Şunun için etiket arşivi: Kadın

Salça ana yemeklerin vazgeçilmezi ve yemeğe lezzet veren enfes bir malzemedir. Şimdilerde hazır alınan salçalar sağlıksız ortamlarda yapıldığından dolayı vücuda yarardan çok zarar verir. Bu yüzden kendi salçanızı evde kolayca yapabilirsiniz. Ancak salça yaparken dikkat edilmesi gerekenler püf noktalar vardır. Bugünkü yazımızda hem biber hem de domates salçasının yapımı, püf noktalarını ele aldık.

Eylül ayının gelmesiyle beraber kışlık yapımı da başladı. Pazarda uygun fiyata olan sebzelerle yapılan kışlıkların arasında özellikle domates büyük bir rol oynuyor. Şişe menemen, domates sosu, acuka ve daha birçok şeyin yapıldığı domatesle kendi salçanızı da yapabilirsiniz. Bu salça yemeklerinize daha farklı bir lezzet katacaktır. Şimdilerde bazı yemeklerde kullanılan biber salçasını da aynı şekilde kendi ellerinizle evde yapmaya ne dersiniz? Yapımı sandığınızdan daha kolay olacak bu tarifler misafirlerinizi de şaşırtacak.Gelin birlikte ev yapımı salçanın tarifini öğrenelim…

EVDE DOMATES SALÇASI TARİFİ:

İlk olarak domatesleri iyice yıkayın ve saplarını koparın. Domatesleri büyüklüğüne göre ikiye ya da dörde bölün. Böldüğünüz domatesleri derin bir kaba aktarın. Kabuklarından ayrılması için birkaç gün kapta bekletin ve ara sıra tahta kaşıkla karıştırın. 

3-4 gün sonra domatesleri ince delikli bir süzgeç yardımıyla domatesleri çekirdeklerinden ayırın. Kabuğundan ve çekirdeğinden ayrılan domatesler kırmızı bir püre haline gelecektir.

Daha sonra ince bir tülbentten ya da bez torbadan domatesin suyunu süzün. Oluşan püreyi salçaya dönüştürmek için püreyi geniş bir tepsiye boşaltın ve bir miktar tuz ekleyip güneşte bekletin.

Güneşte kurutacağınız domates salçasının üzerini ince bir tülbent ile örtüp ara sıra tahta kaşıkla karıştırın. En geç bir haftada domates salçanız kullanıma hazır olacaktır. Evinizde böyle bir ortama sahip değilseniz domates püresini tencerede kaynatarak ve tuz ilave ederek salça haline getirebilirsiniz. Pişirirken sık sık karıştırmayı unutmayın ki dibi tutmasın. 

BİBER SALÇASI TARİFİ:

Biberleri iyice yıkayın, saplarını kopartın ve çekirdeklerini çıkarın. Ardından biberleri 3-4 parçaya bölün. 

Geniş ve derin bir tencerede suyunu bırakması için kısık ateşte, daha sonra suyunu çekene kadar da orta ateşte pişirin. 

Pişirdiğiniz biberleri robottan geçirin ve püre haline getirin. Kabuklarından ayırmak istiyorsanız ince delikli bir süzgeci kullanın. 

Biberlerinizi salça haline getirmek için domates salçasında olduğu gibi tuzlayarak tepsiye boşaltın ve üzerine tülbent örtün, ara sıra karıştırın. Güneşte bir hafta kadar bekletin. Salçanızın küflenmemesi için ara sıra karıştırmayın unutmayın. 

Biber salçasını kaynatma yöntemiyle yapacaksanız, püre haline getirdiğiniz biberlere tuz ilave ederek tencerede karıştırarak suyunu çekene kadar pişirin. 

Ev salçası yapmanın en önemli püf noktası tuzunu iyi ayarlamaktır. Az tuz kullanırsanız salçanız çabuk küflenir. Tuzunu biraz fazla kullanmanız salçanızın ömrünü uzatacaktır. 

EVDE SALÇA YAPARKEN YAPILAN HATALAR;

Domatese kırmızı rengini veren likopen, çok hassas bir yapıya sahiptir. Bu yüzden domatesten salça yaparken fazla güneşe maruz kalan domatesler salçanın rengini bozabilir. Doğru bir şekilde domatesleri kurutmak için 9-11 ve 15:00-17:00 saatleri arasında domatesleri güneşe çıkarabilir, kolayca kurutabilirsiniz.

