Şunun için etiket arşivi: Kadın

Yaz aylarının vazgeçilmezi, uzmanların özellikle kadınlar için yaşlanma karşıtı olduğu hakkında sık sık uyardığı güneş kremleri bir yandan bakım yaparken bir yandan da koruması çok önemlidir. Kozmetik dünyasında birbirinden farklı etkileri olan güneş kremleri bulunuyor. Peki en etkilisi hangisi? Bu yaz sizi güneşten koruyacak hem de bronzlaşmanızı sağlayacak en iyi güneş kremlerini seçtik.

Cildinizin genç ve dinamik görünmesini sağlamak için en önemli etken, cildinizi zararlı güneş ışınlarından korumaktır. Bunun için mutlaka yaz ve kış aylarında güneş kremi kullanılmalıdır. Yapılan bir araştırmaya göre erken yaşlanmanın ve kırışıkların en büyük sebeplerinden biri zararlı güneş ışınlarından bilinçli korunmamak olduğu sonucuna varıldı. Uzmanlar özellikle Temmuz ve Ağustos ayına vurgu yaparak, erken oluşabilecek kırışıkların önüne geçilmesini öneriyor. Hazır sıcaklar gelmişken, sizlere ışık tutabilecek en etkili ve en iyi güneş kremlerini detaylı bir şekilde inceledik.

EN İYİ VE ETKİLİ GÜNEŞ KREMLERİ

-Kiehl’s Ultra Light Daily UV Defense / 199,00 TL

Hem günlük hem de deniz sonrasında kullanıma uygun olan bu güneş kremi, SPF 50 koruma faktörü sağlıyor.  İçeriğindeki Fransız Kızıl Gülü özü sayesinde, fazla güneşe maruz kalan tahriş olmuş cildi sakinleştirir. Hafif dokusuyla hemen emilir ve ciltte beyaz lekeler halinde kalmaz. 

– La Roche-Posay Anthelios AC Anti-Shine Matte Fluid / 63,00 TL

Özellikle yağlı ve sivilceli ciltler için üretilmiş olan bu güneş kremi, hemen etkisini göstermektedir. Cildinizin parladığından şikayetçiyseniz ürünün en önemli özelliği matlaştırıcı etkisinin olması. Kullananlar tarafından çok beğenilen bu güneş kremi, günlük kullanım için oldukça uygun.

– Murad City Skin Age Defense / 252,00 TL

Tamamen mineral yapıda olan Murad City Skin Age Defense, zararlı güneş etkenlerinden dolayı oluşan cilt kırışıklarının önüne geçiyor. Hafif yapısı sayesinde hassas ve reaksiyon göstermeye meyilli cilde sahip olanların vazgeçilmez güneş kremi haline geldi. İçerisinde bulunan C vitamini sayesinde cildin parlak ve sağlıklı görünmesini sağlar.

-Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion / 189,00 TL 

Güçlü bir cilt korumasına sahip güneş kremi arıyorsanız, Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion tam size göre. Bu güneş kreminin en önemli özelliği suya dayanıklı olması. Tatil günlerinin vazgeçilmezi olacak Shiseido Expert Sun Aging Protection Lotion, özel SuperVeil-UV 360 teknolojisi ile cildi UVA/UVB ışınlarından ve ışın yaşlanmasına karşı korur.

– Daylong Extreme SPF 50+ / 54,00 TL

Suya ve terlemeye karşı dayanıklı olan güneş kremi, yüksek koruma etkisi sayesinde cildi zararlı güneş ışınlarına karşı korur.  Ayrıca içerisindeki E vitaminiyle cildin ihtiyacı olan bakımını da yapıyor. 

5. hastalık olarak bilinen ”Tokatlanmış yanak sendromu” çocukluk çağında görülen yaygın bir bulaşıcı hastalığıdır. Yanaklarda tokat yemiş gibi kızarıklık ve vücutta döküntülerle beliren beşinci hastalık hakkında bilinmesi gerekenleri derledik. Bebeklik ve çocukluk dönemi hastalığı: Tokatlanmış yanak sendromu belirtileri ve tedavisi…

Tıp literatüründe ‘Beşinci hastalık’ olarak tanımlanıp halk arasında daha çok ‘Tokatlanmış yanak sendromu’ olarak geçen rahatsızlık çocukluk döneminde görülen hastalıklardan biridir. Kötü huylu olmayan, döküntülü, hafif aşamalı seyreden ve bulaşıcı bir özelliği bulunan beşinci hastalık, parvovirüsten kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Belirti olarak su çiçeğine benzer özellikler gösteren beşinci hastalıkta yani tokatlanmış yanak sendromunda ailelerin bilinçli olması önemli bir özellik taşır. Her hastalıkta olduğu gibi hangi belirtilerde ne yapılması gerektiğini bilmek o hastalığın daha kolay atlatılmasına yardımcı olur. Peki (Beşinci hastalık) Tokatlanmış yanak sendromu hakkında bilinmesi gerekenler neler? İşte cevabı…

