Şunun için etiket arşivi: Kadın

Vücudumuzda yeterli oranda oksijen olmadığında ciddi hastalıklara neden olduğunu biliyor muydunuz? Peki hipoksi (Oksijen eksikliği) nedir ve belirtileri nelerdir? Hipoksinin tedavisi var mıdır? Kulak ağrısı gibi belirtilerle kendini gösteren hipoksi hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında hipoksiye dair her şeyi bulabilirsiniz.

Vücudun fonksiyonlarını yerine getirmesi için oksijene ihtiyaç duyar. Oksijen özellikle sinir hücrelerinin taşınması için oldukça etkilidir. ‘Hipo’ eksiklik anlamına gelir. Hipoksi ise genel itibari ile oksijen eksikliğidir. Hipoksi akciğer, karaciğer, kalp ve beyin sağlığını olumsuz etkiler.  Oksijen eksikliğinin genel şekilleri; hipoksik, hipoksemik, anemik ve histotoksiktir. Vücudun her hangi bir bölgesinde yaşanan travmatik olay sonucu  kan akışının ve oksijenin yeterli miktarda dağılımı sağlanmadığı olaya hipoksi denir. Özellikle beyne kan taşıyan damarlar bu yetersizlikten dolayı tıkanır. Bu durum felce kadar götürür. Kan içinde yeteri kadar oksijen olmaması sinir hücrelerinin taşınmamasına bunun sonucunda da organların fonksiyonlarının çalışmasını engeller. Vücut içindeki kan akışı sekteye uğrayınca bazı hastalıklar ortaya çıkar. Özellikle sık hapşırma ve kulak basıncı gibi sağlık sorunları bu nedenle yaşanır. 

HİPOKSİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

Oksijenin azaldığı yüksek bir yere çıkmak ya da alçak bir yere girmek

Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar oksijen seviyesini düşürür

Akciğerdeki ciddi hastalıklar yeteri miktarda havayı vücuda aktarmayı engeller

Sinüs tıkanıklığı vücudun ihtiyacı olanından az oksijen alır

Uyku sırasındaki değişen pozisyonlar

Kalp hastaları

Yeteri miktarda temiz hava solunmayan yerlerde çalışma

HİPOKSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Konsantre eksikliği ve sürekli baş ağrısı

Gözlerde ağırlaşma

Düzensiz kalp atışları

Sık sık aşırı terleme

Nefes alıp vermede zorlanma

Kas ve kemik yorgunluğu

Hastalıklara yakalanma oranında artış

El ve ayak tabanında karıncalanma 

Yemek yeme isteğinde azalma

HİPOKSİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Bu belirtiler hemen hemen her hastalığın belirtisi olabilir. Bu yüzden belirtiler kendini gösterir göstermez bir uzmana başvurmanızda fayda var. Hipoksinin en belirgin belirtisi ise sürekli hapşırma ve kulak çınlaması durumlarıdır. Vücuttaki oksijen eksikliği basınç dengesizliğine neden olduğundan bu iki durum yaşanır. Uzman doktor genellikle ciddi bir sağlık sorununa yol açmaması için kandaki oksijen oranını artırıcı ilaç tedavisi uygular. Ayrıca oksijen verilerek de bu denge sağlanmaya çalışılır. Tedavi genellikle hipoksiye neden olan soruna göre şekillenir. Bu yüzden belli bir yöntem yoktur.

Sadece bebeklerde değil birçok farklı alanda kullanılabilen bebek pudrasını evinizde doğal yollarla yapabilirsiniz. Bebeğinizi kimyasallardan korumak ve sağlıklı yöntemlerle bakımını gerçekleştirmek istiyorsanız bu haberimiz tam da size göre! Ev yapımı organik bebek pudrası tarifi ve bilinen en etkili bebek pudraları için detayları okuyabilirsiniz. İşte bebek pudrası kullanımı…

Özellikle de yeni nesil annelerin bebeklerinde en çok kullandığı ürünlerden birisi de bebek pudralarıdır. Ancak edinilen bazı bilgilere göre, dışarıda hazır olarak satılan bazı bebek pudralarının bebeğe dokunabilecek yani tahriş bırakabilecek nitelikte olduğu öne sürüldüğünden dolayı anneler pudra kullanımı konusunda tereddütlü olabiliyor. Eğer bebeğinizin cildine kimyasal değmesini istemiyorsanız ve bakımını doğal yollarla gerçekleştirmek isterseniz, evde kendi bakım ürününüzü yapabilirsiniz! Peki, nasıl? Evde bebekler için organik bebek pudrası yapımı…

EVDE ORGANİK BEBEK PUDRASI NASIL YAPILIR?

MALZEMELER:

– 1/2 fincan organik mısır nişastası

– 3 damla lavanta yağı

– 1/2 fincan organik ararot nişastası

– 3 damla sardunya yağı

HAZIRLANIŞI:

Yukarıda bahsedilen malzemeleri temiz ve geniş bir kabın içinde karıştırın. Karıştırma işlemi bittikten sonra karışımın kurumasını bekleyin. Daha sonra delikli bir şişeye karışımı dökerek bebek pudrasını hazır hale getirin.

NOT: Alerji riskine karşılık doktor onayı almadan uygulamayınız.

BEBEK PUDRASI NERELERDE KULLANILIR?

