Şunun için etiket arşivi: Kadın

Nikotin bakımından oldukça zengin olan patlıcan aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan nikotinin yüzde 80’ini kolaylıkla karşılar. Peki patlıcanın faydaları nelerdir? Patlıcan saplarının çöpe atılmaması konusunda uzmanlar uyarıda bulunuyor. Özellikle basur hastalığında doğal ilaç olarak önerilir. Haberin detayında patlıcana dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

M.Ö. 5’inci yüzyılda ilk kez Hindistan’da yetiştirilmiştir. İpek yolu ticareti ile Afrika ve Doğu Avrupa’ya yayılan patlıcan, küçük bir ağaç kadar büyüyen çiçeklerden ortaya çıkar. İlk yetiştirildiği yıllarda süs bitkisi olarak kullanılan patlıcan yıllar içinde yiyecek olarak tüketilmiş ve çeşitlendirilmiştir. İçeriğinde çok az miktarda nitokin barındırmasına rağmen tüketilen tek besindir. 100 gram patlıcanın içinde kalori değeri 24, 1.1 gram protein, 2 gram yağ, ve 5.5 gram karbonhidrat vardır. Vitamin içeriği bakımından ise; 100 gramında 30 IU A vitamini, 0.4 mg B1 vitamini, 0.5 mg B2 vitamini ve 5 mg C vitamini bulunur. Ülkemiz birçok mevsimi yaşadığı için ve birçok toprak türüne sahip olduğu için patlıcan yetiştirmekte de diğer ülkelere göre ön sıralardadır. Ayrıca tüketiminde de diğer ülkelerden daha öndeyiz. Patlıcanın gövdesinin olduğu kadar sapı da faydalıdır. Sapı topraktan gelen tüm vitamin ve mineralleri barındırdığından saplar kaynatılıp tüketildiğinde başta hemoroid olmak üzere cilde, saçlara ve bağışıklığa kadar birçok fayda sağlar.

PATLICAN SUYU NE İŞE YARAR?

PATLICAN SAPLARINI SAKIN ÇÖPE ATMAYIN!

Patlıcan sapı içerdiği B2 ve A vitaminleri göz sağlığında oldukça etkilidir. Yüksek miktarda vitamin barındıran patlıcan sapı, 5 gün boyunca düzenli tüketildiğinde göz sinirlerinde deforme olmuş hücrelerin kısa sürede yenilenmesini destekler. Bunun yanı sıra çevresel faktörlerden dolayı zayıflayan korneanın da kuvvetlenerek görme kaybını ortadan kaldırır.

Güçlü bir lif kaynağı olan patlıcan sapı, sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağlar. Ayrıca içerisinde yağ oranı az olduğundan patlıcan sapı kaynatılıp tüketildiğinde zayıflamaya yardımcı olur. Doyurucu etki veren patlıcan suyu, kahvaltıdan önce tüketildiğinde kabızlık gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıkları önler. Ayrıca bağırsaklardaki zararlı bakterileri vücuttan atar. Tüm sindirimi yenilemede etkili olan patlıcan, mide asidini dengelemede etkili olan besinlerden biridir. Bu özelliği sayesinde ülser, reflü ve gastrit gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.

Ayrıca ıspanaktan sonra demir bakımından en zengin olan besin patlıcanın sapıdır. Demir maddesi vücuttan azaldığında kansızlık gibi rahatsızlıklara neden olur. Bu da yorgunluk, stres ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkları önlemenin yanı sıra kemiklerin genişlemesini sağlar. Patlıcan sapının suyunu uzmanlar, özellikle ergenlik, regl ve hamilelik dönemlerinde tüketilmesini öneriyor. 

Antioksidan bakımından zengin olduğundan vücuttaki tüm toksinleri idrar yolu ile atar. Özellikle karaciğerde biriken yağlı toksinlerin birikmesini önler. Bunun yanı sıra cilt hücrelerinin de yenilenmesinde etkili olan patlıcan, cildin daha parlak ve genç görünümlü olmasını destekler. 

Patlıcan sapı ayrıca insülin seviyesini de dengeleyerek şekerin aniden yükselmesini engelleyerek şeker hastalığının yaşanma riskini azaltır.

Günümüzde yaygın olan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hemoroid yani basur hastalığına iyi gelir. 4 adet patlıcan sapı ve 4 su bardağı su bir tencerede iyice kaynatın. iyice kaynayan bu suyun kapağını açmadan ocaktan alın ve soğumaya bırakın. Daha sonra soğuyan suyu süzgeçten geçirip suyu bir kaba koyup kaldırın. Sabah kahvaltılarından önce bir bardak tüketin. Bu sadece hemoroide değil yukarıda saydığımız diğer tüm hastalıklara iyi gelir.

