Bahar ve yaz aylarında nemli havanın etkisiyle cildinize kullandığınız yoğun içerikli nemlendiriciler, yüzünüzün aşırı yağlı görünmesine hatta yağlandırarak sivilcelerin çıkmasına sebep olabilir. Oluşan bu durum hem makyajınızın kolayca bozulmasına hem de sürdüğünüz ürünlerin kısa sürede yok olmasına neden olacaktır. Peki bu havalarda hangi nemlendiriciler kullanılmalıdır? Yağsız nemlendiriciler ne işe yarar? En iyi yağsız nemlendirici önerileri haberimizin detaylarında.

Kuru cilde sahip olanlar sık sık nemlendirici uygularken yağlı cildi olanlar ise cildinin sürekli parladığını aynı zamanda sivilcelerle boğuştuğundan şikayet ederler. Burada yapılan en büyük hata  “Yağlı ciltlerin nemlendiriciye ihtiyacı yoktur” düşüncesidir. Her cilt tipinin zamanla kırışıklık olmaması için nemlendiriciye ihtiyacı vardır. Uzmanların sık sık nemlendirici uygulayın uyarıları da her mevsim devam ediyor. Özellikle yaz aylarında cildin derlemesini önceleyen nemlendiriciler kokusunda kararsızlık yaşıyorsanız mutlaka yağsız nemlendiricileri denemelisiniz.Yağsız nemlendiricilerin içerisinde su bulunuyor. Bu sular cildin yeterli olan nemi almasını gün içerisinde mikroplara karşı koruyarak, yaşlanma belirtilerinin gecikmesine yardımcı olur. Su bazlı nemlendirici hafif olduğundan 2 kat halinde sürülerek makyaj bazı olarak da kullanılabilir. Siz de yağsız nemlendiricileri merak ediyorsanız haberimizin detaylarında kozmetik dünyasındaki en iyi ve en kaliteli yağsız nemlendiricileri bulabilirsiniz.

– Caudalie Vinosource Moisturizing Sorbet / 103,00 TL

– Benefit Triple Performing Facial Emulsion / 115,00 TL

– Shiseido Pureness Matifying Moisturizer /128,00 TL


– Clinique Pep-Start HydroBlur Moisturizer / 34,90 TL

– Ole Henriksen Sheer Transformation Perfecting Moisturizer / 182,00 TL

– L’Occitane Aqua Réotier Ultra Thirst-Quenching Gel /30,00 TL


– Origins Plantscription SPF 25 Power Anti-Aging Oil-Free Cream / 287,00 TL

-Kiehl’s Ultra Facial Oil-Free Lotion / 129,00 TL

– Perricone MD Photo Plasma / 145,00 TL

– Peter Thomas Roth Cucumber De-Tox Bouncy Hydrating Gel / 209,00 TL

– La Roche-Posay Effaclar Mat / 65,00 TL

– Sisley Paris Black Rose Skin Infusion Cream / 960,00 TL

Çayın yanında enfes bir üzümlü kek pişirmeye ne dersiniz? Tadı muhteşem yıllardır Türk mutfağının vazgeçilmezi olan üzümlü kek, adeta çay ve kahve saatleri için yapılmış bir şaheser. Peki evde kolay bir şekilde üzümlü kek nasıl yapılır? Tarifi için yazımıza göz atabilirsiniz.

Sade kek sevmeyenler; çikolatalı, tarçınlı, cevizli, portakallı olarak pişirmeyi elbette denemişlerdir. Bu çeşitler arasında en çok tercih edilen ve en hafif olan üzümlüdür. Kekin o yumuşacık dokusu arasında gizlenen minik üzüm taneleri, keke muhteşem bir lezzet katıyor. Çayın yanına yapılabilecek en güzel tariflerden biri olan kuru üzümlü kek tarifini sizlerle paylaşıyoruz.

ÜZÜMLÜ KEK TARİFİ:

MALZEMELER

3 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı kuru üzüm
Yarım su bardağı yoğurt
Yarım su bardağı ayçiçek yağı
2 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu

YAPILIŞI

Derin bir kabın içerisine yumurta ve şekeri ilave ederek, köpük köpük olana kadar karıştırın.

Kalan malzemeleri yavaş yavaş içerisine ekleyerek, homojen karışımın haline getirin.

En sona kuru üzümleri bırakın. Yağlanmış kek kalıbına harcı dökün, üzerini bir spatula yardımıyla düzeltin.

170 derece fırına keki koyarak 40 dakika pişirin.

Dinlendirdikten sonra dilimleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Bu yıl 4.’sü düzenlenen Türkiye’nin ilk muhafazakar giyim fuarı Life Style Turkey, 22-24 Ağustos tarihleri arasında CNR Expo’da düzenleniyor. Fuara 30 yakın ülke katılırken, vatandaşların ilgisi de yoğun oldu.

