Şunun için etiket arşivi: kadın sağlık

Ev hanımlarının, masa başı çalışanlarının ve sürekli ayakta çalışanların en sık yaşadığı problemlerden biri olan sırt ağrısının neden olduğunu biliyor musunuz? Peki sırt ağrısı tehlikeli mi ve sırt ağrısına ne iyi gelir? Sizler için toplumun yüzde 80’inin yaşadığı bu yaygın rahatsızlıkla ilgili merak edilen her şeyi derledik. Haberin detayında oturma uzanma sırasında bile acıya neden olan sırt rahatsızlığı hakkında her şeyi bulabilirsiniz.

Genellikle masa başı çalışanlarının sıklıkla yaşadığı sırt ağrısı dikkate alınmadığında ileride  ciddi rahatsızlıklar neden olabilir. Bu yüzden uzmanlar bu rahatsızlığın belirtilerinin ortaya çıkması ile kişilerin bir doktora görünmelerini öneriyor. Boyundan belin alt kısmında kadar ağrı, sızı, yanma, boyun tutulması, belde şiddetli sancı ve kalçalarda kemik batması gibi belirtilerle kendini gösterir. 

PEKİ SIRT AĞRISI NEDEN ORTAYA ÇIKAR?

Uzun süre hareketsizlikten sonra aniden hareket etme

Üst solunum yollarına bağlı kas spazmı geçirme

Dikkatsizce ağır yük kaldırma

Yanlış oturma

Böbreklerin enfeksiyon kapması

Ağır çanta kullanmak

SIRT AĞRISINA NE İYİ GELİR?

Kronik bel ve sırt ağrısı çeken kişilerin doğal yollara baş vurmadan bir uzmana görülmelidir.

SARIMSAK 

Sarımsak içerdiği anti-bakteriyel maddeler sayesinde vücuttaki iltihaplanmaları atar. Kasların hassas olan yüzeylerini onarır. Her sabah aç karna bir diş sarımsağı ilaç gibi yutarak bu maddesinden faydalanabilirsiniz. 

EPSOM TUZU

Magnezyum sülfat bakımından zengin olan epsom tuzunu duş aldığınız sırada bir kovaya sıcak su koyunuz içerisine göz kararı epsom tuzu ekleyiniz. Daha sonra bu suyu boynunuzdan aşağı yavaş yavaş dökünüz. Ya da yine sıcak suyun içerisine eprom tuzu ekleyiniz. Sonra bu suya temiz bir havlu batırıp ağrıyan bölgenizde 15 dakika bekletiniz.

ZERDEÇAL

Vücuttaki iltihaplanmaları temizleyen ve ödemi atan besinlerden biri olan zerdeçaldan 2 yemek kaşığına bir yemek kaşığı bal karıştırınız. Daha sonra 3 yemek kaşığı ılık süt ekleyip macun haline getiriniz. Bu macunu ağrıyan bölgeye sürünüz. 10 dakika masajla uyguladıktan sonra ılık su ile yıkayınız.

PAPATYA ÇAYI

Papatya çayı yorgunluk ve bitkinliğe iyi gelir. Günde bir barda papatya çayı tüketerek vücudunuzu sakinleştirmiş olursunuz.

Hemen hemen herkesin şikayet ettiği ağız ve diş hastalıklarının ortaya çıkma nedeni bakımsızlıktır. Gerekli bakım göstermedikçe ciddi kayıplara da neden olabilir. Uzmanlar bu durumun yaşanmaması için herkesin altı ayda bir bir diş doktoruna görünmesi gerektiğini vurguluyor. Peki ağız ve diş sağlığı nasıl korunur? Diş temizliği yaparken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? Sizler için ağız ve diş sağlığı hakkında merak edilenleri araştırdık.

Ağzı ve diş sağlığına gerekli önem verilmediğinde ciddi rahatsızlıklara neden olur. Erken müdahale edilmediğinde kansere bile neden olabilir. Yapılan araştırmalarda ülkenin yüzde 80’i diş hekimine gitmediği tespit edilmiştir. Bu oranla beraber hastalıkların oranı da artmaktadır. Genel sağlığı da olumsuz etkileyen ağız ve diş bakımı bu konu da önemlidir. Ağız ve diş bakımı için birçok ürün mevcut olsa da uzmanlar kişilerin mutlaka bir doktora görünerek ekstra yapması gerekenleri öğrenmesi tavsiye edilir. 

DİŞ FIRÇASI KULLANIMI NASIL OLMALI?

Bir diş fırçasının ömrü ortalama 3 aydır. Ayrıca burada fırçanın da kalitesi önemlidir. Halk arasında en çok yapılan hatalardan biri de fırça kıllarının sertliğidir. “Çok sert olan fırça iyi temizler” algısı tamamen yanlıştır. Çünkü fırça başının sert olması diş etine ve minesine ciddi zarar verir. Özellikle diş kanamasına yol açar. Bu da ağız içinde enfeksiyonun çoğalmasına neden olur. Kılları yumuşak bir fırça ile dairesel ve yavaşça dişlerin fırçalanması gerekir. 

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞINI NASIL KORUNUR? DİŞ TEMİZLİĞİ YAPARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?

 Her zaman yanınızda diş fırçası ve macunu ya da misvak taşımanızda fayda var. 

– Ağız içi temizliğinde sadece diş değil aynı zamanda dil temizliği de oldukça önemlidir. Dil yüzeyini diş fırçasının tersiyle temizleyerek, ağız içinde mikrop oluşturacak durumlar ortadan kaldırılmalıdır. 

Yemeklerin ağızda neden olacağı kokuyu engellemek için varsa nane ya da karanfil çiğnenmesi tavsiye edilir. 

Diş ipi ile dişlerinizin arasını temizlemek diş enfeksiyonlarını yüzde seksene düşürür. 

Et yerken beraberinde gazlı içecek tüketmekten kaçınılması gerekir. Gazlı içecekler diş yüzeyine zarar verir. 

Ağza şeker ya da yumuşak dokulu maddeler alındığında dikkatle çiğnenmesinde fayda var. Çok sert olan şekerler diş kökünü zorlar. Yumuşak dokular ise diş aralarında sıkışarak aralarının açılmasına neden olur.

Yeşil çay ya da kekik çayı ağız içini temizlemekte etkilidir. Bu yüzden yemeklerden sonra birer bardak tüketilebilir. 

