Şunun için etiket arşivi: kadın sağlığı

Genital estetik, genital bölgede olan şekil bozukluklarının tedavi edilmesi için gerçekleştirilen cerrahi yöntemidir. Genital bölgede meydana gelen şekil bozuklukları özgüven problemlere ve günlük hayatta olumsuz durumlara neden olmaktadır.

Vajinal cerrahi ve kadın genital estetik cerrahisi olarak da bilinen bu cerrahi operasyonlarda, kişinin kendine olan özgüvenin kazandırılması ve cinsel hayatında partneri ile uyumu amaçlanmaktadır. Estetik genital cerrahi işlemleri, labioplasti, vajinoplasti, kliteroplisti, majoraplasti, klitoral hudoplasti, perine estetiği, monsplasti, büyük dudak yap dolgusu, ve himenoplasti olarak isimlendirilmektedir.

Genital estetiğe ihtiyaç duyulan durumlar?

İdrar kaçırma, doğum sonrasında sarkmaların oluşması, cinsel isteksizlik, cinsel fonksiyon bozukluğu, kalıtsal ve gelişimsel problemlerden dolayı genital estetiğe ihtiyaç duyulabilmektedir. Kadınlar için labioplasti işlemi, vajinanın iç dudakları olarak bilinen labium minör, dış dudak olarak bilinen labium majör ve labial asimetri olarak bilinen asimetril dudak görüntüsünün cerrahi olarak düzeltilmesidir. Kadınlar için himenoplasti işlemi, halk dilinde kızlık zarı olarak bilinen, cinsel ilişki veya alınan fiziksel darbe ile zarar görmüşolan hymen bölgesinin onarılmasıdır. Kadınlar için vajinoplasti işlemi, normal doğum sonrasında, cinsel ilişki sonrasında, yaş faktörü gibi etkenler sonrasında genişleyen vajinanın sıkılaştırılmasıdır.

Genital Estetik Ameliyatı Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler?

Genital estetik ameliyatı öncesinde uzman bir doktor ile görüşmek gereklidir. Vajina estetiği öncesi, doktorunuzun yemek yeme önerisine dikkat ederek belirli bir süre bir şey yememeye özen göstermelisiniz. Vajinoplasti öncesi işlemler arasında ön bir işlem bulunmamaktadır. Cerrahi operasyonlardan önce kişisel bakımınızı yapmanız gereklidir. Genital estetik işlemlerinden önce beklenmeyen bir tedavi ve/ veya yanlış uygulamalardan kaçınmak amacıyla doktor seçimi oldukça önemlidir. Cerrahi operasyon öncesinde düzenli olarak kullanılan bir ilaç veya kronik rahatsızlık varsa önceden doktorunuza bildirmeniz gereklidir.

Genital Estetik Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler?

Vajina estetiği sonrası dikkat edilmesi gerekenlerin arasında genital bölgenin nemli kalmamasına dikkat edilmelidir. Cinsel ilişkiye dört haftalık bir ara verilmesi gerekir. Dar kıyafetler ve hareket kabiliyetini kısıtlayan giysilerden uzak durmak gereklidir. Spor faaliyetlerine ara vermek sadece hafif bir yürüyüş yapmak faydalı olmaktadır. Kişisel bakımı içeren epilasyon gibi uygulamaları da doktorunuzun tavsiyesine göre uygulamak önemlidir. Yüzme ve bisiklet gibi sportif faaliyetlere de ara vermek gerekli olacaktır. Vajinoplasti öncesi işlemler için doktorunuz önerisine uygun davranmak gereklidir. Vajinal ameliyatlarda ameliyatın türüne göre 1 gün hastanede kalmak önerilebilmektedir. Genital bölgenin temiz turulması da en çok dikkat edilmesi gereken durumlar arasındadır. Ameliyat bölgesinde belli belirsiz bir iz kalabilir. Hastanın düzenli bakımına ve beslenme şekline göre de iyileşme süresi değişkenlik göstermektedir. Vajinal estetik lazer teknolojisi ile gerçekleştiriliyorsa iyileşme süreci çok daha hızlı gerçekleşebilmektedir.

Genital Estetik Fiyatları

Vajina estetiği fiyatları ameliyatın türüne ve hastanın durumuna göre belirlenmektedir. Bunun haricinde ek olarak hastanın hangi hastaneyi seçtiği de önemlidir. Ameliyatı gerçekleştiren cerrahın uzmanlığı da ameliyatların fiyatını belirlemek için etkenlerden biridir. Her hasta için standart bir fiyat belirlemek de aynı zamanda mümkün değildir. Uzman bir doktorun muayenesi sonucunda tüm işlemler de göz önünde bulundurularak fiyat belirlenmektedir.

Genital Estetik için Doğru Doktor Nasıl Seçilir?

Genital estetik alanında uzmanlaşmış bir doktor seçilmelidir. Vajina estetiği plastik cerrah seçimi daha sonradan pişmanlık duymamak için oldukça önemlidir. Genital estetik ameliyatlarını jinekolog veya cerrah doktorlar gerçekleştirmektedir. Bu uzmanlıkların haricinde plastik cerrahi alanında da genital estetik bir konudur ve bu alanda seçilen hekimin uzmanlığına da dikkat edilmesi gereklidir.

