Şunun için etiket arşivi: manset

Özel hayatınızı renklendirmek, kendinizi ve erkeğinizi mutlu etmek için sihirli cümleler var! Unutmayın, erkekler gördüklerinden ve duyduklarından çok etkilenir. Hemen, erkeklerin yatakta duymak istediği sözleri öğrenebilirsiniz.

Onu kendinize bağlamak, tutkusunu canlı tutmak için aklınızı ve tutkunuzu kullanabilirsiniz. Size sunacağımız örneklerle, erkeğinizi mutlu etmek gerçekten kolay olacak.

1. Erkekler yatakta mutlu etmeyi önemsiyor

Sevişme sırasında utanmayı bir kenara bırakın ve bundan zevk aldığınızı belli edin. Gerçek şu ki, erkekler yatakta başarılı hisssetmek için kadının sözlerine muhtaçtır. Bazen küçük bir inilti bile, onu heyecanlandırmaya yetecektir.

2. Erkekleri hoş sözlerinizle etkileyin

Erkekler psikolojik olarak kendilerini yeterli hissetmek için sevişme sırasında kadınına zevk verdiğini bilmek ister. Kendini daha güçlü hisseder. İktidar, erkekler için son derece önemlidir. Yapmanız gereken ise gerçekten kolay, aşağıdaki sihirli cümleleri söyleyin.

3. Örnek birkaç sözle yatak alev alsın!

Sizlere birkaç örnek cümle sunmak isteriz: “Seni istiyorum, devam et, harikasın, sadece seninim, seninle çok iyi hissediyorum, mutluluktan ölebilirim, sen sadece benimsin” gibi sözler söyleyebilirsiniz.

4. Bazı erkekler fantaziler duymak istiyor

Aslında kadınlar ve erkekler için cinsel fanteziler son derece kışkırtıcıdır. Sevişme sırasında, kısık sesle hayalinizdekileri anlatın. Erkeklerin en bilindik fantezileri liseli, sekreter, patron veya öğretmendir. Lisedeyken onunla tanıştığınızı ve zevk deryalarında uçtuğunuzu anlatın. Emin olun, ikiniz de bundan hoşlanacaksınız.

5. Sevişme sonrasında erkeği onurlandırın

Sevişme bittikten sonra erkeğinizi bir kenara atmayın. Biraz kendine gelmesini bekleyin. Kolundan veya bileğinden öperken, her defasında daha muhteşem hissettiğinizi söyleyin. Erkek, kadının kahramanı olmak ister; buna izin verin. Ten uyumunuzun mükemmel olduğunu, onunla birlikteyken zamanın durduğunu, kendinizi çok mutlu hissettiğinizi dile getirin.

6. Diğer kadınlardan farkınızı gösterin

Erkeklerin yatakta duymak istediği sözleri belki çok kişi bilir ama sevişme sonrası sözler, pek kadının aklına gelmez. Siz farklı olun. Onu takdir edin, övgüye devam edin. Başlarken ve devam ederken arada bir göz teması kurun. Sırtına, boynuna dokunun veya ellerini tutun. Bu sayede ona olan aşkınızı, tutkunuzu belli edebilirsiniz. Biliyorsunuz ki, insanlar sevildiği ve istendiği yerde daha çok kalmayı tercih eder. Bu durum, erkekler için de geçerlidir.

Yaşam koçu Candan Ünal, erkekleri tanımak için sorulacak sorular hakkında bilgi veriyor. Hoşlandığınız erkekle sohbet ederken, bu sorulardan yararlanabilirsiniz. Aldığınız cevaplarla onu daha iyi tanıyabilir, size uygun olup olmadığına karar verebilirsiniz.

Aşk ve ilişkiler hakkında üç kitabı yayımlanan Candan Ünal, Marmara Üniversitesi onaylı koçluk eğitimi almıştır. İşi uzmanından öğrenip erkeklere doğru sorularla yaklaşabilirsiniz.

1. Erkeklere yaşam tarzı soruları yöneltin

Onunla sohbet ederken, yaşayış şekli hakkında fikir edinmek için sorular yöneltebilirsiniz. Bu sayede size karşı ilgisi canlı kalacaktır. ”Gece yaşamayı sevenlerden misin, yoksa gündüzcülerden mi?” güzel bir örnek olabilir.

2. Ona yeme içme alışkanlarını sorabilirsiniz

Örnek olarak: Çay mı, kahve mi seversin, en sevdiğin yemek hangisi, beyaz şarap mı, kırmızı şarap mı seversin, herhangi bir şeye alerjin var mı, en sevdiğin içecek hangisi, yemek yemeyi sevdiğin özel bir restoran var mı, en sık nereye gidersin gibi sorular sorabilirsiniz.

3. İç dünyasını keşfederek ona yaklaşabilirsiniz

Erkeklere sorulacak sorular sayesinde, onu daha yakında tanıyabilirsiniz. Örnek olarak birkaç cümle vermek gerekirse, şunlardan yararlanabilirsiniz: Eğer bir gücün olsaydı, hangi süper güç kahramanı olmak isterdin? Nasıl bir özel yeteneğin olsun isterdin? Çocukken sihirbazları sever miydin? Hala seviyor musun?

4. Onun kültür sanata ilgisini öğrenebilirsiniz

Hoşlandığınız kişinin ilgi alanlarına dair sohbet edebilirsiniz. Ortak beğeniler bulup birbirinize yakınlaşmanızı sağlar. Örneğin: Kitap okuyor musun? Favori kitabın veya yazarın var mı? Sevdiğin müzik türü ne? Hangi müzeleri gezdin veya yaşadığın şehirdeki tarihi yerleri biliyor musun? Sanatın hangi dallarını seversin ve takip edersin? En sevdiğin film hangisi?