Kürdan diş kaybına ve diş eti parçalanmasına neden olur. Ancak yüzeysel temizlik için ideal bir alettir. 

Diş telli olanların iki kat daha fazla özen göstermesi gerekir. Tel aralarına sıkışan besin atıkları da ağız içinde bateri ve virüslerin çoğalmasına yol açar. 

Taze ve kurutulmuş şekillerde tüketilen nanenin yüzyıllardır insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor. Özellikle mide rahatsızlıklarını önleyen nane hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Farklı bir tadı olan nane, aksine muhteşem bir kokuya sahiptir. Peki Nanenin faydaları nelerdir? Her gün taze nane yerseniz ne olur? Nane limon çayı ne işe yarar? Nanenin zararları var mı? Nane yağı ne işe yarar? Tüm bu soruların yanıtı haberimizin detayında…

Nane A vitamini bakımından oldukça zengindir. Bunun yanı sıra kalsiyum, magnezyum, potasyum, folat ve omega-3 yağlarını da bol miktarda barındırır. İçerdiği bu mineral ve vitaminler sayesinde nane birçok hastalığa şifa kaynağıdır. Uzmanlar bu şifa deposu naneyi her gün taze bir şekilde tüketmenin vücut sağlığımızı olumlu yönde etkilediğini vurguluyor. Özellikle yoğurt ile beraber tüketilen nane mide rahatsızlıklarını azaltır. Yemeklerde ve salatalarda sıklıkla kullanılan hoş kokusu ve tadı ile ayrı bir tat katan nane çayı ise hazmı kolaylaştırır. Kurutularak da kullanılan nane sirke ile tüketildiğinde iç kanamaları durdurmada etkili olduğu bilinir. Sakinleştirici etkiye sahip olan nane yüzyıllarca adet sancısı ve solunum hastalıklarına iyi gelir. Aynı zamanda yapılan araştırmalarda anne sütünü artırmada etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ballıbaba ailesine ait olan nane, dünyada 30 kadar türe sahiptir. Temmuz ve Ağustos aylarında yeşermeye başlayan nane sıkla kış aylarına kadar taze halde bulunur. Genellikle kurutulup baharat olarak tercih edilir. Kış aylarında sıklıkla tüketilen besinler arasında ilk sırada yer alır. Nane ve limon üst solunum yolları hastalıklarının en doğal ilacıdır. Ayrıca yağı da çıkartılıp kullanılan nane her bakımından insan sağlığına faydaları vardır.

NANENİN FAYDALARI NELERDİR? HER GÜN NANE YERSENİZ NE OLUR?

Günümüzde en çok yaşanan rahatsızlıklardan bir tanesi kansızlıktır. Bu rahatsızlık için uzmanlar genellikle doğal tedavi yöntemlerini öneriyor. Bu doğal tedavi yöntemlerinden en etkilisi ise nanedir. Özellikle her gün taze nane tüketmek vücudun ihtiyacı olan günlük vitamin ve mineralleri karşılar.

Bazı besinlerdeki zararlı mikroorganizmalar vücutta bulunan ürik asit sayesinde parçalanır ve vücuttan atılır. Ancak sağlıksız bir vücut bu işlemi yapamaz. Bu durum eklemlerde ve bazı organlarda ödem toplanmasına neden olur. Bunu engellemek için bir su şişesine taze nane koyun ve bekletin. Sabah kahvaltı öncesi ve sonrası birer bardak bu sudan tüketin. Bu karışım vücudunuzdaki zararlı toksinleri idrar yoluyla atmanızı sağlar.

Nanede bulunan rosmanirik asit maddesi ferahlatıcı bir etki sağlar. Bu sayede her mevsim yaşanan solunum yolu hastalıklarında taze nane hem solunum yollarını temizler hem de iltihaplanmaları önler. Taze nane yapraklarından yapılan çay bu rahatsızlıklar için iyileştirici etki sağlar.

Yağlı ve karbonhidratlı yiyecekler sindirim sorunlarına sebebiyet verir. Nane içerdiği mentol sayesinde yaşanan hazımsızlık gibi sindirim sorununa iyi gelir. Salata, çay ya da soğuk çaylara atılan taze nane yaprağı hazımsızlık sorununu yaşama riskini azaltır.

Ayrıca gemi ve uzun yol araba tutmalarında mutlaka yanınızda bir avuç taze nane bulundurun. Yolculuk boyu ara ara bu naneleri koklamanız mide bulantılarınızı engelleyecektir. 

Neredeyse en büyük problemlerden biri olan ağız kokusunu gidermede tükürük bezlerini enfeksiyondan temizlemede de etkilidir. Taze halde çiğnendiğinde diş eti aralarındaki besin atıklarının enfeksiyona neden olmasını önler. Diş etlerini güçlendirerek diş yüzeyini yeniler.

Genellikle çocuklarda sıklıkla görülen kurtlanma gibi hastalıklara da doğal şifadır. kurtları dökerken mesane ve bağırsaklarında temizlenmesini sağlar. Basur oluşumunu önler.

Emziren kadınların tüketmesi dahilinde sütünün artmasını sağlar. Ayrıca emziren kadının virüs ve bakterilere karşı direncini artırır.

Kaynatılarak buharı koklandığında sinüs yollarını açar. Büyüyen burun bezlerini küçültür. Vücuda oksijen alınımını artırır. Bu yöntem ayrıca sinirlerin yatıştırılmasında da ekilidir.

Çevresel faktörlerden dolayı vücudun biriktirdiği radyasyonu kolayca atar.

NANE YAĞI NE İŞE YARAR?

Masajla alın ve enseye uygulandığında kronik baş ağrısı hastalıklarını dindirir.

Sivilcenin olduğu yere sürerek deforme olan alanı yeniler.

Yorgunluk ve stresi azaltmada etkilidir.

Yağı yarım çay bardağı ılık suya katıp gargara yaparak ağız içi yaraların şiddeti azaltılabilir.

Adet dönemlerin alt karna masaj yaparak uygulandığında sancıların ve krampların şiddetlerini azaltır. 

NANE LİMON ÇAYI NE İŞE YARAR?

