C vitamini bakımından zengin olan kudret narı, bal ve zeytinyağı karıştırılıp tüketildiğinde insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlıyor. Sizler için tropik meyveler arasında en çok tüketilen kudret narı hakkında merak edilenleri derledik. Hücreleri yenilen kudret narı özellikle kanser tedavisinde olulu etkiler verdiği söyleniyor. Zeytinyağı ve bal ile tüketilebilir. Peki kudret narının faydaları nelerdir?
Bol su ve güneş sağlandığında saksıda bile yetişebilen kudret narı ilaç sanayisinde kullanılır. İlkbaharda büyüyen yaz aylarında ise meyve veren kudret narının öz suyunun tadı oldukça acıdır. Olgunlaşmadan tüketilmez. Kudret narı meyvesi mineral ve vitamin bakımından zengindir. İçeriğinde demir, kalsiyum, fosfor, B vitaminleri bulunur. Bazı araştırmalarda kadınların kısırlık tedavisinde doğal fayda sağladığı gözlemlenmiştir. Alternatif tıpta sıklıkla kullanılır. Bazı aktarlarda kudret narı, zeytin yağı ve balı karıştırıp satıyorlar. Bu karışım mide ve bağırsak sorunlarına iyi gelir. Kudret narının biraz acı tadı olduğundan bal ve zeytin yağı ile tüketilir. Ayrıca aktardan almak istemeyenler evde de hazırlayabilir. Kabakgiller ailesine ait kudret narının anavatanı Uzak Doğu ve Güney Amerika’dır. Ülkemizde özellikle Bursa ve Yalova’da seralarda özel koşullarda yetiştiriciliği yapılır.
KUDRET NARININ FAYDALARI NELERDİR?
– Sindirim hastalıklarının başında gelen kabızlık sindirilmeyen yemeklerin kalın bağırsakta birikmesi ile ortaya çıkar. Bu hastalık çok ciddiye alınmasa da ilerleyen zamanlarda önemli bağırsak sorunlarına neden olabilir. Uzmanlar günde bir kaşık kudret narı, bal ve zeytin karışımı tüketerek bağırsaklarda biriken besin atıklarının çözülmesine yardımcı olunur. Böylece kabızlık sorunu giderilmiş olur. Aynı zamanda bu karışım ülser, gastrit, kolit ve reflü gibi sorunlara da iyi gelir.
– Yapılan bazı araştırmalarda kudret narının vücutta tümöre dönüşme ihtimali olan hücrelerin sağlığını koruduğu tespit edilmiştir. Özellikle meme kanserindeki hücrelerde etkili olan kudret narının etkilerinden faydalanmak için düzenli tüketilmesi gerekir.
– Lutein ve Lycopnene maddeleri doğada bulunan en etkili antibiyotik etkiye sahiptir. Kudret narı bu iki madde bakımından oldukça zengindir. Antibiyotik vücut ağrıları içinde etkilidir.
– Eski insanlar yanık tedavisinde de kudret narını kullandıkları ve olumlu sonuçlar aldıkları biliniyor. Kudret narının meyvesinin çekirdeğini çıkartıp zeytin yağı ile ezip bir kavanoza koyun. Yanık esnasına hemen müdahale edebilirsiniz. Buzdolabında muhafaza ederek bir yıl boyunca kullanabilirsiniz.
– E vitamini ve protein bakımından zengin olan kudret narı bağışıklık sistemini güçlendirmede etkilidir. Vücuda besin, hava ve çevresel etkilerden dolayı giren virüslere karşı kalkan oluşturur. Hastalıklara yakalanma oranını düşürür.
– Antienflamatuvar etkisi sayesinde iltihabı yok eder. Kudret narı ve zeytinden hazırladığınız kremi aynı zamanda iltihap kapmış bölgelere de sürebilirsiniz.
– Kudret narı vücutta en fazla karaciğere fayda sağlar. Adeta karaciğerin yenilenmesinde ve temizlenmesinde destek olur. Bu sayede cilt hastalıklarına da iyi gelir. Vücuttaki yağ oranını azaltan kudret narı akne ve sivilce oluşumunu da önlemiş olur.
– Kandaki toksinleri de temizleyerek kan hücrelerini dengeler. Yapılan bir diğer araştırmada kudret narının kandaki şeker oranı açısından da etkili olduğu şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir meyve olduğu ortaya çıkarılmıştır.
KUDRET NARI ZEYTİNYAĞI VE BAL KARIŞIMI!
10 tane kudret narının çekirdeklerini çıkartıp geri kalan kısmını blendırdan geçirin içerisine bir su bardağı zeytinyağı ve bir su bardağı bal ekleyerek iyice karıştırın bir kavanoza koyup buzdolabında bekletin. Ertesi gün kullanmaya başlayın. Bu karışım vücuttaki toksinlerin atılmasında yardımcı olur. Aynı zamanda bağışıklık sistemini kuvvenlendirerek virüslerle başa çıkmalarını sağlar. Sindirim sisteminin fonksiyonlarını düzenletir. Stres ve yorgunluk gibi sağlık sorunlarını kolayca tedavi eder.
KUDRET NARININ ZARARI VAR MI?
Her besinde olduğu gibi kudret narı da aşırı ve bilinçsizce tüketildiğinde ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasına zemin hazırlar. Kandaki şeker açısından faydalı olan bu besin aşırı tüketildiğinde şekerin düşmesine ya da artmasına eden olabilir. Kan basıncını artırdığından adet dönemlerinde aşırı kanama ya yol açar. Bu nedenle gebe kalmak isteyen ya da hamile kadınların tüketmesi sakıncalı olabilir.
Süper besin oalrak bilinen keten tohumu 6000 yıldan fazladır insanoğlu tarafından sağlık amaçlı tüketilmektedir. İçeriğinde omega-3 yağ asidi ve E vitamini barındıran keten tohumu kısa sürede hücrelerin yenilenmesini destekler. Bu fayda da en çok cilt sağlığına yarar. Keten tohumu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Keten tohumunun faydaları nelerdir?
