Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Sabahları ilk uyanır uyanmaz vücudu gevşetme hissi hemen hemen herkesin yaşadığı doğal gelişen bir durumdur. Peki kas gerginliği neden olur? Kas gerginliğine iyi gelen doğal yöntemler neledir? Sizler için çok ciddi gibi görünmese de aslında bazı sağlık sorunlarının habercisi ve bazı hastalıklara da zemin hazırlayan kas gerginliği hakkına merak edilenleri araştırdık.

Kas vücudun genişlemesi ve büyümesini sağlayan aynı zamanda birçok organın hareket mekanizmasını oluşturan bir dokudur. Hücrelerden oluşan bu doku hareket edilip düzelebiliyor. Özellikle kemiklerin daha rahat hareket etmesini sağlıyor. Kısaca vücudun hareket ve güç durumunun temel mekanizmasıdır. Kaslar vücudun şekil almasını destekler. Kasılıp gevşeme eylemini gerçekleştiren kaslar, çizgili, düz ve kalp kası olmak üzere 3’e ayrılır. Çizgili kaslar, isteğimiz doğrultusunda çalışan kaslardır. Düz kaslar isteğimiz dışında çalışır. Kaslar aynı zamanda sinir hücrelerin beyne ulaşmasını sağlar. Kalp kası da bir çizgili kas olmasına rağmen, isteğimiz dışında çalıştığı için, kalp kası denir.

KAS GERGİNLİĞİ NEDEN OLUR?

Ani hareket, darbe, vitaminsizlik ve yaşanan herhangi bir deformasyon kasların gerginleşmesine ve hareket gücünü kaybetmesine enden olur. Duruş bozukluğu, iltihaplı hastalıklar, şiddetli darbeler, karbonhidratlı besinler, ağır yük kaldırma ve bazı ilaçların yan etkilerinin yanı sıra anksiyete bozukluğu da kas gerginliğine neden olur. Aynı zamanda vücudun 5 saatten fazla aynı pozisyonda durması da kas gerginliğine sebebiyet verir. Bunun en genel örneğini sabahları uyanırken gerilme ihtiyacı sırasında anlayabilirsiniz.  Bu durumlar sonucunda kasın içindeki damarlar hasara uğrar veya kaslarda ödem oluşur. Genellikle sabahları hissedilen bu rahatsızlığa uzmanlarında önerdiği bazı doğal yöntemler vardır.

KAS GERGİNLİĞİNE İYİ GELEN DOĞAL YÖNTEMLER NELERDİR?

Kas ağrılarının nedeni ödem toplama ise buz torbaları bu ağrılara iyi gelen doğal yöntemdir. Ağrının olduğu bölgeye 1 saat aralıklarla 15 dakika boyunca buz torbalarını bekletiniz.

Gergin olan kası yumuşatmanın etkili yollarından biri de zeytin yağı ve nane yağı karışımıdır. Yarım çay bardağı zeytin yağına iki çay kaşığı nane yağı koyun iyice karıştırınız. Masajla ağrının olduğu bölgeye bu karışımı sürünüz. Eğer ağrının olduğu yere ulaşamıyorsanız vücudunuzu zorlamadan birinden yardım isteyin. Yarım saat bekledikten sonra ılık bir duş alınız.

Kas gerginliği ağır yük taşımaktan dolayı ortaya çıkmış ise; ılık suda ıslatılmış bir havlu ile bu ağrıları azaltabilirsiniz. 

Aleo vera içerdiği antioksidan sayesinde vücut ağrılarını dindirir. Aleo vera yaprağındaki jeli çıkartıp içerisine lavanta yağı ekleyin. Ağrının olduğu bölgeye masaj yaparak bu karışımı uygulayın, böylece kaslar gevşemeye başlayacaktır. Bu uygulama sonrası yıkanmak zorunda değilsiniz. 

İnsan vücudunun ihtiyacı olan birçok vitamin ve minerali içeren kırmızı et, uzmanların şiddetle tüketmesini tavsiye ettiği besinler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ancak kırmızı etinde kendine göre çeşitleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları faydaları bazılarının zararları vardır. Peki Kırmızı etin faydaları nelerdir? Kırmızı eti kimler ne kadar tüketmeli?

Demir, kreatin, çinko, fosfor ve B vitamini kompleksi bakımından zengin olan kırmızı et, ayrıca çok güçlü bir lipolik asit kaynağıdır. Kırmızı et üzerinde yapılan araştırmalarda etin insan sağlığına hem yararı hem zararlı olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu konuda özellikle işlenmiş etin yağ oranının artığını bu yüzden damar tıkanıklığı, kötü kolesterol düzeyinin artığına neden olduğunu belirtirken diğer bir yandan işlenmemiş saf etin kanser hücrelerini azaltığını ve hücre yapısını güçlendirdiği vurgulanıyor. Ülkemizde kırmızı et tüketimi oldukça fazladır. Özellikle Doğu Anadolu’da salamurası yapılan kırmızı et, Dünya ülkelerinde de en az tüketime sahip olanlar ise Asya ülkeleridir. Kırımız et üzerinde birçok çalışma halen devam etmektedir. Gelişme çağındaki çocukların ihtiyacı olan proteinleri tek seferde karşılayan kırmızı et, vücudun enerji oranını da yükseltir. Kırmızı etler arasında yağ oranı en az olan dana eti uzmanların tüketimi tavsiye edilen çeşididir. Aksi halde koyun etinin içerdiği hayvansal yağ oldukça fazla olduğundan ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Tüm bunların yanı sıra tüketilmesi her ne kadar tavsiye edilse de belli aralıklarla tüketilmesinin daha uygun olduğunu hemen hemen her uzman vurgular. Hafta da ortalama 3 gün 100 gram tüketilmesi vücut sağlığının ihtiyacı olanı karşılayacaktır.Medipol Hastenesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Canel Öner Yasemin.com editörlerine kırmızı et konusunda merak edilenleri açıkladı:

KIRMIZI ETİ KİMLER NE KADAR TÜKETMELİDİR?

100 GRAM KIRMIZI ETİN BESİN DEĞERLERİ;

Protein / 27 gram

Yağ / 8 gram

Kolesterol / 86 miligram

Potasyum / 220 miligram

Sodyum / 60 miligram

Kalsiyum / 20 miligram

Demir / 3 miligram

KIRMIZI ETİN FAYDALARI NELERDİR?

