Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Vücuttaki serbest radikallerin seviyesini azaltarak organların işlevselliğini artıran glutatyon maddesini vücut doğal yolla üretir. Ancak yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi azalır. Bu yüzden vücuda farklı yollarla alınır. Vücut performansını artıran glutatyon maddesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki glutatyon maddesinin vücuda etkileri nelerdir? Glutatyon maddesi hangi besinlerde bulunur?

Vücudun kollajen gibi doğal yolla ürettiği maddelerden biri olan glutatyon zamanla üretimi azalır. Çevresel faktörlerinde etkisi ile toksinlerin artıp glutatyonun tamamen azalmasına neden olur. Glutatyon azaldıkça vücuttaki bazı mekanizmalarda bulunan serbest radikalli maddeler çoğalmaya başlar. Bu maddelerde zamanla diğer organlara zarar verir ve ciddi hastalıkların yaşanmasına sebep olur. En ciddi boyutu ise kansere neden olabilir. Güçlü bir antioksidan maddesi olan glutatyon, hücrelerin yenilenmesini destekler. Adeta vücudu koruma görevi olan glutatyon maddesi, demir emiliminin vücutta doğru bir şekilde dağılmasını da sağlar. Zamanla çeşitli sebeplerden dolayı ölen ya da ciddi deforme olan hücrelerin birikmesini önler. Hücre yenilenme döngüsünün hızlanmasına zemin hazırlar. Hücrelerin DNA sentezini ve gelişimini destekleyerek vücut içindeki hücrelerin asit oranlarının döngüsünü korur. Doğadaki bütün canlıların olmazsa olmazı olan glutatyon maddesi aynı zamanda insan sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Uzmanlar glutatyon maddesinin bazı besinlerle alınması gerektiğini vurguluyor.

GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDİR?

Glutatyon maddesi vücutta azaldıkça ciddi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Vücut hücreleri hızla yenilenmediğinden vücut fonksiyonları bozulur. Glutatyon maddesi eksikliği en çokta hızlı yaşlanmaya yol açar. Bu yüzden son yıllarda bu maddenin alımı popüler hale geldi. Özellikle Hollywood yıldızları arasında artığından kısa zamanda tüm dünyada kullanımı artmıştır. Glutatyon eksikliği aynı zamanda çabuk yorulmaya yol açar. Eksiklik sinir hücrelerinin deforme olmasını sağlarken sindirim sistemini de zayıflatır. Böylece metabolizmayı olumsuz etkiler. 

GLUTATYON MADDESİNİN VÜCUDA ETKİLERİ NELEDİR?

Glutatyon maddesi strese neden olan maddelerin vücutta yok olmasını destekler.

Ayrıca karaciğerin vücuttan atması gereken yağ oranının vücutta depolanmasını önleyerek enerjiye çevirir.

Vücudun bağışıklığının gücünü artırarak kanserli hücrelerin azalmasını sağlar.

Aynı zamanda bazı besinlerle vücuda giren toksinleri idrar ya da dışkılama kanallarına göndererek, bunların zarar oranlarını azaltır. 

Özellikle kemoterapi gören hastaların vücudunda bulunması gereken glutatyon maddesi bu tedavi sırasında vücuda giren ışınların hasar oranlarını sıfıra indirir.

Kandaki şeker oranını düzenleyerek hem böbrek hem de şeker hastalıklarını önler.

Damarların tıkanmasını ve daralmasını önleyen etkili maddelerin başında gelir. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

GLUTATYON MADDESİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

Sık sık yaşanan hastalıkların yanı sıra kronik yaşanan hastalıkların nedenlerini azaltmada etkili olan bu madde adeta vücudun olmazsa olmazıdır. Bu yüzden bu besinlerden yeteri miktarda tüketerek vücudun direncini artırmak gerekir. 

Doğada bulunan glutatyon maddesi bakımından en zengin besin deve dikenidir. Özellikle vücuttaki glutayon seviyesini artıran devedikeni tüm toksinlerin kolayca atılmasını da destekler. Bozuk fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. 

Peynirde yüksek oranda bulunan whey proteini de glutatyon maddesinin artmasında etkili olur. Ayrıca bu madde bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklı hücrelere karşı daha dirençli hale getirir.

İnsan vücudu en az sülfür amino asidi maddesini almada yetersizdir. Bu da insanların hastalanma oranını artırmıştır. Özellikle son yıllarda artan kanserin nedenini de uzmanlar bu eksikliğe bağlar. Çünkü vücutta sülfür amino asidin azalması glutatyon maddesininde düşmesine sebep olur. Uzmanlar bu yüzden günlük beslenme de mutlaka yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü Roka, brokoli, lahana, lahana, hardal otu ve şalgan gibi besinlerin temel taşı sülfür amino asit doğal olarak da glutatyon oluşturur.

