Şunun için etiket arşivi: Kadın

2020 pantolon modasında, süper bol paça pantolon modelleri dikkat çekiyor. Sezonun hareketliliğini yansıtan süper bol paça pantolon modeller için, doğru kombin önerilerine bakmanız ve hangi vücut tipine yakıştığını bilmeniz önemlidir. Süper bol paça pantolon modasına dair tüm bilinmesi gerekenleri, haberimiz içerisinde derledik.

2020 sezonunda, süper bol paça pantolonların hem vitrinlerde hem de sokaklarda başrolde olacağı bir döneme girmiş bulunmakta. Her vücut tipine ve formuna uygun olarak tasarlanan bu modeller, dünyaca ünlü markaların kataloglarında da yer almaya başladı. Ülkemizde bu denli popüler olmasının sebebi, ünlü şarkıcı Hadise’nin paylaştığı bol paça pantolon kombinli fotoğrafı oldu. Kısa sürede moda takipçilerinin ilgi alanına giren bu modeller, her giyim tarzında popüler. Peki farklı renk ve desen formlarında tasarlanan süper bol paça pantolonlar, nasıl kombinlenir? Süper bol paça pantolonlar, hangi parçalarla daha şık durur? Sizler için bu soruların yanıtlarını tek bir içerikte topladık ve kombin modellerine yer verdik.

SÜPER BOL PAÇA PANTOLONLAR NASIL KOMBİNLENİR?

Bol paça pantolonlar, kilo bakımından muzdarip olanlar için en ideal pantolon modelidir. Hem zayıf olanların daha kilolu görünmesini hem de fazla kilosu olanların kilolarını saklamasını sağlayabilen bir süper güce sahiptir.

Bu tarz bir pantolon kesinlikle kısa boylular tarafından tercih edilmemelidir. Çünkü kişiyi olduğundan daha kısa gösterir. Kısa boylular dışında diğer tüm uzunluk vb. vücut tiplerine uygun olan bu model, topuktan 2-3 parmak uzun bir paça boyuna sahip olarak kullanılmalıdır.

Belden oturtmalı, göbek deliği kapalı bir şekilde kullanılması da yine pantolon hatlarının daha ön plana çıkmasını sağlayacaktır. Eğer pantolonunuz hareketli ise üzerinde düz renk ve hareketsiz modeller tercih edebilirsiniz.

Pantolonu daha da ön plana çıkarmak için bluzu, gömleği ya da bluzu, pantolon içerisine yerleştirebilirsiniz.

Tekstil dünyasının önde gelen firmaları, artık kıyafetlerinde şile bezi kumaşını tercih ediyorlar. Trendler arasında yer alan şile bezi kumaşlar, terletmeyen yapısıyla yaz ayları için ideal kumaş türlerindendir. Peki şile bezi kumaş nedir ve şile bezi kumaş özellikleri nelerdir? İşte sezonun trendi şile bezi kumaş hakkında merak edilenler.

Yazın kombin hazırlarken en büyük problemlerden biri, kumaşların yapısı olur. Çünkü bazı kumaşlar, yapılarından dolayı, yaz ayları için uygun olmaz ve giyen kişiyi sıkıp terletebilir. Bu nedenle seçilen kumaşın özelliklerini iyi bilmeniz gerekir. Şile bezi kumaş, yaz ayları için en ideal kumaş çeşitlerinden biridir. Hemen hemen her üst parçasında kullanılabilse de, çoğunlukla elbise ve gömleklerde kullanılır. Farklı seçenekleri bulunsa da krem ve beyaz en çok tercih edilen tonlardır. Sizler için şile bezi kumaşlar hakkında bilinmesi gerekenleri, tek bir içerikte topladık. 

ŞİLE BEZİ KUMAŞ NEDİR?

Sahip olduğu emme özelliğinden dolayı sağlıklı bir ürün olan şile bezi, rahat ve hafif olması sebebiyle de geniş bir kullanım alanına sahiptir. Kıyafetler dışında aksesuarlarda da kullanılabilmektedir. İlk dönemlerinde keten ipliğinden üretilen şile bezi, sonrasında pamuk ipliğiyle dokunmaya başlamıştır. Bükümlü iplikle yapılmaktadır.

Bükümlü yerine bürümcük de denilmektedir. Bu sözcük, dokumacılıkta çok bükümlü ipliklerle üretilmiş dokuma anlamını taşımaktadır. Bezayağı örgü ile dokunmaktadır.

ŞİLE BEZİ KUMAŞIN ÖZELLİKLERİ

– Vücutta ter tutmaz ve ütü gerektirmez. Yüzde yüz pamuklu lifli bir modeldir. Giyen kişiye serinlik sağlar.

– Deniz suyuyla yıkanır. Kumda bulunan iyot ve kuvars, kumaşa özel bir yapı verir.

 – Şile bezi işemelerinde özel motifler kullanılır. Bu motiflerin adı: Sümbüllü Çatlak, Gazi Sofrası, Kartopu ve Zülüf Tarağı’dır.

– İstanbul Şile ilçesine has bir kumaş türüdür.

– Batik boyama tekniği için de kullanılabilmektedir.

