Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan bir kadın yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hastaneye başvurdu. Nadir görülen bir olayla karşılaşan doktorlar neye uğradığını şaşırdı. Kadının hastalığının her gün yediği meyveden olduğu ortaya çıktı. İşte haberin detayları…

ABD’nin Pasifik kıyısında bulunan Olympia’daki acil servis doktorları, nadir görülen bir olayla karşılaştı. 42 yaşındaki bir kadının her gün yediği bir meyve, bacağını kaybetmesine sebep oluyordu. Bir bacağında damar tıkanıklığı başlayan kadın, gün geçtikte artan ağrılarından dolayı doktora başvurdu. Ultrason taraması sonucu kadının damarlarını tıkayan büyük bir pıhtı olduğu fark edildi. Kangren riski bulunan Amerikalı kadının sorunu, pıhtı çözücü ilaç ile çözüldü.

Bacakta kan pıhtılaşması

Sağlık sistemini şoke eden bu vakanın daha sonra kadının her gün yediği greyfurttan kaynakladığı anlaşıldı. Ülke genelinde gündem olan bu haber Lancet isimli bir tıp dergisi tarafında ele alındı.

KANIN PIHTILAŞMA EĞİLİMİNİ ARTIRIYOR

Yapılan araştırmalara göre doğum kontrol hormonu östrojenini parçalayan CYP3A4 adlı bir enzimin etkisini bloke eden greyfurt suyu, pıhtılaşma seviyelerini, yani kanın pıhtılaşma eğilimini artırıyor.

Greyfurtun her gün tüketilmesi hayatı riske atabiliyor

Öte yandan greyfurtun içerisinde potasyum oldukça fazla olduğu için çok fazla tüketildiğinde böbreklere de zarar verebiliyor. Çünkü böbrekler aşırı şekilde yüklenen potasyumu kandan atamadığı sürece bazı komplikasyonlara neden olabilir.

Greyfurt suyu

3 GÜNÜN ARDINDAN RİSK ARTIYOR

Greyfurt suyunun vücutta çok yavaş parçalandığını söyleyen uzmanlar, bu meyvenin her gün tüketilmesinin sakıncalı olduğunun altını çizdi. Aksi halde çok fazla tüketilen greyfurt suyu, kümülatif bir etkiye sahip olduğu için üçüncü gününden itibaren hastanın östrojen seviyeleri normalin kat kat üzerine çıkar ve pıhtı riskinin artmasına neden olur.

Dijitalleşmenin arttığı bu son dönemde teknoloji bağımlılığı ile beraber uzun saatler hareketsiz kalmak ya da bir teknoloji aletine uzun süre bakıyor olmak insan gövdesinin öne doğru eğilmesine sebep oluyor. Bu yüzden de günümüzde kamburluk çok sık görülüyor. Çalıştırılmayan kas grupları ile kişiler ortalama 2 ila 4 santim arasında kısalıyor. Uzmanlar konu ile ilgili yapılacak egzersizlere değindi.

Teknolojik ürünlere artan ilgi, her geçen gün kişide sağlık sorunlarına sebep oluyor. Uzun süre bir teknoloji aletinin başında duran kişiler ya kamburluktan ya da sırt veya boyun ağrısından şikayet ediyor. Birçok kişi yaşadığı bu sorunlara kendi çabasıyla çözüm bulmaya çalışıyor. Bilinçsizce korse kullananlar, kullanmadığı döneme göre daha güçsüz ve zayıf olduğunu fark ediyor. Uzmanlara danışarak evde veya iş yerlerinde yapılan bazı egzersizler ile dik duruşa kavuşabilir öte yandan kas grupları tekrar eski gücünü alabilir.

Spor Eğitmeni Mahmut Talha Sağlıklı, teknoloji bağımlılığın boyu kısalttığının altını çizerek konu hakkında bazı önerilerde bulundu.

oturuş bozukluğu

ZAYIF KAS GRUPLARI BOYUNUZU KISALTIYOR

Uzun süre dijital bir ortama maruz kalmanın boyu kısalttığını söyleyen Sağlıklı, insanların gerçek boylarını bilmediğini ifade etti. Sağlıklı konu hakkında şu ifadelere yer verdi:

Spor Eğitmeni Mahmut Talha Sağlıklı

“Kambur duruşa bağlı olarak uzun süre öne doğru bükülerek bir yaşam tarzı benimsemek boyumuzu kısaltabiliyor ve bu 2 ile 4 cm’ye kadar artabiliyor. Boyumuzu geri kazanmak için etkili yöntemler var, birçok kişinin aklına ilk gelen korse oluyor ancak doktor tavsiyesi dışında kullanılmasını asla önermiyoruz. Korse denilen yapı, kasların güçsüzleşmesine neden olur. Kendi vücudunuzu doğal kas korsesi ile inşa etmek için ilk ve elzem yapmamız gereken işlem dik duruş egzersizleri uygulamaktır. Egzersiz yapmak özellikle yer çekimine karşı koyan kas gruplarınızın güçlenmesini sağlar ve içeriden siz fark etmeseniz de kaslarınız bir korse gibi vücudunuzu destekler ve sizin daha dik durmanızı sağlamış olur.”

