Tüm dünya koronavirüsle savaşmaya devam ederken çocukların vazgeçilmezi olan devam markadan korkunç bir haber geldi. Kinder Surprise adlı markanın içerisinde salmonella bakterisi tespit edildi. İngiltere Gıda şirketleri tarafından soruşturmanın devam etmesiyle insanların merak ettiği salmonella bakterisini sizler için araştırdık. Salmonella bakterisi nedir? Salmonella belirtileri nelerdir?

İngiltere’de hastanelerin çocuklarla dolup taşması ardından uzmanlar harekete geçti. Kusma, ateşlenme ve ishal gibi belirtilerle gelen çocuk sayısındaki artış sonrası yapılan araştırmalarda uzmanlar salmonella virüsünü tespit etti. Salmonella virüsü tifoya neden olan virüs çeşididir. Salmonella zaman zaman insanlarda geçici olarak görülür. Gösterdikleri belirtiler hafif seyirde ilerler. Ancak bazı insanlarda bu virüs şiddetli bir tepkime oluşturabilir. En sık görülen sağlık sorunu ise ishaldir. 

salmonella virüsü besinlerde görülür

SALMONELLA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Virüs genellikle ürediği besin aracılığıyla vücuda girer. En fazla 5 gün sonra belirtiler ortaya çıkar. Bakteriyel enfeksiyon riski oldukça yüksek olduğundan mide ve bağırsaklara hasar verir. 

SALMONELLA VİRÜSÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Salmonella virüsü tam olarak nasıl ortaya çıkıyor bilinmiyor. Ancak bakteri besinlerde ve içme sularında hızla artıyor. İnsan ve hayvan atıklarının aynı alanda biriktiği yerlerden toprağa ya da suya karışabilir. Süt ve süt ürünleri, iyi pişirilmemiş et, çiğ tüketilmemesi gereken besinler de salmonella bakterisi mevcuttur.

Bunlar tüketildiğinde öncelikle mide ve bağırsaklarda kramplı ağrılar görülür. Bu ağrılar artıkça ateşlenme ve vücutta titremeler yaşanır. Salmonella her ne kadar bağışıklık sistemine çok zarar vermezse de vücudun sindirim sistemini çökerterek ateşlenmeye neden olur. Vücudun hızla su kaybetmesine yol açar.

salmonella virüsü besinlerde görülür

SALMONELLA VİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Salmonella virüsünün net bir tedavisi yoktur. Ancak ortaya çıkan sindirimsel sorunlar için uzmanlar antibiyotik tedavi verilir. Kişilerin belirtilerinin artmadan bir uzmana danışması daha faydalıdır. Çünkü virüs ciddi anlamda bir sindirim sistemi çöküşüne neden olur.

Diz iltihaplanması sinsi sinsi ilerleyen ciddi bir sağlık sorunudur. Yaşam kalitesini düşüren diz iltihaplanması zamanında müdahale edilmediğinde bacakların tamamen kullanımını olumsuz etkiler. Op. Dr. Feridun Kunak, diz iltihaplanmaları için mucize bir çözüm öneriyor.

Vücudun adeta taşıyıcı noktası olan dizlerde yaşanan sağlık sorunları kişinin yaşam kalitesini düşürür. Yapılan işi zor hale getiren diz ağrıları ilerledikçe daha ciddi boyutlarda sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Diz kapağında başlayan ve çevresinde de görülen sıkışmış iltihaplanma kemiklerin hızla deforme olmasına neden olur. Bu da eğilme ve bükme aktivitesini engeller. Op. Dr. Feridun Kunak, her Cumartesi Kanal 7 ekranlarında 13:20’de hastalarının bizzat yanına giderek yaşadıkları sağlık sorunları için kesin çözüm önerilerinde bulunur. Sağlıksız beslenme, kalsiyum eksikliği, vücutta fazla ürik asidin olması diz kapağı iltihaplanmasına davetiye çıkarır. 

Kemiklerin birleşen noktalarında meydana gelen şiddetli ağrılar yaşam kalitesini düşürür. Çekilmez ağrılara neden olan romatizmayla ilgili birçok yöntem vardır. Dr. Feridun Kunak, bunlarla ilgili Kanal 7 ekranlarında yayınlanan programında o yöntemleri anlattı.

