik aletlerinin yapımında tercih edilir. Alternatif tıpta sıklıkla tüketilen bitkisel ilaçların başında gelen ıhlamur, içerdiği yatıştırıcılar sayesinde sinir hücrelerinin deforme olmasını engeller. Hem üst solunum yolları hastalıkları sırasında yaşanan boğaz tahribatını engeller hem de ruhsal hastalıkların yaşanma riskini azaltır. 

IHLAMURUN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Kronik uykusuzluk yaşayanlar genellikle ertesi gün yorgun ve stresli olurlar. Belli bir süre devam eden bu rahatsızlık için en ideal doğal ilaçlardan biri ıhlamurdur. Melatonin etkisi olan ıhlamuru uyumadan bir saat önce tüketildiğinde bir haftada uyku problemini ortadan kaldırır.

Mevsim geçişlerinde ayyuka çıkan virüs ve bakterilerin artmasını önlemek için ıhlamur birebir fayda sağlar. Bağışıklık sistemini yenileyen ve hücrelerin koruyan ıhlamur, vücudun direncini artırır.

Tanen ve oksidatif içerdiğinden güçlü bir antioksidan özelliğine sahiptir. Bu sayede bağışıklığı temizleyip hastalıklara karşı direnci yükseltir. 

Sindirimdeki atık besinlerin toksilenmesini önleyerek vücuttan atar. Mide asidini düzenler. Özellikle hazımsızlık ve kusma gibi sorunlara iyi gelir.

Bağırsakları temizlediğinden ciddi rahatsızlık olan iltihaplanmasını engeller. Bunun yanı sıra kabızlık gibi tuvalet sorunlarının yaşanmasının önüne geçer. 

Vücuttaki ödemler bazen el ve ayaklarda şişkinlik yapar. Bu da kişinin uzun süre aynı pozisyonda kalmasından kaynaklanır. Ağrılara neden olan bu şişkinlikler için bir kova sıcak suya 500 gram ıhlamur ve kuru nane atıp ayaklarınızı koyarak bir saat bu şekilde kalmanız sonucunda hem ağrının hem de şişkinliğin dindiğini görmüş olursunuz.

Karaciğer ve safra kesesini toksinlerden arındırmada etkili bir doğal bitkidir. Vücudun en önemli organlarından biri olan karaciğer uzun süre toksinlere maruz kaldığında ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Özellikle kolesterolün yükselmesi ve cilt hastalıklarına zemin hazırlar. Bu yüzden uzmanlar düzenli ıhlamur tüketilmesini tavsiye eder. 

Sıcak tüketildiğinde vücut ısısını artırarak terlemeyle bile toksin atar. Ayrıca güçlü bir idrar söktürücüdür. Bu yüzden mesane de taş ve kum oluşumun önüne geçer. 

Hazırlanan ıhlamur suyu göz hastalılarına da iyi gelir. Enfeksiyon önleyici olan ıhlamur suyuyla göz çevresi temizlendiğinde hem burada bakteri birikmesini önler. Hem de göz çevresindeki kırışıklığı azaltır.

Tonik gibi kullanılabilen ıhlamur cilt lekelerini yok eder. Günde iki defa düzenli cilde uygulandığında bir aya gözle görülür bir sonuca şahit olursunuz. 

IHLAMUR ÇAYI NASIL YAPILIR?

Grip ve nezle gibi hastalıkları önlemek için iki tane kurumuş elma bir tane çubuk tarçın, bir çay kaşığı zencefil, bir yemek kaşığı limon ve 20 gram kuru ıhlamuru 5 dakika ocakta kaynatın sonra alıp süzerek için. 

IHLAMURUN ZARARLARI NELERDİR?

Hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar tüketmeden bir uzmana başvurmalı.

Günde 3 bardak geçilmemeli aksi halde ishale ve aşırı sıvı kaybına neden olur.

Kanı sıvılaştırarak basıncını yükseltebilir. Bu yüzden sınırlı tüketilmeli.

