Bebek beslenmesinde önemli bir yeri olan biberon mamalarının bebeğinizi doyurmasının yanı sıra gelişimini de olumlu etkilemesi önemlidir. Ek gıda döneminde bebeklere verilebilecek olan lezzetli mama tariflerinde aranan bir diğer öncelikte pratik ve zahmetsiz hazırlanmasıdır. Annelerin bebeklerinde hazırlayabileceği enfes mama tariflerini sizler için derledik. Biberon maması nasıl hazırlanır? Evde biberon maması tarifleri neler? Doyurucu ve besleyici mama tarifleri…

Sağlıklı bir büyüme ve gelişim için bebeklerin ilk altı aylık döneminde uzmanlar sadece anne sütünü öneriyor. Doğum sonrası bebeğini dünyaya getiren annelerin bebekleriyle ilk kavuşmanı olan emzirmede ikili arasında ten tene temas sağlanacağı için aradaki sevgi ve kuvvet bağı güçlenecektir. Emzirme sonrasında anne ile bebek eve taburcu edildiği zaman doğru emzirme yöntemleri ile sağlıklı bir beslenme gerçekleştirilebilir. Bebeğiyle beraber yeni düzene alışmak durumunda kalan anneler, altı aylık dönemden sonra bebeklerinde devam sütü ile birlikte ek gıdaya başlar. Bebeğin beslenmesinde sadece çeşitlilik oluşturması için tercih edilen bazı gıdalar ya da mamaların bebeğin ihtiyaçlarına uygun olması gerekir.

Kullanılan her malzeme her bebekte aynı etkiyi oluşturmaz iken bazılarında alerjiye neden olabiliyor. Bu nedenle bebeğinize vereceğiniz her besini önce doktora danışın sonra uygulayın ya da uygulamayın. Hangi ayda hangi gıdaları vermeniz gerektiğini iyi bildikten sonra bir sorun görülme ihtimali de olmaz.

Bebeğinize hazırlayabileceğiniz mama tarifleri…

BESLEYİCİ VE DOYURUCU BİBERON MAMASI TARİFİ

MALZEMELER:

1 tane bıldırcın yumurtası (Haftada en çok 2 defa olmak şartıyla)
Yarım muz
3 tane cici bebe bisküvisi
1 tatlı kaşığı pekmez yada bal
1 tatlı kaşığı yulaf ezmesi
175 ml süt

YAPILIŞI:

Mama yapımına ilk önce bıldırcın yumurtasını 2 dakika haşlamak ile başlayın. Tam pişmiş değil çok çiğde değil orta bir kıvam elde ettikten sonra karıştırma kasesine muz, yulaf ezmesi, pekmez ve bebek bisküvisini ilave edip blenderdan geçirin.

Ardından süt döküp yeniden blender kullanın. (Alerjisi olan bebeklere süt yerine su kullanın). Mamayı biberona aktarıp afiyetle tüketmesini sağlayın…

BEBEKLER İÇİN DOĞAL BİBERON MAMASI TARİFİ

MALZEMELER:

1 su bardağı keçi sütü
2 su bardağı su
3 tatlı kaşığı pirinç unu
3 kesme şeker

YAPILIŞI:

Yukarıda bahsedilen tüm malzemeleri bir araya getirip güzelce kaynatın. Oda sıcaklığında bekletip bebeğiniz aç olduğunda verin. İşte bu kadar basit!

BİBERON İÇİN PİRİNÇ UNU MAMASI TARİFİ

MALZEMELER:

1 bardak su
3 tatlı kaşığı pirinç unu
6 ölçek mama tozu

YAPILIŞI:

Pirinç ununu suyla birlikte soğukken karıştırın ve ağır ateşte yavaşça kaynatın. Koyu bir kıvam alınca mama tozunu ekleyip biraz daha karıştırın. Soğuduktan sonra bebeğe verin. Buzdolabında 2-3 günden çok bekletmeyin.

Çocukluk döneminde sık rastlanan problemlerden biri olan tırnak yeme alışkanlığı, özellikle de annelerin çocuklarında en son görmek istediği bir manzaradır. Bu durum karşısında telaşlanan anne ve babalar çocuklarında tırnak yeme alışkanlığını bıraktırmak için çeşitli çözüm yolları ararlar. Tırnak yemeye başlayan çocuklarda bu alışkanlığın görülmesinin nedenleri neler olabileceğini sizler ve çocuklarınız için araştırdık. Peki tırnak yeme alışkanlığı nasıl önlenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? İşte tırnak yemenin nedenleri…

