Faruk Beşer bugünkü köşe yazısında, genç kızlarımızın resmi nikahsız kendisiyle sadece imam nikahı ile evlenmek isteyenleri kabul etmemeleri gerektiği konusunda bir yazı ele aldı.
Yeni Şafak.com’un köşe yazarlarından olan Faruk Beşer, günümüzde resmi nikahsız bir şekilde yalnızca imam nikahı ile kıyılan evliliklerin sonunun hüsran ile bittiğini ele alan bir yazıyı bizlere aktardı:
İŞTE FARUK BEŞER’İN KÖŞE YAZISI;
Birinci soru: Üniversiteyi bitirdikten sonra bir beyle evlilikte anlaştık. Ancak ben daha önce başka bir arkadaşımla ailemizden habersiz imam nikâhı yapmıştık. Şimdi bu arkadaş beni boşamadığını başka birisi ile evlenemeyeceğimi, aksi halde haram işlemiş olacağımı söylüyor, evlenmeme engel oluyor. Kendisi de benimle evlenmeyi düşünmüyor. Onunla baş başa kaldığımız zamanlar oldu. Onunla yapmış olduğumuz nikâh şimdi beni bağlar mı?
İkinci soru: 33 yaşımdayım, kocamdan ayrıldım, bir çocuğum var. Şimdi bir erkeği sevdim, onunla evlenmek istiyorum. O da karısından ayrılmış. Ama benimle resmi nikâh yapmak istemiyor, ailesi böyle istiyormuş, imam nikâhıyla evleneceğiz. Bazı yakınlarım bana, bunu yapma diyorlar. Siz ne diyorsunuz?
İki soruyu birleştirerek cevaplamaya çalışayım:
Kadın erkek ilişkileri konusundaki imtihanımız Hz. Âdem ve Havva ile başlayan ve hiç bitmeyecek olan bir imtihanımızdır. Hz. Âdem ve Havva’nın bu imtihanı ilk başta kaybetmiş olmaları bunun zor bir imtihan olduğunu gösterir. Sürekli söylediğim bir şeyi bir kez daha tekrar edeyim: âdemoğlunun en önemli imtihanı cinsellik ve yeme içmedir. Bu ikisini kazananlar diğer konularda zorlanmazlar.
Şimdi bu soruların ortak yönleri ile ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
Nikâh, Kuran-ı Kerim ifadesiyle çok güçlü bir antlaşmadır (misak-ı galiz). Bir sözleşmenin güçlü olabilmesi, taraflardan sadece birisinin inisiyatifine bırakılarak gerçekleşemez. Hem ahlakın hem de hukukun yaptırımlarına sahip olması gerekir. Biz şeriatla yönetilmiyoruz ki, onun hukuki yaptırımlarına sahip olmuş olalım. Dolayısıyla gücü elinde bulunduran tarafın, ne kadar dindar olursa olsun sadece vicdan ve ahlak güdüsüyle adaletli davranabilmesi zordur. O halde en azından bazı haklarını bugünkü hukukun tanıdığı ölçüde koruyabilmek için resmi nikâh yaptırma zorunluluğu vardır. Bugünkü evlilik hukukunun dayattığı haksızlıkları gömüyor değiliz ama en azından mevcut resmiyetle kadının bazı hakları korunmuş olacaktır. Bugün erkeğe haksızlık yapılıyor diye kadına haksızlık yapılmasını onaylayamayız. Aklımızı başımıza toplarsak bir gün inşallah, her iki tarafa yapılan haksızlığı da kaldırırız.
Şöyle bir esprimiz de mazur görülsün: Evlenme ve boşanma konularında bugün erkeğe yapılan haksızlıklar müslüman erkeklerin kadınlara karşı yaptıkları haksızlıklara ilahi bir cezası olarak görülebilir (mi?).
Kısaca, anlık duygularına kapılıp gizli nikâhı ya da sadece dini nikâhı kabul eden kızlarımız, kızmasınlar ama akıllıca hareket ediyor olamazlar. Bunu kesinlikle yapmasınlar. Bunun hukukuna riayet edilen bölgelerimizdeki durum tartışılabilir. Gizli nikâh ise zaten nikâh değildir. Caiz olmayan flörte bir kılıf uydurmaktan ibarettir.
Engel bulunmadığı halde sizinle resmi nikâh yapmak istemeyen erkek asla iyi niyetli olamaz. Böyle erkeklere nasıl güveneceksiniz? Muhtemelen bir süre sizinle yaşayacak, bir süre sonra zevkinin peşinde daha iyisini bulup sizi terk edecek ve zarar gören taraf da siz olacaksınız.
Bununla beraber gizli ya da açık, böyle bir nikâhı kabul eden bir hanım, kendi özgül iradesiyle bir sözleşme yapmıştır. Artık onun kişiliğini ve kararını yok sayıp bu nikâhı tamamen anlamsız görmemiz de mümkün değildir. Herkes tercihinin sonuçlarına katlanmalıdır. Karşı taraf eş olarak kendisine düşen görevleri yerine getiriyorsa artık boşamamakta haklı olabilir. Getirmiyorsa, sırf karşı tarafa zarar vermek için bu yetkiden yararlanamaz. O durumda mağdur olan kadın, fıkhı bilen iki hakeme meseleyi anlatır. Onlar da erkeğin haksız olduğu kararına varırlarsa, erkek kabul etmese bile bu nikâhı feshederler ve bu karardan itibaren kadın iddetini bekleyerek bir başkasıyla evlenebilir.
Konuyla alakalı bir başka meseleye, mevsimlik evliliklere (misyar nikâhına) pazar günü değinelim.
Ve önemli bir kitap
Asrımızın en büyük fakihlerinden Abdülkerim Zeydan tanıtılmaya ve özel bir yazı değil, kitap konusu yapılmaya değer bir âlimizdir (Allah rahmet eylesin). Bunu sonraya bırakalım. Onun hayatının sonunda yazdığı Şaheseri ‘el-Mufassal fî-akâmi’l-mer’ah, konusunda yazılmış en geniş eserdir. İslam’da kadın diye söze başlayanların artık onu görmemeleri mazur olamaz. Bu eser çok titiz bir tercüme ile Miraç yayınları tarafından ‘Bütün yönleriyle Kadın ve Aile Fıkhı Ansiklopedisi’ adıyla on beş cilt halinde basıldı. Duyurmaya değer. Tebrik ederim.