Şunun için etiket arşivi: Kadın

Pantolon modası, kendisini sürekli değiştiren ve geliştiren model çeşitlerine sahip. Parlak pantolonlar da bu akımın en çok tercih edilenleri arasında. T-shirt, bluz, deri ceket, kot parçalar ve daha pek çok modelle uyum sağlayan, her sezona eşlik eden parlak pantolonlar için birçok kombin önerisi mevcut. İçeriğimizde parlak pantolon modası için merak edilen tüm soruların yanıtlarını derledik. Detaylar haberimizde.

Pantolon konusunda klasik ve spor modellerden uzak kalıp daha farklı tarzları denemek isteyebilir ve değişik kombinler deneyimleyebilirsiniz. Bu açıdan bakınca, parlak pantolon modelleri sizler için en doğru tercih olacaktır. Network, Roman, N11, Oxxo’nun yeni sezon trendleri arasında yer alan parlak pantolon modelleri; t-shirt, bluz, gömlek, sweatshirt, kazak gibi her sezonun ve her mevsimin modasına uygun olan modellerle güzel bir uyum sağlıyor. Peki parlak pantolon modellerini kombinlerken nelere dikkat etmek gerekir? Parlak pantolon modellerinde öne çıkan stiller nasıl ve fiyat aralıkları hangi konumda? Parlak pantolon modelleriyle ilgili tüm bilinmesi gerekenlere yakından bakalım:

PARLAK PANTOLONLAR NASIL KOMBİNLENİR?

Parlak pantolon giyerken dikkat etmeniz gereken küçük tüyolar bulunuyor. Pantolonunuzu daha belirgin hale getirmek, kombininizi en şık şekilde sunmak için adım adım bu tüyoları uygulayabilirsiniz. Eğer bluz kullanacaksanız, fırfırlı bir modeli tercih edebilirsiniz. Böylelikle pantolonunuzun ağır havasını da kırmış olursunuz. Diğer kombin detaylarıysa şu şekilde:

NETWORK: 499 TL

N11: 120 TL

N11: 40 TL

– Sarı renk vb. tonlarla oluşturacağınız kombin ile renklerin parlak dokusundan dolayı, ağır bir kombin değil spor bir stil tercih edin. Böylelikle daha dinamik ve genç bir görünüm elde etmiş olursunuz.

OXXO: 80 TL

ROMAN: 219 TL

– Gündelik bir kombin oluşturmak isterseniz; ilkbahar ve yaz sezonunda t-shirt, sonbahar ve kış döneminde ise gömlek tercih edin. Daha doğal ve rahat bir tarz elde etmiş olursunuz.

ROMAN: 219 TL

ROMAN: 159 TL

ROMAN: 149 TL

ROMAN: 389 TL

Çok lezzetli çıtır çıtır, kat kat, muhteşem bir börek tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Buzlukta uzun süre saklayacağınız, misafirlerinizin de çok beğeneceği çayın yanında kolayca pişirebileceğiniz kat kat böreğin tarifine yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Aniden ve zamansız gelen misafirleriniz için taze taze ve çıtır çıtır olan buzluktaki böreklerinizi pişirebilirsiniz. Mis gibi tereyağı kokusuyla buluşan taze yufkalar buzlukta çıtır çıtır olarak pişince tazeliğini kaybetmiyor. Dünyaca ünlü şeflerin bile denediği bu tarifi sizlerin beğenisine sunuyoruz. Yapımı oldukça pratik olan kat kat buzluk böreği, çay saatlerinizin vazgeçilmezi olacak türden sizlerde pişirmek için geç kalmayın.

KAT KAT BUZLUK BÖREĞİ TARİFİ:

MALZEMELER

3 adet yufka
125 gram eritilmiş tereyağı

İç harcı için;

1 su bardağı beyaz peynir
Maydanoz

Üzerine;

1 adet yumurta sarısı

YAPILIŞI

Tereyağını tavada güzelce eritin. Daha sonra tereyağının üçte birini yufkanın her tarafına sürün.

Üzerine yufkayı serip, tekrar aynı işlemi yapın.

Üçüncü yufkayı da serdikten sonra iç harcı yufkanın baş kısmına koyarak dört parmöak eninde sarın.

Ortada buluştuğu noktadan boylu boyunca kesin. Hemen pişirecekseniz üzerine yumurta sürüp, buzdolabında 1 saat kadar bekletin.

Önceden ısıtılmış 200 derece fırında kızarana kadar pişirin.

Eğer hemen pişirmeyecekseniz buzdolabı poşetine koyarak güzelce derin dondurucuda saklayabilirsiniz.

Afiyet olsun…

Gaziantep’ten tüm şehirlerimize kadar uzanan küçük bütük herkesin favorisi haline gelen enfes lahmacunu evde pişirmeye ne dersiniz? Adeta lokanta usulü olan bu lezzet vazgeçilmeziniz olacak. İster acılı isterseniz sade bir şekilde evde yapabileceğiniz lokanta usulü lahmacunun tarifi bugünkü yazımızda.