– Sadece bebeklerde kullanılan bir ürün olmayıp hacimli ve dolgun görünümlü kirpikler için bebek pudrasını kullanabilirsiniz. Böylelikle kirpikleriniz daha uzun ve sık görünecektir.

– Özellikle de yaz aylarında sık terliyorsanız, cildinize bebek pudrası ile masaj uygulayabilirsiniz. Bebek pudrası aynı zamanda cildin mat görünmesine neden olacaktır. 

– Parlayan sivilcelerin oluşumunun önlenmesini kolaylaştıracaktır.

– Çarşafların serin ve mis gibi kokmasını istiyorsanız, uyumadan önce yatacağınız yere bebek pudrası serpiştirin.

LAVANTALI BEBEK PUDRASI YAPIMI

MALZEMELER

1/2 kap lavanta, kurutulmuş
1 1/2 fincan mısır nişastası
30 damla lavanta yağı

HAZIRLANIŞI

Havandan yardım alarak lavantayı ince bir toz haline getirin. Ezildikten sonra ortaya muhteşem kokulu bir bebek pudrası çıkacaktır. Daha sonra ezilmiş lavanta ile mısır nişastasını küçük kapta karıştırın. Bitti bile!

BEBEK PUDRASI MARKALARI VE FİYATLARI

BEBETEN- MİNİÇO 9,90 TL

WEEBABY PUDRA- HEPSİBURADA 14,90 TL

NOT: Doktor onayı almadan kullanmayınız!

Bebeklerin pişik olmasını önleyen ve cildini yumuşacık yapan bebek pudrasının güzellik alanında da kullanıldığını biliyor musunuz? Uzmanların yaptığı araştırmalara göre bebek pudrası kadınların birçok alanda kullanabileceği çok amaçlı bir bakım ürünüdür. İşte bebek pudrasını güzellik alanında kullanım alanları…

Bebek pudrası, cilde çok iyi gelen bir maddedir. Hassas tenli olan bebeklerin cildine iyi gelen aynı zamanda pişik olmalarında büyük başarı sergileyen bebek pudrası, güzellik uzmanları ve dermatologlar tarafından test edildi. Alınan bilgilere ve sonuçlara göre; bebek pudrası makyajdan cilt bakımına, saç yağlanmasından sivilcelere hatta Yüzde oluşan birçok lekeyi de gidermede oldukça başarılı olduğu kanıtlandı. 

PEKİ BEBEK PUDRASININ YÜZE FAYDALARI ve KULLANIM ALANLARI NELERDİR?

Bebek pudrasını özellikle aşırı yağlı ciltlerde fondöteni sabitlemek için kullanabilirsiniz.

Gün içerisinde sürekli tempo halindeyseniz ve terliyorsanız, bu terlemeyi yüz kısmında azaltmak için bebek pudrası son derece etkilidir.

Popüler güzellik uzmanlarından biri olan Suna Dumankaya’nın da sivilceler için önerdiği bebek pudrası maskesi, sivilcelerin kurutulmasını ve daha az görünür hale gelmesini sağlar.

Koyu renkli saçlarda yağlanma çabuk görülür. Bu yüzden saçlarınızın dip kısımlarına bebek pudrasını dağıtabilirsiniz. Bu yöntem kuru şampuanla aynı işlevi görmektedir.

Bebek pudrası cildinizin pürüzsüz görünmesine de yardımcı olur.

Cildinizdeki sivilce lekelerini gidermek için haftada 2 kere lekelerin üzerine bebek pudrası uygulayabilirsiniz.

Kirpiklerinizi dolgun göstermek aynı zamanda uzamasını sağlamak için bebek pudrasını her rimel sürdüğünüzde değil daha çok haftada bir kere uygulamanızda yarar var.

Makyajınızın uzun süre kalıcı olması ve bozulmaması için bebek pudrasını fırçanızla yüzünüze dağıtabilirsiniz.

SUNA DUMANKAYA’NIN BEBEK PUDRASI İLE ÖNERDİĞİ SİVİLCE MASKESİ

MALZEMELER

1 çay kaşığı bebek pudrası
1 çay kaşığı oksijenli su
2 adet dövülmüş aspirin

YAPILIŞI VE UYGULANIŞI

Tüm malzemeleri güzelce karıştırın. Temiz cildinizde 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile temizleyin. Kısa sürede değişimi siz de fark edeceksiniz.

Özellikle yaz aylarında ana yemekler yerine kızartmalar, yoğurtlu sebzeler daha fazla tüketilir. Patlıcan kızartması da bu yemekler arasından en sevilenidir. Ancak yağ çekmeden patlıcan kızartmak biraz marifet ister. Peki evde muhteşem bir patlıcan kızartması yapmak için neler yapılır? Yağ çekmeden patlıcanlar nasıl kızartılır? Püf noktalarıyla beraber haberimizde bulabilirsiniz.

Patlıcan; günün her saatine yakışan ister piknikte isterseniz en özel misafirlere bile hazırlayabileceğiniz enfes bir besindir. Özellikle doyurucu özelliğinden dolayı vejetaryenler tarafından tercih edilen patlıcan, A vitamini deposudur. Aynı zamanda C,E ve K vitaminleri içermektedir. Ayrıca, potasyum, magnezyum, sodyum açısıdan çok zengindir. Mutfakta çok yaygın olarak kullanılan patlıcan, en çok da kızartma olarak sofralarda yerini alır. Patlıcan kızartırken yaşanan en büyük sorunlardan biri aşırı yağ çekmesidir. Peki yağ çekmeden patlıcan nasıl kızartılır?

