Şunun için etiket arşivi: sağlık haberi

Strep A virüsü İngiltere’de görülmeye başlayan ve küresel bir sorun olmasından korkulan enfeksiyon hastalığı giderek yaygınlaşmaya başladı. Toplamda 11 çocuğun yaşamının yitirilmesine sebep olan Strep A bakterisi ise merak konusu oldu. Peki Strep A nedir? Strep A belirtileri nelerdir?

Son dönemlerin sıklıkla araştırılan ve çocuklarda görülme olasılığının arttığı strep A virüsü merak konusu oldu. İngiltere’de duyulmaya başlayan ve panik eden salgın hakkında güncel bilgiler gelmeye devam ediyor. Ciltte veya boğazda yaygın olarak görülmeye başlayan bakteriler; boğaz ağrısı, yumuşak doku enfeksiyonları olarak kendini göstermektedir. Esas olarak küçük çocukları etkilese de bebek ve yaşlılarda da gözükmektedir. Herkesin etkilendiği strep A enfeksiyonu ne tür hastalıklara neden olduğu ve enfeksiyonunun nasıl önleneceği merak konusu oldu. Peki Strep A nedir? Strep A enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?

Strep a nedir belirtileri nelerdir

STREP A NEDİR?

Boğazın arka bölümlerini etkileyen bakteriyel bir enfeksiyon olan strep “A grubu Streptokok” (GAS) olarak bilinmektedir. Belirli dönemlerde yoğun olarak görülmeye başlayan strep boğaz vakalarının çoğu küçük çocuklarda görülürken yetişkinlerde enfekte olma durumu görülmektedir. Strep bakterisi bir kişiye yakından, dolaylı ya da temas yoluyla geçmektedir. Vücuda giren strep bakterisi ilk öncelik olarak boğaz kısımlarının arkasını etkileyerek boğazdaki bademcikleri enfekte eder ve iltihaplanmaya yol açar. Öksürük, hapşırma gibi esnalarda küçük hava damlacıklarının etrafa yayılmasıyla bakteri dışarıya atılır. Bu nedenle strep hastalığı oldukça bulaşıcı bir hastalıktır.

strep a çocuklarda görülme olasılığı yüksek

STREP A BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bakteriler ilk olarak boğazda görülmeye başlanır. Cilt üzerinde de belirtiler gösteren strep a bakterisini herhangi bir belirti göstermeden de taşıyabilirler. Hastalığın vücutta göstermeye başladığı semptomlar ise şunları içerir:

  • Boğaz ağrısı
  • Ağrılı yutkunma
  • Baş ağrısı
  • Vücudun diğer bölümlerinde meydana gelen dökülme
  • Kusma ya da mide bulantısı
  • Ateşlenme
  • Bademcilerin kızarması ve şişmesinin meydana gelmesi
  • Kas ağrıları
  • Yorgunluk
  • Ciltte meydana gelen kırmızı benekler ve yaralar 

Boğaz ağrısı ve kızarıklık strep a nın belirtileri

Karaciğer yetmezliği oldukça önemli ve tedavisi ihmal edilmemesi gereken hastalıktır. Semptomların ortaya çıkışı hastalığın ilerlemesi ile paralellik göstermektedir. Yaş sınırlaması olmayan hastalık çocuklarda, bebeklerde dahi görülebilir. Peki karaciğer yetmezliği belirtileri nelerdir? Tanısı ve tedavisi nasıl yapılır?

Karaciğer yetmezliği, bulguları daha çok dramatize şeklinde seyreder. Bulantı, kusma, baş ağrısı, uykuya meyil ön planda çıkar. Semptomların ortaya çıkışı hastalığın ilerlemesi ile paralellik göstermektedir. Yetmezlik kısa bir zaman diliminde ortaya çıkabilir. Alkol tüketimi, hepatit B-C gibi enfeksiyonlar uzun süre içerisinde karaciğer yetmezliğini geliştirebilir. Her hastalıkta olduğu gibi Karaciğer yetmezliğinde de erken teşhis oldukça önemlidir. Erken teşhis ve doğru tedavi ile karaciğer yetmezliğinin önüne geçilebilir. Karaciğer yetmezliğinin ileri safhalarında ya da uyumsuzluk durumunda karaciğer nakli gerekebilir. Karaciğer yetmezliği bazı durumlarda son evrelerine kadar belirti göstermeyebilir. Bu sebeple riskli hastaların alkol tüketimi sağlayanların düzenli kontrol yapmaları önerilir.

KARACİĞER YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Mide bulantısı
  • Yorgunluk
  • İshal
  • Kaşıntı
  • Kilo kaybı
  • Baş ağrısı
  • Kusma

Diğer yandan hastalık ilerlediğinde;

  • Sarılık
  • Kanama
  • Zihinsel durumdaki değişiklikler
  • Hareket problemlerinin meydana gelmesi 
  • Son dönemde ise şuur kaybına kadar ilerleyebilmektedir.

