Şunun için etiket arşivi: kadın hastalıkları

Günümüzde yaygınlaşan kadın hastalıklarının başında gelen Polikistik over sendromu doğurganlığı olumsuz etkiliyor. 25-30 yaşları arasında görülme olasılığı olan bu hastalık bunun yanı sıra başka rahatsızlıklara da zemin hazırlıyor. Sizler için polikistik over sendromu hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Polikistik Over Sendromunun belirtileri nelerdir? Polikistik Over Sendroma iyi gelen doğal yollar…

Hormonal dengesizlik sonucu ortaya çıkan polikistik over sendromu hastalığı; adet düzensizliği, sivilce, kilo alımı, saç dökülmesi ve aşırı tüylenme gibi belirtilerle kendini gösterir. Ayrıca yumurtalıklarda nohut büyüklüğünde oluşan kistler, adet süresinde şiddetli kramplara hatta ileri boyutta da kısırlığa neden olabilir. Yumurtalıklara yapışık gelişen kistler; vücutta dengesiz tüylenme ve kilo artışını zemin hazırlar. Bazı kadınlar aşırı sivilcelenme ya da yağ bezeleri şikayetleri ile gittikleri doktordan polikistik over sendromu olduklarını öğrenme olasılığı neredeyse yüzde 70’dir. Erken müdahale edilmediğinde sadece kısırlığa değil aynı zamanda karaciğer yağlanması, diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom, depresyon, anksiyete bozuklukları, hipertansiyon ve uyku apnesi hastalıklarının yaşanmasına yol açabilir. Polikistik over sendromu hastalığının erken tanısı için kadınlar her yıl düzenli bir şekilde hormon testi yaptırmalıdır. Bu hastalık genellikle ergenlik çağlarında görülür. Ultrasonografi de görülen polikistik over sendromu yumurtalıklara yapışmış birden fazla sıralı kist görülür. Polikistik over sendromu her kadında farklı belirtilerle görülür. Aynı zamanda farklı nedenlerle de ortaya çıkar. Sendrom aslında anne karnında bebeğin yeterince beslenmemesinden kaynaklı ortaya çıkar. 

POLİKİSTİK OVER SENDROMU NEDEN OLUR?

Yapılan araştırmalarda hastalık, genetik ve çevresel faktörlere bağlı yaşandığı ortaya çıkarıldı. Aynı zamanda aile öyküsünde olanlarda da görülme oranı yüksektir. Sağlıksız beslenme, tiroit bezlerinde bozukluk, kandaki şeker direncindeki dengesizlik gibi durumlar hormonların ya çok fazla ya da çok az çalışmasına neden olur. Cinsiyet hormonlarındaki bu dengesizlik vücudun fonksiyonlarını bozar. İlerleyen bu durum yumurtalıklara kadar zarar verir. Hücrelerin mutasyona uğraması ve kistlere meyilli olması polistil over sendromuna zemin hazırlar. Bunun dışında vücudun bazı kimyasallara maruz kalması ve düzenli toksin atıcı besinler tüketilmemesi de hormonları dengesizleştirir bu da  polikistik over sendromuna neden olur. 

POLİKİSTİK OVER SENDROMU BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Adet kanamasında artış ya da azalma, günlerin bozulması

Dengesiz kilo alımı

Ciltte dengesiz aşırı tüylenme

Adet döngüleri arasında ara kan görülme

Çocuk sahibi olmada zorlanma

Aşırı saç dökülmesi

Sesin kalınşama

Cilt yüzeyinde belirsiz sivilcelenme ve lekeler

Göğüs uçlarında hassasiyet ve ağrı

POLİKİSTİK OVER SENDROMU TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Hastalığın tedavisi için birden fazla uzmana görünmekte fayda var. Tek bir nedenden dolayı ortaya çıkmamasından dolayı hastanın doktorlara görünmesi gerekir. Hormon, kan ve idrar testinin yanı sıra ultrasondan rahim içi kontrol edilir. Kistlerin adet dönemden vücuttan atılması ve daha sonra tekrar oluşmasını gözlemleyen uzman bu oluşumu durdurmak için bazı ile tedavileri uygular. Ancak tek bir uzman kontrolünde olmayan hastalık iyi tetkiklerden geçirilmesi gerekir. 

