Kayseri yöresinin meşhur lezzetlerinden biri olan kıvratma tarifini mutlaka tatlı olarak sizlerde denemelisiniz. İçerisindeki fındık özel şerbetiyle misafirlerinize ikram edebileceğiniz kıvratmanın sunumu da oldukça şık. Peki kıvratma nasıl yapılır? Gelin birlikte öğrenelim…

Kıvratma, açılan yufkanın oklavaya sarılması büzülerek tepsiye dizilmesiyle yapılan bir tatlıdır. İçerisinde lezzetli harcı ve kıyır kıyır ağızda dağılan lezzeti ile vazgeçilmeziniz olacak kıvratma tatlısı, Samsun ve Kayseri ilimizde çok sık yapılıyor. Büzgü tatlıyı çok benzeyen kıvratma isteğe göre şerbetli isteğe göre ise kuru bir şekilde servis edilebilir. Sizler de kıvratma tarifini denemek istiyorsanız yazımızı inceleyebilirsiniz.

KIVRATMA TARİFİ:

MALZEMELER

1 buçuk su bardağı süt
2 adet yumurta
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı sirke
1 paket kabartma tozu
1 paket margarin
Kulak memesi kıvamı alacak kadar un
2 su bardağı fındık
1 su bardağı şeker
250 gram nişasta ve yarısı kadar un

YAPILIŞI

Bir kabın içerisinde yumurta,yağ ve sirkeyi karıştırın.

Üzerine un, kabartma tozunu eleyerek ilave edin. Kulak memesi kıvamına gelene kadar yoğurun. Yarım saat dinlendirdikten sonra yumurta büyüklüğünde olan bezeleri açın.

Ayrı bir kasenin içerisinde fındık ile toz şekeri karıştırın.

Farklı bir kabın içerisinde ise nişasta ve unu karıştırın. Un ve nişastadan bir tutam alıp bezeleri oklavayla açın.

Açılan yufkanın içerisine fındıklı karışımdan serpip oklavaya sarın.

Parmaklarınızla sıkıca büzüp oklavadan çıkarın.

Tüm bezeler bitene kadar aynı işleme devam edin. Tepsinin üzerine margarini eriterek dökün.

En son 180 derece fırında 15 dakika pişirin. Sıcak ya da soğuk servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Dağlık alanlarda yetişen ekşi bir tadı sahip Işkın (uçku) otunun sağlığa faydaları olduğunu biliyor musunuz? Sizler için kivi tadına benzeyen bu otun faydalarını mercek altına aldık. İşte ışkın otunun bilinmeyen faydaları…

Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yayla muzu olarak da anılan ışkın otunu meyve niyetine tüketilmektedir. Kırmızı ve kahve rengi çiçeklere sahip ışkın kivi meyvesi ile aynı tada sahiptir.

KANSERİ ÖNLEYEN MUCİZE!

Yapılan araştırmalarda ışkının içerdiği polifenol madde sayesinde oluşma ihtimali olan kanser hücrelerini yok ettiği tespit edilmiştir. Pişirildiğinde iki kat özelliği aratan ışkın otu kanserle mücadelede en etkili doğal ilaç seçilmiştir. Yaprakları zehirli olan bu otun sadece sap kısmı tüketilir. 

IŞKIN ( UÇKUN) OTUNUN FAYDALARI 

Kan şekerini dengelediğinden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. 

Kaynatılıp suyu içildiğinde astım ve nefes darlığının yanı sıra sürekli öksürüğe de iyi gelir. 

Mide duvarını koruyarak delinmesini yada yara oluşmasını önler. Aynı zamanda mide asidini dengeleyerek yemek borusu kanserine yakalanma olasılığı azaltır. 

Günde 300 gram tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 50’sini sağlar. Bunun yanı sıra A, B1, B2, E ve K vitaminleri bakımından da oldukça zengindir.

Oluşan güneş ve hamilelik lekeleri için kabuğunun içindeki kısmı sürerek bu lekelerden kurtulabilirsiniz. Aynı zamanda cilt kırışıklıklarını gidererek yaşlanmayı geciktirir.

– Vücuttaki serbest radikallerin oranını azaltarak stres, uykusuzluk ve yorgunluk gibi kronik rahatsızlıklara da iyi gelir. 

Işkının aynı zamanda iştah açıcı özelliğe sahiptir. 

IŞKIN NASIL KULLANILIR?

