Şunun için etiket arşivi: Kadın

Kulak çınlaması genellikle basit bir sağlık sorunu gibi görülse de aslında bazı durumlarda önemli hastalıklarında habercisi olabiliyor.

Kulak çınlaması, işitme sisteminde meydana gelen baskı sonucu ortaya çıkan bir duyma bozukluğudur. Kulak çınlamanın ciddi bir rahatsızlık olup olmadığı uzman tarafından yapılan işitme testi sonucu konulur. Tek kulakta çınlama olması tümöre işaret olduğundan hastanın kulak MR çekilir. Ancak her çınlamanın nedeni farklı olduğundan önce kulak çınlamasının öyküsüne bakılır. Kardiyoloji uzmanı Dr. Kerem Temel, kulak çınlamasının hipertansiyonu tetiklediğini belirtti. Tansiyonun kanın damar duvarlarına yaptığı basınç nedeniyle beyinde ciddi hasarlara yol açabileceğini vurgulayan Temel, “tanıyı koymak için tansiyonun düzenli ölçülmesi gerekiyor” dedi. 

Kulak çınlamasının nedenleri nelerdir?

Kulak kiri, kulak enfeksiyonları, kulak zarında baskı

Kulak içi ve kulak dışı kireçlenme

Burundaki nefes bozukluğu

Orta kulakta oluşan iltihaplanma

Stres, depresyon gibi psikolojik durumlar

Telefonla uzun süre konuşma (Radyasyon dalgaalrına maruz kalma)

Hava şartlarına bağlı olarak; şiddetli rüzgar gibi nedenler kulakta çınlamaya neden olmaktadır.

Kulak çınlamasının tedavisi var mıdır?

İç kulağın kan dolaşımını düzenleyen ilaçlar verilir

Sessiz ortamlarda çınlama artıyorsa, müzik dinletilir

Hastaya işitme terapisi yapılır. Hasta rahatsız edilmeden arka fonda müzik dinletilirken aynı zamanda da dikkati dağıtılır. Bu yöntem çoğu zaman çınlamayı bitirir.

Kulak çınlaması genellikle basit bir sağlık sorunu gibi görülse de aslında bazı durumlarda önemli hastalıklarında habercisi olabiliyor.

Kulak çınlaması, işitme sisteminde meydana gelen baskı sonucu ortaya çıkan bir duyma bozukluğudur. Kulak çınlamanın ciddi bir rahatsızlık olup olmadığı uzman tarafından yapılan işitme testi sonucu konulur. Tek kulakta çınlama olması tümöre işaret olduğundan hastanın kulak MR çekilir. Ancak her çınlamanın nedeni farklı olduğundan önce kulak çınlamasının öyküsüne bakılır. Kardiyoloji uzmanı Dr. Kerem Temel, kulak çınlamasının hipertansiyonu tetiklediğini belirtti. Tansiyonun kanın damar duvarlarına yaptığı basınç nedeniyle beyinde ciddi hasarlara yol açabileceğini vurgulayan Temel, “tanıyı koymak için tansiyonun düzenli ölçülmesi gerekiyor” dedi. 

Kulak çınlamasının nedenleri nelerdir?

Kulak kiri, kulak enfeksiyonları, kulak zarında baskı

Kulak içi ve kulak dışı kireçlenme

Burundaki nefes bozukluğu

Orta kulakta oluşan iltihaplanma

Stres, depresyon gibi psikolojik durumlar

Telefonla uzun süre konuşma (Radyasyon dalgaalrına maruz kalma)

Hava şartlarına bağlı olarak; şiddetli rüzgar gibi nedenler kulakta çınlamaya neden olmaktadır.

Kulak çınlamasının tedavisi var mıdır?

İç kulağın kan dolaşımını düzenleyen ilaçlar verilir

Sessiz ortamlarda çınlama artıyorsa, müzik dinletilir

Hastaya işitme terapisi yapılır. Hasta rahatsız edilmeden arka fonda müzik dinletilirken aynı zamanda da dikkati dağıtılır. Bu yöntem çoğu zaman çınlamayı bitirir.

Anne adaylarının günlük hayatında beslenme rutini haline getirebileceği sağlıklı ve dengeli beslenmenin tüyolarını sizler için araştırdık. Hamilelikte hem anne adayının hem de bebeğin iyi olması için bazı gıdalardan uzak durmak gerekirken bazılarını tüketmeye ihtiyacınız olacaktır. Hamilelik sürecinde nasıl beslenilmeli? Hamilelik sürecinde nelerden uzak durulmalı?

