Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Çoğu kimse bilmez ama yeşil mercimek tam bir protein deposudur. Sağlık açısından oldukça faydalı olan yeşil mercimek özellikle kış mevsimlerinde tüketilir. İçeriğinde vitamin ve mineral barındıran yeşil mercimek hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Kolayca yemeği yapılabilen yeşil mercimeği genellikle zayıflamak isteyenler tercih eder. Peki yeşil mercimeğin faydaları nelerdir? İşte bu soruların yanıtı…

Bakla ailesine ait olan yeşil mercimek, normal mercimeğin bir çeşididir. Tohum şeklinde olan bu besin, yemek ve salatası yapılarak tüketilir. Diyet yapmak isteyenler için ideal olan yeşil mercimek, vücudun genel enerjisini yüksek tutar. A, C, B1 ve B2 vitaminlerinin yanı sıra demir, potasyum, fosfor, iyot, çinko, bakır, kükürt ve protein bakımından oldukça zengindir. Anadolu’da yüzyıllardır tüketilen bu besin dünya da en çok Orta Asya da kullanılır. Tarihçesi insanlık tarihine dayanan yeşil mercimek, normal mercimek gibi kalorisi yüksek değildir. Ayrıca tat olarak da fıstığa benzer. Salatalar için pişirildiğinde 30, yemek için ise 40 dakika yeterlidir. Fazla kaynatıldığında bezin değeri oldukça düşer. Kabukları, normal mercimeğe göre daha hassastır. Bu yüzden ilk on dakika da hemen çatlar. Protein eksikliği yaşayanlar ve et tüketmeyi fazla sevmeyenlerin tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. 

YEŞİL MERCİMEĞİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Yeşil mercimek yüksek protein sayesinde kemik sağlığına katkıda bulunur. Vücudun kas sistemini güçlendiren yeşil mercimek hastalıklı hücrelerin sayısını azaltarak vücudun bağışıklığını artırır. 

Uzun süre midenin tok hissetmesini sağlar. Aynı zamanda lif bakımından zengin olan yeşil mercimek bağırsakları temizler. Yemeği yapılan yeşil mercimeğin ilk kaynama suyu içildiğinde ise sindirimi kolaylaştırır.

İçerdiği folik asit sayesinde; ergenlik geçişlerinde, menopoz, adet ve hamilelik süreçlerinde yaşanan hormon dengesizliğini düzenleyerek vücudun yapısını korur. Aynı zamanda uzmanlar tarafından kalp hastalarının da tüketmelerini tavsiye ettiği bir besin kaynağıdır.

Yükselen kolesterol seviyesini dengede tutar. Ani yükselen ve düşen kan oranını dengeler. Baş dönmesi, felç, inme ve yükselen tansiyon gibi rahatsızlıkların oluşma riskini azaltır.

Beyin ve sinir sisteminin sağlığını koruyarak hastalıklara yakalanma oranını düşürür.
Demir bakımından da zengin olan yeşil mercimek demir eksikliği olan hastaların yanı sıra kas ve kemik erimesi hastalarına da uzmanların önerdiği bir besin kaynağıdır.

YEŞİL MERCİMEK SUYU NE İŞE YARAR? 

Yeşil mercimek suyu boğaz enfeksiyonlarını bitirmede etkilidir. Özellikle yeşil mercimek kaynatılıp süzüldükten sonra içerisine bir kaşığı bal eklenerek tüketilebilir. Ayrıca kilo vermek isteyenler da suyu tüketebilir. Su yüksek enerji sağlayarak yağ yakımını hızlandırmanın yanı sıra metabolizmayı da düzenler. 

İçeriğinde sıfır yağ barındıran kekreyemiş meyvesi karaciğer yağlanmasını önler. Vücuttaki yağ oranını azaltan kekreyemiş hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini barındırdığından güçlü bir antioksidandır. Peki kekreyemişin faydaları nelerdir? Yaban mersini türünden biri olan kekreyemişe dair her şeyi haberin detayında…

Kuzey Yarım küredeki ormanlarda sıklıkla rastlanan kekreyemişin bilim literatüründeki adı vaccinium vitis-idaeadır. Funda ailesine ait çalılıklarda bulunan kekreyemiş yüksek antioksidan içerir. İsveç bilim insanlarının dikkatini çeken kekreyemiş, doğada sıfır yağ içeren nadir besinler arasında yer alır. Çiğ olarak tüketilebildiği gibi reçel ve tatlı tüketiminde de kullanılır. Olgunluğuna göre tadı değişen kekyremiş kırmızı renktedir. Diyetisyenler besinin güçlü bir zayıflama etkisinin olduğunu ve ayrıca vücuttaki yağı da yaktığını vurguluyor. İçeriğinde flavoinid içerdiğinden kan dolaşımını artırır. Bu sayede vücudun eşit bir şekilde oksijen almasını sağlar. Yüzyıllar önce keşfedilip ilaç yapımda bile kullanılan besinin günümüzde popülerliği düşüktür. Yapılan araştırmalarda kekreyemişin şeker hastalığını önlediği tespit edilmiştir. Ayrıca kekreyemiş organik asitler, doğal şeker, pektin, selüloz, A ve C vitaminleri içerir. Ülkemizde Rize ve Kaçkar dağlarında yetişir. Yabani hali bulunan kekreyemişlerin toplanırken dikkat edilmesi gerekir. Aksi halde zehirli olan bazı yabani besinlerle karıştırılabilir. Kekreyemiş sirkesi yapılarak da tüketilebilir. Bunun aynı sıra şekerli bir yapıya sahip olduğundan pasta yapımında da kullanılabilir. Ayrıca bazı yörelerde reçeli ya da marmelatı yapılır. En sık kullanım şekli ise kurutulup çay olarak ya da taze halde kaynatılıp suyu şifa olarak içilir.

