Şunun için etiket arşivi: Kadın

Doğu da en çok tüketilen besinlerden biri olan isot insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Yemeklere tat vermenin yanı sıra hastalıklara şifa için de tüketilen isot hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Özellikle yoğurt ile beraber tüketilmesi tavsiye edilen isot, sindirim sistemini düzenler. Peki İsotun faydaları nelerdir?

İlkbaharda ekilmeye başlanan biber, yaz aylarına doğru kırmızı, mor ve siyah gibi renkler alır. Biber güneşte kızardıkça içeriğindeki acı oranı daha da artar. Toplanılan biberler zeytin yağı ve tuz ile kavrularak kurutulur. Bu yöntem şimdilerde yapılır eski yöntemlerde ise önceden güneşte tamamen kurutulur ve dövülürmüş. Özellikle çiğ köfteler de kullanılan isot aynı zamanda alternatif tıpta doğal ilaç olarak da tüketilir. Şimdilerde her yerde kolayca elde edilebilen isot, bağışıklık sistemini güçlendirerek sindirimi kolaylaştırır. Aynı zamanda kemik gelişimi ve vücuttaki ödemi de atmada oldukça etkilidir. Yapılan bazı araştırmalarda gece körlüğü ve kansere iyi geldiği ortaya çıkarılmıştır. İçeriğinde demir, magnezyum, fosfor, potasyum minerallerinin yanı sıra A, K ve C vitaminleri barındırır. 

İSOTUN FAYDALARI NELERDİR? İSOT HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bilinen en güçlü faydası metabolizmayı hızlandırır. Bu yüzden kilo vermek isteyenler için vazgeçilmez bir besindir. Ancak tüketilmeden önce bir uzmana danışılması gerek çünkü mide asidini olumsuz etkileyerek ülser ve reflüyü tetikleyebilir. 

Yapılan araştırmalara acı olmasına rağmen isotun güçlü antioksidan ve antibakteriyel olmasından dolayı kanser hastalıklarını engellediği ortaya çıkarılmıştır.

Aşırı tüketilmediğinde gelişim çağı ve hamilelik dönemlerinde de tüketilmesi tavsiye edilir. Kemik gelişiminde fayda sağlan isot, ürik asitin çoğalmasını engeller. Bu sayede kas ve kemiklerde ödem toplanmasını önler.

İsot kandaki şeker oranını dengeleyerek yükselmesini ya da düşmesini engeller. Bu yüzden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebilir.                        

Antioksidan özelliği sayesinde damarları temizleyerek sertleşmesini ve tıkanmasını önler. Bu sayede kalp hastalığının yaşanmasını engeller.

İSOTU YOĞURTLA BERABER YERSENİZ NE OLUR?

Yoğurt eski çağlardan beri hastalıklara karşı kullanılan en etkili besindir. İnsan sağlığına birçok faydası olan isot ile beraber tüketildiğinde etkisi daha fazla artar. Her ne kadar isot acılı olsa da yoğurt ile karıştırıldığında acı oranı düşer. Tüketilen bu karışım özellikle yemek borusu kanserini engeller. Ancak üst üste tüketilmesi önerilmez.

Her ikisinin de içerisinde C ve B 12 vitamini bulunmaktadır. Bu sayede karışım güçlü bir antioksidan olur. Vücuttaki tüm bakteri ve enfeksiyonlu hücreleri idrar ya da dışkı yolu ile atar. 

İsotun içeriğindeki acı ürik asidi temizlerken yoğurt ise kemiklere kalsiyum desteği verir. Bu sayede ileri yaşlarda yaşanabilecek olan kemik erimesi ya da diğer kemik hastalıklarını önlenir.

Bu karışım mide asidini de olumsuz etkilemediğinden kilo vermeyi kolaylaştırır. Ayrıca vücutta biriken ödemleri atarak yağ tutmasını önler. Bölgesel zayıflamak isteyenler içinde ideal bir karışımdır.

Ülkemizde hemen hemen her yol kenarında ormanlık alanda rahatlıkla yetişebilen vitamin ve mineral deposu olan böğürtlen meyvesi hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki böğürtlenin faydaları nelerdir? Olgunlaştıkça kırmızıdan siyaha dönen böğürtlen görüntü olarak çileğe benzer. Vücuttaki tüm toksinleri tek seferde atar.

C vitamini bakımından güçlü olan meyveler arasında ilk sırada yer alan böğürtlen, Mayıs ayından Ağustos ayına kadar tüketilebilir. Yeşil renkten kırmızı kırmızıdan siyah renk alan böğürtlen aynı zamanda organik asitler bakımından da oldukça zengin bir meyvedir. Gülgiller ailesine ait olan böğürtlen, vitamin ve mineral deposudur. Tüm zararlı toksinleri vücuttan atmada güçlü bir meyve olan böğürtlen sulak alanlarda rahatlıkla yetişir. Keşfi yüzyıllar öncesine dayanan böğürtlen dikenli bir yapıya sahiptir. Alternatif tıpta doğal ilaç olarak da kullanılan böğürtlen, ishal hastalıklarında tüketilir. Kanı temizleyen böğürtlenler yüksek tansiyon, eklem iltihaplanması, nedensiz ödemler gibi rahatsızlıkları engelleme de de oldukça etkilidir. Yaprağından dalına kadar inanılmaz faydalara sahiptir. Yapılan araştırmalarda böğürtlenin herhangi bir zararı yoktur.

BÖĞÜRTLENİN FAYDALARI NELERDİR?

Yaprağı kurutulup çayı yapılarak tüketilir. Bu çay güçlü bir idrar söktürücüdür. Aşırı toksin attığında gün içerisinde mutlaka 2.5 litre su tüketilmelidir.

