Karadeniz mutfağının en ünlü yemeklerinden biri olan hamsi buğulamayı akşam yemeğinde kolayca hazırlayabilirsiniz. Lezzeti hafif olan hamsi buğulama, çok kısa sürede yapılıyor. Misafirlerinize bereketli bir yemek hazırlamak istiyorsanız hazırladığımız hamsi buğulama tarifini mutlaka denemelisiniz.

Tam mevsimi olan şu günlerde tam bir Omega 3 kaynağı olan hamsiyi sağlıklı bir şekilde tüketmek istiyorsanız fırında pişirme yöntemleri denemelisiniz. Hamsi kullanılarak hazırlanan balık yemekleri arasında buğulaması özel bir yere sahiptir. İster fırında, ister tavada ateş üzerinde hazırlanabilecek, sebzesi ile demlene demelene pişmiş hamsi buğulamasına çocuklar bile ‘Hayır’ diyemeyecek. Ülkemiz sularında avlanıp, en sevilen ve en çok tüketilen balıklar arasında yer alan enfes hamsiyle buğlama pişirmek isterseniz mutlaka tarifimizi incelemelisiniz.

HAMSİ BUĞULAMA TARİFİ:

MALZEMELER

1 kilogram hamsi
4 adet kuru soğan
2 adet domates
1 adet limonun suyu
6 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz

YAPILIŞI

Hamsileri güzelce ayıklayıp suyla güzelce yıkayın. Daha sonra soğanları yuvarlak şeklinde doğrayarak tepsiye güzelce dizin.

Baharatları ekleyerek hamsileri yan yana sıralayın.

Limon suyu ve zeytinyağını da ekledikten sonra üzerine dökün.

175 derecelik fırında 25 dakika pişirin.

Sıcak bir şekilde servis edin.

Afiyet olsun…

Mevsimin meyveleri arasında yer alan Ayva’dan lezzetli bir reçel yapmak ister misiniz? Lezzetine doyamayacağınız yapımı oldukça pratik reçeller arasında olan ayva reçelini yapmanın tam zamanı. Adını duyduğunuz zaman bile ağzınızın sulanacağı ayva reçelini sağlıklı bir şekilde evde hazırlamak isterseniz mutlaka tarifimizi incelemelisiniz.

Eylül ayında hasadı başlanan ayvalar Ekim ayında tezgahlarda yerini alıyor. Tezgaha ilk gelen taze ayvalarla enfes bir lezzet hazırlayabilirsiniz. Bu lezzetler arasında ayva reçeli bulunuyor. Sabah kahvaltılarında sıcacık ekmeğin üzerine içerisinde parçaları da olan ayva reçeliyle muhteşem adeta doyumsuz lezzetin tadını çıkarabilirsiniz. Türk kahvaltı kültürünün vazgeçilmezlerinden olan ayva reçelini mutlaka sizde evinizde deneyebilirsiniz. Ayva reçeli yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve ayva reçeli yapmanın püf noktalarını merak edenler için tarifi sizlerle paylaşıyoruz. 

AYVA REÇELİ TARİFİ:

MALZEMELER

2 kilogram ayva
1 kilogram şeker
1 tatlı kaşığı limon tuzu
3 adet karanfil
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 adet çubuk tarçın

YAPILIŞI

Ayvaları güzelce yıkadıktan sonra küp şeklinde doğrayın. Bu adımda ayvanın çekirdeklerini bir kenara ayırın.

Daha sonra ayvaları tencereye alıp, üzerini geçecek kadar su ekleyin. Ocağın altını açıp ayvalar yumuşayıncaya kadar kaynatın. Ardından içerisine şekeri, ayvanın çekirdeklerini ve limon tuzunu ilave edin.

