Kadınlık hormonu olarak da bilinen Östrojen hormonu kadında daha fazla bulunması ile beraber erkekte de bulunan bir hormondur. Peki östrojen hormonu nedir, östrojen hormonu ne işe yarar? Östrojen hormonunun görevleri…

Cinsiyet hormonlarından biri olarak bilinen östrojeni gündelik yaşantı içerisinde kadınlık hormonu olarak da duymuşuzdur. Erkeklere göre kadın vücudunda daha dazla üretilen östrojen hormonu regl döngüsünü düzenlemesinin yanı sıra deri, saç, pelvik kasını, beyni ve üreme sistemini etkileyen bir hormondur. Bu gibi dişilik özelliklerin oluşumunu ve gelişimini sağlayan östrojen hormonu kasık ve koltuk altında kıllanma, memede büyüme oldukça etkilidir. Hamilelik, cinsel birliktelik, doğum ve menopozda baskın bir hormon olan östrojenin az ya da çok olması insan vücudunda birtakım rahatsızlıklara yol açmaktadır. Vücudumuzdaki organların fonksiyonlarını düzenlemede ve başlıca bazı dokuların belli şekilde yönetimini sağlayan östrojen hormonu ile ilgili merak edilen tüm ayrıntılar haberimizin detaylarında. Kadın vücudundaki iki ana hormondan biri olan östrojen ile ilgili bilinmesi gerekenler…

ÖSTROJEN HORMONU NE İŞE YARAR?

-Yumurtlama sonrasında hızla düşen östrojen hormonunun vücutta bazı önemli görevleri vardır. Düzenli bir şekilde salgılanan östrojen hormonu kadına özgü özelliklerin ortaya çıkmasını sağlamanın haricinde birçok önemli ve farklı işlevleri de vardır. Östrojen hormonunun vücut üzerindeki görevleri:

-Yumurta foliküllerinin büyümesinde uyarıcı bir görevi vardır.

-Fallop tüplerinin duvarını kalınlaştırır ve daha da sağlam olmasını etkiler. Sperm ve yumurta hücrelerindeki hareketi sağlayan kasılmalarda önemli rol oynar.

-Vajinanın erişmesi gereken büyüklüğe ulaşmasını sağlarken vajina içindeki yağlanmayı önler.

-Meme ucundaki rengin daha da koyulaşması ve emzirmenin gerçekleşmediği evrede süt akışını durdurmayı sağlar.

-Regl evresinde rahimdeki ölü dokunun vücuttan uzaklaştırılması sağlanır.

– Kadınların daha geniş kalça kemiklerine sahip olması ve saçlarının daha gür ve kalıcı olmasının nedeni östrojenden kaynaklanmaktadır.

 

ÖSTROJEN HORMONU EKSİKLİĞİ! ÖSTROJEN HORMONU AZ SALGILANIRSA…

Vücutta östrojen azlığı nedeniyle görülebilecek belirtiler arasında ruh hali ve vücut sıcaklığı başta gelmektedir. Vajinada kuruluk, vajina astarının daha kırılgan ve ince yapıda olmasına sebep olan menopoz belirtileri temel de östrojen seviyelerinin düşmesinden kaynaklanır

Keten tohumu, fındık, soya ve meyve çeşitlerini tüketerek östrojen seviyenizi arttırabilirsiniz.

ÖSTROJEN HORMONU FAZLA SALGILANIRSA…

Lif değeri yüksek olan ve az yağlı yiyeceklerden oluşan beslenme programı düzenleyin. Zayıflamak, östrojen hormonu seviyesini düşürmede etkili olabilmektedir.

İçerisinde östrojen bulunduran soya sütünden uzak durun ve daha fazla uyumaya çalışın.

Hamileliğin ilk üç ayında görülebilen aşermeler ne zaman biter? Hangi yiyecekler daha çok aşerilir? Aşermenin nedenleri neler? İşte soruların yanıtı…