Kurutulmuş naneden iki yemek kaşığını 4 su bardağı su ile beraber bir kaynatma kabına koyunuz. Kaynarken içerisine yarım su bardağı limon suyu ve iyi yıkanmış limon bir kaç tane limon kabuğu ekleyin. 5 dakika kaynattıktan sonra bir 10 dakika bekletiniz. Süzerek tüketebilirsiniz. İsterseniz de kekikte ekletip suyu süzüp bir şişeye koyup tonik olarak kullanabilirsiniz. Üst solunum yolları hastalıkları sırasında da içerisine bal ekleyin bu karışım boğazların kuruluğunu gidermede etkilidir.

NANENİN ZARARLARI VAR MIDIR?

Hamile kadınların nane çayını tüketmeden uzmana danışmalarında fayda var. Güçlü bir çözücü olduğundan rahime zarar verebilir. Uzmanlar nane çayının ve nanenin çok fazla tüketilmesini tavsiye etmez. Ölçülü ve doktor tavsiyesiyle olması daha yararlıdır. 

Vücudun çeşitli bölgelerinde görülen ödem yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi gerekli müdahale edilmediğinde sağlığı da olumsuz etkiler. Peki ödem nedir ve neden olur? Ödem ve şişkinlik vücuttan nasıl atılır? Sizler için düzensiz kilo alma, sağlıksız beslenme gibi durumlarla ortaya çıkan ya da vücudun asit oranındaki dengesizlik sebebiyle yaşanan ödem hakkında merak edilenleri haberimizin detayına ekledik.

Ödem vücudun bazı faktörlerden dolayı sıvı birikmesine denir. Genellikle ilik doku arasında biriken bu sıvı şişliğe neden olur. Kadınlarda regl dönemlerinde oluşan bu rahatsızlık  bazı doğal yollarla atılır. Ancak dikkat edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Yüz, el ve ayakta daha yaygın görülür. Tuzlu yemek, hamilelik, hormonal hastalıklar, magnezyum, B6 vitamini, böbrek ve karaciğer gibi rahatsızlıklar sırasında ya da sonrasına ortaya çıkar. Tuzlu yemekler ve az su tüketimi bu rahatsızlığı tetikler.

ÖDEM BELİRTİLERİ NELEDİR?

Vücudun belirili bölgelerinde bozukluklar görülmesi

Şişkinlik, ağrı

Şişkinliğin olduğu bölgeyi kullanmada zorlanma

Nefes almada zorlanma 

Baş ağrısı ve cilt bozukluğu gibi belirtilerle kendini gösterir. 

ÖDEM NASIL AZALTILIR?

Düzenli spor ve beslenme

Dolaşım için günde 15 dakika boyunca ayakları yukarıda bekletme

Sürekli aynı pozisyonda kalmamak 

Boya göre kilonun fazla olmaması gerekir.

ÖDEM ATMAYA YARDIMCI YİYECEKLER

Nar içerdiği çözücü maddeler sayesinde biriken ödemi vücuttan idrar yolu ile atar. 

Her sabah iki dal maydanoz tüketerek oluşan ödemi gün içerisinde atmanıza yardımcı olur.

Detoks besinlerinde en etkili olanı ananastır. Ananas vücuttaki iltihaplı hücrelerin oluşumunu azaltır. Aynı zamanda vücut sıvı oranını dengeleyerek ödem oluşumunu azaltır.

– Salatalık günlük su ihtiyacın yüzde 50’sini karşılayan en etkili besinlerden biridir. Salatalık vücuttaki ödemi atmanın yanı sıra mide ülserine de iyi gelir. 

Ev de yapılan yoğurt markette satılan yoğurda oranla ödem atmada yüzde yüz daha etkilidir.

PROF. DR. SARAÇOĞLU ÖDEM ATAN KÜR

İki bardak suyun içerisine 35 adet kurutulmuş kiraz sapı atınız 5 dakika kaynatınız. Süzdükten sonra tüketiniz. Bir hafta boyunca kahvaltıdan 2 saat sonra bir kez öğle yemeğinden 2 saat sonra tüketiniz. 

DR. ENDER SARAÇOĞLU ÖDEM ATAN KÜR

3 su bardağı suyun içerisine bir tutam mısır püskülü, 5 tane kurutulmuş kiraz sapı, 6 adet kurutulmuş maydanoz, bir çay kaşığı kuru yeşil çay yaprağı ve 2 adet karanfil atınız. 6 dakika kaynatınız. Dört dakika bekledikten sonra süzüp içiniz. En ideal saatler ise kahvaltıdan ve akşam yemeklerinden bir saat önce bir bardak tüketilmesidir. 

NAR SUYU

Doğadaki en etkili antioksidanlardan biri nar suyudur. Uzmanlar ödem olsun ya da olmasın bu sudan her gün bir bardak öğün fark etmeksizin tüketilmesini tavsiye ediyor. Ancak şeker hastası olan kişiler nar suyu tüketiminde uzmanlarına danışmalarında fayda var. 

Karbonhidrat oranı sıfır olan balık, Omega-3 yağ asidi bakımından ise oldukça zengindir. Beyin gelişiminde büyük katkısı olan Omega-3 yağ asidi anne karnından itibaren alınması gerekir. Uzmanlar haftada en az 2 defa tüketilmesini önerdiği balık hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki balığın faydaları nelerdir? Balık en sağlıklı nasıl tüketilir? Sağlıklı beslenme listeleirnd eilk sıralarda yer alan balığa dair her şey haberin detayında…

Deniz canlıları arasında insan sağlığına inanılmaz faydası olan balık, hemen hemen dünyanın yaratılışından beri doğada bulunmaktadır. Ciddi bir geçim kaynağı olan balık özellikle kayadan uzak suyu çok olan insanlar için aynı zamanda güçlü bir besindir. Günümüze kadar milyon defa değişen balığın milyonlarca çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitleri yarısı insan sağlığı için tehdit oluştururken yarısı ile olumlu destek sağlar. Özellikle omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan balık vücut gelişiminin olmazsa olmazlarındandır. İlk insandan beri tüketilen balığın en çok tüketim alanı Norveç ve Asya ülkeleridir. Bu ülkelerde yaşayan insanlar çiğ halde bile balık tüketiyor. Beyni güçlendirdiği bilinen balık ülkemizde ise kızartılarak ya da mangalı yapılarak tüketilir. Yapılan araştırmalarda insan sağlığının ihtiyacı olan omega-3 yağ asidini tek seferde karşılayabilecek en etkili besindir. İnsan vücudu omega-3 yağ asidi üretmez. bu yüzden dışarıdan takviyeye ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç anne karnında başlar. Bu yüzden uzmanlar hamile kadınların aksatmadan tüketmesini tavsiye eder. Ancak bu besininde tüketilme oranı vardır. Aksi halde ihtiyaçtan fazla protein alan bağışıklık sitemi antikor üreterek alerjik reaksiyona sebebiyet verir. 