Bir kere kaynatılıp tüketilmeli ikinci kaynama yapılmamalı.

Soğuk havalarda içinizi ısıtacak ve vücudunuzu mikroplara karşı koruyacak enfes içecekler akşamları keyif yapmayı sevenlerin çok hoşuna gidecek. Evinize gelen misafirlerinize de ikram edebileceğiniz sıcak çikolata, boza ve sahlep gibi içecekler Türk mutfaklarının vazgeçilmezi. Peki bu içecekler evde nasıl yapılır?

Kış aylarında dışarıya çıkmaktansa genellikle evde daha fazla vakit geçirilir. Her kadının hayallerinden biri ise tüm işlerini bitirip, pencerenin karşısında sıcacık içecekler hazırlayarak keyif yapmak vardır. Çay ve kahve dışında, en az dışarıdan satın aldığınız içecekler kadar lezzetli sıcak içecekleri evde hazırlamak çok kolay.Bu içeceklerden biri de sahlep. Yüzyıllardır Türk kültürümüzün bir parçası haline gelen özellikle de kışın kar yağdığında önünde uzun kuyruklar olan sahlebi evde pişirmek sandığınızdan daha pratik. Üstelik sahlep sevmeyenler için sıcak çikolata, boza ya da daha farklı sıcak içecekler yapabilirsiniz. Hazırladığımız bu yazıda kışın soğuk geçen günlerinde hem içinizi ısıtacak hem de yudumlarken dinleneceğiniz içecek tariflerini derledik. 

EVDE SALEP NASIL YAPILIR?

MALZEMELER

4 su bardağı süt
Bir yemek kaşığı toz sahlep 
Bir çay bardağı toz şeker
Bir tatlı kaşığı tarçın 

YAPILIŞI

Sütü cezvenin içerisinde kaynatın. Ardından içerisine toz sahlebi ekleyerek hızlıca karıştırın.

Kıvam alan karışımın içerisine tarçın ve şekeri ekleyerek kısık ateşte karıştırmaya devam edin.

Kaynayan sahlebi üzerine çubuk tarçın koyarak servis edebilirsiniz.

EVDE SICAK ÇİKOLATA NASIL YAPILIR?

MALZEMELER

300 ml. yarım yağlı süt
1 yemek kaşığı kakao
50 gram bitter çikolata
1 yemek kaşığı toz şeker

YAPILIŞI

Süt, kakao ve toz şekeri cezvede güzelce karıştırın. Daha sonra bitter çikolatayı benmari usulü eritin.

Kaynayan sütlü karışımı fincana alın. Erittiğiniz çikolatayı da ilave ettikten sonra servis edebilirsiniz.

EVDE BOZA YAPIMI

MALZEMELER

3 su bardağı bulgur
25 su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
2 tatlı kaşığı toz maya
4-5 litre su
3 su bardağı toz şeker

YAPILIŞI

Bulguru 2 litre suyun içerisinde 1 gece boyunca bekletin. Ertesi gün bulguru suyun içerisine haşlayın.

Haşlanan bulgurları blenderda ezin. Ara Ara sıcak su ekleyerek kıvam almasını sağlayın.

Soğuduğunda toz şeker, sıcak su ve mayayı bir kabın içerisinde karıştırarak bulgurun içerisine ilave edin.

Ara ara karıştırarak köpük köpük olunca, şeker ve vanilyayı ekleyebilirsiniz.

Bu adımda sık sık karıştırmalısınız. Yoksa bozanın tadı acı hale gelebilir.

Buz dolabında iki gün boyunca muhafaza edildikten sonra üzerine sıcak sıcak leblebi koyarak servise edebilirsiniz.

EVDE CHAİ TEA LATTE NASIL YAPILIR?