PATLICANIN FAYDALARI NELERDİR?

Vücudun demir emilimini destekler. Anemi gibi ciddi sağlık sorunlarını önler.

Kalorisi düşük, lif oranı yüksek olan patlıcan kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. 

Ayrıca içerdiği lif sindirimi kolaylaştırdığından bağırsak hastalıklarının önüne geçer. Günümüzde giderek yaygınlaşan kolon kanserinin yaşanmasını engeller.

Sigara bırakmada en etkili besindir. Çünkü içeriğinde doğal nikotin barındırır. 

Anti bakteriyel etkisi sayesinde serbest radikallerden vücudu arındırır. 

İçerdiği C vitamini sayesinde cildin parlak ve canlı görünmesini sağlar. 

Beyindeki sinir hücrelerinin azalmasını engelleyerek, ileri yaşlarda görülme ihtimali olan unutkanlığı önler.

Sıradan çorba tariflerini bir kenara bırakacak hem damakları hem de sofraları şenlendirecek semazen yani közlenmiş kapya biber çorbasının tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Evde közlenmiş kırmızı biberlerle enfes bir çorba pişirmek istiyorsanız mutlaka tarifimizi denemelisiniz.

Eski yıllardan beri yapılan semazen çorbası, şifalı olarak bilinen bir lezzettir. Özellikle o yıllarda hasta olan kişilere yapılan semazen çorbasının ana maddesi kırmızı kapya biberdir. Mevsiminde alınan kırmızı kapya biberler güzelce közlenerek çorbaya eklenir. Kıvamı muhteşem olan semazen çorbası, adeta doyurucu ve besleyici. Dünyaca ünlü restoranlarda ve lokantalarda yapılan semazen çorbası taze taze kapya biberlerden hazırlanıyor. Farklı çorbalarla sofralarınızı süslemek sevdiklerinizi şaşırtmak isterseniz mutlaka bu çorbayı da deneyebilirsiniz. Peki semazen çorbası nasıl yapılır? 

SEMAZEN ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

8 adet közlenmiş kapya biber
2 büyük yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı (silme) biber salçası
Ceviz
Su
Tuz
Tavuk bulyon

 

YAPILIŞI

Biberlerin hepsini güzelce közleyerek, kabuklarını soyun ve küçük küçük doğrayın.

Daha sonra tencereye tereyağını koyarak eritin. Üzerine unu kavurarak, salçayı ilave edin.

Kavurma işlemine devam ederken, çorbaya istediğiniz kıvama gelene kadar su ilave edin.

Ardından biberleri de ekleyerek kaynayan çorbayı tuzu ilave edin.

Biberler pişene kadar ağzını kapatın. Piştikten sonra blenderdan geçirerek pürüzsüz kıvama getirin.

Üzerine nane ile servis sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Türk mutfağının en meşhur ve lezzetli yemekleri arasında yer alan İzmir köfte tarifini sizlerle paylaşıyoruz. Köftenin en lezzetli hallerinden biri olan İzmir köfte, nefis domates sosuyla ağızları sulandırıyor. Peki İzmir köfte evde kolay bir şekilde nasıl yapılır? Merak edenler için enfes tarifi yazımızda.

Köfteli ana yemeklerin en lezzetleri hallerinden biri olan İzmir köfte, Türkiye’nin neresinde olursanız olun mutlaka adını duyacağınız bir tariftir. Esnaf lokantalarında ve daha birçok yerde meşhur olan İzmir köfte, akşama ana yemek konusunda ne yapacağınıza karar vermediyseniz deneyebilirsiniz. Yapımı pratik olan İzmir köfte, çocuklarınızın da beğeneceği tariflerden. Genellikle pilav veya patates püresi ile servis edebileceğiniz bu tarifi, Ege Bölgesi’nin bu güzide kentine özgü enfes bir lezzettir. 

İZMİR KÖFTE TARİFİ:

MALZEMELER

500 gram orta yağlı koyun kıyması
3-4 adet domates veya 3 çorba kaşığı tuzsuz domates salçası
4-5 adet patates
Sıvı yağ 
3 dilim bayat ekmek içi
1 adet soğan
Yarım demet maydanoz
Karabiber
Kimyon
Tuz

YAPILIŞI

Kıymaları rendelenmiş soğan, ekmek içi, tuz, karabiber, kimyon ve maydanozla beraber güzelce yoğurun.