Çayırlarda orman altlarında bulunan ısırgan otu, ciltle temas esnasında ciddi tahrişe neden olur. Bu yüzden uzak durulur. Ancak alternatif tıpta ısırgan otu, vücudu serbest radikallerden arındıran güçlü bir bitkidir. İlaç yapımlarında da kullanılan ısırgan otu, hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki Isırgan otunun faydaları nelerdir? Isırgan otu çayı nasıl yapılır? İşte soruların yanıtı…

Bilimsel literatürde “Urtica dioica” olarak bilinen ısırgan otu, otsu çok yıllık çiçekli bitki ailesine aittir. Yüzyıllardır bitkisel tedavide kullanılan ısırgan otunun insan sağlığına birçok faydası vardır. Isırgan otuna çıplak elle dokunulduğunda yakan ve kaşındırır. İlkbahar aylarında yeşermeye başlayan ısırgan otunun yüzeyinde ince dikenler vardır. Bu dikenlerdeki formik asit ve histamin maddeleri cilt de temas ettiği esnada buradaki hücrelerin mutasyonunu bozarak kaşınma ve dökülmeye neden olur. Isırgan, otunun meyvesi vardır. Fındık görüntüsünde olan bu meyvelerden yağ elde edilir. Bu yağ genellikle kozmetik ve sağlık sektöründe kullanılır. Cilt yüzeyindeki elastik yapıyı yenileyerek kırışıklığı ve yaşlanmayı geciktirir. Isırgan otunun içeriğinde flavonoit bileşikler, mineral maddeler, lutein ve karotenoit bileşikler diüretik etki göstererek zayıflamaya yardımcı olur. Eski toplumlarda sadece geleneksel tıpta değil aynı zamanda gıda, çay ve tekstilin hammaddesi olarak da kullanılır. 

ISIRGAN OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Vücudun sağlıklı işleyişini olumsuz etkileyen toksinleri bir saat içerinde vücuttan atar. Aynı zamanda bağırsak florasını dengeleyerek sindirimi kolaylaştırır.

Çözücü ve yakıcı madde içeren bu ot, mesane ve böbreklerdeki taş kum oluşumunu önleyerek ciddi yaşamsal rahatsızlıkları önler. Aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonunu önler.

İçerdiği C vitamini ve demir maddesi sayesinde kan hücrelerini dengeler. Kan hücrelerini artırarak dolaşımı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra yaralanmalarda oldukça etkili bir ottur. Kan dolaşımı düzenlediğinden damar tıkanıklığını bunun akabindede kalp hastalıklarına yakalanma oranını azaltır. 

Yapılan araştırmalarda bu otun alerjik hastalıklara karşı olumlu etkisi olduğu ortaya çıkarıldı. Ekstrakt birleşimleri içeren ot alerjik hücrelerini azaltır. Sıklıkla alerjik reaksiyon yaşayanlar için uzmanlar bu otun çayından bir bardak içmelerini önerir. 

Alerjik hastalıkların yanı sıra solumun sorunlarına da iyi gelir. Özellikle mevsimsel geçişlerde yaşanan nezle ve grip gibi hastalıkların riskini azaltır.

Anti inflamatuar özelliği sayesinde kronik kas ağrılarını azaltır ve gut tedavisinde oldukça etkilidir. 

İçeriğinde bol miktarda mineral ve kalsiyum içerdiğinden kemiklerdeki dokuları onarır. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ya da kemik rahatsızlıkların yaşanma olasılığını düşürür. Bunun yanı sıra eklem ve kas ağrılarına iyi gelir. Uzmanlar romatizma ve kireçlenme hastalarına doğal tedavi olarak önerir. Eklem ağrıları için suda kaynatılan ısırgan otu masaj yapılarak ağrının olduğu bölgeye uygulanır.

Lohusa dönemindeki kadınların süt oranını artırır. Aynı zamanda anne sütünün kalitesini olumlu etkiler. Kullanmadan önce bir uzmana danışılmalıdır. 

Akne ve sivilce oluşumunu önler. Yüksek antioksidan içerdiğinden ciltteki deforme hücreleri azaltır. Lekelere karşı anti-aging etkisi vardır. Genele olarak suyu tonik olarak kullanılır. Bunun yanı sıra saç dökülmesini de önleyen önemli bir besindir. Kafa derisindeki hasarlı hücreleri azaltarak kepek oluşumunu önler. 

ISIRGAN OTU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kurutulan bir yemek kaşığı ısırgan otunu kaynayan suda 10 dakika bekletin süzdükten sonra tüketiniz ya da kullanınız. Isırgan otu kaynatıldığından vitamin ve mineral değerlerini kaybetmediğinden rahatlıkla tüketilebilir. 

ISIRGAN OTUNUN ZARARI VAR MIDIR?

Adet döngüsünü etkilediğinden hamile kadınların tüketmesi uygun görülmez. Bunun yanı sıra emziren kadınların da tüketmesi sakıncalıdır. Kanın basıncını artırabildiğinden aşırı tüketildiğinde yüksek tansiyona neden olur. Ayrıca kan inceltici ilaç kullananlarında uzak durması gerekir. İçerdiği maddeler güçlü olduğundan bir uzmana başvurulması daha faydalıdır. Aksi halde faydalı olan özellikleri bile ciddi hastalıklara neden olur. 

Karbonhidrat bakımından zengin olan patates, aşırı tüketilmesi uzmanlar tarafından uygun görülmeyen besinler arasındadır. Ancak gün içerisinde belli miktarda vücut karbonhidrata ihtiyaç duyduğundan porsiyonlu tüketilebilir. Bunun yanı sıra patatesin kaynatılıp elde edildiği suyunun da insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle kanda bulunan oranları dengeler. Peki patates suyunun sağlığa faydaları nelerdir? Sabah aç karna patates suyu içmek ne işe yarar? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Patlıcan ailesine ait olan patates, yer altı besinlerindendir. Toprak üstünde bitki hale gelen ve çiçeklenen patates, toprağın altında yetişir. Toprakta bulunan tüm vitamin ve mineralleri barındıran patates, ülkemizde en çok Nevşehir’de yetişir. Nişasta bakımından oldukça zengin olan patatesin özellikle suyu halinde fazla bulunur. Şeker hastalığı, vücuttaki sıvı oranı ve mide temizliğine kadar birçok faydası vardır. Anavatanı Güney Amerika olan patates, 7.000 yıl önce Peru dağlarında oldukça yaygın halde bulunur. Birden fazla çeşidi olan patatesin ekimi ve dağılımı ise 1540 yıllara kadar dayanır. Yöreden yöreye lezzetten lezzete tüketilme şekli değişen patatesin topraktan alındıktan sonra evlerde kendiliğinden yumrulanması konusunda da uzmanlar ciddi uyarılarda bulunuyor. Zehirli maddeler içeren patatesin bu yumrulu halleri tüketildiğinde özellikle sindirim hastalıklara neden olabilir. Ancak patates suyu, alternatif tıpta sindirim hastalıklarını önlemek için tüketilir.

