En çok tüketilen besin olan domatesin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğu herkes tarafından biliniyor. Peki domatesin faydaları nelerdir? Pişirilmiş domates hakkında yapılan araştırmalar ise ilginç sonuçlara yer veriyor. Yapılan araştırmada pişirilmiş domatesin kan basıncını dengelemede ve daha birçok faydası olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Domates içerdiğinde yüksek değerde çok farklı vitamin ve mineraller barındırdığı için en faydalı besinler arasındadır. Alfa-lipolik asit sayesinde vücuttaki glikozu enerjiye çevirir. Likopen vücuttaki hücrelerin yenilenmesi için gerekli maddelerden biridir. Domatesin yüze 80’i bu maddeden oluşur. Dünyanın hemen hemen her yerinde yetişen domatesin anavatanı Güney Amerikadır. Sos yapımında oldukça kullanılan domates, çeşitli şekillerde tüketilmektedir. Çiğ, pişirilmiş ve kurutulmuş çeşitleri ile tüketime açık olan domates doğada bilenen en iyi antioksidandır. Kanser araştırmalarında kullanılan domatesin mutasyona uğrayan hücreler üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Uzmanlar son yapılan araştırmada pişirilmiş domatesin özellikle uyku bozukluğuna iyi geldiğini ortaya çıkarmış. Ayrıca domates pişirilince asit ve madde oranlarının da yükselmesini belirten uzmanlar düzenli tüketildiğinde vücudumuza birçok fayda sağladığını vurguluyor.

PİŞİRİLMİŞ DOMATESİN BİLİNMEYEN FAYDALARI

– Güçlü antioksidan maddeleri sayesinde vücuda nüfuz eden kanserli hücrelerin sayısını azaltarak, bağışıklık sisteminin bu hücrelere karşı direncini artırır. Özellikle erkek hastalığı olan prostat kanserini engellemede en etkili doğal yöntemdir.

– Bilim adamları kan basıncının sürekli değiştiği insanlarda birçok hastalığın ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor. Yaptıkları araştırmalarda ise vücudun sodyum oranını dengeleyen en etkili besinin pişirilmiş domates olduğunu belirtiyor. 

– Kan basıncını dengelemesinin yanı sıra kanı temizleyerek kalbe giden damarların tıkanmasını önler. Aynı zamanda kalp bu yolla fazla efor sarf etmediğinden, ritim bozukluğu, panik atak gibi hastalıkların riski azalmış olur. 

– Diyabet hastaları kandaki insülin oranının artmasından korktukları için birçok besini tüketemez. Ancak domates içerdiği asit ve şekeri enerjiye çeviren maddeleri sayesinde bu risk grubunda olmayan besinlerdendir. Uzmanlar diyabet hastalarının hafta da birde olsa domatesi pişirerek 3 tane tüketmesini tavsiye eder. 

– Sinir sistemi ve hücreleri vücudumuzdaki hassas noktalardan biridir. Bunların herhangi bir nedenden dolayı deforme olması sonucunda ciddi ruhsal sorunlar ortaya çıkar. Uzmanlar bu durumun engellemenin en etkili doğal yolunun domates olduğunu belirtiyor. Özellikle pişirilerek tüketilen domates bu faydayı iki kat daha fazla karşılar.

– İçerdiği yüksek miktarda lif sayesinde kabızlığı da önler. Ancak domatesin kabukları ile fazla tüketmeyiniz bazı bünyelerde domates kabuğu kabızlığa da neden olur.

PEKİ DOMATES NASIL PİŞİRİLİP TÜKETİLMELİDİR?

Hafta da 3 tane pişirilen domates tüketmenizde fayda var. 3 domatesi iyice kaynatın pişen domatesin kabuklarını soyun. Dilimlediğiniz domateslerin üzerine dilerseniz limon sıkıp tüketebilirsiniz. Ya da domatesi ortadan ikiye bölün teflon bir tavada kızı ateşte pişirip de tüketebilirsiniz.

DOMATESİN FAYDALARI NELERDİR?

Demir bakımından zengin olduğundan kanda bulunan hemalogbin hücrelerini artırarak kan oranını yükseltir.

İçerdiği lif sayesinde sindirime faydası olan domates uzun süre tokluk hissi veren besinler arasında ilk sırada gelir. Diyet yapanlar için ideal bir besindir.

Sıvı oranı yüksek olduğundan vücudun ihtiyacı olan suyu karşılar. Bu özelliği sayesinde cildi yeniler. Parlak bir görünüm kazanmasını sağlar.

