En çok kimi seviyorsunuz? Kendinizi, annenizi, eşinizi veya bir dostunuzu… Sevginizi, gülün harika kokusuyla ifade edip, hissettirmeye ne dersiniz? Cevabınız, “Evet, istiyorum” ise; sizin için mis kokulu bir önerimiz var!

Yaklaşan 14 Şubat Sevgililer Günü’nde hediye ettiğiniz kişinin hayatına daha çok mutluluk ve güzellik getirecek bir set alabilirsiniz. Peki, bu nedir? diye düşünüyorsanız; “Sinoz Kozmetik Gül Bahçesi” serisini, sizler için hazırladı.

Gül Bahçesi Serisi, gül kokularının gününüze eşlik edeceği özel ürünlerle dolu: Duş jeli, el kremi, vücut losyonu, spreyi ve pürüzsüz bir ten için bakım peelingi… Ne dersiniz? Sinoz Kozmetik Gül Bahçesi ile ruh, zihin ve bedeni güzellik ile sarmak ister misiniz?

Bitki bilimi alanında İsviçre, Türkiye ortak yapımı “Fitoterapi” ve New York Üniversitesi’ndeAromaterapi” eğitimlerine sahip E. Arzu Şendoğan; frekansı en yüksek çiçek olan gülü, siz ve sevdiklerinizin sağlığı, huzuru için tavsiye ediyor.

#EvdeKal dediğimiz günlerde, kendimize ve sevdiklerimize daha iyi bakmak için Sinoz Gül Bahçesi Serisi, harika bir seçim olabilir. Ayrıca, evde stresten arınmak ve daha iyi hissetmek için FlowerTherapy, mum ve oda kokusu gülün romantik notalarını, size ulaştırıyor.

Sinoz Kozmetik ile ilgili detaylı bilgi, ürünler ve kampanyalara www.sinoz.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Güzel haber: Tüm koleksiyonlar özel hediye paketinde teslim edilmektedir.

Hamilelik döneminde bir kadının başına gelebilecek en kötü şey, bebeğini kaybettiğini öğrendiği andaki o hissiyatıdır. Erken ve geç dönemde görülen düşük tehlikesinin nasıl anlaşılabileceğini, belirtilerini ve tedavi yöntemini sizler için araştırdık. Peki hamilelikte düşük için tehlikeli haftalar hangileri? Düşük neden olur, belirtileri neler? Düşük yaptıktan ne zaman sonra hamile kalınır? Hamilelikte A’dan Z’ye düşük ile ilgili bilinmesi gerekenler…

En büyük hayali çocuk sahibi olmak olan çiftlerin acı gerçekle karşı karşıya kaldıkları o ilk andaki duygularını tarif etmek imkansızdır. İhtimali bile son derece üzücü bir durum olan düşük, tıp dilinde ”Spontan Abortus”olarak geçmektedir. Hamilelik müjdesini alalı daha 20 hafta olmamış iken bebeğini kaybeden annelerde bu durum düşük olarak  tanımlanır. Hamilelik kaybının ilk trimesterda yani ilk 3 ayda görülmesine erken düşük, ilk trimesterın sonu ile 20. hafta arasında gerçekleşmesine ise geç düşük denir. Erken düşük oluşmasındaki nedeninin genelde kromozomsal farklılıklardan kaynaklandığı (kromozomun fazla ya da az olması ile bebeğin gelişiminin durması) düşünülse de geç düşükte durum farklıdır. Geç düşük yapan anne adayında sorunun sebebi rahimdeki problemden kaynaklandığı düşünülür. Düşüklerin yarısından fazlası ilk üç aylık dönemi kapsayan 1. Trimesterda görülür.

DÜŞÜK NASIL ANLAŞILIR? BELİRTİLERİ NELER?

Çok fazla bir bilgi sahibi olunmasa bile halk arasında sıklıkla geçmesi nedeniyle en azından aşina olduğumuz kanamalar ve vajinal akıntılar, sık karşılaşılan düşük belirtileri olarak karşımıza çıkar. Hamileliğin ilk ayında sık rastlanabilen kanamalara ağrı eşlik ediyorsa düşükten şüphelenebilir. Burada bilinmesi gereken en önemli şey, her kanamanın düşük belirtisi olmadığıdır.

Regl kanamasından ayrı olarak kahverengiye dönük veya parlak kırmızımsı bir kanama varsa ve buna karın ağrısı da eşlik ediyorsa düşük riski yaşıyor olabilirsiniz.