Daha sonra elinizi ıslatarak oval şekilde yuvarlayın.

Patatesleri de elma şeklinde doğrayıp, yağda kızartın. Köfteleri de kızarttıktan sonra tepsiye dizin.

Yağın içerisine domatesleri koyup suyunu çekene kadar kavurun ve bir bardak su ilave edip kaynatın.

Hazırladığınız bu sosu köftelerin üzerine döküp, 15 dakika ocakta ya da fırında pişirin.

Sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Koronavirüs salgını nedeniyle dünya üzerinde gerçekleşecek olan büyük katılımlı organizasyonların çoğu iptal edildi. Moda sektöründe ise Londra ve Milano gibi dünyaca ünlü moda haftaları, defilelerini dijital platforma taşıma kararı aldı.

Koronavirüs salgını dünya üzerinde pek çok sektörü olumsuz yönde etkiledi. Bunlardan biri de moda sektörü oldu. Salgının hızla yayılması sebebiyle moda haftaları ertelendi ve atölyeler kepenk indirmek zorunda kaldı. Ancak bu duruma bir nokta konulma kararı alındı ve yeni bir soluk getirmek amacıyla defileler, dijital platforma taşındı. Bu kapsamda Milano Moda Haftası, 14-17 Temmuz arasında defilesini gerçekleştirecek. 

Bununla birlikte Londra ve Paris Moda Haftası da dijital ortamda yayınlanacak. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Moda Başkanı Carlo Capasa, ‘Planımız etkinliği haziran ortasında gerçekleştirmekti ama üretime yeni başladığımız için zamanlama uymadı ve koleksiyonlar ancak temmuzun ikinci haftasında hazır olabilir. İtalya’daki sokağa çıkma yasakları 4 Mayıs’tan itibaren hafifledi bu nedenle üretim ve prodüksiyon başladı. Tüm markalara seçim yapma özgürlüğü tanıdık. Günümüzde tek bir stratejiye bağlı kalmak çok zor.’ dedi.

Çay saatlerinde hazırlayabileceğiniz özel ve pratik tarifler arıyorsanız puf böreği tam size göre. Hamur ve tereyağı veya diğer katı yağlardan oluşan lamine hamurdan yapılmış lapa lapa hamur işi olan puf böreği sofralarınıza çok yakışacak.

Börek Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Hem doyurucu hem de pratik olan börek adeta 7’den 70’e herkesin sevdiği aperitifler arasında. Günün her saatinde tüketilebilen puf böreğini, ister çayla isterseniz ayranla servis edebilirsiniz. İçerisini damak zevkinize göre değiştirebileceğiniz puf böreğini çocuklarınızın beslenme çantalarına da ekleyebilirsiniz. Tereyağı hamurun içine konur, pişirmeden önce tekrar tekrar katlanan ve yuvarlanan bir paton yapılarak pişirilen puf böreğinin püf noktası ise hamurların kenar kısımlarını dikkatli bir şekilde kapatılması gerekiyor. Aksi takdirde kızarma esnasında puf gibi kabarmazlar ve iç malzemesi dışarı taşar. Hazırlaması oldukça kolay, sadece hamurun 45-50 dakika kadar dinlenmesi gerekiyor. İşte enfes peynirli puf böreği yapımı:

PEYNİRLİ PUF BÖREĞİ TARİFİ:

MALZEMELER:

1,5 su bardağı un
1 adet yumurta
1/2 çay kaşığı kabartma tozu
1/2 çay kaşığı tuz

İçi için;

200 gr yağsız beyaz peynir
1/4 demet maydanoz

Kızartmak için;

2 su bardağı ayçiçek yağı

YAPILIŞI:

Unu bir kaba alın ve ortasını açıp içerisine yumurtayı kırın. Daha sonra un kısmına kabartma tozunu ve tuzu ekleyerek azar azar suyla birlikte yoğurun.

Kulak memesi kıvamına gelene kadar un ekleyebilirsiniz. Nemli bir bezi hamurun üzerine kapatarak 40 dakika dinlendirin. 

Hamuru hazırladıktan sonra iç malzemesini hazırlayabilirsiniz. Öncelikle peyniri rendeleyin ve içerisine maydanozları ince ince kıyarak karıştırın. 

Dinlenmiş hamuru, ufak bezeler haline getirip, yuvarlayın. Hafifçe unlanmış tezgahın üzerinde merdane yardımıyla ince ince açın. 

Açtığınız hamurları kalıp yardımıyla üçgen şekline getirin. Üçgenlerin içerisine hazırladığınız karışımı ekleyip üzerini üçgen hamurla kapatıp kenarlarından çatalla geçin. 

