Şunun için etiket arşivi: Kadın

Yapılan araştırmalarda 18-30 yaşları arasındaki gençlerin kafasının arka kısmında büyüme saptandı. Normalde yetişkinlerde ileri yaşlarda görülen bu durumun gençlerde görülmesi konusunda uzmanlar uyarılarda bulundu. Yanlış oturma pozisyonundan tutunda cep telefonu kullanımına kadar bir çok nedenden dolayı beyindeki bu kemikte büyüme yaşandığı varsayıldı.

Normal bir insanda yaşlılık evresinde vücutta ciddi komplikasyonlar yaşanır. Bunlardan en ilginci de kemiklerdeki değişimdir. Avustralya’daki Sunshine Coast Üniversitesi’nde ise bu değişim üzerinde yapılan bir araştırmada değişimin 18-30 yaşlara düştüğü tespit edildi. Bu durum mekanik yük olarak adlandırıldı.

Normalde 40 yaşı ve altındaki kişilerde görülmesi neredeyse imkansız olan kemik büyümesine değişen çevresel etkinin yanı sıra, beslenme, yanlış oturma, uzanma pozisyonları ve en önemlisi de cep telefonu kullanımıdır.

Cep telefonu kullanımında; boynun aşağı doğru kayması, omurilikten beyne kadar olan tüm kısmı olumsuz etkiler. “Boynuz” şeklinde bir kemiğin çıkmasına sebebiyet veriyor. Günümüzde yaygın olan masa başı çalışma ya da sıklıkla tablet telefon kullanımından vazgeçilmezin imkansız olduğu ancak doğru şekilde kullanılması ve kullanırken vücuttaki duruşa dikkat edilmesi öneriliyor. 

Motor bozukluğu, bilişsel ve ruhsal bozuklukların bir arada görüldüğü adeta kişinin yaşamını kabusa çeviren Huntington hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Huntington hastalığı nadiren görülen hastalıklar listesinde yer alır. Peki huntington hastalığı nedir? Huntingtonun belirtileri nelerdir? Huntingtonun tedavisi var mıdır? Haberin detayında Huntington hastalığına dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Genetik bir nörolojik hastalık olarak görülen Huntington, adını 1872 yılında ilk kez hastalığı keşfedip ve genetiksel olduğuna yönelik çalışmalar yapan Dr. George Huntington’dan  alır. Sinsi ilerleyen hastalık ilk belirtilerini 30 ve 50 yaşları arasında gösterir. Bu dönem zarfında çocuğu olmuşsa ona geçme ihtimali yüzde 50’dir. Ölümcül değildir fakat yaşam kalitesini düşürür. Kişinin kendi başına yaşamasını zorlaştırır. Proteinlerdeki bozukluktan kaynaklı yaşanır.1993 yılında, 4. kromozom izlenerek hastalığa sebep olan gen olduğu tespit edilmiştir.  Beyindeki kuinolinik asit miktarının artışına bağlı olan HD geni 4. kromozom üzerindedir. Bu genin deformasyona bağlı Huntington hastalığı ortaya çıkar. Bu gen beyindeki sinir hücreleriyle bağlantılıdır. Hasar gördüğünde vücutta hem motor hem düşünsel hem de ruhsal bozukluklara sebebiyet verebilir. 

HUNTİNGTONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kasların aniden sertleşmesi ve kordinasyonda bozukluklar yaşanır. 

Göz hareketlerinin anormalleşmeye başlaması.

Motor hareketlerinde bozukluk.

Sürekli denge kaybı yaşanması.

Düşünleri toparlamada zorlanma.

Hızlı fikir üretme de aksaklıklar.

Refleks bozukluğu

Yeniliklere karşı kabullenmede zorlanma.

Önceden öğrenilmiş her şeyi yavaş yavaş unutma ve yeteneği kaybetme hissi

Fark etmeden bilinçsizce hareket etme konuşma

Kronik yorgunluk ve uykusuzluklarda artış

Enerji eksikliğine bağlı toplu alanlarda çabuk sıkılma

Sürekli yalnız kalma hissi ve intihara meyilli olma gibi belirtiler gösterir.