Kırmızı et herhangi bir besinle beraber tüketilmediğinde vücudun ihtiyacı olan demirin yüzde 35’ini sağlar. Vücudun demir emilimini sağlamasının en etkili yolu ise kırmızı etin içerdiği yağın çok az olması gerekir. Demir oranı düşük olan kişilerin haftada en fazla 3 gün aralıklı kırmızı et tüketerek bu oranı dengeleyebileceklerini vurguluyor.

Gelişim çağındaki çocukların daha sağlıklı büyümesi için ihtiyaçları olan kalsiyum ve çinko bakımından oldukça zengindir. Düzenli olarak tüketildiğinde kaslarda bulunan keratin seviyesini dengeler. 

İçerdiği yağ nedeniyle kalp damar hastalıklarını kötü etkilediği bilinir. Ancak uzmanlar yağ oranı az ve doğru koşullarda pişirilen etin kalp ve damar rahatsızlıklarını engellediğini hatta kan seviyesini dengelediğinden kalbin daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olduğunun söylüyor.

Sinir sistemi vücudumuzda bağışıklık sisteminden sonra en çok hasara uğrayan bölgedir. Kırmızı et içerdiği zengin kalsiyum maddesi sayesinde bu hücrelerin sağlığını korur. Alzheimer gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların da ortaya çıkmasını engellediği gözlemlenen kırmızı eti uzmanlar özellikle hafıza için tüketilmesi gerektiğini vurgular.

Keratin saçın ihtiyacı olan en önemli maddelerden biridir. Bazı koşullarda vücudumuzda azalan keratin saç dökülmesine yıpranmasına neden olur. Uzmanlar bu durumun engellemenin en sağlıklı yolunun ise kırımız et tüketimini artırmaktan geçtiğini vurguluyor.

B vitamini kompleksi bakımından en zengin besin olan kırmızı et, bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırdığı söyleniyor. B vitamini kompleksi bağışıklığın yanı sıra sindirim sistemindeki organların fonksiyonlarını da iyileştirerek, sindirim hastalıklarına zemin hazırlayan durumları azaltır. 

Sindirimi düzenlendiğinde diyet listelerine rahatlıkla eklenebilir. Ancak yağsız olan ve yanında yeşillik tüketilmesi tavsiye edilir. Aksi halde kırmızı et aşırı derecede karbonhidrat ve protein içerdiğinden et bir besinle beraber bu özelliklerini yitirir. Bu yüzden uzmanlar etin tek başına tüketilmesinin daha fazla fayda sağlayacağınız vurguluyor.

AŞIRI TÜKETİLEN KIRMIZI ETİN ETKİLERİ VE KOYUN ETİNİN ZARARLARI NEDİR?

Dana etine oranla koyun etinin yağ oranı fazladır. Bu yüzden aşırı tüketildiğinde kötü kolesterol düzeyini artırır.

Damarların duvarlarında yağ birikmesine neden olur. Hem damar tıkanıklığı ham damar sertleşmesi gibi hastalıklara davetiye çıkarır.  Bu da kalp hastalıklarının yaşanma riskini artırır.

Sindirime faydası olduğu kadar fazla tüketildiğinde sindirim organlarındaki hücrelerin mutasyonları ile oynayarak kanserli hücrelere ya da bu organların fonksiyonlarının zayıflamasına neden olur.

Aşırı tüketilen koyun eti kan basıncının seviyesini artırarak yüksek tansiyona davetiye çıkarır. 

Sindirim hastalıkları için bire bir faydası olan tarhun otu, hoş bir koku keskin bir tada sahiptir. Taze tüketildiği gibi kuru hali et ve balık yemeklerine eklenir. Kadınların adet döngüsünde yaşadıkları sancılar içinde doğal ilaç olan tarhun otu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Tarhun otu nedir? Tarhun otunun faydaları nelerdir? Tarhun otu nasıl tüketilir? İşte soruların yanıtı:

Papatya ailesine ait olan tarhun otunun anavatanı Sibirya topraklarıdır. İnce uzun yaprakları olan tarhun otu, yeşil ve sarı renklidir. Çok keskin ve hoş bir kokusu vardır. Bilim literatüründe Artemisia dracunculus olarak bilinir.  Çok yıllık bir ot türüdür. Ortalama 120-150 cm civarında uzar. Avrupa toprakları kültür otu olarak yetiştirir. Türkiye’de bu otun yetişme alanı; Erzurum, Bayburt, Gaziantep ve Şanlıurfa’dır. Ejder otu, Yeşil altın ve dargun gibi farklı isimlerle de alınır. Kuru hali Fransa mutfağında vazgeçilmez baharatıdır. Bayburt yöresinde dargun olarak geçen tarhun otunun ticareti oldukça yaygındır. Böreğin iç harcına konularak tüketildiği gibi tıpkı ıspanak gibi pişriilerek de yenir. Aynı zamanda kurutulup çayı yapılır. Anadolu da makarna ve salatalara eklenir.

TARHUN OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sindirim sistemindeki salgılanmayı hızlandırarak besinlerin hızla işlenmesini sağlar. Böylece mide ve bağırsak ağrılarını azaltır. Aynı zamanda iştah kaybı olanların iştahını açar. Yani kilo almak isteyenler için güçlü bir doğal ilaçtır.

Yemeklerden sonra sık sık gaz sıkışması yaşayanlar içinde içinde ideal bir besindir. Hazmı kolaylaştırarak karın şişkinliği ya da sertliğini önler. 

Genellikle kadınların yaşadığı idrar enfeksiyonu hastalığına iyi gelir. İdrar söktürerek mesane de idrar birikmesini engeller. Böylece taş ve kum rahatsızlıklarının yaşanmasının önüne geçer. 

Aylık olarak kadınların yaşadığı adet döngüsündeki sancılara iyi gelir. Kasıklarda ve vücutta yaşanan ağrıları dindirir. 

Kekik ve lahana gibi güçlü bir ödem söktürücüdür. Vücuttaki tüm ,iltihabı kısa zamanda atar. Ayrıca vücuttaki fazla tuzu da atmaya yardımcı olur. 

 Hoş kokuya sahip olan tarhun otu, ağız kokusunu da engeller. Bunun yanı sıra ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Çay olarak tüketildiğinde diş yüzeyini temizler. Tükürük bezlerinin daha sağlıklı çalışmasını sağlar. Diş eti iltihabının önüne geçer. 