Hamilelik döneminde anne adaylarının bir yiyeceği ya da içeceği canı çekmesi ‘aşerme’ olarak nitelendirilir. Çoğunlukla hamileliğin başlangıcında görülen bu aşermeler, 3. ve 4. aylarda azalır ya da tamamen kaybolur. Anne adayları bu dönemde daha çok çikolata, turşu, erik ve tatlı ihtiyacını giderecek yiyecekler aşerir. Anne adaylarının bu konuyla ilgili bilmeleri gereken bir husus vardır ki o da; Pika sendromudur. Bu sendromda anne adayı toprak, kireç, kum, saç, sabun, kil, tebeşir, kibrit gibi maddeleri yemek ister. Bu tarz durumlarda muhakkak doktora görünmelilerdir. İleri seviyelerdeki Pika sendromu bedensel değil psikiyatrik bir hastalıktır. Çocuklarda dahi görülebilen bu rahatsızlık çoğu zaman vücudun ihtiyaç duyduğu eksik maddeye karşı olan bir önlemdir. Yapılan çalışmaların genelinde sonuç olarak kansızlığa rastlanır. Tedavi uygulanması halinde bu maddeleri yeme ihtiyacı giderek normale döner. Hamileliğin 13. hafta sonlanmasına rağmen devam eden pika durumunda psikiyatrik değerlendirme gerekebilir fakat bu duruma çoğu zaman gerek kalmamaktadır.

HAMİLELER NEDEN AŞERİR? HAMİLELİKTE AŞERME PSİKOLOJİSİ

Aşerme görülmesinin sebepleri olarak farklılaşan hormon düzeyleri,  mineral vitamin ihtiyaçları ya da psikolojik sorunlar, manevi destek ihtiyacı düşünülüyor ancak kesin nedeni bulunamamıştır.

Hamilelik döneminde aşerme hakkında bilgi edinmek isteyen bir ekip, yaptığı çalışmalar sonucunda en çok aşerilen gıdaları tespit etti. Hamilelerin en çok istediği gıdalar ise şöyle:

Turşu, dondurma, tatlılar (çikolata,şeker), karbonhidrat-yüksek kalorili gıdalar (hamur işi, pizza, cips), et, tavuk gibi hayvansal proteinler, meyveler (Karpuz, kavun, çilek  gibi) süt ürünleri (peynir, yoğurt), baharatlı yiyecekler, değişik kombinasyonlu alternatifler (Kavunu biberle yemek gibi)

Hamilelik döneminde anne adaylarında görülen aşerme durumunun nedenlerini, en çok neleri yemek istediklerini ve aşermeyi nasıl kontrol altında tutabileceğiniz hakkında sizlere önerilerde bulunduk. Hamilelikte aşerme ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler…

Hamile bir kadının olur olmadık yerlerde mevsimi olmamasına rağmen aklına vuran turşu yeme isteği ya da tatlı krizine sokarcasına çikolata gibi tatlı yiyecekler yemek istemesi aşermenin en tipik örneklerindendir. Aşeren bir kadının aklı fikri yalnızca canının çektiği o yiyeceği yemek iken ona ulaştığında iştah kabarta kabarta yemesi de yaşadığı mutluluğu gözler önüne sermektedir. Hamilelikte aşerme ile ilgili yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilere göre; kadınların ortalama %70’inin aşerdiğini veya bir besinden iğrendiği görülüyor. Uzmanlar özellikle de hamileliğin ilk trimesterına kadar görülen aşermenin normal olduğunu savunuyor. Hamilelik döneminde görülen hormonal değişiklikler, her anne adayında bir olmadığı gibi aşerdiği yiyeceklerde de aynı olmaz. Örneğin kimileri gecenin bir vakti tatlı komasına girerken, kimilerinin canı ekşi bir şeyler isteyebiliyor. Bu durumun nedeni tam belli olmasa da hormonal değişimlerin ve kan şekeri seviyesindeki farklılıkların etkisinin olduğu gözlemleniyor.

HAMİLELİKTE AŞERME NEDEN OLUR?

Bazı beslenme uzmanları, belli yiyeceklere karşı aşerme durumunun farklı bir anlamının olabileceğini öne sürüyor. Buz yeme, temizlik malzemeleri içme gibi tuhaf isteklerin (kansızlık) demir eksikliği ile, çikolata ve tatlı yiyeceklere karşı yönelme isteğinin B vitamini eksikliği ile, baharatlı besinlerin hararet atmak ile, turşu yemenin sodyum eksikliği ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Ancak bu demek değildir ki, anne adayının her canının çektiği şey vücudunun ihtiyaç duyduğu şeydir. Hamilelikte aşerilen yiyecekler anneye ve bebeğe fayda sağlayacaksa evet tüketilmelidir ancak sakıncalıysa bu durum bastırılmalıdır.

HAMİLELER EN ÇOK NE AŞERİYOR?

Hamilelik döneminde aşerme hakkında bilgi edinmek isteyen bir ekip, yaptığı çalışmalar sonucundaen çok aşerilen gıdaları tespit etti. Hamilelerin en çok istediği gıdalar ise şöyle:

Turşu, dondurma, tatlılar (çikolata,şeker), karbonhidrat-yüksek kalorili gıdalar (hamur işi, pizza, cips), et, tavuk gibi hayvansal proteinler, meyveler (Karpuz, kavun, çilek  gibi) süt ürünleri (peynir, yoğurt), baharatlı yiyecekler, değişik kombinasyonlu alternatifler (Kavunu biberle yemek gibi)

AŞERME NASIL KONTROL ALTINA ALINIR?