Bağışıklık sistemi kendini yenileyen bilir. Ancak gün aşırı fazla bakteri ya da toksin alan vücut bunları ayırıp vücuttan attığı sürede fonksiyonlarında yavaşlama meydana gelir. Bu da zamanla zararlı bakterilere karşı savunma mekanizmasını kırar. Sürekli güçlü kalması için vücudun gün içerisinde mutlaka antioksidan tüketerek temizlenmesi gerekir. Böğürtlen gibi likopen bakımından zengin meyve bu noktada oldukça ideal bir meyvedir. 

Sağlıksız beslenme kan basıncını artırır. Kan basıncı artıkça da yüksek tansiyon, baş dönmesi, inme ve kalp rahatsızlıklarına zemin hazırlar. Bunların önüne geçmek için kanı dengede tutucu besinler tüketilmedi gerekir. Böğürtlen içerdiği asitler sayesinde kanın basınç oranını korur. 

Şiddetli adet kanaması ve akıntının önüne geçer. Adet döngüsünün bozulmadan devam etmesini sağlar.

Eski çağlardan beridir. Yaprakları kurutularak tüketilen böğürtlen çayı güçlü bir ağrı kesici etkiye sahiptir. Bu yüzden özellikle eklem iltihaplanmalarında tüketilmesi tavsiye edilir. 

Böğürtlen yaprakları ile beraber kaynatılıp blendırdan geçirildiğinde krem kıvamına gelir. Bu krem basur ve yanık gibi rahatsızlıklarda doğal ilaç olarak kullanılır. Tamamen geçirmese bile şiddetini azaltır.

Böğürtlen çayı, sindirim sistemine de oldukça fayda sağlar. Özellikle mutasyona uğramaya meyilli olan hücreleri yenileyerek vücudun asit oranını düşürür. Ayrıca kum ve taşları da kolay yolla atılmasını sağlar.

Kronik yorgunluk ve stres gibi ruhsal hastalıklara da iyi gelir. Sinirleri yatıştırır. Bronşitleri temizleyerek rahat nefes almayı sağlar. 

Polifenoller içeren böğürtlen kanserli hücreleri önleyerek kanser hastalıklarının yaşanmasının önüne geçer.

Hücreleri yenileyen böğürtlen özellikle dermis tabakasını yenilemede etkilidir. Cilt yüzeyindeki gözenekleri temizleyerek sıkılaştırır.

BÖĞÜRTLEN ÇAYI NASIL YAPILIR?

Bir bardak kurutulmuş böğürtlen yaprağı ve böğürtleni 3 su bardağı su ekleyip haşlayın. 10 dakika demlenmesini bekleyin. Sonra süzün ılık bir şekilde tüketin. Hızlı toksin atıcı olduğundan iki günde bir için. 

Herkesin baharatlığında bulunan eşsiz kokusu ve lezzeti ile yemeklere farklı bir tat katan karabiberin kökeni Hindistan’a kadar uzanıyor. Beyaz ve yeşil gibi biberlerin tohum halleri kurutulup ufalandığı hale karabiber denir. Küçük yuvarlak gibi olan bu baharat alternatif tıpta özellikle üst solunum yolları hastalıklarında sıklıkla kullanılır. Peki karabiberin faydaları nelerdir?

Kökeni Hindistan’a dayanan karabiber yuvarlak meyveler olan piperaceaenın kurutularak ufalanıp baharat olarak yemeklerde ve ilaçlarda kullanılır. Sıcak iklimlerde rahatlıkla yetişebilen karabiber meyvesinin aynı zamanda beyaz olanı da bulunmaktadır. İçeriğinde potasyum, magnezyum, demir, K ve C vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Güçlü bir anti inflamatuar olan karabiber, vücudun ihtiyacı olan A vitaminin de yüzde 70’ini karşılayabilir. Kendine hoş kokusu ve tadı olan karabiber, Türk mutfaklarının vazgeçilmez baharatlarındandır. Özellikle tadı bakımından keskin olan karabiber, alternatif tıpta ilaç olarak tüketilirmiş. Boğaz enfeksiyonları, üst solunum yolları hastalıkları ve iltihaplanma gibi sağlık sorunlarında kullanılan doğal ilaçların başında gelir. C vitamini bakımından da zengin olduğundan güçlü bir antioksidandır.

KARABİBER TOHUMU NE İŞE YARAR?

KARABİBERİN FAYDALARI NELERDİR?

Devamlı öksürük ve soğuk algınlığında vücutta artan enfeksiyonlu hücreler, kemiklere yerleşerek vücudun halsiz olmasını sağlar. Boğazda kaşıntıya neden olan iltihaplanmayı artırır. Ancak karabiber içerdiği C vitamini sayesinde enfeksiyonlu hücreleri vücuttan atar. 

Diyet lif içeren karabiber sindirime ve kilo vermede de kolaylık sağlar. Hazırlanan salatanın içerisine eklenen karabiber metabolizmayı hızlandırır. Ya da yoğurtla beraber karıştırılıp tüketildiğinde mide asidini dengeler. Bağırsak florasını azaltır. Kabızlık ve ishal rahatsızlıklarının yaşanmasını önler.

Güçlü bir antioksidan olduğundan vücuttaki serbest radikalleri vücuttan atar. Böylece hücrelerin deforme olmasını engeller. Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçerek kanserli hastalıkların oluşmasını önler.

Karabiber enfeksiyonlu hücrelerin oluşumunu önler. Bu sayede ağızda ve dişte biriken mikropların birikmesinin önüne geçer. Diş çürümesini engeller. Ayrıca dişlerin sararmasının önüne geçer.

