Şunun için etiket arşivi: Kadın

C vitamin deposu olan portakalın insan sağlığına birçok faydası olduğunu hemen hemen herkes bilir. Özellikle kış aylarında bağışıklığı güçlendiren en sağlıklı besinlerin başında gelir. Peki portakalın faydaları nelerdir? Her gün bir bardak portakal suyu içerseniz ne olur? Sizler için portakala dair bilinmeyenleri araştırdık. Haberin detayında portakala ve portakal suyuna dair her şeyi bulabilirsiniz.

İpek yolu zamanında Hindistan’dan tüm dünyaya yayılan portakal, melez bir meyve olduğu söylenir. Güneşte bekleme süresine göre tadı değişen bu lezzetli besin, sağlığa birçok faydası vardır. Cilt, ilaç ve kozmetik sanayilerinde kullanılan portakal yüksek miktarda B ve C vitaminleri barındırır. Uzmanlar özellikle sabah kahvaltısında tüketilmesini tavsiye ettikleri en sağlıklı meyve suyudur. İçerdiği folik asit bebeklerin gelişimine katkı sağladığından hamileliğin ilk 3 ayında düzenli tüketilmesinde fayda var. Reçel, suyu, çayı ve tatlısı yapılan portakalın kabuklarından esans kokusu elde edilir. Mevsim geçişlerinde hasar alan vücut sağlığına katkı sağlayan portakal özellikle cildin diri ve genç kalması için destek sağlayan besinlerin başında gelir. 

İŞTE PORTAKALIN FAYDALARI

Yüksek C vitamini içerdiğinden günde tüketilen iki orta boy portakal vücudun gün boyu ihtiyacı olan C vitamininin yüzde yüzünü karşılar. 

Vücudu tüm toksinlerden arındırarak hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Bunun yanı sıra tümör oluşumunu da önleyerek kanser riskini de sıfıra indirir. 

Düzenli tüketildiğinde bağırsaklardaki floransları dengeleyerek kum ve taş oluşumunu önler. Oluşan kum ve taşlarında dökülmesini sağlar. 

İçerdiği şeker kandaki şeker oranını olumlu etkilediğinden diyabet hastalarının da tüketebileceği meyveler arasındadır.

Toksinleri temizlediğinden artriti yanı eklemlerde oluşan iltihapları da önler. Böylece vücut iskeletinin sağlığını da olumlu etkiler. Eklem ve kemik ağrılarını en aza indirerek ileri yaşlarda görülme ihtimali olan rahatsızlıkların riskini de azaltır.

Yüksek lif sayesinde sindirimi kontrol eder. Metabolizmayı düzenler böylece kilo vermede yardımcı olur. İçerdiği lif aynı zamanda mide hastalıklarına da iyi gelir.

Kahvaltıdan önce tüketilen bir bardak portakal suyu gün boyu yorgunluk ve stres gibi rahatsızlıkların yaşanmasını azaltır. Aynı zamanda folik asit içerdiğinden beyin sağlığına da olumlu katkılar sağlar.

 Öksürük, astım, bronşit, göğüs gerginlik ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda uzmanların tüketilmesi gerektiğini vurguladığı en önemli besinlerin başında gelir. 

Portakal kabukları yüzyıllardan beridir güzellik ürünlerinde ve kürlerinde kullanılır. Böylece cildin dermis tabakasına kadar inerek deforme olmuş hücreleri yeniler. Kırışıklık ve yaşlanmayı önleyerek vücuttaki genç hücrelerin sayısını artırır. Aynı zamanda ciltte parlaklık ve gerginlik oluşmasını sağlar. Cildin pH ve yağ dengesini korur.

Portakal suyunu kullandığınız şampuana ekleyerek parlak ve güçlü saçlar elde edebilirsiniz. Portakal suyu saçlarınızın köklerini de besleyerek daha gür çıkmasını destekler.

PORTAKAL ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?

Kurutulan 10 portakal kabuğunu kaynamış 3 bardak sıcak suya koyunuz 10 dakika demledikten sonra tüketiniz. Ya da portakal kabuklarından hazırlanan tozları satın alarak da çayını yapıp tüketebilirsiniz. 

Anadolu mutfağının eski baharatlarından biri olan mercimek otu İpek yolu ile Bulgaristan’dan tüm dünyaya yayıldı. Her ne kadar Bulgarlıların kullandığı bir ot gibi görünse de yüzyıllardır Anadolu topraklarında karma halde kullanılmıştır. Yöresel birçok ismi olan mercimek otu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki mercimek otunun (Çıbrıka) faydaları nelerdir? Mercimek otu nerelerde kullanılır? Haberin detayında çıbrıkaya yani mercimek otuna dair her şeyi bulabilirsiniz.