Günümüzde sağlıklı ve rahat bir hamilelik dönemi için beslenmenin ne kadar önemli olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinir. İki canı bir bedende taşıyan anne adaylarının beslenme konusunda dikkat etmesi gereken bazı temel kurallar vardır. Hem hamilelik şikayetlerinin artmaması hem de bebeğinin gelişimi için sağlıklı ve kaliteli gıdalara öncelik vermek gerekiyor. Hamilelikte ihtiyaç duyulan protein, karbonhidrat, yağ ve vitaminlerin alınabilmesi için çeşit çeşit beslenilmelidir. Sağlıklı beslenmenin yapı taşı olan sebzeleri bile kendi için çeşit çeşit tüketebilirsiniz. Hamilelik döneminde görülen sık acıkma hissiyatı için ara öğünlerin ihmal edilmemesi önemlidir.  Ana öğünlerden yaklaşık 2-3 saat sonra zaten mide kazıntıları kendini gösterecektir. Sık ama az olmak üzere 5 öğün tüketilmesi gereken hamilelikte besleyici değeri fazla olup düşük kalorili yiyecekleri yemelisiniz.

Az ama sık yemek mide boşluğunu önleyeceğinden beraberinde gelecek olan mide bulantısının da önüne geçer.
Günlük almanız gereken sıvı miktarını karşılamayı ihmal etmeyin. Çeşnili ve fazla yağlı yiyecekler daha çok açlık oluşturacağı için bu besinlerden uzak durun.Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre zerdeçal ya da keten tohumu gibi kürler açlık krizlerini bitirir. Sağlıklı ve doğal kürler deneyebilirsiniz.

HAMİLELİK SÜRECİNDE NELERDEN UZAK DURULMALI?

  • Beyaz ekmek yerine tam tahıllı, beyaz pirinç yerine kepekli, kahverengi pirinç, hazır meyve suları yerine doğal sıkım meyve suları tercih edilmelidir. Yağı ve şekeri minimum seviyesine indirmeniz sağlık açısından önemlidir. Sağlıklı yağları tüketmeye devam edebilirsiniz. Sık sık ve azar azar yemeye dikkat etmelisiniz. İlenmiş gıdalar yerine tamamen doğal gıdalara yer vermelisiniz. Anne sütünden sonra en yararlı protein kaynağı olan yumurtayı haşlayarak tercih edebilirsiniz.
     
  • Haşlama sevmiyorsanız 1 adet yumurtanın hepsini 2. yumurtanın beyazı ile omlet yapabilirsiniz. Kahvaltı için gayet ideal bir yiyecektir. Bu esnada en az 3 dakika, en fazla 10 dakika pişirmelisiniz, ötesi zararlı olabilir. Çiğ ya da az pişmiş yemeklerden uzak durmalısınız.

 

  • Kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan peynirlerden sert olanları yumuşaklara göre daha çok kalsiyum barındırır. Dolayısıyla tercihinizi sert olanlardan yana kullanmalısınız. Hamilelikte en çok ihtiyaç duyulan Folik asit ile demir ihtiyacından kepek kullanımı demir emilimini azaltacağı için önerilmemektedir.
     
  • Yemek arasında çay ya da kahve içme alışkanlığınız varsa en az 1 saat beklemelisiniz. Kavrulmuş kuruyemişler E vitamini içeriğini düşürecek ve tuz tüketimi ile beraber ödemi arttıracaktır.

HAMİLELİK SÜRECİNDE NASIL BESLENİLMELİ?

KAHVALTI:

1 tane yumurta

2 dilim sert peynir

5 tane zeytin ya da 3 tam ceviz içi, domates ve salatalık gibi yeşillikler serbest.

Çay, kahve ya da süt

Reçel veya bal

ARA ÖĞÜN:

Bir porsiyon kadar meyve

Kefir ya da yoğurt

ÖĞLE YEMEĞİ:

Tavuk, kırmızı et ya da balık

Kuru baklagil

Sebze, salata

ARA ÖĞÜN:

Bir porsiyon kadar meyve (Yoğurtla beraber)

Grisini ile beyaz leblebi (Kusma şikayetleri için)

Kuru meyve (Süt ile birlikte almayın)

AKŞAM:

Ev yapımı çorba

Zeytinyağlı veya kıymalı sebze

UYUMADAN ÖNCE:

1 bardak ılık süt.