PATLICAN KIZARTMASI TARİFİ:

MALZEMELER

2 adet uzun patlıcan

Sosu için;

2 adet yumurta
3 yemek kaşığı un
1 çay bardağı süt
1 çay kaşığı dolusu kabartma tozu
1 fiske karbonat
1 çay kaşığı tuz

Kızartmak için;

Sıvı yağ

YAPILIŞI

Patlıcanları yıkayarak alaca bir şekilde soyun. Daha sonra orta kalınlıkta isterseniz uzun uzun isterseniz de halka şeklinde doğrayın. Tuzlu suyun içerisine koyarak bekletin.

Ardından derin bir kaseye yumurtaları unu tuzu kabartma tozunu ve karbonatı koyup pürüzsüz olacak şekilde tel çırpıcıyla iyice çırpın. Üzerine sütü ilave edip tekrar çırpın.

Tavaya sıvı yağı koyup kızdırın. Patlıcan dilimlerini sosa bulayarak, kızgın yağda ve orta ateşte arkalı önlü güzelce kızartın.

Havlu kağıt serilmiş tabağa alıp fazla yağını çektirin. Hepsini kızarttıktan sonra sarımsaklı yoğurtla sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

YAĞ ÇEKMEDEN PATLICANLARI KIZARTMANIN PÜF NOKTALARI

Öncelikle patlıcanlarınızı güzelce yıkayarak işe başlayın. Patlıcanı alacalı soyarak kızartmak hem lezzet açısından önemli hem de patlıcanın kızartma süresini kısaltıyor. Alacalı bir şekilde soyduğunuz patlıcanları bütün halde bol tuzlu soğuk suyun içerisinde bekletin. İlk siyah acı suyu bu şekilde çıkacaktır. Ardından soğuk ve tuzlu bu suyu boşaltın, patlıcanlarınızı dilediğiniz şekilde doğrayın. Yeniden bol tuzlu ve soğuk bir su hazırlayıp patlıcan dilimlerini içerisine koyun.

Suyun rengi değişene kadar içerisinde bekletin. Soğuk ve bol tuzlu bir suyun içerisinde bekleyen patlıcanlar daha az yağ çekecektir. Bu sırada bir tavanın içerisine sıvı yağınızı ilave edin. Bu aşamada zeytinyağı kullanırsanız patlıcanlarınız daha az yağ çekecektir. Bu yağın içerisine 1 çay kaşığı kadar sirke ilave edin. Sirkeyi yağ kızmadan henüz ocağın üzerine koymadan eklemeniz önemli.

Bu şekilde patlıcanlarınızın yağ çekmesini engellemiş olursunuz. Patlıcanları sudan çıkarın ve kağıt havlunun üzerinde tüm sularından arındırın, kurulayın. Üzerine tuz ilave edin. Yağ kızınca kuruladığınız ve tuzladığınız patlıcanları yağa atın ve kızartın. Orta ateşte ya da yüksek ateşte kızartmaya özen gösterin. Kısık ateşte yağ çekecektir. Bu nedenle ateşin seviyesine çok dikkat edin.

Pişen patlıcanlarınızı kevgir yardımıyla ocaktan alın ve kağıt havlu serili bir tabağın üzerine alın. 

Afiyet olsun…

Çay saatlerinin ve kahve yanının baş kahramanı olan kurabiye yapımı kolay gibi görünse de ustalık ve incelik isteyen tariftir. Kurabiye yaparken yaptığınız bazı hatalar sonucu kurabiye hamurunuz sert ya da cıvık bir kıvam alabilir. Peki kurabiyenin hamuru sert olursa ne yapılır? Cevabı yazımızda bulabilirsiniz.

Türk mutfağının en vazgeçilmez ve yüzyıllardır değişmeyen lezzetlerinden biri olan kurabiyeler, çay saatlerinde, kahve zamanlarında hatta günün her saatinde tüketilebilir. Çok lezzetli ve tam kıvamında kurabiyeler yapmak ustalık gerektiren bir alandır. ”Ne yaparsam yapayım kurabiyelerim hep sert oluyor”, ”Kurabiyem sert oldu, düzeltmenin bir yolu var mı?” diye kendinize soruyorsanız mutlaka hazırladığımız bu yazıya göz atmalısınız. 

Kurabiyenin çok lezzetli, ağızda dağılan bir kıvam almasının en önemli nedeni tereyağıdır. Tereyağının oda sıcaklığında ya da eritilmiş halde kullanılması kurabiyenin tadını değiştirecektir. Çok soğuk şekilde kullanılmaya çalışıldığında ya da eritilmiş tereyağı henüz sıcakken tarife eklendiğinde mutlaka hamurun sertleşmesine neden oluyor. 

Kurabiyenin sert olması için ikinci neden ise gereğinden fazla un ilave etmek. Kurabiyenin hamuru yumuşak, ele yapışmayan, hafif yağlı olması gerekir. Bu nedenle kurabiye hamuru yaparken unu azar azar ilave etmeye özen gösterin. Hamurunuz sert olursa kurabiyeniz de piştikten sonra sertleşir.