Koyulaşmaya başlayan reçelin içerisine tarçın çubuğunu ve karanfili de attıktan sonra kaynayana kadar bekleyin. 5 dakika sonra tüketebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Balıkesir yöresine ait olduğu bilinen ancak Çanakale ve Yozgat’ta da çok fazla yapılan Höşmerim tatlısı, ilk bakışta helva gibi görünse de içerisinde yer alan peynir mayası sayesinde adeta damaklarda iz bırakıyor. Yapımı biraz zahmetli olan höşmerim tatlısını evde denemek isteyenler için enfes tarifimiz yazımızda.

Peynir helvası olarak adlandırılan Höşmerim tatlısı, Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde geçtikten sonra Balıkesir’le özdeşleşti. Yapımı oldukça basit ve enfes bir lezzete sahip olan bu tatlı peynirle yapılıyor. Yurdumuzun zengin lezzetlerinden bir tanesi olan bu tatlının asıl ismi Hoşmelim’dir. Zamanla bu cümle törpülenerek höşmerim haline bürünmüştür. Orta Asya’dan gelen ve ilk olarak Anadolu Yörükleri tarafından yapıldığı bilinen Hoşmerim aynı zamanda Havran ilçesinin simgesidir.Yaz mevsiminde dondurmayla servis edilen höşmerim tatlısının yi yapıldığını lastik gibi uzamasından anlayabilirsiniz. Peki evde höşmerim tatlısı nasıl yapılır?

HÖŞMERİM TATLISI TARİFİ:

MALZEMELER

1 litre sür
Yarım tatlı kaşığı peynir mayası
1 su bardağı irmik
3 su bardağı toz şeker
1 adet yumurta sarısı

Servisi için;

1 çay kaşığı toz tarçın

YAPILIŞI

Toz şeker ve irmiği derin bir kabın içerisinde iyice karıştırın. Daha sonra pastörize olmayan tamamen doğal sütü elinizi yakmayacak, ılık bir şekilde peynir mayasıyla beraber 10 dakika bekletin.

İrmikli karışımı içerisine yumurtanın sarısını da ilave ederek ocağa alın.

Kısık ateşte dibini tutmaması için sürekli karıştırarak sütlü karışımı içerisine ilave edin.

Koyulaşan tatlıyı sıcak bir şekilde arzunuza göre çam fıstığı ile süsleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Mevsimin en güzel balıkları ile beraber lezzetli bir köfte hazırlamaya ne dersiniz? Kolay yapılışı ve enfes tadı ile çocuklarınıza da Omega 3 kaynağı olacak balık köftesi, yanında sumaklı soğan ve muhteşem bir salata ile servis edebilirsiniz. Çocuklarınıza balığı sevdirmek istiyorsanız mutlaka hazırladığımız tarifi denemelisiniz.

Hem hafif hem doyurucu hem de balık sevmeyenlerin bile çok beğeneceği muhteşem bir tarifle karşınızdayız. Yüksek besin değerleriyle bilinen enfes mezgit balığıyla hazırlanan balık köftesi, oldukça basit.Çin mutfağında balıktan yapılan bir köfte türü olan bu lezzet, Çin ve komşu ülkelerinin yanı sıra İskandinav ülkelerinde de yaygın bir yemektir. Balığın ezilerek taze yeşillik ve baharatlarla harmanlanarak elde edilen balık köftesini mutlaka sizlerde denemelisiniz. Balık köftesi içerisinde bulunan vitaminler sayesinde hastalıklara karşı kalkan olacak.

BALIK KÖFTESİ TARİFİ:

MALZEMELER

2 iri mezgit yada beyaz etli balık
100 gram rendelenmiş kaşar peyniri
1 dilim bayat ekmek içi
1 adet soğan
1 adet yumurta
3 diş sarımsak
1 çorba kaşığı kıyılmış dereotu
1 tatlı kaşığı kuru kekik
1 tatlı kaşığı kuru nane
Tuz
Karabiber
1 çay bardağı zeytinyağı

YAPILIŞI

Balıkları suyun içerisinde haşlayın. Ardından kılçıklarını ayıklayıp robottan geçirin.

