Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Doğada bulunan en güçlü iki antiseptik besin olan bal ve sarımsak karışımının vücudu adeta yenilediğini biliyor muydunuz? Peki bal ve sarımsak karışımı nasıl hazırlanıyor? Ayrıca her gün bal ve sarımsak karışımından bir kaşık yerseniz ne olur? Sizler için bu mucize karışıma dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında nasıl hazırlanacağı ve tüketileceğine dair bütün bilgiler mevcuttur.

Yapılan araştırmalarda sarımsağın tüm faydalarını vücuda sağlayabilmesi için çiğ tüketilmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak kokusundan dolayı çiğ tüketilmesine yanaşılmadığından uzmanlar bal ile tüketilmesini öneriyor. Balın bileşenleri ile sağlığı faydalar iki katına çıkan sarımsağın birçok hastalığı engellediği uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Aç karan tüketilmesi tavsiye edilir. Sarımsak, toprak altında yetişen ve içeriğinde milyonlarca faydalı asit barındıran bir besindir. Germanyum ve selenyum maddeleri bakımından zengin olan topraklarda yetiştiğinden insan sağlığına birçok faydası vardır. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan sarımsak kadar bal da arılar tarafından milyonlarca çiçeğin poleni alınarak üretilir. Bu iki maddenin bir araya gelmesi ile alternatif tıbbın en güçlü ilacı ortaya çıkmış olur. 

HER GÜN BAL VE SARIMSAK KARIŞIMINDAN BİR KAŞIK YERSENİZ?

Bu iki besinde kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle tromboz ve varislerin oluşumunu engeller. İçerdikleri sülfür maddesi vücuttaki kan akışını dengeler.

Kalp sağlığını kötü etkileyen yüksek tansiyon rahatsızlığı içinde kan akışının dengede olması gerekir. Bu karışım kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon ve buna bağlı gelişebilecek kalp hastalıkları riskini azaltır.

Çiğ sarımsak “alisin maddesi” bakımından oldukça zengindir. Bu madde damarlarda birikmiş kötü kolesterolü temizleyerek kan dolaşımını destekler. Aynı zamanda trigliserit seviyelerinin de dengede kalmasını sağlar.

Vücuttaki dengesiz enflamasyon yüzünden ortaya çıkan kronik rahatsızlıkları azaltmak için de uzmanlar bu karışımı öneriyor. Ayrıca bu karışım ödem toplamayı engelleyerek, kas rahatsızlıkları için doğal ağrı kesici oluyor. 

İki besinde de yüksek miktarda bulunan antimikrobiyel maddeler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun zararlı hücrelere karşı savunmasını artırır. 

Enfeksiyon virüsü sonucu ortaya çıkan boğaz iltihaplanmasını da önleyen bu mucize karışım, sürekli öksürüklerde de doğal tedavi olarak kullanılır.

PEKİ BU KARIŞIM NASIL HAZIRLANIR?

MALZEMELER

1 su bardağı bal 

10 diş çiğ sarımsak

250 gramlık bir cam kavanoz

HAZIRLANIŞI

Sarımsakları ufak ufak doğayınız ve kavanozun içine atınız. Daha sonra üzerine balı dökerek karıştırınız. 7 gün boyunca her sabah bu karışımdan bir yemek kaşığı ılık suya karıştırıp tüketiniz. 1,5 hafta ara verdikten sonra 7 gün boyunca tekrar tüketiniz. Karışımı oda sıcaklığında muhafaza ediniz.

Genellikle aroma olarak bilinen bergamot, aslına başlı başına bir besindir. Yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan bergamot, ekşi bir tadı vardır. Yeşil limonla karıştırılan bergamotun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Boğaz enfeksiyonunu ve kuruluğu anında bitirir. Peki Bergamot nedir? Bergamot nerede yetişir? Bergamotun faydaları nelerdir? Sizler için merak edilen bu soruların yanıtlarını araştırdık.

Bilim literatüründe Citrus Bergamia olarak geçen Bergamot, sedef ailesine aittir. Küçük ağaçlarda yetişen bergamot, görünüş olarak limona benzer. Ancak dış kabuğu oldukça fazla girintili çıkıntılıdır. Önceleri beyaz çiçek olarak açan bergamot, zamanla büyür. Dış kısmı bazen sarı bazen yeşildir. İçindeki et limonun iki katı ekşidir. Limona oranla da kokusu daha keskin ve fazladır. Ülkemizde Doğu Akdeniz kıyı kesimlerinde yetiştirilir. Kabukları sıkılarak içinden çıkartılan sıvı ve yağ aroma olarak kullanılır. Güçlü kokusu sayesinde siyah çayla karıştırılır. Bunun yanı sıra bergamottan reçel de elde edilir. İsmin kökeni Bey Armududur. Ancak İtalyanca Bergamotta Fransızca da Bergamote olarak değiştirilmiştir. Ancak Bergamotun anavatanı Doğu Hindistan kıyılarıdır. Son yıllarda çay kültürümüzde sıklıkla kullanıldı. Bunun yanı sıra ot İpek yoluyla Osmanlı zamanında da mutfakta ve saray sultanlarının kişisel bakımlarında tercih edilmiştir. Kozmetik ve ilaç sektöründe de tercih edilmiştir. Yapılan araştırmalarda bergamot çayı düzenli tüketildiğinde yaşanılan kronik uykusuzluğa iyi geldiği tespit edilmiştir.

BERGAMOTUN FAYDALARI NELERDİR?