Kurabiye hamuru, hamurun yapısı ve kurabiyenin kalınlığına bağlı olarak 160-170 ya da 180 derecede pişirilmesi gerekir. Çok ince bir kurabiye hamurunu 180 derecede uzun bir süre pişirirseniz sertleşir. Orta kalınlıkta bir kurabiye hamurunu 200 derecede pişirirseniz hem yanmasına hem de çok sert olmasına neden olabilirsiniz. Bu nedenle hamurun yapısına ve kalınlığına bağlı olarak bu derecelerde, kontrollü bir şekilde pişirmeye özen gösterin.

Kurabiyeler pişir pişmez fırından alarak,  oda sıcaklığında dinlendirin. Kurabiye hamuru fırından aldığınızda yumuşacık bir yapıdadır. Soğudukça, dinlendikçe kıvamı oturur. Bu nedenle çok pişirmemeye özen gösterin. 

KURABİYE SERT OLURSA NE YAPILIR?

Kurabiye hamurunuz yaparken de sert bir kıvama gelebilir. Böyle durumlarda içerisine eritilmiş tereyağı ya da margarin ilave edin ve yoğurun. Fakat kurabiyenin sert olmasıyla piştikten sonra karşı karşıya kaldığınızda ne yapmanız gerekiyor?

Kurabiyenizin pişerken giderek sertleştiğini farkettiğinizde fırından alın. İlk sıcaklığını aldıktan sonra kurabiye kutusunun ya da kavanozunun içerisine keten bir bez koyun. Kurabiyelerinizi güzelce sarın. Kapağını sıkıca kapatın. Bu şekilde bir gün kadar dinlendirin. Hava almamasını sağlayarak yumuşatmış olursunuz. Bir diğer yöntem ise kavanozun içerisine elma koymak. Birkaç dilim elmayı kavanozun içerisine atıp yine 1 gün bekletin. İşin sonunda kurabiyelerinizin yumuşadığını gözlemleyeceksiniz.

Yemeklerin vazgeçilmezi olan tuz hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Hemen hemen herkes tuzun zararlı olduğunu biliyor ancak yeterli miktarda tüketilmesi gereken tuzun insan sağlığına birçok faydası vardır. Peki tuzun bilinmeyen faydaları nelerdir? Kaç çeşit tuz vardır ve nerelerde kullanılır? Basit bir kimyasal birleşimden oluşan tuza dair her şeyi haberi detayında bulabilirsiniz.

Tuz, suyun buharlaşması sonucu oluşan beyaz ve kokusuz kristallere denir. Doğa en yüksek miktarda sodyum içeren besin tuzdur. Aynı zamanda kalsiyum, potasyum, çinko ve bakır barındırır. Sofralar da kullanılan ve bitkisel tedavi de kullanılan tuz farklı yapılara sahiptir. Ayrıca her tuz tüketilmez sofralarda yemeklere lezzet katan tuzlar işlenmiş tuzlardır. Çünkü tuzun içerdiği maddelerin oranları yüksek olduğundan insan vücuduna zarar verebilir. Bu yüzden tuzun faydalarından yararlanmak için tüketim miktarına da dikkat edilmelidir. Eski çağlardan beridir besinleri muhafaza etmede kullanılır. Tarih boyunca ticarette ciddi payı olan tuz insanlar dahil doğada bulunana diğer tüm canlılar için fayda sağlar. Besin maddesi olarak geçen tuz, dericilikte, hayvan yetiştiriciliğinde ve su yumuşatma sistemlerinin yanı sıra kimya sanayinde ham madde olarak kullanılır. Ülkemiz tuz bakımından zengindir. Hem deniz hem göllerden elde edilen tuz alternatif tıpta ilaç olarak da yerini alır. 

TUZUN BİLİNMEYEN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda vücuttaki tuz yapısının az olması kronik hastalıklara neden olabileceği ortaya çıktı. Bu yüzden kişiler vücutlarındaki oranları bilerek besinleri tüketmeleri gerekir. Örneğin kalp rahatsızlığı olan ve tansiyonu düşük olan bir kişinin tuz tüketmesi gerekir. Ancak yüksek tansiyona sahip kişiler tuzdan uzak durmaları konusunda uzmanlar uyarır.

Solunum yolu hastaları tuz tüketerek zararlı bakteri sayısını azaltabilir. Ayrıca tuz sinüs kanalını açar ve bronş tıkanıklığını giderir.

Kandaki şekerden dolayı artan insülin değerlerini düşürmede yardımcı olan tuz diyabet hastalarının rahatlıkla tüketebileceği besinler arasındadır. 

Sindirimi kolaylaştırmanın en ideal yolu tükürük bezlerindeki salınımı artırmaktır. Bu salınımı en sağlıklı artıran besin ise tuzdur. Tuz tükürük bezlerindeki sıvı oranını artırır ayrıca zararlı bakterileri azaltarak tükürüğün saf asidini korur.

Tuz eksikliği aşırı balgam üretimine neden olur. Bu da uyurken salya akıntısına sebebiyet verir. Yatmadan önce tuzlu su tüketmek serotinin hormonunu dengeleyerek stres gibi ruhsal durumların yaşanma oranını azaltır. Ayrıca uyku problemi yaşayan kişilerinde yatmadan içmesi uykuyu düzenler.

Anti viral özellikli tuz bağışıklık sistemindeki zararlı bakterileri azaltır. Böylece güçlenen bağışıklık sistemi virüslerle daha iyi savaşır.