HANGİ BALIKLAR DAHA FAYDALIDIR?

Her balık türü insan sağlığına olumlu etkiler bırakmaz. Bu yüzden yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar; somon, uskumru, ton balığı, alabalık, hamsi ve morina gibi türlerin daha sağlıklı olduğunu vurguluyor. Bu balıklar diğerlerine oranla omega-3 yağ asidi bakımından daha zengindir. Vücudun ihtiyacı olan E vitamini sağlayarak cilt ve saç sağlığına olumlu etki sağlar. Özellikle yaşlanmayı geciktirerek vücudun direncini artırır.

BALIĞIN FAYDALARI NELERDİR?

En yaygın faydası zeka gelişimini desteklemesidir. İçeriği yağ asidi beyindeki deforme hücrelerini azaltarak beynin depolama bölümünü kuvvetlendirir. 

Kötü kolesterol oranının düşürerek iyi kolesterolü yükseltir. Kanda bulunan serbest yağları da düşürerek damar tıkanıklığı riskini azaltır. Böylece kalbin kanı daha iyi pompalamasını destekler. 

Kılçığı yenilebilen balık kalsiyum bakımından en zengin balık türleridir. Kemik gelişiminde de etkili olan kalsiyum miktarını vücudumuzda dengelemek için uzmanlar haftada en az 3 gün balık yemeği tüketmeyi öneriyor. 

Hayvansal yağların aksine doymuş yağ asitleri bakımından zengin olan balıklar gözümüzdeki sarı noktanın görme işlevini artırır. Aynı zamanda göz hastalıkları riskini azaltır. Bunun nedeni de omega-3 yağ asitleri zararlı hücreleri yok ederek genç hücrelerin sayısını hem korur hem artırır.

Özellikle kış aylarında bolca tüketmemiz gereken balık üst solunum yolu enfeksiyonları hastalıklarına karşı vücut direncini artırır. Yapılan araştırmalarda balık bağışıklık sitemini de güçlendirerek kansere hücrelerini azaltır. 

BALIK EN SAĞLIKLI NASIL TÜKETİLİR?

Uzmanlar her ne kadar bu konuda kesin yanıt vermezse de çoğu uzmana göre en sağlıklı balık fırında kendi yağında pişendir. Onun dışında mangalda pişen balık gereğinden fazla ısıya maruz kaldığından tüm değerleri ölebilir. Aynı zamanda trans yağlarla tavada kızartılan balıkta aynı sebepten ötürü faydasını kaybeder. Taze balıkların dillendirilmesi ve tam pişirilmesi gerekir. Tam pişmeyen balıktan et yiyen bakteriler ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Bu yüzden balıkların tam pişmesinde fayda var. Ayrıca hem lezzetini hem sağlığını artırmak için kekik, fesleğen ve defne yaprağı gibi baharatlarla harmanlanması önerilir.

OMEGA-3 YAĞ ASİDİNİN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ NELERDİR?

En etkili faydası kötü kolesterol oranını düşürerek kalp ve damar sağlığını korur.

Kemik ve kasların oluşma yapısını güçlendirerek romatizmal hastalıkların önüne geçer.

Kan akışını kolaylaştırarak pıhtılaşmasını ve damar tıkanıklığı, anevrizma gibi rahatsızlıkların yaşanmamasını sağlar. 

Hamile kalma oranını güçlendirir. Hamilelik sürecinde de düşük riskini azaltır.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserli hücrelerin oluşumunu engeller.

Yağ asitleri sinir hücrelerini güçlendirerek ruhsal hastalıkların önüne geçer. Uzmanlar özellikle depresyona meyilli kişilerin düzenli tüketmesini öneriyor. 

– Göz hastalıkları arasında en yaygın olan sarı noktayı güçlendirerek görme kaybını engeller.

İnsan vücudunun ihtiyacı olan birçok vitamin ve minerali içeren kırmızı et, uzmanların şiddetle tüketmesini tavsiye ettiği besinler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ancak kırmızı etinde kendine göre çeşitleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları faydaları bazılarının zararları vardır. Özellikle kronik hastalıkları olan kişilerin kırmızı et tüketirken dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunuyor. Peki kırmızı etin faydaları nelerdir? Haftada kaç gün kırmızı et tüketilmelidir? Haberin detayında bu soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Demir, kreatin, çinko, fosfor ve B vitamini kompleksi bakımından zengin olan kırmızı et, ayrıca çok güçlü bir lipolik asit kaynağıdır. Kırmızı et üzerinde yapılan araştırmalarda etin insan sağlığına hem yararı hem zararlı olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu konuda özellikle işlenmiş etin yağ oranının artığını bu yüzden damar tıkanıklığı, kötü kolesterol düzeyinin artığına neden olduğunu belirtirken diğer bir yandan işlenmemiş saf etin kanser hücrelerini azaltığını ve hücre yapısını güçlendirdiği vurgulanıyor. Ülkemizde kırmızı et tüketimi oldukça fazladır. Özellikle Doğu Anadolu’da salamurası yapılan kırmızı et, Dünya ülkelerinde de en az tüketime sahip olanlar ise Asya ülkeleridir. Kırımız et üzerinde birçok çalışma halen devam etmektedir. Gelişme çağındaki çocukların ihtiyacı olan proteinleri tek seferde karşılayan kırmızı et, vücudun enerji oranını da yükseltir. Kırmızı etler arasında yağ oranı en az olan dana eti uzmanların tüketimi tavsiye edilen çeşididir. Aksi halde koyun etinin içerdiği hayvansal yağ oldukça fazla olduğundan ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Tüm bunların yanı sıra tüketilmesi her ne kadar tavsiye edilse de belli aralıklarla tüketilmesinin daha uygun olduğunu hemen hemen her uzman vurgular. Hafta da ortalama 3 gün 100 gram tüketilmesi vücut sağlığının ihtiyacı olanı karşılayacaktır.Medipol Hastenesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Canel Öner Yasemin.com editörlerine kırmızı et konusunda merak edilenleri açıkladı:

KIRMIZI ETİ KİMLER NE KADAR TÜKETMELİDİR?