Tuz ve karabiberi ekledikten sonra kalan malzemeleri de ilave ederek yoğurun.

Yoğurduğunuz köfteleri biraz dinlendirdikten sonra kızgın yağda pişirin.

Hafif çekince servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Evinizde sık sık yaptığınız poğaça tariflerine bir yenisi daha eklendi. Sarımsak sevenlerin çok beğeneceği bir tariflerle sizlerle karşınızdayız. Dışı çıtır çıtır içi ise yumuşacık olan sarımsaklı minik poğaça tariflerini pratik bir şekilde yapabilirsiniz. Nasıl mı? İşte tarifi…

Yemek pişirirken lezzet vermek için yaygın olarak kullanılan sarımsak, vücut sağlığı açısından oldukça faydaları fazladır. Kokusu nedeniyle tüketilmeyen sarımsak piştiği zaman koku etkisini kaybeder. Sizde sarımsak tüketmeyi çok seviyor ve kokusu nedeniyle tüketemiyorsanız pratik sarımsaklı poğaça tarifini deneyebilirsiniz. Yapımı oldukça kolay tadı ise muhteşem olan minik poğaçalar adeta dereotlu poğaçaya rakip olacak. 

SARIMSAKLI POĞAÇA TARİFİ:

MALZEMELER

Hamuru için;

1 su bardağı ılık süt
1 yumurta (akı içine sarısı üzerine)
1 paket instant maya
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı yumuşak margarin
3 çorba kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
Alabildiği kadar un

İçi için;

Yarım demet dereotu
50 gram yumuşak margarin
2 diş sarımsak
İsteğe bağlı peynir
Bir tutam maydanoz

YAPILIŞI

Hamur malzemelerini derin bir kabın içerisinde hızlıca karıştırın. Ele yapışmayacak kıvamda olduğunda yarım saat kadar bekletin.

Bekletilen hamuru ikiye bölün arından istediğiniz büyüklükte parçalara ayırın.

Bu sırada iç harcı hazırlayın. İstediğiniz büyüklükte poğaçanın içerisine sarımsaklı karışımı ekledikten sonra yuvarlayın.

Yağlı kağıt serili tepsiye tüm hamuru güzelce yerleştirin.

15 dakika kadar tepside beklettikten sonra yumurta sarısını kenarlara ve üzerine sürün.

230 derece fırında 15 dakika kızarana kadar pişirdikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Et kadar vitamin ve mineral deposu olan mantarın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle uzmanlar et tüketmeyenlerin D ve B vitamini karşılaması için tüketmesini tavsiye eder. Peki mantarın faydaları nelerdir? Mantar hangi hastalıklara iyi gelir? Mantar hakkında bilinmesi gerekenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Halk arasında kav, küf, maya, midiyö, pas, puf, rastık ve şapkalı gibi isimlerle adlandırılan mantarlar tek ve çok hücreli bilimsel mantarla aynı aileye mensuplardır. 250 yıllık bir geçmişe sahip olan mantar, Meksika’da dini törenlerde kullanılır. Kuzey Amerika ve Çin’de ise alternatif tıpta ilaç yapımlarının ham maddesidir. Zehirli olanları da bulunan mantarlar hakkında uzmanlar uyarıda bulunur. Bir buçuk milyondan fazla türü olan mantarlar çok yağışlı havalardan sonra ağaç diplerinde kendiliğinden ortaya çıkar. Zehirli olanlarının dışında yenilebilen mantarlarda vardır. Bu mantarlar 100 gramlık etin vücuda sağladığı faydaların aynısını bir tabak tüketildiğinde sağlar. İçeriğinde yüksek miktarda D vitamini bulunan mantarlar en çok tüketilen dört çeşit vardır. Bilinçli kişilerce toplanması daha faydalı olur. 

KAÇ ÇEŞİT TÜKETİLEBİLEN MANTAR VARDIR?

KAVAK MANTARI

Nadir bulunan ancak besleyici yönü fazla olan mantar türüdür. Rengi kahverengi ve gridir. Balık ve et yemekleriyle beraber sos yapılıp tüketilebilir.