Evde biber salçası yaparken yapılan en büyük hata, biberlerin tohum ve saplarını ince ayrıntılarına kadar ayıklamamak. Tohumları ve sapları iyi ayrılmayan biberlerden salça yapmak, salçanın tadını bozacaktır. Bu iyi bir şekilde ayıklamaya özen gösterin.

Lezzetli salça yapmanın püf noktası kesinlikle kullandığınız kaşıklarda saklı. Metal kaşık ile salçayı karıştırmak kısa sürede küflenmesine sebep oluyor. Bu yüzden mutlaka kaynar suya batırılmış, tahta kaşık kullanmalısınız.

Domates salçası yaparken kullandığınız domateslerin sulu olmasına dikkat edin. Kabuğu kalın olan domateslerle salça yapmanız zor olacaktır.

SALÇA NASIL SAKLANIR?

Salçayı, cam kavanozda saklamanızda salçanın bozulmasını önler. Salçayı uzun süre küflenmeden saklamak için yapacağınız bir başka işlem ise şu şekilde: Salçayı cam kavanoza aktardıktan sonra üzerine bir miktar zeytinyağı dökün. Bu işlem salçanın bozulmasını ve küflenmesini önleyecektir.  

Salçanın uzun süre saklanması için buzdolabında korunması gerektiği bilgisi doğru değil. Salçanın küflenmesini engellemek istiyorsanız, kuru ve serin bir yerde,örneğin kilerde saklamanız gerekir.

CANAN KARATAY’IN SALÇA TARİFİ:

MALZEMELER

Domates, Kaya Tuzu, Cam Kavanoz

YAPILIŞI

Domatesleri yıkayıp, sirkeli suyun içerisinde bekletin. Domatesleri robottan geçirip, güzelce çelik tencerede kaynatın.

20 dakika o kadar pişirdikten sonra tuz ve 1 yemek kaşığı zeytinyağını ekleyin.

Bir taşım daha kaynattıktan sonra temiz kavanozlara doldurup, kapağını sıkıca kapatın. Ters çevirip üzerini örtün.

Bir gece beklettikten sonra yemeklerde kullanabilirsiniz.

Sofralara başlangıç sonrası getirebileceğiniz hem zeytinyağlı hem de ana yemek yerine geçebilecek olan soğan dolması, kendine hayran bırakıyor. Tane tane olan dizimiyle sunumu oldukça şık olan enfes soğan dolmasının tarifini denemek için mutlaka haberimizin detaylarına göz atmalısınız.

Yemeklerin içerisinde soğan sevmeyenlerin bile çok seveceği, sunumunu da beğeneceğiniz enfes soğan dolması, Doğu ve Güneydoğu mutfağının en gözde yemeklerinden birisidir. Biber ve kabak dolmasına rakip olan soğan dolması, kavrulmuş kıymalı iç harcıyla adeta acıktırıyor. Hazırlanan lezzetli iç harç ile doldurulan haşlanmış soğanlar bir de salçalı su ile pişiriliyor. Üzerine isteğe göre yoğurtlu isterseniz sarımsaklı sosla servis edebileceğiniz soğan dolması hem doyurucu hem de sunumu harika. Tadına bir kez baktığınızda vazgeçilmeziniz olacak soğan dolması evde nasıl yapılır gelin birlikte tarifini inceleyelim…

SOĞAN DOLMASI TARİFİ:

MALZEMELER

5 adet kuru soğan

İç malzemesi için;

2 su bardağı pilavlık bulgur
1 bir su bardağına yakın pirinç
1 adet kuru soğan
Yarım demet maydanoz
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı karışık salça
Pul biber
1 tatlı kaşığı nar ekşisi ve tuz
Soğanları haşlamak için su

Salçalı sosu için;

1 yemek kaşığı salça
3-4  kaşık sıvı yağ
4 su bardağı su

YAPILIŞI

Öncelikle soğanları haşlayarak tarife başlayın. Tencereye suyu koyup, kabuğunu soyduğunuz soğanların kenar kısımlarını kesin. Ortasından yarısına kadar bıçakla keserek, kaynayan suyun içerisine bırakın.

Yaklaşık, 8-10 dakika kadar haşladıktan sonra süzüp kenara alın.

Daha sonra iç harcını hazırlayabilirsiniz. Derince bir kaba bulgur ile pirinci birlikte yıkayıp süzün.

Ardından üzerine doğradığınız kuru soğanı, maydanozu ve salçasını baharatını, tuzunu atıp güzelce karıştırın. 