Doğanın mucizevi sebzeleri arasında yer alan ve sonradan keşfedilen alabaş sebzesinin faydalarından yararlanmak için enfes bir çorba tarifimiz var. Yapımı oldukça basit olan alabaş çorbası sıcak sıcak kış aylarında iyi gidecek. Pratik alabaş çorbasının tarifi:

İçerisinde bulunan bolca potasyum sayesinde tansiyonu dengeleyen aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltan alabaşla tanışmadıysanız şimdi onunla tanışmanın tam zamanı. Enerji ve şifayı sağlayacak alabaş ile yapabileceğiniz en leziz çorba tarifini sizler için hazırladık. Türkiye’de yeni yeni tanınmaya başlayan alabaş otu yurt dışında “kohlrabi” ve “cennet topuzu” olarak da biliniyor. Ülkemizde son zamanlarda tanınmaya başlayan bu sebze vücudu temizleyerek bağışıklığı güçlendiriyor. Lahana, brokoli, karnabahar, kale, Brüksel lahanası, kara lahana gibi sebzeler ile aynı grupta yer alan alabaş eski yıllarda Anadolu’da çokça pişiriliyordu.

ALABAŞ ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

2 adet beyaz alabaş
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 adet orta boy kuru soğan
3 diş sarımsak
10 gram taze zencefil
1,5 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı toz zerdeçal
1 su bardağı süt
6 su bardağı su
1 çay kaşığı toz karabiber
Yarım çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

Alabaşı küp küp doğrayın. Daha sonra soğanları ve sarımsakları ince ince doğrayın.

Ardından taze kök zencefili rendenin ince tarafıyla rendeleyin.

Tencerenin dibine zeytinyağını soğanları, sarımsakları, zencefil ve zerdeçalı koyun ve orta ateşte 1-2 dakika soteleyin.

Sonrasında tencereye unu ekleyin. Biraz karıştırdıktan sonra alabaş parçalarını tencereye alıp karıştırın.

Üzerine süt ve suyu da ekleyerek 10 dakika kaynatın. 

Kaynadıktan sonra ocağın altını kapatıp, karabiber, tuz ve toz zencefili ekleyerek blenderdan geçirin.

Sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Tam kapanmayla beraber vatandaşların evlerinde diğer aylara nazaran daha fazla hareketsiz kalacağı öngörülüyor. Uzmanlar, bu kapanma günlerinde evlerinde düzenli egzersiz hareketlerini uygulamanın koronayı ağır geçirme riskin ortadan kaldırdığını açıkladı.

Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre düzenli olarak yapılan egzersizin covid-19 hastalığını ağır şekilde geçirmeyi önlediği ortaya çıktı. Pandemi ile beraber artış gösteren hareketsiz yaşamdan özellikle de yaşlıların etkilendiğini belirten İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ömer Fikri Eralp, “Hareket yaşlılar için son derece önemli. Yaşlılar kas hacimlerini kaybederler. Dolayısıyla eklem hareketlerine bağlı olarak da kas kayıpları söz konusudur. Eve kapanmayla birlikte günlük aktivitelerinden mahrum kalmaları, günlük yaşam aktivitelerinden uzaklaşmış olmaları, bireylerin bu sürecini biraz daha hızlandırdı” diye konuştu.

”HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORSANIZ YÜRÜYÜN!”

Egzersizlerin sağlık açısından ciddi faydaları olduğunu öne süren Eralp, sözlerini şöyle tamamladı:

“Haftada 3 ya da 4 gün düzenli egzersiz yapılmalı. Erişkin bireylerin ağır performans sergilemesini beklemek doğru değil. Çömelip kalkmalar, uzanmalar, esnemeler; el, dirsek, omuz ve kalça, diz eklemlerini aktive eden egzersizler yapabilirler. Hiçbir şey yapılamıyorsa yürümeleri bile yeterli olacaktır. Bir direnci yenmelerini beklememek gerekir. Küçük toplarla, kısa iplerle diz ve kalça eklem hareketleri yapılabileceği gibi, ön kol kasları için avuç içinde top sıkma, el parmaklarını açıp kapama, omuz eklemleri için kolları yana açıp, tutma, yine kolları yukarı omuz üzerinde tutma gibi egzersizlerle birlikte özellikle kalça ve diz eklemleri için çömelip, kalkmalar önerilebilir. Bu egzersizlerin bazıları iskemleye oturma pozisyonunda da yapılabilir.