100 GRAM KIRMIZI ETİN BESİN DEĞERLERİ;

Protein / 27 gram

Yağ / 8 gram

Kolesterol / 86 miligram

Potasyum / 220 miligram

Sodyum / 60 miligram

Kalsiyum / 20 miligram

Demir / 3 miligram

KIRMIZI ETİN FAYDALARI NELERDİR?

Kırmızı et herhangi bir besinle beraber tüketilmediğinde vücudun ihtiyacı olan demirin yüzde 35’ini sağlar. Vücudun demir emilimini sağlamasının en etkili yolu ise kırmızı etin içerdiği yağın çok az olması gerekir. Demir oranı düşük olan kişilerin haftada en fazla 3 gün aralıklı kırmızı et tüketerek bu oranı dengeleyebileceklerini vurguluyor.

Gelişim çağındaki çocukların daha sağlıklı büyümesi için ihtiyaçları olan kalsiyum ve çinko bakımından oldukça zengindir. Düzenli olarak tüketildiğinde kaslarda bulunan keratin seviyesini dengeler. 

İçerdiği yağ nedeniyle kalp damar hastalıklarını kötü etkilediği bilinir. Ancak uzmanlar yağ oranı az ve doğru koşullarda pişirilen etin kalp ve damar rahatsızlıklarını engellediğini hatta kan seviyesini dengelediğinden kalbin daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olduğunun söylüyor.

Sinir sistemi vücudumuzda bağışıklık sisteminden sonra en çok hasara uğrayan bölgedir. Kırmızı et içerdiği zengin kalsiyum maddesi sayesinde bu hücrelerin sağlığını korur. Alzheimer gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların da ortaya çıkmasını engellediği gözlemlenen kırmızı eti uzmanlar özellikle hafıza için tüketilmesi gerektiğini vurgular.

Keratin saçın ihtiyacı olan en önemli maddelerden biridir. Bazı koşullarda vücudumuzda azalan keratin saç dökülmesine yıpranmasına neden olur. Uzmanlar bu durumun engellemenin en sağlıklı yolunun ise kırımız et tüketimini artırmaktan geçtiğini vurguluyor.

B vitamini kompleksi bakımından en zengin besin olan kırmızı et, bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırdığı söyleniyor. B vitamini kompleksi bağışıklığın yanı sıra sindirim sistemindeki organların fonksiyonlarını da iyileştirerek, sindirim hastalıklarına zemin hazırlayan durumları azaltır. 

Sindirimi düzenlendiğinde diyet listelerine rahatlıkla eklenebilir. Ancak yağsız olan ve yanında yeşillik tüketilmesi tavsiye edilir. Aksi halde kırmızı et aşırı derecede karbonhidrat ve protein içerdiğinden et bir besinle beraber bu özelliklerini yitirir. Bu yüzden uzmanlar etin tek başına tüketilmesinin daha fazla fayda sağlayacağınız vurguluyor.

AŞIRI TÜKETİLEN KIRMIZI ETİN ETİLERİ VE KOYUN ETİNİN ZARARLARI NEDİR?

Dana etine oranla koyun etinin yağ oranı fazladır. Bu yüzden aşırı tüketildiğinde kötü kolesterol düzeyini artırır.

Damarların duvarlarında yağ birikmesine neden olur. Hem damar tıkanıklığı ham damar sertleşmesi gibi hastalıklara davetiye çıkarır.  Bu da kalp hastalıklarının yaşanma riskini artırır.

Sindirime faydası olduğu kadar fazla tüketildiğinde sindirim organlarındaki hücrelerin mutasyonları ile oynayarak kanserli hücrelere ya da bu organların fonksiyonlarının zayıflamasına neden olur.

Aşırı tüketilen koyun eti kan basıncının seviyesini artırarak yüksek tansiyona davetiye çıkarır. 

Hoş kokusu ile insanı etkisi altına alan akasya, salkımlı ağaçlar arasında en yaygınıdır. Ağacın dalarının aşağı doğru beyaz meyvelerle sarkması le meşhur olan akasya milattan önce keşfedilmiştir. Peki akasyanın faydaları nelerdir? Akasya çayı ne işe yarar ve nasıl yapılır? Akasya suyu ne işe yarar? Alternatif tıpta kabızlık ve bağırsakları rahatlatan bitki olarak kullanılan akasya hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Baklagiller ailesine ait olan akasyanın 300 türü Brezilya’da 600 türü ise tüm dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. En yaygını beyaz olmak üzere kırmızı, mor ve sarı renkleri de mevcuttur. Henüz çiğ hali ise yeşildir. Çok güçlü bir aroması olan akasyanın bir o kadar etkileyici kokusu da vardır. Kilometrelerce uzaktan alınan kokusu sayesinde Akdeniz şehirlerindeki birçok sahil evinin bahçesinde bulunur. Romanlarda adalar kokusu olarak geçen akasyanın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özelikle milattan önce keşfedilen akasya alternatif tıpta doğal ilaç olarak hem kremi hem de çayı yapılırmış. Sıcak iklimlerde yayın olarak yetişen ve suya ihtiyaç duyan aksayanın aldığı suyu meyvelerinde ve dallarında toplama gibi özellikleri vardır. Bu özelliği sayesinde güçlü bir sıvı besini olur. Akasya ağacında bitkinin yanı sıra meyvelerde oluşur. Keçiboynuzuna benzeyen bu meyveler kurutularak çay lede edilir. Çin ve Brimanya gibi ülkelerde sıklıkla tüketilir. Arap yarım adasında da yayın olan akasyadaki bu meyveler öğütülerek kahve yapılır. Acı bir tadı olan meyveyi akasya bitkisi ile şekerlendirirler. Akasya ve meyvesi kahve çay gibi kafeinli besinlerde bulunan tanen bakımından da zengindir. Akasya içeriğinde; asparagin, robinin, tanen, indican, agaciin, metil eteri, indul, benzaldehid ve antranil asidi barındırır.