SENDROMA İYİ GELEN DOĞAL YOLLAR…

 İbrahim Saraçoğlu, polikistik over sendromu için en doğal kürün soğan kabuğu olduğunu vurguluyor. Güçlü bir antioksidan etkiye sahip soğan kürünün adet döneminden bir veya iki gün sonra başlanılıp 15 gün boyunca her sabah aç karna tüketilmesini tavsiye ediyor. Ayrıca, mor, beyaz ve kırmızı olan kabuklu soğanların değil günlük kullanılan kahverengi sarı arasında rengi olan soğanların tercih edilmesini belirtiyor. Saraçoğlu, soğanları bir gece önceden sirkeli suda bekletip sabah taze taze klorsuz suda kaynatıp bir bardak içilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Soğan kabuğu kökü ve içi ile beraber kaynatılması gerekiyor. 

Hormon dengesizliği vücutta eksik olan vitamin ve minerallerden kaynaklanır. Bunun için eczanelerden ek takviye hapları almak yerine; mantar, tavuk, inek sütü ve bazı bitki çayları tüketerek hormon dengesizliği sorunu çözülebilir. Ayrıca bol lifli meyveler, saf yağlar ve proteini bol besinler tüketilmesinde de fayda vardır.

Aşırı spor yapmakta hormon dengesini bozar. Bunun yerine tempolu yürüyüşler ve nefes egzersizleri hormon dengesizliğine daha iyi gelen aktivitelerdir. Ayrıca epsom tuzu banyosu ve masaj gibi etkinliklerde hormon düzeyini olumlu yönde etkiler.

Kullanılan bazı kozmetik ve işlenmiş gıda ürünleri de hormonal dengesizliğe neden olur. İçeriğinde doğal maddeler ve yağların bulunduğu ürünler kullanılması daha sağlıklıdır.

Sindirim hastalıklarından biri olan huzursuz bağırsak sendromu kişinin yaşam kalitesini düşürür. Şiddetli sancılara neden olan huzursuz bağırsak sendromu zamanında müdahale edilmediğinde ciddi hastalıklara neden olabilir. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtilerine yol açan huzursuz bağırsak sendromuna dair merak edilenleri haberin detayına ekledik. Kadınlarda daha çok görülür. Peki Huzursuz bağırsak sendromu nedir?

İrritabl bağırsak ya da huzursuz olarak da geçer. Organik bir nedeni olmayan bu rahatsızlık çeşitli sebeplerden ötürü çıkar. Sindirim sorunu olan bu rahatsızlık sadece aklın bağırsağı değil tüm sindirimi etkiler. Erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülen bu rahatsızlık, şiddetli karın ağrıları ile kendini gösterir. Bağırsakların enfeksiyon kapması ya da bazı ilaçların yan etkileri ile hasara uğraması ile yaşanır. Yiyecek, içecek, ilaçlar ve hava yolu ile vücuda giren bakterileri bağırsaklarda yoğun gaz oluşturur. Bu da bağırsakların tıkanmasına neden olur. Gaz bağırsaklardaki basınca neden olduğundan karın ağrısı ve şişkinlik gibi semptomlarla kendini gösterir. Yapılan bazı araştırmalarda bu duruma ster de neden olabildiği ortaya çıkarıldı. Stres altındaki beyin vücuda sağlıklı sinir sinyalleri vermediğinden bağırsaklar işlevlerini yerine getirmez. 

HASSAS BAĞIRSAK SENDROMU GENEL NEDENLERİ

Sindirim sisteminde gaz birikmesi

Bağırsakların iltihaplanması veya enfeksiyon kapması

Bağırsaklarda yemek kalıntılarına bağlı gelişen kasılmalar 

HASSAS BAĞIRSAK SENDROMUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sık sık yaşanan ishal atakları ve uzun süreli tutmakta zorlanma

Karın bölgesinde dengesiz şişkinlik ve şişkinliğe bağlı gelişen ağrı

Dışkılama sırasında gelen beyaz renkte mukus bağırsaklarda yiyeceklerin ayrışmadığı anlamına gelir. 