Bu egzersizler belli sayılarda ve tekrarlarla yorulmadan ve zorlanmadan yapılmalıdır. Ev içindeki gençlerin destekleri de erişkinler için motivasyon unsuru olacaktır. Erişkinlerimiz ev içerisinde günlük aktiviteleri tekrarlayarak bir set haline de dönüştürebilirler. Başarmak ve yapıyor olmak erişkinlerimizi ayrıca motive de edecektir. Tam kapanmada da yapabildiğimiz kadar kendimize zaman ayırmamız önemli.”

Sağlık açısından uzak durulması gereken üç beyazlar kuralını uygulamak istiyor ve bunları bir an önce hayatınızdan çıkartmak istiyorsanız, şeker-tuz-unu azaltmanın yolları var! Zayıflamak için şekeri ve tuzu nasıl azaltabileceğinizi biliyor muydunuz? İşte 3 beyazdan uzak durarak zayıflama yöntemi…

Fazla yiyen biri olmamanıza rağmen hayatınızdan 3 beyazı yani unu, tuzu ve şekeri çıkartamıyorsanız ilerleyen zamanlarda sağlık sorunları ile karşılaşmanız yüksektir. Hem sağlık hem de zayıf kalabilmek için bu üç besin grubundan uzak durmanız gerektiğini unutmamalısınız. Karbonhidrat değeri fazla olan üç beyaz (UN-ŞEKER-TUZ), uzun vadede tokluk sağlamaz iken sağlık açısından da bazı riskli durumları beraberinde getirmektedir. Eğer sizde kendi sağlığınızı düşünüyor ve artık kesin olarak beslenme programınızda bu besinlere yer vermek istemiyorsanız, gelin önce vücudumuza olan olumsuz etkilerine bakalım…

NEDİR BU ÜÇ BEYAZ? ÜÇ BEYAZDAN NEDEN UZAK DURMALIYIZ?

TUZ: Her besinin doğal bileşiminde olan tuz, kas ve sinirlerin rol almasında aktiftir. Günde 5-15 gram kadarının tüketilmesi gerektiği tuz besini kavurucu sıcak günlerin görüldüğü günlerde, ağır egzersizler çalışıldığında, ateşli hastalıklarda ve ishal rahatsızlıklarında kayba uğrar.

Fazla miktarda tüketilen tuz, kan basıncının yukarı çıkmasına bir diğer ifade ile tansiyonu olumsuz etkilemesine sebep olmaktadır. Ayrıca bazı hastalıklar sonucunda vücutta su toplanmasına yani ödeme yol açabilir.

ŞEKER: Şeker pancarındaki şeker tarafının bölünmesi ile elde edilen şeker, obezite başta olmak üzere diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, hipertansiyon, kronik yorgunluk sendromu ve diş çürümesi gibi durumların habercisi olabilmektedir.

Kanser hücrelerinin vazgeçemediği bir besin türü olan şeker, bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesine de yol açar. Şekere duyulan günlük ihtiyaçlar meyve, süt, yoğurt, ekmekten alınabilir.

UN: Buğday ve tahıl tanelerinden ortaya çıkan un, neredeyse tüm hamur işi gıdalarda kullanılır. Misafirliklerde, altın günlerinde, doğum günlerinde, ikindi vakti çay saatinde yapılan enfes hamur işi gıdalar kısa zamanda fazla kilo alımına neden olacağı için bu tür gıdaların tüketiminden uzak durmak gerekir. Ayrıca kalori değeri de çok yüksektir.

ŞEKER NASIL BIRAKILIR? ŞEKERİ KESMENİN YÖNTEMLERİ

Her konuda olduğu gibi sağlam ve kesin bir irade kendi kendinize şekeri bırakacağınıza söz vermelisiniz. Bunu hem içten hem de dil ile devamlı tekrarlayın ve beyninize bunun sinyalini verin. İçinde bizim farkında olmadığımız ama aşırı miktarda şeker bulunduran asitli içecekleri tüketmeyin. Canınızın şekerli bir şeyler istediği vakit, karnınız aç demektir. Böyle durumlarda abur cuburlara saldırmak yerine iradeli bir şekilde yememeye karar verin. 

Vitamin ve mineral adına hiçbir besin öğesini kendinde bulundurmayan şeker vücudunuza eksiden başka bir şey kazandırmayacaktır. Çaysız yapamam ama çay da şekersiz olmaz diyorsanız, sizlere bir önerimiz var! Şeker yerine doğal tatlandırıcı olan bal kullanarak daha sağlıklı beslenme sağlayabilirsiniz.