5. Erkeklerin dünyasına dair sorularla devam edin

Biz kadınlar belki pek sevmeyiz ama erkeklerin araba, oyun gibi özel ilgi alanları vardır. Bu sorular, sizi diğer kadınlardan daha öne çıkarabilir. Örnekler: En beğendiğin araba markası hangisi? Bilgisayar oyunları oynar mısın? En çok hangisini seversin? Satranç, bezik gibi oyunları sever misin? Hangi takımı tutuyorsun? Hangi spor türleri ilgini çekiyor?

6. Bazı soruları hemen erkeğe sormayın!

Erkekleri tanımak için sorulacak sorular hakkında bilgi sahibi oldunuz. Eğer buluşma ise kaçınmanız gereken bazı konular var. Örneğin: Aşka inanıyor musun, evlenmeyi düşünüyor musun, çocuk istiyor musun, aylık gelirin ne kadar, baban ne iş yapıyor… Bu gibi sorular erkeği ürkütür ve sizden uzaklaşmasına sebep olabilir. En güzeli, zamana bırakın ve isterse o size anlatsın.

TIKLA OKU: BAŞAK ERKEĞİ NASIL KADINLARDAN HOŞLANIR?

Duygularımız, beslenme alışkanlarımızı etkileyebilir. Öfke, hayal kırıklığı, üzüntü ve bazen mutluluk bile tatlı krizlerinin sebebi olabilir. Peki, tatlı krizine girdiğimizde ne yapabiliriz? En yakın arkadaşınız ‘YüksekTopuklar’ olarak, tatlı krizine 9 sağlıklı çözüm önerisi sunuyoruz.

Öncelikle, şu kuralı aklımızda tutmakta fayda var: Tatlı bir ihtiyaç değil, istektir. Yani, vücudun yaşamsal fonksiyonlarına devam edilmesi için tatlı, gerekli değlidir. Sadece keyfimize göre tüketmek istediğimiz bir gıdadır. Her konuda olduğu gibi tatlı tüketimi konusunda denge ve farkındalık önemlidir.

Tatlı krizine neden girilir?

Tatlı yemenin bir krize dönüşmesindeki asıl neden tatlıyı çok sevmemiz ya da lezzetli olmasında yatmıyor. Yapılan araştırmalar; kötü beslenme, hormonal ve psikolojik durumlar, çeşitli hastalıklar gibi tatlı krizine neden olan birçok etmenden bahsetmektedir.

Aslında tatlının bizdeki etkisi nedir?

özellikle beyaz un ve beyaz undan yapılmış unlu mamuller, şeker, tatlı, pirinç gibi glisemik indeksi yüksek olan basit karbonhidratlar ve işlenmiş gıdalar kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselmesine neden olur. Buna karşılık da vücuttaki mekanizmalar yükselen kan şekerini hızlı bir şekilde düşürür. Bu da güçlü bir açlık ve tatlı isteğine neden olur.

Tatlı krizini önlemenin yolları nelerdir?

Çok düşük kalorili katı diyetlerden ve uzun süreli açlıklardan uzak durun. 4-5 saat aralıklarla beslenmeye özen gösterin.

Taze ve kuru meyveleri tek başına yemek yerine yanına mutlaka süt, ayran, kefir, yoğurt gibi süt ürünleri ya da çiğ badem, fındık, ceviz gibi sağlıklı yağlar ekleyin.

Glisemik indeksi yüksek olan ve kan şekerini hızlı yükselten basit karbonhidratlar yerine bulgur, kara buğday, tam tahıllı gıdalar ve kurubaklagiller gibi kompleks karbonhidratları tercih edin.

Günlük lif alımınızı artırın. Lif içeriği yüksek/posalı gıdalar mide boşalmasını geciktirerek gün içinde daha uzun s3üre tok kalmanızı ve kan şekerinizin daha dengeli olmasını sağlar.

Beslenmenize kefir, yoğurt, tarhana gibi probiyotik gıdalar ekleyin.

Yemeklerde bol bol baharat kullanın. Özellikle tarçına mutfağınızda yer açın.

Bol bol su için.

Yeterli ve kaliteli uyumaya ve stresten uzak kalmaya özen gösterin.

Düzenli egzersiz yaparak seratonin salgılanmasını artırın.

Aşırı tatlı tüketiminin zararları neledir?

Aynı şekilde yapılan çok katı diyetler, çok düşük kalorili beslenme ve çok uzun saatler aç kalmak da gün içinde kan şekerinin düşmesine neden olarak tatlı isteğini artırır. Bunun yanı sıra bazı hastalıklar ya da kötü beslenmeye bağlı olarak gelişen demir, krom ve magnezyum gibi minerallerin eksikliği de tatlı krizlerinin daha sık yaşanmasına neden olan etmenler arasındadır.

Menopoz ve regl öncesi dönemde östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak tatlı krizlerinin en çok yaşandığı dönemdir. Ayrıca duygusal durumlar, yoğun stres ve depresyon süreci de tatlı krizlerine yol açabilir.

Bir kişilik bölünmesi olarak tanımlanan bu psikolojik rahatsızlık toplumda oldukça sık görülen bir problemdir. Bu rahatsızlığa sahip olan kişilerde genelde pasif bir birincil karakter ve çevresinde oluşturduğu farklı tiplerde ve karakterde oluşturulmuş kişilikler vardır.

Hastalar kendi kişiliklerini yönetemezler ve ek karakterlere ihtiyaç duyarlar. Çoklu kişilik bozukluğu olan kişilerde yan karakterlerin sayısı değişiklik göstermekle beraber 10’lu sayılara kadar çıkabilmektedir. Çoklu Kişilik Bozukluğu sebeplerini bilmeden önce hastalığı iyice tanımak gerekir.