Yoğun vitamin ve mineral içeren siyah fasulye dünya mutfaklarının vazgeçilmez besinlerinden biridir. Diğer adıyla kara fasulye hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Yoğun etli bir yapısı olan siyah fasulye, Latin Amerika diyet yapan ya da vejeteryan olanlar için de tavsiye edilen siyah fasulye tam bir kalsiyum deposudur. Peki Siyah fasulyenin faydaları nelerdir? Haberin detayında:

Beyaz kuru, yeşil ve börülce olmak üzere ülkemizde çeşidi olan fasulyenin bir de siyah olanı vardır. Son zamanlarda popüler olan siyah fasulye sıklıkla adı geçen bir besin oldu. Uzmanlar vitamin ve mineraller bakımından zengin olan siyah fasulyenin beslenme alışkanlığına eklenmesi gerektiğini ayrıca haftada bir kez tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Kuru beyaz fasulyeden on kat daha fazla kalsiyum barındırır. Güney Amerika’da yetişen bu fasulye çeşidi dünya mutfağında önemli bir yere sahiptir. İçeriğinde A, B2, B3, B6 ve B9 vitamini, folik asit, kalsiyum, fosfor, çinko, magnezyum, bakır, demir ve manganez gibi mineralleri bulunduğundan Bu fasulye ile ilgili oldukça araştırma yapılmıştır. Araştırmalardan birinde antisiyanlar bakımından zengin besinler listesin de yer aldı. İlk kez 1846 yılında Meksika ve Amerika arasında yaşanan büyük savaş sonrası yetiştirilmesi artmıştır. Bazı yörelerde siyah kaplumbağ fasulyesi bazılarında ise kara fasulye olarak bilinir. Haşlanmış siyah fasulyenin suyu kan değerleri dengeler. Özellikle şeker hastalarına şifa olabilir. Yapılan araştırmalarda ilk kullanımının 7000 yıl öncesine dayandığı ortaya çıkarıldı. Bilimsel literatürdeki karşılığı “phaseolus vulgaris” olan siyah fasulyenin tüketimi son yıllarda arttı.

SİYAH FASULYENİN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan bir araştırmada siyah fasulyenin sindirimi kolaylaştırdığı kabızlığı önlediği görülmüştür. İçerdiği folik asit sayesinde bağırsakları da temizleyen siyah fasulye kolon kanserine karşı bağırsakları güçlendirir.

İçerdiği demir ve magnezyum sayesinde kan şekerinin yanı sıra kandaki diğer hücreleri de dengeler. Bu sayede diyabet hastaları rahatlıkla tüketebilir.

Yüksek kolesterolü düşürerek yaşanma ihtimali olan kalp krizi ve felç risklerini düşürür. B3 vitamini sayesinde damar duvarlarını kuvvetlendirerek kan akışını sağlar. Böylece damar tıkanıklığını da önlemiş olur.

Yapılan başka bir araştırmada sinir hücrelerini yatıştırdığı ayrıca sinir sisteminin genelini olumlu etkilediği tespit edilmiştir. Siyah fasulye tüketen kişilerin depresyon ve stres gibi ruhsal hastalıklara karşı direncinin artığını ayrıca bu insanların günlük yaşamda yorgunluk gibi rahatsızlıkların yaşanmadığı tespit edilmiştir. 

Meme kanseri ile ilgili yapılan araştırmalarda kullanılan siyah fasulyenin tümörlü hücrelerle savaştığı gözlemlenmiştir. Bağışıklığı artırarak vücuttaki sağlıklı hücre sayısını olumlu etkilediği tespit edilen siyah fasulyenin aynı zamanda tüm bakteri ve toksinleri vücuttan atacak kadar yüksek minerallere sahip olduğunu uzmanlar vurguluyor. 

Yüksek lif içeriği sayesinde uzun süre tokluk hissi vererek kilo vermede yardımcı olan siyah fasulyeden günde 1 tabak tüketerek vücuda sadece 218 kalori almış olursunuz. Enerji vererek vücudun gün içerisindeki direncini artırır. 

Selenyum doğada nadiren bulunan bir maddedir. Vücudun en çok ihtiyacı olan maddeler arasında ilk sıralarda yer alan selenyum siyah fasulyede oldukça fazladır. Vücudun ihtiyacı olan selenyumun yüzde 100 karşılayabilecek siyah fasulye bu sayede vücudun kısa sürede mikroplardan arınmasını sağlar. 

Kas gelişimini destekleyen siyah fasulye özellikle sporcuların tüketmesi gereken önemli bir kalsiyum deposudur. Böylece siyah fasulye kas ve kemiklerde hastalık yaşanmasını önler.

SİYAH FASULYE NASIL TÜKETİLİR?

Siyah fasulye genellikle salata şeklinde tüketilir. Meksika usulü yapılan salataya haşlanmış mısır, haşlanmış havuç, dere otu, yeşil marul ve kara lahana gibi besinlerde eklenebilir. 100 gram siyah fasulyeyi tuzlu suda kaynatın. İçine diğer malzemeleri keserek ekleyin. Daha sonra zeytin yağı, limon ve sumak baharatları ekleyerek tüketebilirsiniz. Ara öğün olarak tüketildiğinde özellikle masa başı çalışanlar için ideal bir yiyecek olur. Gün boyu enerjiyi yükseltmenin yanı sıra kilo vermeyi de sağlar. 