Zerdeçal, karabiberi ve bal karışımı hem akciğeri temizler hem de sigara içme isteğini azaltır. Vücuttaki nikotin isteğini azaltan bu karışım aynı zamanda deforme olmuş hücreleri de yeniler. 

Modern çağda en sık görülen ruhsal sorunlardan olan stres ve depresyonun etkisini azaltmak ve sinir hücrelerini yatıştırmak için karabiber birebir fayda sağlar. Antidepresan etkisi gösteren karabiber, beyne giden sinirlerin daha sağlıklı çalışmasını destekler. 

Göz sağlığı için en etkili vitamin A vitaminidir. A vitamini özellikle korneayı korur. Görme yetisini artırır. Bu yüzden vücut günlük A vitaminine ihtiyaç duyar. Karabiber bu bakımdan en etkili besindir. 

Hem cilt hem de saç sağlığı için fayda sağlayan karabiber, saç dökülmesi ve kepek sorunlarının önüne geçer. 

KARABİBER-LİMON KARIŞIMI NEYE İYİ GELİR?

Kronik rahatsızlıkları olanların bu karışımı tüketmeden bir uzmana danışması gerekir. Aksi halde bu karışım kan basıncını artırabilir. Yüksek tansiyona zemin hazırlayabilir. Bunun dışında bu karışım hızlı kilo vermek isteyenler ideal bir karışımdır. Ayrıca bu karışım yemek borusundan bağırsaklara kadar olan kısmı temizler. Mesane de kum ve taş oluşumunun önüne geçer. Vücudu temizleyerek hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirir. 

TANE KARABİBERİN KULLANIMI 

Mevsim geçişi hastalıklarının doğal ilacı olan karabiber, tane halinde kullanımı daha etkilidir. Ayn zamanda salata ve yemeklerde kullanılan tane karabiber keskin bir acı tada sahiptir. Lezzetlendirmede kullanılan tane karabiber, özellikle salçalı yemeklerde kullanılır. Doğu kültüründe vazgeçilmez olan tane karabiber toz halinden daha çok tercih edilir. Ayrıca tane karabiber kaynatılıp içerisine bir yemek kaşığı üzüm pekmezi eklenerek tüketilebilir. Bu karışım özellikle enfeksiyonlu hastalıklarda boğazları virüslerden arındırır.

KARABİBERİN ZARARI VAR MI?

Kronik mide hastalıkları olanlar karabiber, tüketmeden bir uzmana danışmaları gerekir. Aksi halde mide yanmasına yol açar. Aşırı tüketildiğinde faydadan çok zarar sağlar. Gaz sıkışmasından bağırsak düzensizliğine kadar olumsuz sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olur. 

Kilo vermek isteyenlerin diyet listelerinde ilk sıralarında yer alan kabağın aynı zamanda sağlığa da birçok faydası vardır. Sindirimi yenileyen bu mucize besin hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki kabağın faydaları nelerdir? Besin değeri yüksek olan kabak dünya da en çok tüketilen yiyeceklerin başında gelir. Haşlanarak ya da kızartılarak yenir. Yüksek oranda su içerir.

Lif bakımından zengin olan kabak,yaz aylarında manavlardaki yerini almaya başladı. Kış aylarında da tüketilmek için ise kurutularak kaldırılır. Dört çeşide sahip olan kabak, cucurbitaceae tohumundan elde edilerek sebze olarak tüketilir. 200 gram kabak ortalama 90 kcal enerjiye denk geldiğinden uzmanların bol bol tüketilmesini tavsiye ettiği besinler arasındadır. 7500 yıl önce keşfedilen ve hemen hemen her çeşit olarak tüketilen kabak, karoten alfa ve karoren beta maddeleri bakımından doğada en zengin sebzelerden biridir. Geniş bir yetiştirilme alanına sahip olan kabak, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum ve demir bakımından da oldukça zengindir. Çiğ hali ile ttüketilebilen kabak, sinirleri yatıştırmada ve ve vücudu temizleme de de oldukça etkilidir. Kabağın içinde bulunan çekirdekleri sabit yağ barındırır. 

KABAĞIN FAYDALARI NELERDİR?

Vücuttaki serbest radikallerin çoğalmasını engelleyerek oluşma ihtimali olan tümör ve kanserli hücreleri azaltır.

Kabak içerdiği lutien maddesi sayesinde körlüğüne neden olan katarak gibi göz hastalığını önler. Bir bardak kabakta 500 miligram lutien maddesi bulunur.

 Zararlı toksinlerin idrar ve dışkı ile atılmasına yardımcı olur. 2 tane kabağı 1 bardak limon suyu ve 2 diş sarımsakla 20 dakika boyunca kaynatın. Günde bir bardak tüketmeye özen gösteriniz.

Çevresel faktörlerden hasara uğrayan omurganın yapısını güçlendirerek eklem ağrılarının yaşanma riskini azaltır. Aynı zamanda kabakta bulunan demir, magnezyum ve çinko mineralleri bir kemik hastalığı olan osteoporozanın ortaya çıkma oranını azaltır.

Yağ oranı düşük enerjisi miktarı yüksek olan kabak zayıflamak isteyenlerin vazgeçilmez besinidir. 

Potasyum ve magnezyum vitaminleri vücuttaki kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp hastalıklarının ortaya çıkmasını azaltır. 

Özellikle yaz aylarında yaşanan alerjilere karşı bağışıklık sistemini güçlendirir aynı zamanda üst solunum yolları hastalıklarına karşı direncini de artırır. 

KABAK SUYU NE İŞE YARAR?

Güçlü bir idrar söktürücüdür.