Yemek sonrası karın alt bölgesinde sertleşme ve kramplar

– Gaz sıkışması rahat gaz çıkaramamak ya da tam tersi sık ve kötü kokulu gaz çıkarma 

İshalin yanı sıra kabız olarak da görünebilir.

HASSAS BAĞIRSAK SENDROMU TEDAVİSİ

Bu rahatsızlığın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak yaşam kalitesini olumsuz etkilediğinden sendroma bağlı gelişen etkiler azaltılmaya çalışılır. Stresin bu hastalıkta tetikleyici olmasından dolayı uzmanlar stresi azaltacak tedaviler uygular. Aynı zamanda buğday, mısır, süt, peynir, yulaf, kahve, çavdar, yumurta, çay ve narenciye gibi besinlerden uzak durulması hastalığın tedavi sürecini destekler. Stresin azalması için de rezene, nane ve papatya gibi bitki çaylarının tüketilmesinde fayda var. 

HUZURSUZ BAĞIRSAK SENDROMU DİYETİ NEDİR?

Vücutta depresyon ve yoğun stres altında en çok etkilenen bölge sindirimdir. Sindirim problemlerinin en yaygını olan huzursuz bağırsak sendromunda uzmanlar ilaçlardan önce doğal yollara başvuru. Bağırsak hareketlerini hızlandırmak için hastanın hayatından bazı besinleri çıkartması, bazılarını ise sokmanız gerekiyor. Yağlı ve karbonhidratlı yiyecekler bağırsakların yavaşlamasına neden olur. Yüksek lifli ve sıvı gıdalar ise bağırsakları hızlandırır. Özellikle en önemli vakit olan kahvaltıdan başlayarak uygulanması gereken bir diyet. Ancak bir uzmana danışılmadan uygulanması doğru değildir.

En sık önerilen diyet ise;

MALZEMELER;

Bir yemek kaşığı zeytinyağı

Bir yemek kaşığı yulaf

Bir bardak ılık ve laktozsuz süt

İki dilim ananas

Dört bütün ceviz

Beş adet fındık

YAPILIŞI

Tüm malzemelerin hepsini blendrıdan geçiriniz. Tadı için bir kaşık bal ekleyebilirsiniz. Sabahları bir buçuk hatta iki bardak tüketebilirsiniz. Bu karışım hem hormonlarınızı hem sinir hücrelerini hem de sindirimi düzenler. Bu sayede baş ağrısı, stres ve huzursuz bağırsak sendromuna iyi gelir. Ayrıca bu karışım tüm gün enerjik olmanızı destekler. 

C vitaminin emilimini artırarak vücuda verdiği faydaları artıran P vitamini uzun yıllardır bilinmiyordu. Ancak en az C vitamini kadar faydası olduğu için uzmanlar mutlaka tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşlanmayı geciktiren P vitamini hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki P vitamini nerede bulunur? P vitamini eksikliği belirtileri nedir? P vitamini ne işe yarar? İşte tüm soruların yanıtı…

70 yıl önce yapılan araştırmalarda C vitaminin emiliminin artması için vücutta bir maddenin daha olması gerektiği kanısına varıldı. Araştırma sonucunda C vitaminin emilim sürecinde P vitamini adlı bir maddeye ihtiyaç duyduğu öğrenildi. P vitaminin asıl görevi vücudun aldığı C vitaminin emilimini artırarak yararlarının kaybolmasını engeller. Aynı zamanda kılcal damarların geçirgenliğini artırarak kanın vücuda tamamen yayılmasını sağlar. Damarların çabuk zedelenmesini ya da deforme olmasını engelleyerek enfeksiyonlara karşı damar duvarlarını güçlendirir. Uzmanlar bir insan vücudun günlük C vitamini haricinde 1 miligram P vitaminine ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Tıpkı C vitamini gibi P vitamini de antioksidan, anti-enflamatuar, antialerjenik, antiviral ve anti-kanserojen özelliklerine sahiptir. Bilim litaretüsünde Permeability’nin baş harfinden gelir. Vücudun içindeki oksijeni dokulara taşıyarak yenilenmelerini sağlar. Ayrıca besinlerdeki atıkları kandan uzaklaştırarak vücuttan atılmasını sağlar. 

P VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ NELERE NEDEN OLUR?