TOKATLANMIŞ YANAK SENDROMUNUN BELİRTİLERİ

– İsminden de anlaşılacağı gibi yanağa tokat atmış gibi net, yoğun ve düzenli kızarıklıklar,

– Yanaklardan kol ve bacaklara sıçrayan kızarıklar,

– Daha sonra el ve ayak parmaklarından itibaren kalça ve gövdede döküntüler,

– Ateşlenmeyle beraber kaşınma, yorgunluk ve halsizlik,

– Baş ve boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi belirtiler beşinci hastalığın en önemli göstergeleridir.

Yukarıda bahsedilen belirtilerin işareti olan beşinci hastalık alerjik, ürtikeryal döküntülerle ya da başka döküntülü hastalıklarla ayırt edilemeyebiliyor. Bulaşma riski fazla olan bu hastalık döküntüler belirmeden önce de bulaşabilir. Tükürük ile damlacık ile yayılıp nefes yoluyla taşınan bu rahatsızlıkta aileler dikkatli olmalıdır.

KIZARIKLIKLAR KALICI DEĞİL…

Hastalıkla beraber ortaya çıkan kızarıklıklar 2-3 gün içerisinde kendiliğinden kaybolur ve genelde kaşıntılı olmaz. Baş kısmından başlayıp aşağıya doğru yayılan döküntüler en fazla 1 hafta sürüyor. Özellikle okul çağı dönemindeki çocuklarda görülen beşinci hastalık, bağışıklığı düşürüyor. Bu nedenle aile bireylerinin bilgili olması ve çocuğun gözlem altında olması önemlidir.

DÖKÜNTÜSÜZ DE BULAŞABİLİYOR…

Sadece döküntülerle ortaya çıkmayıp aynı zamanda hastalık, tükürük ve damlacık yoluyla da bulaşabiliyor. Döküntü sırasında suçiçeği ya da kızamık kadar yoğun bulaştırıcılık riski olmasa da her döküntülü hastalık gibi dikkatli olunmalıdır. 

ATEŞİN KONTROL ALTINDA OLMASI ÖNEMLİ!

Hastalığın genelde ön habercisi ateş olur. Özelikle beşinci hastalıkta döküntüyle birlikte ateş görülür ancak birkaç gün içerisinde hem döküntü hem ateş ortadan kalkar. Fakat daha sonra tekrar ateşlenme oluyorsa başka hastalıklarında habercisi olabileceği düşünülmeli.

TOKATLANMIŞ YANAK SENDROMU (BEŞİNCİ HASTALIK) NE KADAR SÜRER?

Belirtiler görüldükten 5-10 gün sonra rahatsızlık yavaş yavaş hafifler. Başlıca belirtisi yanaklarda kızarıklık olan rahatsızlık haftalar sonra bile banyodan, egzersizden, güneş ışığına maruz kaldıktan sonra yeniden görülebilir. Bu normal bir durumdur.

Ciddi bir rahatsızlık olmayan bu hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Çoğu zaman belirtilere yönelik tedavisi yapılır. Doktorun çocuğun döküntüleri fazla ve kaşınıyorsa bazı alerji ilaçları, ateşini düşürmek için parasetamoller verebilir. 

Sağlık açısından inanılmaz faydaları bulunan ve Kuran-ı Kerim’de adı geçen hurmayı güçlü kalsiyum kaynağı olan yoğurt ile beraber tükettiğinizde kısa zamanda kilo verebilirsiniz. Tamamen sağlıklı ve doğal yollarla kilo verebileceğiniz hurma-yoğurt diyetindeki püf noktaları ve nasıl zayıflayabileceğinizi sizler için derledik. Peki hurma ve yoğurdu beraber yemek gerçekten kilo verdiriyor mu? Hurma ve yoğurtla nasıl kilo verilir? İşte en sağlıklı yoğurt ve hurma diyeti…

Kuran-ı Kerimde adı geçen ve şifa dolusu bir meyve olan hurmanın insan vücudu açısından sayılmayacak kadar çok faydası vardır. Pek çok yerde kendisinden bahsedilen hurma ile ilgili ayetlerden birisi de, ”Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez -yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” En’am Suresinin 141. ayetinde geçmektedir. Günlük hayatta yaşanan çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği bilinen hurma, sağlıklı olmasının yanı sıra tok tutucu özelliği sayesinde kilo vermeyi de kolaylaştırıyor. Yoğurtla beraber tüketildiği zaman daha da etkili hale gelen hurmayı bir çeşit diyet meyvesi olarak da tüketebilirsiniz. Hem sağlık hem de kilo verdirmede olumlu etkileri olduğu bilinen hurmayı beslenme programınıza dahil ederek kilo verme sürecinizi kolaylaştırabilirsiniz. Peki hurma ve yoğurt ikilisi nasıl tüketilmeli?