Besin atıklarından böbrek ve mesanede oluşan taş, kum gibi rahatsızlıkların daha çabuk dökülmesini sağlar.

Erkeklerde sıklıkla görülen prostat kanserinin oluşumunun önüne geçer.

Mide ve bağırsakların fonksiyonlarını artırarak kabızlığın yaşanmamasını sağlar. 

Uzmanlar özellikle basur hastalığı olan kişilerin kabak tüketerek hem acıyı azalacağını hem de basura neden olan durumları ortadan kaldırmaya yaracağını vurguluyor. 

Kabak suyu yüksek tansiyonun düşürür.

KABAĞIN ZARARI VAR MI?

Yapılan araştırmalarda kabağın herhangi bir zararının olmadığı tespit edildi. Alerjik bir yanında olmayan kabak konusunda uzmanlar sadece hamile ve gebe ihtimali olan kişilerin aşırı tüketmemesi gerektiğini vurguluyor. Vücutta biriken tüm toksinleri attığında aşırı tüketildiğinde böbrek ya da mesane de taş oluşumuna neden olabilir.

Aniden değişen havalarla beraber artan viral enfeksiyon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Grip ve nezle arası belirtiler gösteren ancak zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi hastalıklara neden olan viral enfeksiyonun ne olduğunu biliyor musunuz? Peki Viral enfeksiyon nedir? Haberin detayında viral enfeksiyona dair her şeyi bulabilirsiniz.

Virüs yolu ile oluşan hastalıkların geneline viral hastalıklar denir. Mevsim geçişlerinde artan soğuk algınlığı, gribal enfeksiyon, üst ve alt solunum yolu hastalıkları virala dahildir. Vücuda çeşitli sebeplerden ötürü giren ve yerleşen kuluçka dönemi bittikten sonra bağışıklık sisteminde ciddi deformasyonlara neden olur. Bazı hastalık çeşitleri kolayca atlatılabilirken bazıları ise uzun sürer ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Viral virüsler antibiyotik ilaçlarla kolay kolay iyileşmez. Bu gibi hastalıklar esnasında bağışıklığı güçlendiren ve virüsleri vücuttan atacak güçlü aşılar önerilir. Uzmanlar özellikle çocukları ve yaşlıların düzenli aşılarla bu hastalıklar karşısında direncinin artırılmasını tavsiye eder. Viral enfeksiyon ile bakteriyel enfeksiyon hastalıkları sürekli karıştırılır. Ancak virüsler bağışıklığa yerleşerek kişinin yorgun halsiz düşmesine neden olur. Bakteriyel enfeksiyon ise vücutta çoğalan bakteriler yol açar. Bu hastalıkların süreçleri daha ağır geçer. Yüksek ateş, vücut titremesi, sinüs yollarının bakterilerle tıkanması, boğazın tahrip olması, balgam ve bademcik şişmesi gibi belirtiler gösterir. İki enfeksiyonda hemen hemen aynı belirtileri göstermesine rağmen ayırt edici nokta ateşlenme süresi ve yüksekliğidir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ateşlenme her zaman yüksek oranlarda seyir eder. 

VİRAL ENFEKSİYON NASIL BULAŞIR?

Virüs genellikle temas yolu ile kişiden kişiye bulaşır. Bu yüzden toplu yerler en tehlikeli alanlardır. Temas, ağız ve solunumla bulaşan virüsler bakımından çocuk, yaşlılar ve hamileler riskli olan gruplardır. Çocuk parkları, okullar, alışveriş merkezleri ve toplu tuvalet alanları da virüsün yayılmasını tetikler. 

VİRAL ENFEKSİYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Bağırsaklara yerleşen virüsler florasanın sayısını bozarak ishal gibi vücut sıvı kaybını artıracak rahatsızlıklara neden olur.

– Bağışıklığın virüslere karşı hareketlenmesi ile sinir hücreleri ısınmaya başlar. Kanda dolaşan sinir hücreleri vücudun aniden ısınmasını sağlar.

– Virüsler karşısında en hassaslaşan bölge boğazdır. Boğaz ağız içine kadar virüsten etkilendiğinden yutkunma nefes alma gibi faaliyetleri azaltır. Şiddetli bir kuru öksürüğe sebebiyet verir.

– Yorgunluk vücut hareketlerinde ağrı ve özellikle kaslarda yavaşlama gibi belirtiler seyir gösterir.

VİRAL ENFEKSİYON TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Uzmanlar bu gibi rahatsızlıklar esnasında kişinin hemen ilaç tedavisini başlamasını genellikle tavsiye etmez. Öncelik aşı yapımı ve C vitamini tüketmeyi öneriyor. Bunun dışında kişinin en az 3 güç dinlemesini, hafif yemekler tüketmesini, ellerin sürekli dezenfekte edilmesi, kullanılan kişisel eşyalara kimsenin dokunmamasını ve gün içerisinde bol bol su tüketilmesi gerektiği vurgulanır. 

Normal kestaneye benzese bile tat olarak oldukça farklı olan at kestanesi yüzyıllardır alternatif tıpta en çok kullanılan besindir. İçeriğindeki güçlü çözücü maddeler özellikle kramp ve tutulma gibi sağlık sorunlarına iyi gelir. Krem halinde özellikle şah damara sürülen at kestanesi kan akışını düzenler. Peki at kestanesinin faydaları nelerdir? Haberin detayında at kestanesine dair her şeyi bulabilirsiniz.