Potasyum minerali kalp sağlığı için önemlidir. İki adet domates vücudun ihtiyacı olan potasyumun yüzde 30’unu karşılar. 

Göz içerindeki vitamin ve minerallerin azalması özellikle katarak ve göz kuruluğuna neden olur. Ancak domates içerdiği flavonoid gibi maddeler sayesinde bu gibi hastalıkların yaşanmasını önler. 

Yetersiz beslenmeye bağlı hücrelerin yapısında ciddi bozulmalar meydana gelir. Bu durumu önlemek için vücudun yani bağışıklık siteminin antioksidanlara ihtiyacı vardır. Domates güçlü bir antioksidan olduğundan hücre onarımını destekleyerek yapısını korur.

İnsan sağlığı için oldukça etkili olan besinler bazı kişilerde alerji etkisine neden olabileceğini biliyor muydunuz? Peki besin alerjisi nedir? Besin alerjisi kimlerde görülür ve belirtileri nelerdir?Özellikle süt ve meyvelerin neden olduğu besin alerjisi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Sizler için merak edilen besin alerjisi hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında…

Her gün tüketilen besinlerin içerdikleri vitaminlere karşı bağışıklık sistemi, harekete geçer. Bu durum yetişkinlere oranla çocuklarda daha fazla yaşanır. Buna da tıp litaretüründe besin alerji denir. Alerji vücutta çeşitli nedenlerden ötürü kendini farklı gösterir.  Ancak her besin alerjisi aynı şiddette değildir. Bağışıklık sisteminin önceden zayıf olması ve kişilerin hastalıklara daha yatkın olması alerjinin şiddet oranını değiştirir. Besin alerjilerinin temelini proteinler oluşturur. Bağışıklık proteinlere karşı harekete geçer. Besin alerjisi birçok farklı belirtilerle ortaya çıkar. Kişinin yaşam kalitesini düşürür. Yaş fark etmeksizin görülen besin alerjisi çocuk yaşta kendini belli eder. Ancak bazı kadınlarda o güne kadar görülmeyen besin alerjisi hamilelik sürecinde ortaya çıkabilir. Besin alerjisinin tanısı deri ve kan testleri ile yapılır. Bu testler sonucunda uzman doktor hastanın hangi vitaminlere yönelik bağışıklığın harekete geçtiği tespit edilir. Bazen testeler tam sonuç vermediğinden akabinden besin karşılaştırması yapılarak kesin sonuca ulaşılmaya çalışılır. 

BESİN ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Cilt yüzeyinde kızarıklık, kaşıntı ve dökülme

– Sinüslerin tıkanması ile nefes almakta zorlanma 

– Damak yüzeyinde kızarıklık ve kaşınma

– Gözlerin kızarması ve sulanması

– Göğüs kafesinde ağrı ve nefes alırken hırıltı gelmesi

– Bozulan besinlerin sindirimde kanlı ishale neden olması

– Kan basıncının düşmesi ile tansiyon düşüklüğü

– Baş dönmesi, kalp çarpıntısı ve bayılma gibi durumlarla kendini gösterir.

BEBEKLERDE GÖRÜLEN ALERJİYE NE İYİ GELİR?

ALERJİYE NEDEN OLAN BESİNLER HANGİLERİDİR?

YUMURTA

Tehlikeli bir alerjiye neden olabilir. İçerdiği proteinler bağışıklığı zayıflatarak anafilaksi adı verilen yaşamı tehdit eden alerjiye neden olur. 

MAYA 

Yemeklerin kabarmasında kullanılan maya, nadiren görülen ancak tehlikeli bir alerji türüdür. Karbonhidratlı besinlerde görülen maya alerjisini anlamak için sabah poğaça veya simit tüketildikten sonra yorgunluk hissi verir.

YER FISTIĞI 

Yer fıstığı ilk tüketilir tüketilmez şiddetli dudak kaşıntısına neden olabilir. Daha sonra damak şişmesi olarak devam eden belirtiler gösterir. Yer fıstığı genellikle çocuklarda sıklıkla görülür. Ancak sonradan da ortaya çıkabilir. 

ÇİLEK

Nadiren görülen çilek alerjisi çocuklukta görülür. İlerleyen yaşlarda atlatılabilir. Ancak atlatılmadığında ciddi sorunlara neden olabileceğinden kişilerin dikkat etmesi gerekir. 

ÇİKOLATA

İçeriğinde süt ve yumurta barındırdığından laktoz alerjisine neden olur. Çikolata alerjisi yaygındır. Belirtileri çok şiddetli geçmez. Hatanın az miktarda tüketmesi uzmanlar tarafından tavsiye edilir.