HURMA VE YOĞURT DİYET LİSTESİ

Sabah kahvaltısı:

1 kase light yağsız yoğurt ve 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

Öğlen yemeği:

1 kase light yağsız yoğurt ve 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

Akşam yemeği:

1 kase light yağsız yoğurt 7 adet hurma (çok az miktarda tarçın ile)

YOĞURT VE HURMA İLE DİYET NASIL YAPILIR?

Kilo verdirici hurma ile yoğurt diyetinde her gün 21 adet hurma tüketmelisiniz. Ayrıca yağsız bir şekilde satın aldığınız yoğurttan da 3 kase yemeye gayret göstermelisiniz. 1 hafta boyunca uygulayacağınız bu kür ile 5 kilo verme hedefini tutturma ihtimaliniz oldukça yüksektir.

3 öğün sabah, öğle ve akşam olmak üzere 1 kase yoğurt ve 7 adet yaş hurma yenilmesi gerekiyor. Bunların haricinde bir şey tüketmediğiniz takdirde tartıda çıkacak olan sonucu heyecanla bekleyebilirsiniz.

Hurma ile yoğurt diyetinde tüketeceğiniz yoğurt, karnınızı tok tutacak hem de vücudunuza protein kazandırmış olacaktır. Hurma ise içerisindeki liflerle hazmı kolaylaştıracaktır. Eğer hurmanın kilo verdirici özelliğinden faydalanmak istiyorsanız, yaş olanlarını tüketmelisiniz.

HURMA- YOĞURT DİYETİNE ALTERNATİF: HURMA İLE SU DİYETİ

Herkesin bünyesi aynı derecede olmadığı için kimileri hurma ve yoğurt ikilisini severek tüketebilir iken kimileri hurma ve yoğurdu aynı anda kaldıramayabilir. İşte tamda bu durumda hurmadan umudunuzu kesmemek adına alternatif hurma-su diyetini tercih etmek olacaktır. Bu diyet programında uyulacak tek kural öğle ya da akşam yemekleri öncesinde hurma ve su tüketmektir.

Hurma sayısı 7 önerilse de su içerisinde bekletilmiş hali ile uygulanmalıdır. Bu diyeti yaparken şeker, tuz, beyaz ekmek gibi kilo yapıcı besinleri yememeye gayret göstermelisiniz.

HURMANIN FAYDALARI NELER? NEDEN HURMA YEMELİYİZ?

– Hurma tüketmemiz için en önemli sebeplerin başında, Kuran-ı Kerimde şifalı olması yönüyle adı geçen bir meyve olması ve Peygamber Efendimiz (SAV)’in bizlere önermesi gelir.

– Özellikle lohusa döneminde bol miktarda tüketilmesi gereken hurma, annenin sütünü arttırmaya yardımcı olur.

– Metabolizmanın hızlı bir şekilde çalışmasını sağlar. Böylelikle daha kolay kalori yakmış olacaksınız.

– Rahim kaslarını güçlendirerek doğum sancılarını azaltır.

– Yüksek lifli yapısı ile bağırsak ve rahim kanseri riskini azaltır.

– Sindirimi kolaylaştırarak kabızlığa karşı oldukça etkilidir.

Anadolu mutfağının enfes tatlarından biri olan birbirinden farklı ve lezzetli reçel tarifleri, kahvaltılarımızın olmazsa olmazıdır. Tatlı ihtiyacımızı gidermeye yarayan reçelleri sizde diyete uygun hale getirerek gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Peki diyette reçel nası yenir? Evde şekersiz reçel nasıl yapılır? Birbirinden özel ve farklı tatları ile şekersiz reçel yapmanın püf noktaları… tüketilen birbirinden nefis tatlardan biriside reçellerdir.