Romatizma kemiklerde şiddetli ağrılara neden olan bir hastalıktır. Eklem aralarında biriken iltihaplı sıvılar, bu bölgeye yerleşerek kemiklerin hareketi daha kolay olmasını sağlayan sıvıyı azaltır. Bu da kemiklerin birbirine sürtmesiyle kemiklere zarar verir. Kemikler hasar aldıkça iltihapların oranında artma meydana gelir. Bununla beraber fazla kilo, düzensiz beslenme ve yanlış hareketlerde romatizmanın çoğalmasına neden olur. Op. Dr. Feridun Kunak, her Cumartesi Kanal 7 ekranlarında 13:20’de bir şehre giderek hastalarıyla bizzat ilgileniyor. Bu haftada Yalova’daki hastasının yanına gitti. Romatizma ağrıları nedeniyle yürüyemeyen kadının bacaklarına sinirleri açıp bacaktaki kemiklerin hareketlenmesini sağlayan bir alet taktı. Alet masaj yaparak bacaktaki kilit noktaları bulup çözümlüyor. 

Her sezon yeni tasarımlar sunan moda dünyası Ramazan ayını da unutmadı. Dünyaca ünlü markalar On Bir Ayın Sultanı Ramazan ayı için özel tasarımlarla geldi. Bu yıl Ramazan koleksiyonunda otantik desenler modern kesimlerle birleşiyor. İşte dünyaca ünlü markaların 2022 yılına damgasını vuracak Ramazan tasarımları…

Her dönemin yaşam standartlarına göre değişen moda dünyasında kadınlar artık giyim tercihlerini de gözden geçiriyor. Pandeminin modayı etkilemesiyle beraber gardıroplar artık yeni tasarımlara doymuyor. Her koşulda şıklığıyla dikkatleri üzerine çekmek isteyen kadınlar, bereketin ve paylaşımın arttığı Ramazan ayında daha çok mütevazı ve geleneksel desenlerin olduğu tasarımlara yönelmeye başladı. Renklerle, motiflerle kesimlerle ve tasarımlarla sınır tanımayan moda dünyası, Müslümanlar için büyük öneme sahip olan Ramazan ayını da düşündü. Dünyaca ünlü markalar Gucci ve Dior, otantik desenleri modern tasarımlarla birleştirerek hazırladıkları Ramazan koleksiyonlarını tanıttı.

Guccinin Ramazan koleksiyonu

RAMAZAN KOLEKSİYONU

Dünyaca ünlü lüks modanın öncü markalarından olan Gucci ve Dior Ramazan koleksiyonundaki parçaları tanıttı. Çeşitli aksesuarların da bulunduğu koleksiyonda en çok geleneksel desenlerle modern kesimlerin harmanlanması dikkat çekti.

Geleneksel dokunuşların olduğu Ramazan tasarımları

Gucci’nin Ramazan ayına özel ‘Nojum’ adlı koleksiyon görücüye çıktı. Otantik desenlerin hakim olduğu tasarımlar vitrinlerde yerini aldı.

Diorun Ramazan koleksiyonu

Dior, Ramazan ayı için çıkardığı ‘Dior Altın’ koleksiyonu altın detaylarla öne çıkardı. Christian Dior bu koleksiyonun yanında zarif ayakkabılar, pileli etekler ve ışıltılı aksesuarlar sunuyor.

Diorun modern tasarımları

Ramazan için tasarlanan ürünler

Ramazan koleksiyonları aksesuarlarla beraber tanıtıldı

2022ye damgasını vuracak Ramazan tasarımları

İdrar yolu enfeksiyon türlerinden biri olan sistit, özellikle genç kadınlarda sıklıkla görülen bir sağlık problemidir. Bu durumla karşılaşan kadınlar sistiti önlemenin yollarını araştırıyor. Peki sistit nasıl önlenir? Genital temizlikte neye dikkat etmek gerekir? Tüm detaylarıyla haberimizde bulabilirsiniz.