Bu belirtiler başka hastalıklarda da görüldüğü için karaciğer yetmezliği teşhisi koymak zor olabilir. Bazı durumlarda ise karaciğer yetmezliği bir belirti vermez. Bunun için insanların düzenli olarak testlerini yaptırmaları önemlidir.

TANISI VE TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Laboratuvar çalışmaları ya da fizik muayene, karaciğer probleminin belirtileri olup olmadığını söyleyebilir. Karaciğer yetmezliği durumu buna neden olan şeye bağlı olarak tedavi uygulanır. Bazı nedenler karaciğer yetmezliğine ilaç isterken bazı durumlarda tedavi nakle ihtiyaç duyabilir.

KARACİĞER KENDİNİ SAĞLIKLI ORGANA DÖNÜŞTÜRÜYOR

Göstermiş olduğu belirtiler için tedavi görülse de, karaciğer yetmezliği için kendi kendine iyileşme gösterebilecek bazı hastalar vardı. Karaciğer yetmezliği durumuna virüsün neden olduğu birçok hasta kendi kendine iyileşir. Karaciğerler kendini sağlıklı bir organa dönüştürebiliyor.

Kalp hastalığı, kalpte oluşan ani rahatsızlıklar nedeniyle kalbi etkileyen herhangi bir bozukluğun meydana gelme durumudur. Dünyanın en çok korkulan ve tedirgin eden kalp hastalığı aynı zamanda ölümlerin en büyük nedenlerinden biridir. Peki sonucunun ölüme götürdüğü kalp hastalığını önceden sorun olduğunu nasıl anlarız? İşte kalbin bittiğini gösteren bu tehlikelere dikkat…

Kalp hastalığı ya da kalbinizde oluşacak herhangi bir sorun beklenmedik bir şekilde vücuda sinyal verebilir. Bazen kalbi besleyen damarlarda oluşan hasarlar ya da kalbin bazı bölümlerinde oluşan küçük aksaklıklar hayatınızı nasıl yaşayacağınızı belirler. Oluşturduğu ciddi hasarlar nedeniyle erken teşhis oldukça önemlidir. Her yıl neredeyse 20 milyonu aşan ve ölümlere sebep olan kalp hastalığı toplumsal bir sorun haline geldi. Göğüs ağrıları, diş eti hastalığı, ağız kokusu gibi durumlar kalbin durumu ile ilgili belirtiler gösteriyor olabilir. Çoğu kişiyi endişeye düşüren bu belirtiler birçok kişi tarafından “Kalp ağrısı nasıl anlaşılır?” gibi sorular sorulmaya başlandı. Nedeni ne olursa olsun vücudumuzda belirti veren tüm ağrılar ve değişimler ciddiye alınmalı, en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Peki bu belirtiler nelerdir? İşte detaylar…

AYAKLARINIZ KALP RAHATSIZLIKLARININ BELİRTİSİ OLABİLİR!

Ayaklarınızda ya da ayak bileklerinizde meydana gelen rahatsızlıklar, çukurlaşmış deri gibi değişiklikler sağlığınızın yolunda gitmediğinin göstergesi olabilir. Kalp sorunlarının belirtilerine dikkat etmek sağlık açısından son derece önemlidir.

kalp hastalığında bu belirtilere dikkat

ÇENE AĞRISI

Çenede meydana gelen her ağrı, diş ve ağız sorunları olarak bilinmesine rağmen, çenelerde oluşan ağrının başka önemli nedenlere de sebep olduğu uzmanlar tarafından söylenmektedir. Ağız ya da çene bölgesinde zonklama, uyuşukluk gibi durumların hissedilmesi yansıyan ağrı durumundadır. Bu sinyaller dikkate alınmalı özellikle çenenin sol kısmında meydana gelen ağrı kalp krizinin önemli belirtileri arasında gösterilmektedir.

Çene ağrısı hangi hastalığın belirtisi

AŞIRI TERLEME

Spor, aktivite ya da egzersiz gibi durumlar sırasında normalden fazla terleme belirtileri veriyorsa kalp hastalığı sorunu ile karşı karşıya olabilirsiniz. Çeşitli kalp problemlerinden biri olan terleme bazı kişilerde aşırı düzensiz ve soğuk terleme olarak meydana gelmektedir.

aşırı terleme kalp sorunu belirtisi olabilir

GÖĞÜS AĞRISI

 Göğüs ağıları, kalp krizinin ya da kalpte oluşacak herhangi bir aksaklığın temel sorunları arasında bilinmektedir. Göğüste oluşacak ağrılar uzmanların aktarımına göre; Göğüs duvarının ardından keskin bir histen donuk bir ağrıya kadar künt bir ağrının meydana gelmesidir. Sol kola, boyuna, sırta ve çeneye kadar yayılabilir. Fakat bazı hastalarda bu durum göğüs ağrısı gibi değil , nefes darlığı veya yorgunluk şeklinde de gözükebilir. 