Ağrınız ya da kanamanız yoksa ama vajinadan su fışkırıyorsa bu durum düşük tehlikesinin habercisi olabilir.

Sırt ve bel ağrıları da düşük belirtisi olabilir. Her 15-20 dakikada bir düzenli bir şekilde ağrınız oluyorsa mutlaka doktora görünmelisiniz.

Pelvik veya sırt ağrısı, beyazımsı balgam ve kilo kaybı gibi belirtiler düşük riskinden kaynaklanıyor olabilir.

DÜŞÜĞE NEDEN OLAN BAZI ANOMALİLER

Su hamileliği (Boş hamilelik): İlk 12 haftalık evrede görülen düşüklerin neredeyse tamamına yakını su hamileliğindendir. Döllenen yumurta plasenta ve zarlardan oluşur ancak embriyoya dönüşmez.

Ceninin rahim içi ölmesi: Bu evrede embriyo oluşmuştur fakat düşük belirtisi ortaya çıkmadan ölmüştür.

Mol gebelik (üzüm gebeliği):  Plasentanın rahim içinde büyüyen kistlere dönüşmesidir. Embriyo olsa bile olgunlaşma görülmez.

Hormonal nedenler: Tiroid hastalıklar, hipotiroidi ve şeker rahatsızlığı düşüğe neden olabilir.

İleri yaş durumu: Özellikle de 35 yaşından büyük kadınlarda düşük yapma riski oldukça yüksektir. Ayrıca düşük riski çoğul hamilelik riskiyle daha da artar.

DÜŞÜK TEDAVİSİ NASIL OLUR?

Düşük tedavisi için geç kalınmışsa bunu önlemenin bir yolu yoktur. Ancak yapılabilecek olan tedavi ile yoğun kanama ve enfeksiyon riski uzaklaştırılabilir. Düşük tehlikesi karşısında çoğunlukla ilaç uygulanır.

3 yoldan verilebilen bu ilaç tedavisi ağızdan, vajinadan ya da direkt olarak ilaç takviyesi ile uygulanır. Dozu ve kullanılacak olan süre uzman tarafından belirlenir.

DÜŞÜK YAPTIKTAN NE ZAMAN SONRA HAMİLE KALINABİLİR?

Düşük gerçekleştikten 2-3 ay sonra eşlerin korunması tavsiye edilir. Düşük sonrası kan sayımı, kan tablosu, folik asit miktarının hangi seviyede olduğunu bilmek önemlidir. Kadın vücudunun yeni bir hamilelik dönemine uygun hale gelebilmesi ortalama 6 ay kadar sürer.

Sağlık ve güzelliğinize sihirli dokunuşlar için güvenilir bir hekime ihtiyacınız var mı? Cevabınız “Evet, istiyorum” ise; sizleri Op. Dr. Güray Yeşiladalı ile tanıştırmak istiyoruz. Bildiğiniz gibi, 12 yıldır, ‘En yakın arkadaşınız Yüksek Topuklar’ olarak size, sadece güvendiklerimizi sunuyoruz; Op. Dr. Güray Yeşiladalı da o isimlerden biridir.

İnsanların mutluluk ve huzuru için sağlık alanında faaliyetler gösteren, Vanity Estetik Kliniği; Op. Dr. Güray Yeşiladalı tarafından; çocukluğundan bu güne arkadaşlığını sürdürdüğü iki kişi tarafından kurulmuştur. Dolgu, botoks, meme küçültme, burun estetiği gibi kişinin ihtiyacı doğrultusundaki, operasyonları; uzman ekibiyle birlikte özenle sunan Op. Dr. Güray Yeşiladalı; yepyeni bir girişimle, misafirlerinin memnuniyet ve güvenliğini artırdı.

Hepimizin bildiği ve çeşitli etkilerini hissettiği gibi Covid 19, hayatımızda yeni tedbirler gerektiriyor. Temizliğe, güvenliğe, sağlığa her zamankinden daha fazla önem veriyoruz. İşte, “Vanity Estetik Kliniği” kurucusu, Op. Dr. Güray Yeşiladalı; tam olarak bu özel ihtiyaca, garantili çözüm buldu.

Tüm dünyada kabul edilen, Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı’nın da desteklediği “Temos Covid-19 Güvenirlik Sertifikası”, her yerden önce sadece Vanity Estetik Kliniği’nde var! Bu demek oluyor ki; Sağlık ve güzelliğinize dair, uzman ekiple; ulaşılabilir fiyatlar ile güvenle hizmet almak istiyorsanız; “Temos Covid-19 Güvenilirlik Sertifikası” kazanan Vanity Estetik ile; siz ve sevdiklerinizi güvenle emanet edebilirsiniz.