Mesane duvarının iltihaplanması anlamına gelen sistit, yaygın bir idrar yolu enfeksiyonu türüdür. Araştırmalara göre dünyadaki kadınların yüzde 80’inde idrar yolu enfeksiyonları görülür. Kadınların yüzde 40-50’si hayatlarında en az bir defa idrar yolu enfeksiyonu belirtilerini yaşar. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren her 3 kadından biri ilk 6 ay içinde tekrar enfeksiyona yakalanır. İdrar yolu enfeksiyonunda kadınlara nazaran erkekler bu rahatsızlığa, 4 kat daha az yakalanmaktadır.

ANATOMİK FARKLARIN SİSTİT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Kadın ile erkeğin anatomik farklılıkları göz önünde bulundurularak yapılan araştırmalarda, kadınlarda üretra denilen idrar çıkış tüpü erkeklerden daha kısa olduğu için kadınların sistite yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bu durumda bakteriler kısa olan tüpten kolayca bakteriler mesaneye ulaşır. Ayrıca üretranın açıklığı, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olan bakterilerin yaşadığı bağırsağın son kısmı olan rektuma daha yakındır. Sistit, 18-39 yaş aralığındaki kadınları etkiler. 18-24 yaşındaki cinsel olarak aktif kadınlar, en riskli gruptur. Bu durum, menopozdaki kadınlara göre genç kadınlarda daha fazla görülür.

Sistit belirtileri nelerdir?

SİSTİT BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • İdrar yaparken ağrı, yanma, batma hissi,
     
  • Normalden daha sık ve acilen idrara çıkma ihtiyacı,
     
  • Koyu, bulanık ve pis kokulu idrar yapma,
     
  • Karnın aşağısında ve kasıkta ağrı,
     
  • Yüksek ateş, bulantı, bel ağrısı ya da kanlı iltihaplı idrar varsa hiç vakit, kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. İltihabın böbreklere yayılması önce böbrek dokusunun kaybına sonra enfeksiyonun kana karışmasına ve ölüme yol açar. Akut piyelonefrit denilen bu hastalık sistitle karıştırılmamalı, hasta hastaneye yatırılarak acilen tedavi edilmelidir.

Bakteriyel sistit: En sık görülen sistit türüdür. Deride veya bağırsakta zararsız bir şekilde yaşayan bakterilerin mesaneye girmesiyle ortaya çıkar.
İlaca bağlı sistit: Bazı kemoterapi ilaçları sistite yol açar.
Radyasyon sistiti: Radyasyon tedavisi tümörleri küçültebilir ve kanser hücrelerini öldürebilir ancak sağlıklı hücrelere de zarar verebilir. Tipik olarak pelvik bölgeyi etkileyen radyasyon tedavisi ile ortaya çıkar.
Yabancı cisim sistiti: Kateter, stent veya diğer endoskopik aletler kullanılarak tedavi görenlerde ortaya çıkabilir.
Kimyasal sistit: Sabunların, sperm öldürücülerin, jellerin ve boyaların bir sonucu olarak gelişebilir.

SİSTİTE YOL AÇAN FAKTÖRLER

  • İdrar sondasının takılması, değiştirilmesi veya uzun süreli kullanımı,
     
  • Doğum kontrolü için diyafram kullanmak veya spermisid kullanmak,
     
  • Mesaneyi taş veya tümör nedeniyle tamamen boşaltma zorluğu,
     
  • Cinsel aktivite ve cinsel aktiviteden kaynaklanan sürtünme,
     
  • Radyoterapi,
     
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması,
     
  • Gebelik,
     
  • Tuvalette arkadan öne doğru silmek,
     
  • Diyabet hastalığına bağlı idrardaki yüksek şeker seviyeleri nedeniyle bakterilerin büyümesi,
     
  • Mesane sarkması, mesane divertikülü, rektosel,
     
  • Menopoza bağlı olarak östrojenlerin azalması.