Sonbahar ve kış sezonuna girmemize az bir süre kaldı. Hamile kadınlar için sonbahar kış sezonunda hem rahat hem de şık bir görüntü oluşturmak oldukça zordur. Son dönemde oldukça konuşulan Buse Varol, Bengü ve Fahriye Evcen gibi isimlerse bunu oldukça iyi başarıyor. Peki sezonun en trend hamile giyim kombinleri nasıl? Sizler için bu içeriğimiz içerisinde; Fahriye Evcen, Bengü, Almeda Abazi ve Buse Varol gibi isimlerden yola çıkıp sezonun en trend hamile giyim kombinlerini derledik.

Moda konusunda her zaman rahatlık ön plandadır. Bu durum özellikle hamile giyim için oldukça önemli bir noktadır. Peki hamileler nasıl giyinmelidirler? Son dönemin en çok konuşulan isimleri; yakın zamanda doğum yapmış olan Almeda Abazi, Bengü, Buse Varol ve Fahriye Evcen. 2019 yılını hamile olarak geçiren bu kadınlar, 9 aylık süreci en şık ve en rahat biçimde geçirmeyi başardılar. Peki hamilelik süreçlerinde nasıl bir tarzı tercih ettiler? Sizler için, Almeda Abazi, Bengü, Buse Varol ve Fahriye Evcen’in hamilelik dönemi tarzlarından yola çıkarak, 2019’un en trend hamile giyim kombinlerini derledik.

SEZONUN EN TREND HAMİLE GİYİM MODELLERİ

Hamile giyiminde dikkat edilmesi gereken en önemli şey rahatlık ve esnekliktir. Özellikle karın bölgesini sıkmayacak olan bir elbise, bluz ve bel kısmında iz bırakmayacak bir pantolon en doğru seçim olacaktır.

Bu anlamda da; Fahriye Evcen’in kombinlerinde bunu oldukça sık görüyoruz. Evcen, uzun ve bol elbiseleri hamileliği döneminde üzerinden neredeyse hiç çıkarmadı.

Tiril tiril elbiseler hem kişiyi sıkmaz hem de rahatlık sağlar. Aynı şekilde spor giyim de bu anlamda faydalı bir modeldir. Ki bunu kışın da denemeye devam edin. Biz Fahriye Evcen dedik ancak Bengü de hep elbiseyi tercih edenlerden oldu.

Mini elbiseleri seçen Bengü, saç konusunda ise toplu modelleri ya da aksesuarlarla süslenmiş saç modellerini kullanmayı tercih etti.

Son olarak; alt giyimde belden lastikli, eşofman ve spor tarzı pantolonlar karın bölgesinde sıkılık oluşturmadığı ve iz kalmasına engel olduğu için avantajlıdır. 

Bunu tercih eden kişilerse Buse Varol ve Almeda Abazi oldu. Abazi, daha çok tayt üzerine uzun bluzları tercih ederken, Buse Varol ise kot, t shirt ya da gömlek kombinlerini kendisine uygun oldu.

Nitekim bunu sonbahar ve kış sezonunda da uygulayabilirsiniz. 

Latice adı Berberis Vulgaris olan karamuk bitkisi, sarı ya da turuncu çiçekli bir bitkidir. Bitkilerdeki tohumlar olgunlaştıkça kırmızı ve mor meyveler ortaya çıkar. Bazı kitaplarda kadın tuzluğu olarak geçen karamuk meyvesindeki asit limon ve elmada bulunanlarla aynıdır. Bu yüzden antioksidan bakımından oldukça güçlüdür. Karamuk bitkisinin faydaları nelerdir? Karamuk bitkisinden çay nasıl yapılır? Karamuk bitkisi hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Ülkemizde Doğu Anadolu’da sıklıkla rastlanan karamuk bitkisi güneşli alanlarda iyi yetişir. Kışın yaprak döken bu bitki ilk keşfedildiği zamanlarda soğuk algınlığına ilaç olarak kullanılırdı. Kan şekerini düşürmede etkili olan berberin maddesi bakımından oldukça zengindir. Yüzde 5 şeker ve yüzde 6 organik yağ içerir. Haziran ayında toplanıp kullanılır. 100 gramında vücudun ihtiyacı olan E vitamini sağlayan karamuk bitkisi çok az kişi tarafından faydası biliniyor. Karanfil ailesine ait olan bitki büyüdükçe çalı şeklinde olur. Hoş bir kokusu olan karamur çay olarak tüketildiğinde mayhoş bir tadı var. Reyhan şerbetinin tadı ile benzerlik gösterir. Tohumları zehirli olan karamurun meyvesi tüketilir. Kaynatılarak elde edilen şurubu soğuk algınlığına doğal ilaçtır. İçeriğinde pektin, selüloz, kül ve C vitaminleri bulunur. Ayrıca flavonoidler içerdiğinden güçlü bir vücut temizleyicidir. Mor, kırmızı ve pembe renkleri mevcuttur. 