TUZ NASIL AZALTILIR? TUZU AZALTMANIN YOLLARI

Tuz tüketme alışkanlığının tamamen bırakmanın uzmanlar tarafından yanlış bir hareket olacağı belirtildiği için mümkün olduğunca az tüketmeli ama tamamen kesmemek gerekir. Gözünüzün görebildiği alanda tuzu tutmayın. Yemek yaparken tuz yerine çeşitli baharatları harmanlayarak aşırı tuz tüketiminin önüne geçin.

Gündelik hayatta turşu yemeyi çok seviyorsanız abartmamaya ve yemeden önce yıkamaya dikkat edin. Hazır çorba tüketiminden ise ev yapımı çorbalar için.

UN KİLO ALDIRIR MI? 

Karbonhidrat değeri yüksek olan hamurişi gıdalarda kullanılan un malzemesi, kilo aldırmaya elverişli bir besindir. Gün içerisinde çabuk acıkıyor ve bunu engelleyemiyorsanız karbonhidrat ağırlıklı yani unlu besinler yerine lifli yapısı zengin olan gıdaları tüketmeye bakmalısınız.

Yaygın olan sağlık sorunlarının başında gelen depresyon hakkında uzmanlar ilginç açıklamalarda bulundu. Özellikle koronarvirüs sürecinde depresyonun artığını belirten uzmanlar bunun kalıcı hale gelmemesi konusunda da uyarılarda bulundu. Genellikle kışın artışı olan bu rahatsızlık koronavirüs nedeniyle ortaya çıkma durumu da değişti. Peki Depresyon nedir? Depresyon belirtileri!

Yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen depresyon ciddi bir sorunudur. Çeşitli sebeplerden ötürü ortaya çıkan ve gidişatı tedavi ile kontrol altına alınamadığında başka sağlık sorunları da beraberinde getirir. Depresyon düşünme, hareket etme hatta günlük yaşamda nasıl davranılması gerektiğini bile etkileyecek güçlü bir ruhsal hastalıktır. Depresyon duygusal çöküş sonrası ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Uzmanlar depresif halin kişinin günlük yaşamında yaşadığı duygusal durumlardan kaynaklı yaşandığını söyler. Ancak sağlıksız beslenme, yoğun iş temposu ve hareketsizlikte depresyonu tetikleyen unsurlar arasında yer alır. Hasta sürekli olarak hem fiziksel hem de ruhsal yorgunluk yaşar. Bununla beraber hasta günlük yapması gereken ihtiyaçları da aksatmaya başlar. Zamanında müdahale edilmediğinde intiharla sonuçlanabilecek ciddi bir duruma da gelebileceğinden uzmanlar hastanın, belirtileri ortalama 10 gün içinde atlatmadığında profesyonel destek alması gerektiğini vurguluyor. 

KORONAVİRÜS DEPRESYONU ARTIRDI! 

Yaklaşık 3 aydır yaşamı alt üst eden koronavirüs salgını tüm alışkanlıkları değiştirdi. Sosyal mesafeyi artıran ve kalabalık ortamlardan uzak durulması gereken bu süreç bazılarını hem biyolojik hem de psikolojik etkiledi. Tedirginliği artıran koronavirüs sinir sisteminin daha hızlı deforme olmasına zemin hazırladı. Bu da kişilerin psikolojisini bozdu. Yakalanma korkusu ile yaşamayı öğrenmeye çalışan çoğu kimse de depresyon ortaya çıktı. Uzmanlar ise bu konuda ciddi uyarılarda bulundu. Erken müdahale edilmediğinde depresyonun kişiyi intihara kadar sürükleyebileceğini söyleyen uzmanlar mutlaka profesyonel bir destek alınması gerektiğini vurguluyor. Ülkemizde normalleşme süreciyle beraber bu tedirginlikte artış yaşandı. Çünkü koronavirüs tedbirlerinden sonra çoğu şirketler evden çalışma sistemine geçti. Birçok kişi bu şekilde güvence altında hissederken normaleşmenin başlamasıyla yeniden ofis ortamına geçen çalışanların çoğu da bu korku içinde. Bu da çalışanlarda depresyon riskini artırdı. Süreci sağlıklı atlatmanın yolu ise uzmanlara göre sağlıklı besleme ve maske eldiven kullanarak tedbirlere devam edilmesi gerektiğidir. 

DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Hasta olmamasına rağmen sürekli yorgun ve uykulu hissetme

– Beslenme de değişimler ya fazla yeme ya da az yeme

– Motor hareketlerinde yavaşlama

– Gün boyu yalnız ve karanlık bir ortamda durma isteği

– Sese ve ışığa karşı hassas olma

– Yaşamdan bıkkınlık intihara sürükleme

– Kişinin kendine karşı suçlu hissetmesi gibi durumlar belirtiler arasında yer alır. 