Lahmacun; açılmış hamurun üzerine kıyma, maydanoz, soğan, sarımsak ve karabiber, isot gibi baharatlarla hazırlanan malzeme sürüldükten sonra taş fırında pişirilmesiyle yapılan bir yemektir. Arapça etli hamur anlamına gelen lahm bi ajin’den türemiş olan lahmacun, ülkemizin en değerli kültürlerinden birisidir. Doğu yöresinde çok fazla yapılan ve özellikle Gaziantep’te meşhur olan lahmacunu adeta lokantadan hazır almış gibi evde pişirmeye ne dersiniz? Yapımını yazımızda bulabilirsiniz.

LOKANTA USULÜ LAHMACUN TARİFİ:

MALZEMELER

1 kilogram un
Yarım paket yaş maya
1 yemek kaşığı tuz
Aldığı kadar ılık su

İç harcı için;

1 kg kıyma
3 adet soğan
5 diş sarımsak
İstediğiniz kadar maydanoz
2 adet kapya biberi
3 adet yeşil biber
2 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1/2 (yarım) su bardağı sıvı yağ
Tuz
Karabiber
Pulbiber
Kimyon
Kekik

YAPILIŞI

Unu, tuzu ve mayayı derin bir kabın içerisine alıp ortasını havuz şeklinde açın.

Daha sonra suyu ilave ederek yavaş yavaş yoğurun. Kulak memesi kıvamına gelene kadar yoğurduktan sonra 1-2 saat dinlenmesi için bekletin.

Hamur mayalanırken iç harcı hazırlayabilirsiniz. İç harç için tüm malzemeleri bir kabın içerisinde karıştırın.

Hazır hale gelen hamurdan küçük bezeler alarak, lahmacun büyüklüğünde elinizle açın.

Üzerine iç harcı sürüp, 200 derece fırında kızarana kadar pişirin.

Üzeri kızardığında fırından alın ve hamurun altını su ile ıslatın. Bu yöntem kurumasını önleyecektir.

Afiyet olsun…

Kullanımı eski çağlara dayanan kantaron bitkisi alternatif tıbbın vazgeçilmezleri arasında yerini alır. Hemen hemen her yerde bulunan kantaron hakkında merak edilenleri sizle için araştırdık. Yağı da çıkartılan bu bitkiden çay da yapılır. Peki kantaron çiçeğinin faydaları nelerdir? Kantaron yağı ne işe yarar? Haberin detayında kantaron bitkisi hakkında her şeyi bulabilirsin.

Koyun kıran, mayasıl otu ve kılıç otu olarak da bilinen kantaron çiçeği Avrupa ülkelerinde yaygın olarak bulunur. İçerdiği sakinleştirici maddeler sayesinde Avrupa’da uzun yıllar ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanıldı. Köklü bir tarihi olan kantaron bitkisi toplanarak zeytin yağına batırılırdı. Güneş ışığında bekletildikten bu karışım sonrası sarı renkte olan zeytin yağı çiçeğin salgıladığı yağ ile beraber koyu kırmızı bir renk alır. Bunun yanı sıra çiçekler güneşte kurutularak kaynatılıp çay olarak da tüketilir. Yatalak hastaların vücutlarında oluşan yaraları iyileştirmede kullanılan yağı, cildin kendini yenilemesinde destek sağlayan güçlü bir yağdır. Elde edilen yağdan daha sonraki yıllarda krem de elde dilerek savaş sırasında yaralanmalarda, egzama, böcek ısırıkları, cilt tahrişini azaltma gibi sağlık sorunlarında da kullanılırdı. Şimdi ise hem kozmetik hem de ilaç sanayisinde ham madde olarak yerini alır. Flavonoid madde içeren kantaron bitkisi güçlü bir antioksidandır. 

KANTARON ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? KANTARON YAĞI NE İŞE YARAR?

Yapılan araştırmalarda kantaron çiçeği çayının konsantre gücünü artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca çocukluk çağında kullanılan bu çayın kavrama olasılığını artırarak hafızaya iyi geldiği biliniyor.

Kronik uyku problemlerinin tedavisinde kullanıldığında ise, kişinin melatonin hormonunu artırarak rahat bir uyku çekmesini sağladığı tespit edilmiştir. 

Anti enflamatuvar etkisi sayesinde cilt hastalıklarının bir çoğunda doğal ilaç olarak kullanılır. Kırışıklığı önleyerek cildin daha diri görünmesini sağlar. Dermis tabakasındaki melanin kaybı ile birlikte giden ve kısmi renk bozukluklarını giderir. Vitiligonun tedavisinde doğal ilaç olarak önerilir. 

Romatizma hastalıklarından oluşan ağrıları dindirmede krem olarak ağrının olduğu bölgeye sürülerek yatıştırılmasını destekler. Ayrıca yağ olarak da sürülebilir. Sürüldükten sonra ılık bir havlu ile bölge yarım saat dinlendirildiğinde etkisini daha hızlı gösterir.

Güçlü bir antioksidan olduğundan vücutta ödem birikmesini önler. Özellikle gut hastalığında etkilidir.