HUNTİNGTONUN  TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gen bozukluğundan dolayı ortaya çıktığı için kesin bir tedavisi yoktur. Ancak belirtilerin şiddeti azaltılmaya çalışılır. İlaç ve bazı tedavi yöntemleriyle düşen yaşam kalitesi yükseltilmeye çalışılır. Planlı devam etmesi gereken bu tedavilerde hasta yitirmeye başladığı yeteneklerini kurtarmak için fizik ve ruhsal durumunu kontrol etmek için de psikoterapi uygulanır. 

Günümüzde ciddi hastalıklar listesinde olan koah hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Açılımı Kronik obstrüktif akciğer olan hastalık erken teşhis edilmediğinde ciddi sorunlarla sonuçlanabilir. Akciğerlerin işlevselliğini yitiren koah hastalığı hızla ilerleyen bir hastalıktır. Peki Koah hastalığı nedir? Koah hastalığı belirtileri nelerdir? Koah hastalığına ne iyi gelir? Haberin detayında koah hastalığına dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

KOAH kronik obstrüktif akciğer hastalığının kısaltılmış halidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre dünyada en sık görülen dördüncü hastalıktır. Yaşam kalitesini düşüren koah hastalığı sigara tüketenlerde sıklıkla görülür. Sigara dışında da madenci, fırıncı ve fabrika işçilerinde ortaya çıkar. Bunun nedeni ise bu kişilerin hava yolu ile uzun süre kimyasal maddelere maruz kalmasından kaynaklıdır. Solunum yollarının dış etkenlerden dolayı yaşadığı deformasyon sonucu fonksiyonlarını yitirmesi sonucu oluşur. Özellikle burundan yada ağızdan alınan hava temizlenmeden akciğere ulaştığında buradaki sağlıklı hücreleri mutasyona uğratır. Ülkemizde binlerce insanın tehlike altına olduğu bu hastalık ne yazık ki geç teşhis edilir. Genellikle geç teşhis sonucu kişi koahın son aşaması kanserin başlangıcına yetişir. Bu yüzden sürekli akciğer kontrolü yaptırmakta fayda var. Ayrıca sigara içenler kadar sigara dumanına maruz kalan kişilerinde bu hastalığa yakalanma ihtimali vardır. 

KOAH NEDENLERİ NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda KOAH 10 kişiden 9’unda sigaradan dolayı yaşandığı ortaya çıkarıldı. Sigaradaki maddeler nedeniyle deforme olan akciğer zarı aşırı iltihaplanır. Bunun yanı sıra kapalı ortamda aşırı zehirli maddeleri solumak zorunda kişiler, havalandırması olmayan mekanlarda uzun süre kalanlar ya da odun ve tezek gibi organik maddeleri yakıt amaçlı yakıp o havaya maruz kalanlarda da KOAH görülme riski vardır. Bu insanlarda genellikle bronş tıkanıklıkları başlar. 

KOAH HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

En yaygın belirtisi öksürüktür. Gece öksürükle uykudan uyanma ve akabinde gelen nefes darlığı kişinin göğüs ağrısı yaşaması,

Öksürükle beraber çıkan koyu sarı ya da yeşil renkte balgam,

Merdiven, yokuşlu yol, hızlı yürüme ya da koşam gibi aktivitiler esnasında nefes nefese kalma bunun akabinde kalbin hızlı atması,

Geceleri aniden yükselen ateşlenme,

Vücudun yeterli oksijeni sağlayamamasından dolayı kas ve kemik ağrıları,

Azalan oksijenin sinir hücrelerini sağlıklı bir şekilde taşıyamaması sonucu stres ve depresyon gibi durumların yaşanması,

Duş sırasında aniden nefes almakta zorlanma, 

Sürekli grip gibi üst solunum yolları hastalıklarının yaşanması koahın belirtileri arasındadır.

KOAH TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? KOAH HASTALIĞINA İYİ GELEN DOĞAL KÜR TARİFİ

Genellikle geç müdahale edildiği için son aşamada fark ediliyor. Uzman doktor öncelikle fiziki muayene ile akciğerin nefes alıp verildiği esnada çıkardığı sese bakılıyor. Daha sonra solunum fonksiyonu testine konularak hava akımının vücut içerisindeki akışı kontrol ediliyor. Son olarak akciğer röntgeni çekiliyor. Bu da ortaya çıkan hasarı öğrenebilmek için yapılır. Bu hastalık için kişinin sürekli temiz hava soluması gerekiyor. Ayrıca bol bol vitamin ve mineral bakımından zengin olan besinler tüketilmesi tavsiye ediliyor.  Akciğerlerdeki tıkanan hava keseciklerinin açılması için ise Dr. Feridun Kunak programında özel bir karışım tarifi vererek hastaların doğal yolla da tedavisini destekledi. Kunak, karışımı buzdolabında üç gün bekletip yumurtanın kabukları eridikten sonra karışımın hazır hale geleceğini, bir çorba kaşığı sabah, öğlen, akşam ve gece olmak üzere günde dört kere içilmesi gerektiğini belirtti.

