Kendinizi kilolu hissediyor ve ne yaparsanız yapan kilolarınızı veremiyorsanız, diyetisyeninizden onay alarak 1 haftada 7 kilo verdiren yoğurt diyetini deneyebilirsiniz. Peki yoğurt yiyerek nasıl zayıflanır? Kilo verdiren yoğurt diyet listesi nedir? Yoğurtla diyet nasıl yapılır? Yoğurt yemek gerçekten zayıflatır mı? İşte diyette yoğurt tüketimi…

‘İkinci beyin’ olarak nitelendirilen bağırsakların düzenli bir şekilde çalışması, metabolizmayı hızlandıracağından dolayı diyette yoğurt tüketimine son derece önem vermek gerekir. Kalori değeri düşük olmasının yanı sıra diyetisyenler tarafından önerilen yoğurt, besleyici ve tok tutucu özelliğiyle kilo vermeye yardımcı en ideal besinler arasında yerini alır. Yalnızca zayıflamak vermek niyetiyle yoğurt tüketimine başlayan kadınların, hem sağlıkları için hem de uyguladıkları diyetten en etkili verimi alabilmeleri için markette yoğurt seçerken dikkat etmeleri gereken en temel özellik, yoğurdun yağsız ve kaymaksız olmasıdır. Böylelikle yoğurt ile sağlıklı bir şekilde çok kolay bir şekilde kilo verebilirsiniz.

UYARI: Aşağıdaki diyet listesini doktorunuza danışmadan asla uygulamayınız.

1 HAFTADA 7 KİLO VERDİREN YOĞURT DİYET LİSTESİ

İLK GÜN:

6 su bardağı yoğurt ile haşlama 5 patates

İKİNCİ GÜN:

6 su bardağı yoğurt ile haşlama 200 gram tavuk eti

ÜÇÜNCÜ GÜN:

6 su bardağı yoğurt ile haşlama 200 gram dana eti

DÖRDÜNCÜ GÜN:

6 su bardağı taze yoğurt ile beraber 200 gram balık

BEŞİNCİ GÜN:

6 su bardağı kadar yoğurt yemeli ve açlık hissetmeyecek kadar sebze ve meyve tüketilmeli. (Üzüm ve muz hariç) 

ALTINCI GÜN:

1 kilo yoğurt

YEDİNCİ GÜN:

1 kilo yoğurt

NOT: Diyet listesinde tüketilecek olan yoğurdun hazır olmaması kilo verme açısından daha etkili olacaktır. Kahvaltıda yoğurt tüketmek, öğle ve akşam yemeklerinde de et ve haşlama patates yenmesi tavsiye edilir.

YOĞURDUN ZAYIFLAMA İLE İLİŞKİSİ NASILDIR?

Bölgesel zayıflamada özellikle de kalça ve göbekteki yağlanmadan şikayetçi olan kişilerin bu yağları çok hızlı bir şekilde eritebilmesi için yanında ekstra protein ağırlıklı yiyeceklere yer vermesi daha doğru bir davranış olacaktır.

Karbonhidrata göre daha kolay sindirilebilen proteinli gıdalar, kişinin gün boyu kendini aç hissetmemesini sağlar. Bunun için yoğurtları öğün öncesinde yiyebilir ve yemek esnasında da daha az yemek yiyebilirsiniz. 

YOĞURT YEMENİN FAYDALARI NELER? ZAYIFLATIR MI?

Probiyotik özelliği ile sindirim ve boşaltım sistemini kontrolde tutar.

Kalsiyum deposu olan yoğurt, bölgesel zayıflamada son derece etkilidir. 

Doğru miktarda tüketildiğinde yağ yakımını kolaylaştırmaktadır.

Hazımsızlık sorununa karşı yoğurt tüketimi iyi gelmektedir.

İştah bastırıcı olduğu için uzun süreli tokluk hissettirir.

Göbek sorunundan muzdarip olan kadınların tüketmesi gereken şifalı besinlerdendir.

KİLO VERMEK VE GÖBEK ERİTMEK İÇİN ETKİLİ KLASİK YOĞURT KÜRÜ

MALZEMELER:

3 yemek kaşığı yoğurt
Yarım limon suyu
1 çay kaşığı pul biber

YAPILIŞI: 

İçi derin ve temiz bir kaseye yoğurdu ekleyin. Üzerine yarım limon suyu ekledikten sonra güzelce karıştırın. Çay kaşığı kadar pul biber ilave ettikten sonra kürünüz hazır hale gelecek.