Ruhsal hastalıklar içinde tarhun kurusundan elde edilen çay fayda gösterir. Yoğun iş temposu sonrası vücut yorgunluğunu ve stresini azaltır. Sinir sisteminin işlevselliğini korur. 

TARHUN OTU NASIL TÜKETİLİR?

Kurutulup baharat haline getirilerek yemeklere eklenir. Ya da taze halde salatası yapılarak da tüketilebilir. Bunun yanı sıra ıspanak gibi pişirilerek kullanılan tarhun otunun kuru halinden çay yapılır. Azerbeycan da sirke yapımında tarhun otu kullanılır. Bu da sirkenin daha lezzetli olmasını sağlar. Kekik gibi et ve tavuk yemeklerine lezzet sağlar. 

TARHUN OTUNUN ZARARI VAR MIDIR?

Aşırı tüketildiğinde sindirime olan faydası zarara döner. İshale yol açarak vücudun hızla su kaybına neden olur. Gebe ve emziren annelerin tüketmemesi gerekir. Her besinde olduğu gibi tarhun otunu da uzmanına danışarak tüketmekte fayda var. 

E vitamini bakımından zengin olan fındığın insan sağlığına olumlu katkıları vardır. Uzmanlar genellikle çiğ olarak tüketilmesini tavsiye ettikleri fındığın içindeki doymamış yağ asitleri özellikle cilt hücrelerini yeniler. Peki Fındığın faydaları nelerdir? Fındık kabuğu ne işe yarar? Dövülmüş çiğ fındıktan her gün bir avuç yerseniz ne olur?

Yüksek yağış isteyen fındığın doğada birçok çeşidi vardır. İçeriğinde doymamaış yağ asitleri, fito kimyasallar, lif ve E vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi minerallerde içermektedir. İşlem görmemiş çiğ fındıkta aynı zamanda protein, antioksidan, karbonhidrat, B riboflavin, tiamin, niasin, piridoksin, pantotenik ve çinko da bulunur. Kalp krizinden kandaki şekeri dengelemeye kadar birçok faydası olan çiğ fındık günde bir avuç tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan enerjinin yüzde 100’ünü sağlar. Bunun yanı sıra çiğ fındık cilt ve sindirim içinde oldukça faydalıdır. Ancak aşırı derece de tüketilen fındık, kilo almaya neden olabilir. Ayrıca bazı kimseler de mide ağrısı, ciltte kaşıntı, boğazın tahrişi gibi belirtilerle alerji yapar. Ülkemizde fındık üretimini yapan başta Giresun olmak üzere Ordu, Trabzon, Rize ve Artvin gibi şehirler gelir. Bilim literatüsünde “Betulaceae” olarak bilinir. Huşgiller ailesine ait olan “Corylus” cinsini oluşturan çalı ve ağaç türlerinde yetişir. Mart ve Nisan aylarında yeşermeye başlar. Bazı çiftçiler bu hallerini toplar. Bazıları ise daha da olgunlaşmasını bekler. 

FINDIĞIN FAYDALARI NELERDİR? 

Yapılan araştırmalarda çiğ fındığın damar duvarlarını koruyarak tıkanmayı önlediği ve bunun sonucunda da kalp damar hastalıklarını engellediği gözlemlenmiştir. Aynı zamanda içeriği E vitamini sayesinde kalp krizi riskini azalttığı ortaya çıkarılmıştır.

Sindirimin daha sağlıklı işlemesi için lif kaynağına ihtiyacı var. Böylece midede öğütme daha kolay gerçekleşir. Bağırsakların daha iyi çalışması sonucunda ishal ve kabız gibi yaşam kalitesini düşüren hastalıkların yanı sıra kanser gibi ciddi sağlık sorunlarının da yaşanma ihtimalini azaltır. Lif sadece sindirimi değil, aynı zamanda kan şekerini de dengeleyerek diyabet riskini ortadan kaldırır.

Yüksek antioksidan sayesinde vücuttaki zararlı hücreleri atıp diğer hücrelerin sağlığını koruyarak yaşlanmayı azaltır. Aynı zamanda vücuda giren UVA / UVB gibi zararlı ışınların ortaya çıkarma ihtimali olan deri hastalıklarının riskini düşürür. Çiğ fındık cildin parlaklığını ve canlılığını da sağlayarak yeniden daha dinç ve genç görünüm kazandırır.

Eklem ve kemiklerde azalan kalsiyum şiddetli ağrılara neden olur. Kramp gibi sağlık sorunları da bu gibi durumlar sonucu ortaya çıkar. Özellikle kas yorgunluğu ve adet dönemlerindeki belirli bölgelerdeki ağrıları azaltmak için magnezyum takviyesi yapılmalıdır. Uzmanlar bu gibi sorunların yaşanmaması için günde bir avuç çiğ fındık öneriyor.

Güçlü antioksidan olduğundan sadece vücuttaki hücreleri yenilemez. DNA’sı bozulmuş ve tümörlü hücrelerin sayısını da azaltarak kanser riskini azaltır.

B6 vitamini bakımından zengin olan çiğ fındık, beyindeki sinirleri harekete geçirir. Bu sinir sinyallerinin düzgün çalışması sonucunda stres ve depresyon gibi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini düşürür. Aynı zamanda bu sinyaller vücut hareketlerinin daha sağlıklı faaliyet göstermesini sağlar.

Yüksek oranda doymamış yağa sahip olan çiğ fındık, günde bir avuç tüketildiğinde uzun süre tok tutar. Aynı zamanda vücuttaki yağlarının da yakılmasını destekler. 

FINDIK KABUĞU NE İŞE YARAR?

Fındık kabuğu hakkında hemen hemen kimsenin bilmediği bir gerçek var. O da inanılmaz faydalar içerdiğidir. Kanserli hücrelerin oluşumunu engelleyen Paclitaxel ve diğer taxanes türevleri barındırır. Bu maddeler sayesinde kanser ilaçlarının yapımına da fındık kabuğu ham madde olarak eklenir. Aynı zamanda E vitamini içeren fındık kabupu kaynatılarak cilt bakım ürünlerine eklenir. Erken yaşlanmayı önleyen fındık kabuğu ihtiyaç olan A ve C vitaminlerinin yüzde 70’ini kolaylıkla karşılar. Fındık kabuğu kaynatılıp suyu tüketildiğinde bağırsak florasını da dengeler. Kan değerlerini dengeleyerek kalp ve damar hastalıklarını önler. 