Çoklu kişilik bozukluğu ciddi bir ruhsal problemdir. Uzun süreli tedavi bir tedavi gerektiren bu hastalıkta, kişi ve çevresindekiler hastalık hakkında yeterince bilgi sahibi olmalı ve hastalar bilinçli bir şekilde tedaviye uymalıdır.

Çoklu Kişilik Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir ?

İnsan psikolojisi genetiğin ve çevredekilerin etkisine maruz kalarak kolaylıkla sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Çoklu kişilik bozukluğu hastalığının da genetik ve çevre etkisiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Özellikle erken yaşlarda oluşmaya başlayan bu hastalık genellikle genetik yatkınlık ve kişinin hafızasında yer eden bir olay sonucu oluşmaktadır. İşte çoklu kişilik bozukluğuna neden olan risk faktörleri;

  1. Aile geçmişinde görülen kişilik bozukluğu ve diğer ruhsal problemler
  2. Aile içi şiddet ve duygusal travma
  3. Kişi için değerli olan bir kişinin vefat etmesi
  4. Erken yaşlarda taciz ve istismara maruz kalma,
  5. Normal beyin kimyasında meydana gelen değişimler, hormonal problemlerin çoklu kişilik bozukluğuna neden olduğu uzmanlar tarafından bildirilmiştir.

Çoklu Kişilik Bozukluğunda Hastalarda Görülen Belirtiler Nelerdir ?

Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan hastalar belirtilerini gizleyemezler. Belirgin olan bu belirtiler hastanın çevresindekiler tarafından rahatlıkla fark edilirken hasta orta çıkan bu belirtilerin farkında değildir. Çoklu kişilik bozukluğu olan hastalarda uzmandoktorlar tarafından yapılan araştırmaya göre ek karakter sayısı genellikle 10 kadardır. Bunlardan 2 veya 3 tanesi sürekli kullanılan diğer kişilikler ise nadiren başvurulan karakterlerdir.

Hastaların yarattığı her bir karakter farklı bir kişiliğe ve öyküye sahiptir. Çoklu kişilik bozukluğu tanısı konan hastalar her ortamda bu karakterlerden birine başvurur ve olmadığı bir kişi gibi ön plana çıkar.

Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan kişiler kendi içerisinde iç çatışmalara girebilir ve kendi yarattığı karakterler ile sorun yaşayabilirler. Aynı zamanda hastalar anksiyete, depresyon, pasiflik ve suçluluk gibi ruhsal problemler de yaşayabilmektedir. Bu kişiler çevresindekilere karşı farklı kişiler yaratarak davrandığı için davranış bozukluğu görülebilir. Ailesine ve çevresindekilere şiddet uygulamaya meyilli hale gelen hastalar kısa süre içerisinde çevresindeki insanları kaybetmeye başlarlar.

Çoklu Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıldır ?

Çoklu kişilik bozukluğu ciddi bir sağlık problemidir ve üzerine düşülmelidir. Çoklu kişilik bozukluğunda tedaviye başlamadan önce hastanın bu durumu kabul etmesi gerekmektedir. Hasta ve ailesiyle işbirliği içerisinde planlanacak tedavi yöntemleri uzun soluklu bir tedavi olacaktır.

Öncelikle hastanın kendisinde bir problem olduğunu kabul etmesi gerekir. Tedavide kullanılacak yöntemler hastalığın ilerleme durumuna ve gösterdiği belirtilere göre değişiklik göstermektedir. Tedavinin asıl amacı kişinin yarattığı kişiliklere son vermesi ve tek bir karakter çevresinde toplanmasının sağlanmasıdır. Çoklu kişilik bozukluğunda başvurulan tedavi yöntemleri şu şekildedir;

Bilişsel-Davranışçı Terapi: Bilişsel davranışçı tedavi birçok ruh sağlığı hastalarında kullanıldığı gibi çoklu kişilik bozukluğu hastalarında da başvurulan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi hastaların duygularını ve düşüncelerini değiştirmeye yönelik yapılan yapılandırılmış bir terapi yöntemidir.

İlaç Tedavisi: İlaç tedavisi hastalığı tamamen ortadan kaldırmada etkili olmamaktadır ancak ilerlemiş vakalarda hastanın ortaya çıkardığı şiddetli belirtileri hafifletmek için destek amaçlı psikiyatri doktorları Antalya tarafından reçete edilebilmektedir. Bu destekleyici ilaç tedavisinde antianksiyete ilaçları ve antidepresanlar kullanılabilmektedir

Bunların yanı sıra günümüzde hipnoz tedavisi ve meditasyon uygulamaları da çoklu kişilik bozukluğu tedavisinde başvurulan yöntemlerdendir.

Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden olan kıyma, birbirinden lezzetli yemekler hazırlamak isteyenlerin fazlasıyla kullandığı çekilmiş et türüdür. Sofralarımızda etin her türlüsüne yer veriyoruz ama kıyma ile hazırlanan yemekler damak tadımızda ve geleneksel mutfak kültürümüzde oldukça geniş bir yer kaplıyor.

Goldmaster kıyma makinesi hepimizin bildiği gibi süpermarket, şarküteri, kasaplar, restoranlar ve ticari cateringler için en temel et işleme araçlarıdır. Son zamanlarda sağlıklı beslenmek, ne yediğinin farkında olmak isteyenler ve kıyma konusunda damak z6evki geliştirmek isteyenlerin de tercihi haline geldi.