1500’lü yıllarda ilk kez keşfedildiğinde alternatif tıpta kullanılmaya başlandı. Doğal ilaç olarak yapılan at kestanesi göğüs ağrısı ve varise iyi gelir. Bunun yanı sıra cilt yüzeyden deri altına kadar sinerek iyileştirir. Alternatif tıp uzmanları bu doğal ilacın varisli damarları ve basuru tamamen iyileştirdiğini tespit etmiştir. Kuzey Amerika ve Avrupa’da özel alanlarda yetiştirilerek ilaç firmalarına gönderilen at kestanelerinin tohumları çoğu soğuk algınlığı ilaçlarında ham madde olarak kullanılır. Süs bitkisi olarak yetiştirilen ağacı 30 metreye kadar yükselir. İçeriğinde  kalın yağ, aesculin, saponin, tanen, nişasta, şeker, albüminli maddeler, flovanlar, fitosterin, adenozin, fermentler,cumarin, B1, C, K ve P vitaminleri bulunur. Vücut ağrılarını dindirir. Kasları gevşetir. Dikenli bir kabuğu olan kestane çift katmandan oluşur. İçinde etli bir meyvesi vardır. Ağustos aylarında toplanır. Doğada P vitamini az besinde bulunur. Ancak at kestanesi P vitamini bakımından oldukça zengindir. İpek yolu ile topraklarımıza yüzyıllar önce gelip üretimi yapılan at kestanesi Osmanlı Saraylarındaki sultanların cilt bakımlarında kullandıkları etkili bir güzellik ürünüdür. Ezilerek çıkartılan yağı cildi yeniler. Yaşlanmayı geciktirir. Bu yüzden kozmetik sanayide de kullanılır. 

AT KESTANESİ YAĞI NE İŞE YARAR?

At kestaneleri aşırı derecede uçucu yağ içermektedir. Güçlü bir şifacı yağa sahip olan at kestanesi özellikle kan dolaşımını düzenlemesi için kullanılır. Bu da kılcal damarların işlevselliğini artırır. Son yıllarda artan hava kirliliği ve sağlıksız beslenme cilt sorunlarının çoğalmasına neden oldu. At kestanesi yağı bunun önüne geçe doğal yollardan biridir. Özellikle leke tedavisi için kullanılan at kestanesi yağı ayrıca basur içinde fayda sağlar. 

AT KESTANESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Sağlıksız beslenme ve çevresel faktörlerden dolayı vücutta biriken iltihaplı enfeksiyonları kısa sürede atar. Yaşanma ihtimali olan hastalıkları önler.

İçerdiği büzücü maddeler sayesinde ter bezlerinden ya da sivilce ve akneden kaynaklı açılan gözenekleri kapatır. Aynı zamanda yaraları ve yara izlerini giderir.

Eklem ve kemiklerde romatizma ya da iltihaplanmada kaynaklı ortaya çıkan ağrıları dindirir.

Şah damarı, alın ve ayak tabanlarına sürüldüğünde vücuttaki kan dolaşımını düzenleyerek sinirlerin beyne daha iyi iletilmesini destekler. Kronik stres ve yorgunluğu önler. Bunun yanı sıra kan dolaşımını düzenlendiğinden damarların tıkanmasını önler.

Sürekli aynı pozisyonda oturmak ya da genetik sorunlardan dolayı oluşan kılcal damar çatlamasını giderir. Özellikle yüzde meydana gelen kılcal damar tedavisinde etkilidir.

İçerdiği apigenin sayesinde sarkan derileri toparlar. Kırışıklığı önleyerek yaşlılığı engeller.

Göğüse sürülen at kestanesi kremi bu bölgeyi yumuşattığından öksürüğün kısa sürede bitmesini sağlar. 

Özellikle varis, flebit ve hemoroit gibi hastalıklarda tonik etkisi oluşturarak iyileşmelerini hızlandırır. 

Koltuk altına sürüldüğünden terleme yapar. Bu terleme ile vücuttaki toksinleri atar. Böylece üst solunum yolu hastalıklarını önler. 

Makat bölgesinde oluşan basura da iyi geldiği bilinir.

Yağı saç dökülmesini önler. Ayrıca cildin yenilenmesini destekleyerek lekeleri giderir. 

AT KESTANESİ KREMİ NASIL HAZIRLANIR?

Yarım kilo at kestanesini soyup iyice dövünüz içerisine bir şişe elma sirkesi ekleyip güneş görmeyen bir alanda 20 – 25 gün bekletin. Daha sonra ağrıyan bölgenize uygulayabilirsiniz. At kestanesi günde en az bir kez uygulanır. Basur için ise; bir yemek kaşığı at kestanesi tozu, bir tatlı kaşığı kuşburnu tozu, 1 bir tatlı kaşığı kantoron yağı, 1 yemek kaşığı ozon yağı Tüm malzemeleri bir tencerede kaynatın. lapa haline gelen karışımı ılık halde basura sürünüz. 

AT KESTANESİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kabuğu kaynatılıp tüketilebilir. Ezilmiş kabuklardan bir yemek kaşığı 3 su bardağı su eklenerek kaynatılır. 2 saat bekletilen bu su süzülerek tüketilebilir. Ani ateşlenme, hazımsızlık, yemek borusu kanseri ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara iyi gelir.

Yüz yıllardır sarımsak alternatif tıp tedavilerinde kullanılan etkili besinlerden biridir. Birden fazla çeşidi olan sarımsak güçlü bir antioksidan olduğundan özellikle enfeksiyonlu hastalıklar için doğal antibiyotiktir. Peki sarımsak nasıl tüketilmelidir? Bazı uzmanlar özellikle vücudunda aşırı iltihap barındıranlar için günde 6 diş közlenmiş sarımsak önerdi. Haberin detayında sarımsağa dair her şeyi bulabilirsiniz.