göğüs ağrılarına dikkat

Çocukların yemek seçmesi bütün ebeveynlerin en büyük sorunudur. Peki uzmanların bu sorunu çözdüğünü söylesek. Sadece yemek yerken seçici davranan çocuklar için sürpriz bir yöntem bulundu. Yapılan son araştırmaya göre yemek seçenlerin, tabağın renginden bile etkilendiği ortaya konuldu. İşte bulguların devamı haberin detaylarında…

Beslenme; sağlığımızı korumak için önemli bir durumdur. Yediğimiz besinlerin koku ve yapısının özellikle yemek seçimine dikkat eden kişilerde tat algısını etkilediği bilinmektedir. 70’den 70 bir sorun olan seçme problemi özellikle çocuklarda daha baskındır.  Çocuklar ilk dünyaya geldiklerinden itibaren anne sütü ile beslenmektedir. Yaş aldıkça farklı besinlere ihtiyaç duyan çocuklar, gelişim dönemi açısından ek gıda takviyesine başlar. Bu süreçte oluşan yemek seçme problemi, ebeveynlerin en çok şikayet ettikleri durum arasında yer almaktadır. Portsmouth Üniversitesi’nden bir grup bilim insanının yürüttüğü çalışma yemek seçme konusunda tabağın renginin tat algısını değiştirdiği yönde yeni bulgular ortaya koydu.

yemek seçme problemi

50 DENEK KULLANILDI!

Yapılan araştırmalar sonucunda 50 kadar denek bir araya geldiği ve gıda neofobisini düzeyleri ölçüldü. Yemek seçen ve seçmeyen olarak iki gruba ayrılan deneklere kırmızı, beyaz ve mavi renkteki tabaklarla atıştırmalıklar verildi. Deney sonucunda veriler ortaya konuldu. Yemek seçen grupta kase renginin atıştırmalıkların tuzluluk algısını ve beğeniyi değiştirdiğini, diğerlerinde ise benzer bir etki yaratmadığı bilim insanları tarafından açıklandı. Yemek seçme alışkanlığı olan kişiler kırmızı ve mavi kasedeki atıştırmalıkları beyaz kasedekine göre daha tuzlu olarak değerlendirirken, kırmızı kasede servis edilen atıştırmalığı en düşük düzeyde beğendi.

Bilim insanları açıkladı yemek seçme problemine renkli tabaklar iyi geliyor

YEMEK SEÇME SORUNU HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIYOR!

Bilim insanlarının yapmış olduğu açıklamalar sonucu yemek seçme davranışı gösteren insanlar kısıtlı beslenme oldukları için bazı hastalıklara kolaylıkla yakalandığını ortaya koydu. Uzmanlar, kalp-damar hastalıkları, kemik, diş çürüklerinde artış gibi hastalıkların yetersiz beslenme sonucu görülebildiğinin üzerinde durdu. Yemek seçenler kişiler sosyal açıdan da kendilerini baskı altında hissedip strese girdikleri ve ruhsal sıkıntı yaşadıkları ileri sürülüyor.

yemek seçme sorunu hastalıklara davetiye çıkarıyor

UYGUN RENKTEKİ TABAKLARLA YEMEK SEÇİMİNİ AZALTABİLİRSİNİZ

Seçtiğimiz besinlerin ruhsal ve fiziksel olarak birçok getirisi görülmektedir. Kişiye hazırlanan özel yemekler, önemli besinlerden yeterli vitaminleri alamama durumu yaşanmaktadır. Uzmanların yemek seçenler içi tarafında alternatif yönler araştırıyor. Food Quality and Preference dergisinde yar alan çalışma alanında bir ilke imza attığı düşünülüyor. Yemek seçen insanlar için acı olarak algılanan sebzeleri daha fazla yemeye yönlendirmek için bunlar tatlılık algısını artırdığı bilinen renkte bir tabakta sunulmasının kişiyi daha verimli yemesini sağladığı bilim insanları tarafından ortaya konuldu.

yemek seçme insanı sosyal ve psikolojik anlamda etkiliyor

Farenjit, yutak ve boğazda oluşan iltihaplanmaya verilen bir çeşit hastalıktır. Son dönemlerde hava şartlarının değişmesi ve oluşan salgınlar, farenjit hastalığını tetiklemektedir. Günlük yaşam standartlarını etkileyen ve öksürük yapan farenjit vatandaşlar tarafından son zamanlarda sıkça aratılmaya başlandı. Peki Farenjit nasıl geçer, Sirke farenjite iyi gelir mi?