TÜKETİM ŞEKLİ:

Gece uyumadan önce 14 gün boyunca uygulanmalıdır. 2 hafta geçtikten sonra göbeğinizin gittiğini ve kilo verdiğinizi fark edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

PRATİK VE LEZZETLİ! YOĞURT SOSLU ARMUT TATLISI

MALZEMELER:

2 tane armut
1 su bardağı yağsız yoğurt
1 yemek kaşığı bal
1 çay kaşığı fındık
1 çay kaşığı antep fıstığı
1 bardak su
Tarçın, safran

YAPILIŞI:

Taze aldığınız armutları soyduktan sonra boyuna olacak şekilde ortadan ayırın ve çekirdeklerini temizleyin. Daha sonra armutları tavanın içine yerleştirin. Suda eritilen safranı armutların üzerine ilave edip tarçın serpin. Armutlar yumuşayana kadar bekletip farklı kasede yoğurdu bal ve armutların pişme suyundan 2 kaşık kadarı ile çırpın. Armutları servis tabağına alıp yoğurtlu ballı sosu gezdirin.

Fındık ve fıstıkla göz zevkinize göre süsleyip tüketin.

Afiyet olsun…

Saçların uzaması kullandığınız ürünlere ve bakım malzemelerine göre değişiyor. Özellikle boyalı ve yıpranmış saçların uzaması daha geç olurken, doğal ürünlerle bakım yapan ve boyasız olan saçlar daha kolay uzar. Son zamanlarda kadınların saçlarını uzatmak için denedikleri bir yöntem var. Soğan suyu saç uzatılır mı? Soğan suyu kürü ile saç uzatanlar memnun mu? Soğan suyunun saça diğer faydaları neler? Aradığınız tüm soruların yanıtı haberimizin detaylarında bulabilirsiniz.

Soğan, yemeklere en güzel tadı veren kükürt, lif, B ve C vitamini açısından zengin bir besin kaynağıdır.İçerdiği asitler özellikle bağırsak ve mide enfeksiyonlarına karşı etkili olan soğan Türk mutfağının da vazgeçilmezleri arasındadır. Soğandan elde edilen suyun sağlığa olan faydaları bilmeyen yoktur. Ancak şimdi duyacaklarınıza hazır olun. Soğan suyunun saçlara hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar çok faydası bulunuyor. Özellikle saçlarının uzamadığından şikayetçi olanlar için mucize bir soğan kürü var. Bitkisel yöntemlerle saçlarını uzatmak isteyenlerin uygulayabileceği soğan kürünün saça birbirinden farklı faydaları olduğu öğrenildi. Tüm kozmetik ürünleri bir kenara bırakacak olan soğan kürüyle saçlarınızı kısa sürede uzatabilirsiniz. Nasıl mı? İşte soğan kürü hakkında merak edilenler:

Soğan suyu, saç dökülmesi sorununu ortadan kaldırarak yeni saç oluşumunu destekler. Beyaz saçların çıkmasını engellemek isteyenler soğan suyundan faydalanabilir. Mantar, egzama gibi saç derisi hastalıklarını ortadan kaldırma özelliği bulunan soğan suyu, saçın hızlı uzaması için de oldukça etkilidir. Soğan suyundaki bu özelliğin asıl maddesi ise sülfürdür. Sülfür kolajen dokuların üretimini arttırır. Soğan doğradığınız esnada gözlerinizi yaşartan madde ise kükürttür. Demir ve kükürt saç derisindeki kan dolaşımını arttırır. Artan kan dolaşımı ise saçın çok daha hızlı uzamasını sağlar.

SOĞAN SUYU KÜRÜ NASIL HAZIRLANIR?

1. Yöntem

– 1 litre su kaynatın

– Dört adet soğanın kabuklarını soyun ve doğrayın

– Kaynar su içine doğradığınız soğanları ekleyerek 10 dakika daha birlikte kaynatın

– Yıkadığınız saçlarınızı soğan suyu ile durulayın. Ertesi güne kadar saçlarınızı bir daha yıkamayın. Uygulayanlar koku olmadığını söylüyor ama eğer siz rahatsız olursanız ertesi günü beklemeden 2 saat sonra saçınızı tekrar yıkayabilirsiniz.

2. Yöntem

– 2 adet soğanı katı meyve sıkacağından geçirin

– Bu suyu saç derinize masaj yaparak uygulayın.

– Bir saat kadar saçlarınızda beklettikten sonra saçlarınızı masaj yaparak yıkayın.

3. Yöntem

– Bir bardak içerisinde soğan suyunu ve 1 yemek kaşığı kadar balı karıştırın. Saç derinize masaj yaparak uygulayın

– Yarım saat beklettikten sonra saçlarınızı masaj yaparak yıkayın.

4. Yöntem

– Küçük bir tencere içerisine 2 adet soğan ve üzerlerini bir miktar geçecek kadar su ilave edin.

– 6 dakika kaynattıktan sonra ılınana kadar bekletin

– Saç diplerinize masaj yaparak uygulayın ve saç bonesi takarak iki saat kadar saçınızda bekletin.

– 2 saat sonra saçlarınıza masaj yaparak saçlarınızı yıkayın.