ŞİTAKE MANTAR

Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak tüketilen şitake mantarı, sebzelerle beraber harmanlanır pilav üstü tüketilir. Bunun dışında makarna üstü yapılan soslarda da kullanılır.

PORTOBELLO MANTARI 

Çok geniş bir şapkası olduğundan tüketilebilen yeri fazladır. Bu mantar türü genellikle fırında ya da ızgarada tercih edilir. Tadı da vitamin değerleri de kırmızı etle aynıdır.

 DÜĞME MANTARI 

Tüketimi en yaygın olan mantar türüdür. Rengi beyazdır. Kolay bulunur. Ancak zehirli olan mantarlara benzediğinden bilinçli kişilerce toplanılmalıdır. 

MANTARIN FAYDALARI NELERDİR?

Havuç, domates, kabak, yeşil fasulye, yeşil ve kırmızı biber gibi besinler D vitamini bakımından oldukça zengindir. Bu besinler vücuda ek vitamin takviyesi olarak alınır. Yapılan araştırmalarda ise Güneşten sonra doğa da en çok D vitaminin bulunduğu besin ise mantar odluğu tespit edilmiştir. D vitamini eksik olan vücutta saç dökülmesi, bağışıklık hastalıkları yaygın olarak görülür. Mantar bu belirtilerin azaltmasında etkilidir. 

Antioksidan bakımından da zengin olan mantar vücudun direncini artırdığından hastalılara yakalanma oranını azaltır. Karaciğer, akciğer ve bağırsaklardaki toksinleri temizleyerek vücuttan atar. Aynı zamanda selenyum bakımından da zengin olan bu besin kanserli hücrelerin oluşumunu azaltarak vücudun genç hücre sayısını artırır. 

Yapılan bir başka araştırmada ortadan ikiye bölünerek güneş bırakılan mantarın D vitamini değerlerini artırdığı gözlemlenmiştir. 

Yüksek lif oranına sahip olduğundan kandaki şeker seviyesini dengeler. Aynı zamanda sindirimi kolaylaştırır. Bu bakımdan diyet listelerinde ilk sıralarda yer alır. Fırında pişirilmiş bir tabak mantar 3 gram life sahiptir. Bu lif aynı zamanda metabolik sendrom riskini azaltır.

C vitamini bakımından zengin olan mantar, kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon riskini azaltarak kalp ve beyin sağlığını korur.

MANTAR NASIL SAKLANIR?

Hızlı bozulan besinler arasında yer aldığından toplandıktan hemen sonra tüketilmediğinde bazı yöntemlerle saklananılabilir. Mevsiminde toplanılan mantarlar hemen dolap poşetlerine konulup kaldırılabilir. Bunun yanı sıra konservesi yapılabilir. Ya da mantarlar bir kavanoza konulup üzerine tuzlu su konulup saklanılabilir. Son olarak ise kurutulup muhafaza edilebilir. Ancak mantarlar kesinlikle yüksek ısı görmemeli. Aksi halde içerdiği tüm proteini kaybedebilir.

Sıklıkla kadınlarda görülen koltuk altı ağrılarının ne gibi hastalıklara işaret ettiğini biliyor musunuz? İnsan vücudunun en hassas noktalarından biri olan koltuk altı hakkından bilmeniz gerekenleri sizler için derledik. Peki koltuk altı ağrısı neden olur? Koltuk altı ağrısı hangi hastalıkları işaret eder? Birçok hastalığın habercisi olan koltuk ağrısı aynı zamanda birçok yanlış durumdan dolayı da yaşanabilir. Haberin detayında tüm bu sorunları ayrıntısı ile bulabilirsiniz.