C vitamini eksikliği ile aynı belirtileri gösterir. Ancak P vitaminin eksikliğinin belirgin belirtileri de vardır. Doku üzerinde damar kızarıklıkları ve şişmeleri P vitamini eksikliğinin olduğu en belirgin özelliğidir. Ayrıca;

Yürürken ya da uyurken baldır ve bileklerde yaşanan ani kramplar,

Eklem şişkinlikleri,

Ruhsal hastalıklar,

Yorgun ve uykusuz hissetme,

Vücudun hareketlerinin dengesizleşmesi gibi durumlar P vitamini eksikliğini gösterir.

P VİTAMİNİ NEREDE BULUNUR?

C vitamini bakımından zengin olan vitaminlerde bulunun P vitamini aynı zamanda turunçgillerin renklenmesini sağlayan maddeyi barındırır. Bunun yanı sıra doğada bası besinlerde ise yüksek miktarda da bulunur. At kestanesinin kabuğunda bulunan P vitaminini elde etmek için kabuklar kaynatılıp çay şeklidne tüketilir. Ayrıca menekşe yaprağı çayı, çarliston biber, kiraz ve marulda da yüksek miktarda bulunur. Özellikle taze biberi sabah kahvaltısında tüketerek P vitamini rahatlıkla elde edilebilir. 

P VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

D vitamini ile beraber alındığında östrojen hormonuna benzer bir etki göstererek menopoz dönmelerinde yaşanan sağlık sorunlarını en aza indirir. Bu yüzden uzmanlar kadınların adet, hamilelik ve menopoz dönemlerinde P vitamini bakımından zengin olan besinleri tüketilmesini tavsiye eder. 

İnsan vücudundaki zarlarda bulunan kolajen maddesi vücudun dayanıklılığını artırır. Bu destek yapının dayanıklılığı için P vitamini oldukça önemlidir. Kemik kırılmaları gibi rahatsızlıkların ciddi boyutlara varmasını önler. Bunun yanı sıra kolajen hücrelerin hızla yenilemesini sağladığından yaşlanma gibi ileri zamanlarda görülen sorunların şiddetini azaltır. Vücuttaki serbest radikalleri temizler. 

Histamin maddesi salınımı vücutta artıkça alerjik vakalara yakalanma oranı da o kadar artar. P vitamini bu maddenin salınımını azaltır. Bağışıklık sisteminin diğer maddelere karşı aşırı antikor proteini üretmesini engeller. Alerjinin vücuda neden olacağı durumları önlemiş olur.

Vücuttan en çabuk atılan vitamin olduğundan gün içerisinde sürekli takviye alınabilir. Bu yüzden uzmanlar sabah kahvaltısında marul ve biber akşam yemeklerininden sonra da at kestanesi kabuklarından yapılan çay tüketilebilir. Vitaminin emilimi içinde bol bol turunçgil tüketilerek virüslere karşı vücuda kalkan oluşturulur.

Her kadının korkulu rüyası olan menopoz döneminde yaşanacak bazı şikayetler, alınabilecek önlemlerle hafifletilebilir. Menopoz dönemine giren kadınlarda yaşanacak sorunların çözümü basit iken bu döneme daha geç girmek için yöntemler uygulayabilirsiniz. Peki menopoza girmenin yaşı kaçtır? Menopoz dönemi belirtileri neler? Erken menopoz belirtileri ile görülecek şikayetler nasıl azaltılır? Menopozda ateş basması için doğal çözümler neler? Menopoz semptomlarını azaltan şifalı bitkiler…

Her ay başında görülen adet kanamalarının belirli bir dönemden sonra sona ermesiyle başlayan yepyeni bir süreç, kadınlarda yaşlanmanın doğal bir parçası olarak tanımlanan menopoz olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık problemi olmayan her kadını eninde sonunda yakalayacak olan menopoz döneminde yumurtlamasının bitmesi yani adet kanamalarının durması menopozun en kesin işaretidir. Hormon seviyelerindeki düzensizliğe bağlı görülen ateş basması, çarpıntı, terleme, ruhsal sıkıntılar, uykusuzluk ve kemik erimesi gibi belirtiler menopozlu kadınlarda görülen birtakım sorunlardır. Östrojen hormonundaki üretimin durması ve yumurtalıkların küçülmesi ile adet kanaması artık görülmez. Böylelikle de menopoz dönemi başlamış olacak ve artık adet kanaması görülmeyecektir. Peki menopoz döneminde vücutta hangi değişiklikler görülür? Menopoz dönemi belirtileri neler? Menopoza kaç yaşında girilir? Erken menopoz nedir, erken menopoz belirtileri neler? Menopoz semptomlarını hafifletecek bitkisel yöntemler…