Toplum içerisinde büyük küçük demeden ne yazık ki hemen hemen herkesin ya kendisinde ya da çevresinde karşılaştığı bir problem olan tırnak yemek alışkanlığı, özellikle de 3-4 yaş grubundan itibaren kendini gösterebiliyor. Biz yetişkinlerin bile alışkanlık haline getirebildiği tırnak yeme durumu genelde strese bağlı olarak ortaya çıkar. Yetişkinlik döneminde sınav stresi, ayrılık kaygısı ve şiddet gibi nedenlerden dolayı farkında olunmadan elin ağza gitmesi ile gerçekleşen tırnak yeme durumu, hem sağlık açısından çok zararlı hem de görünüm açısından kişi sağlıklı olsa bile kusurlu görünüme yol açar. Yetişkinlik ve çocukluk döneminde görülen tırnak yeme alışkanlığı, erkeklere nazaran kızlarda daha sık görülür. Peki kişiden kişiye değişebilen bu alışkanlıkta tırnaklar neden yenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? Tırnak yeme alışkanlığı nasıl bırakılır? Tırnak yemenin etkili çözümleri…

Davranış bozuklukları olarak tanımlanan tırnak yeme alışkanlığı, çocukluk döneminin bir parçası olduğunda yetişkinliğe göre daha zor ve geç bir sürede çözüme kavuşabiliyor. Ev içerisindeyken anne ya da baba çocuğunun tırnağını yediği fark ettiği zaman önlemek amaçlı eline hafif vurabilir. Ancak bu şekilde davranmak sorunu halletmekten çok dikkat çekmek için daha fazla elini ağzına getirmesine sebep olabilir.

Çocuğun tırnak yediği fark edildiği zaman öncelikli olarak altında yatan psikolojik sorunun çözülmesi gerekir. Sınav stresinde olan bir çocuk stresten dolayı elini sık sık ağzına getirebilir. Bunun için yapılabilecek en mantıklı şey sınav stresi sorununu ortadan kaldırmaktır.

OKUL DÖNEMİNDE TIRNAK YEME SORUNU

Okul dönemindeki bir çocuğun sınıf arkadaşlarında tırnak yiyen biri varsa onları kendilerine rol model alıp bir süre sonra kendisi de tırnaklarını yiyebilir. Başından geçen bir olayda çocuğun tırnak yemesine sebep olabilir. Mesela; boşanma, ilgisizlik, kardeş kıskançlığı ya da büyük yaşlarda görülen sınav stresi gibi faktörler tırnak yemeyi tetikliyor. 

TIRNAK YEMEYE İTEN SEBEPLER

Bırakılması gereken kötü alışkanlıklardan birisi olan tırnak yeme, insan sağlığını riske atıyor. Dolayısıyla tırnak yiyen kişilerin bir an önce bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri gerekiyor. Peki tırnaklar neden yenir? İşte araştırmalarla kanıtlanmış tırnak yeme nedenleri…

1- Yapılan araştırmalar, psikolojik olarak rahatlamaya çalışmalarının bir yansıması olduğu için kişiler stresli yada baskı altındayken tırnak yeme eğilimi gösteriyor.

2- Bir başka araştırma, kişinin tırnak yeme alışkanlığının geçmiş zamanlarda yaşanan bazı olaylardan etkilenerek tırnak yeme alışkanlığına başlamış olabileceğini gösteriyor.

3- Uzmanlar, tırnak yeme alışkanlığı olan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar kişilerin, ailesinde de bu alışkanlığa sahip en az bir kişi olduğunu gösteriyor.

4- Stresli, kaygılı ve endişeli zamanlarda tırnak yeme alışkanlığına daha sık rastlanıyor.

TIRNAK YEME ALIŞKANLIĞI NASIL BIRAKILIR?

– Çocuk elini ağzına getirdiği zaman söz ile ikaz etmek yerine dikkatini farklı bir yere çekmek için başka bir yere yönlendirilebilir.

– Tesbih ağacı yağını tırnaklara sürüp üzerinde kurumasını bekleyin. Farkında olmadan tırnağını ağzıan getirdiğinde gelecek olan acı tattan dolayı tırnak yemeyi bırakacaktır.

– Tırnak yeme davranışı esnasında farkındalığı arttıran ifadelere yer verilebilir.

– Herhangi bir sıkıntısı olduğu zaman rahat bir şekilde ailesine açabilme güveni verilmelidir.

– Tırnak yemeyi önleme amaçlı üretilmiş ojeler sürülebilir.

– Kulağa komik gelebilir ama yara bantlarını tırnak bölgesine kapatıp elini ağzına getirmesi önlenebilir.

– Tek bir acı kabağı kase içinde güzelce ezdikten sonra suyunu çıkartıp çocuğunuzun tırnaklarını bu suya değdirmesini isteyin.

”Acı ojeler tırnak yemeyi gerçekten önlüyor mu?” haberini okumak için

İnsan vücudunun en kirli bölgesinin neresi olduğunu biliyor musunuz? Banyo yapıldığında bile temizlenmeyen ve içerisinde milyonlarca virüs barındıran bu yer hakkında uzmanlar ciddi uyarılarda bulundu. Peki vücudun en kirli yeri neresi ve nasıl temizlenir? Parazitlerin neden olduğu hastalıklar nelerdir? Sizler için uzman uyarıları ve vücudumuzdaki en kirli yere dair her şeyi haberin detayına ekledik.

