Şunun için etiket arşivi: Kadın

Yaz aylarının en çok tercih edilen kumaşlarından pötikareler artık sadece eteklerde değil elbise, gömlek, ceket gibi pek çok parçada tercih ediliyor. Peki pötikare kumaşlar nasıl kombinlenir ve nasıl giyilir? İşte pötikare kumaşlar hakkında bilinmesi gerekenler.

Pötikare kıyafetler, geçtiğimiz yaz için trendler arasında yer alıyordu. Küçük kareli kumaş anlamına gelen pötikareler, yalnızca modada değil dekorasyonda da sıkça tercih ediliyor. Çoğunlukla eski Türk filmlerinin alımlı aktrislerinin üzerinde görmeye alışık olduğunuz pötikare parçalar için birbirinden şık ve iddialı kombinler oluşturabilmeniz, özellikle yaz ayları için oldukça mümkün oluyor. Fakat önemli olan, pötikare kumaş parçalara doğru bir kombin oluşturabilmektir. Peki pötikare parçalar için nasıl kombinler uygulanabilir ve bu parçalar nasıl giyilir? Pötikare parçalar için kombin önerilerini ve uygulama yöntemlerini sizler için tek bir içerikte derledik.

PÖTİKARE PARÇALAR NASIL GİYİLİR?

Eskiden çoğunlukla etekli elbiselerde kullanılan pötikare kumaşlar, artık neredeyse her parçada kullanılabiliyor. Farklı kesimlerle dikkat çekici parçalar ortaya çıkmış oluyor. Bu parçalar için en bilindik renk kullanımları siyah-beyaz ve kırmızı-beyazdır. Son dönemlerdeyse beyaz yanında pembe, sarı ve açık mavi tonları da kullanılıyor. 

Pötikare kumaş bir parçayı giyerken, çan modeli tercih edilebilir. Bu kumaş modelleri için oldukça şık duracaktır. Çan model giyildiğinde sıcak tonların seçin. Etek kısımlarını da geniş tutun.

Pötikare bir elbise ya da etek -bluz takım giyildiği zaman aksesuar olarak bandana ya da boyna bağlanacak bir fular doğru bir seçim olacaktır. Renk olarak, pötikare kumaşından farklı ama ona uyumlu bir renk tercih etmeniz gerekir.

PÖTİKARE KIYAFETLER NASIL KOMBİNLENİR?

Klasik renklerden olan siyah ve beyaz ikilisine kombin oluştururken, kullanılacak diğer parçalarda da yine aynı renkleri kullanmanız şık bir seçim olacaktır. Renklendirmek için kırmızı, sarı, altın ve gümüş tonlarını kullanabilirsiniz.

Siyah ve beyaz dışındaki diğer tonlardaysa aksesuar parçaları için yine canlı tonlar tercih edebilirsiniz. 

Yaz aylarında tesettür giyimde en çok tercih edilen parçalardan biri olan elbiseler için kombin yapmak, oldukça dikkat ister. Peki tesettür elbiseler nasıl kombinlenir? Elbise kombini yapılırken önem verilmesi gerekenler nelerdir? Sizler için tesettür elbise kombinlerinin detaylarına yer verdik.

Yaz aylarında tesettür giyimde elbise en çok tercih edilendir. Ancak tesettür giyimde elbise kombini oluştururken, dikkat etmeniz gereken detaylar bulunur. Çünkü tesettür giyimde elbise kombini oluşturmak biraz daha fazla özen ister. Sizler için yaz aylarında da rahatlıkla giymenizi sağlayacak, şık tesettür elbise kombin önerilerini derledik. Peki tesettür elbiseler nasıl kombinlenir? Tesettür elbiseler için en ideal elbise boyu, boydan tek parçalar olur. Yaz ayları için terletmeyen, uçuş uçuş kumaşlar ideal olandır. Yaz ayları için terletmeyen kumaş, şile kumaşlar olur. Elbiseyi kombinlerken yapılacak ilk şey, elbise kumaşının rengine yönelik hareket etmektir. Bunun için 2 farklı yol kullanabilirsiniz:

– Elbisenin tonuna uygun olan, yakışan zıt rengi kullanılabilir. Örneğin, açık tonlu bir kumaşsa onunla uyumlu olan koyu bir ton kombinde tercih edilebilir.

– Bir diğer yöntem olarak ise, rengin zıt tonu kullanılabilir. Bu sayede zıt renklerden şık bir birliktelik oluşturabilirsiniz.

Yaz ayları için daima açık tonlar tercih edilir. Bu sezon trend koyu ton ise siyah ve kahverengi olarak belirlendi. Aksesuar tercihinde bulunurken kumaş renginin zıt bir tonunu tercih edebilirsiniz. Örneğin; siyah bir yaz elbisesi için beyaz bir kolye oldukça şık duracaktır.

Eğer elbiseniz desenliyse hareketsiz, göz yormayan düz aksesuar parçalarını kullanmanız daha doğru olacaktır. Aksesuar sınıfında kabul edilen; şal, eşarp, çanta, ayakkabı gibi parçalarda baskın renkler yerine daha az kullanılmış hafif tonlar tercih etmeniz gerekir.