Yasemin.com/ÖZEL

Türkiye’nin ilk muhafazakar giyim fuarı Life Style Turkey, 22-24 Ağustos tarihleri arasında CNR Expo’da düzenleniyor. Katılımın yoğun olduğu fuarı, Yasemin.com editörlerinden Hüsna Köşger yerinde takip etti:

Fuarda abiye, spor, tunik ve eşarp tarzı tesettür giyimin öne çıkan modelleri Life Style Turkey fuarında kullanıcılarını bekliyor. Fuarda yer alan abiye modellerinde parıltılı işlemeler, tunik vb. modellerde ise ekose modelleri hakim.

              2019 – 2020 KIŞ KREASYONUNDA NELER HAKİM?

‘BU YIL EKOSE YILI’

Fuarda yer alan yetkililerden birisi olan Zühre Giyim Satış Müdürü Volkan Şahin, 2019 – 2020 Kış kreasyonunda ekosenin etkisini ve sezonun trend renklerini şöyle açıklıyor: 

‘Bu sene ekose yılı. Hardal, kiremit ve toprak tonlarını oldukça fazla göreceksiniz. Dünya artık rahat kıyafetler giymek istiyor.’

‘DESENLİ MEDİNE İPEĞİ ŞALLAR’

Fuarın dikkat çeken bir diğer modeli ise şal ve eşarplar. Yer alan modellerde çoğunlukla, son dönemin de trendleri arasında yer alan medine ipeği görülüyor.

2019 – 2020 Kış kreasyonunun şal ve eşarp modasını, Moda Kaşmir firmasının Sosyal Medya Uzmanı Özlem Yılmaz da, ‘Kış kreasyonunda medine ipeği ve şifon şallar yer alacak.’ sözleriyle açıklıyor.

‘HER ŞEY EL YAPIMI’

Fuarda fabrika işi diye tanımlanan ürünler dışında el işi ürünler de yer alıyor. Kaftan, deri ceket ve hırka gibi parçaların bulunduğu ürünlerde amaç, fuara gelen kişilere etnik kültürleri doğrudan yansıtmak.

Tasarımcılar asıl amaçlarını, ‘Bizim ilk hedefimiz geleneksel kıyafetlerimizi dünyaya tanıtmak.’ şeklinde ifade ediyor.

KATILIMCILAR NE DÜŞÜNÜYOR?

Fuara işletmeci olarak fikir almak için gelenler de var yeni sezonu yakından görmek isteyenler de. Türkiye’nin tesettür giyim sektöründe bir lider olduğunu belirten katılımcılar fuar açısından ise ikiye bölünmüş durumdalar.

İşletme sahipleri, fuarın küçük ve modellerin tasarım açısından eksik olduğu görüşündeyken kullanıcılar ise modellerin güzel ve fikir açıcı olduğu görüşünde.

Hamilelik dönemiyle ilgili yaygın efsanelerden birisi de anne adayının 2 kişilik beslenmesidir. Peki hamilelikte 2 kişilik beslenmek doğru mu? Hamilelikte kilo alımı nasıl olmalı? Hamilelikte kaç kilo alınmalı? Hamilelikte kilo almak için ne yapılmalı? Hamilelikte kilo alımı ne zaman başlar?Hamilelikte bebeğe nasıl kilo aldırılır? İşte anne adaylarında sağlıklı kilo alımı için en etkili tüyolar…

Hamilelik döneminde hem beden hem de psikolojik anlamda belirgin olarak görülecek olan değişimler arasında kilo alımı gelmektedir. Gün geçtikçe büyüyen karınla beraber genel vücut ağırlığı artacak ve buna bağlı olarak birtakım rahatsızlıklar meydana gelecektir. Özellikle de hamileliğin son zamanlarına doğru artacak olan ödem problemi ile anne adayı kendini olduğundan daha fazla kilolu görecek ve psikolojik anlamda daha hassas olacağı için olumsuz bir ruh haline bürünecektir. Ancak her anne adayında aynı hamilelik dönemi belirtileri ve seviyeleri birebir yaşanmaz. 9 aylık yepyeni maratonlarında bebeklerinin sağlıklı gelişmesi için kilo almaya çalışan hamileler olduğu gibi kilo dengesini tutturamadığı için ölçülü beslenmesi gerektiğini bilen anne adayları da vardır. Hamilelik dönemi boyunca ideal kilo alımı ne kadar olmalı? Hamilelikte fazla kilo almak bebeğe zarar verir mi? Zayıf hamileler nasıl kilo alabilir? Hamilelikte kilo alımı ile ilgili bilinmesi gerekenler…

HAMİLELİKTE KAÇ KİLO ALINMALI? İDEAL KİLO…

Her vücudun kendine has biyolojik ve metabolik özellikleri farklı olduğundan dolayı anne adaylarının kilo alma süresi ve miktarının aynı olmayacağı bilinmelidir. Genel anlamda bakacak olursak; hamileliğin başlangıcından itibaren yavaş yavaş kendini gösterecek olan kilo alımı hamilelik bitimine kadar devam edecektir. Anne karnındaki bebeğin organ gelişimi ilk üç ayda gerçekleştiği için bu süreç çok önemlidir. Genellikle fazla kilo alımının görülmediği ilk üç ayda toplamda ancak 2 ya da 3 kilo alınabilir. Çok zayıf ya da şişman anne adaylarında alınan kilo değerleri birbirlerinden farklı olsa da kilo alımında haftalık 500 gram artış beklenir.