İnsan anatomisi oldukça karışıktır. Yüzyıllardır tıp dünyası bu anatomiyi çözer ve ona hasar veren faktörleri inceler. Hassas olan vücut sistemlerden meydana gelir. Bu sistemler; dolaşım, iskelet, boşalım, sindirim ve sinirlerden oluşur. Organların fonksiyonel işleyişini düzenleyen bu sistemlerin arasındaki iletişimi sinirler dokular aracılığı ile sağlar. Anne karnında herhangi bir genetiksel bozukluk olmadığı sürece muhteşem işler. Ancak dünya ve çevresel faktörlere maruz kaldıktan sonra bazı hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Kulağa tiksindirici gelse bile insan sağlığı için doğadaki bazı bakterilere ihtiyaç vardır. Ancak bu bakterilerin hepsi fayda sağlamaz. Kulak, bağırsak, mesane, burun ve göbek deliğinde birikirler. Yapılan son çalışmalarda kirpik dibi ve kaşlarda da parazitlerin olduğu tespit edilmiştir. Tüm bunlar yeterli bir şekilde temizlenmemekten dolayı yaşanır. Vücudunda yaklaşık 100 trilyon bakteri yaşar. Düzenli olarak vücudumuzu temizlemezsek zararlı olan bakteriler hastalıklara neden olabilirler. 

PARAZİTLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?

Boğaz enfeksiyonları,

Burun bezlerinde büyüme ve sinüs tıkanıkları,

Bağırsak bozulması sonrası kabızlık ya da ishal yaşanması,

Orta kulak iltihabı, 

– İştahsızlık ve aşırı kilo kaybı,

– Düzensiz yemek yeme istediği,

– Kirpik dibinde iltihap nodülleri, kaşlarda kepeklenme,

– Cilt yüzeyinde hasarlar,

– İdrar yollarında iltihaplanma,

VÜCUDUN EN KİRLİ YERİ NERESİ VE NASIL TEMİZLENİR?

Bazı dermatologlar vücudumuzun en kirli bölgesinin göbek deliği olduğunu söylüyor.
Temizlemeyi unuttuğumuz göbek deliği, gün içerisinde bir çok bakterinin biriktiği yer olduğu ve bu bakterilerin bazıları ciddi rahatsızlıklara da neden olabileceği hakkında araştırmalar sonucu elde edildi.

Göbek deliği, bazı insanlarda çıkık bazı insanlarda daha çukurdur. Bu yüzden temizlik, göbek deliğinin çukurluğu dikkate alınarak yapılmalıdır.Göbek deliği çıkık olan kişiler sıcak su ve sabunlu lifle temizlenmelidir. Göbek deliği çukur olan kişiler ise duş sırasında bölgeye çok fazla baskı uygulamadan liflemelidirler. Bunun dışından sıcak su ve tuzu birbirine karıştırarak kulak pamuğu yardımıyla bölgeye sürüp göbek deliği temizliği yapabilirler.  

Doğada bulunan en güçlü iki antiseptik besin olan bal ve sarımsak karışımının vücudu adeta yenilediğini biliyor muydunuz? Peki bal ve sarımsak karışımı nasıl hazırlanıyor? Ayrıca her gün bal ve sarımsak karışımından bir kaşık yerseniz ne olur? Sizler için bu mucize karışıma dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında nasıl hazırlanacağı ve tüketileceğine dair bütün bilgiler mevcuttur.

Yapılan araştırmalarda sarımsağın tüm faydalarını vücuda sağlayabilmesi için çiğ tüketilmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak kokusundan dolayı çiğ tüketilmesine yanaşılmadığından uzmanlar bal ile tüketilmesini öneriyor. Balın bileşenleri ile sağlığı faydalar iki katına çıkan sarımsağın birçok hastalığı engellediği uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Aç karan tüketilmesi tavsiye edilir. Sarımsak, toprak altında yetişen ve içeriğinde milyonlarca faydalı asit barındıran bir besindir. Germanyum ve selenyum maddeleri bakımından zengin olan topraklarda yetiştiğinden insan sağlığına birçok faydası vardır. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan sarımsak kadar bal da arılar tarafından milyonlarca çiçeğin poleni alınarak üretilir. Bu iki maddenin bir araya gelmesi ile alternatif tıbbın en güçlü ilacı ortaya çıkmış olur. 

İŞTE 7 GÜN BOYUNCA SARIMSAĞIN ÜZERİNE BAL DÖKÜP YERSENİZ…

Bu iki besinde kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle tromboz ve varislerin oluşumunu engeller. İçerdikleri sülfür maddesi vücuttaki kan akışını dengeler.

Kalp sağlığını kötü etkileyen yüksek tansiyon rahatsızlığı içinde kan akışının dengede olması gerekir. Bu karışım kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon ve buna bağlı gelişebilecek kalp hastalıkları riskini azaltır.

Çiğ sarımsak “alisin maddesi” bakımından oldukça zengindir. Bu madde damarlarda birikmiş kötü kolesterolü temizleyerek kan dolaşımını destekler. Aynı zamanda trigliserit seviyelerinin de dengede kalmasını sağlar.