Özellikle Kurban Bayramı’nda etlerinizi kıyma haline getirmek istiyorsanız evinizde kıyma makinesi kullanmak kasaplarda ya da marketlerde uzun kuyrukta saatlerce beklemenizin önüne geçecek. Kıyma makinesi almanın birçok avantajı var. Kıymanızı kendiniz yaparak kıvamını ve yağ oranını ayarlayabilecek ve en önemlisi ne yediğinizi bileceksiniz. Bununla beraber sağlıklı ve hijyenik ortamda hazırlamanın güvenini yaşayacaksınız.

Ayrıca bazı kıyma makinesi modelinde kıyma yapabilme özelliğinin yanında salça yapma aparatı da mevcuttur, bu aparat ile katkısız, doğal domateslerinizi hijyenik ve zahmetsizce hazırlayabilir, tüm yıl boyunca güvenle tüketebilirsiniz.

Dışarıdan aldığımız sucuk ve sosislerin lezzeti damak tadımıza uygun olmayabiliyor, kıyma makinesinde bulunan sucuk-sosis yapma aparatı ile katkısız ve hazırlardan çok daha lezzetli sucuğunuzu, sosisinizi istediğiniz baharatları ekleyerek kendiniz yapabilirsiniz. Kurban Bayramı’nda bunlarla birlikte kıyma makinesinin içli köfte aparatını kullanarak sevdiklerinize hepsi aynı boyutta harika içli köfteler hazırlayabilirsiniz.

Siz de kıyma makinesi almak istiyorsanız bir kıyma makinesinde olması gereken en önemli özellikleri aşağıda bulabilirsiniz.

Güç

Güç, kıyma makinelerinin en önemli özelliklerinden biridir. Modern modellerin gücü büyük ölçüde değişiyor ve birçok insan soruyor: doğru kıyma makinesini seçmek için kılavuz nedir? Cevap basit: işlemek istediğiniz et miktarı kılavuzunuzdur. Güç verimliliği, bu cihazın dakikada ne kadar et işleyebileceğini belirler. 2000W gücündeki kıyma makinesi yapacağınız her işlem için uygun olan sonucu vermede etkin rol oynayacaktır.

Dişli kutusu – Malzemesi

Kıyma makineleri dişli kutuları 2 tip malzemeden yapılabilir: Plastik ve çelik. Burada dikkat edilmesi gereken yer en yaygın kombinasyon olan dış kısmının plastikten, iç kısım dişlilerin çelikten yapılmış olmasıdır. Her ikisinin de çelikten yapıldığını gördüğünüz noktada profesyonel üründe olduğunu anlayabilirsiniz. Dişlilerin çelik olması, sinirli etlerde dahi makinenizi bozulmadan kullanmanıza olanak verir.

Helezon konveyör malzemesi

Kıyma makinelerinde, helezon konveyörünün malzemesi oldukça önemlidir. Ürünle doğrudan temas ettiği için cihazın ana parçasıdır. Burgu konveyörü eti kesme plakasına doğru iter. Burgu konveyörünün metalden yapılması daha iyidir. Bazen kıyma makineleri, plastikten yapılmış ek bir burgu konveyörü ile birlikte gelir. Meyve ve sebzeleri öğütmek için iyi çalışır.

Burgu konveyörlerinden bahsederken kesme bıçağından da bahsetmek gerekir, çünkü doğrudan etle temas ederler. 304 kalite paslanmaz çelik kullanılan bıçaklar ile hem paslanma sorunu yaşanmaz hem de kıyma haline gelecek et için rahat kesme işlemi gerçekleşir.

Kıyma makinelerinin verimliliği

Bu parametre, dakika başına işlenebilecek et miktarını tanımlar. Esas olarak güce bağlıdır. Bununla birlikte, benzer güç kapasitesine sahip farklı kıyma makinelerinin üretkenliği değişebilir – öğütücünün modeline bağlıdır. Benzer üretkenlikle, düşük güçlü kıyma makineleri daha yüksek ürün kalitesi gerektirir (örneğin, daha küçük et parçaları, daha az tendon, kemik ve benzeri). Dakikada ne kadar kilogram çekeceğinize göre karar verip doğru makineyi seçebilirsiniz. Örneğin dakikada 2.5 kg ve üzeri yoğun çekimler için düşük modellerin ihtiyacınızı görmeyeceğinizi bilmelisiniz.

“Ters” özelliği

“Ters” özelliği burgu konveyörünün geriye doğru hareketi için tasarlanmıştır. Özellikle öğütme sırasında sıkışmış bir tendon, sinir veya kemik çıkarmanız gerektiğinde oldukça yararlıdır. Böyle bir fırsat yoksa, cihazı çalıştırmayı durdurmanız ve nesneyi elle kaldırmanız gerekir. Ne yazık ki, tüm kıyma makinelerinin böyle bir özelliği yoktur.

Otomatik kapanma sistemi

Bu özellik ekstra güvenlik sağlar: Bir aşırı öğütme veya aşırı yüklenme meydana gelirse, kıyma makinesinin motoru kapanır. Yoğun kullanıma bağlı bir sıcaklık artışı olması durumunda motorun kendini kapayarak korumaya alması ile çalışır.

Ayrıca etin ilerlediği metal aksamların gövdeye kilitlendiği yerin sağlam olması gerekir. 2000W güç ile çekim yapıldığında bu kısmın zarar görme ihtimaline karşı kilidin metal bağlantılarla sağlam olması önemlidir.