Eski çağlardan beridir Mısır ve Asya coğrafyasında yetiştirilen keten faydalı bir bitkidir. Ancak genellikle tohumu tüketilir. Keten tohumundan elde edilen yağ özellikle en antik faydalı yağlardan biridir. Hindistan’da alternatif tıpta yüzyıllardır kullanılır. İçeiğinde yüksek oranda antioksidan ve lif içerir. Vücut sağlığındaki fonksiyonel işlevde güçlü bir destek sağlayan keten tohumu sağlıklı bir yaşamın sırrının anahtarıdır. İçerdiği bileşeni mineral ve vitaminler sayesinde sağlıklı ve dirençli bir vücut sağlar. Bilimsel adı linum usitatissimum olan keten bitkisi yaklaşık 1 metreye kadar uzar. Tohumları kavun çekirdeğinin kızartılmış haline benzetilir. Ayrıca keten tohumu halk arasında genellikle kendir tohumuyla karıştırılır. Ancak tamamen farklı bitkilere ait tohumlardırlar. Kokusu olmayan keten tohumu ezilerek içeriğindeki yağ kullanılır. Yağ omega-3 yağ asidi ve E vitamini bakımından oldukça faydalıdır. Amerika Ulusal Kanser Enstitüsü’nün araştırmalarına göre keten tohumu kanser tedavisinde kullanılması gereken faydalı bitkilerden biri seçilmiştir. Bitki halinde çiçekleri mavidir. Keten tohumu üzerinde araştırmalar halen devam edilmektedir. Tohum çoğunlukla kozmetik fabrikalarında ham madde olarak kullanılır. Keten tohumu aynı zamanda lignanlar, antioksidanlar, lif, protein ve alfa-linolenik asit gibi maddeler barındırır.
KETEN TOHUMUNUN FAYDALARI NELERDİR?
– Yapılan araştırmalarda keten tohumu kanserli hücrelerin gelişmesini geriletir. Henüz tamamlanmasa da hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
– E vitamini bakımından zengin olan keten tohumu cilt hücrelerinin hızla yenilenmesini detekler. Bu da özellikle yaşlanmaya bağlı ortyaa çıkan kırışıklığı önlemekte etkilidir.
– Düzenli tüketildiğinde kan basıncını dengeler bu da yüksek tansiyon riskinin azalmasını sağlar. Yunan bilim insanları tarafından bir grup erkek üzerinde yapılan deney sonucu bu faydası kanıtlanmıştır.
– Kötü kolesterolü ve kan şekerini düşüren faydalı lifleri içerir. Toz halinde kahvaltılarda tüketilmesi tavsiye edilen keten tohumu aynı zamanda sindirim sisteminin de sağlıklı çalışmasını sağlar.
– Sürekli kabılzık sorunu yaşayan kişilerin günde bir yemek kaşığı toz haline getirilmiş keten tohumu tüketilmesi tavsiye edilir. Bu sayede bağırsakalrın fonsiyonu artar. Kabızlık için doğal ilaçtırı.
– Karaciğerin daha fonksiyonlu çalışmasını sağlayan maddeler içeren keten tohumu, böylece daha kısa zamanda vücuttaki toksinlerin atılmasını destekler. Kanı temizler.
– Günlük beslenme alışkanlığının içine eklenen bir kaşık keten tohumu saçların dökülmesini önler. Aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarına da fayda sağlar.
KETEN TOHUMU NASIL TÜKETİLİR?
Genellikle yağı kullanılan keten tohumu aynı zamanda toz haline getirilerekte tüketilebilir. Bunun yanı sıra bazı firmalar keten tohumundan ilaç tabletler yapmıştır. Toz hali ya da yağı yoğurt, salata ve yemeklerin içine eklenebilir. Tadı bozmaz ayrıca kokusu olmadığından rahatsızlıkta vermez.
Kara kekik olarak bilinen ve ülkemizde en fazla Gaziantep’te tüketilen zahter, zöellikle üst solunum yolları hastalıkları için inanılmaz fayda sağlayan bitkidir. Genellikle kurutulup çay olarak tüketilir. İçeriğinden yüksek biktarda toksin atıcı madde vardrı. Genellikle sabahları aç karınla tüketilmesi tavsiye edilir. Peki Zahterin faydaları nelerdir? Zahter çayı nasıl yapılır?
Arapça da Za’atar olarak bilinen zahter, kekik ailesine bağlı bir bitkidir. Orta Doğu’da yemeklerde tüketilen zahterin yüzyıllardır insan sağlına faydaları da olduğu biliniyor. Lübnan, Filistin ve Ürdün yemeklerine eşsiz lezzet sağlayan zahter, aramottik bir koku ve tada sahiptir. Öğütülerek baharat hale getirilen zahter bitkisi, kekik, mercanköşk ve tuz ile harmanlanır. Tüketimi Endülüslere kadar uzanan zahteri genellikle kadınlar kendi imkanları ile evde hazırlar. Batılılar tarafından keşfedildikten sonra içeriğine ayrıca kimyon, kişniş ve rezene de ekleniyor. Bu karışım aynı zamanda mevsim geçişlerinde bağışıklığı güçlendirdiğinden çay olarak tüketilir. Ülkemize Osmanlı zamanında giren bu karışım özellikle sulu ve et yemeklerine eklenir. Özel olarak da çayı yapılır. Geleneksel olarak hazırlanan zahter de ise sadece tuz ve sumak vardı. Bu karışım ekmeklerin üzerine ya da içerisine zeytin yağı ile eklenir. Eski çağlardan beri yapılan zahter çayı vücuttaki paraziti azaltmada doğal ilaç olarak tüketilirdi. Bunun dışında özellikle sinirleri güçlendirerek beyin hastalıklarının önüne geçtiği bilinir.
ZAHTERİN FAYDALARI NELERDİR?
– Mevsim geçişlerinde genellikle virüsler kuluçka dönemlerinden harekete geçer. Bu da gribal enfeksiyonlara neden olur. Bağışıklığın düşmesiyle de artan hastalıkların önüne geçmek için uzmanlar doğal ilaçlar önerir. Zahter bu bakımdan oldukça etkili bir otur. Özellikle baharat olarak yapılan zahter de içeriğindeki diğer faydalı bitkilerle beraber vücudun direncini artırarak hastalıklara karşı korur.
– Bağışıklığı temizlemede etkili olduğu kadar ağız içi sağlığında da oldukça faydası olan zahter, suyuyla ağızda yapılan gargarayla enfeksiyonlu hücrelerin sayısı azaltılır. Kekik gibi güçlü bir antioksidan olan zahter, diş aralarında biriken hücreleri tükürükte biriktirerek ağızdan atılmasını sağlar.
– Mikroplara karşı güçlü bir silah olan zahter, öksürüğe karşıda oldukça etkili bir bitkidir. Kuru öksürüğü anında keserek boğazın tahribatını azaltır. Boğazları rahatlatarak rahat bir nefes almada yardımcı olur.
– Göz sağlığında temel vitamin olan A vitamini bakımından zengin olan zahter, aynı zamanda sinüs yollarını da temizler. Göz kanallarının bakterilerle tıkanmasının önüne geçerek içeriğindeki sıvı oranını artırır. Görme kaybı yaşanmasını önler. İleri yaşlardaki göz sorunlarının da önüne geçer.
– Güçlü bir antioksidan olan zahter, ayrıca kanserli hücrelerin oluşumunu da engeller. Özellikle hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Eski çağlardan beri düzenli olarak çayı tüketilerek kanser hastalıklarına yakalanma oranını azaltmasını destekler.