– Bergamot, içerdiği maddeler sayesinde rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Özellikle kas ve kemik tutulmalarında masaj sırasında kullanıldığında daha hızlı bir fayda gösterir. 

– Kabuklarından elde edilen reçel sabah kahvaltılarında tüketildiğinde sindirim sorunlarına fayda sağlar. Özellikle mide ve bağırsakların fonksiyonlarını hızlandırarak metabolizmayı düzenler. Yüksek lif içerdiğinden uzun süre tok kalınmasını destekler. Bu da kilo vermeye yardımcı olur. Gün boyu enerji sağlayarak stres ve yorgunluk oluşmasını engeller.

– Narinciye ailesine ait olduğundan diğerleri gibi bergamota bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücuda giren virüs ve bakterilerin etkilerini azaltarak idrar yoluyla atılmasında yardımcı olur. 

– Sadece bağışıklığı değil aynı zamanda boğaz enfeksiyonlarını da temizler. Kuru öksürüğü giderir. Aynı zamanda bergamot çayı tüketildiğinde ağız içinde de enfeksiyon oluşumunu önler. Tükürük bezlerini çalıştırdığından diş aralarında besin atıklarının neden olabileceği sararmayı engeller.

– Antioksidan bakımından zengindir. Vücuttaki serbest radikalleri  temizler. Böbreklerde taş ve kum oluşumunun önüne geçer. Olmuş olan taşı ise kolayca dökmeyi destekler.

– Sürekli uykulu hissetme gibi durumlar içinde ideal bir besindir. Çok az miktarda kafein içerdiğinden uykuyu engeller. Sinir hücrelerini daha zinde çalışmasını sağlar. Ayrıca vücudun sıvı oranını düzenler.

– Üst solunum yolları hastalıklarının etkilerini azaltır. Aniden yükselen ateşi düşürür. Vücut ısısını dengeler. Organların daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Özellikle kırmızı ete kattığı aroma nedeniyle mutfaklarda sık sık kullanılan kekiğin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Taze toplanıp kurutularak tüketilir. Peki Kekik otunun faydaları nelerdir? Kekik çayı nasıl yapılır? Kekik yağı ne işe yarar? Böbrek hastalığını önleyen mucize ot hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için araştırdık.

Doğada birden fazla çeşidi olan kekiğin vücudumuza birçok faydası vardır. Arılarında bal üretiminde en çok kullandıkları kekik bağışıklık sistemini güçlendirmede en etkili bitkilerden biridir. Kendine has kokusu ile tarla ve çayırlarda kendiliğinden yetişen kekik otunun yapraklarından uçucu yağ elde edilir. Aynı zamanda yapraklar kurutularak çay yapılır. Yüzyıllardan beridir kullanılan kekik otu et yemeklerinde daha çok tercih edilir. Nedeni ise kendine haz tadı ile ete farklı bir tat verir. Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinde tıbbi tedavide kullanılan kekik otu yapraklarındaki uçucu yağların antiseptik özelliği sayesinde insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlar. Nane ailesine bağlı olan kekik otu zeaksantin, lutein, apigenin, naringenin ve luteolin gibi maddeler içerir. Bunların yanı sıra B kompleksi, K, C vitaminleri ve folik asit bakımından zengindir. Doğada 350’den fazla kekik çeşidi vardır. 

KEKİK OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Yağlı ve karbonatlı yiyeceklerin midede neden olduğu gaz ve şişkinliğe birebir fayda sağlar. Antibakteriyel özelliği sayesinde vücuttaki serbest radikalleri vücuttan idrar yolu ile atar. Yemek borusu mide ve bağırsaklarda toksin birikimini önler. 

Mide ve yemek borusundaki toksinleri azaltmak için her gün bir bardak kekik çayı içilmesini öneren uzmanlar çayın aynı zamanda ağız kokusunu da önlediğini belirtir.

Böbreklerdeki sıvı oranını dengeleyerek zararlı bakterileri idrar yoluyla atar. Böylece kum ve taş oluşumunu azaltır. 

Antibakteriyel özelliği sayesinde cildi derinlemesine temizlemede oldukça etkilidir. Ciltteki bakterileri yok ederek cildin sıkılaşmasını sağlar. Ayrıca lekeleri gidererek cilde parlaklık sağlar.

Sporcuların sıklıkla yaşadığı kas ağrılarına da iyi gelen kekik içerdiği ayrıştırıcı bileşikler kasların gerginleşmesi ya da sıkılaşmasını önleyerek vücudun daha rahat hareket etmesini destekler. Ayrıca kan da bulunan trombosit hücreleri dengeleyerek iltihap ve ödem oluşumunu da engeller. İçerdiği K vitamini aynı zamanda kemiklerin büyümesini destekler.

Yapılan araştırmalarda günde bir bardak içilen kekik çayı ya da bir kase tavuk suyunun içerisine eklenen kekik beyinde bulunan dopamin ve serotinin mutluluk hormonlarının seviyesini artırdığı gözlemlenmiştir. Uzmanlar özellikle depresyona ya da strese meyilli kişilerin tüketmesi gereken önemli bir bitki olduğunu vurguluyor.

Saç derisinde yaşanan her hangi bir deformasyon saç dökülmesine ve yıpranmasına neden olur. Saçta azalan vitamin ve minerallerde aynı zamanda bu gibi sağlık sorunlarının ciddiyetini artırır. Ancak banyo sırasında son durulamada kekik suyu saçlara dökerek bu durumu azalmasını sağlar. Kekik içerdiği antiseptik özellik sayesinde saç derisini yatıştırır ve hücrelerdeki vitaminleri artırır.