Haşlanan soğanları ortasından başlayarak ayırın. Soğanların içerisine tatlı kaşığı ile iç harçtan koyup, tencereye güzelce dizin.

Üzerine salçalı suyu yaparak, hafif üzerini geçecek şekilde dökün. Baskı yapması için porselen bir tabağı üzerine kapatarak, kaynayana kadar bekleyin.

Pişen soğan dolmalarını servis tabağına alabilirsiniz. 

Afiyet olsun…

Malatya’nın meşhur köfteli yemeklerinden olan analı kızlı hem doyurucu hem de çok besleyici olmasıyla mutlaka denemeniz gereken lezzetler arasında. Bazı yörelerde suyunun az koyulmasından dolayı yemek gibi tüketilen analı kızlının tarifini bugünkü yazımızda görebilirsiniz.

Analı kızlı çorbası, Türkiye’nin Adana bölgesinde sık tüketilen ancak Malatya’ya özgü bir çorbadır. Başlangıç olarak ikram edilen analı kızlı çorbası kırık pirinç, irmik ve et ile yapılan yuvalama denilen küçük köfteler ile nohut, et ve yoğurt ile yapılır. “Analı kuzulu” diye de bilinen bu çorba, nesilden nesile öğretilir. Bu lezzetli çorbayı siz de evinizde yapmak isterseniz hazırladığımız tarife göz atabilirsiniz.

ANALI KIZLI ÇORBASI TARİFİ:

MALZEMELER

Dış köftesi için:

1,5 su bardağı ince bulgur
1 adet yumurta
Tuz
3 yemek kaşığı un

İç malzemesi;

200 gram kıyma
1 orta boy soğan
Toz biber
Tuz ve karabiber
1 su bardağı haşlanmış nohut
200 gram haşlanmış et
1 yemek kaşığı domates salçası
Sıvı yağ ve tuz

YAPILIŞI

Bulguru çok az ılık suda ıslatın. Yumuşayınca salça, tuzu koyup yoğurun.

Hamur kıvama gelmeye başlayınca yumurta ve unu ekleyip yoğurma işlemine devam edin.

Daha sonra tavada soğan ve kıymayı kavurun. Baharatları ekleyip karıştırın ve kenara alın.

Bulgur hamurundan  küçük parçalar alıp içli köfte gibi açıp içine hazırladığınız karışımından koyup, kapatın.

İç harç bitene kadar işleme devam edip, daha sonra boş hamurlar yapın.

Tencereye suyu koyup, hazırladığınız köfteleri haşlayın.

NOT: Suyun içine yarım limon suyu ve tuz ekleyin ki köfteler açılmasın

Bir tencereye biraz sıvı yağ ve salça koyup biraz soteleyip haşlanan et ve nohutu ekleyin.

Üzerine et suyu koyup özleşene kadar kaynatın. Haşladığımız köfteleri atıp bir taşım daha kaynatıp kapatın. Sıcak sıcak servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Bebeğinizin renkleri ayırt etmeye çalıştıkları dönemlerde işinizi kolaylaştıracak renk öğretme yöntemlerini sizlere derledik. Peki bebeklerde renk ayrımı ne zaman başlar? Bebeklere ve çocuklara ana renkler nasıl öğretilir? Okul öncesi dönemde renk etkinlikleri:

Bebeklik ve çocukluk döneminde gösterilecek olan sayı ve renk öğrenme becerilerinin erken dönemde kazandırılması çocuğun gelişimi bakımından önemlidir. Farklı renkleri ayırt etme, şekil, boyut ve doku arasındaki farkları tanıyabildikleri 18. aydan 36. aya kadar ki dönemlerde renkler yavaş yavaş isimlendirilmeye başlanabilir. Çocukluk dönemine daha erişmeden bebeklikte kazandırabileceğiniz renk becerilerini nasıl öğreteceğiniz konusunda bilgi sahibi değilseniz, bebeklerin gelişim düzeylerine özel tasarlanan kitap ve dokulara sahip sesli oyuncaklardan yararlanabilirsiniz. Bebeklerin etrafını keşfettikleri dönemlerinde farklı şekil ve dikkat çekici renkler gözünü alarak ilgi odağı olur. Bebeklik ve çocukluk döneminde renkleri ayırt etmesini sağlayacak bazı önerileri ve eğlenceli yöntemleri sizlere derledik. Bebeklere ve çocuklara ana renkler nasıl öğretilir? Çocuklarda renk ayırt etme yöntemleri…

BEBEKLERE RENKLER NASIL ÖĞRETİLİR? RENKLERİ ÖĞRETEN YÖNTEMLER

İşinizi kolaylaştıracak önemli materyallerden biri olan renkli kitap ve oyuncaklardan bu süreçte kolaylıkla yararlanabilirsiniz. Renklerin isimlerini öğretirken, çevredeki eşyaları ya da oyuncakları göstererek “Bu oyuncak hangi renkte?” tarzında sorular sorabilirsiniz. Rengi yanlış dediğinde sert tonla hatasını söylemek yerine yalnızca teşvik edici tonla doğru renk ismini söyleyin.