MALZEMELER

2 su bardağı süt
1 su bardağı kaynar su
2 yemek kaşığı iri yapraklı siyah çay
2 adet karanfil
1/4 çay kaşığı karabiber
1/2 çay kaşığı toz tarçın
1 çay kaşığı toz zencefil
1 adet kakule

YAPILIŞI

Siyah çayı kaynayan suyun içerisinde 3 dakika kadar demleyin. Daha sonra çayı sütlüğün içerisine aktarın. Soğuk sütle birlikte kaynamaya bırakın.

Karanfili, toz tarçını, zencefili, karabiberi ve kakulenin içerisindeki tohumları çıkararak sütün içerisine ekleyin. 3 dakika daha kaynattıktan sonra, süzgeçten geçirin.

Toz tarçınla servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Kendine has baharatları, kıyafetleri ve yemekleriyle günümüzün en popüler başlıklarından biri olan Hindistan yemekleri kendisi gibi rengarenk. Yumuşacık ekmekleri, bol acılı tavukları ve özellikle de köri sosu sayesinde yemekleri lezzetlendiren Hindistan’ın meşhur yemeklerini sizler için bir araya getirdik. Hindistan’da ne yenir ve yöresel Hint yemekleri nelerdir? öğrenmek için yazımızı inceleyebilirsiniz.

Hindistan ya da resmi adıyla Hindistan Cumhuriyeti, Güney Asya’da bulunan bir ülkedir. Dünyanın en büyük yedinci coğrafi alanı ve en büyük ikinci nüfusuna sahip olan bu ülke, iki farklı ekonomiye sahiptir. Türkiye’den yaklaşık 6 saat uçuşla gidebileceğiniz Hindistan’a dilerseniz Pakistan-Nepal veya Bangladeş sınırından da Hindistan’a karayolu ile de ulaşabilirsiniz. Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına milyonlarca inancın, onlarca dilin, birçok etnik kültürün ve ayrıntılarıyla insanı mest eden tapınakların ülkesi Hindistan kendine has baharatları ve pişirme yöntemleri ile kimine yepyeni bir alışkanlık kazandırıyor, kimine ise hiçbir şekilde hitap etmiyor. Hint mutfağı tıpkı Türk mutfağında olduğu gibi bölgeden bölgeye değişiklik gösteren bir mutfaktır. Genel olarak acı, tatlı, ekşi olmak üzere kişniş, kimyon, zerdeçal ve zencefil aynı zamanda bol miktarda köri sosu kullanılıyor. 30’a yakın farklı baharat kullanılan Hint yemeklerini özellikle de şuanda yayında olan Hint dizilerini takip edenler merak ediyor. Peki Hint mutfağında hangi yemekler var? Gelin birlikte inceleyelim…

HİNT GÖZLEMESİ PARATHA

Sabah kahvaltısında Dünya mutfağından bir lezzetle enfes bir sofra hazırlamak ister misiniz? İç malzemesinin bol olması ve yumuşacık hamuruyla tadı damaklarda kalacak olan enfes Hint gözlemesi paratha tarifini sizlerle tanıştırıyoruz. Türk mutfağının katmerlisine benzeyen bu lezzetin tarifine hızlıca yazımızdan ulaşabilirsiniz.

HİNT BÖREĞİ: SAMOSA

Hindistan ve Pakistan sokaklarında bol bol bulabileceğiniz aslında Hint yemeklerinden biri olan samosa, içerisinde et ya da patates bulunuyor. Genellikle kızartılmış olarak servis edilen bu börek fırında da pişiriliyor. Üçgen şeklinde olan samosa böreğinin bir kez tadına bakanlar hayran kalıyor. Evinizde samosa böreğini yapmak isterseniz yazımızı inceleyebilirsiniz.

BESAN LADOO TATLISI

Hint mutfağında geleneksel festival ve kutlamalarında yapılan besan ladoo tatlısını sizlerle tanıştırıyoruz. Tadı damaklarda kalacak bir kez lezzetine varanların tekrar tekrar yemek isteyeceği besan ladoo tatlısını denemek isterseniz mutlaka tarifimizi denemelisiniz.