Gövdenin ve kolun buluştuğu noktaya koltuk altı denir. Bu bölümde vücudun bazı yerlerinde olduğu gibi ter bezleri bulunur. Bu bezler sayesinde vücuttaki fazla toksinler çıkar. Aynı zamanda bu bölgede kıllanma da görülür. Kas zedelenmesi ya da kanser belirtisi gibi hastalıkların kendini ele verdiği noktada burasıdır. Vücudumuzda en hassas yer olan koltuk altında ortaya çıkan ağrılar bazı hastalıkların en belirgin belirtisidir. Burada ortaya çıkan ağrı, göğüse, sırta, boğaza ve kol uyuşmasına kadar vurabilir. 

KOLTUK ALTI AĞRISI NEDEN OLUR?

Koltuk altında bulunan lenf bezlerinin enfeksiyon kapması sonucu şişmesi koltuk altı ağrısına neden olur. Bunun yanı sıra yanlış tıraşlama, yeteri kadar temizlenmemesi, kimyasal içeren parfümler ve hastalıklara bağlı gelişen aşırı terleme de koltuk altı ağrısına davetiye çıkarır. Dengesiz ağır kaldırmak, egzersiz yaparak koltuk altından geçen kas ve sinirlerin deforme olması da ağrıların yaşanmasına sebep olur. Ancak ağrılar bu kadar hafife alınmamalı aksi halde gelişen meme kanseri ya da lenfome kanseri için geç olabilir. Bu yüzden uzmanlar ağrılar hissedilir hissedilmez bir doktora görünmekte fayda olduğunu vurguluyor. 

KOLTUK ALTI AĞRILARI HANGİ HASTALIKLARI İŞARET EDER?

Ağrıya neden olan en yaygın neden lenf bezlerinin şişmesidir. Bu bez koltuk altından göğüse kadar olan alanı kaplar. Darbeye duyarlı bu bez hemen şişer ve şiddetli ağrıya neden olur. Bu bezin şişmesine enfeksiyon ve bakteriler yol açar. Erken müdahale edilmediğinde kansere bile davetiye çıkarır.

Bir diğer neden ise kas gerilmesidir. Bu durum genellikle sporcularda görülür. Ani hareket sonucu koltuk altındaki hassas kaslar hasar alınca ciddi koltuk ağrılarına neden olur. Kasın hasar aldığı noktada genellikle iltihaplanma ortaya çıkar. 

Kozmetik ürünlerin içerisindeki bazı maddeler kişilerde alerjiye neden olur. Bu reaksiyon şişme, kızarıklık, dökülme ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir. Uzmanlar bu konu hakkında ciddi uyarılarda bulunur. Bu yüzden kişilerin alerji testleri yapması konusunda önerilerde bulunur.

Halk arasında da bilinen koltuk altı ağrısının kalp hastalıklarına işaret ettiği bir gerçektir. Kalbe yeterli oranda kan ulaşamadığında ortaya çıkan yorgunluk, baş dönmesi, aşırı terleme, göğüs ve koltuk ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir.

Kollarda oluşan sürekli uyuşma ya da ağrı gibi durumlar stres ve depresyon gibi ruhsal hastalıklarında belirtisidir. Bu gibi rahatsızlıklar esnasında koltuk altında uzun süreli ağrılar yaşanır.

Koltuk altındaki kitle, şişlik ya da ağrı meme kanseri olma riskini göstermez. Ancak bu gibi durumlarda mamografi çekme oldukça fayda sağlar. Özellikle erken dönem kanser teşhisi için etkilidir. Bunun dışında ise adet dönemlerinde hormonal bozukluklara bağlıda şişme ve ağrı ortaya çıkar. 

Midede yaşanan reflü gibi rahatsızlıklar nedeniyle artan mide asidi, vücut kaslarında şiddetli kasılmalara neden olur. En hassas bölgelerden biri olan koltuk altıda bu durum sonucunda yaşanır.