– Vücutta sağlıksız beslenme ve çevresel etkilerden kaynaklı artan parazitler ciddi hastalıkların meydana gelmesine neden olur. Parazitler özellikle bağırsaklara yerleşerek sindirim ve metabolizmayı alt üst eder. Ancak zahter vücuttaki parazitleri idrar yoluyla atmada etkili bir bitkidir. Zahter parazitleri idrar ile atarken rahat bir idrarın yaşanmasına ortam hazırlar.
– Hoş kokusu sayesinde kozmetiklerde de kullanılan zahter cilt temizliği için özellikle sabun gibi ürünlerin ham maddesidir.
ZAHTER ÇAYI NASIL YAPILIR VE NE İŞE YARAR?
Zahter bitkisi kurutularak içerisine eklenen kekik, sumak ve tuz gibi bitkilerle beraber karıştırılır. Bir tatlı kaşığı kaynamış suya ekleyip 5 dakika bekletin. Daha sonra süzerek bir bardağa boşaltın. İsteğe bağlı içerisine bal ya da limon ekleyin. Günde bir bardak tüketebilirsiniz.
NOT: Çok güçlü bir antioksidan etkisi olduğundan kronik hastaların ve hamilelerin tüketmeden önce bir uzmana başvurmasında fayda var.
Omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz, kalp ve damar sağlığına faydalı olan güçlü besinlerden biridir. Uzmanların günde 4 tane tüketilmesini önerdiği ceviz fenolik asitler içerir. Bu sayede cilt sağlığına da olumlu katkı sağlar. Özellikle ceviz yağından elde edilen kremler ya da ilaçlar cilt yüzeyindeki kuruluğa egzamaya fayda sağlar. Peki Cevizin faydaları nelerdir?
Ceviz ağaçta yetişir ve kendine has bir kokusu vardır. Kış aylarında yaprak döken ilkbaharda ise yeniden yetişen ceviz ağacı dışı sert içi etli bir besin üretir. Üretimi eski çağlara dayanan ceviz üretimi alternatif tıpta kullanılıyor. Vücudun ihtiyacı olan omega-3 yağ asidinin yüzde 85’ini karşılar. Ağacından dalına yaprağına kadar tam bir şifa kaynağı olan ceviz ağacının, kalın gövdesi sayesinde mobilyacılıkta kullanılır. Kaliteli ağaç gövdesi sayesinde ahşap mobilyacılığın vazgeçilmezi olan ceviz ağacının yaprakları yaraları iyileştirmede etkili olduğundan özellikle savaş esnalarında yaralı askerler için götürülürmüş.Günümüzde ise yaprakları iyi renk verdiği için boya sektöründe ham madde olarak kullanılır. Ülkemizde sıklıkla Ege, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinde yetiştirilir. Cevizin içeriğinde folik asit, E vitamini, demir, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko ve omega- 3 yağ asidi bakımından oldukça zengindir. Hafızayı güçlendiren cevizi bir gece önceden kabukları ile beraber suda bekletip ertesi günden itibaren düzenli tüketildiğinde kalpten göz hastalıklarına kadar birçok hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.
CEVİZ KABUKLARINI ÇÖPE ATMAYIN!
Cevizin içi, kabukları, ağacı, yaprakları ve iç yapraklarına kadar hemen hemen her yerinde fayda var. Bu yüzden uzmanlar bu besinin her yönden değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Omega-3 yağ asidi bakımından faydalı olan cevizin kabuğunda da insan sağlığını olumlu etkileyecek özellikle mevcuttur. Ceviz kabukları püre haline getirildiğinde ev de doğal yolla yapılan bir maske gibi cilde uygulanabilir. İçerisine hiç bir şey eklemeden başlı başına bir fayda sağlayabilen ceviz kabukları ayrıca kaynetılıp suyu tüketilebilir. Bu bilgiler haberin alt kısmında mevcuttur. Bunun yanı sıra blendırdan geçirilen ceviz kabukları ayak detoksuna da fayda sağlar. Ayak tabanlarına sürüp streçleyiniz bir saat bekledikten sonra yıkayınız. Ayak topuğunda kalınlaşma ve tırnaklarında kayba neden olmaz. Aksine yenilenmesini sağlar. Ayrıca kan akışının düzenlenmesini sağlayarak vücutta toksin biriktirmez.
CEVİZ YAĞI NE İŞE YARAR?
Omega-3 yağ asidi ve magnezyum bakımından zengin olan ceviz yağı, soğuk pres yöntemiyle çıkartılır. Ancak rafine yağı olarak çıkartılan ceviz yağı vitamin ve mineraller açısından değeri düşer. Bu yüzden daha çok soğuk pres tercih edilir. Yağı ilk kez Yunanlılar M.Ö 300’lü yıllarda keşfetmiştir.Yağın özellikle kalp ve damar hastalıklarına fayda sağladığı görülmüştür. Bunun yanı sıra sinir hücrelerini güçlendiren ceviz yağı konsantre gücünü artırarak beynin bellek yapısını destekler. Yapılan bazı araştırmalarda kanserli hücrelerin sayısını düşürdüğü tespit edilmiştir. Cilt yüzeyine uygulandığında kuru bölgeyi nemlendirir ve egzama gibi hastalıklara doğal fayda sağlar. Mevsimsel saç sökülmesini engelleyen ceviz yağı, ayrıca saçların daha gür ve sağlıklı çıkmasını destekler.
CEVİZİN FAYDALARI NELERDİR?
– İçerdiği omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz, beyin sağlığı için birebir fayda sağlar. Yağ asitleri sayesinde beynin bilgi toplama bölümü güçlenerek konsantrasyon artar. Uzmanlar cevizin bütün faydalarından yararlanmak için sabah aç karna tüketilmesi gerektiğini vurgularlar. Böylece ceviz sinir hücrelerinde daha fazla ve hızlı emilim sağlar.
– Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Mide asidini kontrol eder. Reflü ve ülser hastalıklarının şiddetini azaltır. Ayrıca bağırsak florasını düzenleyerek yemeklerin sindirilmesini sağlar. Kabızlık sorununu giderir.
– Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda güçlü antioksidanlar barındırır bu sayede vücudu temizlemede etkilidir. Hücreler böylece yenilenerek mutasyona uğramayarak kanser hastalıklarını önler.
– Lif sadece sindirime fayda sağlamaz aynı zamanda uzun süreli tokluk hissi verdiğinden kilo vermede etkili bir besindir. Ancak kavrulmuş ceviz vücutta yağ oranını artırır.
– Melatonin maddesi içeren ceviz uyku problemlerine de iyi gelir. Akşam yatmadan bir saat önce bir avuç ceviz yiyerek uykusuzluk giderilmiş olur.
– Vitamin bakımından zengin olan ceviz kemik ve dişleri güçlendirir. Bunun yanı sıra cilt ve saç sağlığı içinde oldukça etkilidir. Saç köklerini güçlendiren ceviz dökülme ve yıpranmayı önler. Cilt dermis tabakasını yenileyerek sivilce ve akne oluşumunu engeller. Yaşlanmayı geciktirir.