NAAN EKMEĞİ 

Hindistan mutfağının en meşhur lezzetlerinden biri olan Naan ekmeği, biraz kalın açılmış yufkaya benziyor. İsteyen sade bir şekilde yese de en muhteşem özelliği sarımsaklı sos ile servis edilmesidir. Peki evde naan ekmeği nasıl yapılır? Naan ekmeğinin püf noktaları nelerdir? Gelin birlikte öğrenelim.

BHAJİ PİLAVI

Hindistan mutfağının en meşhur lezzetlerinden Bhaji pilavını sizlerin beğenisine sunuyoruz. İçerisinde bulunan malzemelerle lezzetlenen bu pilav size sıradan tarifleri unutturacak. Vejeteryan beslenmek isteyenlerin severek tüketeceği Bhaji pilavının tarifini bugünkü yazımızda bulabilirsiniz.

Kışın sofraların baş tacı olan çorbalar, hem sağlık hem de lezzet açısından oldukça rağbet görüyor. Hastalıkları ortadan kaldıran miktoplarla savaşan çorba mutlaka her öğünün başında olması gerekir. Siz de soğuk günlerde içinizi ısıtacak ve vitamin olacak bir çorba tarifi arıyorsanız mutlaka hazırladığımız çorba tariflerine bir göz atmalısınız.

Sofraların olmazsa olmazı çorbalar kış aylarında vazgeçilmez hale geliyor.Özellikle Anadolu’da şifa olan ve genellikle dört mevsim tüketilen çorbalar vitamin deposu ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle kışın hastalıklardan korunmak için daha fazla tercih edilir.  Hazırladığımız bu yazımızda grip, nezle, üst solunum yolları enfeksiyonları, bronşit gibi kışın daha fazla görülen hastalıklara çare olabilecek hatta uzmanların üzerinde araştırmalar yaparak mutlaka içilmesini önerdiği çorbaları bir araya getirdik. Bu akşam yemekte farklı bir çorba arayanlara da fikir olabilecek birbirinden lezzetli çorba tariflerini öğrenmek için haberimizin detaylarını inceleyebilirsiniz.

ANNE ELİ DEĞMİŞ GİBİ: TARHANA ÇORBASI 

Kış aylarında bağışıklığın birden güçsüzleşmesinin nedeni artan enfeksiyon virüsleridir. Bu virüslerden korunmak için ise mutlaka vitamin deposu olacak besinler tüketmelisiniz. Bunlar arasında tarhana çorbası da yer alıyor. Yapımı oldukça kolay olan tarhana çorbası kemikleri güçlendirmeden daha birçok hastalığın umut kaynağı. 

TARHANA ÇORBASI TARİFİ

GENÇLİK SIRRI: İŞKEMBE ÇORBASI

Tarihi Osmanlı’ya kadar dayanan işkembe çorbası Türkiye’nin bir çok ilinde meşhur hale gelmiştir. Sığır işkembesinden yapılan bur çorba tadı bir yana faydaları uzman doktorlarında dahi sürekli önerdiği ve küçük büyük demeden herkesin tüketmesi gereken yemekler arasında. Yapımı biraz uğraştırsa da adeta kemiklerin güçlenmesine yardımcı olan işkembe çorbası,  üst solunum yolları enfeksiyonlarına yakalanma riskini azaltır.

EV USULÜ İŞKEMBE ÇORBASI TARİFİ

PRATİK VE GÜÇLÜ LEZZET:ANNE ÇORBASI

Kışın soğuk geçen günlerinde grip ve soğuk algınlığına yakalanmak kaçınılmaz oluyor. Tüm bu hastalıkları ve mikropları vücudunuzdan atmak için enfes bir anne çorbasına ne dersiniz?

ANNE ÇORBASI TARİFİ

KIŞIN ŞİFASI: KELLE PAÇA

Grip ve soğuk algınlığıyla adeta savaşan, aynı zamanda kemiklerin güçlenmesine yardımcı olan paça çorbasının Maraş’ta yapılan yöntemi diğerlerine göre çok farklı. Genellikle Kahramanmaraş’da Maraş Paçası olarak adlandırılan bu nefis çorba, içerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde adeta vücuda kalkan oluyor.