Biz, ‘Yüksek Topuklar’ ile yola çıktığımız günden bu yana (tam 12 yıldır!); cinsiyet, din, dil, ırk, etkin köken ayrımı yapmadan; insanların mutluluk, memnuniyet ve sağlığı için gönülden çalışan bir ekibiz; sizlere gönülden hizmet ediyoruz. Son derece hassas yaklaştığımız bu ilkelerimizde, Vanity Estetik, biz “Yüksek Topuklar” ekibinden tam puan aldı ve gönül rahatlığıyla siz değerli, okuyucularımıza duyurabiliyoruz.

Çay makinesi, çay demleme işlemini kolay ve pratik hale getirebilen ve küçük ev aletleri sınıfına dahil edilebilen bir elektronik cihazdır. Geleneksel çaydanlıklar gibi bir su haznesi bir de demliği bulunur. Elektrikle çalışıyor olması en önemli avantajıdır. Makine, sahip olduğu fonksiyonlar sayesinde oldukça kullanışlıdır.

Çay Makinesi Nedir? Ne İşe Yarar?

Modelden modele değişkenlik göstermekle birlikte çay makinelerinin genellikle iki işlevi bulunur. Bunlar suyu kaynatmak ve sıcak tutmaktır. Üzerindeki butonlarla bu fonksiyonlar ayarlanabilir. Demlenen çay ve su uzun süre sıcaklığını korur ve özellikle kalabalık ortamlarda pratiklik sağlar.

Çay makinesi, temelde çay demlemeye yarasa da, alt haznesi bir su ısıtıcı gibi kabul edilebilir ve sadece su kaynatmak için kullanılabilir. Böylece kaynatılan su ile çeşitli sıcak içecekler de hazırlanabilir.

Suyu daha hızlı kaynatması ve çayın daha hızlı demlenmesi sebebiyle sıklıkla tercih edilen çay makinelerinin bazı modelleri güç ünitelerinden bağımsız olarak taşınabilmektedir. Bu sayede çay makinesi oturulan ortama getirilebilir ve çay doldurmak zahmetsiz hale gelir.

Çay Makinesi Satın Alırken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Çay makinesi satın alırken öncelikle ihtiyaçlar belirlenmeli ve bu ihtiyaçları karşılayabilecek kapasitedeki ürünlere yönelinmelidir. Farklı malzemelerden üretilen modelleri bulunan çay makinelerinden hangisinin daha uygun olduğunu iyi araştırmak gerekir.

Cam çay makineleri daha sağlıklı olması sebebiyle tercih edilirken dayanıklılık konusundaki performansı sınırlıdır. En çok tercih edilen modeller çelik olanlardır. Hem sıcaklığı koruma süresi uzundur hem de dayanıklıdır. Plastik modeller ise kullanım sıklığı seyrek olanlar tarafından tercih edilir.

Çay makinesi alırken kullanım amacı ve kullanım ortamı da göz önünde bulundurulmalıdır. Tercih edilecek ürünün kapasitesinin ihtiyaç duyulan çay ve su miktarını karşılaması gerekir. Aksi halde üründen istenilen düzeyde bir verim alınamaz.

Elektronik bir cihaz olduğu için ürünün kalite ve fiyat dengesi de son derece önemlidir. Çay makinesinin elektronik donanımına da dikkat edilmelidir ve garanti koşulları göz önünde bulundurulmalıdır. Çay makinesi seçerken Avansas gibi ürün çeşitliliği sunan bir siteden yararlanılarak seçenekler arasında karşılaştırma yapılabilir.

Ofis ve İş Yerlerinde Çay Makinesi Kullanmanın Avantajları Nelerdir?

Çay makinelerinin en çok kullanıldığı ortamlar ofisler ve iş yerleridir. Bunun sebebi, çay makinesi kullanmanın avantajlı olmasıdır. Bu elektronik alet sayesinde çay hızlıca demlenir ve çay demlemek için ofis işlerini aksatacak kadar uzun bir zaman ayırmaya gerek kalmaz.

Çay makinelerinin farklı boyutlarda modelleri vardır. İş yerleri ve ofisler gibi misafir sayısının fazla olduğu yerler için geniş hacme sahip bir ürün kullanmak büyük fayda sağlar. Bu sayede yeteri kadar çay demlenebilir ve çabuk tükenmez.