DÖVÜLMÜŞ ÇİĞ FINDIKTAN BİR AVUÇ YERSENİZ…

Salata olarak tüketilen kuzukulağı ekşi bir tadı olduğundan herkes tarafından beğenilerek kullanılmaz. Ancak bu bitki yüzyıllardır kendiliğinden yetişir ve alternatif tıpta doğal ilaç yapımında tüketilir. Fosfor ve demir bakımından zengin olan kuzu kulağı görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Peki Kuzu kulağının faydaları nelerdir? Kuzu kulağı nasıl tüketilir? Kuzu kulağı suyu ne işe yarar? İşte yanıtı:

Bilim literatüründe Rumex acetosella olarak adlandırılan kuzu kulağı, kırmızı gövdeli bir bitki türüdür. Yapraklarında yüksek miktarda potasyum barındıran kuzu kulağı, ayrıca okzalat, oksalik asit, tanen, antrakinon, reçine ve şeker içerir. Bunun dışında A, B ve C vitaminleri bakımından zengindir. Tüysüz uzun yaprakları nedeniyle kuzuların kulaklarına benziyor. Halk arasında ekşimlik, oğlak kulağı ve ebemekşisi olarak da isimleri vardır. Türkiye’de en fazla yetiştiriciliği Tokat’ta yapılırken Dünya da ise Avrupa ülkelerinde sera yöntemiyle yetiştirilir. Ancak kuzu kulağı kendiliğinden sulak alanlarda yetişen bir bitkidir.Sonbaharda tam olgunlaşan bu bitki kış ayları boyunca pazar tezgahlarında bulunabilir. Eski çağlardan beridir cilt hastalıklarında sıklıkla kullanılan kuzu kulağı özellikle sedef hastalığı, egzama ve çıbanlara birebir fayda sağlar. İçerdiği asidik özellikle cilt yüzeyindeki deforme olmuş hücreleri yeniler. Güçlü bir mikrop öldürücü vardır. Yapılan son araştırmalarda bitkinin anne sütünü artırıcı etkisinin olduğu saptanmıştır. Karabuğday ailesine ait kuzu kulağı nemli topraklarda kolayca yetişir. Çiğ olarak tüketilebilir. 

KUZU KULAĞI SUYU NE İŞE YARAR?

Alternatif tıpta kuzu kulağı suyu özellikle cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Bir demet kuzu kulağı iyice yıkandıktan sonra bir litre su eklenerek kaynatılır. Yarım saate kadar kaynayan su süzülür. Yumuşamış olan lapa kuzu kulağını kurumuş topuk ya da dirseğe koyup üzerini streçleyip yarım saat beklerseniz. Bu bölgenin yenilenmesine yardımcı olur. Ayrıca bu su egzama gibi rahatsızlıklara sürüldüğünde deforme olan bölgeyi yeniler. Kuzu kulağı kurutulup kaynatılıp çay elde edilir. Bu çay güçlü bir idrar söktürücüdür. Sindirimi düzenler ve safranın fonksiyonlarını yeniler. 

KUZU KULAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Kadınların ergenlikten itibaren yaşadığı adet döngüsünde yaşanan sancı ve ağrıları dindirir. Ayrıca düzensiz adet döngüsünde de fayda sağlar.

C vitamini eksikliğinden kaynaklı ortaya çıkan ciddi hastalıkların riskini düşürür. Vücuttaki sağlıklı hücre sayısını artırır.

Çiğ olarak tüketildiğinde dil üzerindeki enfeksiyonlu hücreleri ve diş aralarındaki besin atıklarını temizler. Diş etlerini güçlendirir. Diş kaybını azaltır.

Çeşitli sebeplerden ötürü yavaşlayan bağırsaklar kabızlığa neden olur. Ancak kuzukulağı bağırsakların işlevselliğini artırarak sindirim sorunlarının önünde geçer. Adeta müshil gibi etki sağlar.

Taze olan kuzukulağı ezilip cilt yüzeyine sürüldüğünde burada olan egzama, sedef, güneş yanığı gibi cilt problemlerin riskini azaltır. Tüm cilt hücrelerini güçlendirerek yaşlanma ve kırışıklık gibi etkileri ortadan kaldırır.

Kandaki toksinleri ve yağları temizleyerek idrar yolu ile atar. Bu işlemi sırasında idrar yollarını ve mesaneyi temizler. Taş ve kum oluşumunu önler.

İçeriğinde sıvı oranı yüksek olduğunda böbrek bezlerini çalıştırır. Ancak yüksek potasyum içerdiğinden vücutta sıvı dengesizliğine yol açabilir. 

Üst solunum yolları hastalıkları sırasında tüketildiğinde boğazı enfeksiyondan arındırır. Bağışıklığın neden olduğu yüksek ateşi düşürür. 

Yapılan araştırmalarda kuzukulağı tohumunun anne sütünü artırdığını ve besleyici özelliğini çoğalttığı görülmüştür. 

KUZU KULAĞI NASIL TÜKETİLİR?

Genellikle çiğ olarak salatalarda kullanılır. Ancak çorba ve böbreklerde de iç malzeme niyetine de tüketilebilir. 20 gram kurutulmuş kuzukulağını kaynamış bir bardak sıcak suyun içine ekleyin 5 dakika sonra süzüp tüketin. Bu çay ateşi düşürmeye ve idrar sökmeye yardımcı olur. Bir demet kuzu kulağını iyice yıkayın. Bir saat boyunca sirkeli suda bekletin. Daha sonra doğrayıp bir tabağa alın içine bir salatalık doğrayıp zeytin yağı limon ve pul biber ekleyip tüketin. Bu salatayı ara öğün olarak tükettiğinizde kilo vermenize de yardımcı olur.