Kök kısmına kadar çıkarılan ot iyice yıkanarak kaynatılır. Süzülerek çayı içilir. Sabah aç karan içildiğinde kandaki şekeri düşürür veya dengeler. 

Halk arasında akışkanlık hastalığı olarak adlandırılan albino hastalığının neden kaynaklandığını biliyor musunuz? Peki, albino hastalığının tedavisi var mıdır? İşte sizler için araştırdığımız albino hastalığının bilinmeyenleri…

Kalıtımsal bir hastalık olan albino hastalığına, vücutta bulunan; deriye, saçlara, göz zarlarına ve beynin bazı bölgelerine renk veren melanin miktarının az olması neden olur.

 Albino hastası olan kişilerin göz bebekleri pembe olur ve bu hastaların bir çoğunda göz rahatsızlığı olan astigmat hastalığı da vardır.İnsanların yanı sıra bu hastalık, hayvanlarda da görülmektedir.

Anne ve babadan geçen bu hastalık erkek çocuklara oranla kız çocuklarında daha fazla görülür. Anne ve babanın bu hastalığı taşıyor olması, hastalığın çocuklarda da olacağı anlamına gelmez. Fakat aile bireylerinden herhangi birinde bu hastalığın olması çocuğun hastalıklı doğma ihtimalini yükseltir. 

İki çeşit albino hastalığı vardır;

Kısmı albino hastalığında, melanin maddesi vücudun yarısında daha fazla aktifken diğer bir yarısında yavaş çalışmasıdır. Bu sebepten dolayı vücudun bazı bölgelerinde beyaz lekeler veya noktalar oluşur. Ya da bir göz beyazken diğer göz renkli de olabilir.

Tam albino hastalığında ise melanin maddesi hiç renk üretmez. Bu durum sonucunda tam albino hastası olan kişilerin vücutları tamamen bembeyaz olur. 

Albino hastalarının dikkat etmesi gereken bazı durumlar vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: 

Güneş ışınları, normal bir insanı etkilediğinin iki katı oranda albino hastalarını etkilemektedir. Bu hastalığı taşıyan bireylerin ciltleri çok hassas olduğundan ciltlerinde kızarıklık ve güneş yanıkları meydana gelme olasılığı yüksektir. Ayrıca güneş ışınları sadece ciltlerini değil, aynı zamanda gözlerini de etkilemektedir. Bu yüzden uzmanlar, albino hastalarının tedbir almadan güneşe çıkmamaları gerektiğini söyler.

Albino hastalığının tedavisi var mıdır?

Albino hastaları için kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak kısmi albino hastaları üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar daha umut verici durumdadır. 

Günümüzün en trend şal modelleri arasında yer alan krep şal modelleri, yazın en çok tercih edilen şal modelleri arasında yer alıyor. Her renkte karşımıza çıkan krep şal modelleri için çeşitli bağlama stilleri ve kombinleme önerileri mevcut. Peki 2019 sonbahar krep şal modelleri nasıldır? Krep şal modelleri nasıl kombinlenir? Krep şallar nasıl bağlanır? Krep şalların özellikleri nelerdir? İşte krep şallar için tüm bilinmesi gerekenler!

Sonbahar döneminin en trend şallarından olan krep modeller; krem, sarı, bej ve sarı gibi birçok renkle karşımıza çıkıyor. Tek omuzu kapatan bağlama stiliyle diğer şal modellerinden de bir adım öne çıkan krep şal modelleri için çeşitli kombin önerileri mevcut. Bunları uyguladığınız taktirde istediğiniz şıklığı elde etmeniz ve krep şalınızı daha ön plana çıkarmanız mümkün olacaktır. Modanisa ve Sefamerve gibi ünlü markaların koleksiyonlarında yer alan krep şallar, 2019 sonbahar modelleriyle dikkat çekiyor. Öyleyse 2019 sonbahar krep şal modelleri ve krep şal modellerini kombinleme önerilerine yakından bakalım!

KREP ŞAL MODELLERİ NASIL KOMBİNLENİR?

Krep şalları kombinlerken ilk önce renkleri ele almak gerekir. Nitekim aslına bakarsanız bunu tüm şal modellerinde ya da kombinlerinde, öncelik olarak almanız gerekir. Seçeceğiniz renk, giydiğiniz sezonun trendlerine uygun olmalı. Sonbaharda çoğunlukla kahve, bej ve krem tarzı renkler daha uygundur. Bu sebeple bu renkleri, ön plana alabilirsiniz.