Bazı anti enflamatuvar içerikli bitkiler mide asidinin dengesi ile oynadığından ülsere neden olur. Ancak kantaron mide duvarını ve asidini korur. Bu etkiye neden olmaz. 

Vücudun hem iç hem dışında bulunan zararlı tüm bakteri ve parazitleri temizleyerek iltihaplanmaları engeller. 

KANTARONUN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Fazla kullanıldığında saç dökülmesine neden olabilir. Ayrıca içerdiği “tyramine” maddesi kanın basıncı ile oynar ve yüksek tansiyona yol açar. Açık tenli kişilerde ışığa karşı duyarlılık oluşturur. Uzmanlara göre hamilelerin kullanmaması gereken bir bitkidir. Kronik ilaç kullanan kişilerin kantarona başlamadan uzmanlarına danışmasında fayda var. Aşırısı sindirimi hızlandırarak ishale neden olabilir. 

Çocukluk döneminde sık rastlanan problemlerden biri olan tırnak yeme alışkanlığı, özellikle de annelerin çocuklarında en son görmek istediği bir manzaradır. Bu durum karşısında telaşlanan anne ve babalar çocuklarında tırnak yeme alışkanlığını bıraktırmak için çeşitli çözüm yolları ararlar. Tırnak yemeye başlayan çocuklarda bu alışkanlığın görülmesinin nedenleri neler olabileceğini sizler ve çocuklarınız için araştırdık. Peki tırnak yeme alışkanlığı nasıl önlenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? İşte tırnak yemenin nedenleri…

Toplum içerisinde büyük küçük demeden ne yazık ki hemen hemen herkesin ya kendisinde ya da çevresinde karşılaştığı bir problem olan tırnak yemek alışkanlığı, özellikle de 3-4 yaş grubundan itibaren kendini gösterebiliyor. Biz yetişkinlerin bile alışkanlık haline getirebildiği tırnak yeme durumu genelde strese bağlı olarak ortaya çıkar. Yetişkinlik döneminde sınav stresi, ayrılık kaygısı ve şiddet gibi nedenlerden dolayı farkında olunmadan elin ağza gitmesi ile gerçekleşen tırnak yeme durumu, hem sağlık açısından çok zararlı hem de görünüm açısından kişi sağlıklı olsa bile kusurlu görünüme yol açar. Yetişkinlik ve çocukluk döneminde görülen tırnak yeme alışkanlığı, erkeklere nazaran kızlarda daha sık görülür. Peki kişiden kişiye değişebilen bu alışkanlıkta tırnaklar neden yenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? Tırnak yeme alışkanlığı nasıl bırakılır? Tırnak yemenin etkili çözümleri…

Davranış bozuklukları olarak tanımlanan tırnak yeme alışkanlığı, çocukluk döneminin bir parçası olduğunda yetişkinliğe göre daha zor ve geç bir sürede çözüme kavuşabiliyor. Ev içerisindeyken anne ya da baba çocuğunun tırnağını yediği fark ettiği zaman önlemek amaçlı eline hafif vurabilir. Ancak bu şekilde davranmak sorunu halletmekten çok dikkat çekmek için daha fazla elini ağzına getirmesine sebep olabilir.

Çocuğun tırnak yediği fark edildiği zaman öncelikli olarak altında yatan psikolojik sorunun çözülmesi gerekir. Sınav stresinde olan bir çocuk stresten dolayı elini sık sık ağzına getirebilir. Bunun için yapılabilecek en mantıklı şey sınav stresi sorununu ortadan kaldırmaktır.

OKUL DÖNEMİNDE TIRNAK YEME SORUNU

Okul dönemindeki bir çocuğun sınıf arkadaşlarında tırnak yiyen biri varsa onları kendilerine rol model alıp bir süre sonra kendisi de tırnaklarını yiyebilir. Başından geçen bir olayda çocuğun tırnak yemesine sebep olabilir. Mesela; boşanma, ilgisizlik, kardeş kıskançlığı ya da büyük yaşlarda görülen sınav stresi gibi faktörler tırnak yemeyi tetikliyor. 

TIRNAK YEMEYE İTEN SEBEPLER

Bırakılması gereken kötü alışkanlıklardan birisi olan tırnak yeme, insan sağlığını riske atıyor. Dolayısıyla tırnak yiyen kişilerin bir an önce bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri gerekiyor. Peki tırnaklar neden yenir? İşte araştırmalarla kanıtlanmış tırnak yeme nedenleri…

1- Yapılan araştırmalar, psikolojik olarak rahatlamaya çalışmalarının bir yansıması olduğu için kişiler stresli yada baskı altındayken tırnak yeme eğilimi gösteriyor.

2- Bir başka araştırma, kişinin tırnak yeme alışkanlığının geçmiş zamanlarda yaşanan bazı olaylardan etkilenerek tırnak yeme alışkanlığına başlamış olabileceğini gösteriyor.

3- Uzmanlar, tırnak yeme alışkanlığı olan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar kişilerin, ailesinde de bu alışkanlığa sahip en az bir kişi olduğunu gösteriyor.