Birçok çeşidi olan leblebi, nohutun kaynatılıp kavrulmuşundan elde edilir. Güçlü bir kalsiyum kaynağı olan leblebi, hemen hemen her evde bulunur. Sarı leblebi genellikle kuru üzümle beraber tüketilmeyi tercih eder. Uzmanlar gelişime destek sağladığını söyler. Peki Leblebinin faydaları nelerdir? Kavrulmuş leblebi ne işe yarar? Kaç çeşit leblebi vardır? İşte soruların yanıtı:

Nohutun kaynatılıp daha sonra kavrulması sonucu elde edilen leblebi Şeyh Murat Gazi tarafından 1370 yılında keşfedildi. 17. yüzyılda en çok tüketilen kuruyemiş olan leblebi özellikle kış aylarında boza ya da sahlep ile beraber tüketilmeye başlandı. Ülkemizde Çorum’da sıklıkla yapılan kavrulmuş leblebinin çeşitleri bulunmaktadır. İçerdiğinde bol miktarda vitamin ve mineraller mevcuttur. Kavrulduğu esnada bazı özelliklerini kaybetse bile kalsiyum ve lif gibi özellikleri oldukça artar. Özellikle içerdiği lif bakımından sindirime fayda sağlayan leblebi metabolizmayı hızlandırarak kilo vermede yardımcı olur. Ayrıca leblebi kalsiyum deposudur. Vücut sağlığında kalsiyum kemik için vazgeçilmez bir mineraldir. Ülkemiz dışında Asya ülkelerinde sıklıkla tüketilen kavrulmuş leblebi özellikle akşam çayla beraber tüketilen kuruyemiştir. 

KAVRULMUŞ LEBLEBİ NE İŞE YARAR?

Kavrulmuş leblebi özellikle kemik gelişimi için fayda sağlar. Ayrıca kilo vermek isteyenler içinde ideal bir bir besindir. Uzun süre tok kalmayı sağlar. Aynı zamanda vücut enerjisini de yüksek tutar. Kavrulmuş leblebi lif bakımından zengin olduğundan mide ve bağırsakların fonksiyonlarını düzenler. Dozunda tüketildiğinde metabolizmayı düzenler. Ancak aşırıya kaçıldığında bazılarında kabızlığa bazılarında ise ishale neden olur. 

KAÇ ÇEŞİT LEBLEBİ VARDIR?

Nohutun leblebi aşamasında birden fazla çeşidi yapılmaktadır. Sarı (kavrulmuş), beyaz ve şekerli leblebiler en yaygın şekilde tüketilenlerdir. Osmanlı döneminden beridir kültürümüzde yer alan bu besinin çeşitliliğinin bir diğer nedeni de şehirden şehire farklılık gösterir. Bazı yörelerde leblebi; Türk kahvesi, ballı susamlı, çikolatalı, haşhaşlı ve acılısı yapılır. Kuruyemiş olarak tüketilen leblebinin kökeni Çorum şehri olmasına rağmen çeşitliliği Gaziantep’te fazladır. Her Türk ailesinin evinde bulunur. Kavrulmuşu genellikle kuru üzümle beraber tüketilir. Bu ikili kandaki şeker oranını artırır.

LEBLEBİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Gün içerisinde bir avuç tüketilen leblebi açlığı gidererek uzun süre tokluk hissi verir. Bu sayede kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. 

Yapılan araştırmalarda bir fincan kavrulmuş leblebinin kötü kolesterol seviyesini azaltığı tespit edilmiştir. Bu sayede inme, felç, kalp krizi ve damar tıkanıklığı gibi rahatsızlıkların yaşanma riski azalır.

İçeriği amino asitler sayesinde vücudun sinir hücrelerinin sağlığını korur. Sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırdığından stres ve depresyon gibi ruhsal hastalıkların yanı sıra uyku düzenine de iyi gelir. Bunun akabinde beynin daha kapsamlı çalışmasını sağlar.

Demir bakımından zengin olduğundan bağışıklığın güçlenmesini destekler. Güçlü olan bağışıklık sayesinde vücudun hastalıklara karşı direnci artar. Aynı zamanda kansızlık gibi ciddi hastalıkların önüne geçer.

Kahvaltıdan sonra bir avuç tüketilen leblebi gün boyu vücudun enerji seviyesini yüksek tutar. Yorgunluk gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.

Yapılan araştırmalarda kolon kanseri için birebir fayda sağladığı tespit edilmiştir. Kolondaki hücrelerin sağlığını korur.

Bazı uzmanlar böbrek taşlarının düşürülmesi için kavrulmuş leblebi önerir. İçerdiği amino asitler sayesinde böbreklerde taş oluşumu önler olan taşlarında kuma dönüşüp idrar yolu ile atılmasını sağlar.

En güçlü etkisi ise içerdiği kalsiyum oranıdır. Kemik ve kas sağlığını güçlendirerek yaşanan hastalık riskini azaltır.

Halk arasında yeni dünya olarak bilinen malta eriğinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Peki malta eriğinin faydaları nelerdir? Malta eriği hangi hastalıklara iyi gelir? Doğada bulunan en iyi A vitamini olan malta eriği hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Haberin detayında kan basıncını düzenlemede etkili olan malta eriğine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Gülgiller ailesine ait olan malta eriği anayurdu Çin olarak bilinse de yetiştirilmesi ilk kez Japonya’da yapılmıştır. Daha sonralardan Akdeniz ve Avrupa ülkelerinde yaygınlaşır. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde yetiştirilir. Malta eriği ağacı yaz kış yeşil kalabilir. Ayrıca bu ağaç yaprak dökmez. Ağaçta yetişen meyve malta eriği, yeşil bir renkten sonra olgunlaştıkça sarı renge dönüşür. Ekşi tatlı karışık bir tada sahiptir. Meyvenin içindeki çekirdekler kaynatılıp suyu tüketildiğinde mide asidini düzenler. Sindirimi rahatlatır. Doğu Asya’da 800’den fazla çeşidi olan malta eriği, şekil olarak küçük armuta benzer. Malta eriği pastalarda ve soslarda kullanılır. Ayrıca malta eriği salata, reçel ve şeker şurubu yapılarak tüketilir. Malta eriği iyice yıkanarak tüketilmesi tavsiye edilir. 

MALTA ERİĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– Düşük kaloriye sahip olan malta eriği lif ve pektin açısından zengindir. Pektin kolonları yumuşatarak besinlerin daha rahat dışkılanmasını yapar. Bu özelliği sayesinde kolon kanseri gibi riskli hastalıkların önüne geçer. 