İçerisindeki kalsiyum miktarı kemiklerin güçlenmesinde en etkili besinlerden biridir. Kas ve sinirdeki asit seviyesini de dengeleyerek ödem gibi rahatsızlıkların riskini azaltır.

Tuz; egzama göz hastalıkları, saç dökülmesi, aşırı terleme gibi kemik hastalıkları doğal tedavi yöntemlerinde kullanılır.

KAÇ ÇEŞİT TUZ VARDIR VE NERELERDE KULLANILIR?

DENİZ TUZU

Deniz suyunun buharlaşma noktalarının artması sonucu toksinlenmenin kristalleşmesi ile oluşur. Yüksek derecede sodyum içerir. Çok fazla sodyum içerdiğinden insan vücuduna direk alınmaz. Sodyum hormon bozukluğu ve kan basıncında artışa neden olur. Bu tuz türü genellikle alternatif tıpta kullanılır. Bazende su ile seyreltilerek tüketilir. Deniz tuzundan banyo suyuna eklediğinizde cildinizdeki tüm gözenekleri açarak kir birikmesini engeller. Aynı zamanda bazı cilt hastalıklarını da önler. Saç köklerini güçlendirir. 

YEMEKLİK TUZ 

Bu tuz türü genellikle göllerden çıkarılan sodyum oranı az tuzlardır. Bu tuzlar bazı aşamalardan geçerek kullanılır. İyotlu diye geçen göl tuzları, tiroid bezlerinin daha sağlıklı çalışmasını destekler. İyot tuzu en sağlıklı tuz olarak Sağlık Bakanlığı tarafından da onaylanmıştır. Limon ve sıcak su ile karıştırıldığında boğazlardaki enfeksiyonu temizlemede etkilidir.

HİMALAYA TUZU

En saf tuz türlerinden biridir. Mineral bakımından oldukça güçlüdür. Himalaya genellikle masaj yaparken kullanılır. Rahatlatma özelliği olan tuzun, ısı tutma özelliği bulunur. Beyaz, pembe ve açık kahve renkli taşlardan olan bu tuz dekoratif amaçlı da yararlanılır.

KAYA TUZU

En iri tuzdur, İçeriğindeki birleşenler diğerlerine oranla daha fazladır. Kaya tuzu özellikle kemik erimesi gibi hastalıkları önlemede fayda sağlar. Yapılan bazı araştırmalarda kaya tuzu kanserli hücrelerin sayısını azalttığı gözlemlenmiştir. Kaya tuzu mutfaklarda genelikle salamura turşu yapımı gibi yöntemlerde kullanılır. Besinlerin uzun süre muhafaza edilmesini sağlar. 

EPSOM TUZU

Güçlü bir antioksidan olan epsom tuzu yüzyıllardır kullanılan bir tuz çeşididir. Epsom tuzu cilt hastalıklarının yanı sıra vücutta ödem birikmesini de engeller. İçerdiği sülfat ve magnezyum sayesinde kandaki insülinü dengede tutar. Kan basıncını azaltarak yüksek tansiyonu engeller. 

FAZLA TUZUN ZARARLARI NELERDİR?

Kan basıncını artırır. 

Yeterli tüketildiğinde kalp için bir mucize olan tuz fazla tüketildiğinde kalbin durmasına bile neden olur.

Yüksek tuz aşırı kalsiyum aşınmasına neden olur ve kemik kaybı yaşanır. 

Fazla sodyum sinir sisteminin çökmesine sebebiyet verir.

  Hormonların dengesini bozar.

Böbrek üstü bezleri kurutarak, fonksiyonlarını yitirmesine yol açar.

Fazla sodyum ayrıca vücudun sıvı oranını de bozar.

Yerken ağızda dağılan kıvamıyla adeta karın doyuran enfes pamuk kek tarifini sizlerin beğenisine sunuyoruz. Misafirlerinizin çok beğeneceği pamuk kek, çayın kahvenin yanına çok yakışacak. Gelin birlikte enfes pamuk keki pişirelim…

Kokusu tüm mutfağınızı saracak, bir kez tadına bakanların damaklarında iz bırakacak muhteşem kek tarifi ile yeniden karşınızdayız. Hazır alma keklere taş çıkaracak olan pamuk kek, pofuduk pofuduk, şöyle çatalla üzerine bastırınca pamuk gibi görünüyor.  Kakaolu olmasıyla da çikolata krizlerini bastıracak bu sağlıklı keki bu kadar anlattık muhteşem tarifimiz karşınızda…

PAMUK KEK TARİFİ:

MALZEMELER

4 adet yumurta
1 su bardağı şeker
2 yemek kaşığı sıcak su
1 paket vanilya
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1, 5 su bardağı un
1 su bardağı buğday nişastası
3 yemek kaşığı kakao
1, 5 paket kabartma tozu
İstek doğrultusunda yarım su bardağı ceviz

Üzeri için;

Pudra şekeri

YAPILIŞI

Öncelikle oda ısısında olan yumurtaları sıcak suyla beraber 5-6 dakika yüksek devirde çırpın.

Daha sonra şekeri ilave ederek, eriyene kadar çırpmaya devam edin.

Vanilya, sıvı yağ ve oda ısısındaki sütü de ilave ettikten sonra sıvı harcı hazır hale getirin.