Güçlü antioksidan olan çilek, ilkbahar aylarından başlayıp neredeyse yaz sonuna kadar keyifle tüketilen besinlerden biridir. Bunun yanı sıra sağlık, kozmetik ve gıda sanayisinde sıklıkla tercih edilen çilek hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Bağışıklığı güçlendiren besinlerin başında gelir. Günlük tüketilen 6 tane çilek vücudun ihtiyacı olan C vitaminini karşılıyor. Peki Çileğin faydaları nelerdir?

Çilek, gül ailesine mensuptur. Dünya üzerinde 20 çeşidi bulunan çilek, ticari olarak yetiştiriciliği ise bahçe olarak yapılır. Doğada bulunan en değerli C vitaminidir. Bu yüzden insan sağlığına fayda sağlar. Çiçeklenme sürecinden sonra İlkbahar rüzgarının etkisi ile birçok polen üzerinde biriktiren bu sayede de doğal olgunlaşır. Uzun süre güneşe maruz kalmaktan hoşlanmaz. Yetiştiği toprağa göre içerdiği vitamin ve mineral çeşitliliği değişir. Seraya uygun bir yetiştirme şekli vardır. Ancak nadiren de olsa bazı kişilerde çilek alerjisi ortaya çıkar.  Çilek alerjisine neden olan etkenlerden biri bağışıklık sistemidir. Çileğin içerisinde bulunan proteinleri, zararlı olarak algılayan bağışıklık sistemi, antikor ve histamin üreterek çileği vücuttan atmaya çalışır. Böylece alerji belirtileri ortaya çıkar.Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki bilim adamları, çilek alerjisinin semptomlarının 2 saat içinde vücutta görülmeye başladığını belirtiyorlar. Aynı zamanda çilek alerjisi deri prick testi ve kan testi ile de tespit edilir.

ÇİLEK YAĞININ KULLANIM ALANLARI…

Her besinin yağ çeşidinde olduğu gibi çilek yağı da kozmetik fabrikanın vazgeçilmezidir. Cildin yüzeysel ihtiyacı olan C vitaminini kolaylıkla karşılayan çilek yağı, aynı zamanda dişlerin beyazlaması içinde kullanılır. Güneşin zararlı etkilerini azaltan çilek yağı, yaşlanma ve kırışıklık etkilerini azaltan en doğal ilaçtır. Bazı uzmanlar saç dökülmesine karşı da tavsiye ediyor. 

ÇİLEĞİN FAYDALARI NELERDİR?

Güçlü bir antioksidan olan çilek cilt sağlığı için vazgeçilmez bir meyvedir. Cilt yüzeyinde eve dermisindeki ölü hücreleri arındırarak parlaklık ve canlı bir görünüm kazanmasına neden olur. Özellikle cilt lekeleri, akne oluşumu ve cilt hastalıklarının yaşanmasını önleyen çileğin suyunu çıkartarak yüzünüze detoks uygulayabilirsiniz. Güneş ışınlarına karşı ciltte kalkan oluşturan çilek, yaşlanmaya meyilli hücrelerinin oranını azaltır.

Yorgunluk sonrası ortaya çıkan göz şişliği ya da tam tersi göz çukurları içinde birebir fayda sağlar. Dilimleyip gözlerin üzerine koyarak bu tür rahatsızlıkların yaşanmasını önlemiş olursunuz. Bunun yanı sıra tüketildiğinde de gözün ihtiyacı olan vitaminleri sağlayarak korneanın ve retinanın sağlığını korur.

B kompleksi bakımından zengin olan çilek saçların güçlenmesinde etkilidir. Saç köklerini güçlendirerek dökülmesini önler. Parlak ve yumuşak görünmesini sağlar. 

Phytonutrient maddesi kötü kolesterol seviyesini azaltır. Bu maddeyi vücut kendi üretmez. Ancak günlük ihtiyaç duyduğu maddedir. Çilek bu madde bakımından oldukça zengindir. Ayrıca çilek damar tıkanıklığını önler. Böylece kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

K vitamini kemik ve kas gelişimi bakımından etkilidir. Çilek K vitamini bakımından zengin olan besinler arasındadır. İleri yaşlarda ortaya çıkma ihtimali olan kemik erimesini önler.

Antioksidan bakımından zengin olan çilek sadece cilde, kalbe değil aynı zamanda bozulmaya meyilli hücrelerin oluşumunu önleyerek kanseri engeller. 

ÇİLEK ALERJİSİ NEDİR?

Çilek alerjisinin en hafif belirtisi, ağızda uyuşma ve dudaklardaki karıncalanmadır. Fakat dilde ve boğazda şişme ve kızarıklık alerjinin daha ileri bir boyutta olduğunu gösterir.

Burun tıkanıklığı, hapşurma, baş dönmesi gibi belirtiler de diğer hafif semptomlardandır. Fakat ciltte kızarıklığın başlaması ve deri dökülmesi, alerjinin ciddi boyutlarda olduğuna işarettir. Uzmanlar bu durumlarda genellikle krem tedavisi uygular.

Aynı zamanda çilek alerjisinin tehlikeli belirtileri arasında; bilinç kaybı, kan basıncının düşmesi, nefes darlığı ve çok nadir görülsede anafilaktik şoktur.

ÇİLEK ALERJİSİ NASIL GEÇER?