KAMBUR DURUŞA KARŞI YAPILMASI GERKENLER NELER?

Spor Eğitmeni Mahmut Talha Sağlıklı şunları söyledi:

gerçek boyunuz kaç

“Kambur duruşa karşı stratejimiz şu şekilde olmalıdır: Öncelikle esneme, rahatlama egzersizleri ile ön gövdeyi açıp rahatlatıyoruz ve ikici aşamada ise güçlenme egzersizlerine geçiyoruz. Böylece yer çekimine karşı koyan dik duruş kaslarını canlandırmış oluyoruz. Gün içinde minimum 5 dakika süper kahraman gibi durmak, ellerinizi yumruk yaparak sırtınıza birleştirerek komando duruşunda durmak, bir boksör pozu gibi -maça çıkmadan önce yumruklarını sıkarak yukarı kaldırır- gövdeyi geriye doğru açarak durmak. Elleri ensede birleştirerek gövdeyi kasarak dik bir şekilde durmak. Bu güç pozlarını günde 5 dakika uygulayabilir ve derin diyafram nefesleri ile karın bölgesinin hareketleneceği şekilde göndererek yine dik duruşa yardımcı olabilirsiniz. Bu özellikle öne doğru kapanan kaburga kemiklerinin yine yukarıya ve yana açılarak gövdenin rahatlaması anlamına gelir. Diyafram nefesi duruşu düzeltir. Kambur duran kişilerin yeterince derin nefes alamadığını hayret ve ibret alarak gözlemliyoruz.”

Duruş bozukluğu kaç yaşında başlar

DURUŞ BOZUKLUĞU KAÇ YAŞINDA BAŞLAR?

Her yaşta duruş bozukluğunun yaşanabildiğini söyleyen Sağlıklı, açıklamasını şu cümlelerle noktaladı:

“Özellikle teknoloji bağımlılığının çok küçük yaşlara kadar inmesi ve saatlerce cihazlara bakarak oturmak, hareketsiz sınıf ortamlarında uzun süreli saatlere maruz kalınması ve yine yetişkinlerin uzun saatler hareketsiz bir yaşama geçmeleri neticesinde her yaşta görülebilmektedir. Özellikle 35 yaşından sonra ortaya çıkan kemik erimesi, kas zayıflaması, kas gücü yetersizliğinden kaynaklanan faktörler birleştiğinde daha etkin şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. İnsanın fabrika ayarlarında hareket çok büyük rol oynuyor. Hareketi hayatımızdan çıkardığımız zaman yine harekete dayalı mekanizmalarımızı yavaş yavaş bozmaya başlamış oluruz. O yüzden uzun süre teknolojik aletlere bağlı kalmak doğru değildir.”

Alternatif tıbbın en sağlıklı otlarını sizler için bir araya getirdi. Dr. Feridun Kunak’ın şiddetle tavsiye ettiği bazı otlar günümüzde yaygın olan hastalıklar içinde tam bir şifa kaynağıdır. İçeriklerinde milyonlarca vitamin ve mineral barındıran otların tüketim şeklinde oldukça önemlidir. Hangi şifalı ot neye iyi gelir? Şifalı otlar nasıl tüketilir?

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN İZLE

Doğada en çok kadın hastalıklarına şifası olan besin semizotudur. Semizotu östrojen hormonunu dengeler. Bu da kadın hastalıklarının önüne geçmiş olur. Öte yandan günümüzde sıklıkla yaşanan bağırsak sorunları için de birebir fayda sağlar. Dr. Feridun Kunak’la Evlerinize Sağlık programıyla şehir şehir hastalarının ayağına giden ve doğal yöntemler tavsiye eden Feridun Kunak, Balıkesir’de gittiği bir pazarda gördüğü otların insan sağlığına olan etkilerini açıkladı. 

İŞTE FERİDUN KUNAK’IN O TAVSİYELERİ

  • Kantaron otu, mide ağrılarına ve yaralarına fayda sağlar. Yemek sonrası sıklıkla mide yanmasından şikayet edenler için kantaron otunun kuru halinin kaynatılması ve tüketilmesi tavsiye edilir.
     
  • Semizotu, tam bir sindirim sistemi dostudur. Yaz aylarında yoğurtla beraber tüketilmesi şiddetle tavsiye edilir. Öte yandan menapoz dönemine giren ya da ağrılı adet süreçleri geçirenler içinde fayda sağladığını söyleyen Kunak, östrojen hormonlarını hareketlendirdiğini belirtti.
     
  • Günümüzde en sık yaşanan sağlık sorunlarının başında gelen bağırsak tembelliği için de kuru incir önerildi. Kunak, kuru inciri zeytinyağına batırıp bir gün bekletildikten sonra her gün aç karna sabahları bir tane tüketilmesini tavsiye etti. 
     
  • El titremesi dizlerde ağrılar vücut içinde kan oranı dengesizliğine bağlı gelişen sorunları bitirmek için ise kuru baklanın fayda sağlayacağının altını çizdi. 