Selenyum da ilerleyen yaşlarda azalan maddeler arasında yer alır. Bunun akabinde glutatyon maddesinin oranında da düşme yaşanır. Bu yüzden uzmanlar hindi eti, yumurta, mantar ve tavuk eti gibi besinlerde bulunan selenyumdan alınması için bu besinlerin düzenli tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

Ayrıca A, E ve C, vitaminleri bakımından zengin olan besinlerin yanı sıra dana ciğeri gibi besinlerinde tüketilmesinde fayda var. 

Ayva, nezle, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklar için tam bir doğal ilaçtır. Taze tüketilebildiği gibi çayı ve reçeli de yapılır. Özellikle akciğerleri temizlemede etkili olan ayva hoşafı tarifini de sizler için araştırdık. Peki ayvanın faydaları nelerdir? Ayva yaprağı çayı nasıl yapılır ve ne işe yarar? Haberin detayında ayvaya dair her şeyi bulabilirsiniz.

Tezgahlarda görülmeye başlanan ayva meyvesinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Uzmanlar vücudun gün boyu daha dinç ve tok hissetmesi için  mevsiminde her gün bir ayva tüketilmesini tavsiye ediyor. Yapılan araştırmalarda kabuğu ve yaprağındaki vitamin ve minerallerin özünden daha fazla olduğu gözlenmiştir. Yaprağı fenolik bileşik maddesi bakımından oldukça zengindir. Bu maddenin antimikrobiyal özelliği vardır. Bu yüzden kabukları soyulmadan tüketilmesi tavsiye ediliyor. Ayva Anadolu’dan Yunanistan’a oradan da Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılmıştır. Yapılan bir diğer araştırmaya göre metal kesici aletlerde bulunan brenthill maddesi ayvada bulunan pektin ve organik asit maddelerinin özelliğini bitirdiği gözlemlenmiştir. Bu yüzden ayva direk olarak tüketildiğinde içerdiği faydaları yüzde yüz karşılar. Özellikle sindirim problemlerine iyi gelen ayva, kabızlık gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Kabuğu ile beraber tüketildiğinde metabolizmanın daha sağlıklı işlemesi destekler. Gülgillerden olan ayva, C vitamini bakımından oldukça zengindir. 

AKCİĞERLERİ TEMİZLEYE AYVA HOŞAFI!

Yasemin.com Instagram hesabına konuk olan sunucu İlkbal Gürpınar, yüzyıllardır Anadolu’da yapılan ve şifa amaçlı yapılan ayva hoşafının tarifini verdi. Son günlerde artan koronavirüsüne karşı koruma sağlayan bu doğal ilacın özellikle akciğerlerin işlevselliğini artırarak bağışıklığı güçlendirdiğini söyledi.

3 orta boy ayva

Bir buçuk litre su

4 keçiboynuzu

2 kök zencefil

2 çubuk tarçın

4-5 tane karanfil

Ayvaları iyice yıkayıp küp küp kesin. Tencereye koyup üzerine suyu koyun kaynarken içine keçiboynuzlarını kırıp atın. Daha sonra zencefili doğrayıp ekleyin. Ardından çubuk tarçın ve karanfilleri koyun iyice kaynasın. Hoşaf kıvamına geldiğinde ocaktan alın. Bardaklara boşaltıp günde 2 defa tüketin.

AYVANIN FAYDALARI NELEDİR?

100 gramı 40 kalori içerdiğinden kış diyet listelerinde ilk sırlarda yerini alır. Glimsemik indeksi düşük olduğundan kan şekerini yükseltmez. Bu bakımdan diyabet hastaları da rahatlıkla tüketebilir.

Fitokimyasallar sayesinde bağışıklığı direncini hastalıklara karşı güçlendirir. Vücudun günlük ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 30’unu karşılar. Böylece patojenler, virüsler ve bakteri hücrelerini vücuttan barınmadan idrar yolu atar.

Kan içerisindeki oksijeni artırarak kan dolaşımını sağlar. Böylece saç diplerine kadar giden sağlıklı kan hücrelerin saçların daha parlak ve güçlü olmasını destekler. 

Bu özelliği aynı zamanda ciltteki genç hücrelerin sayısını da artırarak kırışıklığı engeller.