PATATES SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR? SABAHLARI AÇ KARNA PATATES SUYU İÇMEK NE İŞE YARAR?

İleri yaşlarda görülen ve şiddetli ağrılara neden olan eklem iltihaplanmasını önleyerek uzun ömürlü kemik yapısını destekler. Uzmanlar özellikle bel, boyun ve sırt eklemleri ağrısı yaşayanların düzenli tüketmesi gerektiğini vurguluyor. 

Kronik sindirim problemi yaşayanların mide ve bağırsak rahatsızlıklarını önler. Özellikle kabızlık, mide yanması, şişkinlik ve reflü gibi yiyecekler sonucu ortaya çıkan hastalıkların riskini azaltarak bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. 

Yüksek antioksidan özelliğini çiğ halde daha etkili sunan patates suyu karaciğer ve safra kesesinin aynı sıra tüm vücuttaki toksinleri de azaltır. Bu atıkların böbreklerde oluşturduğu taş ve kumu da önleyerek. İdrar yolu ile hepsini vücuttan atar.

Ağız içi ve dişi yaraları içinde patates suyu faydalıdır. Hem iltihaplarını azaltır hem de ciltteki deformeyi önler. B vitamini sayesinde yeniden oluşmanın da önüne geçer.

Yorgunluk, uykusuzluk ve stres gibi durumlarda artan göz altı halkaları ve morlukları içinde patates suyuna bir ped pamuğu batırıp gözün çevresine koyup 10 dakikada bir değiştirerek bu uygulama yapılabilir.

Potasyum içeriği sayesinde kan basıncını düzenler buna bağlı yüksek tansiyonu da düzenleyerek felç ve inme hastalıklarının yaşanmasını engeller. Bu durumların yanı sıra kalp kaslarını ve damarlarının sağlığını koruyarak olası riskleri azaltır. 

Düzeli tüketilen çiğ patates suyu eklemlerde biriken ürik asidi azaltarak gut hastalığını önler. Aynı zamanda ödem birikiminin de önüne geçerek iskelet yapısını korur. 

Saç hücrelerinin sağlığını koruyarak hızlı uzamasını sağlar. Ayrıca kullanılan şampuanın içerisine eklendiğinde beyaz oluşumunu önler. Aynı zamanda patates suyu ile yüzü düzenli yıkarsanız sivilce ve akne oranını azaltmış olursunuz. 

PATATES SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Genellikle kırmızı yüzeyli patateslerin çiğ su tüketimi daha sağlıklıdır. Sirkeli suda iyice yıkanan patatesler kabukları ile beraber meyve sıkacağında sıkılır. Çıkan suyu atlandırmak için yarım bardak havuç suyu da ekleyebilirsiniz. 

Romatizma hastalığı hakkında birçok doğru bilinen yanlış vardır. Peki romatizma nedir, neden olur, belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Sizler için romatizma hastalığı hakkında bilinmeyen her şeyi araştırdık.

Kronik bir hastalık olan romatizma hemen hemen her yaşta görülebilir. Eklem aralarında biriken iltihaplı sıvılar sonucu ortaya çıkan bu hastalık zamanında müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

Halk arasında bu hastalık arasında doğru bilinen yanlış ise havalardan dolayı bu hastalığın ortaya çıktığı bilgisidir. Ancak havalardan dolayı ortaya çıkmasa da ağrılı dönemlerinin ısı değişiminden kaynaklandığı biliniyor. 

ROMATİZMA BELİRTİLERİ NELERDİR?

Eklemlerde ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareketlerde kısıtlama

Ani his kayıpları

Uyku düzensizliği 

Oran fonksiyonlarında azalma

Sindirim şikayetleri

El parmaklarında sarama ve şişme

Günlük hareketler esnasında şiddetli ağrılar yaşanması

Düzensiz hareketlenmeye bağlı kalp ve dolaşım sisteminin bozulması

Vücut ısısındaki değişimlere bağlı ağız ve göz kuruluğu gibi belirtilerle kendini gösterir. 

ROMATİZMA TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Vücudun temeli işlevselliğin kazandırmak için belirli ilaç tedavileri uygulanır. Ancak öncelikle romatizmanın seviyesi için kan testi ve gözle görülür şişliklere bakılır. Genetiksel ve çevresel faktörlere bağlı gelişen sıvı birikiminin önüne geçilerek romatizmanın şiddeti azaltılır. Yaygın olan ilaç yöntemi son zamanlarda gelişmişlik gösterdiğinden tedavi süreçleri hızlandırıldı. Bunun yanı sıra uzmanlar vücuttaki sıvı birikimini önlemek için belirli doğal karışımlar ve besinler önerir.

ROMATİZMA TEDAVİSİNDE DOĞAL YÖNTEMLER

Romatizma hastalığının en yaygın doğal tedavisi kelle paça çorbasıdır. İçerdiği hayvansal ilik ve maddeler insan iskeletinin ihtiyacı olan vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengindir. 

Bir demlik çaydanlığın içerisine 200 millilitre kaynar su koyun. Ardından bir çay kaşığı ısırgan yaprağı, bir yemek kaşığı kuşburnu, bir tatlı kaşığı karabiber, bir çay kaşığı papatya ve bir çay kaşığı da zencefil ekleyin. 7 dakika bekledikten sonra süzüp içerisine bir yemek kaşığı bal ekleyerek günde bir bardak tüketiniz. 