Omurilik faaliyetlerini bitiren beyincik dejenerasyonunun ne olduğunu biliyor musunuz? Peki beyincik dejenerasyonun belirtileri nelerdir? Sizler için bu hastalığa dair bilinmesi gerekenleri araştırdık. İşte beyincik dejenerasyonuna dair bilinmesi gerekenler…

Vücudun tüm temel işlevlerinin bağlı olduğu omurilik soğanı beynin son kısmında yer alır.  Omurilik ve beyin arasında bulunan bu bölge hasara uğradığında ölümle sonuçlanır. Sinir sistemindeki tüm sinirsel işlevleri vücuda sinyal olarak veren bu önemli bölge de meydana gelen herhangi bir hastalığa beyincik dejenerasyonu denir. Bu hastalığın herhangi bir tedavisi halen bulunamamaktadır. 

BEYİNCİK ( OMURİLİK) DEJENERASYONU NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Beyin travması

Ensenin şiddetli bir darbe alması

Omuriliğin beyne doğru kayması

Beyindeki aşırı kanlanmanın bu gölgeye akması

Boyun bölgesinin ani hareketlenmesi ile burada bulunan damarların incinmesi gibi durumlar bu rahatsızlığa yakalanma riskini artırır.

BEYİNCİK ( OMURİLİK) DEJENERASYONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Karaciğerin iltihaplanması ve tedavisi olmayan bir şekilde hasara uğraması,

Vücudun dengesinin bozulmasına bağlı; bayılma ve şiddetli baş ağrılarının yaşanması,

İşlevsel yapılan bütün faktörlerde yavaşlama meydan gelmesi örneğin; konuşma, el hareketleri, görme ve duyma gibi işlevlerin azalması,

Kalp rahatsızlıklarının sık sık yaşanması,

Vücutta ortaya çıkan titremeler el ayak kontrolünün sağlanmaması gibi belirtilerle kendini gösterir.

En etkili antioksidan ve çözücü madde içeren limonu günlük tüketeceğimiz suyun içerisine katıp günde en az 1 litre tüketirsek vücudumuza neler olacağını biliyor musunuz? Yapılan araştırmalar sonucu limonun suyun sağladığı faydalar ortaya çıkarılmış. Özellikle bağırsak sorunlarına iyi geldiği ve yağ yakımını hızlandıran limon suyu hakkında merak edilen her şeyi haberimizin detayında bulabilirsiniz. Peki düzenli olarak limonlu su içersek ne olur? Limon suyunun faydaları nelerdir? Sizler için bu soruların yanıtını araştırdık.

Bir yıl boyunca düzenli tüketilen limonlu suyun vücuda sağladığı yararlar uzmanları bile şaşırttı. C vitamini deposu olan limon tadı bazen ekşimsi bazen ise acıdır. Yüksek tansiyon, ateş, kabızlık, diş problemleri, fazla kilo, ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Yılda iki defa hasat veren yıl boyu tüketilen limonun ağacı kışın yaprak dökmez. İçeriğinde C vitaminin yanı sıra potasyum, folik asit, bakır, magnezyum ve lif barındırır. Bu özellikleri sayesinde uzmanlar limon üzerinde araştırmalar yapmıştır. Yapılan bir araştırmada limonlu suyun kilo vermeyi hızlandırmasının yanı sıra birçok hastalığa da fayda sağladığı ortaya çıkarılmıştır. Vücudumuzun bağışıklığı ve sindirim sisteminin oluşturduğu genel hastalıkların komplikasyonlarını azaltığı gözlemlenmiştir. 

DÜZENLİ OLARAK LİMONLU SU İÇERSEK NE OLUR?

Vücut direncini etkileyen bağırsaklarda bazı yiyecek ve içeceklerin atıkları ile birikince ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan biri de kolon hastalıklarıdır. Bu hastalıkların en ileri boyutu ise kolon kanseridir. Bu yüzden her zaman iki barda ılık suyun içerinde limon sıkıp kahvaltıdan önce tüketirseniz. Gün boyu tükettiğiniz besinlerdeki zararlı hücre ya da bakterileri idrar veya dışkı yolu ile atabilirsiniz.

İçerdiği A ve C vitaminleri gözde oluşma ihtimal olan katarakt ve maküler dejenerasyonuna karşı koruyucu bir kalkan oluşturur. Antioksidan sayesinde de gözde iltihap birikimini engeller.

Güçlü antioksidan yalnız göz sağlığını değil cilt sağlığını da olumlu etkiler. Cildin deforme olmasını önleyerek kırışıklığı ve yaşlanmayı engeller.

Vücuttaki tüm toksinlerin biriktiği ve atıldığı karaciğerin fonksiyonlarının bozulması oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu yüzden ek takviyelerle karaciğerdeki fazla toksinlenme temizlenmelidir. Enzim faktörünü artıracak en etkili besin ise limondur. Limon direk olarak aşırı çözücü madde içerdiğinden su ile karıştırılarak tüketildiğinde daha etkilidir.

Kış aylarında zayıflayan bağışıklık sistemi ve artan virüs oranları üst solunum yolları hastalıklarına neden olur. Çok ciddi boyutlarda olmazsa bile kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen bu rahatsızlıklara karşı da limon suyu direnci artırır. 