KARAMUK BİTKİSİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Kaynatılıp içerisine bal eklenerek tüketildiğinde kan akışını düzenler. Kanı temizler damar tıkanıklığını önler. Uzmanlar bu yüzden özellikle kalp rahatsızlığı olanların tüketebileceğini öneriyor.

Bağırsak hastalıkları arasında yaygın olan ishal vücudun aşırı sıvı kaybetmesine neden olur. Altermatif tıp uzmanları karamuku kaynatıp içine limon sıkılarak tüketildiğinde bağırsak florasının dengelendiğini ve ishal gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını önlediğini vurguluyor. 

Mevsim geçişlerinde artan soğuk algınlığı hastalıkları için karamuk çayı önerilir. Karamuk sinüsleri ve boğazı temizler. Aynı zamanda yemek borusu, mide ve bağırsaklarda biriken besin atıklarını atmada yardımcı olur. 

İştahsız çocuklar için doğal ilaç olan karamuk, iştahı açarken bağışıklığı da güçlendirir. Hastalıklara karşı kalkan oluşturur.

Bağışıklık sistemini temizlediğinden vücudun ısısını kontrol altına alır. Ani ateşlenmeyi düşürür. Ter bezlerinin daha doğal işlemesini destekler.

Fonksiyonu azalan karaciğerin sağlığını olumlu etkiler. Toksinlenmesini engeller. Bu sayede vücudun yağ tutmasını önler. Cilt altı derinin bakteri kapmasınının önüne geçer. Dolaylı yoldan sivilcelenme ve akne gibi cilt sorunlarının yaşanmamasını sağlar. 

Menopoz ve adet dönemlerinde yaşanan şikayetleri azaltır. Özellikle kadınlarda daha fazla görülen varis problemlerine de iyi gelir.

KARAMUK BİTKİSİNDEN ÇAY NASIL YAPILIR?

Tohumları zehirli olan karamur bitkisinin meyvelerinden elde edilen çay tüketilir. 4 su bardağı kaynamış suya 15 gram karamuk dikeni, kökü ve meyvesi eklenir. 5 dakika demlendikten sonra yemeklerden önce bir iki bardak tüketilebilir. Aynı zamanda bu su tonik olarak da kullanılabilir. 

Ünlü gurme Vedat Milor melemen soğanlı mı soğansız mı tartışmasının ardından yeni bir akım başlattı. Balığa limon sıkılır mı? Sıkılmaz mı? diyerek herkesi şaşkına uğrattı.

Geçtiğimiz aylarda sosyal medya hesabından yaptığı “Menemen soğanlı mı olur, soğansız mı” anketiyle Türkiye’nin “en büyük gastronomi problemi”ne el atan Gastronomi yazarı ve TV programcısı Vedat Milor, bu kez  “Balığa limon sıkılır mı sıkılmaz mı?” sorusunu yöneltti. Milor sosyal medya paylaşımında,“Geçen seneki menemen anketinden sonra en çok sorduğunuz soruları özellikle takip ettim. Biri bariz biçimde öne çıktı. Herkesin rahatlıkla fikir sahibi olabileceği bir soru: Balığa limon sıkılır mı?” dedi.

İŞTE VEDAT MİLOR’UN PAYLAŞIMI;

Ölümle bile sonuçlanabilen akciğer lekelenmesinin nasıl ortaya çıktığını biliyor musunuz? Kanlı öksürme gibi belirtilerle kendini gösteren akciğer lekelenmesi hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki akciğer lekesi belirtileri nelerdir? Akciğer lekesi öldürür mü? Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’dan iki farklı kürle akciğeri temizleme ve kanserlere karşı koruyabilirsiniz. Haberin detayında bu hastalığa yakalanmamak için uzman önerisi olan kür tarifi ile birlikte akciğer lekelenmesine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Vücutta göğüs kısmının hem sağında hem de solunda bulunan akciğer, solunum sisteminin temel organıdır. Akciğer kanı temizleyen ve nefes alış verişini sağlar. Solunum alışverişini sağlayan akciğer vücut için temel bir taştır. Solunum sırasında vücuda giren oksijen burada birikerek kana karışır. Damarlar aracılığı ile de oksijen kana karışır. Vücut içerisindeki karbondioksit ise kan yolu ile akciğerdeki hava boşluklarından dışarı çıkarılır. Vücudun dengesini sağlayan akciğere kanın kirlenmesi ya da hava yolu ile buraya yerleşen enfeksiyonlu bakteriler büyük zarar verir. Tehlikeli olan akciğer hastalıklarından biri de akciğer lekesidir. Birçok nedenden dolayı ortaya çıkan akciğer lekesi gözle görülebilir bir hastalık çeşididir. Genellikle üst solumun yolu ile vücuda giren ve ciğerlere yerleşen mikroplar nedeniyle yaşanır. Tehlikeli olduğu durum ise kanser veya mantar gibi rahatsızlıkların belirtisi de olabilir. Yaygın görülen bu rahatsızlık için öncelikle röntgen ve tomografi çekilmelidir. Uzman bu süreçten sonra leke tespit ettiğinde detaylı tetkiklerle ciddi olup olmadığına dair araştırma yapar. 