İngiltere Kraliyet ailesinin prenseslerinden Kate Middleton, tarzıyla uzun süre modanın ilham veren yüzü olarak kabul edildi. Her zaman şık ve ciddi görüntüsüyle beğeni toplayan Kate Middleton’un tarzını, gündelik yaşam içerisinde irdeledik. İşte Kate Middleton stili üzerinden karşımıza çıkabilecek gündelik yaşam kombinleri.

Kate Middleton, kraliyet ailesinin gelinlerinden. Tarzıyla her zaman beğeni toplayan Middleton, uzun süredir de modanın ilham veren yüzü olarak biliniyor. Eltisi Meghan Markle’nin iş stiline yönelik sunduğu farklı tarz yaklaşımlar, Kate Middleton için de gündelik yaşam alanında söz konusu oluyor. Peki kıyafetleri hatta onun gibi giyinmek kavramı neden bu kadar araştırılıyor? Kate Middleton’un stilinde, gündelik yaşamı temsil eden parçalar neler? Sizler için; Kate Middleton stili üzerinden gündelik yaşam kombin önerileri oluşturduk. İşte gardırobunuzda bulunması gereken parçalar:

KATE MİDDLETON GİBİ GİYİNMEK

Fiyonk, kurdele stili her zaman trendini korur. Mor, eflatun gibi parçalar da özellikle siyah belden oturtmalı bir kumaş pantolonla oldukça şık durur. Middleton’un kombininde de bu uyum göze çarpıyor.

Davetlerde giyebileceğiniz, üzeri desenleriyle hareketli bir elbise, siyah klasik bir topuklu ayakkabı ve çanta ile doğal ve asil bir şıklık sağlar. Siyah renk, yeniden ön planda.

Elbise tercih ediyorsanız, kemer veyahut belden oturtma özelliğini tercih edebilirsiniz. Elbisenin desenleri, hareketliliği kendiliğinden kazandıracaktır.

Türk mutfağının en meşhur lezzetlerinden biri olan iskender hem yoğurtlu hem pideli hem de bulgur pilavıyla servis ediliyor. Özellikle Bursa’ya yemek için gidilen lezzetli iskenderi evde hazırlamaya ne dersiniz? Orjinal lezzetiyle müthiş iskender tarifi bugünkü yazımızda bulabilirsiniz.

İskender, kebap veya İskender döner olarak servis edilen Bursa yöresinin meşhur kebap yemeklerinden biridir. 1867 yılında Kayhan Çarşısı’nda yapımına başlanan iskender, aslında temel malzemesi döner olsa da iskenderi iskender yapan, üstündeki tereyağ, domates sosu, yanındaki yoğurt ve altındaki yağlı pide parçalarıdır. Bursa’dan tüm dünyaya yayılan bir marka olarak İskender kebabı 150 yıl önce keşfedilmiştir. Yüzlerce yıldır ateşe paralel pişirilen kuzuyu, kemik ve sinirlerinden arındırarak dikey madeni çubuk üzerinde, kendi ekseni etrafında döndürerek yeni bir kebap icat etmiş, İskender kebabı böyle ortaya çıkmıştır. 

İSKENDER KEBAP TARİFİ:

MALZEMELER

300 gram yağsız dana bonfile
1 yemek kaşığı zeytinyağı

İskender’in pidesi için;

2 adet bazlama
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı kekik

Domates sosu için;

1 yemek kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı biber salçası
1/2 su bardağı domates püresi
1 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

İskender kebabı bir gece önceden hazırlamaya başlayabilirsiniz. Derin dondurucuda beklettiğiniz yağsız dana bonfileyi ince ince dilimlere ayırın.