4- Stresli, kaygılı ve endişeli zamanlarda tırnak yeme alışkanlığına daha sık rastlanıyor.

TIRNAK YEME ALIŞKANLIĞI NASIL BIRAKILIR?

– Çocuk elini ağzına getirdiği zaman söz ile ikaz etmek yerine dikkatini farklı bir yere çekmek için başka bir yere yönlendirilebilir.

Tesbih ağacı yağını tırnaklara sürüp üzerinde kurumasını bekleyin. Farkında olmadan tırnağını ağzına getirdiğinde gelecek olan acı tattan dolayı tırnak yemeyi bırakacaktır.

– Tırnak yeme davranışı esnasında farkındalığı arttıran ifadelere yer verilebilir.

– Herhangi bir sıkıntısı olduğu zaman rahat bir şekilde ailesine açabilme güveni verilmelidir.

– Tırnak yemeyi önleme amaçlı üretilmiş ojeler sürülebilir.

– Kulağa komik gelebilir ama yara bantlarını tırnak bölgesine kapatıp elini ağzına getirmesi önlenebilir.

– Tek bir acı kabağı kase içinde güzelce ezdikten sonra suyunu çıkartıp çocuğunuzun tırnaklarını bu suya değdirmesini isteyin.

”Acı ojeler tırnak yemeyi gerçekten önlüyor mu?” haberini okumak için

Çocukluk döneminde sık rastlanan problemlerden biri olan tırnak yeme alışkanlığı, özellikle de annelerin çocuklarında en son görmek istediği bir manzaradır. Bu durum karşısında telaşlanan anne ve babalar çocuklarında tırnak yeme alışkanlığını bıraktırmak için çeşitli çözüm yolları ararlar. Tırnak yemeye başlayan çocuklarda bu alışkanlığın görülmesinin nedenleri neler olabileceğini sizler ve çocuklarınız için araştırdık. Peki tırnak yeme alışkanlığı nasıl önlenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? İşte tırnak yemenin nedenleri…

Toplum içerisinde büyük küçük demeden ne yazık ki hemen hemen herkesin ya kendisinde ya da çevresinde karşılaştığı bir problem olan tırnak yemek alışkanlığı, özellikle de 3-4 yaş grubundan itibaren kendini gösterebiliyor. Biz yetişkinlerin bile alışkanlık haline getirebildiği tırnak yeme durumu genelde strese bağlı olarak ortaya çıkar. Yetişkinlik döneminde sınav stresi, ayrılık kaygısı ve şiddet gibi nedenlerden dolayı farkında olunmadan elin ağza gitmesi ile gerçekleşen tırnak yeme durumu, hem sağlık açısından çok zararlı hem de görünüm açısından kişi sağlıklı olsa bile kusurlu görünüme yol açar. Yetişkinlik ve çocukluk döneminde görülen tırnak yeme alışkanlığı, erkeklere nazaran kızlarda daha sık görülür. Peki kişiden kişiye değişebilen bu alışkanlıkta tırnaklar neden yenir? Tırnak yiyen çocuğa nasıl davranılmalı? Tırnak yeme alışkanlığı nasıl bırakılır? Tırnak yemenin etkili çözümleri…

Davranış bozuklukları olarak tanımlanan tırnak yeme alışkanlığı, çocukluk döneminin bir parçası olduğunda yetişkinliğe göre daha zor ve geç bir sürede çözüme kavuşabiliyor. Ev içerisindeyken anne ya da baba çocuğunun tırnağını yediği fark ettiği zaman önlemek amaçlı eline hafif vurabilir. Ancak bu şekilde davranmak sorunu halletmekten çok dikkat çekmek için daha fazla elini ağzına getirmesine sebep olabilir.

Çocuğun tırnak yediği fark edildiği zaman öncelikli olarak altında yatan psikolojik sorunun çözülmesi gerekir. Sınav stresinde olan bir çocuk stresten dolayı elini sık sık ağzına getirebilir. Bunun için yapılabilecek en mantıklı şey sınav stresi sorununu ortadan kaldırmaktır.

OKUL DÖNEMİNDE TIRNAK YEME SORUNU

Okul dönemindeki bir çocuğun sınıf arkadaşlarında tırnak yiyen biri varsa onları kendilerine rol model alıp bir süre sonra kendisi de tırnaklarını yiyebilir. Başından geçen bir olayda çocuğun tırnak yemesine sebep olabilir. Mesela; boşanma, ilgisizlik, kardeş kıskançlığı ya da büyük yaşlarda görülen sınav stresi gibi faktörler tırnak yemeyi tetikliyor. 

TIRNAK YEMEYE İTEN SEBEPLER

Bırakılması gereken kötü alışkanlıklardan birisi olan tırnak yeme, insan sağlığını riske atıyor. Dolayısıyla tırnak yiyen kişilerin bir an önce bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri gerekiyor. Peki tırnaklar neden yenir? İşte araştırmalarla kanıtlanmış tırnak yeme nedenleri…

1- Yapılan araştırmalar, psikolojik olarak rahatlamaya çalışmalarının bir yansıması olduğu için kişiler stresli yada baskı altındayken tırnak yeme eğilimi gösteriyor.

