Şunun için etiket arşivi: Kadın

Ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklara zemin hazırlayan magnezyum eksikliği hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki magnezyumun eksikliği ne gibi sorunlara neden olur? Hangi besinlerde magnezyum bulunur? Vücuttaki bazı eksik mineral ve vitamin ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bunların başında da magnezyum minerali gelir. Bu yüzden haberin detayında magnezyum eksikliğine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Bilim dilinde “Hipomagnezemi” olarak bilinen magnezyum eksikliği birçok sağlık sorununa neden olur. İnsan vücudu için önemli olan bu mineralin eksikliği bazı belirtilerle kendini gösterir. Enerji depolama ve metabolizma için önemli olan bu mineral vücuttaki asidi dengeler. Aynı zamanda kas ve kemik sistemi için de oldukça önemlidir. Magnezyum kalsiyum minerali ile beraber kemik ve kaslarda etkinlik gösterir. Kalsiyum kasın kasılmasını sağlarken magnezyum gevşemesinde yardımcı olur. Diş ve diş yapısında bulunan hücrelerin sağlığını fosfor maddesi ile beraber korur. Damar zarındaki elsatikiyetini ve kan basıncını düzene sokar. Böylece riskli hastalıkların yaşanmasını engeller. Bunların yanı sıra hücrelerin büyümesi ve yenilenmesini destekler. Vücudun sağlıklı işleyişi için fayda sağlayan magnezyum sinir hücrelerinin elektriksel sinyallerinin doğru yapılması için gereklidir. Bu sinyaller hormonları bile olumlu etkiler. Hem fiziksel hem ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olan magnezyum eksikliğini gidermek için gün içerisinde magnezyum içerikli besinler tüketilmelidir.

MAGNEZYUMUN VÜCUDA FAYDALARI NELERDİR?

Beyindeki kortizol hormonu odaklanmak için kullanılır. Ancak bu hormonun yüksek olması vücudun diğer işlevleri açısından ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Bunların başında da stres gelir. Kortizonu beyinde dengeleyen en etkili vitamin ise magnezyumdur. 

Vücudun iç dengesi için kan düzeyinin normal seyretmesi gerekir. Ancak yanlış beslenme ve vücuda alınan gereksiz bazı besinler kan düzeyini olumsuz etkiler. Bu durumu dengede tutmak magnezyum maddesinin görevidir. 

Mutluluk hormonu, dengede kalması içinde magnezyum önemlidir. Magnezyumun yeterli miktarda olduğu bir vücutta depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıkların yaşanma olasılığı azalır.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ NE GİBİ SORUNLARA YOL AÇAR?

Yorgunluk ve yoğun stresli hissetmek,

Gün içerisinde enerji düşüklüğünde artış,

Sürekli sinirli ve asabi bir ruh hali,

Uyku problemleri,

Kötü kolesterol seviyesinde yükseklik,

Adet dönemlerindeki ağrıların daha şiddetli yaşanması,

Kalp çarpıntısı, ani tansiyon yükselmesi ve sık sık baş dönmesi,

Böbreklerde ve idrar yollarında taş kum oluşumu gibi belirtiler magnezyum eksikliğine işarettir. 

HANGİ BESİNLERDE MAGNEZYUM BULUNUR?

150 gram Ispanak yaklaşık olarak 90 mili gram magnezyum içerir.

200 gram kabak çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %80’ini karşılar. Ancak kabak çekirdeği yüksek kalori içerdiğinden dikkatli tüketilmelidir.

80 gram balık ortalama 60 mili gram magnezyum içermektedir.

125 gram haşlanmış yeşil fasulye günlük magnezyum ihtiyacının %7’sini karşılar. 

200 gram pirinç ortalama 60 milli gram magnezyum içermektedir. 

90 gram avokado yaklaşık olarak 35 milli gram magnezyum içerir.

80 gramlık muz 20 milli gram magnezyum içermektedir.

K vitamini, tiamin, riboflavin, demir, fosfor, potasyum ve bakır içeren soya fasulyesinin 80 gramı günlük magnezyum ihtiyacının %50’sini karşılar.

150 gram süt yaklaşık 20 milli gram magnezyum içerir. 

1 avuç ay çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %10’unu karşılar. 

150 gram bitter çikolata yaklaşık olarak 450 milli gram magnezyum içermektedir.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ NASILDIR?

Uzman kontrolü olmadan magnezyum eksikliği ilaç takviyesi ile giderilmemelidir. Aksi halde ishal huzursuzluk, vücut ısısında büyük değişiklik, sürekli uyku isteği gibi durumlara neden olur. an testi ile magnezyum eksikliği ortaya çıkar. Aynı zamanda idrar testi de yapılması gerekir. Daha sonra uzman takviye miktarını ilaçlarla ya da doğal yolla belirler.