Elbette mavi ve pembe, fuşya gibi renkler de oldukça dikkat çekici duracaktır.

Şalınızın daha sabit durabilmesi için bone takmayı kesinlikle ihmal etmeyin. Krep şallarınızı kombinlerken tunik ve gömlekler, sonbahar sezonu için en tamamlayıcı parçalar olur. Eğer mavi ve pembe gibi renkler kullanıyorsanız, beyaz ve siyah renkte bir tunik ya da gömlek en idealidir.

Pantolon konusunda bol paça pantolonlar ve günümüzün trend modelleri arasında yer alan mom jeanler tercih edilebilir. Ayakkabı konusunda ise spor sandaletler sizlere, şık ve rahat bir görüntü sağlayacaktır. Ancak kısa botlar da oldukça havalı bir görünüm sağlayacaktır.

2019 SONBAHAR KREP ŞAL MODELLERİ

SEFA MERVE: 11 TL – 30 TL

SEFA MERVE: 30 TL – 38 TL

SEFA MERVE: 38 TL – 15 TL 

SEFA MERVE: 23 TL – 37 TL

Yeni doğan bebeklerin kırk çıktığı zaman uygulanan ve Şaman kültürünün esintisi olarak günümüze kadar ulaşan kırk uçurma adetinin ne demek olduğunu, bu adette nelerin yapıldığını sizler için mercek altına aldık. Peki bebeklerde kırk uçurma nedir? Kırk uçurma banyosu nasıl yapılır? Kırk uçurma sepetine ne koyulur? Bebeklerde kırk uçurma adeti nedir? Kırk uçurma adeti ile ilgili bilinmesi gereken tüm detaylar…

Şaman geleneğine ait olan kırk uçurma, yeni doğan bebeğin ilk kırk günlük sürecinden sonra annesiyle beraber yıkanıp paklanarak ev ziyaretlerine çıkması ile gerçekleştirilir. Kırklama, kırk çıkarma veya kırk uçurma olarak nitelendirilen bu geleneksel adette öne çıkan en belirgin nokta gün içerisinde kırkı dolacak olan bebeğe yaptırılan banyodur. Kırklama adetinin 20. günde uygulanması halinde 20 tas su kullanılır. Ayrıca anne ve bebeğin “Yarı kırkı” şeklinde nitelendirme yapılabilir. Pek kırkı çıkan bebeğe ne yapılır? Kırk uçurma nedir, nasıl yapılır? Bebeklere kırk uçurma banyosu nasıl yaptırılır? Geleneksel kırk uçurma adeti hakkında merak edilen bilgileri öğrenmek için haberimizin detaylarını inceleyebilirsiniz…

KIRK ÇIKARMA BANYOSU NASIL YAPILIR?

Okunmuş suya bazı nesnelerin atılması halinde gerçekleştirilecek olan bu banyoda aile büyüklerinden birisi (kırklama annesi) olarak seçilir. Anneyi ve bebeği yıkayacak olan kırklama annesinin bilinçli ve tecrübeli olması önemlidir. Günün başlangıcında yapılabilen bu banyoda kırklama annesi yoldan gelirken 40 taş ve 40 mevsim çiçeği getirir.

Bunları yeterince sterilize ettikten sonra dualar okunarak banyo suyuna katılır. Ne kadar doğru olur bilemeyiz ama nazar değmemesi için nazar boncuğu, ayı temsil etmek için gümüş, güneşi temsil için de suya altın atılır. Çoğunlukla kırklama anneleri gelirken bir altın getirir ve suyu hazırlarken gizliden suya atar. 

Kırklama annesinin abdesti yoksa güzel bir şekilde abdest alır ve duasını ederek bebeği 40 kez banyo suyuna sokup çıkartır. Bu sudan 40 kepçe anneye, 40 kepçe de bebeğe ayrılır ve banyo sonrasında “Su aşağı, boyu yukarı olsun! Su gibi ömrü uzun olsun!” gibi cümlelerle bebeğin ve annenin başından dökülür.

Banyo işlemi bittikten sonra ziyaretler başlar. Ziyarete gidilen evlerde annenin sütünün çok olması için yarım bardak su verilir ve suyun bitmesi beklenir. Ziyaret sonunda anlamına uygun bebeğe hediyeler verilir.