2- Bir başka araştırma, kişinin tırnak yeme alışkanlığının geçmiş zamanlarda yaşanan bazı olaylardan etkilenerek tırnak yeme alışkanlığına başlamış olabileceğini gösteriyor.

3- Uzmanlar, tırnak yeme alışkanlığı olan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar kişilerin, ailesinde de bu alışkanlığa sahip en az bir kişi olduğunu gösteriyor.

4- Stresli, kaygılı ve endişeli zamanlarda tırnak yeme alışkanlığına daha sık rastlanıyor.

TIRNAK YEME ALIŞKANLIĞI NASIL BIRAKILIR?

– Çocuk elini ağzına getirdiği zaman söz ile ikaz etmek yerine dikkatini farklı bir yere çekmek için başka bir yere yönlendirilebilir.

– Tesbih ağacı yağını tırnaklara sürüp üzerinde kurumasını bekleyin. Farkında olmadan tırnağını ağzıan getirdiğinde gelecek olan acı tattan dolayı tırnak yemeyi bırakacaktır.

– Tırnak yeme davranışı esnasında farkındalığı arttıran ifadelere yer verilebilir.

– Herhangi bir sıkıntısı olduğu zaman rahat bir şekilde ailesine açabilme güveni verilmelidir.

– Tırnak yemeyi önleme amaçlı üretilmiş ojeler sürülebilir.

– Kulağa komik gelebilir ama yara bantlarını tırnak bölgesine kapatıp elini ağzına getirmesi önlenebilir.

– Tek bir acı kabağı kase içinde güzelce ezdikten sonra suyunu çıkartıp çocuğunuzun tırnaklarını bu suya değdirmesini isteyin.

”Acı ojeler tırnak yemeyi gerçekten önlüyor mu?” haberini okumak için

İnsan vücudunun en kirli bölgesinin neresi olduğunu biliyor musunuz? Banyo yapıldığında bile temizlenmeyen ve içerisinde milyonlarca virüs barındıran bu yer hakkında uzmanlar ciddi uyarılarda bulundu. Peki vücudun en kirli yeri neresi ve nasıl temizlenir? Parazitlerin neden olduğu hastalıklar nelerdir? Sizler için uzman uyarıları ve vücudumuzdaki en kirli yere dair her şeyi haberin detayına ekledik.

İnsan anatomisi oldukça karışıktır. Yüzyıllardır tıp dünyası bu anatomiyi çözer ve ona hasar veren faktörleri inceler. Hassas olan vücut sistemlerden meydana gelir. Bu sistemler; dolaşım, iskelet, boşalım, sindirim ve sinirlerden oluşur. Organların fonksiyonel işleyişini düzenleyen bu sistemlerin arasındaki iletişimi sinirler dokular aracılığı ile sağlar. Anne karnında herhangi bir genetiksel bozukluk olmadığı sürece muhteşem işler. Ancak dünya ve çevresel faktörlere maruz kaldıktan sonra bazı hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Kulağa tiksindirici gelse bile insan sağlığı için doğadaki bazı bakterilere ihtiyaç vardır. Ancak bu bakterilerin hepsi fayda sağlamaz. Kulak, bağırsak, mesane, burun ve göbek deliğinde birikirler. Yapılan son çalışmalarda kirpik dibi ve kaşlarda da parazitlerin olduğu tespit edilmiştir. Tüm bunlar yeterli bir şekilde temizlenmemekten dolayı yaşanır. Vücudunda yaklaşık 100 trilyon bakteri yaşar. Düzenli olarak vücudumuzu temizlemezsek zararlı olan bakteriler hastalıklara neden olabilirler. 

PARAZİTLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?

Boğaz enfeksiyonları,

Burun bezlerinde büyüme ve sinüs tıkanıkları,

Bağırsak bozulması sonrası kabızlık ya da ishal yaşanması,

Orta kulak iltihabı, 

– İştahsızlık ve aşırı kilo kaybı,

– Düzensiz yemek yeme istediği,

– Kirpik dibinde iltihap nodülleri, kaşlarda kepeklenme,

– Cilt yüzeyinde hasarlar,

– İdrar yollarında iltihaplanma,

VÜCUDUN EN KİRLİ YERİ NERESİ VE NASIL TEMİZLENİR?

Bazı dermatologlar vücudumuzun en kirli bölgesinin göbek deliği olduğunu söylüyor.
Temizlemeyi unuttuğumuz göbek deliği, gün içerisinde bir çok bakterinin biriktiği yer olduğu ve bu bakterilerin bazıları ciddi rahatsızlıklara da neden olabileceği hakkında araştırmalar sonucu elde edildi.

Göbek deliği, bazı insanlarda çıkık bazı insanlarda daha çukurdur. Bu yüzden temizlik, göbek deliğinin çukurluğu dikkate alınarak yapılmalıdır.Göbek deliği çıkık olan kişiler sıcak su ve sabunlu lifle temizlenmelidir. Göbek deliği çukur olan kişiler ise duş sırasında bölgeye çok fazla baskı uygulamadan liflemelidirler. Bunun dışından sıcak su ve tuzu birbirine karıştırarak kulak pamuğu yardımıyla bölgeye sürüp göbek deliği temizliği yapabilirler.  