Bulgar mutfağında sıkça tüketilen mercimek otu aslında Anadolu mutfağında yemeklere lezzet katmak için baharat şeklinde kullanılır. Göç olayları sınır değişikliklerinden kaynaklı Bulgaristan’a özel gibi görünse de ot yüzyıllardır bu topraklarda tüketilir.  Mercimek otu, çubritsa, çıbrıka, çibriska, çubriza, geyikotu ve zater gibi isimlerle de bilinir. Nane ve kekik ailesine bağlı olduğu bilinen mercimek otu, evde de yetiştirilebilir. Kurutularak baharat haline getirilir. Her öğünde yemeklere lezzet katmak için kullanılır. Kendine has bir kokusu ve tadı vardır. Göçmen yemeklerinin olmazsa olmasıdır. Trakya ve Marmara topraklarında sıklıkla yetişir. Kırıkkale’de yemeklerde daha sık kullanıldığı için yetiştirilmesi sıklıkla yapılır. Tohum ekildikten sonra fideleri büyür ve eflatun renginde çiçekler açar. Çiçeklenme döneminde kökleri ile beraber toplanıp kurutulur. Öğütülerek tüketime hazır hale getirilir. İçeriğinde kekik gibi güçlü antibakteriyel maddeler barındırır. Özellikle ödem atmada güçlü bir ottur.

MERCİMEK OTUNUN (ÇIBRIKA) FAYDALARI NELERDİR?

Çeşitli hastalıklardan ötürü vücutta oluşan ödem gibi rahatsızlıkları atmada güçlü bir ottur. İltihabı temizleyerek özellikle kemik ve kas sağlığını da olumlu etkiler. 

Hazımsızlık sorunu yaşayan kişilerin kahvaltıda mutlaka tüketilmesi önerilir. Özellikle alternatif tıp uzmanları mercimek otunun sindirimi rahatlattığını vurguluyor. Bağırsaklardaki besin atıklarını temizleyerek daha sağlıklı çalışmasını destekler.

Mevsim geçişlerinde artan hastalıkları önlemek için özellikle çorbalara eklenerek tüketilmesi tavsiye edilir. Bu sayede bağışıklığı güçlendirerek vücudun enerji oranını artırır.

İdrar hastalıkları toplumda hemen hemen herkesin yaşadığı sağlık sorunlarından biridir. Bu sorun beraberinde böbrek ve mesane de taş oluşumuna da neden olur. Bunun önüne geçmek için hem vücudun sıvı oranını artırmak gerekir. Hem de idrarı söktürmek. Mercimek otu bu bakımından etkili otlardan biridir. Kaynamış bir bardak suyun içine bir tatlı kaşığı mercimek otu atıp biraz limon sıkarak her gün bir bardak tüketmekte fayda var. 

– Kandaki enfeksiyonlu hücreleri de atmada etkili olduğu bilinir. 

MERCİMEK OTU NERELERDE KULLANILIR?

Et ve tavuk yemeklerinin soslarında kullanılır. Hem lezzetini hem de faydasını artırır.

Salatalarına sos eklemeyi sevenler için zeytin yağı ile karıştırılarak eklenebilir.

Özellikle kahvaltılarda zeytin peynir domates salatalık gibi besinlerin üzerine serpilebilir.

Kahvaltıda tereyağı tüketmeyi sevenler içinde lezzetini artıracak bir ottur.

Poğaça ve böreklere lezzet katmak içinde kullanılabilir. 

2019 sonbahar sezonunda en çok tercih edilen parça yağmurluklardır. Çoğunlukla koyu renklerin tercih edildiği bu dönemde, seçeceğiniz doğru ayakkabı modeli ve renkler, istenilen sonbahar şıklığının elde edilmesini sağlayacaktır. Tesettür modasında da oldukça sık görülen 2019 sonbahar yağmurluk modelleri nasıldır? İşte yağmurluklarınızla uygulayabileceğiniz tesettür kombinleri ve en trend yağmurluk modelleri.

Sonbahar demek aynı zamanda yağmur demektir. Böyle havaların hakim olduğu bir dönemde de, en çok tercih edilen yağmurluklardır. Özellikle tesettür modasında oldukça tercih edilen yağmurluklar, doğru şekilde kombinlendiği zaman; istenilen şıklığın oluşturulmasını sağlar. Peki tesettür giyimler için, en şık yağmurluk kombinleri nasıl olur? Sizler için hem yağmurluk kombin önerilerine hem de 2019 yağmurluk modellerini, tek bir içerik içerisinde yer verdik.

YAĞMURLUK KOMBİN ÖNERİLERİ

Sonbaharın esintisini en iyi karşılayan parça, yağmurluklardır. Sizlere önereceğimiz kombin önerileri, sonbaharı yağmurluklarınızla daha şık karşılamanızı sağlayacaktır. Öyleyse şimdi, sonbahara özgü yağmurluk kombin önerilerine yakından bakalım:

Yağmurlu havalarda siyah renk, koyu bir ton olarak en çok dikkat çeken ve tercih edilecek olan renklerdendir. Siyah yağmurluklarınızı, bir çizme ile uyumlu bir şekilde kombinleyebilirsiniz. Eğer çoğunlukla koyu renklerden oluşan çizmeleri tercih etmek istemiyorsanız, siyahın tamamlayıcı renklerinden birini taşıyan bir spor ayakkabı kullanabilirsiniz.

Kahve tonları da eflatun, bordo gibi tonlar da sonbahar için oldukça beğenilen renklerdendir. Daha soft bir görünüm oluşturmak isterseniz, kahverengiye yakışan turuncu vb. tonların yer aldığı bir bot ya da çizme, eşarp bununla birlikte kiremit rengi bir pantolon istenilen şıklığı oluşturacaktır.