KEKİK OTU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Mevsim geçişlerinde sıklıkla yaşanan enfeksiyon ya da üst solunum yolları hastalıkları sonucu ortaya çıkan boğaz ağrısını da dindirmek için tüketilmesi gerekir. Kekik çayının bu hastalıklarda etkili olması için iki yemek kaşığı kekik 3 bardak su, bir diş sarımsak ve 6 damla limonu iyice karıştırıp 10 dakika kaynatıp tüketiniz.

Turunçgiller ailesine ait olan greyfurtun insan sağlığına inanılmaz faydaları var. Özellikle sindirim sorunlarına iyi gelen greyfurt hakkında merak edilenleri sizler için derledik. C vitamini bakımından zengin olan greyfurt hakkında bazı uzmanlar kronik ilaçlarla beraber alınmasının sakıncalı olduğunu vurgulanıyor. Peki Greyfurtun faydaları neledir? Greyfurt suyunu ilaçla beraber içerseniz ne olur?

Sedef otu ailesine bağlı olan greyfrut, kültür formda yetişir. Birden fazla çeşidi olan greyfurt, Jamaika’da yerli tatlı portakal olarak yetiştirilir. Turunçgiller ailesine de ait olan greyfurtun çekirdekli ve çekirdeksiz cinsleri bulunur. En çok tüketimi Asya ülkelerindedir. Ayrıca bu ülkelerde yüzyıllar boyu, alternatif tıpta doğal ilaç olarak kullanılmıştır. Bilimsel olarak yapılan araştırmalarda günde bir bardak greyfurt içerek hastalıklara yakalanma oranını azaltılmış olur. Doğada C vitamini bakımından en zengin besinlerden biri olan greyfurt kanserli hastalıkların oranını azaltır. Kış aylarında tezgahlardaki yerini alan greyfurt gribal enfeksiyonu önleyen mucize bir besindir. Doğa da likopen barındıran diğer besinler arasında çilek ve domatesden sonra gelir. Bu yüzden likopene alerjisi olan kişilerin greyfurt tüketmeden bir uzmana başvurmalarında fayda var. Dünya genelinde greyfurt en çok Çin’de üretilir. Daha sonra ABD gelir. Dış kısmı sarı ve turuncu arasındayken içi kırmızıdır. Görüntü olarak portakala benzer. Ancak portakal kadar sert bir yapısı yoktur. 

GREYFURT SUYU NE İŞE YARAR?

Taze sıkılmış greyfurt suyu C vitamini bakımından zengindir. C vitamini de vücudun en çok ihtiyacı olduğu maddedir. C vitamini vücudun ileri yaşlarda azalan kolajen miktarını dengeleyerek hücre dokularını yeniler. Aynı zamdan iyi kolesterol seviyesini artırarak kalp ve damar hastalıklarını önler. Ayrıca güçlü bir antioksidan özelliğe sahip olduğundan vücutta bakteri ve virüs birikimini azaltır. Yapılan araştırmalarda bir bardak greyfurt suyunun 96 kalori içerdiği ve günlük potasyumun yüzde 20’sini kolaylıkla karşıladığı tespit edilmiş.

GREYFURTUN FAYDALARI NELERDİR? 

Soğuk aylarda diyet yapan kişiler için en ideal besin greyfurttur. Yüksek lif sayesinde gün boyu tok kalmayı desteklerken aynı zamanda içerdiği su da yağ yakarak daha hızlı kilo verilmesine yardımcı olur.

Düzenli tüketildiğinde içerdiği flavonodil maddeler kanserojen hücrelerin sayısını azaltır ve bağırsaklardaki fazla toksinleri de dışkı yolu ile atarak kolon kanserine yakalanma oranını düşürür.

Çeşitli nedenlerden dolayı hasara uğrayan saç, cilt ve göz hücrelerini onarır.  Saç ve cildi besleyerek daha canlı parlak görünmelerini sağlar. Gün içerisinde özellikle masa başı çalışanlarında görülen göz yorgunluğu rahatsızlığını azaltarak daha sağlıklı görmeyi destekler.

Eksik kalsiyum nedeniyle eklemlerde artrit rahatsızlığı görülmeye başlanır. Bu da vücut hareketlerini ciddi şekilde kısıtlar. Uzmanlar bu durumu engellemek için yarım bardak greyfurt suyunu ile yarım bardak elma sirkesini karıştırarak tüketilmesini tavsiye ediyor. 

Böbrekleri fazla iltihap, enfeksiyonlu hücre ve toksinlerde temizleyen greyfurt böylece kum taş oluşumunu engeller.

Günde bir bardak tüketilen greyfurt suyu bağışıklığı güçlendirir. Bakteri ve virüslerin sayısını azaltır. 

Yiyeceklerden dolayı ortaya çıkan diş ve diş eti rahatsızlıkları için greyfurt gargarası yapabilirsiniz. İçerdiği antioksidan asitler sayesinde diş ve diş aralarındaki kalıntıları çözerek temizler. İltihabı önleyerek ağız kokusunu giderir.

Karaciğerin düzenli çalışmasını destekleyen etkili besinlerden biridir. Her gün tüketilen bir adet greyfurt karaciğerin fazla toksinlerini temizler.

 

GREYFURTUN ZARARI VAR MIDIR?

Tansiyon ilaçları ile beraber kesinlikle alınmamalıdır. Tansiyon ilacı alınmadan 3 önce ya da 3 saat sonra tüketilmelidir.