Kısaca açıklayacak olursak:
1 ve 3 ay arasında yaklaşık 2 kilo alımı,
3 ve 6 ay arasında yaklaşık 6 kilo alımı,
6 ve 9 ay arasında yaklaşık 4 kilo alımı beklenmektedir.

HAMİLELİKTE 2 KİŞİLİK BESLENMEK DOĞRU MU?

Hamilelik dönemiyle ilgili halk arasında yaygın hale gelen batıl inanışlardan birisi de hamilelerin 2 kişilik kadar beslenmesidir. Hem bebeklerinin hem de kendileri için 2 kişilik kadar yemek yemenin hiçbir bilimsel göstergesi yoktur. Bilakis hamilelik döneminde fazla kilo alımına sonrasında ise obezliğe zemin hazırlayabilmektedir. Doğum sonrasında kiloları vermek epey zorlaşacaktır.

Genelde hamileliğin ilk aylarında görülen mide bulantıları literatürde ‘sabah hastalığı’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Mide bulantısı sonucu kusmaların yaşandığı ilk aylarda kilo almak biraz zor olacağı için anne adayları kendilerini kilo almaya zorlamamalıdır.

HAMİLELİKTE NEDEN KİLO ALINIR? KİLOLAR NEREDEN GELİYOR?

Anne adaylarının hamilelikleri boyunca aldığı kiloların tümü birden yağa dönüşmez. Bebeklerini yaklaşık 3 ila 3,5 kilo ile dünyaya gelen anne adaylarının kilolarına katkı sağlayan etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Bebek; 3.5- 4 kg
Plasenta; 0.5-1 kg
Amniyotik sıvı; 1 kg
Göğüsler; 0.5 kg
Uterus; 1 kg
Anne kan hacminde artış; 1.5 kg
Yağ deposu; 3 veya daha fazla
Artan kas dokusu ve hücre içi sıvı; 2- 3.5 kg
Toplam; 12.5 kg civarındadır.

Hamilelikte alınması gereken ideal kilo değerini rakamla açıklayamayız. Ancak, hamilelik öncesindeki vücut kitle endeksine göre yani boyun kiloya oranını hesaplayarak kilo dengesini korumaya çalışabilirsiniz.

VÜCUT KİTLE ENDEKSİ NASIL HESAPLANIR?

Örneğin ağırlığınız 65, boyunuz ise 1.60 cm ise vücut kitle endeksini hesaplamak için kiloyu boya bölmeniz gerekecektir. Ardından çıkan rakamı tekrar boyunuza bölüp BKİ’yi (Beden kitle endeksi) tespit edebilirsiniz.

65: 1.60= 40.63

40.63:1.60= 25.39

Örnek rakamlar vererek hesapladığımız bu sonuçta sizde kendi boy ve kilo ölçülerine göre hesaplama yapabilirsiniz. Elde edeceğiniz sonuç;

18.5’ten az ise: ZAYIF

18.5 ile 25.00 arasında ise: NORMAL

25.00 ile 30.00 arasında ise: HAFİF KİLOLU

30.00 ve 35.00 arasında ise 1. derece: KİLOLU- OBEZ

35.00- 40.00 arasında 2. derece: KİLOLU- OBEZ

40.00 45.00 arasında 3. derece: KİLOLU-OBEZ

ANNE ADAYLARINDA AYLARA GÖRE KİLO ALIM DEĞERLERİ

1. TRİMESTER:

İlk üç ayı kapsayan bu süreçte rahim içerisindeki bebek ancak bir haşhaş tohumu kadardır. Kilo alım miktarı 2 ila 3 arası gidip gelebilir. Bulantıların yoğunlukla görüldüğü bu evrede kusmalardan dolayı pek kilo alınmaz ama bulantıyı bastırmak için tüketilecek kalorili besinlere dikkat etmekte yarar var.

2. TRİMESTER:

İkinci 3 aylık dönemde bebeğiniz ilk aylara göre daha hızlı büyüyecektir. Hamilelikte iştah açılmasına balı olarak en fazla kilo alınan evre 2. trimesterdir. Bu süreçte 5.5 – 6 kilo alınabilir.

3. TRİMESTER:

Son 3 aylık süreçte bebeğin kilo alımı hızlanacaktır 3.5 – 4.5 kilo kadar alınabilir.

HAMİLELİKTE KİLO ALMAK İÇİN NE YAPILMALI? KİLO YAPAN BESİNLER…

Süt Ürünleri: Günlük süt ürünlerine dikkat edilmeli. Bebeklerde kemik gelişimini güçlendirirken size de enerji sağlayacaktır.
Meyve: Ara öğünlerde ve akşam tüketilebilir.
Et ve balık: Haftalık 2 defa balık yemek bebeğin zihin gelişimini olumlu etkiler.
Su: Hamileliğiniz özellikle de yaz sıcaklarına denk geldiyse 2 kat önemli hale gelen sıvı tüketimine önem verilmelidir. Kilo kontrolü sağlamaya yardımcı olacaktır. En önemli ihtiyacınız su olacaktır. Su içerek hem kilo almayı kontrol altında tutarsınız hem de sıvı kaybını önlersiniz.