KEKREYEMİŞİN FAYDALARI NELERDİR?

Kan basıncını düşürür. Kan oranını artırır ve kanı inceltir. Ayrıca virüs ve bakterileri vücuttan arındırır. 

Yüksek antioksidan içerdiğinden karaciğerin fonksiyonunu artırır.

Kaynatılarak tüketildiğinde mide asidini dengeleyerek gastirt oluşumun önüne geçer. 

Güçlü bir idrar söktürücü olmanın yanı sıra mesane de kum ve taş oluşumunu önler. Olan kum taşı dökmede de yardımcı olur.

Üst solunum yolları hastalıkları için yapraklarıyla beraber süzülüp tüketilebilir.

Sıfır yağ içerdiğinden diyet yapanlar için etkili bir besindir. Ayrıca vücutta olan yağında hızla enerjiye dönüşmesini sağlar.

İçeriğinde %2,3 organik asitler, %8 oranında şeker, pektin, selüloz, A provitamini ve C vitamini bulunur. 

– Hücrelerin yapısını koruyarak mutasyona uğramalarını engeller. Böylece kanser riskini azaltır.

Kandaki şeker oranını etkileyen insüin direncini dengeleyerek şeker hastalığının önüne geçer. 

Vücuttaki yağ kitlesini azaltır. Özellikle bölgesel yağlanmaları engeller. 

KEKREYEMİŞİ KİMLER TÜKETEMEZ?

Uzmanlar çok güçlü antioksidan olduğundan kronik ilaç kullananların, hamilelerin ve böbrek hastalarının tüketmeden uzmana başvurmaları gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Aksi halde beklenenin tersine olumsuz sonuçlara yola açabilir. 

Et kadar vitamin ve mineral deposu olan mantarın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle uzmanlar et tüketmeyenlerin D ve B vitamini karşılaması için tüketmesini tavsiye eder. Vücudun ihtiyacı olan teme vitamin ve mineralleri kolayca sağlayan mantar, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki mantarın faydaları nelerdir?

Halk arasında kav, küf, maya, midiyö, pas, puf, rastık ve şapkalı gibi isimlerle adlandırılan mantarlar tek ve çok hücreli bilimsel mantarla aynı aileye mensuplardır. 250 yıllık bir geçmişe sahip olan mantar, Meksika’da dini törenlerde kullanılır. Kuzey Amerika ve Çin’de ise alternatif tıpta ilaç yapımlarının ham maddesidir. Zehirli olanları da bulunan mantarlar hakkında uzmanlar uyarıda bulunur. Bir buçuk milyondan fazla türü olan mantarlar çok yağışlı havalardan sonra ağaç diplerinde kendiliğinden ortaya çıkar. Zehirli olanlarının dışında yenilebilen mantarlarda vardır. Bu mantarlar 100 gramlık etin vücuda sağladığı faydaların aynısını bir tabak tüketildiğinde sağlar. İçeriğinde yüksek miktarda D vitamini bulunan mantarlar en çok tüketilen dört çeşit vardır. Bilinçli kişilerce toplanması daha faydalı olur. 

MANTAR SUYU NE İŞE YARAR?

Zayıflamak isteyenler için mantar suyu idealdir. Vücuttaki iltihabı kolayca atmak içinde fayda sağlayan mantar suyu, kan dolaşımını da olumlu etkiler. Böylece kalp ve damar hastalıklarına da iyi gelir. Mantar suyu, kaynatılarak elde edilir. Ancak mantar suyu tüketildikten sonra kesinlikle süt içilmemeli aksi halde ciddi zehirlenmeye neden olur. Çünkü kaynayan mantar suya tüm proteinleri suya bırakır. Aynı anada protein bakımından zengin süt tüketilince zehirlenmeye zemin hazırlayabilir.

KAÇ ÇEŞİT TÜKETİLEBİLEN MANTAR VARDIR?

KAVAK MANTARI

Nadir bulunan ancak besleyici yönü fazla olan mantar türüdür. Rengi kahverengi ve gridir. Balık ve et yemekleriyle beraber sos yapılıp tüketilebilir.

ŞİTAKE MANTAR

Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak tüketilen şitake mantarı, sebzelerle beraber harmanlanır pilav üstü tüketilir. Bunun dışında makarna üstü yapılan soslarda da kullanılır.

PORTOBELLO MANTARI 

Çok geniş bir şapkası olduğundan tüketilebilen yeri fazladır. Bu mantar türü genellikle fırında ya da ızgarada tercih edilir. Tadı da vitamin değerleri de kırmızı etle aynıdır.