– Güçlü bir A vitamini sayesinde göz sağlığını da korur. Vücudun ihtiyacı olan yüzde 50 karşılar. İçerdiği yüksek antioksidan sayesinde gözdeki virüsleri engeller. Göz içindeki vitamin seviyesini dengeler. 

– A vitamini sadece göze değil aynı zamanda vücudun diğer organlarında da fayda sağlar. Yapılan araştırmalarda flavonoidler bakımından zengin olan malta eriği, akciğer ve ağız boşluklarındaki hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Böylece tümör ve kanser riskini azaltır. 

– Malta eriği, kan şekerini düşürür. Bu sayede diyabet hastalığına yakalanma riski azalır. Uzmanlarda diyabet hastalarını kan şekerini düzenlemek için malta eriği çayı öneriyor. Bunun için malta eriği yaprakları ya da çekirdekleri kaynatılarak çay hazırlanabilir. Malta çekirdeği insilün ve glikoz seviyelerini düzenler. 

– Kil topraklarında yetiştiğinden demir ve bakır bakımından oldukça zengindir. Demir kan hücrelerini artırır. Demir eksikliği olan kişilerin bol bol tüketmesi tavsiye edilir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Günde 5 tane malta eriği yiyerek demir eksikliği giderilmiş olur.

– Çin alternatif tıbbında malta eriği yaprakları çekirdekleri ile beraber kaynatılır. Hazırlanan bu su boğazlardaki enfeksiyonu temizler. Güçlü bir balgam söktürücüdür. Ayrıca akciğerlerdeki virüsleri söker atar. 

– Kronik uykusuzluk günümüzde giderek yaygınlaşır. Bu hastalığın önüne geçmek için uzmanlar ilaçlardan önce doğal karışımlar tüketilmesini öneriyor. Rahat bir uyku için gece yatmadan 3 tane malta eriği tüketilmesi yeterli olur. 

– K vitamini bakımından zengin olan malta eriği, kemik ve kas sağlığını güçlendirir. İleri yaşlarda görülen kemik erimesi gibi hastalıkların riskini azaltır.

MALTA ERİĞİ NASIL TÜKETİLİR?

Et kısmı oldukça tatlı olan malta eriğinin kabuğu yumuşak olduğundan kolayca soyulur. Yüksek miktarda A vitamini içerdiğinden yorgunluk ve baş ağrısı gibi rahatsızlıklara fayda sağlar. Uzmanlar özellikle ilkbahardan yaz aylarında geçişte vücut direncinin artması için mango ve portakal ile karıştırılıp tüketilmesi önerilir. Bunun yanı sıra reçeli ve şurubu da yapılarak tüketilebilir. 

3000 yıldır yetiştirilen ve tüketilen muşmula meyvesi içeriğinde yüksek oranda vitamin ve mineral barındırır. Demir eksikliğini önleyen mucize besin kanın oranlarını dengeleyen muşmula hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki muşmulanın faydaları nelerdir? Muşmula hangi hastalıklara iyi gelir? Muşmula nasıl tüketilir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Gül ailesine ait olan muşmula meyvesinin bilim litaretüründeki adı mespilustur. Çalı formasyonunda bir ağaçta yetişen muşmula, 3000 yıla aşkındır Türkiye, İran, Kafkas ve Güney Doğu Avrupa ikliminde yetişir. Oldukça sert yapısı olan muşmula toplandıktan sonra fermente olduktan sonra tüketilir. Olgun hali ile satılan muşmula yumuşadığında tüketilmeye müsait bir meyve olur. Geleneksel tıp literatüründe oldukça fazla kullanılan muşmula içeriğinde B vitamin kompleksini barındırır. Uzmanlar günlük tüketilmesini tavsiye ettikleri bu besin karaciğer ve akciğeri temizleme de etkilidir. İçeriğinde sıvı oranı bakımından yüksek olan muşmula su dengesini de sağlar. Ayrıca böbrek üstü bezlerinin çalışmasını destekler. Alternatif tıpta kabızlık için püresi yapılır tüketilir. Yapraklarıyla beraber kaynatılıp elde edilen çayı ise boğaz enfeksiyonları için oldukça ideal bir içecektir. Kalsiyum oranı yüksek olan muşmula kas ve kemik yapısını güçlendirir. 

MUŞMULA ÇEKİRDEĞİNİN FAYDASI VAR MIDIR?

Meyvesi kadar çekirdeği de faydalı olan muşmula, sindirim sistemini düzenleyerek idrarı artırır. Bu özelliği sayesinde mesane ve böbreklerdeki taşı dökmeye yardımcı oldur. Çekirdekler kaynatılıp suyu tüketilir. Bu su aynı zamanda vücuttaki ödemi de kolayca atar. Zayıflamak isteyenler için idealdir. Ancak çok güçlü olduğundan tüketmeden önce mutlaka bir uzmana danışılmasında fayda var. 

MUŞMULA ÇAYI NASIL YAPILIR?

Bir litre suyu orta boydaki bir kase dolusu muşmulayı iyice yıkayıp iki yemek kaşığı bal ekleyerek koyun. İyice karıştırıp kaynatın. Ocak ateşi gürken 15 dakika kaynatın. Sonra kısıp yarım saatte öyle kaynattıktan sonra ocaktan alıp süzün. Kilo vermek isteyenler günde iki bardak ancak normal bir insanın bir bardak tüketmesi gerekir.

MUŞMULANIN FAYDALARI NELERDİR? MUŞMULA HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR? 

Melovin maddesi bakımından zengin olan muşmula sinir sistemindeki hasara uğramış hücrelerin sayısını azaltarak daha sağlıklı işlemesini destekler. Özellikle kabuğu kaynatılıp içildiğinde stres ve depresyon gibi rahatsızlıklara fayda sağlar.

Sıvı oranı yüksek olduğundan kışın su içmeyi ihmal eden kişiler için kişiler için ideal bir meyvedir. Böbreklerin fonksiyonlarını artırır. Bağırsak florasını dengeler. 

Çeşitli nedenlerden dolayı böbrek ve safrada oluşan kum, taş gibi rahatsızlıkları dökmeye yardımcı olur.

Bunun yanı sıra bağırsak iltihaplanmasını gidererek ishal ve dizanteri gibi ciddi sağlık sorunlarını önler.

Yüksek oranda kalsiyum içerdiğinden kas ve kemik gelişimine katkı sağlar. Uzmanlar bu yüzden çocukların düzenli tüketmesini tavsiye eder. Darbe almış kemik yapısınında kolayca iyileşmesini sağlar. 