Farklı tatlı tarifleri denemeyi sevenler aynı zamanda şerbeti tatlı deyince kalbi bambaşka atanlar için enfes bir tatlı tarifimiz var. Adeta misafirlerin tam kalbinden vuracak enfes gazoz tatlısının tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Geçmiş yıllardan gelen gazoz tatlısı görüntüsüyle çay saatlerine şıklık katacak.

Gazoz tatlısı, hem pratikliği hem de farklılığı sevenler ve sevdiklerine pişirmek isteyenler için kesinlikle denenmesi gereken bir tatlı. Kalabalık misafir sofralarının vazgeçilmezi olacak gazoz tatlısını yapmak istiyorsanız hemen tarifimizi inceleyebilirsiniz.

GAZOZ TATLISI TARİFİ:

MALZEMELER

1 adet yumurta
Yarım paket yaş maya
1 paket vanilya
Yarım su bardağı gazoz
2,5 su bardağı un
Yarım çay bardağı nişasta

İçi için;

Yarım su bardağı sıvı yağ

Şerbeti için;

2,5 su bardağı su
2 su bardağı toz şeker

YAPILIŞI

Derin bir kabın içerisinde hamur malzemelerini homojen kıvama gelene kadar güzelce karıştırın.

Ardından hamuru iki eşit bezeye bölün ve her bir bezeyi biraz nişasta serperek açabildiğiniz kadar ince bir şekilde açın.

Açılan hamurun üzerine bolca sıvı yağ sürün ve sıkı sıkı bir rulo haline getirin. İki parmak genişliğinde kesin ve kestiğiniz ruloları bir ısıya dayanıklı cam tepsiye dik olarak yan yana yerleştirin.

Diğer bezeyi de aynı şekilde hazırladıktan sonra, ılık bir yere alın ve bu şekilde minimum 1 saat, ideali 2 saat mayalanması için beklemeye alın.

Mayalanan tatlıları 200 derece fırında 25 dakika kadar pişirin.

Tatlı pişene kadar şerbetini hazırlayabilirsiniz. Şerbet ve tatlı sıcak olmalı.

Fırından aldığınız hamurların üstüne sıcak şerbeti dökün ve şerbeti tamamen çekip soğuduktan sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Cilt lekeleri birçok kadının korkulu rüyasıdır. Genellikle güneş sonrasında ya da yapılan bazı hatalar sonrasında melanin pigmentinin ciltte birikmesiyle ortaya çıkan cilt lekelerini evde kolayca giderebileceğinizi biliyor muydunuz? Kısa sürede tüm lekelere veda edeceğiniz doğal yöntemlere yazımızdan kolayca ulaşabilirsiniz.

Kalıtsal faktörler, kullanılan kimyasal ürün ve ilaçlar, solaryum gibi doğal olmayan bronzlaşma yöntemleri ciltte lekelere neden olur. Bu etkenlerin dışında güneşte ciltte lekelenme yapar. Ultraviyole ışınlarına fazla maruz kalma ve direk temas etme cilt lekelerinin oluşumuna sebep olabilir. Genel olarak lekeler çene, alın ve yanak bölgelerinde yer alır. Yüze daha pürüzlü ve mat bir görünüm veren lekelere el üstünde, sırt ve göğüs bölgesinde de ilerleyen yaşlarda rastlanabilir. Bu lekelerle karşı karşıya kalan kişilerin mutlaka cilt temizliğine dikkat etmesi ve kullandığı ürünlerin hijyenine özen göstermesi gerekir. Lekelerden kurtulmak için kullanılan bazı medikal uygulamalar vardır. Ancak cilt lekelerinde evde hazırlayabileceğiniz maske ile de kurtulabilirsiniz.

CİLT LEKELERİN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Çoğu insanda melanin dengeli olarak oluşan cilt lekeleri bazı durumlarda tehlikeli ya da masum olabilir. Peki siz cildinizdeki lekenin çeşidini biliyor musunuz? Gelin birlikte lekenin çeşidini öğrenelim…

Melazma: Halk arasında gebelik lekelenmesi olarak bilinen malezma, yüksek oranda östrojen hormonundan kaynaklı olarak ortaya çıkıyor. Yapılan araştırmalarda doğum kontrol hapı kullanan kişilerde görülüyor. Cildin alın, yanak ve üst dudak bölgesinde çıkabilir.

Seboreik Keratoz: İlerleyen yaşla beraber gelen bu leke göğüs, omuz ve yüzde görülen benler, zaman içinde kahverengi ya da siyah renge dönüşür.

Lentigo: Çilden daha koyu bir renkte beliren bu leke, karaciğer ya da yaşlılık lekesi olarak bilinir. 