Gerek ofis ve iş yerinde gerekse evde çay makinesi kullanılırken atlanmaması gereken bir detay vardır. O da cihazda kullanılacak sudur. Çay makinesinde kireçli ya da kirli su kullanmak cihazın iç yüzeyinde kireç birikmesine ve cihazın bozulmasına yol açabilir. Ayrıca bu nitelikteki bir su ile demlenen çayın lezzeti de istenilen seviyede olmayacaktır. Bu nedenle çayın lezzetini ortaya çıkarmak ve makinenin zarar görmesini engellemek adına içme suyu tercih edilmelidir.

En Kaliteli Çay Makinesi Modelleri Nereden Satın Alınır?

Çay makinesi satın alırken göz önünde bulundurulan pek çok unsur olsa da son kararı verdiren detay kalitedir. Alınacak ürünün uzun ömürlü olması ve sağlıklı çalışması oldukça önemlidir. Dolayısıyla çay makinesi seçerken detaylı araştırma yapılabilecek bir platforma ihtiyaç duyulabilir. Sonuçta çay makinesi üreten onlarca marka vardır ve bu markaların da onlarca çay makinesi modeli vardır.

Avansas, bu araştırma için ideal bir e ticaret sitesi konumundadır. farklı segmentte ve özellikte pek çok çay makinesi modeli bulunmakla birlikte, hepsi seçkin markaların ürünleridir. Site üzerinden ürünlerin kalitesi, özellikleri ve fiyatları incelenerek en doğru çay makinesine ulaşılabilir.

Türkiye’nin sevilen yıldızlarından Özge Özpirinçci, doğallıkla beyazlaşan saçlarıyla, bizlere gülümsüyor. Kadınlara, cesaretiyle ilham verip ezberlerin ötesinde bir güzelliğe davet ediyor.

Biz, ‘Yüksek Topuklar’ ekibi olarak; tam 12 yıldır kadınların yanındayız. Sizlerle buluştuğumuz her yayında: “Kadınlar güzeldir, kendiliğinden her haliyle güzeldir.” diyoruz. Özge Özpirinçci, etrafından saçıyla ilgili duyduğu olumsuz eleştirilere rağmen, kalbinden gelen sesi dinliyor! Bu duruşuyla, hem bizim inancımızı pekiştiriyor, hem siz değerli kadınlarımıza rehberlik ediyor.

Elbette, bu şahane toplantıda, özel teşekkürü hak eden bir marka ve özel bir kadın daha var: Dove ve Unilever Marka Müdürü Özge Acarbay! Peki, neden? Çünkü:

Kıymetli Özge Acarbay; kadınların saçları konusunda istedikleri tercihleri yapabileceklerine inanıyor. Tüm zorlu şartlara rağmen, kadınlara cesaret vermek için çalışıyor ve #EzberlerinÖtesinde konseptini, harika bir reklam filmi ile taçlandırıyor!

Dove, Özge Özpirinçci ve bu müjdeli haberi sizlere duyuran “Yüksek Topuklar” ekibi olarak; başta Türkiye’de yaşayan kadınlar olmak üzere tüm dünyada; kendiliğinden, tam olduğu gibi diğerlerinden ve benzersiz güzelliğini destekliyoruz. Daha açık ifade edelim: Kadınlara, başka insanlar tarafından uygulanan kusursuz güzellik baskısına karşı çıkıyoruz!

Unilever Güzellik ve Kişisel Bakımdan Sorumlu Marka Müdürü Özge Acarbay:

Oyuncu Özge Özpirinçci ise ‘Dove’ aracılığıyla kadınlara şu mesajı iletiyor: “Saçlarım konusunda gerek sektörden gerekse toplumun belli kesimlerinden çok fazla eleştiri aldığım zamanlar oldu. Hayatımın her alanında doğallıktan yana olan biriyim. Saçlar konusunda belli kalıplara uyma zorunluluğu, aslında kadına dayatılan pek çok baskından biri. Ben de özel hayatımda bu baskı karşısında kendim olmayı, doğal kalmayı tercih ettim, saçlarımı da doğal akışına bıraktım. Tam da bu sebeple, Dove’un #EzberlerinÖtesinde kampanyasına destek vererek kendi tercihleri konusunda kadınlara ilham vermek istedim. Her birimiz kendimizi nasıl iyi hissediyorsak öyle güzeliz.”

Cevizin faydalarını araştıran en uzun süreli ve en geniş araştırmanın bulguları gösteriyor ki, yetişkinlerin, vücutta anti-enflamatuar etkisi olan ceviz yiyerek kalp hastalığı riskini düşürebileceğini gösteriyor.