Doğada bulunan en güçlü iki antiseptik besin olan bal ve sarımsak karışımının vücudu adeta yenilediğini biliyor muydunuz? Peki bal ve sarımsak karışımı nasıl hazırlanıyor? Ayrıca her gün bal ve sarımsak karışımından bir kaşık yerseniz ne olur? Sizler için bu mucize karışıma dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında nasıl hazırlanacağı ve tüketileceğine dair bütün bilgiler mevcuttur.

Yapılan araştırmalarda sarımsağın tüm faydalarını vücuda sağlayabilmesi için çiğ tüketilmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak kokusundan dolayı çiğ tüketilmesine yanaşılmadığından uzmanlar bal ile tüketilmesini öneriyor. Balın bileşenleri ile sağlığı faydalar iki katına çıkan sarımsağın birçok hastalığı engellediği uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Aç karan tüketilmesi tavsiye edilir. Sarımsak, toprak altında yetişen ve içeriğinde milyonlarca faydalı asit barındıran bir besindir. Germanyum ve selenyum maddeleri bakımından zengin olan topraklarda yetiştiğinden insan sağlığına birçok faydası vardır. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan sarımsak kadar bal da arılar tarafından milyonlarca çiçeğin poleni alınarak üretilir. Bu iki maddenin bir araya gelmesi ile alternatif tıbbın en güçlü ilacı ortaya çıkmış olur. 

İŞTE 7 GÜN BOYUNCA SARIMSAĞIN ÜZERİNE BAL DÖKÜP YERSENİZ…

Bu iki besinde kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle tromboz ve varislerin oluşumunu engeller. İçerdikleri sülfür maddesi vücuttaki kan akışını dengeler.

Kalp sağlığını kötü etkileyen yüksek tansiyon rahatsızlığı içinde kan akışının dengede olması gerekir. Bu karışım kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon ve buna bağlı gelişebilecek kalp hastalıkları riskini azaltır.

Çiğ sarımsak “alisin maddesi” bakımından oldukça zengindir. Bu madde damarlarda birikmiş kötü kolesterolü temizleyerek kan dolaşımını destekler. Aynı zamanda trigliserit seviyelerinin de dengede kalmasını sağlar.

Vücuttaki dengesiz enflamasyon yüzünden ortaya çıkan kronik rahatsızlıkları azaltmak için de uzmanlar bu karışımı öneriyor. Ayrıca bu karışım ödem toplamayı engelleyerek, kas rahatsızlıkları için doğal ağrı kesici oluyor. 

İki besinde de yüksek miktarda bulunan antimikrobiyel maddeler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun zararlı hücrelere karşı savunmasını artırır. 

Enfeksiyon virüsü sonucu ortaya çıkan boğaz iltihaplanmasını da önleyen bu mucize karışım, sürekli öksürüklerde de doğal tedavi olarak kullanılır.

PEKİ BU KARIŞIM NASIL HAZIRLANIR?

MALZEMELER

1 su bardağı bal 

10 diş çiğ sarımsak

250 gramlık bir cam kavanoz

HAZIRLANIŞI

Sarımsakları ufak ufak doğayınız ve kavanozun içine atınız. Daha sonra üzerine balı dökerek karıştırınız. 7 gün boyunca her sabah bu karışımdan bir yemek kaşığı ılık suya karıştırıp tüketiniz. 1,5 hafta ara verdikten sonra 7 gün boyunca tekrar tüketiniz. Karışımı oda sıcaklığında muhafaza ediniz.

Doğacak olan bir bebeğin zeka geninin anneden mi yoksa babadan mı geçtiğini merak ediyorsanız bu haber tam size göre! Günümüzde kimi zaman tartışmalara konu olan bu durum için uzmanlar ne diyor peki? Bebekler anne ve babalarından hangi fiziksel özellikleri alır? İşte bilimsel sonuçlara göre babalardan bebeklere geçen özellikler…

Planlı ya da plansız bir hamilelik sonucunda çiftlerin aileye yeni bir üyenin katılacağı müjdesini alması ile tarif edilemez duygular yaşanır. Özellikle de  senelerdir bebek hayali kuran çiftlerin uzun bir süreden sonra duydukları bebek haberi evlerde adeta bir bayram havası yaşatabilir. Hamile kaldığını tesadüfen tek başına öğrenen anne adayları, bu müjdeli haberi eşlerine duyurmak için can atabilir. Eşlerin aralarındaki sevgi bağını pekiştiren bu bebek, evde artık sil baştan yepyeni bir düzen gerektirecektir. Anne ve baba olacak olmanın mutluluğunu yaşayan çiftler, haberi aile büyüklerine duyurduktan sonra akrabalar arasında  ‘çocuk kime benzeyecek ya da doğduktan sonra kime benziyor’ diyaloğunun yaşanacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Fiziksel ve kişisel özelliklerinin bir kısmını anneden bir kısmını da babadan alan bebeklere, genler yoluyla geçeceği özellikler ise şu şekildedir…

ZEKA GENİ BEBEĞE ANNEDEN Mİ YOKSA BABADAN MI GEÇER?