Üzüm çekirdeğini sakın çöpe atmayın! Çok az kişi tarafından bilinse de üzüm çekirdeğinin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. İlaç sanayinde kullanılan üzüm çekirdeği hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki üzüm çekirdeğinin faydaları nelerdir? İki tane üzün çekirdeği yutarsanız ne olur? Güçlü antioksidanlardan biri olan üzüm çekirdeği ile ilgili her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Otantik lezzetler arasında en popüler olan üzümün faydası olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinir. Güçlü bir antioksidan olan üzümün bilinmeyen bir yönü ise çekirdeklerinin oldukça faydalı olmasıdır. Ilıman iklimlerde yetişen üzüm iyi saklandığından sezon boyunca tüketilebilir. Ekşi ve tatlı olmak üzere iki tada da sahip olan üzümün çekirdekleri son zamanlarda popüler olmaya başladı. Özellikle yapılan araştırmalarda üzümün çekirdeğinin insan sağlığına faydalarının olduğu ortaya konuldu.  Eski zamanlardaki kadınların güzellik sırlarının ham maddesi olan üzüm çekirdeği aynı zamanlarda lokman hekimlerin yaptığı tıbbı ilaçlarda da kullanılırdı. 

100 GRAM ÜZÜM;

69 kalori  / 4
Lif / 2
Protein / 1
C Vitamini / 18
Bakır / 14 
K Vitamini / 12
Thiamin / 6
Riboflavin / 5
Demir / 5
Potasyum / 4
Manganez /

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Üzümün kendisinden çok çekirdeğinde bulunan proantisiyanidinler ve tokoferolün elementleri vücuttaki serbest radikalleri azaltır. Bunun yanı sıra sağlıklı hücre sayısının artırmaya yardımcı olur. 

Düzenli tüketildiğinde içerdiği Beta Karotein maddesi vücuda sigara ya da bazı zararlı besinlerle giren maddelerle savaşırlar. Araştırmalara göre üzüm çekirdeği 3 günde vücudu yenilediği ortaya çıkarılmış.

Zararlı maddelerden arındırdığından an dolaşımını da olumlu etkiler. Dolaşımı hızlandırarak damar tıkanıklığını azaltan üzüm çekirdeği kalp sağlığını da korur. Uzmanlar kalp sorunu yaşayan kişilerin düzenli tüketmesi gerektiği bir besin olduğunu vurguluyor.

İltihaplanma ve enfeksiyon tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılan üzüm çekirdeği bu etkenlere bağlı gelişen kireçlenme, egzama, cilt problemleri, sinüzit, kolit, gastrit ve idrar yolu enfeksiyonu gibi rahatsızlıklara iyi gelir. Bunun yanı sıra bağırsak ve böbrekleri temizleyerek taş ve kum oluşumunu önler. 

Vitamin eksikliğinden görülen saç ve deri dökülmesi içinde birebir fayda sağlar. Kan dolaşımını hızlandırdığından saç köklerindeki ölmüş derilerin sayısını azaltarak canlılık kazanmasını destekler.

İçeriği E vitamini gözdeki sarı noktanın deforme olmasını önleyerek görme oranını artırır. Uzmanlar uzun süre bilgisayar kullanan ve ışıklara maruz kalanların bol bol tüketmesi gereken bir besin olduğunu vurguluyor. 

Kolajeni artırarak cilt ve kemik sağlığını korur. Özellikle yaşlanmayı önleyerek ciltte oluşma ihtimali olan civilce ve aknelerin tedavisinde kullanılabilir. 

Ölümcül olmayan MS hastalığı hastanın yaşam kalitesini düşürerek vücudun fonksiyon işlevini bozar. Sinir sitemini etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayan MS hastalığı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Ms hastalığı nedir ve kimlerde görülür? MS hastalığının belirtileri nelerdir? Omuriliklerde bulunan bilgi iletme sisteminde görülen hasar sonucu ortaya çıkan MS hastalığına dair her şey haberimizin detayında…

Multipl Skleroz yani MS merkezi sinir sistemini (MSS) deforme eden bir rahatsızlıktır. MSS omurilik ve beyin arasında bulunur. MS, sinir liflerini deforme ederek  beyni vücuttan bağımsız hale getirir. Sinir hücreleri deforme oldukça vücuda yayılan izole görevi gören bütün sinir damarları da zarara uğrar. Bu hastalık beyinde bazı ataklara neden olur. Uzun süreli bir kronik rahatsızlık olmamasına rağmen kısa sürede vücudun çökmesine sebebiyet verir. MS rahatsızlığı kimilerine fiziksel kimilerinde de beyine hasarı verir. Öldürmeyen ama süründüren bir hastalık olan MS’nin henüz tam olarak neyden kaynaklandığı bilinmese de yapılan bazı araştırmalarda bağışıklığa yerleşen bazı virüslerin neden olduğu söylenmektedir. Virüs çocukluk ve genç yaşta zayıf bağışıklıkla vücudun tahribatına sebebiyet verir.Bazı uzmanlar üst solunum yolu hastalıklarında ciddi boyutta vücudun enfeksiyon kapması sonucu da görülme ihtimali olduğunu öne sürmüşlerdir. Merkezi sistemi alt üst eden MS hastalığı hastalıklara meyilli bir bağışıklığa zemin hazırlar. Genetiksel bir hastalık değildir. 

ÜNLÜ TÜRKÜCÜ MURAT KURŞUN’A MS TEŞHİSİ!

Serdar Ortaç’dan sonra şimdi de ünlü türkücü Murat Kurşun MS hastalığına yakalandı. Yürümekten zorluk çeken ünlü türkücü kızı bile oyun oynayamadığını söyledi. Hastalığı sol göz kapağının sürekli düşmesinden sonra bir uzmana görünerek ortaya çıktığını açıkladı. 

MS HASTALIĞI KİMLERDE GÖRÜLÜR?