CEVİZ SUYU NE İŞE YARAR?
– Besin atıklarının neden olduğu sindirim problemlerine yakalanma riskini düşürür. İçerdiği yüksek lif sayesinde gaz problemleri ve şişkinliğe iyi gelir.
– Adet döneminde şiddetli sancılar yaşayan kadınların, bu dönemlerini rahat geçirmesi için iki günde bir ceviz suyu içmelerinde fayda var.
– Hamilelik döneminde fazla kilo alınmaması için de fayda sağlayan ceviz suyu aynı zamanda içerdiği potasyum sayesinde annelik dönemindeki kadınların süt oranını artırır.
– Demir ve protein maddeleri beyin fonksiyonlarını güçlendirerek Alzehimere yakalanma riskini düşürür. Aynı zamanda diğer beyin hastalıklarını da önler.
– Beyne olduğu kadar sinir sistemine de iyi gelen ceviz, burada deforme olmuş hücreleri onararak stres ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Gece yatmadan bir saat önce bir bardak ceviz suyu içmek daha rahat bir uyku geçirmenize destek olur.
– Cildin alt katmanında bulunan dermis tabakasının onararak yaşlanmayı önler.
– Omega-3 yağ asidi damarları temizler böylece kalp krizi geçirme olasılığını azaltır.
CEVİZİN ZARARI VAR MIDIR?
Yapılan araştırmalar ve tetkiklere göre cevizin herhangi ciddi bir zararı tespit edilmemiştir. Ancak bazı kişilerin bağışıklık sisteminin yapısına bağlı alerjik durumlara neden olabilir. Kaşınma ve isiliklerin yanı sıra dilde de şişmeye sebebiyet verir. Bunun yanı sıra aşırı tüketildiğinde sindirim sistemine de hasar verir. Kabızlık ya da tam tersi ishal gibi sağlık sorunlarına yol açar.
Tropikal meyveler arasında en fazla tüketilen muzun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle kemik ve kalp hastalıklarını önleyen muz hakkında merak edilen her şeyi sizler için derledik. Birden fazla çeşide sahip olan muz doğada bulunan en güçlü liftir. Ayrıca potasyum bakımından da zengin olan muz, değerli besinler listesinde ilk beşte yer alır. Peki Muzun faydaları nelerdir?
Güneydoğu Asya’da yetişen yeşil, kırmızı ve sarı olmak üzer üç çeşidi bulunan muzun içeriğinde bol miktarda vitamin ve mineral bulunur. Doğada bulunun en besleyici besin olan muz protein, mineral ve aminoasiti bakımından oldukça zengindir. Sindirimi yavaş olan kişilerin muz tüketilmesi tavsiye edilmez. Çünkü muz içerdiği bazı maddeler nedeniyle kabızlığa sebep olabilir. Aynı zamanda muz B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içeren muz, potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot gibi minerallerde bol miktarda bulunduruyor. Potasyum bakımından en güçlü besin olan muz, terlemeyi artırarak kas ve kemiklerin daha hızlı çalışmasını sağlar. Sinirleri yatıştırmada etkili olan muzu gece yatmadan bir saat önce tüketildiğinde daha rahat bir uykuya neden olur. Tropikal olmasına rağmen, botanik olarak hemen her yerde yetiştirilebilir. Bazı ülkelerde yemek olarak tüketilen muz, ilk kez Papua Yeni Gine’de evcilleştirildi. Dalından koparıldıktan sonra daha hızlı olgunlaşan muz, olgunlaşmamış halde tüketildiğinde ishale, çok olgunlaşmışı ise kabızlığa yol açar. Türkiye’ye ilk kez 1750 yılında getirildiği biliniyor. Süs bitkisi olarak yetiştirilen muz, ileri ki yıllarda tüketim amaçlı üretilmeye başlandı.
MUZ ÇAYI NE İŞE YARAR?
Koronavirüs ile beraber artan uykusuzluk çözümü için uzmanların çoğu muzu öneriyor. İçerdiği güçlü potasyum sayesinde sinir hücrelerini yatıştırığ melatonin hormonunu artıran muzlu çayı yatmandan bir saat önce tüketmekte fayda var. Muz çayı nasıl yapılır? Her iki ucu kesilen muzu kabuklarıyla beraber bir tencerede kaynatın.İyice kaynadıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakın. Daha sonra süzüp içine tarçın ekleyerek ya da bal tüketebilirsiniz.
KAÇ ÇEŞİT MUZ VARDIR?
Çoğunlukla sarı renklisi bilinen muzun aslında çeşitleri vardır. Kısa, orta ve uzun gibi çeşitlere sahiptir. Kısa boylu türüne dwarf cavendish denir. Orta boylu çeşitlerine ise granf nain olarak adlandırılır. Şimşek de denilen bu türün tüketimi fazladır. Williams ve azman ise uzun boyu olan muz türüdür. Muz çeşitliliği kokusuna, renklerine ve şeklinde göre değişir. Tohumlu, tüylü, bulanık ve pembe muz çeşitleridir.
MUZUN FAYDALARI NELEDİR?
– Muzun içeriğinde hem çözünür hem de çözünmez lif bulunur. Bu lif çeşitleri sindirimi yavaşlatarak uzun süreli tok kalmaya neden olur. Kilo vermek isteyenler için gün içerisinde tüketilmesi tavsiye edilen meyvelerin başında gelir. Ancak muzu diyet listenize eklemeden bir uzmana başvurunuz.
– Lif sadece sindirim için değil aynı zamanda vücuttaki kötü kolesterolü düşürmede de etkilidir. Kolesterolün düşmesi kalp ve damar sağlığına oldukça iyidir. Özellikle damar tıkanıklığını önler.
– Tatlı ve ekşi tada sahip olan muz, yemek borusundan itibaren mide ve bağırsak sağlığı içinde fayda sağlar. Vücuttaki sıvı oranını artırarak böbrek üstü bezlerin daha rahat çalışmasına zemin hazırlar.
– Yüksek potasyum içeren muz kan basıncını dengeliyor. Bu sayede beynin sağlığını koruyarak, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklar önler.
– Kan basıncının aynı sıra kan hücrelerini dengeler. Kırmızı kan hücrelerini artırarak demir emilimini artırır. Böylece kansızlığın yaşanma riski azalır.
MUZ KABUĞUNU SAKIN ÇÖPE ATMAYIN!
– Muz güçlü bir antiseptik özelliğe sahip olduğundan makyaj temizlemede kabuğunu kullanılabilir.
– Kabuğundaki sıvıyı tuvalet kağıdına damlatarak tuvaletinizin güzel kokmasını sağlayabilirsiniz.