Sistit antibiyotikle tedavi edilebiliyor

ANTİBİYOTİKLE TEDAVİ EDİLİYOR

İlk kez sistit geçiren kadınlarda yapılan idrar analizine göre uygun antibiyotik tedavisine başlanır. Tekrarlayan sistitlerde uzun süreli antibiyotik tedavisi ve detaylı inceleme gerekir. Antibiyotiklerin yarıda kesilmemesi antibiyotiğe karşı direnç gelişmemesi adına çok önemlidir. Sistitten korunmak için şunlara dikkat edilmelidir:

  • Tuvaletinizi uzun süre tutmayın,
     
  • Tuvalete gittiğinizde önden arkaya doğru silin,
     
  • Genital bölgenizi temiz ve kuru tutun,
     
  • Cinsellikten sonra en kısa sürede idrar yapın,
     
  • Kirli pedlerinizi hemen değiştirin,
     
  • Bol sıvı alın,
     
  • Talk pudrası, kokulu sabun, banyo köpüğü kullanmayın,
     
  • İdrar yaparken aceleyle ıkınmayın,
     
  • Aşırı kahve içmek mesanenizi tahriş edebilir,
     
  • Aşırı şekerli yiyecek ve içecekler tüketmeyin.

ULTRASON VE RÖNTGEN GÖRÜNTÜLEMESİ İLE SAPTANABİLİR

İdrar analizi ve idrar kültürü, tedavi için doğru antibiyotiği seçmeyi sağlar. Kadının idrar şikayetleri olmasına rağmen idrar tahlilinin normal olduğu durumlarda tümör, taş gibi idrar yollarını tıkayıcı bir etken olup olmadığı kontrol edilir. Bu da ultrason ve röntgen görüntüleme yöntemleri ile yapılır. Kronik sistitlerde kamera ile mesanenin içine sistoskop ile bakılması gerekir. Tekrarlayan sistitlerde eğer idrar kültürlerinde üreme saptanamıyorsa fakat idrar analizinde idrarda bol miktarda beyaz kan hücreleri varsa mutlaka normal idrar kültürlerinde üremeyen tüberküloza yönelik özel testler yapılmalıdır.

Mardinli modacı ve tasarımcı İzzettin Baran’ın gelinlik tasarımları, ünlü modellerin katılımlarıyla gerçekleşen defilede moda severlerin karşısında çıktı. Defilede ünlü manken Nur Kübra Yıldız’ın giydiği 1 milyon TL değerindeki özel gelinlik yoğun ilgi gördü.

Yöresel motifleri özel dikimlerle birleştirerek farklı gelinlik tasarımlar çıkaran Mardinli modacı ve tasarımcı İzzettin Baran ortaya koyduğu ürünler görücüye çıktı. Ünlü modellerin katılımlarıyla gerçekleşen defilede Nur Kübra Yıldız‘ın giydiği 1 milyon TL değerindeki elmas gelinlik yoğun ilgi gördü.

Tanınmış simaların bulunduğu defilede, Elena Zaykun, Nur Kübra Yıldız, Nurbanu Gündüz, Su Akkuyu ve ünlü model Özlem Yıldız gibi isimler podyumda yer aldı. Modacı Baran’ın 2023 yılı için hazırladığı renkli koleksiyon, defileyi takip eden moda severler tarafından büyük beğeni topladı.

Nur Kübra Yıldız

AYAKTA ALKIŞLANDI

Baran’ın koleksiyonu arasında olan gözde parçası elmaslı gelinlik, Nur Kübra Yıldız’ın üzerinde tanıtıldı. 1 milyon TL gelinlikle defilenin kapanışı yapıldı. Ardından podyuma çıkan ünlü modacı alkış yağmuruna tutuldu. 1 milyon TL değerindeki elmas ve kristal taşlarla hazırlanan tamamı el işlemeli gelinliği giyen model Yıldız, en değerli gelinliği giymekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek çok heyecanlı olduğunu söyledi.

İzzettin Baran gelinlik defilesi

“KAFAMDA HİKAYE CANLANDIRIYORUM”

Defilede bir açıklama yapan modacı İzzettin Baran, “Gelinlik koleksiyonumu tasarlarken kafamda bir hikâye canlandırıyorum, bu da farkımızı ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

Gelin adaylarının zevkine ve vücut tipine göre gelinlik seçimi yapmasının önemini vurgulayan Baran, “Gelinler vücutlarını iyi tanımalılar. Modanın yanında kişiye ne yakışacağını bilmek önemli. Dünyanın farklı ülkelerinde gelinlik defileleri gerçekleştirerek, gelin adayları daha çok el işlemeli bol swarovski ve kristal taşlı gelinlikler tercih ediyor. Bu defilede de en çok ilgi gören 1 milyon Türk lirasına mâl olan gelinlik oldu. 120 günde tamamen el işlemeli ve aralarında elmasların da bulunduğu kristal taşlar kullanıldı. Şimdiden bu gelinlik için sipariş aldık. 2022-2023 yaz koleksiyonunu tanıtan bir tasarımcı olarak ülkenin her yerine gelinliklerimizi gönderiyoruz. Gelin adaylarının hayallerini gerçeklerle buluşturuyoruz” ifadelerini kullandı.

Özlem Yıldız ve İzzettin Baran

2000 yılında atıldıkları iş hayatında hep daha ileriyi ve daha iyisini hedeflediklerini belirten Baran, Mardin Nusaybin’de bir ilke imza atarak bin 500 metrekarelik alan üzerinde kurdukları gelinlik dikimi ile kendi markalarını kurduklarını söyledi.

Bir döneme damga vuran Sihirli Annem dizisinde canlandırdığı Tuğçe karakteriyle akıllara kazınan Damla Ersubaşı 2018’de mide küçültme ameliyatı sayesinde 6,5 ayda 41 kilo vermişti. Sık sık sosyal medyadan paylaşım yapan Ersubaşı’nın son hali herkes şaşırttı.

Sihirli Annem dizisinde canlandırdığı Tuğçe karakteriyle akıllara kazınan Damla Ersubaşı, 41 kilo vermişti. 6,5 ayda 41 kilo veren genç oyuncu Damla Ersubaşı, zayıflama sürecini ve yaşadığı sıkıntıları anlatmıştı.

damla ersubaşı

“Ben diyeti denedim, sporu denedim ama hiçbir şekilde kilo veremedim, vücudum yağ yakmıyordu. 90 kilogramdım %45 yağ oranı vardı. Son çarem ameliyat olmaktı. Kilolu olmam benim hareketlerimi etkiliyordu, hayatımı zorlaştırıyordu doktora gittim diyet yaptım, spor yaptım ama kilo veremedim. Son çare ameliyat olmaya karar verdim. Ameliyat sonrası 6.5 ayda 41 kilo verdim.”

“Bu süreçte öncesi ve sonrasında psikolojik destek aldım. Kendinizi hazırlamak çok önemli bu süreçte, ameliyat sonrası da çok zorlandım bir yıl iki yıl… Ameliyat olduktan sonra çok mutlu oldum. Şu an istediğim kilodayım ve olmam gereken kilodayım. Ben kiloyu verdim, istediğimi yiyebilirim’ diye bir şey yok. Yoksa en başa dönerim, yediklerime dikkat ediyorum. Kilomu korumak zorundayım. Ekmeği hayatımdan çıkardım, daha protein ağırlıklı besleniyorum. Hamur işi, makarna artık tercih etmiyorum, tabi canımın istediği zamanlar oluyor ama yine de dikkat ediyorum.”

Son dönemde estetikleriyle dikkat çeken Damla Ersubaşı, “Kendimi daha iyi hissediyorum. Minik dokunuşlar yaptırdım. Ayrıca bunu herkes yaptırıyor, çok normal bir şey” dedi.

damla ersubaşı son hali

Damla, “Yanağıma, dudağıma, çeneme, burnuma dolgu yaptırdım. Botoksum da var” demişti.

damla ersubaşı

İşte sosyal medyayı sallayan Ersubaşı’nın son hali…

sihirli annem tuğçe

Bir döneme damga vuran Sihirli Annem dizisinde canlandırdığı Tuğçe karakteriyle akıllara kazınan Damla Ersubaşı 2018’de mide küçültme ameliyatı sayesinde 6,5 ayda 41 kilo vermişti. Sık sık sosyal medyadan paylaşım yapan Ersubaşı’nın son hali herkes şaşırttı.

Sihirli Annem dizisinde canlandırdığı Tuğçe karakteriyle akıllara kazınan Damla Ersubaşı, 41 kilo vermişti. 6,5 ayda 41 kilo veren genç oyuncu Damla Ersubaşı, zayıflama sürecini ve yaşadığı sıkıntıları anlatmıştı.

damla ersubaşı

“Ben diyeti denedim, sporu denedim ama hiçbir şekilde kilo veremedim, vücudum yağ yakmıyordu. 90 kilogramdım %45 yağ oranı vardı. Son çarem ameliyat olmaktı. Kilolu olmam benim hareketlerimi etkiliyordu, hayatımı zorlaştırıyordu doktora gittim diyet yaptım, spor yaptım ama kilo veremedim. Son çare ameliyat olmaya karar verdim. Ameliyat sonrası 6.5 ayda 41 kilo verdim.”

“Bu süreçte öncesi ve sonrasında psikolojik destek aldım. Kendinizi hazırlamak çok önemli bu süreçte, ameliyat sonrası da çok zorlandım bir yıl iki yıl… Ameliyat olduktan sonra çok mutlu oldum. Şu an istediğim kilodayım ve olmam gereken kilodayım. Ben kiloyu verdim, istediğimi yiyebilirim’ diye bir şey yok. Yoksa en başa dönerim, yediklerime dikkat ediyorum. Kilomu korumak zorundayım. Ekmeği hayatımdan çıkardım, daha protein ağırlıklı besleniyorum. Hamur işi, makarna artık tercih etmiyorum, tabi canımın istediği zamanlar oluyor ama yine de dikkat ediyorum.”

Son dönemde estetikleriyle dikkat çeken Damla Ersubaşı, “Kendimi daha iyi hissediyorum. Minik dokunuşlar yaptırdım. Ayrıca bunu herkes yaptırıyor, çok normal bir şey” dedi.

damla ersubaşı son hali

Damla, “Yanağıma, dudağıma, çeneme, burnuma dolgu yaptırdım. Botoksum da var” demişti.

damla ersubaşı

İşte sosyal medyayı sallayan Ersubaşı’nın son hali…

sihirli annem tuğçe

Çocukluk döneminden tamamen erişkinliğe geçmeden önce yaşanan süreç olan ergenlikte, hormonal ve karakter değişimine bağlı çocuklarda sinirlilik hali meydana gelebilir. Bu da ebeveynlerle olan düşünce birliğini ve sevgi bağını zedeler. Uzmanlar bu konuda özellikle ebeveynlerin daha hassas davranması gerektiği konusunda uyarılarda bulunur. Ergenlik dönemindeki sinirli çocuğa nasıl yaklaşılmalı?

Ergenlik, bir olgunlaşma evresidir. Çocukluktan yetişkinliğe adım atma sürecine verilen bu çağ kız ve erkek olmak üzere farklı yaşlarda gerçekleşir. Belirtiler farklılık gösterse de genelde fiziksel ve ruhsal değişimler gözle görülür bir şekilde fark edilir. Ergenlik döneminin başlangıcı ortalama olarak erkeklerde 10-15, kızlarda ise 9-13 yaşları arasında başlamaktadır. Yapılan araştırmalar  sonucu %95 bu yaş skalasını belirtse de %5’lik kısım farklılık göstermektedir. 

ergen çocuğun sinirli olmasındaki en büyük etken hormonlardır

ERGEN ÇOCUK VE EBEVEYN ÇATIŞMASI!

  1. Ergenlik döneminin temelinde çatışma mevcuttur. Bu hem fizyolojik, hem ruhsal, hem de çevreyle olmaktadır. Çocuk yaştan kalan somut düşünceler yerini daha soyut düşüncelere bırakırken, kırılganlıkları da artmaya başlamaktadır.
     
  2. Farklı bakış açıları sergilemeye, farklı duygular hissetmeye başlayan ergen için, duygusal ilişkiler, arkadaş ilişkileri ve aile ilişkilerine yeni bir anlam yüklendiği görülmektedir.
     
  3. Sıkıntı olan durumlardan bir tanesi de tecrübesiz ergen çocuğun yetişkinliğe bu adımında gerçekleşen problemlere karşı ne yapacağını bilememesi olacaktır. Problemlere karşı çözüm yetisinin az kaldığı, “popüler” adı altında tüm sıkıntılarından kurtulacaklarına inanmalarıdır. Bu yetiyle aile ilişkilerini de sıkıntıya düşürebilmektedirler. Bu noktada ailenin dikkat edeceği unsur olabildiğince özen göstermek olacaktır.

ergene karşı nasıl tutum sergilenmelidir

ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ SİNİRLİ ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞILMALI?