AKASYA SUYU NE İŞE YARAR?

AKASYANIN FAYDALARI NELERDİR? 

Eski çağ kitaplarında akciğer ve boğaz hastalara akasya çayı verildiği yazıyor. Akasya kendisine kesin koku veren maddeler sayesinde akciğer ve boğazlardaki enfeksiyonlu hücreleri temizleyerek. Nefes borusundaki hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Hastaların rahat bir nefes almasını sağlar.

Yatıştırıcı maddeler bakımından zengin olduğundan hem çay olarak hem de koklanarak fayda sağlar. Zihni açan akasya bu sayede yorgunluk ve stresi azaltır. 

Akasya taze olarak kaynatılıp suyu gargara olarak kullanılabilir. Bu gargara ağız içi yaraları iyileşmesini sağlarken çıkmaya meyilli olanları da engeller. Ayrıca diş etlerini güçlendirerek ağız içi tükürükteki enfeksiyonlu hücreleri önleyerek ağız kokusunun önüne geçer. 

Mevsim geçişlerinde kurutulmuş akasya kaynatılıp süzüldükten sonra içerisine bir tatlı kaşığı bal eklenip tüketildiğinde; kuru öksürüğü keserek göğüs ağrılarını azaltır. Bronşları da temizler.

Ter yolu ile vücuttaki toksinleri atar. Bu özelliğinin olumsuz etkisi de vardır. Aşırı tüketildiğinde vücudun sıvı kaybına neden olabilir.

AKASYA ÇAYI NE İŞE YARAR VE NASIL YAPILIR?

Özellikle kronik uykusuzluğu olanların gece yatmadan bir saat önce aksaya çayı tüketerek rahat bir uyku çekmelerini sağlar. 20 gram kurutulmuş akasyayı iki su bardağı su ekleyerek kaynatın. İçerisine bir damla limon ve bir çay kaşığı bal ekleyin. Ocaktan alıp 5 dakika bekledikten sonra süzerek taze taze tüketin. 

Tohum olarak bulunun susam baharat olarak kullanılır. Tahinin ana maddesi olan susamın insan sağlığına birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Genellikle pasta ve böreklerde kullanılan susam hakkında hiç bilmediklerinizi sizler için derledik. Dişleri beyazlatmada etkili olan kolesterolü düşüren susam ile ilgili bilinmesi gereken her şey haberimizin detayında…

Eski çağlardan beridir mutfakların bir köşesinde yer edinen susamın birçok hastalığa iyi geliyor. İçerdiği zengin vitamin ve mineral bakımından diyabetten tutunda anemi hastalığına kadar iyi gelen susamın mucize faydalarını sizler için derledik. Asya topraklarında yetiştirilen susam tohum olarak kullanılır. Aynı zamanda susamdan hem yağ hem de baharat elde edilir. Susamın dış kabuğu hayvan yeminde kullanılır. Tıpta susamın yağı çözücü olduğundan ilaç yapımında kullanılır. Özellikle saç, kirpik, kaş ve cilt bakımında kullanılır. Susam işlem gördüğünde içeriğindeki asit oranı artığından mide rahatsızlığı olanlar için tüketilmesi tavsiye edilmez. Ancak tahin olarak tüketilebilir. Uzmanlar gelişim çağındaki ve hamile kadınların susam oranı çok olan tahin ve yoğurt karışımının düzenli tüketilmesini tavsiye eder. 

SUSAMIN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği doymamış yağlar damarları temizleyerek kötü kolesterol seviyesini düşürür. Bu sayede kalbe giden damarların daha sağlıklı olmasını destekler. Arter hastalığına yakalanma ve felç geçirme riskini azaltır.

Siyah susam içeriğinde bol miktarda demir maddesi barındırır. Bu madde kan yapıcı hücreleri artırarak anemi riskini ortadan kaldırarak, yorgunluk ve halsizlik hislerinin düşürülmesinde yardımcı olur.

Susam fitatin maddesi yani anti kanser bileşenleri içerir. Düzenli olarak tüketilen susam kolorektral tümör hücrelerini azaltır.

Lif açısından da oldukça zengin olan bu besin sindirimi kolaylaştırarak bağırsaklardaki toksinleri temizler. Ayrıca kilo vermede yardımcı olur.

Kan damarlarını ve kemikleri güçlendirerek romatoid artrit hastalığının neden olduğu ağrılara iyi gelir. Aynı zamanda ödemlerin oluşumunu önler.

Susamın aynı zamanda ağız ve diş sağlığına da faydası olduğu bilinir. Özellikle yağının dişleri beyazlattığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır.

Susam yağını cildi ve saçları yenilemede ve ölü hücrelerin oranını azaltmada etkilidir.

Geleneksel Çin tıbbında karaciğerdeki toksinleri temizlemede ve gözdeki bozuk hücreleri yenilemede de etkili olduğu bilinir.

DİŞ BEYAZLATAN SUSAM KÜRÜ

MALZEMELER

1 yemek kaşığı susam yağı 

1 yemek kaşığı limon suyu

UYGULANIŞI

İki malzemeyi iyice karıştırınız 5 dakika bekleyiniz. Daha sonra gazlı bez yardımıyla dişlerinize ve diş etlerinize masaj yaparak uygulayınız. 2 dakika bekledikten sonra ağzınızı iyice durulayınız. Hafta da 2 defa bu karışımı dişlerinize uygulayınız.

SUSAM YAĞININ BİLİNMEYEN MUCİZEVİ FAYDALARI

Susamın kendisinden çok yağında doymamış yağ asitleri bulunuyor. Bu yaş asitleri kötü kolesterol seviyesini düşürüyor. Ayrıca bazı besinlerden dolayı tıkanan damarların temizlenmesini sağlayan susam yağı, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yapılan bazı araştırmalarda susam yağını kaynamış papatya çayının içine damlatılıp tükletildiğinde akciğerlerin temizlenmesi sağlar. Aynı zamanda astım gibi hastalıklara iyi gelir.