– Muz kabuğunu tüm vücudunuza sürerek hem ter kokusunu önlemiş olursunuz hem de vücuttaki yağ oranını dengelersiniz.
– Şiddetli baş ağrısı gibi durumlarda bir muz kabuğunu bir saate yakın alnınıza koyarak kısa sürede ağrının şiddetini azaltabilirsiniz.
– Cilt yanıkları esnasında muz kabuğunu vücudunuza sürdüğünüzde bu durumun şiddetini azaltmada yardımcı olur.
– Antibakteriyel etkisi sayesinde diş fırçası niyetine dişlerinize sürebilir. Buradaki enfeksiyonlu hücreleri azaltmanın yanı sıra dişlerin beyazlamasına yardımcı olabilirsiniz.
Bursa’nın köylerinden toplanan tezgahlarda yerini alan hünnap vücuttaki radikal hücreleri temizlemede oldukça etkilidir. B vitaminleri kompleksi bakımından zengin olan hünnap, kemiklerin güçlenmesini artırır. Kanı temizleyen ve karaciğeri güçlendiren hünnap hakkında sizler için merak edilenleri araştırdık. Çiğ olarak tüketildiği gibi kurutularak çayı da yapılır. Peki hünnap meyvesinin faydaları nelerdir?
Cehrigiller ailesine ait bir ağaç türünde yetişen hünnap meyvesi ilk olarak yeşil bir renkte gelişir. Sonbahar güneşinde bekleyen meyve zamanla kırmızı ve kahve rengi arası bir renge bürünür. Dış yüzeyi hafif sert olan hünnap görüntü olarak zeytine benzer. Yabani olarak bulunduğu gibi bahçelerde özel olarak da yetiştirilir. Yeşil hali ekşi bir tada sahipken rengi koyulaştıkça tadı da tatlılaşır. Çin’den tüm dünyaya yayılan bu meyve alternatif tıpta sıkça kullanılan doğal ilaçtır. Kuzey Afrika, Suriye ve Hindistan’da da bulunur. İklim koşullarına hemen ayak uyduran bir ağaca sahiptir. Ülkemizde Marmara, Batı ve Güney Anadaolu’da da yetiştirilir. İçeriğinde doğal şeker bulunan meyve kurutulup çay ile beraber tüketilir. İçeriğinde yüzde 85 oranda C vitamini bulunduran nadir meyvelerdendir. Bu özelliği sayesinde bir avucu tüm vücudu toksinlerden arındırır. Bağışıklığı güçlendirir. 100 gramlık hünnapta yüzde 7 A vitamini, yüzde 20 B vitamini ayrıca demir, manganez, magnezyum, fosfor, kalsiyum, çinko ve sodyum bulunuyor. Hünnapla ilgili yapılan çalışmalarda meyvenin kanserli hücrelerin oluşumunu azaltığı biliniyor. Zengin bir içeriğe sahip olan hünnap meyvesi doğal bir sakinleştirici özelliği vardır. Ayrıca alternatif tıp uzmanlarının önerilerine göre Hünnap kandaki iltihabı temizliyor. Karaciğer ve kalbin daha fonkisyonlu çalışmasını destekliyor.
KAÇ ÇEŞİT HÜNNAP VARDIR?
Yapılan araştırmalarda 10’un üzerinde hünnap çeşidi bulunmaktadır. Li Hünnap en fazla tercih edilen çeşididir. Mayıs ayında taze olarak tüketilmesi tavsiye edilir. Jin ise hünnap meyvesinin en kusursuz yüzeyine sahiptir. Kurduktan sonra toplanarak tüketilir. Çin’de yetişen çeşitleri ise Globe ve Honey Jar’dır. Bunlar Çin’in kültür meyvesidir. Dünay’da en çok yetiştirilen hünnap çeşidi ise Lang’tır. Lang, şekil olarak armuta benzer kuru halde yenir. İçinde en fazla şekere sahip olan çeşit ise Sugar Cane’dir.
HÜNNAP ÇAYI NE İŞE YARAR?
Güçlü bir toksin atıcı olan hünnap, çay halde tüketildiğinde de etkilidir. Özellikle idrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde kum taş oluşumunu önler. Bunun yanı sıra hünnap çayı yağ yakımında da etkilidir. Vücuttaki virüsleri temizler. Boğazı rahatlatır. Sindirimi düzenler. Mide ve bağırsaklara fayda sağlar.
HÜNNAP MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?
– Mevsim geçişlerinde sıklıkla yaşanılan boğaz enfeksiyonlarına iyi gelen öksürük krizlerini kesmede birebir fayda sağlayan besinlerden biridir. İçerdiği pektin maddesi boğazlardaki tüm balgamı sökerek atmanıza yardımcı olur. Astım ve solunum hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
– Hemen hemen herkesin bazı yağlı ve karbonhidratlı yiyeceklerden dolayı yaşadığı kabızlık rahatsızlığına iyi gelir. Sindirimi kolaylaştırarak mide ve bağırsaklardaki zararlı bakterilerin oranını azaltır. Uzun süre de tok tutarak kilo vermenize bile yardımcı olur. Ayrıca kilo verirken enerji kaybı yaşamanızı önler.
– Güçlü antioksidan özelliği sayesinde karaciğeri toksinlerden arındırır. Böylece cilt problemlerine yakalanma riskini azaltır. Bağışıklığı güçlendirerek riskli hastalıklara yakalanmayı engeller. Uzmanlar özellikle bu meyvenin sonbahar aylarında düzenli tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.
– Günde bir avuç tüketildiğinde bağışıklık sisteminizi hızlı bir şekilde güçlendirir. Kemik ve kas kaybını önler. Çiğ olarak tüketilen bu meyve tükürükteki zararlı salınımların oranını azaltarak ağız ve diş sağlığını da korur.
– Potasyum vücuttaki hücrelerin daha sağlıklı işlemesini sağlar. Bu yüzden vücudun günlük ihtiyaç duyduğu minerallerin başında gelir. Hünnap bu bakımından zengin bir meyvedir. Bir fincana yakın tüketildiğinde vücudun potasyum ihtiyacının yüzde 70’ini karşılar.
– Yapılan araştırmalara göre hünnap içerdiği maddeler sayesinde sinir sisteminin yapısını korur. Bu yüzden kişinin çabuk sinirlenmesini ya da stres gibi ruhsal durumlar yaşamasının önüne geçmesini destekler. Güçlü bir antidepresan ilaç görevi görür.
HÜNNABIN ZARARI VAR MIDIR?
Tam olarak zararının ne olduğu bilinmez ancak uzmanlar her besinde olduğu gibi hünnabın da tüketiminde aşırıya kaçılmaması öneriliyor. Bunun yanı sıra kronik hastalar ve hamileler tüketmeden önce uzmanlarına danışmalı. Hünnap faydalı bir meyvedir. Bu yüzden faydalarını elde etmek için yeterli porsiyonda tüketilmesi gerekir. Birçok alternatif tıp uzmanı hünnabın gün içinde bir avuç tüketilmesinin yeterli olacağını belirtiyor.