Ruhsal ilaçlar, epilepsi ve uyku ilaçlarının vücutta emilimini hızlandırarak idrar yolu ile atılmalarına neden olduğundan bu ilaçlarla beraberde tüketilmemelidir.

Greyfurt başlı başına kolesterol düşürdüğü için kolesterol ilaçlarından 5 saat sonra tüketilmelidir.

Kan yapıcı ve sıvılaştırıcı özelliği olan greyfurt kalp ilaçlarından en az 4 saat sonra tüketilmelidir. Aksi halde kanın sıvı oranı artınca ne greyfurtun nede ilaçların bir faydası olmayacağından kişinin tansiyonu yükselerek felç kalma oranı yükselir. 

Bugün yayınlanan bir haberde Çin’de bir kişinin hantavirüs kaptığı ve öldüğü belirtildi. Haber sonrası hantal virüsü aratıldı. Bu virüs aslında farelerde bulunur. Özellikle farenin dışkısında bulunan bu virüs, çeşitli yollarla insanlara enfekte olduğundan ölümle sonuçlanabilir. Peki Çin’deki Hantavirüs nedir? Hantavirüs belirtileri nelerdir? Hantavirüs nasıl bulaşır? İşte soruların yanıtı:

RNA grubuna ait olan hantavirüs, normal olarak kemirgenlerde bulunur. Ancak hastalıklara yol açmaz. Bu kemirgenlerin insanları ısırması ya da dışkılarını insanların besinlerinin olduğu yerlere yapmasıyla insana geçer. İnsan vücudu için farklı vir virüs olan hantavirüs doğal olarak hastalıklara yol açar. Virüs ilk kez Güney Kore’nin Hantaan nehrinin yakınlarında görüldüğü için bu ismi almış. Kanamalı bir sürece neden olan hantavirüs böbreklerin işlevselliğini bitirir. Nadiren görülen hantavirüsü geçtiğimiz günlerde yeniden ortaya çıktı. Çin’de otaya çıkan ve bir kişinin ölümüne yol açan virüsün bir benzeri kenelerin insanları ısırması sonucu enfekte ettiği virüstür. Ülkemizde sıklıkla kenenin neden olduğu bu durum Uzak Doğu ülkelerinde daha şiddetli gelişir. Çünkü aynı genetik yapılara sahip olsa bile hantavirüs daha şiddetlidir. Uzak Doğu ülkelerindeki hantavirüs kanamalı ateşli seyrederken, Amerika kıtasında görülen Hantavirüs pulmoner sendrom tipi ise akciğerlere yerleşerek direk ölümlere neden olur. Amerika’daki hantavirüs çeşidi fare ve geyiklerden geçtiği düşünülür. 

HANTAVİRÜS BELİRTİLERİ NELERDİR?

Genellikle damarlara yapışan bu virüs hasara neden olur. Damarların geçirgenliğini artırdığından kanamalı hastalık olarak görülmüştür. Kan içindeki basıncın organlara geçmesi organdaki hücrelerin de kana geçmesi sonucu çeşitli hastalıklara davetiye çıkartır. Akciğer bu süreçte ödem toplar işlevselliğini yitirir. Daha sonra yüksek tansiyon görülür. Böbrekler yeteri sıvıyı alamadıklarından yeteriz kalır. Beyin tüm bu olumsuz durumlardan etkilenmemek için koruma kalkanı oluşturarak şoka girer. Bu da kalbe kanın yavaş gitmesine neden olur. Tüm bunlar virüsün vücuttaki etken dönemidir. İlk süreçte ise; yorgunluk, kalça, sırt, omuz gibi bölgelerde ağrı ve ateşlenme görülür. Baş dönmesi, karın ağrısı, ishal ve kusma gibi belirtilerde seyri devam edenlerdir. Son ve en ciddi bulgu ise idrarda kanamadır. 

HANTAVİRÜS NASIL BULAŞIR?

Fare ve diğer kemiriciler hantavirüs taşıyıcısıdırlar. Bu virüs hayvanların idrar ya da dışkısıyla çıkar. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kişilerin gıdalarının dışarıda olması ya da tarlalardaki besinleri yeteri kadar yıkanmadan tüketmesiyle insan vücuduna geçer. Bir diğer durum da bu kemirgelerin ısırmasıyla kana karışır. Yapılan araştırmalarda ise insandan insana solunumla geçtiği düşünülür. Başka bir iddia da tavuk, inek ve kuzu gibi hayvanların bu kemirgenlerle teması yoluyla da insana bulaşmış olabilir. Virüs insan vücudunda 1 ay boyunca kuluçka dönemi yaşayıp kronik hastalık gibi belirtiler gösterebilir. Ortalama 2 hafta içinde belirtiler yavaş yavaş yaşanır.

HANTAVİRÜS TEDAVİSİ VAR MI?

Herhangi bir tedavisi olmayan hastalıklardan bir tanesidir. Enfekte olan hastanın fonksiyonları iyileştirilmeye çalışılır. Genelikle sıvı desteğiyle kan basıncı ve vücut için oksijen dengelenir. Virüsün içeride kalması engellenir. Antiviral ilaçlarla da belirtiler azaltılıp ölüm tehlikesi azaltır. Bilim insanları halen virüse dair ilaç araştırmaktadır. 

HANTAVİRÜS KORUNMA YOLLARI NELERDİR?