Goldmaster Promax kıyma makinesi ile tanışın

45 yıldır Dünya üzerindeki gelişmeleri ve teknolojileri elektronik sektörüne taşıyan GoldMaster, kıyma makinesinde de kalitesinden ödün vermeyerek tüketiciye en kullanışlı, anlaşılır ve modern modelleri sunmaya devam ediyor. 2000 W güce sahip Promax kıyma makinesinin sahip olduğu aparatlar ile kıymanızı zahmetsizce çekebilir, taze ve doğal domateslerle salçanızı yapabilir, dilediğiniz baharatları kullanarak sosis-sucuklarınızı hijyenik olarak üretebilirsiniz. Bununla birlikte içli köfte aparatı ile sofralarınıza standart boyutlarda içli köfteleri kolaylıkla yapabilirsiniz.

Promax ekstra büyük motoru, geniş alüminyum yiyecek koyma tepsisi, büyük boy 304 kalite paslanmaz bıçak, açma kapama ver geri sarma özelliği ile sektördeki modellerden üstün performansı ile mutfağınızda size kolaylık sağlayacak. Kullanım aşamasında hiçbir problem yaşamamanız için size güvenli sistemi ile konfor sağlar. Yoğun kullanımlarınızda bile zorlanmaz. Promax ile zahmetsizce kendi kıymanızı, salçanızı, sosis-sucuk ve içli köftenizi yapmanın keyfine varın.

Aynaya baktığınızda veya tartıldığınızda “Evde nasıl kilo veririm?” diye düşünüyorsanız, size yardımcı olacak önerilerimiz var. Adım adım tavsiyelerimizi takip edip hayalinize “Yüksek Topuklar” ile ulaşabilirsiniz.

Evde kilo verdiren yöntemleri kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Metabolizma hızlandıran doğal tariflerle beraber zihin tekniklerini sizlere sunuyoruz. Yolunuz açık olsun!

  1. Fazla kilonuzu küçük parçalara bölün

Kilo vermenin altın kuralı, vermeniz gereken kiloları parçalara bölüp kolay hedefler olarak algılamaktır. Örneğin, 20 kilo fazlanız varsa, önce ayda 4 kilo vermeyi hedefleyin. Ayda 4 kilo verirseniz, bu 5 ayda 20 kilo vermek anlamına gelir.

  1. Zihninizde zayıflamayı kolaylaştırın

Beyniniz, 4 kiloyu çok daha kolay görür ve yapabileceğine inanır. Ayda 4 kilo vermek içinse, haftada 1 kilo zayıflamanız yeterlidir. Şimdi düşünün: Haftada 1 kilo vereceksiniz, sadece 1 kilo. Ama nasıl damlaya damlaya göl olur, o 1 kilolar üst üste eklenecek ve siz 5 ay sonunda tam 20 kilo verip incecik, sağlıklı bir insan olacaksınız.

  1. İdeal kilonuzu hesaplayıp hedef belirleyin

Kaç kilo fazlanız olduğunu öğrenmenin en basit yolu şudur: Kilonuz, boyunuzun son iki hanesinden 10 puan düşük olmalıdır. Örnek veriyorum: Boyunuz 165 cm ise, 55 kilo olmalısınız. Bu da sizin vermeniz gereken 10 kilo olduğunu gösterir. Yani, haftada yarım kilo vererek bile sadece 5 ayda 55 kilo olabilirsiniz.

  1. En etkili zayıflama iksirini kullanın

Evde kilo vermenin en iyi yolu, en güçlü zayıflama iksirini kullanmaktır. Herkes bilir ama gerçek değerinin farkında değildir; en etkili kilo verme yöntemi günde 12 bardak su içmektir. Su, vücuttaki ödemleri hızlıca atar, içindeki oksijenle yağ yakmaya yardım eder, aşırı iştahı kapatır, yorgunluğu ve baş ağrısını alır. Bir kere su içmeye başlayıp fayalarını gördükten sonra ondan vazgeçemeyeceksiniz.

  1. Evde spor yaparak hızlı kilo verin

“Metabolizmam yavaş, kabızlık sorunum var, hızlı kilo veremiyorum, sarkmaktan korkuyorum” gibi düşünceleriniz varsa, tüm bunların çözümü aynı adrese çıkıyor: Hareket etmek! Spor yapmak, hem kilo vermenizi hızlandırır hem mutsuzluktan korur. Evde spor yapmak, zannettiğinizden daha kolaydır. Dans ederek, olduğunuz yerde yürüyerek veya evde zayıflama hareketleri yaparak bile sarkmadan, hızlı kilo verebilirsiniz.

  1. Zencefilli yoğurt kürüyle zayıflayın

Her biri ödem söktürücü, tatlı isteğini giderici, yağ yakıcı baharatlarla yapılan yoğurt kürü, kilo vermenize yardımcı oluyor. Bir kase yoğurda hepsinden bir çay kaşığı ve toz halinde tarçın, zencefil ve zerdeçal ekleyip karıştırın. Akşam yemeğinden birkaç saat sonra yiyin.

Bikini bölgesindeki istenmeyen tüylerden kurtulmanın geleneksel yollarından biri ağda yapmaktır. Düzenli uygulamada kıl köklerini zayıflatır ve daha ince çıkmalarını sağlar.

Fakat, zahmetli bir yöntem olduğu için püf noktalarına dikkat edilmesi gerekir. “Yüksek Topuklar” olarak genital bölgeye ağda yapmanın püf noktalarını anlatıyoruz.

Acısız ağda için hazırlık yapın

Ağdaya başlamadan bikini bölgesinin temiz olmasına özen gösterin. Daha sonra tüylerin yumuşaması ve daha çabuk ağdaya yapışması için bölgeye pudra uygulayın. Pudra, aynı zamanda tüyleri birbirinden ayırarak ağda çekiminde toplanmamasını sağlayarak daha kolay çekilmesini sağlayacaktır.