NOT: Bazı cilt lekeleri önemsiz gibi görünse de altında yatan neden büyük bir hastalığın habercisi olabilir. Bu yüzden mutlaka önce uzmana danışmalısınız.

1- CİLT LEKELERİNİ GİDEREN MAYDANOZ MASKESİ:

MALZEMELER

1 demet maydanoz
Taze limon suyu

YAPILIŞI

Maydanozu doğrayarak kaynar suyun içine atın ve 15 dakika kaynatarak soğumaya bırakın. Soğuyan maydanoz suyunu süzerek 5 yemek kaşığı limon suyu ekleyin. Hazırladığınız karışımı bir şişeye koyarak her gün pamuk yardımıyla temiz cildinize sürün. 

2- CİLT LEKELERİ İÇİN YOĞURT VE KAFUR YAĞI MASKESİ:

MALZEMELER

Maydanoz
Limon
Kâfur yağı
Salatalık
Kil (beyaz veya yeşil)
Soğan

YAPILIŞI

2 çorba kaşığı maydanoz ezmesi, 1 çorba kaşığı kâfur yağı, 2 çorba kaşığı rendelenmiş salatalık, yarım limon suyu, 1 yemek kaşığı kil ve 1 yemek kaşığı rendelenmiş soğan cam kaseye koyarak güzelce karıştırın.

Ardından leke olan bölgeye uygulayın.Kuruyana kadar bekledikten sonra ılık suyla temizleyin.

Bu karışımı haftada 2 kez düzenli bir şekilde uygulamalısınız.

3-CİLT LEKELERİNİ GİDEREN KARBONAT MASKESİ:

MALZEMELER

Karbonat
Yoğurt

YAPILIŞI

1 çay kaşığı karbonat ile 1 çorba kaşığı yoğurdu karıştırın. Hazır hale gelen karışımı lekeli bölgeye sürüp, 15 dakika kadar bekletin.

Ilık suyla yıkayarak temizleyebilirsiniz. Düzenli kullanarak kısa sürede lekelerden kurtulabilirsiniz.

4-CİLT LEKELERİNİ GİDEREN ZERDEÇAL MASKESİ:

MALZEMELER

Zerdeçal
Süt
Limon
Yoğurt
Hindistan cevizi yağı

YAPILIŞI

1 yemek kaşığı zerdeçal, süt, limon suyu, yoğurt ve Hindistan cevizi yağını karıştırıp macun kıvamına gelmesini sağlayın.

Temiz olan bölgeye sürüp, masaj yaprak ovalayın. Haftada 1-2 kez uygulayabilirsiniz.

Karadeniz’in en sevilen lezzetlerinden biri olan mısır ekmeğini kendiniz yapmak isterseniz bu tarif tam size göre. O bölgelerde sık sık pişirilen mısır ekmeği kendi elleriyle dikip biçtikleri mısırların unlarından yapıldığında daha bir enfes oluyor. Yanında soğuk bir ayran ya da yoğurtla yiyebileceğiniz mısır ekmeğinin tarifi bugünkü yazımızda.

Mısır ekmeği, mısırdan yapılan un ile elde edilen bir ekmek çeşididir. Mısır unu ile buluşan süt, kabarma tozu, tereyağı gibi malzemelerle yapılan mısır ekmeği, Karadeniz deyince akla gelen ilk lezzetlerden biridir. Besleyici değeri yüksek besinlerden bir tanesi olan mısır ekmeği, düzenli bir şekilde tüketildiğinde enerji vererek bulundurduğu bol miktarda lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Doğu Karadeniz bölgesinin favori yiyeceklerinden biri olan mısır ekmeği, o yörede pişen yemeklerin adeta tamamlayıcısıdır. Sizlerde evde mısır ekmeği pişirmek istiyorsanız mutlaka hazırladığımız tarife göz atmalısınız.

MISIR EKMEĞİ TARİFİ:

MALZEMELER

10 çorba kaşığı mısır unu
4 çorba kaşığı beyaz un
Yarım tatlı kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 bardak süt
2 adet yumurta
1 kalıp tulum peyniri
1 avuç kıyılmış dereotu
1 bardak zeytinyağı
1 küçük kalıp tereyağı

YAPILIŞI

Mısır unu ve beyaz un ile bir kasenin içinde bir araya getirin.

Dereotunu ince ince kıyın ve elinizle iyice ufaladığınız tulum peynirini diğer tüm malzeme ile bir çatal yardımıyla karıştırın.

Homojen bir kıvama gelene kadar iyice karıştırın. Yatay ince bir fırın tepsisini yağlayın ve hamuru içine yerleştirip 170 derecelik fırına yerleştirin.

30 dakika kadar fırında pişen ve üstü altın rengine dönen ekmeğinizi fırından çıkartıp, ıslatıp iyice sıktığınız yağlı kağıdı üstüne örtün ve 10 dakika daha fırında pişirin.

Dilimleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Yeni doğan bebeğin bakımında annelerin dikkatli davranmaları gereken en hassas noktalardan biri de göbek bağı temizliğidir. Göbek bağının iyi temizlenmemesi sonucu ortaya çıkabilecek sorunlar bebeğin hayatını tehlikeye atabilir. Doğumda göbek kordonu ne zaman kesilmeli? Bebeklerde doğru göbek bağı bakımı nasıl yapılmalı? Göbek bağı nasıl temizlenmeli? Göbek kordonu ne işe yarar? Yeni doğan bebeğin göbek bağı acır mı? Plasenta revia nedir? Plasenta kanaması neden olur? Tüm detaylar yasemin.com’da!

Gündelik yaşantı içerisinde bebeğin eşi olarak bilinen ‘Plasenta’ hamileliğin 3. haftasında bebeğin hareketlerini kısıtlamayacak şekilde ona bağlı oluşan bir organdır. Bu organın mucizevi hikmeti ise yalnızca hamilelik döneminde görülmesiyle anne ve fetüs arasındaki besin alışverişini sağlamasıdır. Anne adaylarının yediklerinin ve oksijenin bebeğe iletilmesini sağlayan plasenta, yapısı itibariyle esnek ve dayanıklıdır. Fetüsün ihtiyaçlarını tamamıyla karşılamaya yarayan plasenta, bariyer vazifesi görerek ilk üç ayda meydana gelebilecek enfeksiyonlara karşı bebeği korur. Daha bunun gibi nice faydası olan plasenta, göbek kordonu ile bebeğin göbeğine bağlanır. Peki Plasenta Previa nedir? Plasenta kanaması neden olur ve ne yapılmalı? Göbek kordonu ne zaman kesilmeli? Göbek bağı saklanmalı mı? Göbek bağı bakımı nasıl yapılmalı? İşte plasenta ve göbek kordonu ile ilgili bilinmesi gereken tüm ayrıntılar…

PLASENTA PREVİA NEDİR? PLASENTA PREVİA BELİRTİLERİ…

Bebeğin oksijen almasını ve beslenmesini sağlayan plasentanın anormal derecede büyümesi ve yerleşmesi plasenta previa durumunu meydana getirmektedir. Plasenta normalde rahmin hemen üzerinde ya da kenarında bulunurken plasenta previa rahmin aşağısında yer alıp, boyu ile rahmin bir bölgesini ya da bütününü kapatması ile kendini gösterir. Hamilelik döneminin ikinci yarısında vajina bölgesinde ağrısız bir şekilde görülen kanamalarla plasenta reviadan şüphelenilebilir. Eğer sigara kullanıyorsanız, çoğul gebe iseniz, 35 yaşından büyükseniz ve en az 1 kere doğum yapmışsanız plasenta revia ile karşılaşma riskiniz daha fazladır.

PLASENTA KANAMASI NEDEN OLUR? HAMİLELİKTEKİ KANAMALARA DİKKAT!

Sağlıklı bir hamilelik döneminde rahmin üstünde ya da kenarında bulunan plasenta, aşağı kısımda yer aldığı zaman rahmi kapatacağı için plasenta previa durumunu meydana getirir. Hamileliğin son dönemlerine doğru artış gösteren kanamaların asıl sebebi olan plasenta previa yani bebeğin eşinin önde olması, plasentanın erken ayrılması ile sonuçlanır. Kenar bölgelerden ayrılmaya başlayan plasenta beraberinde vajinal kanamayı da oluşturmaktadır. Böyle durumlarda muhakkak doktor kontrolüne gidilmelidir.

PLASENTA YAPIŞIKLIĞI HAYAT KARARTIYOR!

Doğum esnasında plasentanın rahim duvarına yapışması, aşırı miktarda kanamaya sebep olarak anne adayının hayatını riske atıyor. Plasenta previanın görülmesiyle normal doğumun yapılmaması gerektiğini öne süren uzmanlar, plasenta yapışıklığının erken fark edilmesi ve önlem alınması ile doğumun gerçekleştirilebileceğini savunuyorlar.

Bu konuyla ilgili Prof. Dr. Dursun, plasentanın doğum sonrasında 30 dakika içinde kendiliğinden ayrıldığını belirterek, şu açıklamayı yaptı:

“Gebelikte, bebeğin eşinin rahim duvarına yapışması ve ayrılmaması durumu, 500 ile bin doğumda bir görülüyor. Normal şartlarda bebeğin eşi normal doğum sonrası yarım saat içinde sezaryen sırasında da plasenta doktor tarafından rahimden kolay bir manevra ile ayrılır. Eğer tanı konmazsa anne ve bebek açısından doğum sırasında hayati risk taşır. Annenin hayatı tehlikeye girer ve ciddi kanama oluşturabilir. Miyom ameliyatı, rahim düzeltme ve iki kez sezaryen doğum geçiren kişiler plasenta yapışması riskiyle karşı karşıya kalabilirler.” 