Tüm hamurlara aynı işlemi yaptıktan sonra, tavaya ayçiçek yağını koyun ve kızınca içerisine hamurları atın. 

Kızaran hamurları havlu kağıdında 5 dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Güllaç tatlısı Ramazan ayına özel evlerde yapılan müthiş bir tatlıdır. Kat kat olan tadı ile herkesin severek yediği güllaç yapraklarından börek pişirmeye ne dersiniz? Kıyır kıyır tadıyla damakları şenlendirecek üstelik kıymalı iç harcı ile sofraların baş tacı kıymalı gül böreğinin tarifi haberimizin detaylarında.

Güllaç yaprağı, nişastalı yufkadır. Un, mısır nişastası ve su ustaca bir araya getirilip kızgın tavada pişirilir ve güllaç yapraklarına dönüştürülür. Genellikle marketlerden hazır alınan güllaç yaprakları kısa sürede bayatlar ya da kırılarak kullanılmaz hale gelebilir. Güllaç denildiğinde aklınıza yalnızca tatlı gelmesin. Güllaç yapraklarından farklı tarifler de yapabilirsiniz. Su böreği deseniz değil çok daha güzeli,yumuşacık katların ortasında bolca kıymalı harç ve erimiş peynirlerle daha önce hiç tatmadığınız güllaç böreği vazgeçilmeziniz olacak. Peki güllaç böreği nasıl yapılır?

KIYMALI GÜLLAÇ BÖREĞİ TARİFİ:

MALZEMELER

6-7 adet güllaç yaprağı
2 su bardağı süt
1 su bardağı yoğurt
Yarım su bardağı sıvı yağ
3 adet yumurta
200 gram dil peyniri
300 gram kıyma
2 adet kuru soğan
4 yemek kaşığı sıvı yağ
2 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI

Öncelikle iç harcını hazırlayın. Tavada  sıvı yağ ile minik küpler halinde doğranmış soğanları kavurun.

Ardından  kıymayı ekleyin ve iyice kızarana kadar kavurun. Son olarak baharatları ekleyip ocaktan alın.

Derin bir kase içerisinde oda ısısında süt,yoğurt,yumurta ve sıvı yağ iyice çırpılır.Tuz ve karabiber eklemeyi unutmayın.

Güllaç yapraklarını dörde ya da tepsinize göre parçalara kırın.Yaprakları sıvı karışıma batırıp fırın kabına alın tepsini yarısına gelince dil peyniri ve kıyma harcının tamamını ortaya yaydırın. Tepsi dolana kadar güllaçları sosa batırıp üzerine kapatın.

Kalan sosu tepsiye dökün üzerine susam ekleyip 200 derece fırında kızarana kadar pişirin.

Dilimleyerek servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Kişinin olduğundan daha enerjik ya da daha ciddi görünmesini sağlayan renkler, yaşam standartlarını değişmesine etki sağlar. Ancak renklerin olumlu olduğu kadar olumsuz da etkileri bulunur. Peki hangi renk ne anlama gelir ve hangi zamanda giyinilmelidir? İşte renkler hakkında tüm bilinmesi gerekenler.

Renklerin sahip oldukları anlamlar, insan hayatına olumlu ve olumsuz şekilde etki sunar. Bilim insanların yapmış oldukları araştırmalara göre; renklerin anlamları, insan psikolojisine büyük oranda etki eder. Örneğin; mavi renk, ciddi konuların konuşulacağı alanlar için tercih edilir. Bu nedenle iş insanları genellikle mavi ve tonlarında bir takım giymeyi tercih ederler. Aynı şekilde daha dingin bir kişilik oluşturmak için de, yeşil renk en ideal tondur. Peki hangi renk ne anlama gelir ve hangi zamanlarda giyilmelidir? Sizler için renklerin anlamlarına ve ne zaman kullanılması gerektiği bilgilerine yer verdik.

HANGİ RENK NE ZAMAN GİYİLMELİ?

TURUNCU

Turuncu, enerjisi yüksek bir renktir. Bu nedenle sağlık ve neşeli olmayı temsil eder. Bu rengin çevresine yaydığı titreşim gücü ile DNA aynıdır. Bu özelliğinden kaynaklı şokları da geçirdiği bilinen turuncu renk olumsuz olarak, yaşam korkusu gibi duyguları da çeker.

Bu renk; eğlenceli ortamlarda, olumsuz duygulardan sıyrılmak istendiğinde ve ilham gücüne ihtiyaç duyulduğu zamanlarda tercih edilmelidir.