Yaygın olarak farenjit halk arasında boğaz ağrısı olarak biliniyor. Boğaz kısmının iltihaplanması sonucu; ağrı, yutkunmada zorluk, gıcık, boğazda takılma gibi durumlar yaşana biliyor. 2 kısım da incelenen farenjit hastalığı, yeni yeni semptomları gözüküyorsa ve şiddetliyse bu durum “akut farenjit” olarak tanımlanır. Ancak uzun süreli bir rahatsızlık meydana geliyor ve çok şiddetli geçiyorsa bu duruma da “kronik farenjit” adı verilir. Günlük yaşam standartlarını etkileyen ve öksürük yapan farenjit vatandaşlar tarafından son zamanlarda sıkça arama motorunda “Farenjit nasıl geçer?”, “Farenjit bulaşıcı mı?” gibi sorular yazılmaya başlandı. İşte farenjit hastalığı hakkında bilinmesi gerekenler…

Farenjit bulaşıcı mı? Farenjit nasıl geçer? Sirke farenjite iyi gelir mi?

FARENJİT BELİRTİLERİ NELERDİR?

Farenjit boğaz ağrısına neden olan bir çeşit iltihaplanmadır. Bu nedenle farenjit bir çeşit semptomdur. Enfeksiyonun bulunduğu bölgelerde farklı semptomlar gösterilebilir. Farenjitin kuluçka süresi 2 ila 5 gündür. En yaygın belirtisi ise boğazda yanma ve kaşınmadır. Diğer belirtileri ise şu şekilde sıralana bilir:

  • Kuru, cızırtılı boğaz
  • Yutkunma anında boğazda oluşan ağrı
  • Konuşma esnasında meydana gelen ağrı
  • Halsizlik
  • Öksürük

farenjit belirtileri nelerdir

FARENJİT BULAŞICI MIDIR?

Farenjit virüs ya da bakteri kaynaklı bulaşma özelliği gösterir. Bulaşma özelliği gösterdiği bakteriler boğazda yaşama eğilimi gösteren mikroplar olduğu için farenjit bulaşıcı bir hastalıktır. Şu etkenler farenjitin bulaşmasında etkilidir:

  1. Farenjit hastalığı taşıyan birisi öksürük esnasında ve hapşırmada, havaya yayılan minik tanecikleri soluyan kişi farenjit olabilir.
  2. Bakterilerin ve mikropların bulunduğu kirli yerlere dokunduktan sonra temizlenmeden elin yüze ya da ağza götürülmesi farenjite yakalanma olasılığını artırır.
  3. Kontamine yiyecekler yani mutfağa getirilmeden önce yapım aşamasında zararlı maddelere bulaşan besinlerde faranjit riskini artırmaktadır.

farenjit hastalığı bulaşıcımıdır

FARENJİT HASTALARI NELERE DİKKAT ETMELİ

  • Farenjit hastalığına yakalanmış ve semptomların gözükmeye başladığı kişiler şu sıralanan maddelere dikkat etmelidir.
  • Boğaz ağrısının şiddetli görüldüğü farenjit hastaları, boğazı tahriş edecek çok sıcak ya da soğuk yiyecekler yemekten kaçınmalıdır.
  • Her hastalıkta olduğu gibi farenjit hastalığında da bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeli ve sağlıklı beslenmeliyiz.
  • Sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalınacak yerlerden kaçınılmalıdır.
  • Yüksek sesle konuşmak farenjite sebep olan etkenler arasında yer almaktadır.
  • Boğazda oluşan kuruluk, ağrı nedeniyle yatmadan önce bir bardak ılık su tüketilmesi gereklidir.

farenjit hastalığı hakkında bilgi

SİRKE FARENJİTE İYİ GELİR Mİ?

faydaları saymakla bitmeyen ve hemen hemen her hastalıkta önemli kalkan görevi gören sirke farenjit hastalığının da bir numaralı doğal çözümüdür. Virüslerin önlenmesini sağlayarak bağışıklık sistemini güçlendiren elma sirkesi, gargara yöntemiyle farenjite iyi gelmektedir. 1 su bardağı suya ekleyeceğiniz 3 çorba kaşığı elma sirkesi boğaz rahatsızlığınıza iyi gelecektir. Boğazdaki mikrobu kırmaya yardımcı olacak bu kür günde 3 kez gargara yapılması uzmanlar tarafından önerilmektedir.

farenjit hastalığına sirke iyi gelir mi

Dünya Sağlık Örgütü’nün tespitlerine göre; Diş ve diş eti rahatsızlıkları, yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeniyle en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlamaktadır. Bilimsel diş hekimliği eğitiminin 22 Kasım 1908 tarihinde başlaması nedeniyle bu tarih ülkemizde “Diş Hekimliği Günü” olarak kabul edilmiştir. Peki dişler neden çürür ve önlemek için neler yapmalıyız?