YÜZME DEPRESYON RİSKİNİ AZALTIYOR!

Bunların başında spor faaliyetleri geliyor. Düzenli yapılan spor ve egzersizler beyindeki hormonların sağlıklı çalışmasını destekleyerek kişinin ruhsal bunalıma girme oranını azaltır. Özellikle yüzme aktivitesi bu durumu yüzde 80 azaltır. Ofis ortamında çalışanlarda daha sık görünmeye başlayan bu rahatsızlığı önlemek için dinlenme zamanlarını iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bu saatler arasında bol bol temiz hava alınmasını da belirtiyor. 

DOĞRU BESLENMENİN DEPRESYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Diğer önemli konu ise doğru beslenmedir. Yeterli miktarda potasyum, kalsiyum ve vitamin alınarak vücudun direncini artırmak gerekir. Alınan bu ek takviyeler kas, sinir ve bağışıklık sistemlerini güçlendirerek vücudu ileri yaşlara hazırlamış olur. Sağlıksız beslenme beraberinde birçok hastalık getirir. Depresyonu tetikleyen bu rahatsızlıkların başında şişkinlik ve baş ağrısı gelir. Bu gibi rahatsızlıkların riskini azaltmak için yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yanı sıra trans ya içeren market ürünlerinden de uzak durmakta fayda var.

KIŞ DEPRESYONUNA NASIL YAKALANILIR?

Bebeğini dünyaya getirmiş annelerin tıpkı hamilelik öncesindeki gibi formuna geri dönmek istemesi oldukça normaldir. Yeni doğum yapan annelerin hızlı bir şekilde vücutlarını toparlayabilmeleri için faydalı bilgileri sizlere derledik. Doğum sonrası toparlanmak için…

Hamilelik dönemi boyunca bebeğinizin sağlığı için almaya çekinmediğiniz bol kiloları geri vermenin zamanı geldi. Uzman önerisinde göre, doğumdan en az 6 hafta sonra uygulanabilir olan diyet listelerinde günde en az 2000 kalori alınmalı ve 2 ya da 2,5 litre su tüketilmelidir. Emzirme evresinde olacağınız için katı diyet listelerinin kesinlikle uygulanmaması gerektiğini vurgulayan doktorlar, sağlıklı ve süt yapmaya yardımcı besinlerle de kilo verilebileceğini öneriyor. Geçmişten günümüze dek yıllardır kullanılan bazı yöntemler, basit ama etkili sonuçlar ile kendini gösterebiliyor. Peki uzmanlar, bunun için hangi yöntemleri öneriyor?

DOĞUM SONRASI VÜCUT TOPARLAMA TÜYOLARI

KURAL 1- SIKI KORSE GİYİLMELİ

Göbek bölgesine saf bir zeytinyağı ile masaj yapın ve üzerine sıkı bir korse giyin.

KURAL- 2 ILIK SU İÇİLMELİ

Bu süre zarfında kesinlikle soğuk su tüketmemeye gayret edin.  Vücutta olan ödemi yok etmek için günlük olarak içilecek suyun kaynatılması gerekir. Su kaynatıldıktan sonra 4 dilime ayrılmış limonu, 2 dal naneyi ve kabuk tarçını suya atın. Şimdi içebilirsiniz…

KURAL- 3 YETERLİ MİKTARDA KANAMA OLMALI

Doğum yaptıktan sonra yeteri kadar kanama olmadıysa civanperçemi çayı tüketilmelidir. Bu çay sayesinde ödem ve sarkma gibi sorunlar görülmeyecektir. Ayrıca anne sütünün verimini arttırır. 30 gün boyunca tüketmeye devam edin.

KURAL-  4 ÇATLAKLAR GİDERİLMELİ

50 gram kayısı yağı, 50 gram acı badem yağı, 10 gram portakal yağını karıştırarak hamileliğin 5. ayında 2 günde bir, 6. ayında günde 1, 7. ayında günde 1, 8. ayında günde 2 defa, 9. ayda günde 2-3 defa uygularsanız çatlaklarınız ortadan kaybolacaktır.

HAMİLELİK KİLOLARINDAN KURTULMAK İÇİN TÜYOLAR

-EMZİRME

Anne sütü hamilelik kilolarının verilmesine yardımcı oluyor. Emziren anne, günde yaklaşık 600 kalori yakarak ayda en az 2 kilo veriyor. Emziremeyen annelerde ise, doğumdan sonra başlayan koşuşturma ve hareketlilik kilo kaybını sağlayacaktır.