Yüksek antioksidan sayesinde vücutta dolaşan serbest radikalleri ve kanserli hücreleri azaltır.

Kan basıncını düşürerek yüksek tansiyon riskini azaltır. Böylece kalp ve damar sağlığını da korur. 

Gaz problemi için haşlanmış ayva tercih edilebilir. Sindirimi kolaylaştırmanın yanı sıra mide ve bağırsaklardaki fazla toksinleri de idrar yolu ile atarak vücudun toksin biriktirmesini engeller. 

Mideyi temizlediğinden mide kaynaklı yaşanan ağız kokusunu da gidermiş olur. Ayrıca ağız içerisindeki bakterilerin çoğalmasını engeller ve tükürük içerisinde biriken mikropları da temizleyerek kötü kokuyu engeller. 

AYVA YAPRAĞI ÇAYI NASIL YAPILIR VE NE İŞE YARAR?

Bir demlik kaynayan suya 20 kurumuş ayva yaprağı koyunuz. 5 dakika böyle kaynatınız. Daha sonra yapraklardan süzüp tüketiniz. 

Kilo vermek isteyenler için ideal çay olan ayva yaprağı çayı, metabolizmayı düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. İçerdiği yüksek lif sayesinde bağırsakların fonksiyonlarını artırır. Ancak kabızlığa neden olabileceğinden fazla tüketilmesi önerilmez.

İçeriğinde C vitamini, çinko, potasyum, bakır, demir barındıran ayva yaprağından elde edilen çay hücrelerin yenilenmesini destekler. Özellikle kanser ve tümör oluşumunun önüne geçer.

Üst solunum yolları hastalıklarında artan boğaz ağrıları ve enfeksiyonun neden olduğu durumları en aza indirir. Vücuttaki serbest radikalli hücreleri atarak bağışıklığı güçlendirir. Boğaz tahrişlerinde yatıştırıcı etkisi vardır. 

Lif bakımından zengin olan şeftalinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Özellikle sindirim sistemine iyi gelen şeftaliye Uzakdoğu ülkelerinde mucize meyve olduğunu söylerler. Peki şeftalinin faydaları nelerdir? Şeftali çayı ne işe yarar? Haftada bir şeftali suyu içerseniz ne olur? Sizler için vücudun enerjisini artıran şeftaliyi araştırdık. Haberin detayında şeftaliye dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Ülkemizde en fazla Bursa’da yetişen şeftali içerdiği vitamin ve mineral bakımından göz sağlığında cilde kadar birçok faydası vardır. Meyve suyu ve reçel olarak tüketilen bu besin kaynağı içerdiği yüksek lif sayesinde de diyet listelerinde ilk sırada yerini alır. Uzmanlar şeftalinin olduğu kadar suyununda faydalı olduğunu belirtiyor. Gülgiller ailesine ait olan şeftalinin tüysüzüne nektari denir. İçeriğinde bol sıvı barındıran şeftali aynı zamanda en doğal şekeri içerir. Yaz meyvesi olmasına rağmen ilkbaharın Mayıs ayından itibaren tezgahlardaki yerini alır. Eylülün sonuna kadar tüketilir. İçerdiği çekirdek ise doğadaki en temiz yakıt türüdür. Enerji sağlayan şeftali çekirdeği içeriğinde kükürt ve kül barındırır. Yakıldıktan sonra doğaya yenilen mineral ve vitamin olarak döner. Dünya’da en çok Uzak Doğu ülkelerinin hayranlıkla tüketiği bir besindir. Eski çağlarda bu besinin hastalıklara karşı şifacı olduğuna inanılırmış. Özellikle hücreleri yenileme özelliği sayesinde Çin’de gençlik ilacı olarak görülmüştür. Ülkemizde yaz aylarının sonlarına doğru reçeli ve kompostosu yapılır.

ŞEFTALİ ÇAYI NE İŞE YARAR?

Güçlü bir lif kaynağı olduğundan bağırsak ve mide için olmazsa olmaz besinlerdendir. Metabolizmayı düzenleyerek bağırsakların ihtiyacı olan lifi sağlar. Besinlerin kolayca ayrışmasını ve enzimlenmesine yardım eder. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir besin olan şeftali genellikle çay şeklinde tüketilir. Şeftali, aynı zamanda bağışıklık sistemindeki antikorları kontrol ederek vücudun aniden ateşlenmesini önler. Ayrıca idrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde taş ve kum oluşumunu önler.

ŞEFTALİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– C vitamini bakımından zengin olduğundan kas ve kemik gelişimini destekler.