Bilimsel diş hekimliği eğitiminin 22 Kasım 1908 tarihinde başlaması nedeniyle bu tarih ülkemizde “Diş Hekimliği Günü” olarak kabul edilmiştir. Her yıl 22 Kasım`ı da içine alan hafta “Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” adı altında kutlanmaktadır. Atlas Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Medicine Hospital Diş Hekimi Sozdar Başkan, 21-27 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla toplumu bilinçlendirmeye yönelik uyarılarda bulundu. Diş Hekimi Sozdar Başkan, “ağız ve diş sağlığı; genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır” dedi. Diş çürükleri ve önlemleri için bilgi dolu aktarımlar yaptı.

“EN SIK GÖRÜL SAĞLIK SORUNU ARASINDA”

Diş Hekimi Sozdar, “Ağız ve diş hastalıkları dünyanın hemen tüm bölgelerinde en sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Yaşam kalitesi açısından önemli kayıplara yol açan ağız ve diş hastalıklarının; şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, büyüme-gelişme geriliği, erken doğum gibi birçok sağlık sorununun gelişmesinde rol oynadığını gösteren kanıtların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle ağız diş sağlığı problemlerinin açığa çıkmadan önce koruyucu önlemlerle engellenmeleri, hastalıklar açığa çıktığında ise hızlıca tedavi edilmeleri gerekir” dedi.

Diş rahatsızlığına şöyle devam eden Sodar, “Ne yazık ki diş hekimine gitme sıklığı düşük oldukça, kronik ve yıkıcı özellikte olan ağız-diş sorunlarında tedavi genellikle hastalığın çok ilerlediği bir dönemde gerçekleşir. Tedavideki gecikme ise ağız diş sağlığı ve genel sağlığı bozarken ayrıca sağlığa ayrılan bütçenin de katlanarak artmasına neden olmaktadır. Ağız ve diş sağlığı; genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tespitlerine göre;  
Diş ve diş eti rahatsızlıkları yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeni ile insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlamaktadır.” ifadelerine yer verdi

DİŞ VE DİŞ ETİ HASTALIKLARINA DİKKAT

5-17 yaş grubu çocuklarda büyüme yetersizliğine, Hamilelerde 8 kat daha fazla düşük ağırlıklı doğumlara,39-69 yaş grubunda 7 kat daha fazla kalp hastalığına neden olmaktadır. Peki diş sağlığımızı ve bununla birlikte genel sağlığımızı korumak için ne yapmalıyız? “Diş sağlımız için nasıl beslenmeliyiz?” Sorusu ilk aklımıza gelen soru. Diş sağlığı için zararlı olarak nitelendirilen gıda maddeleri şekerli ve asitli gıdalar ile dişler üzerine yapışıp kalan, kolay temizlenemeyen maddelerdir. Bunları tamamen kesmek değil ancak belirli bir düzen içinde tüketmek diş çürüğünün önlenmesi için gereklidir.
 
 
DİŞ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLEN BESLENME ŞEKLİ NELERDİR?
  • Şekerli, yapışkan ya da asitli gıdalar üç ana öğün içinde tüketilmelidir.
  • Öğün aralarında elma, havuç gibi sert dişleri temizleyip dişetine masaj yapacak gıdalar yenmelidir.
  • Şekerli, yapışkan gıda yendikten sonra dişlerin fırçalanması mümkün değilse ağız su ile çalkalanmalı ya da bir bardak su içilmelidir.
  • Yine şekerli gıda yendikten sonra ağza atılacak bir parça peynir şekerin çürük önleyici etkisini gidermek açısından son derece önemlidir.
  • Diş dostu olarak kabul edilen gıda maddelerinin başında proteinler gelir. Vücudumuzun temel yapı taşını oluşturan bu maddeler hem dişlerin gelişimi sırasında hem de dişler sürdükten sonra diş sağlığı açısından da mutlaka tüketilmesi gereken gıda maddeleridir.
  • Yüksek protein içeriğinin yanı sıra diş sağlığındaki önemi açısından peynir özellikle şekerli gıda tüketimi sonrası şiddetle tavsiye edilen bir besindir.
  • Yer fıstığı da içeriğindeki fosfat nedeniyle çerez türü yiyecekler arasında diş dostu olarak nitelendirilen bir besindir.
  • Rafine edilmemiş hububat (beyaz undan yapılmış ekmek yerine kepekli esmer ekmek) diş sağlığı açısından tercih edilmelidir.

DİŞ NEDEN ÇÜRÜR VE ÖNLEMENİN YOLLARI NELERDİR

Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve diş hekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.

  • Özellikle sabah kahvaltılarından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipinin kullanılması gereklidir.
  • Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. 
  • Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir. 
  • Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. 
  • Sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.