MENOPOZ NEDİR? MENOPOZ DÖNEMİNDE NE OLUR?

Menopoza geçiş evresi olarak adlandırılan ‘Perimenopoz’, menopozdan sonraki dönem olan ‘Postmenopoz’ ise menopoza giren kadının sonrasında yaşayacağı süreçtir. 45 yaşında önce girilen menopoz erken dönem menopozu olarak nitelendirilirken, ülkemizde menopoza giren kadınların yaşı genelde 50-52 yaş aralığıdır. Menopoza girerken regl düzensizlikleri, normalden daha farklı kanamalar, ateş basması ve ruhsal sıkıntılara daha sık rastlanır. Menopoza girdikten sonra daha çok ateş basması ile terleme, stres, depresyon gibi şikayetlerle daha çok karşılaşılır.

MENOPOZDA ATEŞ BASMASINA NE İYİ GELİR? 

Menopoz döneminde kadınların en çok rahatsızlık duyduğu durumlardan birisi de ateş basmasıdır. Her kadının menopoz döneminde kesin olarak yaşadığı bir durum olan ateş basmasını tamamen engellemek hiçbir zaman mümkün değil iken alınabilecek bazı önlemlerle ateş basması problemi daha az hissedilebilir.

Ateş basmasını önlemek için…

– Dışarı çıkmadan önce kalın kıyafetler giymek yerine ince olmak kaydı ile 3-4 kat kıyafeti üst üste giyin. Ateş basması görüldüğünde en az 1 kıyafet olacak gibi giysileri teker teker çıkartabilirsiniz.

– Yanınızda muhakkak soğuk su bulundurun. Ateş basınca soğuk su tüketin ya da vücudunuzun üzerinde tutarak sıcaklanmayı hafifletin.

– Pamuklu kıyafetleri giyip ciltteki nemin emilmesini sağlayın.

– Günlük E vitamini takviyesine özen gösterin.

ERKEN MENOPOZ NEDİR? ERKEN MENOPOZ BELİRTİLERİ NELER?

Yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilere göre her 100 kadından 3’ünü erken dönemde bulan menopoz evresi, neredeyse tüm kadının başına gelmesini en son istediği bir durumdur. Kadından kadına farklılık gösteren menopoz yaşını belirleyen en temel unsur, menopoza girecek olan kadının annesinin ya da birincil derecedeki yakın akrabaların menopoza girdiği yaştır.

Hipotirodi rahatsızlığın görülmesi ya da kanser oluşma riski erken dönemde menopoza girme faktörünü beraberinde getirebilir.

45 yaşından önce görülen menopoz, erken menopoz olarak tanımlanır. Nedensiz gerçekleşen bazı durumlar, otoimmün rahatsızlıklar, radyoterapi, kemoterapi, enfeksiyon, düşük gibi sıkıntılar oluşabilir. 

ERKEN MENOPOZU TETİKLEYECEK 3 YANLIŞ DAVRANIŞ:

1- SİGARA KULLANMAK: Sigara kullanan kadınların sigara içmeyenlere göre daha erken menopoza girdiği görülmüştür.

2- YANLIŞ BESLENMEK: Aşırı zayıf kiloya sahip olma durumu ile birden zayıflamak adetten kesilme nedenidir.

3- STRESTEN UZAK DURMAMAK: Gündelik yaşantı içerisinde strese oldukça fazla yer vermek erken menopozu tetikleyen bir etkendir.