Sabah kahvaltılarında sofraya konan, birbirinden renkli ve lezzetli tarifleri ile tüketilen reçeller, sıcacık ekmeklerin yanında kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği bir alternatiftir. Ekmeklerin üzerine sürüldüğü zaman damakta hoş bir tat oluşturan reçel, belli miktarlardaki şekere meyvelerin eklenmesiyle pişen enfes lezzetlerden biridir. Ancak, masum görünen bu tatlar hiç farkında olmadan kilo alımımıza neden olabilir. İçerisinde yoğun miktarda şeker barındıran şekerler, fit görünümünü zamanla bozarak daha kilolu görünmeye yol açabilir. Peki kilo almama dikkat eden kimseler hiç mi reçel yememeli? Diyette reçel yemenin bir formülü var mı? Evde pratik ve lezzetli şekersiz reçel yapımı…

2 MALZEME İLE FARKLI ŞEKERSİZ REÇEL YAPIMI

MALZEMELER

– 2 kilogram patlıcan

– 5 kilogram çekirdeksiz yeşil üzüm

YAPIMI

Yeşil üzümleri güzelce yıkayıp tülbentte ezip sıktığınız suyu tencerede kaynatın. Patlıcanları alacalı şekilde soyup sağ ve sol tarafa çizikler atın. Patlıcanları kaynamış suya ilave edip 10 dakika kaynatın. Patlıcanları süzüp soğuk suda 2-3 dakika akdar bekletin.

Patlıcanları kaynamış üzüm suyuna koyup kısık ateşte kaynatın. Reçel kıvamını aldıktan sonra serin bir yerde muhafaza edin. Kapakları sıkıca kapattığınız kavanozlarda dilediğiniz zaman reçel alabilirsiniz.

Afiyet olsun…

ŞEKERSİZ ÇİLEK REÇELİ TARİFİ

MALZEMELER

– 500 gram çilek

– 1/2 adet limon

– 300 gram kuru üzüm

– 10 adet hurma

– 4 su bardağı sıcak su

YAPIMI

Hurma çekirdeklerini çıkardıktan sonra kuru üzümlerle beraber bir kaseye koyun. Sıcak su koyduktan sonra 10-15 dakika bekletip yumuşamalarını sağlayın. Ardından blenderdan geçirip tülbent ile suyunu süzüp çileklerin saplarını ayırarak tencereye alın.

Süzdüğünüz suyu üzerine koyup pişirmeye başlayın. Kısık ateşte koyu bir hal alında soğumaya bırakıp, cam kavanozda saklayın.

Afiyet olsun…

KAYISILI DİYET REÇEL TARİFİ

MALZEMELER

– 750 gram taze iri kayısı
– 1 büyük ayva
– 400 ml elma suyu

YAPILIŞI

Yıkanmış kayısıların çekirdeklerini çıkartıp dilimlenmiş şekilde kenara koyun. Ayvayı soyup doğradıktan sonra çekirdekleri ile birlikte suda kaynatın. Çekirdeklerin çıkartılmaması ayvanın renk ve kıvamını belirleyecektir.

Kayısı ve ayva, elma suyuna karıştırıp kaynatın. Karışıma isteğe göre tarçın ya da zencefil ilave edilebilir. Çok fazla bekletilmeden tüketilmelidir.

Afiyet olsun…

REÇELDE KAÇ KALORİ VAR? REÇELLERDE KALORİ CETVELİ:

Kayısı Reçeli (100 g): 287 kcal
Portakal Reçeli(100 g): 299 kcal
Çilek Reçeli(100 g): 285 kcal
Kiraz Reçeli(100 g): 285 kcal
Ayva Reçeli(100 g): 206 kcal
Vişne Reçeli(100 g): 285 kcal

Sarı renk, 2019 ilkbahar yaz sezonunun altın çağını yaşıyor. Çanta, elbise, pantolon, gömlek ve daha pek çok modelde en çok tercih edilen renklerden olan sarı ve tonları için çeşitli kombin önerileri mevcut. 2019 sarı renk modasının trend modelleri nasıl? Sarı renk kombinlemenin tüyoları neler? Ünlü Instagram fenomenlerinin de trend rengi haline gelen sarı modası hakkında tüm bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.

Sarı renk her kombinde dikkat çeken ve giyen kişilere her zaman şıklık katan bir renk. Parlak tonda olmasının yanında, farklı renklerle de rahatlıkla uyum sağlayan sarı renk, tüm sezonlarda karşımıza çıksa da asıl başrolünü 2019 modasında yaşıyor. Trendyol, Zara, Koton, Lc Waikiki ve Stradivarius gibi dünyaca ünlü markaların en dikkat çeken renklerinde tercih edilen sarı, kombinlenmesi de en zor görülen renklerden kabul edilir. Bu içeriğimiz içerisinde sizlere, sarı rengi kombinleme tüyolarını ve yeni sezon modellerini bir araya getirdik. İşte 2019 sarı renk modasıyla ilgili tüm bilinmesi gerekenler:

ZARA: 130 TL

ZARA: 130 TL

SARI RENK KOMBİNLEMENİN TÜYOLARI

Sarı renk kombinlerken bilinmesi gereken en önemli şey, renk için uyumlu olan tonu bulup ona göre bir kontras oluşturmak. Ana tonu ve pastel renkleriyle en çok tercih edilenler arasında yer alan sarı renk için en uygun ton; mavi, lila, mor, gri ve siyah olarak gösterilir.