Volkanik kayaçların camsı yapısını kaybetmesiyle birlikte oluşan bentonit; saç ve cilt bakım maddelerinin ham maddesini oluşturmaktadır. Doğal bir kil olan bentonit’in birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Son zamanlarda sıkça araştırılan bentonit nedir? Bentonitin zararları nelerdir? Bentonit kili hakkında merak edilen tüm bilgiler haberimizde…

Farklı amaçlarda kullanıma uygun ve doğal bir kil olan bentonit, yumuşak, gözenekli yapısı dolayısıyla kolayca şekil verilmektedir. Bilimsel olarak camsal magmatik kayaçların, genellikle volkanik kül ve küflerin kimyasal ayrışmasına bağlı olarak kristalleşmesi yani devitrifikasyonu sonucu olmuştur. Türkiye’de Tokat Reşadiye, Gelibolu Yarımadası, Eskişehir, Ankara gibi bölgelerde bulunmaktadır. Bir kil çeşidi olan bentonit, bir çok alanda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Son dönemde sıkça adını duyum arattığımın bentonit kili hakkında merak edilen tüm haberleri yazımızda derledik. Peki bentonit zararları nelerdir? Bentonit hastalığa iyi gelir mi?

bentonit kili nedir

BENTONİT NEDEN KULLANILIR?

Bentonit kilinin içerisinde barındırdığı elektromanyetik negatif yükler bulunduran kil, vücuttan toksinleri atmasında yardımcı olmaktadır. Probiyotiklerin gelişmesinde ve hücrelerin rahatlamasında önemli görev üstlenmektedir. Ayrıcı bentonit kili pH seviyesinin dengelenmesine katkı sağlamaktadır. Ağız yoluyla alınan bentonit ise vücuttaki zararlı maddelerin bağırsaklardan kan dolaşımına karışmasına engel olmaktadır. Diş ve diş eti gibi ya da bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de kalkan görevi görmektedir.

bentonit cilde faydaları

BENTONİT KİLİNİN ZARARLARI NELERDİR?

Kullandığımız ürünler her insanda farklı reaksiyonlar göstermektedir. Bu nedenle kullanılan her ürün farklı reaksiyon gösterdiği zaman bir doktora başvurulması gerekir. Peki bentonit kilinin zararları nelerdir?

  • Bentonit su çeken bir madde olduğundan dolayı kabızlık sorunu ile karşı karşıya bırakabilir
  • Kullanılan ilaçlarla birlikte farklı reaksiyonlara sebep olabilir.
  • Tuvalete daha sık gitmeye sebep olabilir.

bentonit nerelerde kullanılır

BENTONİT KİLİNİN FAYDALARI NELERDİR?

  • Cildi antibakteriyel özelliği sayesinde kirlerden arındırır ve rahatlatır
  • Cildin yenilenmesinde katkı sağlar 
  • Bağışıklık siteminin güçleşmesinde öncü rol oynar
  • Vücudun iyileşmesinde ve ph düzeyinin doğru seviyede kalmasına yardımcı olur
  • Dişlerin beyaz gözükmesinde yardımcı olur
  • Dolgun ve sağlıklı saçlar için yardımcı olur

bentonitin zararları nelerdir

BENTONİT KİLİ NERELERDE KULLANILIR?

Bentonit kil haricinde, diş macunu, kil lapası, saç maskesi ve kil banyosu şeklinde birçok alanda kullanılmaktadır. Bölgesel olarak uygulandığında ise patojenlere tutunarak bölgesel temizliği sağlamaktadır. Kalsiyum ve magnezyum içerdiği için diş konusunda oldukça fayda sağlamaktadır. Birçok alanda yaygın olarak kullanılan bentonit kili, döküm kumu, kedi kumu, ilaç sanayisi, boya sanayisi gibi alanlarda da kullanılmaktadır.

bentonit nedir

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, “fil hastalığı” olarak da bilinen lenf ödem hakkında “Olgularla Lenf Ödem 4” adlı bir webinar düzenledi. Webinarda hastalığın türleri, teşhisi, tedavisi ve tedavi sonrası korunma yöntemleri; seçilmiş hasta öyküleri üzerinden detaylı bir şekilde değerlendirildi.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ile Sürekli Eğitim Merkezi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği “Olgularla Lenf Ödem 4” webinarında, halk arasında “fil hastalığı” olarak da bilinen lenf ödem hakkında bilinmesi gereken tüm konular ele alındı. Çevrim içi ortamda düzenlenen webinarda lenf ödemin tanımı, primer (birincil) ve sekonder (ikincil) lenf ödem, tedavi yöntemleri ve tedavi sonrası korunma yolları gibi konular konuşuldu, fizyoterapistler tarafından vaka öykülerinin de anlatıldığı sunumlar yapıldı.
 
 
 
LENF ÖDEM TÜRLERİ
 
Prof. Dr. Teoman Aydın’ın açış konuşmasının ardından Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Yaşar, İlk olarak Fizyoterapist İldeniz Yalnız, “Primer Lenf Ödem” başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Lenf ödemin primer (birincil) ve sekonder (ikincil) lenf ödem olmak üzere iki kısımda incelendiğini kaydeden Yalnız, “Primer Lenf Ödem genelde doğuştan ya da genetik sebeplerle, Sekonder Lenf Ödem ise daha sonra çevresel veya altta yatan başka problemler nedeniyle gelişir” diye konuştu. Çocuklukta görülen lenf ödem vakalarının çoğunun primer (birincil) lenf ödem olduğunu kaydeden Yalnız, lenf sisteminin anne karnında gelişimi sürecinde yaşanan aksaklıkların da lenf ödeme sebep olabileceğini söyledi. Lenf ödemin doğuştan ve genetik yatkınlık sebebiyle de görülebileceğinin altını çizen Yalnız, ardından primer lenf ödem teşhisi konan 10 yaşındaki bir çocuk hastanın teşhis ve tedavi sürecini anlattı.
 