Yemeklerden sonra yaşanan hazımsızlık ve şişlik gibi mide sorunlarının yaşanmasını azaltır.

Vücuttaki serbest radikalleri idrar yolu ile atar. Ayrıca güçlü bir idrar söktürücüdür.

Zengin sıvı içeriği sayesinde böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlar. Vücudun susuz kalmasını önler. Aynı zamanda sıvı kandaki hücreleri ve sinirlerin akışını sağlar.

Yapılan araştırmalarda içeriğinde demir barındırdığından kansızlık gibi riskli hastalıkların yaşanma oranını azaltır. Kilo almadan demir oranını yükseltir.

En önemli faydası ise yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Uzun süre tokluk hissi verir. Vücudun enerji oranını yükseltir. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir ara öğündür. Yoğurt ile beraber tüketildiğinde bağırsaklardaki besin atıklarını ve karaciğerdeki toksinleri temizler. 

HAFTADA BİR ŞEFTALİ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek olan kornea incelmesini engellemek için haftada bir bardak şeftali suyu içilmesinde fayda var. Şeftali içerdiği beta-karoten maddesi sayesinde gözdeki deforme olmuş hücreleri güçlendirerek uzun yıllar göz sağlığını korur.

Şeftali vücuttaki demir emilimini arttıran C vitamini bakımından da oldukça zengindir. Adet dönemlerindeki kadınlarda ve gelişim çağındaki çocuklarda görülen kansızlık demir eksikliğinden dolayı ortaya çıkar. Uzmanlar bu dönemlerde şeftali suyu tüketilmesi gerektiğini belirtir. 

Güneş, kötü beslenme ve çevresel faktörler cildimizi deformasyona uğratır. A ve C vitaminleri bakımından zengin olan şeftali bu durumun yaşanma riskini ortadan kaldırır. Vücutta cildi olumsuz etkileyen serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasında yardımcı olan güçlü bir antioksidan etkiye sahiptir.

Diüretik madde sayesinde idrar yoluyla bağırsaklarda biriken toksinleri de atar. Aynı zamanda sindirimi düzenleyerek kilo vermede yarımcı olur.

Fenolik bileşikler bakımından da zengin olan şeftali kötü kolesterolü  düşürür aynı zamanda içerisindeki antioksidanlar sayesinde damarları temizleyerek kan akışını dengeler. Böylece ödem ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yapılan araştırmalarda şeftalinin kolon, akciğer ve ağız kanseri gibi hastalıklara neden olan tümörlerin oluşumunu azaltığı tespit edilmiştir.

Bitki şeklinde yetişen sumak topluluğu ayrıştırılarak kullanılır. Öğütülür ya da kurutularak baharat olarak tüketilen sumak içerdiği yüksek besin değerleri sayesinde sağlığına fayda sağlar. Sumak suyunun faydaları nelerdir? Sumak suyu nasıl yapılır? Ekşi tadı olan sumak Anadolu yemeklerinin baş tacıdır. Özellikle üst solunum yolları hastalıklarına neden olan virüslerin etkilerini kısa sürede yok eder.

Yabani otlar arasında yerini alan sumak meyvesi toplanır ve kurutularak toz haline getirildikten sonra baharat olarak kullanılır. Hemen hemen her toprakta yetişen bu otun toplamda 150 türü bulunmaktadır. Yalnızca iki çeşidi zehirsizdir. Ekşi tada sahip sumak, limonun olmadığı zamanlarda alternatif olarak kullanılır. Yapılan araştırmalarda limon gibi sumağın da antioksidan özelliği olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda uzmanlar üst solunum yolu hastalıklarında ilaç kullanmadan sumak suyu ile tedavi olunabileceğini vurguluyor. Düzenli tüketildiğinde vücut içerisine gire bakteri ve virüslerin etkilerini ortadan kaldırıyor. Türkiye’de özellikle Doğu Anadolu mutfağının vazgeçilmezi olan sumak, kuru dolma gibi yemeklerin yanı sıra ağız içi yararlarda kullanılan en güçlü doğal ilaçtır.  Tohum olarak toplanan sumak tuz ile havanda dövülerek kullanılır. Soğan gibi ağır kokuya neden olan besinlerle beraber yapılarak kokularının etkileri azaltılmaya çalışılır. 

SUMAK GARGARASI NE İŞE YARAR?