Hayattaki en temel moda parçalarımızdan biri olan kot pantolonlar, artık herkes tarafından kanıksanmış olan kombin stilleriyle ilkbahar ve yaz sezonunda karşımıza çıkmaya devam ediyor. Ancak kot pantolonlarınız için farklı stiller de denemeniz mümkün. Sonbahar sezonu için; Koton, Zara ve Trendyol gibi ünlü markaların kataloglarında farklı stillerle yer alan kot pantolon modelleri ve doğru kombin önerileri, tüm detaylarıyla haberimizde.

Pantolon modasının vazgeçilmez parçası kuşkusuz ki her zaman için kot pantolon modelleri olmuştur. Her mevsime ve her stile uygun bir şekilde eşlik edebilen bu parçalar, doğru bir kombin ile daha çok ön plana çıkabilmektedir. Peki klasikleşmiş yapısının dışına çıkarmamızı sağlayacak olan doğru kombini nasıl oluşturabiliriz? Aslına bakarsanız bunu gerçekleştirmeniz sandığınızdan da kolay. Sizler için doğru kot pantolon kombinleme tüyolarına ve ve Zara, Koton, Trendyol markalarının 2019 sonbahar kot pantolon modellerine yakından baktık.

KOT PANTOLONU DOĞRU KOMBİNLEME TÜYOLARI

Artık neredeyse bir eşofman gibi görüp giydiğimiz kot pantolon modelleri, maalesef ki yanlış kombinlerle gölgede kalıyor. Bunu önlemenin basit ama etkileyici yöntemleri var. Sonbahar sezonunda sweatshirtler, kot pantolon üzerine değil de içe doğru kombinlenir ise pantolonun üst kısmında ki hareketlilik daha ön plana çıkacaktır. Sweatshirt modasında bu yıl baskılı modelleri sıklıkla görmekteyiz bu sebeple pantolonlarınızı düz desen tercih edin deriz. Aksesuar konusundaysa boyuna bir şal şık duracaktır. 

Gömlek ve bluz kombinlerinde de aynı kombin modelini öneriyoruz. Ancak aksesuar konusunda şal değil altın ve gümüş renklerin ağırlık kazandığı bileklik ve zincirli kolyeleri kullanabilirsiniz. Bir kombini tamamlayan da şüphesiz ki ayakkabı ve çantadır. Ayakkabı konusunda ise 2 önerimiz var. Biri artık klasikleşmiş olan beyaz spor ayakkabı modelleri diğeri ise üstü açık bilekten bağlamalı, ince topuklu ayakkabılar. 

Çanta modelindeyse el çantalarını tercih edin. Sonbaharda olabildiğince çok kullandığınız omuz çantalarından artık uzak durma vakti. Yanınızda sadece sizin için gerekli olan parçaları alıp küçük bir model çantayla, pantolonunuz için hazırladığınız kombini ortaya çıkarabilirsiniz.

Haydi gelin şimdi sezonun çok satan kot pantolon modellerine ve fiyat aralıklarına bakalım:

KOT PANTOLON MODELLERİ VE FİYATLARI

ZARA: 170 TL

ZARA: 200 TL

KOTON: 100 TL – 130 TL

TRENDYOL: 90 TL – 100 TL

TRENDYOL: 100 TL

Sakız ağacından elde edilen damla sakızın insan sağlığına faydası olduğunu biliyor muydunuz? Türk ve Yunan mutfağında sıklıkla tüketilen damla sakızı aynı zamanda ilaç sanayinde de kullanılır. İçerdiği aromatik tat sayesinde hoş bir kokuya sahip olan damla sakızı hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki damla sakızının faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Damla sakızı nasıl kullanılır? Haberin detayında damla sakızına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Dalma sakızı ülkemizde Ege bölgesinde yetişen sakız ağaçlarından elde edilir. Asıl yeri ise Sakız Adası olan bu madde kaygan ve dokunulduğunda yapışan bir yapıya sahiptir. Orta çağda köylüler tarafından keşfedilen zamanla ise her alanda kullanılan damla sakızı ilk kez tıbbi ilaç olarak kullanılmıştır. Kokusu ve tadı keşfedilen sakız yiyeceklerin içerisine de konulmaya başlamıştır. Sakız ağacının gövdesinin kendiliğinden ürettiği önce sıvı olarak daha sonra hava ile temas edince katılaşan bu maddenin Sakız Adası’nda yetiştiğinden dolayı sakız denilmiştir. Bir dönem ağır tahribatlara uğrayan ağaçlar koruma altına alınmıştır. Ağızda çiğnenebilen sakız mat parlak bir renge sahiptir. Sakız çözücü ve ferahlatıcı maddeler bakımından zengindir. Ayrıca doğadaki en kuvvetli antiseptik içeriğe olan sakız enfeksiyonla mücadelede birebir etkilidir. Türk mutfağında kahve ve tatlı yapımında ham madde olarak kullanılan damla sakızından aynı zamanda sabun da yapılır. Birçok hastalığa iyi gelen damla sakızı aktarlarda satılır.