 
 
MEME KANSERİ SONRASI LENF ÖDEM
 
İkinci sunum ise Fizyoterapist Serra Ündil tarafından, “Üst Ekstremitelerde Lenf Ödem” başlığıyla gerçekleştirdi. Sunumda ağırlıklı olarak meme kanseri tedavisi sonrası gelişen lenf ödem konusunu değerlendiren Ündil, literatürde “mastektomi” olarak geçen meme ameliyatı geçiren hastaların yüzde 15 ila 20’sinde ameliyat sonrası lenf ödem gözlendiğini söyledi. Bunun en önemli sebebinin mastektomi sırasında koltukaltındaki bazı lenf bezlerinin alınmasıyla lenf akış sisteminin dengesinin bozulması olduğunu ifade eden Ündil, ameliyat sonrası kanser tedavisi için alınan kemoterapi ve rayoterapi seanslarının da lenf ödem riskinin artmasına sebep olduğunu ifade etti. Lenf ödem belirtilerini “Lenf ödem gelişen kolda şişlik, ağrı, ağırlık hissi, hareket kısıtlanması ve zaman zaman enfeksiyon” olarak sıralayan Ündil, daha sonra mastektomi ameliyatı sonrası lenf ödem gözlenen ve düşme öyküsü de bulunan 53 yaşındaki bir hastanın teşhis ve tedavi sürecini anlatarak sunumunu tamamladı.
 
 
 

ALT BÖLGEDE LENF ÖDEM

Üçüncü sunumu “Alt Ekstremitede Lenf Ödem” başlığıyla gerçekleştiren Fizyoterapist Venhar Hilal Baş, lenf ödem vakalarının yüze 80’inin “alt ekstremite” olarak adlandırılan, vücudun alt bölgesinde, bacaklar ve ayak parmaklarında gözlendiğini ifade etti. Kadın hastalarda erkeklere oranla daha sık lenf ödem vakası gözlendiğini kaydeden Baş, daha sonra sağ ve sol bacağında sekonder lenf ödem gelişen, atak ve kaza geçirmesine rağmen sağlık kuruluşuna başvurmayan, yanlış tedaviler gören ve tedavisini ihmal eden 36 yaşındaki bir kadın hastanın teşhis ve tedavi yöntemlerini anlattığı vaka sunumuyla sözlerini tamamladı.

TEDAVİ SONRASI KORUNMA
 
Son olarak lenf ödem tedavisi görerek iyileşen hastaların nüks (tekrar etme) veya benzeri problemlerin gelişmesi riskinden nasıl korunulması gerektiğini anlattığı “Lenf Ödemden Korunma Fazı” sunumunu gerçekleştiren Fizyoterapist Merve Gürdamar, sunumunda “Hasta, lenf ödem tedavisi gören uzvu hangisiyse, kol, bacak, ya da gövde, o bölgeyi bundan sonraki yaşamında özenle korumak durumundadır. Aşırı sıcak ve aşırı soğuktan korunması gereken bölge nedeniyle deniz tatili, solaryum ve sıcak/soğuk torba uygulamalarından kaçınılmalıdır. Kozmetik ürünlerin kullanılmasında dikkatli ve özenli davranılması gerekir. Özellikle manikür ve pedikür gibi işlemlerden muhakkak sakınılmalıdır. Dövme ve piercing gibi uygulamalar yapılmamalıdır. Kişisel hijyen ve temizliğe azami derecede özen gösterilmelidir” ifadelerini kullandı.
Hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyen lenf ödem hastalığının türleri, teşhisi, tedavisi ve tedavi sonrası sürecinin öğrenilmesi ve kamuoyuna aktarılması amacını taşıyan etkinlik, değerlendirme ve soru-cevap bölümüyle sona erdi.
 
 

Kemik kırılmasından sonra hasar alan damarların aniden etkisiz hale gelmesi ile ortaya çıkan ve nadir yaşanan hastalıklardan biri olan embolinin ne olduğunu biliyor musunuz? Peki embolinin belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? İşte emboliye dair bilinmesi gerekenler bu yazımızda…

Emboli, kan yoluyla taşınarak damarların tıkanmasına neden olur. Genellikle bacak ve kollarda görülen bu rahatsızlık çok şiddetli bir şekilde ağrı, sancı ve tıkanıklığın meydana geldiği bölgede renk solgunluğuna yol açar. Teşhisin ve erken tedavinin çok önemli olduğu emboli, doku kanlanması olan bölgeye mekanik müdahale edilmediği taktirde o bölgedeki organın kesilmesine kadar ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Beyin ve akciğerde de görülen emboliler, ölüm ve felce kadar götürmektedir.

emboli nedir beyindeki emboli neye sebep olur

EMBOLİ NEDİR?