Ayrı bir kabın içerisinde un, nişasta, kabartma tozu ve kakaoyu karıştırın. Eleyerek sıvı karışımın içerisine ilave edin.

Homojen olana kadar çırptığınız karışımı yağlanmış kek kabınına alın.

Önceden ısıtılmış 180 derece fırında orta bölmede-altlı üstlü; ilk 15 dakika daha sonra 30 dakika 170 derecede kontrollü bir şekilde pişirin.

Pişen keki 15 dakika sonra dilimleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Cildinizdeki lekeleri gidermek aynı amanda sivilce gibi sorunların ortadan kaldırılması için krem arayanların sık sık karşısına çıkan Fito krem, son zamanların en çok tercih edilen ürünü oldu. Yalnızca eczanelerde sarılan ve görünümüyle dikkat çeken Fito krem ne işe yarar? Fito kremi kimler kullanmalı? Fito krem ne kadar? Fito krem nasıl kullanılıyor? Merak ettiğiniz tüm soruların yanıtı açık bir şekilde yazımızda bulabilirsiniz.

Fito krem, 40 gramlık tüplerde reçete ile satılan beyaz renkte yumuşak bir kremdir.Etken maddesi Buğday ekstresi (triticum vulgare) ve etilenglikol monifenil eter olan ve  genel olarak lavanta esansı içeren  ve cilt hücrelerinin kendilerini yenilemesine yarımcı olan suda çözünebilme özelliği olan bir ilaçtır. Her zaman doktorlar tarafından ilk tercih edilen ve ciltte oluşacak herhangi bir hasarın iyileştirilmesi için kullanılan kremlerden olan Fito Krem, mutlaka uzman bir doktor tarafından önerilerek kullanılması gerekir. Cilt üzerinde kısa sürede gösterdiği etki sayesinde yüzeysel problemleri gideren Fito krem, aynı zamanda kısa sürede cilt dokusunun yenilenmesini sağlıyor. 

Günlük yaşantıda veya başınıza gelebilecek herhangi bir olumsuz durum ardından sıklıkla adını duyabileceğimiz bu krem, oldukça tesirli ve hızlı etki edecek özelliklere sahip olmasıyla da bilinmektedir. Yalnızca reçete ile alabileceğiniz özellikte olması, yüksek oranda tesire sahip olmasıyla alakalıdır. Vücudun herhangi bir bölgesinde, cilt üzerinde oluşacak her türlü hasarın ve yaranın giderilmesi için tercih edilen ilk krem olması da, bu sayede gerçekleşmektedir.

FİTO KREM NE İŞE YARAR?

Fito kremin faydaları ve kullanım alanları çok fazladır. Fito krem genelde zor iyileşen ve hasar görmüş cilt yüzeyinin iyileşmesi için doktorlar tarafından yazılsa da bunun haricinde kullanılan pek çok kullanım alanı vardır.

Bunlar;

 Fito krem sivilce izlerine yok eder; Düzenli olarak fito kremi yüzünüze sürerseniz sivilcelerin kısa sürede yok oluğunu göreceksiniz. Sivilcelerden kurtulmak için fito kremi günde 1 defa temiz cilde uygulamanız yeterlidir.

Su çiçeği rahatsızlığı sonrası oluşan kızarıklıkların giderilmesini sağlayan Fito krem, düzenli kullanıldığında cildin renk eşitsizliğini de giderir. 

Yara tedavisinde derin kesiklerde, ameliyat yaralarında, deri hasarlarında, kaza sonucu oluşan cilt hasarlarında doktorların önerdiği bu krem, cildin kısa sürede kendini yenilemesi sağlar.

 Fito krem yanık üzerinde iyileştirici ve acıyı azaltıcı etki sebebi ile rahatlıkla kullanılabilir. Yanık olan yüzeye günde 1 defa ince tabaka sürülerek uygulanır.

– Fito krem dudak kurumasında, dudak çatlaklarını iyileştirmede çok etkili bir kremdir az miktarda dudağa sürerek dudak çatlamasının ve dudak kurumasını rahatlıkla yok edebilirsiniz. Dudaklara çok az sürülmei ve asla yutulmamalıdır.

 Fito krem cilt lekeleri ve sivilcelerin bıraktığı lekeleri yok etmede çok etkilidir. Cildi yenileyen bu kremi düzenli olarak lekeli olan bölgeye ince tabaka halinde masaj yaparak uygulayabilirsiniz.

Oluşan iltihabı kurutmak için kullanabileceğiniz bu kremi özellikler iltihaplı sivilceleri yok etmek için tercih edebilirsiniz. Kısa sürede iltihaplı sivilcelerin sönmesini sağlayacaktır.

Eczanelerde satılan Fito kremin “pişik için kullanılır mı?” sorusu sıkça gelenler arasında. Fito krem bebeklerde kullanımı genelde pişik olumunu yok etmek için kullanılsa da bebeklerin hassas olan cilt yapısına uygundur.

 Epilasyon ve lazer sonrası oluşan tahribatı en aza indirmek için fito krem kullanabilirsiniz.

PEKİ FİTO KREM NASIL KULLANILIR?

ito krem cildin her yerinde olduğu gibi yüze de rahatlıkla sürülebilir. Sadece fito krem göz çevresine sürerken dikkatli olmak ve az miktarda sürmek yeterlidir.