En sık gençlerde ve kadınlarda

Bağışıklık sistemi zayıf olanlarda

Bazı kronik ilaçların vücut direncini kırıp virüslere karşı savunma mekanizmasını düşüren kişilerde,

Sinir hastalığı olanlarda görülme olasılığı yüksektir.

MS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bu hastalık kişiden kişiye göre değişir. Bazılarında bir saat sürerken bazılarında ise günlerce devam edebilir. Saatlerce sürmesi risk grubuna girmez ancak 24 saati geçen atakların fiziksel hasarlara yol açma ihtimali vardır.

Gözlerin ani kararması ve bulanık görme

Yutkunma zorluğu

Duyu eksiklikleri

Ellerde kavrama becerisi

Kol ve ayaklarda kısa süreli hareketlerde bile uyuşma

Uyuşukluk hali

Konuşma da bozukluk

Ruhsal hastalıklara meyilli

İdrar kaçırma

Vücut hareketinde güç kaybı

Migren atakları gibi baş ağrısı çekme

Dengesiz yürüme gibi belirtilerle kendini gösterir.

MS HASTALIĞININ TEŞHİSİ NASIL YAPILIR?

En yaygın belirtisi olan atağı geçiren kişinin hemen bir uzmana başvurması gerekir. Aksi halde bu durum erken müdahale edilmediğinde ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açar. Tamamen bir tedavi biçimi olmazsa bile uzmanlar hastaya göre tedavi geliştirir. Uzman doktorlar genellikle MS akabinde gelişen belirtileri kontrol altına alır. MRI yöntemi ile beyin ve omurilikteki hasar tespit edilir. Bu alanlarda hastalıklı lezyonların artışı MS hastalığının göstergesidir. Ayrıca vücudun uyarılma hisleri ölçülür. Beyin omurilik sıvısındaki eksiklikler kontrol edilir. Şiddeti azaltmaya yönelik hem fiziksel hem de ilaç tedavisi uygulanır. Fiziksel aktivite ile sinir hücreleri güçlendirilmeye çalışılır.

Hamile kalmayı kolaylaştıran ve doğum sancılarını azaltarak rahmin kolay açılmasını sağlayan Meryem Ana Otu (Fatma Ana Eli Otu) birçok derdin devası! Sağlık açısından da çok faydalı olduğu bilinen Meryem Ana Otunun hamile kalmak için nasıl kullanılacağını ve doğumdaki kullanımını sizler için derledik. Meryem Ana Otunun faydaları neler? Meryem Ana Otu ne işe yarar? Tarçına benzer tadı olan Meryem Ana Otu tohumunun kullanımı…

Hangi yolu denerlerse denesinler yine de bebek sahibi olamayan çiftlere umut olacak bir bitki olan Meryem Ana Otu, doğurganlığı desteklemesi bakımından önemli bir doğal tedavi yöntemidir. İlk olarak Arabistan’da ortaya çıkan Meryem Ana Otu, yumruk gibi kapalı bir el görünümünde olup kuru kök şeklindedir. Yağmurlu havalarda ya da suya atıldığı zaman yaprak açan bitki bu esnada deposunda su biriktirip yeniden eski kuru halini alır. İçerisinde oldukça fazla olan östrojen hormonu sayesinde kan dolaşımını hızlı bir şekilde hareketlendirir ve erkeklerdeki sperm hücre sayısını çoğaltmaktadır. Erkeğin sperminin kadındaki yumurtalığa daha rahat geçmesini sağlayarak, hamilelik oluşumu konusunda büyük bir yardımcıdır.

Meryem Ana Otu halk arasında Meryem ana eli ya da Meryem ana eli otu şeklinde de adlandırılmaktadır. Kendi kendini tohumlama özelliği olan bu bitki doğurganlığı harekete geçirmesinin yanı sıra doğum yapacak olan anne adaylarının daha kolay ve rahat doğum yapma imkanı da sunuyor. Peki hem sağlıklı hem de hamile şansını arttıran Meryem Ana Otu nasıl kullanılır? Meryem Ana Otunun faydaları neler?İşte yanıtı…

MERYEM ANA OTU İLE NASIL HAMİLE KALINIR? KOLAY DOĞUM İÇİN KULLANIMI…

Hamile kalmak isteyen kadınların bebek şansını arttırması için Ovulasyon döneminde eşiyle yakın olması gerekir. Bu yakınlaşmadan önce Meryem Ana Otunu içi su dolu büyük bir kaba alarak bekleyin. Meryem Suresini, Felak, Nas ve Ayetel Kürsi gibi doğumu kolaylaştırıcı sureleri okuyup suya üfleyin. Bekletilen bu şifalı suyu günde sabah ve akşam olmak üzere 2 defa için. Hamile kalıpta yalnızca daha rahat bir doğum geçirmek isteyen kadınlar da aynı Meryem Ana Otunu suda 20-30 dakika beklettikten sonra içerek rahmin kolay açılmasını sağlayabilirsiniz. Bu esnada 1 bardaktan fazla içmemeye dikkat edin.

MERYEM ANA OTUNUN BİLİNEN FAYDALARI NELER?

– Ovulasyon dönemine denk getirilerek kullanıldığı zaman hamile kalma şansını arttırır.

– Doğum kaygısı çeken anne adaylarının içini rahatlatacak olan Meryem Ana Otu, doğum yapılacağı gün anne adayına içirilirse ağrıları azalacak ve rahim ağzı daha kolay açılacaktır.

– Kan akışını hızlandırma etkisi bulundurduğundan dolayı doğum gerçekleştikten sonra rahim kanamalarını azaltır.

– Çocukluk döneminde tuvalet sorunu yaşayan kimselerde altına kaçırmayı önler.

– Cilt üzerinde görülen açık yaraların iyileşme sürecini hızlandırarak tedavi eder.

– Sperm sayısını arttırarak hücrelerdeki kaliteyi etkili hale getiriyor.

Meme kanseri, kadınlarda en çok görülen kanser tipidir. Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarının kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkar.