Ardından geniş bir tavada zeytinyağını kızıdırıp etleri ters düz pişirin. Bu adımda kekik atabilirsiniz.

Domates sosunu hazırlayabilirsiniz. Sos tenceresinde tereyağını eritin. İçerisinde biber salçası ve domates püresini ilave edip, 1-2 dakika kadar pişirip tuzunu ekleyin.

Servis tabağına pideleri doğrayıp, üzerine kızartılmış etleri ve domates sosunu gezdirin. Kızartılmış tereyağını da gezdirip en son yoğurtla beraber sofralarınıza taşıyabilirsiniz.

Afiyet olsun…

Kalp ritim bozukluğu ile karıştırılan panik atağın neden ortaya çıktığını biliyor musunuz? Ölüm korkusu ile karşı karşıya bırakan panik atağa dair merak edilenleri araştırdık. Peki panik atak nedir ve belirtileri nelerdir? Panik atağın tedavisi var mıdır? Haberin detayında panik atağa dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kişinin ağır bir kaygı travması geçirmesi ile yaşanan krize panik atak denir. Günümüzde hemen hemen 4 kişide birinde görülen panik atak psikolojik kökenli bir rahatsızlıktır. Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve sürekli nükseden bir hastalık olan panik atak, yoğun bir nöbet şeklinde yaşanır. Yapılan araştırmalarda vücutla ilgili herhangi bir sorun görülmezse de kişi yaşadığı ruhsal sıkıntın kan akışını hızlandırması buda kalbin hızlı kan pompalaması ile devam eder. Bu hastalığın olumsuz bir tarafı yok gibi görülse de bedene zarar veren bir sıkışma yaşandığından ve kişi hastalıktan hemen kurtulamayacağını düşündüğünden intihar etme eyleminde bulunabilir. Kriz geçirme süreci yaklaşık 30 dakika sürer. 

PANİK ATAĞIN NEDENLERİ NELERDİR?

Kişinin yaşadığı ruhsal bir travma,

Terk edildikten sonra ortaya çıkan yalnızlık korkusu,

Yakın birini kaybetmiş biri,

Kan oranı düşük olanlarda,

Beyindeki sinir hücrelerinin aşırı derecede serotonin ve noradrenalin gibi hormonları salgılanmasını artırması,

Gelecek korkusu, sınava hazırlana  kişilerde de dönemsel olarak ortaya çıkar.

PANİK ATAĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Koltuk altından başlayıp göğüs ortasına kadar yaşanan şiddetli sıkışma ve ağrı,

Ter bezlerinin sürekli çalışması ile terleme, uyuşmanın artması,

Beyindeki sinir hücrelerinin damarları sıkıştırması ve vücudun yeterli oksijen alınmaması sonucu baş ağrısına bağlı sersemlik yaşanması,

Vücuttaki hormonların dengesiz üretilmesi sonucu üşüme ve titreme yaşanması,

Etrafındaki insanların değiştiğini hissetmesi ve kaygı sürecinin artması,

Ölüyormuş gibi hissetme artar.

PANİK ATAK NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Bedensel bir durum olmadığından psikoterapi destek ve ilaç beraber uygulanmalıdır. Beyin sinirleri düzene sokulması için uygulanan ilaç tedavisi en az 2 yıl sürer. Bunun akabinde uzman doktor sürekli egzersiz önerir. Bunun nedeni ise vücudun rahat bir şekilde oksijen alması için yapılmalıdır. Özellikle bu konuda nefes uygulaması önemlidir. Panik atak olan kişiler krizi önceden yaşayacaklarını hissettiklerinden 10 sayıda bir derin bir nefes alıp bırakmaları gerekir. Panik atak geçiren kişiye asla soğan ve kolonya gibi ağır kokular kokutulmamalı bu sinir hücrelerini daha da yükseltir. Aynı zamanda yoğurt, ananas, havuç, bitter çikolata, domates ve muz gibi besinleri sürekli tüketmelerinde fayda var. 

Arkadaşlarınızla toplandığınızda ya da en özel günlerinizde servis tabaklarını süsleyecek olan, hem tadı da muhteşem gül kurabiyesi tarifini sizlerin beğenisine sunuyoruz. Biraz klasiklerin dışında olan gül kurabiye şık sunumuyla adeta kendine hayran bırakıyor. Peki gül kurabiyesi nasıl yapılır? Gül kurabiyesi şekli nasıl verilir?