İçerdiği asidik özellik sayesinde ağız içinde ve diş aralarında biriken enfeksiyonları temizlemede de etkilidir. Özellikle yatmadan önce bir bardak limon suyuyla 120 saniye gargara yapıp yatıldığında hem ağız kokusunu önlemiş olursunuz hem de tükürükteki asit oranını artırarak gece boyu ağız içinde enfeksiyon birikmesini engellemiş olursunuz.

Antioksidan özelliği sayesinde vücutta biriken ödem ve yağları kısa sürede atmanıza yardımcı olur. Boğaz, yemek borusu ve mideye kadar temizler. Yemek borusu kanseri, mide reflüsü gibi rahatsızlıkların yaşanmasını engeller.

LİMONLU SUYU KİMLER TÜKETMEMELİ?

Yüksek tansiyonu olan kişiler uzmanlarına danışarak tüketmeliler. Hamile ve emziren annelerin içmemesi gerekir. Bazı ilaçların yan etkilerini tetiklediğinden ilaçlardan en az 2 saat sonra tüketilmelidir. Cilt renkli açık olanların ise limonu yüz maskelerine kullandıklarında oldukça dikkatli olmalılar. 

Zona hastalığı, halk arasında ‘gece yanığı’ olarak da bilinir. Genellikle egzama ile karıştırılır. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Peki zona hastalığı (Gece yanığı) nedir? Zona hastalığının belirtileri nelerdir? Sizler sık yaşanan cilt sorunlarından biri olan zona hastalığı hakkında her şeyi araştırdık. İleri yaşlarda görüldüğünde ölümle bile sonuçlanan zona hastalığına dair merak edilenleri haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Suçiçeği hastalığı sırasında vücuda yerleşen varisella zoster virüsü, bağışıklık sisteminin zayıf düşmesiyle, kendini zona hastalığı olarak ortaya çıkarır. Zona hastalığı, ciltte belli bir bölgede oluşan kabarık, kaşıntı ve döküntü gibi belirtiler gösterir. Aynı zamanda depresyon, stres, yaşlılık ve vücudun direncini düşüren hastalıklarda zonaya neden olmaktadır. Varisella zoster virüsü, sinir köklerine yerleşen bir virüs olduğundan zona hastalığına yakalanan kişilerin şiddetli ağrılar yaşamasına sebep olur. En çok göğüs ve baş bölgesini etkileyen zona hastalığı, sırt, karın, kalça, kol, bacak ve boyunda da görülür.

ZONA HASTALIĞI TEKRARLAR MI?

Zona tekrarlanan bir hastalık değildir. Fakat bazı insanların vücut dirençlerinin zayıf olmasından dolayı hastalık tekrar ortaya çıkabilir.

ZONA BULAŞICI BİR HASTALIK MIDIR?

Suçiçeği hastalığı ya da zona geçirmemiş bir kişi zona yaralarına temas ederse, bu kişide virüs, suçiçeği hastalığı olarak ortaya çıkar. Çünkü varisella zoster virüsü vücuda ilk kez girmiştir. Zona ya da suçiçeği geçirmiş kişiler bağışıklık sistemleri zayıf olmadığı sürece hastalık kendini tekrarlamaz.

ZONA HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Zona hastalığında da suçiçeğinde olduğu gibi erken tanı çok önemlidir. Hastalığın ilk üç günün de virüsün sinir sistemine yayılmasını engellemek için ilaç tedavisine başlanması gerekir. Aynı zamanda hastanın bağışıklık sistemi zayıf ise bunun için ek ilaç takviyesi yapılır. Eğer tedavi aksatılırsa ciltte meydana gelen yaraların ve döküntülerin iyileşmesi yıllar sürebilir.

ZONA HASTALIĞINA İYİ GELEN YİYECEKLER?

Kuşburnu; içerdiği antivirüs maddeleri sayesinde ciltte virüsler yüzünden deforme olmuş alanları temizler. Kuşburnundan yapılan çay ile bu hastalığın şiddetli ağrılarını azaltabilirsiniz.

Zerdeçal; hemen hemen her şeye faydası olan bu besinin zona hastalığına da iyi gelir. 

Bal; zona hastalığı ile savaşmanın en kolay yolu bağışıklığı güçlendirmektir. Bu yüzden bal ile vücudun direncini artırarak bu hastalıktan daha hızlı bir şekilde kurtulabilirsiniz.

Semizotu; omega-3 yağ asidi bakımından balıktan daha zengin olan bu ot ile vücuttaki vitamin eksikliğini gidererek sinir hücrelerini güçlendirebilirsiniz. 