Kombininizi oluştururken önem vermeniz gereken bir diğer noktaysa elbisenin vücut yapınıza uygun olmasıdır. Çok zayıf bir kişiyseniz desensiz parçalardan uzak durmalı ve tek renk modeller tercih etmemelisiniz. Eğer kilo problemi yaşıyorsanız da desensiz modeller kullanmalı ve açık renklerden uzak durmalısınız.

D vitamini bakımından zengin olan yumurta haşlanınca daha faydalı olur. Ancak haşlama olarak uzmanlar az pişmiş yumurtayı önerir. Dünya genelinde kahvaltıların vazgeçilmezi olan yumurta, haşlandığında bazı değerleri artar. Bu yüzden özellikle D vitamini eksikliği olanlara uzmanlara haşlanmış yumurta önerir. Peki Az haşlanmış yumurtanın faydaları nelerdir? Haberin detayında haşlanmış yumurtaya dair merak edilenler:

İçerdiği yüksek besin değerleri bazı kişilerde ciddi alerjiye neden olduğundan yumurta üzerinde yapılan araştırmalar halen devam etmektedir. Ancak son olarak yapılan araştırmada yumurtaya karşı reaksiyon etkisi olmayan kişilere çok ilginç faydalar sağladığı açıklandı. Özellikle haşlanmış yumurtayla ilgili yapılan araştırmalarda uzmanlar yumurtanın tam pişirildiğinde içeriğindeki protein ve kalsiyum değerlerinin yok olduğunu tespit etmişlerdir. Vücut sağlığında özellikle kemiklerin gelişmesi ve güçlenmesinde ciddi katkı sağlayan yumurta, ek takviyedeki en sağlıklı besindir. Amino asit bakımından zengin olan yumurta, A, B, D ve E vitaminleri de içerir. Kümes hayvanlarından elde edilen yumurtanın bu yüzden birçok çeşidi vardır. Besin değeri en yüksek olan yumurta ise deve kuşunun yumurtasıdır. Ancak diğer yumurta çeşitleri pahalı olduğundan yaygın olarak tavuk yumurtası tüketilmektedir. 

AZ HAŞLANMIŞ YUMURTANIN FAYDALARI NELERDİR?

Düzenli spor yapan kişilerin kas yapısını güçlendirir.

İçerdiği yüksek enerji verici maddeler sayesinde vücudun direncini artırır. 

Yorgunluk ve çabuk acıkma gibi durumları önler.

Vücuttaki diğer besinlerle gelen bakteri ve virüsleri temizler.

Güçlü bir demir kaynağıdır. Kansız insanların tüketilmesi tavsiye edilir.

Az haşlanmıştaki yumurta yağı kötü kolesterolü düşürür.

Bağışıklığı güçlendirerek kanserojen hücrelerin oluşmasını önler.

Göz içindeki sarı noktanın hasar almasını önler. Göz içindeki sıvıyı koruyarak katarak oluşumunu engeller.

Diyet listelerinin olmazsa olmazıdır.

GÜNDE İKİ TANE HAŞLANMIŞ YUMURTA YERSENİZ NE OLUR?

Sağlıklı bir beyinde yüksek miktarda kolin bulunması gerekir. Ancak çeşitli sebeplerden ötürü bu vitamin etkisi olan madde azalır. Bu da çeşitli hastalıklara zemin hazırlar. Yumurta bu kolin maddesi bakımından en zengin besinlerden biridir. Günde iki yumurta beynin ihtiyacı olan bu kolin maddesini karşılayarak unutkanlık ve erken bunama gibi rahatsızlıkları önler. 

– Gözdeki sarı noktada azalan lutein maddesi net görme kaybına neden olur. Bu eksiklik aynı zamanda beraberinde göz rahatsızlıklarına da zemin hazırlar. Geri dönüşümü zor olan göz hastalıklarını önlemek için uzmanlar havuç gibi besinlerin yanı sıra lutein maddesi bakımından zengin olan yumurtanında tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

D vitamini eksikliği vücutta tedavisi mümkün olamayan hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden uzmanlar D vitaminini günlük karşılamak için balık tüketimini artırmayı önerir. Bu ek takviyelerle D vitaminin değeri artar. Ancak yapılan son araştırmada günde iki haşlanmış yumurtanında D vitaminini karşıladığı ortaya çıkarılmıştır.

Karaciğer toksinlenmesi cilde ve saça ciddi hasarlar verir. Bu durumu önlemek için karaciğerin toksinlerden arınması gerekir. Uzmanlar yumurtanın içerdiği fosfolipidler maddeler sayesinde karaciğerin yanı sıra vücuttaki tüm toksinlerin temizleneceğini belirtiyor. Aynı zamanda günde iki yumurtanın cilt dermis tabakasını yenilediğinden yaşlanmayı da geciktirir.

Kötü kolesterol seviyesi damarlarda yağ birikimini artırarak kalp krizi felç inme ve yüksek tansiyon gibi hastalıkların yaşanmasını artırır. Bu yağları ve kolesterolü düşüren en etkili madde ise omega-3 yağ asitleridir. Yumurta da yağ asidi bakımından zengin olduğundan günde 2 tane tüketilmesi bu riskleri azaltır.