Gündelik yaşantınız içerisinde gördüğü nesneleri renklerle ilişkilendirerek öğrenmesini kolaylaştırabilirsiniz.

ÇOCUKLARA RENKLERİ ÖĞRETMENİN KOLAY YOLU:

Çocuğunuza renkleri keşfetmesi ve öğrenmesi için gökkuşağının renklerinde renkli boya kalemleri kullanmasına izin verin. İstediği renk kalemi seçip gökkuşağını onunla boyamasını sağlayın. Mesela “Evin kapısını kahverengiye boyayalım mı ne dersin” gibi sorular yönelterek kahverengi boya kalemini gösterebilirsiniz. Daha sonra ortaya çıkan resminde renklere odaklanması için hangi görüntüde ne renk kullandığını sorabilirsiniz. Örneğin; “Evin bacasını hangi renge boyadık”, Ağaç hangi renk” “ sarı renk hangisi” vb.

Evde yapabileceğiniz etkinlikler dışında çocuğunuzu salat galerisine getirip renklerle iç içe olmasını sağlayabilir ve renklerin isimlerini sorabilirsiniz.

Çocuğunuza renkleri öğretmek için renk oyunları üzerine çalışabilirsiniz. Ortalama 3 yaş civarına gelince ortalama 6 rengi kelime olarak bilebilir. Bir günde 1 – 2 kelime öğretmek yeterli olacaktır.

OKUL ÖNCESİ RENK ETKİNLİĞİ: RENKLERE GÖRE PONPON

Kartona çizeceğiniz papatyanın her bir köşesini farklı renklere boyayıp çocuğunuzdan o renge ait ponponları bulup üzerine yapıştırmasını isteyin. Böylelikle ren etkinliğinizi tamamlamış olacaksınız!

Matematik problemlerini pratik ve hızlı yoldan çözebilmek için dört işlemin temeli olan çarpım tablosunu su gibi bilmek gerekir. Bizde çocuğunuzun derslerde başarılı olabilmesi için işine yarayabilecek çarpım tablosu ezberleme tekniğini kolay yoldan aklına kazıyacak bazı püf noktaları derledik. Çarpım tablosu nasıl akılda kalır? Çarpım tablosu kolay yoldan nasıl ezberlenir? Çarpım tablosu ezberleme yöntemi nedir?

Sadece eğitim hayatında değil okul bitse dahi daha sonraki gündelik yaşamı içerisinde bile lazım olacak olan çarpım tablosu matematiği ilk öğrenmeye başlayan kişilerde sıkıntı olabiliyor. Öğrencilerin en çok zorlandıkları ve anlamakta güçlük çektiği derslerin başında gelen matematik dersinde öğretmen konuyu anlatırken öğrenci can kulağıyla dinlese bile anlamakta güçlük çekebilir, buna bağlı olarak da dersinde başarısız olabilir. İş bu boyuta gelmeden hangi ders olursa olsun temeli kavramak oldukça mühimdir. Dersin temeli kavrandığı zaman ilerleyen süreçte de bu kadar büyük sıkıntılar görülmeyecektir. Matematik dersinin temeli de çarpım tablosunu ezberlemekle başlar. Çarpım tablosunu bilmeyen bir öğrenci dört işlemi yapamayacağı için matematik problemlerini çözme konusunda da başarısız olacaktır. Çocuğun ilerleyen dönemlerdeki akademik hayatını olumsuz yönde etkileyecek olan bu gibi eksik alt yapılar, dersten soğumaya kadar götürebilecektir. Zihinden işlem yapabilme becerisi gündelik yaşama epey ölçüde kolaylıklar sağlar iken hesaplamalar yapılırken birtakım yanlış hatırlamalara neden olan zayıf ezberler istenmeyen durumları beraberinde getirebilir. Okul hayatı boyunca görmek zorunda oldukları matematik derslerini başarılı bir şekilde geçmek ve matematiği sevebilmek için alt yapısının çok iyi kavranması gerekir. Çocuğunuzun matematiğe olan ön yargılarını kırmaya çarpım tablosunu kolay yollarla öğretmekle başlayabilirsiniz. Peki çarpım tablosu en kolay nasıl öğrenilir? Çarpım tablosunu ezberlemenin yöntemi nedir? İşte akılda kalıcı çarpım tablosu ezberleme teknikleri…