20 yüzyılın başından beri en fazla vakaya sahip olunan sağlık sorunu kanserdir. Vücudun herhangi bir yerindeki hücrelerin mutasyona uğrayıp çoğalmasıyla oluşan tümör kansere yol açar. Birden fazla çeşidi olan kanser hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Kaç çeşit kanser vardır? Kanser nasıl önlenir?
Vücudun temel hücre yapısı olan DNA’da meydana gelen kontrolsüz çoğalma ve büyüme durumlarına kanser denir. Bu durum aslında günlük hemen hemen herkesin yaşadığı bir durumdur. Vücutta yaklaşık 10.000 yakın DNA çeşitli nedenlerden dolayı mutasyona uğrar. Ancak bağışıklık sistemi vücudu her saat başı tarayarak tespit ettiği mutasyonlu hücreleri ya yok eder ya da yeniler. Böylece kanser oluşur ve biter. Bu tarama esnasında kurtulan ve hızla büyümeye devam eden hücreler tümöre dönüşür. Tümör zamanında tespit edilmediğinde ortaya çıktığı bölgede hasar oluşturur. Uzmanlar bu yüzden vücudun temel yaşam biçimi olan bağışıklığın sürekli güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. Çünkü aksi bir durumda önüne geçilmeyecek sağlık sorunlarının oluşmasına neden olur. Bağışıklık sistemi her konuda vücuda giren bakteri, virüs ve diğer hücreleri tarar. Bununla beraber antikor üreterek bunları yok eder. Kan dolaşımı da bağışıklık sisteminin temizlediği bu hücreleri vücudun gerekli bölgelerine taşır. Bu yüzden bağışıklık sistemi hücreleri temizlemeden kana ulaşırsa bu hücreler kan dolaşımıyla vücudun farklı bölgelerinde giderek buradaki hücrelerin yapısını da bozabilir. Kusursuz bir işleyişle yaratılan insan vücudu bu işlemleri gerçekleştirir. Ancak bozulmasındaki en büyük etken kişinin sağlıksız beslenmesi ya da kullanılan ilaçların yan etkileridir. Fakat yapılan araştırmalarda bu tarz durumlar neden olsa bile kanserin kesinlikle bundan çıktığı söylenmesi doğru değildir.
KANSERİN NEDENLERİ NELERDİR?
– Kafein ve nikotin içeren maddelerin aşırı tüketimi bunlar arasında; kahve, kola ve sigara vardır.
– Başka hastalıklar nedeniyle çeşitli röntgen ve radyasyona maruz kalma durumları
– Lenf ve tiroid bezlerinin doğu çalışmaması durumunda yaşanan hormonal bozukluk
– Çeşitli ilaçlara ve kimyasallara yüksek derecede maruz kalma
– Aile öyküsünde olan genetik yatkınlık
– Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve hava kirliliği
– Güneş ışınlarının deri üzerindeki olumsuz etkisi
– Ruhsal hastalıklar örneğin: depresyon ve stres
– HP (ağzı ve gırtlakta bulunur), Hepatiti B ve C virüsleri
– İstemsiz ortaya çıkan darbeler gibi durumlar kansere neden olur. Ancak bunun yanı sıra bahsedilen kimyasallar çeşitlerine göre kansere davetiye çıkartır. Alüminyum ya da ayakkabı sanayisinde kullanılan maddeler; Akciğer, karaciğer, yemek borusu, idrar kesesi ve sindirim yolları kanserlerine neden olur. Bunun yanı sıra kömür; böbrek ve akciğer kanserlerinin oluşumuna zemin hazırlar. Tahtacılık gibi işler ise gırtlak ya da sinüs kanserlerinin yaşanmasına sebep olur.
KAÇ ÇEŞİT KANSER VARDIR?
– Meme kanseri; kadınlarda daha sık görülür.
– Akciğer kanseri; sigara tüketenlerde ortaya çıkar.
– Lenfoma; vücudun çeşitli yerlerinde görülebilir.
– Bağırsak ve Kolon; sindirim sisteminde yaşanır.
– Rahim ağzı kanseri; kadınlarda rastlanır. Bunlar en sık görülen kanser çeşitleridir.
KANSER BELİRTİLERİ NELERDİR?
– Hemen hemen bütün kanserlerde en yaygın belirti kilo kaybıdır.
– Halsizlik yorgunluk ve vücut ağrıları
– Cilt yüzeyindeki ben ve siğillerde meydana gelen anormal değişimi
– Bazı organlarda büyüme
– Tuvalete çıkma esnasındaki değişimler yani ya sık çıkma ya da hiç çıkmama
– Yemek yerken yutkunmada zorlanma aniden ses kısıklığı ya da değişimi
– Kadınlarda özellikle memelerde büyüme ya da küçülme
– Herhangi bir hastalık olmamasına rağmen yüksek ateşlenme
– Gerginlik hissi gibi belirtiler kanser hastalıklarının yaygın olanlarıdır.
KANSER NASIL ÖNLENİR?
Kanseri önlemenin en doğal yolu bağışıklık sistemini güçlendirecek antioksidan içeren besinlerin tüketimini artırmak. Diyabet ve obezite gibi hastalıkların tedavisine dikkat edilmesi gerekir. Aksi halde bu hastalıklar hem kan dolaşımını hem de bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğinden kansere neden olur. Bu yüzden probiyotik bakımından zengin olan ev yapımı turşu yada yoğurt tüketilebilir. Gün içerisinde vücut ihtiyacı olan C ve D vitaminleri karşılanmalı. Göz sağlığı ve hücre yenilenmesi için beta karoten ve A vitamini takviyeleri düzenli alınmalı. Ayırca gerekli olan folik asit ve E vitaminini de ek takviye olarak almakta fayda var.
Koronavirüs süreciyle beraber sinsi sinsi ilerleyen hastalıklardan biri uyku kaybı salgını oldu. Fark edilmeden yaşanan bu sorun ciddi sağlık hastalıklarını beraberinde getirir. Her 3 kişi’den en az 1’inde görülme olasılığı artan uyku kaybı ve uykusuzluk hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Uykusuzluğun sebeleri neler? Uykusuzluğa iyi gelen besinler…
Kovid-19 virüsünün ortaya çıkmasından sonra başlayan pandemi sürecinde ortaya çıkan en büyük problemlerden biri uyku kaybı salgını oldu. Yaklaşık 4 aya aşkın bir sürede tüm dünya ülkelerinde soka çıkma yasağı nedeniyle hemen hemen herkes vakitlerini evlerinde geçirdi. Bu da uyku sorununa neden oldu. Evden çalışma sistemi, evden eğitim ve neredeyse tüm aktivitelerin evde yapılmaya başlaması dengesiz bir beslenme ve uykunun yaşanmasına neden oldu. Virüs korkusuyla ortaya çıkan stres ve depresyonunda buna büyük bir etkisi oldu. Uyku kaybı beraberinde kilo alımı ya da kaybı, bağışıklık düşüklüğü, zihinsel yorgunluk ve daha bir çok problemin yaşanmasına ortam hazırlar. Uyku sorunu bu süreçte özellikle geçleri etkiledi. Uyku salgını kaybı: yykuya geç dalma, uyku sırasında sürekli kalkma ve sabah uyanıldığında yorgunluk hissetme gibi belirtilerle kendini gösterir. Uyku süresi azaldıkça yaşam kalitesi de zayıflar. Sürekli olarak tekrarlandığında bağışıklık sistemini zayıflattığı için vücudu virüslere karşı dürençsiz hale getirir.