– Tüm vücudun sirkeli su ile yıkanması

– Tarladan toplanan tüm besinlerin sirkeli ve ılık suda yarım saat dezenfekte edilmesi 

– Kemirgenlerin olduğu yerler çamaşır suyuyla temizlenmeli

– Fare ve diğer tür kemirgenlerin  ölüleri maske ve eldivenle alınmalı ya da üstlerine kireç dökülerek toprağa gömülmeli

– Mutfak araç gereçlerin sürekli yıkanması

– Kemirgenlerin eve girmemesi sağlanmalıdır. 

Jeolojik bir yapıya sahip yer altı suyundan elde edilen maden suyu mineral açısından oldukça zengindir. Genellikle hazımsızlık sorunu yaşayan kişiler yemek sonrası tüketir. Su en derin yerlerden çıkartılır. İçeriğinde potasyum, kalsiyum ve fosfat gibi maddeler içerir. Bazı uzmanlar son günlerde artan koronavirüse karşı maden suyunun etkilidir. Peki Maden suyunun faydaları nelerdir? İşte cevabı:

Maden sularının, normal sudan farklı olmasının özelliği içeriğinde mineral tuzlar, elementler ve gaz içermesidir. Alkali toprakların derinliklerinde oluşan maden suyu, 500 ppm’den daha az mineral içerenlere düşük mineralli su aynı zamanda 1500 ppm’den daha fazla içerenlere yüksek mineralli su da denilir. Su magmadan aldığı karbondioksit gazının basıncıyla yer yüzüne yakın yerlere doğur çıkar. Maden suyun içindeki maddelere insan vücudu da ihtiyaç duyar. Özellikle vücudun elektrolitlerini düzenleyerek sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırır. Bunun yanı sıra vücudun sıvı ve asit oranını dengeleyerek kan basıncında artış yaşanmasını engeller. Maden suları genellikle sindirim sorunların da tüketilir. 

MADEN SUYUNUN KORONAVİRÜS SALGININA BİR ETKİSİ VAR MI?

Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan ve bir kaç ay içinde tüm dünyaya yayılan Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen koronavirüsün tedavisi ve kesin bir ilacı henüz üretilmedi. Yüksek ateş ve kuru öksürükle kendini gösteren koronavirüs hakkında Uzman Dr. Ali Kasım Hacim vücudun ihtiyacı olan minerallerin neredeyse tümünü maden suyunun barındırdığını vurguladı. Hacim maden suyunun vücuda olan etkilerini “Mineral vücudumuzda vitamin kadar değerlidir. Örneğin, sinir sisteminin hareket etmesi için sodyum ve potasyumun hücre içine girip çıkması lazım. Bu da mineralli ve maden suyunda var. Potasyum kasları gevşetiyor, kramp olmasını engelliyor. Maden suyu tüketimi vücudumuzun da dirençli olmasını sağlar. Böylece bağışıklık sistemimiz güçlü olacak ve hastalığa yakalanma oranı düşecektir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için doğal vitaminlerin yanında mineral alımının da önemi çok büyüktür. Mineral olmadan bu organlarımızı dirençli tutamayız. Günde en az 2 şişe maden suyu içilmesini öneriyorum. Mümkünse mineral oranı yüksek olan tercih edilmelidir. Yeşil şişede bulunan maden suyunun mineral oranı yüksek ve doğaldır” sözleriyle anlattı.

MADEN SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Sodyum bakımından zengin olan maden suyu, vücut içindeki asit oranını koruduğundan böbrek ve mesane de taş oluşumunu önler. İdrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttaki fazla asit ve iltihabı atar. 

Kemik ve diş sağlığı için florür maddesi inanılmaz bir fayda sağlar. Özellikle oluşumunda etkili olan florür kemik ve diş yapısını güçlendirir. Bu yüzden uzmanlar günde iki şişe sodanın diş ve kemik sağlığına katkısı olacağını söyler. Bunun yanı sıra herhangi bir darbe esnasında da kemik ve diş oluşumunun süresini hızlandırır. Ayrıca maden suyu bikarbonat içerdiğinden kan ve idrardaki asit baz dengesini korur.

Kısa sürede enfeksiyonun neden olduğu virüs ve bakterileri vücuttan atar. Böylece bağışıklık sistemi antikor üretmeden vücut temizlenir. Ter bezlerinin fonksiyonlarını artırdığında ter yoluyla hem yağ atar hem de fazla suyun çıkmasına yardımcı olur.

Aşırı yemek yiyen ya da çok fazla tüketilen karbonhidrattan dolayı karında şişlik oluşur. Mide rahatsızlığına yol açan bu durumu önlemek için maden suyu tüketilir. Maden suyu fazla besinler çalışmayı yavaşlatan midenin işlevselliğini artırır. Ayrıca içerdiği klorür sindirimi destekler.

Damar ve kas dokularını güçlendirerek yıpranmalarını önler. İçeriği potasyum sayesinde vücuttaki suyun dengesini korur. Ayrıca sinir hücrelerinin beyne iletimini güçlendirdiğinden unutkanlık gibi hastalıkların oluşmasını engeller. 

Hücrelerin hızla temizlenmesini sağlayan maden suyu cilt tabakası içinde inanılmaz fayda sağlar. Cildin dermis tabakasındaki pH değerini artırarak sivilce ve akne oluşumunu önlemiş olur.

Yapılan araştırmalarda safra kesesi ve pankreas organlarının işlevselliğini artırdığından karaciğerin toksin atmasına yardımcı olur. Bu sayede vücuda çeşitli besinlerden dolayı girmiş hücrelerine etkisi azaltılır. 

LİMONLU MADEN SUYU NE İŞE YARAR?