Sonbaharın en güzel temsili renklerinden biri gridir. Gri aynı zamanda nasıl kombinlenmesi ve hangi renklerle uyum sağlaması konusunda da merak edilir. Özellikle tesettür giyimin en çok tercih ettiği renklerden olan gri, doğru şekilde kombinlendiğinde istenilen şıklığın oluşturulmasını sağlayacaktır. Peki gri renk modasının ayrıntıları nelerdir? Tüm soruların yanıtı sadece yasemin.com’da!

Gri hem nötr hem de canlandırıcı bir renktir. Siyah ve beyazın oluşturduğu etkinin tam ortasında duran ve her ikisinden de bir şeyler temsil eden gri; doğru renk ve parça uyumuyla şık bir görüntü sağlatır. Özellikle son dönemlerde; tesettür modasında oldukça sık tercih edilen gri renk için farklı kıyafet kombinasyonları bulunur. Bununla birlikte uyumlu olan renkleri de bilmek gerekir. Sizler için her iki soruya da, alt başlık altında cevap aradık. İşte gri modasına ait tüm detaylar:

GRİYE EN ÇOK YAKIŞAN RENK

Gri ile uyumlu renklerin başında her zaman sarı gelir. Sarının canlılığı, griyi tamamlayıp ön plana çıkartır. Bu sayede bahar rengi olan sarının gücünden de yararlanmış olursunuz.

Yine sarı dışında gri deyince akla gelen diğer renk mavidir. Mavinin doğal canlılığı, gri ile birleşip sade bir şıklık oluşturur. Maviyi, jeanlerinizde tercih etmeniz daha şık olacaktır.

Ne kadar cırtlak durur gibi düşünülse de, pembe renk de gri ile uyumlu bir tondur. 

GRİ RENK KIYAFET KOMBİNASYONLARI

İnsan sağlığının temelini oluşturan kana her yıl yüzlerce insan ihtiyaç duymaktadır. Kan vermenin önemi konusunda her yıl etkinlikler düzenleyen uzmanlar, zor durumda kalmış hastaların hayatlarını kurtarmanın yanı sıra kişinin kendi sağlığına da olumlu katkılar sağladığını vurguluyor. Peki kan vermenin faydaları nelerdir? Kimlerin ne kadar kan vermesi gerekiyor? Sizler için insanlık için önemli olan kan verme hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik.

Alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarından oluşan kan, atar, toplar ve kılcal damarlar aracılığıyla vücudun her yerine yayılır. Aynı özellikli yapımlardan bir araya geliyormuş gibi görünse de farklı maddelerden oluşur. Yani bilim literatüründen homojen değil heterojen bir madde olarak kabul edilir. Bir erişkinin vücudunun yüzde 13’ünü oluşturur. Sıvı bir hadle olan kan sürekli hareket halindedir. Yüzde 90’nı sudan oluşan kanda  plazma proteinleri, aminoasitler, karbonhidratlar, yağlar, hormonlar, üre, ürik asit, laktik asit, enzimler, antikorlar, sodyum, potasyum, iyot, demir ve bikarbonat elementleri mevcuttur. Bu elementler vücut içindeki alışverişi sağlar. Kan organların hücrelerinin işlevselliğini artıran mineral ve vitaminleri de taşır.

KANIN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ;

Kandaki plazmalar kendilerini 48 saatte bir yeniler. İçeriğinde şekerde barındıran kanın dört görevi vardır. Bir koruma; içerdiği oksijenle trombositleri artırarak yaralanmalar esnasında pıhtılaşmayı hızlandırır. Taşıma görevinde ise; besinlerle vücuda giren vitamin ve mineralleri metabolizmada parçalar. Savunma görevi; vücuda giren virüs ve bakterilere karşı anti görevi görür. Vücuttaki ısıyı denge de tutar. Bu kadar fayda sağlayan kana bazı hasta kimseler ya da kaza sonrası ağır yaralanan kişilerin ihtiyaç duyduğu ciddi bir kaynaktır. 8 kan grubu vardır ve insanoğlunda bu kan grupları hemen hemen herkes de bulunur. Bu yüzden bir insanın hayatını kurtarmak bir başka kişide mevcuttur. Uzmanlar bu yüzden kişilerin kan bağışı yaparak önemli bir görev üstlendiklerini vurguluyor. Ayrıca kişi kan bağışıyla aynı zamdan kendi sağlığını da korur. Kanın temizlenmesi için yılda iki kez yenilenmesi gerekir. Uzmanlarda bunun yaşanması için kişinin kan vermesi gerektiğini vurguluyor. 

KAN VERMENİN FAYDALARI NELERDİR?

Kan veren kişinin kan hücreleri genç hücreler üretmeye başlar bu da bağışçıyı daha dinç yapar.