Üst ve alt çenede 10’ar tane olmak üzere toplamda 20 süt dişin çıkacağı bebeklik döneminde, en fazla merak edilen şey ilk dişin ne zaman çıkacağıdır. Her ne kadar merak edilse de bebekte gösterdiği bazı alışık olunmadık durumlarla geçirilmesi zor bir dönemdir. Sürekli ağlama ya da ağrı gibi sorunlarla kendini ele veren diş çıkarma döneminde bebeğinizi rahatlatacak önerileri sizler için sunduk. Peki bebeklerde ilk diş ne zaman çıkar? Bebeklerde diş çıkarma belirtileri neler? Diş çıkarma dönemindeki bebeklerin diş etlerinin acımaması için mama tarifi…

Bebeğiniz normalde sessiz sakin bir yapıda olmasına rağmen her zamankinden daha fazla huysuzluk çıkarıyor ve sürekli ağlıyorsa dile getiremediği bir sıkıntısı var demektir. Bu sıkıntıların nedeni başlangıçta nedensizmiş gibi görünse de genel itibariyle kolik sancısı, acıkma, diş çıkarma ve birtakım sağlık problemlerinden kaynaklanma gibi ihtimallerden kaynaklanma riski yüksektir. Hem anne ve babalar hemde bebekler için oldukça sıkıntılı bir dönemin başı olan diş çıkarma evresi çoğu zaman salya, yüksek ateş ve yemek yiyememe gibi belirtilerle kendini gösterir. Dişlerin ağızda yeni yeni çıkmasıyla görülebilecek olan bu belirtilere yönelik gerekli müdahaleler yapılarak diş çıkarma belirtileri hafifletilebilir.

BEBEKLERDE DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ NELER?

Dişin patladığı günden 4 gün önce başlayan ateşlenme dişin ilk çıktığı gün baya yükselebilir ve giderek üçüncü güne kadar azalır. Toplamda 20 tane süt dişin bulunduğu evre her bebekte aynı zamanda ve aynı belirtilerle ortaya çıkmaz. Bebeğin dişleri en erken 3 aylık ile 5-6 aydan sonra kendini gösterse de aslında anne karnındayken oluşmaya başlamıştır. Çene kemiğinin yarılmasıyla ağızda görülmeye başlanan dişler, 15-18. aylara kadar uzayabilir. Bebeklerde genelde ilk patlayan dişler alttaki ön dişlerdir, daha sonra üst ön dişler çıkarak 3 yaşına kadar 20 tane süt diş çıkmış olur. 

Bilinmelidir ki dişi erken dönemde çıkan bebeğin büyüme açısından gelişimi diğer bebeklere göre daha hızlı değildir. Sadece genetik farklılıktan dolayı erken ya da geç diş çıkmaya başlamıştır.

Bebeğinizin dişlerinde kızarık bir görüntü, hafifi şişlik ve ağrıdan dolayı ağlama gibi durumlar görülebilir. Tüm bu belirtiler dişin diş etini yararak çıkarmaya başladığını gösterir.

BEBEKLERDE EN BELİRGİN DİŞ ÇIKARMA İŞARETLERİ

– Ağızda fazlaca görülen salya,
– Kulakta kaşınma,
– Önüne geleni ısırma ya da çiğnemeye çalışma,
– İştah azalması ya da süt emmeme,
– Uyku sorunları,
– Sürekli kucağa gelme isteği diş çıkarma dönemindeki yaygın belirtilerdendir.

DİŞ ÇIKARAN BEBEĞE NE İYİ GELİR? DİŞ AĞRISINI HAFİFTECEK ÖNERİLER…

1. SOĞUK MENDİL ÇİĞNETİN

Islak ya da soğuk mendili buzdolabında 30 dakika beklettikten sonra çiğnemesi için bebeğinizin ağzına koyun. Dişine gelecek soğuk bez, ferahlama hissi verecek ve ağrı ile şişliği yok edecektir.

2. DİŞ ETİ KAŞIYICILARI KULLANIN

Bebekler için en işe yarar malzemelerden birisi de diş eti kaşıyıcılarıdır. Kaşıyıcıları buzdolabında bekletirseniz masaj etkisi daha da artacaktır. İçi sıvıyla dolu olan diş eti kaşıyıcılarını çiğneme gereksiniminden dolayı bebeğiniz delebileceği için ağzına akıtabilir. Bu yüzden sıvı diş eti kaşıyıcılarını tercih etmeyiniz.

3. PARMAK GIDA VERİN

Bebeğinizin parmağıyla kavrayabileceği faydalı sebze ve meyveleri ek gıda dönemine başladığınızda verebilirsiniz.