KIRMIZI

İnsanın kendi içerisinde var olan gücünü keşfetme, farkına varma bilincini ortaya çıkarmasını sağlayan bir renktir. Kansızlık hastalığına da iyi geldiği bilinmektedir. Ancak olumsuz olarak kişide; sinir, stres ve ağırkanlılık gibi etkiler oluşturmaktadır. 

Bu renk; tüm dikkatlerin üzerinizde toplanılması istenildiğinde, enerji yükseltilmek istendiğinde ve dışarıya karşı iddialı, özgüvenli bir görünüm oluşturulmak istendiğinde tercih edilmelidir.

YEŞİL

Daha kendinden emin ve dingin bir karakter oluşturmak, heyecandan uzak bir yaşam oluşturmak için kullanılan bir renktir. Kalbi iyileştirir ve tansiyonu düşürür. Olumsuz etkisi yoktur.

Bu renk; farklı bir bakış açısı elde edilmek, daha geniş ve kişisel bir alana geniş ve dingin bir yapıya sahip olunmak istendiğinde tercih edilmelidir.

MAVİ

Mavi, sadakat rengidir. Bu renk giyen kişide tek başına yaşama ve kendi kendine mutlu hissetme gibi düşüncelerin oluşmasını sağlar.

Bu renk; sakin bir yaşam alanı oluşturmak, daha düzenli bir insan olmak ve önemli bir konu konuşulacaksa ciddiyet oluşturmak için tercih edilmelidir.

PEMBE

Pembe, her ne kadar kız çocuğu rengi kabul edilse de aslında aşkı temsil etmektedir. Bu renk, kişiler arasında duygusal yakınlığı destekler. Hassasiyeti arttırır ve kişinin kendisini sorgulamasını sağlar. 

Bu renk; çevrenizdeki kişiler tarafından sevilmek istiyorsanız, daha konsantre olmak istiyor ve dinlenme sürecine girecekseniz tercih edilmelidir.

Et kadar vitamin ve mineral deposu olan mantarın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle uzmanlar et tüketmeyenlerin D ve B vitamini karşılaması için tüketmesini tavsiye eder. Vücudun ihtiyacı olan teme vitamin ve mineralleri kolayca sağlayan mantar, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki mantarın faydaları nelerdir?

Halk arasında kav, küf, maya, midiyö, pas, puf, rastık ve şapkalı gibi isimlerle adlandırılan mantarlar tek ve çok hücreli bilimsel mantarla aynı aileye mensuplardır. 250 yıllık bir geçmişe sahip olan mantar, Meksika’da dini törenlerde kullanılır. Kuzey Amerika ve Çin’de ise alternatif tıpta ilaç yapımlarının ham maddesidir. Zehirli olanları da bulunan mantarlar hakkında uzmanlar uyarıda bulunur. Bir buçuk milyondan fazla türü olan mantarlar çok yağışlı havalardan sonra ağaç diplerinde kendiliğinden ortaya çıkar. Zehirli olanlarının dışında yenilebilen mantarlarda vardır. Bu mantarlar 100 gramlık etin vücuda sağladığı faydaların aynısını bir tabak tüketildiğinde sağlar. İçeriğinde yüksek miktarda D vitamini bulunan mantarlar en çok tüketilen dört çeşit vardır. Bilinçli kişilerce toplanması daha faydalı olur. 

MANTAR SUYU NE İŞE YARAR?

Zayıflamak isteyenler için mantar suyu idealdir. Vücuttaki iltihabı kolayca atmak içinde fayda sağlayan mantar suyu, kan dolaşımını da olumlu etkiler. Böylece kalp ve damar hastalıklarına da iyi gelir. Mantar suyu, kaynatılarak elde edilir. Ancak mantar suyu tüketildikten sonra kesinlikle süt içilmemeli aksi halde ciddi zehirlenmeye neden olur. Çünkü kaynayan mantar suya tüm proteinleri suya bırakır. Aynı anada protein bakımından zengin süt tüketilince zehirlenmeye zemin hazırlayabilir.

KAÇ ÇEŞİT TÜKETİLEBİLEN MANTAR VARDIR?

KAVAK MANTARI

Nadir bulunan ancak besleyici yönü fazla olan mantar türüdür. Rengi kahverengi ve gridir. Balık ve et yemekleriyle beraber sos yapılıp tüketilebilir.

ŞİTAKE MANTAR

Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak tüketilen şitake mantarı, sebzelerle beraber harmanlanır pilav üstü tüketilir. Bunun dışında makarna üstü yapılan soslarda da kullanılır.