Sıvı bakımından diğer besinlere oranla en zengini olan salatalık, vücudun ihtiyacı olan toksin atma ve hücreleri yenilemede de oldukça etkilidir. Uzmanların özellikle mevsim geçişlerinde tüketiminin artırılmasını önerdiği salatalık, vücut ısını da kontrol eder. A vitamini bakımından zengin olan salatalığa dair merak edilen her şeyi derledik. Peki Salatalığın faydaları nelerdir? 1 hafta boyunca salatalık yerseniz…

Serinletici ve rahatlatıcı etkisinin yanı sıra içerdiği mineraller sayesinde tüketilen favori sebzelerden biri salatalıktır. Hıyar olarak da bilinen salatalığın insan sağlığına saymakla bitmeyen faydaları vardır. Bunların başında vücudun sıvı oranını dengeleme gelir. Hindistan’da yetiştirilen burada yüzyıllar önce tüm dünyaya yayılan salatalık tıbbı ve kozmetik alanlarda kullanılmıştır. Bol sulak alanlarda rahatça yetişen salatalık, bazik su özelliğine sahip nadir besinlerde. Bu bazik su maddesi içerdiği antioksidan sayesinde bakterileri yok eder. Pantotenik asit kaynağı olan salatalık bakır, potasyum, manganez, C vitamini, magnezyum, biotin ve B1 vitaminlerini barındırır. Aynı zamanda  fosfor ve folik asit bakımından zengin olan salatalık konusunda bazı uzmanlar uyarıda bulunur. Besin değeri yüksek olmadığından yan etkilerinin de olacağı mevcuttur. 

SALATALIK SUYU NE İŞE YARAR?

Yüksek oranda demir bulunduran salatalık, kansızlık hastalığı için mucize bir besindir. Kandaki hücre sayısını artırarak tüm vücuttaki organların işlevselliğini artırır. Aynı zamanda kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığına iyi gelir. Bunun yanı sıra sindirim sistemini yenileyerek kabızlığın yaşanmasının önüne geçer. Diyet yapmak isteyenler için idealdir. Böbreklerin fonksiyonlarını hızlandırır. Ancak kesinlikle aşırı tüketilmemelidir. Çünkü saç dökülmesine yol açabilir. 

SALATALIĞIN FAYDALARI NELERDİR?

Yüzde 95 oranda sudan oluşan salatalık toksin atmada oldukça etkilidir. Özellikle diyet listelerinin ilk sıralarında yer alan salatalık kilo vermede de yardımcı olur. Uzmanlar kıştan ilkbahara geçerken tüketilmesini tavsiye ettiği besinler arasındadır. Vücudun sıvı oranını dengeleyerek, vücudu mevsim değişikliğine hazırlar.

İçeriği çözücü asitler sayesinde diş aralarındaki enfeksiyonu ve tükürükteki bakterileri yok eder. Böylece ağız kokusuna neden olan durumları azaltır. Salatılık aynı zamanda mide asidini ve sıvısını dengeleyerek yanma ekşime gibi şikayetlerin yaşanmasını önler.

Kemik ve kaslarda biriken toksinler zamanla tendonlara zara verir. Bu da şiddetli kemik ve kas ağrılarına neden olur. Salatalık içerdiği silis maddesi sayesinde kemik ve kas dokularını yenileyerek deforme olmalarını engeller.

Vücudun hastalıklara karşı günlük B ve C vitamini alması gerekir. İki adet salatalık vücudun günlük ihtiyacı olan bu vitaminleri sağlayabilir. 

– En etkili idrar söktürücüdür. Sindirim problemlerinin yaşanmasını önlemede etkili olan salatalık, zengin lif içeriği bakımından şişlik ve kabızlığı engeller. Böbrek üstü bezlerinin çalışmasını destekler. Böylece enfeksiyon kapma oranını azaltır.

Mevsim geçişlerinde vücudun sıvı dengesini sağlayarak ısı oranını ayarlar. Terleme gibi günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyen durumların yaşanmamasını sağlar. Ayrıca tırnak ve saç bakımından da etkilidir. Saç derisindeki hücreleri kuvvetlendirmede etkili olan salatalık tırnakların kırılmasını engeller.

SALATALIK YEMENİN YAN ETKİLERİ

Kabuğundaki yüksek toksinler zehirlenmeye sebebiyet verir. Uzmanlar özellikle tadı acımsı olan salatalıkların cilt alerjilerine neden olabileceği konusunda uyarıyor. 

Çekirdeğinde bulunan cucurbitin adı verilen madde idrar söktürücü özelliğine sahiptir. Ancak salatalık aşırı tüketildiğinde vücuttan daha fazla sıvı atmaya neden olur.

C vitaminine sahip salatalık antioksidan özellik gösterir. Fakat bir hafta boyunca çok fazla tüketilen salatalığın bu özelliği oksidan etkisi göstermeye başlar. Bu da vücuttaki serbest radikallerin çoğalmasına sebebiyet verir. 

Potasyum oranı yüksek besinlerden biri olan salatalık çok tüketildiğinde böbreklerin hızlı çalışmasına neden olur. Bu da ishal ve karın ağrısı gibi rahatsızlıkların riskini arttırabilir.

Salatalık vücuttaki sıvı oranını yükselttiğinde diğer organlara olduğu gibi kalbe de zarar verebilir. Kan oranındaki sıvıyı artıran salatalık kalbin fazla kan pompalamasına neden olur. Bu da baş ağrısı ve nefes almada zorluk çekme gibi belirtilerle kendini gösterir.