Artan canlı kan yapısı kemik iliğinin yağlanmasını önler.

Kanda oluşan yağ oranı düşer, vücuda eşit miktarda yağ yayılır,

Kan bağışı yapılmadan önce, AIDS, Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz gibi tehlikeli hastalıkların araştırılması yapılır. Böylelikle kan veren kişinin bu hastalıkları taşıyıp taşımadığı ortaya çıkar. 

Kan verdikten sonra stres azalırken, yüksek tansiyon dengelenir.

Kan veren kişinin yorgunluk ve baş ağrısı şikayetleri azalır.

Düzenli yapılan kan bağışı kalp krizi riskinin azalmasına neden olur.

Verilen kandan sonra vücuttaki kan kendini dengeler bu da düzenli kan veren kişinin sağlıklı bir vücut oranına sahip olmasını sağlar. Yılda en az iki kez kan verilmelidir.

KİMLER NE KADAR KAN VERMESİ GEREKİYOR?

Kan veren kişinin 18 yaşını doldurması gerekiyor. Ayrıca 50 yaşından da küçük olmalı. Aynı zamanda kan değerlerinin yüksek olması hem kendi sağlığı hem de hastanın sağlığını olumlu etkiler. 2 ay aralıklarla kan bağışı yapılır. Yılda minimum 2 maksimum 4 kez kan verebilir. Kişinin kilosu da 50’nin aşağısında olmaması gerekir. Aksi halde kan veren kişide bazı komplikasyonlar gelişir, 

Emzirme dönemindeki annelerin göğüslerinde biriken sütleri nedeniyle oluşan ağrıların ortadan kalkması için yapabileceklerinizi sizler için sıraladık. Emziren annelerin göğsünde biriken süt için ne yapılır? Memede süt birikmesi nasıl geçer? Emziren annelerde göğüste hassasiyet ve acı neden olur? Emzirme döneminde en sık görülen meme problemleri ve çözümleri…

Ten tene temasın çok önemli olduğu anne ve bebek ilişkisindeki en önemli şeylerden birisi de emzirmedir. Bebeğin gelişimini tamamlayabilmesi ve sağlıklı beslenebilmesi için gerekli olan tek şeyin anne sütü olduğunu düşününce bu dönemde dikkat edilmesi gereken önemli unsurlar vardır. Bunlar başta doğru emzirme pozisyonları, sütün kalitesini arttırma yöntemleri, emzirme sonrası memede sertlik ve ağrı gibi hassasiyetlerin oluşması gibi konulardır. Emziren annelerin bebeklerine süt verdikleri bu evrede en çok sıkıntı çektikleri durum memede ağrı, hassasiyet ve sütten dolayı oluşan şişliktir. Emzirme döneminde annelerin yaşadıkları problemler arasında memede süt birikmesine karşı neler yapılır? Sütten şişen memeye ne yapmak gerekir? Emziren annelerde memede sertlik ve şişlik neden olur? Emziren annelerde göğüs ağrısını geçiren yöntemler…

EMZİRME SONRASI MEMEDE AĞRI NEDEN OLUR? MEMEDE SERTLİK VE HASSASİYET…

Bebeği sütten kesmek için yavaş yavaş uygulanmaya çalışılan yöntemler sırasında görülebilecek ağrılarda anneler zorluk çekebilir. Emziren annelerde göğüste ağrı oluşmasının en temel nedeni sütün yeterince boşalmamasından kaynaklanmaktadır. Bu esnada sütü sağabilir veya pompa ile süt boşaltma yöntemleri uygulanabilir. Sıcak bir duş sayesinde büyük bir rahatlık sağlanabilir, göğüs bölgesine uygun masajlar uygulanabilir.

Böylelikle süt kanallarındaki tıkanıklıklar yavaşça gevşeyerek açılır. Emziren annelerde oluşan göğüs ağrılarını geçirmek için uygulayabileceğiniz soğuk kompresler ise ağrının hafiflemesini ve şişkinliğin gitmesine yardımcı olacaktır.

EMZİRME DÖNEMİNDE GÖRÜLEN MEME PROBLEMLERİ:

GÖĞÜSTE AĞRI: Bebeğin doğru emzirme pozisyonlarının etkili olduğu ağrısız emzirme döneminde memede ağrı görülmez. Eğer memede ağrı varsa bu bebeği yanlış bir şekilde emzirmekten kaynaklanıyor olabilir.

MEME UCU ÇATLAKLARI: Emzirme sırasında bebeğin annesinin memesindeki koyu kısmı tam olarak alamaması nedeniyle oluşabilecek çatlaklar, annelerin bu evredeki en acılı noktasıdır. Meme ucu çatlak ve yaralanmalarının enfeksiyona dönüşmemesi için kaynatılmış ılık su ile temizlik yapılmalıdır. Ardından anne sütü ile silinip doktor onaylı kremler kullanılabilir.