Vücuttaki dengesiz enflamasyon yüzünden ortaya çıkan kronik rahatsızlıkları azaltmak için de uzmanlar bu karışımı öneriyor. Ayrıca bu karışım ödem toplamayı engelleyerek, kas rahatsızlıkları için doğal ağrı kesici oluyor. 

İki besinde de yüksek miktarda bulunan antimikrobiyel maddeler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun zararlı hücrelere karşı savunmasını artırır. 

Enfeksiyon virüsü sonucu ortaya çıkan boğaz iltihaplanmasını da önleyen bu mucize karışım, sürekli öksürüklerde de doğal tedavi olarak kullanılır.

PEKİ BU KARIŞIM NASIL HAZIRLANIR?

MALZEMELER

1 su bardağı bal 

10 diş çiğ sarımsak

250 gramlık bir cam kavanoz

HAZIRLANIŞI

Sarımsakları ufak ufak doğayınız ve kavanozun içine atınız. Daha sonra üzerine balı dökerek karıştırınız. 7 gün boyunca her sabah bu karışımdan bir yemek kaşığı ılık suya karıştırıp tüketiniz. 1,5 hafta ara verdikten sonra 7 gün boyunca tekrar tüketiniz. Karışımı oda sıcaklığında muhafaza ediniz.

Doğacak olan bir bebeğin zeka geninin anneden mi yoksa babadan mı geçtiğini merak ediyorsanız bu haber tam size göre! Günümüzde kimi zaman tartışmalara konu olan bu durum için uzmanlar ne diyor peki? Bebekler anne ve babalarından hangi fiziksel özellikleri alır? İşte bilimsel sonuçlara göre babalardan bebeklere geçen özellikler…

Planlı ya da plansız bir hamilelik sonucunda çiftlerin aileye yeni bir üyenin katılacağı müjdesini alması ile tarif edilemez duygular yaşanır. Özellikle de  senelerdir bebek hayali kuran çiftlerin uzun bir süreden sonra duydukları bebek haberi evlerde adeta bir bayram havası yaşatabilir. Hamile kaldığını tesadüfen tek başına öğrenen anne adayları, bu müjdeli haberi eşlerine duyurmak için can atabilir. Eşlerin aralarındaki sevgi bağını pekiştiren bu bebek, evde artık sil baştan yepyeni bir düzen gerektirecektir. Anne ve baba olacak olmanın mutluluğunu yaşayan çiftler, haberi aile büyüklerine duyurduktan sonra akrabalar arasında  ‘çocuk kime benzeyecek ya da doğduktan sonra kime benziyor’ diyaloğunun yaşanacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Fiziksel ve kişisel özelliklerinin bir kısmını anneden bir kısmını da babadan alan bebeklere, genler yoluyla geçeceği özellikler ise şu şekildedir…

ZEKA GENİ BEBEĞE ANNEDEN Mİ YOKSA BABADAN MI GEÇER?

Bebeklerde zeka gelişiminin babadan mı yahut anneden mi geçtiği günümüzde en sık konuşulan ve tartışılan konulardan biridir. Zeka gelişiminin tamamen genetik olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlansa da genin hangi taraftan baskın geçtiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Uzmanlar ebeveynlerin genleri ve kalıtımı belirleyen özelliklerin hepsinin rastlantısal olarak bebeğe geçtiğini belirtse de‘zeka’ unsurunun gelişiminde çevrenin de etkisinin çok fazla olduğuna dikkat çekiyor.

Eğer hamilelik dönemi gereğinden fazla stresli ve mutsuz geçirilmişse bebeğin zekası bu durumdan direkt olarak etkilenebilir. Bebeklerde zeka gelişimi hamileliğin ilk ayında gerçekleşeceği için özellikle de bu dönemlerde zihin açıcı gıdalar bol bol tüketilebilir.

BEBEKLERİN BABALARINDAN ALDIKLARI ÖZELLİKLER

1- Çılgın hareketler

Uzmanlara göre riskli ve adrenalinli bir yaşam sürdürme isteği gibi davranışları etkileyen bir gen var ve bu gen erkekten geliyor. Yani eşiniz risk almayı seviyorsa, çocuğunuzun da bu konuda iyi olma ihtimali fazla.

2- Cinsiyet

Çocuğun cinsiyetini belirleyen etken babadır. Anneden geçen X kromozomuna karşı babadan X ya da Y kromozomu geçiyor. XX olduğunda bebek kız, XY olduğunda erkek oluyor.

3- Parmak izi

Evrende hiçbir canlının parmak izi, bir diğer canlılarla birebir örtüşmez. Ancak, parmak izindeki bazı kıvrım ve çizgiler babadan çocuğa geçebiliyor.

4- Gamzeler

Genetik bir rahatsızlık olan gamzeler, babadan geliyor.

5- Boy

Hemen hemen her ebeveyn çocuğunun ileride uzun boylu olmasını ister ancak, çocuğun boyu büyük oranda baba tarafından belirleniyor. Babanın boyu uzunsa çocuğun da boyu uzun olabiliyor.