Yapılan araştırmalarda polen, karpuz, papatya çayı, muz ve ayçekirdeğine alerjisi olan kişilerin salatalığa da alerjileri olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat kişilerde salatalığın yaptığı alerji etkileri ilk başlarda gözle görülmez. İlerleyen zamanlarda cilt döküntüleri, ağız içi yaralar ve göz kızarıklıkları ile ilerlemeye başlar.

İlerleyen yaşla beraber düşen hücre yenilenme hızı, stres, yanlış uyku pozisyonu ve notebook, telefon gibi teknolojik aletleri kullanırken aldığınız duruş çizgisi dekolte ve boyun bölgesindeki kırışıklıkların artmasına neden oluyor. Uzmanların mutlaka bakım yapılması gerektiğini söylediği boyun ve dekolte bölgesinin bakımı için ne yapmalı? Öğrenmek için mutlaka yazımızı inceleyin.

Boyun ve dekolte bölgesindeki kırışıklık yaş ilerledikçe çoğalsa da bazı kişilerde erken yaşta görülebiliyor. Bazen vitamin ve mineral bazense genetik olarak görülen bu durumdan şikayetçiyseniz hemen harekete geçin. Yüz her ne kadar bakım yaptığınız için genç görünse de dekolte ve boyun bölgesi yaşınızı ele verebilir. Boyun ve dekoltenizin hassas yapısı, zamanın getirdiği negatif etkilere karşı oldukça savunmasız kaldıkça sarkmalar ve kırışıklar artabilir. Bu durumu kısa sürede müdahale ederek ortadan kaldırabilirsiniz. Daha genç ve bakımlı bir görünümün kilit noktalarından olan boyun ve dekolte için bakım önerilerine hazırladığımız içerikten kolayca ulaşabilirsiniz.

Sabah uyandığınızda yüzünüzü yıkarken boyun bölgenizi soğuk suyla yıkamayı unutmamalısınız. Daha sonra bu alanları krem veya kaliteli bitkisel yağ ile silin. Gün içerisinde nemlendirmeyi unuttuğunuz bölgelerden biri olan boyun bölgesine mutlaka nemlendirin uygulamalı masaj yaparak ovalamalısınız.

Boyun ve dekolte bölgesine haftada 2-3 defa peeling yapabilirsiniz. öylece ölü cilt hücreleri yok olur ve kan dolaşımınızı hızlandırırsınız. En az haftada bir kez, boynun ve dekolte bölgesini vitamin barındıran maskeler ile besleyebilirsiniz.

Boyun maskesi de kırışıklığı azaltan ve durduran yöntemlerden biridir. Kırışıkları azaltan yöntemleri öğrenmek istiyorsanız mutlaka içeriğimizi inceleyebilirsiniz: BOYUN KIRIŞIKLIĞINI AZALTAN YÖNTEMLER

5 ADIMDA BOYUN VE DEKOLTE BÖLGESİ BAKIMI

Hızlı bir çözüm istiyorsanız bu serum tam size göre. Goji Bery ve tatlı badem yağı ile çizgilere savaş açan formül, cildin naturel hyalüronik asit dengesini sağlıyor ve lekeleri gideriyor.

FİYATI: 489,00 TL

Altın Orkide teknolojisiyle gençliğin kapılarını açan bu krem cildi kaldırıyor, sıkılaştırıyor ve yumuşak, pürüzsüz bir dokuyla cildi şımartıyor.

FİYATI: 1852,94 TL

Masaj, ödem atılmasına ve cildin kan dolaşımını hızlandırarak yeniden yapılanmasına yardımcı. Estee Lauder’ın boyun ve dekolte kremi, ambalajıyla birlikte gelen bir masaj aleti bulunduruyor.

FİYATI: 575,00 TL

Kağıt maskeler mucizevi etkileri bölgesel yaşlanmaya karşı da etkili. Boyun ve çene bölgesi için özel olarak tasarlanan bu maske yaşlanma belirtilerine savaş açıyor.

FİYATI: 59,90 TL

Boyun ve dekolte en hassas cilde sahip bölgelerden. Clarins’in bu kremi de bu bölgeye özel olarak nazikçe bakım yapan yeşil deniz bitkileri ve buğday şekerleri ile formülize edilmiş.

FİYATI: 561,00 TL

Yeni Zelanda’daki manuka çiçeklerinin polenlerinden yapılan bala manuka bal denir. Tüm dünyaya da buradan ihraç edilen manuka balı binbir derde devadır. Özellikle yapılan araştırmalarda manuka balının kanserli hücreleri azaltığı yönde sonuçlara varılmıştır. Antibakteriyel etkiye sahip bu bal ayrıca virüslere karşıda güçlü bir besindir. Peki Manuka balı nedir ve faydaları nelerdir? Haberin detayında manuka balı:

19. yüzyıl başlarında itibaren keşfedilen manuka çiçeğinin polenlerini toplayıp bal yapan arıların ortaya çıkartıkları besinin güçlü bir doğal ilaç olduğu ortaya çıkarıldı. Ancak yerli halkın asırlardır bunu şifa amaçlı kullandığı tarih kitaplarında tespit edildi. Yeni Zelanda ve Güney Doğu Avustralya’nın dağlık alanlarında yetişen manuka çiçeğinin yaprakları yaraları hızlı iyileştirir. Alternatif tıpta ilaç yapımında kullanılan bu çiçek türü kokusu ve lezzetiyle arılarında ilgi alanında yer aldı. O bölgede sadece o çiçekler yetiştiğinden arıların polen olarak adresleri de sadece manuka çiçekleri olur. Bu yüzden civardaki arı kovanlarındaki ballara manuka balı denir. Yerli halk Maorililer bu balı ve çiçeği hemen hemen her hastalıklarında kullanmıştır. Günümüzde ise araştırmalara konu olan manuka çiçeği ve balının güçlü antioksidan olduğu görülmüştür. Özellikle soğuk algınlığına neden olan virüslere karşı etkili olan manuka balı Yeni Zelanda’dan tüm dünyaya ihraç edilir. 