MEMEDE SÜT BİRİKMESİ VE ŞİŞLİK: Her iki memenin yeterince boşaltılmaması ile süt kanallarındaki sütler şişkinliği arttırabilir. Memede süt kalmamasına dikkat edin ziyan olmaması için muhakkak sağın.

MEME İLTİHABI (MASTİT): Memede oluşan acı, şişkinlik, hassasiyet ve ateş gibi durumlarda oluşabilen meme enfeksiyonları, emzirme döneminde oluşan yaygın problemlerdendir.

Siyah havuç olarak da bilinen mor havucun insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Güçlü bir antioksidan olan mor havucun özellikle şalgam yapımında kullanılıyor. Kış aylarında sıklıkla kullanılan mor şalgam ülkemizde Konya ve Afyon’da yetiştirilir. Sizler için vitamin ve mineral deposu olan mor havuç hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik.

Yeraltı besinlerinden biri olan havucun yetiştiği toprağa göre yeryüzünde binlerce çeşidi bulunmaktadır. Turuncu olanı sıklıkla tüketilmesine rağmen mor olanı ise günümüzde giderek yaygınlaşmaya başladı. Antioksidan bakımından zengin olan mor havuç, Afyon ve Konya’da yetiştirilir. Özel üretim yapılan mor havuç, turşu yapımında kullanılır. Göz ve mide hastalıklarına fayda sağlayan mor havuç, yüzyıllardır alternatif tıpta da tüketilen bir besindir. Turuncu havuca göre lafa ve beta karotenleri fazla olan mor havucun iki tanesi vücudun ihtiyacı olan B vitamini kompleksini kolayca karşılar. İç Anadolu’da tüketimi fazla olan mor havuçtan şalgam ve salata yapılır. Çiğ olarak da tüketilebilen mor havuç, kendisine de mor ya da siyah rengini veren antioksidan maddeler içerir. Bu özelliği sadece sağlık değil kozmetik ve gıda renklendiricisi olarak da kullanılmasına neden olur. Kış mevsiminde topraktan çıktığından tüketimi de bu aylarda fazladır. 10. yüzyıl da Fas İmparatorluğu tarafından keşfedilip üretilmeye başlandı. Uzak doğu ülkelerinde ise toprak yapısı farklı olduğundan şekilli çıkan mor havuç burada da sıklıkla tüketilir. Mor havucun besin değerleri ise; lif, potasyum, manganez, antosiyanin, oksidatif, C ve A vitaminlerinden oluşuyor. 

MOR HAVUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oksidatif içerdiğinden kandaki toksinleri temizlemede etkili olan mor havuç; kalp ve damar hastalıklarının riskini azaltır. Kötü kolesterol seviyesini düşürmenin yanı sıra kan basıncını kontrol altına alarak ani felç ve inme gibi sağlık sorunlarının önüne geçer.

Vücudun ihtiyacı olan B vitamini kompleksini tek seferde sağlar. Bu vitamin kompleksi özellikle organlardaki hücrelerin yenilenmesini sağlar. Ayrıca işlevselliğini artırarak hasar almalarını engeller.

Mor havucu diğer besinlerden ayıran en önemli özelliği antosiyanin maddesidir. Bu madde antioksidan özelliği olmasını sağlar. Mor havuçta bulunan madde ve oranıyla aynıdır. Bu sayede vücutta serbest radikal sayısı azaltır. Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. 

Antioksidan özelliği ayrıca başlı başına beyin sağlığını da etkiler. Beyindeki hücreleri yenilenmesini sağlarken zihinsel gerilemeye neden olacak özellikle ileri yaşlarda yaşanma ihtimali olan unutkanlık hastalığına yakalanma riskini düşürür.

Kalorisi yüksek olması kilo almaya değil tam tersi vermeye yardımcı olur. Lif özellikli de olduğundan vücudun hem enerjisini artırır hem de yağ yakımını hızlandırır. Yapılan araştırmalarda düzenli olarak mor havuç tüketen kişilerin en sağlıklı kilo verdikleri tespit edilmiştir. 

Bağırsak sorunu sindirim hastalıklarının başında gelir. Özellikle iltihaplanması ve flora sayısının düşmesi bağırsakların işlevselliğini düşürür. İnflamatuvar gibi hastalıklar da bu düşme sonucunda görülür. Ciddi bir hastalık olan inflamatuvar, bağırsak kanserine kadar yol açabilir. Ancak mor havuç bağırsakların işlevselliğini artıran lif bakımından oldukça zengindir. Kabızlık gibi sorunların oluşmasını bile engeller.