Vücuttaki arter damarlarının ani darbe alması sonucu kullanılmaz hale gelir. Bu da kan birikmesine ve damar içerisinde pıhtılaşmaya neden olur. Kandaki oksijen de böylece dengesiz bir hal alır. İlerleyen süreçte zamanla organlar oksijensizlikten deforme olur. Bu durum vücudun bütün bölümleri olan beyin, akciğer ve karaciğerin hasara uğraması sonucu da  yaşanabilir. Genellikle travmatik yaralanmalardan bir kaç gün sonra kendini gösterir. Bazı bilim dallarında yağ embolisi sendromu da denir. 

emboli belirtileri nelerdir

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bu hastalık da diğer hastalıklara benzer belirtiler gösterir. Yorgunluk, baş ağrısı, mide kramplarının yanı sıra kemik ve eklem ağrılarında artış yaşanır. Vücutta oksijen almadığından yüksek ateşle durum daha ciddi hale gelir. Bu da vücuttaki dengesizliğine ve beynin en son kendini iptal etmesine kadar gider. Uzmanlar genellikle bu durumu 40 yaş ve üstü kişilerin sıklıkla yaşadığını vurgular. Nedeni ise vücudun yaşlanma belirtilerine karşı kendini savunamamasından kaynaklanıyor.

emboli

TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Erken teşhis oldukça önemlidir. Aksi halde kişi komaya girer. Kanın pıhtılaşması için ilaç tedavisine başlanılır. Vücut uzun sür hareketsiz kalarak damarların eski seyrine dönmesi sağlanır. Bazı uzmanlar oksijen yetersizliğinden dolayı beynin hasar alasını engellemek için bile hastanın yoğun bakıma alır

İnsan vücudunda emboli belitisi

Kemik kırılmasından sonra hasar alan damarların aniden etkisiz hale gelmesi ile ortaya çıkan ve nadir yaşanan hastalıklardan biri olan embolinin ne olduğunu biliyor musunuz? Peki embolinin belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? İşte emboliye dair bilinmesi gerekenler bu yazımızda…

Emboli, kan yoluyla taşınarak damarların tıkanmasına neden olur. Genellikle bacak ve kollarda görünen bu rahatsızlık çok şiddetli bir şekilde ağrı, sancı ve tıkanıklığın meydana geldiği bölgede renk solgunluğuna yol açar. Teşhisin ve erken tedavisinin çok önemli olduğu emboli, doku kanlanmasının olduğu bölgeye, mekanik müdahale edilmediği taktirde o bölgedeki organın kesilmesine kadar ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Beyin ve akciğerde de gözüken emboliler, ölüm ve felçe kadar götürmektedir.

emboli nedir beyindeki emboli neye sebep olur

EMBOLİ NEDİR?

Vücuttaki arter damarlarının ani darbe alması sonucu kullanılmaz hale gelir. Bu da kan birikmesine ve damar içerisinde pıhtılaşmaya neden olur. Kandaki oksijen de böylece dengesiz bir hal alır. İlerleyen süreçte zamanla organlar oksijensizlikten deforme olur. Bu durum vücudun bütün bölümleri olan beyin, akciğer ve karaciğerin hasara uğraması sonucu da  yaşanabilir. Genellikle travmatik yaralanmalardan bir kaç gün sonra kendini gösterir. Bazı bilim dallarında yağ embolisi sendromu da denir. 

emboli belirtileri nelerdir

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bu hastalıkta diğer hastalıklara benzer belirtiler gösterir. Yorgunluk, baş ağrısı, mide kramplarının yanı sıra kemik ve eklem ağrılarında artış yaşanır. Vücut oksijen almadığından yüksek ateşle durum daha ciddi hale gelir. Bu da vücuttaki dengesizliğine ve beynin en son kendini iptal etmesine kadar gider. Uzmanlar genellikle bu durumu 40 yaş ve sütü kişilerin sıklıkla yaşadığını vurgular. Nedeni ise vücudun yaşlanma belirtilerine karşı kendini savunamamasından kaynaklanıyor.

emboli

TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Erken teşhis oldukça önemlidir. Aksi halde kişi komaya girer. Kanın pıhtılaşması için ilaç tedavisine başlanılır. Vücut uzun sür hareketsiz kalarak damarların eski seyrine dönmesi sağlanır. Bazı uzmanlar oksijen yetersizliğinden dolayı beynin hasar alasını engellemek için bile hastanın yoğun bakıma alır

İnsan vücudunda emboli belitisi