 DÜĞME MANTARI 

Tüketimi en yaygın olan mantar türüdür. Rengi beyazdır. Kolay bulunur. Ancak zehirli olan mantarlara benzediğinden bilinçli kişilerce toplanılmalıdır. 

MANTARIN FAYDALARI NELERDİR?

Havuç, domates, kabak, yeşil fasulye, yeşil ve kırmızı biber gibi besinler D vitamini bakımından oldukça zengindir. Bu besinler vücuda ek vitamin takviyesi olarak alınır. Yapılan araştırmalarda ise Güneşten sonra doğa da en çok D vitaminin bulunduğu besin ise mantar odluğu tespit edilmiştir. D vitamini eksik olan vücutta saç dökülmesi, bağışıklık hastalıkları yaygın olarak görülür. Mantar bu belirtilerin azaltmasında etkilidir. 

Antioksidan bakımından da zengin olan mantar vücudun direncini artırdığından hastalılara yakalanma oranını azaltır. Karaciğer, akciğer ve bağırsaklardaki toksinleri temizleyerek vücuttan atar. Aynı zamanda selenyum bakımından da zengin olan bu besin kanserli hücrelerin oluşumunu azaltarak vücudun genç hücre sayısını artırır. 

Yapılan bir başka araştırmada ortadan ikiye bölünerek güneş bırakılan mantarın D vitamini değerlerini artırdığı gözlemlenmiştir. 

Yüksek lif oranına sahip olduğundan kandaki şeker seviyesini dengeler. Aynı zamanda sindirimi kolaylaştırır. Bu bakımdan diyet listelerinde ilk sıralarda yer alır. Fırında pişirilmiş bir tabak mantar 3 gram life sahiptir. Bu lif aynı zamanda metabolik sendrom riskini azaltır.

C vitamini bakımından zengin olan mantar, kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon riskini azaltarak kalp ve beyin sağlığını korur.

MANTAR NASIL SAKLANIR?

Hızlı bozulan besinler arasında yer aldığından toplandıktan hemen sonra tüketilmediğinde bazı yöntemlerle saklananılabilir. Mevsiminde toplanılan mantarlar hemen dolap poşetlerine konulup kaldırılabilir. Bunun yanı sıra konservesi yapılabilir. Ya da mantarlar bir kavanoza konulup üzerine tuzlu su konulup saklanılabilir. Son olarak ise kurutulup muhafaza edilebilir. Ancak mantarlar kesinlikle yüksek ısı görmemeli. Aksi halde içerdiği tüm proteini kaybedebilir.

MANTARIN ZARARLARI NELERDİR?

Her besinde olduğu gibi mantar da aşırı tüketildiğinde çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir. Özellikle aşırı mantar tüketiminde yorgunluk, halsizlik ve mide sorunları meydana gelir. Bunun yanı sıra bazı insanlarda cilt alerjisi görülebilir. Güçlü antioksidana sahip bir besin olduğundan bağışıklık sistemine olumlu etkisi olduğu gibi olumsuz etkiler de oluşturabilir. Örneğin fazla antikor üreterek boğaz kaşıntısı ve  baş ağrısı rahatsızlıklarına zemin hazırlar. Ayrıca uzmanlar hamile ve gebelerin aşırı tüketmesi konusunda uyarılarda bulundu. 

Jeolojik bir yapıya sahip yer altı suyundan elde edilen maden suyu mineral açısından oldukça zengindir. Genellikle hazımsızlık sorunu yaşayan kişiler yemek sonrası tüketir. İçeriğinde potasyum, kalsiyum ve fosfat gibi maddeler içerir. Bu sayede cilde de faydası olan maden suyu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Maden suyunun faydaları nelerdir?

Maden sularının, normal sudan farklı olmasının özelliği içeriğinde mineral tuzlar, elementler ve gaz içermesidir. Alkali toprakların derinliklerinde oluşan maden suyu, 500 ppm’den daha az mineral içerenlere düşük mineralli su aynı zamanda 1500 ppm’den daha fazla içerenlere yüksek mineralli su da denilir. Su magmadan aldığı karbondioksit gazının basıncıyla yer yüzüne yakın yerlere doğur çıkar. Maden suyun içindeki maddelere insan vücudu da ihtiyaç duyar. Özellikle vücudun elektrolitlerini düzenleyerek sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırır. Bunun yanı sıra vücudun sıvı ve asit oranını dengeleyerek kan basıncında artış yaşanmasını engeller. Maden suları genellikle sindirim sorunların da tüketilir. Cilt içinde faydaları olan maden suyu genellikle maske yapımlarında kullanılır. Zayıflamak isteyenler içinde ideal bir besin kaynağıdır. 

MADEN SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sodyum bakımından zengin olan maden suyu, vücut içindeki asit oranını koruduğundan böbrek ve mesane de taş oluşumunu önler. İdrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttaki fazla asit ve iltihabı atar. 