Mor havuç vücuttaki ödemi atmada da etkili bir besindir. Bununla beraber yaşlanmayı önler. 

MOR HAVUÇ NASIL TÜKETİLİR?

Ara öğünlere eklenen mor havuçtan çeşitli salata ve yemek tarifleri yapılabilir. Ayrıca suyu sıkılarak tüketilebilir.

2 orta boy mor havucu rendeleyip zeytinyağıyla beraber kavurun içerisine damak zevkine göre tuz ve limon ekleyip üzerine yoğurt dökerek tüketebilirsiniz. Ayrıca patates gibi uzun uzun kesip zeytin yağda kavurup yiyebilirsiniz. Rendeleyip sebze çorbalarına ekleyebilirsiniz. 

Günlük hayatta yaşanan bazı sağlık problemlerinin önüne geçmek için kullanılan ilaçlar, emzirme dönemindeki kadınlar için tehlike oluşturabilir. Yeni doğan bebekler için hayati önem taşıyan anne sütünün azalması demek bebeğin gerekli vitamin ve mineral değerlerini almaması demektir. Bizde süt üretimini olumsuz etkileyerek anne sütünü azaltan ilaçlarının neler olduğunu sizlere derledik. Anne sütünü azaltan ilaçlar neler? Anne sütünü azaltan besinler hangileri? Anne sütünün azalmasının nedenleri…

Günümüzde artık neredeyse herkesin bildiği bir şey olan anne sütünün ilk altı aylık süreçte ne kadar önemli olduğudur. Hamilelik döneminden itibaren başlayan süt üretimi her bebeğin kendi ihtiyaç ve gereksinimlerine özel olarak üretilir iken anneye ve bebeğe mucizevi faydalar sağlamaktadır. İster sezaryende ister normal doğumda olsun belli bir süre geçtikten sonra emzirilmesi gereken bebeğin anne sütü yoluyla beslenmesi sağlanmaya çalışılır. Hastaneden taburcu olunduktan sonra eve nakledilen anne ve bebek yeni düzenlerine ve hayatlarına alışmaya çalışır iken bazı annelerde emzirme döneminde bazı problemler görülebilir. Emzirme dönemindeki bazı annelerde süt üretimi aşırı miktarda salgılandığından dolayı sütünü azaltmanın yollarını arar. Kimileri çareyi ilaç kullanmakta aramaya başlasa da uzmanlar, normal şartlar altında annelerin süt kesen ilaçları kullanmalarını önermiyor. Geçerli bir nedeni olmayıp sadece bebeğini emzirmekten vazgeçirmek için süt kesen ilaçları kullanmak yerine doğal yöntemlere başvurmak daha doğru olacaktır. İstisnai bir durum olarak annenin vücudunda iltihaplanma varsa ya da ameliyat gerektirecek bir durum söz konusu olmuşsa doktor anne sütünü kesen ilaçları önerebilir. Peki anne sütünü azaltan ilaçlar hangileri? Anne sütü azaltan besinler neler? Anne sütü nasıl kesilir? Anne sütünün azalmasına sebep olan gıdalar…

ANNE SÜTÜ AZALTAN BESİNLER! ANNE SÜTÜ AZALMASININ NEDENLERİ…

Bebeğin beslenmesinde büyük bir rol oynayan anne sütü, göğüslerdeki süt bezlerinin hareketlenmesiyle beraber kendini gösteremeye başlayacaktır. Belli bir süre sonunda göğüslerde dolup taşan sütler boşaltılmadığı zaman annenin kendisine ağrı ve acı gibi bazı sıkıntılar verecektir. Durum böyle olunca anneler birtakım çareler aramaya başlayıp bitkisel yöntemlerle azaltmaya çalışabilir. Anne sütü azaltmak için denenmiş bitkisel yöntemler neler? İşte anne sütü azaltan gıdalar…

Süt üretimini olumsuz etkileyerek anne sütünün azalmasına neden olan besinlerin başında maydanoz ve nane geliyor. Nanenin kokusu bile sütün verimini olumsuz etkileyerek bebeği emmekten vazgeçirebiliyor iken maydanoz, sütün artması için gerekli olan su tüketiminin vücut dışına atılmasına neden olur. Bu nedenle anneler mümkün olduğunca maydanoz tüketiminden uzak durmalıdır.

İçecek olarak ise Adaçayı bitkisinden yapılan çaylar, süt azaltacağından dolayı tavsiye edilmez. Özellikle de tüp bebek tedavisi uygulayan kimselerin kesinlikle tüketmemesi gerektiği söylenmektedir.

Sütünü bilerek azaltmak ya da kesmek isteyen anneler sirke ve limon olarak bu iki besini tüketebilir.

Nişasta unu ve nişastalı besinler de sütün azalmasına yol açacağından dolayı sütü yetersiz olan annelerin tüketmemesi gereken besin gruplarından biridir.