GENETİK ÖZELLİKLERDE OLDUĞU GİBİ HUYLAR DA BEBEĞE GEÇEBİLİR Mİ?

Genetik olarak bebeğe aktarılan fiziksel özellikler olduğu gibi manevi benzerliklerinde bebeğe geçip geçemeyeceği merak edilen bir konudur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay da kalıtım olarak geçen özelliklerin çocuğun ilerleyen zamanlardaki hayat çizgisini belirleyecek derecede tıpa tıp benzerliğe sahip olmamasıdır.

Manevi özellikler, kişilerin özgür iradelerine göre gelişebilen bir durum olabilir. Dolayısıyla çeşitli nedenlerden dolayı çocuğa geçen manevi özelliklerde çocuklar yetişkinlik döneminde bu özelliklerini değiştirebilir.

Maydanoz hem sindirim için hem de cilt için vazgeçilmez bir besindir. Peki maydanozun faydaları nelerdir? Maydanoz, sarımsak ve limon ayrı ayrı birer antiseptik, antioksidan ve antibakteriyel doğada bulunan en güçlü besin olan bu üçlü bir araya geldiğinde inanılmaz faydalar sağlar. Uzmanlar maydanoz saplarını çöpe atmak yerine doğal kürler elde edilebileceğini vurguluyor. Sizler için güçlü bir kür olan bu karışım hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında…

Zararlı virüslerle vücudun savaşmasında en etkili olan bitkilerden biri maydanozdur. Anti-enflamatuar etkiye sahip bu bitki ağız kokusundan kanser önlemeye kadar birçok faydası vardır. Uzmanlar 2 hafta boyunca düzenli maydanoz suyu tüketildiğinde vücutta meydana gelecek şifaları açıkladı. Yıl içerisinde Ağustos ve Eylül ayları arasında yetişen maydanoz, rutubetli ve sulu toprakları sever. Kendine özgü bir kokuya sahip olan maydanoz, en çok diş ağrısı ve ağız kokusu gibi durumlarda doğal ilaç olarak tercih edilir. Tohumu ayrı kullanılan maydanozun yağı da cilt hastalıkları için oldukça fayda sağlar. Maydanoz içeriğinde uçucu yağ, aplin ve glikoz bulunmaktadır. Ayrıca müsilaj bakımından da oldukça zengindi. Müsilaj vücuttaki enfeksiyonu atmada etkili bir maddedir. Bu sayede maydanoz mide hastalıkları içine en etkili doğal besindir. 

MAYDANOZ SAPLARINI SAKIN ATMAYINIZ!

Yağ oranı az olan maydanoz sapı tam bir kalp dostudur. Kötü kolesterolü düşürerek damar tıkanıklığının önüne geçer. Maydanoz sapını kaynatıp süzdükten sonra içine limon sıkıp tüketebilirsiniz. Böylece faydasını tam almış olursunuz. Aynı zamanda maydanoz saplarını kesip yoğurtla karıştırarak içerisine limon sıkıp tükettiğinizde sindirimi düzenler. Maydanoz sapları çiğ olarak sade de tüketilebilir. Kemik sağlığını güçlendiren maydanoz sapı özelikle tırnakları güçlendirir. Maydanoz sapı suyu böbrekleri temizleyerek, idrar yolu enfeksiyonlarını önler. 

MAYDANOZUN FAYDALARI NELEDİR? 

– A ve C vitaminleri bakımından zengin olan maydanoz göz sağlığı için oldukça etkilidir. Beta karoten göz içerisindeki sıvıyı dengeleyerek katarak ve tansiyon gibi önemli hastalıkların oluşmasını engeller. Uzmanlar bu yüzden düzenli maydanoz tüketilmesini tavsiye eder. 

– Güçlü bir anti-oksidan olduğundan kan akışını dengeler. Bu sayede kalp ve damar sağlığını korur.

– Karaciğer vücuttaki en önemli organlardan biridir. Vücutta biriken tüm toksinleri toplayarak atma görevine sahip olan karaciğer bazı sebeplerden ötürü deforme olur ve toksinler içeriğinde birikmeye başlar. Ancak düzenli tüketilen maydanoz bu gibi olumsuzlukların yaşanmasını önler. 

– Sindirimin için etkili olan maydanoz, yüksek lif sayesinde kilo vermek isteyenler için ideal bir besin kaynağıdır. Kabızlık gibi sorunları çözmede etkili olan maydanoz ayrıca mide asidini dengeleyerek ülser ve reflü gibi günümüzde yaygın olan rahatızlıkların yaşanmasını engeller. 

– Eklemlerde biriken toksinler ödemlere neden olur. Bu da vücut hareketlerini zorlaştırır. Maydanoz vücuttaki toksin birikimi önlediğinden bu gibi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini düşürür. 

Adet dönemlerinde özellikle ağır sancılı geçen süreci azaltmak için maydanoz en etkili doğal ilaçtır. 