BEBEKLERDE GÖBEK BAĞI KORDONUYLA İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

ANNE KARNINDAKİ BEBEK HAREKETLİYSE KORDONU O KADAR…

Bebeklerdeki göbek kordonunun plasenta arasında ortadan uzanan ve kan damarları geçtiği hortuma benzer bir organ olduğunu belirten uzmanlar, bebeğin yaşamını sürdürebilmesi için hayati organlarından biri olduğunu vurgulamaktadırlar. İhtiyacı olduğu besinler ve oksijen göbek kordonu sayesinde plasenta aracılığıyla bebeğe iletilir. Anne karnında 28. haftaya kadar boyu uzayabilen göbek kordonun doğum sırasındaki uzunluğu yaklaşık 55 cm kadardır. Her bebekte aynı uzunluğa sahip olmayan göbek kordonunda uzunluğun neye göre değiştiğinin sebebi kesin bilinmese de bebeğin hareketlilik hızına göre kordonun daha uzun olabileceği öne sürülmüştür.

GÖBEK KORDONA BAĞLI KOMPLİKASYONLAR

Göbek kordonunda oluşan birtakım sorunlara bağlı olarak gelişen, hamilelikte ve doğumda ortaya çıkan komplikasyonları şu şekilde sıralayabiliriz:

1- Kordon dolanması: Her 4-5 doğumdan birinde görülebilen boyunda kordon dolanması genelde ciddi bir durum olmaz iken bazı bebekler için oldukça riskli olabilir

2- Kordon sıkışması: Kordonun baskı altında olmasıyla bebeğe giden kan ve oksijen azalır. Acil sezaryen gerektirebilir.

3- Kordonda gerçek düğüm olması: Tek tük görülen bu sorun genelde doğum sonrasında fark edilir ve nadiren bebekte sorunlar oluşturur. 

4- Kordon sarkması: Su kesesi açılınca göbek kordonu rahim ağzından dışa sarkar. Hemen müdahale edilmesi gerekir aksi takdirde bebek ölebilir.

GÖBEK KORDONU NE ZAMAN KESİLMELİ?

Bebeğin dünyaya geldikten sonra göbek kordonunun kesilmesi ile annesi arasındaki hayat bağı olan plasentadan ayrılma gerçekleşir. Ancak bazı uzmanlar, doğum sonrasında göbek kordonunun hemen kesilmemesi gerektiğine değiniyor. Çünkü bebekte ne kadar kalırsa o kadar sağlıklı. Peki, bu mümkün mü? İşte plasentayı bebekten ayırmayan yöntem…

LOTUS DOĞUM NEDİR?

Bebeği plasentadan ayırmadan yapılan doğumlara denir. Lotus doğumda bebeğin göbek kordonu kendiliğinden kuruyup düşene kadar yani bu süre ortalama 3 ila 10 gün kadar plasentaya bağlı durmasıdır.

GÖBEK KORDONUNU 30 SANİYEDEN ÖNCE…

Bebeğin dünyaya geldiği ilk dakikalarda göbek kordonunun 30-60 saniyeden önce kesilmemesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, yalnızca olağan dışı durumlarda hemen kesilebileceğini savunuyor. Doğum sonrasında bebeğin kan akışının neredeyse yarısı kadarı ilk 1 dakikada devam ettiği için bebeğin ciddi anlamda demir depolarının dolmasını sağlıyor.

Ayrıca yapılan araştırmalarda, göbek bağı geç kesilen bebeklerin tansiyonlarının diğerlerine göre daha normal ve güçlü olduğu bulgusuna ulaşıldı. Aynı zamanda bebekte demir eksikliği ve kansızlık da görülmüyor.

GÖBEK KORDONUNU 1 DAKİKA SONRA KESMENİN FAYDALARI:

1- Bebeğin kan seviyesi %32 daha yüksek çıkacak.

2- Vücutta demir eksikliği görülme ihtimali azalacak.

3- Anemi riski azalacak.

4- Bebeğin kilosunu pozitif yönde etkiliyor.

5- Doğum sonrası daha az kanama oluyor.

İlk 60 saniye içerisinde bağlanılan göbek kordonuna ‘erken göbek kordonu bağlanması’ olarak nitelendirilirken, doğumdan en az bir dakika geçtikten sonra bağlanmasına ‘geç kordon bağlanması’ denir.

BEBEKLERDE GÖBEK BAĞI BAKIMI NASIL YAPILIR?

Yeni anne ve baba olmuş kişilerin bebeklerinin bakımıyla ilgili endişelendiği ve biraz da korkarak yaklaştığı göbek bağı bakımında yanlış bir yöntem izlendiğinde bebek için sakıncalı bir durum haline gelebiliyor. Bebek doğduktan yaklaşık 2 hafta sonra kendiliğinden düşen göbek bağını temizlerken enfeksiyon kapmaması için bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor.

YENİ DOĞAN BEBEĞİN GÖBEK BAĞI ACIR MI?

Çoğu zaman anne ve babalar bebeklerinin göbek bağına dokunurken ya da temizlerken korkarak hareket ederler. Bunun nedeni ise bebeklerine istemeden de olsa zarar verebilecekleri düşüncesidir. Ancak doğum sırasında da olduğu gibi doktorların göbek bağını keserken çok rahat olduğu görülür.