ANNE SÜTÜNÜ AZALTAN İLAÇLAR:

– Zayıflama ilaçları

– Doğum kontrol hapları

– Uyku ilaçları

– İdrar söktürücüler

– Nikotin

– Bazı burun açıcı ilaçlar

– Migren ilaçları

ANNE SÜTÜNE EN YAKIN SÜT HANGİSİ? ANNE SÜTÜ ARTTIRAN KÜR TARİFİ

Anne sütü yeni doğan bir bebeğin büyümesi ve gelişmesi için vücudunun ihtiyaç duyduğu tüm besin maddelerini bir arada bulundurduğundan dolayı uzmanlar, ilk 6 ay anne sütünün bebek için hayati bir öneme sahip olduğunu vurguluyor. Fakat bazı nedenlerden dolayı annenin sütünün azalması veya kesilmesi halinde anne sütüne en yakın olan keçi sütü verilebilir.

Yapılan araştırmalara göre içilebilir tüm sütlerin anne sütüyle karşılaştırılmasıyla inek ve koyun sütüne göre keçi sütünün anne sütüne en yakın süt olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda C vitamini bakımından anne sütü ile birebir özellikler taşıyan keçi sütü, sindirim rahatsızlığına ve ülser gibi hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir.

ANNE SÜTÜ ÇOĞALTAN BİTKİSEL KARIŞIM

MALZEMELER:

1 litre kaynamış su
3 poşet rezene çayı
50 gram elma
Yarım limon

HAZIRLANIŞI:

Kaynamış suyun içine rezene atıp 5 dakika demleyin. İçine limon ve elma dilimleri ekleyip 1 gece buzdolabında muhafaza edin.

Yumurta çeşitleri arasında en fazla vitamin ve kalori içeren bıldırcının insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? Bir bıldırcın yumurtasının 2 tane tavuk yumurtasından daha faydalıdır. Dünyanın birçok yerinde tüketilen ve popülerliği günümüzde giderek artan bıldırcın yumurtası artık hemen hemen her yerde satılmaktadır. Peki bıldırcın yumurtasının faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için vitamin deposu olan bıldırcın yumurtası hakkında merak edilenleri araştırdık.

Sülünler ailesine ait olan Bıldırcın kuşları iyi şartlarda ortalama 300 tane yumurta yapabilirler. Özel olarak beslenen bu kuş türlerinin etleri oldukça lezzetlidir. Aynı zamanda bu kuşların yumurtaları da yüzyıllardır tüketilir. Tam bir vitamin deposu olan bıldırcın yumurtası özellikle Asya ülkelerinde yemeklere lezzet katlamak için çiğ ya da pişirilerek kullanılır. Yüksek kalsiyum içeren bu yumurtalar vücudun fonksiyonel işlevini güçlendirir. Hatta Güney Kore’de bıldırcın yumurtası kaynatılıp paketlenerek marketlerde satılıyor. Özellikle çocuklara verilen bıldırcın yumurtası ince kabuğa sahiptir. Japon mutfağının vazgeçilmez malzemesidir. Çiğ olarak tüketildiği gibi pişmiş hali suşinin içerisine eklenir.  Bir misafire bıldırcın yumurtası ikram etmek Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da incelik olarak görülür. İçeriğinde D, A vitaminleri ve sodyum, potasyum ve kalsiyum bol miktarda bulunmaktadır. Eski çağlarda bu yumurta burkulmalar ve yaralanmalarda kabuğu ile beraber bölgenin üstüne kırılıp masaj yapılırmış. Bu bölgenin rahatladığına inanılırmış. 

BILDIRCININ FAYDALARI NELERDİR?

Gelişim çağındaki çocukların kemiklerinin daha sağlıklı büyümesini sağlar. Motor hareketleri için önemli olan kasların daha esnek olmasını destekleyerek ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ya da iltihaplanması gibi hastalıkları önler. 

Doğada bulunan en iyi D vitaminidir. Özellikle D vitamini eksikliği olanların düzenli tüketmesi gerekir. Aksi halde D vitamini eksikliği ciddi hastalıklara zemin hazırlar.

Gözün ihtiyacı olan A vitaminin yüzde 90’ını karşılar. Bunun yanı sıra vücudun ihtiyacı olan A vitaminini de karşılayarak cilt tabakasını ve organlardaki zarların yenilenmesini sağlar.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara özellikle kansere karşı vücudun direncini artırır. Yapılan araştırmalarda bıldırcın tüketen kişilerin kansere yakalanma olasılığının neredeyse hiç olmadığı gözlemlenmiştir.