İçerdiği güçlü maddeler sayesinde hem cilt hem saç için yenileyici etki gösterir. Saç hücrelerini yenileyerek kepeklenmeyi önler. Aynı zamanda saç kırıklarını onararak daha parlak görünüm kazandırır. Cilt dermisindeki hücrelerin yenilenmesinde etkili olan maydanoz, dökülme kırışma gibi belirtilerin etkisini azaltır.

BİR HAFTA BOYUNCA MAYDANOZ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

Vitamin ve mineral eksiği olan kişilerin vücutlarındaki serbest radikaller fazla olduğundan sürekli hastalığa yakalanma riski altındadırlar. Maydanoz içerdiği antioksidan sayesinde kandaki bu serbest radikallerin oranını dengeler. Ayrıca içerdiği flavonoidler bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelerin sayısını artırarak vücudu kanserli virüslere karşı kalkan oluşturur.

Maydanoz suyu aynı zamanda midedeki asidi nötralize ederek ağız kokusunu ve yemek borusu kanserine yakalanma riskini azaltır. Anti-mutajen özelliğe sahip maydanoz tükürük bezlerindeki zararlı bakterilerin sayısını da azaltır. 

Bağırsak ve midede fazla tutulan tuzu enzimleyerek diğer organları zarara uğratmadan vücuttan atar.

Ödem atmada birebir faydası olan maydanoz, bir hafta boyunca düzenli bir şekilde suyu tüketildiğinde idrar yolu ile vücuttaki tüm iltihabı atar. Ayrıca karaciğeri temizleyerek cilt hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Ayrıca maydanoz suyu ile haftada bir kez saçlarınızı yıkadığınızda saç köklerinizin güçlendiğini ve saç dökülmelerinin azaldığını göreceksiniz.

MAYDANOZ SARIMSAK VE LİMON KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Alternatif tıpta bazı hastalık için özel ve güçlü karışımlar yapılır. Bunlardan en etkilisi ile maydanoz, sarımsak ve limon karışımıdır. Sarımsak, maydanoz ve limon doğada bulunan en güçlü antiseptik ve antibakteriyeldir. Bu özellikleri sayesinde damarların tıkanmasını ve sertleşmesini önler. Bunun yanı sıra vücuttaki tüm toksinleri atarak karaciğer ve akciğeri de dezenfekte eder. Uzmanlar bu kürün düzenli tüketilmesini vurguluyor. Aynı zamanda;

Damarları güçlendirdiği için kalp sağlığını olumlu etkiler. 

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Üst solumun yolları hastalıklarına karşı vücudun direncini artırır.

Vücutta iltihap birikimini engelleyerek, ödem oluşumunu önler. 

Romatizma, eklem, kas ve kemik ağrılarına iyi gelir.

Beynin konsantre gücünü artırır.

Hücrelerin yaşlanmasını engeller.

Hemen hemen herkesin çeşitli faktörlerden dolayı yaşadığı mide bulantısına dair bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Peki mide bulantısı sebepleri nelerdir? Mide bulantısına ne iyi gelir? Bazen bazı hastalıkların belirtisi olarak da görülen mide bulantısı hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Midenin çeşitli sebeplerden ötürü şiddetli kasılmalar yaşamasına mide bulantısı denir. Her yaşta görülebilecek bu rahatsızlık bazen ciddi hastalıkların en yaygın belirtileri arasında yerini alır. Mide bulantısı genel itibariyle kusma ile sonuçlanır. Mide yaşadığı şiddetli kasılmalar sonucu içerisinde bulunan her şeyi yemek boru yolu ile vücuttan atar. Farklı uyarıcılarla ortaya çıkan mide bulantısı, sadece mideyi değil, yemek borusu, boğazı, kalbi ve tükürük bezlerini de olumsuz etkiler. Mide atmak istediklerini bağırsaklara gönderemediğinden ağız yolu ile çıkartır. Bu durum sık sık yaşandığından yemek borusu kanserine neden olabilir. Mide bulantısı genellikle kusma sorununu tetiklediğinden sinir dalgalanmaları ile beyne sinyal verilir. Beyin aldığı sinyallerle mideyi uyararak kasların hızla besinleri yukarı atamasını sağlar. Ancak bu işlem o kadar kolay olmaz. Diyafram ve ses tellerine kadar olumsuz etkilere sebebiyet verir. 

MİDE BULANTISI NEDEN OLUŞUR? HANGİ HASTALIKLAR MİDE BULANTISINA NEDEN OLUR?

Birçok nedene bağlı gelişen mide bulantısı ile gastroenteroloji, dahiliye, jinekoloji, psikiyatri, nöroloji, KBB gibi farklı branşlar ilgilenir.

Bağırsak ve midede gelişen enfeksiyon virüsleri

Gıdalara bağlı gelişen zehirlenmeler

– Sık yaşanan beyin hastalıkları yani vertigo ve migren, 

Araba, uçak ve tren gibi taşıtlara bağlı

Ruhsal bunalımlar

Beyin hasar alması sonucu gelişen hastalıklar

Hamilelik

Kanın dengesizleşmesi

Ayrıca ciddi hastalıkların habercisi olan mide bulantılarına organik mide bulantısı denir.