Sürekli diş eti problemi yaşayan ve ağız kokusu şikayeti olanlar için gargara idealdir. Ayrıca tükürük bezlerinin çalışmasını destekler. Ağız içinde enfeksiyon oluşmasını önler. Bu yüzden yara oluşumunu engeller. 100 mililitre suya bir yemek kaşığı sumak atın. Kaynatın ve ocaktan aldıktan sonra ılık hale geldikten sonra sabah akşam günde iki defa gargara yapabilirsiniz. 

SUMAK ÇAYI NASIL YAPILIR?

Güçlü bir antiseptik özelliği olan sumaktan elde edilen çay, enfeksiyon ve bakterileri hızla vücuttan atar. İki hafta düzenli tüketildiğinde faydasını gösteren sumak çayını yapmak için; Bir buçuk su bardağı suyu cezveye koyun içine de bir tatlı kaşığı sumak atın kaynatın. 5 -6 dakika sonra ocaktan alıp ılık olmasını bekleyin. Ilık oldukta sonra tüketin. Ancak günde bir bardak yeterlidir. 

SUMAK SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR? 

Kandaki insülin oranını dengeler. Bu özelliği sayesinde diyabet ve yüksek tansiyon hastalarının tüketmesi gereken besinler arasındadır. Ancak aşırıya kaçılmaması gerekir. Aksi halde faydalı olan bu besin tansiyonun yükselmesine yol açabilir. Yüksek tansiyon hastalarının ne kadar tüketmesi gerektiği konusunda bir uzmana başvurmasında fayda var.

Antioksidan etkisi sayesinde üst solunum yolları hastalıklarında aniden meydana gelen yüksek ateşi düşürerek beyin sağlığını korur.

Hafta da bir bardak tüketilen sumak suyu, sinir sisteminde deforme olmuş hücrelerin sayısını azaltarak sağlıklı hücrelerin artmasına yardımcı olur. Yorgunluk, stres ve depresyon gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini de azaltır.

Gıda zehirlenmesi esnasında sumak baharatını kaynatıp bir bardak içmeniz faydalı olacaktır. Hem midenizi hem de bağırsaklarınızı temizleyerek idrar ve dışkılamayla zehirlenmeye neden olan zararlı bakterileri vücuttan atar. 

Sumak suyu, sindirimi düzenlediği için zayıflamak içinde kullanabilirsiniz. Aynı zamanda gün içerisinde yarım çay bardağı tükettiğiniz sumak suyu hazımsızlık ve şişkinliği de önler.

İştahsızlık problemi yaşayan çocuğunuza sumak suyundan ayda bir kere içirmeniz de fayda vardır. Hem çocuğunuzun vücut direncini artırır hem de iştahını açarak daha sağlıklı beslenmesine yardımcı olur.

SUYUNDAN ELDE EDİLEN DİĞER YÖNTEMLER

Sumak, genellikle tırnak altlarında oluşan dolamanın iyileşmesi için de kullanılan doğal tedavi yöntemlerinden biridir. Kaynayan sumak suyunun içine sirke ve bal koyarak iyice kaynatın. Bu karışımı bir gün beklettikten sonra dolamanın üzerine sürünüz. 

Hücreleri yenileyici özelliği sayesinde cilde ve saça da faydası vardır. Kaynatılmış sumak suyunu tonik olarak kullanabilirsiniz. Sabah akşam düzenli olarak kullandığınız bu su hem sivilce ve akne oluşumunu engeller hem de yaşlanmayı geciktirir.

SUMAĞIN YAN ETKİLERİ VAR MI?

Aşırı tüketildiğinde mide asidinin dengesi bozulabilir. Bu yüzden günde en fazla bir bardak tüketilmeli. Tuvalet ihtiyacı sırasında yanmaya neden olabilir. Aşırı ekşi bir yapısı olduğundan tansiyon hastası olanların tüketmesi uygun değildir. Aynı zamanda zehirli olan türleri de bulunduğundan alındığı yerlere dikkat edilmeli. 

Sindirim hastalıkları için bire bir faydası olan tarhun otu, hoş bir koku keskin bir tada sahiptir. Taze tüketildiği gibi kuru hali et ve balık yemeklerine eklenir. Kadınların adet döngüsünde yaşadıkları sancılar içinde doğal ilaç olan tarhun otu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Tarhun otu nedir? Tarhun otunun faydaları nelerdir? Tarhun otu nasıl tüketilir? İşte soruların yanıtı:

Papatya ailesine ait olan tarhun otunun anavatanı Sibirya topraklarıdır. İnce uzun yaprakları olan tarhun otu, yeşil ve sarı renklidir. Çok keskin ve hoş bir kokusu vardır. Bilim literatüründe Artemisia dracunculus olarak bilinir.  Çok yıllık bir ot türüdür. Ortalama 120-150 cm civarında uzar. Avrupa toprakları kültür otu olarak yetiştirir. Türkiye’de bu otun yetişme alanı; Erzurum, Bayburt, Gaziantep ve Şanlıurfa’dır. Ejder otu, Yeşil altın ve dargun gibi farklı isimlerle de alınır. Kuru hali Fransa mutfağında vazgeçilmez baharatıdır. Bayburt yöresinde dargun olarak geçen tarhun otunun ticareti oldukça yaygındır. Böreğin iç harcına konularak tüketildiği gibi tıpkı ıspanak gibi pişriilerek de yenir. Aynı zamanda kurutulup çayı yapılır. Anadolu da makarna ve salatalara eklenir.

TARHUN OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sindirim sistemindeki salgılanmayı hızlandırarak besinlerin hızla işlenmesini sağlar. Böylece mide ve bağırsak ağrılarını azaltır. Aynı zamanda iştah kaybı olanların iştahını açar. Yani kilo almak isteyenler için güçlü bir doğal ilaçtır.

Yemeklerden sonra sık sık gaz sıkışması yaşayanlar içinde içinde ideal bir besindir. Hazmı kolaylaştırarak karın şişkinliği ya da sertliğini önler. 

Genellikle kadınların yaşadığı idrar enfeksiyonu hastalığına iyi gelir. İdrar söktürerek mesane de idrar birikmesini engeller. Böylece taş ve kum rahatsızlıklarının yaşanmasının önüne geçer. 

Aylık olarak kadınların yaşadığı adet döngüsündeki sancılara iyi gelir. Kasıklarda ve vücutta yaşanan ağrıları dindirir. 

Kekik ve lahana gibi güçlü bir ödem söktürücüdür. Vücuttaki tüm ,iltihabı kısa zamanda atar. Ayrıca vücuttaki fazla tuzu da atmaya yardımcı olur. 

 Hoş kokuya sahip olan tarhun otu, ağız kokusunu da engeller. Bunun yanı sıra ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Çay olarak tüketildiğinde diş yüzeyini temizler. Tükürük bezlerinin daha sağlıklı çalışmasını sağlar. Diş eti iltihabının önüne geçer. 

Ruhsal hastalıklar içinde tarhun kurusundan elde edilen çay fayda gösterir. Yoğun iş temposu sonrası vücut yorgunluğunu ve stresini azaltır. Sinir sisteminin işlevselliğini korur. 

TARHUN OTU NASIL TÜKETİLİR?

Kurutulup baharat haline getirilerek yemeklere eklenir. Ya da taze halde salatası yapılarak da tüketilebilir. Bunun yanı sıra ıspanak gibi pişirilerek kullanılan tarhun otunun kuru halinden çay yapılır. Azerbeycan da sirke yapımında tarhun otu kullanılır. Bu da sirkenin daha lezzetli olmasını sağlar. Kekik gibi et ve tavuk yemeklerine lezzet sağlar. 

TARHUN OTUNUN ZARARI VAR MIDIR?

Aşırı tüketildiğinde sindirime olan faydası zarara döner. İshale yol açarak vücudun hızla su kaybına neden olur. Gebe ve emziren annelerin tüketmemesi gerekir. Her besinde olduğu gibi tarhun otunu da uzmanına danışarak tüketmekte fayda var. 

Vücuttaki serbest radikallerin seviyesini azaltarak organların işlevselliğini artıran glutatyon maddesini vücut doğal yolla üretir. Ancak yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi azalır. Bu yüzden vücuda farklı yollarla alınır. Vücut performansını artıran glutatyon maddesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki glutatyon maddesinin vücuda etkileri nelerdir? Glutatyon maddesi hangi besinlerde bulunur?

Vücudun kollajen gibi doğal yolla ürettiği maddelerden biri olan glutatyon zamanla üretimi azalır. Çevresel faktörlerinde etkisi ile toksinlerin artıp glutatyonun tamamen azalmasına neden olur. Glutatyon azaldıkça vücuttaki bazı mekanizmalarda bulunan serbest radikalli maddeler çoğalmaya başlar. Bu maddelerde zamanla diğer organlara zarar verir ve ciddi hastalıkların yaşanmasına sebep olur. En ciddi boyutu ise kansere neden olabilir. Güçlü bir antioksidan maddesi olan glutatyon, hücrelerin yenilenmesini destekler. Adeta vücudu koruma görevi olan glutatyon maddesi, demir emiliminin vücutta doğru bir şekilde dağılmasını da sağlar. Zamanla çeşitli sebeplerden dolayı ölen ya da ciddi deforme olan hücrelerin birikmesini önler. Hücre yenilenme döngüsünün hızlanmasına zemin hazırlar. Hücrelerin DNA sentezini ve gelişimini destekleyerek vücut içindeki hücrelerin asit oranlarının döngüsünü korur. Doğadaki bütün canlıların olmazsa olmazı olan glutatyon maddesi aynı zamanda insan sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Uzmanlar glutatyon maddesinin bazı besinlerle alınması gerektiğini vurguluyor.

GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDİR?

Glutatyon maddesi vücutta azaldıkça ciddi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Vücut hücreleri hızla yenilenmediğinden vücut fonksiyonları bozulur. Glutatyon maddesi eksikliği en çokta hızlı yaşlanmaya yol açar. Bu yüzden son yıllarda bu maddenin alımı popüler hale geldi. Özellikle Hollywood yıldızları arasında artığından kısa zamanda tüm dünyada kullanımı artmıştır. Glutatyon eksikliği aynı zamanda çabuk yorulmaya yol açar. Eksiklik sinir hücrelerinin deforme olmasını sağlarken sindirim sistemini de zayıflatır. Böylece metabolizmayı olumsuz etkiler. 

GLUTATYON MADDESİNİN VÜCUDA ETKİLERİ NELEDİR?

Glutatyon maddesi strese neden olan maddelerin vücutta yok olmasını destekler.

Ayrıca karaciğerin vücuttan atması gereken yağ oranının vücutta depolanmasını önleyerek enerjiye çevirir.

Vücudun bağışıklığının gücünü artırarak kanserli hücrelerin azalmasını sağlar.

Aynı zamanda bazı besinlerle vücuda giren toksinleri idrar ya da dışkılama kanallarına göndererek, bunların zarar oranlarını azaltır. 

Özellikle kemoterapi gören hastaların vücudunda bulunması gereken glutatyon maddesi bu tedavi sırasında vücuda giren ışınların hasar oranlarını sıfıra indirir.

Kandaki şeker oranını düzenleyerek hem böbrek hem de şeker hastalıklarını önler.

Damarların tıkanmasını ve daralmasını önleyen etkili maddelerin başında gelir. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

GLUTATYON MADDESİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

Sık sık yaşanan hastalıkların yanı sıra kronik yaşanan hastalıkların nedenlerini azaltmada etkili olan bu madde adeta vücudun olmazsa olmazıdır. Bu yüzden bu besinlerden yeteri miktarda tüketerek vücudun direncini artırmak gerekir. 

Doğada bulunan glutatyon maddesi bakımından en zengin besin deve dikenidir. Özellikle vücuttaki glutayon seviyesini artıran devedikeni tüm toksinlerin kolayca atılmasını da destekler. Bozuk fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. 

Peynirde yüksek oranda bulunan whey proteini de glutatyon maddesinin artmasında etkili olur. Ayrıca bu madde bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklı hücrelere karşı daha dirençli hale getirir.

İnsan vücudu en az sülfür amino asidi maddesini almada yetersizdir. Bu da insanların hastalanma oranını artırmıştır. Özellikle son yıllarda artan kanserin nedenini de uzmanlar bu eksikliğe bağlar. Çünkü vücutta sülfür amino asidin azalması glutatyon maddesininde düşmesine sebep olur. Uzmanlar bu yüzden günlük beslenme de mutlaka yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü Roka, brokoli, lahana, lahana, hardal otu ve şalgan gibi besinlerin temel taşı sülfür amino asit doğal olarak da glutatyon oluşturur.

Selenyum da ilerleyen yaşlarda azalan maddeler arasında yer alır. Bunun akabinde glutatyon maddesinin oranında da düşme yaşanır. Bu yüzden uzmanlar hindi eti, yumurta, mantar ve tavuk eti gibi besinlerde bulunan selenyumdan alınması için bu besinlerin düzenli tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

Ayrıca A, E ve C, vitaminleri bakımından zengin olan besinlerin yanı sıra dana ciğeri gibi besinlerinde tüketilmesinde fayda var. 