Bir hareketlilik kazanmak için de eşaplarınızı hareketli, desenli modellerden yana tercih edebilirsiniz. 

2019 YAĞMURLUK MODELLERİ

ZARA: 200 TL – 300 TL

ZARA: 500 TL – 500 TL

H&M: 229 TL

KOTON: 140 TL – 230 TL

BERSHKA: 200 TL

TRENDYOL: 65 TL – 106 TL

Kalbin yeteri miktarda kanı pompalayamamasının hastalığa neden olabileceğini biliyor musunuz? Kalbin kanı etkili dağıtmamasına neden olan hastalık konjestif kalp yetmezliğidir. Peki konjestif kalp yetmezliği nedir? Konjestif kalp yetmezliğinin belirtileri nelerdir? Sizler için çeşitli hastalıklara neden olan konjestif kalp rahatsızlığı hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında hastalığa dair her şeyi bulabilirsiniz.

Anne karnında itibaren yaşam belirtisi olan kalp atışları, vücudun sağlıkla geliştiği anlamına gelir. Diğer organlar damarlar kalp etrafında işlevselliklerini artırır. Kalp vücuttaki kan akımını sağlar. Bu akım sayesinde beyin gelişimi bile etkilenir. Vücudun fiziksel aktivitesi artıkça kalbin atış hızı da artar. Bu yüzden vücuttaki en güçlü kaslar kalpte bulunur. Ancak kalp kaslarının çeşitli sebeplerden ötürü zayıflaması ile kalbin kanı alıp pompalayamamasına neden olur. Buna da konjestif kalp yetmezliği nedir. Hastalık hemen hemen herkes de görülme ihtimali yüksektir. Konjestif kalp yetmezliğine neden olan temel etken koroner kalp hastalığıdır. Bu hastalıkta sağlıksız beslenme, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, fiziksel hareketsizlik, sigara, yüksek tansiyon ve dengesiz kilo alımı neden olur. İleri yaşlarda sıkça rastlanan bir hastalık olan kalp yetmezliğinde kalp yeteri kanı pompalamadığında el ve ayaklarda şişme görülür. 

KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

Kandaki artan basınç kalbin daha hızlı atmasına bu da kasların çabuk yorulmasına yıpranmasına neden olur. Bu durum genellikle yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklarda ortaya çıkar.

Kalbin kapaklarında yaşanan her hangi bir deforme kalbin kanı geri pompalamasına sebebiyet verir.

Doğum sırasında meydana gelen kusurlu kalpten dolayı kalp yetmezliğinin yaşanma ihtimali artar.

Vücudun genelindeki kaslarda kalınlaşma, büyüme ve sertleşme gibi yapısal değişiklikler de neden olur.

Vücudun enfeksiyon kapması nedeniyle de yaşanan kalp kası iltihabı da zemin hazırlayan bir diğer nedendir. 

Aynı zamanda kişide anemi, enfeksiyon, böbrek yetmezliği ve akciğer hastalıklarının da bulunması kalp yetmezliğine davetiye çıkarır.

KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kalp atışlarında dengesizlik

Azalan iştaha rağmen kilo alma

– Göğüste ve sol kolda uyuşma

Vücudun hızla yağ biriktirmesi 

Boğazda sürekli kuruluk öksürme buna bağlı ağrılar

Sindirim sisteminin yeterli çalışmamasından ötürü kabızlığın artması

Yemek sonrası karında hazımsızlık ve şişkinlik yaşanmasına artış

El ve ayaklarda ödem birikmesi

Vücut hareketlerinde azalma

Fiziksel hareketler sonrası artan yorgunluk gibi durumlar kalp yetmezliği belirtilerindendir.

KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Öncelikle hastalığa neden olan durumlar tespit edilir. Altta yatan hastalıkların tedavisi ile berbaer kalbin kasları güçlendirici ilaç tedavisi uygulanır. İleri olan kişilerde kalp pili yerleştirilerek atışlar kontrol altına alınır. Hastalık kalp kapaklarından kaynaklı yaşanıyorsa kapakların değişmesi için cerrahi müdahalede bulunulur. Ayrıca kalbin damarları kontrol edilir. Sodyum kan akışını hızlandırdığından sodyum ve su miktarları dengelenmeye çalışılır. En son müdahalesi ise kalp naklidir. 

KALBİNİZİ KORUMAK İÇİN İSE;

En sık ölüm nedenleri kalp hastalıklarından ortaya çıkar. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Sinan Coşkun Turan kalp sağlığını koruyan temel maddeleri saydı;

Gece uykusu kalp sağlığını oldukça olumlu etkiler.

Ruhsal sorunlar aşırı stres gibi durumlarda mutlaka rahatlama çalışmaları yapılmalı gerekirse de destek alınmalıdır.

Kötü alışkanlıklardan uzak durarak yeşillik ve kırmızı et tüketimi sağlanmalı.

Diyetle vücudun yağlarını yakmak yerine düzenli yürüyüş ve sağlıklı beslenilmeli.