4. DİŞ ETİ JEL VE PUDRALARI KULLANIN

Bebek ürünleri arasında yer alarak satılan diş jellerinin pek çoğu, problemli bölgede sakinlik hissi oluşturacak lokal anestezikler ve bölgede mikrop ürememesini engelleyen temizleyicileri barındırır. 

DİŞ ÇIKARAN BEBEKLER İÇİN KOLAY MAMA TARİFİ

Genellikle huzursuzlanma, yüksek ateş ve salya artışı belirtileriyle kendini gösteren diş çıkarma evresinde bebeğinizin  bebeğinizin kolaylıkla yiyebileceği lezzetli mama tarifini sizler ve bebeğiniz için düzenledik…

Malzemeler:

– 1 çay bardağı süt

– Bebe bisküvisi

– Labne peyniri

– Ceviz ve fındık karışımı

– Bal

Hazırlanışı:

İlk olarak sütü cezvede biraz ısıtalım. Süt ısınana kadar boş bir kasenin içerisine yaklaşık 10 adet bebek bisküvisi atalım. Daha sonra bisküvilerin üzerine bir miktar labne peyniri ekleyelim. Ceviz ve fındık ikilisini ilave ederek bir tatlı kaşığı bal dökelim.

Kaynattığımız sütü karışımın üzerine ekleyelim. Daha sonra tatlı kaşığı yardımıyla malzemeleri kase içerisinde ezelim.

NOT: 1 yaşındaki bebeklerin tüketebileceği bir tariftir. Bebeğiniz 1 yaşından küçükse içerisinde bal olduğundan dolayı bu tarifi uygulamayınız.

BEBEKLERDE AYLARA GÖRE DİŞ ÇIKARMA TABLOSU

Hamilelik döneminde doktorunuzdan duyacağınız tıbbi terimlerin ne anlama geldiğini bilmiyorsanız hamileliğiniz boyunca duyacağınız bu terimlerin anlamlarını sizler için araştırdık. Hamilelik döneminde bilinmesi gereken tıbbi terimler nelerdir? Hamilelik ve doğumla ilgili bilinmesi gereken tıbbi terimler sözlüğü nedir? Doğumla ilgili terimler neler, anlamları neler? İşte her hamilenin öğrenmesi gereken tıbbi terimler sözlüğü…

İlk defa anne ve baba olacak olan çiftlerin bebek müjdesini almasıyla birlikte evlerde tarif edilemez bir mutluluk yaşanır. Hayatları boyunca hiç yaşamadıkları deneyimleri, alışkanlıkları ve de duyguları hamilelik sürecinde yaşayacak olan çiftler, kendilerini anne ve baba olmaya alıştırmaya çalışırken gerekli bilgi ve donanıma da sahip olmalıdır. Bilinçli ebeveyn olmak adına bebeğin beslenmesinden bakımına, bakımından eğitimine kadar çeşitli alanlarda bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Bundan sonrasında yepyeni bir dönemin başlangıcı olacak olan bebeğin dünyaya gelişi, annesinde ve babasında tarifi mümkün olmayan duygular hissettirecektir. Bebek daha anne karnındayken gelişimini ve büyümesini takip edebilmek için hamilelik dönemi çok önemlidir. Rahat ve sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek isteyen anne adaylarının 9 ay boyunca bilmesi gereken ve karşısına çıkacak olan tıbbi terimleri sizlere derledik. Doktorların sağlık kontrolleri esnasında kullanabileceği gebelik terimlerinin anlamlarını öğrenmek için haberimizin detaylarını inceleyebilirsiniz. İşte hamilelikte ve doğumda kullanılan tıbbi terimler sözlüğü…

A’DAN Z’YE GEBELİK SÖZLÜĞÜ! ANNE ADAYLARININ BİLMESİ GEREKEN TIBBİ VE DOĞUM TERİMLERİNİN ANLAMLARI

HAMİLELİK TERİMLERİ:

Braxton Hicks kasılmaları: Hamileliğin erken dönemlerinde görülen ve hamilelik ilerledikçe şiddeti artan ritmik ağrılardır. 

Kolostrum: Çoğunlukla hamileliğin son zamanlarında göğüslerin salgıladığı koyu kıvamlı ve sarımsı salgı.