Mide hazmını kolaylaştırır. Enfeksiyonlara karşı daha etkilli olur. Özellikle böbreklerinde taş olan kişilerin kolayca taşlardan kurtulmasını destekler. Bu karışıma az bir miktar tuz eklendiğinde damarların sertleşmesini engeller. Damarların duvarlarını da güçlendirdiğinden kalp krizi riskini azaltır. 

Tropikal meyvelerden biri olan rambutan, dış görünüşü saçaklıdır. Mayoş bir tadı olan rambutan, yapılan araştırmalarda antidiyabetik bir besin olduğu saptanmıştır. Vücut için gerekli enerjiyi sağlarken sağlıklı kilo vermeyi de sağlar. Ayrıca demir bakımından zengin olduğundan bağışıklık sitemi için fayda sağlar. Peki Rambutan nedir? Rambutan meyvesinin faydaları nelerdir? Rambutan nasıl yenir? İşte soruların cevabı:

Bilim literatüsünde nephelium lappaceum olarak geçen rambutan trop,k bir ağaç meyvesidir. Sabunağaç ailesine ait ağaçta yetişen rambutanın anavatanı Endonezya adalarıdır. Aynı zamanda tropik bu meyve diğer Güney Doğu Asya ülkelerinde de görülür. Yapılan araştırmalarda lyche, longan ve pulasan tropik meyvelere yakındır. Kelime anlamı saç olan rambutana bu ismin verilmesinin nedeni dış yüzeyindeki şekillerdir. Güneydoğu Asya’da olan bu meyve Arap gezginler sayesinde dünyaya yayılmıştır. Hint Okyanusundaki gemiler buradan aldıkları bu meyveyi Kolombiya, Ekvador, Honduras, Kosta Rika, Trinidad ve Küba’ya götürmüştür. 1950 yıllarında ise dağılımı sınırlandı. Çünkü meyve farklı mevsimlerde erkenden çürümeye başladı. Arıların vazgeçilmez meyvesi olan rambutandan elde edilen balda insan sağlığına inanılmaz fayda sağlar. Nemli topraklarda ve bol yağışta yetişir. Çabuk çürüdüğünden ticareti sınırlıdır. Genellikle işlem göründükten sonra piyasada satışa sunulur. Genellikle şöle ya da reçel yapılır. Ağaçları çok yaprak dökmez. Soğuk havalarda bile yeşil kalır. Endonezya’da sokaklarda satılan rambutan Malezya’da ise arılar için özel yetiştirilir. Dış yapısı tüylü olan rambutan iç görünümü yumurtaya benzer. Demir açısından oldukça zengin olduğundan bağışıklık sistemi için vazgeçilmezdir. Uzmanlar çekirdeklerinin kesinlikle tüketilmemesi konusunda uyardı. Lüks mekanlarda meyve salata ve kokteylerde de kullanılır. 

RAMBUTA MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

İçi beyaz olmasına rağmen dış kabuğu sayesinde likopen içerir. Bu sayede vücut hücrelerinin hızla yenilenmesini sağlar. Yapılan araştırmalarda rambutan meyvesi yiyen kişilerin cilt yüzeylerinin oldukça parlak ve temiz olduğu tespit edilmiştir. 

Günlük yoğun tempoda çalışan ve stres yaşayan kişiler için de ideal bir meyvedir. Çünkü rambutan oksidatif oranını azaltır. Vücuttaki fazla toksini atar. Bu da stresi yok ederken bağışıklığı güçlendirir. Aynı zamanda kanserli hücrelerin oluşumunu da azaltır. Parkinson ve alerjik rinit hastalıklarının yaşanmasını önler.

Kalorisi ve lifi yüksek olan bu meyve diyet listelerinde ilk sıralarda yer alabilir. Sindirim sistemini düzenleyen rambuta, vücut enerjisini de yükseltir. Ancak aşırıya kaçılmadan tüketilmesi gerekir. Aksi halde ishale neden olabilir.

Meyvenin yanı sıra yaprak ve yağı da fayda sağlar. Özellikle saça fayda sağlayan yağı dökülme ve yıpranmayı önler. Daha parlak ve hoş bir görünüm kazandırır. Meyve ezilerek çıkan yağ meyve ile beraber macun kıvamına getirilir. Saç diplerine sürülür. 15 dakika sonra ılık suyla yıkanır. 

Kronik kabızlığı olan ya da metabolik zorluklar yaşayanlar içinde ideal bir besindir. Sindirim yolu işlevselliğini artırır. hücreleri düzenleyerek tuvalete çıkma sıklığını artırır. Aynı zamanda Uzak Doğu ülkelerinin çoğu bu meyveyi mide rahatsızlığında kullanmıştır. Bunun yanı sıra vücutta yüksek iltihabı olan kişilerde alternatif doğal ilaç olarak verilmiştir.

Yapılan bazı araştırmalarda da kısırlık gibi durumları da ortadan kaldırdığı tespit edilmiştir. Bu sayede uzmanlar çocuk sahibi olamak isteyen çiftler için etkili odluğunu vurguluyor. 

Virüs ve bakterilere karşı vücudu güçlendiren rambutan, demir bakımından güçlü olduğundan bağışıklığı güçlendirmede etkilidir. Özellikle hamilelik dönemlerinde aşırıya kaçmadan tüketilmesi tavsiye edilir.