Hamilelik döneminde anne adaylarının canının çektiği her besin kendisinin ve bebeğinin sağlığı için uygun olmayabilir. Bu gibi durumlarda aşermeyi dengede tutmak gerekir. Peki aşerme isteği nasıl durdurulur?

– Dahiliye doktoruna gidip vücudunuzun eksikliklerini tespit edin ve doğal yöntemlerle gidermeye çalışın.

– Sabah kahvaltılarını kesinlikle atlamayın. Yoksa yemek yeme isteğinizi durduramazsınız.

– Az ama sık yemeye gayret edin.

– Her gün düzenli olarak egzersiz yapmaya çalışın.

Bebek sağlığında hayati bir önem taşıyan ağız sütü yani kolostrum sütü, her yeni doğan bebeğin mutlaka faydalanması gereken en önemli besin kaynağıdır. Anne sütü ile karıştırılabilecek niteliklere sahip olup bebeği çeşitli hastalıklara karşı koruyan kolostrum sütü hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için ele aldık. Kolostrum sütünün bebeğe faydaları neler? Ağız sütü (kolostrum) ile anne sütünün farkları…

Doğum yapan annelerin göğüslerinden gelen ilk ağız sütü, kuyu sarımsı renkte olup bebek için hayati önem taşır. Hamilelik döneminde üretim aşamasına gelen kolostrum doğum ile beraber oluşumunu tamamlar. Ağız sütü olarak bilinen kolostruma sadece anne adaylarında değil keçi ve sığır gibi memeli hayvanlarda da rastlanır. Normal bir renkteki anne sütüne göre daha koyu bir sarı olan, kıvamlı ve yapışkan özellikteki kolostrum o kadar çok faydalı ki halk arasında bu süte ‘sıvı altın’ da denilebiliyor. Peki kolostrum sütünün bebek üzerindeki yararları neler? Kolostrum ne zaman gelmeye başlar? (Ağız sütü) Kolostrum hakkında merak edilenler…

KOLOSTRUM SÜTÜ NE ZAMAN GELİR VE NE ZAMAN SONRA BİTER?

Hamileliğinin 4. ya da 5. aylarına gelmiş anne adaylarının göğüslerinde üretimi başlayan kolostrum, bebekler için kesinlikle ziyan edilmemesi gereken en önemli besin kaynağıdır. Doğum sonrasındaki ilk haftada en zengin halini taşıyan kolostrumun gün geçtikçe rengi açılır ve en sonunda şeffaf bir renk alır.

Annenin göğsünden salgılanan kolostrum yaklaşık 10 günün sonunda yerini anne sütüne bırakır ve ağız sütü kaybolur.

KOLOSTRUMUN BEBEĞE YARARLARI NELER? KOLOSTRUMUN ÖNEMİ…

Bebeklerde sağlıklı beslenme için anne sütünün inanılmaz etkilerinin olduğunu ve ilk altı ayda anne sütü haricinde bir verilmemesi gerektiğinin altını çizen uzmanlar, doğumu takip eden ilk birkaç günde (ağız sütü) kolostumun faydalarına da değiniyor.

Kolostrum sütü, oldukça hassas mideli olan tüm bebeklerde alınması gereken en faydalı besindir. İlk zamanlarda fazla beslenmeye ihtiyaç duyulmayan bebeklerde kolostrum ihtiyaç duyduğu besini tek başına karşılamaktadır.

İçerisindeki antikor ve immünglobulin maddesi bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkilidir. Ayrıca içerisindeki diğer vitamin ve mineraller bebeğin zararlı virüs ve bakterilere karşı koruyarak kolay hastalanmalarını önler.

Bağırsaklardaki ilk dışkının çıkmasında da etkili olan kolostrum bebeğin sindiriminde önemli bir roldedir. Bebeğin ilerleyen zamanlarda alerjiye yakalanma riskini de azaltır.

KOLOSTRUMDA HANGİ MADDELER VAR? ANNE SÜTÜNDEN FARKLARI NELER?

Bağırsağın olgunlaşıp alerji ve hassasiyet oluşumunu önleyen büyüme etkenlerini barındıran kolostrum; Sodyum ve çinko bakımından bol olmakla birlikte D ve B12 vitaminlerini de fazlasıyla barındırmaktadır.