PORTOBELLO MANTARI 

Çok geniş bir şapkası olduğundan tüketilebilen yeri fazladır. Bu mantar türü genellikle fırında ya da ızgarada tercih edilir. Tadı da vitamin değerleri de kırmızı etle aynıdır.

 DÜĞME MANTARI 

Tüketimi en yaygın olan mantar türüdür. Rengi beyazdır. Kolay bulunur. Ancak zehirli olan mantarlara benzediğinden bilinçli kişilerce toplanılmalıdır. 

MANTARIN FAYDALARI NELERDİR?

Havuç, domates, kabak, yeşil fasulye, yeşil ve kırmızı biber gibi besinler D vitamini bakımından oldukça zengindir. Bu besinler vücuda ek vitamin takviyesi olarak alınır. Yapılan araştırmalarda ise Güneşten sonra doğa da en çok D vitaminin bulunduğu besin ise mantar odluğu tespit edilmiştir. D vitamini eksik olan vücutta saç dökülmesi, bağışıklık hastalıkları yaygın olarak görülür. Mantar bu belirtilerin azaltmasında etkilidir. 

Antioksidan bakımından da zengin olan mantar vücudun direncini artırdığından hastalılara yakalanma oranını azaltır. Karaciğer, akciğer ve bağırsaklardaki toksinleri temizleyerek vücuttan atar. Aynı zamanda selenyum bakımından da zengin olan bu besin kanserli hücrelerin oluşumunu azaltarak vücudun genç hücre sayısını artırır. 

Yapılan bir başka araştırmada ortadan ikiye bölünerek güneş bırakılan mantarın D vitamini değerlerini artırdığı gözlemlenmiştir. 

Yüksek lif oranına sahip olduğundan kandaki şeker seviyesini dengeler. Aynı zamanda sindirimi kolaylaştırır. Bu bakımdan diyet listelerinde ilk sıralarda yer alır. Fırında pişirilmiş bir tabak mantar 3 gram life sahiptir. Bu lif aynı zamanda metabolik sendrom riskini azaltır.

C vitamini bakımından zengin olan mantar, kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon riskini azaltarak kalp ve beyin sağlığını korur.

MANTAR NASIL SAKLANIR?

Hızlı bozulan besinler arasında yer aldığından toplandıktan hemen sonra tüketilmediğinde bazı yöntemlerle saklananılabilir. Mevsiminde toplanılan mantarlar hemen dolap poşetlerine konulup kaldırılabilir. Bunun yanı sıra konservesi yapılabilir. Ya da mantarlar bir kavanoza konulup üzerine tuzlu su konulup saklanılabilir. Son olarak ise kurutulup muhafaza edilebilir. Ancak mantarlar kesinlikle yüksek ısı görmemeli. Aksi halde içerdiği tüm proteini kaybedebilir.

MANTARIN ZARARLARI NELERDİR?

Her besinde olduğu gibi mantar da aşırı tüketildiğinde çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir. Özellikle aşırı mantar tüketiminde yorgunluk, halsizlik ve mide sorunları meydana gelir. Bunun yanı sıra bazı insanlarda cilt alerjisi görülebilir. Güçlü antioksidana sahip bir besin olduğundan bağışıklık sistemine olumlu etkisi olduğu gibi olumsuz etkiler de oluşturabilir. Örneğin fazla antikor üreterek boğaz kaşıntısı ve  baş ağrısı rahatsızlıklarına zemin hazırlar. Ayrıca uzmanlar hamile ve gebelerin aşırı tüketmesi konusunda uyarılarda bulundu. 

Jeolojik bir yapıya sahip yer altı suyundan elde edilen maden suyu mineral açısından oldukça zengindir. Genellikle hazımsızlık sorunu yaşayan kişiler yemek sonrası tüketir. İçeriğinde potasyum, kalsiyum ve fosfat gibi maddeler içerir. Bu sayede cilde de faydası olan maden suyu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Maden suyunun faydaları nelerdir?

Maden sularının, normal sudan farklı olmasının özelliği içeriğinde mineral tuzlar, elementler ve gaz içermesidir. Alkali toprakların derinliklerinde oluşan maden suyu, 500 ppm’den daha az mineral içerenlere düşük mineralli su aynı zamanda 1500 ppm’den daha fazla içerenlere yüksek mineralli su da denilir. Su magmadan aldığı karbondioksit gazının basıncıyla yer yüzüne yakın yerlere doğur çıkar. Maden suyun içindeki maddelere insan vücudu da ihtiyaç duyar. Özellikle vücudun elektrolitlerini düzenleyerek sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırır. Bunun yanı sıra vücudun sıvı ve asit oranını dengeleyerek kan basıncında artış yaşanmasını engeller. Maden suları genellikle sindirim sorunların da tüketilir. Cilt içinde faydaları olan maden suyu genellikle maske yapımlarında kullanılır. Zayıflamak isteyenler içinde ideal bir besin kaynağıdır. 