Yakın zamanda  Journal of the American College of Cardiology ‘de (Amerikan Kardiyoloji Koleji Dergisinde) yayınlanan bir rastgele kontrollü çalışmanın bulguları, 60lı ve 70li yaşlardaki düzenli ceviz tüketen insaların, ceviz yemeyenlere kıyasla daha düşük kalp hastalığı ile ilişkilendirilen bir faktör olan düşük enflamasyona sahip olabileceğine işaret ediyor. Araştırma, Ceviz ve Sağlıklı Yaşlanma (CSY) çalışmasının – günlük ceviz tüketiminin faydalarını tetkik eden bugüne kadarki en geniş ve en uzun süreli deneyin- bir parçasıydı.

Barselona Hastanesi Kliniği’nden Dr. Emilio Ros tarafından Loma Linda Üniversitesi ortaklığı ile yürütülen çalışmada 600’den fazla sağlıklı yaşça büyük yetişkin, iki yıl boyunca tipik diyetlerinin parçası olarak günde 30 ila 60 gram ceviz tüketti veya standart diyetlerini takip etti (ceviz olmadan). Ceviz tüketenlerde, bilinen enflamasyon işaretçilerinin kandaki konsantrasyonunun %11,5’e varan oranda düşüşü ile ölçülen enflamasyonda düşüş kayda değer oldu. Çalışmada ölçülen, iyi bilinen 10 işaretçiden 6’sı (enflamasyonla bağlantılı bir sitokin olan ve farmakolojik olarak etkisizleştirilmesi ile koroner kalp hastalığı oranlarının düşürülmesi arasında kuvvetli bir bağ bulunan interleukin -1β bunlar arasındadır) ceviz diyeti ile kayda değer ölçüde düştü. Araştırmanın sonucu, cevizin antienflamatuar etkilerinin kardiyovasküler hastalığın düşüşüne kolesterolün düşürülmesinin ötesinde mekanik bir açıklama sunduğu şeklindedir.

Çalışmanın baş araştırmacısı Dr. Emilio Ros, “Akut enflamasyon, bağışıklık sisteminin travma veya enfeksiyon gibi bir yaralanma nedeniyle aktivasyonundan kaynaklanan fizyolojik bir süreç olup vücudun önemli bir savunmasıdır’’ diyor. “Kısa süreli enflamasyon yaraları iyileştirmemize ve enfeksiyonla mücadele etmemize yardımcı olur, ancak uzun süre devam eden (kronik), kötü beslenme, obezite, stres ve yüksek kan basıncından kaynaklanan enflamasyon iyileştirici olmaktan ziyade, bilhassa kardiyovasküler sağlık söz konusu olduğunda, zarar vericidir. Bu araştırmanın sonuçları cevizin kronik enflamasyonu azaltabilecek, bu şekilde yaşlandıkça daha yatkın hale geldiğimiz bir rahatsızlık olan kalp hastalığı riskini düşürmeye yardımcı olabilecek bir gıda olduğunu ileri sürmektedir.

Kronik enflamasyon, plakların birikimi ve arterlerin “sertleşmesi” olan ve kalp krizi ile felcin temel sebebi olan aterosklerozun gelişimi ve ilerlemesinde kritik bir etmendir. Bu nedenle aterosklerozun şiddeti büyük ölçüde kronik enflamasyona bağlıdır ve diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri bu süreci hafifletmek için kilit role sahiptir.

Türkiye’de Kalp Hastalığı Oranları

Kardiyovasküler rahatsızlıklar dünyada en önde gelen ölüm sebeplerindendir. Türkiye söz konusu olduğunda, ülkedeki tüm ölümlerin %40’ı kardiyovasküler hastalıklarla bağlantılıdır. Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak 200 bin insan kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü kardiyovasküler hastalık kaynaklı ölümlerin dörtte üçünden fazlasının uygun hayat tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk etmenlerinin kontrolü ile azaltılabileceğini rapor etmektedir. Bu tür risk etmenleri arasında sigara içilmesi, aşırı alkol tüketimi, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite yoksunluğu yer almaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri ile idare edilebilecek bir başka sebep de kronik enflamasyondur.  Şu anda kalp sağlığınız için önerilen herhangi bir şey sizi aynı zamanda kronik enflamasyondan da koruyabilir. Akdeniz diyeti dediğimiz, zeytinyağı, sebzeler, meyveler, balık ve ceviz gibi yüksek Omega-3 içerikli kuru yemişler bakımından zengin yiyeceklerin kalp sağlığı üzerindeki pozitif etkilerini gösteren pek çok çalışma var.