-BESLENME

Şerbetli tatlıların annelerde süt yaptığına inanılsa da, tatlılar kilo almaya neden oluyor. Sütün verimli bir şekilde salgılanması için annelerin tatlıdan çok suya ihtiyacı vardır. Güne kahvaltıyla başlamak ise gün içerisinde emzirdiği için enerji ve kalori kaybeden annelerin fazladan öğün yapmasını engeller ve gün içerisindeki gerekli enerjiyi sağlar.

-PROTEİN

Kefir, et ,süt ve süt ürünleri gibi yüksek protein içeren besinler anne sütünü arttırıyor ve kilo vermeye yardımcı oluyor. Çünkü protein içeren besinler gün boyu açlık hissetmemenizi sağlıyor.

-TATLI KAÇAMAKLARI

Gece bebeğinizi emzirmek için uyandığınızda kek, kurabiye ve çikolata gibi kalorisi yüksek besinler tüketmemelisiniz. Şeker oranı fazla olan besinler özellikle gece tüketildiğinde karın bölgesinde yağlanmaya neden oluyor.

Anne adaylarının günlük hayatında beslenme rutini haline getirebileceği sağlıklı ve dengeli beslenmenin tüyolarını sizler için araştırdık. Hamilelikte hem anne adayının hem de bebeğin iyi olması için bazı gıdalardan uzak durmak gerekirken bazılarını tüketmeye ihtiyacınız olacaktır. Bizde bu besinleri sizler için derledik. Hamilelikte beslenme nasıl olmalı, hamilelikte mide kazıntıları nasıl geçer?

Günümüzde sağlıklı ve rahat bir hamilelik dönemi için beslenmenin ne kadar önemli olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinir. İki canı bir bedende taşıyan anne adaylarının beslenme konusunda dikkat etmesi gereken bazı temel kurallar vardır. Hem hamilelik şikayetlerinin artmaması hem de bebeğinin gelişimi için sağlıklı ve kaliteli gıdalara öncelik vermek gerekiyor. Hamilelikte ihtiyaç duyulan protein, karbonhidrat, yağ ve vitaminlerin alınabilmesi için çeşit çeşit beslenilmelidir. Sağlıklı beslenmenin yapı taşı olan sebzeleri bile kendi için çeşit çeşit tüketebilirsiniz. Hamilelik döneminde görülen sık acıkma hissiyatı için ara öğünlerin ihmal edilmemesi önemlidir.  Ana öğünlerden yaklaşık 2-3 saat sonra zaten mide kazıntıları kendini gösterecektir. Sık ama az olmak üzere 5 öğün tüketilmesi gereken hamilelikte besleyici değeri fazla olup düşük kalorili yiyecekleri yemelisiniz.

  • Az ama sık yemek mide boşluğunu önleyeceğinden beraberinde gelecek olan mide bulantısının da önüne geçer.
     
  • Günlük almanız gereken sıvı miktarını karşılamayı ihmal etmeyin. 
     
  • Çeşnili ve fazla yağlı yiyecekler daha çok açlık oluşturacağı için bu besinlerden uzak durun.
     
  • Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre zerdeçal ya da keten tohumu gibi kürler açlık krizlerini bitirir. Sağlıklı ve doğal kürler deneyebilirsiniz.

HANGİ BESİNLER MEYDANA ÇIKMALI, HANGİLERİ RAFTAN KALDIRILMALI?

Beyaz ekmek yerine tam tahıllı, beyaz pirinç yerine kepekli, kahverengi pirinç, hazır meyve suları yerine doğal sıkım meyve suları tercih edilmelidir. Yağı ve şekeri minimum seviyesine indirmeniz sağlık açısından önemlidir. Sağlıklı yağları tüketmeye devam edebilirsiniz. Sık sık ve azar azar yemeye dikkat etmelisiniz. İlenmiş gıdalar yerine tamamen doğal gıdalara yer vermelisiniz. Anne sütünden sonra en yararlı protein kaynağı olan yumurtayı haşlayarak tercih edebilirsiniz.

Haşlama sevmiyorsanız 1 adet yumurtanın hepsini 2. yumurtanın beyazı ile omlet yapabilirsiniz. Kahvaltı için gayet ideal bir yiyecektir. Bu esnada en az 3 dakika, en fazla 10 dakika pişirmelisiniz, ötesi zararlı olabilir. Çiğ ya da az pişmiş yemeklerden uzak durmalısınız.

Kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan peynirlerden sert olanları yumuşaklara göre daha çok kalsiyum barındırır. Dolayısıyla tercihinizi sert olanlardan yana kullanmalısınız. Hamilelikte en çok ihtiyaç duyulan Folik asit ile demir ihtiyacından kepek kullanımı demir emilimini azaltacağı için önerilmemektedir.

Yemek arasında çay ya da kahve içme alışkanlığınız varsa en az 1 saat beklemelisiniz. Kavrulmuş kuruyemişler E vitamini içeriğini düşürecek ve tuz tüketimi ile beraber ödemi arttıracaktır.

HAMİLELİKTE SAĞLIKLI BESLENME LİSTESİ

KAHVALTI:

1 tane yumurta

2 dilim sert peynir

5 tane zeytin ya da 3 tam ceviz içi, domates ve salatalık gibi yeşillikler serbest.

Çay, kahve ya da süt

Reçel veya bal

ARA ÖĞÜN:

Bir porsiyon kadar meyve

Kefir ya da yoğurt

ÖĞLE YEMEĞİ:

Tavuk, kırmızı et ya da balık

Kuru baklagil

Sebze, salata

ARA ÖĞÜN:

Bir porsiyon kadar meyve (Yoğurtla beraber)

Grisini ile beyaz leblebi (Kusma şikayetleri için)

Kuru meyve (Süt ile birlikte almayın)

AKŞAM:

Ev yapımı çorba

Zeytinyağlı veya kıymalı sebze

UYUMADAN ÖNCE:

1 bardak ılık süt.

Bebeğine daha yeni kavuşmuş bir anne, bebeğini ilk defa emzirecek olmanın endişesini yaşayabilir. Hem anneye hem de bebeğe çeşitli faydaları olan emzirme ile ilgili bilinmesi gerekenleri sizlere derledik. Doğumdan sonra ilk emzirme için rehberlik edecek bazı bilgiler…

Herhangi bir risk bulunmadığı sürece anne ve bebek için en sağlıklı doğum yöntemi normal doğumdur. Vücudun mucizevi bir şekilde yenilenmesine yarayan normal doğumda bebek dünyaya geldikten sonraki ilk yarım saat içinde anne ile ten tene temas sağlanılarak emzirmenin gerçekleşmesi gerekiyor. Eğer normal doğum değilde sezaryen tercih ettiyseniz emzirmeniz biraz daha zor olabilir. Sezaryen doğumda epidural-spinal anestezi tercih edilmişse emzirmeniz yine çok sıkıntı olmaz iken genel anestezi ile sezaryen yapılmışsa anestezinin etkisi geçene kadar emzirme gerçekleştirilmemelidir.

Bu durumda bebeğinizin göğsünü yatırılmasını isteyerek ten tene teması sayesinde süt üretimi için uyarı verebilir ve ağlayan bebeğinizin bedeninizde yatışmasını sağlayabilirsiniz.

Gerekli bekleme yapıldıktan sonra bebeği ilk defa kucağa almak ve doğru bir emzirme yöntemi gerçekleştirmek için yanınızdaki kişiden yardım almalısınız. Yeni doğan bebeği emzirme süresinin en az iki saatte bir olması önemlidir. Süt üretiminin hareketlenmesi ve kan şekerinin dengede durması için bebeğin sık sık emzirilmesi gerekir.

EMZİRME SÜRESİ VE SIKLIĞI NE KADAR OLMALI? 

Bebeğin ağzına aldığı meme ucundan gelen anne sütünün yapısı ilk olarak protein bakımından fazla iken, sonlarına doğru gelen süt yağ bakımından daha faydalıdır. Emzirme sırasında bebek enerji toplarken annenin de harcadığı enerji nedeniyle kilo vermesi kolaylaşır. Dolayısıyla bebeği memeden ayırmamak özellikle de ilk 15 dakikanın kesinlikle meme üzerinde geçmesi gerekir.

Dış dünyaya adapte olmakta birtakım zorluklar yaşayan yeni doğan bebeklerde doğru emzirme yöntemi gerçekleştirilse bile çok emmek istemeyebilir. Annenin müdahale edip memeyi emmesi için teşvik etmesi önerilir. Emzirme işlemi bittikten sonra kalan süt, ya elle ya da süt pompası yardımıyla sağılarak uygun koşullarda muhafaza edilmelidir.

Bebek ilk zamanlarda, o istedikçe, ağlamasını beklemeden ve en fazla 2-3 saat kadar aralıkta emzirilmesi uygundur.