MİDE BULANTISININ BELİRTİLERİ

Yüksek ateş

Dengesiz değişen vücut ısısı

Kas ve kemiklerde ağrı 

Görme problemleri

Unutkanlık ve şiddetli ishal

Nefes alıp vermenin düzensizleşmesine bağlı gelişen kalp ritim bozukluğu gibi belirtiler aynı zamanda hastalık habercisi de olabilir.

MİDE BULANTISINA NE İYİ GELİR?

Temiz bir ortamda derin derin nefes alıp verme ayrıca açık havada yürüyüş yapma,

Nane, fesleğen ya da reyhan gibi bitkileri derinlemesine içine çekme,

Baş dönmesine bağlı gelişen mide bulantısının geçmesi için 30 dakika boyunca hareketsiz uzanmak,

Bitki çayları anacak çayları içerken yavaş yavaş içmeye özen gösteriniz

Reflüye bağlı mide bulantısı için ise 40 dakikalık bir yürüyüş iyi gelir.

MİDE BULANTISINA İYİ GELEN DOĞAL KARIŞIMLAR

Orta boy cezvede bir bardak su kaynatın daha sonra kaynayan suya nane ekleyip 5 dakika demlenmesini bekleyin. Mide bulantısı sırasında bir bardak içiniz.

– Toz halindeki kekiği bir bardak kaynar suya ekleyin daha sonra içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz.

Yazın cıvıltısını yansıtan renklerin başında pembe ve turuncu gelir. Ancak iddialı bu iki rengi giymek aynı zamanda önemli bir birikim de istiyor. Hangi renk hangi renkle daha uyumludur ve bir renk en doğru şekilde nasıl kombinlenir sorularına hakim olmak gerekir. Sizler için pembe ve turuncu renkler nasıl kombinlenir sorusunun yanıtına ulaştık. Pembe ve turuncu renk modasına yönelik tüm detaylar yasemin.com’da.

Bir rengin kombinlerimizde etkili durabilmesi, daha dikkat çekici bir görünüm sağlanabilmesi için çeşitli moda ve kombin taktiklerini bilmek gerekir. Çünkü bilsek de ya da bilmesek de, renkler hayatımızın olağan akışında önemli bir yer tutar. Bu anlamda özellikle turuncu ve pembe gibi hareketli ve canlı renkler, her renkle kombinlenemez ve her aksesuarla bir bütün oluşturamaz. Bu nedenle, pembe ve turuncu gibi renkleri kombinlerken ayrı bir çaba ve özen göstermemiz gerekir. Bu aşamada atacağımız ilk adım, ‘Hangi rengin hangi renkle daha uyumlu olduğu’ sorusuna olan bilginizi ölçmenizdir. Bu soruyu yanıtladıktan sonra turuncu ve pembe renk özelinde düşünüp, bu renkler ile uyumlu olan kontrast tonları bulmanız gerek. Peki turuncu ve pembe renkleri kombinlerken hangi adımları atmanız gerekir? Haydi gelin bu sorunun yanıtına yakından bakalım:

PEMBE VE TURUNCU RENKLER NASIL KOMBİNLENİR?

İlk önce turuncu renkten başlayalım. Turuncu renk, kırmızı ve tonlarından olduğu için başlı başına dikkat çeker. Bu açıdan baktığımızda da kombinlemesi zor olan renklerden olduğunu söyleyebiliriz. Kombin için turuncuya rahatça eşlik edecek olan renk; mavi, mor, gri ve siyahtır.

Pembe renk ise turuncu ile kıyaslanınca kombini daha kolay olan bir renktir. Kontrast konusunda tercih edilecek renk; yeşil tonları, turkuaz ve mavi olabilir. Nitekim beyaz renk de her iki renk için de ortak bir uyum tonu olacaktır.

Son yıllarda saç modelleri arasında oldukça trend olan balyaj evde nasıl yapılır ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir mercek altına aldık. Kuaföre milyonlarca para vermek istemeyen kadınlara ışık tutacağımız bu yazımızda adım adım saç balyajını öğrenebilir aynı zamanda kolayca başkalarına da yapabilirsiniz.

Balyaj, saçların doğal renginin bozulmaması ancak renk katmak için uç kısımlarına uygulanan saç rengi açma tekniğine verilen isimdir. Eski zamanlarda röfle olarak da bilinen balyaj, 2017 yılından beri kadınların kuaförde sık sık yaptırdığı işlemler arasında yer alıyor. Hala yapımı revaçta olan balyaja kuaförlerde çok fazla para vermek istemiyorsanız, evde pratik bir şekilde yapabilirsiniz. Nasıl mı? En kolay yapımı ile hazırladığımız saça balyaj yapma işlemini aşağıdaki haberimizden detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.

