Şunun için etiket arşivi: kadın sitesi

Endonezya’nın en çok kullanılan baharatlarının ham maddesi olan uzun biberin ne olduğunu biliyor musunuz? Peki Uzun biberin (Darüfülfül)faydaları nelerdir? Uzun biber hangi hastalıklara iyi gelir? Meyve olarak da tüketilen uzun biber hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için araştırdık. Sindirim sorunlarından en yaygın olan gaz sıkışmasına iyi gelen uzun biberin diğer adı darüfülfüldür. Haberin detayında uzun bibere dair bilinmesi gerekenleri bulabilirsiniz.

Piper Longum olarak bilinen Endonezya uzun biberi bir asma bitkidir. Bol su verildiğinde evlerde bile yetiştirilebilir. Meyve olarak tüketilen uzun biber aynı zamanda kurutularak baharat olarak da kullanılır. Eski Türk eserlerinden olan Divanu Lügati’t-Türk’te geçen uzun biber, yüzyıllardır ülkemizde de kullanılır. Güçlü bir antiseptik olduğundan vücutta yağ birikimini engeller. Yüzyıllardır yemeklerde ve çay çeşitlerini tatlandırmada kullanılır. Biber ailesine ait olan pippali de vücuttaki yağ asitlerini yakar. Böylece biriken toksinleri atar. Bakteriyel enfeksiyon özelliğine sahip uzun biber kısa sürede üst solunum yolu hastalıklarından kurtulmaya yardımcı olur. Uzun bibere halk arasında Tiflis biberi de denir. Osmanlı zamanında ise bu bibere darılfülfül denilirdi. İlaç yapımında kullanılan uzun biberde güç kuvvet ve şifa için macunlar yapılırdı. Kozalağın uzun haline benzeyen uzun biberin tadı karabiber ile aynıdır. Yemeklere aroma katan uzun biber insan sağlığına inanılmaz faydaları bulunur. İçerdiği fenol bileşikler vücudun ısısını artırarak hızla yağ yakmasını sağlar. 

UZUN BİBERİ (DARÜLFÜLFÜL) FAYDALARI NELERDİR?

Vücutta toksin birikimini önleyen karaciğer bazı etkilerden dolayı yağlanmaya başlar. Bu durumda vücudun genel sağlığını olumsuz etkiler. Uzun biber karaciğerin hücrelerini yenileyerek yağlanmayı önler ve daha sağlıklı çalışmasını sağlar. 

Uzun biberin neredeyse hiç yan etkisi bulunmaz. Çözücü maddeler içerdiğinden vücudun yağ bağlamasını engeller. Birikmiş yağları da çözümleyerek kısa sürede kilo vermeye yardımcı olur. 

Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde bakteri oranı hızla artar. Bu da bir çok hastalığa zemin hazırlar. Özellikle bakteriler burun bezlerinde ve sinüs kanalarında birikerek, sinüzit ve burun tıkanıklığı gibi hastalıklara neden olur. Akabinde de stres, şiddetli baş ağrısı, yorgunluk, öksürük ve hapşırma gibi belirtilerle yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkiler. Ancak uzun biber vücutta bakteri birikimini önler. Bakterilere karşı bağışıklıkta kalkan oluşur. Uzun biber baharatını balla karıştırıp tüketildiğinde kuru öksürük sorununu gidermiş olur.

Dünyada obeziteden sonra en çok yaşanan hastalıklardan biri diyabettir. Kan içerisindeki şeker oranını ayarlayamadığıdan yükselir. Bu da vücutta ciddi komplikasyonlara neden olur. Uzun biber kandaki şeker oranını düzenler. 

İçerdiği mineraller sayesinde mide asidini dengeler. Yemeklerden sonra yaşanan hazımsızlığa iyi gelir. Bunun yaşanmaması içinde yemeklere bir tutam eklemeniz yeterli olur.

Metropol hayatın en yaygın hastalıklarından biri stres ve depresyondur. Bu iki rahatsızlığın artmasındaki en büyük etken ise sinir hücrelerinin gün boyu deforme olmasıdır. Uzun biber içerdiği fenol bileşikler sayesinde sinirlerin sakinleşmesini destekleyerek bu rahatsızlıkların şiddetini azaltır.

Diş eti hastalıkları içinde uzun biber baharatını tuz ve hamurla macun kıvamından biraz kalın bir hale getirin ve ağrıyan diş eti üzerine sürün bir saat bekletiniz. Acının yavaş yavaş azaldığını ve enfeksiyonların ise bir süre sonra azaldığını göreceksiniz.

Ilık su ile karıştırılıp tüketildiğinde boğazdaki enfeksiyonu atar. Ses kısıklığına iyi gelir. Acı bir tadı olduğundan bal ile karıştırılarak da tüketilir. Özellikle yakılıp solunduğunda akciğerlerde oluşan enfeksiyonları yok eder. Astım hastaları için oldukça etkilidir. 