Yemeklere aroma katan sarımsağın, sindirim sisteminden tutunda bağışıklık sistemine kadar birçok hastalığa faydası vardır. Yapılan araştırmalar sonucunda günde 6 diş közlenmiş sarımsak yemenin 24 saat içerisinde vücudumuzda birçok olumlu değişikliği meydana getirdiği gözlemlenmiştir. Anti bakteriyel etkiye sahip sarımsak, son yüzyıllarda kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır. Bilim literatüründe sarımsak “Allium sativum” olarak biliniyor. Yabani soğan ve pırasanın ailesinde olduğunu düşünülen sarımsak, tarihte Asya topraklarında ilk kez yetiştirildiği bilinir. Ülkemizde Kastamonu şehrinde üretimi yüksektir. Raf ömrü uzun olan besinler arasında yer alır. İçeriğinde yüksek miktarda A, C ve B vitamini kompleksi barındırır. Özelikle grip ve nezle gibi üst solunum yolları hastalıklarında doğal ilaç olarak kullanılır. Mutfaklarda yemeklerin vazgeçilmez lezzeti olan sarımsak, kozmetik ve ilaç firmalarının ham maddesidir. 

SARIMSAK NASIL TÜKETİLMELİ?

Sarımsaktan en çok fayda çiğ halinden alınır. İçeriğindeki enzim ve maddelerden yararlanmak için ezilip bir kaç dakika bekledikten sonra tüketilebilir. Pişirme esnasında bu maddeler azalabilir. Lezzetli bir et ve tavuk yemeği için sarımsak, kekik ve zeytin yağıyla marine edilebilir. Bunun yanı sıra sağlıklı beslenme ve kilo vermek isteyenler için yoğurt ve sarımsak karışımı uzmanlar tarafından önerilir. Ayrıca yeşillikli diyet salatalarına da eklenmesi tavsiye edilir. Hem vücut sağlığını korur hem de eksilen vitamin ve mineralleri tamamlar. 

SARIMSAK ÇEŞİTLERİ!

– Son yıllarda popülerliği artan siyah sarımsak türü tadı oldukça acıdır. Ancak yapılan araştırmalarda içeriğinde yüksek miktarda antioksidan var. 

– Bir diğer bir popüler olan sarımsak türü Balıkesir’dir. İçi beyaz dışı kabukları siyahtır. Uzun ömürlü değildir. Koparıldığı andan itibaren çabuk bozulur.

– Avrupa genelinde en çok tercih edilen İspanyol sarımsağıdır. 

– Taşköprü sarımsağı, en yaygın tüketilen sarımsaktır. ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelere ihraç edilir. Aşırı tüketildiğinde sindirim hastalıklarına neden olur. 

GÜNDE 6 DİŞ KÖZLENMİŞ SARIMSAK YERSENİZ…

İlk 4 ve 6 saat arasında metabolizmayı düzenleyerek vücutta depolanmaya meyilli yağ ve zararlı toksinleri idrar ve dışkılama yoluyla vücuttan atmaya yardımcı olur.

6 ve 7 saat içerisinde ise bazı besinlerden dolayı kanda meydana gelen düzensiz dolaşımı dengeler aynı zamanda kandaki zararlı toksinlerin oranını azaltarak, kanserli hücrelerin oluşumunu da engeller. Damarları temizleyerekde kalp rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır.

6 ve 10 saatleri arasında da içerdiği vitaminler vücudun savunmasını kıran serbest radikallerin seviyesini düşürür. Kandaki trombosit hücreleri de dengeleyerek eklemlerde oluşma ihtimali olan ödemleri engeller.

Kronik hastalıklar ve bazı yiyeceklerden dolayı sinir sistemindeki hücreler zarar görür. Bu hücrelerin zarar görmesi sonucu ruhsal hastalıkların yaşanma oranı artar. Sarımsak antioksidan özelliği sayesinde bu tehlikeyi ortadan kaldırarak sinir sistemini güçlendirir. Böylece gün boyu zinde olmanızı sağlar. 

Yağlı ve karbonhidratlı yiyecekler karaciğerde yağ bezesi oluşturur. Bu da ciltte; akne, sivilce ve yağ kitleleri olarak ortaya çıkar. Günde 6 diş tüketilen sarımsak bu sağlık sorunlarına neden olan zararlı toksinleri azaltarak cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlar. Cildin alt tabakası dermis ve cilt arasındaki gözenekleri sıkılaştırarak yağ birikmesini önler. Bunun yanı sıra saç ve saç derisinin yapısını da güçlendiren sarımsak,  saçın hacmini artırarak daha dolgun ve parlak görünmesini sağlar.

Vitamin ve mineral zengini olan keçiboynuzunun insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor. Uzmanlar genellikle yoğurtla karıştırılıp tüketilmesini tavsiye ettiği keçiboynuzu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ayrıca keçiboynuzu pekmezinden yapılan cevizli sucuğu kronik yorgunluk ve gün içinde çabuk enerji düşüklüğü yaşayanlar içinde ideal bir besindir. Keçiboynuzu pekmezinin faydaları nelerdir?