Sinir sistemine iyi geldiğini söylediğimiz muşmula kan dolaşımını da destekler. Düzenli kan dolaşımı beyne giden oksijen oranını artırır. Böylece kişi gün içerisinde daha dinç olur. Ayrıca kan yapıcı maddeler salgılayarak anemi rahatsızlığına zemin hazırlayan durumları önüne geçer. 

Yumurtalık ve rahim duvarı sağlam olmayan kadınlara da fayda sağlar. Hamile kalma oranını yükseltir. 

Lif oranı yüksek olan bu meyve tokluk hissi sayesinde fazla yemek yeme ihtiyacını gidermenin yanı sıra metabolizmayı da olumlu etkilediğinden zayıflamaya yardımcı olur.

Sıvı oranı yüksek olan meyve sadece vücudun su ihtiyacını karşılamaz aynı zamanda vücutta dolaşan serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasını destekler.

MUŞMULA NASIL YENİR?

Çok hızlı yumuşadığından dalından alınır alınmaz iyice yıkanıp taze tüketilebilir. Ancak bazı insanlar yumuşak tadından hoşlanmadığından daha farklı yollarla tüketmeyi tercih eder. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi çekirdeklerinden çay yapılabilir. Bunun yanı sıra çekirdekleri ayıklanıp meyvesinin et kısmından marmalet ya da reçel yapılarak tüketilebilir.

MUŞMULANIN ZARARI VAR MIDIR?

Nadiren de olsa bazı insanlarda alerjiye neden olur. Cildin kızarmasına neden olan muşmula tüketilmeden önce dikkat edilmesi gerekir. Gün içinde tüketilme dozu aşılmamalıdır. Ayrıca fazla tüketildiğinde gaz sıkışmasına neden olur. Uzmanlar her besinde olduğu gibi muşmulada dozunda tüketilmesini tavsiye eder. Aynı zamanda kronik hastalıklardan dolayı ilaç kullananlarında dikkatli tüketmesi gerekir. 

3000 yıldır yetiştirilen ve tüketilen muşmula meyvesi içeriğinde yüksek oranda vitamin ve mineral barındırır. Demir eksikliğini önleyen mucize besin kanın oranlarını dengeleyen muşmula hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki muşmulanın faydaları nelerdir? Muşmula hangi hastalıklara iyi gelir? Muşmula nasıl tüketilir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Gül ailesine ait olan muşmula meyvesinin bilim litaretüründeki adı mespilustur. Çalı formasyonunda bir ağaçta yetişen muşmula, 3000 yıla aşkındır Türkiye, İran, Kafkas ve Güney Doğu Avrupa ikliminde yetişir. Oldukça sert yapısı olan muşmula toplandıktan sonra fermente olduktan sonra tüketilir. Olgun hali ile satılan muşmula yumuşadığında tüketilmeye müsait bir meyve olur. Geleneksel tıp literatüründe oldukça fazla kullanılan muşmula içeriğinde B vitamin kompleksini barındırır. Uzmanlar günlük tüketilmesini tavsiye ettikleri bu besin karaciğer ve akciğeri temizleme de etkilidir. İçeriğinde sıvı oranı bakımından yüksek olan muşmula su dengesini de sağlar. Ayrıca böbrek üstü bezlerinin çalışmasını destekler. Alternatif tıpta kabızlık için püresi yapılır tüketilir. Yapraklarıyla beraber kaynatılıp elde edilen çayı ise boğaz enfeksiyonları için oldukça ideal bir içecektir. Kalsiyum oranı yüksek olan muşmula kas ve kemik yapısını güçlendirir. 

MUŞMULA ÇEKİRDEĞİNİN FAYDASI VAR MIDIR?

Meyvesi kadar çekirdeği de faydalı olan muşmula, sindirim sistemini düzenleyerek idrarı artırır. Bu özelliği sayesinde mesane ve böbreklerdeki taşı dökmeye yardımcı oldur. Çekirdekler kaynatılıp suyu tüketilir. Bu su aynı zamanda vücuttaki ödemi de kolayca atar. Zayıflamak isteyenler için idealdir. Ancak çok güçlü olduğundan tüketmeden önce mutlaka bir uzmana danışılmasında fayda var. 

MUŞMULA ÇAYI NASIL YAPILIR?

Bir litre suyu orta boydaki bir kase dolusu muşmulayı iyice yıkayıp iki yemek kaşığı bal ekleyerek koyun. İyice karıştırıp kaynatın. Ocak ateşi gürken 15 dakika kaynatın. Sonra kısıp yarım saatte öyle kaynattıktan sonra ocaktan alıp süzün. Kilo vermek isteyenler günde iki bardak ancak normal bir insanın bir bardak tüketmesi gerekir.

MUŞMULANIN FAYDALARI NELERDİR? MUŞMULA HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR? 

Melovin maddesi bakımından zengin olan muşmula sinir sistemindeki hasara uğramış hücrelerin sayısını azaltarak daha sağlıklı işlemesini destekler. Özellikle kabuğu kaynatılıp içildiğinde stres ve depresyon gibi rahatsızlıklara fayda sağlar.

Sıvı oranı yüksek olduğundan kışın su içmeyi ihmal eden kişiler için kişiler için ideal bir meyvedir. Böbreklerin fonksiyonlarını artırır. Bağırsak florasını dengeler. 

Çeşitli nedenlerden dolayı böbrek ve safrada oluşan kum, taş gibi rahatsızlıkları dökmeye yardımcı olur.

Bunun yanı sıra bağırsak iltihaplanmasını gidererek ishal ve dizanteri gibi ciddi sağlık sorunlarını önler.

Yüksek oranda kalsiyum içerdiğinden kas ve kemik gelişimine katkı sağlar. Uzmanlar bu yüzden çocukların düzenli tüketmesini tavsiye eder. Darbe almış kemik yapısınında kolayca iyileşmesini sağlar. 

Sinir sistemine iyi geldiğini söylediğimiz muşmula kan dolaşımını da destekler. Düzenli kan dolaşımı beyne giden oksijen oranını artırır. Böylece kişi gün içerisinde daha dinç olur. Ayrıca kan yapıcı maddeler salgılayarak anemi rahatsızlığına zemin hazırlayan durumları önüne geçer. 