Yağ ve laktoz oranı olgun süte göre daha az olan kolostrumu anne sütünden ayıran en temel fark; protein, mineral, antikor ve lökosit fazla bulundurup yağ az bulundurmasıdır.

Toplum içerisinde oldukça popüler bir tatlı olan Waffle, birçok farklı lezzetin çikolata ile buluşması ile gönüllerde taht kurduruyor. Herkesin severek tükettiği waffle hakkında merak edilen şeylerin başında ise bol kalorili olan bu tatlının kilo yapıp yapmadığıdır. Peki Waffle kilo aldırır mı, diyete uygun Waffle tarifi! Evde kolay ve lezzetli Waffle nasıl yapılır?

Günümüzde büyük küçük demeden hepimizin bayıla bayıla yediği bol soslu waffle tabakları, damakta bıraktığı enfes tadıyla hemen hemen herkes tarafından tüketilen en ideal tatlılardan biridir. Waffle dükkanlarındaki cam kenarların içinde yer alan rengarenk malzemelerden  hangisinin waffle’a daha çok yakışacağı konusunda kararsız kalabilirsiniz. Gözünüzü doyurmayıp her malzemeden üçer beşer eklettirmek isteseniz de ne kadar çok malzeme o kadar çok kalori demek olacağını unutmamalısınız. Malzeme miktarının artmasıyla kalori alımının önüne geçemeyecek ve fazladan kilo alımına yol açabileceksiniz. Masummuş gibi görünen ancak malzemesine göre kalorisi artan waffle’ı evde diyete bir tık daha uygun düşük kalorili bir şekilde hazırlamanız mümkün. Aniden bastıran tatlı kaçamakları hakkınızı waffle’dan yana kullanacaksanız, önce waffle çeşitlerinin kalorilerine daha sonra da diyet waffle tarifine göz atalım!

  • 1 adet meyveli waffle yaklaşık 290 kalori
  • Bol çikolatalı waffle ortalama 380 kalori
  • 1 adet dondurmalı ve çikolatalı waffle 370 kalori
  • 1 adet karışık meyveli waffle yaklaşık 292 Kalori

WAFFLE KAÇ KALORİ? WAFFLE ÇEŞİTLERİ VE KCAL DEĞERLERİ

Waffle tatlısına özel hazırlanan hamurun pişirilmesi ile ortaya çıkan lezzetli mi lezzetli waffle, son zamanlarda en çok rağbet gören yiyeceklerden biridir. 1 adet sade waffle da ortalama 270 kalori vardır. Waffle kalori değeri boyutuna ve içerisine eklenen malzemelerin miktar ile yoğunluğuna göre değişir.

İçerisindeki karbonhidrat sebebiyle şekeri yoğun olan waffle, sağlık bakımından pek yararlı değildir ancak, çikolata nedeniyle motive arttırmayı sağlar.

WAFFLE KİLO YAPAR MI? 

Diyet yapın ya da yapmayın herkesin günlük alması gereken bir kalori miktarı vardır. Günlük alınması gereken kalori üst noktalara çıkmışsa kolay yoldan kilo alınabilir. Şeker ve yağ bakımından zengin olan waffle yendiği zaman gün içerisinde alınacak olan besin değerlerine dikkat etmek gerekir. Aksi takdirde daha sonra vermesi zor olan kilolara dönüşebilir.

DİYET WAFFLE NASIL YAPILIR?

DİYET WAFFLE TARİFİ:

MALZEMELER

Krepler için; 1 tane yumurta, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı tam buğday unu, 1 çay kaşığı kakao

Süsü için;1 tane muz, 1 tane kivi, 2 kare bitter çikolata, 1 çorba kaşığı fıstık ezmesi

YAPILIŞI

Waffle yapmaya başlamadan önce kreplerin yapımı için ilk önce yumurtaları güzelce çırpın. Daha sonra süt ekleyip yavaşça çırpmaya devam edin. Ardından unu nazikçe dökerek kakao ilave edin. Tavaya çok az zeytinyağı döküp kepçe ile krepleri pişirin. Daha sonra yukarıda belirtilen meyve malzemelerini soyup isteğe göre dilimleyin. Son aşama olarak bitter çikolatayı eriterek üzerinde gezdirin. Afiyet olsun…

TOST MAKİNESİNDE WAFFLE YAPIMI

MALZEMELER

2 tane yumurta, 1 yemek kaşığı toz şeker, 1 paket kabartma tozu, 1 paket vanilya, 1 çay kaşığına yakın tuz, Ortalama 1,5 su bardağı un, 1 su bardağından biraz fazla süt, Çeyrek su bardağı sıvı yağı, Ceviz, badem, damla çikolata, fıstık, fındık vs Nutella, Çilek, Muz, Kivi

HAZIRLANIŞI

Yumurtaların sarılarını ve beyazlarını ayırın. Beyaz yerlerinin vanilyanın yarısıyla mikser yardımıyla iyice köpürene kadar çırpın. Sarılarını ise toz şekerle çırpıp, köpüren yumurta akının içine sütü, sıvı yağı, kabartma tozunu, kalan vanilya ve tuzu ilave edip karıştıralım.

Karıştırma sırasında nazikçe unu ekleyin. Çırpılan yumurta sarılarını ekleyin ve yeniden karıştırın. Tost makinesinde ısın.

Hazırlanan hamurdan 1 kepçe kadar makineye dökün. Üstü kapalı şekilde 5-6 dakika hamur pişsin. Waffle sıcak iken nutellayı sürün biraz soğuduktan sonra meyveleri serpip afiyetle tüketin.

Koronavirüsün ortaya çıktığından beridir sürekli olarak bahsedilen kelimelerden biri de antikor ve antikor testidir. Bağışıklık sistemiyle bağlantılı olan antikor hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Antikor vücudun virüslere karşı savaşı için önemlidir. Peki Antikor testi nedir? Antikor düşüklüğü ya da yüksekliği ne anlama gelir? Kimler test yaptırmalı

İmmunoglobulin olarak bilinen antikor vücudun direnci için önemli olan bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Protein maddesi olan antikor Y biçimindedir. Vücutta artan antikor kan seviyesinde kendini gösterir. Antikorun vücuttaki temel görevi antijenler yanı vücuda giren virüs, bakteri ya da diğer kimyasal maddelere karşı harekete geçer. Vücudu koruyarak bu antijenlerin zarar veremeden vücuttan atılmasını sağlar. Kan ölçümü sırasında antikor sayısı görünür. Buna hem antikor testi hem de seroloji denir. En sık yapılan antikor testleri IgM, ıgG ve IgE’dir. 

IgM VE IgG ANTİKOR TESTELERİ NE İŞE YARAR?

Antikor seviyesinin en erken evresinin tespiti için IgM yapılır. IgM değerleri yüksek çıkan kişinin yakın zamanda koronavirüs ya da diğer virüs hastalıklarını yaşadığını gösterir. Öte yandan IgM antikoru koruyucu değildir. Virüsle başa çıkmak için anında yükselir. Hızla yükselip hızla kaybolduğundan vücudu virüse karşı bağışıklık kazanmasını sağlamaz. Ancak test değerlerinde IgG antikor oranı yüksek çıktıysa bu vücudun virüsle savaştığı ve koruyucu bir etki de kazandırdığını da gösterir. IgG seviyesi virüsün vücuda girdikten 14 geçmesiyle kan testinde kendini gösterir. Yaklaşık 6 ya da 1yıl arası vücudu korur. 

ANTİKOR DÜŞÜKLÜĞÜ YA DA YÜKSEKLİĞİ NE ANLAMA GELİR? 

Kan sayımında antikor seviyesinde ciddi bir düşüklük varsa bu vücutta protein eksikliğinin göstergesidir. Ayrıca antikor seviyesi ne kadar düşükse vücut o kadar korumasızdır. En iyi ihtimal ise vücuda herhangi bir virüs girmediğinden bağışıklık sistemi antikor üretimi yapmamıştır. Bunun yanı sıra antikor seviyesindeki yükseklik, kısa zaman önce virüs ya da bakterilerle vücudun savaştığını gösterir. Sonrası içinde vücudun virüslere karşı kalkan oluşturduğunu gösterir. 

KİMLER TEST YAPTIRMALI

Kısa zaman önce virüse maruz kalan kişilerin yapması tavsiye edilir. Antikor testi günümüzde yaygın olan koronavirüse karşı geliştirilen aşılar için gereklidir. Çünkü antikor testi yüksek olan kişilerin kısa zaman önce virüsle doğal olarak savaştığı ve bağışıklık kazandığının kanıtıdır. Yeniden aşı olmalarına gerek yok. Çünkü aşıyla enjekte edilecek olan madenin de protein seviyesini yükseltir. Bu da farklı sonuçlara neden olabilir. Kan testi yapılarak elde edilen antikor seviyesi ayrıca virüsü atlatıp atlatmadığını merak eden kişilerde yapabilir. 

ANTİKOR TESTİ SONUÇLARI NASIL OKUNUR?

Test sonuçlarında kan değerinde negatif 0,9 çıktıysa bu antikor üretiminin olmadığı yani vücuda herhangi bir virüsün bulaşmadığını gösterir. Ancak 0,9 pozitif yüksek çıkarsa bu antikorun oluştuğunu gösterir. Değer yüksekse koruyuculuğunun da yüksek olduğunun kanıtıdır. 

Hem pratik hem de lezzetli olması nedeniyle tercih edilen ideal yemeklerden biri olan menemeni diyette kaloriyi çoğaltmadan da yapabileceğinizi biliyor muydunuz? İşte yağsız ve tuzsuz menemen tarifi! Peki menemen yine de kilo aldırır mı?

Özellikle de yaz kahvaltılarında sofraların aranan lezzeti olan menemeni sevmeyen yoktur.  Domatesin ve biberin bir noktada buluştuğu menemeni soğanlı yapanlar olduğu gibi soğansız da tercih edilmektedir. Mis gibi kokusuyla dalından kopmuş al al domateslerden yapılan ağız sulandırıcı bir menemene karşı koymak biraz zordur. Çayın yanında ekmeği banarak yiyebileceğiniz nefis mi nefis bir menemenin diyette kilo yapıp yapmadığı ise ayrıca merak edilen konulardan biridir. Bunun için ölçülü olmak kaydı ile diyetteyken de yenebilen daha az yağlı menemen tarifini sizlere derledik. Peki hem güzel hem de diyete uygun kahvaltılık menemen nasıl yapılır? Lezzetli bir menemenin kalorisi kaçtır? İşte diyette menemen yemek isteyenlere özel tarifler…

  • Tepeleme 1 çorba kaşığı menemen ortalama olarak 28 kaloriye denk gelmektedir.
     
  • Protein ve lif değerleri bakımından güçlü bir yemektir.
     
  • 2 kişilik menemen için ideal yumurta sayısı 4 tür.

 

YAĞSIZ VE TUZSUZ DİYET MENEMEN TARİFİ:

MALZEMELER: 2 tane domates, 1 tane yumurta, Pul biber.

YAPILIŞI: Tam buğdaylı ya da kepekli ekmekle beraber yediğinizde kilo aldırma etkisi fazla olmayan diyet menende domatesleri direkt olarak tavaya koyun. Yağsız şekilde tavaya ekleyeceğiniz domateslerin suyu çekilmeye başladığı zaman su ilave edilebilir, daha sonra pişen domateslere yumurta kırarak ara ara karıştırma işlemine devam edebilirsiniz.

Menemenin tat kazanması için ise tercihimizi tuzdan yana değil biberden yana kullanalım. Afiyet olsun…

MENEMEN KİLO ALDIRIR MI?

100 gram menemen 71 kcal olduğunu düşünürsek bir porsiyon (250 gram) menemen 178 kaloridir. Menemende kaloriyi arttıran en temel etken yağdır. Kilo almaktan korkuyorsanız işe öncelikle menemendeki yağ oranını azaltmakla başlayabilirsiniz.

Yumurtayla yapılan bir menemen protein, vitamin ve lif açısından diyet yemeklerinde rahatlıkla tercih ediliyor. Burada dikkat etmeniz gereken bir diğer yerler de ekmek ve tuzdur. Eğer yapabiliyorsanız ekmeksiz, ekmeksiz olmaz diyorsanız tam buğday ekmekli (iki dilim) ile yemelisiniz. Onun dışında menemen sebze ağırlık olduğu için kilo aldırmaz. Yağ ve yumurta ile kalori oranı artacaktır, dikkat edilmelidir.

EVDE LEZZETLİ MENEMEN NASIL YAPILIR?

MALZEMELER:

2 adet küçük küpler halinde doğranmış domates

2 adet incecik doğranmış sivri biber

2 adet yumurta

1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peynir

2 çorba kaşığı sıvıyağ ve tuz

YAPILIŞI:

Göz kararı bir çorba kaşığı kadar sıvı yağı tavaya dökün. Yağ biraz kızdıktan sonra sivri biberleri karıştırıp tavanın kapağını kapatın. Yaklaşık 5 dakika olduktan sonra rengi biraz değişince yumuşayan biberlere domatesleri ekleyin. Karıştırıp suyunu çektikten sonra yumurta tuz ve kaşar peyniri ilave edin pişmesini bekleyin. Afiyet olsun :)

En güzel sulu yemeklerin yanına yakışan ve kalabalık sofraların vazgeçilmezi olan pilavı tane tane yapmak için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Tam ölçülerine göre yaptığınız pilav lapa mı oluyor ya da kuru? İşte tane tane pirinç pilavının tam ölçülü tarifi…

Sulu yemeklerin yanında aklıma ilk gelen şey pilavdır. Nohut, kuru fasulye başta olmak üzere daha birçok yemeğin yanında pilav mutlaka yapılır. Doyurucu olması nedeniyle çok sık tercih edilirken, kilo aldırıcı bir besin olduğu için diyet uygulayanlar menülerinde yer vermez. Pirinç pilavı, basit bir yemek olarak görünse de püf noktalarına uygun yapılmadığında lapa ya da lezzetsiz olabilir.Türk mutfak tarihinin en büyük sorularından bir tanesi olan tam kıvamında pirinç pilavı biraz ustalık isteyebilir. Sizlere uzman şeflerin ve yıllardır pilav yağan annelerimizden aldığımız tüyoları paylaşıyoruz. “Ne yapsam pilavım kıvamında tane tane olur?” diye soranlar için muhteşem bir yazı hazırladık. Tam ölçülü pirinç pilavı nasıl yapılır? Püf noktaları nelerdir? Pilava dair tüm detaylar yazımızda…

PİRİNÇ PİLAVI TARİFİ:

MALZEMELER

2 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı ayçiçek yağı
2 yemek kaşığı arpa şehriye
1 su bardağı baldo pirinç
1,5 su bardağı sıcak tavuk suyu
1 adet kesme şeker
4 damla limon suyu
1/2 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

Tereyağı ve sıvı yağı teflon geniş bir tencerenin içerisine alın. Daha sonra arpa şehriyeleri kısık ateşte kavurun. 

Pirinçleri soğuk suyun içerisinde güzelce yıkadıktan sonra arpa şehriyelerle birlikte güzelce kavurun.

Pilavın tane tane olması için esmer şekeri ve limonun suyu ilave edin.

Son olarak tavuk suyu ve tuzu da ilave ettikten sonra ağzını kapatıp 10-12 dakika kadar pişirin. 

Pilav suyunu çekene kadar kapağını hiç açmayın.

Pişen pilavı ocaktan alıp bir bez yardımıyla sardıktan sonra afiyetle tüketebilirsiniz.

Afiyet olsun…

PİLAV YAPMANIN PÜF NOKTALARI

En iyi sonucu genelde baldo pirinçle alırsınız. Bu nedenle güzel şişip tane tane kalabilecek olan baldoyu tercih edin.

Yağ oranı da çok önemli bir etkendir. Lezzet açısından tereyağı kullanmanızı tavsiye ederiz. 

Son dönemlerde en çok aranan tariflerden biri olan magnolianın en kolay tarifini sizler için araştırdık. Şimdilerde evde sadece puding ve bisküvi ile yapılan magnolia tatlısını istediniz meyvelerle süsleyebilirsiniz. İşte evde magnolia tatlısı yapmanın püf noktaları:

New York’da çok fazla tercih edilen magnolia tatlısı ülkemizde de tüm kafelerde yerini almaya başladı. Enfes lezzeti ve pratik tarifiyle gönüllerde taht kuran bu tatlıyı evinizde kolayca yapabilirsiniz. Ana malzemesi bebe bisküviden oluşan magnolia tatlısına istediğiniz meyveleri ekleyebilirsiniz. İştah açıcı ve hafif bir tatlı diyebileceğimiz magnolia puding çikolatalı, çilekli ve muzlu çeşitleriyle çok fazla ilgi görüyor. Enerjinizi yükseltecek en güzel lezzet magnolia sütlü tatlı sevenlerin bir kez tattıktan sonra asla vazgeçemeyecek. Peki, magnolia tatlısı nasıl yapılır? İşte pratik ve kolay magnolia tatlısı tarifi… 

EN KOLAY MAGNOLİA TARİFİ:

MALZEMELER

2 su bardağı süt
3/4 su bardağı şeker
1/4 su bardağı un
1 yemek kaşığı vanilya özütü
3 adet yumurta
1 çimdik tuz
1 adet muz
Arzuya göre bebek bisküvisi

YAPILIŞI

Bir tencerenin içerisinde süt, un, şeker ve tuzu ocakta çırpın. Ayrı bir kasenin içerisinde yumurtaları çırpın. 

Isınan sütten bir kepçe alarak yumurtaların içerisinde karıştırın. Daha sonra iki kepçe daha ekleyerek sütlü tencereye bir yandan yine çırpma teli ile karıştırarak yumurtalı karışımı yavaş yavaş dökün. 

İçerisine vanilyayı da ekleyerek orta ateşte karıştırmaya devam edin.

Kaynadığında ocaktan alın ve karışım soğuyana kadar çırpıcı ile çırpın. 

Ardından tatlıyı koyacağınız düz bir tabağa bisküvileri ve muzu doğrayın. Üzerine pudingi ekleyerek, aynı işlemi tekrarlayın. Arzuya göre dilimleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Reçel kahvaltıların vazgeçilmez tatlısıdır. Özellikle güzel ve kıvamında yapılan reçeller hem görüntü hem de lezzet açısından tatmin edici olur. Peki böyle güzel reçeller nasıl yapılır? Uygulayacağınız bazı püf noktaları ile sizde birbirinden güzel reçeller yapabilirsiniz.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN

Mis kokulu çilek reçeli severler için muhteşem aynı zamanda pratik bir tarifimiz var. Ölçüsü kıvamı tam yerinde olan çilek reçeli tarifini gönül rahatlığı ile deneyebilirsiniz. Kahvaltılarımızın vazgeçilmezi olan reçellerden en çok sevileni şüphesiz çilek reçelidir.  Ekmeğimizin üzerine sürdüğümüz, çocukların dahi bayılarak yediği bu reçeli evde yapabilirsiniz. Ülkemizde Nisan ayından itibaren baharın da gelmesiyle tezgahlarda yerini alan çileklerle lezzeti kendisinden büyük bir reçel pişirme ne dersiniz? Henüz reçel yapmak için çok uygun olmasa da bir kaç hafta içerisinde devasa reçel tencerelerindeki yerlerini alabilecekler. Çilek reçeli nasıl yapılıyor? diye merak ediyorsanız tarifimize mutlaka bakmalısınız.

ÇİLEK REÇELİ TARİFİ:

MALZEMELER

2 kilo çilek
2 kilo toz şeker ( 8 su bardağı)
Yarım limon suyu

YAPILIŞI

Çilekler temizlenerek güzelce yıkayın. Daha sonra iki kilo şekeri üzerine dökerek 1 gece boyunca bekletin.

Ardından orta ateşte köpükleri kaşık yardımı ile alınarak kaynatın.

45 dakika kaynattıktan sonra ocaktan almaya yakın limonu ekleyerek, kavanozlara koyun.

Ağzını iyice kapatarak sert çevirin. 

Çilek reçelini soğuduktan sonra afiyetle tüketebilirsiniz.

Afiyet olsun…

REÇEL YAPMANIN PÜF NOKTALARI

Her şeyden önce reçelde kullanacağınız meyveler mevsiminde tüketilen meyveler olmalıdır. Ezilmiş ya da yamulmuş meyveler kullanılmamalı. Bu reçelin kötü görünmesine neden olur. Meyveler tarım ilaçlarından arındırılmak için bir saat kadar sirkeli su da bekletilmeli.

Bu işlemin ardından eğer reçel yapacağınız meyve sulu bir meyve değilse şekerin içinde sulanması beklenmeli. Ancak meyveleriniz sulu ise şekerde bekletmeden kendi suyunu kullanarak reçelini yapabilirsiniz. Şekerde bekletilen ve suyunu salan meyvelerin üzerine suyu dökebilirsiniz. Ancak çok fazla su dökmemek gerekir, bu reçelim tadını bozar.

Reçel yapım aşamasında temiz bir tahta kaşıkla karıştırılmalıdır. Reçel asla çok fazla kaynatılmamalıdır. Bu reçelin içindeki meyvelerin deforme olmasına neden olur. Deforme olan meyvelerin tadı ve şekli bozulur bu da reçel için istenmeyen bir durumdur.

Fazla koyulaşan reçel yanık kokabilir bu da içindeki meyvenin kokusunun yok olmasına neden olur. Reçelin çok sulu olması da istenmeyen bir durumdur. Çok sıvı olan reçel çabuk bozulur ve küflenir. Reçel kaynarken üzerinde kabarcıklar oluşur, bu kabarcıklar reçelin başında bekleyerek her defasında temizlenmelidir.

Reçelin şekerlenmemesi için kaynarken içine limon suyu sıkılmalıdır. Reçelin tam olarak kıvama gelip gelmediğini anlamak için reçelden bir çay kaşığı alıp bir çay tabağının içine damlatılır. Eğer reçel etrafa yayılmıyorsa kıvama gelmiş demektir.

Reçel kavanozlara soğutulmadan konulmamalıdır. Sıcak olarak kavanozlara konulursa kavanozda boş kalan yerlerde terleme yapar. Bu reçelin bozulmasına neden olur. Kavanozlara konulan reçellerin ağzı çok sıkı bir şekilde kapatılmalıdır.