MARAŞ PAÇASI TARİFİ

TERBİYELİ SEBZE ÇORBASI

Kış mevsiminin en güzel sebzelerinden hazırlanan sıcak sıcak bir çorbaya kimse hayır diyemez. Üstelik hazmı kolaylaştıran hem de bağışıklığı güçlendiriyor. Soğuk geçen günlerinde hasta olmamak için enfes bir sebze çorbası pişirebilirsiniz.

TERBİYELİ SEBZE ÇORBASI TARİFİ

Bir eşarp veya şal seçerken genellikle kombinlerimize göre hareket ederiz ancak doğru olan ten rengimize göre bir seçim yapmaktır. Peki esmer ve buğday tenli kadınlar, hangi renk eşarp ve şalları seçmeli? Bu iki sorunun yanıtı içeriğimiz içerisinde.

Bir eşarp ya da şal seçmek, kombin oluştururken en çok önem verilmesi gereken noktalardan biridir. Seçim yaparken çoğunlukla kombinlerimize uygun hareket ederiz ancak doğru olan, kombin rengimize değil ten rengimize göre seçim yapmamızdır. Bu da aynı zamanda, kombinimizi eşarp ve şal rengimize göre yapmamız gerekli anlamına gelir. Peki esmer tenli ve buğday tenli kişiler hangi renk eşarp ve şalı seçmeli? Sizler için, bu iki soruya yanıt aradık. İşte adım adım esmer tenli kadınlar ve buğday tenli kadınlar için doğru ten rengine uygun eşarp ve şal seçimi rehberi:

ESMER TENLİ KADINLAR HANGİ RENK EŞARP VE ŞAL TAKMALI?

Esmer tenli kadınlar için en ideal ton; açık ve yumuşak olmalı. Renklerin ton aralığı sıcak ve pastel de olabilir. En uygun renkler ise; toz pembe, yeşil renk ailesi, eflatun gibi tonlardır.

Bununla birlikte; şeftali ve sarımsı tonlar da, yine esmer tenliler için ön plana çıkartıcı bir renk olarak dikkat çekebilir.

BUĞDAY TENLİ KADINLAR HANGİ RENK EŞARP VE ŞAL TAKMALI?

Buğday tenli ve beyaz tenli kadınlar için ton uyumu mümkündür. Eğer buğday tenli biriyseniz, pembe ve mavinin açık tonları sizler için uyumlu olacaktır. Nitekim beyaz tenli birisi için de bu tonlar idealdir.

Koyu renkler dışında açık tonlar üzerinde durmanız da yarar var. Zira koyu tonlar, yüzde sert ve katı bir ifade oluşturur.

Biz yetişkinlere göre çok daha hassas ve narin yapıda olan yeni doğan bebeklerin kafalarında bulunan belli bölgedeki yumuşaklık, ebeveynler üzerinde endişe veren bir durum olarak algılanabilir. Yeni doğan bebeklerdeki bu hassas bölge ‘Bıngıldak’ olarak nitelendirilmektedir. Peki bıngıldak nedir, ne işe yarar? Bebeklerde bıngıldak ne zaman kapanır? Bıngıldağın erken ya da geç kapanması neden olur? Bebeklerde bıngıldak çökmesi nedir, bıngıldağa darbe alınınca ne yapılmalı? İşte cevapları…