Besinleri kalori miktarlarına göre değil sindirimi nasıl etkilediğine dikkat edilerek tüketilmesi kalp sağlığını olumlu etkiler. 

2019 sonbahar sezonunda en çok tercih edilen parça yağmurluklardır. Çoğunlukla koyu renklerin tercih edildiği bu dönemde, seçeceğiniz doğru ayakkabı modeli ve renkler, istenilen sonbahar şıklığının elde edilmesini sağlayacaktır. Tesettür modasında da oldukça sık görülen 2019 sonbahar yağmurluk modelleri nasıldır? İşte yağmurluklarınızla uygulayabileceğiniz tesettür kombinleri ve en trend yağmurluk modelleri.

Sonbahar demek aynı zamanda yağmur demektir. Böyle havaların hakim olduğu bir dönemde de, en çok tercih edilen yağmurluklardır. Özellikle tesettür modasında oldukça tercih edilen yağmurluklar, doğru şekilde kombinlendiği zaman; istenilen şıklığın oluşturulmasını sağlar. Peki tesettür giyimler için, en şık yağmurluk kombinleri nasıl olur? Sizler için hem yağmurluk kombin önerilerine hem de 2019 yağmurluk modellerini, tek bir içerik içerisinde yer verdik.

YAĞMURLUK KOMBİN ÖNERİLERİ

Sonbaharın esintisini en iyi karşılayan parça, yağmurluklardır. Sizlere önereceğimiz kombin önerileri, sonbaharı yağmurluklarınızla daha şık karşılamanızı sağlayacaktır. Öyleyse şimdi, sonbahara özgü yağmurluk kombin önerilerine yakından bakalım:

Yağmurlu havalarda siyah renk, koyu bir ton olarak en çok dikkat çeken ve tercih edilecek olan renklerdendir. Siyah yağmurluklarınızı, bir çizme ile uyumlu bir şekilde kombinleyebilirsiniz. Eğer çoğunlukla koyu renklerden oluşan çizmeleri tercih etmek istemiyorsanız, siyahın tamamlayıcı renklerinden birini taşıyan bir spor ayakkabı kullanabilirsiniz.

Kahve tonları da eflatun, bordo gibi tonlar da sonbahar için oldukça beğenilen renklerdendir. Daha soft bir görünüm oluşturmak isterseniz, kahverengiye yakışan turuncu vb. tonların yer aldığı bir bot ya da çizme, eşarp bununla birlikte kiremit rengi bir pantolon istenilen şıklığı oluşturacaktır.

Bir hareketlilik kazanmak için de eşaplarınızı hareketli, desenli modellerden yana tercih edebilirsiniz. 

2019 YAĞMURLUK MODELLERİ

ZARA: 200 TL – 300 TL

ZARA: 500 TL – 500 TL

H&M: 229 TL

KOTON: 140 TL – 230 TL

BERSHKA: 200 TL

TRENDYOL: 65 TL – 106 TL

Karadeniz yöresine ait muhteşem lezzetlerden biri olan bir tarifi daha sizlerle tanıştırıyoruz. Turlu kavurması, kokusu lezzeti ve yanında mısır ekmeğiyle afiyetle tüketebileceğiniz turşu kavurmasının pratik tarifine bugünkü yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Karadeniz’in vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan fasulye turşusu kavurması bir kez tadına bakanları kendine hayran bırakıyor. Karadeniz’de hemen hemen her evde sıkça yapılan, yerine göre akşamları ana yemek yerine yenilen, yerine göre ise kahvaltı sofralarının baş tacı olan turşu kavurması, çoğunlukla fasulye olarak biliniyor. İsteğe göre karışık turşunun da kavurması yapılabilecek bu enfes lezzet, günün her saatine uyum sağlıyor. Siz de evinizde Karadeniz mutfağından lezzetlerle sofralarınızı süslemek istiyorsanız mutlaka tarifimize göz atmalısınız.

TURŞU KAVURMASI TARİFİ:

MALZEMELER

Kavurmalık fasulye turşusu
2 adet soğan
Yağ

YAPILIŞI

Turşuyu çıkarıp, suyun içerisinde fazla tuzunun gitmesi için bekletin.

Daha sonra tavaya yağı alıp, kızartın. Üzerine piyazlık doğranmış soğanları ilave ederek, turşularla beraber kavurun.

Yarım çay bardağı suyla pişirin. 

Hafif kaynadıktan sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Hicri takvime göre her yıl Muharrem ayının 10. gününde evde pişirilen aşure tatlısı, dayanışmanın sembolüdür. Bu yıl 9 Eylül’e denk gelen aşure gününde kazanlar kaynar ve komşulara dağıtılır. Türk mutfağında çok önemli yere sahip olan aşureyi en güzel ve en lezzetli haliyle sofralarınıza getiriyoruz. Pratik aşure evde nasıl yapılır? Püf noktaları nelerdir? Aşurenin faydaları nelerdir? öğrenmek için içeriğimize göz atın.

Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan ve eki zamanlarda birçok malzemenin bir araya getirilmesiyle yapıldığı için toplumu simgelediği söylenen lezzetli bir tatlıdır. Birbirinden farklı malzemelerin pişirilerek enfes bir lezzete dönüşmesi; toplumdaki insanları temsil ettiği söylenir. Buğday, nohut gibi baklagil taneleri ile kuru yemişlerin bir araya getirilip şekerle kaynatılması sonrasında yapılan aşure, etimolojik olarak incelendiğinde İbranice kökenli bir kelimedir. Bu kelimenin orijinali “aşura” olarak da bilinmektedir.Aşure, aynı zamanda sayı olarak on anlamına gelen bir kelimedir. Bu anlamı, Hicri takvimdeki Muharrem ayının onuncu gününe denk gelmesinden kaynaklanmaktadır. Her yıl Muharrem ayının belirli bir haftasında ise aşureler yapılıyor ve dost, komşu, aile vb. ile paylaşıyor. Siz de bu yıl kendi ellerinizle enfes bir aşure pişirmeye ne dersiniz? Türk mutfağının lezzetli tariflerinden biri olan aşurenin, sindirimi kolaylaştırdığı, Omega-3, demir, çinko, kalsiyum gibi vitamin ve mineraller içerdiği uzmanlar tarafından açıklandı. Faydalarından püf noktalarına kadar aşure hakkında tüm detayları bulabileceğiniz yazımızı mutlaka incelemelisiniz.

AŞURE TARİFİ:

MALZEMELER

1 su bardağı kuru fasulye
1 su bardağı nohut
yarım kilo buğday
1 su bardağı kuru üzüm
12 adet kuru kayısı
2 küçük portakal
12 adet kuru incir
yarım çay bardağı kuş üzümü
5 adet karanfil
3 su bardağı toz şeker
1 su bardağı fındık( Piştikten sonra)

Üzeri için;

1 buçuk su bardağı ince öğütülmüş fındık
İsteğe göre tarçın
İsteğe göre doğranmış kuru kayısı
İsteğe göre ayıklanmış nar

YAPILIŞI

Bir gece öncesinde fasulye ve nohutu  ayrı kaplarda ıslatın ve üzerilerine tuz ekleyin. Ayrıca bir gece önceden de buğdayı tencereye su ekleyerek az kaynatın.

Önceden ıslattığınız nohut ve fasulyeyi aynı tencereye koyup kaynatın. Daha sonra buğdayı ekleyin.

Buğdayı da ekledikten sonra hepsinin üzerini örtecek şekilde su ekleyin ve karıştırmaya devam edin.

Biraz piştikten sonra üzerine doğradığınız kayısıları, üzümü, şekeri, kuş üzümünü, karanfili, portakal kabuklarını ekleyip karıştırın ve orta ateşte pişirmeye bırakın.

Koyulaşmaya başlayan aşurenin altını kapatın. Sonra kaseleri hazırlayın. Kaşık yardımıyla kaselerin içine eşit miktarda koyun. Koyduktan sonra üzerini süslemek için kuru kayısıları küçük doğrayın.

Kaselerin üzerine kuru kayısı, tarçın, çekilmiş fındık ve nar tanelerini koyup istediğiniz gibi süsleyip servis edebilirsiniz.

AŞURE YAPMANIN PÜF NOKTALARI NELERDİR?

Aşure de kullanacağınız nohut, fasulye ve buğdayı bir gece önceden suda bekletin.Bir gece önceden beklettiğiniz bakliyatlar aşure yaparken işinizi kolaylaştırıyor. 

Bir gece önceden suya koyacağınız bakliyatların suyu için mutlaka içme suyunu kullanın. Ertesi gün bakliyatlara kullandığınız suyu süzmeyi unutmayın.

Aşureyi yapacağınız gün nohut, fasulye, buğday bütün bunları ayrı tencerelerde orta ateşte haşlayın. Kuş üzümü, kuru üzüm, kayısı ve kuru inciri bakliyatları haşlayıp suyu süzdükten sonra ekleyin ki su rengi koyulaşmasın.

Aşureye pişmeye yakın portakal kabuğu koymak istiyorsanız rendelerken portakalın beyaz olan yerine rendeyi vurmamaya çalışın. Eğer orayı da rendelerseniz aşure tadı biraz acı olabilir. 

Aşurenin renginin beyaz olmasını isterseniz bunun için bir tutam pirinç veya biraz oda sıcaklığında beklemiş süt ekleyebilirsiniz.Aşurenin kıvamının çok koyu olduğunu fark ederseniz hemen su ilave edin. Şeker gerekiyorsa da tadına baktıktan sonra bir miktar şeker ekleyin.

Aşurenin içine şekeri en son aşurenin piştiğini anladığınız zaman ekleyin. Koyduktan sonra şekerin yanmaması için sürekli karıştırmaya devam edin.

AŞURENİN FAYDALARI NELERDİR?

Yeterli miktarda tüketilen aşure, çocukların günü enerjik bir şekilde geçirmesi ve sağlıklı büyümelerinde önemli bir rol oynuyor. Özellikle Söğüt eksikliğini gideriyor. 

Aşurenin içerisinde bulunan baklagiller, bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olarak, bol miktarda demir ve çinko içerir.