En sık yaşanan sağlık sorunlarından biri olan eklem ağrıları için Dr. Feridun Kunak, alternatif tıbbın en muhteşem karışımını önerdi. Yaşam kalitesini düşüren ve zamanla kemiklerin aşınmasına neden olan bu ağrılı süreci yüzde 80 düşüren sarı kantaron, dağ kekiği ve zeytinyağı hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Diz ağrılarını bitiren doğal karışım! Sarı kantaron, dağ kekiği ve zeytinyağı

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN İZLE

Yüzyıllardır alternatif tıp gelişen teknolojiye rağmen her zaman ilk tercihler arasında yer almıştır. Doğada milyonlarca sağlığa faydası olan besinlerden oluşan karışımları ise uzmanlar da öneriyor. Bunlardan en sık kullanılanı ise E vitamini bakımından zengin olan zeytinyağı gelir.

sarı kantaron kekik zeytinyağı

Zeytinyağı ayrıca içeriğine aldığı her maddenin de besin değerini artırır. Dr. Feridun Kunak’ta günümüzde artan çalışma performansı nedeniyle en sık sağlık sorunlarının yaşandığı kemik ağrıları için mucize bir karışım önerisinde bulundu.

diz ağrılarını bitiren mucize

İŞTE KUNAK’IN ÖNERDİĞİ SARI KANTARON, ZEYTİNYAĞI VE DAĞ KEKİĞİ KARIŞIMI!

Bir su bardağı zeytinyağı bir tutam sarı kantaron ve bir tutum da dağ kekiğini bir tencereye koyunuz. Isınan bu karışımı daha sonra güneşe bırakıp bir gün bekleyin. Daha sonra karışımı bir cam kavanoza koyup yeniden 2 gün daha gün ışığında beklettikten sonra kullanabilirsiniz. Sarı kantaron ve kekik zeytinyağında bekledikçe içerdikleri maddelerin değerleri artar. Dize sürüldüğünde kemik ve kasların yumuşamasını sağlayarak dokuyu yeniler. Dizlerinize ya da ağrıyan bölgeye uyguladıktan sonra bir yarım saat hareketsiz beklemeniz tavsiye edilir. 

Saç ekimi sonrası uyulması gereken bazı kurallar var. Yeni ekilen saç kökleri çok hassas bir yapıya sahip olduğu için işlemin sonrasındaki ilk 15 gün ekim alanının yüksek ısıdan, soğuktan, rüzgardan ve yağmurdan korunması şart.

Saç ekimi yaptırmayı düşünenlerin, sağlıklı ve gür saçlara sahip olabilmesi için operasyon sonrası belirlenen kurallara uyması gerekir. Uzmanın söylediklerinin harfiyen yerine getirilmesi, ekilen köklerin saç derisine tutunmasına yardımcı olacaktır. Bunun için saç ekimi sonrasında ilk 15 gün ekim alanını sert temastan; yüksek ısıdan, soğuk, rüzgar ve yağmurdan korumanız çok önemli.

Doğal görünümlü, estetik, gür ve sağlıklı saçlar için yaklaşık 6 ila 1 yıl geçmesi uygun görülmüştür. Ancak hedeflenen görünüme ulaşılabilmesi için ekimini yaptıran kişiye büyük iş düşüyor. İşte saç ekimi sonrası hedeflenen saçlara ulaşabilmek için dikkat edilmesi gereken 6 altın kural…

Saç ekimi

SAÇ EKİMİ SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN 6 KURAL

1- Saç diplerini nemli tutun;

Saç ekimi sonrasında hem donör (köklerin toplandığı alan) hem de ekimin yapıldığı bölge kabuklanmaya başlar. Hızlı kabuklanma büyük bir titizlikle ekilmiş olan köklerin çıkış yönünü bozabilir. Bu nedenle doktorunuzun vereceği özel sprey solüsyonlarla saç diplerini sürekli nemli tutmak büyük önem taşır. Doktorunuzun önerdiği sprey solüsyonları saç ekiminden sonra 15 gün boyunca saç diplerinize nazik hareketlerle uygulayın. Nemlendirici ve besleyici sprey solüsyonlar sayesinde yeni ekilen ve var olan saç kökleri güçlenir. Yeni ekilen kökler, saç derisine daha güçlü tutunur. Böylelikle dökülme ihtimali oldukça azalır. Vitamin, mineral ve aminoasitler içeren bu besleyici sprey solüsyonlar sayesinde hem var olan saçlarınız hem de yeni ekilenler daha hızlı uzar ve gürleşir.

2- Kurutma makinesi kullanmayın;

Aşırı sıcak veya soğuk, cilt üzerinde olumsuz etki yarattığı gibi saç derisine ve yeni ekilen köklere de iyi gelmeyecektir. Saç ekimi sonrasında ekimin yapıldığı bölgenin direkt yüksek güneş ışığına maruz kalmamasına, aşırı sıcak veya soğuk ortamlarda bulunmamaya, çok soğuk veya sıcak suyla duş almamaya özen gösterin. Ekim işleminden sonraki ilk 15 gün gerek hijyen gerekse sıcaklık açısından hamam, sauna, havuz ve denizden uzak durmalısınız. Saç kurutma makinesi ve saç şekillendiricileri ise yaklaşık iki aylığına hayatınızdan çıkarmanız gerekiyor. Saç ekiminden sonraki 15 gün performans gerektiren iş ve sporlardan ve ayrıca cinsel ilişkiden de kaçınılması gerekiyor.