Hemen hemen herkes ayak üşümesini kansızlık ya da soğuk havalara bağlar. Ancak sıcak havalarda bile bazı insanlar ayak üşümesinden şikayet eder. Bu sağlık sorunu erkeklerden daha çok kadınlarda görülür. Yapılan araştırmalarda ayak üşümesi farklı hastalıklarında habercisi olabilir. Peki Ayak üşümesi neden olur? Ayak üşümesine ne iyi gelir? İşte tüm soruların yanıtı:

Bağışıklık sistemini zayıf olan insanlarda daha sık rastlanan ayak üşümesi bir hastalık değildir. Aslında hastalık belirtisi olan ayak üşümesi ciddi sağlık sorunlarına işarettir. Halk arasında genellikle kansızlık çekenlerde ayak üşümesinin meydana geldiği bilinir. Ancak ayak üşümesi sadece kansızlık değil birçok hastalıktan dolayı görülür. Nadiren bilinse de kan damarlarında daralma, sinir sisteminde zayıflık ve bazı kadınsal hastalıklardan kaynaklı da yaşanılabilir. Ayak soğukluğu hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir sağlık sorunudur. Üst solunum yollarında sürekli hasta olan kişilerde de aşırı enfeksiyondan ötürü ayak üşümesine rastlanabilir. Kandaki oksijen azlığından kaynaklı yaşanan kalp rahatsızlıkları da dengesiz kan dolaşımına neden olur. Bu gibi hastalıklarda da ayak üşümesi görülebilir. Ayrıca kan dolaşımını dengesizleştiren bir diğer neden de aşırı sigara tüketimidir. Sigara tüketimi ayak üşümesine neden olduğu gibi bazı insanlarda fazla ısıya neden olarak vücut ısısını artırır. Bu yüzden ayak üşümesi sadece soğuk havalarda değil sıcak havalarda da yaşanabilir. Ayak üşümesinden kaynaklı bazı insanlarsa uyku problemi de görülür. 

AYAK ÜŞÜMESİ NEDEN OLUR? 

Metabolizması zayıf olan kişilerde kalp vücuda yeterli miktarda kan pompalamadığında ayaklara kan gitmez bu da üşümeye neden olur. Bu durumu genellikle düzensiz beslenen ve masa başı çalışanlarında sıklıkla yaşar.

Kandaki beyaz hücreler azalınca anemi rahatsızlığı ortaya çıkar. Bu hastalığın en yaygın belirtisi ise ayak üşümesidir.

Tiriod bezleri yeterli miktarda hormon üretmediklerinde metabolizma bozulur. Bu da ayal üşümesinin yaşanmasına sebep olur.

Beyinin hasar alması ile sinir hücreleri yeterli miktarda görevlerini yapamaz. Ayaklara kadar giden sinirlerdeki hücrelerin hasar alma olasılığı da artığından ayak üşümesi yaşanır. Özellikle stres ve depresyon esnasında bu durum yaşanır. 

Kandaki yüksek şeker ya da az şeker miktarı arterlerin daralmasına neden olur. Bu durumu genellikle şeker hastaları yaşar. Ayak üşümesi sıklıkla yaşayan kişilerin kan şekerlerini ölçtürmeleri lazım çünkü gizli şeker hastası olabilirler.

AYAK ÜŞÜMESİNE NE İYİ GELİR?

Yeşil çay kandaki şekeri dengelediğinden ayak üşümesini de önler. Vücuttaki ısıyı dengelemek için günde en az 2 bardak tüketilmelidir. Çayı yapmak için; bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kuru yeşil çay atınız 5-6 dakika demlenmesini bekleyiniz daha sonra süzüp bal ekleyerek tüketiniz. 

Zingeron maddesi bakımından zengin olan zencefil de ayak üşümesine iyi gelen kanın pıhtılaşmasını azaltarak rahat bir akışa neden olur. Hem çay olarak tüketebilirsiniz hem de yazacağımız yöntem ile ayaklarınıza masaj yaparak kullanabilirsiniz.

Bir yemek kaşığı toz zencefili 2 su bardağı suda kaynatınız. Süzüp içerisine bal ekleyerek tüketiniz. Aynı şekilde 1 kase zencefil tozunu bir tencere dolusu suda kaynatınız ayağınızı koyabileceğiniz ısıya geldikten sonra masaj yaparak ayaklarınızı bu suda 30 dakika bekletiniz. 

Yurt dışında sıklıkla kullanılan epsom tuzu ülkemizde son 3 yıldır özellikle masaj yaparken alternatif tıpta kullanılmaya başlandı. İçeriğindeki magnezyum sülfat sayesinde vücudun dışarıdan ısı oranını artırır. Bu yüzden ayak üşümesi yaşayanların bir kovanın içine sıcak su doldurum içerisine göz kararı epsom tozu koyarak yarım saat boyunca masaj yapılması tavsiye edilir.