Meme kanseri belirtileri dikkate alınır ve meme kanserine erken tanı konulursa tedavinin başarı olasılığı oldukça yükselir.

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Meme kanseri belirtileri hakkında bilgi sahibi olmak, meme kanserini henüz başlangıç evresindeyken tespit etmek ve tedavisine başlayabilmek açısından çok önemlidir. Genellikle boyutu en az 1 cm olan kanser kitleleri el ile anlaşılabilir. Kanserli kitle meme dokusuna oranla daha serttir, düzensiz bir yapıdadır ve meme dokusu içerisinde rahat bir şekilde oynatılamaz.

Meme kanserinin belirtileri ise genel olarak şunlardır:

  • Meme dokusunda elle hissedilebilir bir sertlik ya da kitlenin bulunması. (Bu kitle meme dokusu dışında koltuk altında da olabilir.)
  • Memeler arasında sonradan gelişen bir simetri farkı olması
  • Meme ucunda ya da derisinde içe doğru çekilme olması
  • Meme ucunda ve çevresinde renk veya şekil değişiklikleri görülmesi.
  • Süregelen, tanısı konulmuş dermatolojik hastalıklarınızın dışında meme yapısında kızarıklık, yara, egzama ve çatlama gibi deri sorunlarının oluşması.
  • Meme ucunun yön veya şekil değiştirmesi.
  • Meme ucunda genişleme, düzleşme ve içe çökme gibi olağan dışı değişikliklerin gözlemlenmesi.
  • Memede olağan dışı boyut artışının veya şişliklerin gözlemlenmesi.
  • Memede farklı karakterlerde ve şiddetlerde ağrıların oluşması.
  • Nadir olarak gözlemlense de meme ucundan kanlı akıntı gelmesi.

Meme Kanseri Belirtileri, Kendi Kendini Muayene ve Düzenli Taramalar

Meme kanseri belirtileri kendini birçok farklı şekilde gösterebilir. Memede aynı anda ağrı, kızarıklık ve benzeri birden çok belirtinin bulunabileceği gibi yalnızca kitle de bulunabilir. Bundan dolayı, tüm meme kanseri belirtilerini tanımak, meme kanserinin istenmeyen boyutlara ulaşmasına engel olabilmek için çok önemlidir. Hastaların neredeyse %70’i kadar önemli bir kısmı, meme kanserini kendi kendini muayene ederken fark eder. O yüzden 20 yaşını doldurmuş olan kadınların memeleriyle ilgili yaşadıkları sorunları düzenli takip etmeleri ve kendi kendilerini muayene etmeleri erken tanı açısından büyük önem arz ediyor. Kendi kendini muayene, adet bitiminden yaklaşık 1 hafta sonra kadar, adet görmeyen kadınlarda ise kendileri tarafından belirlenen tarihlerde yapılmalıdır. Kendi kendine muayene sırasında öncelikle ayna karşısında meme yapısı gözlemlenmeli, meme dokusu ve koltuk altları el ile kontrol edilmelidir. Meme dokusunda değişiklik ya da sertlik gibi durumlar fark edildiğindeyse en kısa sürede doktora başvurulmalıdır.

Kendi kendine muayene dışında düzenli taramaları da ihmal etmemek önemli. Özelilkle 40 yaş üstündeki kadınların her yıl bir kere mamografi çektirmeleri, risk grubunda olanların ise doktorlarının önerisiyle taramalara daha erken yaşta başlamaları gerekir.

Hymenoplasti, hasar görmüş kızlık zarının dikim operasyonunu da kapsayan bir tıbbi estetik alanıdır. Türkiye’de ve birçok dünya ülkesinde, farklı anlamlar yüklenen bekaret, birçok sosyal ve ailevi probleme neden olabilmektedir.

Bu nedenle bekareti temsil eden kızlık zarı yapısının dikim, tedavi ve diğer tüm süreçleri ile ilgili bilgileri, bu içeriğimizde bulabilirsiniz.

Kızlık zarı yırtılması nasıl gerçekleşir?

Vajinanın içine parmak, penis ya da farklı bir cisim girdiğinde veyahut, vajinanın etkilenebileceği fiziksel bir darbe yaşandığında kızlık zarı bozulabilmektedir. Kızlık zarının yırtılması sonucunda yaşanan kanamanın şiddeti, tamamen zarın fizyolojik özelliklerine bağlıdır. Zarın yapısı ve kalınlığı burada önemlidir. Bu nedenle, kızlık zarı bozulması sonrasında yaşanan süreç, tüm kadınlarda aynı şekilde ilerlemeyebilir.

İlk cinsel ilişkide kızlık zarı kesinlikle kanar mı?

Toplum içinde yaygın bir kanı olsa da, kızlık zarı ilk cinsel ilişki esnasında mutlaka kanamak zorunda değildir. Yaşanan fiziksel etki sonrasında, kızlık zarının bütünlüğünde bir değişim yaşanmaktadır. Kızlık zarında, çok az sayıda kılcal damar bulunmaktadır ve kanama olsa dahi, az miktarda olmaktadır. Kızlık zarının patlaması gibi tabirler, negatif etki yaratacak kaygıların yerleşmesine neden olabilir.

Kızlık zarı yırtıldığında, tedavi ile tamiri mümkün müdür?

Kızlık zarının, biyolojik olarak varlık nedeni, vajinanın mikroplardan ve bakterilerden korunmasıdır. Ancak geçmişten bugüne, tüm dünyada kızlık zarına yüklenen psikolojik ve sosyal manadan ötürü, kızlık zarının bozulma durumlarına karşı, kızlık zarı dikim operasyonları tercih sebebi olmuştur. Oldukça kısa süren, kolay ve ağrısız bir estetik operasyon olan kızlık zarı dikim işlemleri, hymenoplasti bölümünde incelenmektedir. Hymen, latincede kızlık zarı anlamına gelmektedir.

Kızlık zarı dikimi operasyonları kaç çeşittir? Kalıcı ve geçici kızlık zarı dikim

Kızlık zarı dikim işlemleri, geçici ve kalıcı işlemler olmak üzere iki ana bölümde sürdürülmektedir. Eğer, cinsel birleşmeden önce, geçici bir niyetle kızlık zarının tamiri isteniyorsa geçici kızlık zarı tamiri, uzun süre boyunca zar yapısının var olması isteniyorsa uzun vadeli kızlık zarı tamiri anlamına gelen kalıcı kızlık zarı tamiri, yani flep yöntemi uygulanır.

Geçici kızlık zarı tamiri

Geçici kızlık zarı dikim operasyonu, ilişkiden 2 gün ile 6 gün önce yapılmaktadır. Bu operasyonda, zara kendiliğinden kaybolan küçük dikişler atılmaktadır. Bu durumda, ilk cinsel ilişki esnasında kanama gerçekleşir. Geçici kızlık zarı tamiri, kullanımı yoğun olan, tercih edilen bir yöntemdir. Bu operasyonlarda, kesin bir sonuç almak istiyorsanız yalnızca deneyimli jinekologlara güvenmelisiniz.

Kalıcı kızlık zarı tamiri: Flep yöntemi

Kızlık zarı tamiri konusunda kısa süreli değil, uzun vadeli bir çözüm arıyorsanız flep yöntemi aradığınız yöntemdir. Uzun bir süre etkisini gösteren bir çözüm olan flep yöntemi ile, mikrocerrahi çalışmalar ile kızlık zarı, bir doku parçası ile yeniden oluşturulur. Ağrı ya da acı hissedilmeyen flep operasyonları, ortalama 15 dakika süren işlemlerdir ve oldukça kolay bir şekilde sonlanır. Genital bölgede hissedilen kısa süreli gerginlikler bu operasyonda söz konusu olabilir. Lokal anestezi ya da genel anestezi uygulamaları ile, kalıcı kızlık zarı operasyonu olan flep yönteminde, ciddi bir ağrı ya da acı asla söz konusu olmaz.

Geçici kızlık zarı dikimi ve kalıcı kızlık zarı dikimi arasındaki farklar nelerdir?

  • Kalıcı kızlık zarında, dikim işlemi ilişkiden en az 6 hafta önce yapılmaktadır. Geçici kızlık zarında ise ilişkiden 4-5 gün önce yapılması uygundur.
  • Geçici kızlık zarı dikimi, ağrı anlamında daha hafif bir operasyondur. Kalıcı kızlık zarı dikimi, operasyon tarafı bir nebze olsun yüksek bir işlem olduğu için, daha ağrılı bir yöntemdir.
  • Kalıcı kızlık zarı dikim işlemleri 25-30 dakika sürebilmektedir. Geçici kızlık zarı dikimi ise en fazla 15 dakika süren, daha kısa bir işlemdir.
  • Kalıcı kızlık zarında, sedasyontipi anestezi ile yapılmaktadır. Geçici kızlık zarı tamirinde ise lokal anestezi uygulaması yeterlidir.

Kürtaj işleminden sonra kızlık zarı dikimi yapılabilir mi?

Çok fazla bilinmemesine karşın, kürtaj işleminden sonra da kızlık zarı dikimi yapılabilmektedir. İstenmeyen gebelikler için yapılan kürtaj operasyonunun ardından, flep yöntemi ile kızlık zarı tamiri işlemi yapılabilmektedir.

Kızlık zarı dikim işlemleri kimlere yapılabilir?

Ankara ve İstanbul’da başta olmak üzere, kızlık zarı dikim operasyonları Bursa, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerin tamamında yapılabilmektedir. Kızlık zarının yasal olarak yapılabilmesi için, estetik operasyonu kapsamında olmasından ötürü yalnızca 18 yaşını doldurmuş kadınlara, kendi rızaları dahilinde yapılabilmektedir. Doğum yapmış kadınlar, kürtaj yaşamış ya da menopoz dönemindeki kadınların tamamına kızlık zarı tamiri operasyonu yapılabilmektedir. Kızlık zarı dikim işleminde, kaç kere ve ne zaman cinsel ilişkinin yaşandığı önemli değildir.

Kızlık zarı dikim operasyonundan sonra nelere dikkat edilir?

Kızlık zarı dikim işleminin ardından, kısa vadede dikkat etmeniz gereken konular vardır. Herhangi bir enfeksiyon durumu olmaması adına, bu önerilen tavsiyeleri dikkate almanız gerekmektedir:

  • Kişisel hijyeninize özen göstermeniz gerekmektedir. İlk iki gün boyunca genital bölgenin suyla temas etmemesi önemlidir. 2 günün ardından ise, duş alırken ayakta olmanız önem taşımaktadır. Genital bölgenin kuru kalmasına ilk günlerde önem vermeniz gerekmektedir.
  • Kızlık zarı dikim operasyonunun ardından, zengin ve lif açısından yoğun olan besinler tercih edilmelidir. Proteini ve vitamini bol besinler ile vücudun adaptasyon süreci hızlandırılmalıdır.
  • Evlilik öncesinde, kızlık zarı dikim operasyonunun bir kere daha uzman jinekolog tarafından kontrol edilmesi, oluşabilecek tüm aksiliklere karşı bir önlemdir.

2020’de kızlık zarı dikim operasyonu fiyatları

Kızlık zarı dikim operasyonun fiyatları, genel olarak değişkenlik göstermektedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, İzmit gibi büyük şehirlerde birçok klinikte gerçekleşebilen bu operasyonların, 2020 güncel fiyatlarında en önemli değişkenlerin başında operasyonun türü geliyor. Geçici kızlık zarı dikim operasyonu fiyatları, kalıcı flep tipi kızlık zarı operasyonuna göre daha düşük fiyatlıdır.

Kaynak: https://www.esracabukcomert.com/kizlik-zari-dikimi-ankara/

Hijyenik ped yerine tampon kullanımı tercih eden kadınların sayısı artıyor. Özellikle adet döneminde deniz girmek, abiye elbise giymek isteyenler tamponun rahatlığından faydalanıyor.

En yakın arkadaşınız “Yüksek Topuklar” olarak, bu özel konuyu mercek altına alıyoruz. Tampon kullanımı hakkında en çok sorulan soruların cevaplarını sizinle paylaşıyoruz.

Soru 1: Vajinal tampon nedir?

Tampon adet döneminde kullanılır

Vajinal tampon, adet döneminde kullanılan koruyucu bir aparattır. Vajina içine yerleştirilen tampon, vücuttan atılması gereken adet kanını toplar. İç çamaşırına sızmadan adet kanının güvenli bir şekilde vücuttan atılmasına yardım eder. Kaşıntı, koku veya pişik yapmaz. Temiz hissettirir.

Soru 2: Tampon nasıl yerleştirilir?

Zamanla daha kolay yapabilirsiniz

Bir kere kullanmayı öğrendikten sonra tampon takmak gerçekten çok kolaydır. Önce ellerinizi yıkayıp kurulayın. Sonra fitil şeklinde olan tamponun dışındaki jelatini çıkarın. İç çamaşırınızı çıkarın veya bacaklarınıza doğru sıyırın.

Alaturka tuvalete oturur gibi çömelin. Tamponun sivri ucu öne gelecek şekilde vajinaya doğru ittirin. Tamponu vajina içine doğru olabildiğince ileri itmeye gayret edin. Ancak tamponun ipinin dışarıda kalmasına dikkat edin.

Soru 3: Tampon denize girerken kullanılır mı?

Deniz veya havuza girerken kullanılabilir.

Adetliyken denize girmek en merak edilen konulardan biridir, eğer tampon kullanıyorsanız adetliyken denize girebilirsiniz. Çünkü, tampon vajina içine yerleştirilir ve adet kanının vücuttan sızmadan tampondaki pamukta birikmesini sağlar. Bu yüzden sızma olmadan denize veya havuza girebilirsiniz. Ancak, güvenliğiniz için 2 saatte bir tampon değiştirmeye dikkat edin.

Soru 4: Bakireler tampon kullanabilir mi?

Tampon vajina içine yerleştirilir

Hayır, bakireler tampon kullanamaz. Çünkü vajina içine yerleştirilen tampon sert bir cisimdir ve kızlık zarının bozulmasına neden olur. Bu sebeple bakireler kesinlikle tampon kullanamaz.

Soru 5: Tampon kullanmak zararlı mıdır?

Zararlı değildir ama dikkatli olmak gerekir

Hayır, tampon kullanmak zararlı değildir. Koku, kaşıntı ve hijyenik ped gibi kıyafete iz yapmadığı için adet döneminde konfor sağlar. Ancak kullanırken bazı püf noktalarına dikkat edilmesi gerekir.

Eğer kadın hastalıkları tedavisi görüyorsanız, vajinal akıntı veya kaşıntı probleminiz varsa tampon kullanmak sizin için uygun olmayabilir. En doğru bilgi için doktorunuza danışın, tavsiyesine göre hijyenik ped veya tampon kullanın.

Soru 6: Tampon ağrı yapar mı?

Tampon ağrı yapmaz ama doğru yerleştirilmelidir.

Tampon kullanımını doğru yaptıysanız, vajina içinde tampon olduğunu bile hissetmezsiniz! Ancak, tampon vajina girişinde kalmışsa veya tam yerine oturmamışsa ağrı yapabilir. Böyle durumlarda tamponu çıkarın ve yeniden takın.

Soru 7: Tampon vajinada unutulursa ne olur?

Hemen jinekolog hekime başvurmalısınız

Tamponu rahatça çekip çıkarmak için uzun bir ipi vardır, eğer bu ip koparsa veya bir şekilde tampon vajina içinde kalırsa sakın elinizi sokup çıkarmaya çalışmayın. Eğer tampon vajina çıkışına yakınsa, ıkınarak tamponu çıkarabilirsiniz. Ancak ilerideyse, hemen bir jinekolog hekimle görüşüp tamponu çıkarttırmanız gerekir.

Soru 8: Kirli tamponu nereye atmalıyım?

Kirli tamponu klozete atmamalısınız.

Kirli tamponu klozete atabilirsiniz çünkü suda çözünebilir özelliktedir. Ancak, herhangi bir tıkanmaya yol açmamak için en ideali bir tuvalet kağıdına sarıp çöp kutusuna atmaktır.

Soru 9: Tampon ne sıklıkta değiştirilmeli?

Sağlık ve temizlik için kullanım süresi önemlidir.

Her kadın adet kanaması miktarı farklıdır. Eğer çok kanama oluyorsa 3 saatte bir tampon değiştirmenizde fayda var. Ancak kanama normal seyrinde devam ediyorsa, 4-5 saatte bir değiştirmek uygundur. Ancak kesinlikle daha uzun süre vajina içinde tutmayın, yeni tampon kullanın. Ayrıca, gece uyurken tampon kullanımı tavsiye edilmez.

Soru 10: Tampon fiyatları nelerdir?

İndirim dönemlerini takip edebilirsiniz.

Türkiye’de genelde Kotex ve OB markalarında tampon satılmaktadır. İçlerinde genelde 20 adet tampon olur ve ortalama 8-10 TL’ye satılıyor. Elbette tampon, hijyenik pedlere göre daha maliyetli bir koruma yöntemidir. Ancak, tampon takarak rahatça dar elbise giyebilir, havuza veya denize girebilirsiniz.

Ekonomik bir çözüm olarak şu önerimizi deneyin: Evde olduğunuz günlerde hijyenik ped, özel günlerde tampon kullanabilirsiniz.

Tıkla oku: Kadınlar adet döneminde ne ister?