Bebeklerde zeka gelişiminin babadan mı yahut anneden mi geçtiği günümüzde en sık konuşulan ve tartışılan konulardan biridir. Zeka gelişiminin tamamen genetik olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlansa da genin hangi taraftan baskın geçtiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Uzmanlar ebeveynlerin genleri ve kalıtımı belirleyen özelliklerin hepsinin rastlantısal olarak bebeğe geçtiğini belirtse de‘zeka’ unsurunun gelişiminde çevrenin de etkisinin çok fazla olduğuna dikkat çekiyor.

Eğer hamilelik dönemi gereğinden fazla stresli ve mutsuz geçirilmişse bebeğin zekası bu durumdan direkt olarak etkilenebilir. Bebeklerde zeka gelişimi hamileliğin ilk ayında gerçekleşeceği için özellikle de bu dönemlerde zihin açıcı gıdalar bol bol tüketilebilir.

BEBEKLERİN BABALARINDAN ALDIKLARI ÖZELLİKLER

1- Çılgın hareketler

Uzmanlara göre riskli ve adrenalinli bir yaşam sürdürme isteği gibi davranışları etkileyen bir gen var ve bu gen erkekten geliyor. Yani eşiniz risk almayı seviyorsa, çocuğunuzun da bu konuda iyi olma ihtimali fazla.

2- Cinsiyet

Çocuğun cinsiyetini belirleyen etken babadır. Anneden geçen X kromozomuna karşı babadan X ya da Y kromozomu geçiyor. XX olduğunda bebek kız, XY olduğunda erkek oluyor.

3- Parmak izi

Evrende hiçbir canlının parmak izi, bir diğer canlılarla birebir örtüşmez. Ancak, parmak izindeki bazı kıvrım ve çizgiler babadan çocuğa geçebiliyor.

4- Gamzeler

Genetik bir rahatsızlık olan gamzeler, babadan geliyor.

5- Boy

Hemen hemen her ebeveyn çocuğunun ileride uzun boylu olmasını ister ancak, çocuğun boyu büyük oranda baba tarafından belirleniyor. Babanın boyu uzunsa çocuğun da boyu uzun olabiliyor.

GENETİK ÖZELLİKLERDE OLDUĞU GİBİ HUYLAR DA BEBEĞE GEÇEBİLİR Mİ?

Genetik olarak bebeğe aktarılan fiziksel özellikler olduğu gibi manevi benzerliklerinde bebeğe geçip geçemeyeceği merak edilen bir konudur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay da kalıtım olarak geçen özelliklerin çocuğun ilerleyen zamanlardaki hayat çizgisini belirleyecek derecede tıpa tıp benzerliğe sahip olmamasıdır.

Manevi özellikler, kişilerin özgür iradelerine göre gelişebilen bir durum olabilir. Dolayısıyla çeşitli nedenlerden dolayı çocuğa geçen manevi özelliklerde çocuklar yetişkinlik döneminde bu özelliklerini değiştirebilir.

Maydanoz hem sindirim için hem de cilt için vazgeçilmez bir besindir. Peki maydanozun faydaları nelerdir? Maydanoz, sarımsak ve limon ayrı ayrı birer antiseptik, antioksidan ve antibakteriyel doğada bulunan en güçlü besin olan bu üçlü bir araya geldiğinde inanılmaz faydalar sağlar. Uzmanlar maydanoz saplarını çöpe atmak yerine doğal kürler elde edilebileceğini vurguluyor. Sizler için güçlü bir kür olan bu karışım hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında…

Zararlı virüslerle vücudun savaşmasında en etkili olan bitkilerden biri maydanozdur. Anti-enflamatuar etkiye sahip bu bitki ağız kokusundan kanser önlemeye kadar birçok faydası vardır. Uzmanlar 2 hafta boyunca düzenli maydanoz suyu tüketildiğinde vücutta meydana gelecek şifaları açıkladı. Yıl içerisinde Ağustos ve Eylül ayları arasında yetişen maydanoz, rutubetli ve sulu toprakları sever. Kendine özgü bir kokuya sahip olan maydanoz, en çok diş ağrısı ve ağız kokusu gibi durumlarda doğal ilaç olarak tercih edilir. Tohumu ayrı kullanılan maydanozun yağı da cilt hastalıkları için oldukça fayda sağlar. Maydanoz içeriğinde uçucu yağ, aplin ve glikoz bulunmaktadır. Ayrıca müsilaj bakımından da oldukça zengindi. Müsilaj vücuttaki enfeksiyonu atmada etkili bir maddedir. Bu sayede maydanoz mide hastalıkları içine en etkili doğal besindir. 

MAYDANOZ SAPLARINI SAKIN ATMAYINIZ!