Cildiniz için sıcaklığına dikkat edin

Ağdayı ısıttıktan sonra ılık hale getirin. Bu önemli bir püf noktasıdır, ağda ılık olmalıdır. Çünkü, sıcak ağdayı bikini bölgesine uygulamak kızarıklığa ve tahrişe neden olabilir.

Ağda bezi mutlaka kullanın

Ağdada kullanacağınız bezin “ağda kağıdı” olmasına özen gösterin. Ağda kağıtları özel olarak üretildiği için daha kolay çekiş sağlayacaktır. Ayrıca, ağda kağıdını küçük parçalar haline kesin. Bu, bölgeyi daha rahat temizlemenizi sağlar.

Küçük parçalar halinde alın

Genital bölge ağdası, herkes için acılı bir süreçtir. Özellikle tüylerinizi sürekli jiletle alıyorsanız, ağda daha acılı olabilir. Ama merak etmeyin, bunun azaltmanın bir yolu var: Küçük parçalar halinde tüyleri almak! Ağda bezini küçük küçük kesin, ağdayı minik parçalar halinde sürün ve hızlıca çekip alın. Evet, biraz uzun sürebilir ama bu şekilde acısı büyük ölçüde azalıyor.

Bölgeye sürmek için spatula kullanın

Bikini bölgesine ağda yaparken kesinlikle hijyenik olan tahta spatulaları kullanmalısınız. Metal olanlar ısıyı geçirdiğinden ağdanın daha sıcak hissedilmesini sağlar. Spatulalar bikini bölgesine ağda sürmenizi daha kolay hale getirir.

Genital bölgeye ince bir kat ağda sürün

Ağdayı tüylerin çıkış yönüne doğru uygulayın ve olabildiğince ince bir tabaka halinde sürün. Ağdanın kalın sürülmesi çekilmesini güç hale getirir. Ağdayı çekerken ters yönden deriyi germek, acıyı azaltacak ve daha kolay bir çekiş sağlayacaktır.

Ağda bezini çekerken dikkatli olun

Ağdayı mutlaka tüylerin çıkış yönünün tersine doğru çekmelisiniz. Bu işlemi yaparken morluk ve kızarıklık oluşmaması için ağdayı tek seferde çekmeye özen gösterin. Eğer bir defada cesaretinizi toplayamayıp çekişi yarım bıraktıysanız devam etmeyin. Bölgeyi yıkayın ve bir süre bekledikten sonra yeniden ağda sürün. Eğer çekişi yarım kalmış bölgeye devam ederseniz, derinizi daha hassas hale getirerek morlukların oluşmasına neden olabilirsiniz.

Doktor eldiveniyle tüyleri alın

Vajinanın dudaklarındaki uzun tüyleri almak için doktor eldiveni kullanabilirsiniz. İlk turda biraz acıyabilir ama zamanla bölge uyuşur, tüyleri çekerek kökünden alabilirsiniz. Eczaneden eldivenleri alabilirsiniz, uzun tüyler için en iyi yöntemlerden biridir.

Sir ağdayı bebe yağıyla temizleyin

Eğer sir ağda kullanıyorsanız, işlem bittikten sonra bebe yağı ile bölgeyi temizleyin. Sir ağdadan sonra 2 saat boyunca bikini bölgenize su değdirmeyin.

Ilık ağdayı suyla temizleyebilirsiniz

Eğer normal ağda kullanıyorsanız, işlem bittiğinden bölgeyi ılık sabunlu su ile temizleyebilirsiniz. Fakat sonrasında nemlendirici sürmekten kaçının. Bölgenin nemli ve yumuşak kalması için bebek yağı kullanabilirsiniz.

Ağda sonrası güneşe dikkat edin

Ağda işlemi bittikten sonra kesinlikle alkollü ürünler kullanmamalısınız. Ağda yaptığınız aynı gün içinde lekelenme olmaması için solaryum ve güneşten kaçınmalısınız.

Genital bölgeye ağda yapmanın püf noktalarını öğrendiniz, cesaret edip evde yapabilirsiniz veya bu işi uzmanına bırakıp kuaföre gidebilirsiniz.

Cildimizin güneş ışınlarına karşı kendi koruma süresi 5 dakika ile 30 dakika arasında değişir. Doğal savunma bittiği zaman Sun Protection Factor “SPF” etkisi devreye girer ve zararlı ışınların olumsuz etkilerine karşı yeni bir savunma geliştirilmiş olur. Böylece, sürülen güneş kremi, cildin erken yaşlanmasını engeller, cilt kanserini ve leke oluşumunun önüne geçer.

Evet, güneş kremi kullanmak, hatta yazın ve kışın güneş kremi kullanmak şart ve sağlığımız için çok önemli. Tabi işin birde kozmetik tarafı var. Pek çok farklı nedenden dolayı insanlar farklı güneş kremleri tercih ediyorlar. Özellikle cilt lekeleri olan veya fondöten kullanmak istemeyen kişilerin son dönemlerde tercihi renkli güneş kremi oluyor.

Renkli Güneş Kremi Neden Tercih Ediliyor?

Renkli güneş kremleri canlı görüntü vermesi ve ekstra kapatıcılık özelliğiyle biliniyor. Sivilcelerini kapatmak, lekeleri tek tona eşitlemek isteyenler sıkça tercih ediyor. BB kreme yakın bir özelliği olduğundan makyaj altında kullananlar da var. Gelin son dönemlerde kullanıcılardan tam not alan ve çok sevilen 3 renkli güneş kremini birlikte inceleyelim.