Çünkü kesilen bölgede sinir hücreleri bulunmaz ve bebekte acı duyma hissi görülmez. Bebeğinizin göbek bağı bakımını antiseptik bir malzeme ile yapabilirsiniz.

Bu bakımdan sonra göbek bağının olduğu bölgeye bir şey değmemesi ve kuru kalması oldukça önemlidir. Başlangıçta sarımsı olup sonrasında mavimsi bir hal alan göbek bağı düşmeye yakın siyah bir renge bürünür.

Bebeğinizin göbeğine takılan mandalı incitmeden sağa ve sola yatırarak her gün 2 defa temizleme işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Mandalın alt ve üst şeklinde her iki bölgesine bakım yapmalısınız, aksi halde bağ geç düşebilir. Göbek bağı çevresinde hafif bir kanama olabilir. Ancak bu normal bir durumdur, eğer sürekli kanama olursa bir sorunun habercisi olabilir. Böyle durumlarda doktora gitmeyi ihmal etmeyin.

Şerbetli tatlıları sevenler için enfes bir tarifimiz var. Yapılışı çok basit aynı zamanda hızlı olan parmak tatlısının tarifi sizlerle paylaşıyoruz. Misafirlerinize dışarıdan tatlı almak yerine sadece 20 dakikada hazır hale getirebileceğiniz parmak tatlısını yapabilirsiniz. Peki parmak tatlısı nasıl yapılır? Gelin birlikte öğrenelim…

Kısa sürede hazırlanabilen tatlılar genellikle aniden gelen misafir için oldukça kurtarıcı oluyor. Parmak tatlısı da bu tatlılar arasında yer alıyor. Özellikle dolapta soğuttuktan sonra servis ederseniz, lezzetine lezzet kattığını göreceksiniz. Adını şeklinden alan parmak tatlısının hamuruna istediğiniz şekli sizler de verebilirsiniz. Sunumu şık olan parmak tatlısının ağızda dağılan kıvamı vazgeçilmez yapıyor. Parmak tatlısını evde denemek için geç kalmayın.

PARMAK TATLISI TARİFİ:

MALZEMELER

Yarım paket margarin
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı toz şeker
3 yumurta
1 su bardağı irmik
Alabildiği kadar un
1 paket kabartma tozu

Şerbet için;

3 su bardağı toz şeker
4 su bardağı su
Birkaç damla limon suyu

YAPILIŞI

Öncelikle şerbeti hazırlayarak tarife başlayabilirsiniz. Tencereye su ve şekeri koyup eriyene kadar karıştırın. Daha sonra kaynayana kadar bekleyin. Kaynayan şerbete limon suyu ilave ederek kenara alabilirsiniz.

Bir kabın içerisinde yumurta ve şekeri çırparak köpük köpük olmasını sağlayın.

Daha sonra üzerine sıvı yağ ve irmiği ekleyerek yoğurmaya başlayın.

Kalan tüm malzemeleri ekleyerek, güzelce yoğurun.

Yumuşak kıvama geldiğinde ceviz büyüklüğünde parçalar alarak, tepsiye uzun uzun dizin.

180 derece 25 dakika kadar pişirin. Kızaran tatlıyı fırından alıp üzerine şerbeti dökün.

Şerbeti iyice çektiğinde servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Tarif defterinize yeni bir tatlı eklemeye ne dersiniz? Yapımı oldukça basit, tadı damaklarda kalacak tatlı tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Son zamanların yemek programlarına bile konu olan portakallı irmik tatlısını siz de sadece 15 dakikada hazırlayabilirsiniz. Nasıl mı? İşte tarifi…

İrmik tatlısı, günümüzde en popüler olan tariflerden biri.  Su, süt gibi diğer katkılarla pişirilen yapılan irmik tatlısı Türk mutfağında yıllardır bulunuyor. İsteğe göre vişneli çikolatalı, isteğe göre fındık gibi kuruyemişlerle de pişirilen irmik tatlısı, çocuklarında seveceği bir tatlı. Şimdi sizlere irmik tatlısının C vitamini bakımından oldukça zengin olan portakallı olan tarifini vereceğiniz. Sunumu çok şık, yapımı kolay ve daha önce hiç denemediğiniz portakallı irmik tatlısının tarifine yazımızdan kolayca ulaşabilirsiniz.

PORTAKALLI İRMİK TATLISI TARİFİ:

MALZEMELER

3 su bardağı süt
6 yemek kaşığı irmik
Yarım adet portakalın suyu
Yarım adet portakalın kabuğunun rendesi
2 yemek kaşığı şeker
1 çay kaşığı vanilya

Üzerin için;

Badem ve Tarçın

YAPILIŞI

Derin bir tencereye şeker hariç tüm malzemeleri koyun.

Kaynayana kadar güzelce karıştırın.

Muhallebi kıvamına geldiğinde şeker ve vanilyayı ekleyerek bir taşım pişirin.

Ardından ılıması için kenara alın. Hafif ılıyan tatlıyı isterseniz kuplarda isterseniz de kaselere koyarak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…