Yüksek ateş gibi durumlarda yaprak ve kabukları kaynatılarak tüketilir. Bu da vücut basıncını düzenler. Sıvı ve oksijeni dengeleyerek ateşi düşürür. Bunun yanı sıra yapılan bir diğer araştırmada şeker hastası olan farelere fayda sağlandığı görülmüştür. Kan şekerini dengeleyen rambutanı tüketmeden önce bir uzmana başvurmak gerekir. 

RAMBUTANIN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Tropik meyveler arasında yer alan rambutanın ciddi yan etkileri bulunmamaktadır. Ancak uzmanlar çekirdeğin kesinlikle tüketilmemesini vurguluyor. Aşırıya kaçıldığında ise sindirim hastalıklarına yol açar. 

Yaz kış her mevsim tüketilmesi gereken sinir otunun insan sağlığına birçok faydaları vardır. Peki sinir otunun bilinmeyen faydaları nelerdir? Yüzyıllardır tıbbi tedavilerde yapılan sinir otu ve kekik karışımının ne işe yaradığını biliyor musunuz? Sizler için sinir otu ve sinir otu ile kekik karışımına dair merak edilenleri araştırdık.

Damar otu, yara otu, çıban otu ve pişik otun olarak da bilinen sinir otu sulak alanlara yetişir. Temmuz ve Ağustos aylarında çiçeklenen bu ot, önceden tüketildiğinde yıl boyu hastalanmayı engeller. İçeriğinde allantoin, kalsiyum, potasyum, çinko, fosfor, silisik asit, flavonlar, tanen, C ve K vitamini barındırır. Halk arasında sinir otu genellikle mide ağrılarına ve kuru öksürük gibi rahatsızlıklar sırasında tüketilir. Bu ot, kozmetik ve dondurma endüstrisinin yanı sıra ilaç endüstrisinde de ham madde olarak kullanılır. Üst solunum yolu hastalıklarına karşı ıhlamurdan daha güçlüdür. Alternatif tıpta sıkça kullanılan sinir otu, inflamatuar ve antibakteriyel sayesinde bağışıklık sistemini temizler. 

SİNİR OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Çeşitli sebeplerden dolayı ortaya çıkan apse, çıban ve dolama gibi ciddi cilt hastalıklarının doğal tedavisinde kullanılır.

Bazı bölgelerde bu ota siğil otu denilmesinin nedeni siğil gibi cilt hasarlarına iyi gelir.

Bağırsaklarda biriken parazitler bir süre sonra taş ve kum oluşumuna neden olur. Ayrıca gaz sancılarına neden olan bu parazitleri vücuttan atmak için de uzmanlar bu otun çayını önerir. İdrar yolu ile bu parazitleri vücuttan atar.

Özellikle Ekim ve Şubat ayları arasında sıklıkla yaşanan üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Eylül ayından itibaren düzenli tüketildiğinde kış boyu bağışıklığı hastalıklara karışı korur. 

Öksürük, balgam, bronşit, nefes tıkanması gibi rahatsızlıkları gidermek için de tüketilen bu otun çayı göğüsü yumuşatarak rahatsızlıklardan hasar almadan atlatılmasını destekler. 

Son yıllarda artan rahim ve rahim kanserinde yapılan araştırmalar sonucunda iyileştirici etkisi olduğu görülmüştür. 

Nasır, pişik ve böcek sokmalarında da kullanılır.

Kalp hastalıklarına neden olan damar tıkanıklığını önleyerek, kan seviyesini dengeler ve ani felç, inme gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini azaltır.

Şeker hastalarının da rahatlıkla kullanabileceği bu ot uzman kontrolünde kullanılmalıdır. 

Ayrıca akne ve iltihaplı sivilce tedavisinde de sinir otu ile hazırlanan suyu tonik olarak kullanabilirsiniz. 

SİNİR OTU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Sinir otu kaynatma yolu ile değil demleme olarak hazırlanmalıdır. Önceden kaynatılmış 3 su bardağının içerisine iki tutam kurutulmuş sinir otu ekleyiniz. 15 dakika demlendikten sonra tüketebilirsiniz. 

SİNİR OTU VE KEKİK KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Sinir otu ve kekik hemen hemen aynı özellikleri gösterir. Bu yüzden karıştırılıp tüketilince çok güçlü bir ağrı kesici ve iltihap söktürücü olur. Anadolu topraklarında sıkça kullanılan bu otlar hem hastalıkları iyileştirir hem de hastalıkları engeller.Aynı zamanda cilt sağlığı içinde birebir faydası olan bu karışım kırışıklık ve yaşlanmayı önler. Kan dolaşımını hızlandırarak sivilce ve akne oluşumunu önler. Tonik olarak yüze uygulandığında cilt yüzeyindeki lekeleri gidererek gözeneklerin sıkışmasını sağlar. Ayrıca flavonoidler ve luteolitler maddeler sayesinde hücrelerin DNA’sını koruyarak mutasyona uğramalarını önler. Bu sayede kanser hastalıkların ortaya çıkmasını önler. Üst solunum yolu hastalıkları sonrası kalan kuru öksürüğü giderir. Karaciğer ve akciğerde biriken toksinleri idrar yolu ile atar. İçerdikleri güçlü K vitamini sayesinde kemik ve kasları güçlendirir. Sinir hücrelerini dengelemede güçlü olan bu karışım depresyon ve stresi gidererek gün içindeki yorgunluğa da iyi gelir. Besinler sonrası bağırsaklarda kalan toksinler ciddi hastalıklara zemin hazırlar. Karışım bağırsaklarda biriken parazitleri de atar.

SİNİR OTU VE KEKİK KARIŞIMI NASIL HAZIRLANIR?