Ektopik gebelik: Rahim dışına çıkan döllenmiş yumurta implate olur ve tehlikeli bir hal alır. Bu durum dış gebelik olarak da tanımlanır.

Yumurta dondurma: İlerleyen yaşlarda anne ve baba olabilmek için yumurtaların dondurularak doğurganlığın potansiyelinin arttırılmasıdır.

Tüp bebek: Anne ve baba olmak isteyen çiftlere uygulanabilen doğurganlık tedavisi.

Polikistik over sendromu: Yumurtlama sorununa neden olabilecek hormon dengesizliğidir.

Uterin fibroidleri: Kas dokusunda mevcut olan tümördür.

Embriyo: Hamile olduktan sonra bebeğe 10 haftalıkken embriyo denir.

Fetüs: Hamileliğin 10’uncu haftasından doğuma kadar geçecek olan sürede bebeğe verilen isimdir.

Lanugo: Fetüsün vücudunu saran ince tüy tabakasıdır.

Plasenta: Bebeğin anne karnındayken beslenmesini sağlayan organ. Diğer adı ‘eş’ dir.

Trimester: Hamileliğin her biri 12 hafta süren üç eşit dönemi. 

Göbek bağı: Bebeği eşe bağlayan kordon.

Serviks: Rahim ağzı.

Vajina: Doğum kanalı.

Gebelik diyabeti: Gebeliğe bağlı geçici şeker hastalığı.

Toksoplazma: Çiğ ya da az pişmiş etlerden, şarküteri ürünlerinden veya kedinin dışkısından insana bulaşabilen enfeksiyondur.

Nişan: Hamileliğin sonlarında vajinadan kan gelmesidir.

Gebelik reflüsü: Hamilelik ilerledikçe rahim boyları da büyüyeceğinden mide de baskı olur bu da reflüye eğilimi artırır.

Pelvik muayene (çatı): Hamileliğin başlarında rahmin boyutunu görmek ve sonuna doğru da rahim ağzının açılmasını ve incelmesini değerlendirmek için yapılan muayenedir.

DOĞUM TERİMLERİ:

Distosi: Doğumun normalden daha uzun sürmesi ve zor geçmesi durumu.

Pelvik darlık: Annenin doğum kanalının dar olması.

Omuz distosisi: Doğumda bebeğin başının doğması esnasında omuzlarının annenin pelvik kemikleri arasında sıkışarak doğamaması.

Uzamış latent faz: İlk defa doğum yapacak olan kadınların 20 saat, sonraki doğumlarında ise 14 saatten çok sürmesi.

Sefalopelvik uyumsuzluk: Annenin pelvik kemikleri ile bebeğin başının uymaması.

Ablasyo Plasenta (Plasentanın ayrılması): Plasentanın doğum öncesinde rahim duvarından ayrılması.

Açılma: Rahim ağzındaki açılma ölçüsü.

Amniyon sıvısı: Fetusun içindeki keseyi dolduran koruyucu sıvı.

APGAR: Yeni doğan bebeğin doğum ve rahim haricinde dış dünyaya verdiği tepkinin ölçümü.

Bıngıldak (Fontanel): Bebeğin kafasında açıkta kalan yumuşak noktalar.

Epidural: Doğumda uygulanabilen anestezi çeşididir. 

Epizyotomi: Doğumun kolay geçmesi için vajina çıkış yolunu genişletmek amacıyla perine bölgesine kesi uygulanması.

Erken Doğum: Bebeğin 37 haftadan önce dünyaya gelmesi.

Göbek Kordonu: Plasentadan (eşten) bebeğe besin, kan ve oksijen taşıyan kordon.

Yerleşme: Bebeğin geliş pozisyonunun doğum kanalına yerleşmesi.

Mekonyum: Doğum sonrasında boşaltılan yeşilimsi madde.

Plasenta Previa: Plasentanın rahim ağzını yarım ya da tamamen kapatması

Plasenta: Anne ve fetusu birbirine bağlayıp, besinlerin fetusa taşınmasına yarayan bir doku.

Posterior: Bebeğin doğarken yüz kısmının yukarı dönük olması.

Sezaryen: Fetusun çıkarılması için karın ve rahim duvarının kesilmesi.

Suni sancı ile doğum: Hamile kadına oksitosin hormonu verilmesi ya da zarın yırtılması ile doğum sürecinin hızlandırılması.