Kemiklerin ihtiyacı olan kalsiyumu sağlayarak güçlenmesini destekler. ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ve romatizmal hastalıkların önüne geçer. Ürik asidi azaltarak kasların sağlığını korur. Vücudun ödem ve iltihaplanmasını önler. 

Gün içerisinde çevresel etkilerden dolayı artan metalleri vücuttan uzaklaştırmada oldukça etkilidir. Vücudu toksinlerden arındırarak yenilenme sürecine destek sağlar. 

Kalorisi yüksek olmasına rağmen tokluk hissi verdiğinden kilo vermede yardımcı olur. Enerji seviyesini yükselterek vücudun yağ bağlamasının önüne geçer. 

Cilt hastalıklarından en yaygın görülen egzamaya birebir fayda sağlar. Cilt yüzeyini parlatarak hücrelerin yapısını korur. Yaşlanmanın önüne geçer. Saç dökülmesi ve yıpranmasına birebir fayda sağlar. Cilt yüzeyine sürerek ya da tüketerek bu faydaları elde ede bilirsiniz. Banyo yapmadan bir saat önce bıldırcın yumurtasını saçınıza zeytin yağı ile karıştırıp sürün ve bekletin sonra yıkayın. 

Alerjik etkisi olmadığı gibi alerjiyi de önler. Bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden temizler. Vücudun enerji oranını artırır. Hastalıklara karşı direnci yükseltir. 

Kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının önüne geçer. Ancak aşırı tüketilmemesi gerekiyor. 

Sinir hücrelerini yatıştırıcı bir etkisi vardır. Bu sayede hep nörolojik hemde ruhsal hastalıklara iyi gelir. 

100 GRAM BILDIRCIN YUMURTASI;

Kalori – 158 gram

Toplam yağ – 11 gram

Kolesterol – 844 miligram

Sodyum – 141 miligram

Potasyum – 132 miligram

Karbonhidrat – 8 gram

Protein – 13 gram

BILDIRCIN YUMURTASI NASIL TÜKETİLİR?

Çiğ olarak tüketilmesi daha faydalıdır. Ancak uzmanlar sarı kısmındaki bir maddenin vücuttaki B vitaminlerini etkisizleştirdiğinden bu kısmın tüketilmemesi gerektiğini vurguluyor.. Bir bıldırcın yumurtasını bir bardağa kırın içine ayrıca süt ve bir kaşık bal ekleyerek karıştırın. Karışım öksürük ve alerjik reaksiyonlara oldukça iyi gelir. Ayrıca vücudu kuvvetlendirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Her gün bir bardak içmek yeterli olur.

BILDIRCIN YUMURTASININ ZARARLARI VAR MIDIR?

Yüksek kalori miktarına sahip olduğundan aşırı tüketimi esnasında kötü kolesterol seviyesinin yükselmesine yol açabilir. Bu da kalp damar sağlığını olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra böbrek üstü bezlerinin çalışma işlevselliğini düşürür. Kronik hastalığı olanlarda ise ilaçlarla beraber tüketildiğinde kötü etkilenebilir. Bir uzmana danışmadan tüketilmemesi gerekiyor.

Kuru incirleri değerlendirmek aynı zamanda şekersiz bir tatlı hazırlamak istiyorsanız incir uyutması tam size göre. Sadece iki malzemeyle hazırlanan incir uyutması geleneksel bir lezzet. Bir porsiyonu yalnızca 346 kaloriye denk gelen incir uyutmasını mutlaka sizler de denemelisiniz.

İncir uyutması, sadece  incir ve sütten yapılır.Şeker ilavesiz, sadece üç malzemeyle ve kuru incirin mayalanmasıyla hazırlanan incir uyutması evde kalan incirlerin değerlendirilmesinde muhteşem olacak. Şekersiz diye kalorisi az gibi düşünülen ancak diyette olanların dikkat ederek tüketmesi gereken bu tatlı Kastamonu yöresinde çok sık pişiriliyor. Tadı damaklarda kalan kıvamıyla göz kamaştıran incir uyutmasının tarifi bugünkü yazımızda bulabilirsiniz.

İNCİR UYUTMASI TARİFİ:

MALZEMELER

2,5 su bardağı süt
8 adet kuru incir

YAPILIŞI

Kuru incirlerin yumuşaması için öncelikle sıcak suyun içerisinde bekletin.

1 saat kadar beklettikten sonra küp küp doğrayın.

Daha sonra sütü tencereye alıp, ısıtın.

Yoğurt mayalama sıcaklığından bir tık daha sıcak olunca altını kapatın.

Sıcak sütten kepçeyle alınıp incirlerin üzerine koyup tahta kaşık yardımıyla iyice ezin.

İncirli süt karışımını bir kere karıştırın. Daha sonra kaselere paylaştırın.

Hazırlanan tatlıların üzerine streçleyip ya da tabak kapatıp üzerini temiz bir bezle örtün.