Çilek ve çileğin ham madde olarak kullanıldığı yiyecek, içecek ve kozmetik ürünleri kullanılmamalıdır.

Ciltte oluşan kızarıklık, şişme, döküntü ve iltihaplanmaya karşı uzmanlar genellikle su oranı yüksek losyonlar verir.

Alerji ciddi boyutta ise hasta hastaneye yatırılıp tedavi altına alınmalıdır. Ağızdan mideye kadar olan alanı etkileyen alerji için, antihistaminik ilaç tedavisi uygulanır.

Nadir olarak görülen diğer bir yan etki anafilaksi, yani şiddetli şok ise epinefrin ile tedavi edilir.

İFTARDAN SONRA ÇİLEK YERSENİZ NE OLUR?

Ramazan aylarında değişen öğünler vücutta her ne kadar bir takım komlikasyonlara neden olsa da uzmanlar düzenli ve sağlıklı beslenmenin faydalı olacağını belirtiyor. Özellikle son zamanlarda koronavirüs nedeniyle bağışıklığın güçlü olması gerektiğini vurgulayan uzmanlar bunun içinde bol bol antioksidan içeren besinler tüketilmesini önerir. Çilek de bu besinlerden biridir. Çilek, alerjisi olmayanlar dışında diğerleri için inanılmaz faydalar sağlar. Bağışıklık sistemindeki antikorlara destek olur. Hücrelerin yenilenmesini sağlar. Gün boyu susuz kalmış tükürük bezlerini güçlendirerek ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Dişlerin yüzeyindeki besin atıkların olumsuz etkilerini azaltır. Mide duvarını güçlendirerek, uzun süre aç kaldıktan sonra birden dolan midenin bulanmasını engeller. Bağırsakların fonksiyonlarını artırır. İçeriğinde doğal şeker sayesinde kan basıncını dengeler. 

En çok yaşanan hastalıklardan biri olan ishal, özellikle yaz aylarında daha fazla görülür. Kişinin yaşam kalitesini düşüren ishal, bağırsak ya da sindirim hastalıklarından biridir. Sulu dışkılamaya yol açan ishal 1 günden fazla sürdüğünde ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Vücudun aşırı sıvı kaybına yol açan ishal hakkında sizler için merak edilenleri araştırdık. Peki İshal neden olur?

Anne karnından beri gelişen beslenme vücudun şekillenmesi ve sağlıklı bir yaşamı için gerekli ihtiyaçlardan biridir. Ancak dünyaya geldikten sonra şekillenmeye başlayan beslenme beraberinde bazı komplikasyonlarda oluşur. Özellikle hassas olan sindirim sorunları bunların başında gelir. Anne sütü ile tam beslenememiş ve bağırsak oluşumunda sıkıntıları olan kişilerde bu yüzden sıklıkla ishal görülür. İshal aslında birçok nedenden dolayı her yaşta görülebilir. Yeni doğan bebekte görülmesinin nedeni henüz yeni oluşan bağırsaklarda eksik olan flora sayısından kaynaklıdır. Çocukluk döneminde ise sağlıksız beslenme, uyku sorunu ve alerjik semptomların görülme sıklığa bağlıdır. Yetişkinlikte ise tıpkı bebeklikteki gibi az olan flora sayısı ya da çeşitli dış etkenler örneğin tüketilen suyun tam temiz olmaması ya da kronik hastalıklardan dolayı tüketilen ilaçların yan etkilerinden kaynaklı da bağırsakların işlevselliğinin bozulmasına yol açar.

İSHAL NEDEN OLUR? YAZ AYLARINDA ARTAN SICAKLIK!

– Yeterli miktarda annesi sütü ile beslenmemek

– Çocukken geçirilen enfeksiyonlu hastalıklar sonucu virüslerin vücutta kalması

– Bağırsak florasını düşüren beslenme şekli

– Alerjik ve yüksek ateşli hastalıkların oluşturduğu komplikasyonlar

– Hastalıkların belirtileri

– Tüketilen besinlerin tarihinin geçmesi

– Vücudun ihtiyacı olan lif oranını karşılamamak gibi durumlar ishale yol açabilir. Ancak bunun yanı sıra yaz aylarında artan sıcaklıklar vücut ısı dengesini bozar. Sıcaklık organların özellikle de bağırsakların fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bu da kusma ve ishalin artmasına yol açar.

İSHAL BELİRTİLERİ NELERDİR?

Şiddetli karın ağrısı ve kasılmalarla görülen ishal, huzursuz uyku ve sosyal ortamda rahat hareket etmeyi engeller. Dışkılama da sıklık görülür. Dışkılama sonrası kusma hissi yaşanır. Artan dışkılama ile beraber terleme ve yüksek ateş görülür. Hafif bir baş dönmesi, ağız kokusu ve iştahsızlık belirtiler arasında yer alır. İshal olan kişinin dudakları kurur. Genellikle aniden zayıflama ve vücut yorgunlukları yaşanır. Ten rengi ya beyaz ya da sarı olur. Yorgun ve halsiz görülür. 

İSHALE NEDEN OLAN BESLENME ŞEKLİ NEDİR?

Günlük beslenme şekli sindirim sistemini etkilediğinden ishale neden olan yiyecekler konusunda uzmanlar uyarıda bulunur. Örneğin baharatlı yiyecekler bağırsak fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra aşırı yağlı, işlenmiş ve gazlı içecekler de yol açabilir. Bunun yanı sıra süt ve süt ürünleri aşırı protein içerdiğinden hücre yapısını bozar. Bu hem gaz sıkışmasına hem de ishale yol açabilir. Aşırı tüketilen nohut, ıspanak, soğan, sarımsak ve çiğ sebzelerde ishal yapan besinler arasında yer alır. 

İSHALİ ANINDA KESMENİN YOLLARI…

İshali hızla durdurmanın yollarından biri patates haşlamasıdır. İki orta boy patates bağırsakların daha yavaş çalışmasını sağlar. Bunun yanı sıra yulaf, buğday ya da pirinç lapası da bağırsakların hızlanmış fonksiyonunu düşürebilir. Bu süreçte su tüketimini artırmak hem ishali hem de vücudun enerjisinin düşmesinin önüne geçer. Bazı uzmanlar sarı leblebi, çubuk kraker ve ekmeğin ishale iyi geldiğini vurguluyor. Muz ve elma da ishale iyi gelen meyvelerdendir. 

Kontrollü Sosyal Hayat’a geçiş süreciyle birlikte salon veya açık alanlarda gerçekleştirilecek olan düğün törenlerinde de büyük bir değişikliğe gidiliyor. 1 Temmuz’dan itibaren, İçişleri Bakanlığı’nın yayınlandığı genelgede yer alan kural ve tedbirlere göre düğün organizasyonları yapılacak. Peki yeni dönemde düğünler nasıl olacak? Yanıtı haberimizde.

İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliği’ne, ‘Nikah Merasimlerinde Uygulanacak Tedbirler’ konulu bir genelge gönderdi. 1 Temmuz’dan itibaren açılacak olan düğün salonları ve mekanlarında, bu genelgede yer alan kural ve tedbirlere göre hareket edilip organizasyonlar düzenlenecek. Peki yeni dönemde düğünler nasıl olacak ve düğün yapacaklar nelere dikkat etmeliler? Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak, yeni dönemle ilgili merak edilen soruların yanıtlarını ve ayrıntıları, Organizatör Mustafa Bozkurt’a sordu. İşte yeni dönemde düğün salonlarında sağlanacak yeni düzenler:

‘GİRİŞLERDE ATEŞ KONTROLÜ SAĞLANACAK’

Genelgede yer alan maddelerden biri, misafirlerin girişlerde mutlaka ateşlerinin ölçümünün yapılacak olması ve 38 dereceden yüksek olanların en yakın sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesi. Yeni normalde düğün organizasyonlarında ilk adım bu olacak. Ateş ölçümü yapılan davetliler içeriye mutlaka maskeyle girecekler.

Düğün sahiplerinin davetlileri karşılama törenleri, yeni düzende olmayacak. Organizatör Mustafa Bozkurt bu durumu, ‘Aileler artık girişlerde hoşgeldiniz demeyecek. Uzaktan, davetlilerle aralarında birer metre mesafe olacak.’ şeklinde açıklıyor.

Masalar artık 6 kişilik olacak ve eğer davetliler aynı aileden değilse, aralarında birer metre mesafeyle oturacaklar. Ancak aynı aileden olan bireyler, yakın mesafede oturabilecekler.

Birçok kişi düğün organizasyonlarını yemekli yapıyor ancak koronavirüs sebebiyle bu organizasyonlardan kaçınanlar da çoğunlukta yer alıyor. Bozkurt, bu algıyla ilgili olarak, ‘İnsanlar yemekten koronavirüs geçer kanısındalar. Kesinlikle ve kesinlikle gıdadan koronavirüs geçmiyor. Bu çok önemli.’ açıklamasında bulunuyor.

‘FİZİKSEL TEMASA NEDEN OLAN MÜZİKLER OLMAYACAK!’

Genelgede yer alan bir diğer madde ise, nikah yapılacak olan mekanlarda temasa neden olacak dans, oyun vb. amaçla müzik yayınının yapılamayacak olması. Bozkurt, yeni bir tasarının daha geçeceğini ve bu tasarıya göre, her 4 karede 1 kişi olmak kaydıyla pistte eğlenilebilineceğini belirtti.

Genelgede yer alan bir diğer önemli husus ise, artık takıların gelin ve damada değil doğrudan takı kutusuna atılacak olması. Bu konuya da değinen Organizatör Mustafa Bozkurt, ‘Eskiden gelin ve damadın üzerilerine takılır, bohçalarına atılırdı. Artık bu sistem tamamen kalktı. Zarflar içerisinde hijyenik bir biçimde takı kutusuna atılacak.’ açıklamasında bulundu.

Yeni dönemde bir diğer değişimse fotoğraf çekimleri olacak. Artık eskisi gibi yakın temasla gelin ve damatla fotoğraf çekilemeyecek. Ancak sosyal mesafeyi koruyarak maske takmak şartıyla fotoğraf çekilebilecek.

‘YENİ TREND HİJYEN KİTLERİ’

Yeni dönemde düğünler için en dikkat çeken değişikliklerden biri de, davetlilere verilen hediyeler olacak. Davetlilere nikah şekeri dağıtımı yerine artık hijyen kitleri verilecek. Bu kitler içerisinde; maske, kolonya ve dezenfektan yer alacak.

Kilo vermek isteyen kadınların son zamanlarda daha sık tercih etmeye başladıkları aralıklı oruç diyeti ile ilgili merak edilenler haberimizin detaylarında! Zayıflatıcı özelliğiyle öne çıkan aralıklı oruç diyeti çeşitleri ve beslenmesi…

Diyetin genel adı aralıklı oruç olarak bilinse de aslında intermitten fasting aralıklı açlık anlamına gelir ve oruçtan farklı olarak açlık dönemlerinde kalorisi olmayan sıvı içecek tüketmenize izin verir. Aralıklı orucun zamanlama olarak birkaç çeşidi bulunmakta ancak yaygın olarak 16:8 diyeti kullanılmaktadır. Aralıklı oruç mantığı belli saatler çerçevesinde yemek yemeye izin vererek diğer saatler aç kalmaya dayanır. Yani aslında diyet bu sefer yiyecekleri değil zamanlamayı yönetir, yine de yemek yenilen aralıklarda sağlıklı tercihler yapmayı yan şart olarak sunar. Diyetisyen Sefa Aydın’ın Aralıklı oruç diyeti yazısı:

ARALIKLI ORUÇ ÇEŞİTLERİ:

16:8 yöntemi:  Bilinen en yaygın yöntemidir. Uykuyla birlikte toplamda 16 saat aç kalmayı ve günlük yemek yeme süresinin 8 saat olması gerektiğini önerir. Yemek yenilen zaman dilimini belirlemeyi bireye bırakır. Genellikle bu versiyonda kahvaltı atlanır , öğlen 12:00- 13:00 gibi günün ilk öğünü yenilir. Günün son öğünü de akşam 20:00de yenilir ve tekrar oruca girilir. Oruç tutulan zamanda su, kahve, yeşil çay gibi kalorisiz içecekler içilebilir. Sürdürülebilir ve uygulanması en kolay versiyon olması nedeniyle en çok tercih edilen if çeşididir.

5:2 yöntemi:  Haftanın 5 günü almanız gereken enerjiyi alıp diğer 2 günde bu enerjinin %25i kadar enerji almayı önerir. Örnek olarak günlük alınması gereken enerji 2000 kkal ise, haftanın 5 günü 2000 kkal haftanın 2 günü 500 kkal alınması gerektiğini söyler. İstenilen kalori açığı bu şekilde de oluşacağından vücut açlık döngüsüne girecek ,kişi yine kilo kaybedecektir.

ARALIKLI ORUCUN FAYDALARI:

1)Beyin sağlığını korur , yapılan araştırmalara göre if diyetinin hafıza, öğrenme ve bilişsel becerilerde pozitif yönde değişim etkisi vardır.

2)İnsülin salınımına etkisiyle diyabet riskini düşürür, karaciğer yağlanmasını azaltır.

3)Hücrenin bozulmuş ve yaşlanmış yapılarının hücrenin kendi lizozomuyla sindirmesi olayına otofaji denir. Japon hücre biyoloğu Yoshinori Ohsumi’nin 90lı yıllarda başlattığı keşifler sonucu otofajinin , açlığa adapte olma veya enfeksiyon durumlarına verilen yanıt olarak bulunmuştur. Vücudumuzda hücresel düzeyde meydana gelen, bazı hastalıklara yakalanma olasılığını azaltan ve ömrünü uzatan bu doğal otofaji sürecinde bir bozukluk olması diyabet, kanser, parkinson ve diğer bazı kalıtsal  veya nörolojik hastalıkları tetikleyebildiğini ortaya koymasıyla “oruç” ve ‘’açlık’’ kavramının günlük hayattaki önemi de artmış oldu. 

4)Kötü kolesterol olarak bilinen LDL nin düşüşüne , kan trigliseritlerinin azalmasına yardımcı olur.

5)Kilo vermede mantık kalori açığı oluşturmak olduğundan , tüketimi sınırladığı saatler dolayısıyla istenilen kalori açığının oluşturulmasına ve sonuç olarak da kilo kilo kaybına neden olmaktadır. Ayrıca oluşturulan yağ kaybı sayesinde göbek bölgesi yağlanmasını azaltır.

Açlık hormonu olarak bilinen ghrelin seviyesi ve tokluk hormonu olan leptin seviyesi ile  ilişkilendirilerek;  insülin hormonu seviyelerini de değiştirir, insülin seviyesini azaltır ve kan şekeri dengesini korumaya yardımcı olur.

ARALIKLI ORUÇ DİYETİ BESLENMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

diyet sürecinde karbonhidrat oranını biraz düşürmeniz gerekmektedir, karbonhidrat kaynağı olarak komple karbonhidratlar seçilmelidir: tam buğday ekmek , tam buğday makarna gibi.

– Günün ilk öğününde protein kaynaklı bir menü tercih edebilir , ara öğünde kuruyemiş ve kuru meyvelerden destek alabilir, son öğünde de sebze ve yoğurt kombinasyonuyla günü kapatabilirsiniz. 

– Oruç zamanlarında bol miktarda bol miktarda kalorisiz sıvı tüketerek kilo vermeyi hızlandırabilirsiniz.

– Porsiyonlarda kontrollü seçim yapmalı, yine bu diyeti de hareketle destekleyebilirsiniz.

ARALIKLI ORUÇ YÖNTEMİNİ KİMLER UYGULAYAMAZ?

– Sporcular ve yoğun egzersiz yapanlar,

-Hamile ve emzikli anneler 

-Büyüme sürecindeki çocuklar ve adölesanlar 

-Düşük tansiyonu olanlar 

-Diyetisyenin uygun görmediği kişiler 

Her diyet programında olduğu gibi aralıklı oruçta da süreklilik ve sürdürülebilirlik önemlidir. Yemek yenilen zaman dilimlerinde sağlıklı tercihler yapılması gerektiği unutulmamalı ve yaşam tarzı haline gelebilecekse devam edilmelidir. 

Diyetisyen Sefa Aydın

Midenin sağ alt tarafında ortaya çıkan şiddetli sancı apandisit patlamasının habercisi olabilir. Peki apandisit neden patlar? Patladıktan sonra ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen apandisit hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında apandisite dair her şeyi bulabilirsiniz.

Apandis, karnın sağ tarafındaki kalın bağırsağa bağlı ince bir organdır. Apandisit ise bu organda meydana gelen iltihaplanma ve şişme sonrası patlama durumuna denir. Bilimde bu organın vücuttaki görevi tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı uzmanlara göre; apandis, sindirim ve bağışıklık sistemlerine yardımcı olan bir organdır. Görevinin kesin bir şekilde ne olduğu bilinmese de bu organ vücuttan alındığında herhangi bir sağlık sorunun meydana gelmediği gözlenmiştir. Ancak apandis organın enfeksiyon kapması ve şişmeye başlaması ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

APANDİSİT NEDEN PATLAR?

Meyve çekirdekleri, zararlı parazitler ve dışkı atıklarının vücuttan atılmaması,

Sindirim sisteminin enfeksiyon kapması sonucu apandis duvarındaki lenf dokusunun şişmesi, 

İltihaplı bağırsak hastalıkları ve karın bölgesinin şiddetli darbe alması gibi durumlar apandis organının patlamasına neden olur.

APANDİSİT AĞRISI NASIL ANLAŞILIR?

– Karnın sağ alt kısmında dokunulduğunda bir şişlik hissi ve ağrı

– Yürümekte, ayakta durmakta ya da oturmada zorlanma gibi durumlar

– Uzanarak azalan ağrı 

– Mide bulantısı gibi durumların yaşanması apandisitin şiştiğine işarettir.

APANDİSİT PATLAMASININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Dışkılama sırasında gaz çıkarma, normal gaz çıkarmada zorlanma

Vücut ısınının aniden değişmesine bağlı ateşlenme

İdrar yaparken ağrı çekme

Karın bölgesinde şişlik ve ağrı

İştah kaybına rağmen artan kusma isteği

Mide asidinin yemek borusuna çıkması

Cilt renginde solgunluk

Kalın bağırsak sancısı

Semptomlar artmadan önce bir uzmana danışılmasında fayda var. Aksi halde apandisitten çıkan iltihap sıvısı vücudun iç organlarına zarar verebilir.  Apandisit evde müdahale edilebilecek bir saplık sorunu olmadığından uzman kontrolü dışında herhangi bir uygulama yapılmaması tavsiye edilir. 

APANDİSİT PATLAMASININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Doktor kan ve idrar testi yaptırır. Ultrason ile apandisitin şişmesine bakılır. Patlama noktasında olan organa ameliyatlı müdahale edilir. Ameliyat sonrası kişi iki üç güne eski sağlığına kavuşur. Apandisitin vücuttan alınması herhangi bir sağlık sorunu teşkil etmez. Apandisit patlarsa içinde bulunan zehir vücuttaki diğer organlara zarar verebilir. Genellikle yaşlı ve çocuklarda apandisit patlaması yüzde 50 oranla ölümle sonuçlanır.

Turuncu olarak bilinen havucun akrabası olan yabani havuç, Orta Asya’da yüzyıllardır tüketilen oldukça faydalı bir besindir. Hem bitkisi hem de sebze olarak kendisi tüketilen yabani havuç, son yıllarda kültür olarak yetiştirilir. Özellikle K vitamini bakımından zengin olan yabani havuç hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Yabani havuç faydalı mıdır? Tüm sorular haberin detayında:

Bilimsel literatürde Patinaca sativa olarak bilinene yabani havuç, maydanoz ailesine ait bir besin türüdür. Aynı zamanda havuç ile de akraba olan yabani havuç, etli bir sebzedir. Rengi kirli beyaz olan yabani havucun anavatanı Avrasya topraklarıdır. Yani bir Orta Asya ev Anadolu besini olan yabani havuç, Asya topraklarında da üretimi tüketimi vardır. Yunan ve Roma tarihi kitaplarında sıklıkla adından söz edilen yabani havuç K ve C vitaminleri bakımından zengin olduğundan dönemin alternatif tıp uzmanları tarafından tüketimi tavsiye edilir. Güçlü bir lif kaynağı olan yabani havuç, uzun süre vücudun hem tok hem de enerjik kalmasını sağlar. Etli kısmının yanı sıra üzerindeki bitkilerin de şifa amaçlı tüketildiği bilinir. Tohumlarının topraktan çıkması Temmuz ya da Ağustos aylarını bulur. Tüketimi ise sonbahar ayalarına den gelir. Günümüzde ise kültür besinlerinden biri olarak üretilir. Yabani havuç çiçeklerinin rengine göre kızılbehmen ve akbehmen gibi iki çeşidi bulunur. 

YABANİ HAVUÇ FAYDALI MIDIR?

– Yüksel oranda çözücü lif içerdiğinden özellikle diyet yapmak isteyenlerin tercih edebileceği bir besindir. Lif sindirimi düzenlerken alınan diğer besinlerdeki vitamin ve minerallerin kolayca kana karışmasını destekler. Bunun yanı sıra reflü, ülser ve hemoroit gibi sindirim hastalıklarının hızla iyileşmesini sağlar. Ayrıca içerdiği lif kandaki şeker oranını da dengeler. Kan basıncını ve içerdiği kötü kolesterol seviyesini de düşürerek herhangi bir sağlık sorunu yaşanmasını önler.

– C vitamini güçlü bir antioksidan maddedir. Yabani havuçta C vitamini bakımından zengin olan bir besindir. Özellikle sinir hücrelerini yenileyen yabani havucun kanserli hücre oluşumunu engellediği bilinir. Bunun aynı sıra stres ve oksidatif stresi önleyen yabani havuç, kronik olan diyabet ve kalp hastalıklarının iyileşmesinde güçlü bir tedavidir. 

– Vücuttaki toksinleri ve enfeksiyonları kısa sürede atarak bağışıklığın güçlenmesini sağlar. C ve K vitaminleri sayesinde bağışıklıktaki antikor sayısını artırarak özellikle üst solunum yolları hastalıklarının oluşumunu önler. Uzmanlar zatürre ve sıtma gibi şiddetli hastalıklar için önerdikleri bir besindir. 

– Vücudun ihtiyacı olan potasyumu sağlayarak hücrelerin yenilenmesini sağlar. Organ fonksiyonlarını güçlendirir. Bu da saç ve cilt için oldukça önemlidir. Günümüzde sağlıksız beslenme ve çevresel faktörler nedeniyle cilt ve saçlarda deforme oldukça artar. Saç dökülmesi ve cilt yüzeyinde sivilce oluşumuna neden olan komplikasyonları engelleyen yabani havuç, uykusuzluk ve romatizmaya da iyi gelir. 

YABANİ HAVUÇ KULLANIMI…

Normal turuncu havuç gibi yabani havuçta çiğ olarak yenebilir. Salata yapılabilir. Bunun yanı sıra püre kıvamına getirilerek içine yoğurt ve limon zeytin yağı eklenip ara öğün olarak tercih edilebilir. Püre halini zeytin yağıyla beraber saça maske olarak sürülüp bir iki saat bekletilip ılık suyla yıkanabilir. 

Yaz sezonunun trend parçalarından crop top t-shirt, bluz ve sweatshirtler için şık ve dikkat çekici kombinler bulunuyor. Peki crop top nasıl giyilir? Crop toplar için nasıl kombinler uygulanır? Sziler için her iki soruya da, örnekleriyle yanıt verdik. İşte crop top modasıyla ilgili tüm bilinmesi gerekenler.

Son dönemin trend parçaları arasında yer alan crop top parçalar için farklı kombin önerileri mevcut olabiliyor Yarım t-shirt olarak da kabul edilen crop top parçalarla hem gündelik yaşama uygun hem de özel davetler için dikkat çekici stiller oluşturulabiliyor. Peki crop top parçalar nasıl giyilir? Crop toplar için nasıl kombinler uygulanabilir? Bu iki sorunun yanıtını bulabilmek için öncelikle, crop top nedir sorusuna yanıt bulunması gerekir. Crop top, kısa üst anlamına gelir. Crop top yani kısa üst parçalar, ünlü isimlerin de özellikle sahneleri sırasında giymeyi tercih ettikleri parçalardandır.

CROP TOP NASIL GİYİLİR?

Crop top parçaları kombinlenirken, en çok tercih edilen yüksel bel bir jean pantolonla yapılan kombindir. Crop toplar için yalnızca bluz değil t-shirt ve sweatshirt modeller de mevcuttur. Günlük giyimde tercih edilen bu parçalar için bol paça ve yüksek bel pantolonlar, kalem etekler, volanlı modeller ve ayrıca pullu crop toplar tercih edilebilir. 

Bu sezon için de trendler arasında yer alan pullu payetler, davet ve özel günler için kullanılabilir. İddialı ve dikkat çekici bir kombin oluşturmak istemeyenler için; basic crop toplar oldukça şık duracaktır.

Crop top kombinler için kullanılacak diğer parçalar şu şekilde; taytlar, jean modeller,  palazzo model pantolonlar doğru olan seçenek olacaktır. Crop top parçalarla ikili bir stil oluşturmak için; kalem etek ve crop bluz ikililiğinden yararlanılabilir.

Daha romantik bir stil oluşturabilmek için, midi etek modelleri tercih edilebilir. Eğer geniş kalçalı ve kilolu iseniz, A kesimli bir midi etek tercih edilebilir.

CROP TOP MODELLERİ 2020

ZARA: 36 TL

ZARA: 130 TL

KOTON: 30 TL

KOTON: 30 TL

LC WAİKİKİ: 50 TL

LC WAİKİKİ: 70 TL