Hayvansal yağ içermeyen bu lezzet asla kolestrol içermez.Tamamen meyvelerden hazırlandığı için B2, B1, C, A vitamininin yanı sıra bol miktarda demir, çinko, fosfor, kalsiyum ve sodyum vardır.

Aşurede bulunan tüm malzemelerin bitkisel olduğundan kalp ve damar sağlığına karşı vücudu korur. Özellikle emziren annelerin tüketmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar aşurenin süt yapıcı olduğunu da söylüyor.

Sürekli ishal iseniz ve kusma hissine sahipseniz dikkat bu virüsü kapmış olabilirsiniz. Son zamanlarda artan norovirüsü kişinin adeta yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Peki Norovirüs nedir ve hangi hastalıklara neden olur? Norovirüsü enfeksiyonuna dair bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Haftalarca kişinin hasta olmasına neden olan norovirüsü hakkında merak edilenler haberin detayında…

İngiltere’de ortaya çıkıp tüm Avrupa’ya yayılan norovirüsü kişiden kişiye bulaşma riski vardır. Bu nedenle de hızla yayılmaktadır. Virüs mide ve bağırsaklara tutunarak artar. Organların işlevini bozarak ciddi sorunlara neden olur. Virüs yerleştikten sonra bir kaç güne kendini gösterir. Hastalık erken tedavi edildiğinde bir haftaya düzelir. Ancak geç teşhiste sindirim ve metabolizma ciddi hasar alır. Salgın ortak alanlarda artar. Ağız yolu ile bulaşarak mide ya da bağırsaklara yerleşir. İleri dönemlerde kronik bağırsak hastalıklarına sebebiyet verir. Hastalığın  şiddeti kişinin bağışıklığına bağlı da gelişir. Bağışıklığı düşük olan kişilerde hastalık daha çabuk ilerler. 

DENİZ ÜRÜNLERİ VE DONDURULMUŞ GIDALARA DİKKAT!

Virüs soğuğa dayanıklı olduğundan deniz ürünleri ya da dondurulmuş gıdalarda etkinliğini korur. Yapılan araştırmalarda özellikle Avrupa da deniz ürünleri ve donmuş gıdalardan kaynaklı virüsün artığı tespit edilmiştir. Ayrıca uzmanlar sebze ve meyvelerin sirkeli suda iyice yıkaması gerektiğini çeşme suları yerine hazır suların tüketilmesini öneriyor. Çok az miktarda bile virüs vücuda yerleştiği anda çoğalma riski vardır.

NOROVİRÜSÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?

2 günde kuluçka dönemi biten virüs bulantı, kusma, ishal, yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı gibi gribal enfeksiyona benzer belirtiler gösterir. Yaşlılarda, bağışıklığı zayıf olanlarda ve çocuklar arasında hızla yayılır. Zamanla vücudun direnci düşer. Ayrıca vücut hızla sıvı kilo kaybına uğrar. Zamanına müdahale edilmediğinde kalp, şeker ve kronik böbrek yetmezliği gibi hastalıklara zemin hazırlar. Hastanın vücudundaki sıvının yanı sıra tuz kaybı da yaşanır. Azalan tuz miktarı tiroidlerin işlevselliğini bozar. Hastalığın nen yaygın belirtisi ishaldir.

NOROVİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ NEDİR? NOROVİRÜSÜNDEN NASIL KORUNUR?

Antibiyotik tedavi uygulanır. Kişinin bağışıklığı virüse karşı güçlendirilir. Özellikle antioksidan besinler bu dönemde sıklıkla tüketilmesi tavsiye edilir. İshal ve kusma durumları damar yolu ile sıvı verilerek şiddetleri azaltılır.

Kişisel bakım düzenli yapılmalıdır.

Besinler tüketilmeden bolca yıkanmalıdır.

Toplu alanlarda gerekmedikçe yemek yenilmemelidir.

Dışarıdan gelir gelmez eller iyice dezenfekte edilmelidir.

Sürekli sıvı ve bol bol C vitamini tüketilmelidir.

Her gün çamaşır suyu ile toplu alanlar temizlenmelidir.

Hastalığa yakalanmış kişi ile tedavi bitmeyene kadar temas edilmemelidir.

Tıp literatüründe Nörogelişimsel bozukluk olarak geçen otizm, bazı kişilerin bazı olaylar sonucunda üstün performans sergilemesi ile günümüzde pek bilinmeyen ‘Savant sendromu’ karşımıza çıkmaktadır. Peki Savant sendromu tam olarak nedir? Kore dizilerinden uyarlanan ‘Mucize Doktor’ dizisindeki Savant sendromlu deha Ali’nin durumu ile merak edilen Savent sendromunun otizm ile ilişkisi nasıldır? Savant sendromu nasıl anlaşılır? Otizm ile Down sendromunun temel farkları…