Mevcut bilimsel kanıtlar cevizi kalp sağlığı için faydalı bir gıda olarak saptarken, araştırmacılar cevizin kardiyovasküler faydalarının arkasındaki “neden” ve “nasıl”ı soruşturmaya devam ediyorlar. Dr. Ros’a göre, cevizler, antienflamatuar etkilerinde ve diğer sağlık faydalarında rol oynayan omega-3 alfa-linolenik asit, veya ALA (2.5g/oz), ve polifenoller gibi diğer biyoaktif bileşenler ve temel besinlerin ideal bir karışımına sahip.

Çalışmanın bulguları aynı zamanda aynı yayındaki “İdeal Beslenme Biçimleri Ve Kardiyovasküler Hastalığı Önleyen Yiyecekler: Anti-enflamatuar Potansiyellerinin Farkında Olun” başlıklı bir editoryal yazı ile de desteklendi. Yazı, sağlığı koruma mekanizmalarına, farklı yiyecekler ve beslenme biçimleriyle, esasen bunların antiemflamatuar özelliklerine ilişkin daha iyi bilgi sahibi olunmasının daha sağlıklı besin seçimleri yapılması (günlük beslenmeye düzenli olarak ceviz ilave edilmesi gibi) bilgisini sağlayacağı sonucuna varıyor.

Bu sonuçlar umut vadetse de, bu araştırmanın da sınırları var. Çalışmaya katılanlar, cevizlere ilave olarak diğer çeşitli gıdaları da yeme özgürlüğü olan yaşça büyük yetişkinlerdir. İlave olarak, daha çeşitli ve dezavantajlı kitlelerle daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç var.

Türk mutfağının sevilen lezzetlerinden biri olan tavuk şiş evde kolayca yapabileceğiniz enfes bir yemek. Yanında pilavla servis edebileceğiniz tavuk şiş pratik olmasıyla da sadece 5 dakikanızı alacak türden. Fırında tavuk şiş nasıl yapılır? Tavuk şiş yapmanın püf noktaları nelerdir? öğrenmek için yazımıza göz atabilirsiniz.

Tıpkı dışarıda yediğiniz lezzette bir tavuk pişirmek istiyorsanız sırrı sos ve marine edilmesinde. Hem pratik hem lezzetli bir akşam yemeği için yanına pilav ya da makarna ile enfes olacak bir tarifi sizlerle paylaşıyoruz. Tam kıvamında muhteşem bir tavuk şiş hazırlamak istiyorsanız mutlaka hazırladığımız bu tarife göz atın. Yapımı çok kolay olan tavuk şiş, misafirlerinize hazırlayabileceğiniz sunumu oldukça şık bir yemektir. Peki evde fırın kullanarak enfes bir tavuk şiş nasıl hazırlanır?

FIRINDA TAVUK ŞİŞ TARİFİ:

MALZEMELER

1 kilogram kemiksiz göğüs eti ya da pirzola

Marine için;

3 yemek kaşığı yoğurt
yarım su bardağı sıvı yağ
5 diş sarımsak
tuz
kekik
pul biber
1 yemek kaşığı salça
kimyon

YAPILIŞI

Geniş bir kabın içerisine marine malzemelerini alarak güzelce karıştırın.

Daha sonra etlerini doğrayıp hazırladığınız sosun içine boşaltın ve güzelce karıştırın.

İki saat kadar buzdolabında dinlenmesi için bekletin.

Hazır hala gelen tavukları güzelce şişe dizip yağlı kağıt serili tepsiye dizin.

Arada çevirerek 180 derecede pişirin.

Afiyet olsun…

TAVUK ŞİŞ YAPMANIN PÜF NOKTALARI

Tavuk etlerinizi ne kadar çok marine ederseniz o kadar lezzetli olacaktır.

Izgaranız yok ise tavuk şişlerinizi tavada da kolay bir şekilde yapabilirsiniz.

Tavuk şişleriniz gibi domates, patlıcan, biber gibi sebzeleri şişe dizip pişirdiğiniz sebzelerle menünüzü zenginleştirebilirsiniz.

Kadın-erkek ilişkilerinde yaşamak istemediğimiz durumların başında aldatılmak gelir. Eşiniz veya sevgiliniz sizi aldatıyor mu?

Peki, eğer aldatılıyorsak bunu nasıl anlarız? Tam emin değilsiniz ama bir şeyler de seziyorsunuz. O halde Fox Dedektiflik kurucusu Dedektif Mehmet Latif KARLAR’ın söylediği bu işaretlere dikkat edin.