MANUKA BALININ FAYDALARI NELERDİR?

Ünlü tenisçi Novak Djokovic ve oyuncu Scarlett Johansson’un da tüketimiyle popülerliği artan manuka balına dünya genelinde talep arttı. İlgi oladığı olan bu balı üreten arıların çalınması ise olay oldu. Koruma altına alınan manuka çiçekleri ve balı;

Viral enfeksiyonlar nedeniyle oluşan boğaz ağrılarına doğal ilaçtır. Sıcak suyun içine bir kaşık eklenip tüketildiğinde bronş yollarını temizler. Balgam söktürücü özelliği sayesinde boğazları enfeksiyondan arındırır. Virüslerin akciğere inmesini önler. 

Güçlü bir antibakteriyel etkiye sahip olduğundan bağışıklık sistemini güçlendirme de etkilidir. Hastalıklara karşı adeta vücut direncini artıran manuka balı, aynı zamanda vücut içindeki mantarlı ve virüsleri de temizler.

İltihaba bağlı görülen eklem ağrıları da azaltır. Yaraların hızla iyileşmesini sağlar. Bu yüzden askeri tedavi alanlarda bu bitkinin yaprakları ilaç olarak kullanılır.

Mide ve bağırsak hastalıklarını önler. Sindirimi rahatlatır. Fonksiyonlarını artırarak metabolizmanın iyileşmesini kolaylaştırır.

İdeal meyveleri arasında yer alan ananasın insan sağlığına inanılmaz faydaları var. Peki Ananas ve ananas suyunun faydaları nelerdir? Uzmanlar yaz sıcaklığının neden olabileceği vücut deformasyonlarını önlemek için tüketilmesi tavsiye edilen ananas suyu hem sindirimi rahatlatır hemde vücut ısısını korur. Sizler için ananas ve ananas suyu hakkında merak edilenleri araştırdık.

Tropik meyveler arasında yer alan ananas sıcak ülkelerde yetişen güzel kokulu, dışı kabuklu içi bol etli bir meyvedir. İlk kez Brezilya’da keşfedilen ve tüketilebilir olduğu fark edilen ananasın meyve olana kadar 200 çiçek türüne ihtiyaç duyar. Genel olarak tatlı bir tadı olan ananasın yetiştiği toprağa göre bazı yerlerde ekşi de olabiliyor. Dondurma, meyveli yoğurt ve salata yapımlarında tüketiliyor. Süper marketlerde ya suyu çıkarılmış ya da dilimlenmiş şekilde hemen tüketilmeye hazır sunuluyor. Özellikle sıcak havalarda satışı artan ananasın insan sağlığına faydaları vardır. İçeriğinde bol miktarda bromelain maddesi barındırmaktadır. Bu madde kanserli hücrelerin oluşumunu engelleyerek, vücudun direncini artırır. Aynı zamanda yüksek lif ve C vitamini içeren ananas kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. Güçlü antioksidan özelliği sayesinde vücudun hastalıklara karşı direncini artırır. Uzmanlar bu kadar faydalı olan bu besinin kabuklarının bile çöpe atılmamasını tavsiye eder. Kabuklarından elde edilen çay sindirim sorunlarının kısa sürede giderilmesinde yardımcı olacak doğal bir ilaçtır. 

 

ANANAS VE ANANAS SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği C vitamini sayesinde vücuttaki serbest radikalleri atar. Zengin bir antioksidan olan ananas bu sayede kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer. Vücuttaki hücreleri yeniler. 

Üst solunum yolları hastalıkları ile vücuda yerleşen enfeksiyonlu hücrelere karşı vücudun direncini artırır. Özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek doğal ilaç görevi görür.

Ağız ve diş sağlığını olumsuz etkileyen durumlar ise diş minesindeki zayıflıktır. Diş minesi zayıfladıkça ağız içi koku, dişlerin çürümesi ve diş etinin enfeksiyon kapmasına neden olur. Bu yüzden diş minesini bazı ek takviyelerle güçlendirmek gerekir. Ananas bu bakımdan en güçlü besindir. Diş aralarındaki enfeksiyonları temizler ayrıca tükürükteki bakterilerin sayısını da azaltır.

Sarı nokta hastalığı ciddi bir göz problemidir. İleri yaşlarda ve sağlıksız beslenme ile ortaya çıkar. Sarı nokta hastalığının yaşanmaması için göz içerisinde beta karoten maddesi gereklidir. Doğada beta karoten bakımından güçlü olan meyve ananastır.

Anti-inflamatuar maddesi bakımından zengin olan ananas akciğerlerin temizlenmesini sağlar. Bu sayede astım ve bronşit hastalığının yaşanmasını engeller. Ayrıca boğaz iltihaplanmasını önler.

Potasyum kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyonu engeller. Aksi halde yüksek tansiyon felç ve inme gibi riskli sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir.

Çocuklarda daha sık görülen bağırsak kurtları şiddetli karın ağrısına, iştah kaybına ve ishale neden olur. Bağırsak kurtlarından doğal yolla kurtulmanın en doğal yolu ananastır. İçerdiği bromelain maddesi kurtları dökmede yardımcı olurken mesane de taş ve kum oluşumunu da engeller.

Günlük tüketilen 150 gram ananas cilt sağlığı için inanılmaz fayda sağlar. Dermis tabakasındaki hücreleri yenileyerek kırışıklık ve yaşlanmayı önler. Cildin bebeksi dokusuna kavuşmasını sağlayarak çatlaklık ve kuruma gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkmamasını sağlar. 

DÜZENLİ BİR BARDAK ANANAS SUYU İÇERSENİZ?

Uzmanlar ananasın suyunun vücut ısısını kontrol ettiklerini vurguluyor. Özellikle sıcak havalarda gece gündüz arasındaki sıcaklık farkının vücutta bir takım komplikasyonlara neden olabileceğinden günde bir bardak ananas suyu bu durumun farkını azaltır. Ayrıca gün içerisinde vücuda alınan toksinleri temizler. Sindirimin hızla çalışmasını sağlar. Doğal iltihap sökücü özelliği sayesinde hastalıkları önler. Vücudun pH değerini yükseltir. Cildi yeniler. Kemik ve kaslardaki ödemi engellediğinden ağrı oluşumunu önler. 

Aniden değişen havalarla beraber artan viral enfeksiyon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Grip ve nezle arası belirtiler gösteren ancak zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi hastalıklara neden olan viral enfeksiyonun ne olduğunu biliyor musunuz? Peki Viral enfeksiyon nedir? Haberin detayında viral enfeksiyona dair her şeyi bulabilirsiniz.

Virüs yolu ile oluşan hastalıkların geneline viral hastalıklar denir. Mevsim geçişlerinde artan soğuk algınlığı, gribal enfeksiyon, üst ve alt solunum yolu hastalıkları virala dahildir. Vücuda çeşitli sebeplerden ötürü giren ve yerleşen kuluçka dönemi bittikten sonra bağışıklık sisteminde ciddi deformasyonlara neden olur. Bazı hastalık çeşitleri kolayca atlatılabilirken bazıları ise uzun sürer ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Viral virüsler antibiyotik ilaçlarla kolay kolay iyileşmez. Bu gibi hastalıklar esnasında bağışıklığı güçlendiren ve virüsleri vücuttan atacak güçlü aşılar önerilir. Uzmanlar özellikle çocukları ve yaşlıların düzenli aşılarla bu hastalıklar karşısında direncinin artırılmasını tavsiye eder. Viral enfeksiyon ile bakteriyel enfeksiyon hastalıkları sürekli karıştırılır. Ancak virüsler bağışıklığa yerleşerek kişinin yorgun halsiz düşmesine neden olur. Bakteriyel enfeksiyon ise vücutta çoğalan bakteriler yol açar. Bu hastalıkların süreçleri daha ağır geçer. Yüksek ateş, vücut titremesi, sinüs yollarının bakterilerle tıkanması, boğazın tahrip olması, balgam ve bademcik şişmesi gibi belirtiler gösterir. İki enfeksiyonda hemen hemen aynı belirtileri göstermesine rağmen ayırt edici nokta ateşlenme süresi ve yüksekliğidir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ateşlenme her zaman yüksek oranlarda seyir eder. 

VİRAL ENFEKSİYON NASIL BULAŞIR?

Virüs genellikle temas yolu ile kişiden kişiye bulaşır. Bu yüzden toplu yerler en tehlikeli alanlardır. Temas, ağız ve solunumla bulaşan virüsler bakımından çocuk, yaşlılar ve hamileler riskli olan gruplardır. Çocuk parkları, okullar, alışveriş merkezleri ve toplu tuvalet alanları da virüsün yayılmasını tetikler. 

VİRAL ENFEKSİYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Bağırsaklara yerleşen virüsler florasanın sayısını bozarak ishal gibi vücut sıvı kaybını artıracak rahatsızlıklara neden olur.

– Bağışıklığın virüslere karşı hareketlenmesi ile sinir hücreleri ısınmaya başlar. Kanda dolaşan sinir hücreleri vücudun aniden ısınmasını sağlar.

– Virüsler karşısında en hassaslaşan bölge boğazdır. Boğaz ağız içine kadar virüsten etkilendiğinden yutkunma nefes alma gibi faaliyetleri azaltır. Şiddetli bir kuru öksürüğe sebebiyet verir.

– Yorgunluk vücut hareketlerinde ağrı ve özellikle kaslarda yavaşlama gibi belirtiler seyir gösterir.

VİRAL ENFEKSİYON TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Uzmanlar bu gibi rahatsızlıklar esnasında kişinin hemen ilaç tedavisini başlamasını genellikle tavsiye etmez. Öncelik aşı yapımı ve C vitamini tüketmeyi öneriyor. Bunun dışında kişinin en az 3 güç dinlemesini, hafif yemekler tüketmesini, ellerin sürekli dezenfekte edilmesi, kullanılan kişisel eşyalara kimsenin dokunmamasını ve gün içerisinde bol bol su tüketilmesi gerektiği vurgulanır. 

Yapılan araştırmalarda en etkili antioksidan ve çözücü madde içeren limonu günlük tüketeceğimiz suyun içerisine katıp günde en az 1 litre tüketildiğinde insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğu ortaya çıkarılmıştır. Özellikle bağırsak sorunlarına iyi geldiği ve yağ yakımını hızlandıran limon suyu hakkına merak edilenleri araştırdık. Peki limon suyunun faydaları nelerdir? Haberin detayında merak edilen her şey:

Bir yıl boyunca düzenli tüketilen limonlu suyun vücuda sağladığı yararlar uzmanları bile şaşırttı. C vitamini deposu olan limon tadı bazen ekşimsi bazen ise acıdır. Yüksek tansiyon, ateş, kabızlık, diş problemleri, fazla kilo, ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Yılda iki defa hasat veren yıl boyu tüketilen limonun ağacı kışın yaprak dökmez. İçeriğinde C vitaminin yanı sıra potasyum, folik asit, bakır, magnezyum ve lif barındırır. Bu özellikleri sayesinde uzmanlar limon üzerinde araştırmalar yapmıştır. Yapılan bir araştırmada limonlu suyun kilo vermeyi hızlandırmasının yanı sıra birçok hastalığa da fayda sağladığı ortaya çıkarılmıştır. Vücudumuzun bağışıklığı ve sindirim sisteminin oluşturduğu genel hastalıkların komplikasyonlarını azaltığı gözlemlenmiştir. İlk kez Güney Asya’da ortaya çıktığı düşünülen limon, topraklarımıza Arap ülkelere seyahat eden kişiler 12. yy getirdi.  Ekşi portakal olarak görülen limon alternatif tıpta özellikle sindirim hastalıkları için kullanılmıştı. 

DÜZENLİ OLARAK LİMONLU SU İÇERSEK NE OLUR?

Vücut direncini etkileyen bağırsaklarda bazı yiyecek ve içeceklerin atıkları ile birikince ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan biri de kolon hastalıklarıdır. Bu hastalıkların en ileri boyutu ise kolon kanseridir. Bu yüzden her zaman iki barda ılık suyun içerinde limon sıkıp kahvaltıdan önce tüketirseniz. Gün boyu tükettiğiniz besinlerdeki zararlı hücre ya da bakterileri idrar veya dışkı yolu ile atabilirsiniz.

İçerdiği A ve C vitaminleri gözde oluşma ihtimal olan katarakt ve maküler dejenerasyonuna karşı koruyucu bir kalkan oluşturur. Antioksidan sayesinde de gözde iltihap birikimini engeller.

Güçlü antioksidan yalnız göz sağlığını değil cilt sağlığını da olumlu etkiler. Cildin deforme olmasını önleyerek kırışıklığı ve yaşlanmayı engeller.

Vücuttaki tüm toksinlerin biriktiği ve atıldığı karaciğerin fonksiyonlarının bozulması oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu yüzden ek takviyelerle karaciğerdeki fazla toksinlenme temizlenmelidir. Enzim faktörünü artıracak en etkili besin ise limondur. Limon direk olarak aşırı çözücü madde içerdiğinden su ile karıştırılarak tüketildiğinde daha etkilidir.

Kış aylarında zayıflayan bağışıklık sistemi ve artan virüs oranları üst solunum yolları hastalıklarına neden olur. Çok ciddi boyutlarda olmazsa bile kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen bu rahatsızlıklara karşı da limon suyu direnci artırır. 

İçerdiği asidik özellik sayesinde ağız içinde ve diş aralarında biriken enfeksiyonları temizlemede de etkilidir. Özellikle yatmadan önce bir bardak limon suyuyla 120 saniye gargara yapıp yatıldığında hem ağız kokusunu önlemiş olursunuz hem de tükürükteki asit oranını artırarak gece boyu ağız içinde enfeksiyon birikmesini engellemiş olursunuz.

Antioksidan özelliği sayesinde vücutta biriken ödem ve yağları kısa sürede atmanıza yardımcı olur. Boğaz, yemek borusu ve mideye kadar temizler. Yemek borusu kanseri, mide reflüsü gibi rahatsızlıkların yaşanmasını engeller.

LİMONLU SUYU KİMLER TÜKETMEMELİ?

Yüksek tansiyonu olan kişiler uzmanlarına danışarak tüketmeliler. Hamile ve emziren annelerin içmemesi gerekir. Bazı ilaçların yan etkilerini tetiklediğinden ilaçlardan en az 2 saat sonra tüketilmelidir. Cilt renkli açık olanların ise limonu yüz maskelerine kullandıklarında oldukça dikkatli olmalılar. 