Tesettür giyimin öne çıkan parçalarından trençkot, kap ve pardesü modelleri, 2019 yaz sezonunda farklı modellerle karşımıza çıkıyor. Açık renklerin daha sık kullanıldığı trençkot, kap ve pardesü modelleri, farklı çanta ve ayakkabılarla bütünleştiğinde daha şık bir görüntü sunuyor. Sizler için 2019 yazının trençkot, pardesü ve kap modellerini derledik. İşte 2019 yaz sezonunun en şık trençkot, pardesü ve kap modelleri!

Yaz sezonunda moda denilince akla direkt t-shirt, elbise veya jean gelir. Ancak bilinmesi gereken bir şey vardır ki o da; yazın sadece bu parçalar değil trençkot, pardesü ve kap modelleri de yaz sezonunda oldukça ilgi görür. Tesettür modasının en trend parçalarından olan trençkot, pardesü ve kap modelleri, dış giyim adına gardıroplardan asla eksik edilmemesi gereken parçalardan. Peki 2019 yaz sezonunun trençkot, pardesü ve kap modelleri hangi fiyat aralıklarında yer alıyor? Trendyol, Koton, Sefamerve, Allday, Pazarium ve Armine gibi markaların trençkot, kap ve pardesü modelleri nasıl? İçeriğimiz içerisinde 2019 yaz trençkot, pardesü ve kap modasına yakından baktık hem de kap, pardesü ve trençkot tercih ederken ve kombinlerken dikkat edilmesi gerekenleri derledik:

TRENDYOL: 110. 50 TL

ALLDAY: 135 TL

2019 YAZ TRENÇKOT, PARDESÜ VE KAP MODELLERİ

Çoğunlukla tesettür modasının tercihi olan kaplar için sezonuna uygun bir kombin tercih edilir. Bir kap seçerken; dikkat edilmesi gereken en önemli şey modeli değil, giyen kişinin boy ve kilosudur. Boyunuza ve kilonuza uygun olmayan bir kap modelini, sırf şık diye seçmeniz yanlış bir kombin tercihi olacaktır. Bununla birlikte sizi sıkmayacak kap modellerini de tercih etmeniz gerekir.

SEFAMERVE: 90 TL

PAZARİUM: 100 TL

Pardesü seçerken dikkat etmeniz gereken ise; pardesünün modelidir. Ağır düğmelerin baskın olduğu modeller daha çok kış ayları içindir. Bu sebeple daha hafif bir görünümün hakim olduğu pardesü modellerini tercih etmeniz önerilir.

KOTON: 163 TL

ALLDAY: 70 TL

Son olarak; trençkot modellerini tercih ederken, önem vermeniz gereken kumaşlardır. Sizi saran ve hava koşullarına karşı koruyan bir kumaş türünden yapılmış trençkotları tercih etmeniz önerilir.

ARMİNE: 340 TL

ARMİNE: 280 TL

Yaz aylarının vazgeçilmezi, uzmanların özellikle kadınlar için yaşlanma karşıtı olduğu hakkında sık sık uyardığı güneş kremleri bir yandan bakım yaparken bir yandan da koruması çok önemlidir. Kozmetik dünyasında birbirinden farklı etkileri olan güneş kremleri bulunuyor. Peki en etkilisi hangisi? Bu yaz sizi güneşten koruyacak hem de bronzlaşmanızı sağlayacak en iyi güneş kremlerini seçtik.

Cildinizin genç ve dinamik görünmesini sağlamak için en önemli etken, cildinizi zararlı güneş ışınlarından korumaktır. Bunun için mutlaka yaz ve kış aylarında güneş kremi kullanılmalıdır. Yapılan bir araştırmaya göre erken yaşlanmanın ve kırışıkların en büyük sebeplerinden biri zararlı güneş ışınlarından bilinçli korunmamak olduğu sonucuna varıldı. Uzmanlar özellikle Temmuz ve Ağustos ayına vurgu yaparak, erken oluşabilecek kırışıkların önüne geçilmesini öneriyor. Hazır sıcaklar gelmişken, sizlere ışık tutabilecek en etkili ve en iyi güneş kremlerini detaylı bir şekilde inceledik.

EN İYİ VE ETKİLİ GÜNEŞ KREMLERİ

-Kiehl’s Ultra Light Daily UV Defense / 199,00 TL

Hem günlük hem de deniz sonrasında kullanıma uygun olan bu güneş kremi, SPF 50 koruma faktörü sağlıyor.  İçeriğindeki Fransız Kızıl Gülü özü sayesinde, fazla güneşe maruz kalan tahriş olmuş cildi sakinleştirir. Hafif dokusuyla hemen emilir ve ciltte beyaz lekeler halinde kalmaz. 

– La Roche-Posay Anthelios AC Anti-Shine Matte Fluid / 63,00 TL

Özellikle yağlı ve sivilceli ciltler için üretilmiş olan bu güneş kremi, hemen etkisini göstermektedir. Cildinizin parladığından şikayetçiyseniz ürünün en önemli özelliği matlaştırıcı etkisinin olması. Kullananlar tarafından çok beğenilen bu güneş kremi, günlük kullanım için oldukça uygun.