Bir çorba kaşığı kurutulmuş kekik

Bir çorba kaşığı kurutulmuş sinir otu

3 bardak su

Kaynayan suyun içerisine kekik ve sinir otunu ekleyin. Bir beş dakika bekledikten sonra süzgeçten geçirip tüketiniz. Dilerseniz içerisine bir çay kaşığı bal ya da limon ekleyebilirsiniz. 

C vitamini bakımından zengin olan kızılcık meyvesinin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Suyu ya da reçeli yapılarak tüketilen kızılcık hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Yüzyıllardır lokman hekimler tarafından tüketilmesi tavsiye edilir. Vitamin ve mineral eksikliğini gidererek bağışıklığı güçlendirir. Peki Kızılcığın faydaları nelerdir? Kızılcık çayı nasıl demlenir?

Ergen olarak da geçen kızılcık Cornaceae ailesine ait bir ağaç türünde yetişir. Şubat Mart aylarında sarı renkli açan çiçeklerinde yazın meyvesi yetişir. Sonbaharda tamamen olgunlaşan meyve, bu aylarda tezgahlardaki yerini alır. Ekşi bir tadı olan meyve yaş ya da kuru şeklinde tüketilir. Genellikle tarhana, hoşaf, reçel veya suyu çıkartılıp tüketilir. Anadolu’da eğren, kiren veya kiran olarak adlandırılır. Yüksek lif içeren kızılcık, sindirim hastalıklara oldukça iyi gelir. Balçıklı topraklarda ve ormanlık alanlarda rahatlıkla yetişen kızılcık kendi tohumunu kendisi dökerek yeniden yetişir. Kızılcığın insan sağlığına en büyük faydası melatonin hormonun üretilmesini desteklemesidir. Bu sayede yatmadan bir kaç saat önce tüketildiğinde rahat bir uykuyu sağlar. A, C, E ve K vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Ayrıca  vücudun ihtiyacı olan riboflavin, piridoksin ve tiamin gibi maddeler barındırır. Kızılcık suyu özellikle ağız ve diş sağlığında etkilidir. 

KIZILCIĞIN FAYDALARI NELERDİR?

Ciddi alınmayan hastalıkların başında gelen idrar yolu enfeksiyonu, ilerlediğinde sağlık sorunlarına neden olur. Erken müdahale edilmesi gereken bu rahatsızlığa iyi gelen doğal yollardan biri de kızılcık suyudur. Kızılcık suyu idrar yolundaki tüm enfeksiyonları temizleyerek rahatça tuvalete çıkmayı da destekler. 

Kalp sağlığı için kardiyoskülerin dengesi oldukça önemlidir. Dengede olmayan kardiyosküler damarların tıkanmasına neden olur. Ayrıca damarla da kötü kolesterolün birikmesin zemin hazırlayarak ciddi sağlık sorunlarına ortam hazırlar. Ancak kızılcık içerdiği yüksek antioksidan sayesinde bu sağlık sorunlarının yaşanmasının riskini azaltır.

Yapılan araştırmalarda kızılcığın hücrelerin mutasyona uğramasını önlediği tespit edilmiştir. Özellikle kolon, prostat, ve meme gibi kanserlerin yaşanma riskini azaltır. Bu yüzden düzenli tüketilmesi tavsiye edilir.

Yaygın olan bir diğer hastalıklar ise ağız ve diş kaynaklıdır. Bu hastalıklar hatta diş kaybına da neden olur. Ağız içinde besin atıklarından dolayı biriken enfeksiyonlu hücrelerin çürümeye zemin hazırlar. Ancak yapılan araştırmalara göre kızılcık suyu ağız içinde özellikle tükürük bezlerinde enfeksiyon birikmesini önlediği tespit edilmiştir. 

Kış aylarında sıklıkla yaşanan solunum enfeksiyonlarını da önleyen kızılcık suyu, virüs ve bakterilerin etkilerini azaltarak bağışıklığı güçlendirir. Boğaz ağrıları ve şişliği için hazırlanan kızılcık suyunun içine bir adet tarçın eklenerek tüketilmesi tavsiye edilir.

Bağırsakların işlevselliğini artıran kızılcık, kabızlık gibi sıklıkla yaşanan sindirim sorununu ortadan kaldırır. Böbrek bezlerinin çalışmasını artırarak taş ve kum oluşumunu önler. Oluşmuş olanın ise rahatça vücuttan atılmasını sağlar. 

Çok güçlü bir yatıştırıcı özelliği vardır. Beyin sağlığı için en önemli aktivite olan uykuyu düzenleyerek sinir sistemini yeniler. Zihin faaliyetlerini artırır.

KIZILCIK ÇAYI NASIL DEMLENİR?

Dondurucuda ya da kurutularak muhafaza edilen kızılcıkları çıkartıp çay elde edebilirsiniz. Bir orta boy kase kadar kızılcığa bir litre su ekleyip kaynatın. 5 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra süzüp sabah akşam bir bardak tüketebilirsiniz. Özellikle sık sık soğuk algınlığı yaşayan kişiler için tavsiye edilir. Bunun dışında da ağız içi yaralarına doğal ilaçtır. 

KIZILCIĞIN ZARARI VAR MIDIR?

Pıhtılaşma ilacı kullanan kişilerin tüketmeden uzmanlarına danışmasını gerekir. Ayrıca kan sulandırıcı ve kalp ritim bozukluğu ya da panik atağı olanlarında uzmanlarına danışmadan tüketilmesi önerilmez.