Kemik ve diş sağlığı için florür maddesi inanılmaz bir fayda sağlar. Özellikle oluşumunda etkili olan florür kemik ve diş yapısını güçlendirir. Bu yüzden uzmanlar günde iki şişe sodanın diş ve kemik sağlığına katkısı olacağını söyler. Bunun yanı sıra herhangi bir darbe esnasında da kemik ve diş oluşumunun süresini hızlandırır. Ayrıca maden suyu bikarbonat içerdiğinden kan ve idrardaki asit baz dengesini korur.

Kısa sürede enfeksiyonun neden olduğu virüs ve bakterileri vücuttan atar. Böylece bağışıklık sistemi antikor üretmeden vücut temizlenir. Ter bezlerinin fonksiyonlarını artırdığında ter yoluyla hem yağ atar hem de fazla suyun çıkmasına yardımcı olur.

Aşırı yemek yiyen ya da çok fazla tüketilen karbonhidrattan dolayı karında şişlik oluşur. Mide rahatsızlığına yol açan bu durumu önlemek için maden suyu tüketilir. Maden suyu fazla besinler çalışmayı yavaşlatan midenin işlevselliğini artırır. Ayrıca içerdiği klorür sindirimi destekler.

Damar ve kas dokularını güçlendirerek yıpranmalarını önler. İçeriği potasyum sayesinde vücuttaki suyun dengesini korur. Ayrıca sinir hücrelerinin beyne iletimini güçlendirdiğinden unutkanlık gibi hastalıkların oluşmasını engeller. 

Hücrelerin hızla temizlenmesini sağlayan maden suyu cilt tabakası içinde inanılmaz fayda sağlar. Cildin dermis tabakasındaki pH değerini artırarak sivilce ve akne oluşumunu önlemiş olur.

Yapılan araştırmalarda safra kesesi ve pankreas organlarının işlevselliğini artırdığından karaciğerin toksin atmasına yardımcı olur. Bu sayede vücuda çeşitli besinlerden dolayı girmiş hücrelerine etkisi azaltılır. 

LİMONLU MADEN SUYU NE İŞE YARAR?

Mide hazmını kolaylaştırır. Enfeksiyonlara karşı daha etkilli olur. Özellikle böbreklerinde taş olan kişilerin kolayca taşlardan kurtulmasını destekler. Bu karışıma az bir miktar tuz eklendiğinde damarların sertleşmesini engeller. Damarların duvarlarını da güçlendirdiğinden kalp krizi riskini azaltır. 

MADEN SUYUNUN KORONAVİRÜS SALGININA BİR ETKİSİ VAR MI?

Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan ve bir kaç ay içinde tüm dünyaya yayılan Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen koronavirüsün tedavisi ve kesin bir ilacı henüz üretilmedi. Yüksek ateş ve kuru öksürükle kendini gösteren koronavirüs hakkında Uzman Dr. Ali Kasım Hacim vücudun ihtiyacı olan minerallerin neredeyse tümünü maden suyunun barındırdığını vurguladı. Hacim maden suyunun vücuda olan etkilerini “Mineral vücudumuzda vitamin kadar değerlidir. Örneğin, sinir sisteminin hareket etmesi için sodyum ve potasyumun hücre içine girip çıkması lazım. Bu da mineralli ve maden suyunda var. Potasyum kasları gevşetiyor, kramp olmasını engelliyor. Maden suyu tüketimi vücudumuzun da dirençli olmasını sağlar. Böylece bağışıklık sistemimiz güçlü olacak ve hastalığa yakalanma oranı düşecektir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için doğal vitaminlerin yanında mineral alımının da önemi çok büyüktür. Mineral olmadan bu organlarımızı dirençli tutamayız. Günde en az 2 şişe maden suyu içilmesini öneriyorum. Mümkünse mineral oranı yüksek olan tercih edilmelidir. Yeşil şişede bulunan maden suyunun mineral oranı yüksek ve doğaldır” sözleriyle anlattı.

Dünyanın hemen hemen her yerinde rahatlıkla yetişebilen hatmi çiçeğine birçok yörede farklı isimler verilmiştir. Ayrıca C vitamini de içeren çiçeğin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Sizler için özellikle ödem atmakta etkili olan hatmi çayı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Hatmi çiçeğinin faydaları nelerdir? Haberin detayında…

Devegülü, silindir, gül hatmi ve hire olarak da bilinen hatmi çiçeği Temmuz ve Ağustos aylarında çiçek açar. Ebegümeci ailesine ait olan hatmi çiçeği, bazı yörelerde hibiskus olarak geçer. Popüler kültürde özellikle kullanılan hibiskus çayı ödem atmada oldukça etkilidir. Sulak bölgelerde rahatlıkla yetişen hatmi çiçeği Akdeniz Bölgesinin iklimini sever. Çiçekler tam olgunlaştıktan sonra toplanıp kullanım alanlarına göre kurutulur ya da yağı çıkartılır. Hatmi çiçeğinin kök, yaprak ve tacına kadar her şeyi faydalıdır. Bilimsel adı althaea officinalis olarak bilinir. Yapılan araştırmalarda herhangi bir yan etkisine rastlanmayan hatmi çiçeği kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılır. Hatmi çiçeği içeriğinde nişasta, sakaroz, galaktoz, pektin, yağ, tanen ve asparagin maddeleri barındırır. Halk arasında kuru öksürük şifası olarak bilinir. Enfeksiyonla mücadelede birebir fayda sağlayan hatmi çiçeği alternatif tıpta sıkça tüketilir. Mor ve pembe renklerinden oluşur. Hoş kokusu ile bazı yemeklere konulur. 