Yüzyıllardır kullanılan sumak suyu, son günlerde özellikle koronavirüse karşı önerilen doğal ilaçlardan biridir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu mutfaklarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan sumak ekşi bir tada sahiptir. Tohumları baharat olarak kullanılır. Yemeklere lezzet katmanın yanı sıra başlı başına çay olarak da tüketilir. Peki Sumak suyu nasıl yapılır? Haberin detayında sumak bitkisinin faydaları:

Yabani otlar arasında yerini alan sumak meyvesi toplanır ve kurutularak toz haline getirildikten sonra baharat olarak kullanılır. Hemen hemen her toprakta yetişen bu otun toplamda 150 türü bulunmaktadır. Yalnızca iki çeşidi zehirsizdir. Ekşi tada sahip sumak, limonun olmadığı zamanlarda alternatif olarak kullanılır. Yapılan araştırmalarda limon gibi sumağın da antioksidan özelliği olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda uzmanlar üst solunum yolu hastalıklarında ilaç kullanmadan sumak suyu ile tedavi olunabileceğini vurguluyor. Düzenli tüketildiğinde vücut içerisine gire bakteri ve virüslerin etkilerini ortadan kaldırıyor. Türkiye’de özellikle Doğu Anadolu mutfağının vazgeçilmezi olan sumak, kuru dolma gibi yemeklerin yanı sıra ağız içi yararlarda kullanılan en güçlü doğal ilaçtır.  Tohum olarak toplanan sumak tuz ile havanda dövülerek kullanılır. Soğan gibi ağır kokuya neden olan besinlerle beraber yapılarak kokularının etkileri azaltılmaya çalışılır. 

SUMAK GARGARASI NE İŞE YARAR?

Sürekli diş eti problemi yaşayan ve ağız kokusu şikayeti olanlar için gargara idealdir. Ayrıca tükürük bezlerinin çalışmasını destekler. Ağız içinde enfeksiyon oluşmasını önler. Bu yüzden yara oluşumunu engeller. 100 mililitre suya bir yemek kaşığı sumak atın. Kaynatın ve ocaktan aldıktan sonra ılık hale geldikten sonra sabah akşam günde iki defa gargara yapabilirsiniz. 

SUMAK ÇAYI NASIL YAPILIR?

Güçlü bir antiseptik özelliği olan sumaktan elde edilen çay, enfeksiyon ve bakterileri hızla vücuttan atar. İki hafta düzenli tüketildiğinde faydasını gösteren sumak çayını yapmak için; Bir buçuk su bardağı suyu cezveye koyun içine de bir tatlı kaşığı sumak atın kaynatın. 5 -6 dakika sonra ocaktan alıp ılık olmasını bekleyin. Ilık oldukta sonra tüketin. Ancak günde bir bardak yeterlidir. 

SUMAK SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR? 

Kandaki insülin oranını dengeler. Bu özelliği sayesinde diyabet ve yüksek tansiyon hastalarının tüketmesi gereken besinler arasındadır. Ancak aşırıya kaçılmaması gerekir. Aksi halde faydalı olan bu besin tansiyonun yükselmesine yol açabilir. Yüksek tansiyon hastalarının ne kadar tüketmesi gerektiği konusunda bir uzmana başvurmasında fayda var.

Antioksidan etkisi sayesinde üst solunum yolları hastalıklarında aniden meydana gelen yüksek ateşi düşürerek beyin sağlığını korur.

Hafta da bir bardak tüketilen sumak suyu, sinir sisteminde deforme olmuş hücrelerin sayısını azaltarak sağlıklı hücrelerin artmasına yardımcı olur. Yorgunluk, stres ve depresyon gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini de azaltır.

Gıda zehirlenmesi esnasında sumak baharatını kaynatıp bir bardak içmeniz faydalı olacaktır. Hem midenizi hem de bağırsaklarınızı temizleyerek idrar ve dışkılamayla zehirlenmeye neden olan zararlı bakterileri vücuttan atar. 

Sumak suyu, sindirimi düzenlediği için zayıflamak içinde kullanabilirsiniz. Aynı zamanda gün içerisinde yarım çay bardağı tükettiğiniz sumak suyu hazımsızlık ve şişkinliği de önler.

İştahsızlık problemi yaşayan çocuğunuza sumak suyundan ayda bir kere içirmeniz de fayda vardır. Hem çocuğunuzun vücut direncini artırır hem de iştahını açarak daha sağlıklı beslenmesine yardımcı olur.

SUYUNDAN ELDE EDİLEN DİĞER YÖNTEMLER

Sumak, genellikle tırnak altlarında oluşan dolamanın iyileşmesi için de kullanılan doğal tedavi yöntemlerinden biridir. Kaynayan sumak suyunun içine sirke ve bal koyarak iyice kaynatın. Bu karışımı bir gün beklettikten sonra dolamanın üzerine sürünüz. 

Hücreleri yenileyici özelliği sayesinde cilde ve saça da faydası vardır. Kaynatılmış sumak suyunu tonik olarak kullanabilirsiniz. Sabah akşam düzenli olarak kullandığınız bu su hem sivilce ve akne oluşumunu engeller hem de yaşlanmayı geciktirir.

SUMAĞIN YAN ETKİLERİ VAR MI?

Aşırı tüketildiğinde mide asidinin dengesi bozulabilir. Bu yüzden günde en fazla bir bardak tüketilmeli. Tuvalet ihtiyacı sırasında yanmaya neden olabilir. Aşırı ekşi bir yapısı olduğundan tansiyon hastası olanların tüketmesi uygun değildir. Aynı zamanda zehirli olan türleri de bulunduğundan alındığı yerlere dikkat edilmeli.