Kış aylarında tüm caddeleri saran mis kokusuyla 7’den 70’e herkesin severek yediği aynı zamanda mevsiminin sağlıklı besinleri arasında yer alan kestanenin cilde birçok faydası olduğu ortaya çıktı. Uzmanların araştırmaları sonrasında cildi beslediği ortaya çıkan kestanenin bilinmeyen faydalarını bugünkü haberimizde bulabilirsiniz.

Sokak lezzetlerinin başında gelen kestane, tam bir lif, mineral, iyi yağ asitleri, vitamin, besleyici ve antioksidan deposudur. Kışın en çok tercih edilen besinler arasında listenin başında yer alan kestane, vücut sağlığı açısından birçok faydası bilinse de cildi güzelleştirdiğini ve kusursuz hale getirdiğini de biliyor muydunuz? Son yapılan araştırmalara göre her gün tüketilen 1 tane kestane ya da düzenli olarak yapılan kestane maskesi birçok cilt problemini ortadan kaldırıyor. Kokusu ve hafif lezzetiyle küçük büyük demeden herkesi akşam çay saatinde bir araya toplayan kestane, kozmetik dünyasının da dikkatini çekmeyi başardı.

Kestane içerisinde bulunan mineraller sayesinde ciltteki ödemi veya şişkinlikleri kolayca indirir. Kestaneyi püre haline getirip şiş bölgeye uyguladığınızda kısa sürede değişimi fark edeceksiniz.

Yeterli miktarda tüketilen kestane, vücuttan toksinleri atarak cildin genç ve parlak görünmesine yardımcı olur. Özellikle detoks etkisi sayesinde serbest radikallerle savaşarak ciltteki yorgun görünümü ortadan kaldırır.

Güzellik uzmanlarından alınan bilgilere göre; cildin alt tabakasında bulunan elastik özelliğin güçlenmesini sağlayan kestane, cildin yaşlanmasını geciktiriyor.

İltihap önleyici bir besin kaynağı olan kestaneden cilt bakı maskesi yaparak sivilcelerin kolayca kurumasını sağlayabilirsiniz.

Uzman doktorların kızamık sonrasında kalan lekelerin giderilmesi için kullanılmasını uygun gördüğü de alınan bilgiler arasında.

CİLDİ NEMLENDİREN KESTANE MASKESİ TARİFİ

MALZEMELER

1 cezve kadar su
3 adet çiğ kestane
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı badem yağı
1 çay kaşığı kadar süt

YAPILIŞI VE UYGULANIŞI

Kestaneleri cezvede kaynayan suyun içerisinde haşlayın. Daha sonra kestaneleri püre haline getirin. Diğer malzemeleri de ilave ederek güzelce karıştırın.

Parmak uçlarınızla cildinize masaj yaparak 15 dakika boyunca uygulayın.

Ilık su ile durulayabilirsiniz.

Dünyada en sık rastlanan kanser türlerinden biri olan kolon kanserinin neden kaynaklandığını biliyor musunuz? Peki kolon kanseri (kalın bağırsak) nedir? Kolon kanserinin belirtileri nelerdir ve tedavi yöntemi var mıdır? Kolon temizliği nasıl yapılır? İleri yaşlarda erkeklere oranla kadınlarda sıklıkla görülen kolon kanserine dair bilinmesi gerekenleri sizler için derledik. Haberin detayında kişinin yaşam kalitesini alt üst eden kolon ve kolon kanseri hakkında merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Sindirim sisteminde kalın bağırsak olarak geçen yere kolon denir. Görevi dışkılamayı sıvıya dönüştürür. Bağırsakların işlemini kolaylaştırır. Ancak çeşitli sebeplerden ötürü ile işlevselliğini yitirir. Özellikle sağlıksız beslenme ve lif oranı az olan besinler tüketmek kolon sisteminin ihtiyacı olan vitamin ve minerali sağlamadığından hasara uğratır. Bunun sonuncunda düğümlenme hatta ilerisi kansere neden olur. Halk arasında kolon kanserine kalın bağırsak kanseri denir. Sindirimin son kısmında yer alan kolon karnın sol üst köşesindeki dalağın altında yer alır. Yiyecek ve içeceklerde vücuda giren bazı hücreler ya da kolon bölgesinde olan bazı hücrelerin DNA’larının genetik ve çevresel etkilerle bozulması sonucu kolon kanseri yaşanır. Erken teşhis edildiğinde bu bölgedeki kanserli hücrelerin ilaçlarla temizlenme olasılığı vardır. Ancak geç fark edildiğinde cerrahi operasyon gerektirir ve sindirimin sağlıklı akışını olumsuz etkiler. Aynı zamanda bu hücreler lenf bezlerine oradan da kan dolaşımı nedeniyle karaciğer ve akciğere kadar ilerleyerek sadece sindirimi değil tüm organları olumsuz etkiler. Kolon kanserini en çok beslenme alışkanlıkları, çevresel etkenler ve kalıtsal genetik özellikler etkiler.