Kurabiyeler, hem çayla hem de kahve ile çok iyi giden atıştırmalıklardır. Evde hem sunumu şık hem de tadı enfes olan bir kurabiye pişirmeye ne dersiniz? Tadı ve görüntüsüyle çay saatlerinizi süsleyecek nefis bir gül kurabiyesi, ağızda dağılan tadıyla da çok seviliyor. Eve gelen misafirlerinize özel hazırlayabileceğiniz gül kurabiyesinin tarifi bugünkü yazımızda kolayca bulabilirsiniz. Adeta dışarıdan alınmış gibi olacak tadıyla gül kurabiyesini mutlaka denemelisiniz.

GÜL KURABİYESİ TARİFİ:

MALZEMELER

Yarım paket margarin
1 adet yumurta
1 yemek kaşığı yoğurt
1,5 su bardağı pudra şekeri
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 paket vanilya
1,5 yemek kaşığı kakao
Alabildiği kadar un

YAPILIŞI

Öncelikle oda sıcaklığında olan margarinle tereyağını yoğurt ve yumurta ile güzelce çırpın.Daha sonra pudra şekerini ekleyerek homojen kıvama getirin.

Ayrı bir kabın içerisinde un, kabartma tozu ve vanilyayı karıştırın. Yavaş yavaş karışımın içerisine ilave edin.

Ele yapışmayacak kıvama gelene kadar yoğurun. Hazır hale gelen hamuru iki eşit parçaya bölerek, yarısını kakaoyla karıştırın.

Hazır hale gelen iki ayrı hamuru oklava ile açın. Açılan hamurlardan çay bardağı ile şekil verin.

Önce kakaolu olan daireyi onun üstüne sade bir tane daha kakao ve tekrar sade hamuru  dizdikten sonra elinizle yuvarlayın.

Bıçak yardımı ile ikiye bölerek gül şeklini verin. 

Hazırlanan kurabiyeleri yağlı kağıt serili tepsiye dizerek 180 derecede hafif kızarana kadar pişirin.

Pişen kurabiyeler 1-2 dakika kadar dinlendiğinde servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Son yıllarından en çok merak edilen ve en pratik şerbetli tatlılar arasında listenin başında yer alan enfes midye tatlısının tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Çıtır çıtır tadı, muhteşem kıvamıyla çok beğeneceğiniz enfes midye tatlısının tarifini sizlerle paylaşıyoruz.

Midye tatlısı, sıradan tatlıların dışında hem enfes hemde tadı çıtır çıtır muhteşem bir tariftir. Klasik şerbetli tatlıların dışında olan midye şeklinde tatlı, baklavanın tahtını zorlayan bir lezzettir. Sadece 2,5 bardak unla, koca bir tepsi midye tatlınız olacak. Peki midye tatlısı nasıl yapılır? Tarifi için yazımıza göz atabilirsiniz.

MİDYE TATLISI TARİFİ:

MALZEMELER

1 adet yumurta
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı süt
1 tatlı kaşığı sirke
Yarım paket kabartma tozu
4-5 su bardağı un
Ceviz
Tereyağı

Şerbeti için;

3,5 su bardağı şeker
4 su bardağı su
1-2 damla limon suyu

YAPILIŞI

Tarife öncelikle şerbeti hazırlayarak başlayın. Tencereye su ve şekeri koyup güzelce kaynatın. Şeker eriyene kadar karıştırmayı unutmayın. Kaynayan şerbete limon suyunu ekleyerek ılıması için kenara alın.

Ceviz, nişasta ve tereyağı hariç diğer malzemeleri hamur kıvamına gelene kadar güzelce yoğurun.

Yumuşak kıvamdaki hamurdan 18-20 tane beze oluşturun ve yarım saat kadar dinlendirin.

İlk önce 10 tane bezeyi nişasta yardımıyla pasta tabağı büyüklüğünde açın, üst üste koyun.

Daha sonra 10 tanesi de açıldıktan sonra tek bir yufka olarak açabildiğiniz kadar büyüklükte açın.

Sıkıca rulo yapıp  bir parmak genişliğinde kesin. Yan yatırılarak merdaneyle hafif açın.

Tatlının bir tarafına hafif ceviz kırığı koyularak poğaça gibi kapatın.