AKCİĞERDE LEKE OLUŞMA NEDENLERİ

En yaygın neden üst solunum enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyon virüsleri akciğer zarında iltihaplanmaya neden olur. 

Hamartomlar lipomlar ve kapsüller içerisinde büyüyen yağ hücreleridir. Bunlar bazı besinlerden dolayı ortaya çıkar. Kanserli olmayan oluşumlar olmasına rağmen akciğerde ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

Kanserli hücrelerin akciğer zarında birleşip tümör oluşturması da akciğer lekelenmesinin en tehlikeli boyutudur. Bu durum genellikle kafein, sigara ve bağışıklık sistemi çok zayıf olan kişilerde görülür. 

Zatürre ve bronşit gibi hastalıkların virüsleri de akciğerde lekelenmeye neden olur.

AKCİĞER LEKELENMESİ BELİRTİLERİ

Gece başlayan ve kesilmeyen öksürme 

Nefes alıp verirken çıkan hırıltı sesi

Yutkunma esnasında zorlanma 

Boyunun alt kısmında şişlik

İştahsızlık ve kilo kaybı

Vücut hareketlerinde kısıtlanma kas yorgunluğu ve hareket ederken zorlanma

Geçmeyen grip ve boğaz ağrısı

Tükürürken kan çıkması

AKCİĞER LEKELENMESİ TEDAVİSİ

Kanserli olan lekelenmeler ciddi boyutlara ulaşmadan engellenmesi için erken tedavi önemlidir. İyi huylu akciğer lekelenmesinde bile erken tedaviye başlanılmadığında kalıcı hasarlar meydana gelir. Enfeksiyondan kaynaklanan lekelenmelere uzmanlar genellikle antibiyotik tedavisi uygular. 

PROF. DR. İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN AKCİĞERİ TEMİZLEYEN KÜR

8 adet keçiboynuzu

3 su bardağı su

Keçiboynuzlarını iyice yıkayınız. Daha sonra ufak parçalara bölünüz. Bir tencereye su ile beraber keçiboynuzlarını ekleyip 10 dakika kaynatınız. Daha sonra soğumaya bırakınız. Soğuyan suyu süzüp sabah akşam birer bardak tüketiniz. Etkili olması için bir ay üst üste uygulanmalıdır.

ISIRGAN OTU VE EBEGÜMECİ KÜRÜ

Bir bardak klorsuz suyun içine bir tatlı kaşığı ısırgan ve ebegümeci bitkileri ilave edilir. Kısık ateşte 6 dakika kaynatıldıktan sonra süzülerek ılımaya bırakılır. Sabah kahvaltısından yarım saat önce akşam yemeğinden 2 saat sonra birer bardak şeklinde tüketilir. 

Doğada bulunan en etkili antibiyotik olan sarımsak, çok ağır koku bıraktığından dolayı çoğu kişi tarafından tüketilmez. Ancak uzmanlar ilaçlardan bin kat daha faydalı olan sarımsağın gün içerisinde en az bir kez tüketilmesini tavsiye ediyor. Peki sarımsak tozunun faydaları nelerdir? Her sabah bir tane çiğ sarımsak yutarsanız ne olur? Araştırmalara konu olan sarımsak hakkında önceden hiç duymadığınız faydalarını derledik.

Sarımsak yüzyıllar öncesinde keşfedilmiş en sağlıklı besindir. Asya kıtasında yetiştirilen öncelerde tıbbı tedavilerde kullanılan sarımsak diğer kıtalara yayıldıkça kullanım alanı da genişlemiştir. Ülkemizde Kastamonu’da yetiştirilen sarımsağın birçok hastalığa faydası var. Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan raporda her insanın günlük tüketmesi gerek besin listesinin ilk sırasında alan sarımsağı çoğu insan kokusundan dolayı tüketmez. İçeriğinde selenyum, germanyum, kükürt, aminosit gibi minerallerin yanı sıra A, B1 ve C vitaminleri bulunmaktadır. Çok güçlü antioksidan özelliği olan sarımsak vücudun adeta yenilenmesini desteklerken hastalık ve kansere karşı vücudu koruyan etkili bir besindir. Bölünmeden çiğ bir şekilde yutulduğunda koku yapmaz. Ancak sarımsak içeriğinde asit barındırdığı için tüketmeden bir dahiliye doktorunda görünmekte fayda var. Çiğ ve pişmişinin yanı sıra toz halinde de tüketilir. Taze sarımsağı kurutup havanda dövdükten sonra elde edilir. Toz haline getirildiğinde içerisindeki yağı çıkan sarımsağın faydası iki kat artar. Ancak marketlerde hazır yapılan sarımsaklar ile evde yağılan sarımsakların faydası aynı değil. Bu yüzden alternatif tıp uzmanları evde yapılan sarımsak tozunu öneriyor. 

SARIMSAK TOZUNUN FAYDALARI NELERDİR?

HDL kolesterol yükselince damar yolları tıkanır bu da kalp hastalıklarına zemin hazırlar. Sarımsak tozu bu seviyenin dengelenmesini sağlayarak hastalıkların artmasını engeller.

Kan akışı çeşitli sebeplerden ötürü hızlanır. Bu da yüksek tansiyon, inme ve felce neden olur. Ancak sarımsak içerdiği anti-mikrobiyal sayesinde kan basıncını düzenleyerek bu gibi sağlık sorunlarının yaşanmasının önüne geçer. 

Çok güçlü bir iltihap söktürücü olan sarımsak, vücutta besin atıklarından ve mevsimsel virüslerden kaynaklı artan iltihabı atar. Bu işlemi yaparken idrar yollarını da temizler. 

Sülfür maddesi içeren sarımsak, bağışıklık sisteminin direncini artırır. Vücudunda yeteri miktarda vitamin ve mineral bulunmayan kişilerde bağışıklık sistemi çabuk çöker ve hastalıklara davetiye çıkarır. Bu yüzden uzmanlar sağlıklı bir kişinin bile antibiyotikten bile etkili olan sarımsak tozunu gün içerisinde tüketilmesini tavsiye eder.

Serbest radikaller metabolizmayı kötü etkiler. Yavaşlayan metabolizma vücuttaki enzimleri gerçekleştiremediğinden yağlanmaya sebep olur. Ancak sarımsak tozu bu sağlık sorununun oluşmasını engelleyecek güçlü bir doğal ilaçtır.

İnsülin direncinde ortaya çıkan dengesizlik şeker ve gizli şeker adında ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Sarımsak tozu buna da iyi gelir.

HER SABAH BİR TANE ÇİĞ SARIMSAK YUTARSANIZ NE OLUR?

Çiğ halde tüketildiğinde enfeksiyonlu hücrelerle daha etkili baş eder. Özellikle sindirimdeki serbest radikalli hücreleri temizlemede etkili olan sarımsak, mide ve bağırsak hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

Bazı besinler damar içerisinde yağ birikimine neden olur bu da zamanla damarların tıkanmasına sebebiyet verir ve kalp hastalıkları riskini artırır. Ancak sarımsak içerdiği trombositler sayesinde birikin bu yağların temizleyerek kalp damar sağlığını korur.

Kan hücrelerini dengeleyen sarımsak şeker, tansiyon ve kolesterol seviyesini dengeler. Yapılan araştırmalarda sarımsak çiğ halde tüketildiğinde vücuda karışma oranı daha hızlıdır. Bu yüzden veriği faydaları kısa zamanda gösterir.

Solunum yollarında sıklıkla yaşanan hastalıkları önlemenin en etkili yolu da sarımsaktır. Sarımsak bağışıklık sistemini güçlendirerek stres, yorgunluk, grip ve üst solunum yolu hastalıkları önler. 

Bir kaşık bal ile beraber tüketilen çiğ sarımsak mide asidini dengeler. Ayrıca ağız kokusunu önler. Bu bilgi çok az kişi tarafından bilinir. Ağız kokusuna genellikle yemek borusu, tükürük ve mide de biriken enfeksiyonlar neden olur. Bal sarımsağın kokusunun bastırarak yemek borusu, tükürük ve mide de biriken enfeksiyonlu hücrelerin sayısını azaltır. 

Vücudun genelindeki hücrelerin DNA yapısını koruyarak tümör oluşumu önler. Böylece kanser olma ihtimalini aza indirir. Bu özelli özellikle meme kanseri, akciğer ve bağırsak kanserlerinde etkilidir. Uzmanlar aile öyküsünde kanser olan kişilerin bol bol sarımsak tüketmesini öneriyor.

Patates kızartması, patates salatası, patates püresi… Patatesleri mutfakta kullanmanın bir çok yolu var. 7’den 70’e herkesin severek tükettiği patatesin farklı alanlarda da kullanıldığını biliyor muydunuz? Uzmanların yaptığı araştırmalar sonucu çiğ patates cilt lekelerinden sivilcelere kadar birçok cilt problemini ortadan kaldırıyor. Peki patates cilde nasıl uygulanır? Patatesin cilde diğer faydaları nelerdir? Merak edenler için bugünkü yazımızda yer verdik.

Patates; içerdiği vitamin ve mineraller bakımında zengin, hem cilde hem de vücut sağlığına oldukça faydalı bir besindir. A,C, K , B6 ve E vitaminleri içeren patates aynı zamanda kalsiyum , demir, magnezyum, demir, bakır içermektedir. Hal böyle olunca güzellik uzmanlarının da dikkatini çekti. Özellikle son yıllarda kozmetik dünyasında adını sıkça duyduğumuz ve üzerinde araştırmalar yapılan çiğ patatesin cilde birçok faydası da bulunuyor.

Yapılan araştırmalar sonucu çiğ patates; ciltteki kırışıkları, göz altındaki koyu halkaları, cilt lekelerini aynı zamanda yorgun görünen cildi adeta canlandırıldığı ortaya koyulmuştur. Bunların yanı sıra kadınların en büyük düşmanı olan  selülitlerle baş etmekte de oldukça iyi bir besin olduğu gözlemlenmiştir.

Patates suyu ise tamamen antibakteriyel bir besin olduğundan sivilceleri ve aknelerin kısa sürede geçmesini sağlar. Doğal bir beyazlatıcı olarak kullanılan çiğ patates, kararmış halkaların özellikle de doğum sonrasında oluşan lekelenmelerin giderilmesi için kullanılabilir.

PEKİ PATATES CİLDE NASIL UYGULANIR?

GÖZ ALTI MORLUKLARINI GİDEREN PATATES MASKESİ

Patatesin suyunu çıkararak pamuğa dökün. Daha sonra gözlerinizin etrafındaki koyu halkalara her gece güzelce sürün ve yatın. Kısa sürede değişimi göreceksiniz.

YORGUNLUKLARI GİDEREN PATATES MASKESİ

Büyük patatesi halka halka doğrayın. Daha sonra 10 dakika kadar buzdolabının içerisinde bekletin. Ardından yüzlerinizin solgun görünen yerlerine yerleştirin, 15 dakika beklettikten sonra masaj yapın.

CİLT LEKELERİ İÇİN PATATES SUYU MASKESİ

2 adet orta boy patatesi soyun ve rendeleyin. Rendelenen patatesleri soğuyana kadar buzdolabında bekletin. Sonrasında cildinizde leke olan bölgelere yerleştirin. Yaptığınız bu maske siyah noktaları da giderecektir.

Günümüzde istenmeyen tüylerle baş etmenin binbir türlü yolu var. Uzun süre tüylerin çıkmaması için ağda etkili yöntemlerden biridir. İçerisinde sıcak ağda soğuk ağda ve inci ağda gibi çeşitleri bulunan bu yöntemi uyguladıktan sonra ciltte tahriş ve kabarmalar meydana gelebilir. Peki ağda sonrası oluşan kızarıklar nasıl gider? Ağda sonrası bakım önerileri nelerdir? Ağdadan sonra sivilce nasıl geçer? öğrenmek istiyorsanız mutlaka yazımıza göz atmalısınız.

Ağda, istenmeyen tüylerden arınmak için kullanılan yapışkan çeşitli maddelerdir. Pürüzsüz bir cilde sahip olmak için kullanılan ağda yöntemi, çam reçinesi gibi bitkisel karışımlardan elde edilir. Kısa sürede tüylerin alınmasını sağlayan ve uzun süre çıkmaması konusunda oldukça başarılıdır. Ağda yapıldığında özellikle hassas ve beyaz tenli olanlarla cildin tahriş olması ya da kabarması gibi sorunlarla karşı karşıya kalırlar. Kısa sürede geçmeyen bu kızarıklık kötü bir görüntüye sebep olabilir. Bu durumda yaparken mutlaka dikkat etmeniz gereken durumlar var. Eğer siz de “ağda sonrası kızarıklık nasıl giderilir?” diye araştırıyorsanız mutlaka içeriğimizi inceleyin.