UYKUSUZLUĞUN SEBEPLERİ NELER?
– Zihnin gün içinde aşırı dolması ve bilinçaltının sürekli düşüncelere dalmasına neden olur. Bu da uykuya hızla dalmayı azaltır.
– Yaşam savaşında kaygı bozukluğu, güvensizlik, endişe ve aşırı stresli bir ortamda olunması kişinin gece huzursuzlanmasına neden olur.
– Gün içerisinde nikotin ve kafein içeren besin ya da içecekleri fazla tüketmek. Sinir sistemindeki hücrelerin uyarıcılarını artırır. Bu yüzden beyindeki uyku hormonu azalır.
– Gece rahat çekilmeyen bir uyku nedeniyle gün içerisinde sık sık aralıklarla uyumak gece yeniden rahat bir uyku çekilmesini engeller.
– Bulunan ortamın havalandırılmaması ya da yatakların düzenli yıkanmamasından dolayı yaşanan rahatsızlık uykusuzluğa yol açabilir.
– Farklı hastalıklara ait bazı ilaçların yan etkilerinden biri de uykusuzluk yapar.
– Gürültü ve çevre kirliliği de uyku sorununa ortam hazırlar.
– Aynı zamanda huzursuz bacak sendromu, kramp, raflü, sinüzit, migren ve uyku apnesi gibi hastalıklarda uykusuzlupa neden olan baş etmenler arasında yer alır.
UYKUSUZLUĞA İYİ GELEN BESİNLER
– Laktik asit uykusuzluk sorununa fayda sağlayan en iyi doğal yoldur. Laktik asit bakımından en zengin besinler yoğurt ve süttür. Bu iki besini yatmadan 1 veya 2 saat önce tüketmek rahat bir uyku çekmenizi sağlar.
– Yaşanacak mide rahatsızlıklarını önlemek için bal tüketilmesi tavsiye edilir. Böylece gece mide hastalıklarına bağlı uyanmaların oranı azaltılır.
– En etkili bitkisel çaylar ise papatya ve melisa çayıdır. Bu iki çay çeşidi melatonin hormonun artmasına neden olur. Ayrıca sinir sisteminin yatışmasını sağlar. Böylece beyin düşünsel duruma geçmeden uykuya dalar.
– Magnezyum ve potasyum bakımından zengin olan muz, uyku sornunu için yoğurttan sonra gelen ve en etkili olan besinlerden biridir.
Topumun neredeyse 4’te 2’sinde kansızlık ya da kan hastalıkları görülür. Bunun için uzmanlar sık sık kan yapıcı besinler tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Bunların başında kuzu göbeği mantarı gelir. Mantar çeşitlerinden en fazla demire sahip olan kuzu göbeği mantarı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Kuzu göbeği mantarının faydaları nelerdir? Kuzu göbeği mantarı nasıl tüketilir?
Bilimsel litaretürde morchellaceae olarak geçen kuzu göbeği mantarı ormanlık alanlarda bazı yerlerde tek tek bazı yerlerde toplu olarak bulunur. Sürekli yağışlar sonrası ortaya çıkan kuzu göbeği mantarı hem ilkbahar hem de sonbharda görülür. Genellikle Gyramitra esculenta gibi zehirli türlerle karıştırılır. Bu yüzden uzmanlar tarafından toplanmasında fayda var. Çiğ halde tüketilmesi sakıncalıdır. Aksi halde zehirlenmeye yol açabilir. Oldukça pahalı olan bu mantar türünün ekonomik değeri yüksektir. Frsansızların sıklıkla tüketmeyi tercih kuzu göbeği mantarı ülkemizde Akdeniz, Karadeniz ve Ege bölgesindeki ormanlarda rastlanır. Yumurta büyüklüğünde olan kuzu göbeği mantarı görüntü oalrak da farklıdır. Birçok ülkeye ihraç edilen kuzu göbeği mantarı, özellikle kansılık ve sıklıkla rastlanan depresyon, stres gibi sağlık sorunlarının yaşanma riskini azaltır. Yapılan araştırmalarda kuzu göbeği mantarının kandaki hücre sayısını artırdığı tespit edilmiştir. İçeriğinde B vitamini kompleksini yüksek oranda barındırır. Ayrıca C vitamini bakımından da zengin bir besindir. Bunun yanı sıra kalsiyom, çinko, potasyum ve sodyum gibi mineralleri de barındırır.
KUZU GÖBEĞİ MANTARININ FAYDALARI NELERDİR?
– Bağışıklık sistemini güçlendiren kuzu göbeği mantarı, antikor sayısını artırarak virüslere karşı vücudu korur. Uzmanlar bu yüzden özellikle mevsim geçişleri esnasında kuzu göbeği mantarı tüketilmesini önerir.
– Yapılan araştırmalarda kuzu göbeği mantarının kandaki hücre sayısını artırdığı tespit edilmiştir. Böylece kansızlık hastalığının yaşanma riskini azaltır. Bunun yanı sıra saç dökülmesi ve erken yaşta cildin yıpranmasını önler. Uzmanlar ilaçlar yerine kuzu göbeği mantarı gibi besinler tüketilmesini önerir.
– İçerdiği niosin ve selenyum gibi maddeler sayesinde vücuttaki hücrelerin yapısını korur. Tümör oluşumunu önleyen bu maddeler kanser tedavisi ya da kanserli hücre oluşumunu önlemede etkilidir. Uzmnalar özellikle prostat ve meme kanseri için kuzu göbeği kulağını tavsiye eder.
– B12 vitamini sadece kansızlık, saç dökülmesi ve depresyon gibi sağlık sorunlarını değil aynı zamanda göz hastalıklarına da fayda sağlar. Katarak ve göz içindeki tansiyon gibi hastalıkların oluşumunu önler.
– Kan şekerinin yükseklemesi ya da aniden düşmesi şeker hastalığına neden olabilir. Bunu dengelemek için şeker oranı az besinlerin tüketilmesi tavsiye edilir. Yapılan araştırmalarda da kuzu göbeği mantarının kan şekerini dengeleyen etkili besinler arasında yer aldığı ortaya çıkarılmıştır.
– Yüksek oranda içerdiği enzimler sayesinde karaciğerin fonksiyonel işlevini olumlu etkileyen kuzu göbeği mantarı aynı zamanda kalp sağlığan da fayda sağlar. Karaciğer enzimlerini artırarak vücutta yağ oranının artmasını önler. Bud a damar tıkanıklığı gibi sorunların önüne geçer.
KUZU GÖBEĞİ MANTARI NASIL TÜKETİLİR?
Mantar uzmanları genellikle kuzu göbeği mantarının pişirilip tüketilmesini önerir. Aksi halde zehirlenmeye yol açtığını söyleyen uzmanlar fırında ya da mangalda pişirilmesini de önermez. Su da haşlama yöntemi ile tüketilmesi önerilen kuzu göbeği mantarını yavaş yavaş kaynatmakta fayda var. Dilerseniz iyice haşlandıktan sonra sote olarak ya da yufka arasına konulup böreği yapılabilir.
Saç dökülmeleri, enerji düşüklüğü ve sürekli uykusuzluk çekme gibi sağlık sorunları B12 vitamini eksikliğinden kaynaklı ortaya çıkar. Vücutta bulunmasına rağmen zamanla azalan B12 vitamini tamamlamak için doğada bazı besinlerin tüketilmesi gerekir. Sizler için daha farklı hastalıklara neden olan B12 vitamin eksikliği hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki B12 vitamini eksikliğinin belirtileri neledir?
Vücudun üretmediği ancak en çok ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri olan B12 günümüzde de en çok şikayet edilen eksikliklerden biridir. Özellikle hamile kadınların alması gereken ek vitamin takviyelerinden biri olan B12 DNA yapısının oluşumu ve sinir sistemi için vazgeçilmez bir vitamindir. Hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini et ve tavuk tüketmeyen kişilerde en çok yaşanan eksikliktir. Anemi (kansızlık), nörolojik ve ruhsal bozukluk gibi üç temel rahatsızlığa zemin hazırlayan B12 eksikliği zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bağırsaklarda bulunan bakterilerle sentezlenip su da çözülebilen B12 vitamini vücutta kırmızı kan hücrelerinin çoğalmasını destekler. B12 vitaminin diğer adı kobalamindir. Su da çözülebilen metabolik bir vitamin olan B12 çeşitli metabolizma faaliyetlerini gerçekleştirir. İlk kez 1972 yılında 11 yıllık bir çalışmanın sonucunda maddenin içerikleri incelendi. Hayvansal besinlerin dışında bitkisel besinlerde de yer alır. Yapılan araştırmalarda B12 vitamin eksikliğine yol açan en büyük etken bilinçsiz yapılan diyettir.
B12 VİTAMİNİNİ EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
– Bağırsakların daha fonksiyonel çalışması için flora sayısının dengeli olması gerekir. Bunun içinde B12 vitaminine ihtiyaç duyar. Besinlerin daha hızlı çözülmesini destekler. Böylece kabızlık, ishal ya da bağırsak düğümlenmesi gibi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar.
– Vücudun hemen hemen her yerini kaplayan sinir sistemindeki hücrelerin daha sağlıklı iletişimi için B12 vitaminine ihtiyaç duyar. Sinir hücreleri düzenli, iletim sağlamadığında kişinin motor ve beyinsel işlevlerinde aksaklıklar meydana gelir. Bu da stres, yorgunluk ve depresyon gibi ruhsal bunalımların artmasına sebep olur.
– Bağışıklık sisteminin virüs ve bakterilere karşı direncini artırmak için gerekli olan B12 vitaminin eksikliği sürekli üst solunum yolları hastalıklarına neden olur.
– Temel belirtiler ise saç dökülmesi, tırnak kırılması ve cilt solgunluğudur. Yukarıda bahsettiğimiz gibi sinir hücrelerin yenilenmesini destekleyen B12 eksildiğinde hücrelerin zayıflamasına zemin hazırlar. Hızlı kırışıklık ve yaşlanmaya yol açar.
– Vücudun enerjisi içinde gerekli olan B12 eksildiğinde kişi gün içinde hiçbir şey yapmazsa bile sürekli hasta ve yorgun hisseder.
– Bazı kişilerde B12 eksikliği ateşlenmeye neden olur. Hızla çalışan ter bezleri özellikle geçe terleme gibi hastalıklara yol açar.
– Unutkanlık, konsantre eksikliği ellerde ve ayaklarda sürekli karıncalanma ve yanma hissinin artması gibi durumlara da neden olur.
B12 VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?
– Sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasını sağlar.
– Rahim ve yumurtalıkları güçlendirerek hamile kalma olasılığını yükseltir.
– Yaşlanma ve kırışıklığı engellemek için hızla hücreleri yeniler.
– Bağışıklığı güçlendirir.
– Vücuttaki sinir hücrelerini artırarak unutkanlık ve yorgunluk gibi hastalıkların yaşanmasını önler.
B12 VİTAMİNİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?
DENİZ ÜRÜNLERİ
Vücudun günlük B12 vitamini ihtiyacını karşılamada en etkili besinler deniz ürünleridir. Özellikle somon balığı bu türlerden en etkilisidir. Uzmanlar en az haftada iki defa balık ürünleri tüketerek vücudun temel ihtiyacı olan vitamin eksikliğinin giderilmiş olacağını vurgular.
ET
Hayvanlarda daha fazla bulunan B12 vitamini bakımından özellikle ciğerlerde bulunur. Uzmanlar ortalama bir inanın günlük 100 gram et dışında ciğer tükettiklerinde bu eksikliği fazlası ile giderileceğini belirtiyor.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLER
İçerisinde B12 vitamini fazla olan peynir tam bir kalsiyum ve potasyum deposudur. Aynı şekilde yoğurtta bu eksikliği gideren besinler arasındadır. Sütün içerdiği laktoz alerji yapısı nedeniyle sık tüketilmesi önerilmediğinden işlenmiş hali ile bu açığı kapatabilir.
MANTAR
Ayrıca hayvansal besinlerde yüksel bulunan B12 vitamini bitki olarak ise sadece mantarda fazla bulunur. Günlük bir tabak mantar ile bu eksiklik giderilebilir.
B12 VİTAMİNİ YÜKSELİĞİ NELERDE NEDEN OLUR?
Vücuttaki B12 vitaminin fazlalığına besinler ya da ek ilaçlar neden olmaz. Ancak bazı karaciğer hastalıkları örneğin siroz ya da hepatit kanda B12 vitamini fazlalığına yol açar. Özellikle hamilelik sürecinde yaşanan B12 vitamini fazlalığı çocuklarda otizm yaşanmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra yüksek tansiyon, gut ve damar daralması gibi hastalıklara davetiye çıkartır.