STRADİVARİUS: 80 TL

KOTON: 65 TL

Ancak en çok önerilen koyu tonlardır. Çünkü koyu bir ton, sarının parlaklığını tümüyle kıracaktır. Aynı şekilde aksesuar konusunda da sarıya uygun renkler tercih edin. 

LC WAİKİKİ: 100 TL

LC WAİKİKİ: 20 TL

Yaz döneminde yapacağınız kombinlerde ise ayakkabı ve çanta renklerinde kahve vb. tonları kullanmanız daha şık ve uygun bir görüntü oluşturacaktır.

LC WAİKİKİ: 80 TL

LC WAİKİKİ: 40 TL

TRENDYOL: 13 TL

TRENDYOL: 40 TL

Bir elbiseyi tamamlayan en önemli parça takıdır. Elbise, t-shirt, pantolon ve etek gibi birçok parçanın kombinine ayrı bir şıklık katan takılar, farklı tarz ve trendlerle 2019 ilkbahar ve yaz sezonunda yer alıyor. Peki takı modasında neler etkili? 2019’un en çok tercih edilen takıları nelerdir? 2019 takı modasına ait tüm detaylar ve son trendlerin detayları yasemin.com’da!

Akseuar ve takı modası, her zaman kendini yenileyen, farklı model ve stilleri sunan bir vitrin. Her sezonu temsil eden tasarımları, renkleri ve kullanılış biçimleriyle diğer parçalardan bir adım öne çıkan takılar, bir kombini öne çıkartan en önemli parçadır. Bu içeriğimiz içerisinde 2019 aksesuar ve takı modasında karşımıza çıkan modelleri ve diyat aralıklarını sizlere sunuyoruz. Koton, H&M, Zara ve Trendyol gibi ünlü markaların yeni sezon modelleri nasıl? Bir takıyı kombinlerken nelere dikkat edilmeli? İşte 2019 aksesuar ve takı modasına dair tüm bilinmesi gerekenler:

ZARA: 100 TL

ZARA: 90 TL

2019’UN EN ÇOK TERCİH EDİLEN TAKILARI

Bir takı kombinlerken önem verilmesi gereken ilk detay; takının renkleridir. Eğer aldığınız renk, giyeceğiniz parçayla uyumlu bir renk taşımıyorsa, bu modeli seçmeyin. Ren karmaşası oluşturup da göz yoracak bir kombinden uzaklaşmış olursunuz.

H&M: 40 TL

H&M: 50 TL

Yine bununla birlikte renk konusunda uyumlu zıt renkleri de tercih edebilirsiniz. Her tonun kendisine ayrı bir uyum sağlayan bir zıt rengi bulunur. Aynı renk bir takı tercih etmek istemezseniz, uygun bir zıt renk sizin için ideal olacaktır.

H&M: 65 TL

H&M: 40 TL

Giydiğiniz parçanın hareketliliğine göre bir takı seçin. Hareketli – hareketli uyumu yerine, birini sade diğerini hareketli tutun. Bu en çok önerilen kombin stillerindendir. Eğer taktığınız takı, farklı renkleri içerisinde barındırıyorsa, giydiğiniz parçayı bu renklerden biriyle ortak tutabilirsiniz.

KOTON: 25 TL

KOTON: 25 TL

Ya da takıyı daha canlı tutmak için, kıyafetinizi daha soft bir renk seçebilirsiniz. Son olarak; altın rengi bir takı ise beyaz, krem ve bej tonlarıyla daha da ön plana çıkacaktır.

TRENDYOL: 12 TL

TRENDYOL: 20 TL

Cildinizdeki tüm kusurları kapatan bir fondöten arıyorsanız Max Factor markasının muhteşem 3’ü 1 arada olan ürününü kullanabilirsiniz. Sizler için Max Factor Facefinity 3’ü 1 Arada fondötenini detaylı bir şekilde inceledik. İşte Max Factor Facefinity 3’ü 1 Arada fondöten incelemesi…

“Yasemin.com” ekibi olarak sizler için son zamanlarda kozmetik dünyasında çok konuşulan Max Factor Facefinity 3’ü 1 Arada fondötenini kullanıcı yorumlarıyla birlikte inceledik. İşte Max Factor Facefinity 3’ü 1 Arada fondöteni hakkında bilinmesi gereken her şey…

L’oreal’in True Match fondötenine çok benzeyen bu ürün, yağlı ciltliler için uygun değildir. Yaz aylarında doğal ve parlak bir makyaj yapmak isteyenlerin ilk tercihleri arasında yer alabilir. Oldukça geniş bir renk skalasına sahip olduğu için, her cilt tonuna uygun renk bulabilirsiniz. Tek kat sürüldüğünde tüm lekelerin kapanmadığını göreceksiniz. Bu yüzden ikinci kat fondöteni uygulayabilirsiniz. Ürünün en çok sevilen özelliği ise içerisinde 20 SPF güneş koruması bulunmasıdır. Fondöteni kolayca uygulamak istiyorsanız makyaj süngeri kullanabilirsiniz. Kuru bir cildiniz varsa bu fondöteni kullanmadan önce mutlaka primer uygulayabilirsiniz.