Yağlanmış tepsiye özenle dizip, 180 derece fırında pişirin.

Pişen tatlıya eritilmiş tereyağını gezdirip, üzerine soğuk şerbet dökün.

Dinlenince servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Arpacık hastalığı hakkında bilinen yanlışlardan biri arpacığın bir göz hastalığı olduğu sanılmasıdır. Oysa ki arpacık göz çevresinde oluşan bir cilt rahatsızlığıdır. Peki arpacık neden olur? Arpacık doğal yollarla nasıl geçer? Sizler için sık sık yaşanan bu rahatsızlığa dair bilinmeyenleri araştırdık. Haberin detayında arpacığa dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Göz kapağında bulunan yağ bezelerinin iltihapla birikmesi sonucu arpacık ortaya çıkar. Tedavisi kolay ancak zamanında müdahale edilmesi gereken rahatsızlıklardan biridir. Arpacık göz kaynaklı değil cilt kaynaklı bir hastalıktır. Vücudun en ufak bir direnç ve vitamin eksikliğinde ortaya çıkar göz kapağında bir yumru gibi görünür. Cilt kökenli bir hastalık olduğu için cildi iltihap biriktirmeye meyilli ciltlerde sık sık ortaya çıkar. Anadolu’da halk arasında it dirseği olarak bilinen arpacık hemen hemen 4 kişiden 2’sinde yaşar. Göz kapağının altında, göz yaşı borusunda ve göz kapağının üstüne görülür. Öncelikle arpa büyüklüğünde görülür. Zamanla iltihap çoğaldıkça gözlerin kapanmasına kadar neden olur. 

ARPACIK NEDEN OLUR?

Göz cildinde yağ bezeleri vardır. Dışarı doğru salgılanan bu bezeler gözü dış etmenlere karşı korur. Aynı zamanda bu yağ bezeleri sayesinde göz yaşı çabuk buharlaşır. Ancak cildin yaşadığı deformasyon, enfeksiyon kaş ve kirpik kepeklenmesi gibi durumlar yağ bezelerinin tıkanmasına neden olur. Ayrıca bağışıklık sisteminin zayıflaması da vücutta ciddi iltihaplanmalara sebebiyet verir. 

KAÇ ÇEŞİT ARPACIK VARDIR?

DIŞ ARPACIK 

Yağ bezlerine bağlı göz kapağının dış yüzeyinde ortaya çıkar. Bu yağ bezeleri göz kapağındaki yağ oranını korur. Ancak dış etkenli nedenlerden dolayı bu kanallar tıkanır ve dış arpacığın oluşmasına neden olur.

İÇ ARPACIK

Gözle görülmeyen ancak dokunulunca hissedilen arpacık, salgı bezleri nedeniyle yaşanır. Yağ bezleri ile alakalı değildir. Gözle iç temas halinde olan bu arpacık türü zamanla enfeksiyona neden olur bu da ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasına sebebiyet verir.

ARPACIĞIN BELİRTİLERİ NEDİR?

Kaşınma, batma ve yanma

Gözle görülür bir şişlik

İç arpacık da gözleri kapatırken ya da dokununca hissedilen kitle

Sürekli sulanma ve iltihaplanmanın artması

Göz yaşı borusunun dışında biriken iltihap kitlesi

Uyanırken gözleri açmada zorlanma

Işığa karşı hassasiyetin olması

Göz içerisindeki sıvının burun kanallarını tıkaması gibi belirtilerle kendini gösterir.

ARPACIK DOĞAL YOLLA NASIL GEÇER?

Belirtiler ardından kişi göz doktoruna başvurur. Bunun akabinde göz doktoru antibiyotikle tedavi ederek kitlenin azaltılması sağlanır. Onun dışında evde uygulanacak bir kaç dol yol mevcuttur. Doğal uygulama dış arpacığa uygulanır. İç arpacıklar lokal anestezi ile cerrahi operasyon ile alınır.

Arpacık da en etkili doğal yol, sıcak havlu uygulamasıdır. Bu sayede gözdeki sinirler hızlı çalıştırılarak enfeksiyonun dışarı atılması sağlanır. Bunun dışında bir diş sarımsak ve bir soğana 2 su bardağı su ilave edin. Kaynattıktan sonra bu suya ped pamuk batırıp arpacığın üstüne ayrım saat bekletin. Bu uygulamayı yarım saatte bir uygulayınız. Soğan ve sarımsak içerdikleri antioksidan ve antibakteriyel maddeler sayesinde iltihabı dışa atmada etkili olurlar. 