Saç ekimi sonra nelere dikkat edilmeli?

3- Doktor talimatlarını dikkate alın;

Saçlarınızın ekimden sonra başarıyla çıkması için doktorunuzun size tavsiye ettiği, köklerinizin beslenmesini artırmak amacıyla verdiği serum tablet ve kan akımı artırıcı tedavilerini bir yıl boyunca düzenli kullanmanız gerekir. Bunu iki farklı yan yana olan toprağa tohum ekilmiş gibi düşünmenizi isteriz. Beslenmenin ve bakımın iyi olduğu tarladan her zaman daha fazla verim, kalite elde edilir. Saç ekimi sonrası kişilerin tedavilere ve korumaya özen göstermesi biz doktorlar tarafından önerilir.

4- Alkolden uzak durun;

Operasyon öncesinde de sonrasında da alkol ve sigara tüketimine bir süre ara verilmesi gerekiyor. Alkol kana karışarak dolaşım sistemi yoluyla ekilen saç köklerine zarar veriyor. Genel olarak bağışıklığı düşürüyor. Tüm metabolizmayı olduğu gibi yeni ekilen saç köklerini de zayıflatıyor. Ayrıca saç ekimi sonrasında antibiyotik kullanacağınız için alkol almamanız gerekiyor. Sigara ise iyileşme süreci için çok önemli olan oksijenin akışını ve etkinliğini bozuyor. Hücrelere taşınan oksijenin yetersiz kalması saç derisini de yeni ekilen kökleri de olumsuz yönde etkiliyor. Kısacası saç ekimi sonuçlarının başarılı olmasını istiyorsanız en az 15 gün alkol ve sigaradan uzak durmalısınız.

5- Yatış pozisyonuna dikkat edin;

Gerek köklerin alındığı donör bölge gerekse yeni ekilen kökler çok hassas olduğu için baş bölgesini darbelerden ve sert temaslardan korumak oldukça önemli. Saç ekimi sonrasında yaklaşık iki hafta boyunca ekim yapılan bölgenin üzerine yatmamanız, ekilen köklerin çıkış açısının bozulmaması ve saç derisine sağlam bir şekilde tutunması açısından büyük önem taşıyor. Eğer o bölgeye ekim yapılmadıysa donör yani ense bölgesi üzerine yatmanızda bir sakınca yok. Ayrıca 15 gün boyunca dar boğazlı kazak, dar tişört gibi çıkarırken ekim alanına zarar verebilecek giysiler yerine gömlek, hırka, fermuarlı kazak gibi rahat giyilip çıkarılabilen kıyafetler giymeniz, kök kaybının önlenmesi ve saç ekimi sonuçlarının hedeflendiği gibi olması açısından oldukça önemli.

6- Stresten uzak durun;

Araştırmalar stresin, saç dökülmesi ve beyazlamasının başlıca nedenleri arasında olduğunu gösteriyor. Stres, saç kaybı yaşanmasına neden olduğu gibi yeni ekilen saç köklerinin sağlığını ve saç derisine tutunma gücünü de zayıflatıyor. Bu nedenle ekilen saçlarınızın yanı sıra beden sağlığı açısından da stresli ortamlardan uzak durmalısınız.

3 ay önce maskeye dair zorunluluğunda kaldırılmasıyla pandeminin izleri tam olarak silindi derken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan bir uyarı geldi. Haftalık vaka sayısında ciddi bir artış yaşandığının altını çizen Bakan Koca, aşının önemini yeniden hatırlattı. Kısa süreli paniğe neden olan bu açıklamalar hakkında uzmanlar konuştu.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN İZLE

Yoğun bakım ünitelerinde hastanın olmadığı bir sürece girdiğimiz bu günlerde vaka sayılarındaki artış özellikle toplu alanlarda maske kullanımını ve mesafenin önemini yeniden hatırlattı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın önceki gün artan vaka sayılarındaki uyarısı üzerine akıllara pandemi kurallarının yeniden gelip gelmeyeceği geldi. Bu konu hakkındaki ayrıntılı bilgileri ise uzmanlar açıkladı.

koronavirüs vakalarında artış

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, sürecin nasıl ilerleyeceğine dair merak edilenleri Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak’a açıkladı. 

bi haftalık koronavirüs tablosu

MASKE VE MESAFE HER ZAMAN ÖNEMLİ!

Akkoyunlu, 2 yıllık pandeminin etkisinin gittiği bu günlerde artan vaka sayılarının endişe oluşturmaması gerektiğini ancak maske ve mesafe kuralına her zaman ihtiyacımız olduğunu hatırlattı. Bu iki kurala hayatımız boyunca dikkat etmemiz gerektiğini söyleyen Akkıyunlu, koronavirüs dışında bir çok hastalığında böylece engellenebileceğini vurguladı. 