Ürünün indirimsiz fiyatı 56,90 TL.

Tıp dilinde Hipoglisemi denilen kan şekeri düşmesi gizli gizli ilerleyen ve bazı çevresel faktörler sonrası birden ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Peki kan şekeri düşmesinin belirtileri nelerdir? Kan şekeri düşmesine ne iyi gelir? Son olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel geçtiğimiz gün bir törende titremesi ile merak edilen hastalık oldu. Haberin detayında hipoglisemi yani kan şekeri düşmesi hakkında bilinmeyen her şeyi sizler için derledik.

Kandaki şekerin normal seyrinin altında olmasına hipoglisemi denir. Vücuda alınan besinler sindirim yolu ile parçalanır. Ortaya çıkan şeker ise kan şekeri olarak adlandırılır. Vücut bu şekeri karaciğerde depolar ve kanın ihtiyacı olduğu an salgılamaya başlar. Ancak bu salgılama dengeli bir şekilde gerçekleşmediğinde hipoglisemi hastalığının ortaya çıktığına işarettir. Kan şekeri düşmesi sinsi sinsi ilerleyen ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Genellikle herkeste sabah uyanıldığında bu seviye düşüktür. Ancak kimisinde bu durum kalıcı olarak seyrede işte bu da ciddi sonuçlara neden olur. kan şekerinin düşmesindeki temel etken beslenme alışkanlıklarıdır. Bu durum ileri zamanlarda şeker hastalığının başlangıç semptomu olur. 

ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL’İN HASTALIĞI

Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni seçilen Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüşmek üzere Ukrayna’ya gittiği sırada aniden titremeye başlamıştı. Bu görüntüler herkesi korkutmuştu. Merkel’in sıcaktan etkilenerek kan şekerinin düşmesi ile fenalaştığı öğrenildi. 

KAN ŞEKERİNİN DÜŞME NEDENLERİ

Vücudun ihtiyacı olan karbonhidratı gün içerisinde yeterince almama

Düzensiz beslenip spor yapmak

Kısa zamanda hızlı kilo alma uya da verme

Böbrek üstü bezlerinin az çalışması bununa en büyük etkeni yetersiz sıvı alımı

Yoğun strese maruz kalma

Kan zehirlenmesi gibi hastalıkların yaşanması sonucu

Çok fazla kafein ve nikotin içeren maddelere maruz kalmak ve kan şekerini düşüren ilaçlar tüketmek kan şekerinin düşmesine neden olur. 

HİPOGLİSEMİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kan şekerinin düşmesine bağlı olarak davranış bozukluğu şiddetli baş ağrısı, beyinin hafızasının bozulması, konsantre eksikliğinin artması ve aşırı terleme gibi durumlar ortaya çıkar. Bu belirtilerin bazı hastalıkların belirtileriyle de aynı olduğundan hasta bu durumu önceleri ciddiye almaz. Bu durumun sonunda da hastalığın tedavisinden gecikme yaşanır ve vücutta ciddi tahripler oluşmaya başlar. Ayrıca el titremesi, dudaklarda istemsiz titreme, ani baş dönmeleri, sürekli depresyon hali ve rüyada kabus görerek ağlayarak uyanma da kan şekerinin düştüğünün göstergesidir. 

Bazı kişilerde gece aniden düşen kan şekeri ise saat 02:00 sularında anlaşılır. Bu hastalar sabah uyanma da güçlük çeker, yatak yada yastıkları terlemeden dolayı ıslanır, sürekli huzursuz hissederler, hava sıcak olmasına rağmene el ve ayakları soğuk olur, kalp ritim bozukluğunun başlangıcı olan ritim bozukluğu yaşarlar. 

HİPOGLİSEMİ TEDAVİSİ 

Hipoglisemi rahatsızlığının tedavisi şiddetine göre değişir. Hafif seyreden rahatsızlığa erken müdahale ile kontrol altına alınmaya çalışılır. Hastalığa neden olan durum tespit edildikten sonra uzman tavsiyesine göre tedavi şekillenir. Genellikle doktorlar bu hastalara beslenme önerilerinde bulunurlar ve belirtilerin nüksetmemesi için bazı ilaçlar verir. Hastalık ciddi boyutlarda değil ise hafifletmeye yönelik uzman doktor bazı uygulamalara önerir.