Yağ oranı az olan maydanoz sapı tam bir kalp dostudur. Kötü kolesterolü düşürerek damar tıkanıklığının önüne geçer. Maydanoz sapını kaynatıp süzdükten sonra içine limon sıkıp tüketebilirsiniz. Böylece faydasını tam almış olursunuz. Aynı zamanda maydanoz saplarını kesip yoğurtla karıştırarak içerisine limon sıkıp tükettiğinizde sindirimi düzenler. Maydanoz sapları çiğ olarak sade de tüketilebilir. Kemik sağlığını güçlendiren maydanoz sapı özelikle tırnakları güçlendirir. Maydanoz sapı suyu böbrekleri temizleyerek, idrar yolu enfeksiyonlarını önler. 

MAYDANOZUN FAYDALARI NELEDİR? 

– A ve C vitaminleri bakımından zengin olan maydanoz göz sağlığı için oldukça etkilidir. Beta karoten göz içerisindeki sıvıyı dengeleyerek katarak ve tansiyon gibi önemli hastalıkların oluşmasını engeller. Uzmanlar bu yüzden düzenli maydanoz tüketilmesini tavsiye eder. 

– Güçlü bir anti-oksidan olduğundan kan akışını dengeler. Bu sayede kalp ve damar sağlığını korur.

– Karaciğer vücuttaki en önemli organlardan biridir. Vücutta biriken tüm toksinleri toplayarak atma görevine sahip olan karaciğer bazı sebeplerden ötürü deforme olur ve toksinler içeriğinde birikmeye başlar. Ancak düzenli tüketilen maydanoz bu gibi olumsuzlukların yaşanmasını önler. 

– Sindirimin için etkili olan maydanoz, yüksek lif sayesinde kilo vermek isteyenler için ideal bir besin kaynağıdır. Kabızlık gibi sorunları çözmede etkili olan maydanoz ayrıca mide asidini dengeleyerek ülser ve reflü gibi günümüzde yaygın olan rahatızlıkların yaşanmasını engeller. 

– Eklemlerde biriken toksinler ödemlere neden olur. Bu da vücut hareketlerini zorlaştırır. Maydanoz vücuttaki toksin birikimi önlediğinden bu gibi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini düşürür. 

Adet dönemlerinde özellikle ağır sancılı geçen süreci azaltmak için maydanoz en etkili doğal ilaçtır. 

İçerdiği güçlü maddeler sayesinde hem cilt hem saç için yenileyici etki gösterir. Saç hücrelerini yenileyerek kepeklenmeyi önler. Aynı zamanda saç kırıklarını onararak daha parlak görünüm kazandırır. Cilt dermisindeki hücrelerin yenilenmesinde etkili olan maydanoz, dökülme kırışma gibi belirtilerin etkisini azaltır.

BİR HAFTA BOYUNCA MAYDANOZ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

Vitamin ve mineral eksiği olan kişilerin vücutlarındaki serbest radikaller fazla olduğundan sürekli hastalığa yakalanma riski altındadırlar. Maydanoz içerdiği antioksidan sayesinde kandaki bu serbest radikallerin oranını dengeler. Ayrıca içerdiği flavonoidler bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelerin sayısını artırarak vücudu kanserli virüslere karşı kalkan oluşturur.

Maydanoz suyu aynı zamanda midedeki asidi nötralize ederek ağız kokusunu ve yemek borusu kanserine yakalanma riskini azaltır. Anti-mutajen özelliğe sahip maydanoz tükürük bezlerindeki zararlı bakterilerin sayısını da azaltır. 

Bağırsak ve midede fazla tutulan tuzu enzimleyerek diğer organları zarara uğratmadan vücuttan atar.

Ödem atmada birebir faydası olan maydanoz, bir hafta boyunca düzenli bir şekilde suyu tüketildiğinde idrar yolu ile vücuttaki tüm iltihabı atar. Ayrıca karaciğeri temizleyerek cilt hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Ayrıca maydanoz suyu ile haftada bir kez saçlarınızı yıkadığınızda saç köklerinizin güçlendiğini ve saç dökülmelerinin azaldığını göreceksiniz.

MAYDANOZ SARIMSAK VE LİMON KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Alternatif tıpta bazı hastalık için özel ve güçlü karışımlar yapılır. Bunlardan en etkilisi ile maydanoz, sarımsak ve limon karışımıdır. Sarımsak, maydanoz ve limon doğada bulunan en güçlü antiseptik ve antibakteriyeldir. Bu özellikleri sayesinde damarların tıkanmasını ve sertleşmesini önler. Bunun yanı sıra vücuttaki tüm toksinleri atarak karaciğer ve akciğeri de dezenfekte eder. Uzmanlar bu kürün düzenli tüketilmesini vurguluyor. Aynı zamanda;

Damarları güçlendirdiği için kalp sağlığını olumlu etkiler. 

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Üst solumun yolları hastalıklarına karşı vücudun direncini artırır.

Vücutta iltihap birikimini engelleyerek, ödem oluşumunu önler. 

Romatizma, eklem, kas ve kemik ağrılarına iyi gelir.

Beynin konsantre gücünü artırır.

Hücrelerin yaşlanmasını engeller.