Toplum içerisinde Down sendromu ya da otizm kadar bilinir olmayan Savant sendromu, herkeste görülmez iken bazı kişilerin bazı durumlarında ortaya çıkan üstün zeka durumudur. Ciddi dereceli bir zihinsel engelli kişinin kendisinden beklenen performasın üst düzeye ulaşması yani yeteneklerinin olması Savant sendromunun belirtisidir. Savant sendromu durumuna sahip insanların ortalama yarısının otizm bozukluğu, diğer yarısının da tip gelişimsel bozukluklar ile meydana gelip, zeka azlığı ya da merkezi sinir sisteminden dolayı oluştuğu düşünülüyor. Yetenekli oldukları alanların çoğunluğu hafıza kısmıyla ilgili olmakla beraber çeşitli alanlarda kendini gösterebilir. Mesela normal bir insan matematik hesaplaması yaparken kaleme kağıda ihtiyaç duyarken Savant sendromlu kişiler hiç düşünmeden bile hesaplama yapabilir ya da herhangi bir tarihin hangi güne denk geldiğini anında söyleyebilir. ”Üstün zeka durumu” olarak ifade edebileceğimiz Savant sendromunun ne demek olduğunu sizler için araştırdık. Peki Savant sendromu nedir? Savant sendromu nasıl anlaşılır? Savant sendromu ve otizm ilişkisi nasıl? Otizm ile Down sendromunun farkları haberin detaylarında…

SAVANT SENDROMU NEDİR? SAVANT SENDROMU KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ

Üstün zeka özellikleri gösteren Savant sendromu kişilerin yarısı otistiktir. Bilinen otistik savant hastalarının bazılarında beynin sol tarafında sıradışılık görülür. Bazılarında ise hasta normal görünümdedir. Savant sendromuna sahip bir çocuğun yeteneklerine bakıldığında üst derece performans gözlendiğinden dolayı bu durumun olumsuz bir etkisinin olup olmadığı henüz net olarak gözlemlenmemiştir.

Tıpta Savant sendromu kişilerin yeteneklerinin olduğu alanlarda ilerletilmesinin çocuğun altta yatan gelişimsel bozuklukların tedavisi için olumlu olacağı düşünülmektedir.

SAVANT SENDROMU NASIL ANLAŞILIR? SAVANT SENDROMU İLE OTİZMİN BAĞLANTISI…

Çoğunlukla hafızayı kapsayan yeteneklerin görüldüğü Savant sendromu, doğum esnasındaki bazı gelişimsel anomaliler sonucunda meydana gelerek çocukluk evresinde ortaya çıkmaktadır. Edinsel savant sağlıklı gelişen kimselerde bebeklik, çocukluk veya yetişkinlikte görülen kafa travması veya merkezi sinir sistemi travması sonrası oluşabilir. Üstün zeka özelliklerinin baskın olduğu Savant sendromunun otizm ile bağlantısı olduğu için Otistik savant terimi daha yaygın kullanılmaktadır.

Araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, ”Savant” terimi ilk kez 1887`de J. Langdon Down (Down sendromuna adını veren doktor) tarafından kullanıldı. Otistik çocukların hafıza, müzik, sanat gibi alanlarda kabiliyetli olmaları nedeniyle ‘Savant’ tanımı kullanılmıştır.

SAVANT SENDROMUNU ELE ALAN MUCİZE DOKTOR DİZİSİ OYUNCULARI:

The Good Doctor dizisinden uyarlama olarak Fox TV’de ekranlarda yayınlanmaya başlayan ‘Mucize Doktor’ dizisi ilk bölümünden itibaren konusu ile dikkat çekerek oldukça beğenildi. Öncesinde Bir Litre Gözyaşı gibi hastalık konularını ele alan dizileri de uyarlayan MF Yapım bu defa ‘Mucize Doktor’ olarak ilgi çekti.

Otizm ve Savant sendromu olan deha ali doktorun oldukça farklı hikayesi tüm izleyenlerde merak uyandıracak. Güçlü isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosunda ise Onur Tuna, Murat Aygen, Sinem Ünsal, Özge Özder, Hazal Türesan, Bihter Dinçel, Fırat Altunmeşe, Korhan Herduran ve Reha Özcan gibi isimler yer almaktadır.

Perşembe akşamları saat 20.00’da Fow TV ekranlarında…

OTİZM İLE DOWN SENDROMU NASIL ANLAŞILIR? OTİZM İLE DOWN SENDROMUNUN FARKLARI

Otizm spektrum bozukluğu ile Down Sendromu rahatsızlığı, her ne kadar aynı hastalıklarmış gibi görünseler de gerçekte öyle değildir. Peki bu iki rahatsızlığa sahip olan çocukları birbirlerinden ayıran özellikler neler? İşte cevabı…

Otizm ve Down Sendromu arasındaki farklar

1- Otizm rahatsızlığına sahip çocuklarda fiziki olarak belirgin özellikler görülmez iken, Down Sendromlu çocuklar kısa boylu, çekik gözlü, yassı kafalı ve ince dudaklıdır.

2- Otizmli çocuklar davranış bozukluklarını daha sık gösterirken, Down Sendromlu çocuklar daha kolay iletişim kurabilirler.

3- Down Sendromu anne karnında belirlenebiliyor iken, otizm yaşamın ilk üç yıl içerisinde kendini gösteriyor.

4- Otizm erkek çocuklarında daha sık görülürken, Down Sendromunda cinsiyet ayırt etmez.

5- Down Sendromunun nedenleri arasında genetik faktörler etkili iken otizmde net olarak bilinmez.