İŞTE O ÖNERİLER;

Omega – 3 içeren besinler haftada en az 3 kere tüketilmelidir.

Sabah zengin bir kahvaltı yapılmalı ara öğünde meyve tüketilmelidir.

Gün içerisinde sıvı takviyesi ihmal edilmemelidir.

Diyet listeleri uzman kontrolünde kan testi yapıldıktan sonra hazırlanmalıdır.

Spor ve egzersiz gibi durumlar kontrollü yapılmalıdır.

Her gün bir bardak kan seviyesini olumlu etkileyen kuşburnu zencefil gibi bitkilerin yaşları tüketilmelidir. 

KAN ŞEKERİ DÜŞMESİNE İYİ GELEN BESİNLER

DOMATES

Çiğ domates doğada bulunan en güçlü antioksidandır. İçerdiği sağlıklı bileşikler sayesinde kan seviyesini kontrol eder. Düşük şekerin ise yükselmesine yardımcı olur. Düşük kan şekerine sahip kişileri her gün tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. Uzmanlar özellikle çiğ halde iki orta boy büyüklüğünde domates tüketilmesi gerektiğini vurgular.

ELMA

Kan şekerini dengede tutan petkin maddesi içerir. Bu madde düşen ya da yükselen kan seviyesini dengeler. Ayrıca elma tam bir vitamin deposu olduğundan bağışıklığı yüksek tutarak vücudun direncini artırır. Düşük kan şekeri ile seyreden semptomları azaltır.

BİTTER 

Kandaki şeker oranını hemen artırmayan bitter çikolata yavaş yavaş yükselmesini sağlar. Özellikle kakao oranı yüksek olan bitter çikolata, kan basıncını dengeleyerek bağ ağrısı ve dönmesini engeller. Yapılan araştırmalarda bitter çikolatanın kilo alma etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. 

Salatalarda sıklıkla kullandığımız terenin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Özellikle karaciğeri temizleyen bu mucize ot, turpgiller ailesine aittir. Peki terenin faydaları nelerdir? Tere hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için ülkemizde bol bol tüketilen tere ile ilgili merak edilen her şeyi haberimizin detayına ekledik.

Anavatanı Asya olan tere, turp ailesin aittir. Yağ yakımını hızlandırarak vücudun yağ tutmasını engeller. Bu yüzden tüketimi geniş bir bölgeye yayılır. İçinde bolca vitamin ve mineral olan terenin yabani olanına ıspatan denir. Ülkemizde bala yemekleri, cacık ve dolma da kullanılır. İlk keşfedildiği zamanlarda ise alternatif tıpta kullanılmıştır. Ödem atmada etkili olduğu fark edilen terenin güçlü bir söktürücü olmasından dolayı hamilelerin kullanması yasaklanmıştır. Günümüzde sigarayı bıraktırma kampanyalarında tüketilmemesi tavsiye edilir. Nahoş bir kokusu olan terenin tadı acımtıraktır. bu yüzden limon ve tuz ile tüketilmesi ya da her hangi bir yiyeceğe karıştırılarak tüketilmesi tavsiye edilir. Tere otu kurutulup çayı da yapılır. Yüksek miktarda protein, karbonhidrat, kalsiyum, demir, potasyum, kalsiyum ve demir içerir. 

100 GRAM TERE;

Kalori / 32 

Yağ / 7 gram

Kolesterol / 0

Sodyum / 14 miligram

Potasyum / 606 miligram

Karbonhidrat / 6 gram

Protein / 2,6 gram

Kalsiyum / 81 miligram

Demir / 1,3 miligram

B6 Vitamini / 0,2 miligram

Magnezyum / 38 miligram

C vitamini / 69 miligram

TERENİN FAYDALARI NELERDİR? TERE HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Günümüzde yetersiz beslenmede dolayı artan kansızlığı giderir.

Enfeksiyon kaynaklı oluşan akciğer hastalıklarını önler. Bunun yanı sıra sigarada tahrip olmuş akciğeri yeniler.

Vücuttaki toksinleri tek seferde atacak kadar güçlü antioksidan içerir.

İdrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde taş, kum gibi sağlık sorunlarının yaşanmasının önüne geçer.

Stres, yorgunluk ve uykusuzlukla gerginleşen sinir hücrelerini sakinleştirerek sinir siteminin deforme olmasını önler. Beynin konsantre gücünü artırır.

Bağışıklık sitemini yenileyerek hastalıklara karşı koruma kalkanı oluşturur. 

Tere kaynatılıp banyo sırasında son durulamada bu su ile yıkandığında saç dökülmesini ve derinin dökülmesini önler. Saç köklerini güçlendirerek daha parlak ve canlı olmasını sağlar.

Karaciğer vücudumuzun en önemli organıdır. Yaşanan herhangi bir rahatsızlık diğer tüm organları ve cildi etkiler. Tere karaciğerin fonksiyonlarını artırarak toksinleri atmasına yardımcı olur.

B vitamini kompleksi bakımından zengin olan tere metabolizmayı düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak florasını dengeler.

Tere çiğ olarak ezilip dilde sürüldüğünde cilt yüzeyindeki kızarıklıkları yatıştırır. Varsa yaraları iyileştirir.

Solunum şikayeti olanların 5 bardak suya 10 tane iyi yıkanmış tere ekleyip 3 dakika boyunca kaynatılır. Dinlenmeye bırakıldıktan sonra süzerek aç karna tüketilir. Bu uygulama beş gün boyunca yapılmalıdır. Kür solunum, böbrek, sigara bırakma gibi bir sürü hastalık için kullanılabilir. 

Hayatımıza ünlü oyuncu Arda Kural ile giren psikonevroz ciddi bir ruhsal çöküş hastalığıdır. Ruhsal olarak kişinin kendini aciz, işe yaramaz, yorgun ve bitkin hissetmesi olarak ortaya çıkan bu sağlık sorunu intihara kadar götüren ciddi bir sorundur. Peki psikonevroz nedir? Psikonevroz belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Haberin detayında psikonevroza dair her şeyi bulabilirsiniz.

Lise defteri adlı gençlik dizisi ile ekranların jönü olan Arda Kural’da aniden ortaya çıkan psikonevroz hastalığı ciddi bir psikolojik hastalıktır. Kişinin farkına varmadan zaman içinde yaşadığı bu ruhsal bunalım, zamanında teşhis edildiğinde tedavi edilebilir. Kişinin duygularında ve düşüncelerinde yaşadığı çatışmalarla ortaya çıkar. Savunma mekanizması ile savaş halinde olan hasta kendisi sürekli aciz, yorgun hisseder. Yetersiz olduğunu düşünen kişi korku ve pişmanlık duygularının yanı sıra bazı durumlara karşı fobiler oluşturur. Ufak bir olay karşısında bile korku dolu bir çıkışla tepki verir. Akabinde kalp çarpıntısı, mide bulantısı, kusma ve terleme gibi fizyolojik belirtiler yaşar. Duygular arası kontrolleri kaybeden hasta, ağlama ve gülme gibi uç noktalı ki durumu ardı sıra yaşar. Sürekli tehlike altına olduğunu, herkesin kendisini terk edeceğini ya da birileri tarafından takip altında olduğunu hisseder. Şüphe bu hastalığın sürekli nüksetmesine sebep olan duygulardan biridir. 

PSİKONEVROZUN NEDENLERİ NELERDİR?

Metropol hayat yaşantısı içerisinde kişisel ihtiyaçları karşılayamama,

Çok sevdiği bir kişi tarafından terk edilmesi ya da o kişinin ölmesi,

Yıllarca ailesi ile yaşadıktan sonra aniden yalnız yaşamak zorunda kalanlar,

Sürekli olarak başarı kayıpları yaşayanlar,

Fiziksel durum olarak kendini yetersiz görenler,

Yaşının hızla ilerlediğini düşünenler,

Aniden şöhret olup belli bir süre sonra kendini yetersiz hissetmesi,

Uzun süreli kanser gibi hastalık nedeniyle tedavi görmek zorunda kalan kişilerde görülme olasılığı fazladır.

PSİKONEVROZUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sosyal ortamlara çok çabuk adepte olamamak,

Boş vakitlerini evde geçirmek,

Sürekli aciz ve işe yaramaz hissetmek,

Herkesten fazla ilgi beklemek,

Olumsuzluklarla baş etmede sıkıntı çekme gibi durumlarla yavaştan kendini gösterir. en şiddetli olanları ise;

Aynı anda uçurum farkı olan duyguların yaşanması,

Ölmek istemesidir. 

PSİKONEVROZ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Bütün nedenler ve belirtiler hemen hemen diğer psikolojik hastalıklarla aynıdır. Bu yüzden bir uzmanın kişinin davranışlarını ölçmesi ve gözlem altına tutması gerekir. Gözlem altında doktor hataya psikonevroz teşhisi koyduktan sonra bazı terapiler uygular. Özellikle kişinin şikayetlerini dile getirmesini ve rahatlamasını sağlar. Sebepleri öğrenen psikolog böylece bir tedavi çizelgesi çizer. Her seansta en hafifinden başlayarak tedavi eder. Uzman doktor genellikle çözülmesi gereken sorunların hastanın kendi elinde olmasından dolayı kendi kendini tedavi etmesi için ufak uygulamalarda bulunur. Bazı durumlarda hasta kliniğe yatırılır. Bir takim sakinleştirici ilaçlar verilir.