İŞTE PROF. DR. MUHAMMED EMİN AKKOYUNLU:

Günlük hayatı olumsuz etkileyen ve çevremizde gün geçtikçe daha çok rastladığımız idrar kaçırma vakaları kadınlarda erkeklere oranla yaygındır. Bu durumun ileri yaşta bireylerde görüldüğü düşünülse de her yaştan kadında rastlanabilir. Dr. Seçil Günay Avcı, idrar kaçırma durumu ortaya çıkmadan engellenebilecek yöntemlerden bahseden bir köşe yazısı hazırladı.

İdrar kaçırma, idrar yapmayı düşünmediğiniz veya planlamadığınız bir anda idrarın kontrol dışı kaçmasıdır. Öksürünce, hapşırınca, spor yaparken gibi basınç artışları ile olduğu gibi, ani bir idrar hissi ile gelen kaçırmalar şeklinde de görülür. İdrar kaçırma idrarı depolayan mesane-idrar torbasının bir çeşit fonksiyon bozukluğudur. Ülkemizde yapılan bir çalışmada üniversitede okuyan genç kızlar arasında idrar kaçırmanın görülme sıklığı neredeyse %20 olarak belirlenmiştir. Bu durum yaklaşık her 5 üniversite öğrencisinden birinde idrar kaçırma olduğunu ortaya çıkarmıştır. Henüz doğum yapmamış, menopoza girmemiş, 18-28 yaş grubunda idrar kaçırmanın varlığını ortaya koyan bu çalışma bize erken yaşta tedbir almak gerektiğini göstermiştir.

Dr. Seçil Günay Avcı, Yasemin.com okurlarına özel idrar kaçırmamak için dikkat etmemiz gereken 10 durumu özetleyen bir yazı hazırladı:

Dr. Seçil Günay Avcı

– Çocukluktan itibaren düzenli spor alışkanlığı ile vücut duruşuna dikkat etmek ve önemsemek.  Bilgisayar kullanımı, masa başı işler omurga hasarını boyun düzeyinden başlayarak artırmaktadır. Düzenli spor yapanlarda omurga kaslarının güçlü olması, duruş sorunlarının olmaması mesaneye giden sinirlerin erken dönemde omurga basısında kalmasını engeller. Çocuklarımızın oturma ve dinlenme pozisyonlarındaki hatalı duruşlarının farkında olup doğru duruş alışkanlığı kazandırmaya çalışalım. 

– Anne karnından obezite ile mücadele etmek. Gebeliklerinde aşırı kilo almış annelerin çocuklarında şeker, tansiyon, dolaşım bozukluğu, varis, kollajen hasarı daha fazladır. Bu çocuklar anne karnından başlayan hasarlarla yaş alırlar. 15 yaşında dizleri çatlamış kızlar veya 12 yaşında memesi çıkmış erkek çocuklar gibi çocuklar için pelvik taban hasarı da değerlendirilmelidir. Gebelikte sorun yaşamamak için gebe kalmadan tedbir almak şarttır.  

– Şeker hastalığı belirtilerini bilmek. Kan şekeri takibi yapmak. Çok zayıf olup kas erimesiyle giden ketoasidozlar da şeker hastalığının bir göstergesi olabilir. Karın bölgesi yağlanması ile mücadele etmek, insülin direncini kırmak önemlidir. Şeker hastalığı başlamadan çok yıllar önce belirtiler verir. Çok su içmek,  çok yemek yemek, çok idrar yapmak şekerin belirtilerinin başlıcalarıdır. İdrar yolu iltihapları ve bozulmuş mesane fonksiyonları ile sıklıkla beraber olup, şeker hastalarında idrar kaçırma sık dile getirilen bir şikayettir.

İdrar kaçırma kişinin yaşam konforunu bozar, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

-Sürekli oturulan mesailerde 45 dakikada bir 5 dakika hareket etmek veya yürümek pelvik tabanın gün içinde dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Sarkmalar başlamadan önce yürüyüş yapmak sarkma, fıtık gibi sorunlar varsa direnç egzersizleri ile desteklemek. 

– Mesane eğitimi yapmak. Her idrar hissinde tuvalete gitmemek, ertelemeyi denemek işe yarar.  İdrar alışkanlıkları mesane eğitimi le düzeltilebilir.  İlk idrar hissi 100-150cc’lik idrarla gelir ancak mesane kapasitesi neredeyse bu miktarın 10 katıdır. Bilinenin aksine idrar biriktirmek veya tutmak kötü bir alışkanlık değildir. İdrar tutulduğu için böbreklerinize idrar geri kaçışı olmaz. 

Fazla doğum yapmış kadınlarda, menopozdan ya da zor doğumlardan sonra kadınlarda idrar kaçırma sorunu yaşanabilir.

– Dar pantolonlar, sıkı kıyafetler, gün içinde evde taytlarla dolaşmak pelvik taban dolaşımını bozar. İşeme, barsak faaliyetleri olan dışkı ve gaz çıkarma ve üreme organlarının taşınması pelvik tabana bağlıdır. Pelvik taban hasar gördüğünde sadece kadında değil erkekte de prostat sorunları, işeme güçlükleri ile ortaya çıkabilir. 

