Korona günlerinde ev yaşamı! Virüs riskine karşı ev karantinasında neler yapılabilir?
Ülkemizdeki vaka sayısının giderek arttığı Koronavirüs sebebiyle psikolojiniz alt üst mü oldu? Eğer sizde virüs korkusu nedeniyle kendinizi eve hapsettiyseniz, ruh sağlığınızı olumlu yönde etkileyecek ‘Korona Günlerinde Yaşam’ yazısına muhakkak göz atmalısınız! İşte evde sağlıklı karantina günleri…
Klinik Psikolog Merve Koyuncu, salgın Koranavirüs hastalığından dolayı paniğe kapılan kimselerin ruh sağlığını pozitife çevirecek yazısını sizler için aktardı. Virüsün yayılmaması için uzmanların ve Sağlık Bakanlığı’nın mecburi kalınmadığı sürece evlerden çıkılmaması gerektiği çağrısının üzerine; vatandaşlar gerekli önlemleri aldı. Psikolog Merve Koyuncu’nun tedbir amaçlı kendini eve kapatan kimseler için korona günlerindeki yaşamını ele alan yazısı şu şekilde:
”KORONA GÜNLERİNDE EV YAŞAMI”
Sosyal izolasyon kuralı gereğince hepimizin acil ve çok gerekli olmadıkça evde olması gerekiyor. Hatta bunun için okullarda eğitime ara verildi. Pek çok şirketin de evden çalışma, online sisteme döndüğünü ya da nöbetleşe çalışma, part time gibi uygulamalar yaptığını görüyoruz. Bu da normalden çok daha uzun süre evde olmamız demek. Özellikle de kıraathane ve cafe, nargile cafelerin kapatılması ile iş çıkışı buralarda sosyalleşen babaları tekrardan eve taşıdı. Hazır herkes aynı anda evdeyken yapabileceğimiz harika şeyler var.
AİLENİZLE VAKİT GEÇİRİN
Ailemizdeki ilişkileri geliştirmeye odaklanabiliriz. İlişkiler canlıdır ve aileye yeni bireyler katıldıkça ya da bireyler büyüdükçe gelişir ve değişirler. Çoğu zaman ilişkiye odaklanmaya fırsat bulamayız. Birbirimizin duygusal ihtiyaçlarını fark edememeye başlarız. Birbirimizin yüzüne daha çok bakmak için güzel bir fırsat.
Pek çok ailede şu duruma çok sık rastlarız. Aile bireyleri oldukça sosyal ve konuşkan kişilerdir ama birbirlerine karşı değil. Bu bir döngü haline geldiğinde sosyal izolasyon bile bunu kıramaz. Herkes aynı evde akıllı telefonlarında yine dıştaki kişilerle sosyalleşmeye devam eder.
KARANTİNA GÜNLERİNDE GİZLİ TEHLİKEYE DİKKAT!
Ve aslında bu davranış ev ortamında gerginliğe sebep olur. Şuan pek çok kişi neredeyse uyanık olduğu zamanın tamamında ya haber dinlemekte ya da elindeki akıllı telefonlarla sosyal medyada vakit geçirmektedir. Evde olmak hepimizi sanal aleme daha çok yönlendirdi ve bu durumu kontrol altına almazsak internet bağımlılığı geliştireceğiz. Sürekli oturur pozisyonda ve sosyal medyaya gömülmüş bir şekilde evde vakit geçirmek bize iyi gelmeyecektir, kendimizi kötü hissetmeye ve giderek daha çok canımız sıkılmaya başlayacağız.
EVDE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMENİN EN ETKİLİ YOLU!
Akıllı telefonlar için belirleyici olmak oldukça önemli. Örneğin; bugün 12.00-15.00 arası telefonumdan internete erişmeyeceğim diyerek interneti kapatmak zamanı kontrol edebilmemizi sağlar. Corona ile ilgili yapılan vurguların en büyüğü belki de bağışıklıkla ilgili. Bağışıklığımızı korumamızın ve geliştirebilmemizin yolu da sağlıklı beslenme, düzenli uyku, yeterli hareket/spordan geçiyor. Ekran karşısında geçirilen vakitler arttığında uyku düzenimiz bozulur, geç uyumaya ve geç kalkmaya başlarız. Gün içinde uyuşuk, halsiz ve moralsiz hissetme duyguları ortaya çıkar.
Tüm isteksizliğinize rağmen günlük 45 dakika ev içerisinde basit egzersizler yapmak moralinizi ve bağışıklığınızı güçlendirir. Kendinizi daha aktif hissedersiniz. Yine ekran kültürü bizde bilinçsiz yeme alışkanlıklarımızın tetiklenmesine sebep olur. Sürekli tatlı, abur cubur yemeye yönelme ihtimalimizi gözardı etmemeli ve hayatımızın her alanında dengeyi korumaya çalışmalıyız. Sosyal izolasyon içe bakış kazanmamız için de büyük bir fırsat. Dış faktörleri olabildiğince azaltın ve içinize yoğunlaşın.
‘Potansiyelinizin ne kadarını kullanıyorsunuz? Hayatta nereye gelmek ve neler yapmak istiyorsunuz? İstediklerinizi elde edebilmek için yeterince çaba gösteriyor musunuz? Affetmenin zamanı gelen ve artık içinizden çıkarmanız gereken kin ve öfke duyguları var mı? Kendimde geliştirmem gereken özellikler nelerdir? Ailemdekiler onları sevdiğimin farkında mı, yeterince ifade edebiliyor muyum? …’ Bu gibi içe bakış soruları sorup cevapların peşine düşmek gelişimimiz için oldukça önemli. Corona küresel bir salgın ve hepimizde tetiklediği bazı ortak duygular var. İşlerim ne olacak? Ödemelerimi nasıl yapacağım? Geçinebilecek miyim? Ekonomik ve mali kaygılarımız gün yüzüne çıkar.
KITLIK PSİKOLOJİSİNE GİRMEYİN!
Bu süreçte dünyadaki pek çok ülke ve vatandaşın ekonomik olarak etkilendikleri büyük bir gerçek. Herkes kendi ekonomik koşullarınca bu süreçten farklı oranlarda etkilenecek. Bu sürece iyi gelebilecek bazı düşünme biçimlerini aktive edebilirsek çok daha iyi atlatabiliriz.
Kara senaryolar üretmek (batacağım, borçlarımı ödeyemeyeceğim, haciz gelecek) ve bunları sürekli besleyerek kafamızda döndürmek size ekonomik gelir sağlamaz. Moralinizi düşürür ve hatta bu süreç geçtikten sonra bile kendinize gelip işinize odaklanamamanıza sebep olur.
Kötü senaryonun üzerinden bir kez gerçekçi bir şekilde geçin ve artık onu bir rafa kaldırın. Alabileceğiniz bütün önlemleri alın, planlama yapın.
Kendimizi kıtlık psikolojisine soktuğumuzda hiçbir kaynağımızı kullanamaz ve fırsatları fark edemez hale geliriz. Bilinçli ve pozitif modunuzda kalmaya çalışın.
Yalnız olmadığınızı fark edin. Herkes bu durumla farklı oranlarda etkileniyor ve mücadele etmeye çalışıyor.
Siz de bu mücadele ordusunda bir bireysiniz. Ümidinizi kaybetmeyin.
Yokluk dili dediğimiz dili konuşmak özellikle bu süreçte işleri daha da çıkmaza sürükleyebilir. Varlık ve bolluk dilinde kalın. Evimizde ve sağlıklıyız, güvendeyiz, her gün beslenebiliyoruz, geliştirebileceğim bir işim var, kullanabileceğim yeteneklerim var, uygulayabileceğim yeni fikirler var…
Krizler ve sıkıntılar bize farklı açıdan bakma ve bazı konularda özgürleşme fırsatı sunar. Gerçekten, ekonomik kriz geçirmiş ülkelerdeki işletmecilerin bu yönde pek çok hikayesi vardır. Örneğin şuan pek çok işletme evden çalışma şeklini işletmesi için ilk defa deneyimliyor. Belki de yüksek verim alacaklar ve farklı fikirler geliştirip geliştirecekler.
Şuan elimizde çok güzel bir zaman olduğunu fark edin. İş ve ekonomik süreçler de ilişkiler gibi canlıdır. Hep çocuklar mı ders çalışacak masada? Yayın kağıdı kalemi. İşinizi ya da yeteneğinizi kullanabileceğiniz/geliştirebileceğiniz yeni pozisyon/planların üzerinden geçin. Kötü ihtimallere harcadığınız zamanı neler yapabilirime verdiğinizde çok daha farklı ihtimaller göreceksiniz.
Ve son olarak…
Biraz yavaşlamak ve fark etmek aslında hepimizin ihtiyacı. Sahip olduklarımıza şükretmek, korumak, sevgimizi ifade etmek, ilişkilerimize sahip çıkmak ve bakım vermek için çok güzel bir fırsat. Bu süreç bittiğinde ve ardımızı dönüp baktığımızda “bana kattıkların için teşekkür ederim virüs, artık seninle vedalaşıyorum” diyecek şeyler bulamadığımızda virüsü değil ama sosyal/psikolojik etkilerinin taşıyıcısı olmaya devam edeceğiz. Kendinizle ve sevdiklerinizde samimi bağlar geliştirip, güzel anılar oluşturmak tüm ilişkilerinize ve bağışıklığınıza iyi gelecektir.
Klinik Psikolog Merve Koyuncu.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!