Cilt ve saç sağlığı için E vitamini önemlidir. Özellikle hücre yenilenmesini sağlayan E vitamini kuruma çatlama yıpranma gibi saç ve ciltte görülen belirtilerin şiddetinin artması vücutta E vitamini eksikliğinin olduğunu gösterir. E vitamini eksikliğini gidermede en etkili besin susam yağıdır. Susam yağını saçınıza sürüp yarım saat bekledikten sonra durulayınız ve şampuan yerine organik sabun kullanınız. Cilt içinde hem tüketebilir hem de direk olarak yüzünüze maske olarak uygulayabilirsiniz. Banyoda son durulma suyuna ekleyebilirsiniz. 

Sinir hücrelerinin deformasyona uğraması baş ağrısı ve yorgunluk gibi rahatsızlıklara neden olur. Bu rahatsızlıkların akabinde genellikle uykusuzluk gibi problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Ancak susam yağının sinir hücrelerini yatıştırıcı özelliği bulunmaktadır. Uyku problemi yaşayan kişiler için uzmanların önerdiği susam yağı, konsantre eksikliği ve unutkanlık gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.

Yapılan bir çalışmada susam yağı kullanan kişilerin hücrelerinin dış etkilerden etkilenme oranlarının kullanmayanlara göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu sayede düzenli tüketenlerin kansere yakalanma riskinin hemen hemen hiç olmadığı ortaya çıkarılmıştır. 

Karaciğeri toksinlerde arındırdığı ve damar sertliğini önlediğinden susam yağı özellikle Asya ülkelerinde mucize besin olarak çokça kullanılır. 

İnsan vücudunun ihtiyacı olan birçok vitamin ve minerali içeren kırmızı et, uzmanların şiddetle tüketmesini tavsiye ettiği besinler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ancak kırmızı etinde kendine göre çeşitleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları faydaları bazılarının zararları vardır. Özellikle kronik hastalıkları olan kişilerin kırmızı et tüketirken dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunuyor. Peki kırmızı etin faydaları nelerdir? Haftada kaç gün kırmızı et tüketilmelidir? Haberin detayında bu soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Demir, kreatin, çinko, fosfor ve B vitamini kompleksi bakımından zengin olan kırmızı et, ayrıca çok güçlü bir lipolik asit kaynağıdır. Kırmızı et üzerinde yapılan araştırmalarda etin insan sağlığına hem yararı hem zararlı olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu konuda özellikle işlenmiş etin yağ oranının artığını bu yüzden damar tıkanıklığı, kötü kolesterol düzeyinin artığına neden olduğunu belirtirken diğer bir yandan işlenmemiş saf etin kanser hücrelerini azaltığını ve hücre yapısını güçlendirdiği vurgulanıyor. Ülkemizde kırmızı et tüketimi oldukça fazladır. Özellikle Doğu Anadolu’da salamurası yapılan kırmızı et, Dünya ülkelerinde de en az tüketime sahip olanlar ise Asya ülkeleridir. Kırımız et üzerinde birçok çalışma halen devam etmektedir. Gelişme çağındaki çocukların ihtiyacı olan proteinleri tek seferde karşılayan kırmızı et, vücudun enerji oranını da yükseltir. Kırmızı etler arasında yağ oranı en az olan dana eti uzmanların tüketimi tavsiye edilen çeşididir. Aksi halde koyun etinin içerdiği hayvansal yağ oldukça fazla olduğundan ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Tüm bunların yanı sıra tüketilmesi her ne kadar tavsiye edilse de belli aralıklarla tüketilmesinin daha uygun olduğunu hemen hemen her uzman vurgular. Hafta da ortalama 3 gün 100 gram tüketilmesi vücut sağlığının ihtiyacı olanı karşılayacaktır.

100 GRAM KIRMIZI ETİN BESİN DEĞERLERİ;

Protein / 27 gram

Yağ / 8 gram

Kolesterol / 86 miligram

Potasyum / 220 miligram

Sodyum / 60 miligram

Kalsiyum / 20 miligram

Demir / 3 miligram

KIRMIZI ETİN FAYDALARI NELERDİR?

Kırmızı et herhangi bir besinle beraber tüketilmediğinde vücudun ihtiyacı olan demirin yüzde 35’ini sağlar. Vücudun demir emilimini sağlamasının en etkili yolu ise kırmızı etin içerdiği yağın çok az olması gerekir. Demir oranı düşük olan kişilerin haftada en fazla 3 gün aralıklı kırmızı et tüketerek bu oranı dengeleyebileceklerini vurguluyor.

Gelişim çağındaki çocukların daha sağlıklı büyümesi için ihtiyaçları olan kalsiyum ve çinko bakımından oldukça zengindir. Düzenli olarak tüketildiğinde kaslarda bulunan keratin seviyesini dengeler. 

İçerdiği yağ nedeniyle kalp damar hastalıklarını kötü etkilediği bilinir. Ancak uzmanlar yağ oranı az ve doğru koşullarda pişirilen etin kalp ve damar rahatsızlıklarını engellediğini hatta kan seviyesini dengelediğinden kalbin daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olduğunun söylüyor.

Sinir sistemi vücudumuzda bağışıklık sisteminden sonra en çok hasara uğrayan bölgedir. Kırmızı et içerdiği zengin kalsiyum maddesi sayesinde bu hücrelerin sağlığını korur. Alzheimer gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların da ortaya çıkmasını engellediği gözlemlenen kırmızı eti uzmanlar özellikle hafıza için tüketilmesi gerektiğini vurgular.

Keratin saçın ihtiyacı olan en önemli maddelerden biridir. Bazı koşullarda vücudumuzda azalan keratin saç dökülmesine yıpranmasına neden olur. Uzmanlar bu durumun engellemenin en sağlıklı yolunun ise kırımız et tüketimini artırmaktan geçtiğini vurguluyor.

B vitamini kompleksi bakımından en zengin besin olan kırmızı et, bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırdığı söyleniyor. B vitamini kompleksi bağışıklığın yanı sıra sindirim sistemindeki organların fonksiyonlarını da iyileştirerek, sindirim hastalıklarına zemin hazırlayan durumları azaltır. 

Sindirimi düzenlendiğinde diyet listelerine rahatlıkla eklenebilir. Ancak yağsız olan ve yanında yeşillik tüketilmesi tavsiye edilir. Aksi halde kırmızı et aşırı derecede karbonhidrat ve protein içerdiğinden et bir besinle beraber bu özelliklerini yitirir. Bu yüzden uzmanlar etin tek başına tüketilmesinin daha fazla fayda sağlayacağınız vurguluyor.