AĞDA YAPARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Öncelikle ağda yapacağınız döneme dikkat etmelisiniz. Regl öncesinde veya sonrası bir kaç gün, ağda yaptırmak için uygun zaman aralığı değildir.

Kıl ve tüylerinizin yoğunluğuna ve uzunluğuna mutlaka dikkat edin. Çok uzun veya çok kısa kıl uzunluğu işlemin gereğinden fazla acılı geçmesine neden olacaktır.

Ağda bittikten sonrasında hemen yatıştırıcı özelliği bulunan yağlar kullanın.

Ağda işlemi bittikten sonra ilk 24 saat çok sıcak su ile temastan ve kimyasal içerikli şampuanlardan uzak durun.

1- KARBONAT MASKESİ

1 kase yoğurt
1 yemek kaşığı karbonat

Malzemeleri bir kasede karıştırıp ağda uyguladığınız bölgeye krem sürer gibi sürdükten sonra 10 dakika bekletin. Bu maske kızarıkları gidererek, ağdadan sonra oluşabilecek sivilceleri önüne geçecektir.

2-BEBEK PUDRASI YÖNTEMİ

1 yemek kaşığı bebek pudrası
Gül suyu
Limon

Bebek pudrasını bir kasenin içerisine koyun. Üzerine gül suyunu ve limonu krem kıvamına gelene kadar karıştırın. Ağda yaptığınız bölgeye kalın bir tabaka halinde sürün. 

3-ALOE VERA UYGULAMASI 

Aloe Vera’nın içerisinde bulunan nemlendirici etki sayesinde oluşabilecek tüm kızarıklıkların ve sivilcelerin önüne geçecektir.

Yüzyıllardır mutfaklarda mis gibi kokan ve Anadolu sofralarının vazgeçilmez bir parçası olan tarhana çorbası ile ilgili yapılan araştırma herkesi şaşırttı. Yapımı kolay olan şifası ise tüm vücuda saran tarhanayı kendi ellerinizle yapmanız önemli. Peki tarhana çorbası nasıl yapılır?

Kış aylarında bağışıklığın birden güçsüzleşmesinin nedeni artan enfeksiyon virüsleridir. Bu virüslerden korunmak için ise uzmanların çoğu aşı ve ek takviye önerir. Ancak yapılan araştırmalarda düzenli bir şekilde tüketilen tarhana çorbası hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de enfeksiyonlu virüslere savaş açıyor. Kimi uzmanların tabirine göre ise soğuk kış günlerinde eskilerin hiç hastalanmamasının nedeni de bu çorbanın içerdiği yüksek vitamin ve minerallerden kaynaklanıyor. Ev yapımı tarhana şifasını kaybetmeden tüketildiğinde birçok hastalığın da önüne geçiyor. Kendi ellerinizle çocuklarınıza ve yetişkinlere bol vitaminli bir tarhana çorbası pişirmeye ne dersiniz? Ancak öncelikle faydalarını gelin birlikte öğrenelim…

TARHANANIN FAYDALARI NELERDİR?

Doğal antibiyotik olan tarhana çorbası içeriğinde domates, yoğurt, sebze ve baharatlarla gibi güçlü vitaminler barındırır. 

Kemikleri güçlendirir.

Beyin sağlığını korur. 

Boğaz enfeksiyonlarını balgam söktürerek atar. 

Sindirim borusundaki toksinleri idrar yolu ile vücuttan atar.

Vücuttaki tüm hastalıklı virüsleri kısa sürede yeniler.

KOLAY TARHANA ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

1 su bardağı toz tarhana
7,5 su bardağı sıcak et suyu
2 yemek kaşığı ayçiçek yağı
1 tatlı kaşığı salça
1 çay kaşığı tuz
​1 çay kaşığı karabiber
​1 çay kaşığı nane
​1 çay kaşığı pul biber
2 diş sarımsak

YAPILIŞI

Tarhanayı kasenin içerisine alıp 1 su su bardağı et suyu ile çözünmesi sağlayın.

Bu sırada tencereye yağı ve salçayı koyun ve kavrulana kadar karıştırın.

Daha sonra et suyunu ilave edin. Kaynayan et suyunun içerisine çözünen tarhanayı ilave edin.

Güzelce karıştırdıktan sonra baharatları ve 2 diş sarımsağı doğrayarak çorbanın içerisine atın.

İyice karıştırıp bir taşım kaynattık sonra ocaktan alabilirsiniz.

Afiyet olsun…