  1. La Roche Posay Anthelios Shaka Fluid Tinted Spf 50

Akneye eğilimi olan cildiniz varsa kullanacağınız en iyi renkli güneş kremlerinden biri La Roche Posay Anthelios Shaka Fluid Tinted Spf 50 olacaktır. Anthelios serisindeki en yüksek koruyucu özelliğe sahip ürün, güçlü kalkanı sayesinde ultraviyole A-B ışınlarının etkisini yok ediyor. La roche posay renkli güneş kremi, kum, su ve terlemeye karşı oldukça dayanıklı, bu da etkisini daha uzun süre devam ettirebileceği anlamına geliyor.

Her cilt tipinin beklentilerini karşıladığı için Anthelios Shaka Fluid Tinted Spf 50 geniş bir kitle tarafından kullanılıyor. Toleransı düşük ve alerjiye eğilimi olan ciltlerde maksimum performans gösteriyor. Dokusu beyaz iz bırakmadan hızlıca emiliyor ve ferahlık hissiyle birlikte güzel koku duyuyorsunuz.

  1. Bioderma Photoderm Nude Touch SPF 50

Photoderm Nude Touch Renkli Güneş Kremi, natural-açık, lıght- orta, golden-koyu tonlarından oluşuyor. Karma ve yağlı ciltler için hazırlanan formülü, doğal bir cilt tonu sunar. Renk eşitsizliklerini gideren yapısı mineral filtreyle güçlendirilmiştir.

Bioderma renkli güneş kremi cildinizdeki fazla yağı dengelemesi nedeniyle popülerlik kazanan bir üründür. Hem cildi matlaştırır ve parlamaları engeller hem de 8 saate kadar yağın kontrolünü sağlar.

  1. Heliocare Color Spf 50 Jel Light

Yüz bölgesine özel bir ürün arıyorsanız Heliocare Color Spf 50 Jel Light renkli güneş kremi en iyi bir diğer seçim olacaktır. Jel krem formundaki ürün, özel patentiyle fark yaratıyor. Fernblock teknolojisi sayesinde cilde çok yönlü bir etki söz konusu… Çünkü bu içeriği oluşturan aktif bileşenler, antioksidan ve yeniden yapılandırıcı bir nitelik barındırıyor. Zararlı ışınları engellemekle yetinmediği ve restoratif bir yapı sunduğu için yaşlanma karşıtı özellikleri daha baskın bir şekilde görebiliyorsunuz.

Heliocare renkli güneş kremi, cildinizi daha canlı gösteren, renk farklılıklarını eşitleyen bir özelliğe sahiptir. Yapışma hissi bırakmayan, siyah nokta nedeni olmayan formülü sayesinde günlük bakımınızın da ideal bir parçası olacaktır.

Işığa karşı ekstra hassasiyetiniz varsa ve kütanöz hiperpigmentasyon durumlarında cildinizi yüksek performansla korur. Kolay tepki veren ciltler için bu açıdan çok daha verimli olacaktır. Jel krem içerisinde yer alan yeşil çay, E vitamini ekstra besleyici bir detay sunar.

Sonuç olarak:

Elbette renkli güneş kremi tercih ederken en önemli nokta, hangi rengi tercih etmeniz gerektiği. Cilt renginize göre doğru ürünü seçmek burada çok önemli. Bu noktada genelde açık tonlu ürünlerin daha çok sevildiğini ve satın alındığını hatırlatmak gerekiyor.

Her güneş kreminde olduğu gibi; güneşe maruz kalmadan 25 dakika öncesinde cilde uygulama yapılması gerekiyor. Fakat önceden yapılan bir deri temizliği, koruyucu filtrelerin verimini artıracaktır. Cildinizi temizleyip bu şekilde güneş kremi sürerseniz gözeneklerinizi tıkamadan hücresel korumaya yol açmış olursunuz.

Bununla birlikte, renkli güneş kremi çeşitlerinden kendi cildinize uygun olanı seçmediğinizde, performans açısından istemediğiniz sonuçlar görülebilir. Ayrıca seçeceğiniz ürün SPF 30 ve üzeri olması sağlıklı olacaktır.

Kullanım sıklığı sizin güneş koruyucuyu nerede ve nasıl kullanacağınızla alakalı bir durum… Genellikle deniz kenarlarında ve yüzme eylemiyle beraber kullanıldığı için yenilemeniz gerekir. 2-3 saatte bir tekrar sürerek etkisini devam ettirebilirsiniz.

Nereden Satın Alabilirsiniz?

Bahsettiğimiz bu 3 renkli güneş kremini yetkili eczanelerden satın alabilirsiniz. Online alışverişi tercih edenler için Narecza’da ( https://www.narecza.com/gunes-kremleri ) fiyat ve ödeme kolaylıkları sunduğunu hatırlatmak isteriz.

Dünyada yeni tip koronavirüs tehlikesinin günden güne arttığı gözlemlenirken uzmanlar, hastalık için korunma önlemlerine dikkat edilmesinin yanı sıra bağışıklık sisteminin de güçlendirilmesinin önemini vurguluyor.

Nişantaşı Hastanesi’nden Diyetisyen M. Berrin Ak, koronavirüse karşı bağışıklık güçlendirici besin önerilerinde bulunurken immünolojik reçine tarifini paylaştı.

Koronavirüs salgını her geçen gün tüm dünyada etkisini artırırken, salgın hastalıklar kadar, bu hastalıklarla ilgili yanlış bilgiler de çok hızlı yayılıyor. Koronavirüs hastalığını iyileştirebilecek veya virüsün bulaşmasını tek başına engelleyebilecek bir gıdanın bulunmadığını söyleyen Diyetisyen M. Berrin Ak, hastalık derecesi ve ölüm riski, bağışıklık sistemindeki zayıflamayla ilişkilendirildiğinden, bu süreçte bağışıklığının güçlü tutulmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Vitaminler, mineraller ve antioksidanlarla zenginleştirilmiş bir beslenmenin enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğünü söyledi.