AŞIRI TÜKETİLEN KIRMIZI ETİN ETİLERİ VE KOYUN ETİNİN ZARARLARI NEDİR?

Dana etine oranla koyun etinin yağ oranı fazladır. Bu yüzden aşırı tüketildiğinde kötü kolesterol düzeyini artırır.

Damarların duvarlarında yağ birikmesine neden olur. Hem damar tıkanıklığı ham damar sertleşmesi gibi hastalıklara davetiye çıkarır.  Bu da kalp hastalıklarının yaşanma riskini artırır.

Sindirime faydası olduğu kadar fazla tüketildiğinde sindirim organlarındaki hücrelerin mutasyonları ile oynayarak kanserli hücrelere ya da bu organların fonksiyonlarının zayıflamasına neden olur.

Aşırı tüketilen koyun eti kan basıncının seviyesini artırarak yüksek tansiyona davetiye çıkarır. 

Cildinizde bazen sebepsizce oluşan morlukların aslında kanamayı durduran trombosit hücrelerinin neden olduğunu biliyor musunuz? Peki trombosit (PLT) düşüklüğü nedir? Trombosit (PLT) düşüklüğü belirtileri nelerdir? Sizler için hemen hemen herkes de görülebilen trombist hücreleri hakkında bilinmeyenleri araştırdık. Haberin detayında trombosit düşüklüğüne dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kanın pıhtılaşmasını sağlayan renksiz kan hücrelerine trombosit denir. Yaralanmalar sonucunda damarlardaki kanı pıhtılaştırarak kan kaybını önler. Trombosit düşüklüğü genellikle lösemi ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde görülür. Aynı zamanda bazı ilaçların yan etkileri de trombosit hücrelerini azaltır. Hemen hemen her yaş ortalamasında görülebilen trombosit düşüklüğünün en belirgin belirtisi ciltteki yersiz morartılardır. Trombositlerin düşük ya da yüksek olması sağlık sorunlarına neden olur. Hemogram testleri ile tespit edilen trombositler ciddi bir hastalığa neden olmadan hemen tedavi edilmesi gerekir. Trompositlerin seviyesini karaciğer belirler. Kemik iliği hücrelerinden ayrılan parçalar olan trombositler kanda ortalama 7-10 gün arası dolaşır. İşlevlerini tamamladıktan sonra dalak tarafından vücuttan atılır. trombositler herhangi bir yaralanma esnasında kanda hızla çoğalır bir örümcek ağı gibi yaranın olduğu kısımda katılaşarak kanın akmasını engeller.

TROMBOSİT (PLT) DÜŞÜKLÜĞÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kollarda ve bacaklarda morarmalar,

Hafif bir darbe ile o bölgenin kızarması,

Yaralanma sonrası aşırı kanama,

Diş eti veya burun kanamalarının uzun süre durmaması,

Dalak büyümesi ve dalağın kanı temizlememesinden kaynaklı şiddetli karın ağrılarının ortaya çıkması,

İdrarda ve dışkıda kanama gibi belirtilerle kendini gösterir.

TROMBOSİT ÜRETİMİN AZALMASI NEDEN OLUR? 

Doğum sırasında yaşanan aşırı kanama sonrası trombosit oranı azalır.

Kanın ciddi derecede mikrop kapması trombosit değerlerini olumsuz etkiler.

Bazı hastalıkların yarattığı etkiler sonucu bağışıklık sistemi kalkan oluştururken trombositlerin azalmasına sebebiyet verebilir. Fakat bu durumun neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir.

Genetik bozukluk sonucu ortaya çıkan hemofili hastalığı trombsitlerin tahribe uğramasına sebebiyet verir.

TROMBOSİTLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

Trombosit sayısı düştükçe iç kanma riski artar. Kalp ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, inme ve felç gibi hastalıkların yaşanma riski yükselir. Bazı insanlarda da nadiren de olsa beyin kanamasına hatta ölüme bile neden olabilir. 

TROMBOSİT DÜŞÜKLÜĞÜ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Trombosit düşüklüğü kan testi sonucunda ortaya çıkar. Trombosit değerleri vücut sağlığını etkilemeyecek derecedeyse uzmanlar sadece doğal tedavi yöntemleri öneriyor. Örneğin; domates, portakal, kırmızı meyveler gibi besinler tüketilmesi tavsiye edilir. Ancak trombositler sağlığı olumsuz etkileyecek kadar düşük orandaysa,uzmanlar hastanın bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ilaç tedavisi uygular. Bazı hastalar ilaç tedavisine yanıt vermediklerinde cerrahi operasyonla dalak vücuttan alınır.

TROMBOSİT YÜKSELİĞİ NEDİR?

Kanda aniden yükselen trombositler kanın katılaşmasına neden olur. Tıpkı düşüklüğü gibi yüksekliği de ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Vücudun çok fazla trombosit üretmesinin asıl nedeni bağışıklık sisteminin enfeksiyonlu hücrelere karşı vücudun direncini artırmaya çalışırken gereksiz trombosit üretmeye çalışır. Bu da kanama esnasında komplikasyonalra neden olur. Vücuttan atılamayan kan şişlik ve ödemlere neden olur.

TROMBOSİT YÜKSELİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun hareket noktasında dengesizlik

Baş dönmesi akabinde gelişen bayılma

Gözde bulanıklık 

Avuç içi ve ayak tabanında karıncalanma

Sabah uyanırken burunda biriken kan

Diş etlerinde durduk yere çıkan kanamalar

Dışkı sırasında kan gibi durumlar trombosit yüksekliğine işarettir. Belirtiler dikkate alınmadığında beyin felcine, sol kolda uyuşma, kemik ağrıları, kulakta kanlanma ve konuşmada gevşeklik gibi durumlar yaşanır. 

TROMBOSİT YÜKSEKLİĞİNİ DENGELEYEN BESİNLER NELERDİR?

Omega-3 yağ asitleri

Sarımsak

Kimyon

Karanfil

Zerdeçal 

Doktora başvurulduğunda trombositi düşüren bazı ilaçlar önerir. Bunların başında aspirin gelir. Ancak aspirin kullanma süresi ve dozajını uzman doktor tavsiyesinde tüketilmelidir. Aksi hale bu sefer tam tersi yönde düşüklüğü neden olabilir.