Başta anne ve babalarda olmak üzere bebeği sevmeye gelen pek çok kimsenin yaşadığı en büyük endişelerden birisi de hassas olan kafa bölgesine dokunmaktır. Yeni doğan bebeklerin kafa kısmında bulunan ‘Bıngıldak’ isimli yumuşak dokuya dokunulduğu zaman hafif içe gömülürmüş gibi bir his uyanır. Biz yetişkinlerin aksine bebeklerde sıkıca sarılı olmayan kafatası kemiklerinin tam olarak gelişimini tamamlayamamasının nedeni doğum kanalından geçerken bebeğin sıkıntı çekmeyip kolayca çıkması içindir. Böyle de mucizevi bir durum olan bıngıldağı bebeğin kafasının ön ve arka taraflarda olmak üzere 2 ayrı noktada fark edebilirsiniz. Doğumun kolay geçmesini sağladığı gibi beynin sağlıklı bir şekilde büyümesine de yarayan bıngıldak ile ilgili tüm merak edilenlere sizler için haberimizde yer verdik. Bıngıldak nedir, faydaları neler? Bebeklerde bıngıldak çökmesi neden olur? Bebeklerde bıngıldak ne zaman kapanır? Bıngıldağa darbe alınırsa ne olur? Bebeklerde bıngıldağın erken ya da geç kapanması nedenleri neler? Bıngıldağın kapanması için ne yapılmalı? İşte tüm ayrıntılar…

BINGILDAK NEDİR, FAYDALARI NELER? BINGILDAK BAŞIN NERESİNDE BULUNUR?

Yeni doğan bebeklerin kafatasının üst hizasında kemiklerin tam olarak kaynaşıp iç içe geçmediği boşluklar bulunmaktadır. Bu boşluklar her ne kadar yumuşak çıkıntılardan ibaretmiş gibi görünse de gerçekte daha serttir. Toplamda 6 adet bıngıldağı olan bebeklerde biz yetişkinler sadece 2 tanesini hissedebiliriz. Hissedemediğimiz bıngıldaklar bebekler 2 ya da 3 aylık olduklarında kendiliğinden kapanır. Ön kısımda yer alan bıngıldak alnın hemen üstünden başlarken, bebek altı aylık olduğu zaman kapanma belirtilerini gösterir.

18 aylık iken tamamen kapanan bıngıldaklarda arka kısımda minik ve üçgen çıkıntı şeklinde bir doku vardır.

Ön bıngıldağa göre daha az hissedilebilen bu bıngıldak 3. ayda kapanır. Bıngıldakların erken veya geç kapanması bebeklerde bazı sıkıntıları beraberinde getirebilir. 

BINGILDAK NE İŞE YARAR? BEBEKLERDE BINGILDAĞIN YARARLARI:

Bebeğin dünyaya gelmesi ile beraber en hızlı büyüme evresinin olduğu yeni doğan döneminde kafa kemiklerinin vaktinden önce kapanmaması gerekmektedir. Hızlı büyüyen beyin gelişiminin haricinde doğum kanalından kolay geçme imkanı sağlanır. Bebek doğum kanalında ilerleyeceği zaman sertleşmemiş olan kafa kemikleri sayesinde bebeğin kafası zedelenmeden korunmuş olunur.

BEBEKLERDE BINGILDAK NE ZAMAN KAPANIR? BINGILDAĞIN ERKEN YA DA GEÇ KAPANMASI…

Yeni doğan bebeklerin kafasında biri önde diğeri arkada olmak üzere iki tane bıngıldak adı verilen boşluklar vardır. Ön kısımdaki bıngıldak bebeğin doğduktan sonra 3 aydan 18. aya kadar geçen zaman içinde kapanır.

Eğer bebeğinizin bıngıldağı daha erken kapandıysa (ön bıngıldak üç aydan önce) hekime başvurulmalı ve bebeğin kafasındaki büyüme takip edilmeli. Takip edilemezse, beyin gelişiminde birtakım problemler görülebilir.

Tam tersi bir durumda yani bıngıldağın kapanması gecikirse yeni doğan bebekteki D vitamini eksikliği ve hipotiroidi sorunundan bahsedilebilir. Bıngıldağın zamanında kapanması için vitamin takviyesi yapılmalı.