– Murad City Skin Age Defense / 252,00 TL

Tamamen mineral yapıda olan Murad City Skin Age Defense, zararlı güneş etkenlerinden dolayı oluşan cilt kırışıklarının önüne geçiyor. Hafif yapısı sayesinde hassas ve reaksiyon göstermeye meyilli cilde sahip olanların vazgeçilmez güneş kremi haline geldi. İçerisinde bulunan C vitamini sayesinde cildin parlak ve sağlıklı görünmesini sağlar.

-Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion / 189,00 TL 

Güçlü bir cilt korumasına sahip güneş kremi arıyorsanız, Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion tam size göre. Bu güneş kreminin en önemli özelliği suya dayanıklı olması. Tatil günlerinin vazgeçilmezi olacak Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion, özel SuperVeil-UV 360 teknolojisi ile cildi UVA/UVB ışınlarından ve ışın yaşlanmasına karşı korur.

– Daylong Extreme SPF 50+ / 54,00 TL

Suya ve terlemeye karşı dayanıklı olan güneş kremi, yüksek koruma etkisi sayesinde cildi zararlı güneş ışınlarına karşı korur.  Ayrıca içerisindeki E vitaminiyle cildin ihtiyacı olan bakımını da yapıyor. 

5. hastalık olarak bilinen ”Tokatlanmış yanak sendromu” çocukluk çağında görülen yaygın bir bulaşıcı hastalığıdır. Yanaklarda tokat yemiş gibi kızarıklık ve vücutta döküntülerle beliren beşinci hastalık hakkında bilinmesi gerekenleri derledik. Bebeklik ve çocukluk dönemi hastalığı: Tokatlanmış yanak sendromu belirtileri ve tedavisi…

Tıp literatüründe ‘Beşinci hastalık’ olarak tanımlanıp halk arasında daha çok ‘Tokatlanmış yanak sendromu’ olarak geçen rahatsızlık çocukluk döneminde görülen hastalıklardan biridir. Kötü huylu olmayan, döküntülü, hafif aşamalı seyreden ve bulaşıcı bir özelliği bulunan beşinci hastalık, parvovirüsten kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Belirti olarak su çiçeğine benzer özellikler gösteren beşinci hastalıkta yani tokatlanmış yanak sendromunda ailelerin bilinçli olması önemli bir özellik taşır. Her hastalıkta olduğu gibi hangi belirtilerde ne yapılması gerektiğini bilmek o hastalığın daha kolay atlatılmasına yardımcı olur. Peki (Beşinci hastalık) Tokatlanmış yanak sendromu hakkında bilinmesi gerekenler neler? İşte cevabı…

TOKATLANMIŞ YANAK SENDROMUNUN BELİRTİLERİ

– İsminden de anlaşılacağı gibi yanağa tokat atmış gibi net, yoğun ve düzenli kızarıklıklar,

– Yanaklardan kol ve bacaklara sıçrayan kızarıklar,

– Daha sonra el ve ayak parmaklarından itibaren kalça ve gövdede döküntüler,

– Ateşlenmeyle beraber kaşınma, yorgunluk ve halsizlik,

– Baş ve boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi belirtiler beşinci hastalığın en önemli göstergeleridir.

Yukarıda bahsedilen belirtilerin işareti olan beşinci hastalık alerjik, ürtikeryal döküntülerle ya da başka döküntülü hastalıklarla ayırt edilemeyebiliyor. Bulaşma riski fazla olan bu hastalık döküntüler belirmeden önce de bulaşabilir. Tükürük ile damlacık ile yayılıp nefes yoluyla taşınan bu rahatsızlıkta aileler dikkatli olmalıdır.

KIZARIKLIKLAR KALICI DEĞİL…

Hastalıkla beraber ortaya çıkan kızarıklıklar 2-3 gün içerisinde kendiliğinden kaybolur ve genelde kaşıntılı olmaz. Baş kısmından başlayıp aşağıya doğru yayılan döküntüler en fazla 1 hafta sürüyor. Özellikle okul çağı dönemindeki çocuklarda görülen beşinci hastalık, bağışıklığı düşürüyor. Bu nedenle aile bireylerinin bilgili olması ve çocuğun gözlem altında olması önemlidir.

DÖKÜNTÜSÜZ DE BULAŞABİLİYOR…

Sadece döküntülerle ortaya çıkmayıp aynı zamanda hastalık, tükürük ve damlacık yoluyla da bulaşabiliyor. Döküntü sırasında suçiçeği ya da kızamık kadar yoğun bulaştırıcılık riski olmasa da her döküntülü hastalık gibi dikkatli olunmalıdır. 

ATEŞİN KONTROL ALTINDA OLMASI ÖNEMLİ!

Hastalığın genelde ön habercisi ateş olur. Özelikle beşinci hastalıkta döküntüyle birlikte ateş görülür ancak birkaç gün içerisinde hem döküntü hem ateş ortadan kalkar. Fakat daha sonra tekrar ateşlenme oluyorsa başka hastalıklarında habercisi olabileceği düşünülmeli.