İBRAHİM SARAÇOĞLU’DAN HATMİ ÇİÇEĞİ KÜRÜ

Sürekli geçmeyen öksürüğü anından bitiren hatmi çiçeği, özellikle çocuklarda etkilidir. Yarım bardak kaynar sütün içine 6 yaprak hatmi çiçeği ekleyin. 5 -6 dakika bekledikten sonra süzüp sütü için. Bunu hem yetişkinlere hem çocuklar yapabilir. Günde iki kere yapılabilir. Ayrıca bu uygulamadan sonra bir kaşık keçiboynuzuyla da bu işlemi kuvvetlendirebilirsiniz. Bu uygulamayı aynı zamanda su ile de yapabilirsiniz. Ancak içerisine kesinlikle bal ya da limon eklenmemeli.

HATMİ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI!

Hatmi bitkileri kurutularak 150 gramı 3 bardak su ile kaynatılır. 10 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika da demlenmeye bırakılan hatmi çiçeğinin suyu ile cildinize tonik uygulayabilirsiniz. Kurutulmamış hatmi çiçeği bir savanda iyice dövüldükten sonra içeriğine biraz zeytin yağı eklenip koltuk altına bileğe sürüldüğünde cildin terleme noktalarında vücuda hoş bir koku bırakır. 

Üst solunum yolları ile hatalıkları ile boğaza yerleşen enfeksiyonlu hücreleri bitirmeden etkilidir. İçerdiği asparagin maddesi sayesinde mutasyona uğramış ve boğazların şişmesine neden olan durumu azaltır. Genellikle üst solunum yolları ile ortaya çıkan kuru öksürüğü giderir. Aynı zamanda bronşit ve bronşiyal soğuk algınlığı hastalıklarına iyi gelir.

Kandaki besinlerden ötürü aniden yükselen şekeri düşürmede etkilidir. Ancak şeker hastaları kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var. Sadece kan şekerini değil aynı zamanda kan basıncını da dengeler.

İdrar sökmede kullanılan ilk besinler arasında yer alır. Böbrek ve mesane torbasında taş kum oluşumunu önler. Böbrek üstü bezlerini çalıştırmada etkilidir. Vücudun sıvı oranını olumlu etkiler. 

Hatmi çiçeği aynı zamanda özel karışımlarla cilt hastalıklarını yatıştırmalarda kullanılır. Cilt yüzeyindeki deforme hücreleri onarırken aynı zamanda yaşlanmayı da geciktirir.

Ağız içinde gargara yapıldığında diş minesini güçlendirir. Düş yüzeyinde tartar oluşumunu önler. Diş etlerinin enfeksiyon kapmasını engelleyerek, uçuk ve aft oluşumunun önüne geçer. 

Tüketilen hatmi çayı bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. 

HATMİ ÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kurutulmuş 200 gram hatmi çiçeğini kaynamış 3 bardak suya koyun. 3 dakika demlenmesini bekledikten sonra süzerek tüketilebilir. 

Merhem ve çay olarak tüketilen ökse otunun insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Herkesin bilmediği ancak eczacılık alanında sıklıkla tüketilen ökse otu hakkında merak edilenleri araştırdık. Görüntüsüyle şaşırtan ökse otu, farklı ağaçlara bağlı yaşayan canlı bir asalak ya da parazittir. Peki Ökse otu hangi hastalıklara iyi gelir? Soruların cevaplarını haberin detayında bulabilirsiniz.

Elma, armut, kavak, söğüt ve meşe gibi ağaçlara bağlı yaşayan ökse otunun, yöreden yöreye ismi değişir. Burç ağacı, gökçe ağacı, ökse otu veya çekem gibi isimlerle de bilinen ot, genellikle çay yapılarak tüketilir. Tohumu olamayan ot, beyaz yuvarlak meyveleri vardır. Bu meyveler patladığında yapışkan bir madde ortaya çıkar. Dalların uçlarında bulunan bu toplar zeytinin ilk hallerine benzetilir. Dallar en fazla 100 cm’e kadar çıkar. Sonbahar ve İlkbahar aylarında açılır. Yıl boyu kullanılır. Eski çağlardan beri alternatif tıpta ilaç yapımlarına eklenir. Çoğunluk olarak Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna ve Türkistan’da yetişir. Ökse otu ve taneleri; tanen, urson, inosit, viskotoksin, sapotoksin ve glikozit gibi maddeler içerir. Meyvesinin içindeki yapışkan da ise visin adında bir madde bulunur. Ancak tüketimde bu tomurcuklar kullanılmaz. Tomurcukların tutuğu yapraklar çoğunlukta kurutularak içilir. Tomurcuk kısmı ise işlevlerden geçerek ilaç yapımlarına eklendiği bilinir. 

ÖKSE (ÇEKEM) OTUNUN FAYDALARI!