ÇARPIM TABLOSU NASIL EZBERLENİR? ÇARPIM TABLOSUNU EZBERLETEN KOLAY YÖNTEM

Yukarıda görmüş olduğunuz tablo, ‘Pisagor tablosu’ olarak da karşımıza çıkmaktadır. Sizde çocuğunuza çarpım tablosunu en iyi şekilde öğretmek istiyorsanız, bu tablo ile çarpım tablosunu çok kolay bir şekilde öğretebilirsiniz.

PEKİ PİSAGOR TABLOSU NEDEN DAHA ETKİLİ?

– Çünkü bu tablo çocuklara ezber dayatmaz, düşünmeyi öğretir.

– Çocuğun rakamları ister istemez kavramasına yardımcı olur. 

– Yalnızca hafızası çok güçlü olan çocuklar uzun matematik formüllerini ezberleyebilir. Ancak, Pisagor tablosu kullanılırsa, daha az bilgiyi ezberlemek durumunda kalır.

– İnsan beyni simetriyi kolaylıkla algılar. Bu yöntem de çocukların çarpmayı daha rahat ve daha hızlı öğrenmesini sağlar.

Yukarıda belirtilmiş olan tablodaki asıl amaç, rakam kalıplarının kendi kendine görülebilmesidir. Böylece çocuk kendi bulduğu bilgiyi hafızasında daha uzun tutabilir.

ÇARPIM TABLOSUNU HIZLI VE KOLAY EZBERLEME YÖNTEMLERİ

1’den 10’a kadar olan çarpım tablosunu öğretmeye ilk olarak 1’lerden başlatılmalıdır. Çarpım tablosunda 1’ler öğretilirken çocuğa 1 rakamının etkisiz eleman olduğu dolayısıyla da hangi sayıyla çarpılırsa çarpılsın sayının kendisi çıkacağı kavratılmalıdır. 1’den başlayarak her gün 2’ler, 3’ler, 4’ler şeklinde çarpım tablosu yazılmalı ve sesli bir şekilde okunmalıdır. En son aşamada çarpım tablosu toplu olarak yazılmalı ve okunmalıdır. Ne kadar fazla tekrarlanırsa çocuk o kadar hızlı kavrayacak ve böylelikle de beyin kolay bir şekilde öğrenmiş olacaktır.

Çarpım tablosunu gerçekten öğrenip öğrenmediğini en iyi karışık bir şekilde sorarak öğrenebilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; çarpım tablosunu ezberlemek değil, çarpım tablosunun temelini anlayabilmektir.

Hemen hemen herkesin severek tükettiği yoğurdun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Canlı laktik asit bakterileri içeren yoğurt özellikle sindirim sağlığına olumlu katkıları vardır. Peki yoğurdun faydaları nelerdir? Yapılan bazı araştırmalarda da yoğurt suyunun insan sağlığına faydaları olduğu ortaya çıktı. Yoğurt hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Sütün fermantasyonu sonucu ortaya çıkan besin değeri yüksek yoğurt canlı bakteriler barındırır. Kesin olarak kimler tarafından ne zaman üretildiği bilinmese de yoğurdun yüzyıllardır yapılıyor. 6000 yıldır üretildiği tahmin edilen yoğurt Osmanlı topraklarından Avrupa’ya yayılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yoğurt bazı Avrupa krallarına şifa niyeti ile gönderilmiş. Böylece tüm dünyaya yayılan yoğurt Anadolu topraklarında ortaya çıkmıştır. Türk yapıtlarından biri olan Divanı Lügatit Türk’te de geçen yoğurdun alternatif tıpta özellikle sindirim hastalıklarında tüketilirdi. Yıllar geçtikçe yoğurt saf bir şekilde tüketildiği gibi içerisine bazı faydalı besinler eklenerek de tüketilmeye başlanmıştır. Örneğin zayıflamak için içerisine sumak ve limon eklenmiş ya da kan yapıcı olsun diye keçiboynuzu pekmezi karıştırılır. Kalsiyum, protein, magnezyum, potasyum, A, E ve B vitamini grupları bakımından oldukça zengindir. Yapılan bazı araştırmalarda yoğurdun kanser hastalıklarının riskini azaltığı tespit edilmiştir. Özellikle meme kanserinin önüne geçen yoğurt, vücudu adeta koruyan bir kalkan oluşturur. Yoğurdun tüketimi yaş, cinsiyete göre değişir. 3 yaş grubundaki çocukların günde 4 porsiyon tüketmesi gerekirken, 6,9 ve 18 yaşındaki kişilerin 3 porsiyon tüketmesi yeterli olur. Gelişme çağı, menopoz, hamilelik ve adet dönemlerinde de bol bol tüketilerek değişen hormonların etkileri azaltılmaya çalışılmalıdır. 