Tıp literatüründe Nörogelişimsel bozukluk olarak geçen otizm, bazı kişilerin bazı olaylar sonucunda üstün performans sergilemesi ile günümüzde pek bilinmeyen ‘Savant sendromu’ karşımıza çıkmaktadır. Peki Savant sendromu tam olarak nedir? Kore dizilerinden uyarlanan ‘Mucize Doktor’ dizisindeki savant sendromlu deha Ali’nin durumu ile merak edilen Savent sendromunun otizm ile ilişkisi nasıldır? Savant sendromu nasıl anlaşılır? Otizm ile Down sendromunun temel farkları…

Toplum içerisinde Down sendromu ya da otizm kadar bilinir olmayan Savant sendromu, herkeste görülmez iken bazı kişilerin bazı durumlarında ortaya çıkan üstün zeka durumudur. Ciddi dereceli bir zihinsel engelli kişinin kendisinden beklenen performasın üst düzeye ulaşması yani yeteneklerinin olması Savant sendromunun belirtisidir. Savant sendromu durumuna sahip insanların ortalama yarısının otizm bozukluğu, diğer yarısının da tip gelişimsel bozukluklar ile meydana gelip, zeka azlığı ya da merkezi sinir sisteminden dolayı oluştuğu düşünülüyor. Yetenekli oldukları alanların çoğunluğu hafıza kısmıyla ilgili olmakla beraber çeşitli alanlarda kendini gösterebilir. Mesela normal bir insan matematik hesaplaması yaparken kaleme kağıda ihtiyaç duyarken Savant sendromlu kişiler hiç düşünmeden bile hesaplama yapabilir ya da herhangi bir tarihin hangi güne denk geldiğini anında söyleyebilir. ”Üstün zeka durumu” olarak ifade edebileceğimiz Savant sendromunun ne demek olduğunu sizler için araştırdık. Peki Savant sendromu nedir? Savant sendromu nasıl anlaşılır? Savant sendromu ve otizm ilişkisi nasıl? Otizm ile Down sendromunun farkları haberin detaylarında…

SAVANT SENDROMU NEDİR? SAVANT SENDROMU KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ

Üstün zeka özellikleri gösteren Savant sendromu kişilerin yarısı otistiktir. Bilinen otistik savant hastalarının bazılarında beynin sol tarafında sıradışılık görülür. Bazılarında ise hasta normal görünümdedir. Savant sendromuna sahip bir çocuğun yeteneklerine bakıldığında üst derece performans gözlendiğinden dolayı bu durumun olumsuz bir etkisinin olup olmadığı henüz net olarak gözlemlenmemiştir.

Tıpta Savant sendromu kişilerin yeteneklerinin olduğu alanlarda ilerletilmesinin çocuğun altta yatan gelişimsel bozuklukların tedavisi için olumlu olacağı düşünülmektedir.

SAVANT SENDROMU NASIL ANLAŞILIR? SAVANT SENDROMU İLE OTİZMİN BAĞLANTISI…

Çoğunlukla hafızayı kapsayan yeteneklerin görüldüğü Savant sendromu, doğum esnasındaki bazı gelişimsel anomaliler sonucunda meydana gelerek çocukluk evresinde ortaya çıkmaktadır. Edinsel savant sağlıklı gelişen kimselerde bebeklik, çocukluk veya yetişkinlikte görülen kafa travması veya merkezi sinir sistemi travması sonrası oluşabilir. Üstün zeka özelliklerinin baskın olduğu Savant sendromunun otizm ile bağlantısı olduğu için Otistik savant terimi daha yaygın kullanılmaktadır.

Araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, ”Savant” terimi ilk kez 1887`de J. Langdon Down (Down sendromuna adını veren doktor) tarafından kullanıldı. Otistik çocukların hafıza, müzik, sanat gibi alanlarda kabiliyetli olmaları nedeniyle ‘Savant’ tanımı kullanılmıştır.

OTİZM İLE DOWN SENDROMU NASIL ANLAŞILIR? OTİZM İLE DOWN SENDROMUNUN FARKLARI

Otizm spektrum bozukluğu ile Down Sendromu rahatsızlığı, her ne kadar aynı hastalıklarmış gibi görünseler de gerçekte öyle değildir. Peki bu iki rahatsızlığa sahip olan çocukları birbirlerinden ayıran özellikler neler? İşte cevabı…

Otizm ve Down Sendromu arasındaki farklar

1- Otizm rahatsızlığına sahip çocuklarda fiziki olarak belirgin özellikler görülmez iken, Down Sendromlu çocuklar kısa boylu, çekik gözlü, yassı kafalı ve ince dudaklıdır.

2- Otizmli çocuklar davranış bozukluklarını daha sık gösterirken, Down Sendromlu çocuklar daha kolay iletişim kurabilirler.

3- Down Sendromu anne karnında belirlenebiliyor iken, otizm yaşamın ilk üç yıl içerisinde kendini gösteriyor.

4- Otizm erkek çocuklarında daha sık görülürken, Down Sendromunda cinsiyet ayırt etmez.

5- Down Sendromunun nedenleri arasında genetik faktörler etkili iken otizmde net olarak bilinmez.