  •  Sevgiliniz yada eşiniz sizinle çeşitli bahanelerle daha az konuşmaya ve zaman geçirmeye başlamışsa…
  • Yaşadığı duygusal karışıklık nedeniyle olur olmaz nedenlerden kavga çıkarırsa ve kavgaları çok fazla uzatıyorsa…
  • Eve geç gelmeye başlamışsa…
  • Evdeki sorumluluklarını ya da eskiden düzen konusunda önem verdiği konuları atlıyorsa…
  • Daha önce istekleriniz karşısında duyarsız davranan sevgiliniz ya da eşiniz birden bire her istediğinizi yapar hale gelmişse…
  • Size hediye almayan, doğum gününüzü, evlilik yıl dönümünüzü, tanışma yıl dönümüzü unutan eşiniz ya da sevgiliniz durup dururken size hediyeler almaya, çiçekler göndermeye başlamışsa…
  • Çeşitli bahaneler öne sürerek sizinle daha az vakit geçirmeye başlamışsa, sizinle vakit geçirirken de bir an önce bitmesi için uğraşıyorsa, randevuları da sudan sebeplerle ekmeye başlamışsa…
  • Daha önce hiç özen göstermediği kişisel bakımı konusunda vakit harcamaya başlamışsa…
  • Cep telefonu konusunda eskisi kadar rahat değilse, telefonunu sizin yanınızdayken kapatıyor ya da sessize alıyorsa, telefonunu elinize aldığınızda tedirginlik duyuyorsa, mesaj ve son arama bölümlerini sürekli boş bırakıyorsa…
  • Kendisiyle bu kadar ilgilenirken sizin görünüşünüzle ilgisini kesmişse, saçınızla, kıyafetinizle ilgili yorumları bırakmışsa…
  • Sizi başkalarıyla kıyaslamaya başlamışsa, ilişkinizi de başkalarının ilişkileriyle karşılaştırmaya başlamışsa…
  • Sorumluluklarını yerine getirme konusunda eskisi kadar istekli değilse, örneğin ev alışverişine daha önce birlikte giderken artık “Sen al” diyorsa…
  • Sevgi sözcüklerini kullanma konusunda cimri davranmaya başlamışsa, hatta siz “Seni seviyorum” dediğinizde bile buna karşılık vermiyorsa…
  • Yaptığınız sürprizlere coşkuyla karşılık vermiyorsa, hatta bundan memnuniyetsizlik duyuyorsa…
  • Arkadaşlarıyla geçirdiği vakit çok artmışsa, sizi artık arkadaşlarının arasına pek sokmuyorsa, eve döndüğünde de arkadaşlarıyla ne kadar güzel vakit geçirdiğini anlatıyorsa…
  • Sizinle çeşitli bahanelerle daha az konuşmaya ve zaman geçirmeye başlamışsa…
  • Sürekli depresyondaymış gibi bir tavır içindeyse, oflayıp pufluyorsa, mutsuz olduğundan dem vuruyorsa…
  • İyi niyetle sorduğunuz, “Günün nasıl geçti?” ya da “Bugün ne yaptın?” gibi soruları “Hesap sorma” olarak algılayıp sert cevaplar veriyorsa…
  • Aradığınızda eskisi kadar ulaşamıyorsanız ya da telefonunun meşgul olma süresi çok arttıysa…

Büyük olasılıkla aldatılıyorsunuz demektir. Ama siz yine de elinizde kesin kanıt olmadan sevgilinizi ya da eşinizi suçlamayın. Kanıt konusunda eş takibi sayfamızı incelemeden hareket etmeyin. Bu arada dedektif tutmak suç mu yoksa yasal mı konusunda bir tereddütünüz varsa web sitemizde sıkça sorulan sorularda detaylıca belirttiğimiz üzere yasaldır bu konuda aklınızda soru işareti olmasın.

Fox Dedektiflik kurucusu Özel Dedektif Mehmet Latif KARLAR vatandaşların ücretsiz olarak 7/24 kendilerine Dedektif bağlantısına tıklayarak Fox Özel Dedektif Bürosu sitesindeki telefon, whatsapp ve email adresi aracılığıyla her türlü sorularını iletebileceklerini belirtti.

Türk mutfağının yıllardır değişmeyen ve en vazgeçilmezlerinden olan çayın yanına yapılan atıştırmalıklar, kadınların sık sık arayış içinde oldukları ve farklı tariflere göz gezdirdiği bir alandır. Sıradan tarif gibi görünen ancak yıllardır damaklarda iz bırakan ağızda eriyen enfes kurabiyenin tarifini sizlerle paylaşıyoruz.

Çayın yanına kısa sürede yapabileceğiniz kolay ve lezzetli bir kurabiye tarifi bugünkü yazımızda. Adından da anlaşılacağı gibi şekil vermeye uğraşmayacağınız ve ağızda eriyen bir kurabiye tarifi. Lezzeti muhteşem ağızda eriyen kurabiyelerinizi çocuklarınız dahil herkes çok beğenerek tüketecek. En zor zamanlarınızda kurtarıcınız olacak kurabiyenizin tarifini elinizin altında bir yerlerde mutlaka bulundurun.

AĞIZDA ERİYEN KURABİYE TARİFİ:

MALZEMELER

Yarım su bardağı sıvı yağ
250 gram tereyağ
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 adet yumurta
2, 5-3 su bardağı un
200 gram toz şeker

YAPILIŞI

Öncelikle mikserle şekeri, yağı ve yumurtayı güzelce homojen kıvama gelene kadar karıştırın.

Daha sonra un, kabartma tozu ve vanilyayı karıştırarak yumurtalı karışımın içerisine ekleyin.

Güzelce yoğurduktan sonra istediğiniz şekli vererek yağlı kağıt serili tepsiye dizin.

165 derece fırında kızarana kadar pişirin. Şekil verirken bazılarının içine küçük elma dilimleri koyabilirsiniz. Bu adım kurabiyelere farklı bir tat verecektir.

Afiyet olsun…

Gelişmiş teknolojisi ve eşsiz tasarımları ile Braun kadınların hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Günlük koşuşturmaca içerisinde olan her kadının kısa sürede uzun süreli pürüzsüzlüğe kavuşmasını sağlayan Braun Silk épil 9, Buse Terim’in bu kış vazgeçilmezi oluyor.

Günlük yoğun temposu sebebiyle kişisel bakım konusunda pratik, kullanışlı ve etkili sonuçlar sunan ürünleri tercih eden Buse Terim, Braun Silk épil 9’un en büyük yardımcılarından biri olduğunu belirtiyor. Özellikle kış aylarının gelmesi ile birlikte kuruyan cilde doğru bakım yapmanın ilk adımı pürüzsüz bir cilde sahip olmak.

Braun Silk épil 9, geniş başlığı ile tek seferde daha fazla tüy alım özelliği ve 4 haftaya kadar pürüzsüzlük sağlaması ile kış boyunca tüm vücut için baştan ayağa eşsiz pürüzsüzlük deneyimi sunuyor. Cihazın hassas cımbızları sayesinde tüy alırken cilde en az etkiyi yaşatarak acı hissini minimuma indiriyor. Buse Terim, bu özelliklerin yanı sıra Braun Silk épil 9’un doğru uygulama ile batık oluşumunu minimuma indirdiğini ve pürüzsüz bir cilt için her türlü ihtiyacını karşıladığını belirtiyor.

OGGUSTO.com’un yaratıcısı Özlem Güsar’ın moderatörlüğünü yaptığı Braun’un dijital etkinliğinde, Silk épil 9 deneyiminden bahseden Buse Terim ‘’Gün içinde çok fazla yere yetişmeye çalışan bir kadın olarak, bana zaman kazandıran ürünleri tercih etmenin önemini bir kez daha anladım. Bu kış içinde bulunduğumuz dönem dolayısıyla evde çok vakit geçiriyoruz ve aynı anda birden fazla işi halletmeye çalışıyoruz. Ben bu süreçte çocuklarıma vakit ayırıyorum, sporumu ihmal etmemeye çalışıyorum, ev ile uğraşıyorum ve takip etmem gereken aktif bir işim var. Dolayısıyla kişisel bakımımda bu yoğun tempoma adapte edebileceğim ürünler kullanmayı tercih ediyorum. Braun Silk épil 9 bu konuda bana çok yardımcı oluyor, kısa sürede uzun süre kalıcı sonuçlar elde etmemi sağlıyor. Hem bana zaman kazandıran hem de pürüzsüz bir cilde kavuşmamı sağlayan bu ürün üstelik çok dayanıklı. Biliyorsunuz lazer epilasyon tüyleri tamamen bitirmiyor, doğumdan sonra meydana gelen hormonal değişiklikler lazer epilasyondan alınan sonuçları olumsuz etkileyebiliyor. Bu yüzden her kadının lazer epilasyonun yanı sıra bitmeyen tüyleri için Silk épil 9’ a sahip olmasını ve bu deneyimi yaşamasını tavsiye ediyorum’’ şeklinde konuştu.