Harnup olarak da bilinen keçiboynuzu baklagiller ailesine aittir. Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişir. Güneşte kızardıkça kahverengileşir ve vitamin mineral değeri artar. Orta yumuşaklıkta tatlı bir tadı vardır. Yüzyıllarca keçiboynuzu solunum yolu hastalıklarda doğal ilaç olarak kullanılmıştır. Çiğnenerek tüketilen keçiboynuzu, aynı zamanda pekmezi de yapılır. Meyvesinden elde edilen pekmez içerdiği antiseptik özellik sayesinde solunum ve sindirim sistemini yeniler. Aynı zamanda tohumu da tüketilen keçiboynuzunun bazı yörelerde kahvesi yapılıyor. Kafein ve keçiboynuzu içermeyen keçiboynuzu kalp sağlığı içinde oldukça etkilidir. Kalsiyum bakımından süte oranla 3 kat daha güçlüdür. Bakla ailesine ait olan keçiboynuzu, Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişir. Ağaç formunda yetişen meyve olarak geçen keçiboynuzunun bilimsel adı Ceratonia siliqua denir. Arap ve Yunan tarihinde çok eski yıllara dayanan keçiboynuzu alternatif tıpta doğal ilaç yapımlarında kullanıldı. Pekmezi yapılan bu meyve kan değeri düşük hastalar için de adeta mucize bir etkiye sahiptir.

KEÇİBOYNUZ PEKMEZLİ CEVİZLİ SUCUK YERSENİZ…

İçeriğinde doğal şeker olan keçiboynuzundan elde edilen pekmezden sucukta yapılır. Genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu yöresinde yaygın olarak yapılan sucuğu çocuk yapmak isteyen çiftler tercih eder. Bunun yanı sıra gün içindeki hayat temposundan çabuk yorulanlar için de ideal bir besin kaynağıdır. Uzmanlar metropol hayatında yaşayan kişilerin gün içinde tüketmelerini tavsiye eder. Kafein barındırmadığından doğal olarak sinir hücrelerini yeniler. E vitamini sayesinde de cilt hücrelerine fayda sağlar. 

KEÇİBOYNUZU PEKMEZİNİN FAYDALARI NELEDİR?

Besinlerde nadir bulunan K vitamini bakımından zengin olan keçiboynuzu ciltteki hücrelerin yenilenmesinde oldukça etkilidir. Böylece cilt hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

İleri yaşlarda ortaya çıkma ihtimali olan kemik hastalıkları içinde güçlü bir potasyum ve kalsiyum kaynağıdır. Uzmanlar özellikle gün içerisinde tüketilmesini tavsiye eder. 

B kompleksi vitaminleri vücudun sağlıklı işleyişi için oldukça önemlidir. Özellikle organların daha rahat fonksiyonlarını sürdürmeleri için gerekli olan bu vitamin kompleksi sayesinde zengin olan keçiboynuzundan günde 2 kaşık tüketerek sağlanabilir. 

Vücudumuzda bazı besinlerden dolayı toksin oranı artar. Bu da bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelere zarar verir. Zamanla kişinin hastalanmasına neden olan bu toksinlerden gün içerisinde vücuttan atılmadığında ödem, felç, kalp krizi ve kanser gibi hastalıklara zemin hazırlar. Ancak düzenli tüketilen keçiboynuzu bu toksinleri vücuttan atarak hücrelerin sağlıklı işlemesini destekler.

İçeriğinde çikolataya oranla daha az şeker barındırır. Bu sayede şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği besindir. Ayrıca içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırdığından kilo vermede de yardımcı olur. 

KEÇİBOYNUZUNU YOĞURTLA KARIŞTIRIP TÜKETİRSENİZ…

Mevsim geçişlerinde meydana gelen üst solunum hastalıklarına bağlı ortaya çıkan öksürüğe birebir faydası var.

İçerdiği besin değerleri sayesinde gün içerisinde tüketilen yağlı ve karbonhidratlı besinlerle vücudumuza giren zararlı bakterileri vücuttan atmamıza yardımcı olur.

Kan kolesterolünü dengeleyen keçiboynuzu 2 ay boyunca yoğurtla beraber düzenli tüketildiğinde kalp ve kan hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.

Sigaradan dolayı deforme olan akciğeri temizlemede etkili olan keçiboynuzunu, sabah akşam yoğurta beraber tüketmelisiniz.

Günlük kombinler için en çok tercih edilen parçalardan olan basic tişörtler için, her tarzda şık ve dikkat çekici kombinler uygulanabiliyor. Peki basic tişörtler en iyi nasıl kombinlenir? İşte sıcak yaz günlerinde kullanabileceğiniz, en iyi basic tişört kombinleri.

Basic parçalar, özellikle spor ve salaş kombin oluşturmak isteyenler için yaz sezonunda en çok tercih edilen üst parçalar arasında yer alır. Ancak bu parçalarla artık daha şık ve dikkat çekici tarzlar oluşturabilmek mümkün olmaktadır. Basic parçalar için her sezon rahatlıkla uygulanabilecek 3 kombin önerisini, içeriğimiz içerisinde sizlere sundu. Yalnızca 2 parça ile uygulanabilecek bu kombinler ile gündelik zamanlarda daha şık bir tarz oluşturulabilir.

BASİC TİŞÖRTLER EN İYİ NASIL KOMBİNLENİR?

1. BASİC TİŞÖRT VE BLAZER CEKET

Blazer ceketler, 2020 yaz sezonu trendleri arasında yer alıyor. Basic bir tişört ile blazer bir ceket, şık bir ikili oluşturulabilir. Bu parçaları, spor bir ayakkabı ya da biker bir şort ile tamamlayabilirsiniz. Blazer ceket ve basic tişörtleri, jean bir pantolon ve topuklu bir ayakkabıyla birleştirip iş ortamında ya da resmi davetlerde de değerlendirebilirsiniz.

2. BASİC TİŞÖRT – ETEK KOMBİN

Yaz sezonunda jean bir pantolondan daha çok tercih edilen etekler ile basic tişört parçaları, dikkat çekici bir kombinin oluşmasını sağlayabilir. Tişörtleri, kot bir etek veya hareketli bir kumaş etekle birleştirebilirsiniz. Böylelikle hareketli bir dikkat çekicilik sağlanmış olur.