ADIM ADIM EVDE BALYAJ YAPIMI

Balyaj yaparken ilk adım saçlarınıza ve teninize uygun bir renk tonunu seçmektir. Bu renk tonu cildinizden ve saçınızdan açık ise, çirkin bir görünüme neden olabilir. Aşağıdaki renk tonlarından birini tercih edebilirsiniz. 

Sonra balyaja nereden başlayacağınıza karar verin. Bu adımda dikkat etmeniz gereken en önemli nokta saçlarınızın uzunluğudur. Eğer saçlarınız omuz hizasından uzun ise köprü kemiğinin bir tık altı olmalıdır. Örneğin aşağıdaki görselde bulunan boy ideal bir boydur.

Saçlarınıza boya uygulayacağınız hizaya karar verdikten sonra saçlarınızı güzelce tarayın. Karışmış saç olmamasına özen gösterirseniz saç boyasının eşit şekilde dağılmasını sağlayabilir aynı zamanda doğal bir görünüm oluşturmasına yardımcı olabilirsiniz.

Saç tarama işlemini bitirdikten sonra boyanın üzerinize bulaşacağı ihtimaline karşılık mutlaka eski bir tişört giyin. Sonrasında elinize eldivenleri geçirerek işe başlayın.

Saç açısını güzelce karıştırın. Ardından tokalar yardımıyla saçlarınızı tutamlara ayırın. Bu adımda en önemli ayrıntı ise saçlarınızı tutamlara ayırırken kalınlığına ve uzun olmasına dikkat etmek.  Saçlarınızı tutamlara ayırdıktan sonra lastiğin altında kalan kısımlara boyayı sürün.

Saç açıcısının üzerinde yazan süreye kadar beklettikten sonra saçlarınızı güzelce yıkayın. Kuruladıktan sonra, aynı işlemi tekrar yapacağız.

Ancak şimdi sıra açtığımız saçı renklendirmekte. Eldivenleri takarak saçlarınızı tutamlara ayırın. Tutamlara boyayı uygulayarak boyanın üzerinde yazan süre kadar bekletin.

Saçlarınızı güzelce yıkayın ve kurulayın.

İşte bu kadar!

Kıl folikülleri olarak bilinen derideki küçük delikler tıkandığında ortaya çıkan sivilceler zaman zaman hayatımızın odak noktasına haline gelebiliyor. Özellikle de alın ve burun bölgesinde çıkan sivilceler görünüm olarak rahatsız etse de ağrılı aynı zamanda acılı bir problemle sizleri karşı karşıya bırakabilir. Peki sivilce baş ağrısı yapar mı? Uzmanlar bu konuda araştırma sonuçlarını açıkladı. İşte merak edilen sorunun yanıtı…

Her yaştan kişilerde özellikle gençler ve genç erişkinlerde daha sık görülen sivilce ya da diğer ismi ile akne, cilt üzerindeki kir, ölü tabaka vb. çeşitli problemler gözeneklerin tıkanmasına yol açarak kendini gösterir. Bazı ilaçlar, psikolojik sorunlar ve yenilen yiyecekler de sivilcelerin artmasına yeniden çıkmasına neden olabilir. Özellikle yüz, omuz, sırt, boyun, göğüs ve üst kollarda lekeler ve sivilcelere neden olan kronik, inflamatuar bir cilt rahatsızlığıdır.  Kadınların birçoğu sivilceler konusunda birbirinden farklı yöntemler denese de hayatlarında bazı değişiklikler yapmadan ve uzmana danışmadan tamamen gitmesi mümkün değildir. Sivilcelerin yol açtığı cilt problemlerin dışında son yıllarda sivilcelerle baş edenlerin merak ettiği bir soru var. Sivilce baş ağrısına neden olur mu? Cevabı uzmanlar açıkladı. Tüm ayrıntılarıyla beraber haberimizi inceleyerek görebilirsiniz.

Yapılan araştırmalara göre; Bir sivilcenin baş ağrısına neden olabilmesi için öncelikle kör sivilce denilen türden olması gerekir. Bu tür sivilcelerin uçları cilt yüzeyine çıkamadığı için cilt altına baskı yapmakta ve bu da doğrudan ağrı oluşumuna sebebiyet vermektedir. Aşırı aktif olan yağ bezlerinin çalışması sonucunda meydana gelen bu tür sivilceler özellikle kafa derisinin olduğu bölgelerde kendilerini gösterdiklerinde şiddetli ağrıların kaynağı olabilirler. 

PEKİ BAŞ AĞRISI YAPAN SİVİLCEYE ÇÖZÜM OLARAK NE YAPILABİLİR?

Her geçen gün gelişen modern teknolojinin bizlere sağladığı bilimsel tedavi yöntemlerinin yanı sıra tamamen doğal ve bitkisel bazı tedavi yöntemleri ile de baş ağrısına yaratan kör sivilcelerin tedavi edilebilme imkanı bulunur. Sivilce tedavisinde izlenebilecek belli başlı bazı tekniklere çeşitli örnekler verilebilir. Bu durumda mutlaka bir uzmana danışmalı aynı zamanda kendi başınıza evde yöntemleri kafa bölgenize uygulamamalısınız.