TOKATLANMIŞ YANAK SENDROMU (BEŞİNCİ HASTALIK) NE KADAR SÜRER?

Belirtiler görüldükten 5-10 gün sonra rahatsızlık yavaş yavaş hafifler. Başlıca belirtisi yanaklarda kızarıklık olan rahatsızlık haftalar sonra bile banyodan, egzersizden, güneş ışığına maruz kaldıktan sonra yeniden görülebilir. Bu normal bir durumdur.

Ciddi bir rahatsızlık olmayan bu hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Çoğu zaman belirtilere yönelik tedavisi yapılır. Doktorun çocuğun döküntüleri fazla ve kaşınıyorsa bazı alerji ilaçları, ateşini düşürmek için parasetamoller verebilir. 

Sağlık açısından inanılmaz faydaları bulunan ve Kuran-ı Kerim’de adı geçen hurmayı güçlü kalsiyum kaynağı olan yoğurt ile beraber tükettiğinizde kısa zamanda kilo verebilirsiniz. Tamamen sağlıklı ve doğal yollarla kilo verebileceğiniz hurma-yoğurt diyetindeki püf noktaları ve nasıl zayıflayabileceğinizi sizler için derledik. Peki hurma ve yoğurdu beraber yemek gerçekten kilo verdiriyor mu? Hurma ve yoğurtla nasıl kilo verilir? İşte en sağlıklı yoğurt ve hurma diyeti…

Kuran-ı Kerimde adı geçen ve şifa dolusu bir meyve olan hurmanın insan vücudu açısından sayılmayacak kadar çok faydası vardır. Pek çok yerde kendisinden bahsedilen hurma ile ilgili ayetlerden birisi de, ”Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez -yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” En’am Suresinin 141. ayetinde geçmektedir. Günlük hayatta yaşanan çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği bilinen hurma, sağlıklı olmasının yanı sıra tok tutucu özelliği sayesinde kilo vermeyi de kolaylaştırıyor. Yoğurtla beraber tüketildiği zaman daha da etkili hale gelen hurmayı bir çeşit diyet meyvesi olarak da tüketebilirsiniz. Hem sağlık hem de kilo verdirmede olumlu etkileri olduğu bilinen hurmayı beslenme programınıza dahil ederek kilo verme sürecinizi kolaylaştırabilirsiniz. Peki hurma ve yoğurt ikilisi nasıl tüketilmeli?

HURMA VE YOĞURT DİYET LİSTESİ

Sabah kahvaltısı:

1 kase light yağsız yoğurt ve 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

Öğlen yemeği:

1 kase light yağsız yoğurt ve 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

Akşam yemeği:

1 kase light yağsız yoğurt 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

YOĞURT VE HURMA İLE DİYET NASIL YAPILIR?

Kilo verdirici hurma ile yoğurt diyetinde her gün 21 adet hurma tüketmelisiniz. Ayrıca yağsız bir şekilde satın aldığınız yoğurttan da 3 kase yemeye gayret göstermelisiniz. 1 hafta boyunca uygulayacağınız bu kür ile 5 kilo verme hedefini tutturma ihtimaliniz oldukça yüksektir.

3 öğün sabah, öğle ve akşam olmak üzere 1 kase yoğurt ve 7 adet yaş hurma yenilmesi gerekiyor. Bunların haricinde bir şey tüketmediğiniz takdirde tartıda çıkacak olan sonucu heyecanla bekleyebilirsiniz.

Hurma ile yoğurt diyetinde tüketeceğiniz yoğurt, karnınızı tok tutacak hem de vücudunuza protein kazandırmış olacaktır. Hurma ise içerisindeki liflerle hazmı kolaylaştıracaktır. Eğer hurmanın kilo verdirici özelliğinden faydalanmak istiyorsanız, yaş olanlarını tüketmelisiniz.

HURMA- YOĞURT DİYETİNE ALTERNATİF: HURMA İLE SU DİYETİ

Herkesin bünyesi aynı derecede olmadığı için kimileri hurma ve yoğurt ikilisini severek tüketebilir iken kimileri hurma ve yoğurdu aynı anda kaldıramayabilir. İşte tamda bu durumda hurmadan umudunuzu kesmemek adına alternatif hurma-su diyetini tercih etmek olacaktır. Bu diyet programında uyulacak tek kural öğle ya da akşam yemekleri öncesinde hurma ve su tüketmektir.

Hurma sayısı 7 önerilse de su içerisinde bekletilmiş hali ile uygulanmalıdır. Bu diyeti yaparken şeker, tuz, beyaz ekmek gibi kilo yapıcı besinleri yememeye gayret göstermelisiniz.

HURMANIN FAYDALARI NELER? NEDEN HURMA YEMELİYİZ?