EV YOĞURDU NE İŞE YARAR?

Bağırsak florası az olan kişilerde genellikle demir eksikliği, saç dökülmesi, yorgunluk ve uykusuzluk gibi rahatsızlıklara görülür. Bunun için uzmanlar probiyotik öneriyor. Probiyotik bağırsak flora sayısını artırarak besinlerin enzimlenmesini ve vücutta nerelere aktarılmasına yardımcı olur. Çörek otuyla beraber daha faydalı hale gelir. Probiyotik bakımından da en zengin besin ev yoğurdudur. Ev yoğurdu fabrikasyon işlemden geçirilmediği için içeriğindeki faydalı bakteriler probiyotik olur. Bu yüzden sindirime inanılmaz fayda sağlar. Sadece bağırsak florasını değil. Midenin fonksiyonlarını da olumlu etkiler. Kemiklerin gelişimine katkı sağlar. Bu yüzden uzmanlar anne karnından itibaren ev yoğurdunu tavsiye eder. 

YOĞURDUN FAYDALARI NELERDİR?

Yoğurt, B vitamini kompleksi içerdiğinden kemik gelişimine büyük katkı sağlar. Kemik yapısını güçlendirdiğinden özellikle ileri yaşlarda yaşanma olasılığı olan kemik erimesinin önüne geçer. Bunun yanı sıra kemiklerin hasara uğraması sonucu iyileşme sürecini hızlandırır. 

Folik asit vücut sağlığında olmazsa olmazdır. Vücuttaki organların gelişmesi ve işlevselliğini artması için vücudun ihtiyaç duyduğu folik asidi yoğurt bir kase ile yüzde 75’ini rahatlıkla karşılar.

Peynir ve süt tüketmeyen kişilerin tüketilmesi tavsiye edilir. Bu besinlerden alınacak olan faydaların aynısı sütten de kolayca alınabilir.

Yoğurt kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını güçlendirir. Bazı besinlerin damarlarda yol açtığı hasarı düzeltir. Yağ birikimini önler. Doymuş yağ içermesine rağmen damar tıkanıklığına neden olmaz. Kötü kolesterolü düşürerek iyisini yükseltir.

Sadece inek değil, manda, keçi ve koyundan da elde edilen sütten de yoğurt yapılabilir. Tüm bu yoğurtlar vücudun kendi kendine üretemediği vitamin ve mineralleri kolayca almasını sağlar. 

Mide bulantısı, üşütmesi ve kusma gibi rahatsızlıkları önlemede en doğal ilaçtır. Yoğurt sadece yenildiğinde değil aynı zamanda cilde sürüldüğünde de burada hasara uğramış alanları kolayca iyileştirir. Sivilce ve akne oluşumunun önüne geçer. Cildin genç kalmasını sağlar.

Bağışıklık sisteminin en ihtiyaç duyduğu besin yoğurttur. Yoğurt bağışıklığı güçlendirerek zararlı bakterileri vücuttan atar. Vücudun mantar oluşturmasını önler. 

AÇ KARNA YOĞURT SUYU İÇERSENİZ…

Uzmanlar yoğurdun oluşan alt suyunun kesinlikle dökülmemesi gerektiğini vurguluyor. Aç karna tüketildiğinde mide asidini dengeler. Yemek borusundan başlayıp tüm sindirim sistemindeki organlarda besin atığı bırakmadan dışkılama ya da idrar yolu ile atar. Bağırsakların işlevselliğini artırır. Böbrek üstü bezleri çalıştırır. Tokluk hissi vererek kişinin çok yemek yemesinin önüne geçer. Yani kilo vermede yardımcı olur.