  • Aileleri tarafından değerli olduğunu hissettirmek iletişimin ilk ayağıdır. Kendini değerli hissetmeyen ergen birey, değerli hissedeceği ortamlara girmekten çekinmeyecektir. Dolayısıyla bu dönemde ailenin yapması gereken ilk şey değer verdiğini hissettirmektedir.
     
  • Nasihatlere karşı eleştirel olduğunu düşünen ergen, dinlemeyecek daha çok itilecektir. Doğru iletişim kanalı bulmak ve iletişimi doğru bir şekilde kurmak en önemli şeydir. 
     
  • Kafasına taktığı problemlerine çözüm bulamayan ergen birey daha da agresifleşebilir. Bu durumda ailenin yapması gereken şey ona bir hobi edindirmek olacaktır. Çünkü kafasına taktıkça daha çok takacak ve ergen depresyonu dediğimiz ruhsal hastalığa yakalanacaktır.
     
  • Aile desteğini her zaman hissetmesi gerekmektedir. Bu noktada ailenin sürekli bunu çocuğa hatırlatması ve yanında olduğunu hissettirmesi gerekmektedir.
     
  • Ona çocuk gibi hissedeceği şekilde yaklaşım göstermek yine bireyi dış dünyaya karşı savunmasız şekilde itmek olacaktır. Ailenin ona görevler vermesi ve bu görevleri icra etmesi beklenilmelidir.
     
  • Bir diğer önemli nokta anne-babanın ortak bir görüşte olmasıdır. Anne bir şeye onay verirken, baba vermiyorsa veya baba bir gün onayladığı şeyi, ertesi gün reddediyorsa bu da aileye karşı güvensizlik oluşturacak, iletişimin yolu kapanacaktır.

Koronaviürs sonrası yaşanan uzun dönemli pandemi süreci hemen hemen birçok hastalığa da davetiye çıkardı. Bel, boyun ve dengesiz kilo alımı derken şimdi de diş sağlığı sorunlarında ciddi bir artış yaşandı.

Pandemi sonrası hastanelerde artan diş ve diş eti hastalıklarına dair Atlas Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Katiboğlu, bilgi verdi. Ağız ve diş sağlığında hastalıkların bu denli artmasını pandemi sürecindeki düzensiz hayat şartlarının yanı sıra koronavirüsün bıraktığı hasara bağladı.

diş sağlığı

Özellikle koronavirüse bağlı ortaya çıkan kemik erimesi vakalarının diş sağlığını da olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Ülke genelinde de dünyaya oranla diş fırçalamanın düşük olduğunu hatırlatan Katiboğlu, bununda ağız ve diş sağlığını tetiklediğini söyledi.

diş sağlığı

Ayrıca pandemide uzun süreli kapanma, hastalığa dair bilginin olmaması durumunda ağız ve diş sağlığının ihmal edildiğini de hatırlattı. Bunun da pandemi sonrası bu kadar vaka artışı olduğunu belirtti. 

İŞTE KATİBOĞLU’NUN AÇIKLAMASI:

“Covid-19 gibi insan sağlığını pandemi düzeyinde etkileyen ve vücuda giriş yolunun doğrudan ilişkili olduğu, epitel döşeli bir ortamın ve bu ortamda bulunan doku ve organların etkilenmemesi mümkün değildir.  Konu ile ilgili bilimsel ortamı oluşturacak çalışmalar devam ediyor olsa da bu süreçte ağız diş sağlığının azami korunması gerektiği açıktır. Maalesef diş fırçası ya da macunu kullanımının Avrupa ülkeleri ortalamasının çok altında olduğu ülkemizde, sorunu çok basite indirgeyerek, ağız diş ve dişeti sağlığını korumanın yanında,  en azından virüsü ortamdan uzaklaştırmak ya da dilüe etmek adına, diş fırçalama ve oral nazal antiseptik kullanımının öneminin altını bir kez daha çizmekte fayda olacaktır.”