ERKEN MENOPOZ ÖNLENEBİLİR Mİ? MENOPOZ GECİKTİRİCİ DOĞAL ÇÖZÜMLER

Bitki Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Maranki menopoz geciktirici kür tarifini hazırlayarak erken menopozun önlenebileceğini belirtti. İşte menopoz geciktirici civanperçemi kürü…

MENOPOZ GECİKTİRİCİ CİVANPERÇEMİ KÜRÜ TARİFİ

MALZEMELER: 15 gram kıyılmış civanperçemi, 1.5 litre su 

HAZIRLANIŞI: Civanperçemini yukarıda belirtilen su miktarında kaynattıktan sonra soğutup süzün. Günlük 3-4 defa yemek öncesinde yarım fincan kadar için. 3 hafta boyunca uygulayacağınız küre 1 hafta ara verip 3 ay deneyin.

ÇOBANÇANTASI KÜR TARİFİ

MALZEMELER:  20-25 gr. çobançantası, 1 litre su

HAZIRLANIŞI: Kaynatılmış suya çobançantası ekleyip birkaç dakika daha kaynatarak süzün. 7 gün içeceğiniz bu karışıma 1 hafta ara verip yine 3 ay denemeye çalışın.

MENOPOZ SEMPTOMLARINI HAFİFLETEN ŞİFALI YÖNTEMLER

Kadınların menopoz döneminde görülen bazı bedensel ve ruhsal sıkıntılarından kurtulması ya da en azından hafifletilebilmesi için tercih edebileceğiniz bitki çaylarını sizler için derledik. Menopoz döneminde oluşan östrojen hormonunun yavaşlamasını, doğal bitki çaylarıyla gidermeye çalışabilirsiniz. Peki bunun için hangi bitki çayları tercih edilebilir? Menopoz şikayetlerini gideren bitkiler…

ÖKSE OTU

Menopozlu kadınların beslenme programında tüketebileceği ökse otu, o dönemde görülebilecek sağlık sorunlarını en aza indirerek; hazımsızlığı, çarpıntıyı ve sinir bozukluklarını önler.

ANASON ÇAYI

Doğal östrojen içeren anason çayı uykusuzluk, gaz kolit ve hazımsızlık gibi problemlere karşı çözüm niteliğindedir.

MAYDANOZ ÇAYI

Hem zayıflatıcı hem de sağlıklı olan maydanoz çayı tam bir doğal östrojen kaynağıdır. Menopoz döneminde görülebilecek olan şikayetleri hafifletmeye yarayacaktır.

Omurilik faaliyetlerini bitiren beyincik dejenerasyonunun ne olduğunu biliyor musunuz? Peki beyincik dejenerasyonun belirtileri nelerdir? Sizler için bu hastalığa dair bilinmesi gerekenleri araştırdık. İşte beyincik dejenerasyonuna dair bilinmesi gerekenler…

Vücudun tüm temel işlevlerinin bağlı olduğu omurilik soğanı beynin son kısmında yer alır.  Omurilik ve beyin arasında bulunan bu bölge hasara uğradığında ölümle sonuçlanır. Sinir sistemindeki tüm sinirsel işlevleri vücuda sinyal olarak veren bu önemli bölge de meydana gelen herhangi bir hastalığa beyincik dejenerasyonu denir. Bu hastalığın herhangi bir tedavisi halen bulunamamaktadır. 

BEYİNCİK ( OMURİLİK) DEJENERASYONU NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Beyin travması

Ensenin şiddetli bir darbe alması

Omuriliğin beyne doğru kayması

Beyindeki aşırı kanlanmanın bu gölgeye akması

Boyun bölgesinin ani hareketlenmesi ile burada bulunan damarların incinmesi gibi durumlar bu rahatsızlığa yakalanma riskini artırır.

BEYİNCİK ( OMURİLİK) DEJENERASYONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Karaciğerin iltihaplanması ve tedavisi olmayan bir şekilde hasara uğraması,

Vücudun dengesinin bozulmasına bağlı; bayılma ve şiddetli baş ağrılarının yaşanması,

İşlevsel yapılan bütün faktörlerde yavaşlama meydan gelmesi örneğin; konuşma, el hareketleri, görme ve duyma gibi işlevlerin azalması,

Kalp rahatsızlıklarının sık sık yaşanması,

Vücutta ortaya çıkan titremeler el ayak kontrolünün sağlanmaması gibi belirtilerle kendini gösterir.