 Sigara içmek sarkmayı ve idrar kaçırmayı arttırır.  Sigara damar yapısını bozarak, varislere katkı sağlar. Dolaşımı bozarak sarkmaları hızlandırır. 

–  Kabız olmak idrar kaçırmaya zemin hazırlar. Dışkılama sabah ve akşam olmak kaydıyla düzenli olmalıdır. Dışkılama güçlükleri, ıkınmak pelvik tabanı bozar. 

İdrar kaçırma probleminiz varsa bir üroloji hekimi ile görüşmeniz çok önemlidir.

 Kollajen yapı bozuklukları idrar kaçırmaya zemin hazırlar. Ailesinde varis, fıtık gibi kollajen yapı bozukluğu olanlarda vücudun taşıyıcı elemanlarının ana proteini olan kollajenin yapımında genetik taşınan bir sorun olabilir. Bu kadınlarda henüz gebe kalmadan rahim, vajina sarkmaları görülebilir. 

 Bacak bacak üstüne atmak pelvik tabana zarar verir. Özellikle öğrenciler arasında yaygın görülen ders saatleri boyunca bacak bacak üstüne atma alışkanlığı pelvik tabanın dolaşımını bozarak, kanlanmayı azaltır ve sarkmaları hızlandırır. Ev içinde veya ders aralarında yer minderi tarzında dinlenme alanlarında bağdaş kurma tarzında bacakları birbirinden ayırarak oturmaya çalışmak pelvik taban için bacak bacak üstüne atmaktan daha sağlıklıdır. 

Hastada aşırı kilo varsa uygun diyet ve egzersiz programı ile zayıflaması sağlanır.

– İdrar kaçırmak, yaşam kalitesini bozarak ruh sağlığını etkileyebilen, sosyal yaşamı kısıtlayabilen bir durumdur. Tedbir alarak oluşmasını engellemek, koruyucu hekimliğe gönül veren bir hekim olarak en temel sorumluluğumuzdur.

 Dr. Seçil Günay Avcı
Haliç Üniversitesi Öğr. Üyesi 

Özellikle kırsal alanlarda meydana gelen yılan sokma vakaları ciddi sağlık sonuçlarına neden olur. Sıcak havalarla beraber artan bu vakaların önüne geçmek için uzmanlar özellikle yılanların fazla olduğu alanlarda yaşayan kişiler için uyarıda bulundu. Yılan ısırması belirtileri nelerdir? Yılan ısırmasında neler yapılmalıdır?

Yılanların diş kanallarında bulunan zehirli madde insan vücuduna zarar verir. Hatta kimi yılanların zehirleri ölüme bile yol açar. Ülkemizde 41 yılan çeşidinden 28’i zehirsiz, 13’ü zehirlidir. Özellikle yılan sokma vakalaları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanır. Yılan sokmasında doğru sanılan yanlışlardan biri ısırılan bölgenin bıçakla kesilip kanın tükürülerek atılmasıdır. Böyle bir vaka karşısında kişinin bilincini açık tutup bir doktora götürülmelidir. Aksi halde kalıcı hasara hatta ölüme bile neden olabilir. Deniz yılanlarının sokmadığı da bir diğer doğru bilinen yanlıştır. Deniz yılanları da karadakiler gibi oldukça tehlikelidir. Hatta böyle vakaların yüzde 50’si erken müdahale edilemediğinden ölümle sonuçlanmıştır.

yılan ısırmaları cildin yanı sıra kana bulaşma hızı yüksek olan bir zehir türüdür

YILAN ISIRIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

En yaygın belirtisi kişinin zehirlenmesidir. Bu duruma müteakiben; bulantı, kusma, ishal, vertigo, taşikardi ve soğuk vücut semptomları ortaya çıkar. Bağışıklığı zayıf kişilerin, ısırıldıktan sonra erken müdahale edilmelerine rağmen felç kalma oranları yüksektir. Çünkü yılanların salgıladıkları zehirler sinir hücrelerinin çökmesine neden olur.

yılan ısırıkları aynı değildir

YILAN ÇEŞİTLERİ VE ISIRIKLARI

  • Engerek yılanı ısırması en yaygın vakalardandır. Engerek ısırıkları oldukça derindir. Isırılan bölge 5 saniye sonra morarıp şişmeye başlar. Zehir bölgede ödem oluşturur. Bu tür yılan ısırıklarına müdahale edilmeden bir uzmana götürülmelidir. 
     
  • Çukur engerek yılanının ısırığı küçüktür. Isırılan bölge de uyuşukluk başlar. Daha sonra kişinin dili sararır ve şiddetli mide bulantısına bağlı kusar. Kandaki yararlı hücrelerin sayısı hızla azaldığından yüksek tansiyon ve üşüme durumları akabinde kişi bayılır. Bu tür yılan ısırma vakası da uzman kontrolünde müdahale edilmelidir.
     
  • Küçük yılan ısırmalarında semptomlar bu kadar şiddetli olmaz.Isırılan bölgeye tentürdiyot veya kolonya dökülmesinde fayda var. Bunlar bulunmuyorsa sarımsak ve limon da kullanabilirsiniz. 

yılan ısırmasına bazı otlar iyi gelir

YILAN ISIRIĞINA BİTKİSEL TEDAVİ

DULAVTRA OTU

Dulavtra otunu sirkeli suda yıkayın. Daha sonra temiz bir ince bezde sarımsakla beraber iyice ezin. Yılan ısırıkları esnasında ısırığın olduğu bölgeye bu bezi koyunuz. Otun etkisi yılan zehrinin yayılmasını engeller.