Yumurtalık ve rahim duvarı sağlam olmayan kadınlara da fayda sağlar. Hamile kalma oranını yükseltir. 

Lif oranı yüksek olan bu meyve tokluk hissi sayesinde fazla yemek yeme ihtiyacını gidermenin yanı sıra metabolizmayı da olumlu etkilediğinden zayıflamaya yardımcı olur.

Sıvı oranı yüksek olan meyve sadece vücudun su ihtiyacını karşılamaz aynı zamanda vücutta dolaşan serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasını destekler.

MUŞMULA NASIL YENİR?

Çok hızlı yumuşadığından dalından alınır alınmaz iyice yıkanıp taze tüketilebilir. Ancak bazı insanlar yumuşak tadından hoşlanmadığından daha farklı yollarla tüketmeyi tercih eder. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi çekirdeklerinden çay yapılabilir. Bunun yanı sıra çekirdekleri ayıklanıp meyvesinin et kısmından marmalet ya da reçel yapılarak tüketilebilir.

MUŞMULANIN ZARARI VAR MIDIR?

Nadiren de olsa bazı insanlarda alerjiye neden olur. Cildin kızarmasına neden olan muşmula tüketilmeden önce dikkat edilmesi gerekir. Gün içinde tüketilme dozu aşılmamalıdır. Ayrıca fazla tüketildiğinde gaz sıkışmasına neden olur. Uzmanlar her besinde olduğu gibi muşmulada dozunda tüketilmesini tavsiye eder. Aynı zamanda kronik hastalıklardan dolayı ilaç kullananlarında dikkatli tüketmesi gerekir. 

Yüzyıllardır zencefil bitkisi alternatif tıpta doğal ilaç olarak kullanılır. Yemeklerde de baharatı kullanılan zencefil hakkından bilinmeyen her şeyi sizler için araştırdık. Sağlıklı yaşamın sırrı olarak bilinen zencefil adeta vücudun ihtiyacı olan şifa deposudur. Özellikle boğaz ağrılarına zencefilli bal karışımı anında olumlu etki sağlar. Peki zencefilin faydaları nelerdir? Zencefil hangi hastalıklara iyi gelir?

Asya mutfaklarında temel olarak kullanılan zencefil dünya mutfağında ise birçok içeceği tatlandırmak için kullanılan bir bitkidir. Genellikle toz halinde kullanılan zencefil sabun, şampuan ve parfüm gibi kozmetik ürünlerde de bulunur. Vücuda sağladığı faydaların yarısından fazlasını gingerol adlı aktif bir bileşen sayesinde yapar. Aynı zamanda içeriğinde B3, B6, C vitaminleri, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum ve magnezyum gibi vitaminleri barındırır. Doğada mide ve bağırsaklardaki gazı çözmede en etkili bitkidir. Özellikle kış aylarında artan üst solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan zencefil çay olarak tüketilir.

ZENCEFİLİN FAYDALARI NELERDİR?

Yemeklerden sonra tüketildiğinden sindirimi kolaylaştırarak yemek sırasında yükselen şeker seviyesini düşürür. Mideyi yatıştırarak tüketilen besinlerin emilimini artırır.

– Bağırsaklarda artan parazitler mideye de  ciddi zararlar verir. Şiddetli ağrılara neden olan bu parazitler özellikle yemek zamanında artar. Uzmanlar yaptıkları araştırmalarda yemeklerden önce tüketilen bir tatlı kaşığı zencefil tozunun hem mide boşalımını kolaylaştırdığı hem de parazit sayılarını azaltığı gözlemlenmiştir.

Doğada bulunan en güçlü gaz gidericidir. Vücutta biriken gaz organlara baskı yapar bu da ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Bir parça zencefil çiğneyerek vücuttaki gaz oranını kısa sürede çözebilirsiniz. 

Eklem aralarında artan toksin eklemlerin yanı sıra kemik sağlığını da olumsuz etkiler. Bu ağrıları dindirmede etkili olan zencefil içerdiği güçlü anti-inflamatuar sayesinde dizdeki iltihaplanmayı giderir. Aynı zamanda eklemlerin eve kemiklerin güçlenmesini destekler.

Kış aylarında artan üst solunum yollarına yol açan virüslerle baş etmede etkilidir. Vücudun terleme oranını artırarak toksinleri ter bezlerinden atar. Aynı zamanda doğal ağrı kesici görevini görerek bu hastalıklar esansında yaşanan ağrıları dindirir. 

Yapılan araştırmalarda zencefil içerdiği zerumbone bileşeni sayesinde astım hastalarının doğal ilacı olarak kullanılabilir. Bu bileşen boğazdaki alerjik reaksiyonu azaltarak rahat nefes alınmasını sağlar. 

Sindirimi kolaylaştırdığından kilo vermede de etkilidir. Hızlı yağ yakımı sağlayarak biriken yağları kısa sürede yaktıktan sonra vücuda giren ve yağa neden olan toksinleri de vücuttan atar.

Vücuttaki yağ miktarını koruyan karaciğerin yağlanmasını önler. Aynı zamanda tüberküloza neden olan kadmiyumun maddesinin hızla çözülmesini sağlar. 

Yaşa bağlı gelişen bunama, parkinson ve alzheimer gibi nörolojik hastalıkların yaşanmaması uzmanlar günde en az bir barda zencefil çayının tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Hafızayı koruyan zencefil bitkisini aynı zamanda yemeklerinizde baharat olarak da kullanabilirsiniz.

Yapılan araştırmalarda düzenli tüketilen zencefilin sağlığı olumlu etkilediği gözlemlenmiştir. Uzmanlar bu yüzden her gün zencefil tüketilmesini öneriyor. Ayrıca Asya topluluklarının yaşam sırlarının bu bitkiden elde edilen baharttan kaynaklandığı biliniyor.

Zencefil kadınların adet döngüleri sırasında yaşadıkları sancı ve kas ağrılarına doğal ağrı kesicidir.

ZENCEFİLLİ BAL KARIŞIMI

Bir su bardağının içine bir tatlı kaşığı zencefil tozu ve bir tatlı kaşığı bal koyup karıştırın. Beş dakika ocakta kaynadıktan sonra ocaktan alın. Süzerek bir bardağa boşaltıp içine bir kaç damla limon sıkın. Sıcak halde tüketin.