Kış lezzetlenen ve vücuda sağladığı vitaminlerle bilinen havuçla hem besleyici hem de doyurucu bir çorba pişirmeye ne dersiniz? Bebeklerinize de gönül rahatlığıyla içirebileceğiniz enfes havuç çorbasının tarifine yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Havuç, genellikle göz sağlığına olan yararları ile bilinen, büyük-küçük her yaştan kişinin severek tükettiği bir sebzedir. Anadolu’nun farklı bölgelerinde çok değişik isimlerle tanınan havucun mor ve siyah gibi çeşitleri de bulunmaktadır. Ülkemizde çoğunlukla turuncu renk olanı tüketilen havuç, çok sayıda hastalık için mucizevi bir sebzedir. Asya kökenli bir bitki olduğundan  A vitamini kaynağıdır. Göz sağlığı için gerekli olan A vitamini ihtiyacını karşılamak için özellikle çocuk yaştan itibaren, sık sık havuç yenmesi önerilmektedir.İçeriğindeki beta karoten sayesinde kanseri önlemede oldukça önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda özellikle prostat kanserine karşı korucuyu olduğu anlaşılmıştır. Sizde havucu sofralarınıza farklı farklı getirmek istiyorsanız lezzetli mi lezzetli çorbasını kolay bir şekilde hazırlayabilirsiniz.

KREMALI HAVUÇ ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

3 adet havuç
5 yemek kaşığı zeytinyağı
3 yemek kaşığı un
1/5 su bardağı süt
5 su bardağı su
Tuz
Karabiber

YAPILIŞI

Havuçları rendeleyip zeytinyağı ile tavada soteleyin.

Daha sonra havuçlar yumuşadıkça unu ilave ederek karıştırın.

5 dakika sonra ılınmış su ve sütü ekleyin. İyi karıştırdıktan sonra baharatları ekleyerek bir taşım kaynatın.

Ocaktan alıp blenderdan geçirin. Tencereyi tekrar ocağa alıp 5 dakika daha kaynatın.

En sonra üzerine bir kaşık krema ve bir çay kaşığı kekik koyarak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Tatlılar arasında en çok un helvası sevenlere müjde! Tadı adeta hayran bıraktıran çay ve kahve saatlerinin vazgeçilmezi olacak kaşık helvasını sizlerle tanıştırıyoruz. Kastamonu yöresinin en meşhur tatlılarından olan kaşık helvası adını şeklinden alıyor. Sizlerde kaşık helvasını hemen evinizde denemek istiyorsanız tarifine yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Helva, Osmanlı döneminden beri Türk mutfağının en sevilen lezzetleri arasında yer alır. Özenle hazırlanan helvalar kan şekerini düzenlerken misafirlerinize sunabileceğiniz nefis tatlılar arasındadır. Helvanın ülkemizde birçok farklı ülkede birçok çeşidi vardır. En meşhur olanı ise un ve irmik helvasıdır. Özellikle kandillerde ve mevlidlerde yapılan bu helvaların arasına bir yenisini daha eklemek ister misiniz. İlk başta un helvasına benzeyen ancak lezzeti un helvasına göre daha farklı olan kaşık helvasını bir kez denediğinizde sizlerde çok seveceksiniz.

KAŞIK HELVASI TARİFİ:

MALZEMELER

250 gram tereyağı
1 su bardağı sıvı yağ
4 su bardağı un
1 bar pudra şekeri

YAPILIŞI

Tereyağı ve sıvı yağı tavaya alıp kızmasını sağlayın.

Daha sonra üzerine unu koşarak kavurun.

10 dakika kadar topaklanan sonrasında normale dönen unun renginin dönmesini sağlayın.

Yaklaşık 30 dakika boyunca kavurduktan sonra ocaktan alıp pudra şekerini ekleyin.

Hızlıca karıştırdıktan sonra sıcakken bir yemek kaşığı yardımıyla, kaşığın içine biraz alıp avuç içinizle sıkıca bastırın.

Dizerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Bebek sahibi olmak isteyen ya da bunun müjdesini alan kadınların sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmesi için beslenme düzeninde folik asit tüketimine muhakkak yer vermesi gerekiyor. Beyin dokusu ve omurilik gelişimi için hayati önem taşıyan Folik Asit hakkında bilinmesi gereken tüm detayları araştırdık. Folik asitin öneminden tutun ne zaman başlanması gerektiğine ya da folik asitli hangi gıdalardan en iyi nasıl yararlanabileceğimize kadar bilinmesi gerekenleri öğrenmek için haberimizi inceleyebilirsiniz. Hamilelik döneminde Folik Asit ihtiyacını karşılama rehberi…

Sorunsuz ve sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek isteyen anne adaylarının beslenmelerine her zamankinden daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Bu anlamda bakacak olursak Folik asit ve demir maddesi, hamilelik beslenmesinde oldukça önemli olan iki temel unsurdur. Takviye olarak muhakkak alınması gereken bu iki unsurdan biri olan Folik asit toplum içerisinde gerektiği kadar bilinmese de pek çok anne adayının ya da anne olmak isteyen kimselerin önemini idrak edebildiği bir kavramdır. Uzmanlar, planlı bir hamilelik düşünen kadınların Folik asit tüketimine hamile kalmadan en az 1 ay önce başlaması ve hamilelik dönemindeki ilk üç ay boyunca da 0.4 mg / gün Folik asit kullanımına yer vermeleri gerektiği konusunda aileleri uyarıyor. (Hamilelik öncesinde en az 1 ay önce, hamilelikte ilk üç ay) Eğer daha öncesinde vücutta folik asit eksikliği belirlenmişse ya da nöral tüp defektli bebeğe sahip olmuşsa yeni bir hamilelik döneminden 3 ay önce başlanılabilir. Hamilelikte folik asit kullanımı nasıl olmalı? Folik asit nedir? Folik asit ne işe yarar? Folik asitin faydaları neler? Anne karnındaki bebek için folik asitin hayati önemi…

HANGİ BESİNLER FOLİK ASİT İÇERİR?

Fetüsün hücrelerinin gelişmesi ve vücut dokularının tamamlanması bakımından önemli olan Folik Asit tüketimi, anne adaylarında günlük olarak 600 mcg kadar tüketilmesi gereken bir kaynaktır.

Doktor onayıyla beraber alınabilecek olan folik asit ilaçlarının haricinde doğal yollarla da karşılanabilir. Eğer doktor ilaç kullanımını uygun görmezse folik asit içeren gıdaları tüketerek bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

FOLİK ASİT İÇEREN GIDALAR

1- Yeşil yapraklı ot ve sebzeler:  Lahana, kıvırcık, marul, kereviz, patlıcan, mısır, soya fasulyesi, bamya, brokoli, karalahana.

2- Meyveler: Nar, portakal, muz, domates suyu, papaya, mango, kivi, avokado.

3- Tohumlu gıdalar: Ceviz, yer fıstığı fındık, ay çekirdeği.

4- Diğerleri: Yumurta, bütün baklagiller, tahin, çay, buğday ekmeği ve tahıllar.

BESİNLERİN FOLİK ASİT ÖZELLİĞİNDEN EN İYİ NASIL YARARLANABİLİRİZ?

Hangi besinin Folik asit bakımından zengin olduğunu öğrendikten sonra bu besinlerdeki folik asitten en iyi şekilde yararlanabilmek için pişirme şekli çok önemlidir. Bol miktarda Folik asit bulunduran sebzeler bile doğru tüketilmediği zaman içerisindeki B vitamini özünü kaybetmesine neden oluyor. Bu besinlere örnek verecek olursak kızartma ya da kavurma gibi yöntemler yiyeceklerin besin değerlerini düşürebiliyor.

Bun nedenle pişirmek istediğimiz gıdaları olabildiğince çiğe yakın tüketmek gerekiyor. Hem sağlıklı hem de folik asit tüketimine yardımcı olacak yiyeceklerden birisi de bol yeşillikli salatalardır. Evde salata hazırlamadan önce sirkeli suda 5 dakika bekletip öyle tüketmek daha yararlı olacaktır.

FOLİK ASİT TÜKETİMİNİN ÖNEMİ

Rahim içerisindeki bebeğin yani fetüsün merkezi sinir sisteminin gelişimi için ‘B9 vitamini’ olarak bilinen Folik Asit, hamilelik döneminde daha fazla tüketilmesi gereken bir vitamin kaynağıdır. Beyin ve omuriliğin içinde olduğu sinir sistemi yapısı başlangıçta yassı bir yapıya sahip iken daha sonra silindir şeklini alıp nöral tüp olarak ortaya çıkar.

Tüpün içerisinde omurilik ve beyin dokusu oluşuyor. Bu tüpün dördüncü haftanın bitimine dek kapanmaması sonucu sakatlıklar oluşabilir. Bunlar anensefali, ensefalosel ve spinabifida gibi rahatsızlıklardır.