Hangi besinler virüsten koruyor?

Virüslere karşı başta zencefil, kekik, adaçayı, fesleğen gibi bitkilerin etkili olduğunu belirten M. Berrin Ak, vücut direncine ve bağışıklık sistemine iyi gelecek besinleri sıraladı:

Antiviral Otlar: Zencefil, ekinezya, adaçayı, fesleğen, kekik, ginseng, yeşil çay

Probiyotikler: Kefir, ev turşusu, tarhana, probiyotik yoğurt, şalgam suyu

Prebiyotikler: Soğan, sarımsak, pırasa, muz

Omega-3: Balık, keten tohumu, ceviz, chia tohumu

Baharatlar: Zerdeçal, karabiber, siyah susam, kimyon, pul biber, safran, sumak

C vitamini: Turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler

Koronavirüs salgınında uzak durulması gereken besinler

Rafine şeker içerenler: Bisküvi, pasta, çikolata, hazır meyve suları, asitli içecekler vb.

Gluten içerenler: Buğday unu, ekmek, pide, lavaş, pasta, kek, bulgur, kraker

Trans yağ içerenler: Hazır pasta, kek, kurabiye, margarin, kızartılmış besinler, fast food

İşlenmiş, paketli besinler: Hazır kek, çikolata, gofret, cips gibi paketli atıştırmalıklar

İşlenmiş etler: Sucuk, salam, sosis, pastırma, jambon, füme

Bağışıklık Güçlendirici, İmmünolojik Reçine

Bir kibrit kutusu kadar rendelenmiş zencefilin üzerine bir yemek kaşığı kadar taze limon sıkın.

Ardından 1 çay kaşığı zerdeçal, yarım çay kaşığı toz karabiber ve 1.5 çay kaşığı bal ekleyip iyice karıştırın.

Hazırladığınız reçinenin üzerini sıcak su ile tamamlayıp sabahları tok karna tüketin.

*** Alerjisi olan ve düzenli ilaç kullananlarda reçine ve otlar uzmana danıştıktan sonra tüketilmelidir.

İstenmeyen tüylerden kurtulmanın en pratik yolu, jilet kullanımıdır. Ancak, bazen jilet sonrası tahriş meydana gelebilir. Can sıkıcı bu durumun üstesinden gelmeniz için önerilerimiz var.

En yakın arkadaşınız “Yüksek Topuklar” olarak, jilet sonrası tahriş için iyi gelen yöntemleri paylaşıyoruz. İçlerinden birini seçip gönül rahatlığıyla uygulayabilirsiniz.

Jilet sonrası tahriş için soğuk su kullanın!

Tahriş sebebiyle canınız acıyabilir, tüyleri aldığınız bölgede yanma, kaşıntı, kızarıklık olabilir. Çözüm için, soğuk su tedavisi yapabilirsiniz. Dayanabileceğiniz derece soğuk suyu, duş başlığıyla sorunlu bölgeye tutun, rahatlama sağlayacaktır.

Sarı kantaron yağı ile cildinizi iyileştirin!

Evinizde mutlaka bulunması gereken faydalı yağlardan biri sarı kantarondur. Çünkü, yaraların ve tahriş çok çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Jilet sonrası tahriş olan bölgeye, sarı kantaron yağını masaj yaparak sürün. Kısa sürede etkini göreceksiniz.

Jilet sonrası tahriş olan cilde pudra sürün!

Bebe pudrası, güzellik ve bakım için kurtarıcı bir üründür. Cildi rahatlatır, kızarıklık ve kaşıntının hafiflemesini sağlar. Düşünün: Yeni doğan bebeklerin cildi tahriş olmasın diye kullanılacak kadar etkili ve güzel bir yöntemdir. Bebe pudrasını istediğiniz bölgede kullanabilirsiniz.

Lavanta yağı veya suyuyla tahrişi geçirin!

Tahriş olan cildin hızlı iyileşmesi için lavanta yağı veya suyundan faydalanabilirsiniz. Fitoterapi yani bitki bilimi uzmanları, lavantanın iyileştirici özelliğinden dolayı kullanımı tavsiye ediyor. Aktarlardan temin edebilirsiniz.

Sıkça nemlendirici krem sürüp tahrişi hafifletin!

Cildinizi rahatlatmak ve tahrişi hafifletmek için nemlendirici krem sürün. Özellikle, aloe vera özlü kremler iyi bir çözüm olacaktır. Ilık duş sonrası, tüm vücudunuzda sürebilir ve tepeden tırnağa bakım yapabilirsiniz.

Buz küpleriyle masaj yapıp acıyı azaltın!

Genital bölge veya farklı bir yerde acı, kaşıntı varsa bunu azaltmak için buz küpü uygulaması yapabilirsiniz. Yalnız, doğrudan buzu cildinize değdirmeyin; yanmasına sebep olabilir. Buzları bir poşete doldurup ağzını bağlayın ve tahriş olan bölgede dayanabileceğiniz kadar tutun.

Jilet kullanmanın püf noktalarını öğrenin!

Tüylerinizi jiletle aldıktan sonra tahriş olmaması için en başından tedbirli olmalısınız. Örneğin, tüylerinizi alacağınız bölgeye bebe yağı sürün. Ardından jilet uygulayın. Göreceksiniz, bu şekilde hem cildiniz korunacak hem de ağdayla alınmış gibi pürüzsüz olacaktır. Ayrıca, istenmeyen tüylerden kurtulma işlemi bittikten sonra cildinizi ılık suyla durulayın, pudra veya nemlendirici sürün.

♥  ♥