– Hurma tüketmemiz için en önemli sebeplerin başında, Kuran-ı Kerimde şifalı olması yönüyle adı geçen bir meyve olması ve Peygamber Efendimiz (SAV)’in bizlere önermesi gelir.

– Özellikle lohusa döneminde bol miktarda tüketilmesi gereken hurma, annenin sütünü arttırmaya yardımcı olur.

– Metabolizmanın hızlı bir şekilde çalışmasını sağlar. Böylelikle daha kolay kalori yakmış olacaksınız.

– Rahim kaslarını güçlendirerek doğum sancılarını azaltır.

– Yüksek lifli yapısı ile bağırsak ve rahim kanseri riskini azaltır.

– Sindirimi kolaylaştırarak kabızlığa karşı oldukça etkilidir.

Anadolu mutfağının enfes tatlarından biri olan birbirinden farklı ve lezzetli reçel tarifleri, kahvaltılarımızın olmazsa olmazıdır. Tatlı ihtiyacımızı gidermeye yarayan reçelleri sizde diyete uygun hale getirerek gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Peki diyette reçel nası yenir? Evde şekersiz reçel nasıl yapılır? Birbirinden özel ve farklı tatları ile şekersiz reçel yapmanın püf noktaları… tüketilen birbirinden nefis tatlardan biriside reçellerdir.

Sabah kahvaltılarında sofraya konan, birbirinden renkli ve lezzetli tarifleri ile tüketilen reçeller, sıcacık ekmeklerin yanında kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği bir alternatiftir. Ekmeklerin üzerine sürüldüğü zaman damakta hoş bir tat oluşturan reçel, belli miktarlardaki şekere meyvelerin eklenmesiyle pişen enfes lezzetlerden biridir. Ancak, masum görünen bu tatlar hiç farkında olmadan kilo alımımıza neden olabilir. İçerisinde yoğun miktarda şeker barındıran şekerler, fit görünümünü zamanla bozarak daha kilolu görünmeye yol açabilir. Peki kilo almama dikkat eden kimseler hiç mi reçel yememeli? Diyette reçel yemenin bir formülü var mı? Evde pratik ve lezzetli şekersiz reçel yapımı…

2 MALZEME İLE FARKLI ŞEKERSİZ REÇEL YAPIMI

MALZEMELER

– 2 kilogram patlıcan

– 5 kilogram çekirdeksiz yeşil üzüm

YAPIMI

Yeşil üzümleri güzelce yıkayıp tülbentte ezip sıktığınız suyu tencerede kaynatın. Patlıcanları alacalı şekilde soyup sağ ve sol tarafa çizikler atın. Patlıcanları kaynamış suya ilave edip 10 dakika kaynatın. Patlıcanları süzüp soğuk suda 2-3 dakika akdar bekletin.

Patlıcanları kaynamış üzüm suyuna koyup kısık ateşte kaynatın. Reçel kıvamını aldıktan sonra serin bir yerde muhafaza edin. Kapakları sıkıca kapattığınız kavanozlarda dilediğiniz zaman reçel alabilirsiniz.

Afiyet olsun…

ŞEKERSİZ ÇİLEK REÇELİ TARİFİ

MALZEMELER

– 500 gram çilek

– 1/2 adet limon

– 300 gram kuru üzüm

– 10 adet hurma

– 4 su bardağı sıcak su

YAPIMI

Hurma çekirdeklerini çıkardıktan sonra kuru üzümlerle beraber bir kaseye koyun. Sıcak su koyduktan sonra 10-15 dakika bekletip yumuşamalarını sağlayın. Ardından blenderdan geçirip tülbent ile suyunu süzüp çileklerin saplarını ayırarak tencereye alın.

Süzdüğünüz suyu üzerine koyup pişirmeye başlayın. Kısık ateşte koyu bir hal alında soğumaya bırakıp, cam kavanozda saklayın.

Afiyet olsun…

KAYISILI DİYET REÇEL TARİFİ

MALZEMELER

– 750 gram taze iri kayısı
– 1 büyük ayva
– 400 ml elma suyu

YAPILIŞI

Yıkanmış kayısıların çekirdeklerini çıkartıp dilimlenmiş şekilde kenara koyun. Ayvayı soyup doğradıktan sonra çekirdekleri ile birlikte suda kaynatın. Çekirdeklerin çıkartılmaması ayvanın renk ve kıvamını belirleyecektir.

Kayısı ve ayva, elma suyuna karıştırıp kaynatın. Karışıma isteğe göre tarçın ya da zencefil ilave edilebilir. Çok fazla bekletilmeden tüketilmelidir.

Afiyet olsun…

REÇELDE KAÇ KALORİ VAR? REÇELLERDE KALORİ CETVELİ:

Kayısı Reçeli (100 g): 287 kcal
Portakal Reçeli(100 g): 299 kcal
Çilek Reçeli(100 g): 285 kcal
Kiraz Reçeli(100 g): 285 kcal
Ayva Reçeli(100 g): 206 kcal
Vişne Reçeli(100 g): 285 kcal