DAMLA SAKIZI NASIL KULLANILIR?

Türk kahvesinin yapımında kullanılır. Acıyı azaltarak aromalı bir tat verir. Aynı zamanda kahvenin kalp rahatsızlıklarına olan olumsuz etkisini kırar. 

Ağızda çiğnenerek kullanıldığında ise ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Dişlerin beyazlamasını sağlar. Diş yüzeyinin sararmasını engeller.

Damla sakızının ham maddesi olan şampuanlar ise saç dökülmesin azaltır. Parlak ve canlı bir görünüm kazandırır.

Damla sakızının yağı kalp ve akciğer hastalıklarının oranını azaltmada etkilidir.

DAMLA SAKIZININ FAYDALARI NELERDİR?

Çözücü madde sayesinde mide de yaşanan reflü ve ülser gibi hastalıklara iyi gelir. Mide bulantısı ya da mide yanması sırasında sakız olarak çiğnenerek tükürüğe karışır. Tükürükle yemek borusundan geçer mideye iner buradaki deforme olmuş durumları kısa sürede çözer. Tüm sindirim için mucize bir besindir. 

Aynı zamanda yemek sonrası yaşanan hazımsızlık gibi sindirim sorunlarına iyi gelir. Kusma ve bulantıyı kesen damla sakızı, mide asidini düzenler. Özellikle mide duvarının hasar almasının önüne geçer.

Toz halindeki damla sakızını bal ile karıştırarak tüketildiğinde solunum hastalıklarının yaşanma riskini azaltır. Özellikle enfeksiyon kapmış boğazı ve akciğeri temizler. Balgam söktürücü etkisi ile boğazdaki enfeksiyonu atar. Akciğer kanseri riskini azaltır.

Yüz felci ya da çene kasılmaları içinde doğal tedavi olarak kullanılır. Sert bir halde çiğnendiğinde baştaki tüm kasların aynı oranda çalışmasını sağlar. Sinirleri rahatlatır. Bazı uzmanlar baş ağrısı, stres ve depresyon gibi durumlarda da bu sert yapının çiğnenmesinin etkili olacağını vurguluyor. 

Mide ya da ağzı içindeki olumsuz sorunlar nedeniyle ağız kokusu ortaya çıkar. Bu sorunu götürecek en doğal yöntemlerden biri damla sakızıdır. Antiseptik etkisi sayesinde dişlerdeki mikrop oranını azaltır. Adeta bir diş fırçası ve macunu görevini aynı anda yapar. Ağız kokusunu önler dişleri beyazlatır.

Yapılan araştırmada damla sakızının kısırlık tedavisinde de etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Vücuttaki tüm toksinleri idrar yolu ile atma özelliği olan damla sakızını çocukların çiğnememesi tavsiye edilir. Ayrıca bir uzmana danışılmadan sert olarak tüketilmemelidir.

Sert bir yapısı olan damla sakızının çene ve yüz kaslarını geliştirir. Damla sakızı uçak sonrası yaşanan kulak basıncı için ise doğal tedavi yöntemi olur.