Fito krem sorunlu olan bölgeye günde en az 2 defa sürülür. Cilt yüzeyinde sorunun büyüklüğüne göre bir miktar fito krem sürülür ve baskı yapmadan ovalanır. Ameliyat yarası derin kesik, çizik var ise bir gazlı bezle kapatmak gerekmektedir. Daha sonra tekrar krem sürülmeden önce mutlaka su ile temizlenmeli ve krem sürülmelidir. Fito krem suda çözündüğü için temizlenmesi kolaydır.

FİTO KREMİN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Aşağıda yer alan yan etkiler bu kremi kullan kişiler çok nadir bir şekilde görülmüştür. Ancak siz uzmana danışmadan kesinlikle cildinize uygulamayınız.

– Vücudun her hangi bir yerinde şişlik
– Ağız ve boğazda şişlik ve yutkunmada zorluk
– Nefes alıp vermede zorluk
– Karın ağrısı

FİTO KREM NE KADAR?

Fito krem etkisi büyük ama fiyatı küçük yara ve yanık kremlerinden biridir. Fito krem mutlakaa evinizde bulunması gereken her işe yarayan bir kremdir. Fito krem doktorlar tarafından reçete edilmektedir. Fito krem fiyatı ise; 14,02TL’dir.

Fito krem devlet tarafından ödenmektedir ve reçete ile yazıldığında fito krem sgk tarafından karşılanmaktadır.

Sağlık açısından oldukça faydalı olan bal tüketiminin bebekler için zararlı olup olmadığını ve ne zaman verilmesi gerektiğini sizler için araştırdık. Uzmanların açıklamalarına göre, 1 yaşından önce balın tüketilmesi ile ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar ciddi sıkıntıları beraberinde getirebilir. Peki bebeklerde bal tüketimi için en doğru zaman hangisi? Bebeklere bal ne zaman verilemli? Ballı sütün bebeklere ve çocuklara zararı var mı? Bebeklerde bal tüketimi…

0-6 aylık süreçten sonraki ek gıdaya geçiş döneminde bebeklerle tanıştırılmaması gereken besinlerden biriside baldır. 1 yaşına gelmeden önce tüketilen balın bebeklerdeki en belirgin riski ‘Botulizm’ rahatsızlığıdır. Özellikle de altı aylıktan küçük bebeklere verilen bal, bu rahatsızlığın görülme ihtimalini arttırır. Botulizm teşhisi konulan bebeklerin 45 gün boyunca hastanede tedavi altında olması gerekir. Bu nedenle anne ve babalar ek gıda döneminde bilinçli davranarak, faydalı olan besinlerle bebeklerini tanıştırmalıdır. Peki fark edilmeden yapılan bu hatanın doğuracağı ‘Botulizm’ hastalığının işaretleri neler? Bebeklerde bal tüketiminde nelere dikkat edilmeli? İşte yanıtı…

12-36 saat aralığında beliren bu rahatsızlığın genellikle ilk belirtisi kabızlık olsa da diğerleri şunlar olabilir:

– Göz kapağı düşüklüğü,
– Başını sabit tutamama
– Halsizlik hissi
– Sürekli uyuma isteği
– Nefes alamda güçlük
– Karında şişme

BALIN FAYDALARI NELER? ÇOCUKLARA BAL VERİLMELİ Mİ?

Sindirimi rahatlatması, iştahı açması ve gelişim bozukluklarında vücudun iyileşmesine yardımcı olması ile bilinen bal, 1 yaşından büyük çocuklar için sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazıdır. Bilhassa çam balının içindeki mineral bakımından zengin kaynağı sayesinde demir eksikliği ihtiyacı karşılanabilir. Ayrıca magnezyum özelliği ile damarlarda kan pıhtılaşmasının ve stresin önüne geçilebilir. Okul çağındaki çocuklarda ise zihin açıklığı sağlayarak derslerinde başarılı olma ihtimali arttırılabilir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, beslenmesinde bal tüketimine yer veren çocukların diğerlerine göre daha hızlı ve sağlıklı büyüdüğü tespit edilmiştir.

Eski zamanlarda uygulanan sağlık yöntemlerinden bir tanesi de öksürük ve boğaz rahatsızlıklarına karşı balın tatlı, sütün ise yumuşatıcı özelliğinden yararlanılmasıdır. Sade ve sert tadımlı bir sütü çocukların içmesi pek kolay olmayacağından dolayı tatlanması için şeker atılması istenebilir. Ancak burada şeker yerine doğal tatlandırıcı vazifesi gören balı kullanmak daha iyi olur.

BALIN BİLİNEN FAYDALARI:

– Sofraya konulan şekerlere göre daha az tatlı olan bal, yiyeceklerdeki acımsı tadı yumuşatır.

– Kış döneminde yaygın görülen öksürmenin tedavisinde kullanılır.

–  Hareketli çocuklar gün içerisinde koşuşturma içerisinde olacağında evinde düşüp vücudunda ufak yaralanmalara sebep olabilir. Balı yaralı bölgeye sürerseniz iyileşme sürecini hızlandırırsınız.

– Çocuklardaki kansızlık, kan pıhtılaşması, stres azaltma, dikkatsizlik ve zayıf bağışıklık sistemini güçlendirme bakımından oldukça yararlıdır.

ÇOCUKLARA NE KADAR BAL VERİLMELİ?