3. BASİC – JEAN

Jean ve basic tişört kombini, bilinen en trend kombin arasında yer alır. Jean bir pantolonla hem günlük bir kombin hem de spor ve şık bir tarz oluşturulabilir. Bu tarz için en uygun ayakkabı modeli spor ayakkabılar, en uygun çanta modeli ise sırt çantalarıdır. Daha dikkat çekici bir tarz için, tek bantlı topuklu ayakkabıları tercih edebilirsiniz.

Dünya genelinde tüketilen yağın geneli ayçiçeğinden elde edilir. Papatya ailesine ait olan ayçiçeği en çok yağ çıkartılan besindir. E vitamini bakımından zengin olan ayçiçeği, insan sağlığına oldukça faydası vardır. Uzmanlar kuru ayçiçek yapraklarından yapılan çayın yorgunluğa iyi geldiğini vurguladı. Peki ayçiçeğin faydaları nelerdir? Sizler için ayçiçeğine dair merak edilen her şeyi araştırdık.

“Günebakan” olarak da geçen ayçiçeği, yağı için yetiştirilen bir besindir. Ülkemizde yoğunluk olarak Marmara bölgesinde yetiştirilen ayçiçeği içeriğindeki tohumları gelişerek çekirdek elde edilir. Fabrikalarda işlenen ayçiçeği, yağ bitkileri arasında ilk sırada yer alır. Yağı karşılamada yüzde 70 oranda kullanılan ayçiçeği, çok az kişi tarafından bilinen sağlıksal amaçla da kullanılır. Zeytin, mısır ve kanoladan daha fazla tüketilen ayçiçeği posalı besinler arsasında en zengin olanıdır. Potasyum bakımından zengin topraklarda rahatlıkla yetişir. İçeriğinde bu sayede nitrat yüksek bulunur. Ayrıca fosfor ve azot maddeleri de barındıran ayçiçeği ilaç, kozmetik ve gıda sanayinde sıklıkla kullanılır. Ayçiçeği tüketilirken içindeki çekirdekler çıkartılır, kurutulur ve tüketilir. Sindirim sistemine iyi gelen ayçiçeği ilk kez Anadolu topraklarında üretimine başlanmıştır. Alternatif tıpta kullanılan ayçiçeği, çay ve kremi yapılır. Asitli topraklarda yetişmeyen ayçiçeği, bol su isteyen bir besindir. 

AYÇİÇEĞİ NASIL ÜRETİLİR VE NASIL TÜKETİLİR?

Kuruyemişler arasında en çok tercih edilen ayçekirdeğinin oluşma hikayesi ayçiçeği bitkisiyle başlar. Güneş ışıklarını seven sarı büyük çiçeklerin orta kısmında oluşan siyah çekirdekler türlerine göre değişiklik gösterebilir. Olgunluğu tamamlanan ayçiçekleri toplanıp uç kısımları kesilir. Çiçek olan kısımlarının ortasındaki çekirdekler toplanır. Bu çekirdekler taze olduklarından yumuşak ve yağlı bir yapıya sahiptir. Çıkartılan çekirdekler kurutulur. Tuzda kavrulur. Çiçekler ise çay yapımı için ayrı kurutulur ve kaldırılır. Tarlada kalan saplar sert yapıma oldukları için çeşitli sanayi malzemesi ya da köylüler el emeği sepetler şapkalar yapar. Bunun yanı sıra çekirdekler pastanelerde ham madde olarak kullanılır.

AYÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek miktarda fosfor içerdiğinden kemik ve kas sağlığına fayda sağlar. 

Antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini bakteri ve virüslerden arındırır.

İçeriğindeki şeker kan şekerini olumsuz etkilemediğinden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.

E vitamini vücut sağlığına katkı sağlar. Eksikliği ise ciltte ciddi deformelere sebep verir. Uzmanlar saç dökülmesi, yıpranması ve ciltteki bazı hastalıkların temelini E vitamini eksikliğine bağlar. Ayçiçeği E vitamini sağlamada etkili bir besindir.

Sinir hücrelerini yeniler. Böylece baş ağrısı, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıklara zemin hazırlayan süreçleri engeller. 

Posalı bir besin olduğundan bakteri ve virüslerin vücutta kalma sürecini hızlandırır. Bağırsakları temizleyerek kabızlık gibi sorunların yaşanması önler.

Yağı kolesterol bakımından fayda sağlamazsa da kendisi kolesterol seviyesini düşürür. 

Üst solunum yolları hastalıklarıyla ortaya çıkan yüksek ateş, öksürük ve balgam gibi sağlık sorunlarına ayçiçeği çayı iyi gelir. 

Hücreleri yenilediğinden beyin sağlığına da olumlu katkı sağlar. Hafızayı güçlendirir.

AYÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIYOR?

Çekirdekleri çıkarılmış ayçiçeği yaprak ve dallarıyla beraber kurutulur. 20 grama yakın olan ayçiçeği bir bardak su ilave edilerek kaynatılır. 10 dakika sonra ocaktan alınıp süzülür. İçerisine bal eklenerek 3 çay kaşığı kadar tüketilir. 

AYÇİÇEĞİNİN ZARARI VAR MI?

Aşırı tüketildiğinden ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Özellikle içerdiği yağ faydalı haldeyken aşırı tüketim sonucu zararlı hale gelebilir. Bölgesel yağlanmaya yol açar. Bunun yanı sıra karaciğerin işlevselliğini olumsuz etkiler. Cilt sorunları da bu süreçte görülebilir.