Üst solunum yolu hastalıklarını sıklıkla yaşayan kişilerin düzenli olarak tüketmesi gereken bir çaydır. İçerdiği ferhalatıcı ve anti bakteriyel maddeler sayesinde boğazdaki enfeksiyona neden olan zararlı hücrelerin sayısını azaltır. Özellikle astım hastalığının tedavisinde uzmanlar tarafından önerilir. Her gün bir fincan ökse (çekem) otu çayı içen astım hastalığına sahip bazı kişiler de, hastalığın semptomlarının azaldığı gözlemlenmiştir.

Yapılan araştırmalarda ökse (çekem) otunun kanserli hücrelerin yayılmasını engellediği ve kötü huylu tümörlerin küçülmesini sağladığı gözlemlenmiştir. Ayrıca kanser ilaçlarının içeriğinde de ökse (çekem) otu vardır.

Kuru öksürüğü olan kişilerinde iki günde bir bu ottan elde edilen çayı içmeleri faydalı olur.

Belli bir yaştan sonra menopoza giren kadınların yaşadığı hormon bozukluklarını düzenleyerek bu dönemi sağlık sorunu olmadan atlatmalarını sağlar.

Günümüzde yaygın olarak yaşanan ruhsal hastalıkların başında olan depresyon ve stres gibi sağlık sorunlarına iyi gelir. Sinirleri yatıştırmada etkili olduğundan uyumadan bir saat önce içilmesi tavsiye edilir. Böylece uyku problemini de çözer.

Ödem atmada etkilidir. Henüz diyet için kullanılmasına dair bilgi olmazsa da vücutta biriken iltihap ve ödemleri kolayca atmaya yardımcı olur.

Yapılan bazı araştırmalarda kandaki şekeri dengelediği gözlemlenmiştir. Diyabet hastaları için tavsiye edilir. 

Adet sırasında şiddetli sancılar yaşayan kadınların adet başlamadan iki gün önce düzenli olarak ökse (çekem) otu çayından tüketmeleri gerekir.

Bazı gıdaların neden olduğu ishal rahatsızlığı sırasında da tüketilmesi hem sıvı kaybını önler hem de bağırsaklarda ishale neden olmuş hücrelerin sayısını azaltır.

ÖKSE (ÇEKEM) OTU MERHEMİ ve ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?

Çekem otu çiçeklerini ve bir yemek kaşığı tereyağı mikserde krem kıvamına getiriniz. Böcek sokmaları sonrasında, yaralarda ve uçuklarda kullanabilirsiniz.

Bir su bardağı sıcak suyun içine bir tutam ökse otu atın. Bir gün boyunca oda sıcaklığında demlenmeye bırakın. Daha sonra süzüp tamamen otlardan arındırıp ısıtıp tüketin. 

ÖKSE OTUNUN YAN ETKİSİ VAR MIDIR?

Meyveleri kesinlikle tüketilmesi önerilmez. İçerdiği maddeler zehirleme etkisi gösterir. Ayrıca sık sık tüketilmesi de tavsiye edilmez. Çiğ halde tüketildiğinde kusma ve bulantı etkisi yapar. Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınların tüketmeden uzmanlarına başvurması gerekir. Ayrıca da ciddi kronik rahatsızlığı olan kişilerin de tüketmeden önce bir uzmana başvurmasında fayda var. 

Hemen hemen herkesin severek tükettiği yoğurdun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Canlı laktik asit bakterileri içeren yoğurt özellikle sindirim sağlığına olumlu katkıları vardır. Peki yoğurdun faydaları nelerdir? Yapılan bazı araştırmalarda da yoğurt suyunun insan sağlığına faydaları olduğu ortaya çıktı. Yoğurt hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Sütün fermantasyonu sonucu ortaya çıkan besin değeri yüksek yoğurt canlı bakteriler barındırır. Kesin olarak kimler tarafından ne zaman üretildiği bilinmese de yoğurdun yüzyıllardır yapılıyor. 6000 yıldır üretildiği tahmin edilen yoğurt Osmanlı topraklarından Avrupa’ya yayılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yoğurt bazı Avrupa krallarına şifa niyeti ile gönderilmiş. Böylece tüm dünyaya yayılan yoğurt Anadolu topraklarında ortaya çıkmıştır. Türk yapıtlarından biri olan Divanı Lügatit Türk’te de geçen yoğurdun alternatif tıpta özellikle sindirim hastalıklarında tüketilirdi. Yıllar geçtikçe yoğurt saf bir şekilde tüketildiği gibi içerisine bazı faydalı besinler eklenerek de tüketilmeye başlanmıştır. Örneğin zayıflamak için içerisine sumak ve limon eklenmiş ya da kan yapıcı olsun diye keçiboynuzu pekmezi karıştırılır. Kalsiyum, protein, magnezyum, potasyum, A, E ve B vitamini grupları bakımından oldukça zengindir. Yapılan bazı araştırmalarda yoğurdun kanser hastalıklarının riskini azaltığı tespit edilmiştir. Özellikle meme kanserinin önüne geçen yoğurt, vücudu adeta koruyan bir kalkan oluşturur. Yoğurdun tüketimi yaş, cinsiyete göre değişir. 3 yaş grubundaki çocukların günde 4 porsiyon tüketmesi gerekirken, 6,9 ve 18 yaşındaki kişilerin 3 porsiyon tüketmesi yeterli olur. Gelişme çağı, menopoz, hamilelik ve adet dönemlerinde de bol bol tüketilerek değişen hormonların etkileri azaltılmaya çalışılmalıdır. 