Soğuk gördükçe katılaşan ancak normalde katran gibi yapışkan ve sıvı olan mumiyo Himalaya dağlarında bulunur. Bazı araştırmacılara göre bitki kökenli olduğu söylenen mumiyo yüzyıllardır Uzakdoğu ülkelerinde alternatif tıpta kullanılır. Peki Mumiyo taşı nedir? Mumiyonun faydaları nelerdir? Mumiyo nasıl kullanılır? Sindirime iyi gelen mumiyo hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

3 bin yıllık bir geçmişe sahip olan mumiyo maddesi Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya kadar birçok ülkede bitkisel tıpta kullanılmıştır. Dağların yüksek kesimlerinde ve mağaraların içerisinde bulunan bu madde koyu kahve ve siyah tortuldur. Dağdaki bitkilerin zamanla doğal oluşumlara uğrayarak sertleşmesi ile meydana gelir. Toprak, taş ve yağmurda bulunan vitamin ve minerallerin bulunduğu bu madde birçok hastalığa iyi gelir. En eski çağlarda kemik, eklem, romatizma ve diş hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılmıştır. Günümüzde bu maddeden diş macunu ve krem yapılır. 85′ den fazla mineral, amino asitler, A, B, C ve P vitaminleri bulunur. Ayrıca kobalt, bakır, nikel, demir, çinko, manganez, krom, sodyum, potasyum, magnezyum, kadmiyum, bizmut, molibden gibi elementler de içermektedir.

MUMİYONUN FAYDALARI NELERDİR?

 Kalsiyum içerdiğinden hasara uğramış kemiğin dokularını yeniler. Özellikle kırılmış kemiklerin daha çabuk yanmasına yardımcı olur. Kemik erimesi gibi rahatsızlıkları ortadan kaldırır.

Bağışıklığı yenileyen güçlü bir etkiye sahip olan bu madde aynı zamanda beyin fonksiyonlarının sağlığını da koruyarak stres, unutkanlık,depresyon gibi ruhsal hastalıkların yanı sıra dikkat eksikliği gibi rahatsızlıklara da iyi gelir. Gümüş içerdiğinden antimikrobiyal etki gösterir. 

Metabolizmanın hasara uğramış hücrelerini harekete geçirerek vücutta oluşan lezyonların daha hızlı iyileşmesini sağlar. 

Özellikle karaciğerin toksinlenmesini engelleyerek cilt sağlığını destekler. Nikol bakımından zengin olan mumiyo yağ metabolizmasının hızla çalışmasını sağlarken hormonları dengeler. Sentezlenmesi gereken hücrelere destek verir. 

Yanık, tahriş ve yara izlerinin hızla iyileşmesine yardımcı olur. Glutamik asit içeren mucize taş hücrelerin yenilenme hızını artırır. Deformeye uğramış bölgelerin DNA sentezini artırır. Ayrıca dokunun proteinini artırarak daha sağlıklı büyümesine yardımcı olur.

Diş sararması ve diş enfeksiyonları gibi hastalıkları ortadan kaldırarak ağız sağlığını korur. Ilık suyun içerisine atılıp gargara olarak kullanılmasının yanı sıra diş fırçası yardımıyla da diş yüzeyini çizmeden beyazlatır. Ağız kokusunu giderir.

Yapılan araştırmalarda bağışıklığı güçlendirdiği için kanserli hücrelerin oluşumunu da engellediği ortaya çıkarılmıştır. Kan hücrelerini artırmada fayda sağlayan demir maddesi bakımından zengin olan mumiyo düşük kan seviyesini artırır. Ayrıca demir maddesinin vücutta emilimini hızlandırıp atmadan kana eklemesini sağlar.

Son yıllarda bu maddeden elde edilen maske ise cildi yenileyerek yaşlanmasını önler. Cilt hücrelerinin fonksiyonlarını artırıp kırışıklık ve sivilce gibi rahatsızlıkların yaşanmasının önüne geçer.