Atkuyruğu olarak da bilinen kırkkilit otunun insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Özellikle bel ve boyun fıtığı gibi hastalıklara alternatif doğal ilaç olan kırkkilit otu hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Kırkkilit otu çabuk bozulan ve zamanında toplanılması gereken bir ottur. Bu yüzden bu hususlara dikkat edilmesi gerekir. Peki kırkkilit otunun faydaları nelerdir? Kırkkilit otu çayı nasıl yapılır? Tüm soruların cevabı haberin detayında…

Anti bakteriyel özelliği sayesinde alternatif tıpta sıkça kullanılan kırkkilit otuna, Antik Yunan ve Çin’de şifa kaynağı olarak bakılırdı. Ormanlık ve fındık alanlarda rahatlıkla yetişen ot, temiz ve çok su ister. Boyu 40 cm kadar ulaşır. Kahverengi bir dalı saran inçe uzun kılçıkları vardır. Görünümünden dolayı atkuyruğuna da benzediğinden bazı yörelerde bu isimle de anılır. Ayrıca bazı yerler küçük çam ağacı olarak da adlandılır. Mayıs ve Haziran aylarında yetişmeye başlayan otu sıklıkla sonbahar ve kış aylarında tüketiliyor. Ot, topraktan aldığı tüm vitamin ve mineralleri içeriğinde depolar. Sağlık açısından oldukça faydalıdır. Kötü kolesterol seviyesini düşürür ve vücuttan zararlı toksinleri atar. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kırkkilit otu, bölgeden bölgeye kullanım ve tüketimi değişmektedir. Genellikle çay olarak tüketilir. Kırkkilit ve atkuyruğunun yanı sıra tilkikuyruğu olarak olarak da geçmektedir. 

KIRKKİLİT OTUNUN FAYDALARI NELEDİR?

Bilinen en yaygın faydası kemik sağlığınadır. Kırkkilit otu, kalsiyum bakımından oldukça güçlü bir ottur. Bu yüzden kemik yapısını güçlendirir. Herhangi bir darbe sonrası kemiklerin hızla iyileşmesini sağlar.

Kemiklere iyi geldiği kadar eklem yapısına da olumlu katkı sağlar. Eklemlerdeki iltihabı kurutarak romatizma hastalıklarını önler.

Kanın incelmesini önler. Kan hacmini artırarak pıhtılaşmasını sağlar. Ancak uzmanlar bu yüzden çok tüketilmesini tavsiye etmez. Çünkü aksi halde kan seviyesini hızla pıhtılaştırarak tıkanmaya neden olabilir. 

Mide duvarını korumada etkili bir besindir. Bu yüzden ülser oluşumunu engellemek için doğal ilaç olarak kullanılabilir. 

Sindirim sisteminin fonksiyonunu hızlandırır. Bu yüzden kilo vermede etkili olan çaylardan biridir. 

En sık yaşanılan hastalıklardan biri olan idrar yolu enfeksiyonu içinde doğal ilaç olan kırkkilit otu bakteri ve virüsleri idrar yoluyla atar. Yanma ve kaşıntı gibi enfeksiyonun belirtilerini ortadan kaldırır.

Safra ve böbreklerde oluşan taşların dökülmesini sağlar. Ancak yine aşırı tüketildiğinden böbrek bezlerinin çalışma işlevselliğini engeller. 

İçeriğinde antiseptik ve antibakteriyel barındırdığı için cilt yüzeyinde deforme olmuş alanları yenilemede etkilidir. Özellikle yanık ve yaraların iyileşmesini hızlandırır. Çay gibi hazırlanan suyu tonik olarak kullanılabilir. 

Ayırca kaynatılan kırkkilit otu ile yıkanan saçların dökülme ve yıpranmasının önüne geçer. 

KIRKKİLİT ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?

Bir buçuk su bardağı suyu ocağa koyun. İyice kaynadıktan sonra kurutulmuş iki dal kırkilit otunu içine ekleyip 10 bekleyin. Daha sonra süzerek için.