EV YOĞURDU NE İŞE YARAR?

Bağırsak florası az olan kişilerde genellikle demir eksikliği, saç dökülmesi, yorgunluk ve uykusuzluk gibi rahatsızlıklara görülür. Bunun için uzmanlar probiyotik öneriyor. Probiyotik bağırsak flora sayısını artırarak besinlerin enzimlenmesini ve vücutta nerelere aktarılmasına yardımcı olur. Çörek otuyla beraber daha faydalı hale gelir. Probiyotik bakımından da en zengin besin ev yoğurdudur. Ev yoğurdu fabrikasyon işlemden geçirilmediği için içeriğindeki faydalı bakteriler probiyotik olur. Bu yüzden sindirime inanılmaz fayda sağlar. Sadece bağırsak florasını değil. Midenin fonksiyonlarını da olumlu etkiler. Kemiklerin gelişimine katkı sağlar. Bu yüzden uzmanlar anne karnından itibaren ev yoğurdunu tavsiye eder. 

YOĞURDUN FAYDALARI NELERDİR?

Yoğurt, B vitamini kompleksi içerdiğinden kemik gelişimine büyük katkı sağlar. Kemik yapısını güçlendirdiğinden özellikle ileri yaşlarda yaşanma olasılığı olan kemik erimesinin önüne geçer. Bunun yanı sıra kemiklerin hasara uğraması sonucu iyileşme sürecini hızlandırır. 

Folik asit vücut sağlığında olmazsa olmazdır. Vücuttaki organların gelişmesi ve işlevselliğini artması için vücudun ihtiyaç duyduğu folik asidi yoğurt bir kase ile yüzde 75’ini rahatlıkla karşılar.

Peynir ve süt tüketmeyen kişilerin tüketilmesi tavsiye edilir. Bu besinlerden alınacak olan faydaların aynısı sütten de kolayca alınabilir.

Yoğurt kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını güçlendirir. Bazı besinlerin damarlarda yol açtığı hasarı düzeltir. Yağ birikimini önler. Doymuş yağ içermesine rağmen damar tıkanıklığına neden olmaz. Kötü kolesterolü düşürerek iyisini yükseltir.

Sadece inek değil, manda, keçi ve koyundan da elde edilen sütten de yoğurt yapılabilir. Tüm bu yoğurtlar vücudun kendi kendine üretemediği vitamin ve mineralleri kolayca almasını sağlar. 

Mide bulantısı, üşütmesi ve kusma gibi rahatsızlıkları önlemede en doğal ilaçtır. Yoğurt sadece yenildiğinde değil aynı zamanda cilde sürüldüğünde de burada hasara uğramış alanları kolayca iyileştirir. Sivilce ve akne oluşumunun önüne geçer. Cildin genç kalmasını sağlar.

Bağışıklık sisteminin en ihtiyaç duyduğu besin yoğurttur. Yoğurt bağışıklığı güçlendirerek zararlı bakterileri vücuttan atar. Vücudun mantar oluşturmasını önler. 

AÇ KARNA YOĞURT SUYU İÇERSENİZ…

Uzmanlar yoğurdun oluşan alt suyunun kesinlikle dökülmemesi gerektiğini vurguluyor. Aç karna tüketildiğinde mide asidini dengeler. Yemek borusundan başlayıp tüm sindirim sistemindeki organlarda besin atığı bırakmadan dışkılama ya da idrar yolu ile atar. Bağırsakların işlevselliğini artırır. Böbrek üstü bezleri çalıştırır. Tokluk hissi vererek kişinin çok yemek yemesinin önüne geçer. Yani kilo vermede yardımcı olur. 

Oğul otu olarak da bilinen melisa otu kullanımı yüzyıllara dayanan şifalı bitkiler arasında yer alır. Sinirleri yatıştırmada faydası olan melisa otu yaz aylarında böcek ısırıkları için kullanılan doğal bir ilaçtır. En genel tabiri ile limon otu olarak geçen melisa hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki melisa otunun (limon otu) faydaları nelerdir? Uykusuzluğa doğal çözüm… İşte cevabı:

Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişen melisa otu, nane ailesine aittir. Beyaz çiçekleri olan melisa çiçeği balların dikkatini çeker. Bu yüzden Yunan tarihçesinde bu ota oğul otu denir. Hafif limon aromasına sahip olan melisa otu, yazları açtığı beyaz çiçeklerin içerisine küçük meyveler çıkar. Avusturya yerlileri bu otu keşfettiklerinde ilk olarak çiğ tüketmişlerdir. Daha sonra ise kurutarak hem baharat hem çay olarak kullanmışlardır. Beta hidroksi asit bakımından zengin olan melisa otu, ruhsal hastalıklarda doğal ilaçtır. Alternatif tıpta depresyon ve sinirsel hastalıklarda çayı tüketilen melisa otunun esansiyel yağı ise çıkartılarak kozmetik ürünler üretilir. Yöreden yöreye farklı isimlerle kullanılan melisa otu, mevsim geçişlerinde enfeksiyon nedeniyle biriken iltihabı vücuttan atmaya yarar. Yapılan bazı araştırmalarda şiddetli migren nöbetlerinde etkili bir doğal kür olduğu tespit edilmiştir. 