MADEN SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sodyum bakımından zengin olan maden suyu, vücut içindeki asit oranını koruduğundan böbrek ve mesane de taş oluşumunu önler. İdrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttaki fazla asit ve iltihabı atar. 

Kemik ve diş sağlığı için florür maddesi inanılmaz bir fayda sağlar. Özellikle oluşumunda etkili olan florür kemik ve diş yapısını güçlendirir. Bu yüzden uzmanlar günde iki şişe sodanın diş ve kemik sağlığına katkısı olacağını söyler. Bunun yanı sıra herhangi bir darbe esnasında da kemik ve diş oluşumunun süresini hızlandırır. Ayrıca maden suyu bikarbonat içerdiğinden kan ve idrardaki asit baz dengesini korur.

Kısa sürede enfeksiyonun neden olduğu virüs ve bakterileri vücuttan atar. Böylece bağışıklık sistemi antikor üretmeden vücut temizlenir. Ter bezlerinin fonksiyonlarını artırdığında ter yoluyla hem yağ atar hem de fazla suyun çıkmasına yardımcı olur.

Aşırı yemek yiyen ya da çok fazla tüketilen karbonhidrattan dolayı karında şişlik oluşur. Mide rahatsızlığına yol açan bu durumu önlemek için maden suyu tüketilir. Maden suyu fazla besinler çalışmayı yavaşlatan midenin işlevselliğini artırır. Ayrıca içerdiği klorür sindirimi destekler.

Damar ve kas dokularını güçlendirerek yıpranmalarını önler. İçeriği potasyum sayesinde vücuttaki suyun dengesini korur. Ayrıca sinir hücrelerinin beyne iletimini güçlendirdiğinden unutkanlık gibi hastalıkların oluşmasını engeller. 

Hücrelerin hızla temizlenmesini sağlayan maden suyu cilt tabakası içinde inanılmaz fayda sağlar. Cildin dermis tabakasındaki pH değerini artırarak sivilce ve akne oluşumunu önlemiş olur.

Yapılan araştırmalarda safra kesesi ve pankreas organlarının işlevselliğini artırdığından karaciğerin toksin atmasına yardımcı olur. Bu sayede vücuda çeşitli besinlerden dolayı girmiş hücrelerine etkisi azaltılır. 

LİMONLU MADEN SUYU NE İŞE YARAR?

Mide hazmını kolaylaştırır. Enfeksiyonlara karşı daha etkilli olur. Özellikle böbreklerinde taş olan kişilerin kolayca taşlardan kurtulmasını destekler. Bu karışıma az bir miktar tuz eklendiğinde damarların sertleşmesini engeller. Damarların duvarlarını da güçlendirdiğinden kalp krizi riskini azaltır. 

MADEN SUYUNUN KORONAVİRÜS SALGININA BİR ETKİSİ VAR MI?

Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan ve bir kaç ay içinde tüm dünyaya yayılan Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen koronavirüsün tedavisi ve kesin bir ilacı henüz üretilmedi. Yüksek ateş ve kuru öksürükle kendini gösteren koronavirüs hakkında Uzman Dr. Ali Kasım Hacim vücudun ihtiyacı olan minerallerin neredeyse tümünü maden suyunun barındırdığını vurguladı. Hacim maden suyunun vücuda olan etkilerini “Mineral vücudumuzda vitamin kadar değerlidir. Örneğin, sinir sisteminin hareket etmesi için sodyum ve potasyumun hücre içine girip çıkması lazım. Bu da mineralli ve maden suyunda var. Potasyum kasları gevşetiyor, kramp olmasını engelliyor. Maden suyu tüketimi vücudumuzun da dirençli olmasını sağlar. Böylece bağışıklık sistemimiz güçlü olacak ve hastalığa yakalanma oranı düşecektir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için doğal vitaminlerin yanında mineral alımının da önemi çok büyüktür. Mineral olmadan bu organlarımızı dirençli tutamayız. Günde en az 2 şişe maden suyu içilmesini öneriyorum. Mümkünse mineral oranı yüksek olan tercih edilmelidir. Yeşil şişede bulunan maden suyunun mineral oranı yüksek ve doğaldır” sözleriyle anlattı.