Çocuklarda bal tüketiminde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kilo durumuna göre yaklaşık 1 gram kadar bal tüketilmesi gerektiğinin önerilmesidir. 20- 25 arasında bir kiloya sahip olan çocuğun günlük 20-25 gram bal tüketmesi gerekir. Buda ortalama 2-3 tatlı kaşığına tekabül etmektedir.

Hamilelik ve emzirme döneminde annelerin bal yemesinde bir sakınca yoktur. Fakat doğum yapmış annelerin emzirdiği vakit farkında olmadan yaptığı bir hata da meme ucuna bal sürülmesidir. Ağlamanın son bulması ya da rahat uyuması için emziğin bala batırılması da büyük bir yanlıştır. 

Sağlık açısından oldukça faydalı olan bal tüketiminin bebekler için zararlı olup olmadığını ve ne zaman verilmesi gerektiğini sizler için araştırdık. Uzmanların açıklamalarına göre, 1 yaşından önce balın tüketilmesi ile ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar ciddi sıkıntıları beraberinde getirebilir. Peki bebeklerde bal tüketimi için en doğru zaman hangisi? Bebeklere bal ne zaman verilemli? Ballı sütün bebeklere ve çocuklara zararı var mı? Bebeklerde bal tüketimi…

0-6 aylık süreçten sonraki ek gıdaya geçiş döneminde bebeklerle tanıştırılmaması gereken besinlerden biriside baldır. 1 yaşına gelmeden önce tüketilen balın bebeklerdeki en belirgin riski ‘Botulizm’ rahatsızlığıdır. Özellikle de altı aylıktan küçük bebeklere verilen bal, bu rahatsızlığın görülme ihtimalini arttırır. Botulizm teşhisi konulan bebeklerin 45 gün boyunca hastanede tedavi altında olması gerekir. Bu nedenle anne ve babalar ek gıda döneminde bilinçli davranarak, faydalı olan besinlerle bebeklerini tanıştırmalıdır. Peki fark edilmeden yapılan bu hatanın doğuracağı ‘Botulizm’ hastalığının işaretleri neler? Bebeklerde bal tüketiminde nelere dikkat edilmeli? İşte yanıtı…

12-36 saat aralığında beliren bu rahatsızlığın genellikle ilk belirtisi kabızlık olsa da diğerleri şunlar olabilir:

– Göz kapağı düşüklüğü,
– Başını sabit tutamama
– Halsizlik hissi
– Sürekli uyuma isteği
– Nefes alamda güçlük
– Karında şişme

BALIN FAYDALARI NELER? ÇOCUKLARA BAL VERİLMELİ Mİ?

Sindirimi rahatlatması, iştahı açması ve gelişim bozukluklarında vücudun iyileşmesine yardımcı olması ile bilinen bal, 1 yaşından büyük çocuklar için sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazıdır. Bilhassa çam balının içindeki mineral bakımından zengin kaynağı sayesinde demir eksikliği ihtiyacı karşılanabilir. Ayrıca magnezyum özelliği ile damarlarda kan pıhtılaşmasının ve stresin önüne geçilebilir. Okul çağındaki çocuklarda ise zihin açıklığı sağlayarak derslerinde başarılı olma ihtimali arttırılabilir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, beslenmesinde bal tüketimine yer veren çocukların diğerlerine göre daha hızlı ve sağlıklı büyüdüğü tespit edilmiştir.

Eski zamanlarda uygulanan sağlık yöntemlerinden bir tanesi de öksürük ve boğaz rahatsızlıklarına karşı balın tatlı, sütün ise yumuşatıcı özelliğinden yararlanılmasıdır. Sade ve sert tadımlı bir sütü çocukların içmesi pek kolay olmayacağından dolayı tatlanması için şeker atılması istenebilir. Ancak burada şeker yerine doğal tatlandırıcı vazifesi gören balı kullanmak daha iyi olur.

BALIN BİLİNEN FAYDALARI:

– Sofraya konulan şekerlere göre daha az tatlı olan bal, yiyeceklerdeki acımsı tadı yumuşatır.

– Kış döneminde yaygın görülen öksürmenin tedavisinde kullanılır.

–  Hareketli çocuklar gün içerisinde koşuşturma içerisinde olacağında evinde düşüp vücudunda ufak yaralanmalara sebep olabilir. Balı yaralı bölgeye sürerseniz iyileşme sürecini hızlandırırsınız.

– Çocuklardaki kansızlık, kan pıhtılaşması, stres azaltma, dikkatsizlik ve zayıf bağışıklık sistemini güçlendirme bakımından oldukça yararlıdır.

ÇOCUKLARA NE KADAR BAL VERİLMELİ?

Çocuklarda bal tüketiminde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kilo durumuna göre yaklaşık 1 gram kadar bal tüketilmesi gerektiğinin önerilmesidir. 20- 25 arasında bir kiloya sahip olan çocuğun günlük 20-25 gram bal tüketmesi gerekir. Buda ortalama 2-3 tatlı kaşığına tekabül etmektedir.

Hamilelik ve emzirme döneminde annelerin bal yemesinde bir sakınca yoktur. Fakat doğum yapmış annelerin emzirdiği vakit farkında olmadan yaptığı bir hata da meme ucuna bal sürülmesidir. Ağlamanın son bulması ya da rahat uyuması için emziğin bala batırılması da büyük bir yanlıştır.