MELİSA ÇAYI NASIL YAPILIR?

Demleme yöntemi ile yapılan melisa çayındaki yapraklar genellikle kurutularak kullanılır. Taze olarak nadiren yapılan bu çay için; bir litreye yakın su kaynatılır. Daha sonra içerisine yarım yemek kaşığı melisa, bir tatlı kaşığı nane ve bir tutam papatya eklenir. 10 dakika demlenmeye bırakılan çay süzgeç yardımıyla bir kaba aktarılır. Buzdolabında iki gün bekletilen melisa çayı tüketilmeye hazır hale gelir. Bu tüketim şekli yazın yapılırken, kış aylarında ise demlendikten sonra içerisine bir çay kaşığı bal eklenerek tüketilir. 

MELİSA OTUNUN BESİN DEĞERLERİ

Folik asit, potasyum, kalsiyum, demir, çinko, lif, tanen, A ve C vitaminleri bakımından zengindir. Aynı zamanda yüksek miktarda flavonoidler içeren melisa otu bağışıklık sisteminin kendini yenilemesi ve toksinleri vücuttan atması yardımcı olan etkili bir ottur.

MELİSA OTUNUN (LİMON OTU) FAYDALARI!

Kronik uykusuzluk günümüzde yaşanan en sık hastalıklardan biridir. Genellikle kapalı ortamlarda saatlerce masa başında çalışanlarda görülen bu rahatsızlık için en doğal yöntem melisa çayıdır. Melisa otu melotonin hormonunu dengeleyerek kişide uyku düzeni oluşturmaya yardımcı olur.

Son yapılan araştırmalarda stres ve kaygı bozukluğu en yaygın psikolojik hastalık olarak ortaya çıkmıştır. Uzmanlar bu hastalığı tetikleyen sorunun ise sinir sistemindeki deformasyon olduğunu vurguluyor. Bu yüzden kişinin günlük sinir hücrelerini yatıştırıcı ilaçlar veriliyor. Ancak ilaçlar bazı kişilerde farklı hastalıklara neden olabileceğinden uzmanlar doğal yolu daha sağlıklı olduğunu belirtiyor. Bunun içinde flavonod bakımından zengin olan melisa otu önerilir.

Sinir hücrelerinin işlevselliğini artıran melisa otu, sadece strese değil aynı zamanda beyin hastalıklarına da iyi gelir. Ayrıca beynin fonksiyonlarını artırarak hafızayı güçlendirir. Uzmanlar gelişim çağındaki çocukların iki günde bir yatmadan bir saat önce bir bardak tüketmelerini tavsiye ediyor.

Toplumda her 4 kişiden 3’ünde görülen uçuk hastalığı için de doğal ilaç olarak tavsiye edilen melisa yaprağı uçuğun yayılmasına ve iltihap oranının artmasını engellemede etkili olur. Şimdilerde uçuk kremlerinde melisa otu ham madde olarak kullanılıyor. 

Aşırı yemek sonrası bazı kişiler besinleri sindirmekte zorlandığı için hazımsızlık ve şişkinlik gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olur. Melisa otu çayı midenin besinleri öğütmesinde yardımcı olarak sindirimi kolaylaştırır. 

Melisa otu suyu ya da yağı cildin kendini yenilemesinde yardımcı olur. Parlaklık ve canlılığını artırır. Melisa otu kaynatılıp elde edilen suyu tonik olarak kullanılır. Aynı su ile saçlar yıkandığında kepeklenme ve dökülmenin önüne geçer. Solgun saçların daha parlak olmasını sağlar. 

Şiddetli geçen adet sancıları içinde önerilen melisa çayı, yaşanan krampları önlemede etkilidir. Yapılan bir diğer araştırmada ise kronik yaşanan baş ağrıları ve migren atakları içinde öneriliyor. 

Melisa otundan hazırlanan çay ile ağzı içi gargara yaparak diş aralarında kalmış besin atıkların temizlenmesine ve diş etlerinin güçlenmesini sağlar. Ayrıca melisa çayının içerisine hindistan cevizi eklenip hazırlanan karışım ağız içindeki yaraları götürmede etkilidir.

MELİSA OTU YAĞI NE İŞE YARAR?

Uçucu yağ çeşitlerinden biri olan melisa otu yağı çok zor elde edilir. Acımsı bir tadı olmasına rağmen alternatif tıpta ilaç olarak kullanılır. Tanen, sitral, sitronellal ve linolal gibi güçlü maddeler içerir. Bu yağ başlı başına kullanılmaz. Ya su ile seyriltilir ya da başka bir yağ ile karıştırılarak kullanılması daha uygundur. Banyo suyuna eklenerek hem vücudun mikroplardan arınmasını hem de saç diplerindeki hücrelerin güçlenmesini sağlar.