Dünyanın hemen hemen her yerinde rahatlıkla yetişebilen hatmi çiçeğine birçok yörede farklı isimler verilmiştir. Ayrıca C vitamini de içeren çiçeğin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Sizler için özellikle ödem atmakta etkili olan hatmi çayı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Hatmi çiçeğinin faydaları nelerdir? Haberin detayında…

Devegülü, silindir, gül hatmi ve hire olarak da bilinen hatmi çiçeği Temmuz ve Ağustos aylarında çiçek açar. Ebegümeci ailesine ait olan hatmi çiçeği, bazı yörelerde hibiskus olarak geçer. Popüler kültürde özellikle kullanılan hibiskus çayı ödem atmada oldukça etkilidir. Sulak bölgelerde rahatlıkla yetişen hatmi çiçeği Akdeniz Bölgesinin iklimini sever. Çiçekler tam olgunlaştıktan sonra toplanıp kullanım alanlarına göre kurutulur ya da yağı çıkartılır. Hatmi çiçeğinin kök, yaprak ve tacına kadar her şeyi faydalıdır. Bilimsel adı althaea officinalis olarak bilinir. Yapılan araştırmalarda herhangi bir yan etkisine rastlanmayan hatmi çiçeği kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılır. Hatmi çiçeği içeriğinde nişasta, sakaroz, galaktoz, pektin, yağ, tanen ve asparagin maddeleri barındırır. Halk arasında kuru öksürük şifası olarak bilinir. Enfeksiyonla mücadelede birebir fayda sağlayan hatmi çiçeği alternatif tıpta sıkça tüketilir. Mor ve pembe renklerinden oluşur. Hoş kokusu ile bazı yemeklere konulur. 

İBRAHİM SARAÇOĞLU’DAN HATMİ ÇİÇEĞİ KÜRÜ

Sürekli geçmeyen öksürüğü anından bitiren hatmi çiçeği, özellikle çocuklarda etkilidir. Yarım bardak kaynar sütün içine 6 yaprak hatmi çiçeği ekleyin. 5 -6 dakika bekledikten sonra süzüp sütü için. Bunu hem yetişkinlere hem çocuklar yapabilir. Günde iki kere yapılabilir. Ayrıca bu uygulamadan sonra bir kaşık keçiboynuzuyla da bu işlemi kuvvetlendirebilirsiniz. Bu uygulamayı aynı zamanda su ile de yapabilirsiniz. Ancak içerisine kesinlikle bal ya da limon eklenmemeli.

HATMİ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI!

Hatmi bitkileri kurutularak 150 gramı 3 bardak su ile kaynatılır. 10 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika da demlenmeye bırakılan hatmi çiçeğinin suyu ile cildinize tonik uygulayabilirsiniz. Kurutulmamış hatmi çiçeği bir savanda iyice dövüldükten sonra içeriğine biraz zeytin yağı eklenip koltuk altına bileğe sürüldüğünde cildin terleme noktalarında vücuda hoş bir koku bırakır. 

Üst solunum yolları ile hatalıkları ile boğaza yerleşen enfeksiyonlu hücreleri bitirmeden etkilidir. İçerdiği asparagin maddesi sayesinde mutasyona uğramış ve boğazların şişmesine neden olan durumu azaltır. Genellikle üst solunum yolları ile ortaya çıkan kuru öksürüğü giderir. Aynı zamanda bronşit ve bronşiyal soğuk algınlığı hastalıklarına iyi gelir.

Kandaki besinlerden ötürü aniden yükselen şekeri düşürmede etkilidir. Ancak şeker hastaları kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var. Sadece kan şekerini değil aynı zamanda kan basıncını da dengeler.

İdrar sökmede kullanılan ilk besinler arasında yer alır. Böbrek ve mesane torbasında taş kum oluşumunu önler. Böbrek üstü bezlerini çalıştırmada etkilidir. Vücudun sıvı oranını olumlu etkiler. 

Hatmi çiçeği aynı zamanda özel karışımlarla cilt hastalıklarını yatıştırmalarda kullanılır. Cilt yüzeyindeki deforme hücreleri onarırken aynı zamanda yaşlanmayı da geciktirir.

Ağız içinde gargara yapıldığında diş minesini güçlendirir. Düş yüzeyinde tartar oluşumunu önler. Diş etlerinin enfeksiyon kapmasını engelleyerek, uçuk ve aft oluşumunun önüne geçer. 

Tüketilen hatmi çayı bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. 

HATMİ ÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kurutulmuş 200 gram hatmi çiçeğini kaynamış 3 bardak suya koyun. 3 dakika demlenmesini bekledikten sonra süzerek tüketilebilir.