2 saat kadar bu şekilde bekletin. Üzerindeki bezi kaldırıp servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Hamur işi, un, su ve katı yağın yağsız veya şekerli olabilen bir hamurudur. Şekerli hamur işleri genellikle fırıncıların şekerlemesi olarak tanımlanır. Misafirlerinizi şaşırtmak istediğinizde pratik sadece 4 malzemeyle hazırlanan birbirinden enfes hamur işi tariflerinizde içeriğimize göz atabilirsiniz.

Hamur işi Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerindendir. Hem çay saatlerinde hem de ana yemeklerde servis edilen hamur işi kilo aldırsa da puf puf olmasıyla iştah kabartıyor. Yapımı zahmetli olduğu düşünenler için pratik ve bir o kadarda lezzetli üstelik sadece 4 malzemeden yapılan enfes hamur işi tariflerini bu yazımızda sıraladık. Aniden gelen misafirlerinize kolay bir şekilde hamur işi tarifi hazırlamak istiyorsanız mutlaka tariflerimizi denemelisiniz. 

PİZZA HAMURU TARİFİ:

MALZEMELER

Bir bardak ılık su 
2 bardak un 
Bir adet yaş maya 
Bir tutam tuz 

YAPILIŞI

Bu malzemelerin hepsini bir kabın içinde yoğurun ve 30 dakika mayalanması için bekleyin. Mayalandıktan sonra hamurun üstüne pizza malzemelerini dökerek fırına verin. 

ÇİĞ BÖREK TARİFİ:

MALZEMELER

Bir bardak ılık su 
2 bardak un 
Bir adet yaş maya 
Bir tutam tuz 
Bir kase lor peyniri 

YAPILIŞI

Malzemeleri yoğurun ve oluşan hamuru mayalanması için dinlendirin. Hamurdan küçük parçalar kopararak açın ve içlerini lor peyniri ile doldurun. Yağlı tava da kızartın. 

AÇMA TARİFİ:

MALZEMELER

Bir bardak ılık su 
2 bardak un 
Bir adet yaş maya 
Bir tutam tuz 
Susam 
Çörek otu

YAPILIŞI

Hamur malzemelerini bir kabın içinde karıştırın ve mayalanmaya bırakın. Bu işlemin ardından hamurdan parçalar koparın ve şekil verin. 180 derecede 30 dakika pişirin. 

KIZARMIŞ HAMUR TARİFİ:

MALZEMELER

Bir bardak ılık su 
2 bardak un 
Bir adet yaş maya 
Bir tutam tuz 

YAPILIŞI

Malzemelerin hepsini iyice yoğurun. Yoğurma işleminin ardından yağlı tavada kızartın. 

Afiyet olsun…

Geçmişi M.Ö 2000 yıllarına, Ortadoğuya dayanan ve savaş sırasında keşfedilen firik pilavı hem doyurucu hem de besleyici özelliğiyle adeta bayılacaksınız. İlk bakışta bulgur pilavına benzeyen firik pilavını mutlaka sizler de özellikle patlıcanlı yemeklerin yanında pişirmelisiniz. Peki firik pilavı nasıl yapılır? Firik pilavının içerisinde neler var? Öğrenmek için yazımıza göz atmalısınız.

Firik, freekeh veya farik, lezzetini oluşturmak için kavrulmuş ve ovalanmış yeşil durum buğdayından yapılmış bir tahıl ürünüdür. Levantine ve Kuzey Afrika mutfaklarından gelen bu tahıl, buğdayının doğduğu doğu Akdeniz Havzası ülkelerinin birçoğunda popüler kalan antik bir yemektir. Genellikle pilav olarak sofralara gelen firik, daha önce denemeyenlerin hoşuna gidiyor. Kendine has aroması ve Gaziantep’te mutlaka her sofrada bulunan Firik pilavının en kolay tarifi bugünkü yazımızda.

FİRİK PİLAVI TARİFİ:

MALZEMELER

1 su bardağı firik bulgur
1 adet kuru soğan
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı tereyağ veya margarin
2 yemek kaşığı zeytinyağı veya sıvı yağ
1 çay bardağı haşlanmış yeşil mercimek
1 çay kaşığı tuz, karabiber
1 tatlı kaşığı biber salçası
2 adet ince yeşil biber
2 su bardağı su

YAPILIŞI

Tencereye yağı koyup, rendelenmiş soğan ve sarımsaklarla beraber kavurun.

2- 3 dakika sonra salça ve tuzu ilave edip karıştırmaya devam edin.

En son firik ve mercimekleri kavurup suyunu ekleyin.

Güzelce kaynayan firik pilavının suyunu çekene kadar pişirin.

Pişen pilavı demlenince servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…