SİNİR OTU

Sinir otu adı gibi yılan zehrinin etkilediği sinir hücrelerini yeniler. Blendırdan geçirilen sinir otunun suyunu çıkartın içerisine 1 yemek kaşığı limon suyu katın. Yılan ısırığının olduğu bölgeyi bu karışımla iyice yıkayınız.

KENDİR TOHUMU 

Kendir tohumunu ezerek toz haline getirin içerisine 2 çay bardağı ılık su ilave edin. Lapa haline gelen karışımı yılanın ısırdığı bölgeye sürünüz.

Günlük hayatı olumsuz etkileyen ve çevremizde gün geçtikçe daha çok rastladığımız idrar kaçırma vakaları kadınlarda erklere oranla yaygındır. Bu rahatsızlığın genel olarak çocuklarda ve ileri yaşta bireylerde görüldüğü düşünülse de her yaştan kadının rastlayabilir. Dr. Seçil Günay Avcı, idrar kaçırma problemi erken evrede ortadan kaldıracak yöntemlerden bahseden bir köşe yazısı hazırladı.

İdrar kaçırma, idrar yapmayı düşünmediğiniz veya planlamadığınız bir anda idrarın kontrol dışı kaçmasıdır.  Öksürünce, hapşırınca, spor yaparken gibi basınç artışları ile olduğu gibi, ani bir idrar hissi ile gelen kaçırmalar şeklinde de görülür. İdrar kaçırma idrarı depolayan mesane-idrar torbasının bir çeşit fonksiyon bozukluğudur. Ülkemizde yapılan bir çalışmada üniversitede okuyan genç kızlar arasında idrar kaçırmanın görülme sıklığı neredeyse %20 olarak belirlenmiştir. Bu durum yaklaşık her 5 üniversite öğrencisinden birinde idrar kaçırma olduğunu ortaya çıkarmıştır. Henüz doğum yapmamış, menopoza girmemiş, 18-28 yaş grubunda idrar kaçırmanın varlığını ortaya koyan bu çalışma bize erken yaşta tedbir almak gerektiğini göstermiştir.

Dr. Seçil Günay Avcı, idrar kaçırmamak için dikkat etmemiz gereken 10 durumu özetleyen Yasemin.com okurlarına özel bir yazı hazırladı:

Dr. Seçil Günay Avcı

– Çocukluktan itibaren düzenli spor alışkanlığı ile vücut duruşuna dikkat etmek ve önemsemek.  Bilgisayar kullanımı, masa başı işler omurga hasarını boyun düzeyinden başlayarak arttırmaktadır. Düzenli spor yapanlarda omurga kaslarının güçlü olması, duruş sorunlarının olmaması mesaneye giden sinirlerin erken dönemde omurga basısında kalmasını engeller. Çocuklarımızın oturma ve dinlenme pozisyonlarındaki hatalı duruşlarının farkında olup doğru duruş alışkanlığı kazandırmaya çalışalım. 

– Anne karnından obezite ile mücadele etmek. Gebeliklerinde aşırı kilo almış annelerin çocuklarında şeker, tansiyon, dolaşım bozukluğu, varis, kollajen hasarı daha fazladır. Bu çocuklar anne karnından başlayan hasarlarla yaş alırlar. 15 yaşında dizleri çatlamış kızlar veya 12 yaşında memesi çıkmış erkek çocuklar gibi çocuklar için pelvik taban hasarı da değerlendirilmelidir. Gebelikte sorun yaşamamak için gebe kalmadan tedbir almak şarttır.  

– Şeker hastalığı belirtilerini bilmek. Kan şekeri takibi yapmak. Çok zayıf olup kas erimesiyle giden ketoasidozlar da şeker hastalığının bir göstergesi olabilir. Karın bölgesi yağlanması ile mücadele etmek, insülin direncini kırmak önemlidir. Şeker hastalığı başlamadan çok yıllar önce belirtiler verir. Çok su içmek,  çok yemek yemek, çok idrar yapmak şekerin belirtilerinin başlıcalarıdır. İdrar yolu iltihapları ve bozulmuş mesane fonksiyonları ile sıklıkla beraber olup, şeker hastalarında idrar kaçırma sık dile getirilen bir şikayettir.

İdrar kaçırma kişinin yaşam konforunu bozar, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

-Sürekli oturulan mesailerde 45 dakikada bir 5 dakika hareket etmek veya yürümek pelvik tabanın gün içinde dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Sarkmalar başlamadan önce yürüyüş yapmak sarkma, fıtık gibi sorunlar varsa direnç egzersizleri ile desteklemek. 