KOLON KANSERİNE NEDEN OLAN DURUMLAR?

Düzensiz kilo alıp verme ve aşırı yağlı karbonhidratlı beslenme

Bağırsakların iltihaplanması ve bağırsak içerisindeki sindirim hücrelerinin sağlıklı çalışmaması

Yaş ilerledikçe yaşanan sindirim sıkıntıları

Sürekli kabız olanlar

Aile öyküsünde daha önceden ortaya çıkan kanserli hücreler

Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerin vücuttaki serbest radikalli hücrelerin sayısını artırması sonucu kolon kanserinin ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

KOLON KANSERİ BELİRTİLERİ NELEDİR?

Tuvalet alışkanlığında aksama yaşanması

Bağırsaklardaki sindirimde zorlanma

Bağırsak ve karın sol kısmında kasılma sürekli sancılanma

Dışkılama sırasında ağrı hatta ilerisinde kan bile akması

İştahsızlık, halsizlik, baş ağrıları ve mide de sürekli ağrı yaşanması gibi durumlarla kendini gösterir.

KOLON KANSERİ TEŞHİSİ

Kanseri teşhis etmek oldukça zaman alır. Çünkü tüm belirtiler bazı hastalıkların belirtileri ile aynı olduğundan hasta öncelikle kanserden kaynaklı olduğunu düşünmez. Ancak uzman bir doktora göründükten sonra doktor dışkıdan gelen kanı incelemeye alır. Daha sonra ise kolon grafisi ve bilgisayar tomografisi çekilir. Bağırsaktan örnek alınarak yapılana laboratuvar testinden sonra kesin tanı için endoskopik tetkikler yapılır.

KOLON KANSERİ TEDAVİSİ

Tüm bu araştırmalardan sonra doktor kanserin evresine göre tedavi seçenekleri uygulamaya başlar. İlk evrelerdeki kanserde ilaç tedavisi uygulanır. İkinci olan evrede ise genellikle hastalığın yaygınlaşmasını önlemek için kemoterapi yöntemi tercih edilir. Son evrede olan kolon kanseri için ise cerrahi yöntem uygulanır. 

KOLON KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Beslenme de meyve ve sebze tüketiminin artırılması

Düzenli egzersiz ve su tüketimini artırmak

Bağırsakların iltihaplanmasını önlenmesi 

Kalsiyum maddesinin fazla olduğu besinler tüketilmesi 

Ton balığı, uskumru, süt ve mısır gevreği gibi besinler tüketerek vücuttaki D vitamini eksikliği giderilmeye çalışılır

KOLON TEMİZLİĞİ NASIL YAPILIR?

Organik bir adet elma 

Organik yarım limon

Bir çay kaşığı zencefil tozu

Bir çay kaşığı deniz tuzu

Elmanın ve limonun suyunu iyice çıkartın. Bir kaba koyup içine zencefil ve deniz tuzunu koyup. Yarım bardak sıcak su ekleyin. Ocakta 5 dakika kaynatın. alıp 10 dakika bekleyip süzüp için. Sabah aç karna akşam yemeklerden 2 saat önce tüketin. 

Kuruyemiş olarak tüketilen beyaz leblebinin insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde sağlığa birçok faydası olan beyaz leblebi hakkında bilinmeyenleri sizler için derledik. Peki beyaz leblebinin faydaları nelerdir? İşte et tüketemeyenlerin tüketmesi gereken mucize besin beyaz leblebiye ait merak edilen her şeyi haberin detayında görebilirsiniz.

Leblebinin beyaz ve sarı olmak üzere iki çeşidi vardır. Ülkemizde İç Anadolu bölgesinde yetiştirilen nohudun kavrularak gevrek hale gelmesi sonucu leblebi elde edilir. Şeyh Murat Gazi tarafından ıslatılıp kavrulması yapılan leblebi Çorum’da sarı Ege bölgesinde ise kuru tuzlu ve beyaz olur. Kendine has bir tadı olan beyaz leblebi özel fırınlarda kavrulur. Beyaz leblebiyi elde etmek için Türk Gıda Kodeksi’ninde izin verdiği Titanyum dioksit adlı bir madde ile beraber işlem görür. Bu madde yüksek kullanılmadıkça zarar vermez. Leblebi besin değeri yüksek olan bir kuruyemiş olduğundan vücudun ihtiyacı olan bazı vitamin ve minerallerin eksikliğini giderir. Özellikle sporcuların egzersiz öncesi tükettiği bu besin sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, protein, lif, A vitamini ve C vitamini içermektedir. 

BEYAZ LEBLEBİNİN FAYDALARI NELEDİR?

Beyaz leblebi midedeki asit oranını dengeleyerek mide yanması ve ekşimesine iyi gelir. Özellikle reflü, gastrit ve ülser gibi mide hastalıklarının yaşanma riskini azaltır. 

Diyet listelerinde ilk sıralarda yer alan beyaz leblebi içerdiği lif maddesi sayesinde uzun süre tokluk verirken, kısa sürede de kilo vermeye yardımcı olur. İçerdiği az yağ nedeniyle bölgesel kilo almayı da önler.

Lif madde sayesinde hem kilo vermede yardımcı olur hem de kolesterol seviyesini dengede tutarak kalp krizi ve felç gibi hastalıkların yaşanma riskini azaltır. Özellikle damar daralmasını önler. 

İçerdiği antioksidan sayesinde vücudu kısa sürede temizleyerek yenilenmesini destekler. Ayrıca içerdiği yağlar cilt hücrelerinin kısa sürede yenilenmesini sağlayarak kırışıklık gibi cilt sorunlarının yaşanmamasını sağlar. 

Vücudun günlük protein miktarını karşılamak için günde bir tabak kırmızı et tüketilmesi gerekir. Ancak et tüketmeyenler günde bir kase beyaz leblebi tüketerek kırmızı etin karşılayacağı proteini karşılar. 

Kalsiyum kemik ve diş gelişimi için gerekli bir maddedir. Beyaz leblebi içerdiği bu madde sayesinde kemik sisteminin gelişimini katkı sağlar. Özellikle gelişim çağındaki çocukların ve hamilelerin tüketmesi gerekir. Aynı zamanda anne sütünü artırıcı özelliğe sahiptir. 

– 5 adet limon suyunu 2,5 litre su ile karıştırıp 1 çay bardağı beyaz leblebi 3 gün boyunca düzenli tüketildiğinde kısa süre de kilo vermeye yardımcı olur. 

A vitamini sayesinde göz sağlığını da korur.

Sodyum maddesi kandaki basıncı dengeler. Leblebi de sodyum bakımından etkili bir besindir. Bu sayede yüksek tansiyon gibi ciddi durumlar önlenmiş olur. 

Saçlarınızı yıkayacak vaktiniz olmadığında ya da yağlı görüntüsünü ortadan kaldırmak istediğinizde kolay bir çözüm arıyorsanız kuru şampuanlar ideal bir seçenek olabilir. Son yıllarda kadınların adeta günlük kurtarıcı olarak sık sık kullandıkları kuru şampuan hakkında tüm bilinmeyenleri sizlerle paylaşıyoruz. Kuru şampuan nedir ve nasıl kullanılır? Evde kuru şampuan nasıl yapılır? Gelin birlikte inceleyelim…

Kuru şampuan, çok eski yıllarda saç kepeklenmesinin önüne geçmek için kullanılsa da ülkemizde büyük bir ilgi görmeye başladı. Kuru şampuanlar, hem tempolar içerisinde iş hayatı olanların, hem de saçında yağlanma problemi olan insanların kurtarıcısı haline geldi. Kullanıldığı takdirde bir dakikadan daha kısa bir süre içerisinde suya gerek kalmadan temiz, canlı ve yeni yıkanmış gibi bir saça sahip olayı sağlamaktadır. Kuru şampuan saça temiz bir görünüm kazandırmakla beraber, saça hacim de kazandıran bir üründür. Pudralı yapısı bulunan kuru şampuanlar bu sayede saç derisinin ürettiği yağı emer. Genelde sprey şeklinde olan kuru şampuanlar, saç derisine 15 cm uzaklıktan püskürtülerek kullanır.

Kuru şampuanın olumsuz yönlerinden biri, düzgün yıkama gerçekleştirilmediğinde saç diplerinizde birikmeler ile sonuçlanacağından; foliküllerin tıkanmasına ve zamanla bu sorunun ilerlemesine neden olabilir. Bu sorunu önlemek için saçınızın ağırlığına göre yıkama sürenizi belirlemeniz ve düzenli olarak yıkamanız gerekir.

PEKİ KURU ŞAMPUAN NASIL KULLANILIR?

– Saçınızın karışık olmaması için öncelikle saçlarınızı tarayın.

 Saçlarınızı tutam tutam ayırıp diplerine en az 15 cm uzaklıktan kuru şampuanı sıkın.

 Kuru şampuanın saçınızda ki yağı emebilmesi için 4-5 dakika bekledikten sonra saçlarınızı öne atıp iyice ellerinizle diplerini karıştırın. 

– Kuru şampuanların yağı emmesi dışında hacim verme özelliği de vardır bu sayede saçınızda ki yağı emdikten sonra saçınız hiç yağlanmamış gibi hacimli ve temiz kokabilir.

KOZMETİK DÜNYASINDAKİ EN İYİ KURU ŞAMPUAN HANGİSİDİR?

EVDE KURU ŞAMPUAN NASIL YAPILIR?

MALZEMELER
 
Yarım çay bardağı mısır nişastası
Yarım çay bardağı tatlandırılmamış kakao tozu
Yarım çay bardağı tarçın

YAPILIŞI VE UYGULANIŞI

Malzemelerin hepsini iyice kasede karıştırın. Bu karışımı cam bir kavanozda hava almayacak şekilde uzun süre saklayabilirsiniz.
 
Karışımı allık veya pudra fırçasıyla saç diplerine sürün.

Saçınıza uyguladıktan sonra tarakla tarayın. Bu sayede saçınızın her bölümüne dağılmasını sağlayabilirsiniz.

Sıklıkla kadınlarda görülen koltuk altı ağrılarının ne gibi hastalıklara işaret ettiğini biliyor musunuz? İnsan vücudunun en hassas noktalarından biri olan koltuk altı hakkından bilmeniz gerekenleri sizler için derledik. Peki koltuk altı ağrısı neden olur? Koltuk altı ağrısı hangi hastalıkları işaret eder? Birçok hastalığın habercisi olan koltuk ağrısı aynı zamanda birçok yanlış durumdan dolayı da yaşanabilir. Haberin detayında tüm bu sorunları ayrıntısı ile bulabilirsiniz.

Gövdenin ve kolun buluştuğu noktaya koltuk altı denir. Bu bölümde vücudun bazı yerlerinde olduğu gibi ter bezleri bulunur. Bu bezler sayesinde vücuttaki fazla toksinler çıkar. Aynı zamanda bu bölgede kıllanma da görülür. Kas zedelenmesi ya da kanser belirtisi gibi hastalıkların kendini ele verdiği noktada burasıdır. Vücudumuzda en hassas yer olan koltuk altında ortaya çıkan ağrılar bazı hastalıkların en belirgin belirtisidir. Burada ortaya çıkan ağrı, göğüse, sırta, boğaza ve kol uyuşmasına kadar vurabilir. 

KOLTUK ALTI AĞRISI NEDEN OLUR?

Koltuk altında bulunan lenf bezlerinin enfeksiyon kapması sonucu şişmesi koltuk altı ağrısına neden olur. Bunun yanı sıra yanlış tıraşlama, yeteri kadar temizlenmemesi, kimyasal içeren parfümler ve hastalıklara bağlı gelişen aşırı terleme de koltuk altı ağrısına davetiye çıkarır. Dengesiz ağır kaldırmak, egzersiz yaparak koltuk altından geçen kas ve sinirlerin deforme olması da ağrıların yaşanmasına sebep olur. Ancak ağrılar bu kadar hafife alınmamalı aksi halde gelişen meme kanseri ya da lenfome kanseri için geç olabilir. Bu yüzden uzmanlar ağrılar hissedilir hissedilmez bir doktora görünmekte fayda olduğunu vurguluyor. 

KOLTUK ALTI AĞRILARI HANGİ HASTALIKLARI İŞARET EDER?

Ağrıya neden olan en yaygın neden lenf bezlerinin şişmesidir. Bu bez koltuk altından göğüse kadar olan alanı kaplar. Darbeye duyarlı bu bez hemen şişer ve şiddetli ağrıya neden olur. Bu bezin şişmesine enfeksiyon ve bakteriler yol açar. Erken müdahale edilmediğinde kansere bile davetiye çıkarır.

Bir diğer neden ise kas gerilmesidir. Bu durum genellikle sporcularda görülür. Ani hareket sonucu koltuk altındaki hassas kaslar hasar alınca ciddi koltuk ağrılarına neden olur. Kasın hasar aldığı noktada genellikle iltihaplanma ortaya çıkar. 

Kozmetik ürünlerin içerisindeki bazı maddeler kişilerde alerjiye neden olur. Bu reaksiyon şişme, kızarıklık, dökülme ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösterir. Uzmanlar bu konu hakkında ciddi uyarılarda bulunur. Bu yüzden kişilerin alerji testleri yapması konusunda önerilerde bulunur.

Halk arasında da bilinen koltuk altı ağrısının kalp hastalıklarına işaret ettiği bir gerçektir. Kalbe yeterli oranda kan ulaşamadığında ortaya çıkan yorgunluk, baş dönmesi, aşırı terleme, göğüs ve koltuk ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir.

Kollarda oluşan sürekli uyuşma ya da ağrı gibi durumlar stres ve depresyon gibi ruhsal hastalıklarında belirtisidir. Bu gibi rahatsızlıklar esnasında koltuk altında uzun süreli ağrılar yaşanır.

Koltuk altındaki kitle, şişlik ya da ağrı meme kanseri olma riskini göstermez. Ancak bu gibi durumlarda mamografi çekme oldukça fayda sağlar. Özellikle erken dönem kanser teşhisi için etkilidir. Bunun dışında ise adet dönemlerinde hormonal bozukluklara bağlıda şişme ve ağrı ortaya çıkar. 

Midede yaşanan reflü gibi rahatsızlıklar nedeniyle artan mide asidi, vücut kaslarında şiddetli kasılmalara neden olur. En hassas bölgelerden biri olan koltuk altıda bu durum sonucunda yaşanır.

İçecekleri soğuk tutmak ya da bir yere çarptığımızda şişmemesi gibi farklı alanlarda kullanılan buz küpleri, kadınların cilt bakımına da girdi. Sivilceleri gidermek aynı zamanda göz altı morluklarının giderilmesi için kullanılması önerilen buzun cilde bilinmeyen faydalarını sizler için derledik. Peki buz yüze sürülür mü? Buz yüze iyi gelir mi? Soruların yanıtı haberimizin detaylarında.

Suyun dondurulması ile elde edilen buz, renksiz ve kristal yapılıdır.  Kuvvetli hidrojen bağları, moleküller arasında daha çok boşluk kalmasına yol açtığından, buz sudan daha hafiftir. Sıcak havalarda daha çok işe yarayan buz, içeceklerin soğutmak, ferah ferah içmek için kullanılırken, saça yapışan sakızı kolayca ayırmaya da yarıyor. Uzmanların yaptığı bir açıklamaya göre kırışıklardan sivilcelere kadar cilt bakımında da kullanılabileceği yönünde oldu. Cilde buz uygulamak ne açıdan faydalıdır diye öğrendiğiniz zaman, buz cildinizin yeni en iyi arkadaşı olabilir. Buzun cilde sandığınızdan daha fazla faydası bulunuyor. Peki bu faydalar neler? Gelin birlikte buzun cilde faydalarını öğrenelim…

Buz sıkılaştırıcı özelliği sayesinde, genişleyen gözeneklerin küçülmesine yardımcı olan en pratik bir bakım yöntemidir. Bu bakım aynı zamanda kan dolaşımını tetikleyerek, cildin sağlıklı ve genç görünümü sağlar. Eğer buz yöntemi ile gözeneklerinizi sıkılaştırmak istiyorsanız bir kaç tane buzu temiz beze sarın. Ardından 15-30 saniye aralıklarla yüzünüze sürün. Bu uygulamayı günde birkaç kez yapabilirsiniz.

Buz yalnızca cilt bakımında değil çıkan sivilcelerinde azalmasında büyük rol oynuyor. Ciltteki kan dolaşımını hızlandırdığı için sivilcelerin kolayca yok olmasını sağlar. Buz ayrıca ciltte biriken yağ ve kir parçalarını giderir. Böylece sivilcelerin neden olduğu ağrı, iltihaplanma gibi sorunların önüne geçilmiş oluyor. Buz küplerini temiz beze sarıp, birkaç saniye sivilcelerin üzerinde tutun. Ara ara hafifçe bastırın. Kolayca sivilcelerinizden kurtulmak için günde iki kez deneyebilirsiniz.

Göz altı morlukları kan dolaşımının yavaşladığı kişilerde daha fazla görülür. Buz yöntemi ile hem göz altı morluklarından hem de göz altı torbalarından kısa sürede kurtulabilirsiniz. Temiz beze sarılmış buz küplerini göz altınızda kısa süreli bir şekilde tutun. 

BUZUN DİĞER FAYDALARI;

Cilt hücrelerini harekete geçiren buz, ciltteki koyu renkliliği giderip beyazlamasını sağlar. 

Kan dolaşımının arttıran buz, ciltteki solgunluğu giderip canlı görünmesine yardımcı oluyor.

Buz küpleri güneş yanıkların geçmesinde de oldukça etkilidir. Güneş yanıklarıyla başınız dertteyse temiz beze sarıp cildinize uygulayın. Direk temas etmemesine özen gösterin.

Saçlarında ve tarzında büyük bir değişiklik yapmak isteyen kadınlar genellikle kahkül yada perçem yaptırıyor. Geçmişten gelen en güzel trendlerden biri olan ve modası asla geçmeyecek olan perçemler,kişiye doğal bir görünüm verirken aynı zamanda havalı bir tarz oluşturuyor. Yeni sezonunda moda olacak perçemi kimler yapmalı ve perçem kestirmek isteyenler nelere dikkat etmeli? Merak edenler için haberimizin detaylarında ayrıntılı açıklaması bulunuyor.

2019 yılının güzellik ve saç trendleri kıyafetlere göre bu yıl biraz daha yavaş ilerliyor. Sosyal medyanın da bu alanda etkisinin büyük olması, kadınların her modaya ayak uydurmasını haliyle zorlaştırıyor. Ancak geçmişten gelen ve kadınlara retro bir görünüm kazandıran trendlerin arasında bu yıl perçemler geliyor. Saçınıza kısa yoldan farklı bir hava katmak aynı zamanda kısa süreli değişiklik yapmak isteyenlerin ilk tercihleri arasında yer alan perçemler, geniş bir alnı kapatmaktan yüzü daha dolgun göstermeye ve bakışları belirginleştirmeye kadar güzelliğinize farklı açılardan yardımcı oluyor. 

PERÇEM KESTİRMEDEN ÖNCE MUTLAKA DİKKAT ETMENİZ GEREKEN 4 ÖNERİ

Geniş alın yapısına sahip olan kadınların alınlarını gizlemek için tercih ettiği perçem, yanlış olabilir. Bunun yerine kahkül ideal bir tercih olacaktır. Eğer alnınız darsa kâkülleriniz normalde başlaması gereken yerden birkaç santim geriden başlamalı. Ancak çok gür ve kalın saçlarınız varsa bu durum çok yoğun bir kahküle sahip olmanıza yol açabilir. Bu adımda mutlaka bir uzmana danışmalısınız.

Perçem kestirdikten sonra göz önüne geldiği için sık sık elinizle müdahale etmek isteyebilirsiniz. Bu da saçların kolay bir şekilde yağlanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla alışıncaya kadar kuru şampuan stoğunuzu yenileyin.

Perçem kesimininde saç ayrımı çok önemlidir. Yüzünüzün şekline ve duruşuna uygun bir şekilde olmasına dikkat edin. Uzun ve dar yüzler kaşlara değen küt modelleri tercih ederek yüzlerini daha dolgun gösterebilirler. Yuvarlak ya da kare yüz yapısına sahip olanlar ise küt stiller yüzlerini geniş gösterebileceğinden kemik yapılarını vurgulayacak katlı versiyonları deneyebilir.

Alın bölgenize yapışmayan ve sizi rahatsız etmeyecek bir perçem kesimi istiyorsanız, kuaförünüze kenarların daha uzun kalmasını isteyin. Bu durum gün içerisinde kullanımı da kolay hale getirecektir.

Kirpiklerinizi uzun, gür ya da olduğundan daha dikkat çekici göstermek istediğinizde imdadınıza takmak kirpikler yetişiyor. Kozmetik dünyasında binlerce modeli bulunan takma kirpikleri evde kendiniz takmak istediğinizde zorlanıyorsanız püf noktaları öğrenmenizde fayda var. Kirpik nasıl takılır? Takma kirpik takmanın püf noktaları nelerdir? Takma kirpikler zararlı mıdır? Öğrenmek istiyorsanız mutlaka yazımıza göz atabilirsiniz.

Takma kirpikler günlük kullanımda pek tercih edilmese de özel günlerin vazgeçilmezleri arasındadır. Özenli hazırlamak isteyen kadınların şimdilerde bir numaralı tercihi arasında olan takma kirpikler, tek tek takılan ve bütün halinde takılan kirpikler olarak ikiye ayrılır. Günlük hayatınızda tek tek takılan kirpikleri tercih ederek daha doğal bir görünüm elde edebilirsiniz. Ancak kullanımı ve takması biraz zahmetlidir. Evde kendinize kirpik takmak istiyorsanız hazırladığımız adımları izleyebilirsiniz.

PEKİ KİRPİK NASIL TAKILIR?

Kirpiği cımbız ile paketinden çıkartın. Çıkardığınız kirpiği göz kapağınızın iç kısmına çok gelmeyecek şekilde gözünüze yapıştırmadan ölçün. Eğer takma kirpik gözünüze büyük geliyorsa dış kısmından biraz kesin, çok yapay bir görüntü olmasın.

Kirpiğin dibine ince bir katman yapıştırıcı sürün. Bu aşamada 15-20 saniye bekleyin ki yapıştırıcınız biraz yoğunlaşsın. Yapıştırıcıyı çok sıvı haldeyken takmaya çalışırsanız kendi kirpiklerinize yapışır ve onları temizlerken kirpiklerinize zarar verebilirsiniz.

Kirpiği yapıştırırken göz kapağınızın ortasından başlarsanız kontrolü daha kolay sağlamış olursunuz. Daha sonra iç ve dış kısımlarını yapıştırın. Uygulama bittikten sonra kirpik diplerinizden siyah bir kalemle geçerek yapışkanlı görüntüden kurtulabilirsiniz.

TAKMA KİRPİKLERİN ZARARLARI

– Gözde ağırlık yaptığı için doğal kirpiklerin incelerek dökülmesine sebep olur. Özellikle hassas bir göz yapısına sahipseniz ya da alerjiye yatkın bir vücudunuz var ise takma kirpik kullanmamaya özen göstermelisiniz.

– İpek kirpik ya da uzun süre kalıcı takma kirpik yaptırmak istiyorsanız, mutlaka gittiğiniz klinikte veya güzellik merkezinde kullanılan aletlerin hijyenik olmasına özen gösterin.

 Kirpiği yapıştırmak için kullanılan kimyasal yapıştırıcılar enfeksiyona sebep olabilir. Bu yüzden çıkardıktan sonra gözlerinizi antiseptik solüsyon ile temizleyin.

KİRPİK DÖKÜLMESİNE KARŞI EVDE YAPABİLECEĞİNİZ YÖNTEMLER

 Kullandığınız takma kirpik, ucuz ya da markasız ise kanserojen etki oluşturabilir. 

 Çok sık kullanılan takma kirpikleri, kişinin kendi kirpiklerinin uzamasını geciktirir.

 Takmak kirpiklerde biriken zor ve bakteriler gözlerinizde ciddi hastalık meydana gelmesine yol açabilir. 

E vitamini bakımından zengin olan fındığın insan sağlığına olumlu katkıları vardır. Uzmanlar genellikle çiğ olarak tüketilmesini tavsiye ettikleri fındığın içindeki doymamış yağ asitleri özellikle cilt hücrelerini yeniler. Ülkemizde Karadeniz olmak üzere yağmurun fazla olduğu yerlerde rahatlıkla yetişen fındık huşgiller ailesinden gelir. Peki fındığın faydaları nelerdir? Dövülmüş çiğ fındıktan her gün bir avuç yerseniz ne olur?

Yüksek yağış isteyen fındığın doğada birçok çeşidi vardır. İçeriğinde doymamaış yağ asitleri, fito kimyasallar, lif ve E vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi minerallerde içermektedir. İşlem görmemiş çiğ fındıkta aynı zamanda protein, antioksidan, karbonhidrat, B riboflavin, tiamin, niasin, piridoksin, pantotenik ve çinko da bulunur. Kalp krizinden kandaki şekeri dengelemeye kadar birçok faydası olan çiğ fındık günde bir avuç tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan enerjinin yüzde 100’ünü sağlar. Bunun yanı sıra çiğ fındık cilt ve sindirim içinde oldukça faydalıdır. Ülkemizde fındık üretimini yapan başta Giresun olmak üzere Ordu, Trabzon, Rize ve Artvin gibi şehirler gelir. 

DÖVÜLMÜŞ ÇİĞ FINDIKTAN BİR AVUÇ YERSENİZ…

FINDIĞIN FAYDALARI NELERDİR? 

Yapılan araştırmalarda çiğ fındığın damar duvarlarını koruyarak tıkanmayı önlediği ve bunun sonucunda da kalp damar hastalıklarını engellediği gözlemlenmiştir. Aynı zamanda içeriği E vitamini sayesinde kalp krizi riskini azalttığı ortaya çıkarılmıştır.

Sindirimin daha sağlıklı işlemesi için lif kaynağına ihtiyacı var. Böylece midede öğütme daha kolay gerçekleşir. Bağırsakların daha iyi çalışması sonucunda ishal ve kabız gibi yaşam kalitesini düşüren hastalıkların yanı sıra kanser gibi ciddi sağlık sorunlarının da yaşanma ihtimalini azaltır. Lif sadece sindirimi değil, aynı zamanda kan şekerini de dengeleyerek diyabet riskini ortadan kaldırır.

Yüksek antioksidan sayesinde vücuttaki zararlı hücreleri atıp diğer hücrelerin sağlığını koruyarak yaşlanmayı azaltır. Aynı zamanda vücuda giren UVA / UVB gibi zararlı ışınların ortaya çıkarma ihtimali olan deri hastalıklarının riskini düşürür. Çiğ fındık cildin parlaklığını ve canlılığını da sağlayarak yeniden daha dinç ve genç görünüm kazandırır.

Eklem ve kemiklerde azalan kalsiyum şiddetli ağrılara neden olur. Kramp gibi sağlık sorunları da bu gibi durumlar sonucu ortaya çıkar. Özellikle kas yorgunluğu ve adet dönemlerindeki belirli bölgelerdeki ağrıları azaltmak için magnezyum takviyesi yapılmalıdır. Uzmanlar bu gibi sorunların yaşanmaması için günde bir avuç çiğ fındık öneriyor.

Güçlü antioksidan olduğundan sadece vücuttaki hücreleri yenilemez. DNA’sı bozulmuş ve tümörlü hücrelerin sayısını da azaltarak kanser riskini azaltır.

B6 vitamini bakımından zengin olan çiğ fındık, beyindeki sinirleri harekete geçirir. Bu sinir sinyallerinin düzgün çalışması sonucunda stres ve depresyon gibi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini düşürür. Aynı zamanda bu sinyaller vücut hareketlerinin daha sağlıklı faaliyet göstermesini sağlar.

Yüksek oranda doymamış yağa sahip olan çiğ fındık, günde bir avuç tüketildiğinde uzun süre tok tutar. Aynı zamanda vücuttaki yağlarının da yakılmasını destekler.