Bazı bebeklerde ise bıngıldak içe çöküktür. Uzmanlara göre bu çöküklüğün nedeni ise yetersiz beslenme ya da sıvı kaybıyla ilgilidir. Bıngıldakta bazen bir hareketlenme hissedilebilir. Nabız atma şeklindeki bu durum son derece normaldir.

Bebeğin anlaşılamayan ön-yan bıngıldakları doğum sonrasındaki 2-3 ay; arka-yan bıngıldakları ise, 1 yıl içinde kapanır.

BEBEKLERDE BINGILDAK ÇÖKMESİ NEDEN OLUR? BINGILDAĞIN İÇE ÇÖKMESİ…

Bebeklerde görülen ishal ya da kusma gibi belirtiler bedenin sıvı ihtiyacına neden olan durumlarda bıngıldak çökmesini de beraberinde getirir. Bu durum bebeğin sıvı ihtiyacının olduğunu gösterir. Bu gibi durumların önüne geçmek için yeterli miktarda sıvı tüketimine önem verilmelidir.

Bebeğin kafasında hissedilen bıngıldağın fazla çıkık olması kafanın içerisindeki basıncın arttığının sinyalini verir.Bu şişmeler beyin zarı iltihapları ve beyin omurilik sıvısının artması ile ilişkili olabilir, doktora görünmekte fayda var.

BEBEKLERDE BINGILDAK ATMASI NEDEN OLUR? BINGILDAĞA DOKUNMAK ZARAR VERİR Mİ?

Günümüzde pek çok kimsenin bebek bakımında endişe ettiği konulardan birisi de dokunmaya tereddüt edilen bölgelerden olan baş bölgesidir. Yumuşak yere dokunmak ya da o bölgeyi yıkamak bebeğe hiçbir şekilde zarar vermez.

İçerisinde sağlam bir zarla korunan bıngıldaktan dolayı bebeğin kafası sivri görünebilir. Eğer saçları seyrek yapıdaysa ve rengi de açıksa bıngıldakta ki nabız atışları da bariz belli olabilmektedir.

Kaşarlı poğaça olur da kurabiye olmaz mı demeyin! Tadı damaklarda kalacak, çayla beraber tuzlu bir şeyler hazırlamayı sevenler için örnek olabilecek kaşarlı kurabiye vazgeçilmezlerinizden biri olacak. Peki pratik ve pişirilmesi kolay olan kaşarlı kurabiye nasıl yapılır?

Kaşar peyniri eklendiği tarifi hem farklı bir aroma aynı zamanda görsel bir şölen katıyor. Herkes tarafından sevilen kaşarı ekleyebileceğiniz muhteşem bir tarifi sizlerle tanıştırıyoruz. Günün her saatinde severek yiyebileceğiniz aynı zamanda altın günlerinin bir numaralı hamur işi tariflerinden biri olacak kaşarlı kurabiye pastanelerin en çok satılan ürünleri arasında. Ağızda dağılan susamlı, mis gibi kaşar kokan bu kurabiyeyi farklı tarifler denemeyi seviyorsanız pişirebilirsiniz. 

KAŞARLI KURABİYE TARİFİ:

MALZEMELER

5 su bardağı un
2 adet yumurta
12 yemek kaşığı sü
8 yemek kaşığı silme tereyağı ya da margarin
2 çay kaşığı karbonat
1 su bardağı kaşar rendesi
2 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı pul biber

Üzerine;

1 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı sıvı yağ
Bol susam

YAPILIŞI

Bir kabın içerisine tüm sıvı malzemeleri yavaş yavaş ilave edin.

En son unu azar azar ekleyerek yoğurun. Uzun süre yoğurup, 1 saat kadar buzdolabında dinlendirin.

Hamuru iki parçaya bölüp, merdaneyle açın. İstediğiniz kalıp varsa onunla şekil verip tepsiye alın.

Kurabiyelerin üzerine yumurta sarısı ve sıvı yağı karıştırıp sürün. Bol susam atıp 180 derecede kızarana kadar pişirin.

İster sıcak isterseniz soğuk bir şekilde servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…