– Mesane eğitimi yapmak. Her idrar hissinde tuvalete gitmemek, ertelemeyi denemek işe yarar.  İdrar alışkanlıkları mesane eğitimi le düzeltilebilir.  İlk idrar hissi 100-150cc’lik idrarla gelir ancak mesane kapasitesi neredeyse bu miktarın 10 katıdır. Bilinenin aksine idrar biriktirmek veya tutmak kötü bir alışkanlık değildir. İdrar tutulduğu için böbreklerinize idrar geri kaçışı olmaz. 

Fazla doğum yapmış kadınlarda, menopozdan ya da zor doğumlardan sonra kadınlarda idrar kaçırma sorunu yaşanabilir.

– Dar pantolonlar, sıkı kıyafetler, gün içinde evde taytlarla dolaşmak pelvik taban dolaşımını bozar. İşeme, barsak faaliyetleri olan dışkı ve gaz çıkarma ve üreme organlarının taşınması pelvik tabana bağlıdır. Pelvik taban hasar gördüğünde sadece kadında değil erkekte de prostat sorunları, işeme güçlükleri ile ortaya çıkabilir. 

 Sigara içmek sarkmayı ve idrar kaçırmayı arttırır.  Sigara damar yapısını bozarak, varislere katkı sağlar. Dolaşımı bozarak sarkmaları hızlandırır. 

–  Kabız olmak idrar kaçırmaya zemin hazırlar.  Dışkılama sabah ve akşam olmak kaydıyla düzenli olmalıdır. Dışkılama güçlükleri, ıkınmak pelvik tabanı bozar. 

İdrar kaçırma probleminiz varsa bir üroloji hekimi ile görüşmeniz çok önemlidir.

 Kollajen yapı bozuklukları idrar kaçırmaya zemin hazırlar. Ailesinde varis, fıtık gibi kollajen yapı bozukluğu olanlarda vücudun taşıyıcı elemanlarının ana proteini olan kollajenin yapımında genetik taşınan bir sorun olabilir. Bu kadınlarda henüz gebe kalmadan rahim, vajina sarkmaları görülebilir. 

 Bacak bacak üstüne atmak pelvik tabana zarar verir. Özellikle öğrenciler arasında yaygın görülen ders saatleri boyunca bacak bacak üstüne atma alışkanlığı pelvik tabanın dolaşımını bozarak, kanlanmayı azaltır ve sarkmaları hızlandırır. Ev içinde veya ders aralarında yer minderi tarzında dinlenme alanlarında bağdaş kurma tarzında bacakları birbirinden ayırarak oturmaya çalışmak pelvik taban için bacak bacak üstüne atmaktan daha sağlıklıdır. 

Hastada aşırı kilo varsa uygun diyet ve egzersiz programı ile zayıflaması sağlanır.

– İdrar kaçırmak, yaşam kalitesini bozarak ruh sağlığını etkileyebilen, sosyal yaşamı kısıtlayabilen bir durumdur. Tedbir alarak oluşmasını engellemek, koruyucu hekimliğe gönül veren bir hekim olarak en temel sorumluluğumuzdur.

 Dr. Seçil Günay Avcı
Haliç Üniversitesi Öğr. Üyesi 

Her sene uzmanların şiddetle uyardığı durumlardan biri olan pet şişe kullanımı hakkında peş peşe uyarılar geldi. Dünya çapında yapılan araştırmalarda pet şişeler içinde biriken bakterilerin özellikle sindirim hastalıklarına yol açtığı tespit edilmiştir. Bu hastalıklarda pandemi sonrası artış yaşandı. Peki pet şişeden su içmek zararlı mı?

Hastanelerde artan bağırsak hastalıkları ardından uzmanlar pet şişe kullanımı hakkında açıklama yaptı. Maliyeti düşük olduğundan üretimi yüksek olan pet şişeler, aslında kimyasal madde barındıran tehlikeli bir araçtır. Plastiğinin yapımında en çok petrol maddeleri kullanılır. Plastik ne kadar sıcaklığa ya da asidik bir maddeye maruz kalsa içindeki diğer kimyasalları harekete geçirir. İçine konulan sıvıya karışarak tüketildiği sırada vücuda aktarılır. Uzmanlar her yıl bu uyarılarda bulunuyor. Özellikle sıcak havalarda daha tehlikeli hale gelen pet şişeler konusunda Medipol Mega Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Pelin Basım, açıklama yaptı. 

pet şişelerdeki tehlike

PET ŞİŞEDEN SU İÇMEK ZARARLI MI?

Doç. Dr. Pelin Basım, pet şişe tüketiminin nadir olması gerektiğinin altını çizdi. Pet şişe yerine cam şişe kullanılmasını tavsiye etti. Pet şişelerin güneşe ya da farklı bir ısıya maruz kaldıklarında içindeki suya karışan kimyasal maddelerin hastalıklara neden olabileceğini vurguladı. Yaklaşık 10 yıldır Dünya Sağlık Örgütü tarafından yasaklanan pet şişe kullanımında tüketim seviyesinin pandemi de artması akabinde ortaya çıkan bağırsak hastalıklarının yanı sıra daha ileri boyutu ise kimyasal maddelerin hücreleri DNA’sını bozarak kolon, prostat ve meme kanserlerine yol açtığını belirtti. İşte Doç. Dr. Pelin Basım’ın açıklamalarının devamı: